İklim Krizi, Türkiye’nin Gıda Güvenliği İçin Ciddi Tehdit

İklim krizi artık Türkiye’nin gıda güvenliği için ciddi bir tehdit. Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi İrem Daloğlu Çetinkaya, “Yağış ve sıcaklık desenleri değişiyor, bunlar tarımsal üretimi zorlayan ve gıda kıtlığını etkileyen faktörler” diyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Tarım Kurulu Başkanı ve üretici Melisa Tokgöz Mutlu, iklim beklentilerinin tutmadığını ve tarımsal üretimin planlamadığını söylüyor ve ekliyor:

“Tarımda o sezonun iklim ve yağış beklentileri çok önemlidir. Toprağın kuru kalması, yağış alması ve tekrar kuru kalması gereken sezonları vardır. Ama bu sezonlar tamamıyla kaydı. Geldiğimiz noktada iklim kriziyle beraber artık yağışları kontrol edemez hale geldik.”

Mutlu, bu senenin “verim yılı” olması beklenirken, tam tersi biçimde birçok mahsulde sorun yaşandığını aktarıyor: “Hiç beklemediğimiz bir anda inanılmaz bir yağmur yedik. Birçok ürünün hasadıyla ilgili problem yaşadık. O yağış sürecinde patates tarlalarına girilemedi.

Eskiden Mayıs ortasında kiraz çıkmasını beklerken şimdi Haziran başına kaydı. Haziran başında kiraz inanılmaz büyük bir yağmur yedi. Kayısı çok kötü yağmur yediği için bu sene kayısı alamadık.”

BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk‘ün haberine göre; Önce yağış, sonra soğuk ve don. Hemen ardından yüksek sıcaklıklar. İklim krizine bağlı bu ani ısı değişiklikleri, tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Yaz mevsimi olmasına rağmen domatesin kilosu marketlerde 45-50 lirayı buluyor.

Yaz döneminde bollaşan domates, biber ve patlıcan gibi ürünler, her yıl bu aylardaki enflasyonu düşüren en önemli faktörlerdendi. Fakat TUİK’in açıkladığı Temmuz ayı enflasyon verilerinde fiyatı en çok artan gıda ürünleri arasında %20,1 ile sebze ve %15,7 ile taze meyve, listenin en başında yer aldı.

Bu yaz raflardaki meyve sebzede kalite istikrarını yakalayabilmek de oldukça zor. Peki, yaz aylarında enflasyonu düşürmesi beklenen meyve sebze fiyatları bu yaz neden çok yüksek?

Antalya hallerindeki veriler, Türkiye’nin genelini yansıtan bir ayna gibi. Antalya Ticaret Borsası’nın açıkladığı Temmuz verilerine göre, ildeki hallerde domates, sebze ve meyve miktarında rekor seviyede azalma var.

Fiyatlarındaki artış da son 8 yılın ortalamasının en yüksek seviyesinde. Temmuz’da Antalya hallerindeki domates miktarı geçen aya göre %39,78, geçen yıla göre %31,35 oranında azaldı. Domatesin fiyatı da geçen aya göre %70, geçen yıla göre de %124,76 yükseldi.

Sebze rekoltesi %52,59 azalırken, yıllık fiyatı %89,83 arttı, meyvenin yıllık üretimi %44,15 azaldı, fiyatı da yıllık %57,09 oranında yükseldi.

İklim krizi tarımı tehdit ediyor

Tarımsal verimlilikteki düşüşü sadece iklim koşulları ile açıklamak mümkün olmasa da, iklim krizi artık Türkiye’nin gıda güvenliği için ciddi bir tehdit.

Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi İrem Daloğlu Çetinkaya, “Yağış ve sıcaklık desenleri değişiyor, bunlar tarımsal üretimi zorlayan ve gıda kıtlığını etkileyen faktörler” diyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Tarım Kurulu Başkanı ve üretici Melisa Tokgöz Mutlu, iklim beklentilerinin tutmadığını ve tarımsal üretimin planlamadığını söylüyor:

“Tarımda o sezonun iklim ve yağış beklentileri çok önemlidir. Toprağın kuru kalması, yağış alması ve tekrar kuru kalması gereken sezonları vardır. Ama bu sezonlar tamamıyla kaydı. Geldiğimiz noktada iklim kriziyle beraber artık yağışları kontrol edemez hale geldik.”

Mutlu, bu senenin “verim yılı” olması beklenirken, tam tersi biçimde birçok mahsulde sorun yaşandığını aktarıyor:

“Hiç beklemediğimiz bir anda inanılmaz bir yağmur yedik. Birçok ürünün hasadıyla ilgili problem yaşadık. O yağış sürecinde patates tarlalarına girilemedi.”

“Eskiden Mayıs ortasında kiraz çıkmasını beklerken şimdi Haziran başına kaydı. Haziran başında kiraz inanılmaz büyük bir yağmur yedi. Kayısı çok kötü yağmur yediği için bu sene kayısı alamadık.”

Yaz yemeklerinde ilk akla gelen malzeme olan domates de marketlerdeki en pahalı ürünlerden biri. Gazeteci Ali Ekber Yıldırım durumu “Ani hava olayları ve ısı değişiklikleri sebebiyle bu sene mahsullerin hem kalitesinde hem de veriminde ciddi kayıplar yaşandı” diyerek açıklıyor:

“Bu sene tarlalara domates fideleri dikildikten sonra, aşırı yağış nedeniyle birçok yerde ürün bozuldu. Üretici fideyi tekrar dikmek zorunda kaldı, bu da maliyetleri artırdı. Sonra Temmuz ayı boyunca yaşanan aşırı sıcaklar domatesleri tam gelişmeden önce yaktı ve üretim azaldı.”

Adapazarı’nda üretim yapan ve Türkiye’nin her yerinden ürün alan Nergis Kılıç da bu sene domateste hem üretimin hem de kalitenin düştüğünü şöyle açıklıyor:

“Domates gerçekten yok. Ben eskiden domates alacağım zaman, şu kişi kaliteli domates veriyor derdim ve sipariş ederdim. Şimdi kendim Antalya’ya gidip ürünün başında durmadan gönderemiyorum, tıra kötü mal koyma ihtimalleri yüksek çünkü iyi mal çok az.”

Ürünlerin kalitesindeki sorun sadece domateste değil, başka birçok mahsulde yaşandı. Yıldırım, “Patates tohumları çok yağış sebebiyle tarlalarda çürüdü, hastalıklar ortaya çıktı ve ekstrem yağışlar yüzünden birçok üründe benzer durum yaşandı” diyor.

Mutlu’ya göre domates fiyatlarındaki artışın temel sebeplerinden biri girdi maliyetlerindeki artış. TÜİK’in son açıkladığı veriye göre Mayıs ayında Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi yıllık %33,2 arttı.

Sadece son bir ayda mazota %51,9 zam geldi, bu zam sadece üretimde değil, nakliyatta da maliyetleri artırdı. Dövizdeki hareketlilikle birlikte gübre fiyatlarında da son bir ayda %33’e varan artışlar görüldü.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar basın açıklamasında, nakliye giderlerinin artmasıyla gıda fiyatlarının katlanacağını belirtiyor.

Son akaryakıt zammıyla birlikte çiftçilere verilen mazot desteğinin eridiğini söyleyen Bayraktar, tarıma verilen tüm desteklerin 75’inin mazot vergisine gittiğini aktarıyor.

Öte yandan hem çiftçi artan maliyetler sebebiyle üretimden uzaklaşıyor hem de işçilerin yevmiye ücretleri giderek artıyor.

Daloğlu, “İklim değişikliği kaynaklı tatmin edici gelir sağlayamayan çiftçiler ya şehir değiştiriyorlar ya meslek değiştiriyorlar, iklim değişikliği her boyutta hayatımızı yavaş yavaş değiştiriyor ve etkiliyor” diyor.

Balık türleri azalıyor

İklim krizi denizlerdeki balık miktarı, çeşitliliği ve göç sezonlarını doğrudan etkiliyor. Türkiye iklim krizi, kaçak avlanma ve denizlerdeki kirlilik sebebiyle her geçen yıl daha az balık stokuyla karşı karşıya kalıyor.

2016’dan beri iklim krizinin Marmara Denizi’ndeki balıklar üzerine etkisini araştıran İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi akademisyenlerine ait araştırmalar, Marmara’da her yıl balık miktarında ve türlerinde azalma olduğunu belirledi.

Akdeniz’de de durum farklı değil. Üretici Firdevs Külekçioğlu iklim krizine bağlı olarak avlanma sezon sürelerinin değiştiğini ve tüm avlanma/yetiştirme pratiklerinin şaştığını anlatıyor:

“Ani ısı değişiklikleri sebebiyle balıkçılıkta mevsimler kaydı. Önceden Haziran ayında olan balık şimdi Temmuza kaydı. Her sezon belli bir avlanma süremiz var ancak Akdeniz’de bir göç balığı olan orkinos bu yaz geç geldi.”

“İklim krizi yüzünden artık bakanlığın belirlediği avlanma süresiyle balıkların geliş zamanı çakışmıyor. Bakanlık bu sebeple 30 gün olan avcılığı 45 güne artırdı ama ısı değişikliği bu önlemleri hiçe sayarak daha da artış gösteriyor.”

Türkiye’de gıda fiyatları artıyor

İklim krizinin tehdit ettiği gıda güvenliği, tüm dünyanın ortak sorunu. İspanya, Fransa ve İtalya gibi Akdeniz ülkeleri, özellikle son iki yıldır çok ciddi kuraklık yaşıyor.

Bunun yanı sıra, gıda ihracatında başı çeken ülkelerden Hollanda, Polonya ve Pakistan da iklim krizi sebebiyle düşen rekolteler sonucu uluslararası piyasada pasif kalıyor.

Tüm bunlara rağmen dünyada gıda fiyatları azalma eğilimindeyken, Türkiye’de artış gösteriyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gıda fiyat endeksi, yıllık bazda yüzde 11,8 geriledi. Türkiye’de aynı dönemde gıda fiyatları yıllık bazda yüzde 61 yükseldi.

Türkiye ve dünya gıda pazarında yaşanan tüm bu gelişmeler, artan nüfusla birlikte iklim krizinin gıda güvenliğini her geçen gün daha çok tehdit edeceğini gösteriyor. Uzmanlara göre yapılabilecek en doğru şey, iklimi çok iyi gözlemleyerek planlı tarım yapmak.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir