Erdoğan’dan Batı’ya “İsrail” Tepkisi

Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da 40 binden fazla insanın ölümüne neden olan İsrail üzerinden Batı’ya tepki gösteren Erdoğan, “Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana’da 2-6 Ekim tarihlerinde düzenlenen Teknofest organizasyonunun yapıldığı alanı ziyaret etti ve Orta Doğu’daki gerilime yönelik açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, bölgede son yılların en sancılı günleri yaşandığına işaret ederek, “Gerilim, çatışma ve savaşlar coğrafyamızı içten içe çökertiyor. Gazze ve Lübnan’daki katliamları millet olarak, insanlık olarak içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz” dedi.

Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başlayalı neredeyse bir yıl olduğunu anımsatan Erdoğan, çoğu çocuk ve kadın 50 bin kişinin vahşice siyonist İsrail tarafından katledildiğini söyledi.

Saldırılarda 100 bine yakın insanın da yaralandığını belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şehirler birer enkaz yığınına döndü. İsrail, Hamas bahanesiyle önce Gazze’yi işgal etti, şimdi de Hizbullah bahanesiyle Lübnan’da kan döküyor. Filistin’in seçilmiş son başbakanı İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehit ettikten sonra, geçtiğimiz günlerde de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı katlettiler. İsrail saldırılarında can veren Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.”

Uluslararası hukukun tamamen rafa kaldırılmış durumda olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bölgede ateşkese, barışa ve huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar” ifadesini kullandı.

İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine ilişkin Erdoğan, şunları söyledi: “Utanmadan, sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e, özellikle kalkıyor ‘Birleşmiş Milletler’e gelemez’ diye meydan okuyor. Şu hâle bak, şimdi 196 ülke, herhalde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine sahip çıkacaktır.

Sen kim oluyorsun da burada Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne yönelik, Birleşmiş Milletler’e gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun? Kundaktaki bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze’ye ve Lübnan’a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir.

Kimse kusura bakmasın ama dökülen her damla kana bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derece ortaktır. Burada şunu çok açık ifade etmek durumundayım, bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan ile sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.”

Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset ve diplomasi bilen herkesin meselenin Kudüs, Mescid-i Aksa ve “vadedilmiş topraklar” hezeyanı ile bağlantısını kolayca idrak edeceğini belirten Erdoğan, “Biz hepimiz arz-ı mevudun ne olduğunu gayet iyi biliriz. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Bunları biz gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor” dedi.

Türkiye’nin sahadaki gelişmeleri anbean takip ettiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin komşular ve bölgedeki tüm kardeş ülkelerle işbirliğini ileriye taşıdığını ifade etti.

TBMM’de de aynı gündem

Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) üçüncü yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada yine İsrail’e seslenmişti. Erdoğan, “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır,” dedi.

“İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız, milletimiz, bağımsızlığımız için bu devlet terörüne elimizdeki her imkanla karşı duracağız,” vurgusunda bulundu.

Lübnan’ın güneyindeki kara harekatının “önceki harekatlar gibi olmayacağını” belirten Cumhurbaşkanı, “Tüm kuruluşlar daha fazla vakit kaybetmeden İsrail’i durdurmalıdır. Biz Türk milleti olarak Lübnanlı kardeşlerimizi bu zor günlerinde yalnız bırakmayacağız, kendilerini destekleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında da Birleşmiş Milletler’e (BM) çağrı yapıldı.

Toplantı sonrası yayınlanan açıklamanın dördüncü maddesinde, “…Filistin’de kalıcı ateşkes ve barışın gecikmeksizin sağlanması yönündeki Türkiye’nin kararlı çabalarının yanı sıra uluslararası gayretlerin de artırılarak sürdürülmesi gerektiği ifade edilmiştir,” denildi.

Paylaşın

Eylül Ayında “34 Kadın” Öldürüldü

Eylül ayında 34 kadın öldürüldü; Kadınların 22’si evinde, 6’sı sokakta, 3’ü işyerinde, 1’i otelde, 1’i arabada öldürülürken, 1 kadının öldürüldüğü yer ise tespit edilemedi.

Haber Merkezi / Öldürülen 34 kadından 12’si boşanmak istediği; barışmayı, evlenmeyi ve ilişkiyi reddettiği için öldürüldü. 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i nefret bahanesiyle, 1’i hedef olan kadının arkadaşının yanında öldürüldü. 18’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), 2024 eylül ayı raporunu yayımladı. Yayımlanan rapora göre, Türkiye’de bir ayda 34 kadın öldürüldü; 20 kadının ölümü ise şüpheli bulundu

Öldürülen 34 kadından 12’si boşanmak istediği; barışmayı, evlenmeyi ve ilişkiyi reddettiği için öldürüldü. 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i nefret bahanesiyle, 1’i hedef olan kadının arkadaşının yanında öldürüldü. 18’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

Eylül ayında öldürülen 34 kadının 16’sı evli olduğu erkek, 4’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 4’ü birlikte olduğu erkek, 2’si oğlu, 2’si tanıdığı biri, 1’i akrabası, 1’i babası, 1’i eskiden evli olduğu erkek, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürüldü. 2 kadının öldürüldüğü kişiyle yakınlığı tespit edilemedi. Bu ay kadınların yüzde 47’si evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.

Kadınların 22’si evinde, 6’sı sokakta, 3’ü işyerinde, 1’i otelde, 1’i arabada öldürüldü. 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilemedi. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 65’i evlerinde öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların 18’i ateşli silahlarla, 10’u kesici aletle, 4’ü darp edilerek, 2’si boğularak öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 53’ü ateşli silah ile öldürüldü.

Paylaşın

Özel’den Mehmet Şimşek’e “Enflasyon” Tepkisi: Şaka Mı Yapıyorsun?

Çekmeköy Belediyesi’nin toplu açılış ve temel atma töreninde konuşan CHP Lideri Özgür Özel, Mehmet Şimşek’e sert eleştiriler yönelterek, “Mehmet Şimşek, biraz şaka mı yapıyor, gerçek mi yapıyor bilinmeyen videolarla enflasyonla ilgilenmiyor” dedi ve ekledi:

“‘Düşecek’ dedikleri enflasyon yüzde 49. Geçen ay 52’ydi. Bir sene öncesine göre, bu ay aslında enflasyon 3 puan arttı. Devletin rakamlarında, TÜİK’in rakamlarında enflasyon yüzde 3. Peki, geçen ay 51 iken nasıl 49’a düşüyor? ‘Baz etkisi’ dedikleri, geçen sene bu ay yüzde 5’se bu ay yüzde 3 olunca hesapta bu, yüzde 51’den 49’a düşüyor.”

Özel konuşmasının devamında, “Peki, enflasyon düşünce fiyat düşüyor mu, hayat ucuzluyor mu? Hayır. Neden? Çünkü enflasyon, fiyatın artış hızı demek. Enflasyon 51 olursa geçen geçen sene 100 lira olan mal, bugün 151 lira olur. 49 olduğunda 100 lira olan mal 149 lira olur. Enflasyonun geçen aya göre düşmesi, ‘Artış hızının azalması’ demek. Enflasyonun artış hızının azalması, fiyatların bırakın düşmesi ve durmasını, artışını sürdürmesine engel değil” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Çekmeköy Belediyesi’nin toplu açılış ve temel atma töreninde konuştu. Konuşmasında çocuk yoksulluğuna dikkat çeken Özel; Türkiye’de her üç çocuktan biri yoksulluk çektiğini belirterek “Hükümet, çocuk yoksulluğunu azaltma konusunda son derece başarısız” diye konuştu.

Özel sözlerini şöyle sürdürdü: “İşin kötüsü bilgisiz, vizyonsuz ve hedefsiz. Yani hükümetin önünde halledilecek işler listesinde ‘çocuk yoksulluğu’ yazmıyor bile. Oysa geçtiğimiz günlerde Orta Vadeli Program’a dikkatle baktık, çocuk yoksulluğunu nasıl çözecek diye. Bu konuda yazılan bir tek kelime, konulan bir tek hedef, paylaşılan bir tek veri ve çözüme yönelik bir tek adım görmedik. Türkiye’de 2023 itibarıyla 7,6 milyon çocuk yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Çocuk yoksulluğu, yetişkin yoksulluğunu aşan ve ondan daha yüksek ölçülen bir mesele. Bütün dünyada da böyle, Türkiye’de de böyle. Yaklaşık 2 milyon çocuk derin yoksullukla karşı karşıya.

“Mehmet Şimşek şaka mı yapıyor?”

Konuşmasında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e de sert eleştiriler yönelten Özgür Özel; “Mehmet Şimşek’in geldiği gün enflasyon yüzde 38’di. Bugün 48” dedi. Özel, ekonomiye ilişkin şu yorumları yaptı: “Mehmet Şimşek, biraz şaka mı yapıyor, gerçek mi yapıyor bilinmeyen videolarla enflasyonla ilgilenmiyor. ‘Düşecek’ dedikleri enflasyon yüzde 49. Geçen ay 52’ydi. Bir sene öncesine göre, bu ay aslında enflasyon 3 puan arttı. Devletin rakamlarında, TÜİK’in rakamlarında enflasyon yüzde 3.

Peki, geçen ay 51 iken nasıl 49’a düşüyor? ‘Baz etkisi’ dedikleri, geçen sene bu ay yüzde 5’se bu ay yüzde 3 olunca hesapta bu, yüzde 51’den 49’a düşüyor. Peki, enflasyon düşünce fiyat düşüyor mu, hayat ucuzluyor mu? Hayır. Neden? Çünkü enflasyon, fiyatın artış hızı demek. Enflasyon 51 olursa geçen geçen sene 100 lira olan mal, bugün 151 lira olur. 49 olduğunda 100 lira olan mal 149 lira olur. Enflasyonun geçen aya göre düşmesi, ‘Artış hızının azalması’ demek. Enflasyonun artış hızının azalması, fiyatların bırakın düşmesi ve durmasını, artışını sürdürmesine engel değil.”

CHP lideri, enflasyon oranına dair de “Dün açıklanan aylık yüzde 3 enflasyon 83 ülkeden fazla desem çok gelir değil mi? 83 ülkeden fazla ama 83 ülkenin yıllık enflasyonundan fazla” diye konuşarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyada yüzde 3’ün altında yıllık enflasyonu olan 83 ülke var. Türkiye’de aylık enflasyon yüzde 3. Türkiye enflasyonda Arjantin, Zimbabve, Etiyopya’yı geçebiliyor sadece. Geri kalan bütün ülkeler enflasyonda bizden çok daha iyi durumdalar.

Sayın Erdoğan’ın faiz indirimlerine başladığı, yani pandemiden çıktık, tedarik zincirleri kırıldı, yeni yeni yerine geliyor. Bütün dünyada enflasyon sorunu var. Enflasyon bütün dünyada var. Üç olan ülkede altı olmuş, panik var. Dört olan ülke yediye çıkmış telaştalar. Amerika dokuzu gördü, çıldıracak. Hepsi faizleri aldı, enflasyonun bir puan üstüne koydu, para başka yere kaçmasın, dövize yönelmesin, hayat pahalılaşıyor, ‘Ben alışverişimi önden yapayım’ deyip talep artmasın, enflasyon azmasın’ diye.

Orada Tayyip Bey, ‘Ben faiz indirmem, Nas ortada. Faiz sonuç değil, sebeptir, ben faizi artırmam, indiririm, bu suretle enflasyonu dizginlerim’ dedi. O gün buna başladığında ‘Mal ve hizmet sepeti’ diyorlar. Yani hesap kolay olsun diye bir sepet var, içindeki mallar ve aldığınız hizmet belirli. 100 liraymış, bugün 448 lira. Yani düşünün, Ramazan kolisi alıyorsunuz, içindekiler belli. 100 liralık Ramazan kolisi, bugün 448 lira. Neden? ‘Faiz artırmam ve indirerek düşürürüm’ dedi diye.”

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Aylık Maliyeti 72 Bin Liraya Dayandı

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti eylül ayında bir önceki aya göre 2 bin 498 lira artarak 71 bin 431 lira oldu. İstanbul’un eylül ayı enflasyonu yüzde 59,18 olarak açıklanmıştı.

Haber Merkezi / İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması Eylül 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Eylül ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, geçen aya kıyasla 2 bin 498 lira artarak 71 bin 431 liraya ulaştı. Ortaya çıkan bu mebla asgari ücretin 4 katını da geçti. Bu maliyet aylık bazda yüzde 3.62, yıllık olarak ise yüzde 60.3 oranında bir artış gösterdi.

İPA Başkanı Buğra Gökce, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, “İstanbul’da bir aylık artış oranı, birçok Avrupa ülkesinin yıllık enflasyon oranından daha yüksek. İstanbul’daki yaşam maliyetindeki artış, TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranını da aşmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 61,57

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2024 Ağustos Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı.

Buna göre; Eylülde bir önceki aya göre perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi yüzde 3,90, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 4,67 arttı. Önceki yılın eylül ayı incelendiğinde ise İstanbul Ticaret Odasının 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi’nin yüzde 59,18, Toptan Eşya Fiyatları İndeksi’nin ise yüzde 47,89 artış gösterdi.

İstanbul’da yaşanan fiyat değişimlerine ilişkin yapılan açıklamada ise şunlar kaydedildi: “Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Diğer Harcamalar grubunda yüzde 14,62, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamaları grubunda yüzde 13,24, Giyim Harcamaları grubunda yüzde 6,67, Konut Harcamaları grubunda yüzde 4,18, Ev Eşyası Harcamaları grubunda yüzde 3,62, Gıda Harcamaları grubunda yüzde 2,63, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamaları grubunda yüzde 0,72 artış; Ulaştırma ve Haberleşme Harcamaları grubunda yüzde 0,35 azalış izlenmiştir.

Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre mensucat grubunda yüzde 13,72, İşlenmemiş Maddeler grubunda yüzde 6,83, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 5,48, Kimyevi Maddeler grubunda yüzde 4,43, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 2,61, Madenler grubunda yüzde 2,60, Yakacak ve Enerji Maddeleri grubunda yüzde 2,01 artış izlenmiştir.”

Paylaşın

Yedi Vekile Ait Dokunulmazlık Fezlekeleri Meclis’te

Aralarında CHP Milletvekili Tuncay Özkan, DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez’inde bulunduğu 7 milletvekiline ait dokunulmazlık dosyaları, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunuldu.

Haber Merkezi / Meclis Başkanlığı’na, “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi” sunulan 7 milletvekilinin isimleri şu şekilde:

“CHP İzmir Milletvekilleri Ahmet Tuncay Özkan ve Mahir Polat, DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Demokrat Parti İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt, MHP Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoy, İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez.”

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

 

Paylaşın

A Milli Erkek Futbol Takımı’nın “Karadağ Ve İzlanda” Aday Kadrosu Açıklandı

UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup’ta yer alan A Milli Erkek Futbol Takımı’nın 11 Ekim’de Samsun’da Karadağ ve 14 Ekim’de Reykjavik’te İzlanda ile oynayacağı maçların aday kadrosu belli oldu.

Haber Merkezi / Futbolcular 7 Ekim Pazartesi günü TFF’nin Riva’daki Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde toplanmaya başlayacak.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından yapılan açıklamaya göre, teknik direktör Vincenzo Montella’nın belirlediği 27 kişilik aday kadroda şu futbolcular yer alıyor:

Kaleciler: Altay Bayındır (Manchester United), Mert Günok (Beşiktaş), Uğurcan Çakır (Trabzonspor), Muhammed Şengezer (RAMS Başakşehir)

Defans: Abdülkerim Bardakcı (Galatasaray), Emirhan Topçu (Beşiktaş), Eren Elmalı (Trabzonspor), Ferdi Kadıoğlu (Brighton & Hove Albion), Merih Demiral (Al-Ahli), Mert Müldür, Samet Akaydın (Fenerbahçe), Zeki Çelik (Roma)

Orta saha: Atakan Karazor (Stuttgart), Hakan Çalhanoğlu (Inter), İsmail Yüksek (Fenerbahçe), Kaan Ayhan (Galatasaray), Okay Yokuşlu (Trabzonspor), Orkun Kökçü (Benfica)

Forvet: Ahmed Kutucu (ikas Eyüpspor), Arda Güler (Real Madrid), Barış Alper Yılmaz, Yunus Akgün (Galatasaray), Bertuğ Yıldırım (Getafe), İrfan Can Kahveci (Fenerbahçe), Kenan Yıldız (Juventus), Kerem Aktürkoğlu (Benfica), Semih Kılıçsoy (Beşiktaş)

A Milli Erkek Futbol Takımı, UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup’taki ilk maçında Galler ile karşılaşmıştı. Cardiff City Stadı’nda oynanan karşılaşma 1 – 1 sona ermişti.

A Milli Erkek Futbol Takımı, gruptaki ikinci maçında İzmir’de karşılaştığı İzlanda’yı 3 – 1 mağlup ederek ilk galibiyetini almış ve liderliğe yükselmişti.

Paylaşın

Hamaney: İsrail’in Ömrü Uzun Olmayacak

Beş yıl sonra başkent Tahran’daki İmam Humeyni Camisinde cuma hutbesi veren İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, “İsrail’in ömrü uzun olmayacak” dedi. Hamaney, konuşmasını Farsça yerine Arapça yaptı.

Haber Merkezi / Kendisini dinlemek üzere toplanan kalabalığa yanında bir tüfekle hitap eden Hamaney, Hamas’ın 7 Ekim’deki baskınının da İran’ın İsrail’e gerçekleştirdiği füze saldırısının da “meşru” olduğunu savundu. Hamaney, “Direnişten geri adım atmayacağız. Akan kan duruşunuzu zayıflatmasın” dedi.

Hamaney, İsrail’in Hizbullah ve Hamas karşısında “asla zafer kazanamayacağını” da söyledi. Hamaney, İran’ın İsrail’e karşı “yerine getireceği görevi ne erteleyeceğini ne de aceleci davranacağını” söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 180 balistik füzenin fırlatıldığı saldırıdan sonra “İran’ın ağır bir bedel ödeyeceğini” söylemişti.

İran, füze saldırısının Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve İran Devrim Muhafızları komutanı General Abbas Nilfuruşan’ın öldürülmesine misilleme olarak yapıldığını açıklamıştı.

Hizbullah, geçen hafta öldürülen liderleri Hasan Nasrallah’ın “gizlice” gömüldüğünü açıkladı. Örgütten yapılan duyuruda halka açık bir törene İsrail’in saldırmasından endişe edildiği, bu nedenle cenazenin bilinmeyen bir yere defnedildiği belirtildi. Nasrallah için “daha sonra” halka açık bir cenaze töreni yapılacağı aktarıldı.

Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan Lübnanlı bir yetkili ABD’den halka açık bir cenaze törenine İsrail’in saldırmayacağına dair garanti almak istediklerini ancak bunu başaramadıklarını söyledi.

İsrail İran’ın enerji tesislerini mi vuracak?

Yarı resmi İran haber ajansı SNN, Devrim Muhafızları komutan yardımcısı Ali Fadavi’nin Cuma günü İsrail’in saldırması halinde Tahran’ın İsrail enerji ve gaz tesislerini hedef alacağını söylediğini aktardı.

ABD Başkanı Joe Biden, Perşembe günü İsrailli yetkililerle İran’ın petrol altyapısına muhtemel İsrail saldırılarını görüştüğünü söylemişti. Biden, bu tür saldırıları destekleyip desteklemediği sorulduğunda “Bunu tartışıyoruz. Bence bu biraz…neyse” yanıtını vermişti.

Biden İsrail’in Perşembe günü İran’ı vurmayı planladığı iddialarını yalanladı, ancak ABD’nin İsrail’in İran petrol sahalarını vurma olasılığını “tartıştığını” söyledi. Biden daha sonra gazetecilere “topyekûn bir savaş” olacağına inanmadığını ancak bölgeye sükûnet getirmek için hâlâ “yapılacak çok şey” olduğunu söyledi ve ABD’nin İsrail’e olan desteğini yineledi.

Biden, Beyaz Saray’dan çıkarken hazırlıksız yakalanıp yaptığı açıklamada Washington’ın pozisyonunu net bir şekilde tanımlamadı. ABD Başkanı daha önce İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarını desteklemediğini söylemişti.

İsrail ilk olarak İran’ın petrol tesislerinin vurulmasını planlıyor. İran karşılık verirse de, nükleer tesislerin hedef alınması öngörülüyor.

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagheri, Çarşamba günkü açıklamasında, misillemede bulunması halinde İsrail genelindeki altyapının vurulacağını söylemişti. Bagheri “Füze saldırısı, daha büyük bir yoğunlukla tekrarlanacak ve rejimin tüm altyapısı hedef alınacak” dedi.

İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları sürüyor

Lübnan Ulaştırma Bakanı Ali Hamieh bugün Lübnan’ın Suriye ile olan Masna sınır kapısı yakınlarında gerçekleşen bir İsrail saldırısının, son günlerde İsrail bombardımanlarından kaçmak için yüz binlerce kişi tarafından kullanılan yolu kestiğini söyledi.

Hamieh, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, saldırının Lübnan toprakları içinde sınır kapısı yakınlarına isabet ettiğini ve dört metre genişliğinde bir krater oluşturduğunu kaydetti.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) askeri sözcüsü dün, İran destekli Lübnanlı silahlı grup Hizbullah’ı sınır kapısını Lübnan’a askeri malzeme taşımak için kullanmakla suçlamıştı.

Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından yaptığı açıklamada, “İsrail ordusu, bu silahların kaçakçılığına izin vermeyecek ve bu savaş boyunca yaptığı gibi mecbur kalması halinde harekete geçmekte tereddüt etmeyecek” dedi. Adraee ayrıca, İsrail ordusunun bugün Lübnan’ın güneyindeki 20’den fazla kasabada yaşayanlara kasabaları derhal boşaltmalarını söyledi.

Bu arada dün geceki yoğun İsrail bombardımanın bir hedefi de, Hizbullah kontrolündeki Dahiye yakınındaki uluslararası havalimanına yakın noktalar oldu. Bölgeye yoğun hava bombardımanının ardından havalimanının hala açık olduğu, saldırıdan olumsuz etkilenmediği bildirildi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı, Cuma günü Beyrut’ta yaptığı açıklamada, Tahran’ın Lübnan’da ateşkes çabalarını, Hizbullah tarafından desteklenmesi ve Gazze Şeridi’ndeki ateşkesle eş zamanlı olması koşuluyla desteklediğini söyledi.

Arakçı, “Lübnan halkı tarafından kabul edilebilir, direniş tarafından kabul edilebilir olarak nitelenmesi ve üçüncü olarak da Gazze’deki ateşkesle eş zamanlı olması koşuluyla ateşkes çabalarını destekliyoruz” dedi.

İran Dışişleri Bakanı ayrıca “bu zor koşullarda” Beyrut’ta bulunmasının İran’ın Lübnan’ın yanında durduğunun ve Şiiler’i desteklediğinin en iyi kanıtı olduğunu söyledi.

Paylaşın

Devlet Harcamaları Yüzde 106,18 Arttı

2023 yılında devletin toplam gelirindeki artış yüzde 91,37 olurken, giderindeki artış ise yüzde 106,18 olarak kayıtlara geçti. Giderlerdeki artışın ana nedeni 6 Şubat depremleri olduğu belirtildi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Devlet Hesapları 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Genel devlet açığı 2023 yılında 1 trilyon 272 milyar 714 milyon TL olarak tahmin edildi ve bir önceki yıl yüzde 2,1 olan genel devlet açığının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranı yüzde 4,8’e yükseldi. Açıktaki artışın temel nedeni hanehalkı ve iş yerlerine yönelik yapılan deprem yardımları oldu.

Merkezi devlet ve mahalli idareler alt sektörleri 2023 yılında açık verirken sosyal güvenlik kurumları alt sektörü fazla verdi. Genel devlet konsolide brüt borç stokunun GSYH’ye oranı ise 2023 yılında yüzde 29,3’e düştü.

Genel devlet toplam gelirleri 8 trilyon 204 milyar 943 milyon TL’ye yükselirken, gelirlerin GSYH içindeki payı yüzde 30,9’a yükseldi. Genel devlet toplam harcamaları 2023 yılında 9 trilyon 477 milyar 658 milyon TL’ye yükselirken, harcamaların GSYH içindeki payı yüzde 35,7’ye yükseldi.

Üretim ve ithalat üzerindeki vergilerin toplam vergi ve sosyal katkı gelirleri içindeki payı 2022 yılında yüzde 47,8 iken 2023 yılında yüzde 48,2’ye yükseldi. Gelir, servet vb. üzerindeki cari vergilerin payı yüzde 26,6’ya düşerken, net sosyal katkıların payı ise yüzde 25’e yükseldi. Sermaye vergilerinin payı yüzde 0,2’ye düştü.

Paylaşın

İmamoğlu’ndan Avrupa Birliği’ne “Çifte Standart” Tepkisi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avrupa Birliği’nin (AB) Filistin – İsrail ve Ukrayna – Rusya arasında yaşanan savaşlar karşısındaki çifte standartlı tutumunu eleştirdi.

Ekrem İmamoğlu, “Bölgesel çatışmaların çözümünde çifte standartlı yaklaşımların acilen terk edilmesi, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarının da tutarlı ve eşit bir şekilde işletilmesi, dünyanın barış mekanizmalarının oluşmasında çok değerli bir hamle olacaktır” dedi.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen “TÜSİAD Boğaz’da Buluşmalar Toplantısı”na katıldı.

Avrupa Birliği (AB), Fransa ve Türkiye arasındaki bağların güçlendirilmesi amacıyla kurulan “Institut du Bosphore” tarafından düzenlenen toplantıda, sırasıyla; Institut du Bosphore Bilim Komitesi Eş Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Fransa İstanbul Başkonsolosu Nadia Fanton ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.

Türkiye, Fransa ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler ile küresel, iklimsel ve bölgesel sorunların ele alındığı toplantıda konuşan İmamoğlu, AB’nin Filistin-İsrail ve Ukrayna-Rusya arasında yaşanan savaşlar karşısındaki çifte standartlı tutumunu eleştirdi.

İmamoğlu, “Bölgesel çatışmaların çözümünde çifte standartlı yaklaşımların acilen terk edilmesi, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarının da tutarlı ve eşit bir şekilde işletilmesi, dünyanın barış mekanizmalarının oluşmasında çok değerli bir hamle olacaktır” dedi.

Önümüzdeki aralık ayında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki çok önemli şehirlerinin belediye başkanlarıyla, İstanbul’da bir araya geleceklerini aktaran İmamoğlu, “Bir başka önemli küresel sorun olan düzensiz göçün ve sığınmacıların yükü ise, Türkiye gibi birkaç ülkenin omuzlarına bırakılmamalı. Küresel göç dalgalarının kaynağında durdurulması ve adil yük paylaşımı, tüm ulusların ortak sorumluluğu olmalı. Bu sorumluluk alanının oluşturulması, aynı zamanda bu tarz coğrafyaların farklı medeni gelişimlerini sağlamayla birlikte, kalıcı barışı ve kalıcı, sürdürülebilir bir dünyanın var olmasına da çok yönlü katkılar sunacaktır” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet’in aktardığına göre; Dünyanın uzun zamandır çok sayıda yaşamsal krizlerle karşı karşıya olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, şunları söyledi:

“Tarihte çok nadir rastlanan sıklıkta olan bir dönemde yaşıyoruz her birimiz. Sadece ülkeler değil, tüm uluslararası sistem bugün bölgesel krizler ve savaşlar, iç karışıklıklar, gittikçe artan düzensiz göç dalgaları ve hibrit tehditlerle karşı karşıya bir süreç yaşıyoruz. Ve bölgesel aktörler arasında artan nüfuz mücadelesi, krizlerin küresel bir boyut kazanmasına yol açıyor. Bu hafta İsrail-Lübnan-İran üçgeninde tanık olduğumuz gibi, bölgesel çatışmaların kontrolden çıkarak, bizi bir global krize sürüklediği gerçeğini hepimizin görmesi şart.

Böylesi bir konjonktürde, çok taraflılık ve diplomasi her zamankinden daha önemli bir hale gelmiştir. Uluslararası kuruluşlar ve bölgesel örgütlerin, bu krizlere çözüm üretmekte de yetersiz kaldığını gözlemlemekteyiz. Reform ihtiyacı her geçen gün daha da belirgin bir hale geliyor. Bu reformun adil ve kapsayıcı biçimde gündeme gelmesi için, tüm bu sorunların mağduru haline gelen kentlerin de bir parçası olduğu güçlü iletişim kanallarına ihtiyaç duyulduğunu ifade etmek isterim.

Özellikle kurucularının tahayyüllerinde bir küresel barış projesi olan AB de krizlere yanıt verme hususunda ne yazık ki zorlanıyor. AB’nin değerlerinin ve normlarının bağlama ve aktörlere göre esnetilmesi, Birliğin küresel güvenilirliğini zedelediği bir gerçek. Avrupa Birliği’nin üye devletlerinin asgari müştereklerini yansıtan bu yaklaşımlar, Türkiye ile ilişkilerinde de karşılıklı güvensizliği besliyor.

Bugün Türkiye-AB ilişkileri, maalesef düzensiz göç ve mülteci konusundaki iş birliğine indirgenmiş ve orada köşeye sıkışmış durumda. Bırakın üyelik müzakereleri ve vize serbestisini, ortak çıkarlarımızı ilgilendiren Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda adım atılması dahi, siyasi nedenlerle mümkün olamıyor. Bu durum, Türk halkının Birliğe ve Avrupa değerlerine olan inancını da sarsmakta. Buna rağmen, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin tarihi derinliği unutulmamalı ve bu yönüyle süreci mutlu ele almalıyız. Bu ilişkilerin temelinde, coğrafi yakınlık, ekonomik çıkarlar, kültürel bağlar ve önemi gittikçe artan ortak güvenlik kaygıların da olduğunu belirtmek isterim.

Ben ve mensubu bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizin geleceğini demokratik, çoğulcu, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne saygılı ülkelerin arasında görmekteyiz. Siyasi mücadelemizin de vazgeçilmez istikameti budur. Biz, bu konuda kendi eksiklerimizi tamamladıkça, Avrupa dahil yakın ilişki içerisinde bulunduğumuz coğrafyalardaki fikirdaşlarımız için de ilham kaynağı olacağımızın farkındayız.

Böyle bir Türkiye’nin de AB için de yeniden güvenilir bir ortak konumuna geleceğine inanıyoruz. Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler ele alınırken, Fransa ile ilişkilerimizin bu bütünün ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmamak gerekir. Uzun yıllar Türkiye’nin AB’ye yöneliminin lokomotifini oluşturan Fransa’nın farklılaşan jeopolitik yaklaşımları ve iç politikadaki aşırı sağ baskısı maalesef ilişkilerimizi zor bir noktaya taşımış olsa da bu ilişkiyi onarıp, güçlendirme fırsatımızın çok güçlü bir biçimde bulunduğunu bilen yöneticileriz. Ve buna yürekten inanıyorum.

Yaşadığımız çağda, temel insan hakları ve özgürlüklerinin, küresel ölçekte uygulanmasına dönük ortak bir vizyon ve uzlaşı inşa etmenin, gerçekten geleceğimizi güvence altına almanın en etkili yollarında biri olacağını unutmamamız şart. Elbette bu hedefe ulaşmayı engelleyen çok sayıda kritik sorun bulunuyor.

Karşı karşıya olduğumuz iklim krizi, varoluşumuzu tehdit ediliyor. Bu krizi aşmak için, küresel iş birliği ve iklim adaletinin sağlanması elzem. Bu ise açıkçası ancak iklim kriziyle mücadelede yetersiz kaynaklara sahip olan dezavantajlı ülkelerin, küresel mücadele gücü olanlar tarafından yerinde desteklenmesiyle daha güçlü katkılar sağlanmasıyla mümkün olabilir gerçeğini bilmemiz gerekiyor.

Jeopolitik mücadelelerin söz konusu olduğu coğrafyalarda yaşanan insanlık dramlarının hedeflere ulaşmamızı engellediğini hep beraber yaşıyoruz. Filistin meselesinde olduğu gibi, bölgesel çatışmaların çözümünde çifte standartlı yaklaşımların acilen terk edilmesi, uluslararası hukuk ve adalet mekanizmalarının da tutarlı ve eşit bir şekilde işletilmesi, dünyanın barış mekanizmalarının oluşmasında çok değerli bir hamle olacaktır.

İBB olarak, çatışmalardan büyük zarar görmekte olan Filistin ve Ukrayna halklarına insani yardım ulaştırmak ve onlara bu trajediyi yaşatanlara karşı sesimizi yükseltmek, bizim için her zaman öncelikli bir konu ve mutlak yanlarında olacağımızı hissettiren hamlelerimizin ortaya koyduğumuz bir dönem olmuştur. Aralık ayında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki çok önemli şehirlerin belediye başkanlarıyla, İstanbul’da bir araya geleceğimizi, bölgesel barış ve iş birliği için yerel yönetimler olarak neler yapabileceğimizi konuşacağımız güçlü bir toplantı yapacağımızı da şimdiden sizlerle paylaşmak isterim.

Bir başka önemli küresel sorun olan düzensiz göçün ve sığınmacıların yükü ise, Türkiye gibi birkaç ülkenin omuzlarına bırakılmamalı. Küresel göç dalgalarının kaynağında durdurulması ve adil yük paylaşımı, tüm ulusların ortak sorumluluğu olmalı. Bu sorumluluk alanının oluşturulması, aynı zamanda bu tarz coğrafyaların farklı medeni gelişimlerini sağlamayla birlikte, kalıcı barışı ve kalıcı, sürdürülebilir bir dünyanın var olmasına da çok yönlü katkılar sunacaktır.

Öte yandan, küresel sorunlarla mücadelede kararlılık göstergesi olan sürdürülebilir kalkınma amaçlarının, ne yazık ki yalnızca yüzde 17’sinin hedefe ulaşma seyrinde olması da bizleri ürkütmekte. Bu nedenle COP29 ve tüm küresel müzakere alanlarında, kentlerin daha etkin ve sorumlulukları net olarak tanımlanmış aktörler olarak katılımını ve bu şekilde tanımlanmasını da önemli buluyorum.

Bugün burada ele aldığımız tüm sorunlar, insanlık tarihinin en zorlu dönemeçlerinden birinde olduğumuzu gösteriyor. Sorumluluğumuz, bu anlamda elbette çok büyük. Uluslararası toplum olarak birlikte hareket etmenin, her şeyden önce insanlık için daha güçlü ve dayanıklı bir dünya inşa etmenin tek yolu olduğunu biliyoruz.”

Paylaşın

UEFA Avrupa Ligi: Beşiktaş İkinci Yenilgisini Aldı

UEFA Avrupa Ligi ikinci hafta maçında Beşiktaş ile Eintracht Frankfurt, İnönü Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem John Beaton’ın yönettiği karşılaşmadan Beşiktaş, 3 – 1 mağlup ayrıldı.

Haber Merkezi / Eintracht Frankfurt’un gollerini 19. dakikada Omar Marmoush, 22. dakikada Eric Dina ve 83. dakikada Ansgar Knauff, Beşiktaş’ın tek golünü ise 90+3. dakikada Arthur Masuaku kaydetti.

17. dakikada sol taraftan aldığı topla ceza sahasına giren Marmoush, Gabriel Paulista’nın müdahalesiyle yerde kaldı. İskoç hakem John Beaton penaltı noktasını gösterdi. 19. dakikada penaltıda topun başına geçen Omar Marmoush meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. 0-1

22. dakikada serbest vuruşta topun başına geçen Marmoush, pasını Dahoud’a aktardı. Dahoud’un ceza sahası içi sağ çaprazına ortasına iyi yükselen Robert Koch, kafayla pasını Eric Dina’ya indirdi. Bu oyuncunun kale önünden vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu. 0-2

82. dakikada sağ taraftan topla beraber ceza sahası içine kadar ilerleyen Knauff’un sağ çaprazdan ayağının dışıyla uzak direğe vuruşunda meşin yuvarlak filelere gitti. 0-3

90+3. dakikada sol tarafta taç çizgisinin yakınından Masuaku’nun yakın direğe vuruşunda kaleci Kaua Santos’un müdahalesine rağmen meşin yuvarlak ağlarla buluştu. 1-3

Stat: İnönü

Hakemler: John Beaton, Daniel McFarlane, David McGeachie

Beşiktaş: Ersin Destanoğlu, Jonas Svensson (Onur Bulut dk. 64), Gabriel Paulista, Felix Uduokhai, Arthur Masuaku, Cher Ndour (Joao Mario dk. 77), Gedson Fernandes (Salih Uçan dk. 77), Milot Rashica (Semih Kılıçsoy dk. 64), Rafa Silva, Ernest Muçi, Ciro Immobile (Mustafa Hekimoğlu dk. 85)

Eintracht Frankfurt: Kaua Santos, Rasmus Kristensen, Robin Koch, Arthur Theate, Niels Nkounko (Aurele Amenda dk. 85), Eric Dina (Ansgar Knauff dk. 62), Hugo Larsson (Ellyes Skhiri dk. 74), Mahmoud Dahoud, Mario Götze (Fares Chaibi dk. 46), Igor Matanovic, Omar Marmoush (Hugo Ekitike dk. 62)

Goller: Arthur Masuaku (dk. 90+3) (Beşiktaş), Omar Marmoush (dk. 19 pen.), Eric Dina (dk. 22), Ansgar Knauff (dk. 82) (Eintracht Frankfurt)

UEFA Avrupa Ligi’nde her takım dördü sahasında dördü deplasmanda toplam 8 maç oynayacak.

30 Ocak 2025’ye aynı saatte oynanacak 18 maçın ardından ligde ilk 8 takım tur atlayacak ve doğrudan son 16 turuna kalacak.

Ligi 9 ve 16. sıra arasında tamamlayan takımlar, son 16 turunda ligi 17 ve 24. sıra arasında tamamlayan takımlarla eşleşecek.

Eleme usulüyle oynanacak maçların ardından 2024-25 UEFA Avrupa Ligi finali 21 Mayıs 2025’te İspanya’nın Bilbao şehrindeki San Mamés Stadyumu’nda oynanacak.

Beşiktaş’ın UEFA Avrupa Ligi fikstürü

26 Eylül 2024 Ajax (Hollanda) – Beşiktaş
3 Ekim 2024 Beşiktaş – Eintracht Frankfurt (Almanya)
24 Ekim 2024 Lyon (Fransa) – Beşiktaş
6 Kasım 2024 Beşiktaş – Malmö (İsveç)
28 Kasım 2024 Beşiktaş – Maccabi Tel-Aviv (İsrail)
12 Aralık 2024 Bodo/Glimt (Norveç) – Beşiktaş
22 Ocak 2025 Beşiktaş – Athletic Club (İspanya)
30 Ocak 2025 Twente (Hollanda) – Beşiktaş

Paylaşın