Bitkiler Zarar Gördüklerinde Veya Sulanmaya İhtiyaç Duyduklarında Çığlık Atıyor

Yeni yapılan bir araştırma, domates, tütün, buğday, mısır ve kaktüs gibi bitkilerin stres altındayken ultrasonik patlama sesleri çıkardığı ortaya koydu. Sesler, insan kulağının işitme aralığının dışında kalıyor. Dolayısıyla insanlar bu sesleri algılayamıyor.

Hakemli bilimsel dergi Cell’de yayımlanan araştırmaya göre, böcekler, diğer memeliler ve muhtemelen de diğer bitkilerin bu sesleri algılayabildiğine inanılıyor.

İsrailli bilim insanları, bitkilerin zarar gördüklerinde veya sulanmaya ihtiyaç duyduklarında çığlık attığını keşfetti.

Araştırmada domates, tütün, buğday, mısır ve kaktüs gibi bitkilerin stres altındayken ultrasonik patlama sesleri çıkardığı ortaya kondu.

Bulgulara göre balonlu naylon ambalajların patlama seslerini andıran bu sesler, insan kulağının işitme aralığının dışında kalıyor. Dolayısıyla insanlar bu sesleri algılayamıyor.

Ancak böcekler, diğer memeliler ve muhtemelen de diğer bitkilerin bu sesleri algılayabildiğine inanılıyor.

Araştırma ekibi bu seslerin, özellikle yakınlardaki yarasalar, kemirgenler, çeşitli böcekler gibi yüksek frekansları algılayabilen canlılar tarafından duyulabildiğini düşünüyor.

Tel Aviv Üniversitesi’nden botanik ve gıda güvenliği uzmanı Lilach Hadany, “Pastoral bir çiçek tarlası düşünün. Epey gürültülü bir yer olabilir, sadece biz bu sesleri duyamayız” diye konuştu.

Hadany, “Bulgularımız, etrafımızdaki dünyanın bitki sesleriyle dolu olduğunu gösteriyor” diye de ekledi.

Bitkilerin ses çıkardıkları fikri uzun süredir bilim insanlarının gündeminde. Titreşim dedektörleriyle yapılan bazı çalışmalar bitkilerden yayılan darbeler tespit etmişti. Ancak bunların gerçekten algılanabilecek ses dalgaları olup olmadığı bilinmiyordu.

Yeni araştırmada bu sorunun cevabını bulmak isteyen ekip, bitkileri arka planda gürültü olmayan, sessiz ve izole bir kutuya koydu.

20 ila 250 kilohertz frekanslarında sesleri kaydedebilen ultrasonik mikrofonlar da her bitkiden yaklaşık 10 santimetre uzaklığa yerleştirildi. Karlılaştırmak gerekirse yetişkin bir insan tarafından algılanan maksimum frekans 16 kilohertz civarında.

Bitkiler çeşitli gruplara ayrıldı. Bazıları 5 gün boyunca susuz bırakıldı. Bazılarının sapları kesildi. Bazılarına ise hiç dokunulmadı.

Sonuçlar bitkilerin 40 ila 80 kilohertz frekanslarında ses çıkardığını gösterdi. Stres altında olmayan bitkiler saatte en fazla bir kez ses çıkarırken, kesme ve susuz bırakma işlemlerine maruz bırakılanlar her saat onlarca kez ses çıkardı.

Araştırmacılar bu seslerin bitkiden bitkiye farklılık gösterdiğini de tespit etti. Örneğin susuz kalmış bir domates bitkisinin, bir kaktüse göre farklı bir patlama modeli oluşturduğu görüldü.

Hadany, “Bitkilerin ses çıkardığını bildiğimize göre sıradaki soru şu: ‘Kim dinliyor olabilir?'” ifadelerini kullandı: Bu sesler bilgi taşıyor. Bu sesleri duyabilen hayvanlar var, yani pek çok akustik etkileşimin meydana gelme olasılığı var.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Kahramanmaraş Merkezli Depremler Tarım Üretiminin 5’te 1’ine Zarar Verdi

11 ilde büyük yıkıma ve 50 binden fazla can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin Türkiye’nin tarım üretiminin beşte birinden fazlasına zarar verdiğini duyuruldu.

Depremlerin tarımsal bakımdan 1,3 milyar dolarlık fiziksel hasara neden olduğu, sektördeyse 5,1 milyar dolarlık kayba yol açtığı tahmin edildi. Depremden en çok etkilenen bölgelerde nüfusun üçte birinden fazlasının geçimini tarımdan sağladığına da dikkat çekildi.

Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarından Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Şubat ayında meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye’nin tarım üretiminin yüzde 20’sinden fazlasına zarar verdiğini açıkladı.

FAO, Türkiye’deki yapılan ön değerlendirmeler sonucunda, “toprak mahsulü, hayvancılık, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği dâhil tarımda ve depremin vurduğu bölgelerdeki kırsal altyapıda ciddi zarar tespit edildiğini” belirtti.

FAO tarafından yapılan açıklamada, “Deprem, 11 tarım iline ciddi darbe vurarak 15,73 milyon insanı ve ülkenin gıda üretiminin yüzde 20’den fazlasını etkiledi” denildi.

Sektördeki kayıp 5,1 milyar dolar

Açıklamada, “Depremden etkilenen ve Türkiye’nin bereketli hilali olarak bilinen bölgesi, tarımsal gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 15’ini, Türkiye’nin tarım ürünü ihracatının da yüzde 20’sine yakınını oluşturuyor” denildi.

FAO, depremin Türkiye’de tarımsal bakımdan 1,3 milyar dolarlık fiziksel hasara neden olduğu, sektördeyse 5,1 milyar dolarlık kayba yol açtığı tahminini paylaştı.

Hedeflenen yardımın 1,5 milyon doları toplanabildi

Yapılan açıklamada, FAO’nun Türkiye’de depremden etkilenenlere destek amacıyla acilen 112 milyon dolar yardım toplanması için uluslararası topluma çağrıda bulunduğu belirtildi.

Söz konusu meblağın, BM’nin Şubat ayında depremin ardından kırsalda yaşayan 900 bin kişiye nakit para, besi hayvanı ve tarımsal destek verilebilmesi için yaptığı 25 milyon dolarlık bağış çağrısını da içerdiği açıklandı. Ancak FAO şu ana kadar bu gereksinimlerin sadece 1,5 milyon dolarlık bölümünün toplanabildiğini belirtti.

FAO Orta Asya Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, “Ekim sezonu bitmek üzere. Çiftçilerimize acilen gübre ve tohum vererek destek olmamız gerekiyor” dedi. Gutu, “Bu, bu yılki mahsul üretimi seviyeleri bakımından tek şansımız. Ayrıca hayvanlara da yem sağlamalıyız ki sağlıklarını ve verimliliklerini koruyabilsinler” diye ekledi.

FAO, depremden en çok etkilenen bölgelerde nüfusun üçte birinden fazlasının geçimini tarımdan sağladığına dikkat çekti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

AK Parti Sözcüsü Çelik: Akşener’in Cumhurbaşkanımıza Dönük Kullandığı Dili Kınıyoruz

İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik silahlı saldırıya ilişkin açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Siyaset kurumunun bu saldırılara karşı kararlı ve sağduyulu bir duruş göstermesi önemlidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Buna karşın Sayın Akşener’in bu saldırıdan sonra Sn. Cumhurbaşkanımızı suçlayan açıklaması ise sorumsuz ve provokotif bir yaklaşımdır. Sayın Akşener’in Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük kullandığı dili kınıyoruz.”

Ömer Çelik, açıklamasının devamında, “Sayın Akşener şu anda bu saldırı karşısında tüm siyaset kurumunun ortak dayanışma tutumunun altını çizmelidir. Bu lanetli saldırıyı sorumsuz yaklaşımlarla siyasi kazanç malzemesi yapmaya çalışmak, birileri tarafından üretilmek istenen ortama katkı sağlamaktan başka işe yaramaz.” ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik silahlı saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Çelik’in açıklamaları şöyle:

“İyi Parti İstanbul İl binasına yapılan saldırıyı lanetliyoruz. İyi Parti’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Siyaset kurumuna dönük her türlü taciz ve saldırının karşısındayız. Hiçbir provokasyon ve saldırı amacına ulaşamaz.

Siyaset kurumunun bu saldırılara karşı kararlı ve sağduyulu bir duruş göstermesi önemlidir. Buna karşın Sn Akşener’in bu saldırıdan sonra Sn Cumhurbaşkanımızı suçlayan açıklaması ise sorumsuz ve provokatif bir yaklaşımdır.

Sn. Akşener’in Sn. Cumhurbaşkanımıza dönük kullandığı yakışıksız ve provokatif dili kınıyoruz.

İyi Parti il binasına yapılan saldırının failleri ortaya çıkacaktır. Özellikle seçime giderken tüm provokasyonlara karşı ortak tutum alınması önemlidir. En güçlü iradeyle siyaset kurumuna dönük saldırılara karşı duracağız.

Bunun kadar önemli olan ise sorumsuz açıklamalar yaparak provokasyona katkı sağlamamaktır. Sn. Akşener doğrudan Sn. Cumhurbaşkanımıza karşı yakışıksız bir dil kullanarak maalesef bu saldırıyla amaçlanan provokasyona katkı sağlayabilecek bir açıklama yapmıştır.

Sn. Akşener şu anda bu saldırı karşısında tüm siyaset kurumunun ortak dayanışma tutumunun altını çizmelidir. Bu lanetli saldırıyı sorumsuz yaklaşımlarla siyasi kazanç malzemesi yapmaya çalışmak, birileri tarafından üretilmek istenen ortama katkı sağlamaktan başka işe yaramaz.

Siyasi partilere yapılan saldırılar karşı durulması gereken eylemlerdir, sorumsuz yaklaşımlarla siyasi rant üretme malzemesi değildir. Bu sorumsuz yaklaşımlarla kimse siyasi rant elde edemez.

14 Mayıs’ta ülkemizi için demokratik bir yarışla seçim gerçekleştireceğiz. Bu ortamı lekelemek isteyen provokasyonlara karşı olduğumuz gibi, sorumsuz açıklamalarla bunlara destek veren siyasi yaklaşımlara da karşıyız.”

İstanbul Zeytinburnu’nda bulunan İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına, henüz kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce sabaha karşı silahlı saldırı düzenlendi.

Akşener: Recep Bey’in tehdidi ile partimiz kurşunlanmıştır

Saldırı sonrası, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı önüne geldi. Meral Akşener, burada bir açıklama yaptı. Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Seçime 1,5 ay kala ve Sayın Cumhurbaşkanı demem ama Cumhurbaşkanı böyle olmaz, Recep Bey’in tehdidi ile partimiz kurşunlanmıştır.

Daha önce dedi ki bana bunlar iyi günlerin, linçe uğradım, evim basıldı, bu defa beni kendinle uğraştırma dedi; partimizin İstanbul İl Başkanlığı 2 yerinden kurşunlandı.

Türkiye bir kabile devleti olamaz. Partilerin seçime 1,5 ay kala korkutulması kabul edilemez. Akşener’i korkutacak adam anasından doğmadı. Cenab-ı Hak’tan başka kimseden korkmam.

Evim basıldı beraat ettiler. Linçe uğradım beraat ettiler. Torunuma iftira attılar, beraat ettiler. Aziz milletim, bu ucube sistem süremez.

Bugün bana, yarın size. 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz, bu pis sistemi bitireceksiniz. Yanımda Ekrem başkan var. Seçimi iptal ettiler. Ben milletime güveniyorum.

Kadın kardeşlerim sizlere sesleniyorum. Erkek siyasetçilere yapılmayan iğrençlik bana yapıldı. Eğer bu zulmün bitmesini istiyorsanız 14 Mayıs’ta oylarınızı Millet İttifakı’na oy vereceksiniz.

Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı seçeceksiniz, İYİ Parti’yi birinci parti yapacaksınız. Işıklar söndüğünde evinden işe nasıl gidildiğini biliyorum. Bir lokantada yalnız yemek yiyorsanız başınıza neler geldiğinizi biliyorum.

Recep Bey size sesleniyorum. Devri iktidarınızda başıma gelmeyen kalmadı. 14 Mayıs’tan sonra iftiralar, hakaretler bitecek. Etrafındaki yalaka tayfa yerine bize bağırmaya tercih ediyor.”

Bitcoin 28 Bin Doların Üzerinde; Solana Ve Dogecoin Sert Düştü

Kripto para piyasaları haftanın son işlem günü dalgalı seyir izliyor. Bitcoin (BTC) 28 bin doların üzerinde işlem görürken, Solana ve Dogecoin yüzde 3’e kadar değer kaybetti. BNB, XRP ve Tron ise yatırımcısına kazandırdı.

Haber Merkezi / Dünyanın en büyük kripto para birimi Bitcoin (BTC), yüzde 1,91 düşüşle 28.074 dolara gerilerken, dünyanın en büyük ikinci kripto para birimi Ethereum ise (ETH) bin 800 dolar seviyesinin üzerinde işlem görüyor.

Bitcoin (BTC) hacmi son 24 saatte yüzde 17,89 düşerek yaklaşık 19,14 milyar dolar olurken, küresel kripto para piyasalarının değeri ise, son 24 saatte yüzde 0,87 düşerek 1,18 trilyon dolar civarında düşük işlem görüyor.

Tüm stablecoinlerin hacmi şu anda 38.58 milyar dolar, bu da toplam 24 saatlik kripto piyasası hacminin yüzde 88.73’ü.

Bazı kripto para birimlerinde son durum ise şöyle:

Bitcoin 28.074 dolar, değer kaybı yüzde 1,91

Ethereum 1.801 dolar, değer kazancı yüzde 0,13

Tether 1,00 dolar, değer kazancı yüzde 0,04

BNB 316,48 dolar, değer kazancı yüzde 1,19

XRP 0,5442 dolar, değer kazancı yüzde 1,34

Cardano 0,3788 dolar, değer kazancı yüzde 0,458

Polygon 1,09 dolar, değer kaybı yüzde 1,90

Dogecoin 0,07465 dolar, değer kaybı yüzde 0,82

Solana 20,40 dolar, değer kaybı yüzde 2,62

Polkadot 6,22 dolar, değer kazancı yüzde 0,79

Tron 0,06513 dolar, değer kazancı yüzde 1,29

Shiba Inu 0,00001062 dolar, değer kazancı yüzde 0,01

Litecoin 89,30 dolar, değer kaybı yüzde 1,12

Çocuklara Yönelik Cinsel İstismar Yüzde 33 Arttı

2022 yılında bir önceki yıla oranla çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında yüzde 33’lük artış yaşandı. 2022 yılında bir önceki yıla oranla suça sürüklenen çocuk sayısında da ciddi artış yaşandı.

2021 yılında 50 bin 114 olan çocuk ceza mahkemelerindeki dosya sayısı, geçen yıl 52 bin 612’ye yükseldi.

Adalet Bakanlığı’nca yayımlanan istatistikler, ülkedeki suç oranlarında yaşanan artışı ortaya koydu. 2022’de bir önceki yıla oranla dolandırıcılık suçunda yüzde 41, çocuklara yönelik cinsel istismar suçunda yüzde 33, hırsızlık suçunda yüzde 30, uyuşturucu suçunda ise yüzde 25’lik artış yaşandı.

BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre; Cumhuriyet başsavcılıklarında 2020’de 8 milyon 996 bin 173, 2021’de 9 milyon 857 bin 295 olan soruşturma dosyası sayısı, geçen yıl 10 milyon 598 bin 645’e yükseldi.

Başsavcılıklardaki 10 milyon 598 bin 645 dosyanın 5 milyon 40 bin 427’si karara bağlandı. Ceza mahkemelerindeki toplam dosya sayısının suç karar türlerine göre dağılımı da dikkat çekti.

2022’de ceza mahkemelerinde 2 milyon 9 bin 860 dosyanın 867 bin 397’sine yönelik mahkûmiyet kararı çıktı. Ağır ceza mahkemelerinde alınan mahkûmiyet karar sayısı ise kayıtlara 102 bin 92 olarak geçti.

Suça sürüklenen çocuk sayısında da ciddi artış yaşandı. 2021’de 50 bin 114 olan çocuk ceza mahkemelerindeki dosya sayısı, geçen yıl 52 bin 612’ye yükseldi. 2022’de çocuk ceza mahkemelerindeki dosyalara yönelik karar türleri şöyle:

Mahkûmiyet: 20 bin 800

Beraat: 9 bin 607

Diğer kararlar: 9 bin 324

Neredeyse herkes icralık

İcra ve iflas dairelerindeki dosya sayıları da ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaza ayna tuttu. İcra ve iflas dairelerinde 2020’de 30 milyon 384 bin 443 olan dosya sayısı, 2021 ve 2022 yılı itibarıyla sırasıyla 32 milyon 169 bin 150 ve 33 milyon 275 bin 632 olarak gerçekleşti.

Cumhuriyet başsavcılıklarında geçen yıl açılan soruşturma evresine gelinen dosyalardaki şüpheli ve suç sayıları ise şöyle:

Malvarlığına karşı suçlar: 5 milyon 847 bin 538 dosya, 6 milyon 552 bin 641 şüpheli

Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar: 121 bin 242 dosya, 114 bin 78 şüpheli

Hürriyete karşı suçlar: 914 bin 175 dosya, 1 milyon 34 bin 167 şüpheli

Kamunun sağlığına karşı suçlar: 402 bin 126 dosya, 286 bin 296 şüpheli.

On binlerce dosya

“İfade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden” olan ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu”nu da kapsayan TCK 299 ile 301’inci maddeleri uyarınca 2022’de açılan dosya sayısı da dikkat çekti. Bu kapsamda geçen yıl 25 bin 513 dosya açıldı. Bu dosyalardaki şüpheli sayısı 18 bin 737, suç sayısı ise 30 bin 505 oldu.

TCK 299 ile 301’inci maddeler kapsamında ceza mahkemelerinde geçen yıl toplam 17 bin 752 dosya görüldü. Bu kapsamda yargılananların 53’ünün 12-14 yaş aralığında, 249’unun ise 15-17 yaş aralığında olduğu kaydedildi.

2020: 8,9 milyon

2021: 9,8 milyon

2022: 10,5 milyon

Diyanet’in Milyonlarca Liralık Harcamalarına Bir Yenisi Eklendi

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) kameralar, fotoğraf makinaları, kurgu kartları ve tripodları da içeren teçhizat için 3 milyon TL’nin üstünde para harcadı. Başkanlık, bu harcamalar için bir günde 5 farklı ihale sözleşmesi imzaladı.

5 farklı ihaleden ilki, “Beş adet sine kamera aksesuarlarından 12 adet alım” ihalesi oldu. İhalelerden ikincisi “13 parça yarı profesyonel kamera ve aksesuarları alım” ihalesi olarak kayıtlara geçti.

İhalelerden üçüncüsünde, 365 bin 240 TL harcayarak 17 adet fotoğraf makinesi, bir sineline kamera ve aksesuar satın alındı.

Başkanlığın dördüncünde dijital kurgu kartları, video çeviriciler ve kurgu yazılımları satan bir markanın ürünlerinden de toplam 18 adet alarak 559 bin 300 TL harcadığı belirtildi.

Beşinci ve son ihalede yedi adet tripod, monitör ve objektif alımı karşılığında 687 bin TL harcama yapıldı.

Bütçesi ve fetvalarıyla yurttaşların tepkisini çeken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın milyonlarca liralık harcamalarına bir yenisi eklendi.

Diyanet; kameralar, fotoğraf makinaları, kurgu kartları ve tripodları da içeren teçhizat için 3 milyon TL’nin üstünde para harcadı. Başkanlık, bu harcamalar için bir günde 5 farklı ihale sözleşme imzaladı.

BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre 24 Ocak’ta Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü koordinesinde gerçekleştirilen 5 farklı ihaleden ilki, “Beş adet sine kamera aksesuarlarından 12 adet alım” ihalesi oldu.

“Film kamerası” olarak anılan sine kameraların aksesuarları için öngörülen maliyetin çok üzerinde harcama yapıldı. Diyanet, 589 bin 639 TL’lik harcama öngördüğü aksesuarlar için 723 bin TL’ye imza attı.

İhalelerden ikincisi ise “13 parça yarı profesyonel kamera ve aksesuarları alım” ihalesi olarak kayıtlara geçti. İhale kapsamında imzalanan sözleşmenin bedelinin, 722 bin 100 TL olduğu bildirildi.

Harcamada hız kesmeyen başkanlık, 24 Ocak günü saat 14.30’da ise 365 bin 240 TL harcayarak 17 adet fotoğraf makinesi, bir sineline kamera ve aksesuar satın aldı.

Başkanlığın yine 24 Ocak’ta dijital kurgu kartları, video çeviriciler ve kurgu yazılımları satan bir markanın ürünlerinden de toplam 18 adet alarak 559 bin 300 TL harcadığı belirtildi. Aynı gün yedi adet tripod, monitör ve objektif alımı karşılığında 687 bin TL harcama yapıldı.

Meral Akşener: Recep Bey’in Tehdidi İle Partimiz Kurşunlanmıştır

İYİ Parti Lideri Akşener, partisinin İstanbul İl Başkanlığına yapılan saldırı sonrası yaptığı açıklamada, “Seçime 1,5 ay kala ve Sayın Cumhurbaşkanı demem ama Cumhurbaşkanı böyle olmaz, Recep Bey’in tehdidi ile partimiz kurşunlanmıştır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Daha önce dedi ki bana bunlar iyi günlerin, linçe uğradım, evim basıldı, bu defa beni kendinle uğraştırma dedi; partimizin İstanbul İl Başkanlığı 2 yerinden kurşunlandı.”

Akşener, açıklamasının devamında, “Türkiye bir kabile devleti olamaz. Partilerin seçime 1,5 ay kala korkutulması kabul edilemez. Akşener’i korkutacak adam anasından doğmadı. Cenab-ı Hak’tan başka kimseden korkmam” ifadelerini kullandı.

İstanbul Zeytinburnu’nda bulunan İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına, henüz kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce sabaha karşı silahlı saldırı düzenlendi.

Saldırı sonrası, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı önüne geldi. Meral Akşener, burada bir açıklama yaptı. Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Seçime 1,5 ay kala ve Sayın Cumhurbaşkanı demem ama Cumhurbaşkanı böyle olmaz, Recep Bey’in tehdidi ile partimiz kurşunlanmıştır.

Daha önce dedi ki bana bunlar iyi günlerin, linçe uğradım, evim basıldı, bu defa beni kendinle uğraştırma dedi; partimizin İstanbul İl Başkanlığı 2 yerinden kurşunlandı.

Türkiye bir kabile devleti olamaz. Partilerin seçime 1,5 ay kala korkutulması kabul edilemez. Akşener’i korkutacak adam anasından doğmadı. Cenab-ı Hak’tan başka kimseden korkmam.

“Ben milletime güveniyorum”

Evim basıldı beraat ettiler. Linçe uğradım beraat ettiler. Torunuma iftira attılar, beraat ettiler. Aziz milletim, bu ucube sistem süremez.

Bugün bana, yarın size. 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz, bu pis sistemi bitireceksiniz. Yanımda Ekrem başkan var. Seçimi iptal ettiler. Ben milletime güveniyorum.

Kadın kardeşlerim sizlere sesleniyorum. Erkek siyasetçilere yapılmayan iğrençlik bana yapıldı. Eğer bu zulmün bitmesini istiyorsanız 14 Mayıs’ta oylarınızı Millet İttifakı’na oy vereceksiniz.

Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı seçeceksiniz, İYİ Parti’yi birinci parti yapacaksınız. Işıklar söndüğünde evinden işe nasıl gidildiğini biliyorum. Bir lokantada yalnız yemek yiyorsanız başınıza neler geldiğinizi biliyorum.

Recep Bey size sesleniyorum. Devri iktidarınızda başıma gelmeyen kalmadı. 14 Mayıs’tan sonra iftiralar, hakaretler bitecek. Etrafındaki yalaka tayfa yerine bize bağırmaya tercih ediyor.”

İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na Silahlı Saldırı: Muhalefetten Tepki

İstanbul Zeytinburnu’nda bulunan İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına, henüz kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce sabaha karşı silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda binanın penceresine kurşun isabet ederken, ölen ya da yaralanan olmadı.

Parti binasındakilerin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis geldi. Polis inceleme başlatırken saldırganın kaçtığı öğrenildi.

Saldırı sonrası kısa bir mesaj paylaşan İYİ Parti Lideri Akşener “Devri iktidarınızda; evime, dava arkadaşlarıma yönelen tüm saldırılar cezasız kalmıştı. Bugün de İstanbul İl Başkanlığımıza silahlı saldırı düzenlendi Recep Bey! Tehditlerini vazife bilerek üzerimize gelen kurşunları çek; eğer geleceksen, sen gel!” dedi.

İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz da silahlı saldırı ile ilgili açıklamasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı suçladı. Poyraz, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı tehdit dili sonrası meydana gelen bu saldırıyı millet vicdanına bırakıyoruz” dedi.

Sözcü Gazetesi Yazarı Aytunç Erkin’e konuşan İYİ Parti İstanbul İl Sekreteri Alper Akdoğan, “Kurşun ana giriş kapısındaki kafeteryalar bölümünde koltuğa saplanmış” dedi.

İBB İYİ Parti Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan, “İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığımız kimliği belirsiz kişiler tarafından kurşunlandı. Olay yeri inceleme ekipleri araştırmalarına devam ediyor” dedi.

Saldırıya CHP’den tepki

Saldırı sonrası Genel Başkan Akşener’le görüştüğünü duyuran Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Meral Hanım güçlü bir liderdir, Asena’dır, böyle korkutamazsınız. Faillerin derhal yakalanmasını ve yargı önüne çıkarılmasını bekliyorum” dedi.

CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu; İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Coşkun Yıldırım’ı arayarak geçmiş olsun dileklerini ve dayanışma mesajını iletti. Kaftancıoğlu, Twitter’dan yayınladığı mesajda, “İyiliğin karşısında kurşunlarınızın bile etkisi olmaz, olmayacaktır. Geçmiş olsun” ifadelerini kullandı.

Akşener’i arayarak geçmiş olsun dileklerini ileten Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun da gün içinde İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’nı ziyaret edeceği açıklandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, saldırıyı kınadı ve geçmiş olsun dileklerini iletti. İmamoğlu, “Faillerin bir an evvel adalete teslim edilmesi beklentimizin de altını çiziyorum” ifadesini kullandı.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak da Twitter hesabından “Seçimlere 43 gün kaldı. Tehdit, şiddet yeniden sahnede. İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığına yapılan hain saldırıyı kınıyor, @iyiparti’ye geçmiş olsun diyoruz” açıklamasını yaptı.

Ne olmuştu? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Mart’ta katıldığı bir televizyon yayınında kendisini eleştiren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i hedef alarak “Bizim adımıza dikkat et. Benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan’a da dikkat et, Tayyip ismine de dikkat et. Yalanla dolanla iş yapma. Yanlış yere kafanı çarpıyorsun. Beni kendinle uğraştırma” demişti.

Genel Başkanı Meral Akşener de dün deprem bölgesi Adıyaman’da “Sayın Erdoğan da beni iyi tanır ki ben, bugüne kadar hiçbir tehdide pabuç bırakmadım. Demirden korksak trene binmezdik. Ben buradayım, adresim belli, evimizi bastınız adres belli, partimin adresi belli, çantam elimde, benim için Silivri soğuk değil; buyurun Recep Bey. Bu sinire gerek yok. Ben sana tavsiye edeyim, eskiden tanıyan biri olarak; papatya çayına devam” açıklamasını yapmıştı.

TÜİK Açıkladı: Hizmet Üretici Enflasyonu Yüzde 78,86

Hizmet üretici enflasyonu şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,63, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 17,45, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,86 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 89,81 artış gösterdi.

Haber Merkezi / Hizmet üretici enflasyonu sektörlerinden hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 7,46, bilimsel araştırma ve geliştirme hizmetleri yüzde 2,38, seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler yüzde 2,05 ile endekslerin en fazla azalış gösterdiği alt sektörler oldu.

Buna karşılık programcılık ve yayıncılık hizmetleri yüzde 12,19, istihdam hizmetleri yüzde 11,92, bilgisayar programlama, danışmanlık ve ilgili hizmetler yüzde 10,95 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hizmet Üretici Fiyat Endeksi Şubat 2023 verilerini yayınladı.

Buna göre, şubat ayında hizmet ÜFE bir önceki aya göre yüzde 1,63, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 17,45, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,86 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 89,81 artış gösterdi.

Hizmet ÜFE bir önceki yılın aynı ayına göre ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 72,53, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 92,97, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 73,11, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 78,39, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 95,48, idari ve destek hizmetlerde yüzde 84,69 artış gerçekleşti.

Bir önceki aya göre ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 0,33 azalış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 3,28 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 6,47 artış, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 0,40 azalış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 4,08 artış, idari ve destek hizmetlerde yüzde 2,58 artış gerçekleşti.

Hizmet ÜFE sektörlerinden hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 7,46, bilimsel araştırma ve geliştirme hizmetleri yüzde 2,38, seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler yüzde 2,05 ile endekslerin en fazla azalış gösterdiği alt sektörler oldu.

Buna karşılık programcılık ve yayıncılık hizmetleri yüzde 12,19, istihdam hizmetleri yüzde 11,92, bilgisayar programlama, danışmanlık ve ilgili hizmetler yüzde 10,95 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Türkiye’nin Finlandiya Kararı Rusya İle İlişkileri Nasıl Etkiler?

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Finlandiya’nın NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) katılım protokolünü onayladı. Finlandiya’nın önümüzdeki hafta Salı ve Çarşamba günü Brüksel’de yapılacak NATO Dışişleri Bakanları toplantısında büyük olasılıkla NATO’nun 31’inci üyesi olarak ilan edilmesi bekleniyor.

Onayın ardından denge politikası yürüten Türkiye’ye Rusya’nın bakışının değişip değişmeyeceği sorusu gündeme geldi. Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen, “Rusya’nın da Türkiye’den kalıcı beklentisi yoktu NATO genişlemesini tamamen bloke etmesi yönünde. Türkiye de öyle bir mesaj vermemişti zaten” yanıtını veriyor.

Türkiye’nin Eski NATO Daimî Temsilcisi Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan ise, “Bu üyelik, Rusya’nın askeri tertiplenmesini yani askeri düzenini bir şekilde yeniden bu şarta göre uyarlamasını gerektiriyor. Dolayısıyla Rusya üzerindeki baskı da artacak” diyor.

Finlandiya’nın NATO üyeliğinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) onaylanmasıyla NATO’nun genişlemesinin önü açıldı. Çekincelerini kaldırmasının ardından Türkiye’nin üstündeki diplomatik baskının hafifleyebileceğini söyleyen uzmanlar, ancak İsveç’le ilgili onay sürecinin hâlâ beklediğine dikkat çekiyor.

İsveç’in NATO üyeliğinin Türkiye’deki onayı 14 Mayıs seçimleri sonrasına kalmış durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki gün önce İsveç’in üyeliğinin sorulması üzerine “Beklediğimiz bazı şeyler var, yerine gelmeden olmaz” demişti.

Türkiye’nin inişli çıkışlı onay süreci

Finlandiya, Ukrayna savaşının başlaması ve uzun süreceğinin anlaşılmasının ardından İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki tarafsızlığını bozma kararı almış ve sınırdaş olduğu Rusya’ya karşı hissedilen tehlikeyi bertaraf etmek için İsveç’le birlikte 18 Mayıs 2022’de NATO’ya başvurmuştu. İttifak da bu iki ülkeyi 5 Temmuz 2022’de resmen davet etmişti.

Finlandiya’nın üyeliğinin onaylanmasına kadar geçen 10 buçuk aylık sürede ise Türkiye’nin onay süreci ile ilgili inişli çıkışlı gelişmeler yaşandı.

Ankara, iki ülkenin başvurusunun ardından onay için bazı alanlarda taleplerde bulundu. Madrid’te Haziran ayında düzenlenen NATO toplantısında aday ülkeler ve Ankara arasında gerçekleşen görüşmeler sonrasında ise ortak üçlü mekanizma kuruldu.

Üç ülke arasında zirve marjında 28 Haziran 2022’de imzalanan mutabakat zaptı ile İsveç ile Finlandiya’nın “terörle mücadele konusunda Türkiye ile işbirliğini artırmaları” “başta PKK olmak üzere terörle ilişkilendirilen Türkiye kökenli örgütlerin her türlü faaliyetlerini engellemeleri” ve “Türkiye’nin ‘terör suçlusu’ olarak isim isim verdiği kişileri iade etmeleri” şartları getirildi.

İsveç, “terörle mücadelede güvenlik güçlerinin alanını daha da açmak için” anayasada değişikliğe giderken 1 Ocak 2023’de yürürlüğe giren bu anayasa değişikliklerinin ardından “terörle mücadeleyi ilgilendiren” birçok yasada da uyum çalışması yaptı. Ancak bu adımlar Ankara için çok tatmin edici bulunmadı. Türkiye taleplerinin Finlandiya tarafından karşılandığını, İsveç’in adımlarının ise yetersiz kaldığını savunuyor.

6 Şubat depremleri ve ekonominin etkisi

Peki Ankara’nın Finlandiya için vetosunu kaldırmasında hangi faktörler etkili oldu?

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e konuşan Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen, Türkiye’nin Finlandiya ile ilgili başından beri ciddi bir sorunu bulunmadığını söyleyerek 6 Şubat depremlerinin ve ekonomideki kötüleşmeyle birlikte ortaya çıkan beklentilerin de bu onayda etken olduğunu düşünüyor ve şöyle konuşuyor:

“Daha önce Batı’yla olan birtakım ihtilafların tekrar vurgulanması tercih edilebilirdi. Ama şimdi bunu görmememizin nedeni hem deprem hem de ekonomik beklentilerin artması.”

14 Mayıs’ta önemli bir seçime giden Türkiye’de iktidar geçmiş seçimler öncesindeki dönemlerden farklı olarak Batı ülkeleri ile gerginlik politikası takip etmiyor. Başta zengin Körfez ülkeleri olmak üzere çevre ülkelere sıcak mesajlar veren Ankara, yine seçime giden Yunanistan ile de gerginlik politikası sürdürmemeye özen gösteriyor.

Türkiye üzerindeki baskı azalır mı?

İsveç ile Finlandiya’nın üyeliklerinin gündeme gelmesi ve Türkiye’nin çekincelerinin ortaya konmasıyla birlikte İttifak ülkelerinden gelen baskının son onayla hafiflemesi bekleniyor.

Ülgen, Türkiye üzerindeki diplomatik baskının bir ölçüde de olsa azalacağı görüşünde ve bunu “Çünkü Türkiye kategorik olarak NATO genişlemesine karşı olmadığını böylelikle göstermiş oldu” sözüyle aktarıyor.

Rusya ile sınırdaş olan Finlandiya’nın üyeliği NATO için kritik görülürken Baltık Denizi’ndeki etkinlik açısından da İsveç’in konumu önemli.

Türkiye’nin Eski NATO Daimî Temsilcisi Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan, İsveç’in katılımıyla Baltık Denizi’nin bir çeşit “NATO Denizi” gibi olacağına işaret ederek Temmuz ayındaki NATO zirvesi öncesinde Türkiye’deki seçimlerin de sonuçlarının belli olmasıyla İsveç’in durumunun da netleşebileceğini kaydediyor. Ceylan şunları söylüyor:

“Seçimler geliyor. Sonrasında cumhurbaşkanlığı ve parlamentoda nasıl bir tablo ortaya çıkacağını göreceğiz. Ama zirve öncesinde bir şekilde İsveç’in durumunun da bir hal yoluna gireceğini düşünüyorum. Eğer olmazsa o zaman biz yine ittifakı karşımıza alacak bir kulvara girmiş oluruz.”

Finlandiya’nın üyeliğinin önemi

Finlandiya’nın Rusya ile 1340 kilometrelik sınırı bulunuyor. Bu iki ülke arasında Finlandiya’nın aslında daha kritik bir konumda olduğunu düşünen Ülgen, “Çünkü Rusya’yla sınırı olan Finlandiya. Onun için Finlandiya’nın üye olması her halükârda NATO genişlemesinin önemli bir parçası” diyor.

Sürecin başında iki ülkenin birlikte üye olmasının değerlendirildiğini hatırlatan Ülgen, sonraki politika değişikliğini şöyle anlatıyor:

“Burada asıl değişikliği yaratan İsveç ve Finlandiya arasındaki anlayış. Yani ilk başta bu iki ülke ‘biz beraber gireriz’ anlayışından hareket ediyordu. Fakat Türkiye’nin pozisyonu nedeniyle de en nihayetinde kendi aralarında önce Finlandiya’nın girmesini düşündüler. Çünkü burada daha kritik konumda olan ülke Rusya’yla sınırı olması nedeniyle Finlandiya.”

Son onayın ardından denge politikası yürüten Türkiye’ye Rusya’nın bakışının değişip değişmeyeceği sorusunu ise Ülgen, “Rusya’nın da Türkiye’den kalıcı beklentisi yoktu NATO genişlemesini tamamen bloke etmesi yönünde. Türkiye de öyle bir mesaj vermemişti zaten” yanıtını veriyor.

Bu durumda Finlandiya’nın İttifak’a katılması Rusya’nın NATO ile olan sınır uzunluğu artmış olacak.

Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan, “Bu üyelik, Rusya’nın askeri tertiplenmesini yani askeri düzenini bir şekilde yeniden bu şarta göre uyarlamasını gerektiriyor. Dolayısıyla Rusya üzerindeki baskı da artacak” diyor.

İttifak’a Finlandiya’nın katılımıyla sınırda hemen bir hareketlenme beklememek gerektiğini, önce katılım sürecinin tamamlanmasının ve gerekli hazırlıkların yapılması gerektiğini vurgulayan Ceylan, Temmuz ayında Litvanya’da yapılacak NATO zirvesinin önemli olacağını belirtiyor.