Reuters’tan Dikkat Çeken “Türkiye Ekonomisi” Analizi

Reuters, yoksulluğun artarak devam ettiği ve geniş kesimlerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı Türkiye için dikkat çeken bir analiz habere yer verdi.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, Türkiye’de şirketlerin ağır ekonomik koşullar nedeniyle iflas ettiğini ya da konkordato ilan ettiğine dikkat çeken bir analiz haber yayımladı.

Habere göre, özellikle tekstil sektörünün ağır koşullardan etkilendiğine değinilerek, 7 ayda 15 bin şirketin kepenk indirdi. Haberde, çeşitli şirketlerin sahipleriyle yapılan görüşmelere yer verildi.

Dünyanın önde gelen şirketlerinden Zara için Çorlu’da üretim yapan Doğan Duman’ın fabrikasındaki işçilerin üçte birini son bir yılda işten çıkardığını anlattığı belirtilen haberde, mevcut tablo şöyle anlatıldı:

“Çorum’daki fabrikasında dünyanın önde gelen moda markalarından biri için üretim yapan Doğan Duman, artan maliyetler ve fiyat tutturamamaya bağlı azalan siparişler nedeniyle şirketinin geleceğinden endişeli.

Ağırlıklı olarak ceket ve palto üreten fabrikasında son bir yılda çalışan sayısını neredeyse üçte bir azaltmasına rağmen maliyet artışlarını karşılamakta zorlanan Duman, 27 yıllık işini ayakta tutmak için çabalıyor.

Duman’ın organize sanayi bölgesindeki fabrikasında çok sayıda dikiş makinesi kenara itilmiş, atıl şekilde beklerken; dışarıda ise kapısına kilit vurulmuş fabrikalar ve “satılık” tabelaları dikkat çekiyor.

Yüksek enflasyon ve aşırı ısınan talebi dizginlemek için bir yıldan uzun süredir devam eden sıkılaştırma çabalarıyla birlikte benzer sahneler Türkiye genelinde giderek artarken; işten çıkarma, konkordato ve kapanma dalgası da yayılıyor.

Global moda markası Zara için kaban ve ceket üreten Doğan Duman’ın şirketi gibi binlercesi, yüksek enflasyon, kur seviyesi, elektrik ve gaz fiyatlarına yapılan zamlar ve azalan ihracat siparişleri nedeniyle zor durumda.

Fabrikasının ancak %60 kapasite ile çalıştığını ve geçen yıl 300 olan çalışan sayısını 210’a düşürmek zorunda kaldığını belirten Duman, ‘Artan enerji maliyetleri ve kurun yerinde saymasıyla beraber siparişler de giderek azalıyor” dedi ve ekledi:

“Siparişlerin daha da azalacağını, maliyetlerimizi kurtarmayacağını, kur bu şekilde devam ettiği sürece, önümüzdeki sene başında asgari ücret zammı da geldiğinde artık rekabet etmekte iyice zorlanacağımızı ve artık kilit vurma noktasına geleceğimizi düşünüyoruz…Önce 100 kişiye düşersin, 50 olursun, sonra kapayıp gidersin.”

“Konkordatoların bedeli çok ağır olabilir”

Haberde ayrıca, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’ın şu uyarısına da yer verildi: “Konkordatoların bir kısmının gelecek aylarda iflaslara dönüşmesi ve zincirleme etkilerle ekonominin geneline yayılması ağır bedellerle sonuçlanabilir…

Ticari alacakların konkordatoda kapsam dışında kalmasını şiddetle öneriyoruz. Aksi takdirde yaşatalım diye konkordato imkânı vermiş olduğumuz firmanın birbirine bağlı yüzlerce ticari alacaklısını da çok zor durumda bırakmış oluruz.”

Paylaşın

Türkiye’de Her Ay 10 Binden Fazla Kadın Şiddet Görüyor

Türkiye’de kadına yönelik erkek şiddetinin ulaştığı çarpıcı boyut orta çıktı. Her ay ortalama 10 bin 343 kadın şiddet gördüğü gerekçesiyle Şiddeti Önleme Merkezleri’ne (ŞÖNİM) başvuru yapıyor.

Türkiye’de kadına yönelik şiddetin boyutları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayımlanan verilerle bir kez daha gözler önüne serildi.

BirGün’den Mustafa Bildirci’nin haberine göre, Şiddet gördüğü gerekçesiyle bakanlığa bağlı Şiddeti Önleme Merkezleri’ne (ŞÖNİM) başvuran kadın sayısı Ocak 2013-Temmuz 2024 döneminde 1,5 milyona dayandı.

Resmi verilere göre, Ocak 2013’ten Temmuz 2024’e kadar toplam 1 milyon 437 bin 688 kadın şiddet gördüğü gerekçesiyle ŞÖNİM’lere müracaat etti.

Türkiye’de 11 yılda ŞÖNİM’lere başvuran kadın sayısına yönelik verilerin aylara göre dağılımı ise “Bu kadarı da olmaz” dedirtti.

Buna göre, Ocak 2013-Temmuz 2024 döneminde ayda ortalama 10 bin 343 kadın şiddet gördüğü gerekçesiyle ŞÖNİM’lere başvuru yaptı. ŞÖNİM verilerinin yıllara göre dağılımı da paylaşıldı.

Verilere göre, 2013-2018 döneminde ŞÖNİM başvurusu yapan kadınların toplam sayısı 271 bin 58 oldu. ŞÖNİM başvuruları 2019 yılı itibarıyla dramatik artış kaydetti.

Paylaşın

Dünya Risk Endeksi: Türkiye “Çok Yüksek Riskli” Ülkeler Arasında

Dünya Risk Endeksi’nde 35. sırada yer alan Türkiye, “çok yüksek riskli” ülkeler arasında bulunuyor. Bunda en etkili faktörün felaketlerle baş etme kapasitesindeki yetersizlik olduğu belirtiliyor.

193 ülkenin mercek altına alındığı endeks de ilk sırada Filipinler yer alıyor. Filipinler’i Endonezya, Hindistan, Kolombiya ve Meksika izliyor. Depremler, yanardağ patlamaları, kuraklık, sık aralıklarla yaşanan kasırga ve sel felaketleri Filipinler’de artık gündelik hayatın bir parçası haline geldi.

Son olarak süper tayfun Yagi nehirlerin taşmasına ve toprak kaymasına yol açtı, en az 14 kişi toprak ve çamur içinde boğularak can verdi. Yagi, Mayıs ayından bu yana Filipinler’i vuran beşinci tayfun oldu. Ancak Filipinler’in afet riskinin en yüksek olduğu ülke olmasının tek nedeni sık ve yüksek yoğunlukta yaşanan doğa olayları değil.

Dünya Risk Raporu’nu hazırlayan Kalkınma Yardım Birliği’nin Bilimsel Direktörü Katrin Radtke, doğa olaylarına maruz kalan toplumlardaki kırılganlığın ve zaafiyetlerin de afet riskini arttırdığına dikkat çekiyor. Radtke, kırılganlık ve zaafiyet oluşturan etkenleri, yoksulluk, yaygın yolsuzluk, sağlık hizmetleri ve afeti önleme tedbirlerinin yetersizliği olarak sıraladı.

Türkiye “çok yüksek riskli” ülkeler kategorisinde

Doğal felaketler konusunda 193 ülkenin mercek altına alındığı endekse göre listenin ilk 41 ülkesi “çok yüksek riskin” bulunduğu ülkeler.

Birinci sırada yer alan Filipinler’i Endonezya, Hindistan, Kolombiya ve Meksika izliyor. 35. sırada yer alan Türkiye de, “çok yüksek riskli” ülkeler kategorisinde bulunuyor. Bunda en etkili faktörün felaketlerle baş etme kapasitesindeki yetersizlik olduğu belirtiliyor.

Bu arada endekse göre “en kırılgan” on ülkenin sekizi Afrika’da yer alıyor. On yıllardır savaşlarla boğuşan Afganistan ve Yemen’in de “en kırılgan” toplumlar arasında yer aldığına dikkat çekiliyor. Bu ülkelerde doktor sayısının az, hastanelerin de yetersiz olduğuna işaret edilerek bu nedenle doğa olayları sonucunda çok sayıda insanın hayatını kaybettiğinin altı çiziliyor.

Her doğa olayı büyük bir doğal felakete dönüşmek zorunda değil. Önleyici tedbirlere yatırım, ölümlerin önlenmesini, zararın azalmasını sağlayabilir. Örneğin ABD ya da Avustralya gibi daha gelişmiş ve zengin ülkelerde de fırtına, kuraklık ve depremler yaşanması olasılığı çok yüksek ama kırılganlık daha az; doğa olayları ile baş etme kapasitesi de daha yüksek.

Katrin Radtke, krizler ve felaketlerden ders çıkaran ülkeler de olduğunu söyleyerek Çin’e dikkat çekti ve “Felaket riski azaltılabiliyor” dedi.

Çin bu yılki endekste de “çok yüksek riskli” ülkeler kategorisinde yer almakla birlikte geçen seneye kıyasla 12 sıralık bir gelişme kaydederek 22. sıraya yerleşti.

“Bunda büyük ölçüde Çin’in koronavirüs pandemisi sonrasında kırılganlığını önemli ölçüde azaltmış olması etkili oldu” diyen Radtke, Pekin Yönetimi’nin yeni hastaneler inşa ettiğine, büyük aşılama kampanyaları yürüttüğüne, sağlık sistemine de büyük yatırımlar yaptığına işaret etti. Alman uzman bununla birlikte, “Ancak Dünya Risk Endeksi’ne yansıtamadığımız şey, bunun aynı zamanda halkın sivil özgürlükleri pahasına yapılmış olunmasıdır” ifadelerini kullandı.

Peki, doğal afetler konusundaki riskleri ve kırılganlığı azalmak için ülkeler ne yapmalı? Barajlar ve erken uyarı sistemleri, daha etkin arama kurtarma hizmetleri ile riskler azaltılabilir mi?

Radtke, tek başına geleneksel afet önleme tedbirlerinin yeterli olmayacağına vurgu yapıyor; eğitim ve sağlığa yatırım yapmanın ya da sosyal eşitsizlikleri azaltmanın büyük önem taşıdığını aktarıyor.

Yolsuzluğu engelleyen bir ülkenin, afetlerin sonuçlarıyla başa çıkmak için daha donanımlı hale geldiğinin de altını çizen Radtke, ayrıca bazı doğa olaylarının iklim değişikliği ile doğrudan ilintili olduğuna işaret ederek “Eğer insanlık küresel ısınmayı en aza indirmeyi başarırsa, o zaman daha az doğal afet yaşanacaktır” diyor.

Uzmanlar, savaşların doğa olaylarının olumsuz etkilerini daha da artırdığı, aynı şekilde doğal afetlerin de ihtilafların daha da sertleşmesine yol açabildiğine dikkat çekiyor.

Katrin Radtke, “Şiddetli doğa olayları, kısmen iklim değişikliğinin de etkisiyle, giderek daha sık meydana geliyor. Ve bu doğa olayları çatışma bölgelerini vurduğunda felaketin boyutları daha da kötüleşiyor” gözlemini aktarıyor. Dünya Risk Raporu bu durumu “çoklu krizler” olarak adlandırıyor.

Bazı araştırmalar, doğal felaketler sonrasında silahlı grupların sayısında artış olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü bu gruplar aniden yoksullaşan, yerinden edilen insanları kendi saflarına çekebiliyor. Su, gıda ya da enerji gibi kıt kaynaklar ve genellikle yardım malzemeleri için mücadele kızışıyor, çatışmalar yaşanıyor.

Ama tam tersi de olabiliyor. Katrin Radtke, doğal felaketlerin bazen tarafların acil yardım ve yeniden yapılanma için birlikte hareket etmeleri gerektiğini anlamalarına yol açtığını söylüyor ve buna örnek olarak Endonezya’nın Açe eyaletinde on yıllardır süren çatışmanın 2004 yılındaki yıkıcı tsunaminin ardından sona erdiğini hatırlatıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

UEFA Uluslar Ligi: Türkiye, İzlanda’yı 3 Golle Devirdi

UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup ikinci maçında Türkiye ile İzlanda, Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Enea Jorgji’nin yönettiği karşılaşmadan Türkiye, 3 – 1 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Türkiye’ye galibiyeti getiren golleri, 2., 52. ve 88. dakikalarda Kerem Aktürkoğlu kaydetti.

Türkiye, bu sonuçla 4 puana yükseldi ve averajla grup liderliğine yükseldi. İzlanda ise 3 puanda kaldı.

Diğer maçta Galler, Karadağ’ı mağlup ederek 4 puana yükseldi.

Grubun bir sonraki maçında Türkiye, Karadağ ile 11 Ekim’de karşılaşacak. İzlanda ise aynı tarihte Galler’i ağırlayacak.

2. dakikada Umut Nayir’in pasıyla penaltı noktası yakınında topla buluşan Kerem, döndükten sonra yaptığı vuruşla meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu: 1-0.

36. dakikada İzlanda’nın sağ kanattan kullandığı kornerde Gudmunsson’un ortasında kale sahası ön çizgisi üzerinde Palsson’un kafa vuruşunda top ağlarla buluştu: 1-1

52. dakikada Eren Elmalı’nın pasında ceza sahası sol çaprazında topla buluşan Kerem Aktürkoğlu’nun şutunda top ağlarla buluştu: 2-1

88. dakikada Arda Güler’in şık ara pasında topla buluşan ve kaleciyle karşı karşıya kalan Kerem Aktürkoğlu’nun şutunda top ağlarla buluştu: 3-1

Stat: Göztepe Gürsel Aksel

Hakemler: Enea Jorgji, Denis Rexha, Ridiger Cokaj

Türkiye: Mert Günok, Merih Demiral, Eren Elmalı, Abdülkerim Bardakçı, Mert Müldür (Zeki Çelik dk. 73), Arda Güler, Hakan Çalhanoğlu (Orkun Kökçü dk.45), İsmail Yüksek (Kaan Ayhan dk. 87), İrfan Can Kahveci (Kenan Yıldız dk. 73), Kerem Aktürkoğlu, Umut Nayir (Okay Yokuşlu dk.81)

İzlanda: Rafn Valdimarsson, Hjörtur Hermannsson, Daniel Gretarsson, Victor Palsson (Valgeir Fridriksson dk.58), Johann Gudmundsson, Gylfi Sigurdsson (Orri Steinn Oskarsson dk. 58), Jon Thorsteinsson (Arnor Traustason dk.58), Kolbeinn Finnsson, Mikael Anderson (Willum Willumsson dk. 45), Andri Gudjohnsen,

Goller: Kerem Aktürkoğlu (dk.2, 52 ve 88) (Türkiye), Palsson (dk. 36) (İzlanda)

Paylaşın

13 Yıl Sonra Bir İlk: Türkiye, Arap Birliği Toplantısına Davet Edildi

Türkiye, 13 yıl aradan sonra Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına davet edildi. Türkiye en son 2011 yılında Kahire’de düzenlenen Arap Birliği toplantısına katılmış, zirvede Türkiye’yi Recep Tayyip Erdoğan temsil etmişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın davet üzerine toplantının açılış oturumunda, Türkiye – Arap Birliği ilişkilerinin yanı sıra başta Gazze olmak üzere bölgesel meselelere değinen bir hitapta bulunacağı belirtildi.

Türkiye, 29 Ağustos’ta da Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı’na (Gymnich) 5 yıllık aranın sonrasında davet edilmişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, toplantının ardından “Brüksel’deki toplantı, AB ile ilişkilerimizin canlanması açısından önemli” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye 13 yıl aradan sonra Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına davet edildi. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarının basına verdiği bilgiye göre Arap Birliği üyesi ülkelerden bakanların katılımıyla yarın Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılacak toplantıya Hakan Fidan da katılacak.

Türkiye’nin toplantıya davet edildiği Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin geçen haftaki Ankara ziyaretinden sonra açıklandı.

Fidan’ın Kahire’de yapacağı konuşmada Türkiye-Arap Birliği ilişkileri ile Gazze savaşına değinmesi bekleniyor. Gazetecilere bilgi veren bir diplomatik kaynak, Ankara’nın Arap Birliği ile kurumsal bağlarını ve işbirliğini artırmak istediğini söyledi.

Türkiye uzun yıllar süren gerginliğin ardından Birlik üyeleri Birleşik Arap Emirlikleri ile Kasım 2021’de, Suudi Arabistan’la Nisan 2022’de, Mısır’la ise Kasım 2022’de ilişkilerini normalleştirmişti.

Birliğe geçen yıl geri çağırılan Suriye ile müzakere çabaları ise şu ana kadar sonuçsuz kaldı. Ağustos sonlarında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, arabulucuların girişimlerine rağmen Ankara ile ilişkilerde kayda değer ilerleme olmadığını açıklamıştı.

Türkiye en son 2011 yılında yine Kahire’de düzenlenen Arap Birliği toplantısına katılmış, zirvede Türkiye’yi başbakan sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan temsil etmişti.

Kısaca Arap Birliği nedir?

Arap Birliği veya Arap Ligi, 22 Arap ülkesinin üye olduğu milletler arası bir örgüttür. Arap ülkeleri arasında ilk ittifak 1936’da Irak ve Suudi Arabistan arasında gerçekleşti. 1944’te imzalanan İskenderiye Protokolü ile Arap Birliğinin temeli atıldı.

Arap Birliği; Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye devletleri tarafından 22 Mart 1945’te Kahire’de kuruldu. Merkezi Kahire’de olan Arap Birliği’nin bugün 22 üyesi mevcuttur, ancak Suriye’nin üyeliği Kasım 2011’den Mayıs 2023’e kadar askıya alındı.

Örgüt, Arap ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal ilişkileri düzenlemek amacındadır. Ortak pazar ise 1965 yılında kuruldu. 2006 tarihinden beri Türkiye daimi gözlemci statüsündedir.

Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) ve Arap Birliği Arap Ekonomik Birliği Konseyi (CAEU) Ekonomik ve Sosyal Konseyi gibi kurumlar aracılığıyla, Arap Birliği, Arap dünyasının çıkarlarını desteklemek için tasarlanmış politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal programları kolaylaştırmaktadır.

Üye devletlerin politika pozisyonlarını koordine etmeleri, ortak endişe duydukları konularda müzakere etmeleri, bazı Arap uyuşmazlıklarını çözmeleri ve 1958 Lübnan krizi gibi çatışmaları sınırlamaları için bir forum görevi gördü.

Birlik, ekonomik entegrasyonu teşvik eden birçok önemli belgenin hazırlanması ve sonuçlandırılması için bir platform görevi görmektedir. Buna bir örnek, bölgedeki ekonomik faaliyetlerin ilkelerini özetleyen Ortak Arap Ekonomik Eylem Bildirgesi’dir.

Her üye devletin Lig Konseyi’nde bir oy hakkı vardır ve kararlar yalnızca kendilerine oy veren devletler için bağlayıcıdır. 1945 yılında birliğin amaçları, üyelerinin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal programlarını güçlendirmek ve koordine etmek ve/veya aralarında ve üçüncü taraflarda uyuşmazlıklara aracılık etmektir.

Ayrıca, 13 Nisan 1950’de Ortak Savunma ve Ekonomik İşbirliği konusunda bir anlaşma imzalanması, imzalayan ülkeleri askeri savunma önlemlerinin koordinasyonuna adamıştır. Mart 2015’te Arap Birliği Genel Sekreteri aşırılıkçılığa ve Arap Devletlerine yönelik diğer tehditlere karşı koymak amacıyla Ortak Arap Gücü’nün kurulduğunu duyurdu.

Paylaşın

Suriye İç Savaşı Türkiye Demokrasisini Nasıl Bozdu?

Türkiye – Suriye ilişkililerinin normalleşmesine ilişkin önemli mesajların verildiği bir dönemde, ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’ın (Özgürlük Evi) önemli isimlerinden Nate Schenkkan, “Suriye, Türkiye’yi nasıl bozdu?” başlığıyla bir yazı yayımladı.

Suriye iç savaşın Türkiye demokrasisine ve Washington-Ankara ilişkilerine verdiği zarar vurgulayan Schenkkan, yazısına Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşmeye sıcak baktığı mesajı verdiğini anımsatarak başlıyor: Bu an, Türk tarihindeki olağanüstü çalkantılı dönemin sonu anlamına geliyor.

2010’lu yıllarda Türkiye’nin Arap Baharı ve özellikle Suriye’deki yansımalarının girdabına kapılarak zor zamanlar geçirdiğini savunan Nate Schenkkan, “Bu kritik dönemde Türkiye bölgeyi etkisine alan kaosun hem mağduru hem de aktörü oldu” diyor.

Schenkkan, Erdoğan ve yakın çevresinin, ezilen Müslümanların özgürlüğünü savunan bir ideoloji ve devrimler aracılığıyla Ortadoğu’yu değiştiremese de özellikle 2013-2017’de Türkiye’de görülen şiddet dalgası ve siyasi kargaşayla birlikte otoriter bir sistem kurabildiğini öne sürüyor.

Bu dönemdeki Gezi Parkı olayları, Kürt sorununa çözüm sürecinin çöküşü, terör saldırıları ve darbe girişimi hatırlatılıyor.

Schenkkan, ABD’nin YPG güçleriyle IŞİD’e karşı yaptığı ittifak ve HDP’nin başkanlık karşıtı propagandasının Erdoğan’ın güvenlik kurumlarındaki şahin kanatlarla yürümesinde etkili olduğunu söyleyerek ekliyor:

O dönem yaygın olan ‘Türkiye, İslam Devleti’ni destekledi’ suçlaması hep abartılıydı. 2014-2015’te IŞİD, Türkiye’deki Kürt hareketine saldırırken Ankara için en iyi söylenebilecek şey, müdahale etmekle pek ilgilenmediği olur; en kötü şeyse bu konuda suç ortağı olduğudur.

MHP’yle ittifaka giden Erdoğan’ın iddiasının aksine başkanlık sisteminin Türkiye’ye istikrar getirmediği de savunulan tezler arasında: Nihayetinde Kürt hareketini bastırmak, Türkiye’nin sınırlarını korumak ve iktidarda kalmak gibi dar çıkarlar kazandı. Ezilen Müslümanların hakları için savaşmaya dair kuru gürültüye rağmen Erdoğan’ın dış politikası artık kendini korumaya dair daha küçük hedeflere yöneliyor.

Yazar, ABD’nin Ortadoğu politikasınıysa şöyle suçluyor: Suriye iç savaşının Türkiye demokrasisine ve ABD-Türkiye ittifakına yönelik zarara bakıldığında, Amerika’nın bu dönemdeki Ortadoğu politikasının temel günahı ortaya çıkıyor. Basitçe söylemek gerekirse, Washington çok fazla müdahil olmadan dahil olmaya çalıştı.

Yazar, sorunlara yol açan asıl sebebin, ABD’nin Ortadoğu’ya müdahil olmama rüyası olduğunu iddia ediyor. Gönülsüzce icra edilen ve birbiriyle çelişen politikaların yarattığı sorunların Türkiye demokrasisinde ve Ankara-Washington ilişkilerinde çok iyi bir şekilde görülebileceğini öne sürüyor:

İslam Devleti’ne karşı YPG’yle çalışmak, ABD’nin Türkiye cumhuriyetini parçalamaya ve ülkedeki iç çatışmaları derinleştirmeye azmettiği yönündeki popüler komplo teorisini büyüttü.

Schenkkan, Barack Obama döneminde Arap Baharı’na verilen desteğin ortaya çıkan belirsizliklerle azaldığını, ABD’nin bir yandan IŞİD’le mücadeleyi YPG’yle yürütürken diğer yandan Türkiye’nin bu örgüt ve uzantılarına düzenlediği operasyonlara ses çıkarmadığını ve bu olayların Ankara-Washington ilişkilerinde kırılma yarattığını sıralıyor.

Türkiye’de son iki yılda yapılan seçimlerin değişim arzusunu gösterdiğini savunan yazar, Washington’ın artık yeni döneme yatırım yapması gerektiğini de iddia ediyor:

Bir ormanın yangından sonra yeniden büyümesi gibi, Türkiye’de de afetten sonra farklı sosyal ve siyasi oluşumlar meydana geliyor. Bunlar nihayetinde ülkenin hukukun üstünlüğünün yeniden sağlanması, yurttaşlık haklarının korunması ve ülkedeki çoğulculuğun yeniden tesisi için faydalı olabilir.

Schenkkan, Türkiye’nin daha kapsayıcı bir yönetime sahip olması için ABD’nin burslar ve araştırma destekleri gibi çeşitli programlar uygulayabileceğini ve Washington’ın koyacağı küçük hedeflerle Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe kavuşabileceğini savunarak yazısını bitiriyor.

Freedom House bağımsız bir düşünce kuruluşu olduğu iddiasını taşısa da ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından fonlanıyor. CIA’in yönettiği öne sürülen Freedom House’ın eski başkanı Michael Abramowitz, artık yine benzer suçlamaların hedefi olan yayın kuruluşu Amerika’nın Sesi’nin (Voice of America/VOA) başında.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Türkiye’de 3.8 Milyon Hane Sosyal Yardımlarla Ayakta Duruyor

Yoksulluğun artarak devam ettiğini ve geniş kesimlerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı Türkiye’de 2024 yılının ilk sekiz ayında yaklaşık 3.8 milyon hanenin sosyal yardım aldığı kayıtlara geçti.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Ocak – Temmuz 2024 dönemi için paylaştığı verilere göre, düzenli sosyal yardıma muhtaç hane sayısı 3 milyon 792 bin 340 olarak kaydedildi. Bu yardımlar, TÜİK verilerine göre toplamda 15 milyonu aşkın kişiyi kapsıyor.

Aile Destek Programı’ndan yararlanan hane sayısı da dikkat çekici bir artış gösterdi; 2022’de 3 milyon 99 bin olan hane sayısı 2024’te 3 milyon 233 bine yükseldi. Sosyal ve Ekonomik Destek Programı (SED) kapsamındaki çocuk sayısı ise 167 bine ulaştı.

Sosyal yardımlar sadece nakit desteklerle sınırlı kalmıyor. 2024 Temmuz itibarıyla elektrik tüketim desteğinden yararlanan hane sayısı da 3 milyon 658 bine ulaştı. 2019’da 2 milyon 420 bin olan bu rakam, 2024’e kadar ciddi bir artış gösterdi. Bu, birçok hanenin elektriğini ancak sosyal yardımlarla karşılayabildiğini gözler önüne seriyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, sosyal yardımlarla ilgili yeni düzenlemeler yapmaya hazırlanıyor. Özellikle boşanmış kadınların aldığı yardımların gözden geçirileceği, boşandığı kişiyle birlikte yaşamaya devam eden kadınların yardımlarının kesilebileceği belirtiliyor.

Ayrıca çalışabilecek durumda olup çalışmayan kişiler üzerinde yapılacak yeni incelemeler de gündemde. Ancak bu düzenlemelerin ne zaman ve nasıl uygulanacağına dair resmi bir açıklama yapılmadı.

(Kaynak: Gazete Pencere)

Paylaşın

Konut Fiyatları Yüzde 8.9 Düştü

Dünya genelinde, 2024 yılının ilk çeyreğinde konut fiyatlarının en çok düştüğü üç ülkeden biri Türkiye oldu. Türkiye’yi sırasıyla Lüksemburg ve Hong Kong takip etti.

Diğer taraftan, ilk çeyrekte konut fiyatlarının en çok artış gösterdiği ülke BAE oldu. İkinci sırada Polonya, üçüncü sırada ise Bulgaristan yer aldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) da üyesi olduğu İsviçre merkezli BIS’in verileri küresel konut fiyatlarının 2024’ün ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 1 düştüğünü gösterdi.

Pandemi döneminde tırmanışa geçen küresel konut fiyatları 2022’nin üçüncü çeyreğinden bu yana ise düşüyor. Bu düşüş 2023’ün ilk çeyreğinde yüzde 3,1’i bulmuştu. O zamandan bu yana ise düşüş devam etse de giderek yavaşlıyor.

Ekonomim’de yer alan habere göre, BIS’in verileri 2024’ün ilk çeyreğinde konut fiyatlarının en çok düştüğü üç ülkeden birinin Türkiye olduğunu gösteriyor.

Türkiye’de ilk çeyrekte konut fiyatları geçen yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 8.9 düşmüş durumda. İlk çeyrekte konut fiyatlarının en çok düştüğü ülke yüzde 13,7 ile Lüksemburg oldu. İkinci sırayı yüzde 13,2 düşüşle Hong Kong aldı.

Diğer taraftan, ilk çeyrekte konut fiyatlarının en çok artış gösterdiği ülke yüzde 15,6 ile BAE oldu. İkinci sırada yüzde 14,6 artışla Polonya, üçüncü sırada ise yüzde 12,2 artışla Bulgaristan yer aldı.

Türkiye pandemi sırasında dünyada konut fiyatlarının reel olarak en çok arttığı ülke olmuştu. BIS verilerine göre 2022’nin üçüncü çeyreğinde Türkiye’de konut fiyatlarındaki yıllık reel artış yüzde 59,6’yı bulmuştu.

Bu artış oranı giderek yavaşladı ve 2024’ün ilk çeyreğinde, 2019’un son çeyreğinden bu yana ilk kez düşüş görüldü.

Ancak bu düşüşe rağmen Türkiye 2019’un son çeyreğinden bu yana dünyada konut fiyatlarının en çok yükseldiği ülke konumunda. BIS verilerine göre, Türkiye’de konut fiyatları reel olarak 2019’un son çeyreğinden bu yana yüzde 119,4 artış gösterdi.

BIS verilerine göre, gelişmiş ekonomilerde reel konut fiyatlarındaki düşüş neredeyse durma noktasına geldi. Gelişmiş ekonomilerde bir önceki çeyrekte yıllık bazda yüzde 0,9 düşen konut fiyatları 2024’ün birinci çeyreğinde ise yıllık bazda yüzde 0,3 geriledi.

Buna karşılık, gelişmekte olan ekonomilerde konut fiyatlarındaki düşüş biraz daha hızlandı. Gelişmekte olan ekonomilerde 2023’ün dördüncü çeyreğindeki yüzde 1,4’lük düşüşün ardından 2024’ün ilk çeyreğinde de yıllık bazda yüzde 1,6’lık düşüş gerçekleşti. Bu düşüş büyük ölçüde Asya ülkelerinden kaynaklandı.

Paylaşın

2024 Paris Paralimpik Oyunları: Türkiye’den Madalya Rekoru

Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen 17. Paralimpik Oyunları’nda, Türkiye 6 altın, 10 gümüş ve 12 bronz madalya kazandı. Türkiye, böylece kendi rekorunu egale etti.

Fransa’nın başkenti Paris’te 28 Ağustos’taki açılış töreniyle başlayan ve bugün kapanış töreniyle sona erecek olan organizasyonda Türkiye, tarihi başarı elde etti. Oyunların son gününde karşılaşması olmayan milli sporcular, organizasyonu 6 altın, 10 gümüş ve 12 bronz madalyayla tamamladı.

Türkiye, madalya klasmanında son gün itibarıyla 23’üncü sırada yer alıyor. Klasmanın ilk sırasında, şu ana dek 94 altın, 75 gümüş ve 50 bronz madalya kazanan Çin yer alıyor. Toplamda 219 madalyası bulunan Çin’i 48 altın, 43 gümüş ve 31 bronzla Büyük Britanya takip ediyor. Büyük Britanya’nın toplam madalya sayısı 121. Toplamda 104 madalyası bulunan ABD ise 36 altın, 41 gümüş ve 27 bronzla üçüncü sırada.

Türkiye adına madalya kazanan sporcular ve branşları:

Golbol: Golbol Kadın Milli Takımı Altın
Para okçuluk: Öznur Cüre Girdi (Kadınlar makaralı yay) Altın
Para yüzme: Umut Ünlü (50 metre serbest S3) Altın
Para yüzme: Umut Ünlü (200 metre serbest S3) Altın

Para tekvando: Mahmut Bozteke (Erkekler K44 63 kilo) Altın
Para judo: İbrahim Bölükbaşı (Erkekler +90 kilo J2) Altın
Para okçuluk: Sadık Savaş-Merve Nur Eroğlu (Klasik yay karışık takım) Gümüş
Para atletizm: Aysel Önder (Kadınlar 400 metre T20) Gümüş

Para atletizm: Muhammet Khalvandi (Erkekler cirit atma F57) Gümüş
Para halter: Abdullah Kayapınar (Erkekler 49 kilo) Gümüş
Para halter: Besra Duman (Kadınlar 55 kilo) Gümüş
Para masa tenisi: Kübra Korkut (Kadınlar S7) Gümüş

Para tekvando: Alican Özcan (Erkekler K44 58 kilo) Gümüş
Para tekvando: Fatih Çelik (Erkekler K44 70 kşilo) Gümüş
Para tekvando: Gamze Gürdal (Kadınlar K44 57 kilo) Gümüş
Para atıcılık: Aysel Özgan (Kadınlar P2 10 metre havalı tabanca SH 1) Gümüş

Para atletizm: Fatma Damla Altın (Kadınlar uzun atlama T20) Bronz
Para judo: Ecem Taşın Çavdar (Kadınlar 48 kilo J1) Bronz
Para judo: Cahide Eke (Kadınlar 48 kilo J2) Bronz
Para judo: Nazan Akın Güneş (Kadınlar +70 kilo J1) Bronz

Para halter: Nazmiye Muratlı (Kadınlar 45 kilo) Bronz
Para halter: Sibel Çam (Kadınlar 73 kilo) Bronz
Para yüzme: Sevilay Öztürk (Kadınlar 50 metre kelebek S5) Bronz
Para masa tenisi: Ali Öztürk (Erkekler Sınıf 5) Bronz

Para masa tenisi: Abdullah Öztürk-Nesim Turan (Erkekler Sınıf 4 çiftler) Bronz
Para masa tenisi: Ebru Acer (Kadınlar Sınıf 11) Bronz
Para tekvando: Meryem Betül Çavdar (Kadınlar K44 52 kilo) Bronz
Tekerlekli sandalye eskrim: Hakan Akkaya (Erkekler epe A kategorisi) Bronz

Türkiye’nin madalya geçmişi

2004 Atina Para atıcılık Muharrem Korhan Yamaç Altın
2004 Atina Para atıcılık Muharrem Korhan Yamaç Bronz
2008 Pekin Para okçuluk Gizem Girişmen Altın
2008 Pekin Para masa tenisi Neslihan Kavas Bronz

2012 Londra Para halter Nazmiye Muslu Muratlı Altın
2012 Londra Para halter Çiğdem Dede Gümüş
2012 Londra Para atıcılık Muharrem Korhan Yamaç Gümüş
2012 Londra Para judo Nazan Akın Güneş Gümüş

2012 Londra Para masa tenisi Neslihan Kavas Gümüş
2012 Londra Para masa tenisi Ümran Ertiş-Neslihan Kavas-Kübra Öçsoy (Kadınlar takım) Gümüş
2012 Londra Para okçuluk Doğan Hancı Bronz
2012 Londra Golbol Erkek Milli Takımı Bronz

2012 Londra Para judo Duygu Çete Bronz
2012 Londra Para halter Özlem Becerikli Bronz
2016 Rio Para halter Nazmiye Muslu Muratlı Altın
2016 Rio Golbol Kadın Milli Takımı Altın

2016 Rio Para masa tenisi Abdullah Öztürk Altın
2016 Rio Para masa tenisi Kübra Korkut Gümüş
2016 Rio Para judo Ecem Taşın Bronz
2016 Rio Para atıcılık Ayşegül Pehlivanlar Bronz

2016 Rio Para judo Mesme Taşbağ Bronz
2016 Rio Para atletizm Semih Deniz Bronz
2016 Rio Para masa tenisi Abdullah Öztürk-Nesim Turan-Ali Öztürk (Erkekler takım) Bronz
2020 Tokyo Para masa tenisi Abdullah Öztürk Altın

2020 Tokyo Golbol Kadın Milli Takımı Altın
2020 Tokyo Para okçuluk Öznur Cüre-Bülent Korkmaz (Makaralı yay karışık takım) Gümüş
2020 Tokyo Para okçuluk Nihat Türkmenoğlu Gümüş
2020 Tokyo Para atıcılık Ayşegül Pehlivanlar Gümüş

2020 Tokyo Para tekvando Meryem Betül Çavdar Gümüş
2020 Tokyo Para masa tenisi Nesim Turan Bronz
2020 Tokyo Para masa tenisi Ali Öztürk Bronz
2020 Tokyo Para masa tenisi Kübra Korkut Bronz

2020 Tokyo Para judo Recep Çiftçi Bronz
2020 Tokyo Para judo Zeynep Çelik Bronz
2020 Tokyo Para halter Besra Duman Bronz
2020 Tokyo Para tekvando Mahmut Bozteke Bronz

2020 Tokyo Para yüzme Sevilay Öztürk Bronz
2020 Tokyo Para okçuluk Bahattin Hekimoğlu Bronz

Paylaşın

Fitch Ratings, Türkiye’nin Kredi Notunu “BB-“ye Yükseltti

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu bir kademe artırarak BB-‘ye yükseltti, görünümü ise pozitiften durağana çekti.

Fitch Ratings, mart ayında Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya yükseltirken, not görünümünü de “durağan”dan “pozitif”e çıkarmıştı.

Fitch Ratings, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesini açıkladı. BloomberHT’nin aktardığına göre; Fitch, Türkiye’nin kredi notunu bir kademe artırarak BB-‘ye yükseltti, görünümü pozitiften durağana çekti.

Azalan dolarizasyon ve Döviz talebi, sermaye girişleri gibi etkilerle rezervlerin 149 milyar dolara, net rezervlerin de 41 milyar dolara yükseldiği ifade edilen raporda rezerv kompozisyonunun güçlendiği belirtildi.

Pozitif reel faiz oranları, düşük cari açık ve kur korumalı mevduatlardaki düzenli ve kademeli düşüşün dış tamponlardaki iyileşmeyi destekleyeceği belirtildi. Rezervlerin bu yıl sonunda 158 milyar dolara, 2025 sonunda 165 milyar dolara çıkacağı öngörüldü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 50’ye yükselttiği hatırlatılarak parasal sıkılaşmanın TL’de reel değerlenmeye neden olduğu, bunun da hükümetin dezenflasyon stratejisi için önemli olduğu vurgulandı.

Notta “Fitch sıkı bir parasal politika duruşunun öngörülen mali konsolidasyon ve ihtiyatlı asgari ücret ayarlamalarıyla birleştirilmesinin enflasyonda önemli bir düşüşü destekleyeceğine ve iyileştirilmiş dış likidite tamponlarının, düşük cari açıkların ve azaltılmış dolarizasyonun sürdürülmesine yardımcı olacağına dair daha fazla güven duyuyor” değerlendirmesini yaptı. Kurum ilk faiz indirimini 2025’in başında bekliyor.

Kurum enflasyonun yıl sonunda yüzde 43 olacağı tahminini paylaştı. 2025’te enflasyonun ortalama yüzde 31’e düşeceği, yıl sonu tahmininin yüzde 21 olduğu belirtildi. Büyüme beklentisi bu yıl için yüzde 3,5, 2025 için yüzde 2,8 oldu.

Cari açığın bu yıl Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın (GSYH) yüzde 1,9’una gerilemesinin ve 2025-2026’da ortalama yüzde 1,7 olmasının tahmin edildiği kaydedildi. Erken faiz indiriminin veya ortodoks politikadan dönüşün enflasyonist baskıları artıracağı ve not üzerinde olumsuz etkisi olacağı ifade edildi.

ABD ve AB ile ilişkilerin iyileştiği ancak Gazze ve Ukrayna risklerinden kaynaklanan jeopolitik zorlukların volatil ortama yol açtığı ancak bu durumun kredi notunu etkilemeyeceği belirtildi.

Fitch, en son 8 Mart 2024’te Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya, görünümü ise “durağan”dan “pozitif”e yükseltmişti.

Diğer bir derecelendirme kuruluşu Moody’s, Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu 2 kademe yükselterek “B3″ten “B1″e çekmiş, kredi notu görünümünü “pozitif” olarak korumuştu. Derecelendirme kuruluşu S&P ise Mayıs yerel seçimlerinin ardından Türkiye’nin kredi notunu B’den B+’ya yükseltmişti.

Paylaşın