“Donald Trump, Türkiye’yi F-35 Programına Geri Almayı Planlıyor” İddiası

ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’yi F-35 programına geri almayı düşündüğü iddia edildi. Türkiye, Rusya yapımı S-400 füze savunma sistemlerini satın alması ardından programından çıkarılmıştı.

Erdoğan’ın, Trump’la 16 Mart’ta yaptığı telefon görüşmesinde ‘iş birliğini geliştirmek için CAATSA yaptırımlarının sonlandırılması gerektiğini’ söylediği aktarılmıştı. Erdoğan’ın Nisan ayında ABD’yi ziyaret ederek, Trump ile görüşmek istediğini öne sürülmüştü.

ABD Başkanı Donald Trump, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) yaptırımlarını kaldırılmayı ve Türkiye’yi F-35 programına geri almayı düşündüğü iddia edildi.

Fox News tarafından aktarılan bilgiye göre, Trump’ın F-16 uçaklarının Türkiye’ye satışına olumlu yaklaştığı belirtildi. Türkiye’nin S-400 sistemini çalışamayacak bir duruma getirmesi halinde F-35 savaş uçaklarını satma fikrine açık olduğunu da belirtti.

Aynı zamanda Trump’ın ekibinden ‘Türkiye’nin CAATSA yaptırımlarından nasıl kaçınabileceğine’ ilişkin bir çalışma yapmasını istediği belirtildi. İki taraf arasında yapılacak anlaşma, savunma sistemlerinin sökülmesi veya Türkiye’de ABD’de kontrolündeki bir üsse taşınmasını da kapsayacak.

ABD Kongresi, geçen yıl Türkiye’ye 40 F-16 ve mevcut filosundaki 79 uçak için modernizasyon kitlerinin 23 milyar dolarlık satışını onayladı. Türkiye ile uçağı üreten Lockheed Martin arasında görüşmeler ise devam ediyor.

Türkiye’ye CAATSA yaptırımları, Ankara’nın Rus yapımı S-400 füze savunma sistemlerini satın alması ardından uygulanmaya başlanmıştı. Türkiye aynı sebeple, Türk savunma şirketlerinin pek çok parçasının üretiminde pay sahibi olduğu yeni nesil savaş F-35 savaş uçakları programından da çıkarılmıştı.

Programdan çıkarılışının ardından Türkiye, modernize edilmiş 40 adet F-16 ve mevcut 79 adet F-16’nın modernizasyonu için ABD’ye başvurmuştu.

Erdoğan’ın, Trump’la 16 Mart’ta yaptığı telefon görüşmesinde ‘iş birliğini geliştirmek için CAATSA yaptırımlarının sonlandırılması gerektiğini’ söylediği aktarılmıştı. Bloomberg, Erdoğan’ın Nisan ayında ABD’yi ziyaret ederek, Trump ile görüşmek istediğini aktarmıştı.

Türkiye – ABD ilişkileri

Son yıllarda Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler, Doğu Akdeniz, Suriye ve Gazze’deki politika farklılıklarından, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın almasına kadar çeşitli konular yüzünden gerildi. Bu durum, ABD yaptırımlarına ve Türkiye’nin 2019’da F-35 savaş uçağı programından çıkarılmasına yol açtı.

Daha sonra Ankara, Washington’dan 40 adet Block-70 F-16 savaş uçağı ve 79 modernizasyon kiti temin etmek istedi. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesinin ardından bu anlaşma onaylandı ve bu gelişmelerle birlikte ilişkilerde yumuşama oldu.

Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin tedarik zincirleri açısından avantajlı olduğunu belirterek, Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir mühimmat olan 155 mm’lik mühimmatın üretimi ve tedariki konusundaki iş birliğini örnek olarak gösterdi. Washington, Rusya’ya karşı yaptırımları ihlal eden bazı Türk bireyler ve şirketlere de yaptırımlar uyguladı.

ABD’nin CAATSA kapsamında Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve dönemin Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir’in de aralarında olduğu dört kurum yetkilisine “Rusya ile ilişkiler” nedeniyle yaptırımları 2021 yılında yürürlüğe girdi. Türkiye, Ukrayna’yı destekliyor ancak Moskova’ya yönelik yaptırımlara karşı çıkıyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

UEFA Uluslar Ligi: Türkiye, Tur Kapısını Araladı

UEFA Uluslar Ligi play-off turu ilk maçında Türkiye ile Macaristan, Ali Sami Yen’de karşı karşıya geldi. Hakem Ivan Kruzliak’ın yönettiği karşılaşmadan Türkiye, 3-1 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Türkiye’nin gollerini 9. dakikada Orkun Kökçü, 69. dakikada Kerem Aktürkoğlu ve 73. dakikada İrfan Can Kahveci, Macaristan’ın tek golünü ise 25. dakikada Andras Schafer kaydetti.

Karşılaşmanın rövanşı 23 Mart Pazar günü Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki Puskas Arena’da oynanacak.

9. dakikada Abdülkerim Bardakcı’nın savunmadan gönderdiği uzun pasta sağ kanatta meşin yuvarlağın sahibi olan Oğuz Aydın, pasını bekletmeden sol yanındaki Orkun Kökcü’ye aktardı. Orkun’un ceza yayı içerisinden yaptığı plase vuruşta top ağlara gitti. 1-0

25. dakikada Uğurcan Çakır’ın savunmadan uzaklaştırmak istediği top kısa kalınca pozisyon Macaristan atağına dönüştü. Ceza sahası içi sağ tarafında meşin yuvarlağın sahibi olan Bolla’nın arka direğe ortasında Varga, kafayla topu altıpasın gerisindeki Schafer’in önüne indirdi. Bu oyuncunun müsait pozisyondaki vuruşunda meşin yuvarlak çizgi üzerinde Samet Akaydin’in müdahalesine rağmen filelerle buluştu. 1-1

69. dakikada sağ kanattan gelişen atakta Mert Müldür’ün pasına hareketlenen Oğuz Aydın’ın son çizgiden ceza sahası içine yaptığı ortaya arka direkte omzuyla dokunan Kerem Aktürkoğlu, topu filelerle buluşturdu. 2-1.

73. dakikada sağ kanattan gelişen atakta ceza sahası içi sağ çaprazındaki Kerem Aktürkoğlu, topu göğsüyle İrfan Can Kahveci’ye indirdi. İrfan Can Kahveci, penaltı noktası civarından sol ayağıyla bekletmeden yaptığı vuruşta meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. 3-1.

Stat: Ali Sami Yen

Hakemler: Ivan Kruzliak, Branislav Hancko, Jan Pozor

Türkiye: Uğurcan Çakır, Kaan Ayhan (Mert Müldür dk. 27), Samet Akaydin, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Orkun Kökçü (İsmail Yüksek dk. 72), Hakan Çalhanoğlu, Oğuz Aydın (İrfan Can Kahveci dk. 72), Kerem Aktürkoğlu (Can Uzun dk. 85), Kenan Yıldız, Barış Alper Yılmaz (Deniz Gül dk. 46)

Macaristan: Dibusz, Fiola, Orban, Dardai, Bolla (Osvath dk. 90+2), Schafer (Kata dk. 46), Nikitscher (Gazdag dk. 90+2), Kerkez, Szoboszlai, Nagy, Varga (Szabo dk. 70)

Goller: Orkun Kökçü (dk. 9), Kerem Aktürkoğlu (dk. 69), İrfan Can Kahveci (dk. 73) (Türkiye), Schafer (dk. 25) (Macaristan)

Paylaşın

Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borcu 174,6 Milyar Dolar

Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre; Ocak sonu itibarıyla, Türkiye’nin bir yıl veya daha az kalmış dış borç stoku yüzde 0,9 oranında artarak 174,6 milyar dolar seviyesine yükseldi.

Haber Merkezi / Ocak sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 48,1’inin Dolar, yüzde 19,8’inin Euro, yüzde 18,2’sinin Türk Lirası ve yüzde 13,9’unun diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Ocak 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, bir önceki aya göre yüzde 0,9 oranında artarak ocak ayı itibarıyla 174,6 milyar dolar oldu.

Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış borçları gösteren kalan vadeye göre KVDB stoku 224,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Bankalar kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre yüzde 5,9 oranında artarak 79,7 milyar dolar olurken, Merkez Bankası kaynaklı yükümlülükler yüzde 9,3 oranında azalarak 31,5 milyar dolar oldu.

Yurt içi bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, bir önceki aya göre yüzde 18,8 oranında artarak 20,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Yurt dışı yerleşik bankaların yurt içindeki mevduatı yüzde 3,6 oranında azalarak 18,0 milyar dolar oldu.

Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 3,5 oranında azalarak 18,3 milyar dolar olurken, TL cinsinden mevduatları yüzde 12,6 oranında artarak 22,7 milyar dolar oldu.

Diğer sektörler kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre yüzde 0,4 oranında artarak 63,4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Dış ticaret işlemlerinden kaynaklanan ticari krediler yüzde 0,8 oranında azalarak 58,9 milyar olurken, nakit krediler kaynaklı yükümlülükler yüzde 19,0 artarak 4,4 milyar dolar oldu.

Döviz kompozisyonu incelendiğinde, KVDB stokunun yüzde 48,1’inin Dolar, yüzde 19,8’inin Euro, yüzde 18,2’sinin Türk Lirası ve yüzde 13,9’unun diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü.

Ocak ayı itibarıyla kalan vadeye göre KVDB stokunda, Merkez Bankası ile Genel Hükümet’in toplam yükümlülükleri 2024 yılına göre azalırken, Bankalar ve Diğer Sektörlerin yükümlülüklerinde arttı.

Paylaşın

OECD’den Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 30,7

Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü revize ederek yüzde 30,7’ye yükseltti.

OECD, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,1 büyüyeceğini öngörerek önceki yüzde 2,6 tahminini yukarı yönlü revize etti.

Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), “Ekonomik Görünüm” raporunu yayınladı. OECD raporunda, Türkiye’nin 2025 yılı ekonomik büyüme ve enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize etti.

Raporda, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,1 büyümesi beklenirken, enflasyonun yüzde 31,4 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

OECD, daha önce Türkiye için 2025 yılı büyüme tahminini yüzde 2,6 olarak öngörmüştü, ancak yeni raporda bu oran yüzde 3,1’e yükseltildi.

Bununla birlikte, enflasyon tahmininde de bir artış söz konusu. OECD, 2025 yılı için enflasyon tahminini yüzde 30,7’den yüzde 31,4’e çıkardı.

OECD, 2026 yılına ilişkin büyüme tahminini ise yüzde 4’ten yüzde 3,9’a düşürdü. Kuruluş, uzun vadeli büyüme beklentilerinde hafif bir aşağı yönlü revizyona gidildiğini belirtti.

Aynı şekilde, 2026 yılı için enflasyon tahmini de yüzde 17,2’den yüzde 17,3’e yükseltildi. Bu durum, enflasyonun düşüş sürecinin beklenenden daha yavaş olabileceğini gösteriyor.

Paylaşın

Türkiye’de Her 6 Kişiden 1’i Sosyal Yardımlara Muhtaç

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre; 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımlarla geçiniyor. Ülkede her 6 kişiden 1’i sosyal yardımlara muhtaç, yardım alanların sayısı 14 milyonu aşıyor.

Haber Merkezi / Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle, 65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil çalışıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, sosyal medya hesabından, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek, ekonomiye dair veriler paylaştı:

“Bu yılın ilk iki aylık döneminde işinden çıkarıldığı için işsizlik ödeneği almak umuduyla İşsizlik Sigortası Fonuna başvuranların sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 39 bin 385 kişi artarak 321 bin 881 kişiye çıktı.

Özellikle bireysel krediler ve kredi kartı borçlarının takibe düşme eğiliminin son aylarda hızla artan bankaların vadesinde tahsil edemediği için icra takibine aldığı batık krediler bir haftada 5,4 milyar lira daha artarak 7 Mart itibariyle 339,1 milyar liraya yükseldi.

İcra dairelerine 1 Ocak – 14 Mart günleri arasında gelen yeni dosya sayısı 2024 yılının aynı dönemine göre yüzde 2,8 oranında artarak 2 milyon 162 bin oldu. İcra dairelerine bu dönemde 2 milyon 104 bin yeni dosya geldi.

Türkiye’de kişi başını düşen kırmızı et tüketimi 16,6 kilo. Ancak Savaştaki Ukrayna’da ise bu rakam 17,4 kilo.

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor. 65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil çalışıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor. Ülkede her 6 kişiden 1’i sosyal yardıma muhtaç, yardım alanlar 14 milyonu aşıyor.

Tasarruf paketinin açıklandığı 13 Mayıs 2024’ten bu yana kamudaki harcamaları işte böyle arttı.

Sadece taşıt kiralama ve onarım giderleri yüzde 136 arttı. Taşıt giderleri, 2024 yılının ilk çeyreğinde 2,1 milyar TL iken, yılın son çeyreğinde yaklaşık 4 kat artarak 10,3 milyar TL’ye ulaştı. Yılın başında taşıt onarımı için 855 milyon TL ayrılırken yıl sonu 2,3 milyar TL’ye ulaştı.

Haberleşme giderleri yüzde 100 artarak 8,1 milyar TL’ye ulaştı. Lojman ve sosyal tesis giderleri 6 katına çıktı, 4,1 milyar liraya ulaştı.

Sadece kırtasiye ve baskı giderleri 27,6 milyar TL’yi buldu, 4 kat arttı. Temsil ve tanıtma giderlerine başlangıçta 1,9 milyar ayrılmışken 2,4 milyar ödendi.

İktidar hatalı ekonomi politikaları, dar gelirlileri zeytine muhtaç hale getirdi. Ekmeğin 1.25 lira olduğu pandemi yılı 2020’de zeytinin kilosu 28 liraydı. 2021’de 58 lira, 2022’de 88 lira, 2023’te 178, 2024’te 350 lira ve bu yıl da 390 lira oldu. Yani zeytin 6 yılda 14 kat zamlandı. Zeytinin tanesi 2 lira oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Piyasayı dengelemek’ amacıyla görevler yüklediği kamu kuruluşlarından olan Tarım Kredi Marketçilik A.Ş. 2024’te rekor zarara imza attı.

2023’te 1,9 milyar TL kâr açıklayan şirket, 2024’te 2,2 milyar TL zarar etti.

“8 yılda çılgın projelere giden para 53,5 kat arttı”

‘Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak’ denilerek yapılan projelere milyarlarca lira akmaya devam ediyor. 2017’de 1,1 milyar lira olan garantili geçiş, yolcu, hasta ödemeli projelere yapılan ödemeler geçen yıl 60 milyar lirayı aştı. 8 yılda çılgın projelere giden para 53,5 kat arttı.

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı 2024 yılı faaliyet raporuna göre Türkiye’de geçen yıl 3 milyon 797 bin 864 vergi mükellefinin yalnızca yüzde 2.06’sı (78 bin 187 mükellef) incelendi. 2022 yılındaki yüzde 2.26’lık oranın bile gerisinde kaldı.

65 milyon liranın üzerindeki geliri kapsayan en zenginler grubunda ise 7 bin 645 mükellefin yalnızca 1.494’ü incelendi. Yüzde 19.54’lük inceleme oranıyla her 5 zengin mükellefin 4’ünün incelenmediği ortaya çıktı.”

Paylaşın

Jose Mourinho’dan Şampiyonluk Yorumu: İmkansız

Jose Mourinho, Türkiye’de bir şeyler değişmeden şampiyon olamayacağını belirterek, “Sahada iyi bir istikrar yakaladık ama bu ülkede herkes biliyor ki, eğer işler değişmezse lig şampiyonluğu kazanmamız imkansız” dedi.

Gösterdikleri performansla Galatasaray’ın açık ara önünde olmaları gerektiğini ifade eden Jose Mourinho “Normal şartlarda ligde açık ara lider olmamız ve şampiyonluk yarışının bitmiş olması gerekiyordu. Bu yaşananlar gerçekten çok fazla!” dedi.

Geçen hafta Sky Sports’a konuşan ve PFDK’lık olan Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, UEFA Avrupa Ligi son 16 turu rövanşında Rangers ile oynayacakları maç öncesi yine Sky Sport’a açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de yaşananlarla ilgili konuşan Jose Mourinho, “Türkiye’de yaşananlar spor rekabetiyle ilgili değil! Burada, insanların hayal edebileceğinden çok daha büyük şeyler oluyor. Burada yaşıyorsanız veya derinlemesine araştırmaya çalışırsanız, inanılmaz şeyler bulursunuz” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe’nin Türkiye’de bir şeyler değişmeden şampiyon olamayacağını söyleyen Jose Mourinho “Sahada iyi bir istikrar yakaladık ama bu ülkede herkes biliyor ki, eğer işler değişmezse lig şampiyonluğu kazanmamız imkansız” açıklamasını yaptı.

Türkiye’de mutlu olduğunu söyleyen dünyaca ünlü Portekizli teknik adam “Kulübümü ve Türk futbolunu savunmak için sesimi yükseltiyorum, çünkü burası güzel bir ülke. Ama futbol bundan daha fazlası olmalı” dedi.

Gösterdikleri performansla Galatasaray’ın açık ara önünde olmaları gerektiğini savunan Jose Mourinho “Normal şartlarda ligde açık ara lider olmamız ve şampiyonluk yarışının bitmiş olması gerekiyordu. Bu yaşananlar gerçekten çok fazla!” diye konuştu.

“Hakeme dayanamadılar!”

Yarıda kalan Galatasaray – Adana Demirspor maçından örnek veren Jose Mourinho, “Hakemin Galatasaray’a karşı çok fazla olan sempatisi nedeniyle bir takımın sahayı terk ettiğini düşünebiliyor musunuz? Bunu İngiltere’de hayal edebiliyor musunuz? Bunu yaptılar çünkü boyut saçmaydı. Ama daha da saçma olanı, Galatasaray oyuncularının sahada kalıp zaferi kutlamasıydı. Bu bir zafer değildi. Bu, o kadar saygısızlığa uğradığını hisseden bir takımdı ki maçı terk etmek zorunda kaldılar. Türkiye’de bunlar oldu!” açıklamasını yaptı.

Instagram paylaşımları hakkında konuşan Jose Mourinho “Instagram’ım çok ham bir Instagram. Paylaşımları kendim yapıyorum. Tüm fotoğrafları ben çekiyorum. Bazen kötü yazıyorum ama bunu böyle yapıyorum. Dünya çapında yaklaşık altı milyon takipçim var ve saçma durumlar paylaştığımda insanların gözlerini açtığını düşünüyorum” dedi.

Sadece Fenerbahçe için savaştığını söyleyen Jose Mourinho “Kendimi düşünmüyorum. Sekiz şampiyonluk kazandım. Dokuza çıkarsa, elbette dokuz sekizden iyidir, ancak kulübü düşünüyorum, kendimi değil” açıklamasını yaptı.

Sözlerine devam eden Portekizli teknik adam “Fenerbahçe’nin Türkiye’de 35 milyon taraftarı olduğunu düşünüyorum ve Fenerbahçe’nin bu kadar uzun yıllardır neden şampiyonluk kazanamadığını düşünüyorum. Burada şampiyonluğu kazanmaya çalışmak, kendimden çok kulüp ve taraftarlar için daha fazla anlam ifade ediyor. Onlar için çalışıyorum” dedi.

Sözlerine devam eden Portekizli teknik adam “Fenerbahçe’nin Türkiye’de 35 milyon taraftarı olduğunu düşünüyorum ve Fenerbahçe’nin bu kadar uzun yıllardır neden şampiyonluk kazanamadığını düşünüyorum. Burada şampiyonluğu kazanmaya çalışmak, kendimden çok kulüp ve taraftarlar için daha fazla anlam ifade ediyor. Onlar için çalışıyorum” dedi.

Sky Sports muhabiri Gary Cotterill, Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’nun geçen haftaki açıklamaları nedeniyle PFDK’ya sevk edilmesinin ardından Türkiye Futbol Federasyonu ile iletişime geçti. Ancak röportajda, TFF’nin Sky Sports’a cevap vermediği belirtildi. Öte yandan röportajın içerisinde, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın son 5 ve 10 yılda genel olarak topladığı puanlar da yer aldı.

Paylaşın

Türkiye’de Öğrencilerin Sadece Yüzde 32’si Düzenli Beslenebiliyor

Derin ekonomik kriz öğrencilerin beslenmelerini de vurdu. Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde 32’sinin düzenli beslenme çantası hazırlanabildiği ortaya çıktı.

Her yıl mart ayının ikinci haftası Dünya Okul Yemekleri Günü olarak kutlanıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın paylaştığı Global Child Nutrition Foundation (Küresel Çocuk Beslenmesi Vakfı) verilerine göre Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 9 milyon 332 bin 860 çocuk ücret beslenmeye ulaşıyor, bu toplam öğrenci sayısının yüzde 72’si ediyor.

Filipinler’de 3 milyon 491 bin 28 öğrenci beslenmeye ulaşırken bu toplam öğrenci sayısının yüzde 13’ü ediyor. Nijerya’da 9 milyon 990 bin 862 öğrenci ücretsiz gıdaya ulaşıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın verilerinde, Türkiye’de yalnızca taşımalı eğitim kapsamındaki 614 bin 680 öğrencinin ücretsiz beslenmeye ulaşabildiği bilgisi yer aldı.

Cumhuriyet’ten Rengin Temoçin, konuya ilişkin Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Dr. Önder Uçar ve avukat Kardelen Ateşci ile konuştu.

Önder Uçar, “Genel seçimler öncesi tüm ilkokul öğrencilerine ücretsiz beslenme dağıtılması MEB’in programına eklenmiş olsa da seçimlerden sonra rafa kaldırıldı” dedi ve ekledi:

“Filipinler, Nijerya, Kolombiya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi gelişmişlik düzeyi ve kişi başına düşen geliri bizden çok daha az olan ülkeler. Ne yazık ki bu durum mevcut sosyal politika ve kamu sağlığı anlayışımızın ne kadar geride kaldığını; hatta daha acısı, ülkemizde yetersiz beslenen milyonlarca çocuğun nasıl gözden çıkarıldığını gösteriyor.

Sistemimizde kayıtlı haneler arasında Eylül 2024’te yaptığımız son araştırmamız, yoksulluk koşullarındaki öğrencilerin yüzde 47.3’ünün kantinden hiç alışveriş yapamadığını, yüzde 40.2’sinin ise haftada bir alışveriş yaptığını gösteriyor. Öğrencilerin sadece yüzde 32’sine düzenli beslenme çantası hazırlanabiliyor. Çocuklar okula aç gidiyor.”

Yetersiz beslenmeden çocuklarda büyüme geriliği, düşük kilo ve boy gelişimi gibi temel sağlık sorunları meydana geldiğini dile getiren Uçar, “Uzun vadede de kronik hastalıklara kapı açıyor. Bunun yanında bağışıklık sistemleri zayıflıyor; bu da enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelmelerine, dolayısıyla salgınların artmasına yol açıyor. Düşük gelirli ve dezavantajlı grupların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde özel stratejiler geliştirilmeli” dedi.

Avukat Kardelen Ateşci, “Veriler Türkiye’de çocukların beslenme hakkına erişimde ciddi sorunlar yaşadığını gösteriyor. Oysa Türkiye’nin taraf olduğu çocuk haklarına ilişkin sözleşme, devletlerin çocuklara temiz içme suyu ve besleyici yiyecekler sağlamasını ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele etmesini zorunlu kılıyor” dedi.

Kardelen Ateşci sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuk yoksulluğunu önlemeye yönelik sosyal politikalar güçlendirilmeli, özellikle yoksulluk riski altındaki çocuklar için özel destek mekanizmaları oluşturulmalı. Devlet, çocukları sadece sosyal yardımlarla destekleyen bir anlayıştan çıkıp onların sağlıklı gelişimini esas alan, bilimsel ve insan hakları temelli politikalar üretmeli.”

Paylaşın

2025 Yılında Konkordato Başvurularında Rekor Artış

Ocak ayında konkordato başvurusunda bulunan şirket sayısı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 172 artarak 869’a ulaştı. Şubat ayında ise verilen geçici mühlet sayısı yüzde 158,7 artarak 163’e çıktı.

Uzmanlar, bu ivmenin yıl boyunca devam etmesi halinde 2025’in yeni bir rekor yılı olabileceği uyarısında bulunuyor. Konkordato Takip verilerine göre, 2025’in ilk iki ayında konkordato başvurularında dramatik bir yükseliş yaşandı.

Ocak 2025’te konkordato başvurusunda bulunan şirket sayısı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 172 artarak 869’a ulaştı. Şubat 2025’te verilen geçici mühlet sayısı yüzde 158,7 artarak 163’e çıktı.

İlk iki ayda toplam 394 şirkete geçici mühlet verildi, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 152,5’lik bir artışa işaret ediyor.

Nefes Gazetesi‘nin haberine göre bu veriler, şirketlerin mali açıdan büyük bir darboğaza girdiğini ve ödeme güçlüğü çeken firma sayısının hızla arttığını gösteriyor.

Şirketlerin konkordato başvurularındaki artışın yanı sıra mahkemeler tarafından verilen iflas kararlarında da ciddi bir yükseliş yaşandı. 2024’ün ilk iki ayında 13 şirket iflas ederken, 2025’in aynı döneminde bu sayı yüzde 92 artarak 25’e yükseldi.

Bu durum, şirketlerin borç yapılandırma taleplerine rağmen finansal yükleri kaldıramadığını ve iflas eden firma sayısının yıl boyunca artmaya devam edebileceğini ortaya koyuyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verileri, ekonomik zorlukların yeni girişimleri de olumsuz etkilediğini gösteriyor.

Ocak 2025’te kurulan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 12,8 azalarak 11 bin 35’e geriledi. Aynı dönemde 1.955 şirket kapandı. Gerçek kişi ticari işletme olarak faaliyet gösteren 2.254 işletme kepenk kapattı.

Bu veriler, iş dünyasında yalnızca büyük ölçekli firmaların değil, küçük ve orta ölçekli işletmelerin de ekonomik baskılar karşısında zorlandığını gösteriyor.

Türkiye’nin 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişinden bu yana şirketlerin konkordato ve iflas başvurularında rekor seviyelere ulaşıldı. 2018’de toplam başvuru sayısı 1.551 iken, 2019’da bu rakam iki katından fazla artarak 3.691’e yükseldi.

Son altı yılda toplam konkordato ve iflas başvurusu 16 bin 732’ye ulaştı. 2024’te 3.497 başvuru ile 2019’daki rekor seviyeye yaklaşıldı. Ekonomik göstergeler, 2025’in iflas ve konkordato başvurularında yeni bir rekor yılı olabileceğine işaret ediyor.

Kepenk kapatmaları artıyor

Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) verileri, küçük esnafın da büyük sıkıntılar içinde olduğunu gösteriyor.

2024’te sicil kaydını sildiren esnaf sayısı 94 bin 609 oldu. Mesleği bırakan küçük esnaf sayısı ise 25 bin 396’ya ulaştı. Toplamda 120 bin 5 esnaf kepenk kapattı.

2025’in ilk iki ayında da bu eğilim devam etti: 17 bin 208 esnaf sicilini sildirdi. 4.560 esnaf mesleğini bıraktı. Yalnızca iki ayda toplam 21 bin 768 esnaf iş yerini kapattı.

Bu veriler, artan maliyetler, yüksek enflasyon ve daralan piyasa koşulları nedeniyle esnafın giderek daha fazla zorlandığını gösteriyor.

2025’in ilk iki ayına ilişkin veriler, şirketlerin ve esnafın mali sıkıntılarının giderek derinleştiğini ve iflasların artarak devam edebileceğini gösteriyor.

Konkordato başvurularındaki yüzde 172’lik artış, iflas kararlarındaki yüzde 92’lik yükseliş, kapanan şirket ve esnaf sayısındaki hızlı yükseliş.

Paylaşın

Küresel Emeklilik Endeksi: Türkiye, 48 Ülke Arasında Sondan Dördüncü

2024 Küresel Emeklilik Endeksi’nde Hollanda, İzlanda ve Danimarka ilk sıralarda yer alırken, Türkiye, 48 ülke arasında sondan dördüncü oldu. Türkiye’nin gerisinde Filipinler, Arjantin ve Hindistan bulunuyor.

DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, 2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilmesine rağmen yoksulluk ve sefaletin artarak devam ettiğini belirterek, “2025 yılı, 2024’ü aratacak gibi görünüyor” dedi.

Ocak 2025 itibarıyla en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL’ye yükseltilirken, Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyeleri de 4 bin TL’ye çıkarıldı. Ancak bu artışlar, muhalefet ve emekli sendikaları tarafından geçim şartları karşısında yetersiz bulunarak eleştirildi.

ABD merkezli danışmanlık şirketi Mercer ve finans eğitimi alanında faaliyet gösteren CFA Institute, 2024 Küresel Emeklilik Endeksi raporunu yayımladı. Raporda emeklilik sistemleri, maaş miktarı, sürdürülebilirlik ve güvenilirlik gibi kriterlere göre 48 ülke değerlendirildi.

Ekonomim’in haberine göre, ilk sırada Hollanda, İzlanda ve Danimarka yer alırken, Türkiye 48 ülke arasında sondan dördüncü oldu. Türkiye’nin gerisinde sadece Filipinler, Arjantin ve Hindistan bulunuyor. En yüksek puanı alan Hollanda, 100 üzerinden 84.8 puana ulaşırken, Türkiye 48.3 puanda kaldı.

Türkiye, 2019’da bu endekse dahil edildiğinden beri sıralamada düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor.

DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, 2024 yılının “Emekliler Yılı” ilan edilmesine rağmen yoksulluk ve sefaletin artarak devam ettiğini belirterek, “2025 yılı, 2024’ü aratacak gibi görünüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 17 Ocak’ta yaptığı açıklamada, tarihin en büyük maaş artışlarının yapıldığını ancak hayat pahalılığı ve fırsatçılığın bu artışları zamanla erittiğini söyledi.

OECD’nin ‘Bir Bakışta Emeklilik’ Raporu ise Türkiye’de 65 yaş üstü nüfusta gelir adaletsizliğinin çok yüksek olduğunu ortaya koydu. Türkiye, 38 ülke arasında en fazla eşitsizlik bulunan beşinci ülke olarak belirlendi.

Emekli maaşlarının euro karşılığı son 10 yılda yüzde 33,6 düştü. 2000’li yıllarda en düşük emekli maaşı, asgari ücretin yüzde 130’u seviyesindeyken, günümüzde yüzde 55’e kadar geriledi. Bayram ikramiyelerinin enflasyon oranında artırılması halinde bugün 8 bin 500 TL, asgari ücret artışına göre artırılsaydı 13 bin TL olması gerektiği hesaplandı.

Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşlarının temel olarak çalışma hayatı boyunca ödenen primlerden karşılandığını ancak ekonomik büyümeden alınan payın kısıtlandığını vurguladı.

2008’de yapılan düzenlemeler sonrası, emekli maaşlarının belirlenme yöntemi değiştirildi:

Aylık bağlama oranı düşürüldü (Çalışma hayatı boyunca alınan ortalama maaşa göre belirlenen oran yüzde 70’lerden %50’nin altına indirildi).
Büyümeden alınan pay azaltıldı (Daha önce enflasyonun yanı sıra ekonomik büyümenin payı da maaşlara yansıtılırken, artık yalnızca yüzde 30’u dikkate alınıyor).
Uzun süre çalışmanın maaş üzerindeki etkisi sınırlandırıldı (Eskiden prim gün sayısını doldurduktan sonra çalışmaya devam edenlerin emekli maaşı artarken, yeni sistemde bu avantaj kaldırıldı).

Türkiye’de emeklilik sistemi nasıl iyileştirilebilir?

Küresel raporlara göre Türkiye’nin emeklilik sisteminde düzeltilmesi gereken başlıca alanlar şunlar:
En düşük gelirli emeklilere yönelik maaş artışları yapılmalı
Özel emeklilik sistemleri yaygınlaştırılmalı
Özel emeklilik fonlarından erken para çekme imkanı sınırlandırılmalı

Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşlarının çalışırken alınan ücretin en az yüzde 75’ine denk gelmesi gerektiğini ifade ederek, “Şu an en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL, ortalama maaş ise 17 bin 500 TL civarında. Bu sistemin yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz” dedi.

Emekliler, yükselen enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle maaşlarının alım gücünün her geçen gün düştüğünü belirterek, daha kapsayıcı bir reform çağrısında bulunuyor.

Paylaşın

2024 Yılında, AİHM Türkiye’ye Yönelik 67 İhlal Kararı Verdi

2024 yılında, Türkiye’den yapılan toplam 6 bin 190 başvuruyu sonuçlandıran Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’ye yönelik toplam 67 ihlal kararı verdi.

Türkiye, karar verilmeyen ve derdest durumda olan başvurular açısından 21 bin 600 başvuru ile ilk sırada yer aldı. Türkiye’nin ardından 8 bin 150 derdest başvuru ile Rusya ikinci, 7 bin 700 derdest başvuruyla da Ukrayna üçüncü sırada geldi.

BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 2024 yılında Türkiye adına yapılan toplam 6 bin 190 başvuru sonuçlandırıldı.

Başvurulardan 67 ihlal kararı çıktı. Türkiye, henüz çözülemeyen ve derdest durumda olan başvurular açısından 21 bin 600 başvuru ile ilk sırada yer aldı. Türkiye’nin ardından 8 bin 150 derdest başvuru ile Rusya ikinci, 7 bin 700 derdest başvuruyla da Ukrayna üçüncü sırada geldi.

Türkiye’ye yönelik AİHM’e 2024 yılında yapılan yeni başvuru sayısının 4 bin 450 olduğu bildirildi. Türkiye’nin, 2024 yılındaki yeni başvurusu sayısının nüfusa göre oranında 46 ülke arasında 24’üncü sırada yer aldığı belirtildi. San Marino, Monako, Slovenya ve Ermenistan, nüfusuna oranla en fazla AİHM başvurusu bulunan ülkeler olarak sıralandı.

AİHM’de, 2024 yılında Türkiye’ye yönelik alınan 67 ihlal kararının ayrıntıları da paylaşıldı. En fazla ihlal kararları alınan konular, 13’er ihlal kararı ile adil yargılama hakkı ve ayrımcılık yasağı olarak kaydedildi. AİHM’in Türkiye’ye yönelik ihlal kararları aldığı başlıklar ve karar sayıları, verilere şöyle yansıdı:

İşkence yasağı: 1
Adil yargılama hakkı: 13
Özel ve aile hayatına saygı: 9
Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü: 6
Ayrımcılık yasağı: 13
Mülkiyet hakkı: 4
Eğitim hakkı: 1

Türkiye aleyhinde AİHM tarafından verilen ihlal kararlarının yıllara göre dağılımı da dikkati çekti. AİHM’in, Türkiye’ye yönelik verdiği ihlal kararları, 2018-2024 döneminde yıllara göre şöyle dağıldı:

2018: 140
2019: 96
2020: 85
2021: 76
2022: 73
2023: 72
2024: 67

Paylaşın