Küresel Isınma: BM’den Acil Eylem Çağrısı

Geçtiğimiz pazar günü dünyanın kayıtlara geçen en sıcak gününü yaşamasının ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, acil eylem çağrısında bulundu.

Geçtiğimiz ay, sadece kayıtlara geçen en sıcak haziran ayı olmakla kalmadı, aynı zamanda küresel sıcaklık rekorlarının kırıldığı üst üste 13’üncü ay oldu.

Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ), Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli ve diğer kurumlar aşırı sıcakların ölçek, yoğunluk, sıklık ve süre bakımından arttığına dikkat çekiyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz pazar, pazartesi ve salı günleri kayıtlara geçen en sıcak üç gün oldu ancak gerçeklerle yüzleşelim: aşırı sıcaklıklar artık bir günlük, bir haftalık veya bir aylık bir olgu değil. Bölünmüş dünyamızı birleştiren bir şey varsa o da hepimizin giderek artan bir şekilde sıcağı hissetmemiz. Dünya her yerde, herkes için daha sıcak ve daha tehlikeli hale geliyor,” dedi.

Dünya Meteoroloji Örgütü, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli ve diğer kurumlar aşırı sıcakların ölçek, yoğunluk, sıklık ve süre bakımından arttığına dikkat çekiyor. Geçtiğimiz ay, sadece kayıtlara geçen en sıcak haziran ayı olmakla kalmadı, aynı zamanda küresel sıcaklık rekorlarının kırıldığı üst üste 13’üncü ay oldu.

BM Genel Sekreteri, “sıcaklığın yılda neredeyse yarım milyon insanın ölümüne yol açtığının tahmin edildiğini” belirterek, artan sıcaklıkları fosil yakıt ve insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlıyor.

Guterres aşırı sıcaklarla mücadele için dört kritik alanda acil eylem ve uluslararası işbirliği çağrısında bulundu. Bunlar arasında iklim değişikliğine karşı savunmasız olan nüfusun gözetilmesi, maruz kalan işçilerin korunması ve güvenliklerinin sağlanması, veri ve bilim kullanılarak ekonomilerin ve toplumların dayanıklılığının arttırılması ve fosil yakıtların aşamalı olarak terk edilmesi ve yenilenebilir enerjiye yatırımın arttırılması yoluyla sıcaklık artışının 1.5 derece ile sınırlandırılması yer alıyor.

Genel Sekreter, aşırı sıcakların ekonomiyi etkilediği, eşitsizliği arttırdığı ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini baltaladığı uyarısında bulunarak, “Çalışanları korumak için insan haklarına dayanan tedbirlere ihtiyacımız var. Ayrıca yasa ve yönetmeliklerin günümüz aşırı sıcaklarının gerçekliğini yansıtmasını ve uygulanmasını sağlamalıyız,” dedi.

Guterres, dünyanın en zengin ülkelerinden bazılarında göze çarpan fosil yakıt kullanımı artışına dikkat çekerek, “Bu kadar çok sayıda yeni petrol ve gaz ruhsatı imzalayarak geleceğimizden vazgeçiyorlar,” ifadelerini kullandı.

“En büyük kabiliyet ve kapasiteye sahip olanların liderliği şart. Ülkeler fosil yakıtları hızlı ve adil bir şekilde aşamalı olarak terk etmeli,” diyen Guterres sözlerini şöyle tamamladı: “G20 fosil yakıt sübvansiyonlarını yenilenebilir enerji kaynaklarına kaydırmalı ve savunmasız ülke ve toplulukları desteklemeli. Ve ulusal iklim eylem planları, her ülkenin COP28’de kararlaştırılan küresel hedeflere nasıl katkıda bulunacağını göstermeli.”

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İklim Krizi: “Su Kıtlığı Bizi Bekliyor” Uyarısı

İklim krizi tetikleyen dinamiklerin devam etmesinin ısınma ve sıcaklık artışlarına neden olacağını ifade eden Prof. Dr. Rıza Öztürkmen, krizin devam etmesiyle su kıtlığı gibi sorunlarla karşı karşıya kalınabileceğine işaret etti.

Krizin çözümü için yerel müdahalelerin yetersiz kalacağını dile getiren Prof. Dr. Rıza Öztürkmen, küresel ölçekte bir mücadelenin şart olduğunu vurguladı.

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Riha Temsilcisi Rıza Öztürkmen, yaşanan küresel krizin olası risklerini Mezopotamya Ajansı’ndan Ceylan Şahinli‘ye değerlendirdi.

Aniden değişen hava durumu ve don hareketlerinin iklim değişikliğinden kaynaklandığına dikkati çeken Rıza Öztürkmen, krizin sonuçlarının Türkiye’yi derinden etkilediğini ifade etti. Riha’da yıllık yağış miktarının 462 milimetre olduğunu, ancak ani beklenmedik yağmurlarla kentte günde bir günde 150 milimetre yağış düştüğünü aktaran Öztürkmen, iklim krizi nedeniyle aşırı sıcaklıların da mevsim normallerinin çok üstünde seyrettiğini vurguladı.

Prof. Dr. Öztürkmen, “Urfa’da Temmuz-Ağustos aylarında elbette sıcaklık artışı oluyor. Bu aylarda elbette Urfa’nın serin olması beklenmez, ancak Haziran ayındaki yoğun yağış ve ya yağışların hızlı bir şekilde yükselip hızlı bir şekilde azalması bana göre de iklim tutarsızlığının ya da değişikliğinin bir etkisi” diye kaydetti.

Son dönemlerde artan yangınların da iklim krizinin getirdiği değişiklin sonucu olduğuna dikkati çeken Öztürkmen, “Son günlerde yaşanan orman, anız yangınları ve bunların şiddetinin artarak hızla yayılmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi yine doğa ile oynadığımız bu oyunun bir sonucu” ifadelerini kullandı.

Betonlaşmayı iklim krizinin en önemli sebeplerinden sayan Rıza Öztürkmen, kentlerde bu sebeple hızlı ısınmanın gerçekleştiğinin altını çizdi. Şehir ile kent arasında sıcaklık farkının 6-8 derece arasına ulaştığını dile getiren Öztürkmen, “Sıcaklık, bulut ve rüzgâr hareketlerini daha çabuk etkiliyor. Önümüzdeki günlerde daha farklı iklimler, daha farklı hava hareketleri görebiliriz” dedi.

Urfa’da ilkbaharın başında ani sağanağın getirdiği sel nedeniyle 17 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Öztürkmen, “O yağmurun felakete dönüşerek 17 insanı kaybetmemize sebep olma nedeni, yağışa ait güzergahları tahrip etmemizdi. Eğer doğa ile aramızda olan şey bir ‘mücadele’ ise burada zararlı çıkan insan olur. Doğada en büyük tahribatı insan yapıyor. Bugün Harran Ovası gibi tarımsal niteliği yüksek, sulu tarımın yapıldığı bir ovada 100 bin dekarın üzerinde bir alanı betonla kaplarsanız, siz doğa ile oynamış olursunuz. Su yollarını kapayıp, sulama yollarını bozarsanız bundan en büyük zararı siz görürsünüz” şeklinde konuştu.

Rıza Öztürkmen, krizi tetikleyen dinamiklerin devam etmesinin ısınma ve sıcaklık artışlarına neden olacağını ifade etti. Öztürkmen, krizin devam etmesiyle su kıtlığı gibi sorunlarla karşı karşıya kalınabileceğine işaret ederek, “Su krizine karşı tasarruf sistemi kurulması şart” dedi. Krizin çözümü için yerel müdahalelerin yetersiz kalacağını dile getiren Prof. Dr. Öztürkmen, küresel ölçekte bir mücadelenin şart olduğunu vurguladı.

Paylaşın

Haziran’da Sıcaklık Rekoru Kırıldı: Yeni Rekorlar Kaçınılmaz

Haziran’ın hava değerlerinin kaydedilmeye başlamasından bu yana kaydedilen en sıcak ay olurken, Copernicus Direktörü Carlo Buontempo, sera gazı emisyonlarını azaltmanın yolları bulamaması halinde yeni rekorların kaçınılmaz olacağını söyledi.

Copernicus’un önemli iklim bilimcilerinden Nicolas Julien, “Paris Anlaşması tarafından belirlenen kritik sınıra doğru yaklaşıyoruz. Küresel sıcaklık artışı hızla devam ediyor” dedi.

Texas A&M Üniversitesi iklim bilimcisi Andrew Dessler ise şunları söyledi: “Bu durum ne kadar kötü? Zenginler için sadece bir rahatsızlık, ancak yoksullar için acı verici. Gelecekte, sadece rahatsızlık duymak için gereken servet miktarı, çoğu insan acı çekene kadar artacak.”

Sıcaklıklar özellikle Avrupa kıtasının güneydoğusunda ve Türkiye’de yüksek seyrederken Batı Avrupa, İzlanda ve kuzeybatı Rusya’daki sıcaklıklar ortalamaya yakın ya da ortalamanın altında kaldı.

Avrupa Birliği’nin (AB) finanse ettiği Copernicus İklim Değişikliği Servisi, (C3S) geçen Haziran’ın hava değerlerinin kaydedilmeye başlamasından bu yana küresel olarak şimdiye kadar kaydedilen en sıcak ay olduğunu açıkladı.

Haziran 2024, ayrıca küresel ortalama sıcaklığının üst üste rekor değere ulaştığı 13’üncü ay oldu. C3S’nin yayımladığı aylık rapora göre Haziran ayındaki sıcaklıklar sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerinde seyretti.

Paris’te 2015’te gerçekleşen İklim Değişikliği Konferansı’nda küresel ısınmayı sanayi öncesi döneme kıyasla en fazla 1,5 derece artışla sınırlandırma hedefi belirlenmişti. Ancak Copernicus’un verilerine göre Temmuz 2023 ile Haziran 2024 arasındaki dönem küresel sıcaklık artışı sanayi öncesi ortalamanın 1,64 derece üzerinde kaydedildi.

İklim bilimciler 13 ay üst üste rekor sıcaklık serisinin yaşanmasını “olağan dışı” olarak nitelendirirken 2015 ve 2016 yıllarında da benzer küresel sıcaklıklar yaşandığına dikkat çekti.

Rapora göre Haziran ayı ortalama yüzey hava sıcaklığı 16,66 derece oldu. Bu Haziran 2023’te yaşanan bir önceki rekorun 0,14 derece üzerinde. Rapora göre Haziran ayında Avrupa’daki ortalama sıcaklık 1991’den 2020’ye kadar olan Haziran aylarının ortalama değerini 1,57 derece aşmış durumda.

Rapora göre sıcaklıklar özellikle Avrupa kıtasının güneydoğusunda ve Türkiye’de yüksek seyrederken Batı Avrupa, İzlanda ve kuzeybatı Rusya’daki sıcaklıklar ortalamaya yakın ya da ortalamanın altında kaldı.

Geçen Haziran ayı İzlanda, Orta Avrupa ve Güneybatı Avrupa’nın büyük bölümünde “ortalamadan daha yağışlı” geçti. Yoğun yağışlar Almanya, İtalya, Fransa ve İsviçre’nin belli bölgelerinde sellere yol açtı.

“Yeni rekorlar kaçınılmaz”

Bilim insanlarına göre Avrupa dışında geçen ay sıcaklıklar özellikle doğu Kanada, batı ABD, Meksika, kuzey Sibirya, Ortadoğu, kuzey Afrika ve batı Antarktika’da da yüksekti.

Copernicus Direktörü Carlo Buontempo, gelişmelerin iklim değişikliğinin etkilerini açıkça ortaya koyduğunu belirterek dünyanın sera gazı emisyonlarını azaltmanın yollarını bulamaması halinde yeni rekorların kaçınılmaz olacağını söyledi.

Copernicus’un önemli iklim bilimcilerinden Nicolas Julien, “Paris Anlaşması tarafından belirlenen kritik sınıra doğru yaklaşıyoruz. Küresel sıcaklık artışı hızla devam ediyor,” dedi. Julien, rekorların her ay kırılmadığını ancak son 13 ayda belirgin farklarla kırıldığını belirtti.

Nicolas Julien, uzun vadeli 1,5 derece sıcaklık artışı eşiğine ulaşmadan bile, “aşırı iklim olaylarının sonuçlarını gördük” diyerek, seller, fırtınalar, kuraklıklar ve sıcak hava dalgalarına dikkat çekti.

Texas A&M Üniversitesi iklim bilimcisi Andrew Dessler ise şunları söyledi: “Bu durum ne kadar kötü? Zenginler için sadece bir rahatsızlık, ancak yoksullar için acı verici. Gelecekte, sadece rahatsızlık duymak için gereken servet miktarı, çoğu insan acı çekene kadar artacak.”

Düzenli olarak dünyanın yüzey sıcaklığı, buzullar ve yağış hakkında veriler yayımlayan Copernicus’un bulguları uydulardan, gemilerden, uçaklardan ve hava istasyonlarından alınan milyarlarca ölçümü içeren analizlere dayanıyor.

2024, 2023’ün sıcaklık rekorunu kırabilir mi?

Stripes ve Berkeley Earth iklim izleme grubundan Zeke Hausfather, bu yılın ilk altı ayında rekor sıcaklıklar yaşandığını ve 2024’ün 1800’lerin ortalarında başlayan küresel yüzey sıcaklığı kayıtlarında en sıcak yıl olma ihtimalinin yaklaşık %95 olduğunu belirtti.

Ancak, Copernicus henüz bu olasılığı hesaplamadı ve ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) bu konuda %50 olasılık verdi. Julien’a göre, Haziran sonu ve Temmuz başındaki küresel günlük ortalama sıcaklıklar geçen yıldan daha düşük olsa da hala yüksek seviyelerde seyrediyor.

Victoria Üniversitesi’nden Andrew Weaver ise verilerin, emisyonların azaltılmaması halinde Dünya’nın 3°C ısınma yolunda ilerlediğini gösterdiğini vurgulayarak, rekor sıcak aylar serisinin sona ermesinin insanların uzun vadeli tehlikeyi unutma riskine yol açabileceğini belirtiyor.

Wisconsin Üniversitesi iklim bilimcisi Andrea Dutton, “Dünyamız krizde,” diyerek uyarıda bulundu. Özellikle Beryl gibi hızla büyüyüp ölümcül kasırgalara dönüşebilen tropikal fırtınaların, aşırı sıcak okyanuslar tarafından beslenerek yeni bir çağa işaret ettiğini belirtti.

Dutton, her kırılan sıcaklık rekorunun iklim değişikliğinin krizler getirme riskini artırdığını vurgulayarak, “Belki bugün doğrudan bir kriz yaşamıyorsunuz, ancak bu rekorlar gelecekte sizin ve sevdikleriniz için kriz anlamına gelebilir,” dedi.

(Kaynak: Euronews Türkçe ve DW Türkçe)

Paylaşın

Dikkat Çeken Araştırma: Son 40 Yılda Hava Kirliliği 135 Milyon Can Aldı

Hava kirliliğinin 1980’le 2020 arasında yaklaşık 135 milyon erken ölüme yol açtığı ortaya çıktı. Ölümlerin üçte birinin inme, üçte birinin kalp hastalığı ve geri kalanının da akciğerle ilgili hastalıklar ve enfeksiyonlardan kaynaklandığı tahmin edildi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) daha önce “ortam hava kirliliği ve evsel hava kirliliğinin birleşik etkilerinin” her yıl dünya çapında 6,7 milyon erken ölümle ilişkili olduğunu söylemişti.

Profesör Joseph Sung, “İklim değişikliği ve çevrenin insan sağlığı üzerindeki etkileri, genomik ve yaşam tarzı kalıplarının etkilerinden daha az değil ve geçen onlarca yılda artıyor” dedi: “Sağlık hizmeti sağlayıcıları bu kalıpları tanıyarak, kirlilikle ilgili rahatsızlıklar için tedavi arayan hastalardaki olası artışlara daha iyi hazırlanabilir.”

Bugüne kadar yapılan en kapsamlı araştırmalardan biri, hava kirliliğinin son 40 yılda dünya genelinde yaklaşık 135 milyon erken ölüme yol açtığını ortaya koyarak sorunun ciddiyetinin ve acilen ele alınması gerektiğinin altını çizdi.

1980’le 2020 arasındaki verileri inceleyen araştırmacılar, hava kirliliğinin önlenebilir veya tedavi edilebilir hastalıklara veya felçlere neden olarak on milyonlarca insanın hayatını kısalttığını söyledi.

Geçmişte yapılan bu tür çalışmaların birçoğu daha dar bir bölgeye ya da döneme odaklanırken, Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi’nin yürüttüğü bu çalışma şimdiye kadarki en büyük araştırmalardan biri.

Araştırmacılar, El Niño gibi hava olaylarının ve okyanus sıcaklıklarındaki değişikliklerin hava kirliliğinin etkisini daha da kötüleştirdiğini tespit etti.

Bu hava olayları durgun hava koşullarına yol açarak, akciğerlere nüfuz edebilen ve hatta kan dolaşımına girerek astım, kalp krizi ve bronşit gibi kronik hastalıklara sebebiyet verebilen ince partikül madde PM2.5 konsantrasyonlarının artmasıyla sonuçlanabilir.

Hava değişiklikleri erken ölümlerin sayısını yüzde 14 artırdı.

Araştırmayı yöneten, Nanyang Asya Çevre Okulu’ndan Doçent Steve Yim, “El Nino gibi belirli iklim olayları meydana geldiğinde, kirlilik seviyeleri yükselebilir, bu da PM 2.5 kirliliği nedeniyle daha fazla insanın erken ölebileceği anlamına gelir” dedi.

Bu durum, küresel nüfusun sağlığını korumak için hava kirliliğiyle mücadele ederken bu iklim modellerini anlama ve hesaba katma ihtiyacını vurguluyor.

Üniversite, Environment International akademik dergisinde yayımlanan çalışma hakkında yaptığı açıklamada, ince partikül maddenin 1980’den 2020’ye kadar “küresel olarak yaklaşık 135 milyon erken ölümle ilişkili olduğunu” söyledi.

PM 2.5 kirliliği temel olarak araç emisyonları, endüstriyel süreçler, orman yangınları ve toz fırtınalarından kaynaklanıyor.

Asya, 98 milyondan fazla kişiyle “PM 2.5 kirliliğine atfedilebilecek en yüksek erken ölüm sayısına” sahipken, Çin ve Hindistan ölümlerin büyük kısmını oluşturuyor.

Üniversite, Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve Japonya’da da iki milyonla 5 milyon arasında değişen önemli sayıda erken ölüm olduğunu belirtti.

Çalışmada PM 2.5 kirliliğine bağlı ölümlerin üçte birinin inme, üçte birinin kalp hastalığı ve geri kalanının da akciğerle ilgili hastalıklar ve enfeksiyonlardan kaynaklandığı tahmin edildi.

Dünya Sağlık Örgütü daha önce “ortam hava kirliliği ve evsel hava kirliliğinin birleşik etkilerinin” her yıl dünya çapında 6,7 milyon erken ölümle ilişkili olduğunu söylemişti.

Nanyang’daki araştırmacılar, havadaki ince partikül madde seviyelerini ölçmek için NASA’dan alınan uydu verilerini kullandı. Sağlık Ölçütleri ve Değerlendirme Enstitüsü’nden alınan hastalık istatistiklerini ve ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nden alınan hava durumu verilerini analiz ettiler.

40 yıldan fazla zaman ait verinin analiz edildiği çalışma, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkisine ve yaygın hava modelleriyle hava kalitesi arasındaki bağlantıya daha geniş bir bakış açısı sunuyor.

Ancak yazarlar, iklim krizinin etkisini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtti. Çalışmanın yazarlarından Profesör Joseph Sung, “İklim değişikliği ve çevrenin insan sağlığı üzerindeki etkileri, genomik ve yaşam tarzı kalıplarının etkilerinden daha az değil ve geçen onlarca yılda artıyor” dedi:

“Sağlık hizmeti sağlayıcıları bu kalıpları tanıyarak, kirlilikle ilgili rahatsızlıklar için tedavi arayan hastalardaki olası artışlara daha iyi hazırlanabilir.”

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Küresel Isınma: Her Ay Sıcaklık Rekoru Kırılıyor

Atmosferdeki sera gazlarının birikimi sonucu dünya yüzeyindeki ortalama sıcaklıkların artması olarak tanımlayabileceğimiz küresel ısınma sonucu dünyada her ay sıcaklık rekorları kırılıyor.

Massachusetts’teki Woodwell İklim Araştırma Merkezi’nden bilim insanı Jennifer Francis, mevcut artışın şimdiye kadar doğada yaşanan değişikliklerden çok daha fazla değişikliğe neden olmayacağını söyledi.

Jennifer Francis, “Sera gazı konsantrasyonları dengelenene kadar, giderek daha sık ve yoğun aşırı hava olaylarıyla birlikte sıcaklık rekorları kırmaya devam edeceğiz” dedi.

İklim bilimciler sıcaklık artışının şaşırtıcı olmadığını, ısınma eğilimlerinin, artan fosil yakıt kullanımından kaynaklanan karbondioksit birikiminden kaynaklandığını söylüyor.

Avrupa Birliği’nin iklim gözlem ajansı Copernicus, geçtiğimiz ay kayıtlara geçen en sıcak mayıs ayının yaşandığını ve bunun son bir yılın aylık rekoru olduğunu açıkladı.

Dünya Meteoroloji Örgütü de, 2024-2028 yılları arasındaki ortalama küresel sıcaklıkların, Paris görüşmelerinde kabul edilen sanayi öncesi dönemden bu yana 1,5 santigrat derece olan ısınma sınırını aşma ihtimalinin neredeyse ikide bir olduğunu tahmin etti.

“Earth System Science Data” dergisinde yayınlanan bir raporda ise, 57 bilim insanından oluşan bir grup, 2023’te Dünya’nın 2022’ye kıyasla biraz daha hızlı ısındığını tespit etti.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne (NOAA) göre, 2023’te atmosferdeki ısı tutucu gazların seviyesi tarihi zirvelere ulaştı. NOAA, özellikle insan faaliyetleriyle üretilen sera gazlarının en bol ve en önemlisi olan karbondioksitin, 2023’te 65 yıllık kayıtlardaki üçüncü en yüksek miktarda arttığını bildirdi.

Aşırı sıcaklıklar ve ani hava değişiklikleri, öngörülemez fırtınalara neden oluyor. Bu bahar Asya’da etkili olan sıcak hava dalgası Filipinler’de okulların kapanmasına neden oldu, Tayland’da insanların ölümüne yol açtı.

Geçtiğimiz ay Hindistan’ın bazı bölgelerinde haftalarca süren sıcak hava dalgaları da okulların kapatmasına ve insanların ölümüne neden olmuştu.

BM’nin daha önceki çalışmaları, Dünya’nın ekosisteminde büyük değişikliklerin 1,5 ila 2 santigrat derece ısınma arasında başlama olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor; buna gezegenin mercan resiflerinin, Kuzey Kutbu deniz buzunun, bazı bitki ve hayvan türlerinin nihai kaybı ve insanları öldüren ve altyapıya zarar veren daha da kötü aşırı hava olayları da dahil.

Massachusetts’teki Woodwell İklim Araştırma Merkezi’nden bilim insanı Jennifer Francis, mevcut artışın şimdiye kadar doğada yaşanan değişikliklerden çok daha fazla değişikliğe neden olmayacağını söyledi.

İklim bilimciler, iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarını engellemek için fosil yakıt kullanımının aşamalı olarak azaltılması ve yenilenebilir enerjinin daha fazla kullanılması gerektiğini düşünüyor. Küresel ısınmaya en olumsuz etkiyi, fosil yakıtlar (petrol, gaz ve kömür) yapıyor.

Francis, “Sera gazı konsantrasyonları dengelenene kadar, giderek daha sık ve yoğun aşırı hava olaylarıyla birlikte sıcaklık rekorları kırmaya devam edeceğiz” dedi.

BM’den kömür, petrol ve doğal gaz reklamlarına yasak çağrısı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, dünyayı iklim krizinin yıkıcı etkilerinden kurtarmak için fosil yakıt şirketlerinin reklamlarının yasaklanması gerektiğini söyledi.

Guterres, Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı konuşmasında kömür, petrol ve gaz şirketlerini iklim değişikliği konusunda onlarca yıldır gerçeği çarpıtan ve halkı yanıltan “iklim kaosunun mafya babaları” olarak nitelendirdi.

Tütün reklamlarının halk sağlığına etkisi nedeniyle yasaklanmasına benzer şekilde, fosil yakıtlar için de bir yasağın uygulanması gerektiğini belirten Guterres tüm ülkeleri, medya ve teknoloji kurumlarını fosil yakıtların reklamlarından acilen uzaklaşmaya çağırdı.

BM Genel Sekreteri konuşmasında küresel ısınmanın önemli bir bölümünden sorumlu olan fosil yakıt endüstrisine bugüne kadar yaptığı en sert eleştiriyi yöneltti.

Guterres’in sözleri gezegenimizin rekor düzeyde ısındığını gösteren yeni çalışmaların ardından geldi. AB’nin iklim hizmetlerinden elde edilen veriler, son 12 ayın her birinin, yılın o dönemi için yeni bir küresel sıcaklık rekoru kırdığını doğruluyor.

Paylaşın

İklim Krizi: 2023 Yılında Türkiye 47 Gün Aşırı Sıcak Yaşadı

İklim krizinin etkisiyle, bölgeler özelinde yaşayan insanların maruziyetini referans alarak ve tüm nüfusun ortalaması alınarak yapılan hesaplamaya göre, Türkiye, 2023 yılında 47,6 gün aşırı sıcak yaşadı.

İklim krizinin etkisi olmasaydı bu sayı 18,8 gün olacaktı. 1991 – 2020 döneminde, yerel bölgeler özelinde gözlemlenen sıcaklıkların yüzde 90’ından daha sıcak gerçekleşen gün sayısı, aşırı sıcak gün sayısı olarak ifade ediliyor.

Climate Central, World Weather Attribution (WWA) ve Kızılhaç Kızılay İklim Merkezi, sıcak hava dalgaları ve dünya genelinde aşırı sıcaklara maruz kalan insan sayısına ilişkin dün (28 Mayıs) yeni bir rapor yayımladı.

Rapor, dünyanın kayıtlara geçen en sıcak yılı olan 2023 ve küresel sıcaklıkların rekor kırdığı art arda 11 ay (Haziran 2023 – Nisan 2024) boyunca aşırı sıcak olaylarını inceliyor ve insan kaynaklı iklim krizinin milyarlarca insan için tehlikeli aşırı sıcakları artırdığını ve sıcak hava olaylarını daha uzun ve daha olası hale getirdiğini ortaya koyuyor.

Raporda, 1991-2020 döneminde, yerel bölgeler özelinde gözlemlenen sıcaklıkların yüzde 90’ından daha sıcak gerçekleşen gün sayısı, aşırı sıcak gün sayısı olarak ifade ediliyor.

Raporda öne çıkan bulgular şöyle: “12 aylık dönemde, 6,3 milyar insan (küresel nüfusun yaklaşık yüzde 78’i), insan kaynaklı iklim krizi nedeniyle en az iki kat daha olası hale gelen en az 31 gün aşırı sıcak yaşadı.

Son 12 ayda, dünya genelinde, insan kaynaklı iklim krizi, iklim krizinin olmadığı bir dünyada yaşanacak olan aşırı sıcaklara ortalama 26 gün daha ekledi.

World Weather Attribution kriterlerini kullanan çalışma, 90 farklı ülkede 76 aşırı sıcak dalgası tespit etti. Bu olaylar milyarlarca insanı risk altında bıraktı.”

Raporda Türkiye’den de veriler yer alıyor. İklim krizinin etkisiyle, bölgeler özelinde yaşayan insanların maruziyetini referans alarak ve tüm nüfusun ortalaması alınarak yapılan hesaplamaya göre, Türkiye 2023 yılında 47,6 gün aşırı sıcak yaşadı. İklim krizinin etkisi olmasaydı bu sayı 18,8 gün olacaktı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Türkiye’nin Geneli İçin ‘Çok Şiddetli Kuraklık’ Alarmı

Türkiye genelinde yağışlar nidan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 67, normaline göre ise yüzde 50 oranında azaldı. Meteorolojik kuraklık haritalarında Türkiye’nin büyük bölümünde ‘olağanüstü’ ve ‘çok şiddetli kuraklık’ alarmı verildi.

Haber Merkezi / Tüm bölgeler normalinin altında yağış alırken, en fazla azalma gösteren bölge yüzde 84 ile Karadeniz oldu. Bölgenin 2024 yılı Nisan ayı yağışları son 64 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti. En az yağış 8,5 kilogram ile Ardahan’da kaydedilirken, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize, Trabzon, Bayburt, Artvin ve Ardahan’da son 64 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) Nisan ayının yağış raporunu açıkladı. Rapora göre, Türkiye geneli nisan ayı yağışı normalinin ve geçen yıl nisan ayı yağışının altında gerçekleşti. 2024 yılı Nisan ayı yağışı 28.5 mm, nisan ayı normali (1991-2020) 57.5 mm, 2023 yılı Nisan ayı yağışı 86.8 mm’dir. Yağışlar normaline göre yüzde 50 ve geçen yıl nisan ayı yağışlarına göre yüzde 67 azaldı.

Nisan yağışları Bilecik, Bursa, Kastamonu, Samsun, Amasya, Tokat, Giresun, Rize, Trabzon Rize, Artvin, Ardahan, Burdur, Afyonkarahisar, Denizli ve Antalya sahil kesiminde yer yer yüzde 80’in üzerinde azalma gösterirken, İstanbul Avrupa yakası, Kırklareli, Çanakkale ve Mersin Mut çevrelerinde yüzde 60’ı aşan artışlar kaydedilmiştir. Bölge genelinde tüm bölgeler normalinin altında yağış almış, en fazla azalma gösteren bölge yüzde 70 ile Karadeniz Bölgesi olmuştur. Bölgenin 2024 yılı nisan ayı yağışları son 64 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti.

İl geneli yağışlarda en fazla yağış 95.7 mm ile Hakkari, en az yağış 8.5 mm ile Ardahan’da kaydedilirken, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize, Trabzon, Bayburt, Artvin ve Ardahan’da son 64 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir. İllerimiz içinde normaline göre en fazla azalma yüzde 85 ile Artvin ve Ardahan’da, en fazla artma ise yüzde 16 ile Çanakkale’de meydana geldi.

Türkiye genelinde nisan ayında ortalama 5.9 yağışlı gün görülmüştür (1991-2020 normali 10.8 gün). Yağışlı gün sayıları Ege Bölgesi, İç Anadolu’nun ve Akdeniz Bölgesi’nin batısı, Bolu, Bursa, Bilecik, Mersin, Şanlıurfa, Mardin, Bingöl, Siirt, Şırnak ve Artvin çevrelerinde 5 günün altına düşerken, Edirne, Kırklareli, Samsun, Ordu ve Trabzon çevrelerinde 10-15 gün aralığında gerçekleşti.

Marmara: Bölgenin nisan ayı yağışı 39.3 mm, normali 51.9 mm ve 2023 yılı Nisan yağışı 94.5 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 24, 2023 yılı Nisan ayı yağışına göre yüzde 58 azalma gerçekleşti.

Ege: Bölgenin nisan ayı yağışı 24.7 mm, normali 54.0 mm ve 2023 yılı Nisan ayı yağışı 74.2 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 54, 2023 yılı Nisan ayı yağışına göre yüzde 67 azalma gerçekleşti.

Akdeniz: Bölgenin nisan ayı yağışı 23.0 mm, normali 53.5 mm ve 2023 yılı Nisan ayı yağışı 76.9 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 57, 2023 yılı Nisan ayı yağışına göre yüzde 70 azalma gerçekleşti.

İç Anadolu: Bölgenin nisan ayı yağışı 21.4 mm, normali 45.5 mm ve 2023 yılı Nisan ayı yağışı 60.2 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 53, 2023 yılı Nisan ayı yağışına göre yüzde 65 azalma gerçekleşti.

Karadeniz: Bölgenin nisan ayı yağışı 16.9 mm, normali 56.2 mm ve 2023 yılı Nisan ayı yağışı 102.3 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 70, 2023 yılı Nisan ayı yağışlarına göre yüzde 84 azalma gerçekleşti.

Doğu Anadolu: Bölgenin nisan ayı yağışı 40.4 mm, normali 74.3 mm ve 2023 yılı Nisan ayı yağışı 116.4 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 46, 2023 yılı Nisan ayı yağışlarına göre yüzde 65 azalma gerçekleşti.

Güneydoğu Anadolu: Bölgenin nisan ayı yağışı 43.9 mm, normali 62.4 mm ve 2023 yılı Nisan ayı yağışı 69.0 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 30, 2023 yılı Nisan ayı yağışına göre yüzde 36 azalma gerçekleşti.

Paylaşın

Küresel Isınma: ‘En Sıcak Nisan’ Yaşandı

Geçtiğimiz nisan ayı, tüm dünyada kaydedilen en sıcak nisan ayı oldu. Nisan ayı ile birlikte geride kalan son 12 ay, dünyada şimdiye kadar kaydedilen en sıcak 12 aylık dönem oldu.

Avrupa Birliği’nin (AB) Copernicus uydu izleme sistemiyle yapılan ölçümlere göre, geçen ayın şimdiye kadar küresel olarak kaydedilen “en sıcak Nisan” olduğu bildirildi. Copernicus’tan yapılan açıklamada, geçen ayın ortalama yüzey hava sıcaklığının 15,03 derece ölçüldüğü, bu ölçümün ocak için 1991-2020 ortalamasının 0,67 derece üzerinde olduğu aktarıldı.

Geçen ayın şimdiye kadar küresel olarak kaydedilen “en sıcak nisan” olduğu bilgisine yer verilen açıklamada, ayrıca son 12 ayın üst üste kaydedilen en sıcak aylar olduğu kaydedildi.

Açıklamada, son 12 aydaki (Mayıs 2023-Nisan 2024) küresel ortalama sıcaklığın 1991-2020 ortalamasının 0,73 santigrat derece üzerinde ölçüldüğü bildirildi. Ayrıca sıcaklıkların en çok Doğu Avrupa bölgesinde ortalamanın üzerinde görüldüğü ifade edildi.

Dünya genelindeki duruma da yer verilen açıklamada Avrupa dışında, sıcaklıkların Kuzey Amerika’nın kuzey ve kuzeydoğusunda, Grönland’da, Doğu Asya’da, Ortadoğu’nun kuzeybatısında, Güney Amerika’nın bazı kısımlarında ve Afrika’nın büyük bölümünde ortalamanın üzerinde seyrettiği kaydedildi.

Deniz yüzeyi sıcaklıklarının aylar boyunca rekor düzeyde seyretmesi gibi bazı durumlar, bilim insanlarını, insan faaliyetlerinin iklim sisteminde “bardağı taşıran” bir etki yaratıp yaratmayacağını araştırmaya yöneltti.

Biliminsanları, iklim değişikliğinin Nisan ayında Afrika’nın Sahel bölgesinde binlerce ölüme neden olan yeni bir sıcak hava dalgası dahil olağanüstü hava koşullarına neden olduğunu doğrulamıştı.

Sıcaklık artışının sınırı olarak belirlenen 1,5 derece, bilim insanlarının ısınma sonucunda ortaya çıkabilecek ölümcül sıcaklık, sel felaketleri ve ekosistemlerin geri dönülemez şekilde zarar görmesi gibi en feci sonuçlardan kaçınılmasını sağlayacağını söylediği seviyeydi.

Ortalama küresel sıcaklığın on yıllar boyunca artışını dikkate alan bu sınır, teknik olarak henüz aşılmadı. Ancak bu hedefin artık gerçekçi olmadığını savunan kimi bilim insanları, hükümetleri hedefin aşılmasını sınırlandırmak için CO2 emisyonlarını daha hızlı azaltmaya çağırıyor.

C3S’nin veri seti 1940 yılına kadar uzanıyor. Biliminsanları, diğer verilerle çapraz kontrol yaparak geçen ayın, sanayi öncesi dönemden bu yana en sıcak Nisan ayı olduğunu doğruladı.

“Isınmanın ana nedeni fosil yakıt emisyonlar”

Londra’daki Imperial College Grantham Enstitüsü’nden iklim bilimci Friederike Otto, yakın zamanda konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Isınmanın ana nedeni fosil yakıt emisyonlarıdır” demişti.

Otto, bu emisyonların azaltılmaması halinde gezegenin ısınmaya devam edeceğini ve bunun da daha fazla kuraklığa, yangına, sıcak hava dalgalarına ve şiddetli yağışlara yol açacağını söylemişti.

Woodwell İklim Araştırma Merkezi’nden bilim insanı Jennifer Francis de, “Ancak denizdeki yapay sıcak dalgalarla birleşimi bu rekorları çok nefes kesici hale getirdi” demişti. Francis, El Nino’nun zayıflamasıyla birlikte, her ay küresel ortalama sıcaklıkların aşıldığı marjların düşeceğini söylemişti.

Francis, “Atmosferdeki sera gazı birikintileri yükselmeyi durdurana kadar gidişat değişmeyecek” demişti ve eklemişti: Bu da fosil yakıtları yakmayı bırakmamız, ormansızlaşmayı durdurmamız ve gıdalarımızı mümkün olan en kısa sürede daha sürdürülebilir bir şekilde yetiştirmemiz gerektiği anlamına geliyor.

Paylaşın

Küresel Isınma: Mart Ayında Sıcaklık Rekoru Kırıldı

Geçtiğimiz mart ayı, tüm dünyada kaydedilen en sıcak mart ayı oldu. Mart ayı ile geride kalan son 12 ayın, dünyada şimdiye kadar kaydedilen en sıcak 12 aylık dönem olduğu belirtildi.

İklim bilimci Friederike Otto, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Isınmanın ana nedeni fosil yakıt emisyonlarıdır” dedi. Otto, bu emisyonların azaltılmaması halinde gezegenin ısınmaya devam edeceğini ve bunun da daha fazla kuraklığa, yangına, sıcak hava dalgalarına ve şiddetli yağışlara yol açacağını söyledi.

Rusya’nın son yılların en kötü sel felaketiyle sarsılması ve Avustralya, Brezilya ile Fransa’nın bazı bölgelerinin olağanüstü yağışlı bir mart ayı geçirmesinde bu durumun rol oynadığı düşünülüyor.

Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi’ne (C3S) göre, geçtiğimiz Mart, tüm dünyada kaydedilen en sıcak mart ayı oldu. İklim servisi tarafından yayınlanan aylık bültende, geçen ayın ortalama yüzey hava sıcaklığının 14,14 derece olduğu belirtildi.

İklim Değişikliği Servisi ayrıca, Mart ile geride kalan son 12 ayın, dünyada şimdiye kadar kaydedilen en sıcak 12 aylık dönem olduğunu belirtti. Nisan 2023’ten Mart 2024’e kadar küresel ortalama sıcaklık, 1850-1900 yıllarındaki sanayi öncesi dönemdeki ortalamanın 1,58 derece üzerinde kaydedildi.

C3S direktör yardımcısı Samantha Burgess AFP’ye verdiği demeçte, denizlerdeki durumun karadan daha “az şok edici” olmadığını belirterek şubat ayının ardından mart ayında da küresel okyanus yüzey sıcaklığı rekorunun kırıldığını ifade etti.

Bu rekorun “inanılmaz derecede sıra dışı” olduğunu da sözlerine ekleyen Burgess, ısınan okyanusların atmosfere daha fazla nem salmasından dolayı şiddetli rüzgarlar ve kuvvetli yağmurlar gibi giderek düzensizleşen hava koşullarının artışını sürdürmesinin “kuvvetle muhtemel” olduğunu vurguladı.

2023 ise, 1850’den beri tutulan küresel sıcaklık kayıtlarında dünyanın en sıcak yılı oldu. Yüksek sıcaklıklar bu yıl başında Venezuela’da çok sayıda orman yangınına, Güney Afrika’da ise kuraklığa ve milyonlarca insanın açlıkla karşı karşıya kalmasına neden oldu.

C3S, aşırı sıcaklığın birincil nedeninin insan kaynaklı sera gazı emisyonları olduğunu açıklarken, sıcaklıkları yükselten diğer faktörler arasında Büyük Okyanus’ta yüzey sularını ısıtan hava dalgası El Nino’nun da yer aldığını belirtti. C3S, El Nino’nun Mart ayında hafiflediğini ancak buna rağmen, dünyanın ortalama deniz yüzeyi sıcaklığının rekor seviyeye ulaştığını bildirdi.

Londra’daki Imperial College Grantham Enstitüsü’nden iklim bilimci Friederike Otto, “Isınmanın ana nedeni fosil yakıt emisyonlarıdır” dedi. Otto, bu emisyonların azaltılmaması halinde gezegenin ısınmaya devam edeceğini ve bunun da daha fazla kuraklığa, yangına, sıcak hava dalgalarına ve şiddetli yağışlara yol açacağını söyledi.

Woodwell İklim Araştırma Merkezi’nden bilim insanı Jennifer Francis, “Ancak denizdeki yapay sıcak dalgalarla birleşimi bu rekorları çok nefes kesici hale getirdi” dedi. Francis, El Nino’nun zayıflamasıyla birlikte, her ay küresel ortalama sıcaklıkların aşıldığı marjların düşeceğini söyledi.

Francis, “Atmosferdeki sera gazı birikintileri yükselmeyi durdurana kadar gidişat değişmeyecek” dedi ve ekledi: Bu da fosil yakıtları yakmayı bırakmamız, ormansızlaşmayı durdurmamız ve gıdalarımızı mümkün olan en kısa sürede daha sürdürülebilir bir şekilde yetiştirmemiz gerektiği anlamına geliyor.

Paylaşın

Dünya Meteoroloji Örgütü: 2023 Yılında Sıcaklık Rekoru Kırıldı

Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) Genel Sekreteri Celeste Saulo, “2023’te yaşadıklarımız, özellikle de okyanuslardaki eşi görülmemiş ısınma, buzulların erimesi ve Antartika deniz buzunun kaybı çok endişe verici” dedi.

İnsanlık için mücadele edilmesi gereken en önemli sorunun gıda güvenliği ve biyolojik çeşitliliğin kaybı ile bağlantılı olan iklim krizi olduğunu vurgulayan Celeste Saulo, iklim değişikliğinden kaynaklanan tehlikelerin 2023 yılında da çok sayıda insanı göçe zorladığını da dile getirdi.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, iklim değişikliği konusunda gerek sıcaklıklardaki artış gerekse etkilerinde tüm alarm zillerinin çaldığını dile getirdi.

BM’ye bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) 2023 İklim Raporu’nu değerlendiren Guterres, bulguların geçen yıl Ocak ile Aralık ayları arasındaki dönemin hava sıcaklıklarının kayıt altına alınmasından bu yana dünya üzerinde en sıcak dönem olduğunu ortaya koyduğunu aktardı. Guterres, sanayi öncesi döneme kıyasla 2023 yılında ısı artışının küresel çapta 0,12’lik artı ya da eksi yanılma payı ile 1,45 arttığının tespit edildiğini dile belirtti.

2015 yılında uluslararası toplumun üzerinde mutabık kaldığı Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmanın sanayi öncesi döneme göre 1,5 dereceyi aşmamasını öngörüyordu.

WMO raporuna göre sadece 2023 yılı bugüne dek kaydedilen en sıcak sene olmakla kalmadı, aynı zamanda son on yıllık dönem de yine bugüne dek görülen en sıcak on yıllık dönem olarak tarihe geçti.

WMO raporunda okyanuslarla ilgili de endişe verici durum aktarılıyor. Sıcak hava dalgalarının okyanuslardaki ekosisteme ve besin sistemine zarar verdiğine işaret edilen raporda, 2023 yılında okyanusların yüzde 90’ından fazla bir bölümünün yılın belli bir döneminde aşırı sıcak hava dalgası etkisine girdiği belirtildi.

Buzullarda yaşanan erime de yine tarihi boyutlara ulaşmış durumda. Raporda yer alan bu konuyla ilgili ilk veriler, 1950’lerden bu yana en büyük buzul kaybına işaret ediyor. Özellikle Kuzey Amerika’nın batısında ve Avrupa’daki buzullarda yaşanan büyük oranlı erime, söz konusu veride etkili olmuş durumda.

Deniz suyunun donması sonucu ortaya çıkan deniz buzunun Antartika’daki mevsimsel yayılımı da 2023 yılında yine hava sıcaklığı kayıtlarına başlandığı günden bu yana en düşük seviyede kaldı. Geçen sene oluşan deniz buzu, 2022’ye oranla yaklaşık bir milyon kilometrekare daha az bir alana yayılabildi.

“2023’te yaşadıklarımız, özellikle de okyanuslardaki eşi görülmemiş ısınma, buzulların erimesi ve Antartika deniz buzunun kaybı çok endişe verici” diyen WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, insanlık için mücadele edilmesi gereken en önemli sorunun gıda güvenliği ve biyolojik çeşitliliğin kaybı ile bağlantılı olan iklim krizi olduğunu vurguladı.

Saulo, iklim değişikliğinden kaynaklanan tehlikelerin 2023 yılında da çok sayıda insanı göçe zorladığını da dile getirdi.

Paylaşın