Goldman Sachs’dan Müşterilerine “Türk Bankaları” Uyarısı

Müşterilerine gönderdiği bir yazılı bildiride, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Türk bankalarına karşı “temkinli” olduklarını söyleyen Goldman Sachs, ükümetin Kasım ayından itibaren faizde düşüş yönünde sürdürdüğü ekonomik politikalarının ardından bankaların olası faiz artışlarına karşı daha savunmasız olduğu belirtti.

Goldman Sachs, faizde yapılan düşüşlerin ardından bankaların daha kısa vadeli borç vermeye başladığını ve kendilerini böylece koruduğunu söyledi.

ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs, Türk bankalarına karşı ihtiyatlı olunması gerektiğini ve seçim sonrası olası faiz artışının halka açık banka hisselerini diğer hisse senetlerine göre daha savunmasız hale getirebileceğini belirtti.

Ekonomim’in haberine göre müşterilerine yolladığı notta Türkiye’de bulunan bankalara karşı ‘ihtiyatlı’ yaklaşılması gerektiğini tavsiye eden Goldman Sachs analistleri, 14 Mayıs seçimlerinin ardınından olası bir faiz artırımı sonrası, halka açık banka hisselerinin diğer hisse senetlerine göre daha savunmasız olabileceğini ifade etti.

Goldman Sachs, müşterilerine yazdığı notta, Türk bankalarının tarihsel olarak yüksek faiz oranlarından yararlandığını, ancak hükümetin düşük faiz oranlarını tercih ederek politika değişikliğine gitmesinin ardından, bankalara piyasaya düşük orandan borç vermeleri için yeni kurallar getirildiğini ve dolayısıyla yeni getirilen bu kuralların bankaların dinamik ve geleneklerinde bozulmaya yol açtığı belirtildi.

Türkiye’de bankaların son gelişmelerle birlikte kısa vadeli borç vermeye daha istekli olduklarının altını çizen Wall Street bankası, Kur Korumalı Mevduat hesaplarındaki faiz üst sınırının kaldırılmasına rağmen bankaların olası bir faiz etkisinden etkilenme riskini artırdığını söyledi.

Paylaşın

FED, Politika Faizini Son 16 Yılın En Yüksek Seviyesine Çekti

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası (FED) gecelik politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 5-5.25 aralığına çekti. Böylece FED’in politika faizi son 16 yılın en yüksek seviyesine çıktı.

FED, mart ayında da 25 baz puanlık faiz artırımı kararı almıştı. Oybirliğiyle alınan son kararla beraber son 10 toplantıda politika faizini toplamda 500 baz puan artırmış oldu.

FED, bu kararla önümüzdeki dönemde faiz oranlarında artışa ara verebileceğinin sinyalini de verdi.

FED’in bu şekilde ABD’de son dönemde batan bankalardan kaynaklanan risklerin değerlendirilmesi, borç tavanına ilişkin siyasi tıkanıklığın aşılması ve enflasyonun seyrinin değerlendirilmesi amacıyla yetkililere zaman kazandırmayı amaçladığı belirtiliyor.

Karar ne anlama geliyor?

FED karara ilişkin yaptığı açıklamada, faiz oranlarını arttırmayı durdurduğu 2006 yılında kullandığı dile benzer bir dil kullanarak, “politikanın sıkılaştırılmasına yönelik hangi ilave adımların uygun olabileceğinin belirlenmesi konusunda yetkililerin ekonomi, enflasyon ve mali piyasaların önümüzdeki hafta ve aylarda nasıl davranacaklarını izleyeceklerini” belirtti.

Açıklamada kullanılan bu ifadeler, ABD Merkez Bankası’nın Haziran ayında yapacağı politika toplantısında faiz oranlarını sabit tutacağına ilişkin bir garanti vermiyor.

FED’in açıklamasında enflasyonun yüksek seyretmeye devam ettiği ve istihdamda elde edilen kazanımların hala güçlü bir hızda ilerlemeyi sürdürdüğü belirtildi.

ABD Merkez Bankası, ekonomik büyüme sürse de son gelişmelerin hem aileler hem de şirketler için daha sıkı kredi koşullarını beraberinde getirebileceğini ve ekonomik faaliyet, işe alım ve enflasyonun etkilenebileceğini kaydetti.

ABD’de bazı bankaların batmasının ardından baş gösteren risklerin yanısıra, Kongre’de Cumhuriyetçiler ve Demokrat Başkan Joe Biden arasında borç limitine ilişkin yaşanan anlaşmazlığın, FED’in mali koşulları daha da sıkılaştırmaya çalışma konusunda daha ihtiyatlı davranmasına neden olduğu belirtiliyor.

Powell’dan kararlılık mesajı

FED Başkanı Jerome Powell faiz kararının ardından yaptığı açıklamada, bankacılık sektöründe koşulların iyileştiğini, ABD’de bankacılık sektörünün sağlam ve dayanıklı olduğunu, bu süreçten doğru dersleri çıkarma konusunda da kararlı olduklarını vurguladı.

Enflasyon baskısının sürdüğünü belirten Powell, enflasyonun yüzde 2’ye çekilmesi konusunda kararlı olduklarının altını çizdi.

FED Başkanı Powell, fiyat istikrarı olmadan güçlü ve sürdürülebilir bir iş gücü piyasası sağlanamayacağını belirtti.

Önümüzdeki dönemde hangi para politikalarının benimseneceğinin gelişmelere bağlı olacağını vurgulayan Powell, faiz oranı konusundaki kararların da her toplantıda bu gelişmelere göre değerlendirilerek alınacağının altını çizdi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

BDDK Duyurdu: Bankaların Karı Yüzde 70 Arttı

Bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü Mart itibarıyla 2022 sonuna kıyasla yüzde 10,4 artarak 15,8 trilyon liraya yükseldi. Sektörün toplam net kârı ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 70 oranında artarak 107,2 milyar liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Martta 2022 sonuna kıyasla, sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler yüzde 12,4 artarak 8 trilyon 517 milyar 429 milyon liraya, menkul değerler toplamı yüzde 15,6 yükselerek 2 trilyon 740 milyar 470 milyon liraya çıktı.

Bankaların kaynakları içinde en büyük fon kaynağı durumunda olan mevduat Martta 2022 sonuna göre yüzde 12,3 artarak 9 trilyon 956 milyar 251 milyon liraya yükseldi.

Sektörün mart sonu itibarıyla dönem net karı 107 milyar 245 milyon lira, sermaye yeterliliği standart oranı yüzde 17,67 seviyesinde gerçekleşti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türk Bankacılık Sektörünün Konsolide Olmayan Ana Göstergeleri Mart 2023 raporunu yayımlandı.

Buna göre, Mart’ta bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 15 trilyon 844 milyar 348 milyon lira düzeyinde gerçekleşti. Sektörün aktif toplamı 2022 sonuna göre 1 trilyon 496 milyar 958 milyon lira artış kaydederken, bunun oransal karşılığı yüzde 10,4 oldu.

Mart’ta 2022 sonuna kıyasla, sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler yüzde 12,4 artarak 8 trilyon 517 milyar 429 milyon liraya, menkul değerler toplamı yüzde 15,6 yükselerek 2 trilyon 740 milyar 470 milyon liraya çıktı. Bu dönemde, kredilerin takibe dönüşüm oranı da yüzde 1,82 seviyesinde gerçekleşti.

Bankaların kaynakları içinde en büyük fon kaynağı durumunda olan mevduat, Mart’ta 2022 sonuna göre yüzde 12,3 artarak 9 trilyon 956 milyar 251 milyon liraya yükseldi.

Aynı dönemde öz kaynak toplamı yüzde 13,5 artışla 1 trilyon 596 milyar 91 milyon liraya ulaştı. Sektörün Mart sonu itibarıyla dönem net kârı 107 milyar 245 milyon lira, sermaye yeterliliği standart oranı yüzde 17,67 seviyesinde gerçekleşti.

Paylaşın

Dev Bankadan TL Uyarısı: Seçim Öncesi Pozisyonları Kapatın

İsviçre merkezli bankacılık grubu Swissquote, müşterilerine Türk Lirası uyarısında bulundu: Seçim öncesi pozisyonları kapatın, 5-15 Mayıs arası Türk Lirası alım-satımı yapmayacağız.

Banka, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi nedeniyle oynaklığın artabileceği beklentisiyle 5-15 Mayıs tarihleri arasında Türk Lirası ile diğer para birimleri arasında alım-satım yapmayacağını duyurdu.

Bloomberg ajansının haberine göre müşterilere gönderilen yazıda, “Bu dönemde piyasa dalgalanmalarına bağlı riskleri azaltmak için, tüm TL pozisyonları 5 Mayıs’a (17:00 CET) kadar kapatmanızı rica ederiz. Swissquote, bu kapanış saatinden sonra kalan tüm açık pozisyonları kapatacak” denildi.

Swissquote’a göre Türkiye’de yıllardır uygulanan düşük faiz politikası, derin negatif faizler ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından TL’nin değerini sabit tutmak için piyasaya yapılan ciddi müdahale, TL’nin olması gereken yerden daha yukarıda ticaretinin yapılmasına neden oluyor.

Bankadan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimleri kaybedeceği senaryonun piyasalarda fiyatlandığı belirtildi.

Böyle bir durumda yeni hükümetin gevşek para politikasına ve sıkı döviz müdahalesine son vermesinin ve TL’yi serbest bırakmasının beklendiği aktarıldı.

Bunun da TL’nin ani ve büyük bir değer kaybı yaşamasına yol açabileceği aktarıldı.

Swissquote Group Holding SA, çevrimiçi finans ve ticaret hizmetleri sağlama konusunda uzmanlaşmış bir İsviçre bankacılık grubudur.

Grubun hisseleri 29 Mayıs 2000 tarihinden beri SIX Swiss Exchange’de “SQN” sembolü ile işlem görmektedir. Grubun merkezi İsviçre’nin Gland şehrinde bulunmaktadır. Grubun Aralık 2022 itibarıyla 1040 çalışanı bulunmaktadır.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Net Eski -49,5 Milyar Dolar

Merkez Bankası’nın net rezervi 3,7 milyar dolarlık düşüşle 8,3 milyar dolara gerilerken, swap hariç net rezerv de 3,2 milyar dolarlık düşüşle -49,5 milyar dolar oldu. Net rezervde son 9 ayın en düşük seviyesine ulaşıldı.

Haber Merkezi / 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri öncesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervlerinde dikkat çeken düşüş geçen hafta da devam etti.

Bankanın brüt rezervi geçen hafta 5,4 milyar dolarlık düşüşle 116,1 milyar dolara geriledi. Bu rakam, son beş ayın en düşük seviyesi oldu.

Bankanın net rezervi 3,7 milyar dolarlık düşüşle 8,3 milyar dolara gerilerken, swap hariç net rezerv de 3,2 milyar dolarlık düşüşle -49,5 milyar dolara geriledi. Net rezervde son 9 ayın en düşük seviyesine ulaşıldı.

20 Nisan itibarıyla TCMB’nin rezervlerinde yurt içi bankalardan aldığı 33,8 milyar dolarlık, yabancı merkez bankalarından aldığı 24 milyar dolarlık döviz ve altın bulunuyor.

TCMB’nin swap ve Hazine dövizi hariç net döviz pozisyonu da 26 Nisan’da -67,5 milyar dolarla tarihi düşük seviyeye geriledi ve brüt rezervdeki düşüşün bu hafta da devam ettiğine işaret etti.

TCMB’nin altın rezervi de son haftalarda hızla geriliyor. 3 Mart 2023 tarihi itibarıyla 844 ton olan TCMB’nin brüt altın rezervi, 20 Nisan’da 768,3 tona kadar geriledi. 7 haftalık düşüş 71,7 ton, 20 Nisan haftasındaki düşüş 28,1 ton oldu.

TCMB son yıllarda altın rezervini dünyada en çok artıran merkez bankaları arasında yer alıyordu ancak mart başından itibaren tablo değişti.

Öte yandan, yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatı geçen hafta 907 milyon dolar artışla 188,8 milyar dolara yükseldi. Parite etkisinden arındırılmış veride ise artış 1,9 milyar dolar oldu.

Bunun 839 milyon dolarlı gerçek kişilerden, 1,1 milyar dolarlı şirketlerden kaynaklandı. Kur korumalı mevduat hacmi de geçen hafta 89,2 milyar TL’lik artışla 1 trilyon 980 milyar TL’ye ulaştı.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 8,5 Seviyesinde Tuttu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 8,5 seviyesinde tuttu. Şubat ayında yapılan toplantıda politika faizini 50 baz puan düşüren TCMB, geçtiğimiz ay da faizi sabit tutmuştu.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 14 Mayıs Seçimleri öncesindeki son Para Politikası Kurulu (PPK), TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu başkanlığında toplandı. Toplantı sonrasında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulduğu açıklandı.

Karar metninde şu ifadeler yer aldı:

“Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmekte, birbirini takip eden banka iflaslarının tetiklediği finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğu gözlenmektedir.

Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.

Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte, takas anlaşmaları ve yeni likidite imkânları ile finansal istikrarı öncelikleyen eşgüdümlü adımlar atılmaktadır. Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.

Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte, orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir.

Öncü göstergeler deprem bölgesinde ekonomik faaliyetin beklenenden hızlı toparlandığını göstermektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı yüksek seyrederken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.

Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.

Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte, depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir.

Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır.

Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.”

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat Sahibi Zarar Ediyor

İktidarın Türk Lirası’ndaki birikimleri döviz kurlarındaki değişimlere karşı korumak için uyguladığı Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) mevuat sahibinin zarar ettiği ortaya çıktı. 

Kur korumalı mevduat hesaplarının büyüklüğü 14 Nisan haftası itibariyle 1.9 trilyon liraya ulaştı. Bugün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 21 Nisan haftası itibariyle yeni veriyi açıklayacak. Her ne kadar bayram tatili nedeniyle kısa bir hafta olsa da KKM hesaplarındaki yükselişin sürmesi bekleniyor.

Bankalararası piyasa ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) döviz kuru fiyatları ile serbest piyasa ve bankalardan satış fiyatları arasında açılan makas kur korumalı mevduatta da yatırımcının zarar etmesine neden oluyor. 3 ay önce 10 bin dolarlık KKM hesabı yapan tasarruf sahibi dün vade sonu eline geçen TL ile serbest piyasadan 9533 dolar, bankadan ise ortalama 9468 dolar alabildi.

Ekonomi gazetesinden Şebnem Turhan’ın haberine göre, son dönemde dövize artan talebe karşılık bankalararası piyasa ile banka ve serbest piyasa döviz satış fiyatları makası 1 lirayı aştı. Yüzde 5-6 seviyesinde oluşan bu fark son haftalarda rekor üstüne rekor kıran kur korumalı mevduatı tercih eden mevduat sahiplerini de olumsuz etkiliyor. KKM mevduatlarının vadesi dolduğunda TL ödemeleri Merkez Bankası’nın vade sonu gün için ilan ettiği döviz kuru fiyatından gerçekleşiyor.

Tasarruf sahibi vade sonunda aldığı TL ile serbest piyasa ve bankalardan döviz alımı yapmaya kalktığında ise aynı miktar dövizi alması mümkün değil. 3 ay önce 10 bin dolar karşılığı KKM hesabı açan bir tasarruf sahibi dün itibariyle KKM’den Merkez Bankası’nın ilan ettiği kur ile 194 bin 300 lira kazanıyor. Ancak serbest piyasada dolar/TL 20.38’den işlem görüyor. Yani 3 ay sonra 10 bin dolar yerine mevduat sahibi sadece 9533 dolar alabiliyor. 3 aylık zararı 467 dolar oluyor.

Kur korumalı mevduat hesabı için bankalar Merkez Bankası’nın ilan ettiği döviz kuru üzerinden işlem yapıyor. 3, 6 ve 12 ay vadelerde kur korumalı mevduat hesapları açılabiliyor. Ve dövizdeki fiyat değişimlerine göre bankaların faiz oranı düşük kalırsa Merkez Bankası veya Hazine farkı kapatıyor. KKM’ye girdiğiniz gün elinizdeki döviz miktarı veya TL’nizin o gün alabildiği döviz miktarını vade sonunda size banka geri ödemeyi taahhüt ediyor. 10 bin dolar veya 10 bin doların o günkü TL karşılığını KKM hesabına yatırdığınızda vade sonunda size banka yine 10 bin doların TL karşılığını ödüyor.

Bankaların döviz kurunda hem alım satım hem de bankalararası piyasaya göre daha yüksek fiyat uygulaması sonrasında serbest piyasada da döviz fiyatları yükseldi. Son haftalarda ise serbest piyasa ve bankalar ile Merkez Bankası ve bankalararası piyasa arasındaki döviz fiyatları arasındaki makas ise çok daha fazla açıldı. Bankalararası piyasada dün dolar/TL 19.42 seviyelerinden işlem görürken, Merkez Bankası tarafından ilan edilen ve KKM’de baz alınan dolar/TL seviyesi 19.43 oldu. Serbest piyasada dolar/TL 20.38 seviyesinde olurken bankalarda ise dolar 20.47 ile 20.70 lira arasında işlem gördü.

Dün itibariyle 3,6 ve 12 aylık KKM vadesi biten bir mevduat sahibi ise tüm bu kur enflasyonu arasında zarar etti. 3 ay önce 10 bin dolar ile KKM hesabı açan mevduat sahibi dün 194.300 lira aldı. Bu parasını yeniden serbest piyasa veya bankalarda dolar alarak değerlendirmek istediğinde ise serbest piyasadan 9533 dolar, en yüksek kur fiyatı veren bankadan aldığında ise 9386 dolar alabildi. En düşük dolar kurunu veren bankadan ise alabildiği 9491 dolar olarak hesaplandı. Yani vade boyunca 10 bin doları erimiş oldu.

Hesaplama yapıldığında serbest piyasada 3 ayda yüzde 7,38 getiri elde edecekken 10 bin dolarının TL karşılığı, Merkez Bankası kuruyla yüzde 3,30 kazandırdı. KKM yatırımcıları, yine 6 ayda serbest piyasada yüzde 9,45 kazanacakken TL karşılığı olarak, Merkez Bankası kuruyla yüzde 4,57, 12 ayda ise yüzde 37,61 kazanacakken yüzde 31,64 ile yetinmek zorunda kaldı.

KKM, 1.9 Trilyon TL’ye yükseldi

Kur korumalı mevduat hesaplarının büyüklüğü 14 Nisan haftası itibariyle 1.9 trilyon liraya ulaştı. Bugün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 21 Nisan haftası itibariyle yeni veriyi açıklayacak. Her ne kadar bayram tatili nedeniyle kısa bir hafta olsa da KKM hesaplarındaki yükselişin sürmesi bekleniyor.

Paylaşın

Hazine’den Rekor Açığa Rekor Borçlanma

Geçen yılın ilk üç ayında 72,7 milyar liralık net borçlanmaya giden Hazine bu yıl aynı dönemde 253,8 milyar liralık iç ve dış borçlanmaya gitti. Başka bir ifadeyle, üç aydaki net dış borçlanma, geçen yılın eş dönemindekinin 3,2 katı.

Dünya yazarı Naki Bakir, “Rekor açığa rekor borçlanma” başlıklı yazısında, merkezi yönetim bütçesinin, depremler ve seçim sürecinin de etkisiyle harcamalarda aşırı artış, gelirlerde azalışa bağlı olarak rekor düzeyde açık verdiğini bu yılın ilk çeyreğinde, açığın finansmanı için Hazine’nin rekor düzeyde borçlanmaya gittiğini belirterek şu ifadelere yer verdi:

“Ocak ayında 32,3 milyar lira olan bütçe açığı, 11 ilde büyük yıkıma yol açan ve depremlerin genel ekonomiye etkisiyle şubatta 170,6 milyar liraya fırlamış, martta ise dengelerin görece sağlanmasıyla 47,2 milyar liraya gerilemiş; böylece ilk çeyrekte 250 milyar liranın üzerinde bir bütçe açığı verilmişti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, ocak-mart dönemine ilişkin bütçe finansman verilerini de açıkladı. Buna göre, merkezi yönetim bütçesinin geçen yıl ilk üç ayda bütçe emanetleri ve avans kullanımı sonrası sadece 17,2 milyar lira olan nakit açığı, bu yıl aynı dönemde tam yüzde 1.119,8 (11,2 kat) büyüyerek 209,4 milyar liraya ulaştı.

Aynı dönemde, gelecek dönem ihtiyaçları da düşünerek bu açığın da üzerinde olmak üzere toplam net 253,8 milyar liralık iç ve dış borçlanmaya gitti. Hazine’nin üç aylık net borçlanması, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 249,4 artış gösterdi. Geçen yıl aynı dönemde 72,7 milyar liralık net borçlanmaya gidilmişti.

Hem dış hem iç borçlanmada hızlı artış

İlk çeyrekte hem dış hem de iç borçlanmada geçen yıla göre hızlı artış yaşandı. Üç ayda 34,9 milyar lira tutarında dış borç ödeyip 97,8 milyar liralık yeni dış borçlanmaya giden Hazine’nin “net” dış borçlanması 92,8 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Bu kaynak da bütçe açığının finansmanında kullanıldı.

Üç aydaki net dış borçlanma geçen yılın eş dönemindekinin 3,2 katına ulaştı. 2022’nin ocak-mart döneminde Hazine’nin net dış borçlanması 19,6 milyar lira olmuştu.

Ancak bunun büyük bölümü, deprem öncesi gerçekleşti. Ocak ayında net 48,4 milyar liralık dış borçlanmaya giden Hazine, şubatta 1,1 milyar lira ile net ödeyici pozisyonunda kalmıştı. Hazine, mart ayında ise 15,5 milyar lira tutarında net dış borçlanmaya gitti.

Üç ayda net 191 milyarlık iç borçlanma

Hazine’nin geçen yılın ilk üç ayında 53 milyar lira olan net iç borçlanması ise bu yıl aynı dönemde ise 191 milyar lira ile onun 3,6 katı düzeyine ulaştı. Hazine iç borçlanmayı esas olarak TL cinsi tahvil ihracı ile gerçekleştirdi.

Eski TL tahvil ihraçları kaynaklı itfalar dolayısıyla üç ayda 45,5 milyar liralık geri ödeyen Hazine, aynı dönemde bu kağıtlara dayalı yeni ihraçlar yoluyla 252,4 milyar liralık yeni borçlanma gerçekleştirdi.

Böylece Hazine’nin TL tahvil ihracıyla yoluyla yaptığı net iç borçlanma üç ayda 206,9 milyar liraya ulaştı. TL cinsi Hazine bonosu ihraçları dolayısıyla üç ayda 18,9 milyar liralık geri ödeme gerçekleştiren Hazine, aynı dönemde bu kağıtlarla 3 milyar liralık bir yeni ihraç gerçekleştirdi ve böylece 15,9 milyar lira ile net ödeyici pozisyonunda kaldı. Hazine, bu yıl ilk çeyrekte döviz cinsi tahvil ya da bono ihracı yolu ile iç borçlanmaya ise gitmedi.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Kart Sayısı 355 Milyona Dayandı

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) 2023 Yılı verilerine göre, Mart ayı sonunda Türkiye’de 104,1 milyon adet kredi kartı, 174,4 milyon adet banka kartı ve 75,9 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2022 yılının Mart ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 18’lik, banka kartı adedinde yüzde 13’lük, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 27’lik artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 354,4 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 oranında artış gösterdi.

Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile Mart ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 117 artarak 523 milyar TL oldu. Kartlı ödemelerin 416,8 milyar TL’si kredi kartlarıyla yapılırken 97,9 milyar TL’sinde banka kartları, 8,5 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı.

Kredi kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 114, banka kartı ile ödemelerde yüzde 132 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 113 olarak gerçekleşti.

Geçen yılın aynı dönemine göre ödemelerde depremin etkisiyle en fazla büyümenin yüzde 191 artış ve 2,2 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Dernek ve Sosyal Hizmetler sektöründe olduğu görüldü.

Bu sektörü sırasıyla, yüzde 188 artış ve 23,2 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Araç Kiralama-Satış/Servis/Yedek Parça, yüzde 184 artış ve 22,8 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Sigorta sektörü, yüzde 154 artış ve 11,8 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Eğitim/Kırtasiye/Ofis Malzemeleri, yüzde 149 artış ve 41,5 milyar TL’lik ödeme tutarı ile de Elektrik-Elektronik Eşya, Bilgisayar sektörleri takip etti.

Kart sayısı 354,4 milyona ulaştı

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) 2023 Yılı verilerine göre, Mart ayı sonunda Türkiye’de 104,1 milyon adet kredi kartı, 174,4 milyon adet banka kartı ve 75,9 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2022 yılının Mart ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 18’lik, banka kartı adedinde yüzde 13’lük, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 27’lik artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 354,4 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 oranında artış gösterdi.

Temassız ödeme adedi Mart ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 artarak, 662 milyon adede ulaştı.

Mart ayında mağaza içi yapılan ödemelerin yüzde 70’inin yani her 10 kartlı ödemeden 7’sinin temassız olarak yapıldığı gözlemlenirken günlük temassız ödeme adedi ise 21 milyon adedi geçti.

İşyeri tarafında da temassız dönüşüm hızla devam ederken bugün her 5 terminalden 4’ünde temassız ödeme yapılabiliyor.

(Kaynak: Sol Haber)

Paylaşın

KKM Tarihi Zirvede, Rezervler Dipte

Türk Lirası karşısında yükselen dolar ve avronun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Piyasadaki yabancı para hacmi 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düştü.

Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesine ulaştı, net rezervler ise 25 haftanın dibini gördü. Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar düştü.

Birbirine zıt işlemler gözlemlenmeye devam ederken uzmanlar “seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu” vurguladı.

Ekonomi Gazetesi’nden Şebnem Turhan’ın haberine göre, Dolar ve Euro satışında bankalararası piyasa ile serbest piyasa ve bankaların satışlarında makas açılmaya devam ederken döviz piyasalarında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Kur korumalı mevduat 1.9 trilyon liraya yükselirken, net uluslararası rezervler 12 milyar dolara indi. Fiziki döviz talebi ise artıyor.

Türkiye ekonomisinde son dönemin en önemli konusu döviz kurları. TL karşısında yükselen dolar ve Euro’nun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Öte yandan efektif döviz yani piyasadaki yabancı para hacminde de 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düşüş var. Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesinde, net rezervler ise 25 haftanın dibinde.

Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolarlık düşüş var. Döviz piyasalarında birbirine zıt işlemler olmaya devam ederken uzmanlar seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu vurguladı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 14 Nisan ile biten haftaya ilişkin verilerine göre bankalardaki kur korumalı mevduat hesabı hacmi 1 haftada 113.7 milyar lira artarak 1 trilyon 890 milyar 584 milyon liraya çıktı. Yani 98 milyar dolara ulaşıldı. 1 haftada 113.7 milyar liralık artış daha önce hiç gerçekleşmemişti.

Geçen yıl şubatta tüzel kişiler vergi avantajı sağlanarak KKM’ye dahil edildiğinde haftalık 85 milyar liranın üzerinde yükseliş 14 Nisan haftasına kadarki en yüksek artış idi. Geçen yıl sonuna göre KKM hesaplarında 475.3 milyar lira oldu. Güncel kur ile geçen yıl sonundan bu yana 24.5 milyar dolarlık artış var.

KKM’de faiz üst sınırının kaldırılması, bankalara TL’ye dönüşüm ve TL mevduat oranı hedefl eri konması KKM artışının bu kadar hızlı olmasının nedenlerini oluşturuyor. Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre KKM hesaplarında dövizden dönüşlerde dolar cinsi yıllık faiz yüzde 30-35’leri buluyor.

KKM artmaya devam ederken yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı parite etkisinden arındırılmış olarak 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar geriledi. Bu gerilemede 945 milyon dolarlık dolar cinsi döviz mevduatlarındaki düşüşün etkisi büyük. Euro ve altın hesaplarında pariteden arındırılmadığında artış yaşandı. Önceki haftalarda ise hem KKM hem de döviz mevduatları yükseliş yaşadı.

12 milyar dolarlık rezerv

Merkez Bankası haftalık para ve banka verileri 14 Nisan haftasında IMF tanımlı net uluslararası döviz rezervlerinde gerileme olduğuna işaret ediyor. Merkez Bankası verilerine göre 7 Nisan haftasında 13.8 milyar dolar olan net uluslararası rezervler 14 Nisan haftasında 12 milyar dolara indi. 1.8 milyar dolarlık düşüş yaşandı. Geçen yıl sonundan bu yana düşüş ise 15.5 milyar dolara ulaştı. Son 4 haftada net uluslararası döviz rezervleri 8 milyar dolar azaldı.

Merkez Bankası toplam rezervleri ise 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya göre 428 milyon dolar artarak 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi. Verilere göre, 14 Nisan itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 920 milyon dolar artışla 69 milyar 411 milyon dolara çıktı.

Brüt döviz rezervleri, 7 Nisan’da 68 milyar 491 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Söz konusu dönemde altın rezervleri ise 493 milyon dolar azalarak 52 milyar 612 milyon dolardan 52 milyar 119 milyon dolara indi. Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya kıyasla 428 milyon dolar artışla 121 milyar 103 milyon dolardan 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi.

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın