2022’den Sonra Bir İlk; Türkiye’nin Kredi Risk Primi 500 Baz Puanın Altına İndi

Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) değeri ise günlük 50 puandan fazla düşüşle Aralık 2022’den bu yana ilk kez 500 baz puanın altına indi. Türkiye’nin risk seviyesi 497 seviyesinde.

Haber Merkezi / Dünya genelinde enflasyonun düşüşe geçmesiyle başta ABD Merkez Bankası (Fed) olmak üzere merkez bankalarının ‘şahin’ politikalarını sonlandıracağı beklentisi risk algısının azalmasına sebep olurken, Türkiye’nin risk primlerinin düşüş eğilimi de hızlandı.

Merkez bankalarının yıl başından bu yana güçlü seyreden enflasyonla mücadelede attığı ve atacağı adımlara ilişkin beklentiler, yatırımcıların kararları üzerinde etkili oluyor.

Bir ülkenin dış borçlanmasındaki en önemli göstergelerden biri olan CDS primi ne demek ve yükselmesi, düşmesi ne anlama geliyor?

Türkçe’de kredi risk primi veya kredi temerrüt takası olarak kullanılan CDS (Credit Default Swap) aslında bir çeşit sigortalama işlemi olarak tanımlanabilir.

Herhangi bir ülke hazinesine ya da şirketine borç verirken o borcun geri ödenmemesi ihtimaline karşı aldığınız sigorta poliçesine CDS deniyor ve genellikle over-the-counter (OTC) yani herhangi bir borsa düzenlemesine tabi olmayan tezgah üstü piyasalarda işlem görüyor.

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

Türkiye’nin CDS oranı neden yükseliyor?

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre ülke CDS priminin yükselmesine iç ve dış nedenler olmak üzere iki etken grubu yol açıyor. Koronavirüs salgını ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve yükselen enerji fiyatları bu dış nedenlere örnek olarak verilebilir.

İç nedenler ise enflasyonun yükselmesi, dış borçların artması, kurların yükselmesi, sosyal çalkantılar ve afetler olarak sıralanabilir.

Dış nedenler konusunda yapılabilecek şeylerin sınırlı olmasına rağmen iç nedenleri yönetmenin mümkün olduğunu vurgulayan Eğilmez bu sayede dış nedenlerin de etkisinin azaltılabileceğini belirtiyor.

Türkiye’nin CDS primlerinin 2008 yılındaki küresel mali kriz sırasında yükseldikten sonra gerilediği görülüyor. Ülkenin makroekonomik dengelerinin bozulmaya başladığı 2018 yılından itibaren ise dalgalı bir seyirle de olsa yükseliş trendini sürdürdüğü görülüyor.

Diğer ülkelerin CDS primi ne kadar?

CDS primi ekonomisi sağlam ekonomiler için düşerken ödeme güçlüğü çekebileceğine inanılan ülkelerde yükseliyor. Bu nedenle CDS primi 300 baz puanın üzerindeki ülkeler aşırı kırılgan ekonomiye sahip olarak değerlendiriliyor.

Örneğin 13 Haziran 2022 itibariyle Hollanda’nın CDS primi 10,70; İngiltere’nin 11,04; Amerika Birleşik Devletleri’nin 16,10 olurken 2010 yılında iflasın eşiğine gelen  komşu ülke Yunanistan’ın risk primi 179,70  oldu.

Ekonomileri daha kırılgan olarak kabul edilen yükselen ekonomilerden Çin’in CDS primi 76,40, Meksika’nın 114,50 ve Brezilya’nın 254 seviyesinde.

Ukrayna’yı işgali sonrası batılı ülkelerden daha önce görülmedik yaptırımlara maruz kalan Rusya’nın CDS primi ise 13775 baz puanın üzerine çıkmış durumda.

Paylaşın

Nisan Ayında “Külçe Altın” Yatırımcısına Kazandırdı

Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 8,83, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 7,15 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti.

Haber Merkezi / Yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 34,32, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 42,20 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları Nisan 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre, aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 8,83, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 7,15 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından euro yüzde 3,34, dolar yüzde 0,92, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,65 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; BIST 100 endeksi yüzde 4,15 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 8,99 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde euro yüzde 1,75 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; dolar yüzde 0,63, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,90, BIST 100 endeksi yüzde 5,63 ve DİBS yüzde 10,39 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 8,89, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 3,67 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olmuştur. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,34, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 17,50 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 23,60, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 10,95 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 8,63, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 17,99 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 34,32, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 42,20 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın yüzde 7,26, DİBS yüzde 11,95, euro yüzde 12,45, Amerikan Doları yüzde 13,57 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 23,66 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 1,82, DİBS yüzde 6,78, euro yüzde 7,31, Amerikan Doları yüzde 8,50 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 19,18 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Paylaşın

Avrupa Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 3,75’e Yükseltti

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 3 temel politika faizini 25 baz puan artırdı. ECB’nin faiz artırım hamlesi, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün politika faizini 25 baz puan artırarak 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5-5,25 aralığına yükseltmesinin ardından geldi.

Haber Merkezi / Euro Bölgesi’ndeki enflasyon oranı, önceki aylarda yaşanan düşme eğiliminin aksine Nisan ayında, Mart ayına göre yüzde 0,1’lik artışla yüzde 7’ye yükselmişti.

AMB’den faiz artırımına ilişkin yapılan açıklamada, güncel tahminlere göre Euro Bölgesi’ndeki enflasyonun “Daha uzun süre yüksek seviyelerde kalacağı” ifade edilerek, “Toplam enflasyon geçen aylarda düştü ancak buna sebep olan fiyat baskısı gücünü koruyor” denildi.

Faiz oranları ile ilgili bundan sonra atılacak adımlara ilişkin herhangi bir açıklama yapmayan AMB, “Enflasyonun orta vadeli hedef olan yüzde 2 seviyelerine zamanında inmesi için gerekli kararların alınacağını” bildirdi.

Banka ayrıca, yüksek faiz oranlarının, “gerektiği süre boyunca bu seviyede tutulacağını” belirtti. Faizlerin yükseltilmesi enflasyonla mücadelede etkin bir araç olarak görülse de, bu uygulama diğer yandan ekonomik büyüme üzerinde yavaşlatıcı bir etki yapıyor.

Banka, refinansman faizini yüzde 3,75’e, mevduat faizini yüzde 3,25’e ve marjinal fonlama faizini de yüzde 4’e yükseltti. Banka, 3 temel politika faizini son 3 toplantıda 50 baz puan artırmıştı.

Faiz artırımı beklentiler doğrultusunda

Para piyasaları, çoğunlukla 25 baz puanlık faiz artırımını fiyatlarken, önceki faiz artışlarının ekonomide etkisini göstermeye başlamasına karşın ECB’nin faiz oranlarını artırması dikkati çekti.

ECB’nin faiz artırım hamlesi, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün politika faizini 25 baz puan artırarak 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5-5,25 aralığına yükseltmesinin ardından geldi.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Eksi 29 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bugün yayımladığı verileri derleyen Londra merkezli haber ajansı Reuters, bankanın net döviz rezervlerinin 6,3 milyar dolara düştüğünü yazdı.

Bu, son 20 yılın en düşük seviyesine çok yakın. Rezervler en son Temmuz 2022’de 6,07 milyar dolara düşerek rekor kırmıştı. Ajansa göre swap harici net döviz rezervleri ise eksi 29 milyar dolar civarında.

Merkez Bankası’nın (TCMB) net rezervi 28 Nisan haftasında 6,3 milyar dolara gerileyerek Temmuz 2022 sonrası en düşük seviyeyi gördü.

TCMB verilerine göre, 28 Nisan haftasında brüt rezerv 116,1 milyar dolardan 114,8 milyar dolara geriledi. Merkez Bankası’nın döviz rezervi geçen hafta 1,5 milyar dolar artarak 68,4 milyar dolara yükseldi.  Altın rezervlerindeki düşüş ise devam etti. Merkez Bankası’nın altın rezervi 49,2 milyar dolardan 46,4 milyar dolara geriledi.

TCMB’nin net uluslararası rezervi ise 8,2 milyar dolardan 6,3 milyar dolara kadar gerileyerek Temmuz 2022 sonrası en düşük seviyeye geldi. Swap hariç net rezerv ise 3,2 milyar dolar daha gerileyerek eksi 52,7 milyar dolar oldu.

Paylaşın

Goldman Sachs’dan Müşterilerine “Türk Bankaları” Uyarısı

Müşterilerine gönderdiği bir yazılı bildiride, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Türk bankalarına karşı “temkinli” olduklarını söyleyen Goldman Sachs, ükümetin Kasım ayından itibaren faizde düşüş yönünde sürdürdüğü ekonomik politikalarının ardından bankaların olası faiz artışlarına karşı daha savunmasız olduğu belirtti.

Goldman Sachs, faizde yapılan düşüşlerin ardından bankaların daha kısa vadeli borç vermeye başladığını ve kendilerini böylece koruduğunu söyledi.

ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs, Türk bankalarına karşı ihtiyatlı olunması gerektiğini ve seçim sonrası olası faiz artışının halka açık banka hisselerini diğer hisse senetlerine göre daha savunmasız hale getirebileceğini belirtti.

Ekonomim’in haberine göre müşterilerine yolladığı notta Türkiye’de bulunan bankalara karşı ‘ihtiyatlı’ yaklaşılması gerektiğini tavsiye eden Goldman Sachs analistleri, 14 Mayıs seçimlerinin ardınından olası bir faiz artırımı sonrası, halka açık banka hisselerinin diğer hisse senetlerine göre daha savunmasız olabileceğini ifade etti.

Goldman Sachs, müşterilerine yazdığı notta, Türk bankalarının tarihsel olarak yüksek faiz oranlarından yararlandığını, ancak hükümetin düşük faiz oranlarını tercih ederek politika değişikliğine gitmesinin ardından, bankalara piyasaya düşük orandan borç vermeleri için yeni kurallar getirildiğini ve dolayısıyla yeni getirilen bu kuralların bankaların dinamik ve geleneklerinde bozulmaya yol açtığı belirtildi.

Türkiye’de bankaların son gelişmelerle birlikte kısa vadeli borç vermeye daha istekli olduklarının altını çizen Wall Street bankası, Kur Korumalı Mevduat hesaplarındaki faiz üst sınırının kaldırılmasına rağmen bankaların olası bir faiz etkisinden etkilenme riskini artırdığını söyledi.

Paylaşın

FED, Politika Faizini Son 16 Yılın En Yüksek Seviyesine Çekti

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası (FED) gecelik politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 5-5.25 aralığına çekti. Böylece FED’in politika faizi son 16 yılın en yüksek seviyesine çıktı.

FED, mart ayında da 25 baz puanlık faiz artırımı kararı almıştı. Oybirliğiyle alınan son kararla beraber son 10 toplantıda politika faizini toplamda 500 baz puan artırmış oldu.

FED, bu kararla önümüzdeki dönemde faiz oranlarında artışa ara verebileceğinin sinyalini de verdi.

FED’in bu şekilde ABD’de son dönemde batan bankalardan kaynaklanan risklerin değerlendirilmesi, borç tavanına ilişkin siyasi tıkanıklığın aşılması ve enflasyonun seyrinin değerlendirilmesi amacıyla yetkililere zaman kazandırmayı amaçladığı belirtiliyor.

Karar ne anlama geliyor?

FED karara ilişkin yaptığı açıklamada, faiz oranlarını arttırmayı durdurduğu 2006 yılında kullandığı dile benzer bir dil kullanarak, “politikanın sıkılaştırılmasına yönelik hangi ilave adımların uygun olabileceğinin belirlenmesi konusunda yetkililerin ekonomi, enflasyon ve mali piyasaların önümüzdeki hafta ve aylarda nasıl davranacaklarını izleyeceklerini” belirtti.

Açıklamada kullanılan bu ifadeler, ABD Merkez Bankası’nın Haziran ayında yapacağı politika toplantısında faiz oranlarını sabit tutacağına ilişkin bir garanti vermiyor.

FED’in açıklamasında enflasyonun yüksek seyretmeye devam ettiği ve istihdamda elde edilen kazanımların hala güçlü bir hızda ilerlemeyi sürdürdüğü belirtildi.

ABD Merkez Bankası, ekonomik büyüme sürse de son gelişmelerin hem aileler hem de şirketler için daha sıkı kredi koşullarını beraberinde getirebileceğini ve ekonomik faaliyet, işe alım ve enflasyonun etkilenebileceğini kaydetti.

ABD’de bazı bankaların batmasının ardından baş gösteren risklerin yanısıra, Kongre’de Cumhuriyetçiler ve Demokrat Başkan Joe Biden arasında borç limitine ilişkin yaşanan anlaşmazlığın, FED’in mali koşulları daha da sıkılaştırmaya çalışma konusunda daha ihtiyatlı davranmasına neden olduğu belirtiliyor.

Powell’dan kararlılık mesajı

FED Başkanı Jerome Powell faiz kararının ardından yaptığı açıklamada, bankacılık sektöründe koşulların iyileştiğini, ABD’de bankacılık sektörünün sağlam ve dayanıklı olduğunu, bu süreçten doğru dersleri çıkarma konusunda da kararlı olduklarını vurguladı.

Enflasyon baskısının sürdüğünü belirten Powell, enflasyonun yüzde 2’ye çekilmesi konusunda kararlı olduklarının altını çizdi.

FED Başkanı Powell, fiyat istikrarı olmadan güçlü ve sürdürülebilir bir iş gücü piyasası sağlanamayacağını belirtti.

Önümüzdeki dönemde hangi para politikalarının benimseneceğinin gelişmelere bağlı olacağını vurgulayan Powell, faiz oranı konusundaki kararların da her toplantıda bu gelişmelere göre değerlendirilerek alınacağının altını çizdi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

BDDK Duyurdu: Bankaların Karı Yüzde 70 Arttı

Bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü Mart itibarıyla 2022 sonuna kıyasla yüzde 10,4 artarak 15,8 trilyon liraya yükseldi. Sektörün toplam net kârı ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 70 oranında artarak 107,2 milyar liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Martta 2022 sonuna kıyasla, sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler yüzde 12,4 artarak 8 trilyon 517 milyar 429 milyon liraya, menkul değerler toplamı yüzde 15,6 yükselerek 2 trilyon 740 milyar 470 milyon liraya çıktı.

Bankaların kaynakları içinde en büyük fon kaynağı durumunda olan mevduat Martta 2022 sonuna göre yüzde 12,3 artarak 9 trilyon 956 milyar 251 milyon liraya yükseldi.

Sektörün mart sonu itibarıyla dönem net karı 107 milyar 245 milyon lira, sermaye yeterliliği standart oranı yüzde 17,67 seviyesinde gerçekleşti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türk Bankacılık Sektörünün Konsolide Olmayan Ana Göstergeleri Mart 2023 raporunu yayımlandı.

Buna göre, Mart’ta bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 15 trilyon 844 milyar 348 milyon lira düzeyinde gerçekleşti. Sektörün aktif toplamı 2022 sonuna göre 1 trilyon 496 milyar 958 milyon lira artış kaydederken, bunun oransal karşılığı yüzde 10,4 oldu.

Mart’ta 2022 sonuna kıyasla, sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler yüzde 12,4 artarak 8 trilyon 517 milyar 429 milyon liraya, menkul değerler toplamı yüzde 15,6 yükselerek 2 trilyon 740 milyar 470 milyon liraya çıktı. Bu dönemde, kredilerin takibe dönüşüm oranı da yüzde 1,82 seviyesinde gerçekleşti.

Bankaların kaynakları içinde en büyük fon kaynağı durumunda olan mevduat, Mart’ta 2022 sonuna göre yüzde 12,3 artarak 9 trilyon 956 milyar 251 milyon liraya yükseldi.

Aynı dönemde öz kaynak toplamı yüzde 13,5 artışla 1 trilyon 596 milyar 91 milyon liraya ulaştı. Sektörün Mart sonu itibarıyla dönem net kârı 107 milyar 245 milyon lira, sermaye yeterliliği standart oranı yüzde 17,67 seviyesinde gerçekleşti.

Paylaşın

Dev Bankadan TL Uyarısı: Seçim Öncesi Pozisyonları Kapatın

İsviçre merkezli bankacılık grubu Swissquote, müşterilerine Türk Lirası uyarısında bulundu: Seçim öncesi pozisyonları kapatın, 5-15 Mayıs arası Türk Lirası alım-satımı yapmayacağız.

Banka, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi nedeniyle oynaklığın artabileceği beklentisiyle 5-15 Mayıs tarihleri arasında Türk Lirası ile diğer para birimleri arasında alım-satım yapmayacağını duyurdu.

Bloomberg ajansının haberine göre müşterilere gönderilen yazıda, “Bu dönemde piyasa dalgalanmalarına bağlı riskleri azaltmak için, tüm TL pozisyonları 5 Mayıs’a (17:00 CET) kadar kapatmanızı rica ederiz. Swissquote, bu kapanış saatinden sonra kalan tüm açık pozisyonları kapatacak” denildi.

Swissquote’a göre Türkiye’de yıllardır uygulanan düşük faiz politikası, derin negatif faizler ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından TL’nin değerini sabit tutmak için piyasaya yapılan ciddi müdahale, TL’nin olması gereken yerden daha yukarıda ticaretinin yapılmasına neden oluyor.

Bankadan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimleri kaybedeceği senaryonun piyasalarda fiyatlandığı belirtildi.

Böyle bir durumda yeni hükümetin gevşek para politikasına ve sıkı döviz müdahalesine son vermesinin ve TL’yi serbest bırakmasının beklendiği aktarıldı.

Bunun da TL’nin ani ve büyük bir değer kaybı yaşamasına yol açabileceği aktarıldı.

Swissquote Group Holding SA, çevrimiçi finans ve ticaret hizmetleri sağlama konusunda uzmanlaşmış bir İsviçre bankacılık grubudur.

Grubun hisseleri 29 Mayıs 2000 tarihinden beri SIX Swiss Exchange’de “SQN” sembolü ile işlem görmektedir. Grubun merkezi İsviçre’nin Gland şehrinde bulunmaktadır. Grubun Aralık 2022 itibarıyla 1040 çalışanı bulunmaktadır.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Net Eski -49,5 Milyar Dolar

Merkez Bankası’nın net rezervi 3,7 milyar dolarlık düşüşle 8,3 milyar dolara gerilerken, swap hariç net rezerv de 3,2 milyar dolarlık düşüşle -49,5 milyar dolar oldu. Net rezervde son 9 ayın en düşük seviyesine ulaşıldı.

Haber Merkezi / 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri öncesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervlerinde dikkat çeken düşüş geçen hafta da devam etti.

Bankanın brüt rezervi geçen hafta 5,4 milyar dolarlık düşüşle 116,1 milyar dolara geriledi. Bu rakam, son beş ayın en düşük seviyesi oldu.

Bankanın net rezervi 3,7 milyar dolarlık düşüşle 8,3 milyar dolara gerilerken, swap hariç net rezerv de 3,2 milyar dolarlık düşüşle -49,5 milyar dolara geriledi. Net rezervde son 9 ayın en düşük seviyesine ulaşıldı.

20 Nisan itibarıyla TCMB’nin rezervlerinde yurt içi bankalardan aldığı 33,8 milyar dolarlık, yabancı merkez bankalarından aldığı 24 milyar dolarlık döviz ve altın bulunuyor.

TCMB’nin swap ve Hazine dövizi hariç net döviz pozisyonu da 26 Nisan’da -67,5 milyar dolarla tarihi düşük seviyeye geriledi ve brüt rezervdeki düşüşün bu hafta da devam ettiğine işaret etti.

TCMB’nin altın rezervi de son haftalarda hızla geriliyor. 3 Mart 2023 tarihi itibarıyla 844 ton olan TCMB’nin brüt altın rezervi, 20 Nisan’da 768,3 tona kadar geriledi. 7 haftalık düşüş 71,7 ton, 20 Nisan haftasındaki düşüş 28,1 ton oldu.

TCMB son yıllarda altın rezervini dünyada en çok artıran merkez bankaları arasında yer alıyordu ancak mart başından itibaren tablo değişti.

Öte yandan, yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatı geçen hafta 907 milyon dolar artışla 188,8 milyar dolara yükseldi. Parite etkisinden arındırılmış veride ise artış 1,9 milyar dolar oldu.

Bunun 839 milyon dolarlı gerçek kişilerden, 1,1 milyar dolarlı şirketlerden kaynaklandı. Kur korumalı mevduat hacmi de geçen hafta 89,2 milyar TL’lik artışla 1 trilyon 980 milyar TL’ye ulaştı.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 8,5 Seviyesinde Tuttu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 8,5 seviyesinde tuttu. Şubat ayında yapılan toplantıda politika faizini 50 baz puan düşüren TCMB, geçtiğimiz ay da faizi sabit tutmuştu.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 14 Mayıs Seçimleri öncesindeki son Para Politikası Kurulu (PPK), TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu başkanlığında toplandı. Toplantı sonrasında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulduğu açıklandı.

Karar metninde şu ifadeler yer aldı:

“Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmekte, birbirini takip eden banka iflaslarının tetiklediği finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğu gözlenmektedir.

Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.

Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte, takas anlaşmaları ve yeni likidite imkânları ile finansal istikrarı öncelikleyen eşgüdümlü adımlar atılmaktadır. Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.

Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte, orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir.

Öncü göstergeler deprem bölgesinde ekonomik faaliyetin beklenenden hızlı toparlandığını göstermektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı yüksek seyrederken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.

Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.

Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte, depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir.

Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır.

Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.”

Paylaşın