Finlandiya, NATO’ya İsveç’le Birlikte Girme Kararını Gözden Geçiriyor

Finlandiya haber ajansı YLE’ye konuşan Dışişleri Bakanı Haavisto, kendileri için ilk seçeneğin hala NATO’ya birlikte girme stratejisi olduğunu ancak İsveç’in başvurusunun daha da ertelenmesi halinde bu kararı gözden geçireceklerini söyledi.

İsveç’teki gösterilerin her iki ülkenin NATO üyeliklerini zora soktuğunu belirten Haavisto, İsveç’teki gösterilerin “Türkiye’yi provoke etmeyi ve İsveç halkı ile politikacıların görüşlerini etkilemeyi amaçladığını” dile getirdi.

Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, ülkesinde yayın yapan haber ajansı YLE’ye konuştu. Haavisto, kendileri için ilk seçeneğin hala NATO’ya birlikte girme stratejisi olduğunu ancak İsveç’in başvurusunun daha da ertelenmesi halinde bu kararı gözden geçireceklerini söyledi.

Haavisto, henüz karar almak için çok erken olduğunu da sözlerine ekledi. İsveç’teki gösterilerin her iki ülkenin NATO üyeliklerini zora soktuğunu belirten Haavisto, İsveç’teki gösterilerin “Türkiye’yi provoke etmeyi ve İsveç halkı ile politikacıların görüşlerini etkilemeyi amaçladığını” dile getirdi.

Reuters haber ajansına da konuşan Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasındaki iki İskandinav ülkesinin NATO’ya katılma planlarına ilişkin müzakerelere birkaç haftalık ara verilmesi gerektiğini söyledi:

“Üçlü müzakerelere dönmeden önce ara vermemiz ve son yaşananlardan sonra sular durulduğunda nerede olduğumuzu görmemiz gerekiyor, yani hemen bir sonuca varılmamalı… Birkaç haftalık bir duraksama olacağını düşünüyorum.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün düzenlenen Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, İsveç’te Cumartesi günü gerçekleşen Kuran yakma eylemine tepki göstermiş ve Stockholm’ün NATO üyelik başvurusuna destek verilmeyeceğini söylemişti.

Paylaşın

ABD’de Silahlı Saldırılar: 9 Ölü

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) California Eyaleti San Mateo County bölgesinde düzenlenen silahlı saldırılarda yedi kişi ölürken, Iowa eyaletindeki silahlı saldırıda ise iki öğrenci hayatını kaybetti. Saldırılarda iki kişi de yaralandı.

ABD dünyada sivillerin elinde bulunan silahların kişi sayısından fazla olduğu tek ülke. Son yıllarda yapılan farklı araştırmalara dayanılarak hazırlanan habere göre, her 100 kişiye 120,5 silah düşen ABD dünyada ilk sırada yer alıyor.

ABD’nin California ve Iowa eyaletlerinde yaşanan silahlı saldırılarda en az dokuz kişi öldü. The New York Times gazetesinin aktardığına göre, California’nın San Mateo County bölgesinde öğlen saatlerinde iki farklı noktadaki saldırılarda yedi kişi öldü, bir kişi ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldı.

Şerif Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, California’daki saldırılar dün yerel saatle 14.20 sularında, Highway 92 karayolu ve Half Moon Bay şehir sınırları yakınında iki ayrı noktada meydana geldi.

San Mateo County Şerif Ofisi, 67 yaşındaki Zhao C. isimli şüphelinin olayın ardından Half Moon Bay’deki Şerif Ofisi şubesinin otoparkındaki aracının içinde bulunduğunu ve “olaysız gözaltına alındığını” duyurdu.

Şüphelinin aracında ise yarı otomatik bir silah bulundu. Konuyla ilgili açıklama yapan yetkililer, şüphelinin “tamamıyla işbirliği içinde hareket ettiğini” ve saldırıyı “tek başına işlediğine inandıklarını” kaydetti.

Şerif Ofisi, şüphelinin, saldırının yapıldığı iki noktadan biri olan bir fidanlıkta çalıştığını ve saldırı sırasında olay yerinde çiftçilerin ve pek çok çocuğun da bulunduğunu belirtti. Açıklamaya göre, saldırganın saldırıyı hangi saikle gerçekleştirdiği henüz bilinmiyor.

Öte yandan, dün California’da yaşanan bu iki saldırı, eyaletin son 72 saat içinde yaşadığı ikinci silahlı saldırı. Buna göre, son 72 saat içinde yaşanan silahlı saldırılarda en az 18 kişi hayatını kaybetti.

Iowa’da iki öğrenci öldü

ABD’nin Iowa eyaletindeki bir eğitim kurumunda dün yaşanan bir silahlı saldırıda ise iki öğrenci hayatını kaybetti, bir çalışan yaralandı.

The Wall Street Journal’ın aktardığına göre, “hedef gözetilerek gerçekleştirilen saldırıda” 16 ve 18 yaşlarındaki iki erkek öğrenci öldü.

Buna göre, dün yerel saatle 13.00 sularında yaşanan olayda, Preston W. isimli 18 yaşındaki şüphelinin açtığı ateşte bir kişi de yaralandı.

Polisin yaptığı açıklamaya göre, saldırı, yerel aktivist William Holmes’un Des Moines’de kurduğu The Starts Here eğitim programınca kullanılan ortak bir alanda gerçekleştirildi. Olayda Holmes de yaralandı.

CNN’in araştırmasına göre, ABD dünyada sivillerin elinde bulunan silahların kişi sayısından fazla olduğu tek ülke. Son yıllarda yapılan farklı araştırmalara dayanılarak hazırlanan habere göre, her 100 kişiye 120,5 silah düşen ABD dünyada ilk sırada yer alıyor.

Falkland Adaları 100 kişiye 62 silah ile ikinci, yaklaşık 7 yıldır iç savaşın yaşandığı Yemen 100 kişiye 53 silah ile üçüncü sırada. Güney Kore ve Japonya gibi bazı ülkelerde ise bu oranın 0,2 gibi sıfıra yakın bir düzeyde.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Avrupa Birliği Ülkeleri, Ukrayna’ya Yeni Askeri Yardımda Anlaştı

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ukrayna’ya zırhlı araçlar ve hava savunma sistemlerini de içeren toplam 2,5 milyar dolarlık yeni yardım paket açıklamasının ardından, Avrupa Birliği’de (AB) yeni yardım paketini duyurdu.

AB dışişleri bakanları Ukrayna için 500 milyon Euro (542 milyon dolar) askeri yardım üstünde anlaşmaya vardı. AB dönem başkanı İsveç, sosyal medya mesajında, “Ukrayna silahlı kuvvetlerine verdiğimiz desteği kararlılıkla sürdürüyoruz” dedi.

Avrupa Birliği ülkelerinin dışişleri bakanları, 9-10 Şubat’ta yapılacak olağanüstü AB zirvesinden önce Brüksel’de toplandı. Toplantıda Ukrayna’ya yeni askeri yardım paketi üzerinde anlaşmaya varıldı.

Almanya Kiev’e Leopard tankları göndermesi için her gün daha fazla baskı altında kalırken Avrupa Birliği dışişleri bakanları bugün Ukrayna için 500 milyon Euro (542 milyon dolar) askeri yardım üstünde anlaşmaya vardı.

AB’nin Ukrayna’ya yedinci yardım paketi, 27 ülkenin dışişleri bakanları Brüksel’de buluştukları sırada geldi. Son olarak geçen hafta Batılı ülkeler Ukrayna’ya muharip tanklar göndermekte başarısız olmuş, ancak milyarlarca dolarlık destek sözü vermişti.

İsveçli ve Çek yetkililer, dışişleri bakanlarının 500 milyon Euro’luk paketle birlikte AB’nin Ukrayna’daki askeri eğitim misyonu için ek 45 milyonluk “öldürücü olmayan ekipmanı” onayladıklarını söylediler.

AB dönem başkanı İsveç, Twitter mesajında “Ukrayna silahlı kuvvetlerine verdiğimiz desteği kararlılıkla sürdürüyoruz” dedi.

Öte yandan toplantıya gelen birçok bakan Almanya’nın Ukrayna’ya Leopard tankları gönderme izni vermesinin kilit önemde olduğunu söyledi.

Almanya’nın Leopard tankları Avrupa’da çeşitli ülkelerin orduları tarafından kullanılıyor. Bu tanklar Rusya işgaline karşı savaşan Ukrayna için ideal tanklar arasında görülüyor, ancak Berlin’in tankların satışına izin vermesi gerekiyor. Berlin ise izni verme konusunda hala direniyor.

Polonya, Ukrayna’ya elindeki Leopard tanklarından göndermek için Almanya’dan izin isteyeceğini ve diğer ülkelerin de yapması halinde izni beklemeden tankları Ukrayna’ya gönderebileceğini söyledi.

Letonya Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics Brüksel’deki toplantıya geldiği sırada “Bu noktada savaşçı tankların neden sevk edilemediğini açıklamak için iyi bir bahane yok” dedi.

Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis, tankların bir gün daha bekletilmemesi gerektiğini söylerken, Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Reinsalu ‘Avrupa’nın motoru’ olarak görülen Almanya’nın Ukrayna’ya yardım etme konusunda özellikle sorumluluğu olduğunu söyledi. Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Avrupalılar’ın Ukrayna’ya ihtiyacı olan şey konusunda şimdi yardım etmemeleri halinde Rusya’nın savaşı kazanabileceğini söyledi.

Bir AB diplomatı ise Almanya’nın baskı altına alınmayı sevmediğini ve bunun yapıcı olmayabileceği uyarısında bulunduğunu söyledi.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock Pazar günü toplantıda

Berlin’in Polonya’nın önünde durmayacağı şeklindeki yorumlarını açıklamayı reddetti. Baerbock yalnızca “Ukrayna’yı savunmak için elimizden gelen her şeyi yapmak önemli” dedi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un merkez sol Sosyal Demokrat Partisi, Batı’nın savaşı alevlendirebilecek ani hamlelerden kaçınması gerektiği görüşünde. Ancak birçok AB müttefiki Almanya’nın bu tutumunu reddediyor ve Rusya’nın şimdiden 11 aydır devam eden Ukrayna işgalini sürdürmekte kararlı olduğunu söylüyor.

AB, Rusya’ya karşı onuncu yaptırım paketi üzerinde çalışırken, Macaristan ise Rusya’ya daha fazla yaptırıma karşı olduğu sinyalini verdi.

Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto “Savaşı daha fazla uzatacak ve gerilimin tırmanmasına neden olabilecek tüm kararlar çıkarlarımıza aykırı. Yaptırımların Avrupa’yı çıkmaz yola ittiği kanıtlanmış durumda” diye konuştu.

(Kaynak: Reuters)

Paylaşın

AB’den İran’a Yeni “Mahsa Amini” Yaptırımları

Mahsa Amini’nin ölümü sonrası düzenlenen gösterilere yönelik müdahaledeki rolleri nedeniyle Avrupa Birliği’nden (AB) İranlı 18 kişi ve 19 kuruluşa yaptırım uygulama kararı geldi. Son yaptırımlarla birlikte AB’nin kısıtlayıcı tedbir uyguladığı İranlı kişi sayısı 164, kuruluş sayısı 31’e çıktı.

Yaptırım uygulanacak kişiler arasında İran Gençlik ve Spor Bakanı Seyid Hamid Hazaveh Seccadi, bazı milletvekilleri, bazı illerin valileri, devlet medyasının çalışanları ile İran Devrim Muhafızları Ordusunun bazı üst düzey yetkilileri bulunuyor.

Listede İran Devrim Muhafızları Ordusunun ülkenin bazı bölgelerindeki birimleriyle İran Özel Polis Kuvvetleri ve güvenlik hizmeti veren bazı şirketler de yer alıyor.

Yaptırımlar AB’ye seyahat yasağı, varlıkların dondurulması ve bu kişi ve kuruluşlara fon sağlanmasının yasaklanmasından oluşuyor. Ayrıca halka baskı aracı olarak kullanılabilecek bazı malzemelerin ve takip cihazlarının da İran’a satışı yasaklanıyor.

Mahsa Amini isimli 22 yaşındaki Kürt kadının 16 Eylül’de “ahlak polisi” sorgusunda hayatını kaybetmesi sonrası patlak veren ve İran rejimi karşıtı gösterilere dönüşen eylemlere milyonlarca kişi katıldı. Olaylar sırasında İran güvenlik güçlerinin açtığı ateşte 500’ün üzerinde insan yaşamını yitirdi.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen Mahsa Amini erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.

Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.

Paylaşın

Ford, Binlerce İşçiyi İşten Çıkarmaya Hazırlanıyor

Almanya’nın Köln kentindeki fabrikasında içten yanmalı motorlu araçların üretimini tamamen durdurup, elektrikli araç üretimine geçileceğini duyuran Ford, çok sayıda çalışanının işine son vermeyi planlıyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli otomobil üreticisi Ford’un, Avrupa tesislerinde çok sayıda çalışanının işine son vermeyi planladığı belirtildi. Ford bir süre önce aldığı kararla 14 bin kişinin istihdam edildiği, Almanya’nın Köln kentindeki fabrikasında içten yanmalı motorlu araçların üretimini tamamen durdurup, elektrikli araç üretimine geçileceğini duyurmuştu.

Alman IG Metall sendikası temsilcisi Paul Hecker Köln’de, Ford tesislerinde düzenlenen sendika toplantısının ardından yaptığı açıklamada, şirket yönetiminin işyeri işçi temsilciliğine sunduğu belgelere atıfta bulunarak, işten çıkarmalardan fabrikanın ürün geliştirme biriminde çalışan personelin üçte ikisinin etkileneceğini söyledi.

Yapılan açıklamada, en kötü durumda yönetim kademesinde çalışan her beş personelden birinin de işini kaybedebileceği ifade edildi. Sendika olumsuz gelişmelerden en fazla Ford’un Almanya’da bulunan tesislerinin etkileneceğini kaydetti. Ancak şirketten bu konuda henüz bir açıklama yapılmadı.

“Ford geleceğini baltalıyor”

Sendika temsilcisi Hecker, şirketin aldığı kararı eleştirerek, “Ford geleceğini baltalıyor” dedi. Köln’ün geçmişte Fiesta ve Focus gibi dünya çapında satılan otomobilleri üreterek, burada iyi otomobiller yapılabileceğini kanıtladığını sözlerine ekleyen temsilci, Ford’un gelecekte de bunu sürdürebilmek için gereken kaynakları ortaya koymayı reddettiğini belirtti.

“Ford’un küresel bir tedarikçi olmaktan çıkıp küresel olmayan bir şirket olma yolunda ilerlemesi gibi bir tehlike görüyoruz” ifadelerini kullanan Hecker, şirket yönetiminden planlarını yeniden gözden geçirmesini ve kalkınmayı da içeren yeni projeler için bağlayıcı bir taahhütte bulunmasını talep ettiklerini söyledi.

Sendika temsilcisi Hecker, “Eğer şirket iş birliği yapmama yolunu seçerse, biz her şekilde hazırız” diyerek, karara karşı direniş göstereceklerini kaydetti. Temsilci, IG Metall sendikası olarak, Ford’u Almanya’da ve Avrupa genelinde etkileyebilecek sert önlemlerden kaçınmayacaklarını da sözlerine ekledi.

Köln’deki tesislerinde yaklaşık 14 bin kişiyi istihdam eden Ford’un yönetiminden ise sendikanın açıklamalarına ilişkin bir değerlendirme yapılmazken, Cuma günü yapılan bir duyuruya atıfta bulunmakla yetinildi. Söz konusu açıklamada Ford’un Avrupa’da elektrikli otomobil üretimini desteklediği ve olası bir yeniden yapılanma konusundaki spekülasyonlar hakkında yorum yapılmayacağı kaydedildi.

Kaç kişi çıkarılacak

Radio Köln ise konuya ilişkin haberinde şirketin ürün geliştirme biriminde çalışan 3 bin 800 kişinin yüzde 65’inin 2024 yılına kadar işlerine son verileceği ileri sürüldü. Radyo böylece 2 bin 500 kişinin işten çıkarılacağını kaydetti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Noam Chomsky: Dünyanın Uçurumdan Yuvarlanmasına Ramak Kaldı

ABD’nin en önde gelen muhalif isimlerinden Noam Chomsky, artan nükleer savaş riski, çevre sorunlarını ele almadaki başarısızlık ve sorunları rasyonel şekilde çözme yeteneğinin azalması nedeniyle dünyanın uçurumdan aşağı yuvarlanmasına ramak kaldığını söyledi.

Sputnik’in aktardığına göre, RT’nin Going Underground programına konuşan Noam Chomsky, artan nükleer savaş riski, çevre sorunlarını ele almadaki başarısızlık ve sorunları rasyonel şekilde çözme yeteneğinin azalması nedeniyle dünyanın uçurumdan aşağı yuvarlanmasına ramak kaldığını söyledi.

Programda insanlığın patolojik olarak kendi kendini yok etmeye adanmış olabileceği yönündeki görüşünü açıklaması istenen Arizona Üniversitesi Dilbilim Profesörü Chomsky, insanlığın Armageddon’a (dini metinlere göre dünyanın sonu geldiğinde yapılacak kıyamet savaşı) ne kadar yakın olduğunu yansıtan Kıyamet Saati’nin son yıllarda insanlığın yok oluşunu simgeleyen geceyarısına yaklaştığını ve birkaç gün içinde daha da yaklaşılabileceğini belirtti.

İnsanlığın temel endişelerinin ‘artan nükleer savaş tehdidi ve çok şiddetli ve büyüyen iklim tahribatı tehdidi olduğunu, ikinci sorunun, devletlerin bu krizi çözmek için yapmaları gerektiğini bildikleri şeyi yapmamaları yüzünden devam ettiğini anlatan Chomsky, üçüncü sorunu ‘dünya çapında demokratik güçlerin çöküşü ile birleşen rasyonel şekilde ciddiyetle düşünme, tartışma ve müzakere arenasının bozulması’ olarak tasvir etti.

Ünlü düşünür, ‘üçüncüsünün nükleer savaş ve iklim değişikliği tehdidiyle hiçbir ilgisi yokmuş gibi görünse de, aslında rasyonel tartışmanın ilk ikisiyle başa çıkmak için tek umut olduğunu’ vurgulayarak şöyle devam etti:
“Geçen yıl içinde üçü de önemli ölçüde kötüleşti ve keskin bir tersine dönüş olmazsa, alenen uçuruma ilerleyip yuvarlanarak düşeceğiz, geri döndürülemez şekilde ve çok da uzak olmayan bir gelecekte.”

Geçen hafta eski Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Moskova’nın Ukrayna’da yenildiğini görmek isteyenlerin, ‘konvansiyonel bir savaşta nükleer bir gücün kaybetmesinin nükleer savaşın başlamasını tetikleyebileceği’ gerçeğini görmezden geldiği uyarısında bulunmuştu.

Ukrayna ihtilafının ABD ile müttefiklerinin kendisine karşı yürüttüğü bir vekalet savaşı olduğu görüşündeki Moskova’dan yapılan açıklamalarda askeri doktrinin yalnızca devletin varlığı tehdit edildiğinde atom silahlarının kullanılmasına izin verdiği hatırlatılarak olası nükleer savaşın asla çıkmaması gerektiği uyarısı yapılıyor.

Noam Chomsky Kimdir?

Gerçek ismi Avram Noam Chomsky olan Noam Chomsky Amerikan aktivist,dil bilimci, filozof, mantıkçı, siyasi eleştirmen ve yazardır. Yaşayan en önemli aydınlardan kabul edilmektedir.

7 Aralık 1928 yılında Pensilvanya’da Rus Göçmeni bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Ailesi Yahudi kökenlidir , kendisi de bir Yahudidir. Babası William Chomsky İbranice öğretmeni olarak çalışmaktaydı. Ortaçağ döneminin dil bilgisi hakkında bilimsel bir dergi çıkarmaktaydı. Alev Alatlı dahil bir aydın tarafından asıl araştırma alanı İbranice’dir ithamında babasının etkisi çok fazladır.

Noam Chomsky lise eğitiminden sonra Pensilvanya Üniversitesinde Dil Bilim üzerine eğitim aldı. Nelson Goodman gibi radikal bir akademisyenin öğrencisi oldu. Yapısal Dil Biliminin Yöntemi isimli kitabın düzeltmeleri için Harvard’a gitti.

24 Yaşında Avrupayı gezen Chomsky bu gezileri sırasında dil biliminde devrim yaratan kuramının zeminini buldu. Bu kuramın zeminine göre dil doğuştan gelen soyut bir kavramdı. Çocukların doğuştan her dili öğrenmeye yetenekli olduğunu ama çevresinden etkilenerek anne abasının kullandığı dili öğrendiğini açıkladı.

Harvard Üniversitesindeki çalışmalarının meyvesini de almıştır. 1955 yılında Pensilvanya Üniversitesinde doktora 33 yaşında ise profesör unvanını almıştır. Noam Chomsky  Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde görev yapmaktadır. Aynı enstitüde Modern Diller ve Dilbilimi alanında çalışmaktadır.

Paylaşın

Irak, IŞİD’in Suriye’deki Kamplarından Endişeli

İsviçre’de düzenlenen Davos konferansına katılan Irak Dışişleri Bakanı Fuat Hüseyin, gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye’deki IŞİD militanlarını ve ailelerinin bulunduğu kampların oluşturduğu tehditten endişe duyduklarını dile getirdi.

Haber Merkezi / Iraklı bakan Hüseyin, güvenlik sorunlarına da değinerek, Türkiye ve İran’ı tehdit eden bazı silahlı örgütlerin varlığı bahanesiyle Irak topraklarını hedef alan operasyonlar konusunda Türkiye ve İran’la bazı sorunlar yaşadıklarını ifade etti.

Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid, daha önce “Irak her türlü savaşa karşıdır” açıklamasında bulunmuş, komşu ülkelerin kendi içlerinde ve bir kısmı da Irak hükümeti ile çözülmesi gereken sorunlarda tek çözümün diyalog olduğunu vurgulamıştı.

Suriye’deki kamplar

Suriye’de Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) denetiminde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) üyelerinin ve ailelerinin tutulduğu ve toplam nüfusu 60 binden fazla olan el-Hol Kampı başta olmak üzere 10’un üzerinde sığınmacı kampı bulunmaktadır.

Bunlar sırasıyla; Ebu Haşab Kampı (Deyr ez Zor), el-Hol Kampı (Haseke), Arişe Kampı ve uzantısı (Haseke), Ayn İsa Kampı ve uzantısı (Rakka), Mabruka Kampı (Haseke), Doğu Menbiç Kampı ve uzantısı (Halep), Nevruz Kampı (Haseke), Roj Kampı (Haseke), Serekaniye Kampı (Haseke), Mahmudli Kampı (Rakka), Washokani Kampı (Haseke), Tel Elsamen Daham Kampı (Rakka) ve Twahina Kampı (Rakka)’dır.

En büyük kamp konumunda olan el-Hol Kampı’nda, sığınmacıların yaklaşık yüzde 92’isini kadın ve çocuk, %15’ini ise yabancı ülke vatandaşları oluşturmaktadır.

Paylaşın

Müslüman Kardeşler, Suriye’deki Yeni Liderini Belirledi

Suriye’deki Müslüman Kardeşler, 2014’ten beri bu görevi yürüten Muhammed Hikmet Velid’in yerine Amer al-Busalama’yı Suriye’deki lideri olarak belirledi. Suriye’deki Müslüman Kardeşler, 1920’lerde Mısır’da kurulan Sünni Müslüman hareketinin bir koludur.

Haber Merkezi / Suriye’deki Müslüman Kardeşler, 2014 yılından beri bu görevi yürüten Muhammed Hikmet Velid’in yerine Amer al-Busalama’yı Suriye’deki lideri olarak belirledi.

Müslüman Kardeşler, resmi Facebook sayfasında grubun Şura Konseyi’nin Amer al-Busalama’yı grubun Suriye’deki yeni lideri olarak belirlediğini açıkladı.

1960 yılında Deyrizor’da dünyaya gelen Amer al-Busalama, Bağdat Üniversitesi’nde okudu ve on yıldan fazla bir süredir Türkiye’de yaşıyor.

Suriye’deki Müslüman Kardeşler, 1920’lerde Mısır’da kurulan Sünni Müslüman hareketinin bir koludur. 1980’lerde Suriye hükümeti, grubun Suriye’deki her türlü faaliyetini yasakladı ve Müslüman Kardeşler ile ilgili olarak 1980 tarihli ve 49 sayılı Kanun’u çıkardı.

Müslüman Kardeşler nasıl ortaya çıktı?

Orta Doğu’nun en eski İslamcı örgütlerinden biri olan ve İhvan olarak da bilinen Müslüman Kardeşler, ideolojisini Kuran öğretileriyle temellendiriyor.

1928 yılında Mısır’da Hasan El Benna tarafından kurulan örgüt, siyasi aktivizmle İslami yardım işlerini bir arada yürüten modeliyle dünyanın dört bir yanında İslamcı hareketlere ilham verdi.

Başlangıçta hedeflerini “İslami ahlakı ve hayır işlerini yaymak” olarak açıklayan örgüt ilerleyen yıllarda, özellikle de Mısır’ın İngiliz sömürge yönetiminden ve Batı etkisinden kurtarılması sürecinde siyasallaştı.

Örgüt demokratik prensipleri desteklediğini söylese de aynı zamanda şeriatla yönetilen bir devlet düzeni hedefliyor. En popüler sloganı da “Çözüm İslam’da”.

Paylaşın

ABD’de Silahlı Saldırı: 10 Ölü, 10 Yaralı

ABD’nin California eyaletinin Los Angeles kentinin 13 km doğusunda yer alan Monterey Park’ta gerçekleşen silahlı saldırıda 10 kişi hayatını kaybetti, 10 kişi de yaralandı. Saldırının bir dans kulübünde gerçekleştiği belirtiliyor.

60 bin nüfuslu Monterey Park çok sayıda Asya kökenli yaşıyor. Güvenlik yetkilileri saldırganı arama çalışmalarının devam ettiğini ve şüphelinin erkek olduğunu belirtti.

ABD’nin California eyaletinin Los Angeles kentinde Çin Ay Yeni Yılı kutlamalarında yapılan silahlı saldırıda ölenlerin sayısı 10’a yükseldi. Olayda yaralanan 10 kişinin de tedavi altında olduğu ve bazılarının durumunun kritik olduğu açıklandı.

Los Angeles kent merkezine 13 kilometre mesafede bulunan Monterey Park’ta Çin Ay Yeni Yıl kutlamalarında kan aktı.

Los Angeles polisi tarafından yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin olay yerinde olduğu ve silahlı saldırıda 9 kişinin öldüğü belirtildi. Daha sonra yapılan açıklamada ölü sayısının 10 olduğu kaydedildi.

Los Angeles Şerif Depertmanından Andrew Meyer, 10 kişinin olay yerinde hayatını kaybettiğini ifade etti. 10 kişinin de yaralandığını aktaran Meyer, hastaneye kaldırılanlardan bazılarının durumlarının ağır olduğunu kaydetti.

Saldırının nedenine dair bilgi verilmezken erkek saldırganın, olay yerinden kaçtığı ve arama çalışmalarının sürdüğü açıklandı.

60 bin nüfuslu kentte Asya kökenlilerin yoğun yaşadığı ve her yıl Ay Yeni Yılı kutlamalarının yapıldığı belirtildi.

Görgü tanıkları, silahlı saldırının Ay Yeni Yılı kutlamasından bir saat sonra bir eğlence mekanında gerçekleştiğini kaydetti.

Yerel saatle 21:00’de başlayan ve hafta sonu süren kutlamalar, geçen yıl 100 binden fazla ziyaretçi çekmişti.

Paylaşın

Yunanistan, Türkiye Sınırındaki Duvarı 35 Kilometre Daha Uzatıyor

Yunanistan, Türkiye ile sınır bölgesine çektiği 37,5 kilometreye ulaşan 5 metre yüksekliğindeki çelik duvarı 35 kilometre daha uzatacağını duyurdu. AB’den ilave mali yardım ve lojistik destek talebinde bulunan Yunanistan, sınırın aynı zamanda AB’nin de dış sınırı olduğunu açıkladı.

Haber Merkezi / Yunanistan, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yaptığı çağrıda göç konusunda kendisine daha fazla mali yardım yapılmasını istedi.

Yunanistan Vatandaşı Koruma Bakanı Takis Theodorikakos, Atina’da AB ülkeleri ile İngiltere ve İsviçre’nin büyükelçileriyle bir araya geldi.

Theodorikakos, Türkiye’den her gün yasa dışı yollarla 400 civarında kişi Yunanistan’a, dolayısıyla da Avrupa Birliği’ne (AB) giriş yapma teşebbüsünde bulunduğunu söyledi.

Geçen yıl Yunan sınır koruma güçlerinin Meriç nehrini aşarak Yunanistan’a giriş yapmaya kalkışan 260 bin kişiyi tespit ettiğini ifade eden Theodorikakos, bölgede göçmen kaçaklığı yaptığı zannıyla da bin 500 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Türkiye sınırına çekilen tel örgü uzatılıyor

Yunanistan, kaçak göçmenlerin İngiltere, Fransa ve Almanya’ya gitmek istediğini gerekçe göstererek, bu ülkelerin Atina’ya daha fazla maddi destek sağlaması gerektiğini savunuyor.

Meriç Nehri kıyısında Türkiye ile ortak sınırına şu ana kadar 5 metre yüksekliğinde 27 kilometre tel örgü ören Yunanistan, bunu ilk etapta 35 kilometre daha uzatmayı hedefliyor.

Atina, nihai olarak 192 kilometre uzunluğundaki ortak sınırın tamamını tel örgüyle çevirmek istiyor. Sınır koruma duvarının yaklaşık 100 milyon euroya mal olacağı açıklandı.

İnsan hakları ve göçmen kuruluşları, Yunanistan’ı düzensiz yolla ülkeye giriş yapmayı deneyen insanları Türkiye’ye zorla geri itmek (pushback) ile suçluyor.

Atina ise Türkiye’yi göçmenleri Yunanistan’a yollamakla ve göçmenleri Suriye’ye, başka ülkelere veya yasa dışı yollardan Yunanistan’a gitmeye zorlamakla itham ediyor.

Paylaşın