“Cırcır Böceği Tozu” Avrupa Birliği’nin Yeni Gıdaları Arasında

Avrupa Birliği (AB) un kurdu ve çekirgeden sonra cırcır böceğini de gıda ürünlerinde kullanılmak üzere serbest bıraktı. Söz konusu uygulamadan, ilk beş yıl boyunca sadece cırcır böceğinin toz olarak serbest bırakılması için resmi başvuruda bulunan şirket faydalanacak.

Un kurdu ve çekirgenin ardından Avrupa Birliği’nde (AB) cırcır böceği de gıdalarda belli miktarda kullanılabilecek. Vietnamlı bir şirketin 2019’daki kullanım başvurusu üzerine yapılan inceleme sonrasında cırcır böceğinin kimi unlu mamüller, atıştırmalıklar, soslar, makarna, bisküvi ya da et katkı maddesi vb olarak kullanımına izin verilmişti. Uygulama 24 Ocak’ta yürürlüğe giriyor.

Avrupa Birliği’nin (AB) resmi gazetesinde yayınlanan bilgilendirme ile birlikte un kurdu ve çekirgeden sonra cırcır böceği de gıda ürünlerinde kullanılmak üzere serbest bırakılmış oldu. Söz konusu uygulamadan, ilk beş yıl boyunca sadece cırcır böceğinin toz olarak serbest bırakılması için resmi başvuruda bulunan şirket faydalanacak.

Ürünlerin içindekiler kısmında yer alacak

AB’nin yayınladığı genelgeye göre, söz konusu gıdalarda böcek tozu kullanıldığının belirtilmesi şartı bulunuyor. Avrupa’da tüketimi çok da yaygın olmayan ürünler önce incelenip “yeni tür gıda ürünü” olarak derecelendirilyor. AB, Mart 2022’de cırcır böceğini yeni gıda ürünü olarak resmen sınırflandırmıştı. 24 Ocak 2023’ten itibaren de yağsız toz halinde kullanımı resmen yürürlüğe giriyor. Söz konusu ürünlerin kulanımına izin verilmeden önce Avrupa Birliiği Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) tarafından inceleniyor ve özel bir prosedürden geçiriliyor.

Gıdalarda böcek kullanımı diğer maddelerde de olduğu gibi paketin üzerinde, tüketicinin bakabileceği içindekiler bölümünde deklare edilmek zorunda. Halen kullanılan böceklere ilişkin standart bir hukuki tanımlama yer almadığından genellikle hayvanların Latince adı belirtilerek dikkat çekiliyor. Cırcır böceğinin kullanıldığı ürünlerde de örneğin “Acheta Domesticus tozu kullanılmıştır” ibaresinin yer alması bekleniyor. Böceklerin kullanıldığı gıdaların kimi alerjik tepkiye yol açabileceğine dikkat çekilse de alerjik ürün olarak deklare edilmiyor ve tüketicilerin içindekiler kısmına bakması tavsiye ediliyor.

Sevmeyenlerin korkması gerekiyor mu?

Böcekler pahalı malzeme olduğundan gıda ürünlerinde günümüzde yaygın şekilde kullanılmıyor. Ancak protein oranının yüksekligi nedeniyle gelecekte et veya balık gibi ürünlere alternatif olabileceği öngürüsünde bulunuluyor. Değerli Omega 3 ve Omega 6 doymamış yağlar içeren kimi böceklerin ayrıca magnezyum ve fosfor açısından da zengin olabildiği belirtiliyor. Kimi çekirge türlerinin örneğin sığır veya tavuktan çok daha fazla protein içerdiği de bilinen bir gerçek. Protein değeri açısından böceklerin kimi kuru yemiş, tahıl ve hububat ürününden daha değerli olduğu bildiriliyor. Üretim açısından da iklimle daha dost olduklarına dikkat çekiliyor.

AB’nin 2015 yılındaki kararnamesiyle yenilikçi gıda maddelerinin değerlendirme ve izin işlemlerinin kolaylaştırılması ve Avrupa çapında merkezileştirilmesi hedeflenmişti. Böcekler, çevreye fazla zarar vermemeleri ve yüksek besin değerleri nedeniyle sürdürülebilir bir protein kaynağı olarak görülüyor ve pek çok kültürde cırcır böceği, çekirge, un kurdu gibi böcekler zaten sıklıkla tüketiliyor. Avrupa’da ise böcek içeren gıda maddeleri çok küçük bir piyasaya sahip.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

ABD’den Ukrayna’ya Tavsiye: Bekle

Bu hafta Ukrayna’ya yeni bir 2,5 milyar dolarlık askeri yardım paketini onaylayan ABD, ayrıca, Ukrayna ordusunun tedarik edilen yeni silahların önemli ölçüde kullanımını öğrenip yararlarını keşfetmesinin ardından büyük bir saldırı başlatmasının daha başarılı olacağı görüşünde olduğunu da bildirdi.

ABD yetkilileri, Ukrayna’ya “Rusya’ya karşı büyük bir saldırı başlatmak için Washington’dan gelen silah sevkiyatının ve bunların eğitiminin tamamlanması” tavsiyesinde bulundu.

Aralarında Reuters muhabirinin de bulunduğu bazı basın yayın organlarının temsilcilerine konuşan ve ismini açıklanmasını istemeyen bir Beyaz Saray yetkilisi, Kiev’in büyük bir taarruz başlatmadan önce ABD tarafından sağlanan son ağır silahların kullanımıyla ilgili Ukrayna ordusunun eğitiminin tamamlanması gerektiği düşüncesinde olduğunu aktardı.

“Önce silahların kullanımıyla ilgili eğitimler tamamlansın”

Beyaz Saray yetkilisi, ABD’nin Ukrayna ordusunun tedarik edilen yeni silahların önemli ölçüde kullanımını öğrenip yararlarını keşfetmesinin ardından büyük bir saldırı başlatmasının daha başarılı olacağı görüşünde olduğunu bildirdi.

ABD’nin son gönderdiği silahların kullanımıyla ilgili eğitimlerin tamamlanmadığını kaydeden yetkili, büyük bir saldırıdan önce bunun tamamlanmasının mutlaka gerektiğini Kiev yönetimine aktardıklarını bildirdi. ABD’nin Ukrayna’ya şu an için Abrams tankları vermeme konusundaki kararında sürecin devam ettiğini kaydeden Beyaz Saray yetkilisi, bu tankların maliyetli ve bakımı zor olduğu için Ukrayna’ya göndermeyi planlamadıklarını söyledi.

Bu hafta Ukrayna’ya yeni bir 2,5 milyar dolarlık askeri yardım paketini onaylayan ABD Başkanı Joe Biden, basına yaptığı açıklamada, “Ukrayna ihtiyacı olan her türlü yardımı alacak.” ifadesini kullanmıştı.

Abrams tankları vermeyi şu anda kabul etmeyen ABD bununla birlikte, son olarak Ukrayna’ya yüzlerce zırhlı araç gönderme vaadinde bulundu.

ABD’den Ukrayna ordusuna ne tavsiye ediyor?

Bu arada son haftalarda Rusya ve Ukrayna ordusu arasında yoğun çatışmaların yaşandığı Bakhmut kentiyle ilgili soruları yanıtlayan Beyaz Saray yetkilisi, ABD’nin Kiev’in bu kentin savunması için çok fazla kaynak ayırdığı ve büyük bir ihtimalle Rusya’nın eline geçecek bu kentin savaşın seyrini değiştirecek bir stratejik özelliği sahip olmadığı düşüncesinde olduğunu aktardı.

Bu cephedeki savaşla ilgili ABD ve Ukrayna askeri yetkilileri arasındaki görüşmelerin sürdüğünü kaydeden yetkili, Rusları güney Ukrayna’da ellerinde tuttukları bölgelerden çıkarmak için bir büyük saldırıya hazırlanırken Bakhmut’u savunmak için ne kadar enerji harcamanın gerekliliğinin iyi düşünülmesi gerektiği mesajını verdi.

Aynı yetkili, Ukrayna’ya Rusya’nın yıpratma stratejisi izlediği gerekçesiyle Moskova’nın top atışlarına karşılık Kiev’in buna karşılık vermeme yolunu izlemesinin tavsiye edildiğini bildirdi.

Yetkili, ABD’nin en son silah tedarikinin zırhlı araçları içermesinin nedeninin bu olduğunu, çünkü bunun Ukrayna’nın savaş şeklini değiştirmesine yardımcı olacağını sözlerine ekledi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Peru’daki Gösterilerde Can Kaybı 59’a Yükseldi; Devlet Başkan İstifa İddialarını Reddetti

Peru’da Cumhurbaşkanı Castillo’nun görevinden azledilip hapishaneye gönderilmesinin ardından başlayan protestolarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59’a yükselirken, Devlet Başkanı Boluarte, istifa iddialarını reddetti.

Peru’da Cumhurbaşkanı Pedro Castillo’nun görevden alınıp hapishaneye gönderilmesiyle başlayan protestolar devam ediyor. Peru’nun Bolivya sınırındaki Desaguadero kasabasında 4 Haiti vatandaşının, güneyinde ise 2 kişinin daha yaşamını yitirmesiyle hükümet karşıtı gösterilerde ölenlerin sayısı 59’a çıktı.

Devlet Başkanı Dina Boluarte, Devlet Başkanlığı Sarayı’nda düzenlediği basın toplantısında, istifa iddialarını reddederek, “Yalan haberleri yalanlamak istiyorum, hükümet kararlı ve kabinesi her zamankinden daha birliktir” dedi.

Eylemcilerden bazılarının ülkede ‘kaos’ ve ‘istikrasızlığa’ yol açtığını dile getiren Boluarte, “Hukukun üstünlüğünü bozmak istiyorlar, şiddet üreten bu kişiler cezasız kalmayacak. Peruluları temin ederim ki durum kontrol altındadır” diye konuştu.

Ne olmuştu?

Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, hükümeti devirmekle suçladığı Kongre tarafından “kalıcı ahlaki yetersizlik” suçlamasıyla görevinden azledildi. Castillo’nun görevinden alınması yönündeki karar, 7 Aralık’taki genel kurul toplantısında altı aleyhte, 10 çekimser oya karşı 101 lehte oyla alındı.

Kongrede Castillo’nun görevden azledilmesi kararına gerekçe olarak “kamu fonksiyonlarını gasp etmeye, devlet yetkilerinin işleyişini engellemeye ve siyasi anayasa tarafından kurulan düzeni ihlal etmeye çalışmak” gösterildi.

Pedro Castillo, Kongreyi feshetme ve ulusal acil durum hükümeti kurma kararının ardından polis tarafından gözaltına alındı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Boluarte, Castillo’nun görevinden alınmasının ardından ülkenin yeni cumhurbaşkanı olarak 8 Aralık’ta yemin etti.

Castillo’nun 7 Aralık’ta azledilmesinin ardından göreve gelen Dina Boluarte, 11 Aralık’ta yaptığı açıklamada, “ülke için sağlıklı olmayan siyasi bir çatışma olduğunu” söylemiş, erken seçim önerisinde bulundu: Birkaç gün içinde Kongreye erken seçim önerisini getireceğim, cumhurbaşkanı olarak görevim çoğunluğun iradesine uymaktır.

Boluarte’nin seçimlerin 2026 yerine Aralık 2023’te yapılması önerisi Kongre’de yapılan oylamada reddedildi. Eski Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, 18 ay süreyle “önleyici” bir tedbir olarak tutuklu yargılanıyor.

Paylaşın

Teknoloji Devi Google 12 Bin Çalışanını İşten Çıkarıyor!

Teknoloji devi Google, 12 bin kişinin işten çıkarılacağını duyurdu. ABD’nin bir diğer teknoloji devi Microsoft’ta 10 bin çalışanını işten çıkaracağını duyurmuştu. Amazon ve Meta gibi şirketlerde işten çıkarmaları açıklamıştı.

Şirketin CEO’su Sundar Pichai, çalışanlara gönderdiği mektupta “Bu kararı almaya zorlayan şartların sorumluluğunu üstlendiğini” belirtti.

Dünya çapında 10 bin çalışanının işine son verme kararı alan teknoloji şirketi Microsoft’un ardından Google’ın ana şirketi Alphabet de 12 bin çalışanını işten çıkaracağını açıkladı. Bu, tüm dünyada Alphabet için çalışan emekçilerin yaklaşık yüzde 6’sının işine son verileceği anlamına geliyor.

The New York Times’ın aktardığına göre, bu, Alphabet şirketinin bu zamana kadar aldığı en büyük çaplı işten çıkarma kararı.

Alphabet’in üst düzey yöneticisi Sundar Pichai konuyla ilgili çalışanlara gönderdiği yazıda, “şirketin, dijital hizmetlere olan talepte patlama olduğu pandemi döneminde çok hızlı büyüdüğünü” söyledi: Şimdi ise yapay zeka gibi şirketin geleceğine temel teşkil eden ürünler ve teknolojiye yeniden odaklanmalıyız.

Pichai, “Çalışanları bugün karşı karşıya olunandan farklı bir ekonomik gerçeklik için işe aldıklarını” da kaydetti. Pichai, bu dönemin şirketin odağını keskinleştirmesi, maliyet tabanını yeniden yapılandırması ve şirket içi yetenek ve sermayenin en yüksek önceliklere yönlendirilmesi için “önemli anlar” olduğunu söyledi.

Alphabet’te yapılacak işten çıkarmalar, başta işe alım ve bazı kurumsal işlevler olmak üzere, çeşitli mühendislik ve ürün ekipleri de dahil, küresel çapta tüm şirket genelindeki istihdamı etkileyecek.

Euronews’ün aktardığına göre, Alphabet’in karardan etkilenen çalışanlarına şimdiden e-posta gönderdiği belirtilen notta, kararın ABD’deki personeli hemen etkileyeceği, ancak yerel istihdam yasaları ve uygulamaları nedeniyle diğer ülkelerde daha uzun sürebileceği ifade edildi.

Microsoft da benzer bir karar almıştı

ABD’nin Microsoft teknoloji şirketi de 18 Ocak’ta 2023 yılının üçüncü çeyreğinin sonuna kadar 10 bin çalışanını işten çıkaracağını duyurmuştu.

Buna göre, Microsoft’un işten çıkarma kararı dünya çapındaki çalışanlarının yaklaşık yüzde 5’ini etkileyecek ve şirkete yaklaşık 1,2 milyar dolarlık bir kıdem tazminatı ve yeniden yapılanma maliyeti getirecek.

Kararı çalışanlara bir yazı ile duyuran şirket CEO’su Satya Nadella, dünyanın pek çok bölgesinde ya resesyon olduğunu ya da resesyon beklendiğini, pek çok kişinin ise “ihtiyatlı davranmayı seçtiğini” söyledi.

Şirketin “kilit öneme sahip alanlarda işe alım yapmayı sürdüreceğini” açıklayan Microsoft CEO’su Nadella, şirketin bu dönemden “daha güçlü ve daha rekabetçi çıkacağından emin olduğunu, fakat bu gelişmeler doğrultusunda adımlar atılması gerektiğini” kaydetti.

Nadella, Microsoft’un maliyetlerini geliri ve müşteri talebiyle uyumla hale getireceklerini, bu kapsamda 2023 mali yılının üçüncü çeyreğinin sonuna kadar 10 bin kişinin işine son verileceğini bildirdi.

Paylaşın

ABD’den Ukrayna’ya “Ağır Silah” Yardımı

ABD, Ukrayna’ya zırhlı araçlar ve hava savunma sistemlerini de içeren toplam 2,5 milyar dolarlık yeni paket açıkladı. ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı geçen yıl Şubat ayında işgal etmesinden bu yana bu ülkeye toplamda 27 milyar 400 milyon dolar güvenlik desteği yaptı.

ABD Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre Washington’un Ukrayna’ya son askeri yardım paketi içinde 59 Bradley Savaş Aracı ve 90 Stryker Zırhlı Personel Taşıyıcı yer alıyor.

Son yardıma ayrıca HIMARS roket sistemi için mühimmat, sekiz Avenger hava savunma sistemi, binlerce topçu mermisi ve yaklaşık 2 bin tanksavar roketi için ek mühimmat dahil.

Kış mevsiminin Rus güçlerine yeniden organize olma ve büyük bir saldırı başlatma fırsatı verebileceği kaygıları nedeniyle Ukrayna batıdan daha fazla silah talep ediyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski Aralık ayında Washington’da ABD Kongresi’ne hitaben yaptığı konuşmada Ukrayna’ya yapılan desteğin, “hayır işi” olmadığını, “demokrasiye yatırım” olduğunu söylemiş, ABD’den güvenlik alanındaki desteğini sürdürmesini istemişti.

Öte yandan Reuters haber ajansına konuşan Amerikalı bir yetkili CIA Başkanı William Burns’un yakın zamanda Ukrayna’ya gizli bir ziyaret yaptığını ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’yle biraraya geldiğini belirtti.

Haberi ilk veren Washington Post gazetesine göre ziyaret geçen haftanın sonunda gerçekleşti. Haberde Burns’un, Zelenski’yi Rusya’nın gelecek askeri planlarıyla ilgili beklentileri konusunda bilgilendirdiği belirtildi. Ayrıca Burns’un, ABD’nin desteğinin ulaşmasının bir noktada zorlaşacağını belirttiği kaydedildi.

Washington Post’un kaynaklarına dayandırdığı habere göre Zelenski ve üst düzey istihbarat yetkilileri Cumhuriyetçiler’in ABD Temsilciler Meclisi’nde az farkla çoğunluğu elde etmesinin ardından Ukrayna’nın ABD ve Batı yardımının daha ne kadar devam etmesini bekleyebileceğini tartıştı.

Öte yandan aralarında İngiltere ve Hollanda’nın da olduğu bir dizi ülke de yeni yardım paketi sözü verdi. Açıklama, Almanya’da bugün gerçekleşecek ve 50 ülkenin silah yardımlarını koordine edeceği toplantı öncesinde yapıldı.

Estonya’daki bir askeri üste bir araya gelen 11 ülkenin temsilcileri, Ukrayna’nın yeni bölgelerde hakimiyet kurması ve Rusya’nın ilerlemesinin durdurulması hedefiyle silah yardımlarını artırmaya karar verdi.

İngiltere, Polonya, Letonya, Litvanya, Danimarka, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Hollanda ve Slovakya, daha çok destek sözü verdi.

Ortak açıklamayla duyurulan yardım paketleri şunları içeriyor:

  • İngiltere: 600 Brimstone füzesi
  • Danimarka: 19 Fransız yapımı Caesar tipi obüs
  • Estonya: Havan topları, cephane, destek araçları ve tanksavar bomba atarlar
  • Letonya: Stinger hava savunma sistemleri, iki helikopter, İHA’lar
  • Litvanya: Uçaksavar ve iki helikopter
  • Polonya: : S-60 uçaksavar ve 70 bin mermi
  • Çek Cumhuriyeti: Cephanelik, havan topları ve zırhlı personel taşıyıcılar.
  • Hollanda: Yardım paketini Cuma günü duyuracak.

İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, Estonya’daki ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, “2023’te, Ukraynalıların Rusya’yı püskürtüp Ukrayna dışına çıkararak ülkede egemenliklerini yeniden tesis etmelerinin zamanı geldi” dedi.

Paylaşın

Yunanistan Başbakanı Miçotakis: Türkiye İle Savaşmayacağız

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye ile savaşa girmeyeceklerini, ancak son üç yılda birçok konuda gerginlik yaşadıklarını belirterek, “Türkiye ile makul yetişkinler olarak masaya oturabilmeli, Ege ve Doğu Akdeniz’deki deniz alanlarının sınırlandırılması gibi temel farklılıklarımızı çözebilmeliyiz. İtalya ve Mısır’la bunu başardık. Arnavutluk’la da Lahey’e giderek yapacağız” dedi.

‘Türkiye’ye atıfla ‘zor’ bir komşularının olduğunu söyleyen Miçotakis, Yunanistan Silahlı Kuvvetleri’nin on yıllar boyunca güçlendirilmediğini belirterek ordunun güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la “zor zamanlar” yaşandığını söyleyen Miçotakis, bununla birlikte bir çözüm bulmanın imkansız olmadığını kaydetti.

Dünya Ekonomik Forumu kapsamında Davos’ta bulunan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Ankara – Atina ilişkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

Kiryakos Miçotakis, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuşarak sorunların çözülebileceğine inandığını söyleyen Miçotakis iki komşu ülkenin savaşmayacağını belirtti. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere üst düzey Türk yetkililerin Yunanistan’ı Ege’deki adaları silahlandırmakla suçlayarak “Bir gece ansızın gelebiliriz” söylemiyle dile getirdikleri askeri operasyon tehditleri, Yunan kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı.

“Yetişkinler gibi oturup konuşabilmeliyiz”

“Türkiye ile savaşmayacağız” diyen Miçotakis “Makul yetişkinler olarak Türkiye ile oturabilmeli ve başlıca anlaşmazlığımız olan Ege’de ve Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırları konusundaki anlaşmazlığımızı çözüme kavuşturabilmeliyiz” diye konuştu.

“Ege’nin coğrafyası nedeniyle bunun karmaşık bir konu olduğunu” belirten Miçotakis, Yunanistan’ın benzer anlaşmazlıkları İtalya ve Mısır ile çözüme kavuşturabildiğini söyledi. Arnavutluk ile de benzer bir anlaşmazlığı Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na taşımayı düşündüklerini ekledi.

“Oyunun kitabı konusunda anlaşmışsanız ve oyunun kitabı, sorunu uluslararası hukuka göre çözmenizi söylüyorsa komşularınızı gereksiz yere provoke etmezsiniz, iletişim kanallarını açık tutarsınız” diyen Miçotakis, “Dış politikayı iç gerekçelerle silahlandırmanın yararı olmaz. Bu genellikle iyi bir yaklaşım değildir çünkü bu şekilde kendi kamuoyunuzu zehirlemiş olursunuz” ifadelerini kullandı.

“Erdoğan ile çözüm imkansız değil”

Türkiye’de 14 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri düzenlenecek. Yunanistan’da ise halk temmuz ayında parlamento seçimlerine gidecek. Miçotakis, Türkiye’deki seçimlerle ilgili “Türkiye’den nasıl bir hükümet çıkacak bilmiyorum ama gerilimi düşürmek için yollar olduğuna, ortak çıkar bulunan konularda çalışabileceğimize, anlaşamadığımız konuların ne olduğu konusunda anlaşabileceğimize kesinlikle inanıyorum. Anlaşamadığımız konuların ne olduğu konusunda anlaştığımız takdirde dahi bunu medeni bir tarzda yapabiliriz” diye konuştu. Kiryakos Miçotakis, “Erdoğan ile çok, çok zor anlar yaşandığını” söylemekle beraber “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir çözüm bulmanın imkansız olduğunu düşünmüyorum” ifadesini kullandı.

Yunanistan ile Türkiye arasındaki sorunlar arasında Ege ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları konusundaki anlaşmazlığın yanı sıra Atina’nın Ege’deki adalara asker ve silah konuşlandırması da yer alıyor. Ankara adalardaki Yunan askerî varlığının uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini belirtirken Yunanistan ise anlaşmaların adalarda asgari bir askeri varlığa izin verdiğini ileri sürüyor ve Türkiye’nin ana karasında ciddi bir askeri varlığı olduğuna işaret ediyor.

Davos’ta yaptığı konuşmada da bu konuya değinen Kiryakos Miçotakis, “Soruyorum, Yunan adalarının Türk anakarasına bir tehdit olduğuna makul bir şekilde inanan var mı yoksa Türk anakarasının Yunan adalarına bir tehdit oluşturduğuna inanmak mı daha gerçekçi?” dedi. Yunan Başbakan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1974’te Kıbrıs’a harekat düzenleyerek Ada’nın kuzeyini “işgal ettiğini” ve bu harekat sonucunda Ada’nın bölündüğünü kaydetti.

Paylaşın

Almanya’dan Dikkat Çeken Karar; Ezidilere Yönelik Suçlar ‘Soykırım’ Olarak Tanındı

Almanya Federal Meclisi, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Ezidilere yönelik suçlarını “soykırım” olarak tanıma kararı aldı. Karar oy birliği ile kabul edilerek yasalaştı. Ezidiler’e yönelik katliamlar Birleşmiş Milletlerce soykırım olarak kabul edilmişti.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, kararı sosyal medya hesabından paylaştığı Kürtçe mesajlarla duyurdu:

“Üç yıl önce kuzey Irak’ta Ezidi kadınlarla tanıştım: Kaçırılmış, köleleştirilmiş ve tecavüz edilmişlerdi. Onların bu acısı beni bırakmadı.

Almanya Federal Meclisi bugün IŞİD’in Ezidilere karşı işlediği suçları soykırım olarak tanıma kararı aldı.

Dünyadaki herhangi bir meclisin alacağı herhangi bir kararın acılarını dindiremeyeceğini biliyoruz. Ama bu kararın bir fark yaratacağına inanıyorum: Bu, acılarını dindirme yolunda olduğu kadar hayatta kalanlar için adalet sağlama yolunda da önemli bir adım.

Ülkemiz şu anda dünyanın en büyük Ezidi diasporası durumunda. Bugünkü oylama onların yorulmak bilmez çabaları sayesinde.”

Taslakta ne vardı?

Rudaw haber sitesinin haberine göre, Almanya Federal Meclisi’nin kabul ettiği taslak metinde, “Alman Parlamentosu, IŞİD adlı örgütün Irak ve Suriye’de işlediği suçların kurbanlarını saygıyla anıyor. Ayrıca, IŞİD terör örgütünün yüz binlerce insana çektirdiği acıları kabul ediyor” deniliyordu.

IŞİD’in Ezidilere saldırma amacına değinen taslakta, “IŞİD’in amacı Ezidi toplumunu yok etmekti. Özellikle 2014 yılında 5 bini aşkın Ezidi IŞİD işkencesine maruz kaldı ve vahşice öldürüldü” ifadelerine yer veriliyordu.

IŞİD’in Ağustos 2014’te Şengal’e yaptığı saldırıya değinilen taslakta, “Ezidilerin dinlerini değiştirmeye zorlandığına, buna direndiklerinde ise idam edildiklerine veya zorla köleleştirildiklerine, erkek çocukların Kuran okullarında eğitildiğine, çocuk asker olarak alındıklarına veya intihar bombacısı olarak kullanıldıklarına” atıfta bulunuluyordu.

Ezidi kadınların durumuna ve yaşadıklarına da değinilen taslak metinde, “Kadın, sadece Ezidi kadın ve erkekleri arasında savunulduğundan, aynı şekilde Ezidi toplumu Ezidi bir anne ve babadan olmayan çocukları kabul etmediğinden IŞİD, Ezidi toplumunu küçük düşürmek amacıyla, Kürt Ezidi kadınlara kasıtlı olarak cinsel şiddet uyguladı” deniliyordu:

“Kadınların kaçırılması, köleleştirilmesi ve onlara tecavüz edilmesi IŞİD tarafından en başından beri Ezidilerin bütünlüğünü nesiller boyunca yok etmek için sistematik olarak kullanıldı.”

Ezidi Soykırımı

Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Irak’taki Ezidiler’e yönelik 3 Ağustos 2014’te gerçekleştirmiş olduğu katliamlar silsilesi (Ezidilerin deyimiyle 73. Ferman) Birleşmiş Milletlerce soykırım olarak kabul edildi.

Soykırımda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Ezidi kadınlar ve kız çocukları IŞİD mensupları tarafından cinsel köleliğe zorlandı, erkekler sürgün edildi ve binlercesi topluca infaz edildi.

Birçoğu Sincar’da olmak üzere toplamda yaklaşık 5 bin kişinin öldürüldüğü 10 bine yakın kişinin ise esir düştüğü biliniyor.

Ezidi Kürtleri Kurtarma Ofisi verilerine göre, 1500 Ezidi Kürt kurşuna dizildi.

Şu ana kadar örgüt tarafından kaçırılan 3 bin 100 kişi kurtarıldı. Hala yaklaşık 2 bin 700 kişiden hiçbir haber alınamıyor.

Soykırım 2014’te Peşmerge’nin IŞİD saldırıları sonucunda geri çekilmesinden sonra başladı. IŞİD’in Ezidilere yönelik katliamı uluslararası toplumda geniş yer buldu ve tepki olarak ABD, IŞİD’e yönelik hava saldırılarına başladı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ve Avustralya, Sincar Dağları’na kaçan Ezîdîlere uçaklarla acil yardımlar yaptı ve Ezidileri savunmaya giden Peşmerge, PKK ve YPG güçlerine silah desteği sağladı.

IŞİD’in Ezidi nüfusa yönelik eylemleri yaklaşık 500 bin mülteciye ve binlerce kişinin ölümüne veya kaçırılmasına sebep oldu. Soykırım özellikle Almanya’daki diğer Ezidi topluluklarını da etkiledi.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi 2019’da 3 Ağustos’u “Ezidi Soykırım Günü” ilan etti.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Peru’daki Protestolarda Can Kaybı 53’e Yükseldi

Peru’da Cumhurbaşkanı Castillo’nun görevinden azledilip hapishaneye gönderilmesinin ardından başlayan protestolarda hayatını kaybedenlerin sayısı 53’e çıktı, yaralı sayısı ise 700’ü geçti.

Peru’da Cumhurbaşkanı Pedro Castillo’nun görevden alınıp hapishaneye gönderilmesiyle başlayan protestolar devam ediyor.

Castillo’nun 8 Aralık 2022’de görevden alınmasının ardından göreve getirilen Peru Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’nin istifa etmesini ve erken seçime gidilmesini talep eden protestocular ile polis arasında çıkan çatışmalarda hayatını kaybedenlerin sayısı 53’e yükseldi.

Carabaya eyaletine bağlı Macusani kasabasında sağlık yetkilisi Dr. Ivan Fernandez, protestolarda yaşanan şiddet olaylarında iki kişinin hayatını kaybettiğini, bir kişinin de yaralandığını açıkladı.

Olayın ardından protestocular, polis karakolunu ve mahkeme binasını ateşe verdi. Macusani Polisi, ateşe verilen karakoldan güvenlik güçlerinin helikopterle ayrılmak zorunda kaldığını açıkladı.

Hükümet karşıtı gösterilerde 11 Aralık 2022’den bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı 53’e çıktı, yaralı sayısı ise 700’ü geçmiş durumda.

Ombudsman Ofisi verilerine göre, eylemlerde ölen 53 kişiden en az 42’si doğrudan güvenlik güçlerinin saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.

Cumhurbaşkanı Dina Boluarte, göstericilere 10 Ocak’ta bir kez daha diyalog çağrısında bulunmuş, eylemlerin son bulmasını istemişti.

Protestocular sınır kapısına giden yolu kapattı

Öte yandan, protestocular, Peru-Bolivya sınır kapısının olduğu Desaguadero bölgesinde, Boluarte’nin istifası, gözaltında bulunan eski Castillo’nun serbest bırakılması, Kongre’nin kapatılması ve erken seçime gidilmesi talebiyle yaptıkları gösteride sınır kapısına giden yolları kapattı.

Göstericilerin sınır kapısına giden yolları ablukaya alması sebebiyle yüzlerce tır otoyolda sıralandı.

Ne olmuştu?

Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, hükümeti devirmekle suçladığı Kongre tarafından “kalıcı ahlaki yetersizlik” suçlamasıyla görevinden azledildi. Castillo’nun görevinden alınması yönündeki karar, 7 Aralık’taki genel kurul toplantısında altı aleyhte, 10 çekimser oya karşı 101 lehte oyla alındı.

Kongrede Castillo’nun görevden azledilmesi kararına gerekçe olarak “kamu fonksiyonlarını gasp etmeye, devlet yetkilerinin işleyişini engellemeye ve siyasi anayasa tarafından kurulan düzeni ihlal etmeye çalışmak” gösterildi.

Pedro Castillo, Kongreyi feshetme ve ulusal acil durum hükümeti kurma kararının ardından polis tarafından gözaltına alındı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Boluarte, Castillo’nun görevinden alınmasının ardından ülkenin yeni cumhurbaşkanı olarak 8 Aralık’ta yemin etti.

Castillo’nun 7 Aralık’ta azledilmesinin ardından göreve gelen Dina Boluarte, 11 Aralık’ta yaptığı açıklamada, “ülke için sağlıklı olmayan siyasi bir çatışma olduğunu” söylemiş, erken seçim önerisinde bulundu: Birkaç gün içinde Kongreye erken seçim önerisini getireceğim, cumhurbaşkanı olarak görevim çoğunluğun iradesine uymaktır.

Boluarte’nin seçimlerin 2026 yerine Aralık 2023’te yapılması önerisi Kongre’de yapılan oylamada reddedildi. Eski Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, 18 ay süreyle “önleyici” bir tedbir olarak tutuklu yargılanıyor.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’den Sürpriz İstifa Kararı

Başbakanlığın “ülkenin en ayrıcalıklı” görevlerinden biri olduğunu söyleyen Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern sürpriz bir kararla en geç 7 Şubat’ta görevinden ayrılacağını duyurdu. Ardern başbakanlık görevinin yanı sıra İşçi Partisi liderliğini de bırakacak.

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern sürpriz bir kararla en geç 7 Şubat’ta görevinden ayrılacağını duyurdu. Ardern Wellington’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu işin ne gerektirdiğini biliyorum. Ve bunun gereğini yerine getirmek için yeterli gücüm kalmadığını da” dedi.

Başbakanlığın “ülkenin en ayrıcalıklı” görevlerinden biri olduğunu söyleyen Ardern, “Ama aynı zamanda en zorlarından biri” ifadesini kullandı. Sonbaharda yapılacak seçimlere atfen “Önümüzdeki dört yıl için yeterli gücü kalmadığını” söyleyen Ardern, “Ben bir insanım. Yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Ne kadar yapabilirsek. Ama benim için için gitme zamanı” dedi.

Yeni Zelanda’da seçimler 14 Ekim’de yapılacak. Ardern seçimler yapılana dek milletvekili olarak görev yapmaya devam edecek. Çocuğuyla daha uzun süre vakit geçireceği için mutlu olduğunu söyleyen Ardern, hayat arkadaşı ile de artık evlenmek istediğini vurguladı.

Ardern başbakanlık görevinin yanı sıra İşçi Partisi liderliğini de bırakacak. Ancak istifa kararının kendisi ve partisi ile ilgili kamuoyu anketlerinden çıkan olumsuz sonuçların etkili olduğu iddialarını reddeden Ardern, “Gelecek seçimleri kazanamayacağımız için gitmiyorum. Çünkü kazanabiliriz ve kazanacağız da” dedi.

Ardern 2017 Ekim ayından bu yana Başkanlık görevini yürütüyor. 37 yaşında göreve geldiğinde hem ülkesinin hem de dünyanın “en genç kadın başbakanı” sıfatını almıştı. Ülkesinin pandemi döneminde sert kısıtlamalar ve kapanma önlemleriyle mümkün olduğunca az zarar görmesini sağlayan siyasetçi, 2020 yılı Ekim ayında yapılan seçimlerde yeniden bu göreve seçilmişti.

Ardern görev süresi içinde pandemide kriz yönetiminin yanı sıra 2019 yılında Christchurch’te iki camiye düzenlenen, 51 kişinin yaşamını yitirdiği terör saldırıları sonrasında başörtüsü takarak yaptığı konuşma ile de övgü almıştı. Konuşmasında saldırıyı kınayarak dünya genelinde Müslümanlarla dayanışma mesajı vermişti.

Ardern, Nanaia Mahuta’yı kabinesine alarak, ilk kez yerli halk Maori’den bir kadını dışişleri bakanlığı görevine getirmişti. Jacinda Ardern dünya genelinde başbakanlık görevini yürütürken anne olan ikinci siyasetçi. Bu unvanı ilk alan siyasetçi Pakistan’da 1990 yılında görevdeyken anne olan Benazir Butto’ydu.

Paylaşın

İsveç Ve Finlandiya’nın NATO Üyelikleri Süreci: ABD’den Türkiye’ye Onaylama Çağrısı

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurularının güçlü destekçisi olduklarını ve iki ülkenin NATO üyeliklerinin müttefikler tarafından hızla onaylanmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Sözcü Jean-Pierre, iki ülkenin NATO üyeliklerini henüz onaylamamış olan müttefiklere de onay sürecini en kısa sürede tamamlamaları çağrısında bulundu.

Beyaz Saray’da düzenlenen günlük basın toplantısında İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri ve henüz iki ülkenin NATO’ya katılım sürecini onaylamamış olan Türkiye’nin tutumu gündeme geldi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre bir soru üzerine Türkiye’yi güvenilir bir müttefik olarak gördüklerini belirtti, müttefiklerin iki ülkenin NATO’ya katılımına ilişkin onay süreçlerini en kısa sürede tamamlama çağrısında bulundu.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre’e , İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine ilişkin süreç bağlamında, “ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’yi güvenilir bir NATO müttefiki olarak görüp görmediği” sorusu yöneltildi.

Sözcü Karine Jean-Pierre, Türkiye’yi güvenilir bir müttefik olarak gördüklerini belirterek söze girdi.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurularının güçlü destekçisi olduklarını ve üyelik başvurularını onaylamak üzere hızla harekete geçmek için Senato ile çalıştıklarını vurgulayan Jean-Pierre, iki ülkenin NATO üyeliklerinin müttefikler tarafından hızla onaylanmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Karine Jean-Pierre, ‘’Geri kalan müttefiklerin de onay süreçlerini en kısa sürede tamamlama çağrısında bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile bu iki ülke arasında devam eden görüşmeler ve olası anlaşma konusunda yorum yapmamayı tercih eden Beyaz Saray sözcüsü, bu konudaki soruları Türk hükümetine yönlendirdi.

Sözcü Jean-Pierre, iki ülkenin NATO üyeliklerini henüz onaylamamış olan müttefiklere de onay sürecini en kısa sürede tamamlamaları çağrısında bulundu.

Macaristan Şubat ayında onaylayacağını açıklamıştı

NATO’nun 30 üyesinden 28’i Rusya’nın Ukrayna işgalinden sonra NATO üyeliği başvurusunda bulunan İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılımına kendi parlamentolarında onay vermiş durumda.

Türkiye ve Macaristan henüz onay sürecini tamamlamamış olan iki NATO üyesi. Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, Şubat ayında Meclis toplandığında İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini onaylayacaklarını belirtmişti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın