Akut Böbrek Yetmezliği Nedir? Belirtileri, Nedenleri, Tedavisi

Akut böbrek hasarı olarak da bilinen akut böbrek yetmezliği (ABY), böbreklerin boşaltım fonksiyonunun ani kaybını ifade eder. ABY, vücutta üre ve kreatinin gibi toksik metabolik ürünlerin birikmesi, idrar hacminde bir azalma ile tanımlanabilir. Ya da her ikisi de.

Haber Merkezi /ABY çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Görülme sıklığı aşağıdaki gibidir:

  • Prerenal nedenler – %25-60
  • Böbrek nedenleri – %35-70
  • Böbrek sonrası nedenler – %5-20

Bu nedenler arasında, ABY‘nin renal nedenlerinin %80-90’ından iskemik veya nefrotoksik hakaretler sorumludur.

Belirtileri

  • Kandaki azot metabolitlerinin artan seviyeleri
  • Renal kan akışının azalması nedeniyle glomerüler filtrasyon hızında hızlı bir düşüşle oluşan oligüri (anormal derecede küçük hacimli idrar üretimi).

Bu belirti ve semptomlar intrinsik renal patolojiye özgü değildir. Ancak akut kanama, dehidratasyon gibi prerenal durumlardan veya akut üriner sistem obstrüksiyonu gibi renal sonrası nedenlerden de kaynaklanabilir.

ABY türleri

ABY, böbreğin herhangi bir bölümünün hasar görmesi nedeniyle ortaya çıkabilir. Yaralanma bölgesi ile ilgili olarak ABY şu şekilde sınıflandırılabilir:

  • Tübüler (akut tübüler nekroz)
  • Glomerüler (akut glomerülonefrit)
  • İnterstisyel (akut interstisyel nefrit)
  • Vasküler (malign hipertansiyonun neden olduğu)

Patofizyoloji

ABY, her biri aynı patofizyolojik mekanizmalar yoluyla hareket eden çeşitli klinik durumların tezahürüdür. Bu klinik durumlar hipoksi, iskemi ve nefrotoksisiteyi içerir.

Risk faktörleri

ABY ile ilişkili farklı risk faktörlerinden bazıları şunlardır:

  • Hipovolemi
  • Sepsis
  • Kalp, böbrek veya karaciğerin önceden var olan bir hastalığı
  • Hipotansiyon
  • Şeker hastalığı
  • Yaş
  • Kontrast gibi nefrotoksik ilaçlara veya ajanlara maruz kalma
  • Böbrek hasarının sepsis ile ilgili değişikliklerden kaynaklandığı kritik hastalıklar

ABY, hastanede yatan hastaların %3-5’inde görülür. Aslında, yoğun bakım hastalarında yaklaşık %70’lik bir insidans rapor edilmiştir ve bu hastaların yaklaşık %4-5’inde renal replasman tedavisi gerekir.

ABY‘li hastanede yatan hastalarda, böbrek fonksiyonu normal olan benzer hastalara göre 5,5 ila 6,5 ​​kat daha yüksek bir ölüm oranı vardır. Bu insidans oranı, diyalizin yaygın olarak kullanılmasına rağmen gerçekliğini korumaktadır.

Teşhis ve tedavi

ABY teşhisi, ilaçlar veya hastalıklar gibi durumun olası nedenini bulmakla başlar. Fiziksel bir değerlendirme, ardından böbrek fonksiyon testleri ve idrardaki herhangi bir anormalliğin belirlenmesi zorunludur. Ek olarak, görüntüleme testleri de tanı sürecinde faydalıdır.

ABY tedavisi, yaralanmanın nedenini bulmayı, böbrek hasarı ile birlikte var olan diğer tıbbi durumları tanımlamayı, hacim durumunu değerlendirmeyi ve sıvılar ve vazopresörlerle mümkün olduğunca erken düzeltmeyi ve ayrıca böbrekleri düzeltmek veya durdurmak için doğru önlemleri kullanmayı içerir. Bu nedenle anormallikler dikkatli bir şekilde izlenmesi çok önemlidir.

ABY tedavisi iyileştirici olmaktan çok destekleyicidir. Altta yatan klinik durum tedavi edildikçe ve toksik ürünler uzaklaştırıldıkça böbrek fonksiyonu yavaş yavaş düzelir. Normal bir glisemik seviye kritik olduğundan, beslenme durumunun izlenmesi ve dikkatle sürdürülmesi gerekir. Elektrolitler ve asit-baz seviyeleri de normal sınırlar içinde tutulmalıdır.

Böbrek replasman tedavisi

Daha yaygın olarak diyaliz olarak adlandırılan renal replasman tedavisi, selüloz veya sentetik membranların kullanımını içerir. Tipik olarak, diyaliz, hacim aşırı yüklenmesi önemli olduğunda, biyokimyasal parametreler kritik olarak değiştiğinde ve/veya üre ve kreatinin gibi tehlikeli bir metabolit birikimi olduğunda endikedir.

Prognoz

Hafif ABY bile ölüm riskini artırır. ABY hastalarının yarısından fazlası renal replasman tedavisine rağmen ölmektedir. Herhangi bir komorbidite yoksa ve böbrekler önceden normalse, hastanın diyalizin artık gerekli olmadığı bir noktaya gelmesi muhtemeldir. 

Ancak hastaların %5 ila %50’si hastaneden taburcu olduktan sonra diyalize ihtiyaç duyacaktır. Diyalize giren hastalar daha yüksek kronik böbrek hastalığı ve nihayetinde son dönem böbrek hastalığı riski altındadır.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir