Mide Yanmasına Neden Olabilecek Yedi Yiyecek

Sindirim sisteminde sık görülen rahatsızlıklarından biri olan “mide yanması”, ilaç almanın yanı sıra belirli yiyeceklerden uzak durulması ile kolaylıkla tedavi edilebilir.

Haber Merkezi / Mide yanması, göğüste yanma hissine neden olan sindirim sistemiyle ilgili bir sorundur.

Çoğunlukla göğüs kemiğinin arkasında hissedilen bu sorunun neden olduğu yanma hissine, boğazın arka kısmında ekşi tat, boğaza yemek yapışıyormuş hissi, öksürük, hıçkırık ve ses kısıklığı gibi başka belirtiler de eşlik edebilir.

Mide yanması genellikle mide asidi reflüsünden kaynaklanır. Reflü, midenin üst kısmındaki sfinkter (LES) adı verilen dairesel kasın gevşemesi ve tamamen kapanmaması sonucu ortaya çıkar.

Bu sorunun ortaya çıkmasıyla birlikte asit ve sindirim enzimleri, safra tuzları ve sindirilmeyen besinlerin de dahil olduğu mide içeriği yemek borusuna dönebilir ve göğüste yanma hissine neden olabilir.

Yemek borusunun mide asidine karşı koruma özelliği bulunmadığından, mide içeriği yemek borusuna girdiğinde iltihaplanma ve yanma hissi meydana gelir. Bazen mide yanması aynı şekilde yemek borusu iltihabına neden olan maddelerin tüketiminden de kaynaklanır.

7 yiyecek faktörü mide yanmasına neden olabilir:

Yüksek yağlı gıdalar, özellikle kızartılmış gıdalar, alt yemek borusu sfinkterindeki (LES) basıncı azaltarak asidin mideden yemek borusuna geri dönmesine neden olabilir. Yüksek yağlı gıdalar ayrıca mide boşalma hızını azaltarak ve LES üzerindeki baskıyı artırarak mide yanmasına neden olur.

Baharatlı yiyecekler genellikle mide yanmasına neden olur; Özellikle bu besinleri sık kullanmayan kişilerde. Baharatlı yiyecekler yemek borusunun iç yüzeyini doğrudan uyararak tahrişe neden olur. Mide ekşimesi semptomlarını kötüleştirebilen kapsais baharatlı yiyeceklerin önemli bir bileşenidir.

Alkol alt özofagus sfinkterini (LES) gevşetir, mide asidini arttırır, özofagus hareketlerini azaltır ve gıdanın mideye transferini yavaşlatır ve mide boşalma hızını azaltır.

Soda ve diğer gazlı içecekler mide yanmasına neden olabilir. Alkol gibi, bu içecekler de alt özofagus sfinkteri (LES) basıncını azaltabilir. Ayrıca bu içecekler mide genişlemesine neden olabilir.

Asitli meyve ve sebzeler mide ekşimesi semptomlarını şiddetlendirebilir. Bu gıdaların asitliği yemek borusunu tahriş eder ve daha hassas hale getirir.

Kahve ve çay gibi kafeinli içeceklerin tüketilmesi de mide yanmasına neden olabilir. Çok fazla kafein, alt özofagus sfinkteri (LES) basıncının azalmasına neden olabilir.

Çikolata kakao ve kafein içerir ve mide yanmasına neden olabilir. Çikolata aynı zamanda alt yemek borusu sfinkterindeki (LES) basıncı da azaltarak yemek borusunun midenin asidik içeriğiyle temasına neden olabilir.

Mide ekşimesi sıklıkla yemekten sonra veya geceleri ortaya çıkar. Beslenme değişiklikleri mide yanmasını önlemeye yardımcı olabilir.

Haftada ikiden fazla mide yanması semptomlarınız varsa, göğüs ağrınız kötüleşirse ve buna kol ağrısı, nefes darlığı veya soğuk terleme gibi diğer semptomlar da eşlik ediyorsa derhal doktora görünün.

Paylaşın

Daha Sabırlı Olmak İçin “Beş İpucu”

Hepimiz sabrın iyi bir şey olduğunu biliyoruz. Bunu, çocukluğumuzdan beri annemizden, babamızdan, öğretmenlerimizden çokça duyduk. Peki sabretmenin aslında ne anlama geldiğini biliyor musunuz?

Haber Merkezi / Sabır, en basit ifadeyle, bekleme yeteneğidir. Kendinizi çok sık, hatta önemsiz durumlarda bile sabırsız hissediyorsanız, daha sabırlı olmayı öğrenmek isteyebilirsiniz. İşte daha sabırlı olmak için 6 ipucu:

Daha fazla dinleyin: İster bir aile üyesi, ister bir arkadaş veya iş arkadaşınızla konuşun, aktif olarak dinlemek ve empati geliştirmek sabrınızı artırmanın yollarından biridir. Karşınızdaki kişinin konuşması için zaman ayırmak, onun görüş ve fikirlerine önem verdiğinizi gösterir ve bu da tartışma için üretken bir alan oluşturabilir.

Farkındalık: Farkındalık, şimdiki ana odaklanma eylemidir. İş, ilişkiler ve sosyal etkinlikler arasında denge kurmaya çalışmak sabırsızlığa yol açabilir. Bir etkinliğe veya bir sohbete odaklanmak için zaman ayırmak, sabrınızı geliştirebilirsiniz.

Ekran sürenizi azaltın: Günlük ekran sürenizi sınırlamak, sabrınızı geliştirmenin bir başka yoludur. Arkadaşlarınız ve ailenizle buluştuğunuzda, dikkatinizi onlara vermek için telefonunuzu kapatmayı düşünebilirsiniz.

Acele etmeyin: Acele etmek, sabırsızlığın yaygın bir işaretidir. Kendinizi bir şeyi  hızlı yaparken yakaladığınızda, fiziksel veya zihinsel olarak yavaşlamaya teşvik edebilirsiniz.

Derin nefesler alın: Kendinizi bunalmış veya sabırsız hissettiğinizde hem zihninizi hem de bedeninizi sakinleştirmenin basit bir yolu, derin nefes almaktır: Gözlerinizi kapatın ve zihninizi temizlemek için on defa derin nefes alıp verin.

Bu, gerginliğinizi atmanıza ve tazelenmiş bir zihin yapısıyla düşünmenize yardımcı olacaktır, böylece durum üzerinde öz kontrol kazanabilirsiniz.

Paylaşın

Zihinsel Filtreleme: Mutlu Olmayı Nasıl Engelliyor?

Seçici soyutlama olarak da bilinen zihinsel filtreleme, düşünce kalıplarının olumsuza doğru kaydığı, genellikle o kişinin benliğini azaltan bir bilişsel çarpıtmadır.

Haber Merkezi / En yaygın bilişsel çarpıtmalardan biri olan zihinsel filtreleme, bireyin etkileşimlerin, olayların ve ilişkilerin olumlu yönlerini reddetmek için olumsuz düşünmeyi benimsemesine neden olur. Bu durum zamanla, panik bozukluklarına, kaygıya ve zayıf duygusal muhakemeye yol açabilir.

Zihinsel filtreleme, “en kötüsünü varsaymak” olarak bilinen daha geniş bilişsel çarpıtmalar kategorisine girer ve bu kategoriye aşırı genellemeler ve olumluyu diskalifiye etmek de dahildir. Aşırı genelleme gri alanları görmezden gelir, olumluyu diskalifiye etmek olumlu anları olumsuzlar ve zihinsel filtreleme olumlu şeyleri düşünmeden olumsuz şeyler üzerinde durur.

Zihinsel filtreleme nasıl olur?

Siyah – beyaz düşünme: Ahmet ve Ayşe yaz tatiline çıkarlar. Her şey yolunda gider ve Ahmet ile Ayşe harika vakit geçirirler. Ahmet ve Ayşe, eve dönerken havayolu şirketinin uçuşlarını birkaç saat ertelediğini öğrenirler. Ahmet, sinirlenir ve sadece bu konuya odaklanır, tatilin diğer olumlu kısımlarını görmezden gelir. Bu, seyahati olumsuz bir olay olarak yeniden çerçeveler ve siyah-beyaz düşünmeye neden olarak Ayşe’yi üzer.

Olumluyu göz ardı etme: Fizik sınavına çok çalışan Mehmet, sınava girer ve kendini çok iyi hisseder. Mehmet, sınav sonucu açıkladığında A eksi aldığını öğrenir. Mehmet, zorlu bir ders için harcadığı emekle gurur duymak yerine yanlış yaptığı birkaç soruya odaklanır.

Etiketleme: Fatma, işte üstlerine üç aylık bir raporun sunumunu yapar. Fatma’nın üstleri sunumu beğenirler ve överler ancak onun daha iyi olabileceğinden bahsederler. Fatma, yalnızca bu geri bildirime odaklanır, bu durumda çarpık düşüncelere ve sunumu başarısız olarak etiketlemeye yol açar.

Örnek: Diyelim ki bir partidesiniz ve hayalinizdeki meslekte çalışan biriyle tanışıyorsunuz. Bu kişiye Kemal diyelim. Kemal ile bir sohbet başlatıyorsunuz, bir bağ kuruyorsunuz ve sohbet bitmeden önce Kemal, “Bağlantıyı koparmayın, sizin için bir fırsatım olabilir” diyor.

Gecenin geri kalanında harika hissediyorsunuz ve eve gidiyorsunuz. Ancak yatmadan önce dişlerinizi fırçalarken, iki ön dişinizin arasında sıkışmış bir parça yiyecek fark ediyorsunuz: “Aman Tanrım, bu yiyecek bütün gece dişlerimin arasında mıydı!?”

Kendinize, yiyeceğin ön dişinizin arasına gecenin sonuna doğru sıkışmış olabileceğini söylemeye çalışıyorsunuz, ancak faydası yok. Düşündüğünüz tek şey “Kemal’in bu durumu nasıl düşündüğü?”.

Zihinsel filtreleme nasıl tersine çevrilebilir?

Çoğu bilişsel çarpıtma gibi, zihinsel filtrelemeyi yönetmeye yönelik ilk adımda, durum hakkında farkındalık artırmaktır. Zihinsel filtreleme ne zaman devreye giriyor? Filtrelemenin devreye girmesine neden olan belirli tetikleyiciler var mı?

Zihinsel filtreleme geçmiş olayların yorumlanmasıyla ilgili olduğundan, çoğunlukla düşünmeye vakit ayırdığınız zamanlarda meydana gelir: uyumaya çalışırken veya boş vakitlerde.

Yukarıdaki örneğe geri dönelim: Önemli biriyle konuşurken dişlerinizin arasında yemek kaldığını fark ediyorsunuz ve bu da kariyerinizde ilerlemek için bir fırsatı kaçırıp kaçırmadığınızı merak etmenize neden oluyor. Bu kıyamet senaryosunu oluşturan düşünceleri bir filtreden geçirelim ve geriye ne kaldığını görelim.

Öncelikle, varsayımınızın yanlış olup olmadığını kendinize sorun. Varsayımın lehinize ve aleyhinize olan kanıtlarınız nelerdir? Yemeğin dişinizde ne zaman kaldığını tam olarak bilmiyorsanız, boşuna endişeleniyor olabilirsiniz.

İkincisi, Kemal’in dişlerinizin arasındaki yemeği fark edip etmediğinden emin olamazsınız. Muhtemelen dişlerinizi fırçalarken ağzınıza daha dikkatli baktığınız için yemek kırıntısını fark ediyorsunuz.

Üçüncüsü, başkaları bizim kusurlarımıza karşı bizden daha hoşgörülü olabilir. Muhtemelen böyle bir şeyi bir noktada deneyimlememiş çok fazla insan vardır. Ayrıca, yukarıdaki örneğimize göre Kemal, sizinle iletişimde kalmayı önerdi. Olumlu bir izlenim bırakmasaydınız bunu gerçekten yapar mıydı?

Paylaşın

Metaforlar Düşünceyi Nasıl Şekillendiriyor?

Muhtemelen “zaman paradır” ifadesini duymuşsunuzdur. Elbette, zaman tam anlamıyla para birimi olarak kullanılmaz, ancak zamanı para olarak düşünerek bazı güçlü imgeler yaratabilirsiniz.

Haber Merkezi / Örneğin, boşa harcanan zaman boşa giden paradır. Ya da iyi harcanan zaman bir yatırımdır.

İki ilgisiz veya dolaylı olarak bağlantılı şey arasındaki doğrudan karşılaştırmaya metafor denir. Ve “zaman paradır” örneğinde gördüğümüz gibi.

Yani metaforlar iletişimi geliştirmek için kullanılabileceği gibi zor olan bir kavramı açıklamanıza da yardımcı olabilir.

Metaforlar ve benzetmeler

Metaforlar bazen benzetmelerle karıştırılır, ancak ikisi aynı değildir. Bir benzetme, bir karşılaştırma yapar, “zaman para gibidir”; “fikir yarı pişmiş yemek gibidir” ifadesindeki gibi ‘gibi’ kelimesini kullanır. Benzetmeler, genellikle metaforlardan daha az etkiye sahiptir.

Basit metafor formatı “A, B’dir” şeklindedir, yani “zaman paradır”. Ancak metaforlar dolaylı veya örtük de olabilir: “Bu yarı pişmiş bir fikir.” Bu metafor fikirleri yarı pişmiş yiyeceklerle karşılaştırır, yiyeceklerden bahsetmeden!

Alegoriler de benzer bir edebi araçtır, ancak bir metafordan çok daha uzundur, alegoriler, bir fikri temsil etmek ve bir ahlaki ders iletmek için sembollere güvenir. Örneğin, Kaplumbağa ve Tavşan hikayesi iyi bilinen bir alegoridir.

Metaforik düşünme nedir?

Bilinmeyen bir fikri sıradan bir fikirle ilişkilendirerek karmaşık fikirlerin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilirsiniz.

Diyelim ki iş döngüsü kavramını açıklamak istiyorsunuz. Çok sayıda kelime, tanım kullanabilir ve beş veya 10 dakika boyunca gevezelik ederek karşınızdakini sıkılmış halde bırakabilirsiniz.

Ya da bir metafor kullanarak anlatmak istediğinizi daha basitçe anlatabilirsiniz. Başka bir metafor kullanmak gerekirse, “ampul” aniden yanıyor.

Yeni düşünceleri ve yaratıcılığı göstermek için aydınlatılmış ampulü metaforu sık sık kullanır. Ampul metaforu, karanlıktan aydınlığa ani geçişi, neredeyse kazara gerçekleşen zahmetsiz bir “evreka” anını ima ediyor.

Basit bir ampul metaforunun, algılama üzerinde bu kadar derin bir etkiye sahip olabileceğini kim düşünebilirdi?

Karmaşık fikirleri açıklamak için şu dört adımlı metaforik düşünmeyi kullanabilirsiniz:

Ne anlatmaya çalıştığınızı belirleyin.
Vermek istediğiniz mesajın özünü belirleyin.
Aynı özelliğin, fikrin, duygunun, durumun vb. geçerli olduğu hayatınızdaki diğer örnekleri düşünün.
Anlattığınız durum için pek çok metafor olabilir; hedefinizle en iyi ilişki kuracak olanı seçin.

Metaforlarınızın karşınızdaki kişi veya kişiler tarafından anlaşılabilir olduğundan emin olun. Metaforlarınızın jargon gibi duyulması veya yanlış yorumlanması riski varsa, bir kez daha düşünün. İşin sırrı, hedefinizle anında uyumlu olacak bir metafor kullanmaktır.

Önemli noktalar

Metafor, birbiriyle ilgisiz veya dolaylı olarak bağlantılı iki şeyi karşılaştırır ve eşitler.

Metaforlar, anında ve akılda kalıcı anlayışa giden güçlü kısayollardır. Canlı imgeler uyandırırlar ve şeyleri yeni bir perspektiften “görmemizi” sağlarlar ve bu nedenle bir fikri iletmek veya bir problemi çözmek için yararlı araçlardır.

Karmaşık fikirleri açıklamak ve kalıpların dışına çıkmak için metaforik düşünmeyi kullanılabilirsiniz.

Paylaşın

Kilo Vermek İçin 30 – 30 – 30 Kuralı Nedir? Faydaları

30 – 30 – 30 kuralı, kilo vermek isteyenler için etkili ve dengeli bir kilo verme yöntemidir. 30 – 30 – 30 kuralı, güç, kardiyo ve esneklik antrenmanlarını birleştiren çok yönlü bir kilo verme yaklaşımdır.

Haber Merkezi / 30 – 30 – 30, üç farklı aktiviteye 30 dakika ayırmayı ifade eder.

30 dakikalık kuvvet antrenmanı: Metabolizmayı hızlandırmak için kas kütlesi oluşturmak esastır. Ağırlık kaldırma, direnç bantları ve vücut ağırlığı egzersizleri (örneğin squat ve şınav) gibi egzersizler bu kategoriye girer.

30 dakikalık kardiyovasküler egzersiz: Tempolu yürüyüş, koşu, bisiklete binme veya yüzme gibi kardiyo egzersizleri kalori yakmaya ve kalp sağlığını iyileştirmeye yardımcı olur.

30 dakikalık esneklik egzersizi: Pilates gibi aktiviteler esnekliği artırabilir, yaralanma riskini azaltabilir ve kas iyileşmesini destekleyebilir.

30 – 30 – 30 kuralının faydaları

Dengeli yaklaşım: Kural, güç, kardiyo ve esnekliği birleştirerek çok yönlü bir fitness rutini sağlar.

Metabolizmayı hızlandırır: Kuvvet antrenmanı kas oluşturur, bu da vücudun dinlenme metabolizma hızını artırır ve dinlenme halinde bile daha fazla kalori yakılmasına yardımcı olur.

Kalp ve damar sağlığını iyileştirir: Kardiyo bileşeni kalbi ve akciğerleri güçlendirerek kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve diğer kardiyovasküler rahatsızlıkların riskini azaltır.

Esnekliği artırır: Esneklik egzersizleri, kas sertliğini azaltır, duruşu iyileştirir.

Sürdürülebilir: Günde sadece 90 dakikalık egzersizi farklı aktivitelere bölerek, yoğun programlara sahip kişiler için esnek ve yönetilebilir bir rutin sunuyor.

Risk faktörleri

Aşırı antrenman: Uygun dinlenme veya toparlanma olmadan yapılırsa, 30 – 30 – 30 kuralı aşırı antrenmana yol açabilir, kas yorgunluğuna, tükenmişliğe veya yaralanmaya neden olabilir.

Herkese uygun olmayabilir: Bazı bireylerin kişisel sağlık ihtiyaçlarına bağlı olarak güç antrenmanı veya kardiyo gibi bir alana daha fazla odaklanmaları gerekebilir. Ayarlama yapmadan 30 – 30 – 30 yaklaşımını katı bir şekilde takip etmek herkese uygun olmayabilir.

Yaralanma riski: Özellikle güç ve esneklik antrenmanlarında, incinme veya burkulma riski bulunmaktadır. En azından başlangıçta bir fitness uzmanından tavsiye almak şiddetle önerilir.

Yeni başlayanlar için ideal değil: Egzersize yeni başlayanlar, yoğunluğu nedeniyle bu rutini zor bulabilirler.

Paylaşın

Speed ​​Slim Diyeti İşe Yarıyor Mu? Bilinmesi Gerekenler

Kilo verme söz konusu olduğunda, genellikle fazla kilolarından kurtulmak için çeşitli diyet planlarına yönelinir. Bu kilo verme yöntemlerinden biri de Speed ​​Slim Diyeti’dir.

Haber Merkezi / İşte Speed ​​Slim Diyeti hakkında bilmeniz gereken her şey:

Speed ​​Slim Diyeti hızlı kilo kaybı için tasarlanmıştır. Genellikle şunları içeren bir plan içerir:

Kalori kısıtlaması: Günlük kalori alımını önemli ölçüde azaltmak.
Düşük karbonhidrat veya düşük yağ: Karbonhidrat veya yağları azaltmaya odaklanma.
Yemek yerine tüketilen gıdalar: Normal öğünlerin yerine farklı gıdaların tüketilmesi.
Kısa vadeli odaklanma: Birkaç hafta içinde hızlı sonuçlara ulaşma.

Speed ​​Slim Diyeti’nin artıları:

Hızlı sonuç: Genellikle hızlı kilo kaybına yol açar.
Yapılandırılmış plan: Net yönergeler ve yemek planları.

Speed ​​Slim Diyeti’nin eksileri:

Sürdürülebilirlik: Hızlı kilo kaybı uzun vadede sürdürülebilir olmayabilir.
Besin eksikliği: Dengeli olmadığında eksikliklere yol açabilir.
Metabolik etki: Uzun süre uygulandığında metabolizmayı yavaşlatabilir.

Bir etkinlik veya belirli bir hedef için hızlı sonuçlara ihtiyacınız varsa, Speed ​​Slim Diyeti ilgi çekici olabilir. Ancak, uzun vadeli kilo yönetimi ve genel sağlık için, dengeli beslenmeye odaklanan geleneksel diyetler daha sürdürülebilir ve faydalıdır.

Not: En iyi yaklaşım kişisel ihtiyaçlarınız ve sağlık hedeflerinizle uyumlu olandır. Bir beslenme uzmanına danışmak, kilo verme yolculuğunuz için en iyi planı seçmenize yardımcı olabilir.

Paylaşın

Yüzdeki Lekeler Neden Oluşur Nasıl Giderilir?

Cilt lekeleri, başkalarıyla etkileşim kurarken kendinizi güvensiz veya utangaç hissetmenize mi neden oluyor? Evet, cilt lekeleri bunu yapabilir, sizi daha az özgüvenli ve özbilinçli hale getirebilir.

Haber Merkezi / Ancak, yalnız değilsiniz, milyonlarca insan cilt lekeleriyle uğraşırken bu tür duygular yaşıyor.

Papüller, akne ve yaşlılık lekeleri dahil olmak üzere çeşitli cilt lekeleri türleri vardır. Vücudunuzun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilseler de, yüzdeki lekeler daha belirgin ve fark edilebilir.

Akne: Ciltte çok fazla yağ salgılanmasından kaynaklanan tipik bir cilt rahatsızlığıdır. Aknenin diğer nedenleri arasında ergenlik, aylık adet döngüleri ve menopoz gibi hormonal değişiklikler bulunur. Akne ayrıca anksiyete ve depresyon nedeniyle de ortaya çıkabilir.

Hiperpigmentasyon: Diğer cilt bölgelerinden daha koyu veya renksiz görünen bir lekeye hiperpigmentasyon denir. Yaşla ilgili, genetik, güneş hasarı veya yara izi nedeniyle olabilir.

Melazma: Melazma, genellikle bir kadın doğum kontrol hapı aldığında veya hamilelik sırasında gelişen bir pigmentasyon türüdür. Vücuttaki hormonal değişiklikler ve melanin üretiminin artması nedeniyle oluşur. Melanin, cildin bazı bölgelerinin diğerlerinden daha koyu olmasından sorumlu pigmenttir.

Kıl dönmesi: Kendiliğinden kıvrılan veya cilde doğru kıvrılan kıllara kıl dönmesi denir. Tıraş, ağda ve yolma gibi tüy alma aletleri ve teknikleri batık kılların oluşmasına neden olabilir.

Doğum lekeleri: Yeni doğmuş bir bebeğin cildinde beliren lekelere doğum lekeleri denir. Doğum lekeleri, doğumda mevcut olabilir veya daha sonra da ortaya çıkabilir. Bazı doğum lekeleri belirli bir süre sonra kaybolurken, diğerleri ciltte uzun süre kalabilir.

Doğum lekeleri gibi lekelerin nedenleri, pigment hücrelerinin bir araya gelerek ben oluşturması veya kan damarlarının anormal şekilde gelişmesi nedeniyle oluşabilir. Bir doğum lekesi düz, kabarık, lekeli veya renkli olabilir.

Döküntü: Cilt döküntüsü, cildinizin belirli bir bölgesindeki renk değişikliği ve sert dokusuyla tanımlanabilir. Cilt döküntüleri yaygındır ve sıcak hava koşulları, çok fazla güneşe maruz kalma, alerjiler, kuru cilt, böcek ısırığı alerjisi, bakteriyel enfeksiyon ve belirli ilaçların yan etkileri nedeniyle gelişebilir.

Melanom: Bazı lekeler, cilt kanserinin belirtileri olabilir. Kanserli lekeler, hızla büyüyen yeni bir ben, kanayan ve kaşınan bir ben, şekli veya rengi değişen bir ben ve oldukça büyük görünen (6 mm’den fazla) ve pürüzlü kenarları olan bir ben gibi görünebilir.

Lekeler nasıl giderilir?

Akne ve hiperpigmentasyon tedavisi: Sivilce lekeleri ve cilt pigmentasyonu, yüzünüzü düzenli olarak üstün kaliteli bir temizleyiciyle yıkayarak ve çok uzun süre doğrudan güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınarak tedavi edilebilir. Topikal kremler, dermatologların önerdiği oral reçeteli ilaçlar ve reçetesiz ilaçlar da sivilce ve pigmentasyonu azaltabilir.

Kıl dönmesi ve doğum lekesi tedavisi: Kıl dönmesi, düzgün tıraş, birinci sınıf tıraş jeli ve temiz ve kaliteli tıraş bıçakları kullanılarak önlenebilir. Doğum lekesinin çıkarılması lazer tedavisi, doğum lekelerini küçültmek için reçeteli ilaçlar kullanılması ve cerrahi çıkarma prosedürleri yoluyla yapılabilir.

Lekeler hakkında sık sorulan sorular:

Yüzdeki lekeler nasıl giderilir?

Yüzünüzü temiz tutarak lekeleri azaltabilirsiniz. Reçetesiz satılan bir akne ürünü tercih edebilir, daha az makyaj kullanabilir, uygun saç bakımı uygulayabilir, yüzünüze dokunmaktan veya uzun saatler güneşte kalmaktan kaçınabilirsiniz. Vitaminler, omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlar açısından zengin yiyecekler lekeleri durdurabilir veya ortadan kaldırabilir.

Hamilelik sonrası yüzdeki lekelerden nasıl kurtulunur?

Gözeneklerinizi tıkamayan yağsız güzellik ürünleri kullanabilirsiniz. Yüzünüzü yumuşak bir sabun veya yüz yıkama jeli ile yıkamak da yardımcı olabilir.

Pigmentasyon ile leke arasındaki fark nedir

Pigmentasyon, koyu lekeler olarak da adlandırılır, melanin üretiminin artması nedeniyle ciltte bulunan bir tür renk bozulmasıdır. Lekeler, akne, tıkalı gözenekler veya siyah noktalar gibi diğer cilt rahatsızlıklarının neden olduğu belirli koyu lekelerdir.

4. Lekelerin kaybolması ne kadar zaman alır?

Lekelerin kaybolması, uğraştığınız leke türüne bağlı olabilir. İyi bir cilt bakımı ve bir cilt uzmanından tedavi, akne gibi lekelerin tamamen kaybolması haftalar ila birkaç ay sürebilir. Hiperpigmentasyon izlerinin tıbbi tedaviden sonra kaybolması 6 ay veya daha fazla sürebilir.

Paylaşın

Aşı Saç Dökülmesi: Nedenleri, Belirtileri, Tedavisi

Aşırı saç dökülmesi, stres ve travma nedeniyle geçici bir dönem yaşanan saçla ilgili rahatsızlıktır. Hayatınızın stresli bir dönemini atlattıktan sonra aşırı saç dökülmesi sorunlarıyla mı mücadele ediyorsunuz? 

Haber Merkezi / Neyse ki, aşırı saç dökülmesi tedavi edilebilir ve geri döndürülebilir bir durumdur.

Stres kaynaklı aşırı saç dökülmesinin iki türü vardır:

Akut aşırı saç dökülmesi: Bu durumda, etkilenen kişi 6 aydan uzun sürmeyen saç dökülmesi yaşayabilir. Saç dökülmesi genellikle stresli bir olaydan 2 ila 3 ay sonra gerçekleşir. Araştırmalara göre, aşırı saç semptomları olan kişiler birkaç ay sonra tamamen iyileşir.

Kronik aşırı saç dökülmesi: Kronik aşırı saç dökülmesi 6 aydan uzun sürebilir. Tüm kafa derisini etkileyebilir ve doktorlar bu durum için bir tetikleyici bulamayabilir. İlk aşamalarda avuç dolusu saç kaybedebilirsiniz ve saç dökülmesi zamanla şiddetli hale gelir. Ancak kronik aşırı saç dökülmesi, toplam saç kaybına veya kelliğe yol açmaz.

Aşırı saç dökülmesinin nedenleri: 

Akut stres
Yüksek ateş
Hipertiroidizm
Günlük beslenmede besin eksikliği
Aşırı kilo kaybı
Hamilelik ve doğum
Menopoz
Belirli ilaçlar ve uyuşturucular
Otoimmün hastalık gibi kronik sağlık sorunları
Ameliyat ve ameliyat sonrası duygusal travma
Toksik kimyasallar içeren metal nesnelerle sık temas

Aşırı saç dökülmesinin belirtileri:

Saç dökülmesinde günlük gözle görülür artış
Saçların incelmesi nedeniyle saçlı deride dökülme
Dokunsanız bile dökülen kuru ve kırılgan saçlar

Aşırı saç dökülmesinin tedavisi

Genellikle dökülmeye neden olan faktörlerin ortadan kalkmasını izleyen 6-9 ay içinde saçlar tekrar normal haline gelmektedir. Telogen effluvium tedavisinde lokal sprey ve benzeri ürünler yerine daha çok ağızdan alınan hap şeklinde tedavi daha doğru bir yaklaşımdır.

İçeriğinde demir yanı sıra biotin, keratin, çinko gibi çok yönlü içeriğe sahip tabletler ilk tercih olmalıdır. Şampuan olarak biotinli şampuanlar kullanılabilir. Temelde yatan sebep varsa o düzelene kadar tedaviye devam edilmelidir, saça yönelik tedavi tercihen 6 ay aralıksız sürdürülmelidir.

Aşırı saç dökülmesi hakkında sık sorulan sorular:

Aşırı saç dökülmesinden sonra saç tekrar uzar mı?

Aşırı saç dökülmesi dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir saç rahatsızlığıdır. Saçların incelmesi ve tutam tutam dökülmesi gibi semptomlar endişeye neden olabilir. Ancak, tüm semptomlar tedavi edilebilir ve cilt ve saç bakımı uzmanları saç dökülmesini tersine çevirebilir ve 4 ila 6 hafta içinde yeni saç büyümesi görülebilir. Tedavi edilmezse, saç büyümesi yaklaşık 3 ila 6 ay sürer.

Aşırı saç dökülmesi ne kadar sürer?

Aşırı saç dökülmesi 3 ila 6 ay sürebilir. Stres, kötü beslenme ve hormonal dengesizlikler gibi altta yatan neden ortadan kalktıktan sonra saç durumu normale döner.

Aşırı saç dökülmesi tamamen geri dönüşümlü müdür?

Aşırı saç dökülmesi tehlikeli veya karmaşık bir durum değildir. Aşırı saç dökülmesi, gelişmiş saç tedavileri ile hızla geri döndürülebilir. Bu durumda, hasta çok fazla saç kaybettiğinde bile, kafa derisinde yara izi veya enfeksiyon oluşmaz.

Paylaşın

Manyetik Yüz Maskeleri Gerçekten İşe Yarıyor Mu?

Manyetik yüz maskeleri, iki şey dışında diğer maskeler gibidir: demir içerirler ve mıknatısla çıkarılırlar. Evet yanlış okumadınız, buzdolabınızın üzerindeki mıknatıslar gibi.

Haber Merkezi / Bu yüz maskelerinin, kirleri çektiği, cilde enerjik bir görünüm kazandırdı ve yaşlanma belirtilerini azalttığı iddia ediliyor.

Manyetik yüz maskeleri, tıpkı geleneksel yüz maskeleri gibi antioksidan, vitamin ve sağlıklı yağlar içerir.

Ancak bahsettiğimiz gibi, manyetik maskeyi öne çıkaran şey, aynı zamanda minik metal parçacıkları içermesi ve cildin hemen üzerinde hareket ettirilen küçük bir mıknatıs ile çıkarılmasıdır.

Metal ve mıknatısın cilt için neden iyi olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Bu yüz maskesinin, cildin kendini iyileştirme özelliğini geliştiren küçük bir mikro akım oluşturduğu öne sürülüyor.

Manyetik yüz maskesinin en büyük dezavantajı, oldukça yüksek bir fiyata satılıyor olmasıdır.

Manyetik yüz maskesi nasıl kullanılır?

Manyetik yüz maskelerinin dünyasına dalmaya karar verirseniz, nasıl uygulanacağını ve çıkarılacağını bilmeniz gerekir.

İlk önce, temiz bir sayfa ile başlayın. Yüzünüzün temiz ve tamamen kuru olduğundan emin olun. Ardından, parmaklarınızı veya maske kitinizde bulunan minik spatulayı kullanarak gri – siyah maskeyi yüzünüze yayın.

Tıpkı diğer maskeler gibi, birkaç dakika yüzünüzde bekleteceksiniz. Kullandığınız maskenin üzerindeki talimatları kontrol edin, ancak genellikle manyetik yüz maskeleri için bu adım yaklaşık 5 veya 10 dakikadır.

Maskeyi yüzünüzden manyetik olarak çıkarma zamanı geldiğinde, hatırlamanız gereken önemli bir şey var; yıkamayın!

Temizliği kolaylaştırmak için mıknatısı bir veya iki kat mendile sarın. Ardından mıknatısı cildinizin hemen üzerinde tutun ve maskeyi yüzünüzden çekmesini izleyin.

Maskeyi çıkardıktan sonra, muhtemelen cildinizde bir film hissedeceksiniz, bu normal. Manyetik yüz maskesi, geride bir antioksidan ve sağlıklı yağ tabakası bırakır, bunları yıkamamalısınız!

Öyleyse herkesin yanıtlanmasını istediği ilk soruya dönelim: manyetik yüz maskeleri gerçekten işe yarıyor mu

Herhangi bir maske gibi, daha pürüzsüz bir cilt elde etmenize yardımcı olacaktır. Manyetik yüz maskeleri hemen hemen her cilt tipi için güvenli şekilde kullanılabilir.

Paylaşın

Yüzdeki Milialardan (Süt Lekeleri) Nasıl Kurtulunur?

Yüzünüzde temizlenmesi zor görünen o küçük beyaz şeyleri hiç gördünüz mü? Bu küçük şeylere milia denir, bazen süt lekeleri olarak da adlandırılır. Milialar, küçük beyaz kistlerdir.

Haber Merkezi / Bebeklerde daha yaygın olsalar da, milia her yaştan herkesi etkileyebilir.

Yenidoğanların yaklaşık yüzde kırkında milia vardır ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden geçerler. Ancak yetişkinlerde de milia vardır, bu daha kalıcı olabilir ve temizlenmesi için tedavi gerekebilir.

Milianın nedenleri

Milia, döküntü, kabarcık veya yanık gibi cilt hasarlarından kaynaklanabilir. Kimyasal peeling veya lazer tedavileri gibi bazı cilt bakım tedavileri bile bu kistleri üretebilir.

Uzun süre güneşe maruz kalmak cildin dış tabakasını kalınlaştırabilir, bu da milia oluşumuna yol açabilir.

Kalın kremler veya yağ bazlı bakımlar kullanmak cildi tıkayarak ölü hücreleri hapseder, bu da milia oluşumuna neden olabilir.

Yaş ilerledikçe cildin onarım kapasitesi azalır. Ölü deri hücreleri birikerek milia haline gelebilir.

Milia türleri

Birincil milia: Herhangi bir açık neden olmadan ciltte ortaya çıkabilen milia türüdür. Genellikle bebeklerde görülürler ve birkaç hafta içinde kaybolurlar.

İkincil milia: Cilt iyileşip yenilenirken, yanıklar, döküntüler veya aşırı eksfoliasyon ek milialara neden olabilir.

Yenidoğan miliaları: Bebeklerde yaygın olan neonatal milia sıklıkla burun, baş ve yüzde görülür. Genellikle herhangi bir tedavi olmaksızın geçerler.

Genç milia: Juvenil milia yüzde veya vücudun diğer bölgelerinde ortaya çıkabilir ve kalıtsal bozukluklarla bağlantılı olabilir.

Çoklu patlayıcı milia: Nadirdir, genellikle yüzde ve üst kollarda görülürler, tahriş edici olabilirler.

Milianın belirtileri: Milialar benzersiz bir görünüme sahip oldukları için kolayca tanımlanabilirler. Birincil belirtiler şunlardır:

Küçük beyaz yumrular: Genellikle 1-2 milimetre çapında, kümeler halinde küçük beyaz şişlikler görülür.

Enflamatuar olmayan: Milia, aknenin aksine kızarıklık veya şişliğe neden olmaz.

Dokunulduğunda sert: Milia genellikle sert bir yapıya sahiptir ve cildin altında küçük kum taneleri gibi hissedilebilir.

Yüzdeki milialardan nasıl kurtulunur?

Kimyasal peeling: Kimyasal peeling, dış tabakayı eksfoliye etmek ve yeni deri oluşumunu desteklemek için cilde kimyasal bir solüsyon uygulanmasını içerir. Bu, milianın giderilmesine yardımcı olabilir.

Lazer tedavisi: Lazer tedavisi, çevredeki cilde zarar vermeden miliayı hedef alarak, miliaların etkili bir şekilde temizlenmesine yardımcı olur.

Dermapen ile mikroiğneleme: Dermapen ile uygulanan mikroiğneleme tedavisinde, ciltte mikro yaralanmalar oluşturmak için minik iğneler kullanılır, kolajen üretimi uyarılır ve yüzdeki milialardan kurtulmaya yardımcı olunur.

Milia hakkında sık sorulan sorular:

Milia zararlı mıdır?

Hayır. Bu iyi huylu kistler herhangi bir sağlık sorununa da neden olmaz. Yine de bazı insanlar bunları estetik açıdan sorunlu bulabilir.

Milia stres nedeniyle mi oluşur?

Stresin milia üzerinde doğrudan bir etkisi yoktur. Ancak stres cildinizin sağlığını ve iyileşme kapasitesini tehlikeye atabilir, bu nedenle cilt sorunlarını daha da kötüleştirebilir.

Milia ne kadar süre etki eder?

Milia, türüne ve nedenine bağlı olarak birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilir. Yenidoğan miliası genellikle birkaç hafta içinde kaybolurken, yetişkin miliası tedavi olmaksızın daha uzun süre kalabilir.

Paylaşın