Deutsche Bank’tan Merkez Bankası İçin İddialı Faiz Tahmini

Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın (TCMB) mart ayındaki toplantıda 500 baz puanlık faiz artışı yapmasının ‘yüksek ihtimal’ olduğunu ve faizin yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkabileceğini söyledi.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

BloombergHT’nin aktardığına göre; Deutsche Bank, Türkiye’de enflasyon dinamiklerindeki kötüleşme nedeniyle politika faizi tahminini revize etti.

Banka, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) mart ayındaki toplantıda 500 baz puanlık faiz artışı yapmasının ‘yüksek ihtimal’ olduğunu ve faizin yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkabileceğini söyledi.

Yiğit Onay öncülüğündeki analistler, “Politikalar doğru yönde ilerliyor. Fitch’in son kredi notu artışı da ortodoks politikalara dönüşün bir yansıması. Ancak kısa vadede ekonomide zorluklar devam ediyor. Bunların arasında kalıcı enflasyonist baskılar ve bankanın net rezervlerindeki belirgin düşüş de var.

Yaklaşmakta olan yerel seçimler belirsizlik oluşturuyor. TL’deki değer kaybının Döviz talebini artıracağı endişesi de var. Uzun vadede TCMB’nin son çeyreğe kadar beklemede kalmasını ve faiz indirimlerinin kademeli olmasını bekliyoruz. Yıl sonu politika faizi tahminimiz yüzde 45” ifadesini kullandı.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

Para Politikası Kurulu (PPK) beklenti anketine katılan ekonomistler, politika faizinin bugünkü toplantıda yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyordu.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyon Yorumu: Zaman Alacak

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi /“Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.”

Şimşek, açıklamasının devamında “Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz. Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden ekonomiye dair açıklamalarda bulundu. Şimşek’in açıklamaları şu şekilde:

“Fitch’in Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsinden borç notunu B’den B+’ya, görünümünü ise nötrden pozitife yükseltmesi, Türkiye’nin sağlam ekonomi politikalarının gücünü yansıtmaktadır.

Sağlam politikaları sürdürmeye ve yapısal reformları uygulamaya kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanması en önemli önceliğimiz olmaya devam etmektedir.

Büyümenin yeniden dengelenmesi iyi bir şekilde devam etmektedir; iç tüketim ılımlılaşmakta ve net ihracat güçlenmektedir.

Cari işlemler açığı öngörülenden daha hızlı bir şekilde daralmakta ve bu yıl GSYH’nin %3’ünün oldukça altına düşme yolunda ilerlemektedir.

Türk lirası mevduatların toplam mevduatlar içindeki payı Ağustos ayından bu yana yüzde 12 puan artmıştır. Programımıza olan güven arttıkça bu eğilim devam edecektir.

Mali sağlığın yeniden tesis edilmesi de kilit bir hedeftir. Mali itici gücün bu yıl içinde azalması ve gelir politikalarının daha destekleyici olmaya başlaması beklenmektedir. Depremle ilgili harcamalar da dahil olmak üzere mali açığı önümüzdeki yıl GSYH’nin %3’ünün altına indirmeye kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir. Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.

Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz.

Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir.”

Paylaşın

Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 40

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye için enflasyonun 2024 yılında ortalama yüzde 58 ve yıl sonunda ise yüzde 40 olacağı tahminini paylaştı.

Fitch Ratings, açıklamasında ayrıca, “Enflasyon beklentileri hafifledi ve dış likidite riskleri azaldı; bu durum, daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansımasıdır” ifadesine yer verdi.

Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu ise “B”den “B+”ya yükseltti, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Cuma günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu B’den B+’ya yükseltildiği, not görünümünü de “durağan”dan “pozitif”e çevirdiğini açıkladı.

Açıklamada, söz konusu not artırımında, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında uygulanan sıkılaşma önlemleri dahil politikaların etkinliği ile makroekonomik ve dış kırılganlıklardaki azalmanın etkili olduğu belirtildi.

Kuruluşun açıklamasında, enflasyon beklentisinin hafiflediği ve dış likidite risklerinin azaldığı da kaydedildi. Bu durumun daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansıması olduğu da belirtildi.

Kuruluş, Türkiye’de ekonominin bu yıl yüzde 2,8 oranında büyümesinin beklendiğini da hatırlatırken, bunun gelecek yıl yüzde 3,1’e çıkabileceğini de belirtti. Fitch’e göre, 31 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimler sonrasında ülkede politika değişikliği beklenmiyor.

Fitch’in Türkiye’ye dair bir sonraki kredi derecelendirme değerlendirmesini Eylül ayında yapması bekleniyor. Fitch, son olarak 8 Eylül 2023’te Türkiye’nin kredi notunu ‘B’ olarak teyit etmiş, not görünümünü de ‘negatif’ten ‘durağan’a yükseltmişti.

Fitch, enflasyonun 2024 için ortalama yüzde 58, yıl sonu enflasyonunun ise yüzde 40 olmasını tahmin ettiklerini aktardı. TÜİK verilerine göre Şubat ayında enflasyon yüzde 67 olarak gerçekleşmişti.

Bakan Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in açıklaması ardından sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yorumda, “Uyguladığımız programın somut sonuçları ülke kredi notumuza da yansıdı” dedi.

Bakan Mehmet Şimşek, “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, bu başarıya kayıtsız kalmayarak kredi notumuzu bir kademe yükseltirken, görünümümüzü pozitife çevirdi. Pozitif görünüm önümüzdeki dönemde not artışının süreceğine işaret ediyor” dedi.

Bakan Şimşek, “12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikalarının etkili olduğunu” belirterek, “Makro-finansal istikrarın daha da güçlenmesiyle böyle olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yılın ikinci yarısında dezenflasyon, daralan cari açık ve bütçe disiplini sayesinde makro finansal istikrar daha da pekişecek ve kredi notumuz yükselecektir” ifadelerini kullandı.

Timothy Ash: Hak Edildi

Merkezi Londra’da bulunan BlueBay portföy yönetimi şirketinin gelişmekte olan piyasalar masasından stratejist Timothy Ash, not artırımının seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” ifade etti.

Ash, hayalkırıklığına uğratan son enflasyon verisi ile TL ve rezervler üzerindeki olumsuz baskı yüzünden piyasaların son birkaç haftadır Türkiye ile ilgili olarak gergin olduğunu, bu yüzden Fitch’in açıklamasının “ilginç bir zamanlamaya” sahip olduğunu belirtti.

Paylaşın

Fitch Ratings, Türkiye’nin Not Görünümünü Pozitife Çıkardı

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkarırken, kredi notunu da “B”den “B+”ya yükseltti.

Fitch Ratings, 2023’ün ikinci yarısından bu yana uygulanan para politikasının not yükseltmede etkili olduğunu belirterek, “Yükseltme makroekonomik ve dış kırılganlıkları azaltma, para politikasındaki sıkılaştırmada beklenenden daha fazla önden yüklenme de dahil olmak üzere, uygulanan politikaların dayanıklılığına ve etkinliğine olan güvenin artışını yansıtıyor” dedi.

Fitch açıklamasında ayrıca “Enflasyon beklentileri hafifledi ve dış likidite riskleri azaldı; bu durum, daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansımasıdır” ifadesine yer verdi.

Fitch Ratings ayrıca enflasyonun 2024’te ortalama yüzde 58 ve yıl sonunda yüzde 40 olacağı tahminini de paylaştı.

Büyüme rakamların da ise 2024’ün ilk çeyreğinden sonra yurt içi talep ve özel tüketim üzerinde daha güçlü bir etki yaratan sıkı politikaların, görece zayıf dış taleple birleştiği senaryoda bu yıl yüzde 2,8’e düşebileceği belirtildi. 2025 beklentisi ise yüzde 3,1 oldu.

Kredi derecelendirme kuruluşu ayrıca 31 Mart yerel seçimlerin sonuçlarının ekonomide politika değişikliğine yol açmayacağı öngörüsünde bulundu ve “Temel senaryomuz, yerel seçimlerin sonucunun politika değişikliğine yol açmayacağını varsayıyor. Dünya Bankası tarafından ölçülen yönetişim göstergeleri son 10 yılda sürekli olarak zayıflamış ve ‘B’ ve ‘BB’ emsallerine göre bir zayıflığı temsil etmektedir. Değişken bölgesel ortam ve aktif ve bağımsız bir dış politika sürdürme çabaları jeopolitik zorlukları da beraberinde getiriyor ancak bunların yakın vadede notu etkilemesi beklenmiyor” ifadelerine yer verildi.

Fitch son olarak 8 Eylül 2023’te ülke görünümünü negatiften durağana çekmişti. Türkiye’ye ilişkin bir sonraki değerlendirmenin 6 Eylül’de yapılması planlanıyor.

Mehmet Şimşek: Uyguladığımız programın somut sonuçları

Fitch’in Türkiye’ye dair yaptığı son olumlu değerlendirmeye Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten açıklama geldi. Bakan, “Uyguladığımız programın somut sonuçları ülke kredi notumuza da yansıdı” dedi. Sosyal paylaşım platformu X’ten yaptığı açıklamada Bakan Şimşek şöyle devam etti:

“Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, bu başarıya kayıtsız kalmayarak kredi notumuzu bir kademe yükseltirken, görünümümüzü pozitife çevirdi. Pozitif görünüm önümüzdeki dönemde not artışının süreceğine işaret ediyor. 12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikaları etkili oldu.

Makro-finansal istikrarın daha da güçlenmesiyle böyle olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yılın ikinci yarısında dezenflasyon, daralan cari açık ve bütçe disiplini sayesinde makro finansal istikrar daha da pekişecek ve kredi notumuz yükselecektir.”

Timothy Ash: Bu not hak edildi

Merkezi Londra’da bulunan Bluebay Varlık Yönetimi Gelişen Piyasalar Kıdemli Stratejisti Timothy Ash, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu yükseltmesine ilişkin değerlendirmede bulundu. Fitch Ratings’in Türkiye’nin kredi notunu yükseltmesinin seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” kaydetti. Ash,

Not artırımının seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” ifade eden Ash, enflasyon verisi ile lira ve rezervler üzerindeki baskı nedeniyle piyasaların son birkaç haftadır Türkiye çevresinde gergin olduğu göz önüne alındığında “zamanlamanın ilginç” olduğunu belirtti.

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünyada Yüzde 10.5 Düşerken, Türkiye’de Yüzde 71.03 Arttı

Küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Türkiye’de gıda fiyatlarında artış sürerken, dünyada gerilemeye devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen, tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi ocak ayında 118,2 seviyesinden şubat ayında 117,3’e düştü.

Buna göre küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Gıda fiyatları endeksi böylece Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyede gerçekleşti.

Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

FAO verilerine göre alt endekslerdeki değişimler ise şöyle oldu: Tahıl fiyatları endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 5,0 azaldı. Tahıl fiyatları yıllık bazda ise yüzde 22,4 geriledi.

Bitkisel yağ fiyatı endeksi, şubatta bir önceki aya göre yüzde 1,3, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 azaldı. Süt ürünleri fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,1 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,4 azaldı.

Et fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,8 artmış, bir yıl öncesine göre ise yüzde 0,8 azaldı. Şeker fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,2 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artış gösterdi.

Paylaşın

Ekonomist Demiralp, Seçim Sonrasını İşaret Etti: Enflasyon Artacak

Ekonomist Prof. Dr. Selva Demiralp, “Yerel seçim döngüsü sona erdiğinde, para ve maliye politikaları kısa bir aradan sonra muhtemelen yeniden sıkılaşacaktır. Yıl ortasına kadar politika ilacının tüm acılığını tadacağız. Enflasyon en azından o zamana kadar yükselecek, asgari ücrete yapılan zamlar ve diğer mali adımlar ise eriyecek” dedi.

Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi devam ederken, uluslararası medyada Türkiye’nin seçim sonrası enflasyonla mücadele stratejilerine ilişkin detaylı analizlere geniş yer veriliyor. Reuters tarafından yayınlanan son analiz haberine göre, Türkiye’nin, uzun süredir yüksek seyreden enflasyonla başa çıkmak için daha fazla politika adımı atması gerektiği vurgulanıyor.

Reuters’a göre; Türkiye, seçimden sonra enflasyonun acı gerçeğiyle karşılaşacak. Ayrıca Türkiye, yerel seçimlerden sonra inatçı şekilde yüksek seyreden enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atacakken, yıllardır yükselen fiyatlar nedeniyle zaten zor durumda olan Türk halkının daha fazla mağdur olacak.

Haberde, Türkiye’nin yerel seçimlerin ardından enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atması beklentisiyle, hane halkı ve yatırımcılar arasında şüphelerin arttığına dikkat çekiliyor. Özellikle Merkez Bankası’nın faiz oranlarını %8,5’ten %45’e çıkararak yaptığı U dönüşünün, enflasyonu kontrol altına almak için yeterli olup olmadığına yönelik belirsizlikler vurgulanıyor.

Haberde, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, geçen yıl benimsenen politikaların fiyatlarda rahatlama sağlayacağına yönelik açıklamaları hatırlatılırken, aynı zamanda Merkez Bankası’nın enflasyonun tahminlerin üzerinde seyretmesi halinde faizleri daha fazla artırabileceği belirtiliyor.

Ancak, Şubat ayı enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde çıkması ve iç talebin yüksek seyretmeye devam etmesi, seçim sonrasına kadar daha fazla mali ve parasal adım atılacağı beklentilerini artırıyor.

“Enflasyon artacak”

Koç Üniversitesi öğretim üyesi ve eski Merkez Bankası ekonomisti Prof. Dr. Selva Demiralp’in değerlendirmelerine yer verilen haberde, yerel seçim döngüsünün sona ermesiyle para ve maliye politikalarının muhtemelen yeniden sıkılaşacağı öngörüsü dile getiriliyor. Bu durumun, enflasyonun artmasına ve asgari ücret gibi mali adımların etkisini azaltmasına neden olabileceği ifade ediliyor.

Prof. Dr. Demiralp, yaptığı açıklamada, “Yerel seçim döngüsü sona erdiğinde, para ve maliye politikaları kısa bir aradan sonra muhtemelen yeniden sıkılaşacaktır. Yıl ortasına kadar politika ilacının tüm acılığını tadacağız. Enflasyon en azından o zamana kadar yükselecek, asgari ücrete yapılan zamlar ve diğer mali adımlar ise eriyecek” dedi.

Haberde, JPMorgan’ın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın nisan ayında 500 baz puanlık faiz artışı beklediği öngörüsüne de yer veriliyor. Ayrıca, uzmanların hükümetin iç talebi soğutmak için kredi kartı harcamalarını azaltacak önlemler alabileceği yönündeki söylemlerine de dikkat çekiliyor.

Son olarak, haberde Türkiye’nin en büyük iş grubu TÜSİAD’ın baş ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç’ın değerlendirmelerine de yer veriliyor. Altınsaç, enflasyonun mayıs ayından sonra düşeceğini ancak iç talebin güçlü seyrinin Merkez Bankası’nın öngördüğü kadar düşmeyeceğini ifade ediyor.

Reuters’in anketine göre yıllık enflasyonun yıl sonunda yüzde 42,7’ye çıkması bekleniyor.

Paylaşın

Ramazan Öncesi 38 Üründe Fiyat Artışı, Bir Üründe Fiyat Düşüşü Yaşandı

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara bakıldığında 38 üründe fiyat artışı yaşanırken yalnızca 1 üründe fiyat düşüşü yaşandığını söyledi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Markette en fazla fiyat artışı yüzde 195 ile kuru incirde görüldü. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 171 buçuk ile zeytinyağı, yüzde 149 ile kuru kayısı, yüzde 148 ile sivri biber izledi. Markette fiyatı düşen tek ürün ise yüzde 11 buçuk ile kuru soğan oldu.”

Bayraktar, açıklamasının devamında, “Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten kuru inciri 2,9 kat, zeytinyağını 2,7 kat, kuru kayısıyı ve sivri biberi 2,5 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar. Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 27 üründe fiyat artışı, 4 üründe fiyat düşüşü görüldü.

Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 38,2 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 34,8 ile kuru soğan, yüzde 7,3 ile salatalık, yüzde 3,4 ile kabak izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 242,2 ile zeytinyağında yaşandı. Zeytinyağındaki fiyat artışını yüzde 199,1 ile marul, yüzde 186 ile elma, yüzde 178,3 ile karnabahar izledi” ifadelerini kullandı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan ayı öncesi geçtiğimiz yıla göre bu yılın fiyat değişimlerini, et fiyatlarında yaşanan artışları ve bazı gıda ürünlerinin marketlerdeki fiyat değişimlerini değerlendirdi. Bayraktar’ın değerlendirmelerinden öne çıkan bölümler şöyle:

“Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara baktığımızda, bu yıl markette 38 üründe fiyat artışı oldu, sadece 1 üründe fiyat düşüşü yaşandı. Markette en fazla fiyat artışı yüzde 195 ile kuru incirde görüldü. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 171 buçuk ile zeytinyağı, yüzde 149,3 ile kuru kayısı, yüzde 148,2 ile sivri biber izledi. Markette fiyatı düşen tek ürün ise yüzde 11,6 ile kuru soğan oldu.

Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten kuru inciri 2,9 kat, zeytinyağını 2,7 kat, kuru kayısıyı ve sivri biberi 2,5 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar.

Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 27 üründe fiyat artışı, 4 üründe fiyat düşüşü görüldü. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 38,2 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 34,8 ile kuru soğan, yüzde 7,3 ile salatalık, yüzde 3,4 ile kabak izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 242,2 ile zeytinyağında yaşandı. Zeytinyağındaki fiyat artışını yüzde 199,1 ile marul, yüzde 186 ile elma, yüzde 178,3 ile karnabahar izledi.

Kuru soğan ve limonda fiyat düşüşü rekoltenin yüksek olmasından kaynaklandı. Üretici fiyatlarındaki artışın en önemli nedeni girdilerde ve işçilikte görülen artışlardır.  Yıllık bazda ortalama olarak mazotta yüzde 103,7, işçilikte yüzde 99,9, yemde yüzde 42,7, ilaçta yüzde 38, gübrede yüzde 29,8 oranlarında görülen artışların yanı sıra lojistik ve depolama maliyetlerindeki artışlar da ürün fiyatlarını artırdı. Bu yıl zeytinyağında artan maliyetlerin yanında iklim koşullarının etkisiyle üretimde görülen düşüşte fiyatların artmasına neden oldu.

Geçmiş dönemde süt fiyatlarının düşük kalması neticesinde anaç hayvanların kesime gitmesinin faturasını bugün hepimiz ödüyoruz. 2023 yılında 1,4 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithalatı yapılırken bu yıl da ithalat hız kesmeden devam ediyor. Et fiyatları ise yapılan yoğun ithalata rağmen artmaya devam ediyor.

Ocak ayı sonunda; üreticide 267 lira olan dana karkasın fiyatı Ramazan ayı öncesinde yüzde 20 artışla 321 liraya, 296 lira olan kuzu karkasın fiyatı yüzde 32 buçuk artışla 392 liraya yükseldi.

Marketlerde 415 liraya satılan dana kuşbaşının fiyatı Ramazan ayı öncesinde yüzde 20 artışla 497 liraya, 458 liraya satılan kuzu kuşbaşının fiyatı yüzde 32 artışla 606 liraya yükseldi.

Geçen yıl Ramazan öncesine göre ise dana karkasın fiyatı yüzde 83, kuzu karkas fiyatı yüzde 139 artarken, marketlerde dana kuşbaşı fiyatı yüzde 94, kuzu kuşbaşı fiyatı yüzde 127 buçuk oranında arttı.

Arzın talebi karşılamadığı bir piyasada yukarı yönlü fiyat hareketlerinin oluşması muhtemeldir. Ancak et fiyatlarında yaşanan artışların temel nedeni hayvan sayısının azalmasına paralel olarak et arzında yaşanan düşüştür. Bu durum piyasada spekülatif hareketlere de meydan veriyor.

Unutulmamalıdır ki sektör bugüne bir anda gelmedi. İstatistikleri incelediğimizde de bunu görüyoruz. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün son yayınlanan verilerine göre TÜRKVET sistemine kayıtlı büyükbaş hayvancılık işletmeleri 2023 yılı Ağustos ayında 1 milyon 164 bin 469 adetken Kasım ayında 1 milyon 125 bin 667 adede geriledi.

Küçükbaş hayvancılık işletmeleri ise aynı dönemde 384 bin 292 adetten 371 bin 648 adede geriledi. Yani bu 4 aylık dönemde 38 bin 802 adet büyükbaş, 12 bin 644 adet küçükbaş hayvancılık işletmesi üretimi bırakarak kapısına kilit vurdu.

Gençlerimizin zaten tercih etmediği bu işten mevcut üreticilerimizde de çekilmeler devam ediyor. Bu durum hayvansal üretimin sürdürülebilirliğini sekteye uğratıyor ve asıl tehlikede burada başlıyor.

Sürdürülebilir bir hayvansal üretim için önceliğimiz, et ve süt fiyatlarında istikrarlı bir piyasanın oluşmasını sağlamak olmalıdır. Diğer taraftan et fiyatlarında yaşanan artışların bazı kesimlerce daha fazla fırsata çevrilmesine de karşıyız. Özellikle Ramazan ayında marketlerde halkı et tüketmekten mahrum edecek fiyat artışlarına karşı denetimler daha fazla artırılmalıdır.

Yüksek maliyetle yetiştirilen ürünlerin marketlerde çok farklı fiyatlara satılması, artan enflasyonla birlikte tüketicinin alım gücünü iyice azaltıyor. Tüketicilerimiz, özellikle de emekliler hangi ürün hangi markette daha düşük fiyata satılıyor arayışına girdi. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle ürün fiyatları marketlerde çok sık değişiyor. Maliyetler sebep gösterilerek marketler arası aynı marka ürünler ve et ürünleri farklı fiyatlara satılıyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak 4 farklı marketten ve bir marketin online sitesinden, temel tüketim malzemeleri içinden seçilen 8 gıda ürününün aynı marka ve miktardaki fiyat değişimlerine yönelik çalışma yaptık. Yaptığımız çalışma sonucunda ürünlerin belirli markalar tarafından paketlenmiş fiyatı marketten markete oldukça değişkenlik gösterdiği görüldü.

Et ve süt ürünlerinde; dana kuşbaşında yüzde 69 buçuk, tereyağında yüzde 40,2, kuzu kuşbaşında yüzde 38,4, bütün tavukta yüzde 23,3, yoğurtta yüzde 8,4, bitkisel ürünlerde ise; yeşil mercimekte yüzde 25,2, pirinçte yüzde 13,7, nohutta yüzde 5,6’ya varan oranlarda değişimler olduğu tespit edildi.

1 kilogram dana kuşbaşının fiyatı, A markette 354 lira, B markette 490 lira, C markette 465 lira, D markette 530 lira ve D marketin online satışında 600 liradır. Dana kuşbaşının farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 69 buçuk oranına kadar değişiyor.

1 kilogram tereyağının paketlenmiş Y markasının fiyatı, A ve C markette 299 lira, D markette ve D marketin online satışında 420 liradır. Tereyağında aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 40,2 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram kuzu kuşbaşının fiyatı, A markette 575 lira, B markette 599 lira, C markette 610 lira, D markette 796 lira, D marketin online satışında 716 liradır. Kuzu kuşbaşının farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 38,4 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram bütün tavuğun paketlenmiş Y markasının fiyatı, A markette 73 lira, C markette 76 lira, D markette ise 90 liradır. Paketlenmiş bütün tavuğun aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 23,3 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram yeşil mercimeğin paketlenmiş Z markasının fiyatı, C ve D markette 100 lira, D marketin online satışında 80 liradır. Yeşil mercimeğin aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 25,2 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram pirincin paketlenmiş Z markasının fiyatı, C markette 66 lira, D markette ve D marketin online satışında 75 liradır. Pirinçte aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 13,7 oranına kadar değişiyor.

Pirinç, yeşil mercimek ve nohutta X ve Y marka ürünlerde farklı marketlerde fiyatlarının değişmediği de gözlemlenmiştir. Son yıllarda önemli ölçüde artan üretim maliyetleri nedeniyle üreticilerimiz yeterli geliri elde edememekte ve üretmekte zorlanmaktadır.

Tüm zorluklara karşın üretimine devam eden üreticilerimizin ürettiği ürünlerin marketlerdeki fiyat farkının yüzde 69 buçuklara kadar çıkması kabul edilebilir değildir. Artan enflasyon nedeniyle bu fiyatlar tüketicilerimizi de her geçen gün zorluyor. Kırmızı ete ulaşamayan tüketicilerimiz beyaz ete yönelirken, beyaz ete ulaşamayanlar baklagiller ve tahıl grubunu tercih etmek zorunda kalıyor.

Geçtiğimiz ay farklı bitkisel ürünlerdeki market fiyatlarının değişimi yüzde 18 iken, Ramazan ayı öncesi yaptığımız çalışmada bu oranın yüzde 25’e kadar yükseldiğini görüyoruz.

Öte yandan Ramazan ayı gibi yoğun alışverişin yapıldığı dönemlerde marketler çeşitli kampanyalar yapıyor. Kampanyalı birkaç üründeki fiyat düşüşleri nedeniyle tüketicilerimiz bu marketlere yöneliyor. Tüm ihtiyaçlarını bu marketten aldıklarında da kampanyalı ürünleri ucuza alırken, diğer ürünleri yüksek fiyata almış oluyor.

Tüketicilerimiz marketler arasındaki değişen fiyatları göz önünde bulundurmalı ve alışverişlerinden önce fiyat araştırması yapmalıdır. Tüketicilerimiz süt ve süt ürünlerini alırken içeriğindeki yağ oranına, süt oranına ve gramajına dikkat ederek, ürünün raf ve kasada fiyatının aynı olup olmadığını kontrol ederek, fiyat karşılaştırması yapmalıdır.

“Hükümetimiz gıda fiyatları üzerinden fırsat enflasyonu yaratanlara göz açtırmamalıdır”

Enflasyon son iki yıldır ülkemizin en önemli gündem maddesidir. En çok tartışılan konuların başında da markette gıda ürünlerinde yaşanan aşırı fiyat artışları geliyor. Bazı satıcılar enflasyon kalkanının arkasına saklanarak, maliyetleri de bahane ederek fiyatları sürekli artırıyor. Bu durum enflasyonda artış eğilimini devam ettiriyor.

Tüketicileri kandırarak aynı fiyata gramaj düşürme hileleri, aynı ürünün farklı marketlerde çok farklı fiyatlara satılması, aynı fiyata daha kalitesiz ürün satılması, yanıltıcı isimler ile farklı ürünlerin tüketiciye satılması fırsatçılık enflasyonunun en önemli nedenleri arasındadır.

Piyasadaki fiyatların kontrol altına alınması ve tüketicilerin artan fiyatlar karşısında korunması adına gıda ürünlerinde tavan fiyat uygulaması bir an önce hayata geçirilmelidir.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak beklentimiz, bütün kesimlerin sorumlu davranması, Ramazan ayında artan talebin suistimal edilmemesi, tüketicilerin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesidir. Mübarek Ramazan ayının İslam âlemi ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını, sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesini diliyorum.”

Paylaşın

Bütçe, İki Ayda 405 Milyar Lira Açık Verdi

Şubat ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 760 milyar 984 milyon lira, bütçe gelirleri 562 milyar 643 milyon lira oldu. Başka bir ifadeyle bütçe, şubat ayında 198,3 milyar lira açık verdi.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanlığı, Şubat 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu’nu yayınladı. Buna göre, geçen ay Hazine’nin nakit gelirleri 562 milyar 643 milyon lira, nakit giderleri 760 milyar 984 milyon lira oldu.

Faiz dışı giderler 706 milyar 414 milyon lira, faiz ödemeleri ise 54 milyar 571 milyon lira olarak gerçekleşti. Faiz dışı denge ise 143 milyar 770 milyon lira açık verdi.

Kur farklarından kaynaklanan artış 7 milyar 315 milyon lira olarak gerçekleşirken, kasa/banka net hesabında da 50 milyar 738 milyon lira azalış görüldü.

Merkez Bankası (TCMB) brüt rezervleri geriledi

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 1 Mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre; Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 130,9 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 134,2 milyar dolar seviyesindeydi.

Aynı haftada net rezervlerde de düşüş görüldü. Net rezervler 22,4 milyar dolardan 20,5 milyar dolara geriledi.

Merkez Bankası’nın (TCMB) 1 Mart ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 40,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta swap hariç net rezervler eksi 46,2 milyar dolar düzeyindeydi.

KKM’de erime devam etti

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 1 Mart ile biten haftaya ilişkin bankacılık sektörü verilerini açıkladı.

Buna göre, kur korumalı mevduatlar 1 Mart ile biten haftada 12,8 milyar TL düşüşle 2 trilyon 31 trilyon TL’ye geriledi. Toplam kredi hacmi 12 trilyon 203 milyar 83 milyon liradan 12 trilyon 363 milyar 424 milyon liraya çıktı.

Tüketici kredileri 16 milyar 54 milyon lira artışla 1 trilyon 578 milyar 84 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 438 milyar 802 milyon lirası konut, 93 milyar 459 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 45 milyar 822 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bireysel kredi kartı borçları, 1 trilyon 311 milyar 696 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 571 milyar 593 milyon lirasını taksitli, 740 milyar 103 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Takipteki alacaklar ise 1 milyar 160 milyon lira artarak 195 milyar 580 milyon liraya yükseldi. Takipteki alacakların 161 milyar 812 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı.

Paylaşın

Şubat Ayında Borsa Yatırımcısını Güldürdü

BIST 100 endeksi, aylık ve üç aylık ve yıllık dönemde yatırımcısına en yüksek getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Altı aylık dönemde ise külçe altın yatırımcısına en yüksek getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 9,74, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 8,91 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından mevduat faizi (brüt) yüzde 1,01, Amerikan Doları yüzde 1,34, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 1,94, külçe altın yüzde 2,33 ve Euro yüzde 2,37 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde; mevduat faizi (brüt) yüzde 1,76, Amerikan Doları yüzde 2,09, DİBS yüzde 2,68, külçe altın yüzde 3,07 ve Euro yüzde 3,11 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

BIST 100 endeksi, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 6,02, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 0,91 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde Euro, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 1,76, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 6,50 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Altı aylık değerlendirmeye göre külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 3,38 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlarken; TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 4,72 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 21,66, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 27,80 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 24,45,  TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 9,71 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın yüzde 23,29, Euro yüzde 11,66 ve Amerikan Doları yüzde 10,87 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; mevduat faizi (brüt) yüzde 22,26 ve DİBS yüzde 48,09 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 8,70 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Euro yüzde 1,56, Amerikan Doları yüzde 2,26, mevduat faizi (brüt) yüzde 31,46 ve DİBS yüzde 54,23 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartı Borçları 1 Trilyon 312 Milyar Liraya Yükseldi

Bireysel kredi kartı borçları, 1 Mart ile biten haftada 1 trilyon 311 milyar 696 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 571 milyar 593 milyon lirasını taksitli, 740 milyar 103 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Haber Merkezi / Aynı haftada Merkez Bankası’nın (TCMB), swap hariç net rezervleri eksi 40,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta swap hariç net rezervler eksi 46,2 milyar dolar düzeyindeydi.

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 1 Mart ile biten haftada, 12,8 milyar düşerek 2 trilyon 31 milyar lira oldu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 1 Mart ile biten haftaya ilişkin bankacılık sektörü verilerini açıkladı. Buna göre; toplam kredi hacmi 12 trilyon 203 milyar 83 milyon liradan 12 trilyon 363 milyar 424 milyon liraya çıktı.

Tüketici kredileri 16 milyar 54 milyon lira artışla 1 trilyon 578 milyar 84 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 438 milyar 802 milyon lirası konut, 93 milyar 459 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 45 milyar 822 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bireysel kredi kartı borçları, 1 trilyon 311 milyar 696 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 571 milyar 593 milyon lirasını taksitli, 740 milyar 103 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Takipteki alacaklar ise 1 milyar 160 milyon lira artarak 195 milyar 580 milyon liraya yükseldi. Takipteki alacakların 161 milyar 812 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı.

Merkez Bankası (TCMB) brüt rezervleri geriledi

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 1 Mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre; Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 130,9 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 134,2 milyar dolar seviyesindeydi.

Aynı haftada net rezervlerde de düşüş görüldü. Net rezervler 22,4 milyar dolardan 20,5 milyar dolara geriledi.

Merkez Bankası’nın (TCMB) 1 Mart ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 40,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta swap hariç net rezervler eksi 46,2 milyar dolar düzeyindeydi.

Ayrıca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre kur korumalı mevduatlar 1 Mart ile biten haftada 12,8 milyar TL düşüşle 2 trilyon 31 trilyon TL’ye geriledi.

Paylaşın