Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervleri Eksi 40,8 Milyar Dolar

Merkez Bankası’nın (TCMB) 1 Mart ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 40,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta swap hariç net rezervler eksi 46,2 milyar dolar düzeyindeydi.

Haber Merkezi / Öte yandan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 1 Mart ile biten haftada, 12,8 milyar düşerek 2 trilyon 31 milyar lira oldu.

Ayrıca aynı haftada bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 3 artışla 1 trilyon 311 milyar 696 milyon liraya yükseldi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 1 Mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre; Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 130,9 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 134,2 milyar dolar seviyesindeydi.

Aynı haftada net rezervlerde de düşüş görüldü. Net rezervler 22,4 milyar dolardan 20,5 milyar dolara geriledi.

Merkez Bankası’nın (TCMB) 1 Mart ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 40,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta swap hariç net rezervler eksi 46,2 milyar dolar düzeyindeydi.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre kur korumalı mevduatlar 1 Mart ile biten haftada 12,8 milyar TL düşüşle 2 trilyon 31 trilyon TL’ye geriledi.

Ayrıca aynı haftada bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 3 artışla 1 trilyon 311 milyar 696 milyon liraya yükseldi.

Paylaşın

2023 Yılında Türkiye’de Konut Fiyatları Yüzde 76 Arttı

Türkiye’de konut fiyatları 2015 yılından 2021 yılına kadar kademeli olarak artarken, 2021’den sonra patlama yaptı. 2022 yılında konut fiyatlarındaki artış yüzde 168’le zirveye ulaşırken, 2023 yılında yüzde 76’lık bir artış gösterdi.

Uzmanlar, Türkiye’de nominal emlak fiyatlarındaki yükselişin çeşitli nedenlere bağlı olduğunu belirtiyor. KPMG Türkiye Gayrimenkul ve İnşaat Sektörü Lideri Görkem Yapan “Bence bunun başlıca nedenleri kurdaki dalgalanma, Türk lirasının değer kaybı, yüksek enflasyon oranları ve buna bağlı olarak inşaat maliyetlerindeki artış ile pandemi sonrası artan talep,” ifadelerini kullandı.

Macaristan’da konut fiyatları 2015’ten bu yana yüzde 166’dan fazla arttı, ancak daha da göz kamaştırıcı bir artışa sahip bir ülke var; Türkiye. Son veriler, Türkiye’deki konut fiyatlarının nominal olarak dokuz yıl öncesine kıyasla 12 kat daha yüksek olduğunu gösterirken, İstanbul’daki bir dairenin fiyatı Paris ve Londra’daki dairelerle yarışır hale geldi.

OECD üyesi ülkeler arasında, İsveç ve Finlandiya gibi kuzey Avrupa ülkeleri, 2015’ten bu yana nominal konut fiyatlarında yüzde 4’ün biraz üzerinde artışla en küçük değişikliği gördü. Ölçeğin diğer ucunda Türkiye yer alırken, onu fiyatların 2015 yılına göre yüzde 166 daha fazla olduğu Macaristan izliyor.

OECD ülkelerinin çoğunda konut fiyatlarındaki artış oranı 2015 ile 2023 yılları arasında çift haneli rakamlara ulaştı. Türkiye’de konut fiyatları 2015 yılından 2021 yılına kadar kademeli olarak artarken, 2021’den sonra patlama yaptı.

2022 yılında konut fiyatlarındaki artış yüzde 168’le zirveye ulaşırken, 2023 yılında yüzde 76’lık bir artış gösterdi. Bu arada, Avrupa ve ABD’de konut fiyatları, bu ekonomilerdeki merkez bankalarının yüksek enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını artırmaya başlamasıyla 2022’nin sonlarında düşmeye başladı.

Türkiye Merkez Bankası ise Ağustos 2022’de gösterge faiz oranını düşürdü, ancak aynı yılın kasım ayında ülkedeki enflasyon yüzde 85’e yakındı. Uzmanlar, Türkiye’de nominal emlak fiyatlarındaki yükselişin çeşitli nedenlere bağlı olduğunu belirtiyor.

KPMG Türkiye Gayrimenkul ve İnşaat Sektörü Lideri Görkem Yapan “Bence bunun başlıca nedenleri kurdaki dalgalanma, Türk lirasının değer kaybı, yüksek enflasyon oranları ve buna bağlı olarak inşaat maliyetlerindeki artış ile pandemi sonrası artan talep,” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin 2022 yılı enflasyonu son derece yüksekti; neredeyse tüm yıl boyunca yüzde 50’nin üzerinde seyretti ve ekim ayında yüzde 80’in üzerine çıktı. Bununla birlikte, OECD’ye göre, reel vadeli konut fiyatları (enflasyona göre ayarlanmış) da 2023’ün üçüncü çeyreği itibariyle 2015’e kıyasla yüzde 96,7 oranında arttı.

Yapan, “Geçen yıl Türkiye’de 11 şehri etkileyen depremler yaşadık, bu da fiyatları artırdı, çünkü insanlar depreme dayanıklı binalar gibi daha güvenli yerlerde yaşamak istiyor,” dedi.

Kredi faizleri fırladı

Nakit alıcılar piyasayı doldururken, Türkiye’de ipotekli konut kredisi kullananların aylık faizleri hızla yükseldi. Türkiye’de son dönemde yüzde 70’e yaklaşan enflasyon, Merkez Bankası’nın para politikasını agresif bir şekilde sıkılaştırmasını ve gösterge faiz oranını Haziran 2023’teki yüzde 8,5 seviyesinden Ocak 2024’te yüzde 45’e yükseltmesine yol açtı.

Sonuç olarak, Türkiye’de ipotekli konut kredileri artık yıllık yüzde 40 faiz oranına sahip. 2023 yılı boyunca satılan evlerin yüzde 15’inden azı ipotekli konut kredisi ile alıcı buldu. Geri kalanı nakit alıcılara satıldı. 2022’den itibaren yabancılara satılan konutların en önemli kısmı Ruslara, ardından da İranlılara gitti.

“Şubat 2022’de Rusya-Ukrayna çatışmasının başlamasının ardından, her iki ülkeden de Antalya, İstanbul ve Mersin’e önemli bir göçmen akını oldu” diyen Yapan, bu üç bölgenin Rus yatırımcılar arasında en popüler yerler haline geldiğini ve buralarda bulunmalarının fiyatları yukarı çektiğini söyledi.

Sadece Antalya’da fiyatlar 2022’nin ikinci yarısına kadar bir yıl içinde yüzde 230 arttı. Yapan, “Rusya ve Ukrayna’dan göçün ardından Antalya’daki yabancı nüfusun iki yıl içinde iki katına çıkması nedeniyle emlak ve kira fiyatları hızla yükseldi” diyor.

Bu arada, Türk lirasının değer kaybetmesi Türk alıcıların fırsatlarını sınırladı. Aynı zamanda, çok sayıda Rus ve Ukrayna vatandaşı büyük miktarlarda nakit ödeme yaparak emlak talebini tetikledi ve bu da fiyatların daha da artmasına neden oldu.

“2023 yılında Türkiye’de satılan 1,2 milyon konutun 35 bini (yüzde 3) yabancılara satıldı ve yabancılara satılan bu konutların yaklaşık yüzde 30’u Ruslara satıldı” diyen Yapan, Rus yatırımcıların son zamanlarda Türkiye’yi Kıbrıs gibi diğer destinasyonlarla değiştirmeye başladığını da sözlerine ekledi.

Yüksek konut ve kira fiyatları, yüksek faiz oranları ve yüksek enflasyon nedeniyle hane halkı gelirinin reel olarak azalması sonucunda Türkiye piyasası frene basmış durumda. Konut fiyatları nominal olarak artmaya devam ediyor ancak enflasyonun gerisinde kalıyor. Dolayısıyla reel olarak son zamanlarda daha da ucuzlamaktadır.

Yüksek inşaat maliyetleri arzın sınırlı kalmasına yol açabilir. Ancak konut talebi artar ve faiz oranları düşerek büyümeyi teşvik ederse mevcut durgunluğun aşılmasına yardımcı olabilir. Bununla birlikte, insanlar şu anda evlerini satın almaya güç yetiremiyor, bu da inatçı bir şekilde yüksek kira fiyatlarına yol açıyor – ve bu aslında nakit alıcılar için yatırım yapmak için biraz alan bırakıyor.

“Örneğin İstanbul’da ya da Türkiye’de bir oran var” diye açıklayan Yapan “Çoğu zaman bir evin satış fiyatı kiranın 300 katıydı. Bu bir ortalamadır. Ama şimdi kiralar çok yüksek,” ifadelerini kullandı. “Kira artışı ev fiyat artışından daha fazla” diyen Yapan, “Yani şimdi bu ortalama 250-300 arasına düşüyor,” dedi.

Teorik olarak bu, yatırımcıların 300 aydan daha kısa bir sürede bir evin fiyatını telafi edebileceği anlamına geliyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat’ta Düşüş 28. Haftada Da Devam Etti

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları, 1 Mart ile biten haftada, 12,8 milyar düşerek 2 trilyon 31 milyar liraya geriledi. Aynı hafta Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri 130 milyar 900 milyon dolar oldu.

Haber Merkezi / Ayrıca aynı haftada bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 3 artışla 1 trilyon 311 milyar 696 milyon liraya yükseldi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 1 Mart ile biten haftaya ilişkin bankacılık sektörü verilerini açıkladı.

Buna göre; Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları, 1 Mart ile biten hafta 12,8 milyar düşerek 2 trilyon 31 milyar liraya geriledi.

Aynı hafta döviz mevduatlarında da 896,5 milyon dolarlık düşüş yaşandı. Döviz mevduatları toplamı 175,4 milyar dolar oldu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri geriledi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 1 Mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre; Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 130,9 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 134,2 milyar dolar seviyesindeydi.

Aynı haftada net rezervlerde de düşüş görüldü. Net rezervler 22,4 milyar dolardan 20,5 milyar dolara geriledi.

Merkez Bankası’nın (TCMB) 1 Mart ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 40,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta swap hariç net rezervler eksi 46,2 milyar dolar düzeyindeydi.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre kur korumalı mevduatlar 1 Mart ile biten haftada 12,8 milyar TL düşüşle 2 trilyon 31 trilyon TL’ye geriledi.

Ayrıca aynı haftada bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 3 artışla 1 trilyon 311 milyar 696 milyon liraya yükseldi.

Bireysel kredi kartı borçlarının 571 milyar 593 milyon lirasını taksitli, 740 milyar 103 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Paylaşın

HSBC, 2024 Yıl Sonu Dolar Tahminini 36 Liraya Yükseltti

Lirada değer kaybının beklenenden daha hızlı olduğunu belirten HSBC, 2024 yılı için dolar/TL tahminini 33 liradan 36 liraya yükseltti. HSBC, yeni tahminin TCMB’nin TL’de reel değerleme beklentisine dayandığını belirtti.

HSBC’ye göre, Türk lirasının değer kazanması Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyon hedeflemesi kapsamında bir ara hedef haline geldi. Türk Lirası’nın reel olarak değer kazanma olasılığının yüzde 10 civarında olduğu varsayılıyor.

Birleşik Krallık merkezli bankacılık devi HSBC, 2024 yıl sonu için Dolar/TL tahminini 33’ten 36’ya yükseltti. Raporda yeni dolar/TL tahmininin TCMB’nin reel döviz kuru takdirinin yanı sıra çeşitli senaryolara dayandığı belirtilirken artık bu senaryolar altında dolar/TL’nin 36 seviyesine ulaşacağı tahmin edildi.

Dolar/TL, bugün yüzde 0,2 yükselişle 31,84 seviyesinde güne başlarken, değer kaybı şubat sonundan bu yana hızlandı. Eylül başından bu yana düzenli olarak değer yitiren TL sadece mart ayının ilk haftasında yüzde 1,8 değer kaybetti. TL, ocak ayında yüzde 2,7, şubatta yüzde 2,9 kayıp yaşamıştı.

HSBC ekonomistleri Murat Toprak ve Charlotte Ong tarafından kaleme alınan raporda ise yeni tahminin TCMB’nin TL’de reel değerleme beklentisine dayandığı belirtildi.

Sözcü’nün aktardığına göre, raporda öne çıkan noktalar şöyle oldu: “Son dönemde TL’deki değer kaybı beklediğimizden daha hızlı oldu.

Dövizle ilgili makro değişkenlerin çoğu bu yılın başından bu yana çok fazla değişmedi. Ancak enflasyon daha yüksek seyretti ve Merkez Bankası TL’nin nominal değer kaybının beklediğimizden daha fazla olmasına izin verdi.

TCMB yine de döviz kurunu önemsiyor. Nitekim 22 Şubat’ta Merkez Bankası döviz kurunu doğrudan politika odağı haline getirdi. TL’nin değer kazanması enflasyon hedeflemesi kapsamında bir ara hedef haline geldi.

Enflasyon 2024 sonunda TCMB’nin tahmininden önemli ölçüde daha yüksek olabilir (HSBC Economics’e göre yüzde 47,9). Ancak bu durumda, Merkez Bankası’nın para politikasını daha da sıkılaştıracağını ve bunun da yüksek enflasyonun döviz üzerindeki olumsuz etkilerinin bir kısmını telafi edeceğini varsayıyoruz.”

Paylaşın

“Merkez Bankası’ndan Bankalara ‘Döviz’ Telefonu” İddiası

Dolar 31.91 seviyesine çıkarak rekor tazelerken, Merkez Bankası (TCMB) yetkililerinin bankalar ile piyasada artan döviz talebi hakkında görüşme yaptığı öne sürüldü.

Merkez Bankası’nın (TCMB) görüşmede daha fazla konuşalım, talep nereden geliyor anlayalım mesajını verdiği öne sürüldü.

Reuters’a konuşan iki bankacılık kaynağı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yetkililerinin dün bankalar ile son günlerde piyasada artan döviz talebi hakkında görüşme yaptığını söyledi.

Bir bankacılık kaynağı TCMB’nin görüşmede bankalara, “Gereksiz döviz talebine” dikkat etmesini söylediğini belirtti ve “TCMB görüşmede daha fazla konuşalım, talep nereden geliyor anlayalım mesajını verdi. Hem ne olduğunu anlamak hem de gereksiz volatiliteyi engellemek için bir görüşme oldu” dedi.

Ekonomim.com‘un aktardığı habere göre, iki bankacı artan döviz talebini mart sonundaki yerel seçimler öncesinde oluşan “psikolojik” olarak niteledikleri talebe bağlarken bunun da “gereksiz bir talep” oluşturduğunu belirtti.

TL’deki düzenli değer kaybı son günlerde hız kazanırken, dolar/TL güne 31.75 seviyesinden başladı. Gün içerisinde ise 31.91 seviyesine çıkarak rekor kırdı.

Bankacılar ayrıca dün artan döviz talebi nedeniyle TCMB’nin TL uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemi yaptığını ifade ettiler. TCMB dün Temmuz ayından bu yana ilk defa 475 milyon dolar tutarında forward işlemi yaparken, tutar 28 Mayıs, yani genel seçim öncesi dönemden bu yana en yüksek seviyede gerçekleşti.

Öte yandan TCMB menkul kıymet tesisi kapsamında ticari ve ihtiyaç kredilerinde aylık büyüme sınırını düşürerek para politikasında ilave sıkılaştırma adımı atan TCMB, ilave adımlar üzerinde çalıştığını belirtti.

Reuters, bilgi üzerine TCMB’ye ulaşılamadığını belirtti.

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten Enflasyon Açıklaması: Beklentilerin Üzerinde Gerçekleşti

Şubat ayı enflasyon verilerine ilişkin açıklama yapan Bakan Şimşek, enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini belirterek, “Dezenflasyon zaman ve kararlılık gerektiriyor. Sabırla ve azimle fiyat istikrarı sağlanıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Şimşek, açıklamasının devamında Merkez Bankası’na tam destek verdiklerini vurgulayarak, “TCMB’nin ilave sıkılaşma adımlarının büyümede dengelenmeye, cari açıkta daralmaya ve enflasyonist eğilimleri kırmaya katkısı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) attığı ek sıkılaştırma adımlarını içeren haberi takipçileri ile paylaşarak açıklamalarda bulundu. Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Aylık enflasyon şubat ayında beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Dezenflasyon zaman ve kararlılık gerektiriyor. Sabırla ve azimle fiyat istikrarı sağlanıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz.

Merkez Bankası’na desteğimiz tamdır. TCMB’nin ilave sıkılaşma adımlarının büyümede dengelenmeye, cari açıkta daralmaya ve enflasyonist eğilimleri kırmaya katkısı olacaktır.”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; Enflasyon şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,53, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,54, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 55,91 artmıştı.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise enflasyon şubat ayında aylık bazda yüzde 4,32 artmıştı. ENAG’a göre yıllık enflasyonu yüzde 121,98 olmuştu.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Yeni Hamle: Taşıt Hariç, Kredilerde Sınır Düşürüldü

Merkez Bankası (TCMB), kredi büyümesine dayalı menkul kıymet tesisi kapsamında, TL ticari krediler için yüzde 2,5 olan aylık büyüme sınırının yüzde 2’ye indirilmesine, ihtiyaç kredilerinde yüzde 3 olan aylık büyüme sınırının yüzde 2’ye düşürülmesine, taşıt kredilerinde ise yüzde 2 sınırının korunmasına karar verildiğini bildirdi.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB) ayrıca, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesine yönelik ilave adımlar üzerinde çalışıldığını da duyurdu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ilave sıkılaşma adımlarına yönelik duyuru yaptı. Duyuruda şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, sıkı para politikası duruşunu destekleyici ilave sıkılaşma adımları atmıştır. Bu doğrultuda, kredi büyümesine dayalı menkul kıymet tesisi kapsamında;

TL ticari krediler için yüzde 2,5 olan aylık büyüme sınırının yüzde 2’ye indirilmesine, ihtiyaç kredilerinde yüzde 3 olan aylık büyüme sınırının yüzde 2’ye düşürülmesine, taşıt kredilerinde ise yüzde 2 sınırının korunmasına karar verilmiştir.

Kredi büyüme sınırlarına ilişkin uygulamanın etkinliğini artırmak amacıyla, menkul kıymet tesisine ek olarak, kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık tesis edilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.

Ayrıca, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesine yönelik ilave adımlar üzerinde çalışılmaktadır. İhracat, yatırım, tarım ve esnaf kredileri ile kamu kuruluşlarına ve deprem bölgesine yönelik krediler bu sınırlamadan muaf tutulmaya devam edilecektir.”

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti Aylık 55 Bin 321 Liraya Ulaştı

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti aralık ayında 53 bin 58 lira iken, ocak ayında 55 bin 321 liraya yükseldi. Başka bir ifadeyle İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti aylık olarak yüzde 4,26 arttı.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kuruluşlarından İstanbul Planlama Ajansı (İPA), “İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti” şubat verilerini açıkladı.

Buna göre; İstanbul’da yaşamanın maliyeti şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,26, bir önceki yılın şubat ayına göre ise (son 12 ay) yüzde 81 arttı.

Şubat ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 55 bin 321 lira olarak hesaplandı. İstanbul’da ortalama yaşam maliyeti, geçtiğimiz aya göre 2 bin 263 lira arttı.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın şubat ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 114,27 artış oranı ile et-kıyma fiyatlarında yaşandığı görüldü.

İstanbul Planlama Ajansı’nın ocak ayı verileri

İstanbul’da yaşamanın maliyeti ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,93, bir önceki yılın ocak ayına göre ise (son 12 ay) yüzde 80,29 arttı.

Ocak ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 53 bin 58 lira olarak hesaplandı. İstanbul’da ortalama yaşam maliyeti, geçtiğimiz aya göre 3 bin 899 lira arttı.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın ocak ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 52,83 artış oranı ile makarna fiyatlarında yaşandığı görüldü.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 76,58

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2023 Şubat Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 Şubat ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 4,07, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 4,64 oranında arttı.

2023 Şubat ayına göre 2024 Şubat ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 76,58, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 65,06 olarak gerçekleşti.

Şubat 2024’te Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 6,73, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 5,58, Gıda Harcamalarında yüzde 4,98, Konut Harcamalarında yüzde 4,65, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 2,54 ve Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,14 artış, Giyim Harcamaları grubunda yüzde -1,51 ve Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde -0,23 azalış izlendi.

Şubat 2024’te Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 13,53, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 11,26, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 7,55, Mensucat Grubunda yüzde 4,61, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 2,80, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 1,69 ve Madenler Grubunda yüzde 1,27 artış izlendi.

Paylaşın

Sanayi Sektöründe Kritik Döneme Girildi

Başta finansman olmak üzere çeşitli operasyonel maliyetlerde yaşanan yüksek artışlar üretim koşullarını giderek daha zorlu hale getirirken, sanayi için kritik bir döneme girildi.

TÜİK’in açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında gözlenen peş peşe artışların ardından, 2022 yılında frene basıldı. Sanayi üretimi 2022 yılında yüzde 0,2 daralırken, geçen yılın tamamında yüzde 1,6 gibi sınırlı bir artış kaydedildi.

Arındırılmamış veriyle ise sanayi üretimi 2022’de yıllık yüzde 1,28, 2023 yılında ise yüzde 1,33 oranında geriledi. Oysa 2019’da yüzde 8,6 artışın yaşandığı sanayi üretimi, pandemi yılı olan 2020’de dahi yüzde 9 artmış; 2021’de de talep koşullarındaki canlılığın etkisiyle artış oranı yüzde 14,4’e ulaşmıştı.

Sanayi üretimde son 2 yılda görülen düşük seyrin en önemli nedenlerinden biri ihracat pazarlarındaki durgunluk ve zayıf talep… Buna finansmana erişim sorunları ve operasyonel maliyetlerdeki artış da etkilenince üretimdeki yavaşlama daha da belirginleşti.

Ekonomim’in aktardığına göre, sanayi üretimi düşerken tüketim harcamalarındaki artış Türkiye’nin büyüme kompozisyonuna ilişkin endişeleri artırdı. 2022’de frene basan sanayi üretimi, geçen yıl da sadece yüzde 1,6 arttı. Buna karşın tüketim harcamalarının GSYH’deki payı, son 5 yılın zirvesine çıktı.

Sanayi üretimi ile tüketim harcamaları arasındaki korelasyon bozuldu. Sanayi üretimi 2023’te yıllık yüzde 1,6 artarken; 2023 GSYH verilerinde üretim yöntemiyle hesaplamada sanayi sektörü sadece yüzde 0,8 büyüdü. Tüketim malları ithalatı geçen yıl yüzde 56,3 artarken, toplamdaki payı 2022’deki yüzde 8,4 seviyesinden 2023’te yüzde 13,2’ye çıktı.

Vatandaşın tüketim harcamaları yüzde 12,8 arttı. Türkiye’nin üretim ve tüketim verileri arasındaki çarpıklık, sağlıksız büyüme endişelerini artırıyor. Başta finansman olmak üzere çeşitli operasyonel maliyetlerde yaşanan yüksek artışlar üretim koşullarını giderek daha zorlu hale getirirken, sanayi için kritik bir döneme girildi.

TÜİK’in açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında gözlenen peş peşe artışların ardından, 2022 yılında frene basıldı. Sanayi üretimi 2022 yılında yüzde 0,2 daralırken, geçen yılın tamamında yüzde 1,6 gibi sınırlı bir artış kaydedildi. Arındırılmamış veriyle ise sanayi üretimi 2022’de yıllık yüzde 1,28, 2023 yılında ise yüzde 1,33 oranında geriledi.

Oysa 2019’da yüzde 8,6 artışın yaşandığı sanayi üretimi, pandemi yılı olan 2020’de dahi yüzde 9 artmış; 2021’de de talep koşullarındaki canlılığın etkisiyle artış oranı yüzde 14,4’e ulaşmıştı. Sanayi üretimde son 2 yılda görülen düşük seyrin en önemli nedenlerinden biri ihracat pazarlarındaki durgunluk ve zayıf talep… Buna finansmana erişim sorunları ve operasyonel maliyetlerdeki artış da etkilenince üretimdeki yavaşlama daha da belirginleşti.

Çarklar 2 yıldır yavaş dönüyor

Sanayi üretimindeki bu tablo, Türkiye’nin GSYH verilerine de yansıdı. Türkiye’nin yüzde 4,5 büyüme ile kapattığı 2023 yılında, üretim yöntemiyle hesapta sanayi sektörü yüzde 0,8 büyürken, büyümeye katkısı yüzde 0,16 oldu. Böylece sanayi sektörü Türkiye’nin büyümesine, inşaat ve hizmetler sektöründen daha zayıf bir katkı sağlamış oldu.

Oysa sanayi sektörü TÜİK verilerine göre 2021’de yüzde 16,58 büyürken, GSYH’ye katkısı 3,26 puan olmuştu. 2022’de ise sanayi sektörünün büyümesi yüzde 3,3 olurken, Türkiye’nin büyümesine katkısı, bir önceki yıla göre 2 puana yakın gerileyerek 0,68 olarak gerçekleşmişti.

Tüketimin payı 5 yılın zirvesinde

Son 3 yılda yaşanan kur şokları ve yüksek enflasyon karşısında tüketiciler de “Yarın daha pahalı olacak” algısıyla hareket edince, tüketim harcamaları da tam gaz devam etti. Son 3 yıla ilişkin GSYH verilerine göre, yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2021 yılında yüzde 15 artarken, büyümeye 8,94 puanlık etkisi olmuştu.

2022’de vatandaşın tüketimi yüzde 19,7 artarken, büyümeye etkisi 12,08 puan seviyesindeydi. Geçen yıl vatandaşın tüketimindeki büyüme yüzde 12,8 ile hızını 2022’ye göre düşürse de, GSYH içindeki payı yüzde 59,1 oldu. Böylece yıllık bazda bakıldığında, vatandaşın tüketiminin GSYH’den aldığı pay son 5 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Aynı zamanda 2023’te vatandaşın harcamalarının büyümeye katkısı ise 8,83 puan oldu.

Öte yandan tüketim harcamaları, dış ticaret rakamlarında da kendini gösterdi. Buna göre Türkiye’nin tüketim malları ithalatı 2023 yılında yüzde 56,3 artarak 47,6 milyar dolar seviyesine çıkarken, toplam ithalattaki payı 2022’deki yüzde 8,4 seviyesinden yüzde 13,2’ye çıktı. Böylece oran 2016 yılından sonraki en yüksek seviyesini gördü.

2023’te tüketim malları ithalatını 18,1 milyar dolarla binek otomobiller tırmandırdı. Bu kalemde ithalat artışı yüzde 128’i buldu. İkinci sırada 7,3 milyar dolarla yarı dayanıklı tüketim malları yer alırken, dayanıklı tüketim malları ithalatı 6,9 milyar dolar, dayanıksız tüketim malları ithalatı 6,5 milyar dolar, işlenmiş tüketim malları ithalatı 4,1 milyar dolar oldu.

Bir önceki yıl, toplam tüketim malı ithalatı 30,4 milyar dolarken, ithalattaki ilk 5 kalem daha dengeli dağılmış, binek otomobil ithalatı 7,9 milyar dolarda kalmıştı.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Enflasyon Açıklaması: Gıda Ve Hizmet Vurgusu

Merkez Bankası (TCMB) Şubat ayı enflasyon rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, gıda grubunun aylık fiyat artışının genele yayılarak güçlendiğini, doğrudan etkilerinin yanı sıra yemek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak da manşet enflasyonu olumsuz etkilemeye devam ettiğini belirtti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), enerji grubu aylık fiyat artışının ana belirleyicisinin ise Kızıldeniz’deki jeopolitik gelişmelerle yükselen petrol fiyatları ile Türk lirasının seyrini takiben akaryakıt kalemi olduğunu vurguladı.

Ücret ayarlamalarının ve geriye doğru endeksleme eğiliminin devam eden yansımalarıyla hizmet grubunda genele yayılan fiyat artışlarının da sürdüğünü ifade eden TCMB aylık hizmet enflasyonunun bir önceki aya kıyasla önemli ölçüde zayıflamakla birlikte yüksek seyrettiğini belirtti.

TCMB’nin değerlendirmesine göre hizmet grubunda, kira ve lokanta-otel fiyatlarında güçlü aylık artış eğilimi devam ederken, bu dönemde eğitim ve haberleşme hizmetleri de fiyat artışları ile dikkat çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), “Şubat Ayı Fiyat Gelişmeleri” raporunu yayınladı. Raporda şu ifadeler yer aldı:

“Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 4,53 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 2,21 puan artarak yüzde 67,07 olmuştur. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 2,63 ve 2,41 puan artarak yüzde 70,31 ve yüzde 72,89 olarak gerçekleşmiştir. Bu ayda doğal gazın aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi (0,01 puan) oldukça sınırlı kalmıştır.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bir önceki aya göre hizmet, gıda ve enerji gruplarının katkıları sırasıyla 1,05, 0,90 ve 0,30 puan artarken, alkol-tütün-altın ve temel mallar gruplarının katkıları 0,02’şer puan düşmüştür.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, B ve C endekslerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla zayıflamakla birlikte yüksek seyretmiştir. Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada ocak ayına kıyasla güçlenirken, temel mal ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydetmiştir.

Hizmet fiyatları artışı şubat ayında yüzde 5,66 ile önceki aya kıyasla yavaşlamasına rağmen kuvvetli seyretmiş, grup yıllık enflasyonu 4,64 puan artışla yüzde 94,36 olmuştur. Aylık fiyat artışları grup geneline yayılmış, yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselmiştir. Ocak ayında önemli ölçüde yükselen kira alt grubunda aylık artış yüzde 7,06 ile güçlü seyretmiş, bu alt grupta yıllık enflasyon 9,09 puan artışla yüzde 120,93 seviyesine ulaşmıştır.

Haberleşme alt grubunda aylık fiyat artışı yüzde 6,27 ile yüksek bir oranda gerçekleşmiş ve bu gelişmede cep telefonuyla yapılan görüşme ile internet ücretlerindeki artışlar belirleyici olmuştur. Diğer hizmetler alt grubunda, eğitim, paket tur, bakım-onarım, sigorta ve sağlık hizmetleri fiyatları öne çıkmış, özellikle eğitim hizmetlerinde aylık fiyat artışının özel okul ücretlerine istinaden yüzde 12,76 ile bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüksek bir artış göstermesi dikkat çekmiştir.

Lokanta-otel grubunda başta kırmızı et olmak üzere gıda fiyatlarındaki artışların etkileri belirleyici olmuştur. Yüzde 2,25 oranı ile diğer alt kalemlere kıyasla daha ılımlı bir artış kaydeden ulaştırma hizmetlerinde ise akaryakıt fiyat gelişmelerinin yansıması hissedilmiştir.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,65 puanlık bir artışla yüzde 54,00 olarak gerçekleşmiştir. Şubat ayında yıllık enflasyon dayanıklı mallarda gerilerken, diğer alt gruplarda yükselmiştir. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatlarındaki aylık artış önemli ölçüde yavaşlayarak yüzde 1,50 olmuş, alt grup yıllık enflasyonu 1,55 puanlık düşüşle yüzde 58,98 seviyesine gerilemiştir. Şubat ayında mobilya fiyatları yüzde 3,91 oranındaki artışla alt grup içinde öne çıkarken, beyaz eşya fiyatları yüzde 1,82, otomobil fiyatları ise yüzde 0,71 ile sınırlı artışlar sergilemiştir.

Diğer temel mallar alt grubunda fiyatlar yüzde 2,74 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,41 puan artarak yüzde 54,95 seviyesine ulaşmıştır. Alt grup aylık enflasyonunda konutun bakım ve onarımı, kişisel bakım ürünleri ve kitap fiyatları etkili olmuştur. Şubat ayında giyim ve ayakkabı fiyatları görece yatay seyrederken, alt grup yıllık enflasyonu 2,80 puanlık artışla yüzde 42,39’a yükselmiştir.

Enerji fiyatları şubat ayında yüzde 2,96 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 3,06 puan artarak yüzde 35,95 seviyesinde gerçekleşmiştir. Türk lirası cinsi enerji fiyatlarındaki gelişmelerle akaryakıt ve tüp gaz fiyatları sırasıyla yüzde 7,26 ve 3,76 oranlarında artmıştır. Diğer kalemlerde ise fiyatlar ılımlı bir seyir izlemiştir.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda aylık fiyat artışı yüzde 8,25 ile bir önceki aya kıyasla güçlenmiş, yıllık enflasyon 1,41 puan artarak yüzde 71,12 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aylık fiyat artışları alt gruplar geneline yayılırken, yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada yüksek baz etkisiyle 2,94 puan düşerek yüzde 84,41’e gerilemiş, işlenmiş gıdada ise 4,09 puan artarak yüzde 60,42 olmuştur.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, bir önceki ay sebze kaynaklı kısmi bir düzeltme izlenen taze meyve sebze fiyatlarında bu dönemde sebze fiyatları öncülüğünde yüksek bir artış gözlenmiştir. Diğer işlenmemiş gıda grubunda kırmızı et fiyatlarında yükseliş devam ederken beyaz et fiyatlarındaki artış bir miktar hızlanmış, bakliyat ve pirinç diğer dikkat çeken alt kalemler olmuştur.

Böylelikle, işlenmemiş gıda fiyatları aylık bazda yüzde 9,30 oranında yükselmiştir. Aylık enflasyonun yüzde 7,29 oranında gerçekleştiği işlenmiş gıda grubunda ise ekmek-tahıllarda fiyat artışları kuvvetlenirken, kırmızı et fiyatlarının etkilediği işlenmiş et ürünlerinde yüksek artışlar devam etmiş, çiğ süt referans fiyat ayarlamasına bağlı olarak süt ve süt ürünlerindeki fiyat artışları da belirgin olmuştur.

Yurt içi üretici fiyatları şubat ayında yüzde 3,74 oranında artmış, yıllık enflasyon 3,09 puan yükselerek yüzde 47,29 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji alt grubunda fiyatlar aylık bazda yatay seyrederken dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarında belirgin artış göstermiştir.

Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, fiyat artışlarının genele yayıldığı izlenirken, rafine petrol ürünleri, mobilya, gıda ürünleri ve içecekler, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri, giyim eşyası ile ağaç ve mantar ürünleri öne çıkan alt gruplar olmuştur.”

Paylaşın