Taliban’dan Kadın Hakları Açılımı: Mülk Olarak Görülemezler

Afganistan’da 15 Ağustos’ta iktidarı ele geçiren Taliban, kadın haklarına yönelik bir kararname yayımladı. Kararnamede, kadınların mülk olarak görülmemesi ve evlilikte rızalarının olması gerektiğini belirtilirken, kız çocuklarının eğitime erişiminden ve evleri dışında çalışmasından bahsedilmedi.

Haber Merkezi / Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid’in açıkladığı kararnamede, “Kadın bir mülk değil, asil ve özgür insandır. Hiç kimse bir kadını, barış ve düşmanlıkları sonlandırmak adına başkasına veremez” denildi. Kararnamede, evlilik ve kadınların miras haklarından bahsedilirken, kadınların evliliğe zorlanmaması gerektiği vurgulandı. Ayrıca kadınların ölmüş eşlerinin mallarında hak sahibi oldukları belirtildi.

Mahkemelerin de karar verirken kararnameyi dikkate almaları, dini işler ve enformasyon bakanlıklarının da bu hakları koruyıp teşvik etmesi gerektiği vurgulandı. Ancak kararnamede, uluslararası toplumun başlıca kaygılarından olan kadınların evleri dışındaki etkinliklere ve eğitime erişimlerinden söz edilmedi.

Taliban, 1996-2001 yılları arasındaki ilk iktidar döneminde kadınların yanlarında eş ya da erkek akrabaları olmadan evlerinden çıkmalarını, çalışmalarını ve kız çocuklarının eğitim almalarını yasaklamış, tüm kadınlara burka zorunluluğu getirmişti.

Afganistan Merkez Bankası’nın yurtdışındaki milyarlarca dolarlık rezervlerini ve kalkınma yardımlarını donduran Batılı ülkeler, kaynakların geri verilmesi için aralarında kadın haklarının güvenceye alınmasının da bulunduğu şartlar öne sürüyor. Uluslararası yaptırımlar nedeniyle nakit akışının durma noktasına geldiği ve likidite sıkıntısının yaşandığı Afganistan’da ekonomi çöküşün eşiğinde bulunuyor.

Paylaşın

Çin’in ‘İpek Yolu’na Avrupa Birliği’nden Rakip Proje

Avrupa Birliği (AB) “Global Gateway” adlı projeye Çin’in yeni “İpek Yolu” projesine rakip olmayı hedefliyor. Global Gateway konseptinin hayata geçirilebilmesi ve resmi kaynak aktarımına başlanabilmesi için AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosundan da onay çıkması gerekiyor.

Haber Merkezi / AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’ın Brüksel’de kamuoyuna tanıttığı 300 milyar euro hacmindeki proje çerçevesinde, 2027 yılına kadar kamu ve özel kaynaklar kullanılarak dünya çapında yol, demiryolu gibi trafik bağlantıları ile deniz altından geçen fiber optik internet kabloları, elektrik şebekeleri gibi altyapı projelerine ve sağlık sistemine yatırım yapılacak.

“Global Gateway” (Küresel Geçit Kapısı) adı verilen proje, resmen bu şekilde lanse edilmese de AB’nin, Çin’in 2013 yılında hayata geçirdiği ve Türkiye’nin de dahil olduğu “Bir Kuşak Bir Yol” projesine yanıtı olarak değerlendiriliyor. Çin proje kapsamında çeşitli ülkelere krediler verirken kendisine de siyasi ve ekonomik avantajlar sağlıyor. Çin’in resmi verilerine göre Pekin yönetimi 2020 yılına kadarki dönemde projeye yaklaşık 124 milyar euroluk kaynak sağladı.

“Mevcut projelere net bir alternatif”

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, konuyla ilgili bir soruya verdiği yanıtta AB’nin dünyada “güvenilir bir partner” olarak görülmek ve demokratik değerleriyle takdir toplamak istediğini belirterek Global Gateway’in “mevcut projelere net bir alternatif olduğunu” söyledi. AB Komisyonu’nun projeyle ilgili belgesinde de sürdürülebilir, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlayan ve dijitalleşmeyi teşvik eden bir çehre kazandırılması planlanan projede şeffaflık, eşitlik ve yerel halkın projelerden fayda sağlaması gibi ilkelere özel önem atfedildiğine yer verildi.

Projenin finansmanı kısmen Avrupa Yatırım Bankası ve AB programlarından, AB bütçesi ve üye devletlerden aktarılan kaynakla sağlanacak. Projenin ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkelerini kapsaması planlanıyor. Global Gateway kapsamında öngörülen projelerin bir kısmının halihazırda planlanmış ya da başlatılmış olduğuna, ancak bugün açıklanan girişimle yeni bir siyasi çerçeveye oturtulduğuna işaret ediliyor.

Karadeniz’e internet kablosu, Afrika’da hidrojen üretimi

Global Gateway çerçevesinde öngörülen projeler arasında Afrika’da hidrojen üretimi, Karadeniz’e deniz altından döşenecek fiber optik kablolarla hızlı internet bağlantısı sağlanması, Ürdün ile İsrail işgali altındaki Batı Şeria arasına yeni bir köprü inşası da yer alıyor.

Avrupalı şirketlere ihracat teşvikleri de verilmesi öngörülüyor. Bu şekilde Avrupalı şirketlerin söz konusu bölgelerdeki rakiplerine ya da Çinli şirketler gibi devlet teşviklerinden yararlananlara karşı desteklenmesi hedefleniyor. Global Gateway konseptinin hayata geçirilebilmesi ve resmi kaynak aktarımına başlanabilmesi için AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosundan da onay çıkması gerekiyor.

Paylaşın

Taliban’dan Uluslararası Örgütlere Yardım Çağrısı

Afgasitan’da yönetimi ele geçiren Taliban’ın Lideri Molla Hasan, uluslararası yardım örgütlerine ülkeye yardımları sürdürme çağrısı yaparak, “Uluslararası bütün yardım kuruluşlarına ülkeye yardımları esirgememelerini ve zor durumdaki halka yardım etmelerini rica ediyorum” dedi. Molla Hasan, halka Taliban rejimine müteşekkir olma çağrısında bulundu.

Molla Hasan, büyük bölümü Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bulunan Afganistan Merkez Bankası’na ait yaklaşık 9 milyar dolarlık rezervlerin serbest bırakılması halinde ülkedeki ekonomik krizin aşılacağını öne sürdü.

Afganistan’da Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinin ardından kurduğu geçici hükümetin başbakanı Molla Muhammed Hasan Ahund ilk kez halka hitaben bir konuşma yaptı. 2013 yılında ölen Taliban’ın kurucusu Molla Ömer’e yakın isimlerden Molla Hasan’ın hükümetin kurulmasından yaklaşık üç ay sonra yaptığı konuşma devlet televizyonundan yayınlandı. Molla Hasan konuşmasında uluslararası yardım kuruluşlarına ülkeye yardımları sürdürme çağrısı yaptı.

Merakla beklenen konuşmasında Molla Hasan, halka Taliban rejimine müteşekkir olma çağrısında bulundu. Molla Hasan, ülkedeki yabancı güçlerle mücadele, İslami bir hükümetin kurulması ve ülkede istikrarın sağlanmasına devam edilmesi yönünde Taliban’ın verdiği sözleri tuttuğunu ifade etti.

Taliban’ın iktidarı devralmasından önce de ülkede kıtlık, işsizlik ve fiyat artışlarının olduğunu savunan geçici hükümetin başbakanı, “halkın içinde bulunduğu yokluk ve sıkıntılardan kurtarmak için Allah’ın yardımı ile çaba gösterdiklerini” söyledi.

Molla Hasan, büyük bölümü Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bulunan Afganistan Merkez Bankası’na ait yaklaşık 9 milyar dolarlık rezervlerin serbest bırakılması halinde ülkedeki ekonomik krizin aşılacağını öne sürdü.

Molla Hasan yardım örgütlerine de ülkeye yardımları sürdürme çağrısı yaparak, “Uluslararası bütün yardım kuruluşlarına ülkeye yardımları esirgememelerini ve zor durumdaki halka yardım etmelerini rica ediyorum” şeklinde konuştu.

Taliban’ın geçici hükümeti kurmasından bu yana halka yönelik bir konuşma yapmadığı için sosyal medya üzerinden eleştirilen Molla Hasan, televizyon yayınlanan konuşmasında uluslararası toplumun kadın ve insan haklarına saygı gösterme ve çoğulcu bir yönetim oluşturulması yönünde Taliban’a yaptığı çağrılara da yanıt verdi. Kurulan geçici hükümetin yüzde 90’ı sadece bir etnik grubun temsilcilerinden yer alırken, hükümette kadın bulunmuyor.

Taliban hükümetinin kadın ve insan haklarına saygı gösterdiğini savunan Molla Hasan, kız çocuklarına yönelik eğitimin başladığını ve bunun geliştirilmesi yönünde umut olduğunu söyledi. Molla Hasan, bu eğitimin İslami esaslara göre yapılacağının da altını çizdi.

Taliban ile ABD hükümeti arasında görüşme

Geçici hükümetin başbakanı Molla Hasan’ın konuşmasının ABD hükümeti ile Taliban arasında gelecek hafta Doha’da yapılması planlanan görüşmesi öncesinde yayınlanması dikkati çekti.

Görüşmede, IŞİD ve El Kaide ile mücadelenin yanı sıra Afganistan’a insani yardım konuları ele alınacak. Bunun yanı sıra, yaklaşık 20 yıl boyunca ABD için çalışan Afganların ve ABD vatandaşlarının güvenli bir şekilde ülkeyi terk etmeleri de gündeme gelecek.

Washington, kapsayıcı bir hükümet kurulmasının yanı sıra azınlık ve kadın haklarına saygı gösterilmesi ve kız çocuklarına eğitim sağlanmasının ülkeye yardım için ön koşullar arasında bulunduğunu belirtiyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Azerbaycan / Ermenistan Arasındaki Sınırlar Yeniden Belirlenecek

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Rusya’nın Soçi kentinde bir araya geldi. Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya’nın yayınladığı ortak bildiriye göre, taraflar iki ülke arasındaki sınırların yeniden belirlenmesi için ortak komisyon kurulması konusunda uzlaşma sağladı.

Ermenistan ve Azerbaycan liderleri iki ülke arasındaki tansiyonu düşürme konusunda mutabakata vardı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Rusya’nın Soçi kentinde bir araya geldi. Taraflar gerçekleştirilen görüşmeyi “olumlu” olarak nitelendirdi.

Putin, görüşmeye ilişkin “Temel noktalarda anlaşma sağladık” dedi. Aradaki ulaşım hatlarının yeniden açılması ve “insani konuların” görüşülmesi gerektiği belirtildi. Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya’nın yayınladığı ortak bildiriye göre, taraflar iki ülke arasındaki sınırların yeniden belirlenmesi için ortak komisyon kurulması konusunda uzlaşma sağladı.

Putin, Aliyev ve Paşinyan ile gerçekleştirdiği görüşmelerden sonra “Tarihsel bağlarımız var. Onları gelecekte yeniden tesis etmeli ve geliştirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Putin, “Tansiyonun düşmesi ve insanların barış içinde yaşayabilmesi gerekiyor. Yakın gelecekte sınırların belirlenmesi konusunda çalışacağız” dedi ve bunun zor bir görev olduğunu da sözlerine ekledi. Aliyev ve Paşinyan, söz konusu hususta görüşmeler yürütmek için hazır olduklarını belirtti.

Dağlık Karabağ savaşı

Azerbaycan ve Ermenistan arasında geçen yıl meydana gelen ve 44 gün süren Dağlık Karabağ savaşında en az 6 bin 500 kişi yaşamını yitirmişti. Azerbaycan, bu savaşta Ermeni güçleri Dağlık Karabağ ve çevresinde 1990’lı yıllardan beri kontrol ettiği topraklardan çıkarmıştı. Azerbaycan’ın Türkiye’den de askeri destek aldığı savaş, Rusya’nın arabuluculuğunda sağlanan ateşkesle son bulmuştu. Ancak bölgede tansiyon devam ediyordu. En son geçen hafta sınırda yükselen tansiyon sonrasında ölenler ve yaralananlar oldu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’da 5-11 Yaş Arası Çocuklar İçin BioNTech Aşısına Onay

Avrupa Birliğinin (AB) ilaç düzenleyicisi Avrupa İlaç Ajansı (EMA) 5-11 yaş grubu çocuklara BioNTech/ Pfizer aşısının uygulanmasını onayladı. Böylece ilaç otoritesi kıtadaki milyonlarca ilk öğretim çağındaki çocuğun aşılanmasının yolunu açtı.

EMA’dan yapılan yazılı açıklamada, söz konusu aşının halihazırda 12 yaş ve üstü için onaylanmış olduğu hatırlatılarak 5-11 yaş aralığı için uygulanacak dozun, daha az olacağı belirtildi. EMA, BioNTech/Pfizer’in geliştirdiği Comirnaty isimli aşının 10 mikrogramlık iki doz olarak kolun üst bölgesine uygulanmasını tavsiye etti. Yetişkinlere verilen doz 30 mikrogram seviyesinde.

EMA açıklamasında “Comirnaty’nin 5-11 yaş arası çocuklarda faydası risklerine göre daha ağır basıyor, özellikle de Covid-19’u ağır geçirme riski olanlarda” ifadeleri yer aldı. Pfizer ve BioNTech aşılarının, yapılan klinik deneylere göre 5-11 yaş grubu çocuklarda 90,7 etkinlik gösterdiği bildiriliyor.

Açıklamada, tavsiye kararının 2 bin kadar çocuk üzerinde yapılan araştırma sonucunda alındığı, yan etkilerinin aşının yapıldığı bölgede ağrı ve kızarıklık, yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrısı gibi diğer yaş gruplarında görülenlerle aynı olduğu aktarıldı.

EMA’nın aldığı kararın yürürlüğe girmesi için Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından da onaylanması gerekiyor, ancak daha önceki uygulamarın ışığında bu adımın bir formaliteden ibaret olduğu belirtiliyor. Almanya özelinde ise herhangi bir aşının uygulanabilmesi için aşının ruhsat almasının yanı sıra, o aşının Almanya Daimi Aşı Komisyonu’nca (Stiko) uygun görülmesi gerekiyor.

(Kaynak: bianet.org)

Paylaşın

Güney Afrika’da Yeni Bir Koronavirüs Varyantı Tespit Edildi

Güney Afrika’da mutasyona uğramış yeni bir koronavirüs varyantı tespit edildiği açıklandı. Güney Afrika’da kasım ayı başında 100 civarında seyreden günlük koronavirüs vaka sayısı ortalama 1,200 seviyesinde.

Haber Merkezi / Güney Afrikalı yetkililer, varyantın daha çok gençler arasında yayıldığını dile getiriyor. Bilim insanlarının ilk gözlemlerine göre yeni tespit edilen B.1.1.1.529 varyantı en az 10 mutasyon içeriyor.

Devlete bağlı sağlık ajansı (NICD), varyantın genetik diziliminin tespitinin ardından B.11.1.529 varyantına yakalanan 22 vaka saptandığını açıkladı. Açıklamada ayrıca söz konusu varyanta yakalanan vaka sayısının hızla arttığı belirtildi.

Güney Afrika, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) virüslerin gelişimini çalışan grubuna yeni varyantı görüşmek üzere 26 Kasın’da acil toplanma çağrısı yaptı.

Güney Afrika Sağlık Bakanı Joe Phaahla hükümetin varyantla mücadele için daha katı önlemler uygulayıp uygulamayacağı konusunda bir şey söylemek için henüz erken olduğunu kaydetti.

Güney Afrika geçen yıl Beta varyantının ilk çıktığı yerdi. Beta varyantı daha bulaşıcı olduğu ve aşıların etkisini azalttığı gerekçesiyle, WHO’nun kaygı duyduğu dört varyant arasında yer alıyor.

Ülkede bu yılın erken dönemlerinde C.1.2 adı verilen bir diğer varyant daha tespit edilmiş, ancak bu daha yaygın olan Delta varyantının yerini almamıştı.

Paylaşın

Cem Özdemir, Almanya’da Yeni Hükümetin Tarım Bakanı

Yeşiller Partisi eski Eş Başkanı Cem Özdemir’in Almanya’da kurulacak yeni hükümette Tarım ve Gıda Bakanı olacağı bildirildi. 55 yaşındaki Cem Özdemir, Almanya’da kabinede yer alacak ilk göçmen kökenli siyasetçi olacak.

Haber Merkezi / Tarım Bakanlığının yanı sıra başbakan yardımcısı, dışişleri, ekonomi, çevre, aile bakanlığı da Yeşiller Partisi’nden seçilecek. Angela Merkel’in yerine başbakanlık koltuğuna oturacak olan SDP üyesi Olaf Scholz, koalisyona katılacak partilere üye delegelerin 10 gün içinde ortak hükümet programına onay vereceklerini açıkladı.

Cem Özdemir’in isminin yanı sıra, başka göçmen kökenli siyasetçilerin yeni kabinede yer almaması olasılığı, göçmen çatı örgütlerinin tepkisine neden olmuştu. Çok sayıda örgüt, Almanya’da yaşayanların yüzde 25’in göçmen kökenli olduğunu vurgulayarak, bu durumun hükümetteki bakanlık koltuklarına da yansımasını talep etmişti.

Yeşiller’in Özdemir’i son anda bakan olarak seçmesi, basın ve kamuoyundaki tepki ve baskıların da bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Özdemir’in bakanlığının netleşmesi sonrasında, Yeşiller’in çevreci sol kanadının temsilcilerinin kendi adayları Anton Hofreiter’in bakan olmamasını protesto ederek, alınan kararı kabul etmek istemedikleri öğrenildi.

Alman meclisinde 2016’da kabul edilen Ermeni soykırımı tasarısının mimarı olarak tanımlanan Özdemir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sert söylem ve eleştirileri ile tanınıyor. Erdoğan da Özdemir’i geçmişte sert sözlerle eleştirmiş ve “Sözde bir Türk” olarak tanımlamıştı.

Cem Özdemir kimdir?

Tokat’tan Almanya’ya giden bir ailenin çocuğu olarak 1965 yılında Baden-Württemberg eyaletine bağlı Bad Urach kasabasında dünyaya gelen Cem Özdemir, 1981 yılında Yeşiller’e üye oldu.

1994 yılında, 28 yaşında iken federal parlamentoya milletvekili olarak seçilen Cem Özdemir, 2008 ile 2018 yılları arasında partisi Yeşiller’in eş genel başkanlığı görevinde bulundu. Özdemir son olarak, Eylül ayında yapılan parlamento seçimlerinde kendi seçim bölgesinde (Stuttgart I) oyların yüzde 40’ını alarak yeniden federal parlamentoya seçildi.

Paylaşın

Manş Denizi’nde Göçmen Faciası: En Az 31 Ölü

Fransa’dan İngiltere’ye Manş Denizi üzerinden geçmeye çalışan göçmen botunun batması sonucu en az 31 göçmen hayatını kaybetti. Olayın şimdiye kadar Manş Denizi’nde meydana gelen en kötü kaza olduğu açıklandı. Manş Denizi’nde halen cesetlerin yüzdüğü bildirilirken ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.

Haber Merkezi / Fransız ve İngiliz yetkililer, Manş Denizi’nde havada ve denizde arama kurtarma operasyonunu birlikte yürütüyor. Yetkililer, en az üç tekne ve üç helikopterin arama kurtarma çalışmalarına katıldığını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, göçmenlerin ölüm haberi üzerine yaptığı açıklamada, ilgili bakanların acil olarak toplanmasını istedi ve “Fransa, Manş Denizi’nin mezarlığa dönüşmesine izin vermeyecek.” dedi. Manş Denizi’nde yaşanan insani dramın sorumlularının derhal bulunacağı sözünü veren Macron, AB Sınır Koruma Ajansı’nın (Frontex) Manş Denizi’nde sınır güvenliğinin korunması konusunda imkanlarının artırılmasını istedi.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın olay üzerine hükümet kriz komitesi COBRA’yı topladığı bildirildi. Johnson daha sonra basına yaptığı açıklamada, “Bazı ortaklarımızı, özellikle de Fransızları son gelişmelerle ilgili duruma ayak uydurmaya ikna etmekte zorlandık, ancak bu konuda tüm ülkelerin karşı karşıya olduğu zorlukları anlıyorum.” dedi.

Manş Denizi’ni küçük teknelerle geçmeye çalışan göçmenlerin sayısının sonbaharla birlikte başlayan kötü hava şartlarına rağmen bu yıl arttığı bildiriliyor. Bu yıl söz konusu güzergahı kullanarak Fransa’dan İngiltere’ye geçmeye çalışanların sayısının 25 bin 700’den fazla olduğu kaydedildi. Bu rakam geçen yılın üç katına tekabül ediyor.

Paylaşın

Kovid 19 Tedbirleri Avrupa’da Birçok Ülkede Protesto Edildi

Avrupa’nın birçok kentinde birbiri ardına açıklanan yeni tip koronavirüs (Kovid 19) tedbirlerine karşı protestolar düzenlendi. Protesto gösterilerinde onlarca kişi gözaltına alınırken, protestolara katılanlar, “Sağlık hizmetleri için yapısal bir çözüm oluşturmayan özgürlüğü kısıtlayan önlemleri kınıyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İtalya, Hırvatistan ve Kuzey İrlanda başta olmak üzere Avrupa’nın bir çok ülkesinde yeni tip koronavirüs (Kovid 19) tedbirlerine karşı protestolar düzenlendi.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de yaklaşık 35 bin kişi kısıtlamaları protesto etmek için alanlara çıkarken, Hollanda’da da başta başkent Amsterdam olmak üzere bir çok kentte on binlerce kişi kısıtlamaları protesto etmek için alanlardaydı.

Avusturya’nın başkenti Viyana’da 50 bine yakın gösterici, Kovid 19 vaka sayılarındaki artış nedeniyle ülke genelinde 20 gün süresince uygulanacak sokağa çıkma kısıtlamasına tepki gösterirken, Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de toplanan 10 binden fazla kişi de, ülkedeki Kovid 19 tedbirlerini protesto etti.

Başta Hollanda ve Belçika olmak üzere göstericilerle güvenlik güçleri arasında yer yer çatışmalar çıktı. Çıkan olaylar sonrası onlarca kişi gözaltına alındı. Kısıtlamalara karşı yapılan protesto gösterilerinin devam edeceği düşünülüyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa’da artan vaka sayıları nedeniyle “çok endişeli” olduğunu açıkladı. WHO Avrupa Direktörü Hans Kluge, bölgede acil önlem alınmazsa Mart ayına kadar yaklaşık 500.000 kişinin koronavirüs nedeniyle ölebileceği konusunda uyardı.

Paylaşın

Afganistan’da 19 Milyon İnsan Açlıkla Karşı Karşıya

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı’na (WFP) göre, bu kış yaklaşık 19 milyon Afgan yetersiz beslenme ve açlıkla karşı karşıya ve 3 milyon çocuk en fazla risk altında olan grup.

Yetkililer çocuklarda yetersiz beslenme vakalarının hızla arttığına dikkat çekiyor. Kandahar’daki Mirwais Hastanesi de çocuklarda yetersiz beslenme vakalarının hızla arttığını bildiren yerlerden.

Dr. Muhamed Sadık, Kandahar’daki Mirwais Hastanesi’nde 38 yıldır çocuk doktoru. Hastane bölgeye hizmet veriyor ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından destekleniyor. Dr. Sadık hastaneye yetersiz beslenme nedeniyle artan sayıda 5 yaşından küçük çocuklar getirildiğini söylüyor.

Dr. Sadık, “Eğer geçen 3 ayla kıyaslayacak olursam, bu ay raporumu hazırlarken rakamların ikiye katlandığını söyleyebilirim. Yani, çocuk hasta kabullerinde yüzde 100 artış var” diyor. Dr. Sadık, Taleban’ın kontrolü ele geçirmesinden sonra çatışmaların azalmasıyla kırsal bölgelerde durumun sakinleştiğini ve daha fazla kişinin tedavi için kente gelebildiğini belirtiyor.

Dr. Sadık, “Şimdi herkes kente gelebiliyor. Önceleri o bölgelerde yetersiz beslenen hastalar vardı ama bize ulaşamıyorlardı. Şimdi herkes bize ulaşabiliyor. Bu nedenle sayı her gün artıyor” ifadelerini kullanıyor.

Dünya Gıda Programı’na göre bu kış yaklaşık 19 milyon Afgan yetersiz beslenme ve açlıkla karşı karşıya ve 3 milyon çocuk en fazla risk altında olan grup. Dr. Sadık yetersiz beslenme vakalarının çoğunluğunun 5 yaşın altındaki çocuklarda görüldüğünü anlatıyor.

Acil gıda ihtiyacı ve 5 yaşından küçük hastaların iki katına çıkmasıyla sağlık ekibi aşırı yoğun. Ve ayrıca aylardır maaş alamıyorlar. Uluslararası yardım taahhütlerine rağmen İnsan Hakları İzleme Örgütü Afganistan’ın insani krizin gerisindeki sorunları çözmesi için daha fazlasını yapması gerektiğini vurguluyor.

(Kaynak: Amerika’nın Sesi)

Paylaşın