Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 34 Bin 454’e Yükseldi

Filistin – İsrail savaşının 205. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 66 artarak 34 bin 454’e çıktı. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 138 artarak 77 bin 575’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, İsrail’in Refah’ı işgal etmesine engel olabilecek tek ülkenin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olduğunu söyledi. Mahmud Abbas bu işgalin “Filistin halkının tarihindeki en büyük felaket” olacağını belirtti.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenlediği Kalkınma İçin Küresel İş Birliği, Büyüme ve Enerji Özel Toplantısında konuşan Abbas, “ABD’ye İsrail’den Refah operasyonunu durdurmasını istemesi çağrısında bulunuyoruz çünkü İsrail’in bu suçu işlemesine engel olabilecek tek ülke Amerika’dır” diye konuştu.

İki gün süren zirveye ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın yanısıra İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk çabalarında bulunan ülkelerin temsilcileri de davet edildi.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken bugün Riyad’a hareket etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Blinken’in Pazartesi ve Salı günü Riyad’da yapacağı görüşmelerde “İsrail için güvenlik garantileri içeren bağımsız bir Filistin devletine giden yolu” ele alacağını açıkladı.

Ziyaretin İsrail ile Hamas arasında savaşın patlak vermesinden bu yana Blinken’ın Ortadoğu’ya düzenlediği yedinci diplomatik misyon olduğu belirtildi. Dünya Ekonomik Forumu toplantısına katılacak olan Blinken Riyad’da Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla da bir araya gelecek.

İsrail ordusu, komutan Herzi Halevi’nin savaşa devam etme planlarını onayladığını söyledi; İsrail medyası bunun Refah operasyonuna atıf olduğunu belirtti.

Uydu görüntüleri biraz daha kuzeyde olan büyük ölçüde harabeye dönmüş Han Yunus’ta yeni çadır kampları kurulduğunu gösteriyor. Bunların Refah’tan göç etmek zorunda kalan insanları barındıracağı yorumları yapılıyor.

Hamas, İsrail’den Gazze Savaşı’nda ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin bir teklif aldıklarını açıkladı. Radikal İslamcı örgütün üst düzey isimlerinden Halil El Hayya Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Hamas bu teklifi değerlendirecek ve bir yanıt verecek” dedi.

İsrail’in önerisinin, 13 Nisan’da Mısır ve Katarlı müzakerecilere iletilen Hamas’ın pozisyonuna yanıt niteliğinde olduğu belirtildi. İsrail, dolaylı müzakerelerde ateşkes ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması konularında örgüt üzerindeki zaman baskısını artırıyor.

Axios haber portalı ve İsrail medyasının üst düzey İsrailli yetkililere dayandırdığı haberlere göre, yakın zamanda bir uzlaşmaya varılmaması halinde Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta da bir kara operasyonuna başlanacağı belirtiliyor.

İsrail medyasında Mısır ve İsrailli heyetler arasındaki son görüşmelerde Hamas’la sınırlı bir uzlaşmaya varıldığı; buna göre yalnızca ileri yaştaki rehinelerle, kadın ve hasta rehinelerin serbest bırakılacağına yönelik haberler yer almıştı.

Axios’un haberinde, ateşkesin süresinin ise Hamas tarafından serbest bırakılacak rehinelerin sayısına bağlı olacağı belirtildi. İsrail, Hamas’ın iki hafta önce masaya getirdiği kalıcı ateşkes talebini ise reddediyor.

Paylaşın

Irak’ta Eşcinsel İlişki Suç Kapsamına Alındı: 10’dan 15 Yıla Kadar Hapis Cezası

Irak Parlamentosu’nun kabul ettiği ‘Fuhuş ve Eşcinsellikle Mücadele Yasası’ adlı yasaya yeni yasaya göre; eşcinsel ilişkiye en az 10 yıl, en fazla 15 yıl hapis cezası çarptırılacak.

Our World in Data’ya göre 60’tan fazla ülke eşcinsel ilişkiyi suç sayarken 130’dan fazla ülkedeyse eşcinsel eylemler yasal.

Irak’taki az sayıdaki LGBTİ+ örgütü arasında yer alan IraQueer “Kendi olmanın bir suç olduğu bir dünyaya doğru ilerliyoruz” açıklamasını yaptı.

Açıklamada “Bu yasanın kabul edilmesi birçoğunun şu anda ve gelecekte hayatını karartacaktır. Genç Iraklılar yakalanacak ve hükümet herhangi bir gerekçe olmaksızın onları cezaevine atabilecek veya onlara daha kötü şeyler yapabilecektir” denildi.

Uluslararası Af Örgütünün Irak uzmanı Ras Salaji, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada gelişmenin “bütünüyle korkunç” olduğunu söyledi. Irak’ın “LGBT topluluğuna ayrımcılığı yasalaştırdığını” söyleyen Salaji 30 yıldan eski olan fuhuş yasasında yapılan değişikliğin “temel insan haklarına ağır bir saldırı” olduğunu belirtti.

Irak Parlamentosu eşcinsel ilişkiyi suç sayan ve 10 ila 15 yıl arasında hapis cezası öngören bir yasa tasarısını onayladı. ‘Fuhuş ve Eşcinsellikle Mücadele Yasası’ adını taşıyan yeni yasa uyarınca trans bireyler de bir ila üç yıl arasında hapis cezasına çarptırılabilecek.

Yasayı destekleyenler, bunların ülkedeki dini değerlerin korunmasına yardımcı olacağını söylüyor. Hak grupları ise bu değişikliklerin Irak’ın LGBT bireylere yönelik ihlallerle dolu siciline bir kara leke daha eklediğini söylüyor.

Eşcinselliği veya fuhuşu teşvik edenler, cinsiyet değiştirme ameliyatı yapan doktorlar, “kasıtlı olarak” kadın gibi davranan erkekler ve “eş değiştirme” eyleminde bulunanlar da yeni yasa kapsamında hapis cezasına çarptırılacak.

1980’lerin sonunda kabul edilen fuhuşla mücadele yasasında değişiklik öngören tasarının bir önceki taslağında eşcinsel ilişkiler için idam cezası öngörülmüştü. Ancak ABD ve diğer Batılı ülkelerin itirazı üzerine bu tasarı değiştirilmişti.

Milletvekili Amir al-Maamouri yaptığı açıklamada, yeni yasanın “cinsel sapkınlıkla mücadelede önemli bir adım” olduğunu söyledi.

Değişiklik önergesini veren milletvekili Raed al-Maliki’ye göre yasa tasarısının kabulü Başbakan Muhammed Şia el-Sudani’nin bu ay başındaki ABD ziyareti sonrasına ertelenmişti. Maliki, “Ziyareti etkilemek istemedik. Bu bir iç meseledir ve Irak’ın içişlerine herhangi bir müdahaleyi kabul etmiyoruz” dedi.

Irak’taki az sayıdaki LGBTİ+ örgütü arasında yer alan IraQueer “Kendi olmanın bir suç olduğu bir dünyaya doğru ilerliyoruz” açıklamasını yaptı.

Açıklamada “Bu yasanın kabul edilmesi birçoğunun şu anda ve gelecekte hayatını karartacaktır. Genç Iraklılar yakalanacak ve hükümet herhangi bir gerekçe olmaksızın onları cezaevine atabilecek veya onlara daha kötü şeyler yapabilecektir” denildi.

Uluslararası Af Örgütünün Irak uzmanı Ras Salaji sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada gelişmenin “bütünüyle korkunç” olduğunu söyledi. Irak’ın “LGBT topluluğuna ayrımcılığı yasalaştırdığını” söyleyen Salaji 30 yıldan eski olan fuhuş yasasında yapılan değişikliğin “temel insan haklarına ağır bir saldırı” olduğunu belirtti.

yasa değişikliğine ABD ve İngiltere’den de tepki geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller kabul edilen yasanın “Irak toplumunda en çok risk altında olanları tehdit ettiğini” ve “ifade özgürlüğünü engellemek için kullanılabileceğini” söyledi.

Yasanın yabancı yatırımları kaçırabileceği uyarısında bulunan Miller, “Uluslararası iş koalisyonları daha şimdiden Irak’taki bu tür bir ayrımcılığın iş dünyasına ve ekonomik büyümeye zarar vereceğine işaret etti” dedi. İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron da yasayı “tehlikeli ve endişe verici” olarak niteledi.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 34 Bin 388’e Çıktı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 204. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 32 artarak 34 bin 388’e çıktı.

Haber Merkezi /Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 69 artarak 77 bin 437’ye yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Hamas, İsrail’den Gazze Savaşı’nda ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin bir teklif aldıklarını açıkladı. Radikal İslamcı örgütün üst düzey isimlerinden Halil El Hayya Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Hamas bu teklifi değerlendirecek ve bir yanıt verecek” dedi.

İsrail’in önerisinin, 13 Nisan’da Mısır ve Katarlı müzakerecilere iletilen Hamas’ın pozisyonuna yanıt niteliğinde olduğu belirtildi. İsrail, dolaylı müzakerelerde ateşkes ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması konularında örgüt üzerindeki zaman baskısını artırıyor.

Axios haber portalı ve İsrail medyasının üst düzey İsrailli yetkillere dayandırdığı haberlere göre, yakın zamanda bir uzlaşmaya varılmaması halinde Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta da bir kara operasyonuna başlanacağı belirtiliyor.

İsrail medyasında Mısır ve İsrailli heyetler arasındaki son görüşmelerde Hamas’la sınırlı bir uzlaşmaya varıldığı; buna göre yalnızca ileri yaştaki rehinelerle, kadın ve hasta rehinelerin serbest bırakılacağına yönelik haberler yer almıştı.

Axios’un haberinde, ateşkesin süresinin ise Hamas tarafından serbest bırakılacak rehinelerin sayısına bağlı olacağı belirtildi. İsrail, Hamas’ın iki hafta önce masaya getirdiği kalıcı ateşkes talebini ise reddediyor.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Borge Brende, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas dahil bazı uluslararası yetkililerin, bu hafta Riyad’da olacaklarını ve Gazze’de olası bir barış anlaşmasına varılmasını amaçlayan görüşmeler yapacaklarını söyledi.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Brende, “Kilit oyuncular şu anda Riyad’da. Umarım görüşmeler uzlaşı ve barışa yönelik bir sürece dönüşür.” dedi.

Pazar günü başlayacak görüşmelerinin Dünya Ekonomik Forumu toplantıları kapsamında olacağını belirten yetkili, Gazze’deki insani krizin gündemde olacağını aktardı.

Toplantıda Orta Doğu ülkelerinin yanı sıra Almanya, Fransa ve İngiltere dahil bazı Avrupalı yetkililer de hazır bulunacak. Brende binin üzerindeki katılımcı arasında toplam 12 devlet ve hükümet başkanının yer alacağını söyledi.

Borge Brende, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in toplantılara Katar Başbakanı, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Umman Veliaht Prensi ve Bahreynli yetkililerin de aralarında bulunduğu bölgesel liderlerle birlikte katılacağı bilgisini verdi.

Ayrıca Brende, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şukri’nin de Gazze’deki savaşı sona erdirmek ve kalan İsrailli rehinelerin serbest kalması çabalarını yeniden başlatmak amacıyla Mısırlı müzakerecilerin cuma günü İsrail’de gerçekleştirdiği görüşmelere dair yetkililere bilgi vermek üzere orada olacağını sözlerine ekledi.

WEF Başkanı, “Rehinelerle ilgili görüşmeler ve olası bir ateşkes için az da olsa hızlanma söz konusu.” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Dünya Genelinde E-Sigara Kullanımı Artıyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, e-sigara kullanımı dünya genelinde arttı. 15 yaşındaki gençlerin yarısından fazlası en az bir kez alkol denedi ve her dört gençten biri sigara içti.

Gençler arasında e-sigara kullanımındaki artış, birçok ülkeyi elektronik sigaraya, özellikle de tek kullanımlık elektronik sigaralara karşı önlem almaya itiyor. Hayatları boyunca en az bir kez e-sigara denemiş olan gençlerin oranının en yüksek olduğu ülke, 15 yaşındaki gençlerin yaklaşık yüzde 60’ının e-sigara içtiği Litvanya oldu.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre 15 yaşındaki gençlerin yarısından fazlası en az bir kez alkol denedi ve her dört gençten biri sigara içti. Avrupa, Orta Asya ve Kanada’da kız ve erkek yaklaşık 280.000 gençle yapılan bir ankete göre, her beş gençten biri son 30 gün içinde e-sigara içti.

Okul Çağı Çocuklarında Sağlık Davranışları Çalışması (HBSC) her dört yılda bir okullarda uygulanıyor. Çalışma, e-sigara kullanımının küresel olarak arttığını vurguladı. Uzmanlar, Avrupa’da gençler arasında zararlı maddelerin yaygın kullanımının ciddi bir halk sağlığı tehdidi olduğu konusunda uyarıyor.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, “Avrupa Bölgesi’ndeki birçok ülkede ve diğer bölgelerde çocuklar arasında zararlı maddelerin yaygın kullanımı ciddi bir halk sağlığı tehdidi” dedi.

Zararlı ürünlerin hedefli online pazarlamasının bu ürünleri normalleştirdiğine dikkat çeken Kluge, “Beynin 20’li yaşların ortalarına kadar gelişmeye devam ettiği düşünüldüğünde, ergenlerin toksik ve tehlikeli ürünlerin etkilerinden korunması gerekiyor” diye konuştu.

Raporda, “Son yıllarda madde kullanımında (alkol tüketimi ve sigara içimi gibi) yaşanan düşüşlere rağmen, bazı veriler Covid-19 pandemisinin kullanımda yeni bir artışa neden olmuş olabileceğini düşündürmektedir” denildi.

Gençler arasında e-sigara kullanımındaki artış, birçok ülkeyi elektronik sigaraya, özellikle de tek kullanımlık elektronik sigaralara karşı önlem almaya itiyor. İngiltere, ocak ayında bu ürünleri yasakladı.

Hayatları boyunca en az bir kez e-sigara denemiş olan gençlerin oranının en yüksek olduğu ülke, 15 yaşındaki gençlerin yaklaşık yüzde 60’ının e-sigara içtiği Litvanya oldu.

Elektronik sigara kullanımındaki bu artışa rağmen, 11, 13 ve 15 yaşlarındaki gençler arasında en çok kullanılan madde alkol oldu. 15 yaşındakilerin yüzde 57’si alkolü bir kez denemiş ve yaklaşık yüzde 40’ı anketten önceki ay içinde alkol tükettiğini söyledi.

Tarihsel olarak, erkek çocuklar arasında madde kullanımı daha fazla oldu. Anket, 11 yaşındaki erkek çocuklar arasında alkol ve sigara kullanımının aynı yaştaki kız çocuklarına kıyasla daha yaygın olduğunu gösterdi.

Ancak 13 yaşına gelindiğinde, alkol tüketiminde bazı ülke ve bölgelerde cinsiyet farklılıkları azaldı veya tamamen ortadan kalktı. 15 yaşındakiler arasında, kızların erkeklerden daha sık madde kullandığı kaydedildi. Ancak esrar tüketiminde genç erkeklerin kızlardan daha fazla esrar kullandığı belirtildi.

Riskleri azaltmak için ne yapılabilir?

Raporun yazarları, tütün, alkol ve e-sigara gibi ürünlere uygulanan vergilerin artırılmasını tavsiye ediyor. Önerilen bir diğer önlem ise satış saatlerinin veya yerlerinin azaltılması ve ürünlere yaş sınırı getirilmesi yoluyla maddelerin bulunabilirliğinin sınırlandırılması.

Avrupa’da bu tür politikaların en somut örnekleri, belirli bir oranın üzerindeki alkollü içecekler üzerinde devlet tekeline sahip olan Finlandiya, İsveç ve Norveç’te görülüyor. DSÖ ayrıca tütün ürünlerindeki tüm tatlandırıcı maddelerin ve her türlü reklamın yasaklanmasını öneriyor.

Sadece alkol tüketim yaşının geciktirilmesinin bile faydalı olabileceği kaydedildi. Zira araştırmalar içki içmeye ne kadar erken başlanırsa yetişkinlikte alkolü kötüye kullanma olasılığının o kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 34 Bin 356’ya Çıktı

Filistin – İsrail savaşının 203. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 51 artarak 34 bin 356’ya çıktı. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 75 artarak 77 bin 368’e çıktı.

Haber Merkezi /Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Birleşmiş Milletler’e bağlı yardım kuruluşu Dünya Gıda Programı (WFP) Genel Müdür Yardımcısı Carl Skau, kuşatma altındaki bölgeye ulaşan yardım hacminde bir miktar iyileşme kaydedilmesine rağmen, kuzey Gazze’nin hâlâ kıtlık riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

“Kıtlığa doğru gidiyoruz. Kıtlığı önlemek için gereken yaklaşım değişikliğini henüz göremedik” diyen Carl Skau ,Birleşmiş Milletler’de gazetecilere yaptığı açıklamada “Daha fazla hacme, daha fazla öngörülebilirliğe ve kuzeye daha çeşitli yardım ulaştırmak için sürekli bir çabaya ihtiyacımız var” dedi. Skau, kıtlığın önlenmesine yardımcı olmak için besin takviyelerine ve hazır yemeklere de ihtiyaç olduğunu da ekledi.

Carl Skau, geçtiğimiz üç hafta içinde WFP’nin, İsrail ile Hamas savaşının başladığı Ekim’den bu yana yardım dağıtımının büyük ölçüde kesildiği kuzeye yardım konvoyları sokma konusunda bazı ilerlemeler kaydettiğini söyledi. BM yetkilisi, her iki ya da üç günde bir 7 ila 12 WFP gıda kamyonunun kuzey Gazze’ye geçtiğini, ancak bunun yeterli olmaktan uzak olduğunu söyledi.

Skau “Bu gerçekten de okyanusta bir damla; günde en az 30 kamyona ulaşmamız ve bunu her gün yapmamız gerekiyor” dedi. Geçtiğimiz günlerde İsrailli yetkililer Gazze Şeridi’nin kuzey ucundaki Erez Sınır Kapısı’nı açtı ve buğday taşıyan yardım gemilerinin İsrail’in Aşdod Limanı’na yanaşmasına izin vereceklerini söyledi. Skau, “Aşdod’u sadece buğday için değil, diğer mallar için de kullanmak istiyoruz” dedi.

Carl Skau, dördü kuzey Gazze’de olmak üzere 16 fırının yeniden faaliyete geçmesi ve bu sayede Gazze sakinlerine günde 60 bin torba ekmek dağıtmasının geçtiğimiz ayın kaydedilen en önemli gelişmelerden biri olduğunu söyledi. Savaştan önce WFP, Gazze’deki 23 fırınla birlikte çalışarak günde 200 bin kişiye taze ekmek sağlıyordu, ancak fırınlar yakıt yetersizliği ve savaş hasarı nedeniyle kapandı.

Daha önce kuzeyde Filistinlilerin yardım kamyonlarına çaresizce hücum ettiği vakalar yaşanmasına rağmen, fırınlardaki durumun sakin olduğunu ve insanların gözle görülür şekilde heyecanlı olduğunu söyleyen Skau, “İnsanlar sıraya girdi ve altı aydan uzun bir süre sonra ilk ekmek torbalarını alıp gittiklerinde yüzlerinde benzersiz bir sevinç vardı” dedi.

Ayrıca İsrail Refah’a hava saldırılarını sürdürürken Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi Refah’a kara operasyonu düzenlemeye hazırlanan İsrail’i uyardı. Sisi Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin yerlerinden edilmesine karşı çıktı. Kahire, Hamas’ın Gazze’deki son kalesi olan güneydeki sınır kenti Refah’a yönelik planlı bir operasyonun Mısır’ın Sina Yarımadası’na doğru kitlesel bir göçü tetiklemesinden endişe ediyor.

Sisi televizyonda canlı yayınlanan konuşmasında “Mısır, (savaşın) ilk dakikasından bu yana Filistin davasının tasfiye olmaması ve Mısır’ın ulusal güvenliğini korumak amacıyla Filistinlilerin topraklarından Sina’ya ya da başka bir yere zorla göç ettirilmesini tamamen reddeden net bir tutum benimsedi” ifadelerini kullandı. Sisi, İsrail’in Refah’a kara operasyonunun Gazze’deki insani durum ve bölgesel barış ve güvenlik üzerinde “felaket sonuçları” olacağını söyledi.

Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana, Gazze Şeridi’nin 2,2 milyonu aşan nüfusunun yaklaşık 1,5 milyonu İsrail saldırılarından kaçarak Refah’a sığındı. Yardım grupları savaş sırasında 1 milyondan fazla insanın buraya sığındığını söylüyor.

Hamas, silah bırakma koşulunu açıkladı

Öte yandan Hamas’ın Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, “İsrail’in 1967 öncesi sınırları boyunca, Batı Şeria ve Gazze’de tam egemen bir Filistin devletini ve uluslararası kararlarla uyumlu bir şekilde Filistinli mültecilerin geri dönüşünü kabul edeceklerini” kaydetti.

Bunun gerçekleşmesi durumunda Hamas’ın silahlı kanadının lağvedileceğini belirten el Hayya, “İşgalcilere karşı savaşmış kişiler bağımsızlıklarını, haklarını kazanıp kendi devletlerine sahip olduğunda şimdiye kadar yaşanmış deneyimlere bakın. Bu güçler ne yaptı? Siyasi partilere dönüştüler ve muharip güçleri milli ordular haline geldi” ifadelerini kullandı.

Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulması karşılığında silah bırakarak siyasi bir partiye dönüşmeye ve beş yıl ya da daha uzun süreliğine bir ateşkese hazır olduklarını açıkladı.

Kaynaklar Mısırlı, İsrailli ve ABD’li yetkililerin Çarşamba günü yüz yüze ve uzaktan yapılan toplantılarda, ateşkes için aylardır süren müzakerelerdeki çıkmazı aşmak için ne gibi tavizler verilebileceğini ele aldığını söyledi. Ayrıca Mısırlı ve İsrailli yetkililer arasında Cuma günü Kahire’de bir toplantı yapılmasının beklendiği ve sonuca bağlı olarak Hamas’la başka görüşmelerin de yapılacağı öğrenildi.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den Gazze’nin Kuzeyi İçin Kıtlık Uyarısı

Filistin – İsrail savaşının 203. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler’e bağlı yardım kuruluşu Dünya Gıda Programı (WFP) Genel Müdür Yardımcısı Carl Skau, kuşatma altındaki bölgeye ulaşan yardım hacminde bir miktar iyileşme kaydedilmesine rağmen, kuzey Gazze’nin hâlâ kıtlık riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

Haber Merkezi / “Kıtlığa doğru gidiyoruz. Kıtlığı önlemek için gereken yaklaşım değişikliğini henüz göremedik” diyen Carl Skau ,Birleşmiş Milletler’de gazetecilere yaptığı açıklamada “Daha fazla hacme, daha fazla öngörülebilirliğe ve kuzeye daha çeşitli yardım ulaştırmak için sürekli bir çabaya ihtiyacımız var” dedi. Skau, kıtlığın önlenmesine yardımcı olmak için besin takviyelerine ve hazır yemeklere de ihtiyaç olduğunu da ekledi.

Carl Skau, geçtiğimiz üç hafta içinde WFP’nin, İsrail ile Hamas savaşının başladığı Ekim’den bu yana yardım dağıtımının büyük ölçüde kesildiği kuzeye yardım konvoyları sokma konusunda bazı ilerlemeler kaydettiğini söyledi. BM yetkilisi, her iki ya da üç günde bir 7 ila 12 WFP gıda kamyonunun kuzey Gazze’ye geçtiğini, ancak bunun yeterli olmaktan uzak olduğunu söyledi.

Skau “Bu gerçekten de okyanusta bir damla; günde en az 30 kamyona ulaşmamız ve bunu her gün yapmamız gerekiyor” dedi. Geçtiğimiz günlerde İsrailli yetkililer Gazze Şeridi’nin kuzey ucundaki Erez Sınır Kapısı’nı açtı ve buğday taşıyan yardım gemilerinin İsrail’in Aşdod Limanı’na yanaşmasına izin vereceklerini söyledi. Skau, “Aşdod’u sadece buğday için değil, diğer mallar için de kullanmak istiyoruz” dedi.

Carl Skau, dördü kuzey Gazze’de olmak üzere 16 fırının yeniden faaliyete geçmesi ve bu sayede Gazze sakinlerine günde 60 bin torba ekmek dağıtmasının geçtiğimiz ayın kaydedilen en önemli gelişmelerden biri olduğunu söyledi. Savaştan önce WFP, Gazze’deki 23 fırınla birlikte çalışarak günde 200 bin kişiye taze ekmek sağlıyordu, ancak fırınlar yakıt yetersizliği ve savaş hasarı nedeniyle kapandı.

Daha önce kuzeyde Filistinlilerin yardım kamyonlarına çaresizce hücum ettiği vakalar yaşanmasına rağmen, fırınlardaki durumun sakin olduğunu ve insanların gözle görülür şekilde heyecanlı olduğunu söyleyen Skau, “İnsanlar sıraya girdi ve altı aydan uzun bir süre sonra ilk ekmek torbalarını alıp gittiklerinde yüzlerinde benzersiz bir sevinç vardı” dedi.

Gazze’de can kaybı 34 bin 356’ya çıktı

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 51 artarak 34 bin 356’ya çıktı. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 75 artarak 77 bin 368’e çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Ayrıca İsrail Refah’a hava saldırılarını sürdürürken Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi Refah’a kara operasyonu düzenlemeye hazırlanan İsrail’i uyardı. Sisi Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin yerlerinden edilmesine karşı çıktı. Kahire, Hamas’ın Gazze’deki son kalesi olan güneydeki sınır kenti Refah’a yönelik planlı bir operasyonun Mısır’ın Sina Yarımadası’na doğru kitlesel bir göçü tetiklemesinden endişe ediyor.

Sisi televizyonda canlı yayınlanan konuşmasında “Mısır, (savaşın) ilk dakikasından bu yana Filistin davasının tasfiye olmaması ve Mısır’ın ulusal güvenliğini korumak amacıyla Filistinlilerin topraklarından Sina’ya ya da başka bir yere zorla göç ettirilmesini tamamen reddeden net bir tutum benimsedi” ifadelerini kullandı. Sisi, İsrail’in Refah’a kara operasyonunun Gazze’deki insani durum ve bölgesel barış ve güvenlik üzerinde “felaket sonuçları” olacağını söyledi.

Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana, Gazze Şeridi’nin 2,2 milyonu aşan nüfusunun yaklaşık 1,5 milyonu İsrail saldırılarından kaçarak Refah’a sığındı. Yardım grupları savaş sırasında 1 milyondan fazla insanın buraya sığındığını söylüyor.

Hamas, silah bırakma koşulunu açıkladı

Öte yandan Hamas’ın Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, “İsrail’in 1967 öncesi sınırları boyunca, Batı Şeria ve Gazze’de tam egemen bir Filistin devletini ve uluslararası kararlarla uyumlu bir şekilde Filistinli mültecilerin geri dönüşünü kabul edeceklerini” kaydetti.

Bunun gerçekleşmesi durumunda Hamas’ın silahlı kanadının lağvedileceğini belirten el Hayya, “İşgalcilere karşı savaşmış kişiler bağımsızlıklarını, haklarını kazanıp kendi devletlerine sahip olduğunda şimdiye kadar yaşanmış deneyimlere bakın. Bu güçler ne yaptı? Siyasi partilere dönüştüler ve muharip güçleri milli ordular haline geldi” ifadelerini kullandı.

Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulması karşılığında silah bırakarak siyasi bir partiye dönüşmeye ve beş yıl ya da daha uzun süreliğine bir ateşkese hazır olduklarını açıkladı.

Kaynaklar Mısırlı, İsrailli ve ABD’li yetkililerin Çarşamba günü yüz yüze ve uzaktan yapılan toplantılarda, ateşkes için aylardır süren müzakerelerdeki çıkmazı aşmak için ne gibi tavizler verilebileceğini ele aldığını söyledi. Ayrıca Mısırlı ve İsrailli yetkililer arasında Cuma günü Kahire’de bir toplantı yapılmasının beklendiği ve sonuca bağlı olarak Hamas’la başka görüşmelerin de yapılacağı öğrenildi.

Paylaşın

Irak ‘Terör’ Suçundan Hüküm Giymiş 11 Kişiyi İdam Etti

Irak “terörizm” suçundan hüküm giymiş en az 11 kişiyi idam ederken, Uluslararası Af Örgütü, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “endişe verici şeffaflık eksikliği” ifadelerine yer vererek, idam cezalarını kınadı.

Irak yasalarına göre terör ve cinayet suçları ile ilişkili yargılamalarda idam cezası verilebiliyor. Irak yasalarına göre infaz kararları cumhurbaşkanı tarafından imzalanması gerekiyor.

AFP’ye konuşan bir güvenlik yetkilisi, “İslam Devleti grubundan 11 teröristin” Nasıriye kentindeki bir hapishanede “adalet bakanlığı ekibinin gözetiminde” asılarak idam edildiğini söyledi.

Reuters’e konuşan bir hapishane görevlisi ve bir yerel güvenlik yetkilisi ise, infazların pazartesi günü gerçekleştirildiğini ve idam edilenlerin tamamının Irak vatandaşı olduğunu söyledi.

Kaynaklar, 11 kişinin IŞİD’e katılmak ve “terörist eylemlerde” yer almaktan suçlu bulunduğunu söyledi.

Çarşamba günü yayınlanan bir raporda Uluslararası Af Örgütü, son aylarda Irak’taki infazlarla ilgili “rahatsız edici derecede şeffaflık eksikliği” göz önüne alındığında çok daha fazla kişinin gizlice infaz edilmiş olabileceğini açıkladı ve bu durum endişe verici olduğunu belirtti.

Irak, 2014-2017’de ABD destekli askeri operasyonda IŞİD savaşçılarının yenilgiye uğratılmasından bu yana yüzlerce şüpheli militanı yargıladı ve çok sayıda toplu infaz gerçekleştirdi.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 34 Bin 262’ye Yükseldi

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 202. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 43 artarak 34 bin 262’ye yükseldi.

Haber Merkezi /Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 64 artarak 77 bin 293’e çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

İsrailli üst düzey bir savunma yetkilisi, insani felakete ilişkin uluslararası uyarılara rağmen İsrail ordusunun Filistinli sivilleri Refah’tan tahliye etmeye ve Gazze Şeridi’nin güneyindeki Hamas mevzilerine saldırmaya hazırlandığını söyledi.

Başbakan Benyamin Netanyahu’nun hükümet sözcüsü İsrail’in bir kara operasyonuyla ilerlediğini söyledi, ancak bir zaman çizelgesi vermedi.

Savunma yetkilisi, İsrail Savunma Bakanlığı’nın bir saldırı öncesinde Refah’tan taşınan Filistinlileri barındırmak üzere her biri 10 ila 12 kişi kapasiteli 40 bin çadır satın aldığını söyledi.

İsrailli bir hükümet kaynağı Netanyahu’nun savaş kabinesinin önümüzdeki iki hafta içinde toplanarak yaklaşık bir ay sürmesi beklenen sivil tahliyelere onay vermeyi planladığını söyledi.

ABD, herhangi bir operasyondan önce Refah’taki insanları koruyacak bir planın uygulamaya alınması gerektiğini söyledi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’a karşı tam bir zafer elde etmek ve rehineleri aramak için Refah saldırısının gerekli olduğu konusunda ısrarcı.

İsrail ordusu 7 Ekim’den bu yana Gazze Şehri dahil Gazze’nin kuzeyinin tamamında ve Han Yunus dahil orta ile güneyin bazı kısımlarında kontrolü ele geçirdi. Ordu ardından Gazze’nin neredeyse tamamından çekilse de bombardıman Refah da dahil olmak üzere Gazze genelinde devam etti.

Aynı zamanda İsrail’in inşa ettiği ve Gazze’nin kuzeyi ile güneyini ayıran bir yol üzerinde askerler konuşlandırılmaya devam ediliyor.

Hamas, silah bırakma koşulunu açıkladı

Öte yandan Hamas’ın Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, “İsrail’in 1967 öncesi sınırları boyunca, Batı Şeria ve Gazze’de tam egemen bir Filistin devletini ve uluslararası kararlarla uyumlu bir şekilde Filistinli mültecilerin geri dönüşünü kabul edeceklerini” kaydetti.

Bunun gerçekleşmesi durumunda Hamas’ın silahlı kanadının lağvedileceğini belirten el Hayya, “İşgalcilere karşı savaşmış kişiler bağımsızlıklarını, haklarını kazanıp kendi devletlerine sahip olduğunda şimdiye kadar yaşanmış deneyimlere bakın. Bu güçler ne yaptı? Siyasi partilere dönüştüler ve muharip güçleri milli ordular haline geldi” ifadelerini kullandı.

Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulması karşılığında silah bırakarak siyasi bir partiye dönüşmeye ve beş yıl ya da daha uzun süreliğine bir ateşkese hazır olduklarını açıkladı.

Katar, Mısır ve ABD arabuluculuğunda Gazze’de ateşkes ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için yürütülen müzakerelerde Hamas heyetine başkanlık eden Hayya, Filistinli rakip grup El Fetih’in yönetimindeki Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) katılmak ve Gazze ve Batı Şeria’da bir ulusal birlik hükümeti kurmak istediklerini kaydetti.

Paylaşın

Mahsa Amini Eylemlerine Destek Veren İranlı Rapçiye İdam Cezası

İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolara şarkılarıyla destek veren Toomaj Salehi,  idam cezasına çarptırıldı.

Haber Merkezi / Konuya ilişkin İran makamlarında henüz bir açıklama yapılmazken, Toomaj Salehi’nin avukatlarından Amir Raesian, şarkıcının idam cezasını temyize götüreceğini belirtti.

Toomaj Salehi ilk olarak Ekim 2022’de protestolara kamu önünde destek veren açıklamalarından sonra gözaltına alınmış ve birçok suçla itham edilmişti.

Salehi, gözaltına alınmasından sadece birkaç gün önce CBC News adlı haber kanalıyla yaptığı bir röportajda düzeni eleştiren videolar yayımlamanın “zor olduğunu ve kendisini rejim güçleri için bir hedef haline getirdiğini” söylemişti.

Röportaj sırasında Salehi, İranlıların “korkunç bir yerde yaşadığını” ve “gücüne, parasına ve silahlarına tutunmak için tüm ülkeyi öldürmeye hazır olan bir mafya ile baş etmeye çalıştığını” belirtmişti.

2022’deki eylemlerden önce de Salehi, muhalif bir isimdi ve konser vermesi yasaktı. Bunun yerine, şarkılarını sosyal medyadan paylaşıyordu.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete giden 22 yaşındaki Jîna Mahsa Amini, erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlâk polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

İran devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Amini’nin akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olmadığını açıkladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak, görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti ise konuyla ilgili açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Amini’nin ahlâk polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurmuştu.

Amini’nin gözaltında hayatını kaybetmesinin ardından başlayan ve kent kent yayılan  protestolar kısa süre içerisinde ülkenin her yerine yayılmıştı. Aylar süren protestolarda 71’i çocuk en az 600 kişi İran polisi tarafından öldürülmüş, onlarca kişi idam edilmiş, en az 20 bin kişi gözaltına alınmıştı.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Paylaşın

Filistin – İsrail Savaşı: Hamas, Silah Bırakma Koşulunu Açıkladı

Hamas’ın Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, “İsrail’in 1967 öncesi sınırları boyunca, Batı Şeria ve Gazze’de tam egemen bir Filistin devletini ve uluslararası kararlarla uyumlu bir şekilde Filistinli mültecilerin geri dönüşünü kabul edeceklerini” kaydetti.

Bunun gerçekleşmesi durumunda Hamas’ın silahlı kanadının lağvedileceğini belirten el Hayya, “İşgalcilere karşı savaşmış kişiler bağımsızlıklarını, haklarını kazanıp kendi devletlerine sahip olduğunda şimdiye kadar yaşanmış deneyimlere bakın. Bu güçler ne yaptı? Siyasi partilere dönüştüler ve muharip güçleri milli ordular haline geldi” ifadelerini kullandı.

Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulması karşılığında silah bırakarak siyasi bir partiye dönüşmeye ve beş yıl ya da daha uzun süreliğine bir ateşkese hazır olduklarını açıkladı.

Katar, Mısır ve ABD arabuluculuğunda Gazze’de ateşkes ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için yürütülen müzakerelerde Hamas heyetine başkanlık eden Hayya, Filistinli rakip grup El Fetih’in yönetimindeki Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) katılmak ve Gazze ve Batı Şeria’da bir ulusal birlik hükümeti kurmak istediklerini kaydetti.

İstanbul’da Associated Press (AP) haber ajansına konuşan Hamas üst düzey yetkilisi, “İsrail’in 1967 öncesi sınırları boyunca, Batı Şeria ve Gazze’de tam egemen bir Filistin devletini ve uluslararası kararlarla uyumlu bir şekilde Filistinli mültecilerin geri dönüşünü kabul edeceklerini” kaydetti.

Bunun gerçekleşmesi durumunda Hamas’ın silahlı kanadının lağvedileceğini belirten el Hayya, “İşgalcilere karşı savaşmış kişiler bağımsızlıklarını, haklarını kazanıp kendi devletlerine sahip olduğunda şimdiye kadar yaşanmış deneyimlere bakın. Bu güçler ne yaptı? Siyasi partilere dönüştüler ve muharip güçleri milli ordular haline geldi” ifadelerini kullandı.

Bağımsız Filistin devletinin kurulması yoluyla Ortadoğu’da iki devletli çözümü reddeden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun ise bu senaryoya sıcak bakması beklenmiyor. Filistinliler, İsrail’in 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı’nda ele geçirdiği topraklar üzerinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurmayı hedefliyor. İki devletli çözüm, ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından da destekleniyor.

Uluslararası toplum tarafından tanınan ve görüşmelerde muhatap alınan Filistin Özerk Yönetim Konseyi de Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ü içeren bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını hedefliyor. Özerk Yönetim’in merkezi Batı Şeria’daki Ramallah’ta bulunuyor.

Hayya’nın açıklamaları, Katar merkezli arabuluculuk çabalarının tıkandığı bir döneme ve Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin Cumartesi günü İstanbul’da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrasına denk geldi. El Hayya’nın silah bırakma konusunu gündeme getirmesi, resmi olarak İsrail’i yok etme hedefi güden örgüt açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Hamas, zaman zaman İsrail’in sınırlarıyla ilgili ılımlı söylemlerde bulunsa da resmi olarak “nehirden denize Filistin’in tam kurtuluşu” hedefini izliyor. “Nehirden denize” sloganı, Ürdün Nehri (Şeria) ile Akdeniz arasındaki bölgeyi kapsıyor ve İsrail topraklarını da içeriyor.

Müzakerelerde aylardır süren tıkanıklığın ardından Katar arabulucu rolünü yeniden gözden geçireceğini açıklamış, Hamas’ın üst düzey siyasi yöneticilerinin çoğu Katar’dan ayrılarak İstanbul’a geçmişti. Kendisi de İstanbul’da bulunan Hayya, Hamas’ın siyasi bürosunun kalıcı olarak taşınması için hazırlık yapıldığı iddialarını reddederek Katar’ın müzakerelerde arabulucu rolünü sürdürmesini istediklerini söyledi.

“Hedefimize ulaştık”

Hamas’ın İsrail topraklarına 7 Ekim’de düzenlediği ve çoğu sivil bin 200’e yakın kişinin öldüğü saldırılarla ilgili de konuşan Hayya, İsrail’in misilleme saldırılarında Gazze’nin ve sivil halkın karşılaştığı yıkıma rağmen 7 Ekim saldırılarından pişmanlık duymadıklarını söyledi.

Hamas militanlarının saldırılarda sivilleri hedef aldığını inkâr eden Hayya, “Operasyonun amacına ulaştığını ve Filistin davasını yeniden dünya kamuoyunun odağına yerleştirdiğini” kaydetti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın