Afganistan’da Kadınlar Ne Zaman Okula Dönecek?

Taliban’ın Afganistan’da iktidara gelmesinden kısa bir süre sonra, “güvenli” bir öğrenme ortamı oluşturulana kadar kadınların evde kalmaları gerektiğini açıklamıştı. Sadece erkekler ve ilkokul çağındaki kızlar okula devam edebildi.

Haber Merkezi / Bu yönde olumlu bir gelişme yaşandı; tüm kadınlar yakında okula geri dönebilecek. İçişleri bakanlığı sözcüsü Saeed Khosty, El Cezire’ye verdiği demeçte, “Bilgilerime göre, çok kısa bir süre içinde tüm üniversiteler ve okullar yeniden açılacak ve tüm kızlar ve kadınlar okula ve öğretmenlik işlerine geri dönecek” dedi.

Taliban’ın 1996-2001 yılları arasında yönettiği Afganistan’da kadınların ve kızların eğitim görmeleri yasaklanmıştı. 2001 ABD öncülüğündeki işgalden sonra, kadınlar ve kız çocukları okula ve üniversiteye gitmeye başladı. UNESCO’ya göre, kadın okuryazarlığı 2018 yılına kadar yüzde 30’a ulaştı.

Taliban iktidara geldiğinden beri binlerce kişi Afganistan’dan kaçarken, birçoğu haklarını korumak için mücadele ediyor. Kadınların çalışma hakkı, hareket özgürlüğü, eğitim ve siyasi katılım haklarının talep edildiği protestolar, Taliban tarafından kurşun, cop ve kamçı kullanılarak dağıtıldı. Taliban, ayrıca, Kabil’in belirli bölgelerinde izinsiz toplanmaları yasakladı.

Paylaşın

690 Milyon İnsan Kronik Açlık Yaşıyor: Yüzde 60’ı Kadın

İngiltere merkezli The Hunger Project (Açlık Projesi) adlı yardım kuruluşunun tahminlerine göre ise dünyada 690 milyon insan kronik açlık koşullarında yaşıyor ve bunların yüzde 60’ı kadın. İlaveten, 850 milyon insan da Covid-19’un etkisiyle yoksulluk sınırının altına düşme tehlikesiyle karşı karşıya.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Dünya Gıda Günü’nde Birleşmiş Milletler gıda fiyatlarında beklenen dev artışların “eşi benzeri görülmemiş, felaket düzeyinde bir gıda güvenliği sorunu” yaratacağı uyarısı yaptı.

BM açıklamasında “Şu anda Etiyopya, Madagaskar, Güney Sudan ve Yemen’de yarım milyona yakın insan kıtlık benzeri koşullarda yaşıyor. Son bir kaç aydır Burkina Faso ve Nijerya’da da korumasız bir kesim bu koşullarda yaşamaya başladı” deniyor.

Her yıl 16 Ekim, Dünya Gıda Günü olarak kabul ediliyor ve gıda güvenliğine ilişkin farkındalık çalışmaları yapılıyor. Daha da vahimi çeşitli ülkelerde 41 milyon insanın daha açlık koşullarına düşme tehdidiyle karşı karşıya olduğunu tahmin eden BM derhal yardım kampanyası başlatılmasını istiyor.

İngiltere merkezli The Hunger Project (Açlık Projesi) adlı yardım kuruluşunun tahminlerine göre ise dünyada 690 milyon insan kronik açlık koşullarında yaşıyor ve bunların yüzde 60’ı kadın. İlaveten, 850 milyon insan da Covid-19’un etkisiyle yoksulluk sınırının altına düşme tehlikesiyle karşı karşıya.

Gıda fiyatlarının yükselmesinin dünyanın dört bir yanında insanların günlük yaşamları açısından ne anlama geldiğine ve gıda yoksulluğuyla mücadele konusunda ne tür seçeneklerin değerlendirildiğine bakıyoruz.

Fiyatlar neden yükseliyor?

Çokuluslu gıda şirketi Kraft Heinz yakınlarda, pandemi sonrası her yerde birden enflasyonun yükselmesiyle, insanların artık yüksek gıda fiyatlarına alışması gerektiği yolunda bir uyarı yaptı.

Hindistan’da Mumbai’deki Raah Vakfı kurucu ve yöneticisi Dr Sarika Kulkarni, gıda fiyatlarının yükselmesinin süreceği konusunda Heinz gıda şirketi patronu Miguel Patricio’ya katılıyor. Dr Kulkarni ve Raah Vakfı Hindistan’ın yerel toplumlarının yaşam kalitesini ve sağlık koşullarını yükseltecek çalışmalar yapıyor.

Pandemi döneminde bir çok ülkede tahıl ve diğer tarım ürünlerinden yarı işlenmiş tarım ürünlerine çoğu gıda maddesinin üretiminde düşüş yaşandı. Virüsün kontrol altına alınması ve salgının yayılması tehdidine karşı alınan önlemler de gıda naklini sınırladı.

Şimdi ekonomiler yeniden canlanmaya ve bu ürünleri sunmaya başladı ama üreticilerin büyük bir kısmı bu aşamada çok yükselmiş olan talebi karşılayamıyor ve bu da fiyatların yükselmesine yol açıyor. Ücretlerin ve enerji girdisi fiyatlarının da yükselmesi üretici ve imalatçının üzerindeki fiyat baskısını artırıyor.

Yoksullukla mücadele uzmanı Dr Kulkarni “Fiyatlar arz ve talebin doğrudan bir ürünü. Nüfus artar ve gıda talebi sürekli artarken, ekilebilir tarım alanları, su sıkıntısı, toprak fakirleşmesi, iklim değişikliği ve aşırı iklim olaylarının sıklığı ve çeşitlerinin artışı, yeni kuşakların meslek olarak çiftçiliği seçmek istememesi gibi bir dizi sorun nedeniyle daralıyor” diyor. “Çiftçilerin karşılaştıkları çoklu sıkıntılar da gıda fiyatlarına yansıyor ve yükseliş devam ediyor” diye ekliyor.

“Yiyecek karşılığı seks”

Birleşmiş Milletler’in İnsani Yardım’dan sorumlu yetkilisi Martin Griffiths, “Açlık kapısı bir kez açıldı mı belki de diğer tehditlerden farklı olarak büyük hızla yaygınlaşır” diyor.

Yoksullaşma ve açlık tehdidi ve yükselen gıda fiyatları karşısında kadınlar ve kız çocukları özellikle daha korumasız.

Griffiths, “Kadınlar bize, ailelerini besleyebilmek için umarsızca hangi yollara başvurduklarını anlatıyor. Bunlar arasında yakında gittiğim Suriye’de duyduğum, gıda karşılığında seks, erken evlilik ya da çocuk evliliği de var” diyor.

Farm Radio International (Uluslararası Çiftçi Radyosu) adlı kuruluşun Proje Geliştirme bölümü başkanı Karen Hampson da küresel düzeyde en fazla gıda sıkıntısı çeken insanların bazılarının küçük çiftçiler olduğunu söylüyor.

“Yaşadığımız yükselen gıda fiyatları kadınlar için iki ucu da kesen bir bıçak gibi. Bir yandan tarımla uğraşan ailelerin kendi üretmedikleri gıda ürünlerini satın almaları gerekiyor, dolayısıyla hem maliyetleri yükseliyor hem de gıdaya erişimleri azalıyor. Bu da açlık ve yetersiz beslenmeye yol açıyor.”

“Diğer yandan ise, en azından teorik olarak gıda ürünlerindeki fiyat artışının aslında sattıkları ürünlerden daha iyi bir gelir elde etmeleri anlamına gelmesi lazım. Ama çoğu zaman -en fazla da Afrikalı küçük çiftçiler açısından- gıda ürünlerinin fiyat artışları gelir artışına tahvil olmuyor” diyor.

Hindistan’dan Dr Kulkarni yoksulluğun doğrudan fiyatlarla orantılı olduğunu, bir yandan yoksulluk artarken ne yazık ki aynı zamanda fiyatların da artmaya devam ettiğini ve yoksulların küçük bütçelerinin kalan kısmını da ellerinden aldığını anlatıyor.

“Yüksek gıda fiyatları, daha yoksul toplum kesimleri içerisinde yetersiz beslenme, açlık ve çok sayıda sağlık sorununa yok açıyor. Gıda fiyatlarının yüksek olması toplumların acımasız bir açlık, hastalık ve yoksulluk sarmalına saplanıp kalmasına yol açıyor” diyor.

Yoksullukla, eşitsizlikle mücadele ve bunlara karşı direncin güçlendirilmesi amacıyla veri ve belge toplayan Development Initiatives (Kalkınma Girişimleri) adlı küresel örgütlenmenin CEO’su Harpinder Collacott da Dr Kulkami ile aynı görüşte.

“Aşırı yoksulluk, temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için gereken gelir düzeyine göre hesaplanıyor ve bu temel ihtiyaçların önemli bir kısmını da gıda oluşturuyor. Eğer gıda fiyatları yükselirse, insanların temel ihtiyaçları için gereken miktar da yükseliyor. Bu yükselmeyince, insanlar aşırı yoksulluğa ya da o sınırın da altındaki derinliklere itilmiş oluyorlar.”

Ne yapılabilir?

Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar gıda fiyatlarındaki yükseliş karşısında, bütçelerindeki temel ihtiyaç sayılmayan maddelerden, tatillerden vazgeçebilme, harcamalarını kısabilme imkanına sahip. Ama gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde yaşayan insanların çoğu bu seçeneğe sahip değil

BM, yerel kurumlar ve hükümetler insanları yoksulluk uçurumundan çıkarmak, yükselen gıda fiyatlarıyla baş etmek için daha geleneksel yöntemler benimserken, dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren yardım kuruluşları yaratıcı yaklaşımlara odaklanıyor.

BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun başkanı Qu Dongyu, “Gıda ve gelir yardımı eşgüdümlü bir şekilde sağlanmalı” diyor.

“Tarımsal gıda sistemlerini desteklemek ve uzun vadeli yardımlar, insanların anlık sağ kalmasını sağlamanın ötesinde ekonomilerin düzelmesi ve direncin yükselmesinin yolunu açar. Bir an bile boşa harcanmamalı” diye sürdürüyor.

Fakat yardım kuruluşu Development Initiatives’in CEO’su Harpinder Collacott, gıda yoksulluğunun sadece parayla çözümlenebilecek bir sorun olmadığını vurguluyor ve “İnsanların yoksullaşmasına sebep olan sistemlerin ve yapıların radikal bir şekilde değişmesi gerekiyor” diyor.

“Statükoyu değiştirmek ve bazı insanların aşağılara itilmesine dur diyebilmek için, bütün hükümetleri, kurumları, iş dünyasını, sivil toplum örgütlerini kapsayacak ve en yoksul insanları yaklaşımının odağına yerleştirecek küresel bir çabaya ihtiyacımız var” diye sürdürüyor.

Hindistan’dan yoksullukla mücadele uzmanı Dr Kulkarni de iklim değişikliğine uyarlanmış akıllı tarımın geliştirilmesi, örneğin yağmur suyu toplama kapasitelerinin, ürün depolama kapasitelerinin geliştirilmesi, tohum ve diğer tarım girdilerinin fiyatlarının düşürülmesi, çiftçilerin ürünlerinin yeterli bir kısmını kendi tüketimleri için saklamaya teşvik edilmesi gibi yöntemlerden söz ediyor.

Onun kurucusu olduğu Raah Vakfı son yedi yıl içerisinde 30 bini aşkın insanın yaşadığı 105 yoksul köyde, uyarlama projeleri geliştirerek yıl boyu yeterli suya kavuşulmasını sağlamış. “Gençleri tam zamanlı meslek olarak çiftçiliğe yönelmesini ve daha iyi verim ve daha iyi gelir elde etmeyi sağlayacak daha planlı tarımsal koridorlar yaratılmasını teşvik ediyoruz” diyor.

Farm Radio International’dan Karen Hampson’a göre ise gıda yoksulluğunun sebeplerinden biri, gelişmekte olan ülkelerde kırsal kesimlerde yaşayan hanelerin, farklı piyasalardaki ürün fiyatlarıyla ilgili doğru bilgilere yeterince erişememesi. Bu nedenle aracılar ve toptancı tüccarlarla iyi pazarlık edemiyorlar. Aynı şekilde gelişkin tarım yöntemleri ve bölgesel hava durumu tahminlerine erişim eksikliğinin de önemli olduğuna işaret ediyor.

Kanada merkezli bir sivil kuruluş olan Farm Radio International, interaktif radyo yayınları yoluyla, Sahra altı Afrika’da küçük ölçekli tarım yapanların iletişim ve bilgilendirme ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.

Hampson, “Radyoda yayınlanan tarım programları, çiftçilere ürünlerine nasıl daha iyi fiyat alabileceklerini anlatarak ya da doğru zamanda başka doğru bilgiler aktarmak suretiyle bu durumu değiştirebilir. Örneğin, yakında Tanzanya’da iklim hizmetleri konulu bir projeyi takip eden dinleyicilerin yüzde 58’i, artık iklimle ilgili bilgilerini tarımsal faaliyetlerini iyileştirmek için daha iyi kullandıklarını söylediler. Dinleyicilerin yüzde 73’ü ise radyo programlarını dinledikten sonra, tohum ekimi yöntemlerini geliştirdiklerini bildirdi” diyor.

Neler olabilir?

Dünyanın çeşitli yerlerinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanlar artan gıda fiyatlarıyla nasıl baş edeceklerini düşünedursun, bu sahada çalışmalar yürütenler, dünya liderleri hızlı ve iyi düşünülmüş adımlar attığı takdirde bu durumun bir krize dönüşmesinin engellenebileceği konusunda umutlu olduklarını söylüyorlar.

Hampson “Şahsen ben her zaman umut olduğunu düşünürüm” diyor ama şu koşullarla: Kadınları, erkekleri ve genç çiftçileri dinleyip, onların başı çekmesine sorunlarını ifade etmesini sağlayıp, onları politik karar süreçlerine katarsak, kooperatifler yoluyla, çiftçi ve kadın grupları oluşturmak, ve buluşlar geliştirmek yoluyla çabalarını desteklersek olur. Biz odağımıza iklim değişikliğine karşı atılacak adımları ve marjinal grupların desteklenmesini, özellikle de piyasalara, kredilere, bilgiye eşit erişim ihtiyaçlarına cevap verilmesini odağa koyuyoruz.

Dr Kulkarni de benzer bir görüşte: Açıkların nerede olduğu bilindiği ve tanımlandığı için bunlara çözüm geliştirmek için hala zaman olduğu umudunu taşıyoruz. Fakat onları görmezden gelirsek, sorunlarımız var demektir ve o zaman umut etmek de güçleşebilir.

Paylaşın

Afganistan’da Camiye Bombalı Saldırı: Onlarca Ölü Ve Yaralı

Afganistan’ın Kandahar kentindeki İman Bargah Camii’nde Şii cemaatin Cuma namazı kıldığı sırada düzenlenen bombalı saldırıda en az 16 kişi öldü, 32 kişi de yaralandı. Ölü ve yaralı sayısının artmasından endişe duyuluyor.

Haber Merkezi / Saldırı sonrası açıklama yapan Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid, çok sayıda kişinin yaralandığını ve öldüğünü, soruşturma için bölgeye özel kuvvetlerin gönderdiğini söyledi.

Afganistan İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Kari Sayed Khosti, ise konuya ilişkin sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Kandahar’daki Şii cemaatine ait bir camide meydana gelen patlamada çok sayıda hemşehrimizin şehit ve yaralı olduğunu öğrenmekten üzüntü duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

Saldırı sonrası AFP’ye açıklama yapan bir görgü tanığı, “patlamalar sırasında cami insanlarla doluydu ve olay yerine en az 15 ambulans gitti” dedi. Bir başka görgü tanığı ise, camide üç patlamanın meydana geldiğini söyledi.

Yine bir başka görgü tanığı da, biri caminin ana kapısında, diğeri caminin güney tarafında ve üçüncüsü de ibadet edenlerin yıkandığı yerde olmak üzere üç patlama duyduğunu söyledi.

Geçen Cuma günüde Afganistan’ın kuzeydeki Kunduz kentinde, yine Şii cemaatin kullandığı bir camiye bombalı saldırı düzenlenmiş, saldırıda en az 50 kişi hayatını kaybetmişti. Saldırıyı IŞİD’in bir kolu olan IŞİD/Horasan olarak bilinen IŞİD/K üstlenmişti.

Paylaşın

Hawaii’de 6,2 Büyüklüğünde Deprem!

ABD Jeolojik Araştırma Merkezi, Hawaii’nin güneyinde 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurdu. Açıklamada, deprem sonrası tsunami uyarısı yapılmadığı ve acil bir hasarın rapor edilmediği belirtildi.

Haber Merkezi / Deprem, Hawaii’nin güneyindeki Büyük Ada’da bulunan Naalehu bölgesinin yaklaşık 27 kilometre güneyinde, 35 kilometre derinliğinde meydana geldi. Depremin ilk olarak 6.1 büyüklüğünde olduğu açıklanmıştı. Hawaii adasında ve ana adaların çoğunda deprem hissedildi.

6,2 büyüklüğündeki depremin ardından aynı bölgede 4,3 büyüklüğünde bir sarsıntı ve 2,5 veya daha büyük onlarca artçı sarsıntı daha meydana geldi. Yetkililer, başka artçı sarsıntılarında olabileceğini söyledi.

Hawaii Sivil Savunma Kurumu, herhangi bir hasar bildiriminin olmadığını, ancak, kaydedilen sarsıntının büyüklüğü nedeniyle, binalarda veya (kötü inşa edilmiş) yapılarda çok hafif hasarların olabileceğini açıkladı.

Paylaşın

ADB, Kömür Santrallerini Kapatmayı Planlıyor

Dünyanın dört bir yanından gelen kanıtlar, kömür tüketimine son vermenin zamanının geldiğini gösteriyor. En kirletici fosil yakıt olan kömür, yalnızca iklim ve halk sağlığı için kötü olmakla kalmıyor, aynı zamanda yenilenebilir enerji fiyatları düştükçe finansal olarak da dayanılmaz hale geliyor.

Haber Merkezi / Kömür, petrolle birlikte, dünyanın enerji ihtiyacını karışıma da hala hakim bir durumda. Kömür, Çin, Hindistan ve Endonezya gibi birçok Asya ülkesinde ve dünyanın diğer birçok yerinde önemli bir enerji kaynağı olmaya devam etmektedir.

Asya’daki bir dizi finans kurumu, aşamalı olarak kömür varlıklarını satın alarak, onları emekli etmek istiyor. Fosil yakıttan hızlı bir şekilde temiz enerjiye geçişi kolaylaştırmak için, bazı finans kurumları da, kömüre bağımlı gelişmekte olan ülkelerin karbondan arındırılmasına yardımcı olmak için çeşitli yollar arıyor.

Manila merkezli Asya Kalkınma Bankası’da (ADB), kömürden enerji üreten santralleri satın alarak, 15 yıl gibi bir süre içerisinde ya kapatmayı yada yenilenebilir enerji üretim tesislerine dönüştürmeyi planlıyor. ADB, ayrıca, ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişte mali sorunlar yaşamaması için kamu-özel ortaklıkları kurmayı planlıyor.

Asya Kalkınma Bankası nedir?

Asya Kalkınma Bankası (ADB), Dünya Bankası’nın bölgesel kolları olarak kurulan Çok Taraflı Kalkınma Bankaları olarak bilinen bir grup finansal kuruluştan biridir. 1966 yılında kurulan ADB, Asya Pasifik bölgesindeki ülkelere odaklanmaktadır. Şu anda 49’u bölgede olmak üzere 68 üye ülkesi bulunmaktadır. ADB krediler, teknik yardım, hibeler ve öz sermaye yatırımları sağlar.

Bu arada, Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), kömürle çalışan elektriğin 2030 yılına kadar küresel üretimin yüzde 38’inden yüzde 9’una ve 2050 yılına kadar yüzde 0,6’sına düşürülmesi çağrısında bulunuyor.

Paylaşın

Ödürülen IŞİD Lider Bağdadi’nin Yardımcısı Yakalandı

Öldürülen IŞİD Lider Ebubekir el-Bağdadi’nin yardımcısı Sami Jasim’in Irak’ta yakalandı. Bağdadi, 2019’da Suriye’nin kuzeybatısındaki ABD özel kuvvetlerinin düzenlediği bir baskında öldürülmüştü.

Haber Merkezi / Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi,  sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile, IŞİD’in finans işlerinden sorumlu üst düzey üyesi ve öldürülen lider Ebubekir el-Bağdadi’nin yardımcısı Sami Jasim’in Irak’ta yakalandığını duyurdu.

Operasyona ilişki ayrıntı vermeye Kazimi, konuya ilişkin yaptığı açıklama da şu ifadeleri kullandı; “Kahramanlarımız (Irak güvenlik güçleri) seçimleri güvence altına almaya odaklanırken, onların (Irak ulusal istihbarat servisleri) meslektaşları Sami Jasim’i yakalamak için karmaşık bir dış operasyon yürütüyordu”

Bağdadi, 2019’da Suriye’nin kuzeybatısındaki ABD özel kuvvetlerinin düzenlediği bir baskında öldürülmüştü. ABD Dışişleri Bakanlığı o sırada, Jasim de dahil olmak üzere belirlediği Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) liderlerinin yerini gösteren ve bilgi verenler için ödül koymuştu.

Paylaşın

Afganistan’daki Kanlı Saldırıyı IŞİD-K Üstlendi

Afganistan’ın kuzeydoğusundaki Kunduz kentindeki bir Şii camisine yönelik düzenlenen ve onlarca kişinin hayatını kaybettiği saldırının sorumluluğunu İslam Devleti / Horasan olarak bilinen IŞİD-K üstlendi.

Haber Merkezi / IŞİD-K, intihar bombacısının Uygur Müslümanı olduğunu, saldırının ise, Afganistan’daki Uygurların sınır dışı edilmek istenmesi nedeniyle yapıldığını açıkladı. Öğlen saatlerinde Şiilere ait camiye düzenlen saldırıda en az 46 kişi hayatını kaybetmiş ve yine en az 143 kişi de yaralanmıştı.

Saldırı, IŞİD-K’nın son bir haftada bir camiye yönelik ikinci saldırısıydı. Ayrıca bu saldırı, IŞİD-K’nın 26 Ağustos’ta Kabil’deki uluslararası havaalanında yaklaşık 170 sivil ve 13 ABD askerinin ölümüne neden olan intihar saldırısından sonra yaptığı en ölümcül saldırıydı.

IŞİD-K, uzun süredir Afganistan’daki Şii Müslümanları hedef alan saldırılar düzenlemekte. Afganistan nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini Şiiler oluşturmakta.

Birleşmiş Milletler, Orta Asya, Rusya’nın Kuzey Kafkasya bölgesi, Pakistan ve Batı Çin’deki Sincan bölgesinden 8.000 ila 10.000 cihatçı savaşçının Afganistan’a geçti bilgisinin yer aldığı yakın zamanlı bir rapor yayınlamıştı.

Paylaşın

Pakistan’da 5,7 Büyüklüğünde Deprem: En Az 20 Ölü

Pakistan Afet Yönetim Başkanlığı, erken saatlerde ülkenin güneyinde meydana gelen 5,7 büyüklüğündeki depremde en az 20 kişinin öldüğünü ve yaklaşık 300 kişinin yaralandığını duyurdu.

Haber Merkezi / ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS), depremin 20 km derinlikte ve merkez üssünün Ketta şehrinin 102 km doğusu olduğunu duyurdu.

Yetkililer, depremde 100’den fazla kerpiç evin çöktüğü ve birçok binanın hasar gördü ve yüzlerce insanın evsiz kaldığını söyledi.

Deprem sırasında kaydedilen görüntüler sosyal medyaya yansıdı. Görüntülerde panik yaşayan insanların karanlıkta sokaklarda toplandığı görüldü.

Kurtarma ekipleri enkazda arama yaparken, yaralılardan bazıları sokakta telefon feneri ışığı altında sedyelerde tedavi edildi.

Fay hatlarının geçtiği Pakistan’da sık sık deprem oluyor. 1935’te Kette’yi vuran 7.7 büyüklüğündeki depremde 30.000 ila 60.000 kişi ölmüş, şehrin çoğu yerle bir olmuştu.

2006 yılında başkent İslamabad’ın yaklaşık 95 km kuzeydoğusunda meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremde ise yaklaşık 73.000 kişi hayatını kaybetmişti.

Paylaşın

Fransa Katolik Kilisesi’nin Utanç Verici Sırrı: 330 Bin Çocuğa Cinsel İstismar

Yeni yayınlanan bir rapor, Fransa’da Katolik Kilisesi içinde son 70 yılda yaklaşık 330.000 çocuğun cinsel istismar kurbanı olduğunu tespit etti. Rapor da, cinsel istismara uğrayanların yüzde 80’inin erkek kurbanlar olduğu ifade edildi.

Haber Merkezi / Raporu yayınlayan komisyonun başkanı Jean-Marc Sauvé, cinsel istismarların, rahipler ve diğer din adamlarının yanı sıra kiliseye dahil olan olmayan kişiler tarafından işlendiğini söyledi.

Sauvé, sonuçların çok ciddi olduğunu da belirtti ve “cinsel istismara uğrayan kadın ve erkeklerin yaklaşık yüzde 60’ı duygusal veya cinsel yaşamlarında büyük sorunlarla karşılaşıyor” dedi.

“Yaklaşık 3000 çocuk istismarcısı”

Bağımsız bir komisyon tarafından hazırlanan 2500 sayfalık rapor, diğer ülkelerde olduğu gibi Fransa’da da Katolik Kilisesi’nin uzun süredir örtbas ettiği utanç verici sırlarla yüzleşmek istemesiyle ortaya çıkıyor. Rapora göre, bu dönemde kilisede yaklaşık 3000 çocuk istismarcısı (üçte ikisi rahip) çalışıyor.

Raporu hazırlayan komisyon, iki buçuk yıl boyunca mağdur ve tanıkları dinleyerek, kilise, mahkeme, polis ve basın arşivlerini (1950’den günümüze kadar) inceleyerek çalıştı.

Soruşturmanın başında başlatılan bir yardım hattı, iddia edilen mağdurlardan veya bir mağduru tanıdığını söyleyen kişilerden 6500 çağrı aldı.

Komisyon Başkanı Sauvé, halen takip edilebilecek 22 suçun savcılara iletildiğini söyledi. Kovuşturulamayacak kadar eski olan ancak faili olduğu iddia edilen ve halen hayatta olan 40’tan fazla dava ise kilise yetkililerine iletildi.

Rapor, görevden alınan rahip Bernard Preynat’ında içinde yer aldığı bir skandalın ardından geldi. Rahip Preynat, geçen yıl, reşit olmayanlara cinsel istismarda bulunmaktan hüküm giydi ve beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Preynat, 75’ten fazla çocuğu taciz ettiğini kabul etti.

“Bu raporla, Fransız kilisesi ilk kez bu sistemsel sorunun köküne iniyor”

Preynat’ın kurbanlarından biri ve kurbanlar grubu La Parole Libérée (Kurtulmuş Söz) başkanı Francois Devaux, Associated Press’e yaptığı açıklamada, “Bu raporla, Fransız kilisesi ilk kez bu sistemsel sorunun köküne iniyor” dedi. Devaux, açıklamasının devamında, sapkın kurumun kendisini reforme etmesi gerektiğini söyledi.

Açıklmasın da, bazı mağdurların konuşmaya veya komisyona güvenmeye cesaret edemediğini belirten Devaux, kilise sadece olayları kabul etmekle kalmamalı, aynı zamanda mağdurları da tazmin etmesi gerektiğini ifade etti.

Papa Francis, Mayıs 2019’da, tüm Kilise çalışanlarını kapsayan, cinsel istismarı ve cinsel istismarı örtbas etmeye çalışanları yetkililere bildirilmesi için bir kilise yasası yayınladı.

Paylaşın

Taliban, 1’i Çocuk 13 Hazara’yı İnfaz Etti

Uluslararası Af Örgütü tarafından yürütülen bir soruşturmaya göre, Taliban güçleri 30 Ağustos’ta Afganistan’ın Daykundi eyaletinde dokuz teslim olan eski hükümet askeri ve biri 17 yaşındaki bir kız çocuğu olmak üzere 13 Hazara’yı infaz etti.

Haber Merkezi / İnfazların Daykundi eyaletinin Hıdır ilçesine bağlı Kahor köyünde meydana geldiği söyleniyor. Uluslararası Af Örgütü, olaydan sonra kaydedilen görüntülerin ve videoların olayı doğruladığını açıkladı.

Af Örgütü’nün genel sekreteri Agnes Callamard, “Hazaralara yönelik bu soğukkanlı infazların, Taliban’ın önceki Afganistan yönetimi sırasında meşhur oldukları aynı korkunç suistimalleri işlediğinin bir başka kanıtı” olduğunu söyledi.

Taliban sözcüleri Zabihullah Mücahid ve Bilal Karimi ise, olaya ilişkin açıklama çağrılarına henüz bir cevap vermedi.

Af Örgütü, Taliban tarafından Daykundi için  atanan polis şefi Sadıkullah Abed’in olayı reddettiğini ve eyalette bir saldırıda bir Taliban üyesinin yaralandığını söylediğini aktardı.

Hazaralar sıklıkla hedef alınıyorlar

Hazaralar, Afganistan’ın 36 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 9’unu oluşturuyor. Sünni çoğunluklu bir ülkede Şii oldukları için sıklıkla hedef alınıyorlar.

Dünya, Taliban’ın başta Şii Hazaralar olmak üzere kadınlara ve etnik azınlıklara yönelik hoşgörü ve kapsayıcılık vaatlerini yerine getirip getirmeyeceğini izliyor. 

Bununla birlikte, kadınlara yönelik yeni kısıtlamalar ve tamamı erkeklerden oluşan bir hükümetin atanması gibi eylemler, uluslararası toplum tarafından dehşetle karşılanmakta.

Paylaşın