İsveç’in NATO Üyeliği: ABD’den Türkiye’ye Onay Çağrısı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşen ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, “yaklaşan NATO zirvesi, İsveç’in katılım süreci, savunma işbirliği, enerji ve ekonomik işbirliği gibi” iki ülkenin ele alması gereken çok sayıda konu olduğunu dile getirdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller ise Blinken’ın, İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesi için Türkiye’yi teşvik ettiğini açıkladı. Miller ayrıca Blinken’ın Türkiye’nin Ukrayna’ya tahıl koridoru anlaşması için verdiği desteği takdir ettiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ukrayna İyileştirme Konferansı için bulundukları Londra’da bir görüşme gerçekleştirdiler. Fidan ve Blinken, toplantı öncesi yaptıkları açıklamada, her konuda aynı fikirde olmasalar da işbirliği mesajı verdi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye ve ABD’nin “her konuda aynı fikirde olmayabileceğini” söyledi; ancak uzun süreli müttefikliğin birlikte çalışmayı sürdürmeyi sağladığını belirtti.

Blinken ile yüz yüze görüşmeden önce telefon görüşmesi yaptıklarını hatırlatan Hakan Fidan, “Bugün Ukrayna’ya desteğimizi göstermek için buradayız. Bu görüşmede ikili meselelerimizi de ele alacağız ve bildiğiniz üzere gerçek şu ki her konuda aynı fikirde olmayabiliriz; ancak NATO ve diğer platformlardaki uzun süreli ittifakımız bizi birlikte çalışmaya devam etmeye itiyor’’ şeklinde konuştu.

Fidan, “Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Biden geçen yıl İspanya’nın Madrid kentinde ‘Türkiye-ABD Stratejik Mekanizması’nı kurmuşlardı ve bu mekanizmanın amacı çözüm bekleyen meseleleri ele almak ve işbirliğimizi daha da derinleştirmek için fırsatları araştırmaktır. Bu amaçla Bakan Blinken ile birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum.” ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken ise, Hakan Fidan ile görüşmelerinde savunma, enerji ve ekonomik “işbirliği” konularını ele alacaklarını söyledi; gelecek ay Litvanya’da yapılacak NATO zirvesi ve İsveç’in NATO’ya katılım sürecinin de masada olacağını kaydetti.

Blinken, “Uzun yıllardır bir meslektaşım, bir sırdaşım olan Türkiye’nin yeni Dışişleri Bakanı ile bir araya gelme fırsatı bulduğum için gerçekten çok mutluyum. Sizinle birlikte çalışacak olmaktan çok memnunum. Mevlüt Çavuşoğlu ile müthiş bir ilişkim ve ortaklığım vardı, şimdi birlikte çalışmaktan memnuniyet duyuyorum çünkü uzun yıllar boyunca birlikte çalışma fırsatımız oldu ve ABD ile Türkiye’nin zamanımızın en temel ve hayati konularında birlikte yaptığı çok şey var. Dolayısıyla konuşacak çok şeyimiz var’’ dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, “Elbette İsveç’in katılım süreci dahil yaklaşan NATO zirvesi, savunma işbirliğimiz, enerji ve ekonomik işbirliği gibi bir dizi konuda ilerleme kaydedilmesi hakkında konuşacağız. Ülkelerimiz arasındaki ilişki derin, zengin ve dediğim gibi zamanımızın en önemli hususlarından biri” diye konuştu.

İsveç’in NATO’ya katılım protokollerini Türkiye’nin yanısıra Macaristan da henüz onaylamış değil. ABD ve Batı ülkeleri 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesi öncesi, Türkiye’den İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesini bekliyor.

Reuters’ın haberine göre Blinken geçen ay da Türkiye’ye İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması için çağrıda bulunmuştu.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye’yi İsveç’in NATO üyeliğini onaylamaya davet etti. Alman parlamentosunda bir konuşma yapan Scholz, İsveç’in bir sonraki NATO zirvesine üye olarak katılmasını istediklerini söyledi.

İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom ise ayrıca dün yaptığı açıklamada Stockholm’un Ankara ile yapılan anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirdığini ve Türkiye parlamentosunun İsveç’in NATO’ya üyelik teklifini onaylama zamanının geldiğini söyledi.

Reuters haber ajansına konuşan Billstrom, “Bizden bekleneni yerine getirdiğimiz kanısındayız, şimdi Türkiye’de parlamentonun onaylama sürecini başlatma zamanı geldi” dedi.

Billstrom, İsveç’in Temmuz ortasında Litvanya’da düzenlenecek olan NATO konferansından önce üye olacağı konusunda ümitli olduğunu belirtti ve bir “B planının” bulunmadığını ekledi.

Türkiye, İsveç’in terörist olarak tanımladığı grupların üyelerine ev sahipliği yaptığını ve bazı isimlerin iadesini istiyor. İsveç ise Türkiye ile Madrid’de imzaladıkları üçlü mutabakat kapsamında, kısa sürede yeni bir yasa çıkararak terör gruplarını finanse etmeyi veya desteklemeyi zorlaştırdığını öne sürüyor.

İsveç ve Finlandiya geçen yıl başlayan Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası NATO’ya üyelik başvurusunda bulunmuştu. Finlandiya, Nisan ayında NATO’ya katılırken, İsveç’in üyeliği Türkiye ve Macaristan’ın itirazları nedeniyle onaylanmadı.

Türkiye ve Macaristan’ın İsveç’in ittifaka katılımını 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi öncesi onaylaması bekleniyor.

Paylaşın

İsveç’ten Türkiye’ye “NATO Üyeliği” Çağrısı: Onaylama Vakti Geldi

TBMM’nin İsveç’in NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) katılım başvurusu için onay sürecini başlatması gerektiğini söyleyen İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom, Stockholm’ün Ankara ile ittifaka katılmak için yaptığı anlaşmadaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirtti.

Billstrom, parlamentodaki bir toplantının oturum arasında Reuters haber ajansına, “Bizden bekleneni yaptığımızı düşünüyoruz. Artık Türk parlamentosunun onay sürecini başlatmasının zamanı geldi” dedi.

Billstrom, 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak NATO Liderler Zirvesi öncesinde ülkesinin ittifaka katılımı için umutlu olduğunu kaydetti; Stockholm’ün “B Planı” olmadığını söyledi.

Rusya’nın geçen yıl Ukrayna’yı işgaliyle birlikte İsveç ve Finlandiya, yıllardır süren askeri bağlantısızlık politikalarını geride bırakıp NATO üyeliğine başvurdular.

Finlandiya Nisan’da NATO’ya katıldı. Ancak Türkiye, İsveç’in üyeliğini güvenlik endişelerini gerekçe göstererek engellemeyi sürdürüyor. Ankara bu ay, İsveç’in NATO’ya katılımına izin vermek için Stockholm’deki Türkiye karşıtı protestoların bastırılması gerektiğini söyledi.

Ankara’ya göre İsveç, Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği militan grupların üyelerini barındırıyor. İsveç ise, ülkede terör gruplarını finanse etmeyi ve desteklemeyi zorlaştıran yeni bir yasayı 1 Haziran’da yürürlüğe soktu.

Stockholm, yeni yasanın Türkiye ile 28 Haziran 2022’de NATO Madrid zirvesinde imzalanan üçlü mutabakat anlaşmasındaki taahhütleri yerine getirdiğini söylüyor. Ankara ise bu adımı yeterli bulmuş değil.

Geçen aylarda Stockholm’deki bazı protestocular, bir elektrik direğine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuklasını asmışlar; başka gösterilerde de Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği’nin terör örgütü olarak tanımladığı PKK’ya destek veren bayraklar yer almıştı.

Gösteri özgürlüğünün “anayasada yer aldığını” belirten Billstrom, “Ancak yasal olan şeylerin her zaman uygun olmadığını da söylüyoruz” dedi. Ankara’nın yanısıra Macaristan’ın da İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması gerekiyor.

Paylaşın

NATO Üyeliği: İsveç’te PKK’ya Finansman Sağlama Davası

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliği sürecinde Türkiye’nin “teröristlere kucak açmakla” suçladığı İsveç’ten dikkat çeken adım. İsveç’te PKK’ya finansman sağlama girişiminde bulunmakla suçlanan bir kişi mahkemeye çıktı.

İsveç’in başkenti Stockholm’deki bir restoranın önünde silah sıkıp tehditler savurduğu için geçen Ocak ayında tutuklanan şüphelinin kırklı yaşlarında olduğu belirtildi.

Söz konusu kişinin İsveç’teki PKK faaliyetlerinde kilit rol oynadığını iddia eden savcılık, şüphelinin amacının, Türkiye’nin yanı sıra İsveç, Avrupa Birliği ve ABD tarafından da terör örgütü olarak kabul edilen PKK için haraç almak olduğunu iddia ediyor.

Alman ve Fransız istihbaratından kanıtlara da yer verilen iddianamede, şüphelinin PKK’nın finansmanına doğrudan müdahil olan kişilerle irtibat kurduğu ve bizzat örgüt adına hareket ettiği iddiaları da aktarıldı.

Sanık avukatı İlhan Aydın ise mahkemede müvekkilinin PKK ile bağlantılı kişilerle irtibat kurmuş olabileceğini ancak kendisinin bu örgütle bağlantısı bulunmadığını savundu.

Aydın, duruşma öncesi AFP haber ajansına yaptığı açıklamada, müvekkilinin para gasbetme ve PKK’ya finansman sağlama girişimi suçlamalarını reddettiğini, silah kullanımıyla ilgili suçlamayıysa kabul edeceğini ifade etmişti.

Türkiye, “teröristlere kucak açmakla” suçladığı İsveç’ten onlarca kişinin iadesi için başvurmuştu. Ankara, terör örgütlerine yönelik tavrı nedeniyle İsveç’in NATO üyeliğine de karşı çıkıyor.

Ankara ayrıca İsveç’ten Türk hükümetine yönelik protestolara ve PKK gösterilerine de izin vermemesini istiyor.

İsveç son dönemde Ankara’nın beklentilerini karşılayabilecek bir dizi terörle mücadele kanunu geçirdi. Terör tanımını daha kapsamlı hâle getiren bu yasalar, terör örgütlerinin finansmanına yönelik faaliyetlerden ötürü dava açılmasını da kolaylaştırıyor.

Daha önce IŞİD bağlantılı davalarda işletilen bu yasa, PKK destekçisi olmakla suçlanan bir kişiye karşı ilk kez kullanıldı.

İsveç geçen hafta da Türkiye’de yaklaşık 10 yıl önce uyuşturucu satıcılığından hüküm giymiş olan bir PKK destekçisini iade etmeyi kabul etmişti.

İsveç’in NATO üyelik süreci

Finlandiya ve İsveç, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından onlarca yıldır sürdürdükleri askeri tarafsızlık ilkesinden vazgeçerek NATO’ya katılmak için Mayıs 2022’de ortak başvuruda bulunmuştu.

Finlandiya ve İsveç’in üye olabilmesi için NATO bünyesindeki 30 ülkenin onayı gerekiyor. İsveç’in üyeliğine Türkiye ve Macaristan dışındaki NATO üyeleri meclis onayı verdi.

Türkiye, İsveç’in üyeliğine onay vermek için Stockholm’den terör örgütleriyle mücadele konusunda daha somut adımlar beklediğini belirtiyor. Macaristan hükümeti ise İsveçli yetkililerin Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın politikalarına yönelik eleştirilerinden rahatsız.

Türkiye ve Macaristan uzun süre Finlandiya’nın NATO üyeliğine de karşı çıkmış, ancak Ankara ve Budapeşte’nin bu itirazlarını geri çekmelerinin ardından Finlandiya geçen Nisan ayında NATO’ya katılmıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: “Çözüm Atılımı” Hazırlığı

Türkiye, Rusya, İran ve Suriye Dışişleri Bakan Yardımcılarının Astana’daki görüşmesi öncesinde Suriye basınında yer alan haberlere göre, yeni Dışişleri Bakanı Astana öncesinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleşecek bir etkinlik kapsamında Arap yetkililerle bir dizi temasta bulundu.

Girişilen angajmanlar parlamenterleri ve medyayı kapsıyor ve Suriye’deki çatışma kapsamında “önemli bir atılım” gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Ancak bu girişimin Türkiye ve Suriye arasındaki uzlaşma açısından net bir yol açıp açmayacağının belirsizliğini koruduğu bildiriliyor.

Haberlere göre, bu gelişmeler doğrultusunda, Milli Güvenlik Kurulu’nun, Bakan Hakan Fidan ve yeni MİT Başkanı İbrahim Kalın’a Suriye’yle ilişkileri yönetmede tam yetki verdiği yazıldı. Türkiye’nin bu bağlamda Suriye’yle gündemdeki sorunları çözmek amacıyla kapsamlı hukuksal ve siyasal önlemler aldığı bildirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20-21 Haziran’da Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşecek dörtlü toplantı öncesinde güvenlik, siyaset ve diplomasi bahsinde en önemli önceliğin Suriye’ye verildiği bir dizi acil gereksinimi onayladığı, dün Şam’ın rejim yanlısı basınının manşetlerindeydi.

Rusya ve İran’ın Esad’ı, NATO üyesi Türkiye’nin Esad karşıtı siyasal ve silahlı muhalefeti desteklediği iç savaşın patlak vermesinden 12 yıl sonra Rusya, Suriye, Türkiye ve İran, Suriye’nin geleceğini müzakere etmek üzere bir araya geliyor.

Dört ülkenin Dışişleri Bakanları 10 Mayıs’ta Moskova’da bir araya gelmişler ve Rusya bakan yardımcılarının bir yol haritası hazırlamakla görevlendirildiğini açıklamıştı. Astana gündeminde bu yol haritası olacak.

The Syrian Observer, Esad yönetimine yakın Asr Press’te yer alan bir yorumda, Ray el-Yevm gazetesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yakın kaynaklara atfen Suriye konusunun son derece acil bir şekilde ele alındığını bildirdi.

Bugün gerçekleşen hazırlık çalışmalarındaki ikili görüşmelerde Çarşamba günü nihai biçimi verilecek yol haritasına ilişkin son düzenlemeler yapıldı ve ardından dörtlü görüşmeler başladı.

“Çözüm atılımı” hazırlığı

Suriye basınındaki haberlere göreyse, yeni Dışişleri Bakanı Astana öncesinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleşecek bir etkinlik kapsamında Arap yetkililerle bir dizi temasta bulundu. Girişilen angajmanlar parlamenterleri ve medyayı kapsıyor ve Suriye’deki çatışma kapsamında “önemli bir atılım” gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Ancak bu girişimin Türkiye ve Suriye arasındaki uzlaşma açısından net bir yol açıp açmayacağının belirsizliğini koruduğu bildiriliyor.

Gazete, bu gelişmeler doğrultusunda, Milli Güvenlik Kurulu’nun, Bakan Hakan Fidan ve yeni MİT Başkanı İbrahim Kalın’a Suriye’yle ilişkileri yönetmede tam yetki verdiğini yazdı. Türkiye’nin bu bağlamda Suriye’yle gündemdeki sorunları çözmek amacıyla kapsamlı hukuksal ve siyasal önlemler aldığı bildirildi.

Rusya “açıklık” istiyor

Asr Press, Türkiye-Suriye görüşmelerinin, özellikle Kremlin’in verdiği özel önem dolayısıyla Rusya’nın doğrudan gözetimi altında bu kez daha kapsamlı olmasının beklendiğini vurguluyor. Rusya’nın, başlangıçta Moskova’da kararlaştırılan Devlet Başkanları Esad ve Erdoğan arasında yapılması kararlaştırılan, ancak Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu sonrasına bırakılan bir zirve toplantısının da ötesine geçme talebi de konuşulan konular arasında. Moskova, hızlı, taktik ve stratejik ilişkiler kurmanın yanı sıra iki ülke arasında kayda değer bir açıklık düzeyi yakalanmasını cesaretlendirmek istiyor.

Makale, Rusya’nın Suriye meselesinde söz sahibi Türk seçkinlerinin önde gelenlerinden biri olarak kabul edilen Hakan Fidan’a oynadığını vurguluyor. Moskovadakiler, Fidan’ın anlayış ve deneyiminin, tam bir bölgesel değişime yönelik bir açıklık düzeyi yakalanmasını sağlayabilecek önemli müzakereleri hızlandırabileceğine inanıyorlar.

Bu değişim güvenlik boyutunun ötesine geçiyor ve diplomatik ilişkileri yeniden kurmayı amaçlıyor. Bakan Fidan, Suriye ile karmaşık ilişkilerin yönetiminde yeni bir diplomatik yaklaşım, güçlü bir temele dayanan ve bir müzakere döneminden geçerek adım adım ilerleyen bir süreç öneriyor. Yoruma göre, Rusya’nın gözetiminde ilerleme kaydedilmesine rağmen, süreç henüz tamamlanmadı.

Gazete ayrıca, Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerine ilişkin tüm detayları Rus tarafına açıklamamayı tercih ettiğini belirtiyor. Türkiye, ikili ilişkiler ve komşu ülkeler olmaktan kaynaklanan karmaşıklıklar konusunda belirli bir gizlilik seviyesini korumayı amaçlıyor.

The Syrian Observer, “Bu karmaşıklıklar arasında çekişmeli sınır sorunları, kapalı geçişler, doğal afetlerin ardından koordinasyon eksikliği ve sınır güvenliği kaygıları var. Müzakerelerin odak noktasını, terörizmin tanımı konusunda bir anlaşmaya varılması oluşturuyor. Türkiye, Suriye topraklarındaki ‘terörizm’den doğrudan etkilendiğini söylüyor.” diye yazıyor.

Normalleşme sürecinin ilk adımı 28 Aralık’ta atıldı

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atıldı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alındı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirildi.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım oldu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtildi.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yineledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Avrupa Konseyi’nden Dikkat Çeken Rapor: Seçim Kampanyası Demokratik Değildi

14 ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimlere ilişkin raporunu yayınlayan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), seçim kampanyası sırasında görevdeki Cumhurbaşkanı, bakanlar ve iktidar partisinin “haksız avantaj” ve “medyanın taraflı yayınları”ndan yararlandıkları görüşünde. 

Son depremlerin yarattığı zorluklara rağmen teknik planda seçimlere iyi hazırlandığı not edilen Yüksek Seçim Kurulu (YSK) da “saydamsızlık ve iletişim noksanlığı” nedeniyle raporda eleştiriliyor.

Raporda Türk medyası da seçim kampanyası sırasında “taraflı yayın yapmakla” eleştiriliyor. Kamu yayın kurumlarının Anayasaya göre seçim kampanyasını tarafsızlık ilkesine göre yansıtmakla yükümlü oldukları belirtilmekle birlikte, TRT’nin “Cumhur İttifakı ve Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediği” not ediliyor.

Kadın-erkek eşitliği Anayasa tarafından güvence altına alınmış olmasına rağmen kadınların siyasetteki temsiliyetinin düşük olduğuna dikkat çekilen raporda, milletvekili adaylarının sadece 4’te 1’inin kadın olduğu, Cumhurbaşkanı seçimine ise hiçbir kadın adayın katılmadığı not edilmekte.

Türkiye’deki Cumhurbaşkanı vemilletvekili genel seçimlerini TBMM’nin daveti üzerine 40 kişilik bir parlamenter heyetiyle yerinde gözlemleyen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) konuya ilişkin nihai raporu yayımlandı.

DW Türkçe’den Kayhan Karaca’nın aktardığına göre, AKPM’nin 19 Haziran Pazartesi günü Strasbourg’da düzenlenecek genel kurul oturumunda tartışılacak raporda, seçimlere yüksek katılım oranının “Türk demokrasisi açısından her türlü zorluğa rağmen şaşırtıcı bir direnç göstergesi” olduğu ve “Avrupa demokrasilerinin bundan esinlenebileceği” belirtildi. Raporda seçim kampanyası sürecinde siyasi partiler ve sivil toplumun çok sayıda gözlemciyi seferber etmesinin “dinamik bir demokratik toplumun” varlığına işaret ettiği, seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmüş olmasının da memnuniyet verici olduğu not edildi.

“Haksız avantaj”

AKPM bu gözlemlere rağmen, seçim kampanyası sırasında görevdeki Cumhurbaşkanı, bakanlar ve iktidar partisinin “haksız avantaj” ve “medyanın taraflı yayınları”ndan yararlandıkları görüşünde. Raporda bu duruma örnek olarak görevdeki Cumhurbaşkanının kamu kaynaklarıyla seçim kampanyası sırasında açılış, anahtar teslim ve temel atma törenlerine katılımı gösteriliyor.

Rapora göre, Türk Anayasa ve hukuksal çerçevesi temel hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla güvence altında olmasını sağlamıyor. Kimi muhalif parti ve siyasilerin “korkutulması, taciz edilmesi, baskıya uğraması veya mahkum edilmesinin bu parti ve siyasilerin kampanya ve siyasi faaliyet yürütmesini engelledi” gözlemine yer veriliyor. Toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yönelik kısıtlamalarla bazı siyasi sorumluların, muhalefet partilerinin, sivil toplumun ve bağımsız medyanın seçim kampanyası sürecine katılımının engellendiği kaydediliyor.

Yüksek Seçim Kurulu’na eleştiri

Son depremlerin yarattığı zorluklara rağmen teknik planda seçimlere iyi hazırlandığı not edilen Yüksek Seçim Kurulu (YSK) da “saydamsızlık ve iletişim noksanlığı” nedeniyle raporda eleştiriliyor. YSK’nın seçimler konusunda gerek idari gerekse hukuksal organ olduğu hatırlatılarak, “toplantılarının kamuya açık yapılmaması, kanuni zorunluluğa rağmen kararlarının açıklanmaması ve nihai seçim sonuçlarından önce seçim bürolarındaki geçici sonuçları yayınlamaması” gündeme getiriliyor. YSK’nın oy sayım işlemi sırasında yeterli resmi bilgi paylaşmamasının ve buna paralel olarak Anadolu ve ANKA ajanslarının çelişkili veriler yayınlamasının seçim sonuçları hakkında belirsizlik yarattığı hatırlatılıyor.

Seçimlerle ilgili yasal çerçevenin “önemli eksiklikler” içerdiği ve “demokratik seçim düzenlenmesi için sağlam hukuksal temel oluşturmadığı” görüşüne yer verilen raporda, yasal plandaki bu muğlaklığın seçim sürecinin kilit evreleri hakkında şüphe oluşturduğu, YSK mevzuatının bu şüphelerin ortadan kalkmasını sağlayamadığı belirtiliyor.

AKPM, YSK’nın saydam olmadığı ve gerçek anlamda iletişimde bulunmadığı bir ortamda, seçim bürolarında oyların yeniden sayımı ve seçimin iptali taleplerine verilecek yanıtlarla ilgili kapsamlı kurallar bulunmamasının, “özellikle sonuçların derlenmesi ve resmi sonuçların yayınlanması konusunda potansiyel manipülasyon ve seçim sürecini kötüye kullanma riski oluşturabileceği” düşüncesinde.

Medyaya eleştiri

Raporda Türk medyası da seçim kampanyası sırasında “taraflı yayın yapmakla” eleştiriliyor. Kamu yayın kurumlarının Anayasaya göre seçim kampanyasını tarafsızlık ilkesine göre yansıtmakla yükümlü oldukları belirtilmekle birlikte, TRT’nin “Cumhur İttifakı ve Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediği” not ediliyor. TRT kanallarındaki haberlerde “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aday Erdoğan arasında fark gözetilmediği”, Millet İttifakı hakkındaki haberlerin ise “genelde olumsuz” yansıtıldığı vurgulanıyor. Buna karşılık, Fox TV ve Halk TV gibi kanalların da “taraflı” haber yaptıkları, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında büyük ölçüde olumsuz haber yayınladıkları, Millet İttifakını ön plana çıkardıklarını belirtiyor.

Rapor bu çerçevede Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) medyanın seçim kampanyasını işleyişi üzerinde “yeterince etkin kontrol gerçekleştirmediğini”, mevzuat ihlallerine karşı hızlı önlem almadığını, TRT’ye karşı taraflı yayın temelinde yapılan şikayetleri incelemediğini savunuyor.

Kadın-erkek eşitliği Anayasa tarafından güvence altına alınmış olmasına rağmen kadınların siyasetteki temsiliyetinin düşük olduğuna dikkat çekilen raporda, milletvekili adaylarının sadece 4’te 1’inin kadın olduğu, Cumhurbaşkanı seçimine ise hiçbir kadın adayın katılmadığı not edilmekte. Kadınların seçim kampanyasındaki görünürlüğünün düşük olduğuna vurguda bulunulup, sadece birkaç siyasi partinin kadın-erkek eşitliğini ve cinsiyete dayalı şiddetle mücadeleyi kampanya mesajlarına dahil ettiğine dikkat çekiliyor.

AKPM, bundan sonraki seçimlerde yurtdışındaki kimi seçim bürolarına uluslararası gözlemci gönderilmesine izin verilmesini de istiyor.

AKPM raporu seçim gözlem heyetine başkanlık eden Alman sosyal demokrat parlamenter Frank Schwabe tarafından hazırlandı. AKPM 14 Mayıs seçimlerini 18 heyet halinde Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun, Gaziantep ve Diyarbakır’a gönderdiği parlamenterlerle; 28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanı seçimi ikinci turunu ise Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’a gönderdiği 10 heyetle yerinde gözlemlemişti.

AKPM heyetinin seçimlerin 14 Mayıs’taki ilk turu ertesinde AGİT heyetiyle beraber yayımladığı ön bulgular Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “seçim sürecinin dışına çıkan, bağımsız ve tarafsız gözlem ilkeleriyle bağdaşmayan siyasi içerikli ve itham edici ifadeler” olarak tanımlanmıştı.

Paylaşın

NATO Üyeliği: Fransa’dan Türkiye ve Macaristan’a “İsveç” Çağrısı

Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gelecek ay yapılacak NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) zirvesi öncesi Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması yönünde Batılı ülkelerden mesajlar gelmeye devam ediyor. 

Son olarak, Türkiye ve Macaristan’a çağrıda bulunan Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusunu onaylamanın zamanı geldiğini belirtti. Colonna, “Artık daha fazla bekleyemeyiz.” diye konuştu.

NATO’nun kurulma temelleri ve gerekçelerini hep birlikte yeniden hatırlamak gerektiğini ifade eden Catherine Colonna, İsveç’in üyeliğinin yalnızca Baltık bölgesinin değil, Ukrayna’daki savaş sürdüğü sürece bütün Avrupa’nın güvenlik ve istikrarını güçlendireceğini kaydetti.

Colonna, adım atmanın herkesin çıkarına olduğunu vurgulayarak “Tersine, bu katılımı geciktirmek, nedenini anlamadığımız bir zorluk yaratacaktır.” dedi.

Türkiye, Finlandiya, İsveç ve NATO heyetlerinin yer aldığı üçlü mutabakat kapsamında oluşturulan Daimi Ortak Mekanizma’nın dördüncü toplantısı Ankara’da yapılmıştı.

Toplantıya NATO heyeti başkanı olarak NATO Genel Sekreter Kabine Şefi Stian Jenssen, İsveç heyeti başkanı olarak İsveç Dışişleri Başkanlığı Devlet Sekreteri Büyükelçi Jan Knutsson ve Finalndiya heyeti başkanı olarak da Finlandiya Dışişleri Bakanlığı Daimi Devlet Sekreteri Jukka Salovara katılmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın Vilnius kentinde yapılacak NATO Liderler Zirvesi’nde çok farklı bir şey beklenmemesi gerektiği mesajı vermiş; “Her şeyden önce İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” demişti.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’i İstanbul’da ağırladığını hatırlatan Erdoğan, ”Kendisine söylediğimiz şey şu oldu; ‘Eğer bizim İsveç’in beklentilerine illa cevap vermemizi bekliyorsanız, her şeyden önce İsveç bu terör örgütünün yaptıklarını bir defa yok etmesi lazım’. Bunları Stoltenberg’e ifade ederken, tam o esnada maalesef yine İsveç’te teröristler caddelerde gösteri yapıyorlardı. Biz bu tablo içerisinde bu işe olumlu yaklaşamayız” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine henüz onay vermedi. Bir ülkenin NATO’ya katılabilmesi için oy birliği, yani mevcut 31 üye ülkenin tümünün onayı gerekiyor.

Ankara, Stockholm’den terör örgütlerine yönelik daha sert tutum takınmasını isterken, İsveç’te yeni terörle mücadele yasasının 1 Haziran’da yürürlüğe girmesiyle son dönemde bazı adımlar atıldığı görülüyor.

Örneğin, bu ay başında İsveç’te bir Türk hakkında, PKK için para toplamak ve silahlı suç işlemek şüphesiyle suç duyurusunda bulunulduğu basına yansıdı.

Türkiye, Finlandiya’nın NATO üyeliğine ise Mart ayında onay vermişti. ABD’den İsveç’in de bir an önce NATO üyesi olması gerektiğine dair son mesaj dün Beyaz Saray’dan geldi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean Pierre, İsveç’in Türkiye ile daha önce varılan mutabakat kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve 1 Haziran’da yeni terörle mücadele yasasının yürürlüğe girdiğini vurgulamıştı.

İsveç’in katılımının NATO’yu daha da güçlendireceğinin bir kez daha altını çizen Beyaz Saray Sözcüsü, “İsveç’in bir an önce NATO üyesi olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi ve bu konuda umutlu olduklarını söylemişti.

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean Pierre, Türkiye’yi İsveç’in NATO üyeliği başvurusunu onaylamaya teşvik ettiklerini ve bunu geciktirmeden yapması gerektiği konusunda net olduklarını ifade etmişti.

İsveç’in güçlü, kabiliyetli bir savunma ortağı olduğunu ve NATO’nun değerlerini paylaşan bir ortak olarak İttifak’ı güçlendirerek Avrupa’nın da güvenliğine katkıda bulunacağını belirten Beyaz Saray sözcüsü, “İsveç’in en yakın zamanda ve gecikmeden NATO üyesi olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda kamuoyu önünde açıkça konuşmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

Beyaz Saray sözcüsü, konunun Temmuz’daki NATO Zirvesi’ne kadar çözülmeme ihtimalinin olup olmadığının sorulması üzerine, “Çözüleceği konusunda hala umutluyuz. Bir takvim veremem. Ancak ne kadar erken o kadar iyi. Gecikme olmadan. Bu konuda açık konuşmaya devam edeceğiz. Türkiye’ye bunu iletmeyi sürdüreceğiz. Ancak paylaşacağım bir takvim yok” demişti.

Paylaşın

A Milli Futbol Takımı Kazanmasını Bildi

UEFA 2024 Avrupa Şampiyonası (EURO 2024) Elemeleri D Grubu üçüncü maçında A Milli Futbol Takımı ile Letonya, Skonto Stadı’nda karşı karşıya geldi. Karşılaşmadan A Milli Futbol Takımı 3-2 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / A Milli Futbol Takımı’na galibiyeti getiren golleri, 22. dakikada Abdülkerim Bardakcı, 61. dakikada Cengiz Ünder ve 90+5. dakikada İrfan Can Kahveci kaydetti. Letonya’nın golleri ise 51. dakikada Eduards Emsis ve 90+4. dakikada Kristers Tobers’ten geldi.

Letonya’dan Eduards Emsis, 82. dakikada gördüğü kırmızı kartla oyun dışında kaldı.

D Grubu’nun diğer maçında Ermenistan deplasmanda karşılaştığı Galler’i 4-2 mağlup etti. Hırvatistan ise üçüncü maç gününü bay geçti.

EURO 2024’e katılacak 20 takımın belli olacağı grup aşaması, 16-21 Kasım 2023’te oynanacak karşılaşmalarla sona erecek. 10 grupta ilk 2 sırayı alan takımlar EURO 2024’e katılma hakkı elde edecek.

Goller

22. dakikada ceza sahası sağ çaprazdan Hakan’ın kullandığı serbest vuruşta arka direkte Merih’in kale önüne indirdiği topu Abdülkerim kafayla ağlara gönderdi. 0-1

51. dakikada sağ kanattan hızlı gelişen atakta Gutkovskis’in altıpas içine yaptığı ortada Emsis yakın mesafeden topa kafayı vurdu, meşin yuvarlak kaleci Mert’in müdahalesine rağmen ağlara gitti: 1-1.

61. dakikada Orkun’un ara pasında sağ çaprazdan topla birlikte ceza sahasına giren Cengiz’in plase vuruşunda meşin yuvarlak filelerle buluştu. 1-2

90+4. dakikada savunmanın uzaklaştırmaya çalıştığı topla ceza sahası içinde buluşan Tobers’in şu ağlara gitti. 2-2

90+5. dakikada sağ kanattan Barış Alper’in sıfıra inerek yaptığı ortada kaleci Purins’in eliyle uzaklaştırmaya çalıştığı topu İrfan Can Kahveci kafayla filelere yolladı. 2-3

Stat: Skonto

Hakemler: Tamas Bognar, Balazs Buzas, Peter Kobor (Macaristan)

Letonya: Purins, Savalnieks, Oss, Balodis, Jurkovskis, Emsis, Tobers, Jaunzems (Dk. 80 Ikaunieks), Uldrikis (Dk. 86 Regza), Ciganiks (Dk. 76 Daskevics), Gutkovskis (Dk. 76 Krollis)

Türkiye: Mert Günok, Zeki Çelik (Dk. 71 Eren Elmalı), Abdülkerim Bardakçı, Merih Demiral, Ferdi Kadıoğlu (Dk. 89 Ozan Kabak), Orkun Kökçü (Dk. 78 Salih Özcan), Hakan Çalhanoğlu, Cengiz Ünder, Arda Güler (Dk. 71 Barış Alper Yılmaz), Kerem Aktürkoğlu (Dk. 89 İrfan Can Kahveci), Umut Nayir

Goller: Dk. 22 Abdülkerim Bardakcı, Dk. 62 Cengiz Ünder, Dk. 90+5 İrfan Can Kahveci (Türkiye), Dk. 51 Emsis, Dk. 90+4 Tobers (Letonya)

Kırmızı kart: Dk. 83 Emsis (Letonya)

Paylaşın

Türkiye’den NATO’nun Savunma Planına Veto

Brüksel’de iki gün süren NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Savunma Bakanları toplantısına Ukrayna’nın yanısıra İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye vetosu ve Türkiye’nin bölgesel savunma planlarına yaptığı itiraz damgasını vurdu. Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin itiraz gerekçesinin, “Kıbrıs ile ilgili ifadeler” olduğunu söyledi.

İttifak çok uzun süre, Afganistan ve Irak’taki daha küçük çaplı savaşlar ile Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası Rusya’nın NATO için varoluşsal bir tehdit oluşturmaması nedeniyle böylesine kapsamlı savunma planlarına ihtiyaç duymamıştı.

İttifakın gündemindeki “bölgesel planlar” adı verilen binlerce sayfalık gizli askeri planlar, NATO’nun, Rusya’nın olası bir saldırısına nasıl yanıt vereceğine dair detayları içeriyor. Üst düzey bir Amerikalı yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada, “Bölgesel planlar bugün resmen onaylanmasa da, biz bu planların NATO’nun Vilnius Zirvesi’nde hazır olacağını düşünüyoruz” dedi.

NATO’nun Vilnius’te yapılacak liderler zirvesine hazırlık amacıyla biraraya gelen NATO Savunma Bakanları’nın Brüksel’de iki gün süren toplantısı sona erdi. Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantileri, Ukrayna’ya silah yardımı ve müttefiklerin boşalan silah stoklarını tedarik edecek üretim önlemlerinin yanısıra, Türkiye’nin İsveç’in İttifak’a katılmasını engelleyen vetosu ve bölgesel planlara yaptığı itiraz da toplantının önemli gelişmeleri arasında yer aldı.

Toplantıda Türkiye’yi yeni göreve gelen Savunma Bakanı Yaşar Güler temsil etti. Bakan Güler, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve ABD Savunma Bakanı Llyod Austin’in yanısıra, Fransız, İngiliz ve Yunan mevkidaşlarıyla da ikili görüşmeler düzenledi.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’ın aktardığına göre, savunma bakanları toplantıda, NATO’nun tamamına yakınının İsveç’in İttifak’a girişine onay verdiğini, mümkün olan en hızlı şekilde katılımının sağlanması gerektiğini dile getirdi. Savunma Bakanı Yaşar Güler de, toplantıda konuya ilişkin Türkiye’nin “çekincelerini” aktardı.

Genel Sekreter Jens Stoltenberg, basın toplantısında, “Geçen yıl Daimi Ortak Mekanizma’yı kurduk. Ankara’da önemli bir toplantı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birkaç hafta önce İsveç konusunu görüştüm. Ankara’daki 4’lü toplantı bütün sorunları çözmedi ama ilerleme oldu. Bugünkü toplantıda hemen bütün üyeler İsveç’in NATO’ya katılımı konusunda olumlu görüş belirtti. Türkiyeli temsilciler de İsveç’in taahhütlerini yerine getirme konusunda önemli aşama kaydettiğini dile getirdi” dedi.

Stoltenberg, İsveç’in bugün NATO’ya başvurduğu günden daha iyi bir konumda olduğuna vurgu yaparak, “İsveç’i tüm askeri ve sivil yapılarımıza davet ediyoruz. Elbette İsveç’e bir saldırı olursa NATO’nun yanıt vermemesi sözkonusu olamaz. Ben hala, İsveç’in bir an evvel katılması için çalışmaya yoğun şekilde devam edeceğim” dedi.

Austin’den Türkiye’ye İsveç çağrısı

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin de, “Türkiye’yi İsveç’in NATO’ya girmesine izin vermeye” çağırdı. Yeni göreve gelen Türk mevkidaşı ile Brüksel’de kısa bir görüşme yapan Austin, “Bugünkü buluşmamız, kendisiyle tanışma amaçlıydı, savunma bakanı olarak atanmasını tebrik etmek için biraraya geldik. Elbette, onu İsveç’in katılım sürecini ilerletme ve onaylamaya teşvik etmek için her fırsatı değerlendiriyorum. Ama bu çok kısa bir toplantı ve bundan rapor edecek bir şey yok” dedi.

NATO kulislerinde, Ankara’dan gelen olumsuz sinyallere rağmen, Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesinden önce “bir çözüm bulma olasılığının” hala bulunduğu belirtiliyor.

Savunma planlarına da Türkiye vetosu

NATO Savunma Bakanları toplantısı sırasında Türkiye’nin, bir başka konuya, “bölgesel savunma planlarına” da itiraz ettiği bilgisi geldi. İttifak’ın Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ilk kez hazırladığı geniş kapsamlı bölgesel savunma planları, Vilnius Zirvesi’nde liderlerin masasına gelecek en önemli konu başlıklarından birisi olacak.

Ancak diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Türkiye bu bölgesel planlarda “Kıbrıs’a ilişkin coğrafi konumlarla ilgili kullanılan bazı ifadelere” karşı çıktı. Türkiye’nin de içinde olduğu bazı ülkeler tarafından da dile getirilen çekinceler nedeniyle, bölgesel planlar, Savunma Bakanları toplantısında resmen onaylanmadı. Karar liderler zirvesinde alınacak.

Reuters’ın haberine göre, Türkiye’nin NATO’daki diplomatik misyonu, gizli bir NATO belgesi üzerinde yorum yapmanın yanlış olduğunu belirterek, “müttefikler arasındaki olağan istişare ve değerlendirme sürecinin devam ettiğini” söyledi.

Basın toplantısında konuya ilişkin bir soruyu yanıtlayan Genel Sekreter Stoltenberg, “Bölgesel planlar Vilnius zirvesinin en önemli konularından birisi olacak. Bunları gözden geçirdik. Bu planlar bizim askeri kumandanlığımız ve onların ekipleri tarafından hazırlandı. Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez böyle planlar hazırlanıyor.

NATO’nun daha çok korunması beklenen özel bölgelerle, özel misyonlarla bağlantılı, özel güçlerin yerleştirilmesiyle ilgili planlar. Daha çok güç, daha çok kaynak içeren planlar. Dolayısıyla özel tartışmalar oluyor. Elbette bütün konular üzerinde tartışıyoruz. Elbette her konuda uzlaşma noktasında değiliz. Ancak son karar zirvede verilecek” dedi.

Paylaşın

Türkiye’de Ele Geçirilen Eroin Miktarı 22 Tonu Aştı

2021’de Avrupa Birliği (AB) üyelerinde ele geçirilen eroin miktarının 9 ton 500 kilogramla iki katından fazla artış gösterdiği, Türkiye’de ise 22 ton 20 kilogramla rekor bir miktarı bulduğu duyuruldu.

2021’de 27 AB ülkesinde yasa dışı uyuşturucu kullanımında aşırı doza bağlı toplam 6 bin 166 ölüm vakası kayıtlara geçerken, bu oranın 2020’ye göre günlük yaklaşık yüzde 17’lik artışa denk geldiği açıklandı.

Avrupa Uyuşturucu ve Bağımlılık Gözlem Merkezi (EMCDDA) tarafından yayımlanan 2023 tarihli uyuşturucu raporu, alarm verici veriler ortaya koydu.

DW Türkçe’nin aktardığına göre, Avrupa’da eroin sorununun giderek büyüdüğüne dikkat çekilen raporda, 2021’de Avrupa Birliği (AB) üyelerinde ele geçirilen eroin miktarının 9 ton 500 kilogramla iki katından fazla artış gösterdiği, Türkiye’de ise 22 ton 20 kilogramla rekor bir miktarı bulduğu belirtildi.

En fazla ölüm Almanya’da

Lizbon merkezli kurumun raporuna göre, yasa dışı uyuşturucu madde kullanımı Avrupa’da en fazla Almanya’da can aldı. 2021 verilerine göre, ülkede uyuşturucu nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı bin 826’ya çıktı.

Bu rakamın 2020’ye göre 245 daha fazla ölüm anlamına geldiği belirtildi. Almanya’yı 774 ölümle İspanya takip ederken, üçüncü sırada 450 kişinin hayatını kaybettiği İsveç, dördüncü sırada da 417 uyuşturucu kaynaklı ölümün yaşandığı Fransa yer aldı.

Raporda metodolojik farklılıkların aşırı doza ilişkin verilerde ülkeler arası kıyaslamalarda dikkate alınması gerektiği notu düşüldü.

Rapora göre, 2021’de 27 AB ülkesinde yasa dışı uyuşturucu kullanımında aşırı doza bağlı toplam 6 bin 166 ölüm vakası kayıtlara geçti. Bu oranın 2020’ye göre günlük yaklaşık yüzde 17’lik artışa denk geldiğine dikkat çekildi.

Paylaşın

A Milli Kadın Voleybol Takımı, Polonya’ya 3-0 Mağlup Oldu

Uluslararası Voleybol Federasyonu (FIVB) Voleybol Milletler Ligi’nin ikinci haftasında A Milli Kadın Voleybol Takımı ile Polonya, Hong Kong Coliseum’da karşı karşıya geldi.

Haber Merkezi / A Milli Kadın Voleybol Takımı, Polonya’ya setlerde 3-0 mağlup oldu. A Milli Kadın Voleybol Takımı, Milletler Ligi’ndeki yedinci maçında yarın saat 08.30’da Kanada ile karşılaşacak.

A Milli Kadın Voleybol Takımı, bu sonuç ile 4 galibiyet ve 2 mağlubiyete ulaşırken, Polonya ise 6. galibiyetini elde etti.

16 takımın mücadele ettiği Milletler Ligi’nde üç hafta sonunda puan cetvelinde ilk 8 sırada yer alan takımlar, finalde mücadele etme hakkı kazanacak. Finaller ise 12-16 Temmuz’da ABD’nin ev sahipliğinde Arlington şehrinde düzenlenecek.

Salon: Hong Kong Coliseum

Hakmeler:  Igor Porvaznik (Slovakya), Carla Hoorweg (Avustralya)

Polonya: Jurczyk, Wenerski, Rozanski, Korneluk, Stysiak, Lukasik, Stenzel (L) (Fedusio, Galkowska, Nowicka)

Türkiye: Ebrar, Zehra, Vargas, Hande, Eda, Cansu, Ayça (L) (Elif, Saliha, İlkin, Aslı)

Setler: 25-22, 25-20, 30-28

Süre: 1 saat 29 dakika

Paylaşın