Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 34 Bin 535’e Yükseldi

Filistin – İsrail savaşının 206. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 47 artarak 34 bin 535’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 61 artarak 77 bin 704’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Gazze’deki insani kriz, günlük yardımların artmasına ve İsrail’in insani yardım sevkiyatı için kuzey geçişini ve Aşdod Limanı’nı kullanmaya başlamasına rağmen vehametini koruyor. ABD denizden bir insani yardım koridoru oluşturmak için ortaklarıyla işbirliği yapıyor; ancak Gazze nüfusunun tamamı açlık ve yetersiz beslenme riskiyle karşı karşıya olduğu için bu çabalar yetersiz kalıyor.

Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Pazartesi günü Riyad’da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu özel toplantısı marjında yaptığı açıklamada, birçok Avrupa Birliği üyesi ülkenin Mayıs ayı sonuna kadar Filistin devletini tanımasının beklendiğini söyledi.

27 AB üyesi ülkeden aralarında İsveç, Bulgaristan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Romanya’nın da bulunduğu dokuz ülke halihazırda Filistin devletini tanıyor. İspanya, İrlanda, Malta ve Slovenya da 22 Mart’ta yaptıkları açıklamada, Filistin devletini tanımaya hazır olduklarını ilan etmişti.

Ancak AB’nin resmi pozisyonu, bölge için uluslararası kabul görmüş barış planı çerçevesinde, “iki devletli çözüm”ün bir parçası olarak kurulması halinde Filistin’in devlet olarak tanınması yönünde.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel de, 12 Nisan’da yaptığı açıklamada Filistin devletini tanımaya istekli Avrupa Birliği ülkelerinin, birlikte hareket ederek bölgede barışın sağlanması için önemli bir süreci tetiklemeleri çağrısı yapmıştı. Michel, İspanya, İrlanda, Slovenya ve Malta’nın ortak tutumuna atıfla, AB üyesi olmayan benzer tutuma sahip ülkeleri de bu girişime katılmaya davet etmişti.

ABD: İsrail, Hamas’a “olağanüstü cömert” bir teklifte bulundu

Savaşının başladığı ekim ayından bu yana yedinci Orta Doğu gezisini gerçekleştiren Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, iki taraf arasında bir ateşkes imzalanması konusunda İsrail’in Hamas’a “olağanüstü cömert” bir teklifte bulunduğunu ve Hamas’ın bunu kabul etmesini umduğunu söyledi.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da konuşan Amerikan Dışişleri Bakanı, “Hamas’ın önünde İsrail’in olağanüstü cömert bir teklifi var ve şu anda Gazze halkı ile ateşkes arasında duran tek şey Hamas’tır” dedi. Dünya Ekonomik Forumu toplantısındaki konuşmasında Hamas’ın “hızlı şekilde karar vermek zorunda” olduğunun da altını çizen Blinken, “Doğru kararı vereceklerini ve dinamikte köklü bir değişiklik yapabileceğimizi umuyorum.” dedi.

İsrail’in kuşatması altındaki Gazze Şeridi’ne insani yardım akışını arttırmak için daha fazlasını yapması gerektiğini ve bu ziyaretinde İsrailli liderlere bu konuda baskı yapılacağını ifade eden Bakan Blinken, Gazze’deki insani felaketi hafifletmenin “en iyi yolunun” Hamas’ın elindeki rehineleri serbest bırakacak bir ateşkes anlaşmasının imzalanması olduğunu sözlerine ekledi.

Anlaşma olmasa bile Gazze’deki koşulların iyileştirilmesinin kritik olduğunu da kaydeden Dışişleri Bakanı, “Gazze’deki sivillerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli adımları atmak için ateşkesi de beklemiyoruz” dedi.

“Son birkaç hafta içinde yeni geçiş kapılarının açılması, Gazze’ye ve Gazze içinde yardım ulaştırma hacminin artması ve önümüzdeki haftalarda açılacak olan ABD deniz koridorunun inşası gibi kaydedilen ilerlemelerin yeterli olmadığını söyleyen ABD diplomasi lider, “Hâlâ Gazze’ye ve çevresine daha fazla yardım ulaştırmamız gerekiyor.” dedi.

Blinken sözlerine şöyle devam etti: “İnsani yardım çalışanları arasındaki uyumsuzluğu gidermemiz gerekiyor. Daha fazla verimlilik ve daha fazla güvenlik sağlamalıyız ve çatışmasızlık da bunun merkezinde yer alıyor. Son olarak da sadece girdilere değil, etkiye odaklandığımızdan emin olmalıyız.”

Hamas müzakerecilerinin Pazartesi günü Kahire’de Katarlı ve Mısırlı arabulucularla biraraya gelerek İsrail’in haftasonunda sunduğu aşamalı ateşkes önerisine yanıt vermeleri bekleniyordu.

Reuters haber ajansına görüşmeler hakkında bilgi veren bir kaynak, İsrail’in önerisinin İsrail’de tutuklu bulunan Filistinliler’in bırakılması karşılığında Gazze’de halen tutulduğuna inanılan yaklaşık 130 rehineden 40 kadarının serbest kalmasını içerdiğini söyledi.

Ateşkesin ikinci aşaması, Hamas’ın kalıcı ateşkes talebine İsrail’in uzlaşmacı yanıtı olan “sürekli sükûnet dönemini” kapsıyor.

Pazar günü Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby ABC’de yayınlanan “This Week” programındaki açıklamalarında, ABD’nin Gazze’de İsrail ve Hamas militanları arasında yaklaşık yedi aydır devam eden savaşta altı haftalık bir ateşkes için baskı yapmaya devam ettiğini söyledi.

Ateşkes görüşmeleri aylardır devam ediyor ve bir anlaşmanın yakın olabileceğine dair bazı sinyallere rağmen Kirby görüşmelerde yeni bir ilerleme olduğuna dair bir işaret vermedi.

Kirby, İsrail’in Amerikalı yetkililere, ABD’nin bir saldırının Refah’a sığınan 1 milyondan fazla Filistinli’nin hayatını tehlikeye atacağı yönündeki endişelerini tam olarak dinlemeden, Gazze’nin güneyindeki Refah kentine kara birlikleri göndermeyeceğine dair güvence verdiğini söyledi.

Kirby, Gazze kıyı şeridinde inşa edilmekte olan iskelenin iki ya da üç hafta içinde tamamlanabileceğini, böylece kıtlık çeken Filistinlilere daha fazla insani yardım ulaştırılabileceğini söyledi.

Normalleşme karşılığında Arap devletleri İsrail’in 1967 savaşında ele geçirdiği topraklar üzerinde Filistin devletine giden yolu kabul etmesi için baskı yapıyor. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, iki devletli çözümü ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi yeniden kontrol etmesini reddetti ki, bu talepler uluslararası toplum tarafından geniş çapta destekleniyor.

Suudiler ise ön koşul olarak İsrail’in iki devletli çözüme bağlı kalmasını talep ediyor. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah da Pazartesi günü yaptığı açıklamada Washington ile Riyad arasında normalleşme konusunda bir anlaşmanın “çok çok yakın” olduğunu söyledi.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir