Orhan Koloğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1929 yılında Konya’nın Kadınhanı İlçesi’nde dünyaya gelen Orhan Koloğlu 17 Nisan 2020 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Orhan Koloğlu’nun tam adı Orhan Eşref Koloğlu’dur.

Konya’da ilkokulu bitirdi. Galatasaray Lisesinden 1947’de mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Yüksek Gazetecilik Enstitüsünde öğrenim gördü ve 1964’te bitirdi. 1969’da Strasbourg Üniversitesinde “Fransız Basınında Türk 1470-1815” konulu teziyle doktorasını verdi. 1947’de gazetecilik mesleğine başladı. Birçok farklı gazetede muhabir, yazar ve yazı işleri müdürü olarak görev aldı.

1964 yılından itibaren Roma, Karaçi, Paris, Londra ve Beyrut kentlerinde basın temsilciliği yaptı. Almanya’da Milliyet’in basımını gerçekleştirdi. CHP Dışişler Danışmanı olarak çalıştı. 1974 ile 1978-1979 yılları arasında Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde yetkili isim oldu. Bülent Ecevit’in döneminde genel müdürlük yaptı. 1978’den itibaren bazı üniversitelerin tarih ve iletişim fakültelerinde dersler verdi. Ayrıca Libya Al Fateh Üniversitesine doçent oldu.

Tarih ve sosyal bilimler alanı başta olmak üzere 90 kitap yayınladı. Koloğlu daha çok Osmanlı Ortadoğu’su üzerine çalıştı. Türk matbuat tarihi de araştırma konuları arasındaydı. Tarih ve Toplum ile Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi gibi yayınlarda makaleler neşretti. Tarih Vakfı’nın kurucu mütevellileri arasındaydı.

Koloğlu 1998’de daha verimli çalışabilmek için Darıca Huzurevi’nde yaşamaya başladı ve burada araştırmalarına devam ederek kitap yayınlamaya devam etti.

1987’de Gazeteciler Cemiyeti’nin açtığı “Basın Üzerine Araştırma” adlı programda “Basımevi ve Basının Gecikme Sebepleri ve Sonuçları” adlı çalışması ile 40. yıl ödüllerinde kazanan oldu. 1992’de İttihatçılar ve Masonlar adlı eseri ile Afet İnan Tarih Araştırmaları Ödülü, 1995’te Türk Çağdaşlaşması eseri ile sosyal bilimler dalında Sedat Simavi Ödülü ve 2000’de Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü aldı. Aynı zamanda Yunus Nadi Ödülü kazandı.

Paylaşın

Leyla Berkes Onat Kimdir? Hayatı, Eserleri

30 Eylül 1942 yılında İzmir’de dünyaya gelen Leyla Berkes Onat, TED Ankara Koleji’nden 1961’de tamamladı. 1965’te Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu.

Mezun olmasının ardından 1965-1968 arasında TÜBİTAK’ta sekreter ve aynı zamanda çevirmen olarak görev aldı. Kendi çabasıyla resim sanatına yönelen sanatçı, New York Art Students League’de ve Paris Ecole De Louvre ve Academie Julien’de misafir öğrenci olarak resim ve sanat tarihi eğitimini aldı. 1978’de ilk kişisel sergisini açtı.

1981-1982’de Ankara Sanatevi’nde resim öğretmenliği yaptı. 1982-1985 arasında Ankara Sanat Galerisinde resim öğretmenliğini yaparken diğer yandan galerinin yöneticiliğini üstlendi. Bununla birlikte Özkaynak Yayınlarının kurucu üyeliğini yapan sanatçı, 1986’dan itibaren serbest ressam olarak çalışmalarını sürdürdü.

Şiirleri ile yazıları 1964-1970 arasında Varlık, 1982’de Sanat Çevresi ve Türkiye Yazıları, 1983’te Somut, 1986-1987 yılları arasında Abece ve 1994’ten sonra bir yıl süreyle Sanat dergisinde yer aldı. 1962’den 1996’ya kadar TRT Radyosu için oyunlar yazıp çevirdi.

1991 yılında Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı Çocuk Oyunları Mansiyon Ödülünü, 1992 yılında Kültür Bakanlığı Sinopsis Ödülünü, 1993 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi “Ankara’yı Seviyorum” konulu Senaryo Yarışması Ödülünü, 1995 yılında Kültür Bakanlığı Film Öyküsü Ödülünü, 1996 yılında ise TOBAV’ın düzenlediği yarışmada “Gerçekle Oyun” adlı sahne oyunu, beğeni toplayarak TOBAV Tiyatro Ödülüne layık görüldü. Buna ek olarak Radyo Oyunları Uyuyan De ve Yüzyıllık Öykü adlarına sahip eserleri de ödüllü yapıtları arasındadır.

Onat, şu an Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği üyesi ve Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği yönetim kurulu üyesidir.

Onat’ın ilk romanı Sorumlu Bulutlar 1992’de yayınlandı. Kitapta toplumsal ve sanatsal sorumluluklarını üstlenen sanatçı bir kadın ve onun çevresindeki insanların hayata bakış açıları tasvir edilmiş; sanatçı ile onun dışındakilerin dünya algıları ve bu algıların çatışması aktarılmıştır. Yazarın 2005’te yayınlanan son romanı Elma Dağı’na Kar Yağmış’ta ise kişilikleri açısından aralarında uçurumlar bulunan iki insanın, Prof. Nedim ve Eda, birbirlerini etkilemelerinin ardından hayatlarına yön verişleri yansıtılmıştır.

Onat’ın kendi hazırladığı kitapların dışında birçok çeviri çalışması da mevcuttur. 1986’da Kenneth Grahame’nin çocuklar için hazırladığı hikâye türündeki eserini Söğüt Ağaçlarındaki Rüzgâr adıyla çevirdi. Kadın, Cinsellik, Bağımlılık adlı çeviri yapıtı 1993’te basıldı. 1996’da İnsanlık Tarihine Yön Verenler adı altında Bilime Yön Verenler adıyla yedi biyografi serisinin Türkçeye çeviri çalışmasını yaptı.

Leyla Berkes Onat’ın eserleri: Söğüt Ağaçlarındaki Rüzgar (1986 Çeviri), Mitolojik Öyküler (1987 Derleme), İnsanlık Tarihine Yön Verenler-Bob Geldof (1987 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler-Albert Schweitzer (1988 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler- Lech Walesa (1989 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler-Martin Luther King (1989 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler-Maria Montessori (1990 Çeviri),

İnsanlık Tarihine Yön Verenler- Mihail Gorbaçov (1990 Çeviri), Sorumlu Bulutlar (1992 Roman), Bilime Yön Verenler –Margaret Mead (1992 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler-Eleanor Roosevelt (1992 Çeviri), Kadın, Cinsellik, Bağımlılık (1993 Çeviri), Bilime Yön Verenler – Louis Pasteur (1996 Çeviri), Bilime Yön Verenler – Galileo Galilei (1996 Çeviri), Bilime Yön Verenler – Thomas A. Edison (1996 Çeviri),

Bilime Yön Verenler – Johann Gutenberg (1996 Çeviri), Bilime Yön Verenler – James Watt (1996 Çeviri), Bilime Yön Verenler – Guglielmo Marconi (1996 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler-Abraham Lincolon 1996 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler- Teresa Ana (1996 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler-Nelson Mandela (1996 Çeviri), İnsanlık Tarihine Yön Verenler- Marie Curie (1996 Çeviri), Elma Dağı’na Kar Yağmış (2005 Roman).

Paylaşın

M. Fahri Oğuz Kimdir? Hayatı, Eserleri

1929 yılında Antalya’nın Gazipaşa İlçesi’nde dünyaya gelen M. Fahri Oğuz, 1979 yılında hayatını kaybetti. İlkokulu Gazipaşa’da, ortaokulu Antalya’da okudu ve Edirne İlköğretmen Okulu’nu bitirdi.

Hakkâri’de çalıştıktan sonra, Gazipaşa’ya tayin edilen M. Fahri Oğuz, şiirle girdiği sanat hayatına 1947 hikâleriyle devam etti.

Hikâyelerinde içli, duygulu ve gösterişsiz bir üslup sahibi olan yazar, halkın konuştuğu Türkçeyi kullandı. 1966 yılında “Yaşayan Ölüler” adlı hikâyesiyle, hikâye dalında ikincilik ödülünü kazandı.

M. Fahri Oğuz’un eserleri: Denize Düşen Taşlar (Hikaye 1972).

M. Fahri Oğuz’un ödülleri: 1967 Tercüman Gazetesi Hikâye dalı ikincilik ödülü.

Paylaşın

M. Necati Özsu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1922 yılında İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Ulamış köyünde dünyaya gelen M. Necati Özsu, 23 Eylül 1999 yılında hayatını kaybetti. İlkokulu doğduğu köyde okudu.

Kızılçullu Köy Öğretmen Okulu’ndaki öğrenimini yarım bıraktı. Köyünde çiftçilik ile uğraşarak hayatını sürdürdü. Üç çocuk babası. Yaptığı yağlı boya tablolar ölümünden sonra Seferihisar’da sergilendi.

Kendi olanaklarıyla Nasır adlı sanat dergisini 37 sayı çıkardı. Daha sonra çevre köylerdeki aydınlarla 6 sayı süren Saban adlı dergiyi çıkardı. Yazıları ve öyküleri Varlık, Hisar ve Çağrı dergilerinde yayımlandı. Tükenen Karanlıklar adlı öykü kitabı Kültür Bakanlığı tarafından 5000 adet basıldı.

M. Necati Özsu’nun eserleri: Bu Diyar (1955), Ana Katilleri (1958), Diken (1964), Doğa Özlemi (Şiirler, İzmir – 1995), Tükenen Karanlıklar (1998).

Paylaşın

M. Recai Özgün Kimdir? Hayatı, Eserleri

1924 yılında Ordu’nun Ünye ilçesinde dünyaya gelen M. Recai Özgün, 11 Temmuz 2004 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Eğitimini sırasıyla Arhavi İlkokulu, Hopa Ortaokulu, Trabzon Lisesi ve Ankara Hukuk Fakültesi’nde tamamladı.

27 yıl boyunca memurluk yapan Recai Özgün, eş zamanlı olarak yazarlık yaptı. 1946-1947 yıllarında çeşitli dergilerde yazdığı ilk şiirlerini yayımladı. 1953-1955 yılları arasında Ankara merkezli Hazine dergisinde mesleki yazıları, şiirleri ve eleştirileri yayımlandı.

1967’de Adana’da Anahtar isimli memur dergisini kurdu ve yazarlığına bu dergide devam etti. Kurucularından olduğu SİMA Doğu Karadenizliler Hizmet Vakfı’nın yayın organı olan Sima’nın kültür danışmanlığını yaptı. 1990’lı yıllarda Lazlar üzerine birçok yazı yazdı. Ayrıca Mjora ve Kafkasya Yazıları dergilerinin danışma kurullarında çalıştı.

M. Recai Özgün’nün eserleri: Kaza’nın Kahvesi (Şiir 1978), Atmaca (Roman 1994), Lazlar (Araştırma/inceleme 1996), Lazlarda Çocuk Oyunları (1997), Kurtuluşumuzun Öyküsü (1998), Lazca ile Mücadele Kolu Başkanlığından Laz Kültürü’nün Araştırılmasına Uzanan Bir Yol (2000), Laz Muhammed (Roman 2004).

Paylaşın

Nihan Kaya Kimdir? Hayatı, Eserleri

1 Ağustos 1979 yılında dünyaya gelen Nihan Kaya, 1990 yılında İzmit Ulugazi İlkokulunu, 1997 yılında Kocaeli Oruç Reis Anadolu Lisesini bitirdi. 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu.

İngiltere’de Essex Üniversitesinde psikanaliz alanında yüksek lisans yaptı (2005). King’s College London’da doktora eğitimi aldı. 2005’ten bu yana, edebiyat ve psikoloji alanlarında Avrupa ve Amerika’da Carl Gustos Jung ve sanatsal yaratıcılık üzerine tebliğler sundu.

Edebiyat dünyasında öyküleriyle tanınmıştır. İlk öyküsü 2000 yılında “Yedi Kontörlük Hayat” adıyla Dergâh dergisinde yayınlanmıştır. Daha sonra öyküleri Hece, Dergâh ve Kökler adlı dergilerde yayımlanmaya devam etmiştir. Bu öykülerinde Kaya, “kırılgan, duyarlı kişilerin yaşadıkları toplumla uzlaşma çabalarını, hayal kırıklarını ve önemsiz gibi görünen küçük olaylardaki yıkımlarını” konu edinmiştir. Psikolojik duyarlılıkların merkezde olduğu bu öykülerde, bireyin dış dünyasından çok iç dünyasına yönelmiştir.

İlk kitabı, “öykülerindeki psikolojik yüklemi bir romanın geniş panoramasında anlattığı” Gizli Özne (2003)’dir. Bu eserin çatısını, iç içe geçen Revna ve Bihter adlı iki genç kadının öyküsü oluşturur. Yazarın ikinci kitabı, “insanı psikolojik, nostaljik ve trajik boyutlarıyla” ele aldığı Çatı Katı (2004)’dır. On bir öyküden oluşan bu kitap, 2004 yılında Türkiye Yazarlar Birliğinin öykü ödülüne lâyık görülmüştür.

Nihan Kaya, 2006’da ikinci romanı olan Buğu’yu yayımlamıştır. Postmodern anlatım tekniklerinin kullanıldığı bu eser, Yahudi asıllı bir gençle Filistinli bir kızın hikâyesidir. Buğu’dan iki yıl sonra basılan Disparöni (2008) adlı romanı, “hep düşünen bir kadınla hep hareket eden bir adamın, hem birbirleriyle hem de hayatla kurdukları” ilişkiyi konu edinir.

2012’de yayımlanan Ama Sizden Değilim adlı eseri ikinci öykü kitabıdır. Bu eser, aynı zaman diliminde yaşayıp yolları kesişen ancak “biz” olamayan insanları anlatır. Yazarın şimdilik son kitabı olan Kar ve İnci (2016) ise siyah beyaz sahneler arasında gidip gelen, iç içe geçmiş hikâyelerle beslenen, psikolojik derinliği olan bir romandır.

Nihan Kaya’nın öykü ve roman türündeki edebî eserleri dışında, psikanalitik kuramın edebiyatla ilişkisini konu alan Fildişi Kuyu (2011) ve doktora tezine dayanan Yazma Esareti (2013) adlı inceleme eserleri de vardır.

Nihan Kaya’nın eserleri: İnceleme – Araştırma ve Kuram Kitapları: İyi Toplum Yoktur: Günlük Hayatta Toplumun Bireyi İstismar Biçimleri (2019), İyi Aile Yoktur (2018), Yazma Cesareti: Acının Yaratıcılığa Dönüşümü (2013), Fildişi Kuyu: Psikanalitik Edebiyat Eleştirisi ve Kadın (2011), Compelled to Create: The Courage to Go Beyond. (Dreaming the Myth Onwards: Revisioning Jungian Therapy and Thought içinde. Editör: Lucy Huskinson)  2008).

Roman ve Öykü Kitapları: Kırgınlık (2017), Kar ve İnci (2016), Ama Sizden Değilim (2012), Disparöni (2008), Buğu (2006), Çatı Katı (2004), Gizli Özne (2003).

Paylaşın

Kemal Ahmet Kimdir? Hayatı, Eserleri

1904 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Kemal Ahmet, Ekim 1934 yılında Cerrahpaşa Hastanesi’nde hayatını kaybetti. “Kara Kemal” unvanıyla bilinen Kemal Ahmet, yazı ve eserlerinde “S. O. P.” ve “Çulsuz Adam” müstearlarını da kullandı.

Babası Aksaray Koska Medresesi Müderrisi Ahmet Rıdvan Efendi’dir. Çok küçük yaşta annesini kaybeden Kemal Ahmet’i babası büyüttü. İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’da tamamladı. Ticaret Mekteb-i Alisi’ne kaydolan Kemal Ahmet, şefkatine rağmen hiçbir kusuruna göz yummayan babasının hareketlerini hazmedemeyerek evi terk etti. Gazetelerde çalıştı, bazı yazıları dolayısıyla hapis yattı. Bir süre hiçbir yerde iş bulamadı, maddi sıkıntılar yaşadı.

Mahmut Yesari, Kemal Ahmet’in portresini şu cümlelerle çizer: “Kemal Ahmet, mağrur insandı. Hayatın en sert, en acı darbelerine bile baş eğmiyordu. Kemal Ahmet okumuş ve okuduğunu da hazmetmiş bir çocuktu. Nazikti, terbiyeliydi, herkese güler yüz gösteriyor, fakat kabil olabildiği kadar insanlardan kaçıyordu. Derbeder değildi, lakin ağır hayat şartları onu derbeder yaşamaya mecbur ediyordu.”

Behçet Necatigil ise Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü adlı eserinde onu “Kemal Ahmet emeği değerlendirmeyen gazete dişlilerine yağ olmayıp kum olduğu için, otuz yaşında yoksulluktan ve veremden ölmüş, yetenekli bir edebiyatçı idi” biçiminde değerlendirir. Kemal Ahmet, kaleme aldığı tek edebî eseri olan Sokak’ta Harp Var’da (1932), 1930’lu yıllarda yaşanan ekonomik buhranın İstanbul sokaklarındaki yoksul insanların hayatlarını etkileyişini işledi.

Ölümünden sonra Naci Sadullah, çıkarmakta olduğu Yarımay dergisinde “Kemal Ahmet” ile ilgili özel bir bölüm hazırladı. Yazarın dramatik yaşamı, basılmış tek kitabı olan Sokakta Harp Var’ın Hüseyin Avni Şanda tarafından hazırlanmış olan ikinci baskısında (1970) yer aldı.

Kemal Ahmet’in eserleri: Sokakta Harp Var (1932 Roman)

Paylaşın

Kemal Ateş Kimdir? Hayatı, Eserleri

1947 yılında Kırşehir’in Kaman İlçesi, Savcılı Ebeyit Köyü’nde dünyaya gelen Kemal Ateş’in tam adı Kemal Kamanlı Ateş’tir. 1966 yılında Ankara Atatürk Lisesinden,1970 yılında ise A.Ü. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu.

Öğrencilik yıllarında güreş ve judo sporuyla ilgilendi. 1970-72 yılları arasında öğretmenlik yaptı. Bu süreç esnasında “Türk Romanında Yöre Dili” adlı yüksek lisans tezini yazdı. Tezin ardından A.Ü. DTCF’ye Türkçe Kompozisyon okutmanı olarak atandı. Doktora tezi Gülten Dayıoğlu’nun romanları üzerinedir. Kemal Ateş, aynı fakültedeTürk Dili Bölümü başkanlığı görevinde bulundu. Sanat Kurumu ve Edebiyatçılar Derneği üyesidir. Evli ve bir çocuk babasıdır. Hala Aydınlık gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.

İlk yazıları Vatan ve Barış adlı süreli yayınlarda; daha sonraki yazıları ise Varlık, Hürriyet, Gösteri, Yansıma, Türk Dili, Çağdaş Türk Dili, ABeCe ve İnsancıl gibi önemli dergilerde yayımlandı. Varlık Yıllığı’nda da bazı yazıları yer buldu. Eserlerinde sade ve hatasız bir Türkçe kullandı. Duyarlı bir üslup ile politik, toplumsal ve tarihi meseleler hakkında eserler, yazılar kaleme aldı. Çocuk edebiyatı alanında da eserler yazdı.

1979 yılında Çürük Kapı adlı eseri Lions Jüri Özel Ödülü’ne; yine aynı yıl Toprak Kovgunları adlı romanı Mehmet Ali Yalçın Roman Ödülü’ne; 1987 yılında Yitik Kuzular adlı eseri Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü’ne; 1995 yılında ise Bir Şarkıyı Dinlerken adlı eseri PEN Orhan Kemal Öykü Başarı Ödülü’ne lâyık görüldü. Yitik Kuzular Ankara Halk Tiyatrosu’nda sahnelendi, Toprak Kovgunları ise “Sarmaşık Mahallesi” adıyla (bu eser yanında bazı öyküleri de) radyoya uyarlandı.

Kemal Ateş’in eserleri: Çürük Kapı (1978 Hikaye), Toprak Kovgunları (1982 Roman), Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri (1986 Araştırma), Yitik Kuzular (1987 Roman), Geç de Olsa (1989 Roman), Yitik Kuzular (1989 Tiyatro), Bir Şarkıyı Dinlerken (1995 Hikaye), Gülten Dayıoğlu’nun Çocuk Romanları (1998 İnceleme), Öğretemediğimiz Türkçe (1999 Araştırma),

Küskün Fotoğraflar (2004 Hikaye), Türkçe Mahzun Ben Mahzun (2005 Deneme), Dil Hurafeleri (2010 İnceleme), Bir Başka Şehir (2010 Roman), Veresiye Defteri (2011 Roman), Saklı Sözlük (2016 İnceleme), Kendi Diliyle Kavrulmak (2019 Deneme).

Paylaşın

Kemal Yalçın Kimdir? Hayatı, Eserleri

5 Eylül 1952 yılında Denizli’nin Honaz İlçesi’nde dünyaya gelen Kemal Yalçın, Isparta Gönen Öğretmen Okulunda okudu. İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi.

Kırşehir-Kaman, İstanbul-Kabataş ve Bakırköy Liselerinde felsefe öğretmenliği yaptı. 1978’de öğretmenlikten ayrılarak gazetecilik ve yayıncılık yaşamına girdi. 12 Eylül askeri darbesinden sonra Ocak 1982’de Almanya’ya yerleşti. Bremen Üniversitesi Felsefe Bölümünde “Bilgi teorisi, Türkiye’de felsefi düşüncenin gelişimi ve Şeyh Bedreddin” konusu üzerinde çalıştı. Essen Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümünde, “Türkçe Anadili Derslerinde şiir ve öykünün işleniş yöntemleri” konulu dersler verdi. 1989’dan beri Bochum şehrinde Türkçe Anadili Dersi öğretmenliği yapmaktadır.

Yalçın’ın kitapları Almanca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Yunanca, Fransızca, Farsça, Flamanca, Batı ve Doğu Ermenice dillerine çevrilmiştir. Yazar, Emanet Çeyiz adlı kitabıyla 1998’de Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Özel Ödülünü, 1998’de Kültür Bakanlığı Roman Başarı Ödülü’nü, 1999’da ise Türkiye-Yunanistan Dostluk ve Barış Ödülünü almış; kendisine yedi dile çevrilen Seninle Güler Yüreğim adlı belgesel romanının İngilizce baskısının tanıtım toplantısı için Knights and Daughters of Vartan adlı kültür kuruluşu tarafından 28 Ekim 2017 günü Vartan Hayat Boyu Başarı Ödülü verilmiştir. Halen Almanya’da yaşamaya devam eden Kemal Yalçın, eserlerini burada yazmaktadır.

Edebi hayatına şiirle başlayan Kemal Yalçın, ilerleyen dönemlerde roman yazmaya başlar. Romanlarının büyük çoğunluğunu tarihi romanlar oluşturur. Romanlarını hazırlarken alan araştırmalarından ve belgelerden sıklıkla istifade eder. Özellikle Birinci Dünya Savaşında yaşananlar, savaş karşısında Anadolu coğrafyasının durumu, bölgede yaşayan Türk, Yunan, Ermeni ve Kürtlerin hayatı eserlerinde geniş yer bulur. Romanlarını hazırlarken coğrafyayı tanımak için seyahetler yapan yazar, tarihin tanıklarıyla görüşmeye özen gösterir.

Örneğin Emanet Çeyiz adlı romanında mübadele bağlamında Ege’nin iki yakasındaki dostluğu konu edinirken Seninle Güler Yüreğim adlı romanında yine tarihi bilgilerden hareketle 1915 Olayları sırasında yaşayan Türk, Ermeni ve Kürtlerin hayatları hakkında bilgiler aktarır. Yine benzer bir konuyu ele aldığı Sarı Gelin adlı romanında Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yaşayan ve ötekileştirilen Ermenileri anlatır. Yalçın, Almanya’daki Türk çocuklarının Anadili Türkçe eğitimlerine ilgili de eserler kaleme almıştır.

Kemal Yalçın’ın eserleri: Roman: Emanet Çeyiz, Seninle Güler Yüreğim, Sarı Gelin / Sari Gyalin, Haymatlos – Dünya Bizim Vatanımız, Süryaniler ve Seyfo.

Şiir: Sürgün Gülleri, Geç Kalan Bahar, Barış Sıcağı.

Paylaşın

Kenan Hulusi Koray Kimdir? Hayatı, Eserleri

1906 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Kenan Hulusi Koray, 23 Mayıs 1943 yılında Adapazarı’nda yedek subayken tifüse yakalanarak vefat etti. Kenan Hulusi Koray’ın kabri Adapazarı’ndadır.

Lise öğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamladıktan sonra üniversite öğrenimi için İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kaydolduysa da bu okulu bitirmeyip gazetecilik ile ilgilenmeye başladı. 1934’te girdiği Vakit gazetesinde yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi. Geniş kesime ulaşan hikâyelerinin birçoğunu bu gazetedeyken yayımladı.

Kenan Hulusi Koray, üniversite yıllarında (1927-1928) Servet-i Fünun dergisinde ilk hikâyelerini yayımladı ve ilgi topladı. 1928’de Yedi Meşaleciler olarak tanınan edebî topluluğun yayın organı Meşale’de yazmaya başladı.

Behçet Necatigil, onun “Yedi Meşale topluluğunun tek nasiri” olmasına dikkat çeker. Gerçekten de topluluğun diğer bütün üyeleri şairdir ancak Koray’a bu topluluk içinde “hikâye şairi” denilmektedir. M. Kayahan Özgül, bu durumu, yazarın kimi hikâyelerindeki “mısraı andırır sentaksı, şiir dili ve imaj zenginliği ile Yedi Meşale şairlerinin prensiplerine yakın [olması]”na bağlar.

Yazarın ilk kitabı da bu dönemde kaleme aldığı Bir Yudum Su (1929) adında uzun bir hikâyeden oluşur. Takip eden yıllarda yazar, Mektep ve Muhit dergilerinde hikâyelerini yayımlamayı sürdürür. Koray, korku türünde ve gotik diyebileceğimiz tarzda hikâyeleriyle de Cumhuriyet dönemi edebiyatı içinde farklılık oluşturan yazarlardandır. Yazarın ilk kez 1938 yılında Vakit gazetesinde tefrika edilen bir de romanı vardır: Osmanoflar. O dönemde özellikle Sait Faik Abasıyanık’ın kitaplaşmasını çok istediği bu eser, ancak yıllar sonra, 2004’te İnci Enginün’ün çabalarıyla kitap olarak yayımlanabildi.

Koray’ın hikâyeciliği 1930’lara kadar hayli egzotik konulara dayalı süslü bir üsluba sahipken bu tarihten itibaren gazeteciliğe başlamasıyla değişikliğe uğrar. Bekir Sıtkı Kunt’a göre, 1930’a kadar “hep renkli, ahenkli, Japon fenerleri gibi süslü, krizantemlerle bezeli, şiirli nesirler” yazan Koray, gazeteci olduktan sonra “halkı, köylüyü, işçiyi anlatan, realist hikâyeler yazmaya başlar”. Ondaki bu realist yöndeki değişimi bir geriye gidiş olarak görenler kadar olumlu karşılayanlar da olmuştur.

Söz gelimi, Ömer Faruk Toprak, yazarın Bahar Hikâyeleri kitabıyla görülen realist yazın anlayışını değerlendirirken Kenan Hulusi’de öyküyü zevkle okutan biçemin varlığından söz eder ve “realizmin toplumsal ve estetik olanakları içinde bu noktalar göz önünde tutulursa istenen özellikte öykünün yazılabileceğini” ifade eder. Kenan Hulusi, kısa sayılabilecek yazın hayatı içerisinde bunu başarmış sayılabilir. Özellikle küçük hikâye tekniğine önem vererek bu yolda ciddi bir mesafe kat etmiş, sonraki yazarlar için örnek olmuştur. Ayrıca onun Maupassant tarzı olarak da bilinen olay hikâyeciliği tekniğinde ısrar etmiş olması da gözden kaçmamaktadır. Koray’ın korku türünde yayımladığı hikâyelerin ise bütün orijinalliğine rağmen yeterince üzerinde durulmamıştır.

Kenan Hulusi’yi edebiyat camiası içinde beğenen hatta onu usta belleyen önemli bir yazar Sait Faik’tir. O, bir röportajında Koray’ın harikulade récit (nesir) ve hikâyeler yazdığına dikkat çeker. Behçet Necatigil de Koray’ın olgunluk eserlerini vermeye başlamışken aramızdan ayrıldığını belirterek bu sebeple onun erken ölümüne üzülenlerdendir. Yazarın günümüzde farklı yayınevlerince bir arada yayımlanan eserleri ciddi bir gözle değerlendirilmeye muhtaçtır.

Kenan Hulusi Koray’ın eserleri: Osmanoflar (Roman 1938 – 2004), RBK Pansiyonu (1938), Bahar Hikayeleri (Öykü 1939), Son Öpüş (1939), Bir Otelde Yedi Kişi (Öykü 1940), Bir Yudum Su (Öykü 1929 – 1944), Hikayeler (1973), Beşer Dakikalık Hikayeler (2000), Yaz ve Aşk Hikayeleri (Ekim 2004-Derleme), Miras Keçe (2009).

Paylaşın