Selahattin Demirtaş’ın Çağrısı İktidarın Hoşuna Gitmeyebilir

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Kasım 2016’dan bu yana Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın HDP’ye yönelik ‘değişim’ çağrısını yorumladı.

Demirtaş’ın kendi partisine yönelik çağrılarının iktidarın hoşuna gitmeyebileceğini söyleyen Taşgetiren, ilk olarak Demirtaş’ın şu ifadelerini okurlarına aktardı:

“Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız. Mağdur kimliğimizin bizi ezilmişlik veya öfke psikolojisine sokmasına izin vermeden, özgüvenle tüm Türkiye’yi kucaklamak zorundayız.”

HDP’nin yaşadığı mağduriyetler, siyasi kararlar alırken duygusal davranma gerekçesi olamaz. Türkiye’de değişim istiyorsak bunu kendimizden başlatma cesaretini göstermek zorundayız. Aksi halde, haklı olmamıza rağmen yeterince inandırıcı olamayız.

Kendi hassasiyetlerimize saygı beklediğimiz her yerde, başkalarının hassasiyetlerine gerekli saygıyı göstermek zorundayız.”

‘Cezaevinden yapılan çağrı önemlidir’

Taşgetiren, Demirtaş’ın ‘Türkiyeleşmek’ siyasetinin yeni olmadığını vurgulayarak “Sonraki gelişmelerde o hassasiyetin geri plana düştüğü değerlendirmeleri yapılmıştır. Doğrudur yanlıştır, ancak şu anda cezaevinden yapılan çağrı önemlidir” dedi; ardından şunları kaydetti:

“Demirtaş, iğne – çuvaldız benzetmesini burada kullanıyor. ‘Değişimi kendimizden başlatalım, yani iğneyi kendimize batıralım, muhalefet hala aynı tavırda ısrar ederse o zaman çuvaldızı onlara batırabiliriz.’ İğne-çuvaldız metaforunun özeti bu.

Tabi burada, netleşmesi gereken hususlardan biri ‘siyaset – şiddet ilişkisinin reddi’nin çerçevesi ise, diğeri de ‘Türkiye’nin bütünlüğü içinde çözüm’ün çerçevesidir.

Bu çerçeveler önemli, ama her iki konuda Türkiye’nin hassasiyetini gündeme almak da önemli. Bunun HDP için bir sorun olduğunu kabul de önemli.

Demirtaş, her iki konunun, ‘Kürt sorunu’ genel başlığında paydaş olan birçok odağı ilgilendirdiğini bilir. ‘Siyaset ve şiddet’ denildiğinde mesela, bunun ‘HDP’yi de ikincil konuma iten başat odağın inisiyatifinden nasıl kurtulunacağı?’ sorusuyla bağlantılı olduğu açıktır. Nasıl halledilecek o mesele?

‘Türkiye’nin bütünlüğü içinde’ yaklaşımı da, içerik değerlendirmesini ve yapısal anlamda uzlaşmayı zaruri kılıyor. Buna rağmen, ortada, herkesin ön yargısız kafa yorması gereken bir sorun olduğu açık.

Meclis’teki üçüncü partiye kapatma davası açılmış, bu partinin kazandığı bütün belediyelere kayyım atanmış, arkası gelmeyen operasyonlarla toplanmadık HDP yöneticisi kalmamış, sınır ötesi operasyonlar ve evlere ateş düşüren şehit haberleri devam ediyor.

‘Demirtaş, kendi kitlesine sesleniyor. Muhalefetten de anlayış bekliyor’

Yani içerde – dışarda çözüm bulunması gereken bir sorun söz konusu. Demirtaş, kendi kitlesine sesleniyor. Muhalefetten de anlayış bekliyor.

Bu çağrı, iktidarın hoşuna gitmeyebilir. Çünkü olayın bir ‘seçim’ boyutu var. Seçim söz konusu olduğunda da iktidar ‘İmralı’nın Edirne’dekine hesap sorması’nı bile dikkate alır da, Edirne’dekinin ‘şiddete tavır’ ve ‘Türkiye bütünlüğü’ hassasiyetini ıskalayabilir.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir