İsrail, İran’ın Nükleer Tesislerini Hedef Aldı

İsrail, İran’ın nükleer tesislerinin bulunduğu İsfahan kentini hedef alırken, nükleer tesislerin zarar görmediği aktarıldı. İran’ın uranyum zenginleştirme programının merkezi olan Natanz nükleer tesisi İsfahan’da bulunuyor.

Haber Merkezi / İsrail ayrıca, Suriye’nin güneyindeki hava savunma birimini hedef alan ve maddi hasara yol açan bir füze saldırısı gerçekleştirdi. Suriye’nin bu bölgesi, İsfahan’ın hemen batısında, yaklaşık 1,500 kilometre uzaklıkta ve İsrail’in doğusunda yer alıyor.

İran medya kuruluşları, ülkenin merkezinde yer alan İsfahan’a yönelik bir hava saldırısının, üç insansız hava aracının (İHA) düşürülmesi suretiyle önlendiğini duyurdu.

Devletin üst düzey bir temsilcisi de, ülkeye “dışarıdan bir saldırı” olmadığını ifade ederek, İHA’ların ülke içindeki kişiler tarafından yönlendirilmiş olabileceğini ve dikkatlerin “bir saldırıdan çok bir sızma hareketine odaklandığını” dile getirdi. Temsilci ayrıca, Tahran’ın söz konusu olayla ilgili doğrudan bir misillemede bulunmayı planlamadığını vurguladı.

İran ordusunda görev yapan üst düzey bir komutan da, gece saatlerinde herhangi bir zarara neden olmayan bir saldırıya maruz kalındığını, nükleer tesislerde de bir hasar olmadığını bildirdi.

Tasnim’de yer alan haberlerde, “İsrail medyasındaki söylenti ve iddialara karşın İsfahan’a veya İran’ın başka bir bölgesine ülke dışından saldırı olduğuna dair bilgi bulunmuyor” denildi.

İran devlet televizyonu, İsfahan’daki askeri hava üssü yakınlarında “üç patlama” duyulduğunu aktardı. İran Uzay Ajansı sözcüsü de çok sayıda insansız hava aracının (İHA) “başarıyla vurulduğunu” belirtti. Sözcü, füze saldırısı olduğunu dair şimdilik bir bilgi bulunmadığı aktardı.

İran ordusunda görevli bir general, İsfahan’da herhangi bir hasar bildirilmediğini söyledi. General, “İsfahan’da duyulan güçlü ses, hava savunmasının şüpheli cisimlere ateş açmasından kaynaklandı. Herhangi bir hasar meydana gelmedi” dedi.

İran medya kuruluşları, İsfahan’daki saldırının ‘küçük çaplı’ olduğu yönünde yayınlar yaparak ‘gerilimi düşürücü’ yönde yayınlar yapıyor.

İran Uzay Ajansı yetkilisi Hüseyin Dalirian, İsfahan’da askeri üslere herhangi bir füze saldırısı gerçekleşmediğini, ancak ‘birkaç insansız hava aracının vurulduğunu’ belirtti.

Hüseyin Dalirian, “Şu ana kadar İsfahan’a ya da ülkenin diğer bölgelerine sınır dışından herhangi bir hava saldırısı yok, sadece quadcopter (küçük insansız hava araçları) uçurma girişiminde bulunmuşlar ve bunlarda da düşürüldü. Amerikan medyasının haberleri doğru değil.” dedi.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, İran’ın nükleer tesislerinde herhangi bir hasar meydana gelmediğini doğruladı. Birleşmiş Milletler’a bağlı kurumun Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada nükleer tesislerin askeri çatışmalarda hedef olmaması gerektiğini vurguladı ve itidal çağrısında bulundu.

“İsrail, Suriye’deki hava savunma sistemini hedef aldı”

Bu arada, Suriye’nin devlet haber ajansı SANA’nın askeri bir açıklamadan aktardığına göre İsrail, güneyindeki hava savunma birimini hedef alan ve maddi hasara yol açan bir füze saldırısı gerçekleştirdi. Suriye’nin bu bölgesi, İsfahan’ın hemen batısında, yaklaşık 1,500 kilometre uzaklıkta ve İsrail’in doğusunda yer alıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bu sabah İtalya’nın Capri kentinde düzenlenen G7 Dışişleri Bakanları toplantısının son oturumuna katılırken, Ortadoğu’daki son gelişmeler hakkında yorum yapmadı. Biden yönetimi dün, İran’a karşı insansız hava aracı üretimini ve balistik füze programını hedef alan yeni yaptırımlar açıklamıştı.

İran – İsrail gerilimi

İran ile İsrail arasındaki ilişkiler aslında 1979’daki İslami Devrim’e kadar barışçıldı. Bunun yanında Filistin’in bölünmesine yönelik planlara karşı çıkmasına rağmen, 1948’de kurulan İsrail Devleti’ni tanıyan ikinci İslami devleti, Mısır’dan sonra İran olmuştu.

O dönemde monarşiyle yönetilen ülkenin başında Pehlevi hanedanlığı vardı ve ülke, Orta Doğu’da ABD’nin en büyük müttefiklerinden biriydi. Bu nedenle İsrail Devleti’ni kuran ilk hükümet lideri David Ben-Gurion, yeni Yahudi devletinin Arap komşuları tarafından dışarı itilmemesini sağlamak amacıyla İran’ın dostluğunu kazanmaya çalıştı.

Ancak 1979’da Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin öncülüğündeki İslam Devrimi ile Şahlar tahttan indirildi; yeni yönetim, ABD ve müttefiki İsrail’in “emperyalizmini” reddeden, baskı altındaki toprakları savunma üzerine kurulu olduğunu söylediği bir kimlik inşa etmeye çalıştı.

Ayetullah Humeyni yönetiminde ülke, İsrail’le olan köprüleri yıktı ve İsrail vatandaşlarının pasaportlarını tanımamaya başladı. Tahran’daki İsrail Büyükelçiliği’ni ele geçirerek, kontrolünü bir Filistin devleti kurulması amacıyla İsrail hükümetine karşı mücadele veren Filistin Kurtuluş Örgütü’ne devretti.

Nitekim Humeyni Filistin davasını kendi davası olarak göstermeye başladı ve büyük çaplı Filistin destekçisi yürüyüşler Tahran’da yaygınlaştı. Öte yandan bu dönemde İsrail’de İran’a yönelik düşmanlık 1990’lı yıllara kadar baş göstermedi çünkü Irak’taki Saddam Hüseyin’in varlığı, o dönemde daha büyük bir bölgesel tehdit olarak görülüyordu.

1980-1988 yılları arasında ABD’nin İran’ın komşusu Irak’a yönelik savaşta kullanılan silahları gizli bir şekilde İran’a yönlendirdiği ortaya çıktı ve bu skandalla bağdaştırılan “İran-Kontra” isimli yapılanmada İsrail hükümeti bir aracıydı. Zaman içinde İsrail ve İran arasındaki sözlü rekabet açık bir düşmanlığa dönüştü.

Guterres: Ortadoğu uçurumun eşiğinde

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres Ortadoğu’nun “tam ölçekli bölgesel çatışmanın” eşiğinde olduğu uyarısında bulundu.

BM Güvenlik Konseyi’nde Ürdün ve İran’ın dışişleri bakanlarının da katıldığı üst düzey toplantıda konuşan Guterres, “Ortadoğu bir uçurumun eşiğinde. Son günlerde sözde ve eylemde tehlikeli bir tırmanış yaşanıyor. Bir yanlış hesap, bir iletişimsizlik, bir hata, akla gelmeyecek bir şey, ilgili herkes için yıkıcı olacak tam ölçekli bir bölgesel çatışmaya yol açabilir” ifadelerini kullandı.

Her iki saldırıyı da kınayarak İran’ın saldırısının gerilimi “ciddi şekilde tırmandırdığını” söyleyen Guterres, “Kanlı misilleme döngüsünü sona erdirmenin tam zamanı. Artık durmanın zamanı geldi” dedi.

Guterres sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslararası toplum, siviller üzerinde yıkıcı bir etki yaratarak tüm Ortadoğu’yu uçuruma sürükleyebilecek her türlü eylemi önlemek için birlikte çalışmalı. Açık konuşayım, riskler pek çok cephede artıyor.”

Tüm tarafları “azami itidal” göstermeye davet eden Guterres, İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas saldırıları sonrası başlattığı Gazze operasyonunun bölgede mahsur kalan siviller için “insani bir cehennem manzarası” yarattığını kaydetti. Derhal insani ateşkes yapılması ve Hamas’a da bütün rehineleri serbest bırakması çağrısını yineleyen Guterres, yardım operasyonlarının sekteye uğradığını kaydetti.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir