Gülsüm Niyazi Kimdir? Hayatı, Eserleri

Osmanlı’nın son zamanlarında ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında eser veren Gülsüm Niyazi, modern Türk edebiyatının ilk kadın yazarlarındandır. Niyazi, Tanzimat dönemiyle birlikte edebiyat dünyasında sesini duyurmaya başlayan diğer kadın yazarlar gibi kadının toplumdaki yerini, ev-aile ilişkilerini ve evlilik kurumunu konu alan hikayeleriyle bilinir.

1925 yılında Orhaniye Matbaası’nda basılan Son Basamak[1] adlı öykü kitabının yazardır. Unutulan eser, günümüz Türkçesine çevrilerek 2018 yılında yeniden basılmıştır.

Eserde kadın, aile ve evlilik kurumu konuları işlenir. Yazar, Türkiye’de Tanzimat sonrası dönemde hak ve özgürlük talebi mücadelelerinde boy göstermeye başlayan kadınların seslerini duyurmalarında öncülük etmiştir. Eser, diğer bir yönüyle Osmanlı İmparatorluğu döneminden ulus devlet anlayışına sahip Türkiye devletine geçiş aşamasında aile ilişkilerine ve evlilik kurumuna ait izlerin sürülmesi ve Cumhuriyet ile birlikte getirilen yeniliklerin ikili ilişkiler odağında ortaya koyduğu farkların incelenmesi bakımından önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Gülsüm Niyazi’nin yazılarına aralarında Fatma Aliye ve Makbule Leman gibi isimlerin de bulunduğu; 1896-1925 yılları arasında kadın erkek ilişkilerine ve evliliğe yönelik eserler veren sekiz farklı kadın yazarı bir araya getiren İzdivaçlar, İttifaklar ve İhtilaflar adlı derleme kitapta yer verilmiştir.

Toplamda yedi farklı öyküden oluşan bu eser hikâye içinde hikâye anlatma tekniği kullanılarak meydana getirilmiştir. Yazar, kaleme aldığı metinlerde özellikle İstanbul’un üst sınıflarına mensup çiftlerinin ilişkilerine odaklanmış ve evlilik kurumuna kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyet perspektifinden yaklaşmıştır. Son Basamak, bu özelliği ile çoğunlukla kadınların tecrübelerini temel alan ve tek bir cinsiyetin odağında işlenerek ilerleyen evlilik hikayelerinden farkını ortaya koymuştur.

Son Basamak’ta yer alan hikayeler: Tereddüt: Dürnev’den Beria’ya, Güzel Fahire Hanım, Beyaz Gölge, Daüssirka, Naciye’nin Kabul Günleri, Ölüye Aşık, Çengel.

Eserde yer verilen hikayelerin büyük bir kısmı; ikili ilişkiler, aldatmalar, aldanışlar, saplantılar ve bireyin ait olduğu sınıfsal konumun ilişkilere yansıması gibi konulara değinirken ‘Çengel’, dönemi daha geniş bir çerçeveden ele almış; topluma sosyal ve tarihsel açıdan yaklaşmıştır. Çocukluğu ve kent tecrübelerini de içinde bulundurması bakımından ‘Çengel’, diğer hikayelerden ayrılır.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir