Oluç’tan ’50+1′ Açıklaması: Seçim Sistemiyle Oynamak İktidarı Kurtarmaz

HDP’li Saruhan Oluç, gündemdeki ’50+1′ tartışmalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Seçim sistemiyle, ister Parlamento ister Cumhurbaşkanlığı seçimi olsun, seçim sistemiyle oynamak, iktidarı kurtaramaz. Bunun daha önce de örnekleri oldu, halk bunu affetmez. Sandık geldiği zaman halk asla bu tür oyunları affetmemiştir ve yine affetmeyecektir. Maç oynanırken kural değiştirmeye çalışıyorsunuz, öyle olmaz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun helallik çıkışını da değerlendiren Oluç, “Elbette önemlidir, helallik meselesi. Geçmişte yapılmış ya da yaşanmış yanlışların bir özeleştirisi anlamına gelir. Önemli bir tespitte bulunmuştur. İçeriğini tam olarak bilmediğim için kapsamlı bir değerlendirme yapamayacağım. Ama siyasilerin geçmişe dönük özeleştirel yaklaşımları, helallik arayışları önemlidir. Sadece CHP lideri açısından söylemiyorum. Keşke Türkiye’deki siyaset kültürü demokratik olsa, geçmişe dair her zaman özeleştirel bakışımızı korusak, özeleştiri yapmaktan çekinmesek. Bu Türkiye siyaseti açısından çok olumlu olurdu” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Oluç’un açıklamaları şöyle:

“Birinci konumuz “ekonominin kitabı” meselesi. Erdoğan, “biz ekonominin kitabını yazdık” dedi. 19 yılda AKP’nin baş yazarının yazdığı kitabın adı olsa olsa “Bir ekonominin batış, bir iktidarın bitiş hikayesi”dir. Kitaptaki bazı ara başlıkları da söyleyelim: Beşli çeteyi nasıl zenginleştirip ihya ettik; vergi kaçakçılarını nasıl ülke dışına yönlendirdik; 3-5 maaş alan bürokrat kadrosunu nasıl yarattık; kendi bakanlıklarını dolandıran bakanları nasıl koruduk; TL’yi nasıl değersiz pula dönüştürdük; işçiyi, emekçiyi, emekliyi, esnafı, çiftçiyi, köylüyü nasıl ezdik; yoksulluğu nasıl sürdürebilir hale getirdik; yalanları nasıl yutturduk… Ara başlıkları bunlardır bu kitabın. Çok sayıda yazarı var, ama başyazar AKP Genel Başkanı Erdoğan’dır. ‘Ekonominin kitabını yazdık’ yerine yolsuzluğun, usulsüzlüğün, hukuksuzluğun, talanın kitabını yazdık dese, daha iyi olacak.

“Titanik batarken Saray ahalisi dansına devam ediyor”

Ekonomideki batışı, krizi artık saklayamıyorlar. Kendi vekilleri bile bunu söylemekten kaçınamıyor artık. Geçen gün Kayseri milletvekili demiş ki, asgari ücret 4 bin TL olmalıdır. Niye bunu söylüyor. Çünkü artık halkın arasına çıkamıyorlar, çarşıya pazara çıkamıyorlar. İnsanların içine çıksalar, AKP milletvekiliyiz deseler, oradaki eleştiri ve protestoları kaldıracak durumda değiller. Bütün bu gerçeklere rağmen, Titanik batarken Saray ahalisi dansına devam ediyor, fonda da Ahmet Kaya’nın müziği ‘‘Olmasaydı sonumuz böyle.’’

Dolar rekor üstüne rekor kırıyor. Buraya gelmeden baktım, 10,03 olmuş. Muhtemelen daha da artacak. Çünkü Perşembe yaklaşıyor; Merkez Bankası toplanacak, ondan sonra doların halini göreceğiz. MB Başkanı, görevini ülke ekonomisinde istikrarı sağlamak yönünde değil, AKP Genel Başkanı’nın faiz direktiflerini yerine getirme doğrultusunda sürdürüyor. Merkez Bankası başkanı böyle olunca, TL’nin de değersiz pul haline gelmesi kaçınılmaz oluyor. Geçen gün demiş, ‘Cari açık ile mücadele ediyoruz.’ Hazine ve Maliye Bakanı da dedi ki, “Cari açık yapısal sorundur ve hükümetin sorumluluğundadır”. Yani MB Başkanına diyor ki, senin işin cari açıkla mücadele etmek değil, işini yap.

Duyduk ki, AKP Genel Başkanı Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi ile görüşecekmiş. Ne görüşeceksiniz? Ekonomideki krizden kurtulmak için bize biraz sıcak para verin mi diyeceksiniz? Yoksa 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlusu dediğiniz BAE’den hesap mı soracaksınız? Hangisi? Ne oldu da 15 Temmuz’un sorumlusu ve finansörü ilan ettiğiniz BAE ile görüşüyorsunuz?

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ülkenin batışının nedenidir”

Bir kez daha hatırlatalım, bu hale gelinmesinin sebebini. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sebeptir, ülkenin batışı sonuçtur. Haberlere göre Erdoğan’ın önünde binlerce dosya imza bekliyor. Bir ülkeyi tek kişinin yönetimine bırakırsanız, ülke bu hale gelir. Bu tek kişi yönetimi bütün açılardan, ekonomi, hukuk, siyasal olarak batışın nedenidir. O nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mutlaka değiştirilmelidir.

Asgari ücret bu yılın başında dolar olarak 385 dolardı. Bugün 280 dolara inmiş. Yani 11 ay içinde asgari ücrette 100 dolarlık bir düşüş yaşanmış. 385 dolar da matah bir şey değil, ama 11 ayda 100 dolarlık düşüş yaşanmış. Refahı artırıyoruz dediğiniz bu mu? Milyonlarca insan asgari ücretle ailelerini yaşatmaya, geçindirmeye çalışıyor. Elektrikte son bir yılda yüzde 50’nin üzerinde, doğalgazda yüzde 120’nin üzerinde artış oldu. Hayat pahalılığı gerçekte yüzde 50’nin üzerinde. TÜİK’in sahte rakamları bile yüzde 20 diyor. Bir kez daha söyleyelim; asgari ücretten kesilen vergi kaldırılmalıdır, asgari ücret net 5 bin TL olmalıdır. İnsanların, insanca yaşam sınırına yaklaşmaları için böyle olmalıdır. 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı bugün 10 bin TL’dir.

“5’li çeteye dağıtılanlar EYT’lilere verilirse sorun çözülürdü”

EYT’liler meselesinden yaklaşık 5,5 milyon kişi etkileniyor. Bu hak tanınırsa, ilk etapta 1 milyon kişi emekli olacak. EYT’liler konusunda son günlerde yaşananlar ayıptır, günahtır,  insanların umutlarıyla oynuyorsunuz, umutlarını çökertiyorsunuz. Neden böyle söylüyorum?  Çalışma Bakanı demişti ki, EYT ile ilgili çalışma yapıyoruz. İki gün sonra Çalışma Bakanlığı açıklama yaptı ve ‘öncelikli çalışmalarımız arasındaki böyle bir şey yok’ dedi. Yetmedi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı da ‘yaş şartı yerine gelmeden emeklilik olmaz’ dedi.

Hani emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin bir düzenleme yapılacaktı? Yok, neden yok? Çünkü kasada para kalmamış? Kasadaki parayı siz yandaş sermayeye, 5’li çeteye dağıttınız. Son 10  yılda Cengiz, Kolin, Makyol, Kalyon, Limak’a 128 kere vergi resim ve harç istisnası belgesi düzenlenmiş. Milyarlarca TL’den söz ediyoruz. Yani 5’li çeteye milyarca liralık vergi istisnası tanınmış. Bu kaynakları EYT’lilere verseydiniz, bu sorun çoktan çözülürdü. Bu konuda önerge verdik, kimin oylarıyla reddedildi? AKP-MHP oylarıyla reddedildi.

Asgari ücretten vergi kaldırılsın ve net 5 bin TL olsun; en düşük emekli maaşı 4 bin TL olsun; ev içi emek veren kadınların sağlık ve emeklilik primleri için bütçeden kaynak ayrılsın; ev eksenli çalışan kadınların sağlık sigortaları için bütçeden kaynak ayrılsın; engelli istihdam kotası yüzde 10’a çıkarılsın; 50 bin TL’ye kadar olan çiftçi borçları silinsin önergelerini Plan Bütçe Komisyonu’nda verdik, hepsi reddedildi. Kimin oylarıyla? AKP-MHP oylarıyla.

Daha örnekleri artırmak mümkün. Bu önergelerin hepsi Plan Bütçe Komisyonunda AKP-MHP oylarıyla reddedildi. İktidarda Cumhur İttifakı bloğu var. MHP’nin kimi sözcülerinin, ‘‘biz iktidarda değil, muhalefetteyiz; hükümet ortağı değiliz’’ sözleri doğru değil. Hepiniz oradasınız, o kaptan köşkündesiniz. Bu ülkenin toplumuna, halklarına büyük zararlar veren ekonomik ve sosyal kararları birlikte alıyorsunuz. Bütün önerilerimizi ortaklaşa reddediyorsunuz. Kimse kendi seçmenini aptal yerine koymasın. Hepiniz krizin ortağısınız, birlikte yarattınız ve bu kriz sizi birlikte götürecek.

“Seçim sistemiyle oynamak, iktidarı kurtaramaz”

50 artı 1 meselesi var bir de. AKP Genel Başkanı Erdoğan, Temel Karamollaoğlu ile yaptığı görüşmede mealen ‘‘Büyük bir yanlışımız oldu, 50 artı 1’’ demiş. Kaybedişinizin itirafını yapıyorsunuz. Tutturamıyorsunuz 50 artı 1’i. İktidar, kurduğu tuzağa yakalandı. Şimdi iktidarı nasıl kurtarabiliriz, yeniden nasıl seçilebiliriz arayışı içindeler. 50 artı 1 bunun için büyük sorun. Seçim sistemiyle, ister Parlamento ister Cumhurbaşkanlığı seçimi olsun, seçim sistemiyle oynamak, iktidarı kurtaramaz. Bunun daha önce de örnekleri oldu, halk bunu affetmez. Sandık geldiği zaman halk asla bu tür oyunları affetmemiştir ve yine affetmeyecektir. Maç oynanırken kural değiştirmeye çalışıyorsunuz, öyle olmaz. Göreceksiniz, sokağın matematiği sizinkinden iyi ve farklıdır.

“Savcılar terfi almak için HDP’li vekillere fezleke düzenliyorlar”

İşsiz savcılar var, yapmaları gereken işleri yapmayan, ama terfi bekleyen savcılar var. Ne yapıyor bunlar? HDP’li vekiller hakkında fezleke düzenliyorlar. Yine 16 vekilimize 19 fezleke gönderilmiş. Fezleke gönderilmezse haber olacak artık, gönderilmesi değil. Savcılar terfi almak için HDP’li vekillere fezleke düzenliyorlar. Sedat Peker ve Mehmet Eymür itiraflarda bulundu neden işlem yapmıyorsunuz? Hiç bir savcı duymuyor bunları.

Ama Bismil’de İlçe Eşbaşkanımız, Demirtaş ve diğer seçilmişlerimiz hakkında ‘siyasi rehine’ lafını kullandı diye gözaltına alınmış. Gözaltında ‘hangi devletin kimliğine sahipsiniz?’ diye sormuşlar. Soruya bakın. Bu bir cüret mi yoksa salaklık mı? Halktan özür dileyerek bu lafı kullanıyorum. Biz size soralım. ‘Siz devletin hangi karanlık odağı adına çalışıyorsunuz?’  Bismil İlçe Eşbaşkanına, bu ülkenin onurlu vatandaşına, ‘hangi devletin kimliğine sahipsiniz’  sorusunu sorma hakkınız yok.

Siz devletin hangi karanlık odağı adına çalışıyorsunuz, önce bunu yanıtlayın. Bismil İlçe Eşbaşkanımıza demişler, ‘rehine nasıl dersin?’ Öyle değil mi? Demirtaş ve geçmiş dönem vekillerimiz ve seçilmişlerimiz AİHM kararına rağmen siyasi rehine olarak içeride tutulmuyorlar mı? Demirtaş hakkında AİHM, 5 ayrı suçtan Türkiye hakkında mahkumiyet kararı vermesine rağmen, siyasi saiklerle HDP hakkında dava açıyorsunuz kararına rağmen, rehine olarak içeride tutulmuyor mu? Her bir üyemiz, milletvekilimiz, yöneticimiz ve seçmenlerimiz, arkadaşlarımızın içeride rehin olarak tutulduğunu biliyor.

“Urfa il binamıza saldırı oldu”

Dün Urfa il binamıza bir saldırı oldu. Kapımıza çarpı işareti koymuşlar, ülkü ocaklarının amblemini çizmişler. Bunlar kameralara yansımış, savcılık izni olmadığı gerekçesiyle görüntüler partililerimize verilmemiş. İl binamıza bir çay içmeye gelenlere GBT yapanlar, kapımıza çarpı işareti koyup, ırkçı hakaretleri yazanları nedense bulamıyor, gidip Bismil İlçe Eşbakanımızı buluyorlar. Yapmanız gereken, partimizin duvarlarına ırkçı söylemleri yazanları yakalamaktır, ama bunu yapmayacağınızı biliyoruz.

“Seyit Rıza ve Ahmet Kaya’nın özlemle ve minnetle anıyoruz

Toplantıyı sonlandırırken, iki tarihsel kişiye değinmek istiyorum. 15 Kasım, 1937 yılında Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının idamının 84’üncü yıldönümüdür. Saygıyla ve minnetle anıyoruz. Dersim halkının, Alevi ve Kürt halkının maruz kaldığı tarihsel katliama, baskı ve asimilasyon politikalarına karşı direnişin, umudun ve mücadele kararlılığının timsalidir Seyit Rıza ve arkadaşları. Ahmet Kaya’nın da yarın, 16 Kasım, ölümünün 21’inci yıldönümüdür. O dostumuzu, o kardeşimizi de çok özlediğimizi belirtiyoruz, sevgi ve hasretle kendisini anıyoruz. Sevgili Ahmet Kaya’nın mezar taşına bir ırkçı saldırı oldu. Çok sert biçimde bu insanlık dışı tutumu kınıyoruz. Ahmet Kaya’nın, Türkiye’de yaşayan halklar ve her bir yurttaş açısından baktığımızda, ne kadar önemli, birleştirici ve bütünleştirici, Kürt halkının haklarının gasp edilmesini protesto eden bir sanatçı olduğunu biliyoruz. Dostumuzu ve kardeşimizi çok özlediğimizi bir kez daha belirtiyoruz.”

“Helallik ve özeleştirel yaklaşımı önemsiyoruz

Soru: Kemal Kılıçdaroğlu’nun helallik ile ilgili bir çıkışı oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Saruhan Oluç: Elbette önemlidir, helallik meselesi. Geçmişte yapılmış ya da yaşanmış yanlışların bir özeleştirisi anlamına gelir. Önemli bir tespitte bulunmuştur. İçeriğini tam olarak bilmediğim için kapsamlı bir değerlendirme yapamayacağım. Ama siyasilerin geçmişe dönük özeleştirel yaklaşımları, helallik arayışları önemlidir. Sadece CHP lideri açısından söylemiyorum. Keşke Türkiye’deki siyaset kültürü demokratik olsa, geçmişe dair her zaman özeleştirel bakışımızı korusak, özeleştiri yapmaktan çekinmesek. Bu Türkiye siyaseti açısından çok olumlu olurdu.”

Paylaşın

77 Barodan Arabuluculuk Sınavı Tepkisi

77 baro, 24 Kasım 2019’da yapılan arabuluculuk sınavındaki üç sorunun Ankara 9. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin ardından Adalet Bakanlığı’nın 8 Kasım’da yeniden yaptığı değerlendirmenin çok sayıda avukatı mağdur ettiğini belirtti. Barolar yaptıkları ortak açıklamada, mahkeme kararının uygulanmasına dair Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından tatmin edici açıklama yapılmadığını, sürecin şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürütülmediğini belirttiler.

“Sınava giren meslektaşlarımızdan açıklanan sonuçlara ilişkin çok sayıda şikayet gelmiş olup, ciddi bir hak kaybı olduğu, yapılan ikinci değerlendirmenin Anayasa’daki eşitlik ilkesine ve yönetmeliğe aykırı olduğu, eşitler arasında eşitsizliğe yol açtığı açıktır” diyen 77 baro, ilgili kurumlarca detaylı bir inceleme yapılarak sınav sonuçlarının tekrar değerlendirilmesini, kamuoyunun ayrıntılı şekilde bilgilendirilmesini, varsa hatanın giderilmesini ve mağduriyetlerin önüne geçilmesini talep ettiler.

“Çifte standarttan derhal dönülmeli”

Sürecin takipçisi olacaklarını ifade eden baroların ortak açıklamasının tam metni şöyle:

“24 Kasım 2019 tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından yapılan Arabuluculuk Sınavındaki üç sorunun iptaline yönelik Ankara 9. İdare Mahkemesi kararına istinaden yeniden değerlendirme yapılmıştır. Yapılan değerlendirme sonucu 08.11.2021 tarihinde Arabuluculuk Daire Başkanlığının internet sitesinde ilan edilerek, Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 46/5 maddesi uyarınca sınav sonuçları değerlendirilmiş, yeni bir başarı listesi oluşturulmuştur.

Oluşturulan listeye göre 92.78 puan alan adaylar başarılı sayılmış, sınavda ilk ilan edilen başarılı kişilerin haklarının saklı tutulduğu belirtilmiştir. Ancak bu ilandan evvel 07.10.2021 tarihinde, Mahkeme kararının uygulanmasına yönelik Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından 88 puan ve üzeri puan alarak başarısız sayılan adaylara mesaj gönderilerek, Arabulucu Portal üzerinden sicil başvurusu yapmaları bu kapsamda giriş aidatı ve yıllık aidat yatırmaları talep edilmiş ve tahsilatlar yapılmıştır. Ancak daha sonra yapılan duyuruda mesaj gönderilen adayların büyük kısmının başarısız olduğu açıklanmıştır.

İlk sınav sonuçlarına göre 91 doğru sayısı ile arabulucu olma hakkı kazanan bazı meslektaşlarımızın yeni değerlendirme ile doğru sayısı 88’e (90,72 puan) düşmüş bulunmaktadır. Bu arabulucular kazanılmış hakları korunduğu için sicilde arabulucu olmaya devam ederken, yeni değerlendirme sonucunda onlarla aynı doğru sayısı olan yani 88 ve üzeri doğru yapanlar başarısız kabul edilmiştir. Bu durum eşitler arasında eşitsizliğe yol açmıştır. Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 45. maddesinde “Başarılı sayılan en düşük puanlı adayla aynı puanı alan adaylar da başarılı sayılır” denmekte olup, bu hükme göre ikinci değerlendirme sonrası, sicilde arabulucu olarak kayıtlı 88 doğru yapan ve 90,72 olan en düşük puana sahip kişi ile aynı veya üzerinde bir puana sahip tüm adaylar ile Arabuluculuk Daire Başkanlığınca mesaj gönderilerek harç ve aidat yatırması istenmiş 85 puan ve üzeri alan tüm adayların başarılı sayılması gerekmektedir.

Ankara 9. İdare Mahkemesinin kararının uygulanmasına dair Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından tatmin edici açıklama yapılmamış, süreç şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürütülmemiştir. Sınava giren meslektaşlarımızdan açıklanan sonuçlara ilişkin çok sayıda şikayet gelmiş olup, ciddi bir hak kaybı olduğu, yapılan ikinci değerlendirmenin Anayasa’daki eşitlik ilkesine ve yönetmeliğe aykırı olduğu, eşitler arasında eşitsizliğe yol açtığı açıktır. İlgili kurumlarca detaylı bir inceleme yapılarak sınav sonuçlarının tekrar değerlendirilmesini, kamuoyunun ayrıntılı şekilde bilgilendirilmesini ve varsa hatanın giderilmesi sağlanmalı, mağduriyetlerin önüne geçilmelidir.

Yargıya intikal edecek ihtilafların azaltılmasını hedefleyen arabuluculuk müessesesi, mağduriyete sebep olan uygulama ile binlerce dava ile karşı karşıya kalacaktır. 2 yıldır yaşanan mağduriyetlerin yeni davaların açılmasından önce uzlaşma ile çözümlenmesi, sağduyunun gereğidir. Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından sürecin ve yapılan idari işlemlerin hakkaniyete uygun, şeffaf ve denetlenebilir olması sağlanarak, çifte standarttan derhal dönülmeli ve mağduriyetlerin giderilmesine yönelik işlemlerin yapılması gerekmekte olup, aşağıda imzası olan barolar olarak sürecin takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna saygılarımızla bildiririz.”

4 baro imza vermedi; Ortak açıklamada, Karaman, Kilis, Rize ve Sinop barolarının imzası yer almıyor. (Kaynak: bianet.org)

Paylaşın

Babacan’dan Erdoğan’a Dikkat Çeken ’50+1′ Göndermesi

Son dönemin öne çıkan başlıklarından ’50+1’e ilişkin değerlendirmede bulunan DEVA Lideri Babacan, “50+1’ ile artık olmuyor, ne yapalım? 40 +1’ mi yapalım? 30+1’ mi yapalım? Ne istiyorlar? Kendileri çok istediği için bu anayasa değişikliği yapıldı” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ı ağırladı. Yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Babacan şu ifadeleri kullandı:

“İktidar, oyunun mevcut kurallarına göre yeniden seçilemeyeceğinin farkına varmış olmalı ki Kuralları değiştirerek tekrar seçilebilir miyim’ hesabına girmiş durumda. Bunu seçim yasasıyla ilgili yapılan hazırlıklar ve bu hazırlıklarla ilgili kamuoyuna yansıyan bilgilerde görüyoruz. Tartışmaya açılan 50+1′ meselesinde görüyoruz. Mevcut kurallarla seçime girseler artık kazanamayacaklar. Zihinlerinin gerisine iyice yer etmiş. Bir hükûmet, oyunun kurallarını değiştirerek iktidara devam etme hesabına girmişse artık o hükûmetin ayrılma zamanı gelmiştir. 50+1ile artık olmuyor, ne yapalım? 40 +1mi yapalım? 30+1mi yapalım? Ne istiyorlar? Kendileri çok istediği için bu anayasa değişikliği yapıldı.

Siyasi partiler açısından dönem dönem bir iç muhasebe, özeleştiri yapmak ve bunun sonunda stratejiyi gözden geçirmek değerli çalışmalardır. Sayın Kılıçdaroğlunun değerlendirmelerini bu çerçevede dinledim, anladım. Kuşkusuz siyasi partiler kendi yakın geçmişinden, diğer siyasi partilerin yaşadığı tecrübelerden, ülkenin geçmiş olduğu evrelerden yeni bilgiler elde edebilir, yeni görüşler ve bu görüşler ışığında yeni stratejiler oluşturabilir. Bu değerlendirmeler, iç muhasebe ve özeleştiri samimiyetle yapıldığında güzel sonuçlar verir.

“Böyle bir skandal yok”

Hükûmet ciddi bir skandalın içine düşmüş durumda. Cumhuriyet tarihinde böyle büyük bir skandal görülmemiştir. Siz 2,5 milyar doları S-400e verin, kapağını bile açamayın… 1 milyar 400 milyon dolar F35 projesine harcayın, F35leri de alamayın… Böyle bir skandal yok. Bu kadar büyük bir başarısızlık, fiyasko yok. Benim alanım ekonomi, Kitabını yazdık’ gibi Ben her şeyi bilirim’ tarzı ve tavrı işte ülkeyi bu noktaya düşürüyor.

F35 vermiyorsunuz, F16 alalım; onun parasını ona sayın’ yaklaşımı çok yanlış. Türkiyenin F35lerle ilgili hakkını sonuna kadar savunması lazım. O projeye katkımız sadece 1 milyar 400 milyon dolar değil, biz o projenin dört ana hissedarından birisiyiz. Türkiyenin F35ler konusunda sonuna kadar ısrarcı olması lazım. Kısa vadede F16ya ihtiyaç varsa onun pazarlığının ayrı yürümesi lazım. F35 ile F16 pazarlığının aynı çuvala konmasını büyük bir hata olarak görüyoruz.

Sayın Erdoğan, Ekonominin kitabını yazdık’ diyor. Doğru, gerçekten iktisat bilimcilerin çok iyi incelemesi gereken bir AK Parti dönemi var. Millî gelirimiz 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara çıkarken bu başarının arkasındaki faktörler, ana sebepler neydi, herkes gördü. 6-7 yıldır ekonomimiz sürekli olarak merdiven basamağı gibi aşağı doğru inerken bunun arkasındaki sebepler ne? Bunun gerçekten kitabı yazılır. Ama Benim alanım ekonomi, ‘Ben ekonomistimdiyen herkesin kitap yazmasıyla olmaz bu iş. Bağımsız, tarafsız gözlem yapabilen, dünyayı ve yakın iktisat tarihini bilen insanların bu dönemle ilgili kitap yazmasında büyük fayda var.”

Paylaşın

Demirtaş’tan Türkiye Soluna 9 Soru

“Türkiyeli solculara basit sorular sorup sorularıma basit yanıtlar isteyerek meramımı daha net anlatmaya çalışayım” diyen HDP Eski Eş Genel Başkanı Demirtaş, Türkiye soluna 9 soru yöneltti.

Bir önceki yazısında HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde izleyeceği yolu değerlendiren Selahattin Demirtaş, bugün Evrensel gazetesinden yayınlanan yazısında bir önceki yazısına çeşitli destek ve eleştirilerin geldiğini kaydetti.

“Bağımsız, birleşik sol, sosyalist cephe veya çatı parti denemelerinin tümü bizzat sol eliyle her seferinde boşa çıkarılmış, fırsatlar bir bir heba edilmiştir” eleştirisinde bulunan Demirtaş, “Çok uzun yıllardır çözülemeyen solda birlik sorununu cezaevinden şakkadanak çözme iddiasıyla bir çağrı yapmadığımın bilinmesini isterim” diye ekledi.

Demirtaş, “Türkiyeli solculara basit sorular sorup sorularıma basit yanıtlar isteyerek meramımı daha net anlatmaya çalışayım” diyerek 9 soru yöneltti.

Demirtaş’ın soruları şöyle:

Sosyalistler, solcular kendi cumhurbaşkanı adaylarıyla mı seçime girecekler yoksa ilk turdan itibaren muhalefetin ortak adayını mı destekleyecekler?

Kendi adaylarıyla seçime gireceklerse nasıl bir adayla, hangi ilke ve programla seçmenlerin karşısına çıkacaklar?

Seçim kampanyasını nasıl örgütleyecekler?

Olası ikinci turda nasıl bir tutum alacaklar?

Muhalefetin ortak adayı etrafında buluşulacaksa o adayın belirlenmesi, programı, ilkeleri konusunda şimdiden masada olmak için neler yapmak gerekiyor?

Milletvekili seçimlerine, bir çatı partide girilecekse hangi partide buluşulacak? Çatı parti olmayacaksa sol, sosyalist adayların diğer uygun partilerden olabildiğince fazla sayıda aday gösterilebilmesi ve seçilmeleri, sonrasında belki Mecliste en az yirmi kişilik bir sosyalist grubun oluşması için neler yapılabilir? Oluşacak bu sosyalist Meclis grubu, bir çatı partisine dönüşebilir mi? Sosyalist grup olarak olası koalisyon hükümetlerinde yer alınabilir mi? Bu ihtimal varsa hangi kesimler, kimler Meclise taşınırsa daha verimli olur?

Seçimlerde iktidar değişirse valiler, kaymakamlar, rektörler, dekanlar, bakanlık üst düzey bürokrasisi başta olmak üzere on binlerce yeni kadro göreve gelebilir. Soldan ve emekten yana ve kadın kimliğiyle kaç nitelikli bürokrat bu mevkilerde görev alarak demokratikleşmeye sol perspektifle katkı sunabilir? Bu kişiler kimler olabilir?

Solu devlete ve iktidara entegre edip yozlaşma tehlikesine karşı tüm bu çabaların yanında sivil ve kültürel alan, sendikalar nasıl güçlendirilebilir? Bu şekilde, solun bağımsız olarak kitleselleşmesinin önü nasıl açılabilir?

Bunlar yapılmazsa yeni iktidarın sağ, neoliberal, emek karşıtı, çevre karşıtı bir politikaya hızla savrulmayacağının garantisi, tedbiri nedir?

‘Bu tarihi fırsatı kaçırmayalım’

Demirtaş, yazısını şöyle bitirdi: “Hiç değilse emekçiler için bu tarihi fırsatı kaçırmayalım. Unutmayın, sol akıl işin içinde olmadan toplum, devlet ve dünya daha iyiye evrilemez. Şu, fenomen haline gelmiş karikatürdeki isyanla bitireyim: Millet aç, aç!”

Paylaşın

10 Ayda 1853 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), iş sağlığı ve güvenliği hakkında derlenen son verileri açıkladı. Açıklanan verilere göre, Ekim ayında en az 165 işçi iş kazalarında hayatını kaybederken, 2021 yılının ilk on ayında ise iş kazalarında en az 1853 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi / İSİG tarafından yapılan açıklamada, çalışanların hayat standartlarının yükseltilmesi için de talepler sıralandı. İSİG tarafından yapılan açıklamada dile getirilen talepler şöyle;

En kapsamlı toplu iş sözleşmesi olan asgari ücret görüşmeleri öncesi tartışmalar başladı. İktidar temsilcileri ve yandaş medyada 3500-3800 TL civarı asgari ücret tutarları dillendirilip seçim kozu olarak sunulmaya çalışılıyor. Türk-İş Başkanı ise tarihin en büyük artışı olacağını söyleyip bu işi fazla uzatmadan on günde bitirelim diyor.

Diğer yandan işçi örgütlenmeleri (sendikalar, dernekler, işçi birlikleri, odalar, partiler) alanlara çıkarak asgari ücret sürecine dair taleplerini haykırmaya başladı:

  • İnsanca yaşamaya yetecek asgari ücret belirlensin.
  • Asgari ücret ve bütün ücretlerin asgari ücret kadarı için tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın, net ödensin.
  • Asgari ücret sonrası ilk vergiye esas gelir dilimleri milli gelire göre artırılsın.
  • En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilsin.
  • Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturaları vergi ve kesintiden muaf tutulsun.
  • Tüm gıda ürünlerinde KDV sıfırlansın.
  • Asgari ücret görüşmeleri halka açık olarak yapılsın.

İSİG tarafından yüzde 64’ünü ulusal basından; yüzde 36’sını ise yerel basın, işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, meslek örgütleri ve sendikalardan öğrenilen bilgilere dayanarak tespit edilen veriler açıklandı.

Tespitlere göre Ekim ayında en az 165 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. İş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin aylara göre dağılımı ise şöyle oldu:

  • Ocak ayında en az 203 işçi,
  • Şubat ayında en az 142 işçi,
  • Mart ayında en az 144 işçi,
  • Nisan ayında en az 258 işçi,
  • Mayıs ayında en az 239 işçi,
  • Haziran ayında en az 180 işçi,
  • Temmuz ayında en az 155 işçi,
  • Ağustos ayında en az 178 işçi,
  • Eylül ayında en az 189 işçi,

• 2021 yılının ilk on ayında iş kazalarında en az 1853 işçi hayatını kaybetti. 165 emekçinin 145’i ücretli (işçi ve memur), 20’si kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor.

İş kazalarında ölenlerin 16’sı kadın işçi, 149’u erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri eğitim, metal, sağlık ve genel işler işkollarında meydana geldi. Beş göçmen/mülteci işçi hayatını kaybetti: 3’ü Suriyeli, 1’i Afganistanlı ve 1’i Gürcistanlı.

Öte yandan, İSİG ölümlerin sektörlere göre dağılımını da duyurdu. Açıklamaya göre, ölümler en çok inşaat/yol, ticaret/büro/eğitim/sinema, tarım/orman, sağlık, taşımacılık, madencilik, konaklama, belediye/genel işler, kimya, metal, gıda, gemi/tersane, güvenlik ve enerji işkollarında meydana geldi.

En fazla ölüm nedenleri Covid-19, ezilme/göçük, trafik/servis kazası, yüksekten düşme, zehirlenme/boğulma, kalp krizi, şiddet, patlama/yanma, intihar, elektrik çarpması ve kesilme/kopma oldu.

Tarım işçisi olarak çalışan 2 çocuk da yaşamını yitirdi. 51 yaş ve üstünde ise çalışırken ölen 51 emekçi bulunuyor. Bunlar,çiftçiler ve esnaflar ile tarım, gıda, maden, kimya, eğitim, sinema, ticaret, çimento, inşaat, taşımacılık, sağlık, spor, güvenlik ve belediye işçileri oldu.

15 ölüm İstanbul’da; 8 ölüm Kocaeli’de; 7 ölüm Antalya’da; 6’şar ölüm Ankara, Bursa, Samsun ve Zonguldak’ta; 5’er ölüm İzmir, Konya, Rize, Sakarya, Şanlıurfa ve Uşak’ta; 4’er ölüm Çorum ve Eskişehir’de, 3’er ölüm Adana, Batman, Erzurum, Hakkari, Kayseri, Kütahya, Mersin, Tekirdağ ve Trabzon’da; 2’şer ölüm Aydın, Balıkesir, Bingöl, Çanakkale, Düzce, Giresun, Isparta, Malatya, Manisa, Muğla, Niğde, Tokat ve Bulgaristan’da; 1 ölüm Adıyaman, Afyon, Bartın, Bolu, Denizli, Elazığ, Gaziantep, Gümüşhane, Hatay, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kırıkkale, Nevşehir, Ordu, Siirt, Sivas, Tunceli, Van, Çin ve Gana’da meydana geldi.

Paylaşın

Kalın Sakal Ve Erkeklik Hormonu!

Yeni yapılan bir araştırma, erkeklerde sakal yoğunluğu ile testosteron seviyesi veya erkek egemen anlayış arasında bir ilişkinin olmadığını ortaya koyarak bu inancı yerle bir etti.

Haber Merkezi / Archives of Sexual Behavior dergisinde yayınlanan araştırmada, araştırmayı yapan ekip, fiziksel olarak aktif 97 genç erkekten veri topladılar. Erkeklerin testosteron seviyeleri gün boyunca doğal olarak düşme eğiliminde olduğu için, katılımcıların testosteron düzeylerini sabah 7 ile 11 arasında ölçmek de dahil olmak üzere, çalışmada birkaç kontrol kullandılar.

Araştırma ekibi, ayrıca katılımcılardan çalışmadan 24 saat önce sigara, alkol ve egzersiz yapmamalarını, testten iki saat önce yemek yememelerini ve diş fırçalamamalarını istedi. Ardından, katılımcıların tükürük örnekleri ile testosteron seviyeleri ölçüldü.

İlginç bir şekilde, araştırmada, sakal yoğunluğunun erkek egemen anlayış veya testosteron düzeyinin kanıtı olduğuna dair bir ilişki bulunamadı. Araştırmada, sakal yoğunluğunun erkek egemen anlayış veya testosteron düzeyi arasında olumsuz bir ilişki de gözlemlenmediği belirtildi. Araştırma ekibi, sakalın tamamen kültürel normlarımıza dayanan estetik bir durum olduğunu söylüyor.

Paylaşın

Tarım-ÜFE Yüzde 23,10 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Ekim 2021 Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi’ verilerini açıkladı. Buna göre, tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık yüzde 23,10, aylık yüzde 1,68 arttı.

Haber Merkezi / Tarım-ÜFE’de, ekimde bir önceki aya göre yüzde 1,68, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 15,92, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23,10 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 22,06 artış gerçekleşti.

Sektörlerde bir önceki aya göre tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 1,65, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 4,22 artış, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 0,15 azalış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 1,28 artış, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 4,10 artış, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 3,02 azalış gerçekleşti.

Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 2,84 ile çeltik ve yüzde 3,29 ile üzüm oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 79,66 ile lifli bitkiler, yüzde 38,18 ile canlı kümes hayvanları ve yumurtalar ve yüzde 37,47 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 17,23 ile turunçgiller oldu.

Bir önceki aya göre azalış gösteren alt gruplar sırasıyla, yüzde 6,02 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler, yüzde 4,91 ile tropikal ve subtropikal meyveler ve yüzde 1,93 ile sebze, kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 23,47 ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler, yüzde 20,43 ile lifli bitkiler ve yüzde 8,65 ile turunçgiller oldu.

Ekim 2021’de, endekste kapsanan 92 maddeden, 25 maddenin ortalama fiyatında azalış olurken 16 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 51 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

Paylaşın

Ekim Ayında Konut Satışları Yüzde 6.6 Azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ‘Ekim 2021 Konut Satış İstatistikleri’ni yayınladı. Buna göre, Türkiye genelinde konut satışları ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,9 artarak 137 bin 401 oldu. Konut satışlarında İstanbul 26 bin 41 konut satışı ve yüzde 19,0 ile ilk sırada yer aldı.

Haber Merkezi / Satış sayılarına göre İstanbul’u 13 bin 466 konut satışı ve yüzde 9.8 payla Ankara, 8 bin 218 konut satışı ve yüzde 6 payla İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 22 konutla Hakkari, 45 konutla Ardahan ve 84 konutla Bayburt oldu.

Ocak-eylül döneminde ise konut satışları geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 15.2 azalarak, 1 milyon 86 bin 539’a geriledi.

İpotekli konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,7 artış göstererek 28 bin 49 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 20,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde  60,7 azalışla 209 bin 904 oldu.

Diğer konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,3 artarak 109 bin 352 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 79,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Ekim döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17,4 artışla 876 bin 635 oldu.

İlk el konut satış sayısı, Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13,4 artarak 41 bin 914 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 30,5 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,9 azalışla 329 bin 70 olarak gerçekleşti.

İkinci el konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,6 artış göstererek 95 bin 487 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 69,5 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,4 azalışla 757 bin 469 olarak gerçekleşti.

Yabancılara Ekim ayında 5 bin 893 konut satışı gerçekleşti

Yabancılara yapılan konut satışları Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,1 artarak 5 bin 893 oldu. Toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 2 bin 464 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla bin 385 konut satışı ile Antalya, 359 konut satışı ile Ankara izledi.

Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Ekim döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38,0 artarak 43 bin 372 oldu. Ekim ayında İran vatandaşları Türkiye’den bin 265 konut satın aldı. İran vatandaşlarını sırasıyla 926 konut ile Irak, 543 konut ile Rusya Federasyonu vatandaşları izledi.

Paylaşın

Meteoroloji’den Bir Çok Kent İçin Sağanak Yağış Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında İstanbul, Balıkesir, Kocaeli, Sakarya ve Kastamonu’nun da bulunduğu bir çok kent için sağanak yağış uyarısında bulundu. MGM, sağanak yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzey kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ve Sinop çevreleri ile Kırklareli, İstanbul, Balıkesir, Kocaeli, Sakarya ve Kastamonu’nun kuzey, Çanakkale’nin iç kesimlerinin yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde iç ve doğu kesimlerde yer yer pus ve sis olayı bekleniyor.

Hava sıcaklıklarının Ülkemizin kuzeydoğu kesimlerinde 1 ila 3 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı, genellikle mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor. Ülkemizin kuzey ve iç kesimlerinde yer yer yoğun olmak üzere pus ve sis hadisesi beklendiğinden meydana gelebilecek olumsuzluklara karşı (ulaşımda aksamalar, vb) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara ve Ege Bölgesi

Marmara Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu, zamanla yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Kırklareli, İstanbul, Kocaeli ve Sakarya’nın kuzey kesimleri ile akşam saatlerinde Çanakkale’nin iç, Balıkesir’in kuzey kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde yer yer sis ve pus olayı beklenirken Ege Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde bölgenin iç kesimlerinde yer yer pus ve sis olayı bekleniyor.

Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi

Akdeniz Bölgesi’nin parçalı bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde bölgenin iç kesimlerinde yer yer pus ve sis olayı beklenirken, İç Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde yer yer sis ve pus olayı bekleniyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz’in parçalı bulutlu, öğle saatlerinden sonra Kastamonu kıyı kesimleri ile Sinop çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde bölgenin iç kesimlerinde yer yer sis ve pus olayı beklenirken, Orta ve Doğu Karadeniz’in parçalı ve yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra kıyı kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde bölgenin iç kesimlerinde yer yer pus ve sis olayı bekleniyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ve gece saatlerinde yer yer sis ve pus olayı beklenirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Altı Partiden ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ Açıklaması: Tüm Temel İlkelerde Anlaşıyoruz

CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti temsilcileri, TBMM’de devam eden ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ toplantılarına ilişkin yaptıkları açıklamada, “tüm temel ilkelerde anlaşıyoruz” mesajı verdiler. mesajı verdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Halk TV’ye konuk oldu.

Siyasi parti temsilcilerinin konuşmalarından öne çıkan bölümler şöyle;

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek: Türkiye’nin yeni bir siyaset kültürüne ihtiyacı var. 6 parti birlikte çalışmamızın da aslında anlamı bu. Anlaşamadığımız hiçbir temel ilke yok. Farklılıklarımızla bir aradayız ama merkezimizde demokrasi var. Hukukun üstünlüğü var. Siyaset yapma şeklimizi değiştirmemiz lazım. Bugüne kadar hep geçmişi deşerek siyaset yapıldı. Biz geçmişteki hataları da göz önünde bulundurarak geleceği de inşa etmek için siyaset yapmalıyız.”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem: Çalışmalarımızın bir sırası var. Öncelikle anayasaya uygun olarak yasama yürütme ve yargı şeklimde çalışmalarımızı yürüttük. Her partinin kendi açıkladığı ilkeleri var. Bizim de iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistem ilkelerimiz var.

Biz koltuk uğruna siyaset yapmıyoruz. Yüzde 50+1’lik sistem milleti gerçekten bölmek, parçalamak, kendi seçmeninizi konsolide etmek için karşı tarafta bir düşman kesim yaratmak bakımından son derece uygun bir anayasal düzen. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliği esnasında bunun ülkenin birliğine hizmet etmeyeceğini söyledik ve nitekim etmedi. Bunun sonucunu 83 milyon yaşıyoruz.

“Yüzde 100 bir uzlaşıyı sağlamış durumdayız”

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak adlandırılan sisteme geçildikten sonra uzlaşma ortadan kalktı. 6 partinin bu yaptığı çalışma bu anlamda çok değerli ve önemli. İlk 2 toplantı sonucunda gördük ki aslında birbirimize çok yakınız. Bu çok memnuniyet verici.

Hayalimizdeki Türkiye’de aşağı yukarı paralel görüşlere sahibiz. Bu güvenle 3. toplantıdan itibaren meclis çatısı altında toplanıp yazmaya karar verdik. Şu ana kadar kaleme aldığımız bölümleri büyük bir engel ve sıkıntıyla karşılaşmadan tamamlama şansına sahip olduk. Kaleme aldığımız metinde yüzde 100 bir uzlaşıyı sağlamış durumdayız.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya: Bu çalışma bir seçim kazanmak, bir iktidarı devirmek ya da bir ittifak kurmak için yapılan bir çalışma değil. Burada iktidarın da içinde yer aldığı bir gelecek Türkiye’si tahayyül edip tasavvur edebilir miyiz çalışması. Bu çalışma 84 milyon için, sadece iktidara karşı yapılan bir çalışma değil. İktidar partisine oy vermiş seçmenlerin de içerisinde yer aldığı bir Türkiye hayali ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.

“Türkiye’nin asgari mutabakatı özgürlükçü demokratik devlet olmalı”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu: Bugün ülkemizin önünde en önemli aşamalardan birisi, cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması meselesi vardır. İnşallah biz bir araya gelen 6 siyasi parti bunun önünü açabiliriz. Helalleşmek için detaya inmek, yüz yüze gelmek, karşılıklı olarak duygulanmak gerekiyor.

Bugün Tayyip Erdoğan maalesef bu otoriter devlet anlayışını, herkesi ciddi manada tehdit eden, başta AKP’ye destek veren insanları da yarın öbürsü gün tehdit edecek adeta bir korku cumhuriyetine dönüştürdü. Her birimiz bu sorunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin asgari mutabakatı özgürlükçü demokratik devlet olmalı.

“İnsanlar bizden çözüm bekliyor”

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün: Helalleşmek birbirimizin arasında olması lazım. İkinci helalleşme değişik toplum kesimleriyle olmalı. 2001’de AKP’yi çok samimi duygularla kurduk. Maalesef daha sonra bir güç yozlaşmasına kapıldı partinin üst yönetimi. Biz 2015’te bunu gördük, restorasyon süreci ilan ettik ama buna karşı gelindi. Siyasetçinin ahlaklı olmasını arzu ettik ama bu engellendi. Birileri siyasetçilerin ahlaksız olmasını istedi.

Değişik kaynaklardan gelen partilerin temsilcilerinin bir araya oturması havayı yakalamak adına yapılmış adımlardır. Vatandaş bu masanın üzerine titriyor. Vatandaş ‘ötekileştirmeden bıktık’ diyor. İnsanlara ümit olmak için bir araya geldik. İnsanlar bizden çözüm bekliyor.

(Kaynak: Sözcü)

Paylaşın