Beslenme Psikiyatrisi Nedir?

Beslenme psikiyatrisi , zihinsel sağlık bozuklukları için alternatif tedaviler olarak gıda ve gıda takviyelerinin kullanılması uygulamasıdır. Şizofreni gibi psikotik bozukluklardan demans gibi nörodejeneratif hastalıklara kadar ruh sağlığı bozukluklarına yönelik mevcut tedavilerin çoğu, durumun semptomlarını tedavi etmeye odaklanır. Birçoğu bu semptomları tedavi etmede etkili olsa da, genellikle ciddi yan etkilerle eşleşirler.

Haber Merkezi / Son yıllarda, psikiyatrik bozukluklar ve diyet arasındaki bağlantıları çevreleyen araştırmalarda önemli bir artış olmuştur. Bu nedenle, bu bozukluklar için beslenmeye dayalı tedavileri çevreleyen araştırmalarda bir artış olmuştur. Bu çalışmalardan, bağırsak biyomu ve besin eksiklikleri dahil olmak üzere farklı tedavi hedefleri belirlendi. Mevcut araştırmalar umut vericidir ve psikiyatrik bozuklukların tedavisi için alternatif müdahaleler hakkında fikir vermektedir.

Diyet ve psikiyatrik bozuklukları bağlayan potansiyel yollar

Diyet, şizofreni spektrum bozuklukları, psikoz ve demans gibi ciddi zihinsel sağlık bozuklukları ile ilişkili olabilir. Bağırsak biyomu ve besin eksiklikleri gibi araştırmaların dahil olduğu tespit edilen birkaç potansiyel yol vardır.

Bağırsak biyomu

Araştırmalar, bağırsak biyomu ile depresyon ve şizofreni gibi psikiyatrik bozuklukların gelişimi arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor.

Bağırsak biyomu, gastrointestinal sistemde bulunan bakteri, mantar ve virüslerden oluşur. Çalışmalar, şizofreni ve psikozlu bireylerin, psikiyatrik olmayan bireylere kıyasla farklı bağırsak mikrobiyal kompozisyonları ile ortaya çıktığını göstermiştir.

Araştırmacılar, birinci dönem psikozlu (FEP) ve FEP olmayan bireylerde bağırsak mikrobiyal bileşimini karşılaştıran bir çalışmada, bağırsak bileşiminin şu şekilde olduğunu buldular: farklı semptom alanları boyunca ciddiyet.

Bu sonuçlar, bağırsağın mikrobiyal bileşimindeki değişikliklerin kişinin bir psikiyatrik bozukluk geliştirme riskini artırabileceğini düşündürmektedir. Araştırmalar, mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseninin (MGBA) bu riskin altında olduğunu gösteriyor. MBBA, bağırsakları merkezi sinir sistemi ile birleştirir ve çalışmalar, şizofreni hastalarının MBBA’nın bozulmasıyla ortaya çıkabileceğini göstermiştir.

Besin eksiklikleri

Besin eksiklikleri, söz konusu besinlerin yetersiz alımı veya vücut tarafından zayıf emiliminden kaynaklanır. Araştırmalar, besin eksikliklerinin zihinsel bozuklukların gelişmesi için risk faktörlerinden biri olduğunu göstermektedir.

Örnek eksiklikler arasında B9 vitamini (folat) B6 ve B12 eksiklikleri sayılabilir. Bu B vitaminleri DNA ve protein sentezi için gereklidir. Her ikisi de beyin gelişimi ve bilişte önemli bir rol oynar. Birkaç çalışma, şizofreni hastalarının, psikiyatrik olmayan bireylere göre daha düşük serum vitamin B6 ve B9 (folat) seviyelerine sahip olduğunu göstermiştir.

D vitamini eksikliğinin şizofreni ve bunama hastalarında da oldukça yaygın olduğu gösterilmiştir. D vitamini, zihinsel bozukluklarda dengesiz olduğu bilinen dopamin de dahil olmak üzere nörotransmitter salınımını modüle etmek için gereklidir.

Geleneksel psikiyatriye karşı beslenme psikiyatrisi, hangisi daha etkili?

Beslenme psikiyatrisi non-invazivdir, çok az yan etkisi vardır ve herkes tarafından kolayca erişilebilir. Beslenme psikiyatrisi ile karşılaştırıldığında, geleneksel tedaviler çok ciddi yan etkilere sahip olabilir ve fiziksel sağlığı bozmak için çok az şey yapabilir.

Beslenme tedavilerinin semptomatoloji üzerindeki etkilerine ilişkin kanıtlar, birçok klinik çalışma halen devam etmekte olduğundan hala tazedir. Buna rağmen, beslenme psikiyatrisi, şizofreni ve psikoz gibi başka türlü ihmal edilen ciddi zihinsel sağlık sorunları olan kişilerin fiziksel sağlığına izin verir.

Bu bireylerde ihmal edilen fiziksel sağlık, obezite, diyabet, hipertansiyon ve diğer kardiyovasküler hastalıkların daha yüksek oranlarına yol açmıştır. Buna karşılık, bu yaşam beklentisinde büyük bir azalmaya neden oldu. Bu durumun semptomları, ilaç yan etkileri ve bilişsel bozukluklarla birlikte bu bireylerin yaşam kalitelerinde önemli bir düşüşe neden olur.

Bu nedenle beslenme psikiyatrisi, zihinsel sağlık hastalıklarından muzdarip insanların yaşam kalitesini iyileştirmeye çalışır. Bu nedenle beslenme psikiyatrisi, bu insanların yaşamlarını tek başına geleneksel psikiyatriden daha fazla etkileyebilir. Bu etkiyi genişletmek için daha derinlemesine araştırmalara ihtiyaç vardır.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir