ABD Merkez Bankası, Faizi Son 14 Yılın En Yüksek Seviyesine Çekti

Son 40 yılın en kötü enflasyonuyla mücadelesini sürdüren ABD Merkez Bankası (FED), bugün yapılan Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının ardından alınan faiz artırım kararıyla politika faizi 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Yapılan bu son artırım ile politika faizi yüzde 3,75-4,00 aralığına yükseldi. Banka, borçlanma maliyetlerini artırmanın ekonomiyi sakinleştireceğini ve fiyat enflasyonunu düşürmesini umuyor.

Ancak uzmanlara göre, söz konusu hamlelerin ciddi bir gerilemeyi tetikleyebileceğinden endişeleniyor. Fed daha önceki son 4 toplantıda da politika faizini 75’er baz puan artırmıştı.

FED, borçlanma maliyetlerinde gelecekteki artışların, şimdiye kadar yürürlüğe koyduğu “para politikasının kümülatif sıkılaştırılmasını” hesaba katmak için daha küçük adımlarla yapılabileceğinin sinyalini verdi.

ABD Merkez Bankası’nın yeni politika açıklamasında kullanılan dil, faiz arttırımı hızının hala gelişmekte olan etkisine dikkat çekti ve federal fon oranı için “enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye döndürmek için yeterince kısıtlayıcı” bir seviyeye odaklanma isteğini dile getirdi.

FED politikalarını belirleyen Federal Açık Piyasa Komisyonu (FOMC) iki günlük toplantısının sonunda yaptığı açıklamada “Hedef aralıkta devam eden artışlar uygun olacaktır” dedi.

FED yetkilileri, gelecekteki herhangi bir kararı dışlamadan, komisyonun, gelecekte hedef aralıkta yapılacak faiz artışlarının hızını belirlerken, para politikasının kümülatif sıkılaşması, para politikasının ekonomik faaliyeti ve enflasyonu etkilemede gecikmesi ile ekonomik ve finansal gelişmeleri dikkate alacağını belirtti.

Bu dille komisyon, FED’in politika sıkılaştırmasının ABD ve dünya ekonomileri üzerindeki etkisi, devam eden büyük faiz artışlarının mali sistemi zorlayabileceği veya bir resesyonu tetikleyebileceği tehlikesi etrafında gelişen tartışmaları kabul etmiş oldu.

Son zamanlardaki hızlı faiz artışları, FED’in hedefinin üç katından fazla seyreden enflasyonu yakalamak için “hızlı” hareket etmek adına yapılmış olsa da, Merkez Bankası şimdi daha ince ayarlara dayalı bir aşamaya giriyor.

FED Başkanı Jerome Powell karardan sonra yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın yılsonu politika toplantısında faiz artışlarının boyutunu azaltabileceğini söyledi.

FOMC toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Powell, son faiz artışlarını tanımlayan 75 baz puanlık hamlelerden daha küçük faiz artışlarına geçilmesi ile ilgili “O dönem yaklaşıyor ve Aralık toplantısına kadar gelebilir” dedi. Ancak gelecek ayki FOMC toplantısında ne tür bir adım atılacağı konusunda henüz “bir karar verilmediğini” ekledi.

Politika kararı, hedef federal fon oranını 2008 başından bu yana en yüksek seviye olan yüzde 3,75-4,00 aralığında belirledi.

ABD Merkez Bankası Mart ayından itibaren son altı toplantısında faiz oranlarını arttırarak eski FED Başkanı Paul Volcker’ın 1970 ve 1980’lerde enflasyonu kontrol altına almak için verdiği mücadeleden bu yana en hızlı artış turunu gerçekleştirmiş oldu.

FED’in açıklamasında yetkililerin “enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli” olmaya devam ettiği ve bunun da yeni artışlara kapı açtığı belirtildi. FED, ekonominin hala “güçlü” istihdam artışları ve düşük işsizlikle ılımlı bir şekilde büyüdüğünü belirtti.

Farklı raporlar, Eylül ayına kadar olan 12 aylık dönemde enflasyonun yüzde 8,2 arttığını gösteriyor. FED’in tercih ettiği bir başka endeks ise enflasyonun, bankanın hedef enflasyon oranı olan yüzde 2’nin üç kat üzerinde olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak bazı anketler ve özel veriler, fiyatlar üzerindeki baskıların en azından gevşemenin eşiğinde olduğuna işaret ediyor. Bu veriler, FED yetkililerinin gelecekte daha düşük oranda faiz artışlarına gitmesini sağlayabilir.

Bazı Kongre üyeleri de FED’in faiz oranlarını fazla yükseltmesine karşı uyarılarda bulunuyor ve 30 yıllık sabit konut kredisi (mortgage) faiz oranlarının hızla yükselmesinin, FED politikalarının tüketicileri doğrudan etkilemesinin en iyi örneklerinden biri olduğuna işaret ediyor.

ABD’de resesyon kaygısı

Uzmanlar, Amerikan Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için attığı sert adımların ekonomik konjonktüre sekte vurmasından ve ABD’nin resesyona sürüklenmesinden kaygı duyuyor. ABD ekonomisi yılın ilk iki çeyreğinde daralmıştı. Üçüncü çeyrekte ise yüzde 0,6 oranında büyüme kaydedildi.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşının etkisiyle ABD’de de enflasyon Haziran ayında son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak, yüzde 9,1 olarak gerçekleşmişti. Daha sonraki aylarda enflasyon yüzde 8,2’ye gerilemiş olsa da, Fed yüzde 2 hedefinin hâlâ uzağında bulunuyor.

Ülkede 8 Kasım’da yapılacak Kongre seçimleri öncesinde tüketici fiyatlarındaki artış Başkan Joe Biden ve Demokratlar üzerinde büyük baskı oluşturuyor. Kamuoyu yoklamaları, enflasyonun insanlar için en önemli konular arasında bulunduğunu gösteriyor.

Enflasyonist baskıyla boğuşan diğer pek çok ülke de, borçlanma maliyetlerini artırmak adına ABD ile birlikte hareket ediyor. İngiltere Merkez Bankası’nın da Perşembe günü 75 baz puanlık bir artışa gitmesi bekleniyor. Bu, gerçekleşmesi durumunda 1989 yılından bu yana en büyük artış olacak.

Borçlanma maliyetlerindeki keskin artış, başta konut olmak üzere bazı sektörlerde sakinlemeye neden oldu. Ancak pek çok ekonomist, enflasyonun sağlıklı olarak kabul edildiği yüzde 2 seviyesine ulaşması için daha fazla ekonomik yavaşlamanın gerekli olduğunu söylüyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçtiğimiz ay politika faizini yüzde 12’den yüzde 10,5’e indirdi.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir