Şimşek’ten Enflasyon Yorumu: Zaman Alacak

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi /“Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.”

Şimşek, açıklamasının devamında “Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz. Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden ekonomiye dair açıklamalarda bulundu. Şimşek’in açıklamaları şu şekilde:

“Fitch’in Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsinden borç notunu B’den B+’ya, görünümünü ise nötrden pozitife yükseltmesi, Türkiye’nin sağlam ekonomi politikalarının gücünü yansıtmaktadır.

Sağlam politikaları sürdürmeye ve yapısal reformları uygulamaya kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanması en önemli önceliğimiz olmaya devam etmektedir.

Büyümenin yeniden dengelenmesi iyi bir şekilde devam etmektedir; iç tüketim ılımlılaşmakta ve net ihracat güçlenmektedir.

Cari işlemler açığı öngörülenden daha hızlı bir şekilde daralmakta ve bu yıl GSYH’nin %3’ünün oldukça altına düşme yolunda ilerlemektedir.

Türk lirası mevduatların toplam mevduatlar içindeki payı Ağustos ayından bu yana yüzde 12 puan artmıştır. Programımıza olan güven arttıkça bu eğilim devam edecektir.

Mali sağlığın yeniden tesis edilmesi de kilit bir hedeftir. Mali itici gücün bu yıl içinde azalması ve gelir politikalarının daha destekleyici olmaya başlaması beklenmektedir. Depremle ilgili harcamalar da dahil olmak üzere mali açığı önümüzdeki yıl GSYH’nin %3’ünün altına indirmeye kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir. Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.

Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz.

Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir.”

Paylaşın

Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 40

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye için enflasyonun 2024 yılında ortalama yüzde 58 ve yıl sonunda ise yüzde 40 olacağı tahminini paylaştı.

Fitch Ratings, açıklamasında ayrıca, “Enflasyon beklentileri hafifledi ve dış likidite riskleri azaldı; bu durum, daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansımasıdır” ifadesine yer verdi.

Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu ise “B”den “B+”ya yükseltti, not görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çıkardı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Cuma günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu B’den B+’ya yükseltildiği, not görünümünü de “durağan”dan “pozitif”e çevirdiğini açıkladı.

Açıklamada, söz konusu not artırımında, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında uygulanan sıkılaşma önlemleri dahil politikaların etkinliği ile makroekonomik ve dış kırılganlıklardaki azalmanın etkili olduğu belirtildi.

Kuruluşun açıklamasında, enflasyon beklentisinin hafiflediği ve dış likidite risklerinin azaldığı da kaydedildi. Bu durumun daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansıması olduğu da belirtildi.

Kuruluş, Türkiye’de ekonominin bu yıl yüzde 2,8 oranında büyümesinin beklendiğini da hatırlatırken, bunun gelecek yıl yüzde 3,1’e çıkabileceğini de belirtti. Fitch’e göre, 31 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimler sonrasında ülkede politika değişikliği beklenmiyor.

Fitch’in Türkiye’ye dair bir sonraki kredi derecelendirme değerlendirmesini Eylül ayında yapması bekleniyor. Fitch, son olarak 8 Eylül 2023’te Türkiye’nin kredi notunu ‘B’ olarak teyit etmiş, not görünümünü de ‘negatif’ten ‘durağan’a yükseltmişti.

Fitch, enflasyonun 2024 için ortalama yüzde 58, yıl sonu enflasyonunun ise yüzde 40 olmasını tahmin ettiklerini aktardı. TÜİK verilerine göre Şubat ayında enflasyon yüzde 67 olarak gerçekleşmişti.

Bakan Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in açıklaması ardından sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yorumda, “Uyguladığımız programın somut sonuçları ülke kredi notumuza da yansıdı” dedi.

Bakan Mehmet Şimşek, “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, bu başarıya kayıtsız kalmayarak kredi notumuzu bir kademe yükseltirken, görünümümüzü pozitife çevirdi. Pozitif görünüm önümüzdeki dönemde not artışının süreceğine işaret ediyor” dedi.

Bakan Şimşek, “12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikalarının etkili olduğunu” belirterek, “Makro-finansal istikrarın daha da güçlenmesiyle böyle olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yılın ikinci yarısında dezenflasyon, daralan cari açık ve bütçe disiplini sayesinde makro finansal istikrar daha da pekişecek ve kredi notumuz yükselecektir” ifadelerini kullandı.

Timothy Ash: Hak Edildi

Merkezi Londra’da bulunan BlueBay portföy yönetimi şirketinin gelişmekte olan piyasalar masasından stratejist Timothy Ash, not artırımının seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” ifade etti.

Ash, hayalkırıklığına uğratan son enflasyon verisi ile TL ve rezervler üzerindeki olumsuz baskı yüzünden piyasaların son birkaç haftadır Türkiye ile ilgili olarak gergin olduğunu, bu yüzden Fitch’in açıklamasının “ilginç bir zamanlamaya” sahip olduğunu belirtti.

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünyada Yüzde 10.5 Düşerken, Türkiye’de Yüzde 71.03 Arttı

Küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Türkiye’de gıda fiyatlarında artış sürerken, dünyada gerilemeye devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen, tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi ocak ayında 118,2 seviyesinden şubat ayında 117,3’e düştü.

Buna göre küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Gıda fiyatları endeksi böylece Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyede gerçekleşti.

Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

FAO verilerine göre alt endekslerdeki değişimler ise şöyle oldu: Tahıl fiyatları endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 5,0 azaldı. Tahıl fiyatları yıllık bazda ise yüzde 22,4 geriledi.

Bitkisel yağ fiyatı endeksi, şubatta bir önceki aya göre yüzde 1,3, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 azaldı. Süt ürünleri fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,1 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,4 azaldı.

Et fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,8 artmış, bir yıl öncesine göre ise yüzde 0,8 azaldı. Şeker fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,2 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artış gösterdi.

Paylaşın

Ekonomist Demiralp, Seçim Sonrasını İşaret Etti: Enflasyon Artacak

Ekonomist Prof. Dr. Selva Demiralp, “Yerel seçim döngüsü sona erdiğinde, para ve maliye politikaları kısa bir aradan sonra muhtemelen yeniden sıkılaşacaktır. Yıl ortasına kadar politika ilacının tüm acılığını tadacağız. Enflasyon en azından o zamana kadar yükselecek, asgari ücrete yapılan zamlar ve diğer mali adımlar ise eriyecek” dedi.

Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi devam ederken, uluslararası medyada Türkiye’nin seçim sonrası enflasyonla mücadele stratejilerine ilişkin detaylı analizlere geniş yer veriliyor. Reuters tarafından yayınlanan son analiz haberine göre, Türkiye’nin, uzun süredir yüksek seyreden enflasyonla başa çıkmak için daha fazla politika adımı atması gerektiği vurgulanıyor.

Reuters’a göre; Türkiye, seçimden sonra enflasyonun acı gerçeğiyle karşılaşacak. Ayrıca Türkiye, yerel seçimlerden sonra inatçı şekilde yüksek seyreden enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atacakken, yıllardır yükselen fiyatlar nedeniyle zaten zor durumda olan Türk halkının daha fazla mağdur olacak.

Haberde, Türkiye’nin yerel seçimlerin ardından enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atması beklentisiyle, hane halkı ve yatırımcılar arasında şüphelerin arttığına dikkat çekiliyor. Özellikle Merkez Bankası’nın faiz oranlarını %8,5’ten %45’e çıkararak yaptığı U dönüşünün, enflasyonu kontrol altına almak için yeterli olup olmadığına yönelik belirsizlikler vurgulanıyor.

Haberde, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, geçen yıl benimsenen politikaların fiyatlarda rahatlama sağlayacağına yönelik açıklamaları hatırlatılırken, aynı zamanda Merkez Bankası’nın enflasyonun tahminlerin üzerinde seyretmesi halinde faizleri daha fazla artırabileceği belirtiliyor.

Ancak, Şubat ayı enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde çıkması ve iç talebin yüksek seyretmeye devam etmesi, seçim sonrasına kadar daha fazla mali ve parasal adım atılacağı beklentilerini artırıyor.

“Enflasyon artacak”

Koç Üniversitesi öğretim üyesi ve eski Merkez Bankası ekonomisti Prof. Dr. Selva Demiralp’in değerlendirmelerine yer verilen haberde, yerel seçim döngüsünün sona ermesiyle para ve maliye politikalarının muhtemelen yeniden sıkılaşacağı öngörüsü dile getiriliyor. Bu durumun, enflasyonun artmasına ve asgari ücret gibi mali adımların etkisini azaltmasına neden olabileceği ifade ediliyor.

Prof. Dr. Demiralp, yaptığı açıklamada, “Yerel seçim döngüsü sona erdiğinde, para ve maliye politikaları kısa bir aradan sonra muhtemelen yeniden sıkılaşacaktır. Yıl ortasına kadar politika ilacının tüm acılığını tadacağız. Enflasyon en azından o zamana kadar yükselecek, asgari ücrete yapılan zamlar ve diğer mali adımlar ise eriyecek” dedi.

Haberde, JPMorgan’ın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın nisan ayında 500 baz puanlık faiz artışı beklediği öngörüsüne de yer veriliyor. Ayrıca, uzmanların hükümetin iç talebi soğutmak için kredi kartı harcamalarını azaltacak önlemler alabileceği yönündeki söylemlerine de dikkat çekiliyor.

Son olarak, haberde Türkiye’nin en büyük iş grubu TÜSİAD’ın baş ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç’ın değerlendirmelerine de yer veriliyor. Altınsaç, enflasyonun mayıs ayından sonra düşeceğini ancak iç talebin güçlü seyrinin Merkez Bankası’nın öngördüğü kadar düşmeyeceğini ifade ediyor.

Reuters’in anketine göre yıllık enflasyonun yıl sonunda yüzde 42,7’ye çıkması bekleniyor.

Paylaşın

Ramazan Öncesi 38 Üründe Fiyat Artışı, Bir Üründe Fiyat Düşüşü Yaşandı

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara bakıldığında 38 üründe fiyat artışı yaşanırken yalnızca 1 üründe fiyat düşüşü yaşandığını söyledi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Markette en fazla fiyat artışı yüzde 195 ile kuru incirde görüldü. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 171 buçuk ile zeytinyağı, yüzde 149 ile kuru kayısı, yüzde 148 ile sivri biber izledi. Markette fiyatı düşen tek ürün ise yüzde 11 buçuk ile kuru soğan oldu.”

Bayraktar, açıklamasının devamında, “Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten kuru inciri 2,9 kat, zeytinyağını 2,7 kat, kuru kayısıyı ve sivri biberi 2,5 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar. Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 27 üründe fiyat artışı, 4 üründe fiyat düşüşü görüldü.

Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 38,2 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 34,8 ile kuru soğan, yüzde 7,3 ile salatalık, yüzde 3,4 ile kabak izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 242,2 ile zeytinyağında yaşandı. Zeytinyağındaki fiyat artışını yüzde 199,1 ile marul, yüzde 186 ile elma, yüzde 178,3 ile karnabahar izledi” ifadelerini kullandı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan ayı öncesi geçtiğimiz yıla göre bu yılın fiyat değişimlerini, et fiyatlarında yaşanan artışları ve bazı gıda ürünlerinin marketlerdeki fiyat değişimlerini değerlendirdi. Bayraktar’ın değerlendirmelerinden öne çıkan bölümler şöyle:

“Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara baktığımızda, bu yıl markette 38 üründe fiyat artışı oldu, sadece 1 üründe fiyat düşüşü yaşandı. Markette en fazla fiyat artışı yüzde 195 ile kuru incirde görüldü. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 171 buçuk ile zeytinyağı, yüzde 149,3 ile kuru kayısı, yüzde 148,2 ile sivri biber izledi. Markette fiyatı düşen tek ürün ise yüzde 11,6 ile kuru soğan oldu.

Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten kuru inciri 2,9 kat, zeytinyağını 2,7 kat, kuru kayısıyı ve sivri biberi 2,5 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar.

Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 27 üründe fiyat artışı, 4 üründe fiyat düşüşü görüldü. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 38,2 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 34,8 ile kuru soğan, yüzde 7,3 ile salatalık, yüzde 3,4 ile kabak izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 242,2 ile zeytinyağında yaşandı. Zeytinyağındaki fiyat artışını yüzde 199,1 ile marul, yüzde 186 ile elma, yüzde 178,3 ile karnabahar izledi.

Kuru soğan ve limonda fiyat düşüşü rekoltenin yüksek olmasından kaynaklandı. Üretici fiyatlarındaki artışın en önemli nedeni girdilerde ve işçilikte görülen artışlardır.  Yıllık bazda ortalama olarak mazotta yüzde 103,7, işçilikte yüzde 99,9, yemde yüzde 42,7, ilaçta yüzde 38, gübrede yüzde 29,8 oranlarında görülen artışların yanı sıra lojistik ve depolama maliyetlerindeki artışlar da ürün fiyatlarını artırdı. Bu yıl zeytinyağında artan maliyetlerin yanında iklim koşullarının etkisiyle üretimde görülen düşüşte fiyatların artmasına neden oldu.

Geçmiş dönemde süt fiyatlarının düşük kalması neticesinde anaç hayvanların kesime gitmesinin faturasını bugün hepimiz ödüyoruz. 2023 yılında 1,4 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithalatı yapılırken bu yıl da ithalat hız kesmeden devam ediyor. Et fiyatları ise yapılan yoğun ithalata rağmen artmaya devam ediyor.

Ocak ayı sonunda; üreticide 267 lira olan dana karkasın fiyatı Ramazan ayı öncesinde yüzde 20 artışla 321 liraya, 296 lira olan kuzu karkasın fiyatı yüzde 32 buçuk artışla 392 liraya yükseldi.

Marketlerde 415 liraya satılan dana kuşbaşının fiyatı Ramazan ayı öncesinde yüzde 20 artışla 497 liraya, 458 liraya satılan kuzu kuşbaşının fiyatı yüzde 32 artışla 606 liraya yükseldi.

Geçen yıl Ramazan öncesine göre ise dana karkasın fiyatı yüzde 83, kuzu karkas fiyatı yüzde 139 artarken, marketlerde dana kuşbaşı fiyatı yüzde 94, kuzu kuşbaşı fiyatı yüzde 127 buçuk oranında arttı.

Arzın talebi karşılamadığı bir piyasada yukarı yönlü fiyat hareketlerinin oluşması muhtemeldir. Ancak et fiyatlarında yaşanan artışların temel nedeni hayvan sayısının azalmasına paralel olarak et arzında yaşanan düşüştür. Bu durum piyasada spekülatif hareketlere de meydan veriyor.

Unutulmamalıdır ki sektör bugüne bir anda gelmedi. İstatistikleri incelediğimizde de bunu görüyoruz. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün son yayınlanan verilerine göre TÜRKVET sistemine kayıtlı büyükbaş hayvancılık işletmeleri 2023 yılı Ağustos ayında 1 milyon 164 bin 469 adetken Kasım ayında 1 milyon 125 bin 667 adede geriledi.

Küçükbaş hayvancılık işletmeleri ise aynı dönemde 384 bin 292 adetten 371 bin 648 adede geriledi. Yani bu 4 aylık dönemde 38 bin 802 adet büyükbaş, 12 bin 644 adet küçükbaş hayvancılık işletmesi üretimi bırakarak kapısına kilit vurdu.

Gençlerimizin zaten tercih etmediği bu işten mevcut üreticilerimizde de çekilmeler devam ediyor. Bu durum hayvansal üretimin sürdürülebilirliğini sekteye uğratıyor ve asıl tehlikede burada başlıyor.

Sürdürülebilir bir hayvansal üretim için önceliğimiz, et ve süt fiyatlarında istikrarlı bir piyasanın oluşmasını sağlamak olmalıdır. Diğer taraftan et fiyatlarında yaşanan artışların bazı kesimlerce daha fazla fırsata çevrilmesine de karşıyız. Özellikle Ramazan ayında marketlerde halkı et tüketmekten mahrum edecek fiyat artışlarına karşı denetimler daha fazla artırılmalıdır.

Yüksek maliyetle yetiştirilen ürünlerin marketlerde çok farklı fiyatlara satılması, artan enflasyonla birlikte tüketicinin alım gücünü iyice azaltıyor. Tüketicilerimiz, özellikle de emekliler hangi ürün hangi markette daha düşük fiyata satılıyor arayışına girdi. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle ürün fiyatları marketlerde çok sık değişiyor. Maliyetler sebep gösterilerek marketler arası aynı marka ürünler ve et ürünleri farklı fiyatlara satılıyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak 4 farklı marketten ve bir marketin online sitesinden, temel tüketim malzemeleri içinden seçilen 8 gıda ürününün aynı marka ve miktardaki fiyat değişimlerine yönelik çalışma yaptık. Yaptığımız çalışma sonucunda ürünlerin belirli markalar tarafından paketlenmiş fiyatı marketten markete oldukça değişkenlik gösterdiği görüldü.

Et ve süt ürünlerinde; dana kuşbaşında yüzde 69 buçuk, tereyağında yüzde 40,2, kuzu kuşbaşında yüzde 38,4, bütün tavukta yüzde 23,3, yoğurtta yüzde 8,4, bitkisel ürünlerde ise; yeşil mercimekte yüzde 25,2, pirinçte yüzde 13,7, nohutta yüzde 5,6’ya varan oranlarda değişimler olduğu tespit edildi.

1 kilogram dana kuşbaşının fiyatı, A markette 354 lira, B markette 490 lira, C markette 465 lira, D markette 530 lira ve D marketin online satışında 600 liradır. Dana kuşbaşının farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 69 buçuk oranına kadar değişiyor.

1 kilogram tereyağının paketlenmiş Y markasının fiyatı, A ve C markette 299 lira, D markette ve D marketin online satışında 420 liradır. Tereyağında aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 40,2 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram kuzu kuşbaşının fiyatı, A markette 575 lira, B markette 599 lira, C markette 610 lira, D markette 796 lira, D marketin online satışında 716 liradır. Kuzu kuşbaşının farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 38,4 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram bütün tavuğun paketlenmiş Y markasının fiyatı, A markette 73 lira, C markette 76 lira, D markette ise 90 liradır. Paketlenmiş bütün tavuğun aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 23,3 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram yeşil mercimeğin paketlenmiş Z markasının fiyatı, C ve D markette 100 lira, D marketin online satışında 80 liradır. Yeşil mercimeğin aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 25,2 oranına kadar değişiyor.

1 kilogram pirincin paketlenmiş Z markasının fiyatı, C markette 66 lira, D markette ve D marketin online satışında 75 liradır. Pirinçte aynı markanın farklı marketlerdeki fiyatı, yüzde 13,7 oranına kadar değişiyor.

Pirinç, yeşil mercimek ve nohutta X ve Y marka ürünlerde farklı marketlerde fiyatlarının değişmediği de gözlemlenmiştir. Son yıllarda önemli ölçüde artan üretim maliyetleri nedeniyle üreticilerimiz yeterli geliri elde edememekte ve üretmekte zorlanmaktadır.

Tüm zorluklara karşın üretimine devam eden üreticilerimizin ürettiği ürünlerin marketlerdeki fiyat farkının yüzde 69 buçuklara kadar çıkması kabul edilebilir değildir. Artan enflasyon nedeniyle bu fiyatlar tüketicilerimizi de her geçen gün zorluyor. Kırmızı ete ulaşamayan tüketicilerimiz beyaz ete yönelirken, beyaz ete ulaşamayanlar baklagiller ve tahıl grubunu tercih etmek zorunda kalıyor.

Geçtiğimiz ay farklı bitkisel ürünlerdeki market fiyatlarının değişimi yüzde 18 iken, Ramazan ayı öncesi yaptığımız çalışmada bu oranın yüzde 25’e kadar yükseldiğini görüyoruz.

Öte yandan Ramazan ayı gibi yoğun alışverişin yapıldığı dönemlerde marketler çeşitli kampanyalar yapıyor. Kampanyalı birkaç üründeki fiyat düşüşleri nedeniyle tüketicilerimiz bu marketlere yöneliyor. Tüm ihtiyaçlarını bu marketten aldıklarında da kampanyalı ürünleri ucuza alırken, diğer ürünleri yüksek fiyata almış oluyor.

Tüketicilerimiz marketler arasındaki değişen fiyatları göz önünde bulundurmalı ve alışverişlerinden önce fiyat araştırması yapmalıdır. Tüketicilerimiz süt ve süt ürünlerini alırken içeriğindeki yağ oranına, süt oranına ve gramajına dikkat ederek, ürünün raf ve kasada fiyatının aynı olup olmadığını kontrol ederek, fiyat karşılaştırması yapmalıdır.

“Hükümetimiz gıda fiyatları üzerinden fırsat enflasyonu yaratanlara göz açtırmamalıdır”

Enflasyon son iki yıldır ülkemizin en önemli gündem maddesidir. En çok tartışılan konuların başında da markette gıda ürünlerinde yaşanan aşırı fiyat artışları geliyor. Bazı satıcılar enflasyon kalkanının arkasına saklanarak, maliyetleri de bahane ederek fiyatları sürekli artırıyor. Bu durum enflasyonda artış eğilimini devam ettiriyor.

Tüketicileri kandırarak aynı fiyata gramaj düşürme hileleri, aynı ürünün farklı marketlerde çok farklı fiyatlara satılması, aynı fiyata daha kalitesiz ürün satılması, yanıltıcı isimler ile farklı ürünlerin tüketiciye satılması fırsatçılık enflasyonunun en önemli nedenleri arasındadır.

Piyasadaki fiyatların kontrol altına alınması ve tüketicilerin artan fiyatlar karşısında korunması adına gıda ürünlerinde tavan fiyat uygulaması bir an önce hayata geçirilmelidir.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak beklentimiz, bütün kesimlerin sorumlu davranması, Ramazan ayında artan talebin suistimal edilmemesi, tüketicilerin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesidir. Mübarek Ramazan ayının İslam âlemi ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını, sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesini diliyorum.”

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten Enflasyon Açıklaması: Beklentilerin Üzerinde Gerçekleşti

Şubat ayı enflasyon verilerine ilişkin açıklama yapan Bakan Şimşek, enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini belirterek, “Dezenflasyon zaman ve kararlılık gerektiriyor. Sabırla ve azimle fiyat istikrarı sağlanıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Şimşek, açıklamasının devamında Merkez Bankası’na tam destek verdiklerini vurgulayarak, “TCMB’nin ilave sıkılaşma adımlarının büyümede dengelenmeye, cari açıkta daralmaya ve enflasyonist eğilimleri kırmaya katkısı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) attığı ek sıkılaştırma adımlarını içeren haberi takipçileri ile paylaşarak açıklamalarda bulundu. Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Aylık enflasyon şubat ayında beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Dezenflasyon zaman ve kararlılık gerektiriyor. Sabırla ve azimle fiyat istikrarı sağlanıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz.

Merkez Bankası’na desteğimiz tamdır. TCMB’nin ilave sıkılaşma adımlarının büyümede dengelenmeye, cari açıkta daralmaya ve enflasyonist eğilimleri kırmaya katkısı olacaktır.”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; Enflasyon şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,53, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,54, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 55,91 artmıştı.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise enflasyon şubat ayında aylık bazda yüzde 4,32 artmıştı. ENAG’a göre yıllık enflasyonu yüzde 121,98 olmuştu.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti Aylık 55 Bin 321 Liraya Ulaştı

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti aralık ayında 53 bin 58 lira iken, ocak ayında 55 bin 321 liraya yükseldi. Başka bir ifadeyle İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti aylık olarak yüzde 4,26 arttı.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kuruluşlarından İstanbul Planlama Ajansı (İPA), “İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti” şubat verilerini açıkladı.

Buna göre; İstanbul’da yaşamanın maliyeti şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,26, bir önceki yılın şubat ayına göre ise (son 12 ay) yüzde 81 arttı.

Şubat ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 55 bin 321 lira olarak hesaplandı. İstanbul’da ortalama yaşam maliyeti, geçtiğimiz aya göre 2 bin 263 lira arttı.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın şubat ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 114,27 artış oranı ile et-kıyma fiyatlarında yaşandığı görüldü.

İstanbul Planlama Ajansı’nın ocak ayı verileri

İstanbul’da yaşamanın maliyeti ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,93, bir önceki yılın ocak ayına göre ise (son 12 ay) yüzde 80,29 arttı.

Ocak ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 53 bin 58 lira olarak hesaplandı. İstanbul’da ortalama yaşam maliyeti, geçtiğimiz aya göre 3 bin 899 lira arttı.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın ocak ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 52,83 artış oranı ile makarna fiyatlarında yaşandığı görüldü.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 76,58

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2023 Şubat Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 Şubat ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 4,07, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 4,64 oranında arttı.

2023 Şubat ayına göre 2024 Şubat ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 76,58, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 65,06 olarak gerçekleşti.

Şubat 2024’te Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 6,73, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 5,58, Gıda Harcamalarında yüzde 4,98, Konut Harcamalarında yüzde 4,65, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 2,54 ve Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,14 artış, Giyim Harcamaları grubunda yüzde -1,51 ve Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde -0,23 azalış izlendi.

Şubat 2024’te Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 13,53, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 11,26, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 7,55, Mensucat Grubunda yüzde 4,61, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 2,80, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 1,69 ve Madenler Grubunda yüzde 1,27 artış izlendi.

Paylaşın

Sanayi Sektöründe Kritik Döneme Girildi

Başta finansman olmak üzere çeşitli operasyonel maliyetlerde yaşanan yüksek artışlar üretim koşullarını giderek daha zorlu hale getirirken, sanayi için kritik bir döneme girildi.

TÜİK’in açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında gözlenen peş peşe artışların ardından, 2022 yılında frene basıldı. Sanayi üretimi 2022 yılında yüzde 0,2 daralırken, geçen yılın tamamında yüzde 1,6 gibi sınırlı bir artış kaydedildi.

Arındırılmamış veriyle ise sanayi üretimi 2022’de yıllık yüzde 1,28, 2023 yılında ise yüzde 1,33 oranında geriledi. Oysa 2019’da yüzde 8,6 artışın yaşandığı sanayi üretimi, pandemi yılı olan 2020’de dahi yüzde 9 artmış; 2021’de de talep koşullarındaki canlılığın etkisiyle artış oranı yüzde 14,4’e ulaşmıştı.

Sanayi üretimde son 2 yılda görülen düşük seyrin en önemli nedenlerinden biri ihracat pazarlarındaki durgunluk ve zayıf talep… Buna finansmana erişim sorunları ve operasyonel maliyetlerdeki artış da etkilenince üretimdeki yavaşlama daha da belirginleşti.

Ekonomim’in aktardığına göre, sanayi üretimi düşerken tüketim harcamalarındaki artış Türkiye’nin büyüme kompozisyonuna ilişkin endişeleri artırdı. 2022’de frene basan sanayi üretimi, geçen yıl da sadece yüzde 1,6 arttı. Buna karşın tüketim harcamalarının GSYH’deki payı, son 5 yılın zirvesine çıktı.

Sanayi üretimi ile tüketim harcamaları arasındaki korelasyon bozuldu. Sanayi üretimi 2023’te yıllık yüzde 1,6 artarken; 2023 GSYH verilerinde üretim yöntemiyle hesaplamada sanayi sektörü sadece yüzde 0,8 büyüdü. Tüketim malları ithalatı geçen yıl yüzde 56,3 artarken, toplamdaki payı 2022’deki yüzde 8,4 seviyesinden 2023’te yüzde 13,2’ye çıktı.

Vatandaşın tüketim harcamaları yüzde 12,8 arttı. Türkiye’nin üretim ve tüketim verileri arasındaki çarpıklık, sağlıksız büyüme endişelerini artırıyor. Başta finansman olmak üzere çeşitli operasyonel maliyetlerde yaşanan yüksek artışlar üretim koşullarını giderek daha zorlu hale getirirken, sanayi için kritik bir döneme girildi.

TÜİK’in açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında gözlenen peş peşe artışların ardından, 2022 yılında frene basıldı. Sanayi üretimi 2022 yılında yüzde 0,2 daralırken, geçen yılın tamamında yüzde 1,6 gibi sınırlı bir artış kaydedildi. Arındırılmamış veriyle ise sanayi üretimi 2022’de yıllık yüzde 1,28, 2023 yılında ise yüzde 1,33 oranında geriledi.

Oysa 2019’da yüzde 8,6 artışın yaşandığı sanayi üretimi, pandemi yılı olan 2020’de dahi yüzde 9 artmış; 2021’de de talep koşullarındaki canlılığın etkisiyle artış oranı yüzde 14,4’e ulaşmıştı. Sanayi üretimde son 2 yılda görülen düşük seyrin en önemli nedenlerinden biri ihracat pazarlarındaki durgunluk ve zayıf talep… Buna finansmana erişim sorunları ve operasyonel maliyetlerdeki artış da etkilenince üretimdeki yavaşlama daha da belirginleşti.

Çarklar 2 yıldır yavaş dönüyor

Sanayi üretimindeki bu tablo, Türkiye’nin GSYH verilerine de yansıdı. Türkiye’nin yüzde 4,5 büyüme ile kapattığı 2023 yılında, üretim yöntemiyle hesapta sanayi sektörü yüzde 0,8 büyürken, büyümeye katkısı yüzde 0,16 oldu. Böylece sanayi sektörü Türkiye’nin büyümesine, inşaat ve hizmetler sektöründen daha zayıf bir katkı sağlamış oldu.

Oysa sanayi sektörü TÜİK verilerine göre 2021’de yüzde 16,58 büyürken, GSYH’ye katkısı 3,26 puan olmuştu. 2022’de ise sanayi sektörünün büyümesi yüzde 3,3 olurken, Türkiye’nin büyümesine katkısı, bir önceki yıla göre 2 puana yakın gerileyerek 0,68 olarak gerçekleşmişti.

Tüketimin payı 5 yılın zirvesinde

Son 3 yılda yaşanan kur şokları ve yüksek enflasyon karşısında tüketiciler de “Yarın daha pahalı olacak” algısıyla hareket edince, tüketim harcamaları da tam gaz devam etti. Son 3 yıla ilişkin GSYH verilerine göre, yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2021 yılında yüzde 15 artarken, büyümeye 8,94 puanlık etkisi olmuştu.

2022’de vatandaşın tüketimi yüzde 19,7 artarken, büyümeye etkisi 12,08 puan seviyesindeydi. Geçen yıl vatandaşın tüketimindeki büyüme yüzde 12,8 ile hızını 2022’ye göre düşürse de, GSYH içindeki payı yüzde 59,1 oldu. Böylece yıllık bazda bakıldığında, vatandaşın tüketiminin GSYH’den aldığı pay son 5 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Aynı zamanda 2023’te vatandaşın harcamalarının büyümeye katkısı ise 8,83 puan oldu.

Öte yandan tüketim harcamaları, dış ticaret rakamlarında da kendini gösterdi. Buna göre Türkiye’nin tüketim malları ithalatı 2023 yılında yüzde 56,3 artarak 47,6 milyar dolar seviyesine çıkarken, toplam ithalattaki payı 2022’deki yüzde 8,4 seviyesinden yüzde 13,2’ye çıktı. Böylece oran 2016 yılından sonraki en yüksek seviyesini gördü.

2023’te tüketim malları ithalatını 18,1 milyar dolarla binek otomobiller tırmandırdı. Bu kalemde ithalat artışı yüzde 128’i buldu. İkinci sırada 7,3 milyar dolarla yarı dayanıklı tüketim malları yer alırken, dayanıklı tüketim malları ithalatı 6,9 milyar dolar, dayanıksız tüketim malları ithalatı 6,5 milyar dolar, işlenmiş tüketim malları ithalatı 4,1 milyar dolar oldu.

Bir önceki yıl, toplam tüketim malı ithalatı 30,4 milyar dolarken, ithalattaki ilk 5 kalem daha dengeli dağılmış, binek otomobil ithalatı 7,9 milyar dolarda kalmıştı.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Enflasyon Açıklaması: Gıda Ve Hizmet Vurgusu

Merkez Bankası (TCMB) Şubat ayı enflasyon rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, gıda grubunun aylık fiyat artışının genele yayılarak güçlendiğini, doğrudan etkilerinin yanı sıra yemek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak da manşet enflasyonu olumsuz etkilemeye devam ettiğini belirtti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), enerji grubu aylık fiyat artışının ana belirleyicisinin ise Kızıldeniz’deki jeopolitik gelişmelerle yükselen petrol fiyatları ile Türk lirasının seyrini takiben akaryakıt kalemi olduğunu vurguladı.

Ücret ayarlamalarının ve geriye doğru endeksleme eğiliminin devam eden yansımalarıyla hizmet grubunda genele yayılan fiyat artışlarının da sürdüğünü ifade eden TCMB aylık hizmet enflasyonunun bir önceki aya kıyasla önemli ölçüde zayıflamakla birlikte yüksek seyrettiğini belirtti.

TCMB’nin değerlendirmesine göre hizmet grubunda, kira ve lokanta-otel fiyatlarında güçlü aylık artış eğilimi devam ederken, bu dönemde eğitim ve haberleşme hizmetleri de fiyat artışları ile dikkat çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), “Şubat Ayı Fiyat Gelişmeleri” raporunu yayınladı. Raporda şu ifadeler yer aldı:

“Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 4,53 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 2,21 puan artarak yüzde 67,07 olmuştur. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 2,63 ve 2,41 puan artarak yüzde 70,31 ve yüzde 72,89 olarak gerçekleşmiştir. Bu ayda doğal gazın aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi (0,01 puan) oldukça sınırlı kalmıştır.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bir önceki aya göre hizmet, gıda ve enerji gruplarının katkıları sırasıyla 1,05, 0,90 ve 0,30 puan artarken, alkol-tütün-altın ve temel mallar gruplarının katkıları 0,02’şer puan düşmüştür.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, B ve C endekslerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla zayıflamakla birlikte yüksek seyretmiştir. Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada ocak ayına kıyasla güçlenirken, temel mal ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydetmiştir.

Hizmet fiyatları artışı şubat ayında yüzde 5,66 ile önceki aya kıyasla yavaşlamasına rağmen kuvvetli seyretmiş, grup yıllık enflasyonu 4,64 puan artışla yüzde 94,36 olmuştur. Aylık fiyat artışları grup geneline yayılmış, yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselmiştir. Ocak ayında önemli ölçüde yükselen kira alt grubunda aylık artış yüzde 7,06 ile güçlü seyretmiş, bu alt grupta yıllık enflasyon 9,09 puan artışla yüzde 120,93 seviyesine ulaşmıştır.

Haberleşme alt grubunda aylık fiyat artışı yüzde 6,27 ile yüksek bir oranda gerçekleşmiş ve bu gelişmede cep telefonuyla yapılan görüşme ile internet ücretlerindeki artışlar belirleyici olmuştur. Diğer hizmetler alt grubunda, eğitim, paket tur, bakım-onarım, sigorta ve sağlık hizmetleri fiyatları öne çıkmış, özellikle eğitim hizmetlerinde aylık fiyat artışının özel okul ücretlerine istinaden yüzde 12,76 ile bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüksek bir artış göstermesi dikkat çekmiştir.

Lokanta-otel grubunda başta kırmızı et olmak üzere gıda fiyatlarındaki artışların etkileri belirleyici olmuştur. Yüzde 2,25 oranı ile diğer alt kalemlere kıyasla daha ılımlı bir artış kaydeden ulaştırma hizmetlerinde ise akaryakıt fiyat gelişmelerinin yansıması hissedilmiştir.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,65 puanlık bir artışla yüzde 54,00 olarak gerçekleşmiştir. Şubat ayında yıllık enflasyon dayanıklı mallarda gerilerken, diğer alt gruplarda yükselmiştir. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatlarındaki aylık artış önemli ölçüde yavaşlayarak yüzde 1,50 olmuş, alt grup yıllık enflasyonu 1,55 puanlık düşüşle yüzde 58,98 seviyesine gerilemiştir. Şubat ayında mobilya fiyatları yüzde 3,91 oranındaki artışla alt grup içinde öne çıkarken, beyaz eşya fiyatları yüzde 1,82, otomobil fiyatları ise yüzde 0,71 ile sınırlı artışlar sergilemiştir.

Diğer temel mallar alt grubunda fiyatlar yüzde 2,74 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,41 puan artarak yüzde 54,95 seviyesine ulaşmıştır. Alt grup aylık enflasyonunda konutun bakım ve onarımı, kişisel bakım ürünleri ve kitap fiyatları etkili olmuştur. Şubat ayında giyim ve ayakkabı fiyatları görece yatay seyrederken, alt grup yıllık enflasyonu 2,80 puanlık artışla yüzde 42,39’a yükselmiştir.

Enerji fiyatları şubat ayında yüzde 2,96 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 3,06 puan artarak yüzde 35,95 seviyesinde gerçekleşmiştir. Türk lirası cinsi enerji fiyatlarındaki gelişmelerle akaryakıt ve tüp gaz fiyatları sırasıyla yüzde 7,26 ve 3,76 oranlarında artmıştır. Diğer kalemlerde ise fiyatlar ılımlı bir seyir izlemiştir.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda aylık fiyat artışı yüzde 8,25 ile bir önceki aya kıyasla güçlenmiş, yıllık enflasyon 1,41 puan artarak yüzde 71,12 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aylık fiyat artışları alt gruplar geneline yayılırken, yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada yüksek baz etkisiyle 2,94 puan düşerek yüzde 84,41’e gerilemiş, işlenmiş gıdada ise 4,09 puan artarak yüzde 60,42 olmuştur.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, bir önceki ay sebze kaynaklı kısmi bir düzeltme izlenen taze meyve sebze fiyatlarında bu dönemde sebze fiyatları öncülüğünde yüksek bir artış gözlenmiştir. Diğer işlenmemiş gıda grubunda kırmızı et fiyatlarında yükseliş devam ederken beyaz et fiyatlarındaki artış bir miktar hızlanmış, bakliyat ve pirinç diğer dikkat çeken alt kalemler olmuştur.

Böylelikle, işlenmemiş gıda fiyatları aylık bazda yüzde 9,30 oranında yükselmiştir. Aylık enflasyonun yüzde 7,29 oranında gerçekleştiği işlenmiş gıda grubunda ise ekmek-tahıllarda fiyat artışları kuvvetlenirken, kırmızı et fiyatlarının etkilediği işlenmiş et ürünlerinde yüksek artışlar devam etmiş, çiğ süt referans fiyat ayarlamasına bağlı olarak süt ve süt ürünlerindeki fiyat artışları da belirgin olmuştur.

Yurt içi üretici fiyatları şubat ayında yüzde 3,74 oranında artmış, yıllık enflasyon 3,09 puan yükselerek yüzde 47,29 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji alt grubunda fiyatlar aylık bazda yatay seyrederken dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarında belirgin artış göstermiştir.

Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, fiyat artışlarının genele yayıldığı izlenirken, rafine petrol ürünleri, mobilya, gıda ürünleri ve içecekler, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri, giyim eşyası ile ağaç ve mantar ürünleri öne çıkan alt gruplar olmuştur.”

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyon Açıklaması: Mart’tan İtibaren Trende Oturacaktır

Ekonomi gündemine dair açıklamalar yapan Bakan Şimşek, “Enflasyonda trend programla uyumlu bir şekilde. Ocak ayında enflasyon bir miktar yüksek çıktı. Şubat’ta onun devamı olabilir. Mart’tan itibaren enflasyon trende oturacaktır” dedi ve ekledi:

“Ama yıllık enflasyon yüksek kalacak. Biz bunun iletişimini yaptık. Çünkü baz etkisi var. İkincisi de para politikası gecikmeli çalışır. 12 ay, hatta 18 aya yayılan bir aktarım mekanizması var.”

Şimşek açıklamasının devamında, “Biz geldiğimizde kuru serbest bıraktık. Geçici olarak enflasyonist etki oldu. Onun da etkisi var. Gelir politikasının etkisi var. Geçen sene deprem oldu. İnşaat malzemelerinde geçen yaz ciddi artış oldu. Bu sene böyle bir artış olmayacak” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Habertürk TV ve Bloomberg HT ortak yayınında ekonomi gündemine dair açıklamalar yaptı. Bakan Şimşek’in açıklamalarından öne çıkan cümleler şöyle:

“Kurala dayalı, uluslararası normlara dayalı bir program çerçevesi koyduk. Eylül ayında programı koyduk ama fiili uygulama daha erken başladı.

Programımızın özü enflasyonu tek haneye indirmektir. Şu anda fiyat istikrarından uzağız ama hedefimiz bu… İkinci hedefimiz borç oranını yüzde 40 seviyesinin altında kalıcı olarak tutmak… Üçüncü hedefimiz sürdürülebilir cari açıktır.

Bu hedeflere ulaşmada bize ayak bağı olan kur korumalıdan çıkış hedefimiz var. Burada piyasaları bozmadan kademeli çıkış hedefliyoruz… Program çalışıyor. Bazı alanlarda öngördüğümüzden daha güçlü çalışıyor.

Bizim için önemli olan piyasa aktörlerinin programa inanmasıdır. Bunun risk primlerinde özetlendiği kanısındayım. Bu durum Türkiye’nin dış kaynağa çok daha uygun ulaşmasını sağladı… Ağustos ayından itibaren Türkiye daha düşük spreadlerle uluslararası finansmana ulaşma imkanı buldu.

Geçen yılın ilk 5 ayında Türkiye’den portföy çıkışı var. Haziran-Aralık’ta ise 11,3 milyar dolar net giriş oldu.
Türkiye geçen sene yurt dışından yüksek faizle 10 milyar dolar borçlandı. Ama faizler düşüyor.

DDM’deki azalmayı izlerseniz rezerv artışı ile birlikte düşünürseniz 60 milyar dolarlık rezerv artışı var. Programın güven boyutu çok iyi çalıştı.

Bankaların roll-over rasyosu yüzde 138’lere çıktı. Reel sektörde ise roll-over rasyosu yüzde 123 oldu… Geçen bir bankamız çok uzun vadeli sermaye benzeri kaynak bulabildi. Bunların hepsi programa yönelik güveni gösteriyor.

Büyümeye katkıda net ihracatın etkisi pozitife dönmüştür. Bizim de hedefimiz bu. İç talep ılımlı olsun. Enflasyonu aşağı çekmenin bütün koşulları kalıcı bir şekilde hazırlanıyor.

Cari açık büyük ihtimalle Şubat-Mart aylarında 30-35 milyar dolar seviyelerine inecek. Cari açık dramatik şekilde daralıyor. Çünkü program değişiyor. Büyümenin komposizyonunu değiştirdik.

Bugünkü enflasyon rakamı son 12 ayın enflasyon rakamıdır. Önümüzdeki 12 ayla ilgili değildir. Önümüzdeki 12 ayda enflasyon düşecektir.

Enflasyonda trend programla uyumlu bir şekilde. Ocak ayında enflasyon bir miktar yüksek çıktı. Şubat’ta onun devamı olabilir. Mart’tan itibaren enflasyon trende oturacaktır. Ama yıllık enflasyon yüksek kalacak. Biz bunun iletişimini yaptık. Çünkü baz etkisi var. İkincisi de para politikası gecikmeli çalışır. 12 ay, hatta 18 aya yayılan bir aktarım mekanizması var.

Biz geldiğimizde kuru serbest bıraktık. Geçici olarak enflasyonist etki oldu. Onun da etkisi var. Gelir politikasının etkisi var. Geçen sene deprem oldu. İnşaat malzemelerinde geçen yaz ciddi artış oldu. Bu sene böyle bir artış olmayacak.

Para politikası çalışacak. Kurda reel olarak değersizleşme öngörmüyoruz. Deprem etkisi çıkacak… Para politikası Merkez Bankası’nın uhdesinde… Maliye politikası tarafında enflasyonu yükseltecek bir adım atmayacağız.

Vatandaşa da piyasalara da iş alemine de sürpriz yapmayacağız. OVP’deki vizyon neyse onu uygulayacağız. Orada vergi istisnalarını gözden geçireceğiz diyor. KDV, gelir vergisi, kurumlar vergisi genel oranlarında artış olmayacak. MTV’de bir düzenleme olmayacak.

Piyasalarda güvensizliği artırmak, seçime yönelik bir sürü iddia ortaya konuyor. İddiaları basın danışmanlarımıza sorabilirsiniz. Bunların niyeti kötü. Kayıt dışılık dışında, bazı istisnaların gözden geçirilmesi dışında özel bir çalışmamız yok.

Harcamalarda rasyonelleştirmeyi başlattık. Vatandaş bizden de tasarruf istiyor. Vatandaş haklı… Taşıtlar konusunda sadece yerli üretim ve elektrikli alabilirsiniz diyoruz. Yeni araç isteniyorsa elinizdeki aracı satacaksınız diyoruz. Bu konularda hassasız. Cumhurbaşkanı’nın çıkardığı tasarruf genelgesi var.

Maliye ayağında dezenflasyona destek olacağız. Gelecek seneden itibaren bütçe açığının milli gelire oranını kalıcı olarak yüzde 3’ün altına çekeceğiz.

Biz aktivist sanayi politikasına geçiş yapıyoruz. Bizim kaynağa ihtiyacımız var. Bu kaynağı sanayide dönüşüme, dijital dönüşüme, yeşil dönüşüme aktaracağız.

“Kur hedefimiz yok”

Kur hedefimiz yok, olmayacaktır da. DDM’de Merkez Bankası piyasada var. Bunun dışında herhangi bir müdahalemiz yok diyorlar.

Seçim sonrasına ilişkin liranın değer kaybına ilişkin beklentiler anlamlı gelmiyor. Cari açık azalıyor. Dövize ihtiyacımız da azalıyor. Cari açık 30 milyar dolar civarına indiği zaman yüzde 2,5-3 oran demek. Bunun bir puanını doğrudan yatırımlarla finanse edersek rezerv birikimimiz olacak.

Geçen sene yılın ilk 5 ayında net portföy çıkışı vardı. Bu sene net giriş var. Dünyada dezenflasyon süreci gelişen piyasalara ilgiyi artıracaktır. Seçim sonrası Türkiye’ye ciddi kaynak girişi olacak.

Uluslarası kuruluşlar bize ciddi şekilde kaynak sağlayacak. Bu sene 12,7 milyar dolar proje kredisi bekliyoruz. Geçen sene 8,8 milyar dolar proje kredisi gelmiş.

Politika faizinin yıllığı yüzde 56’lara denk geliyor. Mevduat faizi 50’ler seviyesinde. TL’yi destekleyen bir politika seti var… Biz ne aşırı değerli, ne de aşırı değersiz TL isteriz… Seçim belirsizliğinin kalktığı da bir ortamda TL neden enflasyondan daha çok değersizleşsin?

Vatandaşın portföy tercihlerine saygılıyım. Bu konuda yönlendirme yapmak istemem. Programımız başarılı bir şekilde uygulandığında TL’de reel değersizleşme olmayacaktır. Başarılı dezenflasyon programlarında mahalli para birimi reel olarak değer kazandı.

Biz piyasaları tedirgin edecek adımlar atmayız. Vergide adalet konusu üzerinde de çalışıyoruz. Şu an itibariyle ne borsaya ne de başka alana piyasayı bozacak vergi düzenlemesi gündemimizde değil.

Biz önden yüklemeli olarak vergileri düzenledik. Biz deprem açığını finanse etmek için gereğini yaptık. Bundan sonra da ince işçilik yapacağız… KKM’deki düşüş dövize gitmedi. TL mevduatı 12 puan arttı. KKM’den çıkan ağırlıklı olarak TL mevduata gitti.

KKM’nin cazip olmaktan kendi kendine çıkacağını düşünüyorum. KKM’de 27 haftadır kesintisiz düşüyor. Demek ki KKM cazip olmaktan çıkıyor. O konuda rahatım. KKM’den çıkışı başaracağız.

İlk hafta TİM Başkanı beni ziyaret etti. Finansmana erişemiyoruz dedi. İhracat reeskont kredi limitini 10 kat artırdık. Eximbank sermayesini üç defa artırdık. Eximbank’ın ihracatçıya desteği bu sene en az 50 milyar dolar olacak. İhracatçıya düşük faizli kredi sunuyoruz.

Sanayide dönüşüm en çok çalıştığımız alan. Cari açığı kalıcı şekilde düşürmek için ne gerekirse yapacağız. İhracatçının bize kur sübvansiyonu verin talebini doğru bulmuyorum. Bu pragram 86 milyonu kapsıyor.

Türkiye’nin net UYP’si eksideyken, özel sektörün ve kamunun net döviz pozisyonu açığı varken, benden TL’yi değersizleştirecek adım bekliyorlarsa bunun milletin menfaatine olmadığını söyleyeyim.

Belli alanlarda sıkıntı var ama talep zayıf. Avrupa Birliği’nde talep geriliyor… Enflasyonu azdıracak kur sübvansiyonu talebi gerçekçi değil.

Nisan-Mayıs ayında FATF yerinde denetim için heyet gönderecek. Büyük ihtimalle Haziran 2024’te siyasi mülahazalar devreye girmezse gri listeden çıkacak Türkiye.

Kripto düzenlemesi de seçimden sonra çok büyük ihtimalle Meclis’ten geçecek. Burada engellemek yerine düzenlemeyi tercih ettik. Birçok gelişen ülke bu taslağı bizden istedi.

Bütçede tüm imkanlarımızı emekliler ve çalışanlar için seferber ettik. Bunu etmeye de devam edeceğiz. Ülkenin imkanları arttıkça bunları adil olarak değerlendireceğiz.

Kredi kartlarında bankaların limit belirlerken kurallara uyması önemli. Önümüzdeki dönemde sürpriz yapmadan, piyasaları bozmadan bu konuları çalışacağız.”

Paylaşın