Sanayi Sektöründe Kritik Döneme Girildi

Başta finansman olmak üzere çeşitli operasyonel maliyetlerde yaşanan yüksek artışlar üretim koşullarını giderek daha zorlu hale getirirken, sanayi için kritik bir döneme girildi.

TÜİK’in açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında gözlenen peş peşe artışların ardından, 2022 yılında frene basıldı. Sanayi üretimi 2022 yılında yüzde 0,2 daralırken, geçen yılın tamamında yüzde 1,6 gibi sınırlı bir artış kaydedildi.

Arındırılmamış veriyle ise sanayi üretimi 2022’de yıllık yüzde 1,28, 2023 yılında ise yüzde 1,33 oranında geriledi. Oysa 2019’da yüzde 8,6 artışın yaşandığı sanayi üretimi, pandemi yılı olan 2020’de dahi yüzde 9 artmış; 2021’de de talep koşullarındaki canlılığın etkisiyle artış oranı yüzde 14,4’e ulaşmıştı.

Sanayi üretimde son 2 yılda görülen düşük seyrin en önemli nedenlerinden biri ihracat pazarlarındaki durgunluk ve zayıf talep… Buna finansmana erişim sorunları ve operasyonel maliyetlerdeki artış da etkilenince üretimdeki yavaşlama daha da belirginleşti.

Ekonomim’in aktardığına göre, sanayi üretimi düşerken tüketim harcamalarındaki artış Türkiye’nin büyüme kompozisyonuna ilişkin endişeleri artırdı. 2022’de frene basan sanayi üretimi, geçen yıl da sadece yüzde 1,6 arttı. Buna karşın tüketim harcamalarının GSYH’deki payı, son 5 yılın zirvesine çıktı.

Sanayi üretimi ile tüketim harcamaları arasındaki korelasyon bozuldu. Sanayi üretimi 2023’te yıllık yüzde 1,6 artarken; 2023 GSYH verilerinde üretim yöntemiyle hesaplamada sanayi sektörü sadece yüzde 0,8 büyüdü. Tüketim malları ithalatı geçen yıl yüzde 56,3 artarken, toplamdaki payı 2022’deki yüzde 8,4 seviyesinden 2023’te yüzde 13,2’ye çıktı.

Vatandaşın tüketim harcamaları yüzde 12,8 arttı. Türkiye’nin üretim ve tüketim verileri arasındaki çarpıklık, sağlıksız büyüme endişelerini artırıyor. Başta finansman olmak üzere çeşitli operasyonel maliyetlerde yaşanan yüksek artışlar üretim koşullarını giderek daha zorlu hale getirirken, sanayi için kritik bir döneme girildi.

TÜİK’in açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında gözlenen peş peşe artışların ardından, 2022 yılında frene basıldı. Sanayi üretimi 2022 yılında yüzde 0,2 daralırken, geçen yılın tamamında yüzde 1,6 gibi sınırlı bir artış kaydedildi. Arındırılmamış veriyle ise sanayi üretimi 2022’de yıllık yüzde 1,28, 2023 yılında ise yüzde 1,33 oranında geriledi.

Oysa 2019’da yüzde 8,6 artışın yaşandığı sanayi üretimi, pandemi yılı olan 2020’de dahi yüzde 9 artmış; 2021’de de talep koşullarındaki canlılığın etkisiyle artış oranı yüzde 14,4’e ulaşmıştı. Sanayi üretimde son 2 yılda görülen düşük seyrin en önemli nedenlerinden biri ihracat pazarlarındaki durgunluk ve zayıf talep… Buna finansmana erişim sorunları ve operasyonel maliyetlerdeki artış da etkilenince üretimdeki yavaşlama daha da belirginleşti.

Çarklar 2 yıldır yavaş dönüyor

Sanayi üretimindeki bu tablo, Türkiye’nin GSYH verilerine de yansıdı. Türkiye’nin yüzde 4,5 büyüme ile kapattığı 2023 yılında, üretim yöntemiyle hesapta sanayi sektörü yüzde 0,8 büyürken, büyümeye katkısı yüzde 0,16 oldu. Böylece sanayi sektörü Türkiye’nin büyümesine, inşaat ve hizmetler sektöründen daha zayıf bir katkı sağlamış oldu.

Oysa sanayi sektörü TÜİK verilerine göre 2021’de yüzde 16,58 büyürken, GSYH’ye katkısı 3,26 puan olmuştu. 2022’de ise sanayi sektörünün büyümesi yüzde 3,3 olurken, Türkiye’nin büyümesine katkısı, bir önceki yıla göre 2 puana yakın gerileyerek 0,68 olarak gerçekleşmişti.

Tüketimin payı 5 yılın zirvesinde

Son 3 yılda yaşanan kur şokları ve yüksek enflasyon karşısında tüketiciler de “Yarın daha pahalı olacak” algısıyla hareket edince, tüketim harcamaları da tam gaz devam etti. Son 3 yıla ilişkin GSYH verilerine göre, yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2021 yılında yüzde 15 artarken, büyümeye 8,94 puanlık etkisi olmuştu.

2022’de vatandaşın tüketimi yüzde 19,7 artarken, büyümeye etkisi 12,08 puan seviyesindeydi. Geçen yıl vatandaşın tüketimindeki büyüme yüzde 12,8 ile hızını 2022’ye göre düşürse de, GSYH içindeki payı yüzde 59,1 oldu. Böylece yıllık bazda bakıldığında, vatandaşın tüketiminin GSYH’den aldığı pay son 5 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Aynı zamanda 2023’te vatandaşın harcamalarının büyümeye katkısı ise 8,83 puan oldu.

Öte yandan tüketim harcamaları, dış ticaret rakamlarında da kendini gösterdi. Buna göre Türkiye’nin tüketim malları ithalatı 2023 yılında yüzde 56,3 artarak 47,6 milyar dolar seviyesine çıkarken, toplam ithalattaki payı 2022’deki yüzde 8,4 seviyesinden yüzde 13,2’ye çıktı. Böylece oran 2016 yılından sonraki en yüksek seviyesini gördü.

2023’te tüketim malları ithalatını 18,1 milyar dolarla binek otomobiller tırmandırdı. Bu kalemde ithalat artışı yüzde 128’i buldu. İkinci sırada 7,3 milyar dolarla yarı dayanıklı tüketim malları yer alırken, dayanıklı tüketim malları ithalatı 6,9 milyar dolar, dayanıksız tüketim malları ithalatı 6,5 milyar dolar, işlenmiş tüketim malları ithalatı 4,1 milyar dolar oldu.

Bir önceki yıl, toplam tüketim malı ithalatı 30,4 milyar dolarken, ithalattaki ilk 5 kalem daha dengeli dağılmış, binek otomobil ithalatı 7,9 milyar dolarda kalmıştı.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir