Ukrayna’nın ‘Tarafsızlığı’ Savaşı Sonlandırmaya Yeter Mi?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin üçüncü haftasında çatışmalar devam ederken, Moskova ile Kiev arasında yürütülen barış müzakerelerinden uzlaşma sinyalleri gelmeye başladı. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı ofisinden bir yetkili, müzakerelerin odak noktasının Rus birliklerinin savaşın sona ermesinden sonra Ukrayna’nın doğusunda kalmaya devam edip etmeyecekleri ve sınırların nasıl belirleneceği olduğunu ifade etti.

Sınırlar konusu Kiev’in kırmızı çizgilerinden. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ülkenin sınırlarının 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından belirlendiği şekliyle kabul edilmesi ve bu sınırlara saygı gösterilmesi konusunda ısrarcı olduklarını ifade ediyor.

Kiev, müzakerelerde en azından bir Batılı nükleer gücün de masada olmasını ve güvenlik garantisine ilişkin hukuki açıdan bağlayıcılığı olan bir belge de talep ediyor. Associated Press’e konuşan Ukraynalı yetkili, bu şartların sağlanması halinde, ülkesinin askeri açıdan tarafsızlık statüsünü müzakere etmeye hazır olduklarını ifade etti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Rus tarafının baş müzakerecisi Vladimir Medinsky, Çarşamba günü yaptıkları açıklamada, Ukrayna’nın tarafsızlık statüsünün masada olduğunu belirtmiş, bu da bahsi geçen “tarafsızlık”tan tam olarak ne anlaşılması gerektiğine ilişkin soru işaretlerine neden olmuştu.

Medinskiy, Ukrayna’dan kendilerine Avusturya ve İsveç modeli tarafsız, askerden arındırılmış, ancak aynı zamanda kendi ordu ve donanmasına sahip bir devlet modeli önerisinin geldiğini ifade etti. Rus RBC’ye konuşan Lavrov ise tarafsız statü ve güvenlik garantisi konularında belirli formüllerin masada olduğunu belirterek, uzlaşmaya yakın olunduğu mesajını verdi.

Tarafsızlık günümüzde ne ifade ediyor?

Tarafsızlıktan anlaşılan, herhangi bir devletin tarafını seçmemek, bağlayıcılığı olan ittifaklara girmemek ve çatışmalara taraf olmamak olsa da, özellikle son dönemde Ukrayna savaşında olduğu gibi “tarafsız” ülkelerin de pozisyonlarını değiştirebildikleri gözlemleniyor. Tarafsızlık denince, tarafsızlık ilkesi anayasasında yer alan Avusturya’nın yanı sıra İsviçre, İsveç, Finlandiya, İrlanda ilk akla gelen Avrupa ülkelerinden.

Bu ülkeler arasında İsviçre, tarafsızlık kavramıyla en fazla özdeşleştirilen ülke konumunda. Yıllar boyu ittifaklardan kaçınan, Avrupa Birliği’ne girmeyi reddeden, karşı karşıya gelen ülkeler arasında arabulucu rol oynayan, Birleşmiş Milletler’in (BM) dört ana merkezinden birine yıllardır ev sahipliği yapan İsviçre, BM’ye bile 20 yıl önce katıldı.

Ancak İsviçre, Ukrayna’yı işgali nedeniyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlarda AB’nin yanında pozisyon aldı. Diğer ülkelerin de tarafsız pozisyonlarında değişiklik gözlemleniyor. İsveç, Norveç’teki NATO kış tatbikatına katılırken, uzun süredir NATO’ya katılmamakta kararlı olan Finlandiya’nın bu tatbikata katılımı da dinamiklerin değiştiğini gösteriyor.

Özellikle Orta ve Doğu Avrupa’da Rusya’ya coğrafi açıdan yakın olan bazı ülkeler ise “kırılganlık ve zayıflık” olarak yorumlanabileceği ve bu durumun Moskova tarafından kullanılabileceği korkusuyla tarafsızlıktan kaçınarak NATO’ya yöneldi veya İttifak’ın parçası oldu.

Tarafsızlık krizden çıkış rotası olabilir mi?

Yakın tarihe bakıldığında, 2008’de Rusya’nın Gürcistan’a girmesiyle patlak veren kısa süreli savaş, Tiflis’in fiilen Abhazya ve Güney Osetya bölgelerini kaybetmesine ve NATO’ya girme hedefini askıya almasına yol açmıştı.

Ukrayna da giderek Batı’ya yaklaşırken Rusya, 2014’te Kırım’ı ilhak etmiş ve Rusya yanlısı ayrılıkçılar, Ukrayna’nın doğusundaki bazı bölgelerde kontrolü ele geçirmişti. Tüm bu gelişmeler, Ukrayna’nın NATO’ya katılma motivasyonunu artırdı. Kiev’in İttifakla daha sıkı ilişkiler içine girmesi ise Rusya’nın kendisine yönelik askeri tehdidin arttığı yönündeki algısını besledi ve “sabrını taşırdı.”

Stockholm Üniversitesi’nden tarihçi Leos Mullar, anayasasında “daimi tarafsızlık” ilkesi yer alan 1955 yılından beri bu statüsünü koruyan Avusturya’nın tarafsızlık modelinin Ukrayna için uygun olabileceğini ifade ediyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan önceki süreçte Nazi Almanyası tarafından ilhak edilen Avusturya, savaş sonrasında ABD, Fransa, İngiltere ve Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmişti. 1955’te dört ülkenin, Avusturya’dan birliklerini çekmesiyle Viyana bağımsızlığını kazanmış, ancak Moskova tarafsızlık ilkesinin Avusturya anayasasıyla garanti altına alınması koşulunda ısrarcı olmuştu.

Mullar, Ukrayna örneğinde ise iki tarafta da bu kadar kan döküldükten sonra henüz bir diplomatik çıkış yolunun bulunup bulunamayacağına ilişkin çekincelerini ifade ediyor.

Kiev’in “Ukrayna modeli” ısrarı

Ukrayna, Rusya’ya ilişkin düşmanca bir niyeti olmadığını vurgulasa da güvenliğini garanti alma amacıyla NATO’ya yakınlaşmıştı. Rusya ise yıllardır, NATO’nun eski Sovyet ülkelerini içine alacak şekilde genişlemesini eleştiriyor. Bu nedenle Ukrayna’nın tarafsızlığının, Rusya’nın algıladığı askeri tehdidi azaltılabileceği belirtiliyor.

Şu ana kadar Kiev ve Moskova arasında yürütülen barış müzakerelerinde İsveç ve Avusturya modellerinin adı geçse de, Devlet Başkanı’nın danışmanı Mihaylo Podolyak, bu statünün Kiev’in koşullarına uygun olması gerektiğini vurguladı. Partnerlerinin müzakere sürecine katkı olarak bu modelleri dile getirmelerini anlayabildiklerini ifade eden Podolyak, “Ancak (tarafsızlık) modeli yalnızca Ukrayna (modeli) olabilir ve hukuki açıdan güvenlik garantilerini düzenlemiş olması gerekir” ifadelerini kullandı. Podolyak başka bir modelin ya da seçeceğin kendileri için söz konusu olamayacağını kaydetti.

Podolyak, “Ukrayna modelinin ön koşulunun garantör devletlerin vereceği tam güvenlik garantisi” olduğunu belirterek, “Bu, garantörlerin bugün olduğu gibi Ukrayna’ya saldırı durumunda kenarda duramayacakları anlamına geliyor. Bunun yerine, (böyle bir durumda) Ukrayna’nın yanında yer almalı ve bize derhal gereken silahları sağlamalılar” diye konuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir