JPMorgan’dan Türkiye Raporu: Riskler Yukarı Yönlü

ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan, Türkiye’deki enflasyonun seyrine ilişkin bir bilgi notu yayınladı. TÜİK’in temmuz ayı enflasyon rakamlarının ardından yayınlanan notta, yıl sonu için yüzde 63,1 enflasyon beklentisi korunurken, tahmine yönelik risklerin yukarı yönlü olduğuna dikkat çekildi.

‘Aşırı gevşek’ para politikası, devam eden liranın zayıflaması ve politika güvenirliğinin zayıflaması göz önüne alındığında fiyat baskılarının güçlenmeye devam etmesinin şaşırtıcı olmadığını belirten JPMorgan, yılın kalan bölümünde enflasyonun yüksek kalmasının beklendiğini ifade etti. Söz konusu notta, enflasyona ilişkin şu değerlendirme yapıldı:

“Seçim öncesi politikaların yanı sıra yaklaşan seçimlerin zamanlaması ve sonuçları, enflasyon ve para politikası üzerindeki belirsizliğin ana kaynaklarını oluştururken, seçim sonrası hükümetin politikaları ve ortodoks politikalara dönüşün zamanlaması büyük olasılıkla orta vadede enflasyon sürecinin gidişatını belirleyecek.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı verilere göre Temmuz’da enflasyon aylık bazda yüzde 2,37, yıllık olarak yüzde 79,60 arttı. TÜİK, bir önceki ayda Haziran enflasyonunun aylık yüzde 4,95, yıllık da yüzde 78,62 olduğunu duyurmuştu. Temmuz’da yıllık olarak artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 119,11 ile ulaştırma oldu.

En az artış gösteren ana grup yüzde 25,79 ile haberleşme olarak ölçüldü. Aylık bazda ise en az artış gösteren ana grup yüzde -0,85 ile ulaştırma oldu. Artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 6,98 ile sağlık oldu.

TÜİK, 4 Haziran’daki verilerle birlikte açıklamayı bıraktığı madde sepeti listesini bu ayda da yayımlamadı. Bunun yerine harcama grubu istatistikleri yayımlayan TÜİK’e göre endekste kapsanan 144 temel başlıktan 10 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşti. 6 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 128 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

“Enflasyon yıl sonu düşecek”

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati dün yaptığı açıklamada, enflasyonun ağustosta bir miktar düşeceğini öne sürerek, “Yıl sonunda aralık ayında olağanüstü bir durumla karşı karşıya kalmazsak, petrol fiyatlarının gevşemesiyle, baz etkisiyle düşüş trendine girmiş olacağız” dedi.

Paylaşın

Erkekler Temmuz Ayında En Az 28 Kadını Öldürdü

bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; erkekler Temmuz’da erkekler az 28 kadını ve bir çocuğu öldürdü. Erkekler, en az 64 kadına şiddet uyguladı, en az 16 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, en az 17 kadını taciz etti, 12 kadını da seks işçiliğine zorladı.

Temmuz’da en az 14 kadının ölümü basına “şüpheli” (Adıyaman (2), Aydın (2) Antalya (1), Kastamonu (1), Erzincan (1), İstanbul (2), Muğla (1), Kocaeli (1), Edirne (1), Urfa(1), Sakarya (1)) ölüm olarak yansıdı.

Cinayet

Erkekler, Temmuz’da en az 28 kadını öldürdü; geçen yıl bu sayı 24 idi. Ayrıca erkekler, kadınların yanındaki en az üç erkeği de öldürdü. En az beş kadın koruma kararı rağmen öldürdü. Öldürülen kadınlardan biri Özbekistanlıydı.

Erkeklerin 17 kadını öldürme “bahanesi” basına yansımadı. Erkekler 10 kadını ayrılmak istediği veya barışmak istemediği için öldürdü. Erkekler bir kadını da kızı “ayrılmak istediği” için öldürdü.

18 kadını kocası, eski kocası, sevgilisi erkekler, iki kadını abisi, bir kadını oğlu, bir kadını damadı, bir kadını akrabası erkekler, bir kadını da arkadaşı öldürdü. Dört kadını öldüren dört erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Erkekler, 15 kadını ev içinde, altı kadını işyeri, ormanlık alan, sokak, hastane gibi ev dışı alanlarda öldürdü. Erkeklerin yedi kadını nerede öldürdüğü basına yansımadı.

Erkekler, 21 kadını ateşli silahlarla, dört kadını kesici aletle, bir kadını asitle, bir kadını döverek, bir kadını boğarak öldürdü.

Çocuğa Şiddet-Çocuk Cinayeti

Erkekler, Temmuz’da bir çocuğu öldürdü.

Eskişehir’de iki çocuk üvey babalarının kendilerine şiddet uyguladığını açıkladı. Adana ve Kars’ta iki erkek çocuklarına şiddet uyguladı.

Bir çocuğu babası öldürdü.

Cinsel Saldırı /Tecavüz

Erkekler, Temmuz 2022’de en beş kadına tecavüz etti. Geçen yıl aynı ay erkeklerin tecavüz ettiği kadın sayısı yediydi.

Bir kadına akrabası iki erkek, iki kadına yakınlık derecesi basına yansımayan iki erkek, bir kadına sevgilisi bir kadına da arkadaşı tecavüz etti.

Erkekler iki kadına ev içinde, üç kadına da pansiyon, market, işyeri gibi ev dışı alanlarda tecavüz etti.

Erkeklerin tecavüz ettiği kadınlardan biri Türkiye vatandaşı değildi. Bir kadın da engelliydi.

Taciz

Temmuz 2022’de erkekler en az 17 kadını taciz etti. Bu sayı geçen yıl aynı 21’idi.

Erkekler, beş kadını sözlü ve fiziki yollarla taciz etti. Erkekler 11 kadını da fotoğrafını veya videosunu çekerek taciz etti. Erkekler bir kadına da cinsel organını göstererek taciz etti.

Erkekler 17 kadını da ev dışı alanlarla taciz etti.

Kadınları taciz eden erkeklerden biri kadının patronuyken, 11 fail erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.

Çocuk İstismarı

Erkekler, Temmuz’da en az 16 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti. Geçen yıl aynı ay bu sayı 13 idi.

En az altı çocuğu istismar eden dokuz erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. İki çocuğu komşusu, yedi çocuğu imam bir çocuğu istismar etti.

Erkekler, üç çocuğu ev içinde, 16 çocuğu kuran kursu, sokak gibi ev dışı alanlarda istismar etti.

Şiddet / Yaralama

Erkekler, Temmuz’da en az 64 kadına şiddet uyguladı. Geçen yıl da aynı ay bu sayı, 77 idi.

Erkeklerin şiddet uyguladığı 16 kadın “ağır” hasta olarak hastaneye kaldırıldı. Erkekler en az 12 kadına “koruma kararını” ihlal ederek şiddet uyguladı.

Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlardan, üçü trans kadındı. Kadınlara şiddet uygulayanlar arasında polis ve bekçiler de vardı.

Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlardan biri Türkmenistanlı biri de Suriyeliydi.

En az 41 kadını kocası, eski sevgilisi yaraladı, 12 kadına şiddet uygulayan 13 erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Bir kadını komşusu erkek, üç kadına oğlu, bir kadını akrabası, bir kadını kardeşi, üç trans kadını polis bekçi erkekler, bir kadını hastası, bir kadını da damadı yaraladı.

Erkekler, 15 kadına boşanmak istediği/barışmak istemediği için şiddet uygularken, bir kadına “dini saiklerle”, bir kadına da “cinsel saldırıda bulunmak” için şiddet uyguladı. Erkeklerin 47 kadına şiddet uygulama bahanesi basına yansımadı.

Erkekler, 45  kadını darp ederek yaralarken, sekiz kadını ateşli silahlarla, 11 kadını da kesici aletle yaraladı.

Erkekler, 16 kadını iş yeri, otobüs, ormanlık alan gibi ev dışı alanlarda, 36 kadını ev içinde yaraladı. Erkeklerin 12 kadına nerede şiddet uyguladığı basına yansımadı.

Seks İşçiliğine Zorlama

Erkekler, Temmuz’da en az 12 kadını seks işçiliğine zorladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 36 idi. Seks işçiliğine zorlanan kadınlar Türkiye vatandaşı değildi. Seks işçiliğine zorlananlar arasında çocuklar da vardı.

 

Paylaşın

Hekimler Göçü Temmuz Ayında Rekor Kırdı

Sağlıkta şiddet, mobbing, uzun nöbetler ve çalışma saatleri gibi ‘insani olmayan koşullar’ yüzünden Türkiye’den ayrılan hekim sayısındaki artış durdurulamıyor. Hekimler göçü temmuz ayında rekor kırdı.

Independent Türkçe’de yer alan habere göre temmuz ayında, görevini yurtdışında sürdürmek için Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) “İyi Hal” (Good Standing) belgesi alan hekim sayısı, 231’le tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Bu hekimlerin 131’ini uzmanlar oluşturdu.

En çok hangi ülkeler tercih ediliyor?

Hekimler göçünde Almanya ilk sırada yer alırken onu Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada takip etti.

Hekimler göçünde geçen ay iç hastalıkları ile çocuk sağlığı ve hastalıkları bölümleri 12’şer hekimle ilk sırada yer aldı.

Kadın hastalıkları ve doğum 11 hekimle üçüncü sırada, acil tıp ise 9 hekimle dördüncü sırada yer buldu.

“Hekimler göçü”nde en çok hangi illerden yurtdışına talep var?

Yurtdışında görev yapmak için gerekli olan belgenin talep edildiği kentlere bakıldığında ise İstanbul 95 hekimle başı çekti.

Bu durumun ana nedeninin İstanbul’daki hayat pahalılığı ve özellikle kiralardaki artış oranı olduğu ifade edildi.

Yaşam maliyetinin nispeten ucuz olduğu kentlere gitmek istemeyenlerin batı ülkelerini tercih ettiği belirtildi.

Listede Ankara 23 hekimle ikinci sırada yer alırken, onu 15 hekimle İzmir izledi.

Bursa 7, Adana ve Antalya ise 6’şar hekimle sıralamadaki yerini aldı.

Diyarbakır ve Kocaeli’den 5’er, Hatay ve Osmaniye’den ise 4’er hekim TTB’den “İyi Hal” belgesi talep etti.

Yılın ilk 7 ayında 747’si uzman bin 396 hekim yurtdışı belgesini aldı

Temmuz ayının verileri de eklendiğinde yılın ilk 7 ayında yurtdışında çalışmak için gerekli belgeyi alan hekim sayısı toplamda bin 396’ya yükseldi.

Bu hekimlerin 747’sini uzmanlar oluşturdu.

“İyi Hal” belgesi alan hekim sayısı ocak ayında 197, şubatta 157, martta 213, nisanda 214, mayısta 161, haziranda ise 229’du.

Bu yıl 2 bin civarında hekimin yurtdışının yolunu tutması bekleniyordu ancak ilk yedi aydaki veriler bu sayının çok daha yükseleceğine işaret etti.

Paylaşın

Bankalara Borçlu Kişi Sayısı 36 Milyonu Aştı

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre 4,1 milyon kişi kredi ve kredi kartı borcu nedeniyle yasal takibe düşerken, bankalara borçlu kişi sayısı da 36 milyonu aştı. Takipteki krediler hariç bireysel kredi kullanan kişi sayısı da son bir yılda yaklaşık 1,7 milyon kişi arttı.

Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı, emeğiyle geçinen yurttaşları bankalara mahkum ederken, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takipteki kişi sayısı da Ocak-Mayıs 2022 döneminde 748 bin 437 kişi oldu. Bu sayı 2021 yılının aynı döneminde 408 bin 913 kişiydi. Böylece bireysel kredi ve bireysel kredi kartı borcunu ödememiş kişi sayısı Mayıs 2022 itibarıyla 4 milyon 147 bin 977’ye ulaştı.

Bireysel kredi kartlarını da içeren bireysel kredilerde tasfiye olunacak alacaklar ise bir önceki yıla göre yüzde 55 artış ile 30,5 milyar TL oldu.

Kredi kullanan kişi sayısı 1,7 milyon arttı

Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün aktardığı TBB Risk Merkezi mayıs ayı raporuna göre, takipteki krediler hariç bireysel kredi kullanan kişi sayısı son bir yılda yaklaşık 1,7 milyon kişi artarak 36,1 milyon kişiye ulaştı. Borçlu kişilere ait ortalama kredi bakiyesi ise 33 bin 400 TL’ye çıktı. Kişi başına ortalama bireysel kredi (kredi kartı dahil) toplam bakiyesi en yüksek iller ise sırasıyla, Ankara, İzmir, Tekirdağ oldu.

Borç, son bir yılda 327 milyar TL arttı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre 22 Temmuz itibarıyla 1 trilyon 207 milyar TL’ye ulaşan toplam tüketici kredi ve kredi kartları hacminin yüzde 69’unu ihtiyaç kredileri ile bireysel kredi kartları oluşturuyor. Yurttaş anlık ihtiyaçları ve günü kurtarmak için kredi kullanmayı tercih ederken, tüketici kredilerinde limitler 50 bin – 70 bin TL aralığına indi. Verilere göre yurttaşların bankalara olan kredi ve kart borçları son bir yılda 327 milyar TL artış gösterdi.

Kredi kartında hacim arttı

Hayat pahalılığı, kredi kartı harcamalarında da kendini gösteriyor. BDDK verilerine göre bireysel kredi kartları hacmi 22 Temmuz itibarıyla 286 milyar TL’yi buluyor. 2021 yılı Temmuz ayında bu borç 171,3 milyar TL, 2000 yılı Temmuz ayında ise 120,2 milyar TL idi. Merkez Bankası’nın kartlı harcama verileri, bu yıl özellikle market alışverişinde tarihi rekorlar kırıldığını gösterdi.

Paylaşın

7,2 Milyon Kişinin Aylık Geliri Bin 668 TL’nin Altında

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre Genel Sağlık Sigortası (GSS) primlerini ödeyemeyen 7 milyon 244 bin kişinin hanesine giren ortalama aylık gelir bin 668 liranın altında kaldı.

Türkiye’deki yoksulluğun ulaştığı boyut, sağlık prim ödemelerine de yansıyor. Hane içerisine giren ortalama gelir, brüt asgari ücretin üçte birinden az olanların GSS primleri devlet tarafından karşılanıyor. Bütçe verilerine göre kamunun “görev giderleri” yani “görev zararları” içerisinde önemli bir bölümü sosyal güvenlik kurumlarına yapılan aktarımlar oluşturuyor.

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre, sosyal güvenlik kurumlarına Ocak-Haziran 2022 döneminde bütçeden “görev zararları” kapsamında toplam 79,4 milyar TL aktarıldı. Bunun dışında sosyal güvenlik kurumlarına Hazine yardımı da yapılırken, yılın ilk 6 ayında sosyal güvenlik kurumlarına yapılan Hazine yardımlarının toplamı 95,8 milyar TL’ye ulaştı. Görev zararları ve Hazine yardımlarının toplamı ise 175,2 milyar liraya çıktı.

Sosyal güvenliği olmayanların GSS primleri devlet tarafından karşılanıyor. Bu kapsamda da SGK’ye Hazine’den sosyal güvenliği olmayanlar için yapılan GSS prim ödemeleri de ilk 6 ayda 15,2 milyar TL oldu.

CHP raporu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grubu’nun ekonomi raporunda da kaç kişinin primlerinin devlet tarafından karşılandığına yer verildi. SGK’nin verilerine göre, hane içerisindeki ortalama geliri brüt asgari ücretin üçte birinden (2022 yılının ilk 6 ayı için bin 668 lira) az olan 7 milyon 244 bin kişinin GSS primi devlet tarafından ödendi. GSS sigortası kendisi tarafından ödenen yurttaşların sayısı ise 2 milyon 67 bin kişi olarak belirlendi.

Rapora göre mayıs itibarıyla sosyal güvenlik sisteminde toplam gelirler 341,5 milyar TL, toplam giderler 361,1 milyar TL, finansman açığı da 19,5 milyar TL oldu.

Paylaşın

Türkiye’de 5 Kişide ‘Maymun Çiçeği’ Tespit Edildi

Kabine Toplantısı sonrasında gazetecilere açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de 5 maymun çiçeği vakasının tespit edildiğini, bunların 4’ünün tedavisinin tamamlandığını açıkladı.

Endemik bir virüsün neden olduğu nadir hastalıklardan biri olarak bilinen maymun çiçeği, Kongo ve Batı Afrika türü olmak üzere 2’ye ayrılıyor.

Genellikle hayvandan insana ve nadiren insandan insana yakın temasla bulaşan virüs, vücutta yüksek ateş ve kaşıntılı kabarcıklara yol açabiliyor.

Dünya Sağlık Örgütü, 23 Temmuz’da başta Avrupa olmak üzere dünyada yayılmayı sürdüren maymun çiçeği salgınını Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) ilan etmişti.

Maymun çiçeği hastalığı nedir?

Maymun çiçeği, 1980’li yıllarda tamamen ortadan kalkan çiçek hastalığının bir çeşit akraba virüsü.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’ne (CDC) göre, hastalık 1958’de maymun kolonilerinde keşfedildi. İnsana bulaşan ilk vaka 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (DRC) rapor edildi.

O tarihten bu yana Benin, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Fildişi Sahili, Liberya, Nijerya, Kongo Cumhuriyeti, Sierra Leone ve Güney Sudan’ın da içinde bulunduğu 11 Afrika ülkesinde bu virüs görüldü.

Belirtileri ne?

Ateş, döküntü, şiddetli baş ağrısı, sırt ağrısı, kas ağrıları, halsizlik ve şişmiş lenf düğümleri, maymun çiçeği ile ilişkili en yaygın belirtiler.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, maymun çiçeği olan hastalarda ateşin başlamasından sonraki 1 ila 3 gün içinde deri döküntüleri görülüyor. Döküntüler daha çok yüzde yoğunlaşırken, yüze ilave olarak, avuç içi ve ayak tabanları, ağız mukozasını, cinsel organları da etkiliyor.

Maymun çiçeğinin kuluçka süresi genellikle 6 ila 13 gün olarak bilinse de DSÖ’ye göre bu süre 5 ila 21 gün arasında değişebiliyor.

Tedavisi var mı?

DSÖ’ye göre, şu anda maymun çiçeği için önerilen özel bir tedavi yok.

Çiçek hastalığına karşı aşılamanın hastalığı önlemede yaklaşık yüzde 85 oranında etkili olduğu ileri sürüldü.

2003 yılında ABD’de yaşanan yayılmada, 47 kişi hayatını kaybetmişti.

Maymun çiçeği virüsü taşıyan kişilerin çoğu hastalığı hafif atlatsa bile DSÖ’ye göre, bu virüsten ölüm oranı yüzde 11 civarında. Çocuklar ve gençlerde ölüm oranı daha fazla olabiliyor.

Paylaşın

Son 10 Yılda Yabancılar 341 Bin Konut Aldı

Türkiye’de konut fiyatlarında yıllık artış Mayıs 2022 itibariyle yüzde 145’i aştı. Ev ve kira fiyatlarının hızla artmasında yabancıların rolü tartışılıyor. Konut satışlarında yabancıların payı ise son yıllarda hızla artıyor. 

2022’nin ilk yarısında satılan her bin konuttan 49’unu yabancılar aldı. Bu oran Antalya ve İstanbul’da ise çok daha yüksek. Ocak-Haziran aylarında Antalya’da satılan her bin konutun 257’sini; İstanbul’da ise 111’ini yabancılar aldı. Yabancılar 9,5 yılda Türkiye’de 314 bin 310 konut satın aldı. Buna göre 2013-2022 yılları arasında satılan her bin konutun 25’ini yabancılar aldı.

En çok konut satılan alan ülke vatandaşları ise Irak, İran, Rusya ve Suudi Arabistan.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri yabancıların satın aldığı konut sayısının son yıllarda nasıl katlanarak arttığını ortaya koyuyor. Peki, yabancılar Türkiye’de kaç ev satın aldı? Hangi ülkelerin vatandaşları Türkiye’de konut satın alıyor? Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere Arap ülkeleri vatandaşları kaç konut aldı?

2013 yılında yabancı ülke vatandaşları Türkiye’de 12 bin 181 konut alırken bu sayı 2014’te 18 bin 959’a yükseldi. 2015’te 20 bin barajı aşılırken yabancılar 22 bin 830 konut satın aldı. 2016’da 18 bin 189 konutu yabancılar alırken 2017’de bu sayı 22 bin 234 oldu.

Yabancılar 2018’de 39 bin 663 konut alırken bu sayı 2019’da 45 bin 483 oldu. Covid-19 salgınının patlak verdiği 2020’de bu sayı 40 bin 812’ye gerilerken 2021’de tam 58 bin 576 konutu yabancılar satın aldı. 2022 yılının ilk 6 ayında ise bu sayı 35 bin 383 oldu.

2013-2022 yıllarını kapsayan 9,5 yılda yabancılar toplam 314 bin 310 konut satın aldı. Aynı dönemde Türkiye’de satılan toplam konut sayısı ise 12 milyon 804 bin oldu. Buna göre bu dönemde satılan her bin konutun 25’ini yabancılar aldı.

Yıl yıl baktığımızda ise yabancıların aldığı konut sayısı oranının arttığı görülüyor. 2013’te satılan her bin konutun 11’ini yabancılar alırken bu oran sonraki yıllarda sırasıyla 16, 18 ve 14 oldu. 2017 yılında satılan bin konuttan 16’sını yabancılar alırken bu sayı 2018’de 29’a, 2019’da 34’e; 2021’de 39 ve 2022’inin ilk yarısında 49’a yükseldi.

Yabancıların gözdesi İstanbul ve Antalya

Yabancıların konut satın aldıkları şehirlerde ise sürpriz yok. İstanbul açık ara zirvede; ikinci sırada ise Antalya var. 2013-2022 dönemini kapsayan 9,5 yılda yabancılar İstanbul’da 125 bin 179 konut satın aldı. Bu sayı Antalya’da ise 74 bin 65 oldu. Yabancılar Ankara’da ise 15 bin 435 konut satın aldı.

9,5 yılda yabancıların satın aldığı konutların yüzde 40’ı İstanbul’da yer alırken yüzde 24’ü ise Antalya’da bulunuyor. Ankara’nın oranı ise yüzde 5.

Yabancıların en çok tercih ettiği diğer şehirler ise Mersin, Muğla, İzmir, Aydın ve Sakarya. Ancak bu şehirlere ait bazı yılların verisi eksik olduğundan toplam sayıyı hesaplayamadık.

Son 10 yılda Antalya’da satılan 100 konutun 12’sini; İstanbul’da 5’ini yabancılar aldı.

Antalya ve İstanbul’da satılan konutlarda ise yabancıların payı oldukça çarpıcı. Buna göre 2013-2022 dönemini kapsayan 9,5 yılda Antalya’da satılan 100 konutun 12’sini; İstanbul’da 5’ini yabancılar aldı. Bu oran 2022’nin ilk yarısında ise çok daha yüksek. Ocak-Haziran döneminde Antalya’da satılan 100 konuttan 26’ını; İstanbul’da 11’ini yabancılar aldı. Bu, Antalya’da 2022’de satılan 4 konuttan birisini yabancıların aldığı anlamına geliyor.

En çok konut alan yabancılar: Irak, İran, Rusya ve S. Arabistan

2015 yılının başından 2022’in ilk yarısını kapsayan 7,5 yıllık dönemde Türkiye’de en çok konut satın alan yabancılar Irak vatandaşları. Iraklılar bu dönemde 46 bin 230 konut satın aldı. İkinci sıradaki İranlılar 33 bin 404, Ruslar ise 24 bin 87 konut satın aldı.

Bu dönemde yabancıların satın aldığı konutların yüzde 16’sına Irak, yüzde 12’sine İran ve yüzde 9’una Rusya vatandaşları  sahip oldu.

TÜİK en çok konut alan yabancı ülke listesini açıkladığından Suudi Arabistan’ın 2021 ve 2022 bilgileri TÜİK veri setinde yer almıyor. 2021 ve 2022 verileri dahil olmadan Suudi Arabistan vatandaşları 2015-2020 yılları arasında 13 bin 540 konut satın aldı.

2015-2022 döneminde Kuveytliler 13 bin 495, Afganistan vatandaşları ise 13 bin 106 ve Alman vatandaşları 10 bin 981 konut aldı.

Konut fiyatları son 1 yılda yüzde 145 arttı

Merkez Bankası’nın açıkladığı konut fiyat endeksine göre Türkiye’de ev fiyatları Mayıs 2022 itibariyle son bir yılda yüzde 145,5 arttı.

Öte yandan, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale’nin açıkladığı verilere göre satılık konut ilanlarının ortalama metre kare fiyatı Ocak 2021 ile Nisan 2022 arasını kapsayan ayda TL cinsinde yüzde 171; dolar bazında yüzde 36 yükseldi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Fransa’da 102 Parlamenterden Ortak ‘Erdoğan Bildirisi’

Fransa’da senatör Laurence Cohen’in girişimiyle farklı siyasi gruplardan 102 parlamenter, yayımladıkları ortak bildiride Türkiye’nin olası Suriye operasyonuna karşı çıkılması çağrısında bulundu.

“Erdoğan’ın savaş çılgınlığına karşı çıkılmalı” başlıklı mektupta senatörler, Türk hükümetinin, “Ukrayna savaşı ile NATO’da merkez rolünü oynama stütüsünden faydalanarak Suriye’nin kuzeyindeki saldırıları yoğunlaştırmak için Atlantik İttifakı’nın onayını elde etmeye çalıştığını” ifade etti.

Le Journal du Dimanche gazetesinde yayımlanan bildiride yer alan ifadeler şöyle:

“Suriye’nin kuzey ve doğusunda özerk yönetim tarafından kontrol edilen bölgelerde savaşın neden olduğu korkunç koşullara rağmen Kürt, Arap, Asuri-Keldani, Ermeni ve tüm etnik halklar bir arada yaşamakta ve kendilerini demokratik, feminist ve ekolojik bir sistem içinde örgütlemeye çalışıyor ve diyalog içinde barışı inşa etmek için mücadele ediyorlar.”

Batılı ülkeler artık Türk ordusu tarafından işlenen ihlalleri görmezden gelmemelidir. Kürt savaşçılarının IŞİD’e karşı mücadeledeki kararlılığı tüm uluslararası toplum tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Ancak bugün unutulmuş görünüyorlar. Kürt müttefiklerimize bir kez daha saldırılmasına izin veremeyiz ve vermemeliyiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güney sınırları boyunca 30 km derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak istediklerini duyurmuş ve yeni operasyon sinyali vermişti.

Euronews’e konuşan Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Güray Alpar, operasyonun Türkiye’nin kendi güvenliğini tesis etmesi açısından önemli olduğu kanaatinde. Alpar, Suriye’de istikrarın sağlanması ve göçmenlerin de kendi ülkelerine dönebilmeleri için bu bölgelerin ‘temizlenmesi’ gerektiğini vurguluyor.

Kimi analistler ise bunun seçim öncesi iç kamuoyuna yönelik bir hamle olduğu görüşünü dile getiriyor.

Ancak operasyona şu ana kadar ABD, Rusya ve İran, bölgeyi istikrarsızlaştıracağı gerekçesiyle karşı çıktı.

Son olarak İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Tahran’da yaptığı görüşmede Türkiye’nin Suriye’ye yapacağı olası askeri operasyonun, bölge için “zararlı” olacağını söylemişti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Enflasyon, 24 Yıllık Rekoru Kıracak

Reuters 11 ekonomiste 2022 sonu Türkiye enflasyon tahminlerini sordu. Bu tahminlerin ortalaması yıl sonu için enflasyonun ancak yüzde 70’e düşebileceği öngörüsünü dile getiriyor. Reuters’ın anketine göre, Temmuz ayında artış devam edecek ve yüzde 81 seviyesine yükselecek.

Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (TÜFE) Temmuz ayında gerileyen akaryakıt fiyatlarına rağmen TL’deki değer kayıplarının devam eden etkileriyle aylık yüzde 2.9 artması yıllık bazda ise 24 yılın yeni zirvesi olan yüzde 80.5’e yükselmesi bekleniyor.

Reuters’ın 11 ekonomistle gerçekleştirdiği ankette Temmuz ayı için yıllık enflasyon tahminleri yüzde 79.45 ila yüzde 82.5 arasında yer alıyor. TÜFE en son Ağustos 1998 döneminde yüzde 81.4 artış kaydetmişti.

TCMB dün yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 60.4’e yükseltti. Reuters’ın bugün tamamladığı ankette ise yıl sonu tahmini yüzde 70 oldu. Yıl boyunca yapılan anketlerde 2022 yılsonu tahminleri Rusya-Ukrayna savaşının enerji ve tahıl fiyatlarına etkisi ve TL’nin değer kaybı sebebiyle sert yükselirken bu ay Haziran ayında yapılan anketteki yılsonu tahmini olan yüzde 69.5’e çok yakın gerçekleşti. Her ay yukarı yönlü sert revizyonlar 2022’de ilk kez Temmuz verisi anketinde sınırlı kaldı.

TCMB’nin güncel enflasyon raporu grafiğinde de piyasa beklentilerine yakın şekilde enflasyonun üçüncü çeyrek sonunda yüzde 90 altında zirve yaptıktan sonra kademeli düşüşlere başlayacağı görülmüştü.

Haber Global’de yer alan habere göre, ankette aylık enflasyonun ise yüzde 2.9 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor; tahminler yüzde 2.28 ila yüzde 4 bandında yer alıyor. Aylık artışın önceki aya göre yavaşlamasının ana sebebi olarak gerileyen yakıt fiyatları gösteriliyor.

Haziran ayında yıllık enflasyon ulaştırma ve gıda öncülüğünde yüzde 78.62’ye yükselmişti. TCMB Perşembe günü açıklanan yıl sonu enflasyon raporunda cari fazla hedefi ile kalıcı enflasyon düşüşüne kademeli olarak ulaşılmasını hedefleyen politikalara devam edeceği mesajı verdi. TÜİK Temmuz ayı enflasyon verisini 3 Ağustos saat 10:00’da açıklayacak.

Paylaşın

Küresel Gıda Güvenliği Endeksi: Türkiye 48. Sırada

Tarımda kendi kendine yeterlilik ve gıda güvenliği konusu Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası yeniden gündeme geldi. Buğday ve ayçiçeği yağı ihracatında çok önemli paya sahip ülkelerin savaşması Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkeyi olumsuz etkiledi.

The Economist’in beslenme ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili değerlendirmeler içeren Küresel Gıda Güvenliği Endeksi 2021 raporuna göre Türkiye, 113 ülke arasında 48. sırada yer alıyor. Endeks 113 ülkede gıdanın satın alınabilirliği, bulunabilirliği, kalitesi, güvenliği, doğal kaynak durumu ve esnekliğe göre hazırlanıyor.

Rapora göre gıda güvenliği konusunda dünyada en iyi durumdaki ülke İrlanda. Bu ülkenin Küresel Gıda Güvenliği Endeksi puanı 84. Ardından 81,3 puan ile Avusturya ve 81 puan ile İngiltere geliyor.

En iyi durumdaki diğer şöyle sıralanıyor: Finlandiya (80,9), İsviçre (80,4), Hollanda (79,9), Kanada (79,8), Japonya (79,3), Fransa (79,1), ABD (79,1) ve Almanya (78,7). Türkiye 65,1 puan ile 48. sırada yer alıyor.

Türkiye’den daha yüksek puana sahip bazı ülkeler ve sıralaması şöyle: Rusya (23. sıra, 74,8 puan), Katar (24. sıra, 73,6 puan), Yunanistan (27. sıra, 73,3 puan), Bulgaristan (38. sıra 70,5 puan), Suudi Arabistan (44. sıra, 68,1 puan), Dominik Cumhuriyeti (47. sıra, 65,4 puan).

Listenin son üç sırasında ise Mozambik (35,9 puan), Yemen (35,7) ve Burundi (34,7) bulunuyor.

Türkiye’den daha geride yer alan bazı ülkeler ise şöyle: Azerbaycan (56. sıra 62,6 puan), Brezilya (63. sıra, 60,6 puan) ve Hindistan (71. sıra, 57,2 puan).

Rapor odaklanılması gereken dört alan gösteriyor: tarımda esneklik, gıda sistemleri bütünlüğü, akıllı teknoloji inovasyonu ve üreticileri güçlendirme.

Türkiye tarımda kendi kendine yetebiliyor mu?

Muhalefet partileri iktidarın tarım politikalarını şiddetle eleştiriyor ve Türkiye’nin tarımda kendine yetemediğini savunuyor. İktidar ise bunu reddediyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı veriler bu konuya ışık tutuyor. TÜİK’e göre 2020/2021 piyasa yılında (1 Temmuz 2020-30 Haziran 2021) Türkiye’nin tahıldaki kendi kendine yeterlilik derecesi yüzde 97,4 oldu. Bu oran 2019/20 sezonunda ise yüzde 87,8 olmuştu.

Yüzde 100 kendi kendinin ihtiyaçlarını karşılayabildiği anlamına geliyor. Yüzde 100’den düşük oranlar ise üretimin kendine yetmediğini gösteriyor.

En önemli tahıl maddelerinden buğdayda ise 2020/2021 piyasa yılında kendi kendine yeterlilik yüzde 102,5 oldu. Ancak önceki yıl bu oran yüzde 89,5 idi.

Sebzede ise 2020/2021 döneminde yeterlilik derecesi yüzde 111 gerçekleşti. Baklagil sebzelerinde yeterlilik derecesi aynı dönemde yüzde 100’ün üzerinde seyretti.

Türkiye ayçiçeğinde ise kendi ihtiyacını karşılamaktan uzak. 2020/2021 sezonunda ayçiçeğinde Türkiye ihtiyacının sadece yüzde 62,5’unu karşılayabildi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın