Merkez Bankası Başkanı Karahan: Enflasyonu Düşürmeye Çalışıyoruz

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz ve geçen haziran ayında başlayan kapsamlı bir sıkılaştırma programı izliyoruz.” dedi. 

O zamandan bu yana politika faizini yüzde 50’ye çıkardıklarını belirten Karahan, bunun talepte bir miktar normalleşmeyi sağladıklarını söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın her yıl küresel ekonomiyi konuştuğu toplantılara katılmak için ABD’ye gitti.

Bianet’in aktardığına göre; Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan burada Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü (PIIE) ve Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) düzenlediği “Gelişmekte Olan Piyasalarda Merkez Bankası Yönetimi” başlıklı etkinlikte konuştu.

Fatih Karahan, Türkiye’nin makroekonomik ortamda karşı karşıya olduğu temel sorunun enflasyon olduğunu söyledi. Fatih Karahan, “Enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz ve geçen haziran ayında başlayan kapsamlı bir sıkılaştırma programı izliyoruz.” dedi.

O zamandan bu yana politika faizini yüzde 50’ye çıkardıklarını belirten Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Karahan, bunun talepte bir miktar normalleşmeyi sağladıklarını söyledi.

Aylık enflasyonun aralık ayı boyunca düşüş gösterdiğini, asgari ücret artışları nedeniyle son birkaç ayda artış yaşandığını aktaran Karahan, “Genel olarak bu yıl için yüzde 36, gelecek yıl için yüzde 14 ve 2026 için yüzde 9 olarak belirlediğimiz enflasyon hedefine ulaşma yolunda ilerliyoruz. Tek haneli rakamlara dönmek istiyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin enflasyonda yüzde 5 hedefine geri dönmek istediğini ifade eden Fatih Karahan, çok fazla sıkılaşma yaptıklarını, talebin ılımlı seyrettiğini ve Banka’nın mevcut duruşunun uygun olup olmadığını değerlendirmek için gelen verileri izlediklerini dile getirdi.

Karahan, öncelikli hedeflerinin politika faizini, yeniden para politikasının temel aracı yapmak olduğunu vurgulayarak, “Ne gerekiyorsa yapacağımızın sinyalini her zaman verdik. Piyasaların beklediğinden çok daha fazla miktarda sıkılaştırma yaptık ve dezenflasyon konusunda ne kadar ciddi olduğumuzu gösterdik.” dedi.

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Karahan, “Güvenin yeniden tesisi ve enflasyon beklentilerini daha iyi yönetebilmemiz için politika faizinin birincil araç olduğu politikayı yeniden oluşturmak için çok şey yaptık ve daha fazlasını yapmaya hazırız.” ifadesini kullandı.

Enflasyon beklentilerine ilişkin Karahan, “Piyasa katılımcıları, önümüzdeki 12 ay için yani önümüzdeki aydan itibaren bir sonraki marta kadar 2024 yıl sonu hedefimiz olan yüzde 36 enflasyon bekliyorlar. Yani üç aylık bir gecikmeyle hedefimize ulaşacağımıza inanıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Karahan, bundan sonraki stratejilerinin ve en büyük önceliklerinin, enflasyonla mücadele ve piyasa koşullarına bağlı olarak mümkün olduğu kadar rezerv biriktirmek olduğunu söyledi.

Karahan, jeopolitik riskler ile büyük merkez bankalarının para politikalarının Türkiye için iki endişe unsuru olduğuna işaret ederek, ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) herhangi bir faiz indirimi yapmayacak gibi bir politika izlediğini ve bunun politika oluşturmada daha ihtiyatlı bir yaklaşım olduğunu anlattı.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Hükümete Açık Mektup: Gerekli Adımlar Atılacak

Mehmet Şimşek’e “Açık Mektup” gönder Merkez Bankası (TCMB), mektubunda, asgari ücretin yılda bir kez güncellenmesi, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile ücret ve vergi ayarlamalarında OVP’de sunulan enflasyon tahminlerinin gözetilmesinin önem taşıdığı belirtildi.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), mektubunda, hizmet enflasyonundaki katılığın, enflasyon beklentilerinin, jeopolitik risklerin ve gıda fiyatlarının enflasyon üzerindeki riskleri canlı tuttuğunu bildirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) hükümet adına Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e “Açık Mektup” gönderdi. Merkez Bankası’nın mektubu şu şekilde:

“1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca, enflasyon hedefine ulaşılamaması halinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) hedeften sapmanın nedenlerini ve alınması gereken önlemleri Hükümet’e yazılı olarak bildirmesi ve kamuoyuna açıklaması gerekmektedir.

2023 yılı enflasyonu, hedef etrafında konulan belirsizlik aralığının belirgin şekilde üzerinde gerçekleşmiştir. Bu metin, enflasyonun hedeften sapmasının nedenleri ile hedefe ulaşmak için alınan ve alınması gereken önlemleri açıklamaktadır.

Bu belgeyle birlikte, 2023 yılında enflasyon üzerinde etkili olan unsurlara dair analiz ve değerlendirmeleri de içeren 2024 yılının ilk “Enflasyon Raporu” ile kısa ve orta vadede enflasyon hedefine ulaşmak için uygulanacak para politikasını daha detaylı olarak açıklayan “2024 Yılı Para Politikası” metni ekte bilgilerinize sunulmaktadır. 2022 yılı sonunda yüzde 64,3 olan yıllık tüketici enflasyonu, 2023 yılının ilk yarısında baz etkilerine ek olarak döviz kurundaki yatay seyir, düşen yabancı para cinsi ithalat fiyatları ve enerji sübvansiyonlarının etkisiyle gerilemiştir. Böylece, haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 38,2 olarak gerçekleşmiştir.

Diğer taraftan, parasal koşulların etkisiyle kredi büyümesinde gözlenen yüksek oranlı artışlar, ücret güncellemeleri ve hane halkına yapılan transferler yılın ilk yarısında enflasyon üzerinde talep yönlü unsurların etkisini belirgin hale getirmiştir. Söz konusu gelişmeler, enflasyondan korunma saiki ile cari açığın altın ve tüketim malı ithalatı kanalıyla yükselmesine neden olmuş ve finansal piyasalarda belirsizliği artırmıştır.

Ayrıca şubat ayında yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin, konut piyasası başta olmak üzere mal, hizmet ve iş gücü piyasalarında oluşturduğu arz-talep dengesizlikleri ile yeniden inşa faaliyetlerinin kamu maliyesi üzerindeki kısa ve orta vadeli etkileri enflasyon üzerindeki baskıları artırmıştır. Bu gelişmeler, fiyatlama davranışlarını olumsuz etkileyerek, yılın ilk yarısında gerileyen enflasyonun ikinci yarıda artmasına zemin oluşturmuştur.

“Parasal sıkılaştırma ayrıca, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımları ile desteklenmiştir”

2023 yılı haziran ayında Para Politikası Kurulu (Kurul), dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için güçlü bir parasal sıkılaştırma sürecinin başlatılmasına karar vermiştir. Bu çerçevede, haziran-aralık döneminde politika faizi toplamda 34 puan artırılarak yüzde 8,5 düzeyinden yüzde 42,5’e yükseltilmiştir. Parasal sıkılaştırmayla eşanlı olarak, makroihtiyati çerçevede, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleşmeye gidilmiştir. Parasal sıkılaştırma ayrıca, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımları ile desteklenmiştir.

2023 yılının üçüncü çeyreğinde, yurt içi talepte süregelen güçlü seyrin birikimli etkileri, vergi ayarlamaları, döviz kuru gelişmeleri, ücret artışları, hizmet enflasyonundaki katılık ve ham petrol fiyatlarındaki ani yükseliş enflasyon dinamiklerinde etkili olmuştur. Ayrıca tüm bu gelişmelerin kısa bir süre zarfında aynı anda gerçekleşmesinin fiyatlama davranışlarında oluşturduğu ilave bozulma sebebiyle de enflasyon yükselmiştir.

Bu gelişmeler çerçevesinde enflasyon, haziran-eylül ayları arasında 23,3 puan artarak yüzde 61,5 seviyesine ulaşmıştır. Bu artışın 4,7 puanı, vergi dahil kur etkisi hariç olmak üzere, akaryakıt fiyatlarındaki gelişmelerden; 3,8 puanı döviz kurundaki yükselişten; 2,8 puanı akaryakıt haricindeki vergi artışlarından kaynaklanmıştır. Ücret artışı ve talebin halen oldukça güçlü olduğu bu dönemde, şokların bir arada gerçekleşmesinin fiyatlama davranışında oluşturduğu ilave bozulmanın ise enflasyon üzerinde 10,0 puan artırıcı yönde etkisi olmuştur. Bunların dışındaki faktörlerin etkisi ise toplamda 2,0 puan ile sınırlı kalmıştır.

Parasal sıkılaştırmanın ilk etkileri finansal koşullar üzerinde gözlenmiş, kısmen talep koşullarına da yansımaya başlamıştır. Yılın ikinci yarısında, dış finansman koşullarının belirgin şekilde iyileştiği, rezervlerin istikrarlı artış kaydettiği, talep koşullarının cari işlemler açığına yansıyacak şekilde güç kaybetmeye başladığı, Türk lirası mevduat payının yükseldiği, Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin güçlenerek arttığı gözlenmiştir. Tüm bu gelişmeler para politikasının etkinliğine katkıda bulunmuştur.

Yılın son çeyreği özelinde bakıldığında, parasal sıkılaştırma sürecinin finansal koşullar ve iç talep üzerindeki etkileriyle tüketici yıllık enflasyonu 3,2 puan ile sınırlı bir oranda yükselmiş, bu etkinin 2,4 puanlık önemli kısmı doğal gaz tüketiminin artmasıyla birlikte hanelerin bedelsiz kullanım sınırını aşmasına bağlı yukarı yönlü mekanik etkiden kaynaklanmıştır. Bu dönemde enflasyonun ana eğilimi de gerileme kaydetmiştir. Fiyatlama davranışları, özellikle dayanıklı mal gruplarında olmak üzere, öncelikle temel mallarda görece daha kuvvetli düzelme işaretleri göstermiştir. Hizmet enflasyonu katılık gösterse de talep ve maliyet koşullarına daha duyarlı olan ulaştırma ve yemek hizmetleri enflasyonunda da eğilim son çeyrekte yavaşlamıştır.

Konut fiyatlarında süregelen aşırı artışlar ise yerini enflasyonun altında kalan bir aylık yükselişe bırakmış, öncü göstergeler yeni kiralık ilan fiyat artışlarında yavaşlamaya işaret etmiştir. Takip edilen çekirdek, istatistiksel ve model-bazlı göstergeler, yılın son çeyreği boyunca enflasyon ana eğiliminin yavaşladığına işaret etmiştir. Böylelikle, 2023 yılsonu enflasyonu yüzde 64,8 ile yılın son Enflasyon Raporu’nda paylaşılan tahmin aralığının orta noktasına yakın gerçekleşmiştir. Son çeyrek gelişmeleri, enflasyon üzerinde etkili olan unsurlarda parasal sıkılaştırmaya bağlı olarak kademeli bir geri çekilme yaşandığını ortaya koymuştur.

Bu dönemde, dış finansman koşulları, rezervlerdeki güçlenme, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmuştur. 2023 sonu itibarıyla Türk lirası mevduatın payı, yıl içinde gerilediği yüzde 32 seviyesinden yüzde 42’nin üzerine çıkmış, tüketici kredileri yıllık büyümesi tepe noktası olan yüzde 60’tan yüzde 40’ın altına, 12 aylık birikimli altın ve tüketim malı ithalatı yıllık büyümesi ise tepe noktası olan yüzde 125’ten yüzde 53’e gerilemiştir. Kurul 2024 yılına girildiğinde, politika faizini ocak toplantısında yüzde 45’e yükseltmiş, şubat ayında ise parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkileri ve parasal aktarımı destekleyen diğer politika adımlarını da göz önünde bulundurarak sabit tutmuştur.

Mart ayına gelindiğinde ise, aylık enflasyonun ana eğilimi öngörülenden yüksek gerçekleşmiş, yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmiştir. Bu bağlamda Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak Mart ayı toplantısında politika faizini yüzde 50 düzeyine yükseltmiştir.

Ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.

Operasyonel çerçevedeki değişiklik, faiz oranlarının geldiği yüksek seviye göz önünde bulundurularak yapılan teknik bir düzeltme olup bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı temel politika faizi olarak kullanılmaya devam edilecektir. TCMB aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdürecektir. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruşun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceği ve dezenflasyonu 2024 yılının ikinci yarısında tesis edeceği öngörülmektedir.

“TCMB’nin temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır”

TCMB’nin temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır. Para politikası bu amaç doğrultusunda oluşturulacaktır. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı politika faiz oranı olmayı sürdürecek, kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda ise parasal aktarım mekanizmasını destekleyecek politika adımları atılmaya devam edilecektir. 2024 Para Politikası metninde belirtildiği gibi, enflasyonun gelecek dönemdeki seyri konusunda iktisadi birimlere rehberlik etmesi öngörülen göstergeler, kısa vadede enflasyon tahminleri, orta vadede ise enflasyon hedefidir.

Bu çerçevede, para politikası enflasyonu geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenmeye devam edilecektir. Parasal duruşun sürdürülmesi ile enflasyonun 2024 yılı sonunda yüzde 36 olarak gerçekleşeceği, 2025 yılı sonunda yüzde 14 ve 2026 yılı sonunda ise yüzde 9 seviyesine geriledikten sonra yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır.

Dezenflasyon sürecinde para ve maliye politikalarının eş güdümü büyük önem arz etmekte olup öngörülebilirliğin artmasını sağlayan Orta Vadeli Program (OVP, 2024-2026) ile somutlaşmış olan kamu politikalarına dair varsayımlar TCMB’nin enflasyon tahminlerine yansıtılmıştır. Bu kapsamda, asgari ücretin yılda bir kez güncellenmesi, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile ücret ve vergi ayarlamalarında OVP’de sunulan enflasyon tahminlerinin gözetilmesi ve para politikasındaki sıkı duruşun ihtiyatlı maliye politikası ile desteklenmesi, öngörülen dezenflasyon patikasının tesis edilmesi açısından kritik bir önem taşımaktadır.

OVP kapsamında ilan edilen fiyat istikrarı ve finansal istikrarı destekleyici diğer tedbirlerin de dezenflasyon sürecine katkı vermesi beklenmektedir. OVP’de ilan edilen orta vadeli hedeflere dezenflasyon patikasıyla uyumlu olacak şekilde bağlı kalınması, fiyat istikrarının tesis edilmesinde kritik rol oynayacaktır. Diğer taraftan, enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal reformlara devam edilmesi ve arz kapasitesini geliştirecek teknolojik ve dijital dönüşümün desteklenmesi, fiyat istikrarına ve dolayısıyla toplumsal refaha orta ve uzun vadede olumlu katkıda bulunacaktır.

Bu kapsamda TCMB, yapısal unsurları analiz etmeye, ilgili politika önerileri geliştirmeye ve enflasyonla mücadelenin önemi konusunda ilgili paydaşlar ve kamuoyu nezdinde farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalarına devam edecektir.”

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervleri Tarihi Dip Seviyede

Merkez Bankası’nın (TCMB), 29 mart ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 65,5 milyar dolara yükseldi. Bankanın brüt rezervleri ise 123,1 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 29 mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre, Merkez Bankası’nın brüt rezervleri 123,1 milyar dolar, net rezervi ise 15,5 milyar dolar seviyesine geriledi. Bankanın swap hariç net rezervleri ise eksi 65,5 milyar dolar oldu.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, tüketici kredilerinin tutarı, 29 Mart itibarıyla 11 milyar 696 milyon lira artışla 1 trilyon 623 milyar 501 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 444 milyar 533 milyon lirası konut, 92 milyar 796 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 86 milyar 172 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 18 milyar 127 milyon lira artarak 1 trilyon 592 milyar 788 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4,1 artışla 1 trilyon 376 milyar 603 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 593 milyar 567 milyon lirasını taksitli, 783 milyar 36 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Bankacılık sektöründe takipteki alacaklar, 29 Mart itibarıyla önceki haftaya göre 2 milyar 711 milyon lira artarak 197 milyar 543 milyon liraya çıktı. Takipteki alacakların 160 milyar 897 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı.

Ayrıca göre, geçen hafta rekor kıran ihtiyaç kredi faizleri ulaştığı yüzde 76”lık seviyeyi yüzde 86,2’ye taşıyarak veri tarihinin bir önceki haftadaki zirvesini yeniledi. 1-3 aylık lira mevduat faizi yüzde yüzde 59,5’ten yüzde 64,3’e çıkarken ticari kredi faizleri de yüzde 62,7’den yüzde 66,3’e çıktı.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Enflasyon Raporu: Çekirdek Enflasyon Vurgusu

Mart ayı enflasyon değerlendirme raporunu yayınlayan Merkez Bankası (TCMB), aylık bazda fiyat artışlarında hizmet, gıda ve temel malların öne çıkan gruplar olduğunu belirtti. 

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), ücret etkisinin belirgin olduğu hizmet grubunda, aylık fiyat artışı bir miktar yavaşlasa da kira, eğitim ve haberleşme kalemleri öncülüğünde görece yüksek seyrettiğini vurguladı.

TCMB, değerlendirmesinde iç taleple ilgili yorumlar da dikkat çekti. TCMB “iç talep koşullarının dirençli seyri dayanıklı tüketim mallarında maliyet artışlarının fiyatlara geçişini kolaylaştırmıştır” ifadelerini kullandı. Bankanın değerlendirmesine göre gıda fiyatlarındaki aylık artışı kırmızı et öncülüğünde işlenmemiş gıda fiyatları sürüklerken, işlenmiş gıda grubundaki zayıflama dikkat çekti.

Temel mal fiyat artışında döviz kuru etkileriyle dayanıklı mal grubunun öne çıktığını söyleyen Merkez Bankası (TCMB), enerji aylık enflasyonunun akaryakıt fiyatlarına paralel olarak önceki aylara kıyasla daha ılımlı bir seyir izlediğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), mart ayına ilişkin “Aylık Fiyat Gelişmeleri” raporunu yayımladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 3,16 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 1,43 puan artarak yüzde 68,50 olmuştur. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 1,58 ve 2,32 puan artarak yüzde 71,89 ve yüzde 75,21 olarak gerçekleşti. Bu dönemde doğal gazın aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi geçen ay olduğu gibi (0,02 puan) oldukça sınırlı kaldı.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bir önceki aya göre temel mallar, hizmet, enerji ve gıda gruplarının katkıları sırasıyla 0,71; 0,62; 0,09 ve 0,01 puan arttı. Öte yandan, alkol-tütün-altın grubunun katkısı geçen ay ile kıyaslandığında değişmedi.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, B ve C endekslerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla bir miktar geriledi. Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan temel mal grubunda şubat ayına kıyasla bir miktar güçlenirken, işlenmiş gıdada belirgin olmak üzere işlenmiş gıda ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydedildi.

Hizmet fiyatları artışı mart ayında yüzde 4,20 ile yavaşlamaya devam etmekle beraber kuvvetli seyretmiş, grup yıllık enflasyonu 2,12 puan artışla yüzde 96,48 oldu. Aylık bazda ulaştırma grubu fiyatları sınırlı bir miktar gerilerken diğer alt gruplarda belirgin fiyat artışları gözlendi. Yıllık enflasyon ulaştırma alt grubunda gerilerken lokanta-otelde görece yatay seyretmiş, diğer alt gruplarda ise yükseldi.

Kiralar aylık bazda yüzde 6,33, haberleşme hizmetleri ise telefon görüşme ile internet ücretleri kaynaklı olarak yüzde 6,63 oranında artarak yüksek artış eğilimini sürdürdü. Kira alt grubunda yıllık enflasyon 3,02 puan artışla yüzde 123,95’e ulaştı. Diğer hizmetler alt grubunda, eğitim ve sigorta fiyatları öne çıktı. Özellikle eğitim hizmetlerinde aylık fiyat artışı özel okul ücretleri kaynaklı olarak şubat ayında olduğu gibi yüksek bir artış (yüzde 13,08) kaydetmiş ve bu grupta yıllık enflasyon yüzde 104,07 oldu.

Gıda fiyatları ile asgari ücret gelişmelerinin etkilediği lokanta-otel alt grubunda aylık artış oranı yüzde 3,95 ile önceki aya kıyasla yavaşladı. Ulaştırma hizmetleri fiyatı karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığı (yüzde -8,36) ve havayolu ile yolcu taşımacılığı (yüzde -0,94) fiyatlarındaki düşüşler neticesinde aylık bazda sınırlı oranda gerileyerek hizmetlerin diğer alt gruplarından ayrıştı.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu 2,46 puan artışla yüzde 56,46 olarak gerçekleşti. Mart ayında yıllık enflasyon tüm alt gruplarda artış kaydedildi. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatları yüzde 3,04 oranında artmış, alt grup yıllık enflasyonu 2,13 puan artışla yüzde 61,11 oldu. Dirençli seyreden yurt içi talep ve döviz kuru gelişmelerinin etkilerinin hissedildiği dayanıklı mal grubunda mobilya sektörü fiyat artışları (yüzde 5,06) ile öne çıkarken bunu elektrikli ve elektriksiz ev aletleri (yüzde 3,00) ile otomobil kalemi (yüzde 2,53) izlendi.

Diğer temel mallar alt grubunda fiyatlar yüzde 2,72 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 0,30 puan artışla yüzde 55,25 seviyesine ulaştı. Alt grup aylık enflasyonunda kişisel bakım ürünleri ile konutun bakım ve onarımı ön plana çıktı. Mart ayında giyim ve ayakkabı fiyatları bir önceki yılın aynı dönemindeki düşüşün aksine aylık yüzde 2,61 oranında artmış, alt grup yıllık enflasyonu 6,73 puanlık artışla yüzde 49,12’ye yükseldi.

Enerji fiyatları mart ayında yüzde 1,39 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 1,37 puan artarak yüzde 37,32 seviyesinde gerçekleşti. Türk lirası cinsi petrol fiyatlarındaki gelişmelerle akaryakıt fiyatları yüzde 1,70 oranında arttı. Tüp gazda fiyat artışları yüzde 7,06 ile önceki aya kıyasla güçlenirken, diğer kalemlerde fiyatlar ılımlı bir seyir izledi.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları mart ayında yüzde 3,40 oranında artmış, yıllık enflasyon 0,71 puan düşerek yüzde 70,41 seviyesine geriledi. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada yataya yakın bir seyirle yüzde 84,14 oranında gerçekleşirken, işlenmiş gıdada 1,45 puan düşüşle yüzde 58,97 oldu. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, bir önceki ay sebze fiyatları öncülüğünde artan taze meyve sebze fiyatları bu ay ılımlı seyretti. Diğer işlenmemiş gıda grubunda kırmızı ve beyaz et fiyatlarındaki artış önemli ölçüde güçlenerek bu grupta izlenen yüksek aylık enflasyonda (yüzde 8,92) belirleyici oldu.

Böylelikle, işlenmemiş gıda aylık enflasyonu yüzde 5,57 oranında gerçekleşti. İşlenmiş gıda grubu aylık enflasyonu ise yüzde 1,39 ile önemli ölçüde yavaşlarken, kırmızı et fiyatlarının etkilediği işlenmiş et ürünlerinde yüksek artışlar devam etti. Yurt içi üretici fiyatları mart ayında yüzde 3,29 oranında artmış, yıllık enflasyon düşük bazın da etkisiyle 4,18 puan yükselerek yüzde 51,47 oldu.

Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji alt grubunda fiyatlar aylık bazda ılımlı seyrederken enerji dışındaki gruplar aylık yüzde 3,4-4,3 bandında artışlar gösterdi. Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, fiyat artışlarının genele yayıldığı izlenirken, metal cevherleri, diğer mamul eşyalar, basım ve kayıt hizmetleri, tekstil, gıda, kauçuk ve plastik ürünleri ile motorlu kara taşıtları öne çıkan alt gruplar oldu.”

Paylaşın

Merkez Bankası Faiz Arttırdı; Kur Neden Düşmüyor?

Şubat ayında politika faizini yüzde 45’te sabit tutan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), mart ayında ise politika faizini 500 baz puan birden artırarak yüzde 50’ye yükseltti.

Peki, Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırma kararına rağmen rezervler neden artmadı, kur neden düşmedi?

Ekonomim yazarı Burcu Aydın Özüdoğru bu konuyu köşesine taşıdı. Özüdoğru’nun konuyla ilgili yazısı şöyle:

“Bu konuda önemli bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum ve ilk önce, soruya soruyla karşılık vermek istiyorum: Merkez Bankası geçtiğimiz hafta faiz artışına gitmemiş olsaydı bu hafta rezerv ve kur üzerindeki baskı ne durumda olurdu?

Rezervler/kur üzerindeki baskı, bir sonraki Para Politikası Kurulu karar tarihi olan 3 Mayısa kadar sürdürülebilir miydi?

Cevap hayır ise neden Merkez Bankası’nın geçtiğimiz hafta neden 500 (+/-300) puanlık bir faiz artışına gittiğini anlamış olmalıyız. Daha da net anlaşılması için bu kararın sistem üzerinde birikmiş yüksek düzeydeki stresi azaltma konusunda atılan kritik bir karar olduğunun altını çizelim.

Yazıya kur/rezerv/enflasyon patikasında bizleri neler bekliyor sorusuyla devam edelim. Merkez Bankası’ndan gelen faiz artışı gerek TL mevduatları cazip kılma gerekse yurt dışından portföy girişini desteleme adına çok önemli bir karar oldu.

Ancak 22 Mart haftası itibarıyla $284 milyar seviyesinde olan toplam yabancı para ve KKM mevduatların TL varlıklara dönmesi zaman alacaktır. Benzer şekilde yabancıların portföy akımlarının da zaman içinde artan düzeylere ulaşmasını beklemeliyiz.

Turizm kaynaklı döviz girişinin düşük, yabancı para ödeme ihtiyacının yüksek olduğu bir dönemde kur ve rezerv üzerinde hızlı bir iyileşme beklemek gerçekçi olmayacaktır. Ayrıca TL varlıklara olan ilgi döviz kurunu rahatlatacak olacaksa da tarihi dip düzeylere düşen rezervleri (swap ve kamu mevduatları hariç) iyileştirme ihtiyacı, nominal döviz kurundaki değer kaybının izleyen aylarda da devam edeceğini bize söylüyor.

Peki, tek başına Merkez Bankası faiz artışı, yukarıda bahsettiğim zaman içinde liralaşma senaryosu için yeterli mi? Hayır.

Bu senaryonun gerçekleşmesi için ekonomik aktörlerin güveninin tesis edilmesi; dolayısıyla ekonomik ve yapısal politikaların bu süreci desteklemesi gerekiyor.

Bugünlerde IMF Başkanı Georgieva’nın da gündeminde olduğu üzere; kurumsal bağımsızlık, enflasyon ve uzun vadeli sürdürebilir ekonomik büyüme için kritik öneme sahip. IMF ekonomistlerinden L. I. Jacome ve S. Pienknagura (2022) tarafından yapılan çalışmaya göre, bağımsızlık değerlerinin yüksek olduğu ülkelerde hane halklarının enflasyon beklentileri düşük enflasyonu destekliyor.

Dolayısıyla ekonomi politikası konusunda kamuoyu güvenini sağlamak adına ilk önce kurumsal bağımsızlığı ve hesap verebilirliği tesis edecek düzenleme ve uygulamaları hızlı bir şekilde hayata geçirmemiz gerekiyor.

Eş zamanlı olarak, kamu maliyesinin de genişleyici bir çerçeveden çıkarak Merkez Bankasının yürüttüğü para politikasıyla uyumlu bir yapıda yeniden şekillenmesi gerekiyor. Ancak bu hiç de kolay bir süreç değil. Kamu maliyesinin sırtında Kahramanmaraş Merkezli deprem bölgesinin yeniden inşa edilmesi, kamu personeli, sosyal güvenlik sistemi, faiz, başta İstanbul olmak üzere binaların afetlere karşı güçlendirilmesi gibi birçok harcama yükü var.

Maliye politikalarının yanı sıra yapısal politikaların da fiyat istikrarı için önemli olan gıda, tarım, işgücü ve eğitim gibi alanlardaki katılıkları çözmesi gerekiyor. Özetle; belirtiğim tüm bu alanlarda koordineli ve etkin politikaların uygulanması halinde enflasyonun hedefe, rezervlerin de uluslararası kabul gören yeterlilik seviyelerine ulaştığını görebiliriz.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervi Eksi 65,1 Milyar Dolar

Merkez Bankası’nın (TCMB), swap hariç net rezervi eksi 65,1 milyar dolara yükseldi. Öte yandan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları ise 2,28 trilyon liraya geriledi.

Haber Merkezi / Ayrıca, tüketici kredileri, 1 trilyon 522 milyar 179 milyon 816 bin lira olurken, taksitli ticari krediler  1 trilyon 438 milyar 4 milyon 168 bin liraya yükseldi. Kredi kartları bakiyesi ise 1 trilyon 754 milyar 731 milyon 217 bin liraya çıktı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 22 mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre, Merkez Bankası’nın brüt rezervleri 123,8 milyar dolar, net rezervi ise 15,2 milyar dolar seviyesine geriledi. Bankanın swap hariç net rezervleri ise eksi 65,1 milyar dolar oldu.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları aynı hafta 7,2 milyar TL düşüşle 2,28 trilyon TL’ye geldi.

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında geçen hafta yaşanan düşüş Ekim ayından bu yana kaydedilen en yavaş gerileme oldu.

Ayrıca, bankalarındaki tüketici kredileri, 22 mart ile biten haftada 1 trilyon 522 milyar 179 milyon 816 bin lira oldu. Taksitli ticari krediler 1 trilyon 438 milyar 4 milyon 168 bin liraya yükselirken, kredi kartları bakiyesi ise 1 trilyon 754 milyar 731 milyon 217 bin liraya çıktı.

Mevduat bankalarındaki tüketici kredilerinin 399 milyar 271 milyon 701 bin lirası konut, 69 milyar 444 milyon 184 bin lirası taşıt ve 1 trilyon 53 milyar 463 milyon 931 bin lirası diğer kredilerden oluştu.

Paylaşın

Ticari Kredi Faizleri Yüzde 75’e Dayandı: Krediler Üst Yönetime Soruluyor

Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre bazı bankalarda yüzde 52 seviyesinde olan ticari kredi faizi yeni haftaya yüzde 59 seviyesinden başladı. Bu 7 puanlık artış neredeyse bir haftada ticari kredi faizinin yüzde 13,5 artışa uğradığını gösteriyor.

Bazı bankaların internet sitelerinde yer alan bilgilere göre ise ticari kredi faizinde yüzde 75’e kadar çıkan oranlar göze çarpıyor. Bankacılık sektörü kaynakları ortalamada ise yüzde 59-65 arasında ticari kredi faizleri ağırlıklı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sürpriz faiz kararının piyasalara yansımaları sürüyor. Karar sonrası ihtiyaç ve ticari faizlerinde sert yükselişler yaşandı.

Ekonomi Gazetesi’nde yer alan habere göre, bankacılık sektörü yeni haftaya tüm kredi kanallarında faiz artışıyla başladı. Merkez Bankası’nın geçen haftaki 500 baz puanlık faiz artırımı kredi faiz oranlarına hemen yansıdı.

Bankalar ihtiyaç kredi faizlerini 40-200 baz puan arasında yükseltirken, ticari kredi faizlerinde de 700 baz puanlık artırımlar gerçekleşti. İhtiyaç kredisinde aylık yüzde 6 seviyeleri, ticari kredi faizinde ise yıllık yüzde 59-75 seviyeleri artık normalleşti.

Ticari kredi faizi 75’e çıkıyor

Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre bazı bankalarda yüzde 52 seviyesinde olan ticari kredi faizi yeni haftaya yüzde 59 seviyesinden başladı. Bu 7 puanlık artış neredeyse bir haftada ticari kredi faizinin yüzde 13,5 artışa uğradığını gösteriyor.

Bazı bankaların internet sitelerinde yer alan bilgilere göre ise ticari kredi faizinde yüzde 75’e kadar çıkan oranlar göze çarpıyor. Bankacılık sektörü kaynakları ortalamada ise yüzde 59-65 arasında ticari kredi faizleri ağırlıklı.

Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre bankalarda üst yönetimlerinin uyguladığı kısıtlar da bulunuyor. Bazı bankalarda 500 bin-1 milyon arası ticari kredi talepleri banka üst yönetimine sorulmadan onaylanamazken, en fazla 200-300 milyon lira seviyesinde kredilere şubeler karar verebiliyor.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Rezervlerinde Düşüş Devam Ediyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri geçen hafta yaklaşık 4.1 milyar dolar azalışla 123.8 milyar dolara geriledi. Bankanın swap hariç net rezervin ise 65 milyar dolar civarına geriledi.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Reuters’ın hesaplamalarına başvurduğu dört bankacı bir önceki hafta 19.6 milyar dolar olarak açıklanan net rezervlerde 22 Mart haftasında 4.4-4.6 milyar dolar bandında düşüş gerçekleştiğini hesapladı. Buna göre net rezerv yaklaşık 15.1 milyar dolara gerilemiş olacak.

TCMB geçen hafta piyasalarda sürpriz etkisi yaratan 500 baz puan faiz artışına gitti. Bankacılar verilerin ayrıntılarına bakıldığında rezerv kayıplarının neredeyse tamamının haftanın ilk üç günü yani TCMB faiz kararı öncesi gerçekleştiğine dikkat çektiler.

Swap hariç net rezervler eksi 65 milyar dolar

Bankacıların hesaplamalarına göre TCMB toplam rezervleri geçen hafta yaklaşık 4.1 milyar dolar azalışla 123.8 milyar dolara geriledi. Hesaplamalar, swap hariç net rezervin ise geçen hafta yaklaşık 5.5 milyar dolar azalışla eksi 65 milyar dolar civarına gerilediğini gösteriyor.

TCMB, döviz rezervini ihracatçıların gelirlerinin yüzde 40’ını almak başta olmak üzere çeşitli düzenlemeler katkısıyla düzenli olarak artırıyor. İhracat döviz gelirleri yılda 100 milyar dolarlık rezerv katkısı sağlıyor. Kur korumalı mevduattan dövize geçenler ile ithalat ödemeleri kaynaklı döviz talebi ise TCMB rezervlerine düşüş yönlü etki yaratan ana unsurlar.

Bunlara ek olarak son haftalarda rezervlerde düşüş yönünde, lokal döviz talebi ve enerji ithalatı gibi ödemeler dengesi kaynaklı dönemsel etkiler de görülüyor. TCMB’nin ihracat döviz alımları, ithalatçılara yaptığı döviz ödemeleri, kur korumalı mevduat (KKM) için yaptığı döviz ödemeleri ve kamuya satışları haftalık döviz alım-satımı olarak özetleniyor.

Bu işlemler 8 Mart haftasında döviz rezervlerinde 8.5 milyar dolar düşüş yaratırken, 15 Mart haftasındaki etki ise 5.5 milyar dolar olmuştu. Bankacılar geçen haftaki döviz alım satım farkını ise yaklaşık 5 milyar dolar hesaplanıyor. Bu kalemler geçen yıl Haziran-Aralık döneminde belirgin rezerv katkısı yaratmıştı.

Bankacılar verileri TCMB bilanço ve sektöre ilişkin öncü verilerden hesaplıyor. Resmi veri bu hafta perşembe günü saat 1430’da açıklanacak. TCMB konuya ilişkin yorum yapmadı.

Paylaşın

Faizin Faturasını Vatandaş Ödüyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) para­sal sıkılaştırmanın dozunu giderek artırırken, faturası ise düşen alım gücü karşısında borçlanarak ge­çinmeye çalışan vatandaşa çıkıyor.

TCMB’den daha yüksek maliyetle borçlanan bankalar ihtiyaç kredisi faizinde geçen hafta 13 puanlık artışa imza attı. TCMB verilerine göre ortalama İhtiyaç kredisi faizi geçen hafta yüzde 76’ya yükselerek son 22 yılın zirvesine ulaştı. İhtiyaç kredi faizleri aylık yüzde 7’ye dayanırken; örneğin 10 bin liralık 12 ay vadeli bir ihtiyaç kredisinin geri ödemesi 16.832 li­raya, yıllık bileşik maliyeti de yüzde 187.58’e kadar çıkıyor.

Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre, iktidarın tutarsız faiz politikası 2019’dan bu ya­na sık sık Merkez Bankası başkanlarının görevden alınmasına neden olurken, Türkiye’yi de derin bir kri­ze sürükledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “faize rıza” gösterdiği için ya da “nas ne diyorsa o” sözleriyle değişen faiz politikası her seferinde Merkez Bankası Başkanı’nın da gö­revden alınmasına neden oldu.

Son 8 yılda 6 Merkez Bankası Başkanı göreve gelirken, 5 başkan da görevden alındı. Her başkan; ya düşük faiz ısrarının bir sonucu olan yüksek enflasyonun sorumlusu gös­terilerek ya da enflasyonu kontrol altına almak için devreye alınan yüksek faiz politikasının ardından faiz lobileri işaret edilerek görevden alındı.

Yasal olarak görevi enflasyon hedeflemesi yapmak olan Merkez Bankası başkanlarını görevden alan Erdoğan bu süreçte ne söylediyse tersi yaşandı. “Ben ekonomistim” diyen Erdoğan’ın ‘faiz sebep, enf­lasyon neticedir’ iddiası Türkiye’yi Cumhuriyet tarihinin en derin krizi ile baş başa bıraktı. Son olarak Ma­yıs 2023’teki seçimlerinin ardından keskin bir ‘U dönüşü’ ile şimdilik faiz tartışması sona erdi. Yaşanan süre­cin bedelini ise vatandaşlar ödüyor. Türkiye yüzde 50 faiz oranı ile dün­yada 4’üncü, yüzde 67.07 enflasyon oranı ile dünyada 5’inci ülke oldu.

İktidarın U dönüşünden önceki Mart 2021-Haziran 2023 tarihleri aralı­ğında TCMB’nin kaptan koltuğunda oturan Şahap Kavcıoğlu, enflasyon yüzde 16 iken görevi devraldı, yüzde 85.51’i görerek yüzde 39.59’a gerile­diğinde ise görevi devretti. Kavcıoğ­lu’nun görevde kaldığı 26 ayda faiz yüzde 19’dan yüzde 8.5’e indi ama döviz kurları kontrol edilemez hale geldi, enflasyon 22 yıllık AKP iktidar­larının zirvesine ulaştı.

Merkez Bankası (TCMB) para­sal sıkılaştırmanın dozunu giderek artırırken, faturası ise düşen alım gücü karşısında borçlanarak ge­çinmeye çalışan vatandaşa çıkıyor. TCMB’den daha yüksek maliyetle borçlanan bankalar ihtiyaç kredisi faizinde geçen hafta 13 puanlık artışa imza attı. TCMB verilerine göre ortalama İhtiyaç kredisi faizi geçen hafta yüzde 76’ya yükselerek son 22 yılın zirvesine ulaştı. İhtiyaç kredi faizleri aylık yüzde 7’ye dayanırken; örneğin 10 bin liralık 12 ay vadeli bir ihtiyaç kredisinin geri ödemesi 16.832 li­raya, yıllık bileşik maliyeti de yüzde 187.58’e kadar çıkıyor.

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 21 Nisan 2023’te İstanbul’da Gaziosmanpaşa Meydanı’ndaki mitingde “Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece, faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Amerika’da faiz yükselebilir, Avrupa’da yükselebilir ama Türkiye’de faiz düşecek. Ve göreceksiniz enflasyon da faizle beraber düşecek. Ni­tekim, milletim 21 yıldır bize güvendi, inandı, hep arkamız­da durdu” demişti. Erdoğan, bu konuşmayı yaptığı sırada enflasyon yüzde 43.68, TCM­B’nin politika faizi ise yüzde 8.5’ti. Bugün enflasyon yüzde 67.07, faiz ise yüzde 50 düzeyinde bulunuyor.

Paylaşın

Goldman Sachs’tan Merkez Bankası Yorumu: Üçüncü Çeyrekten İtibaren…

ABD merkezli çok uluslu yatırım bankası Goldman Sachs, Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırımına ilişkin yaptığı değerlendirmede, faiz artırımının tek seferlik bir adım olduğunu, bir faiz artırımı döngüsünün başlangıcı olmadığını kaydetti.

Öte yandan dünyanın en büyük bankalarından Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın (TCMB) 500 baz puanlık faiz artışının ardından yeniden TL uzun pozisyonuna girme konusunda güvenli hissettiklerini belirtti.

Goldman Sachs, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) gerçekleştirdiği 500 baz puan büyüklüğündeki faiz artırımının enflasyon ve para biriminde değer kaybı beklentilerine yönelik tek seferlik bir adım olduğunu, bir faiz artırımı döngüsünün başlangıcı olmadığını kaydetti.

Goldman Sachs, ayrıca kararın fiyatlarda istikrarı sağlama ve ortodoks para politikasına geçiş konularında Merkez Bankası’nın güvenilirliğini artıracağını da belirtti.

Değerlendirmede “Yıllık enflasyonun yılın ikinci yarısında keskin bir düşüşe geçerek yıl sonunda yüzde 33’e gerilemesini ve TCMB’nin üçüncü çeyrekten itibaren para politikasını gevşetmeye başlayarak 2024 sonunda yüzde 32,5’e ulaşmasını beklemeyi sürdürüyoruz” denildi.

Deutsche Bank’tan TL yorumu

Deutsche Bank, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 500 baz puanlık faiz artışının ardından yeniden TL uzun pozisyonuna girme konusunda güvenli hissettiklerini belirtti. Deutsche Bank’tan Oliver Harvey, Christian Wietoska ve Yiğit Onay’ın hazırladığı 21 Mart tarihli raporda Türk lirasında uzun pozisyona yeniden güven duyulduğu belirtildi.

Raporda bankanın 10 gün önce, TCMB rezervlerinde yaşanan baskı dolayısıyla yaklaşan seçim ve enflasyonda yukarı yönlü sürpriz yaşanan bir ortamda uzun vadeli Türk lirası carry trade pozisyonlarında kâr alımı yaptığı, ancak TCMB’nin 500 baz puanlık faiz artışının ardından uzun pozisyonlara yeniden girme konusunda artan bir şekilde güven duyduğu belirtildi.

Yapılan son faiz artışının rezervler üzerindeki baskıları gevşeteceğini öngören banka Türkiye’nin dezenflasyon hedeflerinin gitgide daha gerçekçi göründüğüne vurgu yaptı. Bankanın raporunda cari dengenin daha iyi bir görünümde olduğu da ifade edildi.

Banka uzun vadeli TL pozisyonlarına yeniden girmek için daha güvenli olduğunu belirtse de seçimlerden sonra politik ekonomi tarafındaki risklerle ilgili de teyakkuzda kaldığını ifade etti. Türk lirasında yeniden iyimser tarafa geçtiğini açıklayan banka önümüzdeki aylarda toplam getiride önemli bir performans olabileceğini, içsel getirinin yüzde 10’a varabileceğini öngördü.

Fatih Karahan başkanlığında toplanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 50 düzeyine yükseltti. Banka, şubat ayında politika faizini yüzde 45’te sabit tutmuştu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var. Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın (TCMB) düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Paylaşın