Suriye İle Normalleşme: Şam: TSK’nın Çekilmesi Görüşüldü

Suriye Savunma Bakanlığı, Rusya’nın Başkenti Moskova’da gerçekleştirilen dörtlü toplantıda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye topraklarından çekilmesi ve “M4” otoyolunun açılmasına ilişkin anlaşmanın uygulanmasının görüşüldüğünü açıkladı.

Haber Merkezi / Suriye Savunma Bakanlığı, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleştirdiği toplantıya ilişkin açıklama yaptı.

Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’nın haberine göre, açıklamada, “Toplantıda, Türk kuvvetlerinin Suriye topraklarından çekilmesi konusunun yanı sıra M4 yolu [Lazkiye-Halep] olarak bilinen uluslararası karayolu üzerindeki anlaşmanın uygulanması görüşüldü” denildi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, İran Savunma Bakanı Mohammad Reza Aştiyani ve Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile Rusya, İran ve Suriye istihbarat başkanları Rusya’nın başkenti Moskova’da bir araya gelmişti.

Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada görüşülen konular arasında Suriye’deki güvenlik durumunun iyileşmesi, Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi için atılabilecek adımlar, Suriye’deki tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele ve mültecilerin ülkelerine dönüşü gibi başlıklar olduğu belirtilmişti.

Bakanlık “Taraflar Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit etmişlerdir. Yapıcı havada geçen toplantı sonucunda, Suriye’de ve bir bütün olarak bölgede istikrarın temin edilmesi ve sürdürülmesi için dörtlü formattaki toplantıların devamının önemi vurgulanmıştır” ifadelerini kullanılmıştı.

Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da “Dört ülke Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumaya ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine hızla dönmesi için yapılan çalışmaları yoğunlaştırmaya bağlılıklarını bildirdi” ifadeleri yer almıştı.

Rusya, Aralık ayında Suriyeli ve Türk savunma bakanlarının biraraya geldiği bir toplantıya evsahipliği yapmıştı. O tarihten bu yana üçlü görüşmeler, Esat’ın müttefiki ve yakınlaşmayı açıkça destekleyen İran’ı da kapsayacak şekilde genişletilmişti.

Suriye, Türkiye, İran ve Rusya dışişleri bakan yardımcılarının, Suriye savaşı sırasında yıllarca süren düşmanlıkların ardından Ankara ve Şam arasındaki temasları geliştirmek için Nisan ayında Moskova’da biraraya gelecekleri bildirilmişti.

Paylaşın

Türkiye, Suriye, Rusya ve İran’dan Moskova’da Dörtlü Zirve

Türkiye, Rusya, İran ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının Moskova’da yaptığı toplantıda, Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleştirilmesi alanında atılabilecek somut adımlar ele alındı.

Haber Merkezi / Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, İran Savunma Bakanı Mohammad Reza Aştiyani ve Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile Rusya, İran ve Suriye istihbarat başkanları Rusya’nın başkenti Moskova’da bir araya geldi.

Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada görüşülen konular arasında Suriye’deki güvenlik durumunun iyileşmesi, Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi için atılabilecek adımlar, Suriye’deki tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele ve mültecilerin ülkelerine dönüşü gibi başlıklar olduğu belirtildi.

Bakanlık “Taraflar Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit etmişlerdir. Yapıcı havada geçen toplantı sonucunda, Suriye’de ve bir bütün olarak bölgede istikrarın temin edilmesi ve sürdürülmesi için dörtlü formattaki toplantıların devamının önemi vurgulanmıştır” ifadelerini kullandı.

Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da “Dört ülke Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumaya ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine hızla dönmesi için yapılan çalışmaları yoğunlaştırmaya bağlılıklarını bildirdi” ifadeleri yer aldı.

Rusya, Aralık ayında Suriyeli ve Türk savunma bakanlarının biraraya geldiği bir toplantıya evsahipliği yapmıştı. O tarihten bu yana üçlü görüşmeler, Esat’ın müttefiki ve yakınlaşmayı açıkça destekleyen İran’ı da kapsayacak şekilde genişletilmişti.

Suriye, Türkiye, İran ve Rusya dışişleri bakan yardımcılarının, Suriye savaşı sırasında yıllarca süren düşmanlıkların ardından Ankara ve Şam arasındaki temasları geliştirmek için Nisan ayında Moskova’da biraraya gelecekleri bildirilmişti.

Paylaşın

SDG’den Beşar Esad’a Yeniden Diyalog Çağrısı

SDG, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile diyalog kurma girişimini yineledi. SDG’nin, 2018 yılında bu yana Şam yönetimiyle temasa geçmek istediği ancak bu girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı biliniyor.

Çatı yapısını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), tarafından Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yapılan açıklamada, “Suriye krizine bir çözüm bulmak için Suriye hükümetiyle görüşmeye ve onunla ve tüm Suriyeli taraflarla diyalog kurmaya hazır olduğumuzu teyit ediyoruz.” denildi.

SDG’nin Suriye’de “merkezi olmayan” bir yönetim arzu ettiği görüşü yinelenen açıklamada, Suriye toprak bütünlüğüne bağlılık teyit edildi.

Açıklamada SDG’nin kontrol ettiği topraklarda bulunan petrol ve gaz yatakları da dahil olmak üzere, tüm doğal ve ekonomik kaynakların Suriye bölgeleri arasında “adil” bir şekilde dağıtılmasını arzu edildiği kaydedildi.

Suriye lideri Beşar Esad, mart ayında verdiği bir röportajda, Suriye topraklarında yabancılarla çalışan bütün bireyleri ve grupları “hain” olarak gördüklerini söylemişti.

Suriye Demokratik Güçleri’nin , 2018 yılında bu yana Şam yönetimiyle temasa geçmek istediği ancak bu girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı biliniyor.

Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, geçen hafta yaptığı açıklamada, ‘Suriye Demokratik Güçleri (SDG) isimli silahlı oluşumun PKK olmadığını ve bu grupla 2014’ten bu yana birlikte çalıştıklarını’ söylemişti.

Tuğgeneral Patrick Ryder, şu ifadeleri kullanmıştı: “IŞİD’i yenme misyonunun bir parçası olarak SDG ile 2014’ten, 2015’ten bu yana ortaklık yapıyoruz. Onlarla uzun süredir devam eden bir ilişkimiz var. Onlar PKK değil. IŞİD’i yenmek için SDG ile ortaklık yapıyoruz. Yani hayır, çok uzun bir süredir ortak operasyonlar yürütüyoruz.”

Türkiye, SDG’yi oluşturan unsurlardan YPG’yi, PKK’nın Suriye kolu olarak kabul ediyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Suriye’nin Kuzeyinde Üst Düzey IŞİD’li Öldürüldü

Suriye’nin kuzeyinde  biri üst düzey yönetici olmak üzere üç IŞİD’linin öldürüldüğü açıklandı. 8 Nisan’da Suriye’nin doğusunda ise IŞİD yöneticisi Huzeyfe el Yemeni ile birlikte üç örgüt üyesinin yakalandığı açıklanmıştı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye’nin kuzeyinde Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı bugün bir helikopter baskını düzenlediklerini duyurdu. Baskında biri üst düzey yönetici olmak üzere 3 IŞİD’linin öldürüldü.

Açıklamada öldürülen IŞİD yöneticisin kimlik bilgileri hakkında herhangi bir bilgi paylaşılmazken, “IŞİD’in üst düzey lideri ve Ortadoğu ile Avrupa’daki terör saldırılarından sorumlu olan kişi” denildi.

Operasyonun kapsamlı bir planlamadan sonra yapıldığı açıklanırken, hiçbir ABD askerinin yaralanmadığı ve hiçbir ABD helikopterinin hasar görmediği de duyuruldu. Operasyonda herhangi bir sivilin zarar görmediği de eklendi.

Kurilla: IŞİD, Ortadoğu’nun ötesine ulaşma hedefinde

Açıklamada sözlerine yer verilen CENTCOM Komutanı General Michael Kurilla, “Güç kaybetmiş olmasına rağmen IŞİD’in bölgede ve Ortadoğu’nun ötesine ulaşma hedefiyle operasyonlar düzenlemeyi sürdürüyor. IŞİD’e karşı kampanyayı aralıksız sürdüreceğiz” dedi.

CENTCOM, 8 Nisan’da Suriye’nin doğusunda yaptıkları helikopter baskınında ise IŞİD yöneticisi Huzeyfe el Yemeni ile birlikte üç örgüt üyesinin yakalandığını açıklamıştı.

Paylaşın

Tahran, Depremi Fırsat Bildi; Suriye’ye Silah Gönderdi

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler, Türkiye’nin yanı sıra Suriye’nin kuzeyinde de binlerce can kaybına ve ağır maddi hasara neden olmuştu.

Birleşmiş Milletler’e göre, Suriye’de en az altı bin kişi 6 Şubat tarihli depremde yaşamını yitirmişti.

Kaynaklar, depremin ardından İran’dan yüzlerce uçağın Suriye’nin Halep, Şam ve Lazkiye havaalanlarına inerek malzeme getirdiğini ve bunun yedi hafta boyunca devam ettiğini aktardı.

İki bölgesel ve bir Batılı istihbarat kaynağı, malzemelerin gelişmiş iletişim ekipmanları ve radar bataryaları ile Tahran tarafından sağlanan Suriye hava savunma sisteminin güncellenmesi için gerekli yedek parçaları içerdiği bilgisini verdi.

İran’ın New York’taki BM misyonu ise Tahran’ın insani yardım uçaklarını Suriye’deki ağını güçlendirmek ve Esad’a yardım amacıyla (askeri teçhizat taşımak için) kullanıp kullanmadığı yönündeki soruya “Bu doğru değil.” cevabını verdi.

Suriye hükümeti, insani yardım uçaklarının askeri teçhizat taşımak için kullanıldığı yönündeki iddiaları yanıtsız bıraktı.

Reuters’a konuşan bölge kaynakları ise İsrail’in, Suriye’ye silah akışından kısa sürede haberdar olduğunu ve buna karşı agresif bir kampanya başlattığını söyledi.

İsrail ordusundan Tuğgeneral Yossi Kuperwasser, sevkiyatlara yönelik hava saldırılarının, İsrail ordusunun uzun bir konvoyda hangi kamyonu hedef alacağını bilecek kadar özel istihbarata dayandığını öne sürdü.

Adının açıklanmasını istemeyen İsrailli bir savunma yetkilisi, “İsrail, Suriye’ye deprem yardımı sevkiyatı kisvesi altında, İran’dan çoğunlukla parçalar halinde taşınan önemli miktarda askeri teçhizat hareketi gördü.” diye konuştu.

Yardımların daha ziyade Halep Havaalanına ulaştırıldığını söyleyen aynı isim, bu sevkiyatların İran Devrim Muhafızları’nın yabancı casusluk ve paramiliter kolu olan Kudüs Gücü’nün “18000” numaralı Suriye birimi tarafından organize edildiğini sözlerine ekledi.

Suriyeli (taraf değiştiren asker) Albay Abdulcabbar Akaidi, “İsrail saldırıları, İranlı milis komutanlarının toplantısını hedef aldı.” dedi. Akaidi toplantının nerede yapıldığına dair bilgi vermedi.

Akaidi ayrıca İsrail’in, Suriye’nin silah sistemlerini güçlendirmek için İran tarafından yapılan elektronik çip sevkiyatını vurduğunu da söyledi.

Bir başka bölgesel (Suriyeli) kaynak, Halep pistinin iki İran kargo uçağının ‘yardım bahanesiyle’ silah sevkiyatı için iniş yapmasından birkaç saat sonra İsrail tarafından vurulduğunu ve bu bilginin Batılı diğer iki istihbarat kaynağı tarafından da doğrulandığını dile getirdi.

İran’ın dini liderliğine yakın bir kaynak, Suriye’ye depremin ardından ivedilikle silah gönderildiğini belirtti.

İranlı kaynak şu ifadeleri kullandı: Deprem üzücü bir felaketti ama aynı zamanda Suriye’deki kardeşlerimize düşmanlarına karşı savaşlarında yardım etmemiz için Allah’ın bize bir yardımı oldu. Suriye’ye derhal çok sayıda silah gönderildi.

Paylaşın

Türkiye – Suriye Normalleşmesi: Kazanan Kim?

Türkiye, Suriye ve Rusya’nın savunma bakanları ve milli istihbarat teşkilatı başkanları, Aralık 2022 yılında Moskova’da bir araya geldi. Bu, Türkiye ve Suriye arasında çatışmaların başladığı 2011 yılından bu yana en üst düzey ilk görüşmeydi.

Son olarak Rusya’nın başkenti Moskova’da Türkiye, Rusya, İran ve Suriye’nin dışişleri bakan yardımcıları bir araya geldi. Taraflar, Suriye’nin siyasi geleceğiyle ilgili bir görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmeye Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayman Susan, İran Dışişleri Bakanı’nın Siyasi İşler Danışmanı Ali Asgar Hacı ve Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov katıldı.

Görüşmelerin kapsamıyla ilgili kamuoyuna ayrıntılı bir açıklama yapılmadı. Ancak haber ajansı Reuters’ın Rus ve Suriyeli kaynaklarına dayandırdığı haberinde, söz konusu görüşmeyi yakın gelecekte dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşmenin izleyebileceğini, uzun vadede de devlet başkanları düzeyinde bir görüşmenin mümkün olduğu ihtimali vurgulandı. Rus basınına yansıyan bazı haberlere göre de görüşmede Türkiye ve Suriye dışişleri bakanları arasında ikili bir görüşme yapılmasına ilişkin bir tarih ve mekan belirlenmesinin ele alındığı kaydedildi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yılın başında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşebileceği mesajını vermişti. Ancak Şam’dan bu konuda açık bir yanıt gelmedi. Suriye lideri Esad, Türkiye ile görüşmelerde bulunulmasına topyekün karşı olmasa da Ankara ile masaya oturmak bazı şartlar öne sürdü. Bunun başında da Türk askerlerinin Esad karşıtlarının kontrolünde olan Suriye’nin kuzeyindeki bölgeden çekilmesi yer alıyor. Türkiye’nin aynı zamanda muhaliflerin son kalesi olarak tanımlanan ve kısmen El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir Şam’ın kontrolü altında bulunan İdlib vilayetinde askeri varlığı bulunuyor.

Türkiye ve Rusya’nın çıkarı ne?

Peki canlandırılmaya çalışan bu ilişkilerden kim ne fazla sağlıyor?

Erdoğan’ın Şam’la temas kurmak istemesinin altında büyük ölçüde yaklaşan seçimler yatıyor. Türkiye’deki Suriyeli mülteciler, seçim kampanyalarının önemli bir konusu. Muhalefet, başlattığı seçim kampanyasında Suriyeli mültecileri evlerine göndereceğini vadediyor.

Ankara’da mültecilerle ilgili devam eden tartışmayı değerlendiren Hessen Barış ve Çatışma Araştırmaları Vakfı’nın Suriye uzmanı Regine Schwab, Erdoğan’ın da bugünlerde mültecileri Suriye’ye göndermekle uğraştığını göstermek istediğine dikkat çekiyor. Erdoğan’ın ayrıca Suriye’de Kürtlerin nüfuzunu ve özerkliğini bastırmak için de çaba sarf ettiğini belirten Schwab, “Erdoğan görüşmelerde bu amacını da hayata geçirmek için çabalayabilir” diyor.

Uzmanlara göre, Moskova’da yapılan görüşmelerden uluslararası ortamda Ukrayna savaşı nedeniyle giderek yalnızlaşan Rusya hükümeti aslında önemli ölçüde fayda sağlıyor. Alman Yeşiller partisine yakınlığıyla bilinen Heinrich Böll Vakfı’nın Ortadoğu Bente Scheller, yaptığı değerlendirmede, Rusya’nın bu görüşmelerle Suriye’de oynadığı önemli role dikkat çekmeye çalıştığını vurguluyor. Scheller, “Moskova aslında kendi görüşme formatlarıyla kendi hakikatini kurmak istiyor” saptamasını yapıyor.

Rusya ayrıca geçmişteki tutumunun aksine Suriye rejiminin temsilcilerinin Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında Cenevre’de yapılan görüşmelere katılmasına onay verdi. Scheller bu gelişme ile ilgili olarak da “Rusya bu tavrıyla, Suriye’de ne olduğuna nihai olarak kendilerinin karar verdiğini, uluslararası ortamda yeniden teyit etmiş oldu” diyor.

Görüşmenin asıl kazananı: Esad

İran’daki hükümet karşıtı protesto eylemleri nedeniyle baskı altında bulunan İran hükümeti ise gelecek dönemde Suriye’deki varlığını artırmak ve istikrarlı hâle getirmek isteyecek gibi görünüyor.

Tahran yönetimi, birkaç hafta önce de Suudi Arabistan ile yeniden diplomatik ilişkilere başlanması konusunda mutabakata varmıştı. Böylesine bir adım, Suriye ve Yemen’de şu ana kadar birbirleriyle savaşan grupları destekleyen iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi anlamına gelebilir. Schwab, “İlişkilerdeki olası bir rahatlama, İran’ı, Suriye’deki varlığını daha da artırmaya ve askeri araçlar vasıtasıyla ABD ve İsrail ile sürdürdüğü çatışmalara odaklanmaya itebilir” değerlendirmesini yapıyor.

Moskova’daki görüşmelerin gizli kazananını ise Beşar Esad. Suriye hem Moskova hem de Tahran’ın dış politika hesaplarında önemli bir rol oynuyor. Suriye sayesinde her iki ülke de Akdeniz’de önemli bir varlık sağlamış oluyor.

Birkaç gün önce, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Suriye’yi Mayıs ayında Riyad’da yapılacak Arap Ligi zirvesine davet etti. Bu davet, Esad açısından son derece önemli bir diplomatik başarı olma niteliğini taşıyor. Tüm bu gelişmelerin, 2011 yılında patlak veren “Arap Baharı’nın” beraberinde getirdiği liberal atmosferin bölgede giderek zayıflamasına paralel gerçekleştiğini de unutmamak gerekiyor. Ancak Esad’ın söz konusu başarıdan ekonomik açıdan fayda sağlayıp sağlayamayacağı belirsiz.

İsrail zor durumda

ABD’nin de şu anda Suriye’de IŞİD’le mücadele etme amacı taşıyan yüzlerce askeri bulunuyor. Hatta geçen hafta, Amerikan güçlerinin üst düzey bir IŞİD üyesini öldürdüğü bildirildi. Söz konusu kişinin, Avrupa’da terör eylemleri planladığı ve IŞİD’in mevcut yönetiminin oluşturulmasında önemli bir rol oynadığı belirtiliyor.

ABD hükümeti, Suriye’de Amerikan askerlerine düzenlenen saldırılardan İran destekli grupları sorumlu tutuyor: Örneğin 23 Mart’ta Haseke’deki bir üsse düzenlenen İHA saldırısından. Basına yansıyan haberlere göre, söz konusu saldırıda, bir Amerikalı hayatını kaybederken beş Amerikalı ise yaralandı.

İran aynı zamanda Suriye’de, kendisini bir tehdit olarak tanımlayan İsrail ile de çatışıyor. Örneğin geçen Salı günü İsrail Şam’ın yakınlarında çeşitli hedeflere hava saldırısı düzenledi. Ancak İsrail, Suriye’deki çatışmalarda giderek izole hâle geliyor.

Son yıllarda çeşitli Arap devletleriyle yakınlaşma içerisinde bulunan İsrail, 2020 yılında ABD arabuluculuğunda, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile Abraham Mutabakatı’nı imzalamıştı. Suudi Arabistan mutabakatı imzalamasa da anlaşmaya sıcak baktığı biliniyor. Ancak şimdi Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, İran ile bir yakınlaşma içerisinde.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

IŞİD’in Üst Düzey İsmi Ceburi Suriye’de Öldürüldü

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) üst düzey isimlerinden Halid Eyd Ahmed el-Ceburi’nin Suriye’de öldürüldüğü açıklandı. Halid Eyd Ahmed el-Ceburi, örgütün Avrupa’da saldırılar planlanmasından sorumluydu.

Haber Merkezi / Öldürülen lider el-Ceburi’nin “IŞİD içerisinde liderlik yapısı oluşturduğu” ve “ölümünün geçici olarak örgütün dış saldırılar düzenlemesini aksatacağı” kaydedildi.

2019 yılının Ekim ayında Washington, Suriye’nin kuzeybatısında gerçekleştirilen bir askeri operasyon ile IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi’nin öldürüldüğünü açıklamıştı.

2022’nin sonlarında IŞİD lideri Ebu Hasan el Haşemi el Kureyşi öldürülmüş, örgüt yeni “emir”in Ebu Hüseyin el Hüseyin el Kureyşi olduğunu ifade etmişti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), IŞİD’in üst düzey isimlerinden Halid Eyd Ahmed el-Ceburi’nin salı günü Duriye’de düzenlenen bir operasyonda öldürüldüğünü duyurdu.

CENTCOM, operasyonun nerede düzenlendiği ile ilgili olarak ise bilgi vermedi. Yapılan açıklamada, “El-Ceburi’nin ölümü, IŞİD’in saldırılar planlama yeteneğini geçici olarak sekteye uğratacaktır” denildi.

CENTCOM Komutanı Michael Kurilla, 2019’da Suriye’de askeri yenilgiye uğrayan terör örgütünün “bölgede hala, Orta Doğu’nun dışında da saldırılar düzenleme isteğiyle operasyon yürütebilme gücü olduğunu” belirtti.

Avrupa’da kanlı saldırılar

IŞİD, son yıllarda Avrupa’da gerçekleşen pek çok saldırıyı üstlenmişti. 2015 yılında Kasım ayında Paris’te gerçekleşen saldırıda 130 kişi hayatını kaybetmiş, 2016 yılında başka bir Fransız şehri Nice’de 86 kişi saldırıda hayatını kaybetmişti.

Paylaşın

ABD’nin Hava Harekatında İran Destekli Sekiz Militan Öldü

ABD’nin Suriye’de İran destekli grupların saldırısına karşılık olarak düzenlediği hava harekatında sekiz militanın öldürüldüğü belirtiliyor. Pentagon sözcüsü ölen militanların İranlı olmadıklarını ancak İran Devrim Muhafızları ile bağlantılı olduklarını değerlendirdiklerini söyledi.

Sözcü, geçtiğimiz hafta İran Devrim Muhafızlarının İHA ve roket saldırılarında yaralanan altı ABD askerinde travmatik beyin yaralanması (TBI) teşhisi konduğunu söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden İran’la savaş istemediklerini söylemiş; ancak Amerikalılar’ı korumak için güçlü ve kararlı bir şekilde adım atacakları uyarısında bulunmuştu.

2020 yılında Irak’taki bir üsse İran tarafından düzenlenen füze saldırısının ardından 100’den fazla ABD askerine beyin travması teşhisi konulmuştu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanlığı Pentagon’dan Perşembe günü yapılan açıklamada, geçtiğimiz hafta Suriye’de konuşlu İran destekli savaşçıları hedef alan hava saldırılarında sekiz militanın öldürüldüğünü bildirdi.

Pentagon Basın Sekreteri Tuğgeneral Pat Ryder Perşembe günü basın brifinginde, öldürülen savaşçıların İran İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ile ilişkili olduğunu, ancak İranlı olmadıklarını söyledi.

Ryder, geçtiğimiz hafta İran Devrim Muhafızlarının İHA ve roket saldırılarında yaralanan altı ABD askerinde travmatik beyin yaralanması (TBI) teşhisi konduğunu söyledi.

Geçen hafta Perşembe günü, bir ABD üssünde bir Amerikalı müteahhitidi öldüren ve ayrıca altı Amerikalı’nın yaralanmasına yol açan ilk insansız hava aracı saldırısının ardından İran destekli milisler ve ABD güçleri arasında bir dizi karşılıklı çatışma meydana geldi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) daha sonra 24 Mart ve 25 Mart akşamı Suriye’deki ABD ve Koalisyon güçlerini hedef alan üç saldırı daha olduğunu söyledi. Suriye’deki ana savaş izleme grubu, ABD saldırılarının en az 19 savaşçıyı öldürdüğünü söyledi.

Wall Street Journal, Başkan Joe Biden’ın ABD ordusuna, Cuma günü geç saatlerde İran destekli milislere yönelik ikinci saldırı dalgasını durdurma emri verdiğini yazmıştı.

Bu konuda sorulan bir soruya Ryder, ABD’nin misillemesini savunarak karşılık verdi:

“Harekete geçtik, iki Devrim Muhafızları-Kudüs Gücü hedefini vurduk[…]ve bu orantılı bir eylemdi ve ABD kuvvetlerine yönelik saldırıların cezasız kalmayacağına dair mesajımızı ileten kasıtlı bir eylemdi.” dedi. “Güçlerimizin korunmasını sağlamak için kendi seçtiğimiz zamanda ve yerde uygun önlemleri almaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

Moskova’da Dörtlü Suriye Zirvesi Nisan’da

Türkiye, Rusya, İran ve Suriye dışişleri bakan yardımcıları Nisan ayında Moskova’da biraraya gelecekleri bildirildi. Dört ülkenin dışişleri bakan yardımcılarının bu ay yapılması planlanan toplantısı ise ertelenmişti.

Rusya, Aralık ayında Suriyeli ve Türk savunma bakanlarının biraraya geldiği bir toplantıya evsahipliği yapmıştı. O tarihten bu yana üçlü görüşmeler, Esat’ın müttefiki ve yakınlaşmayı açıkça destekleyen İran’ı da kapsayacak şekilde genişletilmişti.

Suriye, Türkiye, İran ve Rusya dışişleri bakan yardımcılarının, Suriye savaşı sırasında yıllarca süren düşmanlıkların ardından Ankara ve Şam arasındaki temasları geliştirmek için Nisan ayında Moskova’da biraraya gelecekleri bildirildi. Reuters haber ajansı iddiasını Türk ve İranlı yetkililere dayandırdı.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’ın müttefiki Rusya’nın teşvikiyle, 12 yıldır süren çatışmanın karşı taraflarında yer alan Suriye ve Türkiye’den yetkililer, ilişkileri normalleştirme amacıyla geçen yıl toplantılar düzenlemişti.

Ancak Esat bu ay, işgalci güçler olarak nitelediği Türk ordusu Suriye’nin kuzeyinden çekilene kadar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeyi reddetti.

Reuters’a bilgi veren üst düzey bir Türk yetkili, Suriye’deki durumun 3-4 Nisan’da Moskova’da yapılacak görüşmede ele alınacağını söyledi.

Yetkili, “Bu toplantının, normalleşme sürecinde başlayan bakanlar düzeyindeki görüşmelerin bir devamı olması bekleniyor. Ancak bakanlar düzeyinde bir katılım olmayacağı ve toplantı teknik düzeyde yapılacağı için önemli kararlar alınması beklenmiyor” dedi.

İran Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili de toplantının Nisan ayının ilk haftasında Moskova’da yapılacağını doğruladı.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan Suriyeli bir kaynak da, dışişleri bakan yardımcıları arasında yakında bir toplantı yapılacağını doğruladı ancak tarih belirtmedi.

Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, toplantı haberleriyle ilgili henüz yorum yapmadı.

Rusya, Aralık ayında Suriyeli ve Türk savunma bakanlarının biraraya geldiği bir toplantıya evsahipliği yapmıştı. O tarihten bu yana üçlü görüşmeler, Esat’ın müttefiki ve yakınlaşmayı açıkça destekleyen İran’ı da kapsayacak şekilde genişletilmişti.

Dört ülkenin dışişleri bakan yardımcılarının bu ay yapılması planlanan toplantısı ise ertelenmişti.

Rus devlet haber ajansı RIA hafta başında Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov’a dayandırdığı haberinde Rusya, Türkiye, İran ve Suriye dışişleri bakan yardımcılarının Nisan ayı başında Moskova’da istişarelerde bulunabileceğini bildirmişti.

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: Türkiye Farklı Çekilme Seçenekleri Üzerinde Çalışıyor

Türkiye ve Suriye arasında ilişkilerin normalleşmesi için başlatılan süreç ne durumda? Türkiye’yi yakından takip eden bazı yazarlara göre süreç tökezlemiş durumda. Bu da Suriye dosyasının birçok farklı dosyayla bağlantılı olmasıyla alakalı.

Ancak Lübnan’da yayınlanan El Akhbar gazetesinin geçtiğimiz hafta bazı Suriyeli kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Türkiye bu sürecin işlemesi için Suriye’den çekilmek dahil olmak üzere farklı seçenekler üzerinde çalışıyor.

Geçtiğimiz hafta Suriye’yle ilgili gerek sahada gerekse de diplomatik alanda birçok dikkat çekici gelişme yaşandı. Bunlardan biri, Suriye’nin doğusundaki bölgelerde bulunan Amerikan kuvvetlerine yönelik İran’a yakın silahlı gruplar tarafından düzenlenen saldırılar ve ABD’nin buna karşılık vermesiyle tansiyonun yükselmesi oldu.

İran’ın Ortadoğu’da başını çektiği “direniş ekseni”ne yakın Rai Al Youm gazetesinin başyazarı Abdulbari Atvan, Amerikan güçleri ile İran’a bağlı gruplar arasındaki gerilimin Suriye’de angajman kurallarının değiştiğini gösterdiğini yazdı. Atvan’a göre bu değişiklik, artık Direniş Ekseni’nin (İran-Suriye-Lübnanlı Hizbullah Örgütü ve Iraklı bazı milis gruplardan oluşuyor) Suriye’de Amerikan varlığıyla beraber yaşamak yerine saldırı pozisyonuna geçtiği şeklinde.

Son dönemde Suriye yönetimi ile diplomatik kanalları açmaya hazırlanan ülkelere Suudi Arabistan da katılıyor. Suudi Arabistan’ın Arap dünyasındaki ağırlığından kaynaklı olarak bu adımın, Suriye’nin başta Arap Birliği’ne geri dönmesi gibi birçok gelişmeye etki edeceği konuşuluyor.

Suriye yönetimine karşı 2011’den itibaren muhalefeti destekleyen en önemli ülkelerden Suudi Arabistan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler Suriye ile normalleşme yoluna giderken, Katar’ın Esad karşıtı tutumunda bir değişikliğe gitmemesi ise göze çarpıyor.

Peki, Türkiye ve Suriye arasında ilişkilerin normalleşmesi için başlatılan süreç ne durumda? Türkiye’yi yakından takip eden bazı yazarlara göre süreç tökezlemiş durumda. Bu da Suriye dosyasının birçok farklı dosyayla bağlantılı olmasıyla alakalı. Ancak Lübnan El Akhbar gazetesinin geçtiğimiz hafta bazı Suriyeli kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Türkiye bu sürecin işlemesi için Suriye’den çekilmek dahil olmak üzere farklı seçenekler üzerinde çalışıyor.

“Türkiye ve Suriye normalleşmesi tökezledi mi?”

Çok açıktır ki, Suriye ve Mısır dosyaları Türkiye açısından benzerlerine nazaran daha farklı bir konumda. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri, Suud ve İsrail ile ilişkiler konularında Türkiye’nin diğer ülkelerle olan uzlaşma adımları başarıya uğrarken, Suriye ve Mısır ile olan uzlaşma girişimleri sekteye uğradı.

Peki, Türkiye’nin BAE, Suud ve İsrail ile olan ilişkilerindeki normalleşme görüşmeleri başarılı olurken Suriye Mısır ile normalleşme çabaları neden başarısız oldu?

Bu sorunun cevabı çok merkezi bir konuya dayanmaktadır. Suriye ve Mısır ile olan ilişkiler konusu BAE, Suud ve İsrail ile olan ilişkilerden farklı olarak zorlu olan başka konularla bağlantılıdır. Mısır’la ilişkilerin normalleşmesi, Doğu Akdeniz’de enerji alanındaki çekişmelerle ve Libya’daki karmaşık durumla bağlantılıdır.

Türkiye’nin ilişkileri normalleştirme listesinde en sona bıraktığı Suriye dosyası ise Türk dış politikası açısından bir mihenk taşı konumundadır. Bu konu, Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle doğrudan bağlantılıdır.

Mısır ve Suriye ile olan normalleşme girişimlerinin başarısız olması veya tökezlemesi, Türkiye’nin dış politikada daha ciddi dönüşümler yapması gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hayati çıkarları ve Doğu Akdeniz, Libya, Suriye ve Irak’a hâkim olma arzusu söz konusu olduğunda Ankara’nın katı davrandığını da ortaya koymaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki iki ay boyunca yapılabilecek tek şey Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını beklemek olacaktır.” (BAE El Haliç Gazetesi / Muhammed Nureddin)

Suriye rejiminin on yıllık bölgesel tecridinin bitmesinin yolu açılmış görünüyor. Özellikle de Arap Dünyasındaki ağırlığıyla bilinen Suudi Arabistan’ın Şam ile ilişkilerin kesilmesine neden olan gelişmelerin gözden geçirilmesi çağrısı yapmasının ardından.

Bu, başta Ankara’nın Suriye’deki rejime ilişkin yeni pozisyonu olmak üzere, büyük sürprizlere yol açan siyasi dönüşümlerle dolu bir döneme denk gelmektedir. Bunun yanı sıra Kahire ve Şam’ın yakınlaşma adımları ve BAE ile Suud’un Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesi için yürüttüğü gizli ve aleni çalışmalar da devam etmektedir.

Peki Katar neden ısrarla Esad’ın Suriye’nin başında kalacağı bir çözümü ve bu bağlamdaki bir normalleşmeyi reddetmektedir. Mısır’da Sisi ile arasındaki derin anlaşmazlıklara rağmen yeni bir sayfa açmayı kabul ederken Esad’la aynı duruma neden yanaşmıyor?

Katar’ın Suriye’yle ilgili tutumunu Suriye’de aynı tonda konuşan Amerika Birleşik Devletleri’nin tutumuyla bağdaştırabiliriz. ABD’nin NATO dışındaki en önemli müttefiklerinden biri olan Katar, Moskova ve Washington arasındaki çekişmenin Suriye’de de devam ettiğini düşünüyor ve Esad yönetimiyle herhangi bir yakınlaşmanın ABD ile arasındaki stratejik ortaklığa bir darbe indireceği görüşünde.” (Fadel El Munasafa / Londra Merkezli El Arab Gazetesi)

Öyle görünüyor ki, Amerikan güçlerinin Suriye’nin petrol, gaz ve tahıl zengini olan doğu bölgesinde sayılı günleri kaldı. Bölgede direniş eksenine yakın grupların ABD güçlerine yönelik insansız hava araçları ve füzelerle yaptığı saldırılar göz önüne alındığında, ABD’yi burada küçük düşürücü bir yenilginin beklediği görülüyor.

Amerikan kuvvetleri bunun üzerine F15 savaş uçaklarıyla karşı saldırılarda bulundu ve bu saldırılarda 19 kişi hayatını kaybetti. Ancak bunun üzerine Amerika’nın Deyr Ez Zor kentinin doğusundaki bir petrol bölgesindeki üssüne yönelik 10 füzeyle karşılık verildiği de doğru.

Bize göre bu gelişmelerdeki tehlike, direniş ekseni savaşçılarından kaç kişinin şehit olduğu değil. Aksine füzelerin ve insansız hava araçlarının savaş meydanına girmesi ve sayıları 900’ü aşan Amerikan kuvvetlerinin güvenliğini tehdit etmesidir. 10 senedir ilk defa Amerikan güçlerine can kaybı verdirildi. Askerî açıdan en önemli gelişme budur.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan bu gelişmelere bakıldığında, direniş ekseninin Suriye ve Irak sınırındaki komutasında bir angajman değişikliğine gidildiği göze çarpar. Bu değişiklik, artık bölgedeki Amerikan işgaliyle beraber yaşama ve onun saldırılarına karşı koymaya çalışmak yerine doğrudan hücum durumuna geçmesidir. Bu da daha büyük stratejik bir hedef doğrultusundadır. Bu hedef, Amerikan güçlerini bölgeden çekilmeye zorlama, ona bağlı olan Suriye Demokratik Güçleri’nin tasfiye edilmesi ve bölgenin tekrar Suriye’nin egemenliğine girmesidir.” (Abdulbari Atvan / Rai Al Youm Gazetesi)

“Türkiye, Suriye’den çekilmek için farklı seçenekler üzerinde çalışıyor”

Suriye’nin geçtiğimiz haftalarda Moskova’da Türkiye, İran ve Rusya ile dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı yapılmasını reddetmesine ve yapılacak herhangi bir zirveye şart olarak başta Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi olmak üzere bazı şartlar öne sürmesine rağmen, Türkiye söz konusu görüşmenin gerçekleştirilmesi konusunda ısrarcı davranıyor. Moskova da, şu ana kadar herhangi bir tarihin belirlemeksizin bu toplantının mühendisliğini yapıyor.

Suriyeli muhalif kesimlerin Türk kaynaklardan aktardığı bilgilere göre, Türkiye söz konusu görüşmenin önümüzdeki Mayıs ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce gerçekleşmesi yönündeki çabalarını sürdürmektedir. Hem de Suriye tarafının Türkiye – Suriye ilişkilerinin Türkiye’deki seçimlerle herhangi bir şekilde ilişkilendirilmemesi yönündeki ısrarına rağmen.

Aynı kaynaklar, Türk yetkililerinin Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı ve bunun sonlandırılması için farklı seçenekler ve bu seçeneklerin arabulucu Rusya ve İran’a sunulması üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. Belki de Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun söz konusu görüşmenin yakında yapılacağıyla ilgili konuşması bununla ilgilidir. (Alaa Halebi / Lübnan El Akhbar Gazetesi)

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın