Suriye Demokratik Güçleri İle Arap Aşiretler Arasında Çatışma: En Az 52 Ölü

Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri ile Arap aşiretler arasında, Deyr ez Zor’daki Conoco gaz sahası yakınlarında çıkan silahlı çatışmalarda en az 52 kişinin öldüğü bildirildi.

Konuya ilişkin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin çatışmaları yakından, kaygıyla takip ettiği belirtilerek, “Bu gelişme, terör örgütünün Suriye’nin kadim halklarını, üzerlerinde şiddet ve baskı uygulamak ve temel insan haklarını ihlal etmek suretiyle tahakküm altına alma girişimlerinin yeni bir tezahürüdür” denildi.

ABD ise, SDG ve Arap aşiretlerine çatışmalara son verme ve sorunu barışcıl yollardan çözme çağrısı yaptı. Washington’un 2012 yılında faaliyetlerini askıya aldığı Suriye’deki Büyükelçiliği sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, “Suriye’nin kuzeydoğusundaki şiddet son bulmalı” diyerek taraflardan sorunu barışcıl yollardan çözmelerini istedi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Suriye’nin kuzeydoğusunda geçen Pazar gününden bu yana yaşanan çatışmalarda en az 52 insanın yaşamını yitirdiğini duyurdu. Merkezi Londra’da olan Gözlemevi’nden yapılan açıklamada, ölenler arasında biri çocuk altı sivilin de bulunduğu belirtildi.

Geçen Pazar gününden bu yana bölgedeki Arap aşiretleri ile YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasındaki çatışmalarda 58 kişinin de yaralandığı duyuruldu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre Deyr ez Zor’daki çatışmalar, bölgede son yıllarda yaşananların en büyüğü.

Çatışmalar, SDG’nin Arap aşiretlerinin oluşturduğu, Deyr ez Zor Askeri Konseyi Başkanı Ahmet El Habil’i, yolsuzluk ve casuslukla suçlayarak tutuklamasıyla başladı. Bazı yerel aktivistler El Habil’i, bölgede kaçakçılıktan da önemli bir gelir elde etmekle itham ediyor.

SDG ve Arap aşiretleri arasındaki çatışmalar, Fırat’ın doğusundaki Tabiye kasabası yakınlarında bulunan Conoco doğal gaz sahasında yaşandı. Burada aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) öncülük ettiği IŞİD’le mücadele için kurulan Uluslararası Koalisyon’a bağlı birlikler de konuşlu bulunuyor.

Türkiye: Kaygıyla takip ediyoruz

Dışişleri Bakanlığı çatışmalarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’nin çatışmaları yakından, kaygıyla takip ettiği belirtilerek, “Bu gelişme, terör örgütünün Suriye’nin kadim halklarını, üzerlerinde şiddet ve baskı uygulamak ve temel insan haklarını ihlal etmek suretiyle tahakküm altına alma girişimlerinin yeni bir tezahürüdür. Bu amaç ve niyetini DEAŞ’la mücadelede aktör olduğu savıyla perdelemek isteyen terör örgütünün gerçek mahiyetini, daha fazla gecikmeden ve bölgenin Suriyeli Kürtler de dahil kadim unsurlarının daha fazla acı çekmesine yol açmadan, destekçilerinin de görmesini umuyoruz” denildi” ifadesine yer verildi.

ABD, SDG ve Arap aşiretlerine çatışmalara son verme ve sorunu barışcıl yollardan çözme çağrısı yaptı. Washington’un 2012 yılında faaliyetlerini askıya aldığı Suriye’deki Büyükelçiliği sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, “Suriye’nin kuzeydoğusundaki şiddet son bulmalı” diyerek taraflardan sorunu barışcıl yollardan çözmelerini istedi.

ABD liderliğinde IŞİD’le mücadele için kurulan Uluslararası Koalisyon da dün taraflara çatışmalara son verme çağrısı yapmıştı. ABD’nin desteklediği SDG, Suriye’de 2019 yılında IŞİD’le mücadelede başarı kazanılmasında önemli rol oynamıştı. Türkiye SDG’nin ana omurgasını oluşturan YPG’yi PKK’nın bu ülkedeki uzantısı olarak görüyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme; Esad: Türkiye, Suriye’den Çekilmedikçe…

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Şam ile Ankara arasında ilişkilerin normalleşmesi için, Türkiye birliklerinin Suriye topraklarından çekilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

14 ve 28 Mayıs seçimleri öncesi Beşar Esad ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir araya gelebileceği belirtiliyordu. Erdoğan ile olası bir görüşmeye ilişkin daha önce de açıklamada bulunan Esad, “Görüşme Erdoğan’ın koşulları altında gerçekleşemez” demişti.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ı beraberindeki heyetle kabul etti. Suriye Devlet Ajansı SANA’nın haberine göre, dünyadaki gidişatın Şam yönetiminin “savunduğu ve bedelini ödediği” konuların doğru olduğunu ve politikalarının “sağlam olduğunu kanıtladığını vurgulayan” Esad, siyasetlerinde ısrar edeceklerinin işaretlerini verdi.

SANA Esad’ın bu çerçevede Abdullahiyan ile İran Suriye ilişkilerini, “bölgedeki durumu, Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşüne ilişkin çalışmaların yanı sıra Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi gerekliliği”ni konuştuğunu bildirdi.

Esad görüşmede “Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye birliklerinin Suriye toprağından çekilmesinin kaçınılmazlığı” konusunu ifade etti. Habere göre, İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ise, Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini belirtti.

Normalleşme sürecinin ilk adımı 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Paylaşın

IŞİD’den Deyrizor’da Saldırı: En Az 23 Suriye Askeri Öldü

Son haftalarda Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda saldırılarını arttıran Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Deyrizor’da bir askeri otobüsü hedef aldı. Saldırıda, en az 23 Suriye askerinin öldüğü duyuruldu.

Bu hafta başlarında cihatçıların eski kalesi Rakka vilayetinde bir IŞİD saldırısında on Suriye askeri ve hükümet yanlısı savaşçının öldüğü bildirilmişti.

IŞİD, yakın zamanda örgütün lideri Ebu Hüseyin el Hüseyni el Kureyşi’nin öldürüldüğünü doğrulamıştı. Ebu Hüseyin el Hüseyni el Kureyşi, Kasım 2022’de selefinin Suriye’de ölümünün ardından örgütün liderliğini devralmıştı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) bugün, Suriye’nin doğusunda bir askeri otobüse düzenlenen saldırıda en az 23 Suriye askerinin öldürüldüğünü duyurdu.

SOHR, dün Deyrizor’da gerçekleşen saldırı için, “IŞİD üyeleri bir askeri otobüsü hedef aldı” dedi.

Suriye içindeki geniş bir kaynak ağına dayanan İngiltere merkezli grup, saldırıda 23 askerin öldüğünü ve ondan fazla askerin yaralandığını duyurdu. Grup, yaralıların bazılarının durumunun kritik olduğunu söyledi.

SOHR, onlarca askerin saldırıdan sonra kaybolduğunu belirtti.

2019’da Suriye’deki son toprak parçasını kaybetmesine rağmen IŞİD, uçsuz bucaksız Suriye çölünde saklandığı yerleri korumaya devam ediyor. IŞİD, saklandığı yerlerden pusu kurarak vur-kaç saldırıları yapıyor.

IŞİD üyeleri son haftalarda Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda saldırılarını arttırdı.

SOHR, Salı günü yaptığı açıklamada, bu hafta başlarında cihatçıların eski kalesi Rakka vilayetinde bir IŞİD saldırısında on Suriye askeri ve hükümet yanlısı savaşçının öldürüldüğünü duyurmuştu.

IŞİD bir zamanlar Irak ve Suriye’nin üçte birini kontrol ediyordu. Grup, dönemin IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin örgütün kontrol ettiği topraklarda halifelik ilan ettiği 2014’te gücünün zirvesindeydi.

Bağdadi Suriye’de 2019’da düzenlenen bir askeri operasyonla öldürüldü. IŞİD militanları Suriye ve Irak’ta direniş hareketini sürdürmeye devam ediyor.

Örgütün kalan binlerce militanı son yıllarda Suriye ve Irak’ın uzak bölgelerinde, yeraltında varlığını sürdürüyor. Ancak bunlar hala “vur- kaç” saldırıları düzenleme kapasitesine sahip.

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: Esad’dan Erdoğan’la Görüşme Açıklaması

Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi adımları kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir araya gelebileceği belirtiliyordu.

Haber Merkezi / Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Syk News Arabia kanalı ile özel mülakatında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olası bir görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Esad, “Görüşme Erdoğan’ın koşulları altında gerçekleşemez” dedi.

Normalleşme sürecinin ilk adımı 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Paylaşın

İsrail, Batı Şeria’da Üç Filistinliyi Öldürdü

İsrail, işgal altında tuttuğu Batı Şeria’nın kuzeyinde üç Filistinli militanı öldürdüğünü duyurdu. İsrail’in ayrıca Suriye’nin başkenti Şam’ın çevresini hedef alan bir füze saldırısı düzenlediği de bildirildi.

Filistinli liderler üç Filistinlinin öldüğü saldırıyı kınarken, İsrail saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, Filistinli grubun saldırı gerçekleştirmek üzere hareket halinde olduğunu ve arabalarında otomatik tüfeklerin bulunduğunu söyledi.

Filistinli silahlı gruplar, İsrail saldırısını kınayarak intikam sözü verirken, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu güvenlik güçlerinin eyleminden övgüyle söz etti ve “Bizi saldırmaya çalışanlara karşı her yerde ve her an mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

Hamas Sözcüsü, “Üç Filistinliyi öldüren düşman, suçlarının bedelini ödemekten kaçamayacak” dedi. Gazze ve Batı Şeria’da aktif olan İslami Cihad örgütü ise, “Düşman, akılsızlığının ve terörizminin karşılığını güçlü bir direnişle alacak” şeklinde açıklama yaptı.

Cenin kampı, geçen ay İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen büyük bir askeri operasyona sahne oldu. Bu hafta sonu da bölge yeni şiddet olayları yaşandı.

Cuma günü silahlı Yahudi yerleşimciler bir Batı Şeria’daki Filistin köyüne saldırdı. Saldırıda 19 yaşındaki bir Filistinli genç öldürüldü. İsrail polisi iki yerleşimcinin gözaltına alındığını belirtti. ABD de bu saldırıyı kınadı.

Üç Filistinli gencin Pazar günü Batı Şeria’da öldürülmesinden önce de, Tel Aviv’de bir Filistinli İsrailli bir güvenlik görevlisini öldürdü.

İsrail Şam yakınlarına füze saldırısı düzenledi

Öte taraftan Suriye’nin resmi haber ajansı SANA bugün erken saatlerde, İsrail’in Şam’ın çevresini hedef alan bir füze saldırısında dört askeri öldürdüğünü ve dört askeri yaraladığını duyurdu.

Askeri bir kaynağa dayandırılan haberde, füze saldırısının kısmen maddi hasara sebep olduğu ifade edildi.

Habere göre askeri kaynak, “Bugün sabaha karşı 2:20 sularında düşman İsrail, Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri yönünden Şam kenti yakınlarındaki bazı noktaları hedef alan bir hava saldırısı başlattı” dedi.

Kaynak, Suriye hava savunmasının İsrail füzelerini önlediğini ve bazılarını düşürdüğünü söyledi. Reuters haber ajansının ulaştığı İsrail ordusu yorum yapmadı.

İsrail, 2011’de başlayan iç savaşta Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı desteklemesiyle birlikte İran’ın etkisinin arttığı ülkede Tahran bağlantılı olarak gördüğü hedeflere yıllardır saldırılar düzenliyor.

(Kaynak: BBC Türkçe, VOA Türkçe)

Paylaşın

IŞİD Lideri Usame El Muhacir Suriye’nin Doğusunda Öldürüldü

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) Lideri Usame El Muhacir’in 7 Temmuz’da Suriye’nin doğusunda düzenlenen operasyonda öldürüldüğünü bildirdi.

CENTCOM, tarafından yapılan açıklamada, “IŞİD’in bölge genelinde yenilgiye uğratılması konusunda kararlı olduğumuzu açıkça ifade ettik. IŞİD sadece bölge için değil, bölgenin çok ötesinde bir tehdit oluşturmaktadır” ifadelerine yer verdi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) IŞİD liderlerinden Usame El Muhacir’in Suriye’nin doğusunda düzenlenen insansız hava aracı (İHA) saldırısıyla öldürüldüğünü duyurdu.

CENTCOM, saldırının 7 Temmuz Cuma günü MQ-9 Reaper tipi İHA’larca gerçekleştirildiğini belirtti.

CENTCOM açıklamasında aynı İHA’ların saldırıdan önce Suriye’de yaklaşık iki saat boyunca Rus uçaklarınca taciz edildiği bildirildi. Açıklamada, saldırıda sivil can kaybı yaşanmadığı, bir sivilin yaralandığına dair haberlerinse incelendiği ifade edildi.

Bu operasyonla IŞİD’in mağlup edilmesi doğrultusundaki kararlılıklarını bir kez daha gösterdiklerini belirten CENTCOM komutanı Michael Kurilla, söz konusu terör örgütünün “sadece bu bölgede değil, bu bölgenin dışında da bir tehdit olmayı sürdürdüğünü” söyledi.

Associated Press’e konuşan bir ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi ise El Muhacir’in Suriye’nin doğusunda değil, kuzeybatıdaki Halep bölgesinde öldürüldüğünü söyledi.

ABD’li yetkili, Suriye’nin genellikle doğusunda faaliyet gösteren El Muhacir’in Halep’te motosikletle seyir hâlindeyken öldürüldüğünü ifade etti. Yetkili, Amerikan İHA’larının Rus uçaklarınca taciz edildikleri sırada da El Muhacir’in peşinde olduklarını belirtti.

ABD ordusunun öldürülen kişinin El Muhacir olduğunu nasıl doğruladığı henüz bilinmiyor.

Suriye’deki son topraklarını 2019’da kaybeden IŞİD’in bu ülkede Türkiye destekli muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde saklanan liderlerine yönelik ABD operasyonları son bir yıl içinde yoğunlaştı.

ABD, IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin 2019 yılında öldürülmesinin ardından bu örgütün hayatta kalan ve birçoğu yurt dışında saldırılar planlandığı düşünülen liderlerini hedef almaya başlamıştı.

Paylaşın

Rusya Ve Suriye, İdlib’i Hedef Aldı: Kara Operasyonu Mümkün Mü?

Suriye’nin kuzeyinde yer alan ve ve büyük oranda Heyet-i Tahrir’uş Şam’ın (HTŞ) kontrolünde bulunan İdlib bölgesi, Rusya Hava Kuvvetleri’nin desteğiyle Suriye ordusu tarafından karadan ve havadan hedef alındı.

Bombardıman, HTŞ’nin Hama ve Lazkiye kırsalında can ve mal kaybına neden olan insansız hava aracı (İHA) saldırılarına yanıt olarak gerçekleşirken, Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, İdlib kırsalında militanlara ait karargâhlar, silah ve mühimmat depoları ile İHA fırlatma noktalarının imha edildiğini duyurdu.

Suriye Savunma Bakanlığı da saldırılarda HTŞ ve Türkistan İslam Partisi liderlerinin öldürüldüğünü açıkladı. Londra merkezli, muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise Suriye ordusunun ve HTŞ öncülüğünde İdlip’teki cihatçı örgütlerin katılımıyla oluşturulan ortak askeri operasyon odası “Feth el-Mubîn”in karşılıklı top atışları nedeniyle tarafların kayıp verdiğini belirtti.

Gözlemevi’ne göre, Suriye ordusunun kara bombardımanı sonucu dört, Rusya’nın hava saldırıları sonucu ise 11 sivil, cihatçı grupların İHA saldırıları sonucu dört, roket saldırıları sonucu da iki sivil hayatını kaybetti.

İdlib ve çevresinde artan gerilimin, TSK’nin Şehba bölgesine (Tel Rıfat ve çevresi) yönelik hamleleriyle eşzamanlı gerçekleşmesi dikkat çekiyor. Son haftalarda TSK, Rusya ordusu, Suriye ordusu ve YPG güçlerinin temas hatlarının olduğu bu bölgede de sıcak gelişmeler yaşandı.

Kara operasyonu mümkün mü?

Öte yandan Suriye ordusunun İdlib bölgesine yoğun bir askeri sevkiyat yaptığına ilişkin raporlar mevcut. Suriye ordusuna yakın kaynaklar da M4 otoyolunun ‘yakın zamanda’ tamamen kontrol altına alınacağına ilişkin paylaşımlarda bulunuyor.

Ancak M4 otoyolunun kesintisiz bir şekilde açılabilmesi yalnızca kara-hava bombardımanlarına değil, Suriye ordusu ve müttefiklerinin kara operasyonuna da bağlı durumda.

Bu kapsamda, Lazkiye’nin kuzey kırsalından Serakib’e kadar olan yaklaşık 70 kilometrelik hattın güneyindeki bölgelerin (Gab Ovası ve Cebel ez-Zaviye) tamamen kontrol altına alınması gerekiyor.

Lazkiye ve Hama’nın kuzey, İdlip’in ise güney kırsallarına denk gelen bu bölgelerde Heyet-i Tahrir’uş Şam (HTŞ) ve Türkistan İslam Partisi başta olmak üzere çeşitli cihatçı grupların yanı sıra TSK’nin üsleri de bulunuyor.

Dolayısıyla Şam-Moskova-Ankara arasında bir anlaşma olmadan bölgeye yapılacak olası operasyon, sahada yeni bir krize yol açabilir.

27 Şubat 2020’de Cebel ez-Zaviye bölgesindeki Bilyun’da TSK birliklerine yönelik hava saldırılarında 34 asker hayatını kaybetmiş, ardından TSK de “Bahar Kalkanı Harekâtı” adıyla Suriye ordusuna savaş açmıştı.

5 Mart 2020’de Türkiye ve Rusya arasında varılan anlaşmayla sona eren savaşta, SOHR verilerine göre, Suriye ordusu ve müttefikleri 1104, TSK destekli ‘Suriye Milli Ordusu’ ve diğer cihatçı gruplar 1138, TSK ise 73 kayıp verdi. İdlib ve çevresindeki kara-hava bombardımanları sonucu ise 342 sivil hayatını kaybetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Moskova’da varılan İdlib mutabakatında, sahada Suriye ordusu lehine oluşan şartlar korunmuş, HTŞ ve Türkistan İslam Partisi gibi cihatçı örgütlerin geriletilmesi hedefi konulmuştu.

13 Mart 2020’de ise iki ülkenin askeri yetkilileri M4 otoyolunun kuzeyinde ve güneyinde 6’şar kilometre derinliğinde bir ‘güvenli koridor’ tesis edilmesinde anlaşmış, TSK ve Rusya ordusu bu otoyol üzerinde ortak devriyelere başlamıştı.

(Kaynak: Bianet / Vecih Cuzdan)

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme: “Çözüm Atılımı” Hazırlığı

Türkiye, Rusya, İran ve Suriye Dışişleri Bakan Yardımcılarının Astana’daki görüşmesi öncesinde Suriye basınında yer alan haberlere göre, yeni Dışişleri Bakanı Astana öncesinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleşecek bir etkinlik kapsamında Arap yetkililerle bir dizi temasta bulundu.

Girişilen angajmanlar parlamenterleri ve medyayı kapsıyor ve Suriye’deki çatışma kapsamında “önemli bir atılım” gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Ancak bu girişimin Türkiye ve Suriye arasındaki uzlaşma açısından net bir yol açıp açmayacağının belirsizliğini koruduğu bildiriliyor.

Haberlere göre, bu gelişmeler doğrultusunda, Milli Güvenlik Kurulu’nun, Bakan Hakan Fidan ve yeni MİT Başkanı İbrahim Kalın’a Suriye’yle ilişkileri yönetmede tam yetki verdiği yazıldı. Türkiye’nin bu bağlamda Suriye’yle gündemdeki sorunları çözmek amacıyla kapsamlı hukuksal ve siyasal önlemler aldığı bildirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20-21 Haziran’da Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşecek dörtlü toplantı öncesinde güvenlik, siyaset ve diplomasi bahsinde en önemli önceliğin Suriye’ye verildiği bir dizi acil gereksinimi onayladığı, dün Şam’ın rejim yanlısı basınının manşetlerindeydi.

Rusya ve İran’ın Esad’ı, NATO üyesi Türkiye’nin Esad karşıtı siyasal ve silahlı muhalefeti desteklediği iç savaşın patlak vermesinden 12 yıl sonra Rusya, Suriye, Türkiye ve İran, Suriye’nin geleceğini müzakere etmek üzere bir araya geliyor.

Dört ülkenin Dışişleri Bakanları 10 Mayıs’ta Moskova’da bir araya gelmişler ve Rusya bakan yardımcılarının bir yol haritası hazırlamakla görevlendirildiğini açıklamıştı. Astana gündeminde bu yol haritası olacak.

The Syrian Observer, Esad yönetimine yakın Asr Press’te yer alan bir yorumda, Ray el-Yevm gazetesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yakın kaynaklara atfen Suriye konusunun son derece acil bir şekilde ele alındığını bildirdi.

Bugün gerçekleşen hazırlık çalışmalarındaki ikili görüşmelerde Çarşamba günü nihai biçimi verilecek yol haritasına ilişkin son düzenlemeler yapıldı ve ardından dörtlü görüşmeler başladı.

“Çözüm atılımı” hazırlığı

Suriye basınındaki haberlere göreyse, yeni Dışişleri Bakanı Astana öncesinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleşecek bir etkinlik kapsamında Arap yetkililerle bir dizi temasta bulundu. Girişilen angajmanlar parlamenterleri ve medyayı kapsıyor ve Suriye’deki çatışma kapsamında “önemli bir atılım” gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Ancak bu girişimin Türkiye ve Suriye arasındaki uzlaşma açısından net bir yol açıp açmayacağının belirsizliğini koruduğu bildiriliyor.

Gazete, bu gelişmeler doğrultusunda, Milli Güvenlik Kurulu’nun, Bakan Hakan Fidan ve yeni MİT Başkanı İbrahim Kalın’a Suriye’yle ilişkileri yönetmede tam yetki verdiğini yazdı. Türkiye’nin bu bağlamda Suriye’yle gündemdeki sorunları çözmek amacıyla kapsamlı hukuksal ve siyasal önlemler aldığı bildirildi.

Rusya “açıklık” istiyor

Asr Press, Türkiye-Suriye görüşmelerinin, özellikle Kremlin’in verdiği özel önem dolayısıyla Rusya’nın doğrudan gözetimi altında bu kez daha kapsamlı olmasının beklendiğini vurguluyor. Rusya’nın, başlangıçta Moskova’da kararlaştırılan Devlet Başkanları Esad ve Erdoğan arasında yapılması kararlaştırılan, ancak Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu sonrasına bırakılan bir zirve toplantısının da ötesine geçme talebi de konuşulan konular arasında. Moskova, hızlı, taktik ve stratejik ilişkiler kurmanın yanı sıra iki ülke arasında kayda değer bir açıklık düzeyi yakalanmasını cesaretlendirmek istiyor.

Makale, Rusya’nın Suriye meselesinde söz sahibi Türk seçkinlerinin önde gelenlerinden biri olarak kabul edilen Hakan Fidan’a oynadığını vurguluyor. Moskovadakiler, Fidan’ın anlayış ve deneyiminin, tam bir bölgesel değişime yönelik bir açıklık düzeyi yakalanmasını sağlayabilecek önemli müzakereleri hızlandırabileceğine inanıyorlar.

Bu değişim güvenlik boyutunun ötesine geçiyor ve diplomatik ilişkileri yeniden kurmayı amaçlıyor. Bakan Fidan, Suriye ile karmaşık ilişkilerin yönetiminde yeni bir diplomatik yaklaşım, güçlü bir temele dayanan ve bir müzakere döneminden geçerek adım adım ilerleyen bir süreç öneriyor. Yoruma göre, Rusya’nın gözetiminde ilerleme kaydedilmesine rağmen, süreç henüz tamamlanmadı.

Gazete ayrıca, Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerine ilişkin tüm detayları Rus tarafına açıklamamayı tercih ettiğini belirtiyor. Türkiye, ikili ilişkiler ve komşu ülkeler olmaktan kaynaklanan karmaşıklıklar konusunda belirli bir gizlilik seviyesini korumayı amaçlıyor.

The Syrian Observer, “Bu karmaşıklıklar arasında çekişmeli sınır sorunları, kapalı geçişler, doğal afetlerin ardından koordinasyon eksikliği ve sınır güvenliği kaygıları var. Müzakerelerin odak noktasını, terörizmin tanımı konusunda bir anlaşmaya varılması oluşturuyor. Türkiye, Suriye topraklarındaki ‘terörizm’den doğrudan etkilendiğini söylüyor.” diye yazıyor.

Normalleşme sürecinin ilk adımı 28 Aralık’ta atıldı

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atıldı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alındı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirildi.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım oldu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtildi.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yineledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

ABD Duyurdu: Suriye’de Helikopter Kazasında 22 Askerimiz Yaralandı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye’nin kuzeydoğusunda meydana gelen helikopter kazasında 22 askerinin çeşitli derecelerde yaralandığını bildirdi.

Yaralı askerlerin tedavi altına alındığı ve yoğun bakım gerektiren 10 yaralının başka yerlere sevk edildiği kaydedilen açıklamada, “Herhangi bir düşman ateşi rapor edilmemiş olmasına rağmen olayın nedeni araştırılmaktadır” denildi.

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) az sayıdaki savaşçısıyla mücadele misyonunun bir parçası olarak yaklaşık 900 ABD personeli çoğu Suriye’nin doğusunda olmak üzere görev yapıyor. Buradaki Amerikan birlikleri son yıllarda İran destekli milisler tarafından saldırıya uğruyor.

Mart ayında Suriye’deki çatışmalarda 25 ABD askeri ve bir ABD’li müteahhit yaralanmış, yine bir Amerikalı müteahhit hayatını kaybetmişti.

ABD güçleri Suriye’ye ilk olarak eski Başkan Barack Obama yönetiminin IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonlar sırasında, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri adlı grupla işbirliği yaparak konuşlandı.

IŞİD, 2014’te ilan ettiği halifelikle Suriye ve Irak’ın üçte birine hükmetmişti. Fakat daha sonra neredeyse yok edilen grubun az sayıdaki savaşçısı, ABD liderliğindeki koalisyon, Rusya ve İran destekli Suriye ordusunun hala tam kontrol sağlayamadığı bölgelerde varlıklarını sürdürüyor.

Kısa süre önce Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt yönetimi, yıllardır gözaltında tuttuğu 10 bine yakın IŞİD şüphelisini yargılamaya başlayacağını duyurdu. ABD’li yetkililer İslam Devleti’nin yeniden büyük bir tehdide dönüşebileceğini söylüyor.

Paylaşın

Suriye İle Normalleşme; Esad: Ortak Bir Strateji Geliştirilmeli

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ofisinden yapılan açıklamada, özellikle Türkiye-Suriye-Rusya-İran arasındaki ‘dörtlü toplantılar’ ve Astana yolunda koordinasyonun öneminin altını çizildi.

Açıklamanın devamında, “Rusya ve İran taraflarıyla işbirliği içinde, ister Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi olsun, ister terörle mücadele ve başka konular olsun, temelleri tanımlayan ve yaklaşan müzakerelerin dayandığı başlık ve hedefleri kesin olarak netleştiren ve bu adresler için bir zaman çerçevesi ve uygulama mekanizmalarını belirleyecek ortak bir stratejinin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı” ifadelerine yer verildi.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Asğar Haci ve beraberindeki heyetle bir araya geldi. Suriye devlet ajansı SANA’nın aktardığına göre Esad, Türkiye ile ilişkilere değindi.

Şam-Ankara arasındaki ‘normalleşme’ müzakerelerinde, Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilme hedefine odaklanılması gerektiğini dile getirdi. Esad, Suriye’nin müzakerelerdeki ana hedeflerinin Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi ve ‘terörle mücadele’ olduğunu söyledi.

Türkiye-Suriye-Rusya-İran arasındaki dörtlü toplantılar ve Astana görüşmelerinin önemine dikkat çeken Esad’ın ofisinden yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Esad, bundan sonraki aşamada, özellikle ‘dörtlü toplantılar’ ve Astana yolunda koordinasyonun öneminin altını çizerek, Rusya ve İran taraflarıyla işbirliği içinde, ister Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi olsun, ister terörle mücadele ve başka konular olsun, temelleri tanımlayan ve yaklaşan müzakerelerin dayandığı başlık ve hedefleri kesin olarak netleştiren ve bu adresler için bir zaman çerçevesi ve uygulama mekanizmalarını belirleyecek ortak bir stratejinin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.”

Normalleşme sürecinin ilk adımı 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Paylaşın