Kadın Dışişleri Bakanları ‘Mahsa Amini’ Protestoları İçin Toplanıyor

Dünyanın kadın dışişleri bakanları, İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestoları görüşmek için Kanada’nın ev sahipliğinde sanal toplantıda bir araya gelecek.

Perşembe günü yapılacak toplantıya ilişkin açıklama yapan  Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, “Meslektaşlarım ve ben net bir mesaj göndermek için toplanacağız: İran rejimi, özellikle kadınlara yönelik vahşi saldırılar da dahil olmak üzere halka karşı her türlü şiddet ve zulme son vermelidir. Kanada, insan hakları için savaşan tüm cesur İranlıların yanında olmaya devam edecektir. Kadın hakları insan haklarıdır” dedi.

Bakan Melanie Joly’nin ofisi, sanal toplantının yetkililerin İran halkına destek olmak adına çabalarını koordine etme fırsatı vereceğini kaydetti.

Protestolarda en az 233 kişi hayatını kaybetti

İran’da ise protestolar, ülkenin bütün büyük kentlerinde sürüyor. Son olarak, ABD Merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (Human Rights Activists News Agency, HRANA), İran’da Mahsa Amini’nin gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine başlayan protestolarda en az 233 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen Mahsa Amini erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.

Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.

Paylaşın

‘Mahsa Amini’ Protestoları İkinci Aya Girerken, Kadınlar Hala Ayakta

İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolar, ülkenin bütün büyük kentlerinde sürüyor.

Son olarak, ABD Merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (Human Rights Activists News Agency, HRANA), İran’da Mahsa Amini’nin gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine başlayan prtotestolarda en az 233 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

HRANA, açıklamasında, ölenlerin 32’sinin 18 yaşın altında olduğunu belirtti. Oslo merkezli İran İnsan Hakları Örgütü ise, protestolarda 201 kişinin öldürüldüğünü duyurmuştu.

“Evin Cezaevinde ölenlerin hepsi hırsız”

İran’da çifte vatandaşlığa sahip olanlar da dahil olmak üzere güvenlik suçlamasıyla karşı karşıya kalanların çoğu Evin Cezaevi’nde tutuluyor.

Reuters’in haberine göre, yetkililer, “mali suçlar ve hırsızlıktan hüküm giyen birkaç mahkûm arasındaki tartışmanın ardından” cezaevinin atölyesinde yangın çıktığını belirtti.

İran resmi medyası dün ilk dört ölümün yoğun dumandan kaynaklandığını ve dördünün durumu ağır olmak üzere 60’tan fazla kişinin yaralandığını bildirdi.

Çelişkili resmi açıklamalar

Devlet gazetesi “İran”, devrim karşıtı güçlerin, uluslararası dikkati ülkedeki huzursuzluğa çekmek için dış istihbarat servislerinin yardımıyla yangını planladığını yazdı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani’yse, cezaevindeki yangının başka herhangi bir ülkede de yaşanabileceğinin altını çizdi.

Fransa Basın Ajansı’nın (AFP), “İran İnsan Hakları Örgütü”nden aktardığına göre, mahpus ailelerinden bir grup Pazar akşamı Evin Cezaevi önünde toplanarak yakınlarının durumu hakkında bilgi talep etti.

Oslo merkezli örgüt, cezaevi gardiyanlarının mahkûmları, aralarındaki çatışmalar sırasında kışkırttığına dair haberler aldığını belirterek, “Yetkililerin yalan söylediği ve bu durumun doğal hale geldiği düşünülürse resmî açıklamaları kabul etmeyeceğiz” dedi.

Tanınmış İranlı Avukat Said Dakkan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, son protestolarda tutuklananları savunan 19 avukatın da tutuklandığını belirtti.

ABD Başkanı Joe Biden ve Avrupa Birliği, Tahran’ın protestoculara yönelik baskısını eleştiririlerken İran yargı sözcüsü Mesud Sitayişi, “Kamuoyunu rahatsız etmek amacıyla yalanlar yaymak yasal ceza gerektirir” diyerek uyarılarda bulundu.

Eylemciler cezaevinde yaşananları anlattı

Wall Street Journal, yangın çıkmadan önce cezaevinde yaşananları ve tutuklu muhaliflerin hükümet karşıtı sloganlar attığını ortaya koyan bir haber yayınladı.

Gazete, aralarında Tahran’da yedi yıl hapis yattıktan sonra 8 ay önce Evin Cezaevi’nden serbest bırakılan insan hakları aktivisti Atna Daimi’nin de olduğu eylemcilerin yaşadıklarını aktardı.

Eylemciler, olayın cezaevinin kadınlar bölümünde kadın mahkûmların, yaklaşık 45 mahkûmun bulunduğu iki katlı binanın kapısını kırarak cezaevi bahçesindeki personel alanına geçerek hükümet karşıtı sloganlar atmasıyla başladığını söyledi.

Atna Daimi gazeteye, sekiz mahkûmun ailesinden protesto haberleri duyduğunu ve Pazar günü Evin Cezaevi’ndeki kadın mahkûmlarla kısa süreli telefon görüşmeleri yaptığını söyledi.

Daimi, gardiyanların aralarında zorunlu başörtüsü takmayı reddedenlerin de olduğu kadınları, binaya geri dönmezlerse öldürülecekleri konusunda uyardığını söyledi. Daimi, iki mahkûmun -çevre aktivisti Sepide Kaşani ve siyasal aktivist Zehra Safai- göz yaşartıcı gaz nedeniyle bayıldığını ve tedavi altına alındıklarını açıkladı.

Kadınlar, ayrıca lazer işaretleyici silahlarla donanmış muhafızların silahları kendilerine doğrulttuklarını söylediler.

Siyasi muhalifler ve protestocular Evin Cezaevi’nde 

Evin Cezaevi’nde gözaltına alınan birçok üyesinin de yer aldığı, sendikaların şemsiye kuruluşu olan İranlı İşçiler Sendikası’na göre yangından zarar gören bir başka kesim de siyasi tutuklular. Sendika, geçen Cuma günü bazı Evin mahkûmlarının avluda toplandığını ve hükümet karşıtı sloganlar attığını belirtti.

Protesto hareketlerinin üyelerine ve insan hakları aktivistlerine göre İranlı yetkililer gözaltına aldıkları yüzlerce protestocu arasında  siyasal olarak en aktif olanları Evin Cezaevi’nde hapsetti.

ABD’nin 2018’de “ağır insan hakları ihlalleri” nedeniyle kara listeye aldığı Evin Hapishanesi’ndeki siyasi tutukluların aileleri, politikacılar ve yetkililerden sevdiklerinin güvenliğini garanti altına almalarını talep etmek için sosyal medyaya başvurdu

22 yaşındaki Mahsa Amini’nin 16 Eylül’de ölümüyle alevlenen protestolar, 1979 devriminden beri İran hükümetinin karşılaştığı en ciddi meydan okumalardan biri haline geldi. Göstericiler iktidarın devrilmesi çağrısında bulunurken, mevcut protesto dalgasına Genç İranlı kadınlar öncülük ediyor.

Birçok kentte gösteriler sürüyor

İran’daki İnsan Hakları Örgütü’ne göre Pazar günü kadınlar Tahran’daki Şeriati Teknik ve Meslek Yüksek Okulu’nda tekrar gösteri yaparak, “Hepimiz Mahsa’yız” sloganları attılar.

Protestolar, dün sabahın erken saatlerinde Yezd ve diğer bazı şehirlerde yeniden başladı.

Twitter’daki @1500tasvir_en hesabı, sokakları ateşe veren ve İran dini lideri Ali Hamaney’e ölüm çağrısı yapan insanları gösteren bir video yayınladı.

İran, halk ayaklanmasını bastırma çabalarına öncülük etmek üzere gönüllü paramiliter güç Besic’i görevlendirdi, ancak Besic protestoları kontrol altına alamadı.

Şarku’l Avsat’ın verdiği bilgiye göre, gösterilere müdahale etmeyen Devrim Muhafızları, Pazartesi günü askeri tatbikatlara başladı.

Şiddetin sorumlusu olarak “yurtiçi ve yurtdışındaki düşmanları” gören İran, güvenlik güçlerinin protestocuları öldürdüğünü reddediyor. Cumartesi günü devlet medyası, güvenlik güçlerinin en az 26 üyesinin “isyancılar” tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

‘Mahsa Amini’ Protestolarında Can Kaybı 233’e Yükseldi

İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolarda en az 233 kişi hayatını kaybetti.

Haber Merkezi / ABD Merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (Human Rights Activists News Agency, HRANA), İran’da Mahsa Amini’nin gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine başlayan prtotestolarda en az 233 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

HRANA, açıklamasında, ölenlerin 32’sinin 18 yaşın altında olduğunu belirtti. Oslo merkezli İran İnsan Hakları Örgütü ise, protestolarda 201 kişinin öldürüldüğünü duyurmuştu.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen Mahsa Amini erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.

Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.

Paylaşın

‘Mahsa Amini’ Protestolarında En Az 23 Çocuk Hayatını Kaybetti

İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolarda en az 23 çocuğun öldüğü bildirildi: 20’si erkek ve 3’de kız.

Birleşik Krallık merkezli Uluslararası Af Örgütü, 13 Ekim’de yayımladığı raporda, hükümet karşıtı eylemlerde öldürülen çocukların neredeyse yarısının protestoların en kanlı günü olarak kabul edilen 30 Eylül’de yaşamlarını yitirdikleri savunuldu.

Gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi nedeniyle ölen çocukların sayısının aslında çok daha fazla olduğu iddia edilirken, incelemelerin sürdüğü belirtildi.

Raporda, protestoların başladığı 17 Eylül’den 3 Ekim’e kadar hayatını kaybeden toplam erkek, kadın ve çocuk sayısının 144 olduğu ifade edildi.

Merkezi Norveç’te yer alan İran İnsan Hakları Grubu, en az 201 kişinin öldüğünü bildirirken, İranlı yetkililer en az 20 güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.

Ülkenin 19 şehrinde devam eden, kadınlar ve öğrencilerin yanı sıra gazeteci ve işçilerin de katıldığı protestolarda ölü ve yaralı sayıları henüz net olarak bilinmiyor.

ABD’nin önde gelen haber kuruluşlarından CNN, Af Örgütü’nün çalışmasında 9 Ekim’de güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu hayatını kaybeden 7 yaşındaki bir çocuğun yer almadığını bildirdi. Çocuğun ölümü, Norveç merkezli Kürt insan hakları örgütü Hengaw tarafından aktarılmıştı.

Öte yandan, protestolardaki can kaybının ise en az 185’e yükseldiği duyuruldu. Binlerce kişinin çeşitli şekillerde yaralandığı protestolarda çok sayıda kişi de gözaltına alındı.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen Mahsa Amini erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.

Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.

Paylaşın

Mahsa Amini Protestoları: Kürt Kentlerinde Baskı Arttı

İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolar ülke genelinde devam ederken, insan hakları örgütleri, Kürt kentlerinde baskının artırıldığını bildirdi.

İran’ın batısında yer alan Kürdistan eyaletinde güvenlik güçlerinin saldırılarının yoğunlaştığını aktaran Norveç merkezli Hengaw İnsan Hakları Örgütü, Senendec’de konutlara ateş açıldığını kaydetti.

Uluslararası Af Örgütü ise Kürdistan eyaletinin Senendec kentindeki eylemlerde, protestoculara yönelik ateşli silah ve gaz kullandığını belirtti. Twitter’dan yapılan paylaşımda, “İslam Cumhuriyeti yetkilileri, suçlarını gizlemek için internet ve cep telefonu şebekelerini kesmeye devam ediyor” denildi.

Dün Hengaw’dan yapılan açıklamada, cumartesi gününden bu yana Kürt kentlerinde en az 5 kişinin öldürüldüğü ve 150 kişinin yaralandığı duyurulmuştu. Hak gruplarına göre, geçtiğimiz ay İran’da başlayan protestolarda güvenlik güçleri tarafından 19’u çocuk olmak üzere en az 185 kişi öldürüldü, yüzlerce kişi yaralandı ve binlerce kişi tutuklandı.

Öte yandan, tüm dünyanın İran’daki mevcut durumu izlediğini belirten Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin İranlıların yanında olduğunu söyledi. “Dünya İran’da olanları izliyor” diyen Sullivan, Twitter paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Dünya İran’da olanları izliyor. Hafta sonu, aralarında genç bir kızın da bulunduğu masum protestocular vurularak öldürüldü. İran Cumhurbaşkanı protestocuları ‘sineklere’ benzetti. Bu protestocular, kadınlar ve kızlar tarafından yönetilen, haysiyet ve temel haklar talep eden İran vatandaşlarıdır. Yanlarındayız ve seslerini susturmak için boşuna şiddet uygulayanları sorumlu tutacağız.”

Can kaybı 185’e yükseldi

Protestolarda can kaybı 185’e yükselirken, binlerce kişinin çeşitli şekillerde yaralandığı protestolarda çok sayıda kişi de gözaltına alındı. Hükümet karşıtı sloganlar atan, ilk kez dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’i doğrudan hedef alan ve ‘devrilmesini’ isteyen göstericiler “Diktatöre ölüm” sloganları attı.

Göstericiler, İslam Devrimi’nin gerçekleştiği 1979 yılından bu yana dayatılan zoraki dini kıyafet uygulamasını protesto etmek için başörtülerini çıkararak yaktı.

Bu arada sosyal medyada, pazar günü İran genelinde onlarca şehirde protestoların devam ettiğini gösteren videolar paylaşıldı. Videolarda güvenlik güçlerinin göz yaşartıcı gaz, cop ve gerçek mühimmat kullandığı, ancak buna rağmen üniversitelerin yanı sıra lise öğrencilerinin de sokaklara çıktığı görülüyor.

Güvenlik personelinin kalabalığı dağıtmak için motosikletlerini göstericilerin üzerine sürdüğü yer alıyor. Tahran yönetimi ise gösterilerden ABD dahil ‘dış güçleri’ sorumlu tutmaya devam ediyor.  Ayrıca yönetim, gerçek mermi kullanıldığı yönündeki suçlamaları reddediyor.

İran’da Kürt nüfusun ağırlıkta olduğu şehirlerde gösteriler yoğun şekilde devam ediyor. Can kaybının en yüksek olduğu yer ise Sünni nüfusun ağırlıkta olduğu Sistan Belücistan eyaleti olarak öne çıkıyor.  Gösterilere kadınlar ve genç kızlar öncülük ediyor. Ülke genelinde sık sık internet kesintileri yaşanıyor.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen genç kadın erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.

Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.

Paylaşın

‘Mahsa Amini’ Protestolarında Can Kaybı 185’e Yükseldi

İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolarda can kaybı 185’e yükseldi.

Binlerce kişinin çeşitli şekillerde yaralandığı protestolarda çok sayıda kişi de gözaltına alındı. Hükümet karşıtı sloganlar atan, ilk kez dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’i doğrudan hedef alan ve ‘devrilmesini’ isteyen göstericiler “Diktatöre ölüm” sloganları attı.

Göstericiler, İslam Devrimi’nin gerçekleştiği 1979 yılından bu yana dayatılan zoraki dini kıyafet uygulamasını protesto etmek için başörtülerini çıkararak yaktı.

Bu arada sosyal medyada, pazar günü İran genelinde onlarca şehirde protestoların devam ettiğini gösteren videolar paylaşıldı. Videolarda güvenlik güçlerinin göz yaşartıcı gaz, cop ve gerçek mühimmat kullandığı, ancak buna rağmen üniversitelerin yanı sıra lise öğrencilerinin de sokaklara çıktığı görülüyor.

Güvenlik personelinin kalabalığı dağıtmak için motosikletlerini göstericilerin üzerine sürdüğü yer alıyor. Tahran yönetimi ise gösterilerden ABD dahil ‘dış güçleri’ sorumlu tutmaya devam ediyor.  Ayrıca yönetim, gerçek mermi kullanıldığı yönündeki suçlamaları reddediyor.

İran’da Kürt nüfusun ağırlıkta olduğu şehirlerde gösteriler yoğun şekilde devam ediyor. Can kaybının en yüksek olduğu yer ise Sünni nüfusun ağırlıkta olduğu Sistan Belücistan eyaleti olarak öne çıkıyor.  Gösterilere kadınlar ve genç kızlar öncülük ediyor. Ülke genelinde sık sık internet kesintileri yaşanıyor.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen genç kadın erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.

Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.

Paylaşın

İran’da Devlet Televizyonu Hacklendi: Elinizden Gençliğimizin Kanı Damlıyor

İran İslâm Cumhuriyeti himayesindeki bir devlet televizyonu, “Ali’nin Adaleti” isimli bir hacker grubu tarafından, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in konuşmasının yayınlandığı sırada hacklendi. Siber eylemde, birkaç saniye boyunca “Zen, zengedi, azadi” (Kadın, yaşam, özgürlük) sloganı duyuldu.

Hacker grubu tarafından paylaşılan görüntüler, şu cümlelerle dünya kamuoyuna duyuruldu: Rejimin yıkılışının müjdesini herkese iletebilmemiz ve mezar taşlarına isimlerini yazabilmemiz için hacklenen görüntüyü tüm dost ve tanıdıklarınızla paylaşmanızı rica ediyoruz.

Öte yandan, ekrana gelen görüntülerde Hamaney’in yüzünün hedef alındığı ve alevler içinde yanan bir fotoğrafı görüldü. “Elinizden gençliğimizin kanı damlıyor” yazan cümlenin altında görülen bir başka mesaj ise “Ayağa kalkın ve bize katılın,” oldu.

Ali Hamaney’in doğrudan hedef alındığı bu tarz protestolar İran’da çok nadir görülüyor. Ancak Mahsa Amini’nin ölümü ardından protestoların yayılması ve güvenlik güçlerinin sert müdahalesi sonrası, Hamaney’e de doğrudan öfkenin yöneltildiği görülüyor. Özellikle gençler bu konuda daha “cesur” görünüyor.

Cumartesi günü düzenlenen protesto gösterileri sırasında Sanandaj’da protestoculara destek için aracından kornasına basan bir adamın vurulduğu belirtiliyor. Görüntüler sosyal medyada da paylaşıldıktan sonra devlet haber ajansı IRNA, arabasındaki bu kişinin “prostestoculara karşı olan biri tarafından vurulduğunu” duyurdu.

Bir kadının da vuulmuş halde, kanlar içinde yerde yatarken görüntüleri sosyal medyada yayıldıktan sonra öldüğü haberi duyuruldu.

Ailesi ve protestocular, “kurallara uygun giyinmedği” gerekçesiyle gözaltına alınan Amini’nin işkence gördüğü için öldüğünü söylüyor. Ancak cuma günü İran Adli Tıp kurumu, Amini’nin “beyninde yaşanan oksijen eksikliği sebebiyle çoklu organ yetmezliğinden” öldüğünü söyledi; başındaki yaraların ölümüyle ilgili olmadığını savundu.

İnsan hakları örgütleri 17 Eylül’de başlayan protestolarda bugüne kadar 150’den fazla kişinin hayatını kaybettiğini söylüyor.

Üniversite ve liselerin de katıldığı eylemlerde son olarak, Tahran’daki büyük pazar da dahil olmak üzere bazı şehirlerde dükkan sahipleri dükkanlarını kapattı.

Tahran’daki pazar yerinde bazı protestocular, polisin müdahalesini engellemek için yangın çıkardı ve güvenlik güçlerinin bölgeden uzaklaşmasına yol açtı.

İki güvenlik görevlisi hayatını kaybetti

Olayların ardından İran devlet medyası, iki güvenlik görevlisinin “protestocular tarafından öldüğünü” haberleştirdi.

Basiç Haber’e göre Basiç paramiliter güçlerden bir kişi; “protestocular tarafından silahla vurularak öldürüldü.”

İran medyası, Kürdistan bölgesinin başkenti Sanadaj’da İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan bir askerin öldürüldüğünü haberleştirdi. Aynı haberlere göre, son haftalarda Devrim Muhafızları ve Basiç’ten en az 20 güvenlik görevlisi protestolarda hayatını kaybetti.

Paylaşın

Uluslararası Af Örgütü: İran’da Bağımsız Ve Tarafsız Soruşturma İmkansız

Uluslararası Af Örgütü, İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan öldürülen 22 yaşındaki Mahsa Amini’yle ilgili cezasızlık politikasına dair açıklama yayınladı.

Açıklamada, “Yetkilileri sorumluluktan muaf tutan resmi açıklamalar, delillerin gizlemesi ve Amini’nin ailesine yönelik tehditleriyle birlikte düşünüldüğünde, İran’da bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yürütülmesinin imkansızlığını” ifade edildi.

“Yetkililerin Mahsa Amini’nin ölümüne ilişkin kapsamlı ve yeterli bir soruşturma yapmayı reddetmesi, gözaltında ölümler dahil olmak üzere İran yetkilileri tarafından işlenen uluslararası hukuk suçları ve diğer ciddi insan hakları ihlalleri konusunda uzun zamandır süregelen cezasızlık politikasıyla bağdaşıyor.”

İçişleri Bakanı: Darp ve beyin kanaması yok

Af Örgütü açıklamasında, Amini’nin ölümünün ardından işletilen cezasızlık sürecini aktardı:

“İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, Amini’nin ölümüne ilişkin soruşturmadaki son gelişmeler hakkında 24 Eylül 2022’de yayımlanan bir röportajında şunları söyledi: ‘Çeşitli soruşturmaların sonuçları, dövülmediğini ve kafatasında kırık olmadığını gösterdi. Bu soruşturmada iki husus var. Birincisi, merhumenin dayağa maruz kaldığı iddialarının doğru olup olmadığını araştırmak zorundaydık. Kamera görüntülerinin incelenmesi ve Kasra Hastanesi ile Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporların değerlendirilmesinin ardından, herhangi bir darp veya beyin kanaması belirtisi olmadığı tespit edildi. Adli Tıp Kurumu’ndan yapılan resmi açıklamaya göre kafatasında kırık veya iç organlarda ezilme söz konusu değildi. Bir diğer husus ise ölüm nedeni; bunun için de Adli Tıp Kurumu’nun nihai kanaatini beklememiz gerekiyor.’

“Vahidi, Amini’nin gözaltında işkence gördüğü iddialarını yayan kişilerin ‘sorumsuz, bilgisiz ve önyargılı bir tutum sergilediğini ve Birleşik Devletler ve Avrupa ülkelerinin yanı sıra münafıklar gibi karşı devrimci ve terörist gruplarla işbirliği yaptığını’ öne sürdü.”

Af Örgütü bu ve benzer açıklamaların, görgü tanıklarının baskı altına alındığı yönünde endişe uyandırdığını belirtti.

Polis teşkilatı: Polis kabahat işlemedi

Tahran’da polis teşkilatının başkanı Hüseyin Rahimi de basına yaptığı açıklamalarda, henüz soruşturmalar sonuçlanmadan yetkililerin sorumluluğunu reddeden ifadeler kullandı: “Bu olay talihsiz bir olaydır ve umarım bir daha böyle bir duruma tanık olmayız. Ölüm sebebiyle ilgili internette paylaşılan tüm açıklamalar tamamıyla asılsızdır… İnsanlardan söylentilere kulak asmamalarını istiyoruz… Bu vakada polis hiçbir kabahat işlemedi.”

Aile, kamera görüntülerine ulaşamadı

Uluslararası Af Örgütü, yetkililerin, Mahsa Amini’nin neden ve hangi koşullarda öldüğünün belirlenmesinde önemli rol oynayabilecek video görüntüleri ile sağlık ve adli tıp kayıtlarını da içeren delilleri gizlediğinden endişe duyduğunu da açıkladı:

“Amini’nin ölümünün soruşturulması için kamuya çağrı yapan yakınları, ailenin polis aracı içindeki ve Vozara gözaltı merkezindeki güvenlik kamerası görüntüleri ile Amini’yi gözaltına alan “ahlak polisi” üyelerinin vücut kameralarındaki görüntülere erişebilmesi ve bu görüntüleri inceleyebilmesi için talepte bulundu ancak bu talepler sonuçsuz kaldı.”

Açıklamada, ailenin kamera görüntülerine ulaşmak için bulunduğu talebin karşılıksız kaldığı belirtildi.

Tıbbi kayıtlar ve otopsi raporu

Af Örgütü, “Yetkililer, Mahsa Amini’nin ailesine tıbbi kayıtlarını ve otopsi raporunu da eksiksiz olarak teslim etmeyi reddetti” dedi:

“19 Eylül 2022’de, İran dışından yayın yapan bağımsız haber kuruluşu Iran International, Kasra Hastanesi’nden sızdığını açıkladığı, Mahsa Amini’nin üst gövde ve beyin tomografisinden alınmış çok sayıda kesiti yayımladı. Buna karşılık, devlete bağlı Fars Haber Ajansı kısa bir süre içinde tomografi kesitlerinin Mahsa Amini’ye ait olduğunu doğrulayan bir rapor yayımladı; fakat haber kuruluşunun danıştığı sağlık uzmanlarının yaptığı incelemeye göre kesitlerin, Amini’nin beyninde herhangi bir travma olmadığını ve daha ziyade Amini’nin daha önce beyin tümörü ameliyatı geçirdiğini gösterdiğini iddia etti.”

21 Eylül 2022’de, Tahran Adli Tıp Kurumu, Mahsa Amini’nin ölümüne ilişkin ön bulgularını yayımladı. Tahran Adli Tıp Kurumu Başkanı Mehdi Faruzeş, “Fiziksel inceleme ve otopsi sonuçlarına göre, baş ve yüzde yaralanma veya göz çevresinde morluk ya da kafatası tabanında kırık izlenmedi. Gövde ve batın otopsisinde, iç organlarda herhangi bir kanama, ezilme veya yırtılma gözlemlenmedi” şeklinde bir açıklama yaptı.

Yetkililer, Amini’nin ailesine otopsi raporunun bir kopyasını veya Adli Tıp Kurumu’nun ön bulgularını vermedi.

Aileye tehditler

Af Örgütü’nün açıklamasına göre, 16 Eylül 2022’de Amini’nin annesi basına yaptığı açıklamada, “Bunu kızıma onlar [yetkililer] yaptı. Bizi basına konuşmamamız ve sessiz olmamız için uyardılar. Güvenlik ajanları çevremizi sardı. Masum birine bunu neden yaptıklarını açıklamak zorundalar. [Kızım] bunu hak etmemişti” dedi.

“Yetkililer Amini’nin ölümüyle sonuçlanan olaylar hakkında devletin açıkladığından farklı açıklamalarda bulunan herkesin yargılanacağı uyarısında bulundu.

“İran İçişleri Bakanı’nın Amini’nin ölümüne ilişkin soruşturmaya başkanlık etmesi için atadığı İçişleri Bakanı Güvenlik ve Kolluk İşleri Yardımcısı Mecid Mirahmedi 18 Eylül 2022’de yaptığı bir açıklamada, ‘Toplumun psikolojik güvenliğini bozan, yalan haberler yayan ve halkın kafasını karıştıran herkes iddialarıyla ilgili savunma vermek zorundadır çünkü bu eylemler suçtur’ diye konuştu.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

İran’da Mahsa Amini Protestolara Lise Öğrencileri De Katıldı

İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolar lise öğrencileri de katıldı. 

BBC’nin doğruladığı videolarda okul üniformaları içindeki liseli öğrencilerin başörtülerini çıkararak salladıkları ve dini yetkililer aleyhinde sloganlar attıkları görülüyor.

Kerec’de kaydedilen başka bir videoda da başörtülerini çıkaran kız öğrenciler yerel yetkili olduğu sanılan bir kişiyi, arkasından su şişeleri atarak ve “Utanmaz” diye bağırarak okul binasından dışarı çıkarıyor.

Yine Karaj’da çekilen bir videoda da öğrencilerin “Eğer birleşmezsek bizi teker teker öldürecekler” dediği duyuluyor.

Ülkenin güneyindeki Şiraz kentinde ise onlarca kız öğrenci bir ana yolu trafiğe kapayarak başörtülerini salladı ve “Diktatöre Ölüm” sloganları attı. Ülkede siyasi konulardaki son sözü dini lider Ayetullah Ali Hamaney söylüyor.

Bugün başkent Tahran’la ülkenin kuzey batısındaki Sakkız ve Sanandaj kentlerinde de lise öğrencilerinin benzer eylemler yaptıkları haberleri geliyor.

Bazı öğrenciler başörtüsüz fotoğraflarınırken bazı öğrencilerin Hamaney’in portresine el hareketi yaptıkları görülüyor.

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, dün ülkenin her yerine yayılan protestoların arkasında ABD ve İsrail’in olduğunu savunmuştu.

Hamaney, “Bu isyan ve güvensizlik ortamı yurt dışındaki bazı İranlı hainlerin yardımıyla Amerika, işgalci sahte siyonist rejim ve onların paralı ajanları tarafından planlandı” demişti.

Mahsa Amini 13 Eylül’de İran’ın kuzey batısındaki Kürdistan eyaletine bağlı Sakız kentinden Tahran’a gelmiş ve başörtüsünü kurallara uygun takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınmıştı.

Amini’nin polis tarafından ağır şekilde darp edildiği ve aldığı yaralar sonucu öldüğü iddia ediliyor.

Polis ise Amini’nin kalp krizinden öldüğünü savunuyor. Protestolar, geçen yıllarda yaşananların aksine ülkenin tüm kentlerine yayıldı.

Yurt dışında birçok yerde de İranlı kadınlara destek gösterileri yapılıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

İran’da Başörtüsüz Fotoğrafı Sosyal Medyada Viral Olan Kadın Tutuklandı

İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesiyle başlayan protestolarda yaşamını yitirenlerin sayısı 100’ü aşarken, başörtüsüz fotoğrafı sosyal medyada viral olan bir kadın tutuklandı.

Haber Merkezi / Mahsa Amini, 13 Eylül’de başkent Tahran’da “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad Devriyesi tarafından gözaltına alınmış, daha sonra komaya girerek hastaneye kaldırılmıştı. 22 yaşındaki kadın, 16 Eylül’de hastanede yaşamını yitirmişti.

Polislerin gözaltındaki kadını döverek komaya soktuğu öne sürülürken, Tahran Polisi iddiaları yalanlayarak kadının “aniden bilincini kaybedip kalp rahatsızlığı yaşadığını” savunmuştu.

Bunun üzerine hem İran’da hem de dünyanın pek çok yerinde hükümet karşıtı protestolar başladı. Protestolara destek verdiği için eski milli futbolcu Hüseyin Mahini ve gazeteci Elahe Muhammedi gibi çok sayıda İranlı gözaltına alındı.

Yanındaki bir kadınla, Tahran’da bir restoranda başı açık şekilde kahvaltı yapan Dünya Rad’ın fotoğrafı da sosyal medyada viral oldu.

Dina Rad, bunun ardından kolluk kuvvetlerinin kız kardeşiyle temasa geçip açıklama istediğini söyledi: Kendisine söylenen yere gittikten sonra tutuklandı… Sağlığına dair endişeliyiz.

ABD’de yaşayan İran analisti Omid Memarian, “Başörtüsüz kahvaltıya gittiler. Tutuklandılar. İran’da başörtüsü politikası bu kadar acımasız/hastalıklı” dedi.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Paylaşın