NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’den Erdoğan’a İsveç Tepkisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Stockholm’deki Kuran yakma eylemi sonrası İsveç’in NATO üyeliğini engelleme açıklamasına Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jans Stoltenberg, tepki gösterdi.

Alman Die Welt televizyon kanalına açılama yapan Stoltenberg, aşırı sağcı siyasetçinin eylemini eleştirirken, eyleme izin verdiği için Ankara tarafından sert bir şekilde eleştirilen İsveç hükümetine üstü kapalı destek verdi.

Jans Stoltenberg, “İfade özgürlüğü, fikir özgürlüğü İsveç’te ve diğer tüm NATO ülkelerinde değerli bir ilke. Bu nedenle bu uygunsuz eylemler otomatik olarak yasa dışı sayılmaz.” dedi.

İsveç hükümetinin bu eylemi açık bir şekilde kınadığını kaydeden Stoltenberg, kendisinin de Stockholm sokaklarında yaşanan, başka insanların görüş ve inançlarına yönelik bu tür hakaretlere kesinlikle karşı olduğunu ifade etti.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, son gelişmelere rağmen Türkiye’nin şu ana kadar NATO üyeliğiyle ilgili tartışmada ittifakla önemli ölçüde işbirliği içinde olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, abine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, İsveç’te Cumartesi günü gerçekleşen Kuran yakma eylemine tepki göstermiş ve Stockholm’ün NATO üyelik başvurusuna destek verilmeyeceğini söylemişti.

Finlandiya, NATO’ya İsveç’le birlikte girme kararını gözden geçiriyor

Öte yandan Finlandiya haber ajansı YLE’ye konuşan Dışişleri Bakanı Haavisto, kendileri için ilk seçeneğin hala NATO’ya birlikte girme stratejisi olduğunu ancak İsveç’in başvurusunun daha da ertelenmesi halinde bu kararı gözden geçireceklerini söyledi.

Reuters haber ajansına da konuşan Haavisto, Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasındaki iki İskandinav ülkesinin NATO’ya katılma planlarına ilişkin müzakerelere birkaç haftalık ara verilmesi gerektiğini söyledi:

“Üçlü müzakerelere dönmeden önce ara vermemiz ve son yaşananlardan sonra sular durulduğunda nerede olduğumuzu görmemiz gerekiyor, yani hemen bir sonuca varılmamalı… Birkaç haftalık bir duraksama olacağını düşünüyorum.”

Macaristan Şubat ayında onaylayacağını açıklamıştı

NATO’nun 30 üyesinden 28’i Rusya’nın Ukrayna işgalinden sonra NATO üyeliği başvurusunda bulunan İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılımına kendi parlamentolarında onay vermiş durumda.

Türkiye ve Macaristan henüz onay sürecini tamamlamamış olan iki NATO üyesi. Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, Şubat ayında Meclis toplandığında İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini onaylayacaklarını belirtmişti.

Paylaşın

Finlandiya: Türkiye, Güncel Bir İade Listesi Göndermedi

Finlandiya Radyosu Yle’ye konuşan Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyelikleri konusunda Türkiye’nin kendilerine güncellenmiş bir iade listesi göndermediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “130 civarında teröristleri bize vermeniz lazım dedik. Maalesef yapamadılar” açıklamasını değerlendiren Haavisto, bunun ‘Stockholm’deki kuklalı Erdoğan protestosuyla’ ilgili olduğunu kaydetti. Haavisto, “Bu kesinlikle son birkaç gündür yaşanan olaylara bir tepkiydi” dedi.

Erdoğan, “(İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği) Meclis’ten bunun geçmesi için her şeyden önce 100’ü aşkın 130 civarında, listeleri de verip, bu teröristleri bize vermeniz lazım dedik. Bunlar maalesef bunu yapamadılar” ifadesini kullanmıştı.

Türkiye ve ABD arasında yapılması beklenen F-16 anlaşmasının NATO üyelik sorunun çözümünde rol oynayacağını belirten Haavisto, “Bu anlaşması gerçekleşirse, düğümün çözülmesinin bir parçası olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Ne olmuştu?

Öte yandan İsveç’in başkenti Stockholm’de PKK destekçileri tarafından düzenlenen gösterilerde yaşananlar, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir gerilim yaratmıştı.

İsveç gazetesi Aftonbladet’e konuşan Savcı Lucas Eriksson, yapılanların İsveç yasalarına aykırı olmadığını söylemişti.

Eriksson, “Dosya, masama hakaret diye geldi, ancak ben hakaret teşkil edecek ağırlıkta bir şey göremedim. Bu yüzden de bir ön soruşturma başlatmama kararı aldım” demişti.

Stokholm’de geçen hafta PKK destekçisi oldukları belirtilen bir grup, belediye binasının önünde toplanarak, Erdoğan’a benzetilen bir kuklayı ters olarak asmıştı. Eylem, Ankara’nın tepkisini çekerken, İsveç Büyükelçisi de Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, eylem hakkında, “NATO üyeliği başvurusuna karşı sabotaj olarak tasarlandı” diye konuşmuştu.

İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye ile imzaladıkları üçlü muhtırada verdikleri sözleri yerine getirdiği konusunda bir şüphesinin olmadığını belirten Kristersson, “Müzakerelerde büyük bir değişim olduğunu düşünmüyorum” demişti.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Türkiye’nin onayı gerekiyor. Finlandiya ve İsveç, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından mayısta NATO üyeliği için başvuru yapmıştı.

Türkiye, iki kuzey ülkesinin Ankara’nın terör örgütü olarak tanımladığı gruplara tolerans gösterdiğini belirterek, üyeliğe şerh düşmüştü.

Türkiye ve Macaristan dışında tüm NATO ülkeleri, iki ülkenin katılım protokollerini ulusal meclislerinden geçirdi.

Paylaşın

NATO Üyeliği Süreci: İsveç Başbakanı Kristersson’dan Yeni Açıklama

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliği için Türkiye ile müzakerelerde hala iyi bir pozisyonda olduklarını söyledi. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Türkiye’nin onayı gerekiyor.

Reuters’ın aktardığına göre İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye ile imzaladıkları üçlü muhtırada verdikleri sözleri yerine getirdiği konusunda bir şüphesinin olmadığını belirten Kristersson, “Müzakerelerde büyük bir değişim olduğunu düşünmüyorum” dedi.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Türkiye’nin onayı gerekiyor. Finlandiya ve İsveç, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından mayısta NATO üyeliği için başvuru yapmıştı.

Türkiye, iki kuzey ülkesinin Ankara’nın terör örgütü olarak tanımladığı gruplara tolerans gösterdiğini belirterek, üyeliğe şerh düşmüştü.

Türkiye ve Macaristan dışında tüm NATO ülkeleri, iki ülkenin katılım protokollerini ulusal meclislerinden geçirdi.

İsveç, kriz yaratan eylemle ilgili soruşturma açmayacak

Öte yandan İsveç’in başkenti Stockholm’de PKK destekçileri tarafından düzenlenen gösterilerde yaşananlar, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir gerilim yaratmıştı.

İsveç gazetesi Aftonbladet’e konuşan Savcı Lucas Eriksson, yapılanların İsveç yasalarına aykırı olmadığını söyledi.

Eriksson, “Dosya, masama hakaret diye geldi, ancak ben hakaret teşkil edecek ağırlıkta bir şey göremedim. Bu yüzden de bir ön soruşturma başlatmama kararı aldım” dedi.

Ne olmuştu?

Stokholm’de geçen hafta PKK destekçisi oldukları belirtilen bir grup, belediye binasının önünde toplanarak, Erdoğan’a benzetilen bir kuklayı ters olarak asmıştı. Eylem, Ankara’nın tepkisini çekerken, İsveç Büyükelçisi de Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, eylem hakkında, “NATO üyeliği başvurusuna karşı sabotaj olarak tasarlandı” diye konuşmuştu.

Paylaşın

NATO Ve Avrupa Birliği İşbirliğinde Türkiye Endişesi

Avrupa Birliği (AB) ile Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) arasında işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir bildiriye imza atılacak. AB ile NATO arasında planlanan işbirliğinin Türkiye nedeniyle kalıcı olup olmayacağı bir endişe konusu.

NATO üyesi Türkiye, AB ile gizli bilgilerin değiş tokuşunu öngören anlaşmaların uygulanmasını şimdiye kadar engellemiş, bu nedenle AB ile NATO arasındaki askeri işbirliği bazı alanlarda ya karmaşık hale gelmiş ya da yüzeysel kalmıştı. Ankara bu tutumuna gerekçe olarak 2004 yılında Avrupa Birliği üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni resmi olarak tanımamasını göstermişti.

Alman haber ajansı dpa’nın edindiği bilgilere göre Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Konseyi Konseyi Başkanı Charles Michel ve NATO Genel Serketeri Jens Stoltenberg bugün AB ile NATO arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir bildiriye imza atacak. Özellikle enerji ve su tedariği gibi altyapıya ilişkin kritik konularda işbirliğini artırmayı hedefleyen AB ve NATO; dezenformasyon, Birlik ve İttifak üyelerinin iç işlerine dışarıdan müdahale ve iklim değişiminin güvenlik politikalarına etkisi gibi alanlarda da daha yakın çalışmayı planlıyor.

İklim değişimi, milyonlarca kişinin yaşamını tehdit etmesi sebebiyle barış ve güvenlik açısından bir risk olarak görülüyor.

İlk kez Çin’den söz edildi

İmzalanacak bildiride güvenlik tehditleri ve zorlukların kapsamı genişledikçe AB ve NATO arasındaki işbirliğinin de bir sonraki aşamaya geçeceği, daha da geliştirileceği ve derinleştirileceği vurgulanıyor. Öte yandan AB ve NATO arasındaki bir ortaklık belgesinde ilk kez muhtemel tehdit kaynağı olarak Çin konu edildi. Çin’in artan özgüveni ve politikaları üstesinden gelinmesi gereken zorluklar arasında sıralandı.

Bildiride en büyük güvenlik tehdidinin ise Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş olduğu belirtildi. Savaşın dünya genelinde milyarca insanı etkileyen enerji ve gıda krizine yol açtığı vurgulandı.

NATO’nun Brüksel’deki karargahında bugün öğleden sonra imzalanacak olan bildiri, 2016 ve 2018 yıllarında imzalanan ortaklık anlaşmalarının üzerine inşa edildi. Üçüncü ortaklık bildirisinin çalışmalarına aslında 2021 yılında başlanmış ve aynı yıl imzalanması kararlaştırılmıştı, ancak taraflar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle gecikmeler yaşandı.

Türkiye engel çıkarır mı?

AB ile NATO arasında planlanan işbirliğinin Türkiye nedeniyle kalıcı olup olmayacağı bir endişe konusu. NATO üyesi Türkiye, AB ile gizli bilgilerin değiştokuşunu öngören anlaşmaların uygulanmasını şimdiye kadar engellemiş, bu nedenle AB ile NATO arasındaki askeri işbirliği bazı alanlarda ya karmaşık hale gelmiş ya da yüzeysel kalmıştı. Ankara bu tutumuna gerekçe olarak 2004 yılında Avrupa Birliği üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni resmi olarak tanımamasını göstermişti.

Paylaşın

NATO’dan Türkiye’ye Dikkat Çeken İsveç Ve Finlandiya Mesajı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç’in Türkiye’ye taahhütlerini yerine getirdiklerini belirterek, “İsveç yeni yasalar geçiriyor ve böylece terör örgütlerine katılımı, PKK dahil olmak üzere engelliyor. Finlandiya ve İsveç, Türkiye ile anlaşmalarındaki taahhütleri yerine getiriyorlar” dedi ve ekledi:

“Terörizmle mücadelede her yerde, her konuda taahhütlerini güçlendiriyor ve taahhütlerini yerine getiriyorlar. Türkiye’yle çalışmaya hazırlar. Dolayısıyla bütün güvenlik endişelerinizi giderecekler. Artık İsveç’in, Finlandiya’nın tam üye olarak NATO’ya katılması lazım. Onların üyeliği bizi daha güçlü kılacak, insanlarımızı daha güvende kılacak.”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu İstanbul’da biraraya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç’in Türkiye’ye taahhütlerini yerine getirdiklerini belirterek, “Artık İsveç’in, Finlandiya’nın tam üye olarak NATO’ya katılması lazım” diye konuştu.

“Türkiye Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın etkilerinin azaltılmasında çok kritik roller oynadı”

Türkiye’nin tahıl koridoru anlaşmasının yanı sıra Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın etkilerinin azaltılmasında da çok kritik roller oynadığını vurgulayan Stoltenberg, tahıl anlaşmasına geri dönüş için verdikleri destekten dolayı Türkiye’ye teşekkür etti.

Stoltenberg, “Türkiye hükümetinin bu konudaki gayretleri, çabaları çok önemliydi. Bu tahıl anlaşması yeniden kazanıldı. Milyonlarca insan Ukrayna’dan gelecek, Karadeniz’den, Boğazlar’dan dünya pazarına ulaşacak tahıla ihtiyaç duyuyor. Eğer bu sevkiyat dünya piyasalarına erişmezse fiyatlar artar ve milyonlarca insan mağdur olur. Tahıl anlaşması, son derece büyük önem arz ediyor. Gıda fiyatları açısından belirleyici. Yüz milyonlarca insanın beslenmesi buna bağlı. Burada Türkiye’yi bir kere daha takdirle karşılıyorum” diye konuştu.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Stoltenberg, iki ülkenin NATO müttefiklerince ittifaka davet edildiğini, Türkiye ile de bir üçlü muhtıra konusunda anlaştıklarını kaydetti.

Türkiye’nin iki ülkeden önemli beklentileri olduğuna dikkati çeken Stoltenberg, “Bu muhtıranın Türkiye’ye daha fazla güvenlik getirmesini bekliyorsunuz ve ben bu endişelerinizi paylaşıyorum. İsveç ve Finlandiya, bu muhtıra konusunda Türkiye’yle uzun vadeli ortaklıklarını taahhüt ettiklerini vurguladılar. Bu konuda görevlerini yerine getirdiler. Hem Finlandiya hem de İsveç liderleriyle geçen hafta konuştum. Her iki ülkenin muhtırayı uygulayacak somut adımlarını memnuniyetle karşılıyorum” ifadelerini kullandı.

İki ülkenin de Türkiye’yle terörle mücadele konusunda işbirliklerini arttırdıklarına işaret eden Stoltenberg, “İsveç yeni yasalar geçiriyor ve böylece terör örgütlerine katılımı, PKK dahil olmak üzere engelliyor. Finlandiya ve İsveç, Türkiye ile anlaşmalarındaki taahhütleri yerine getiriyorlar. Terörizmle mücadelede her yerde, her konuda taahhütlerini güçlendiriyor ve taahhütlerini yerine getiriyorlar. Türkiye’yle çalışmaya hazırlar. Dolayısıyla bütün güvenlik endişelerinizi giderecekler. Artık İsveç’in, Finlandiya’nın tam üye olarak NATO’ya katılması lazım. Onların üyeliği bizi daha güçlü kılacak, insanlarımızı daha güvende kılacak” şeklinde konuştu.

“Somut adımlar da görmek istiyoruz”

Finlandiya ve İsveç’in, NATO üyeliklerine ilişkin konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise söz konusu iki ülkenin terörle mücadelede önemli adımlar atmasının önemine işaret ederek, “Bu konularda somut adımlar da görmek istiyoruz. Şu anki hükümetin açıklamalarını olumlu bulduğumuzu da söyledik” dedi.

“Sadece silah ambargosunu kaldırmak yetmez, bunun kalıcı olması gerekiyor”

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile telefonda da görüştüğünü hatırlatarak, Kristersson’un Türkiye’ye gelmek istediğini söylediğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu ziyaretin gerçekleşmesi için gerekli koordinasyonun sağlanması talimatını verdiğini söyledi. Kristersson’un, 8 Kasım’da Ankara’da olacağını kaydeden Çavuşoğlu, “Bir sonraki daimi ortak mekanizmanın toplantısı Stockholm’de olacak. Bu toplantılar esasen kritik ve önemli toplantılar olacak. Burada, atılmış adımlar ve bundan sonra atılacak adımlar gözden geçirilecek. Sadece silah ambargosunu kaldırmak yetmez. Bunun kalıcı olması lazım. Üye olduktan sonra da bu tür geri adımların atılmaması gerekiyor” diye konuştu.

Çavuşoğlu, “Diğer taraftan bizim hem Meclis’imize hem de halkımıza dönüp, iki ülkenin somut adım attığını göstermemiz gerekiyor. Bu bakımdan esasen bu takvim de bu iki ülkeye, onların atacakları adımlara bağlı” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin, Finlandiya ile göreceli olarak çok ciddi probleminin olmadığını kaydeden Çavuşoğlu, NATO ile Finlandiya ve İsveç’in, bu konuda bir ayrımın yapılmamasını rica ettiğini hatırlattı. Çavuşoğlu, iki ülkenin bu anlamda aynı muameleyi gördüğünü belirterek, “Önümüzdeki günlerde yeni hükümetten, özellikle İsveç’ten daha umutluyuz. Şu ana kadar attığı adım ve yaptığı açıklamalardan dolayı. Somut adımları da görmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Hiçbir ülke bu yasadışı savaşta Moskova’ya destek vermemeli”

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg Rusya-Ukrayna savaşı hakkındaki konuşmasında, Rusya’nın Ukrayna’daki zulmünün devam ettiğine dikkat çekti: “Son haftalarda füzelerin atıldığını, dronlarla saldırı yapıldığını, altyapının zalimce yerle bir edildiğini, Ukraynalı sivillerin ısınmadan, elektrikten, sudan mahrum edildiğini ve kışın geldiği dönemde bunun yapıldığını görüyoruz.”

İran’ın da balistik füzelerle Rusya’ya destek verdiğini kaydeden Stoltenberg, “İran’ın Rusya’ya insansız hava araçları teklif ettiğini ve balistik füze teslimatı yapmayı düşündüğünü görüyoruz. Bu kabul edilemez. Hiçbir ülke bu yasadışı savaşta Moskova’ya destek vermemeli” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

NATO Ve AB, Ukrayna’da Silah Kaçakçılığına Karşı Alarma Geçti

Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Financial Times (FT), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’da silah kaçakçılığı riskine karşı alarma geçtiğini yazdı.

Kimliği paylaşılmayan bir Batılı yetkili, FT’ye açıklamasında, “Silahlar öncelikle Polonya’nın güneyine götürülüyor, buradan sınıra taşınıyor, daha sonra da bazen kamyonlara, kamyonetlere ya da şahsi araçlara yüklenerek sınırın öteki tarafına gönderiliyor. Bu noktadan sonra silahların yerine dair hiçbir bilgi edinemiyoruz. Silahların nereye gittiğine, kullanıp kullanılmadığına ya da ülke sınırları içinde kalıp kalmadığına dair bir fikrimiz olmuyor” dedi.

FT’ye konuşan bir başka Batılı yetkiliyse bazı NATO üyesi ülkelerin Ukrayna’ya gönderilen silahların takip edilebilmesi için bir sistem oluşturulması amacıyla Kiev’le görüşme yaptığını söyledi.

Ülkelerin adını vermeyen yetkililer, Kiev yönetiminin Batılı devletlerinin desteğiyle daha geniş kapsamlı bir silah denetim ve takip sistemi kurmak için çalışmalar yürüttüğünü de paylaştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 24 Şubat’ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın 140. gününde de çatışmalar sürüyor.

FT’nin aktardığına göre savaşın başından bu yana Batılı devletler Ukrayna’ya en az 10 milyar dolarlık askeri yardım yaptı.

Öte yandan savaşın yarattığı kaos nedeniyle Kiev yönetimine gönderilen silahların takibinin gerekli şekilde yapılamayacağı ve bölgenin silah kaçakçılığı ağına dönüşebileceği korkuları da gündeme gelmişti.

ABD’nin silah kontrolü ve uluslararası güvenlikten sorumlu müsteşarı Bonnie Denise Jenkins, salı günkü açıklamasında ABD’nin Ukrayna’ya gönderdiği silahların yanlış ellere geçmesi ihtimalinin endişelendirici olduğunu söylemişti.

Europol’ün nisandaki açıklamasındaysa Ukraynalı yetkililerin silah envanteri oluşturmayı ve kayıt tutmayı bıraktığı, bu nedenle bölgede silah kaçakçılığı yapıldığı ve bunun AB’nin güvenliğine tehdit oluşturduğu öne sürülmüştü.

Ukrayna Savunma Bakanlığı Danışmanı Yuri Sak ise gerekli denetim ve takibin yapıldığını savunarak, “Ukrayna’ya giren ya da Ukrayna’dan çıkan tüm silahların hareketleri, hem biz hem de uluslararası ortaklarımız tarafından çok yakından takip ediliyor ve denetleniyor” demişti.

Sak, silah kaçakçılığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve Rus dezenformasyonunun bir parçası olduğunu öne sürmüştü.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

NATO’da Soğuk Savaş Sonrası En Büyük Yeniden Yapılanma

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Madrid zirvesinde alınan tarihi kararlar çerçevesinde, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşılık olarak ‘temelden bir dönüşümü” uygulamaya koymaya hazırlanıyor.

Genel Sekreter Jens Stoltenberg yeni dönemi, “NATO liderleri, yeni güvenlik tehdidi karşısında, savunmamızın ve caydırıcılığımızın temelden değişimi üzerinde uzlaştı” sözleriyle duyurdu.

Üzerinde anlaşılan yeni strateji ile Rusya “ittifak ülkeleri için doğrudan tehdit’ olarak görülürken, ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığı da artırılacak.

Polonya’da da kalıcı bir askeri üs kurulacak ve İspanya’ya ek Amerikan savaş gemileri gönderilecek. Aynı zamanda, İngiltere’ye savaş uçakları Romanya’ya kara birlikleri konuşlandırılıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, NATO’ya bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” dedi. Stoltenberg, ittifakın Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük revizyondan geçtiğini söyledi.

Rusya’nın Ukrayna işgaline karşılık olarak oluşturulan yeni askeri yapılanma ile 300 bin NATO askeri gelecek yıla kadar yüksek hazırlık seviyesine ulaştırılacak. Şu anda bu sayı 40 bin civarında bulunuyor.

‘Rusya ittifak ülkelerine doğrudan tehdit’

NATO’nun 11 sayfalık Stratejik Konsept belgesi, Rusya’yı “Müttefiklerin güvenliğine ve Avrupa-Atlantik bölgesindeki barış ve istikrara yönelik en önemli ve doğrudan tehdit” olarak tanımlıyor.

Belgede ayrıca, Rusya ile Çin arasında derinleşen stratejik ortaklığın NATO değerlerine ve çıkarlarına aykırı olduğu belirtiliyor.

Metinde NATO’ya karşı nükleer saldırı düzenlenmesi durumunda, düşmana ağır bedel ödetecek bir karşılık verme kapasitesi ve kararlılığının olduğu kaydediliyor.

“Müttefiklerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı bir saldırı olasılığını göz ardı edemeyiz” ifadesi de yer alıyor. Gerilimin artmasını önlemek için Moskova ile iletişim kanallarının açık tutulması gerektiği vurgulanıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, NATO’ya katılmalarının ardından İsveç ve Finlandiya ile gerginlik yaşanabileceğini göz ardı edemeyeceğini belirterek, bu ülkelerde NATO altyapısı kurulması halinde Moskova’nın aynı şekilde karşılık vereceğini söyledi.

Biden 5. maddeyi hatırlattı

Biden, NATO’nun karada, havada ve denizde, her yönden güçlendirileceğini söyledi. Birliğin her karış toprağını savunmaya kararlı olduklarını söyleyen Biden, “Birimize yapılan saldırı hepimize yapılmıştır derken ciddiyiz” dedi.

İngiltere Savunma Bakanlığı da NATO bünyesindeki asker sayısının artırılacağını duyurdu. Bakanlık, savaş gemisi ve savaş uçağı sayılarının da artırılacağını söyledi, ancak “askeri bakımdan hassas” olduğu gerekçesiyle ayrıntılı bilgi vermedi.

Nasıl bir askeri yapılanma?

ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığı özellikle kıtanın doğusunda artırılıyor. Buna göre:

  • 5. Kolordu Karargahı kalıcı bir şekilde Polonya’ya yerleşecek.
  • İspanya’daki ABD savaş gemilerinin sayısı 4’ten 6’ya çıkarılacak.
  • Romanya’ya toplam 5.000 kapasiteli bir harekat gücü dönüşümlü halde bu ülkede olacak.
  • F-35 jetlerinden oluşan 2 uçak filosu daha İngiltere’ye yerleştirilecek.
  • Almanya ve İtalya için yeni hava savunma kapasiteleri öngörülüyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

NATO İçin Rusya Artık Resmen ‘En Ciddi Tehdit’

Madrid’deki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesinde ittifakın yeni stratejik konsepti kabul edildi. NATO’nun yeni güvenlik doktrinini yansıtan belgede, Rusya’yı ittifak için “en ciddi ve doğrudan tehdit” olarak tanımlandı.

“Rusya Federasyonu, müttefiklerin güvenliğine ve Avro-Atlantik bölgesindeki barış ve istikrara yönelik en ciddi ve doğrudan tehdittir” ifadesi, hem yeni stratejik konsept belgesinde hem de zirvede yayımlanan ortak bildiride yer aldı. Yeni stratejik konseptte, “Müttefiklerimizin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bir saldırı ihtimalini göz ardı edemeyiz” denildi.

NATO’nun stratejik konsepti en son 2010 yılında güncellenmişti. Rusya, 2010’daki belgede NATO’nun stratejik ortağı olarak tanımlanıyordu.

NATO liderlerinin ortak bildirisinde, müttefiklerin Rusya tehdidine karşı Doğu Avrupa’daki muharebeye hazır kuvvet kapasitesinin artırılması konusunda taahhütte bulunduğu da ifade edildi.

Madrid’de düzenlediği basın toplantısında NATO’nun yeni güvenlik doktriniyle ilgili konuşan Genel Sekreter Jens Stoltenberg de ittifakın doğu kanadındaki muharip güç sayısını artıracağını söyledi.

Stoltenberg ayrıca, 2010’daki stratejik belgede “Çin hakkında tek bir kelime dahi yokken” yeni konseptte Pekin’in politikalarının NATO’nun “çıkarlarına, güvenliğine ve değerlerine meydan okuduğunun” belirtildiğini söyledi.

İsveç ve Finlandiya’ya davet

Ortak bildiride, NATO’nun Finlandiya ve İsveç’i üye olmaya davet etme kararı aldığı ve katılım protokollerini imzalama konusunda anlaştığı da açıklandı.

Türkiye’nin güvenlik endişelerinin giderilmesinin ardından imzalanan üçlü mutabakata da değinilen bildiride, “İttifaka her katılımda müttefiklerin meşru güvenlik endişelerinin tamamen karşılanması hayati önem taşımaktadır. Bu anlamda Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasındaki üçlü memorandumu memnuniyetle karşılıyoruz” ifadesine yer verildi.

Memorandumla ilgili konuşan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de davetini kabul ederek çözüm için masaya oturan üç ülkeye de teşekkür ederek “Hem Türkiye, Finlandiya ve İsveç hem de NATO için iyi bir anlaşma” dedi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Soğuk Savaş 2.0’a Doğru Gidiyoruz!

İspanya’nın başkenti Madrid, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İttifakı için kritik bir zirveye ev sahipliği yapıyor. NATO’nun Stratejik Konsepti’nin kabul edilecek olması açısından zaten önemli olan zirve Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya girmesiyle daha kritik bir hale geldi.

Stratejik Konsept belgesi NATO’nun uzun dönemli yol haritası niteliğini taşıyor ve yaklaşık her 10 yılda bir gözden geçiriliyor. Zirvenin gündeminde dört ana başlık yer alıyor. Bunlar; Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkileri ve Rusya tehdidine karşı alınabilecek yeni önlemler, NATO’nun Avrupa yapılanmasının güçlendirilmesi, Çin meselesi ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliği.

Madrid’teki zirve devam ederken, Alman ordusu mensuplarını temsil eden Ordu Derneği’nin Başkanı Albay Andre Wüstner, ZDF televizyonunda yayınlanan Morgenmagazin programında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

NATO’nun bir “paradigma değişikliği”nin eşiğinde olduğunu dile getiren Wüstner, İttifak’ın 1990’dan önce olduğu gibi bölge sorumluluğu günlerine döndüğünü, bazı NATO üyelerine İttifak’ın doğu kanadında belli bölgelerin tahsis edildiğini belirtti. Buna ek olarak operasyonel hazırlığın da güçlendiğini vurgulayan Andre Wüstner, gidişatın “aslında Soğuk Savaş 2.0’a doğru olduğu” söyleminde bulundu.

İspanya’nın başkenti Madrid’te düzenlenen NATO Zirvesi öncesinde açıklamalarda bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’ın mukabele gücündeki asker sayısının 40 binden 300 bine çıkarılacağını duyurmuş, Almanya da bu kuvvete 15 bin askerle katkı sağlayacağını bildirmişti. Almanya’nın, söz konusu güce asker gönderen ülkeler arasında öncü rol oynayanlardan biri olduğunu ifade eden Ordu Derneği Başkanı, Alman ordusunun (Bundeswehr) bugünkü hali ile, İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman tarihinin en küçük ordusu olduğunu ve bu açıdan Mukabele Gücü’ne böylesi bir katkı sunmanın kolay olmayacağını dile getirdi.

Yeniden silahsızlanma dönemine dönüş umudu

NATO’nun gücünü arttırma çabalarını, “inandırıcı caydırıcılık” oluşturarak diyaloğa temel hazırlamak olarak nitelendiren Wüstner, bunda başarılı ve etkili olunmasının önemine vurgu yaparak, orta ve uzun vadede yeniden silahsızlanma dönemine geçilmesini umduğunu ifade etti.

Alman hükümetinin bir süre önce aldığı kararla, orduya ek kaynak olarak ayıracağı 100 milyar euronun yeterli olmayacağını belirten Wüstner, Başbakan Olaf Scholz’un buna ek olarak, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırma sözünü hatırlattı.

Alman ordusunda yeniden zorunlu askerliğe geçişin şu an için gerekli olmadığını da dile getiren Andre Wüstner, bu konunun tartışılmasını ise doğru bulduğunu belirtti. Wüstner, bununla ilgili olarak “Bu yasama döneminde Alman ordusunu, yeterli sayıda personel bulabilecek kadar çekici kılamaz isek, yeniden zorunlu askerliğe dönmeyi tartışabiliriz” ifadesini kullandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

NATO Genişleme Toplantısından Sürpriz Sonuç Çıkacak Mı?

İspanya’nın başkenti Madrid yarından itibaren iki gün boyunca Rusya’nın Ukrayna işgalinin sürdüğü bir dönemde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İttifakı için kritik bir zirveye ev sahipliği yapacak.

NATO’nun Stratejik Konsepti’nin kabul edilecek olması açısından zaten önemli olan zirve Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya girmesiyle daha kritik bir hale geldi. Stratejik Konsept belgesi NATO’nun uzun dönemli yol haritası niteliğini taşıyor ve yaklaşık her 10 yılda bir gözden geçiriliyor.

Zirvenin gündeminde dört ana başlık yer alıyor. Bunlar, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkileri ve Rusya tehdidine karşı alınabilecek yeni önlemler, NATO’nun Avrupa yapılanmasının güçlendirilmesi, Çin meselesi ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyelik başvuruları.

Son ana başlık ise sadece İttifak’ın geleceği için değil, Türkiye için de ayrı önemli. Çünkü bir süredir Ankara hem üye olmak isteyen bu iki ülkenin PKK, PYD, YPG gibi yapılara karşı açık ve net tavır almasını, hem de müttefiklerinden PKK ve onun Suriye uzantısı olarak gördüğü YPG’nin terör örgütü olarak tanınmasını talep ediyor. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise PKK’yı terör örgütü olarak tanırken, YPG’yi IŞİD ile mücadelede “müttefik” olarak görüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla liderler düzeyinde bugün Madrid’de düzenlenecek toplantı iki ülkenin olası üyelikleri için önemli olacak. Toplantıya Erdoğan’ın yanı sıra İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de katılacak.

Toplantıdan somut bir çözüm çıkıp çıkmayacağı ise henüz kesin değil. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal dün Brüksel’de teknik düzeyde görüşmeler yaptı.

Bu arada İsveç Başbakanı Magdalena Andersson dün akşam saatlerinde yaptığı açıklamada PKK konusunda Türkiye’ye mesaj vererek, NATO üyeliği krizinin çözümüne dair iyimser konuştu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de İsveç’in terörle mücadelede attığı “somut adımlara” vurgu yaptı.

Ancak Türkiye şimdiye kadar verdiği mesajların hepsinde iki ülkenin üyeliği konusunda aceleci olmadığını ve müzakerelerin “aylarca” sürebileceğini belirtmiş; Kalın da, “Bu zirveye katılmak, bizim pozisyonumuzdan geri adım atacağımız anlamına gelmiyor” ifadelerini kullanmıştı.

Bu arada toplantı öncesinde, ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirve marjında görüşebileceğine yönelik Washington’dan gelen mesajlar, diplomatik gözlemcilere göre krizin çözülmesi konusunda ABD’nin “son dakikada dahi olsa topa girebileceğini” gösteriyor.

Erdoğan ise dün gece kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada NATO zirvesine değinerek, “Ülkemizin hak ve menfaatleri doğrultusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Özellikle PKK, YPG, FETÖ gibi terör örgütleri konusunda sergilenen riyakarlıkları muhataplarımızın yüzlerine belgeleriyle, bilgileriyle, görüntüleriyle ifade edeceğiz. Bu tablo değişmeden Türkiye’den farklı bir tavır beklenmesinin mümkün olmayacağını da açıkça söyleyeceğiz” diye konuştu.

Carneige Vakfı Kıdemli Araştırmacısı, uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı’nda ilgili dairelerde görev yapmış olan Emekli Büyükelçi Alper Coşkun DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e Madrid zirvesinin önemini, İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvuruları, Türkiye’nin veto kartını kullanması ve Türkiye’nin NATO nezdindeki konumunun bu gelişmelerden nasıl etkileneceğini değerlendirdi.

Madrid zirvesi neden önemli? Zirvenin sürprizi Çin mi?

Coşkun, zirvenin iki boyut açısından önemli olduğunu söyleyerek, bunları Stratejik Konsept belgesi ve Ukrayna krizi ile birlikte yaşanan kırılma olarak açıkladı.

Öncelikli gündem maddesinin Rusya olacağını ve bu kapsamda Ukrayna saldırısının Avrupa-Atlantik coğrafyasına etkilerini, NATO’nun savunma ve caydırıcılığını nasıl etkileyeceğinin masaya yatırılacağını belirten Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu zirve aynı zamanda bir yeniliği de yansıtacak. O da Çin konusu. Bu konu Stratejik Konsept üzerinden İttifak’ın gündemine girecek. ABD’nin açıklamalarına ve konumlanmalarına bakıldığında Rus saldırısı yakın tehdit olarak görülüyor olsa dahi bu yüzyılın en büyük sınaması Çin. Dolayısıyla Çin’in NATO’nun gündemine girmesi vesilesiyle bu zirve çok önemli olacak.”

Büyükelçi Coşkun’a göre manşetleri yakalamış gündem başlığı ise Türkiye’yi de yakından ilgilendiren İsveç ve Finlandiya’nın üyelikleri ile ilgili “açık kapı politikası”.

Bugünkü toplantıdan son dakikada sonuç çıkar mı?

İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvuruları ile ilgili birkaç aydır yaşanan krizin bu zirve sırasında çözülüp çözülemeyeceği bugün yapılacak toplantının sonucuna bağlı.

Büyükelçi Coşkun, bu toplantının liderler düzeyinde yapılmasını çok kritik ve sonuç alınması açısından önemli görüyor ve şunları belirtti:

“Toplantıdan bir şey çıkar mı çıkmaz mı tahmin etmek zor. Ancak yapılıyor olması bile kendi başına önemli. Ancak şu bir gerçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat katılıyor olması eğer orada onu tatmin eden bir tablo çıkar ise kısa yoldan bu sorunun Türkiye bakımından aşılabilir olma ihtimalini öne çıkartıyor. Temsilcilerin yaptığı toplantı tabi ki önemli ama taleplerin liderler toplantısında dile getirilmesi çözüm potansiyelini artırıyor.”

Finlandiya ile İsveç’in masaya ne koyacağı, Erdoğan’ın da beklentilerinin ne kadar karşılanacağının önemli olacağını ifade eden Coşkun, “Geçmişte de benim de tanık olduğum buna benzer tırmanmalar ve son dakika sıkıntıları yaşandı. Ancak son dakikada gel-git’lerle aşılabilmişti. Yine öyle bir olasılığın bulunduğunu iyimser bir tahminle dile getirmek mümkün” söyleminde bulundu.

NATO’nun Türkiye’ye bakışı veto nedeniyle etkileniyor mu?

Öte yandan Türkiye’nin veto kartını kullanmasının İttifak içindeki konumunu zayıflattığı ve üyeliğinin tartışmaya açıldığını savunan bazı tezler son dönemde sıklıkla dile getiriliyor.

Büyükelçi Coşkun’a göre bu düşüncelere iki açıdan bakmak gerekiyor. Bunlardan ilkini bu tartışmaların fiili olarak bir sonuç doğurup doğurmaması olarak açıklayan Coşkun, “Geçmişte de konuşuldu bunlar ama fiilen sonuç verebilecek şeyler değil. Çünkü NATO’nun kurucu anlaşmasında üye bir ülkenin üyelikten çıkarılması gibi bir kavram yok” hatırlatmasında bulundu.

Ancak sadece bu fiili sonuçsuzluğa bakıp yörünge tartışmalarını önemsememenin de yanlış olacağını belirten Coşkun, şöyle konuştu:

“Sonuçta bu bir ittifak ve algı da son derece önemli bir husus. Türkiye’nin ittifak mensubiyeti ile ilgili nasıl kendi içinde tartışmaları varsa, Türkiye’nin müttefiklerinin de Türkiye’ye baktıklarında S-400 alan, Rusya ile ilişkilerini geliştiren, güvenilir mi değil mi olduğu kendilerine göre tartışma konusu yapılabilen bir ülkeyi görüyor olmaları Türkiye’nin uluslararası alandaki etki gücünü zaafiyete uğratan ve Türkiye ile ilgili olumsuz tabloyu öne çıkarmak isteyenlere güç veren bir unsur olur.”

Paylaşın