NATO: Ukrayna Savaşı Yıllarca Sürebilir

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna’daki savaşın yıllarca sürebileceğini ve Batı’nın Kiev’i bu süreçte desteklemeye hazır olması gerektiğini söyledi.

Stoltenberg savaşın maliyeti yüksek olsa da Moskova’nın hedeflerine ulaşmasının yaratacağı maliyetin çok daha büyük olduğunu vurguladı.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson da uzun sürecek bir çatışmaya hazırlanmak gerektiğini belirtti. Johnson gibi Stoltenberg de Ukrayna’ya daha fazla silah göndermenin Kiev’in zaferini daha olası kılacağının altını çizdi.

Alman Bild gazetesine konuşan Stoltenberg Ukrayna’ya verilecek daha modern silahların, büyük kısmı Rus işgali altında bulunan Donbas’ın geri alınması ihtimalini artıracağını söyledi.

Moskova bu bölgede son aylarda yavaş da olsa bir miktar ilerleme kaydetti.

Bugün İngiltere’de yayımlanan Sunday Times gazetesine yazan Başbakan Boris Johnson ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Ukrayna güçlerini vahşetle yok etmeye çalıştığı bir yıpratma savaşı” yürüttüğünü belirtti:

“Korkarım ki uzun sürecek bir savaşa hazırlanmamız gerekiyor. Zaman en hayati faktör. Her şey Ukrayna’nın kendi toprağını savunma gücünü, Rusya’nın saldırı kapasitesini yenilemesinden daha hızlı bir şekilde yenileyip yenileyemeyeceğine bağlı.”

Johnson Cuma günü Ukrayna’nın başkenti Kiev’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmiş, Ukrayna ordusuna verilecek silah, ekipman, mühimmat ve eğitim desteğinin Rus ordusunun bunlara erişme hızından daha yüksek olduğunu söylemişti.

Daha fazla ağır silah ihtiyacı

Ukraynalı yetkililer de son günlerde daha fazla ağır silaha ihtiyaç duyduklarını vurgulayan açıklamalar yapmıştı.

Bugüne kadar Batı ülkeleri Ukrayna’ya çok sayıda silah göndermiş olsa da Ukraynalı yetkililer bunun etkin bir savunma için gerekenin sadece küçük bir kısmı olduğunu belirtiyor.

Rusya ise bu silah yardımlarını eleştiriyor ve işgalin gerekçesi olarak Ukrayna’nın NATO’ya katılma hedefini gösteriyor.

Geçen hafta BBC’ye konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Özel bir askeri operasyon başlattık çünkü Batı’ya, Ukrayna’yı NATO’ya almanın bir suç olacağını anlatmanın başka bir yolu kalmamıştı” demişti.

Ukrayna NATO üyesi olmasa da birliğe katılma hedefini daha önce dile getirmişti. Benzer bir şekilde Kiev Avrupa Birliği’ne de katılmak istiyor.

Paylaşın

NATO, İngiltere Ve Almanya’dan ‘Uzun Soluklu Savaşa Hazır Olun’ Mesajı

Ukrayna’nın Avrupa Birliği’nden üyelik adaylığı için destek aldığı bugünlerde Rusya ülkenin doğusuna yönelik saldırılarını şiddetlendirirken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Ukrayna’ya silah desteğinin arttırılmasının Donbas bölgesinin kurtarılma şansını güçlendirebileceğini söyledi.

Alman Bild am Sonntag gazetesine konuşan Stoltenberg savaşın uzun süreceği uyarısında bulundu. Stoltenberg “Bunun yıllar alabileceği gerçeğine hazır olmalıyız” diyen Stoltenberg bedeli sadece askeri destek açısından değil, yükselen enerji ve gıda fiyatları açısından yüksek olsa da Ukrayna’ya destekten vazgeçilmemesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna’ya sürpriz ziyaret gerçekleştiren İngiltere Başbakanı Boris Johnson da uzun süreli bir savaşa hazır olunması gerektiğini vurguladı.

İngiliz The Sunday Times gazetesine yazan Johnson “Ukrayna işgalçiden çok daha hızlı şekilde silah, ekipman, cephane ve eğitimi almalıdır” diyen Johnson zamanın hayai bir faktör olduğununu belirtti ve “Herşey Ukrayna’nın topraklarını savunma kapasitesinin Rusya’nın saldırı kapasitesini yenilemesinden hızlı yapmasına bağlı olacak” diye yazdı.

Almanya’dan G7 ve AB zirvelerinde Ukrayna’ya destek sözü

Ukrayna’ya desteğin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan bir diğer lider de Allmanya Başbakanı Olaf Scholz oldu.

Scholz gelecek hafta Almanya’nın ev sahipliği yapacağı dünyanın en gelişmiş ekonomi ve demokrasilerinin yer aldığı G7 zirvesini Ukrayna’yla ilgili uzun vadeli beklentileri dile getirmek için kullanmak istediğini açıkladı.

Alman dpa haber ajansına konuşan Scholz “Ukrayna’yı gerekli olduğu sürece d2stekleyeceğiz. Rusya liderine (Vladimir Putin) hesaplamalarının işe yaramadığını göstermek istiyoruz” diye konuştu ve Ukrayna’nın G7 zirvesinden beklendiği desteği göreceğinin altını çizdi.

Scholz “Putin yeterince toprak zapt ettiğinde herşeyin yerli yerine oturacağını ve uluslararası toplumun eski haline döneceğini bekliyor” diyen Scholz bu durumun bir “illuzyon” olduğunu söyledi.

Scholz ayrıca Fransız, İtalyan ve Rumen meslektaşlarıyla Kiev’de yaptıkları temaslarda Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’e özellikle cephane ve ağır silah gönderme konusunu görüştüklerini hatırlattı ve dört liderin gelecek hafta Brüksel’de yapılacak olan Avrupa Konseyi Zirvesi’nde Ukrayna’nın AB üyeliği için adaylığını destekleyeceklerini vurguladı.

Avrupa halkı ne düşünüyor?

Öte yandan yeni yapılan bir anket Avrupa halkının Ukrayna’daki savaşın ne şekilde bitmesi gerektiği konusunda liderlerden farklı düşündüğünü ortaya koydu.

Berlin merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (EFCR) yaptığı araştırmada katılımcıların “savaşın toprak kaybına razı olunarak bir an önce bitmesi” ve “uzun sürse de Rusya’nın cezalandırılması” şeklindeki iki görüş arasındaki kutuplaşmayı sergiledi.

Araştırmada Avrupa halkının yüzde 35’inin ekonomik yaptırımların ve nükleer savaş geriliminde endişe duyduğu ve çok önemli bir değişiklik olmadığı takdirde uzun soluklu bir savaşa karşı olduğu anlaşıldı. Bu aynı aynı zamanda Ukrayna’nın toprak kaybını kabullenmesi anlamına geliyor.

Katılımcıların yüzde 22’si ise savaş ne kadar uzun sürerse sürsün Rus saldırganlığına karşı durulması gerektiğini ve adalet yerine geldiğinde barışın sağlanabileceğini ifade etti. Yüzde 20’lik kesim karasız olduğunu, yüzde 23’lük kesim ise farklı görüşleri bulunduğunu belirtti.

Ülkeler açısından bakıldığında ise İtalyan, Alman ve Fransızların çoğu erken bir barışı tercih ederken, Polonyalıların çoğunun adaletten yana görüş bildirdi.

Zelenskiy meydan okudu: Bizim olan her yeri geri alacağız

Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesindeki Luhansk’ı ele geçirmek için saldırılarını yoğunlaştıran Rusya’nın TASS haber ajansı Ukraynalı savaşçıların Metolkine’yi Rus yanlısı ayrılıkçı güçlere teslim ettiğini bildirdi. Uzmanlar Rus destekli güçlerin Sieviredonetsk kentini ancak güçleirni küçük alanlara yoğunlaştırması halinde birkaç hafta içinde tamamen ele geçirebileceğini bildiriyor

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ise pazar günü sosyal medyadan yayımladığı bir videoda meydan okuyarak askerlerin moralinin yüksek olduğunu ve zaferden işüphe duymadıklarnı belirtti ve “Güneyi kimseye vermeyeceğiz ve bizim olan her yeri geri alacağız” mesajını paylaştı.

(Kaynak: Euronews Türk)

Paylaşın

ABD: Türkiye, NATO Üyelik Pazarlığı İle F-35 Programına Dönemez

ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Adam Smith, F-35 savaş uçakları alımına karşı Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili pazarlık yapamayacağını savundu. Demokrat Parti’den Adam Smith, basına yaptığı açıklamada, S-400 savunma sistemi aldığı için Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programına geri dönemeyeceğini söyledi.

Savunma muhabirlerinin düzenlediği bir etkinlikte konuşan Smith, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemi almasının ülkesi için hala ciddi bir endişe kaynadığı olduğunu belirterek, “Bu Rusya’dan silah aldığı için Türkiye’yi cezalandırmak değil. Bu, S-400’ün F-35 ile aynı yerde olmaması ve oradaki kritik bilgilerin Ruslara ulaşma endişesiyle ilgili bir kaygı. Ben sonuçta onlara bazı silahların verileceğini ancak F-35 savaş uçaklarının satılmayacağını düşünüyorum. Avrupa’nın ne yapacağını bilmiyorum. Ancak onların da bu yönde davranacağını düşünüyorum.” dedi.

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı ittifak üyeleriyle yaptığı pazarlığa değinen Smith, “O (Erdoğan) , ‘bana yeterince iyi teklif yapmadınız, biz de İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine kabul etmeyeceğiz.’ diyor. Onun, en iyi pazarlığın bu olduğunu düşünmesi akıl almaz bir şey değil. Bizim, İsveç ve Finlandiya’nın işi de, ortaya çıkan şeyin bu olmaması için müzakere etmek. Bunu denemek. Ancak sonunda müzakere etmek zorunda kalacağımız şey bu.” ifadesini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen hafta Türkiye’ye savaş uçağı satışıyla, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinin farklı konular olduğunu söylemişti.

ABD’nin dış ilişkilerini yürütürken bazı ülkelerin Rusya ve Çin ile ilişkileri ile ilgili sert kararlar alamaması konusunda ülkesinin bazı esnekliğe sahip olması gerektiğini ve Türkiye’nin durumunun da bunu hatırlattığını kaydeden Smith şöyle konuştu:

“Dünyanın dört bir yanında bizimle ilgili güven sorunu var. ABD’nin mükemmel olduğu fikrine kapılmış birçok Kongre üyesi var. Türkiye ve Hindistan gibi dünyadaki bir sürü ülke ise bahislerini riske attıklarını anlamış görünmüyor. Biz de, ‘Ya bizimle ya da Rusya ve Çin’le birlikte olmak zorundasın’ diyoruz. Onlar ise hala bir anlamda bu kartla oynuyor. Ukrayna’da olup biten ne kadar korkunç olsa da Rusya ve Çin’i ve hatta bir dereceye kadar İran’ı uzaklaştırabilecekken, ABD’ye yaklaşabileceklerini düşünmüyorlar.”

Ülkesinin de geçmişten dersler alıp buna göre davranıp, koalisyonu oluşturmak için esneklik içinde hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Smith şunları söyledi:

“Dünya mükemmel bir yer değil. Müttefikleriniz ve dostlarımız her zaman tam olarak istediğiniz yerde olmayacak. Ve biz de tam olarak bizim istediğimiz gibi dost ve müttefik olmadığımızı kabul etmeliyiz. Öyleyse, Rusya ve Çin’in küresel düzen için oluşturduğuna inandığım tehdidi göz önünde bulundurarak, burada nasıl anlaşabilir bir ortaklığa sahip olabiliriz buna bakmamız gerekecek.”

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

NATO’dan Ukrayna Ve Doğu Kanadına Yeni Güç Planı

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından savunma stratejisi ve örgütlenme biçimini yeniden gözden geçiren NATO, 28-30 Haziran’da yapılacak Madrid zirvesi öncesinde önemli kararlar almaya hazırlanıyor.

Avrupa Birliği’nin üç büyük ülkesi Fransa, Almanya ve İtalya’nın liderleri Kiev’de Ukrayna’ya ve Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’ye destek ziyaretinde bulunurken, NATO savunma bakanları da Brüksel’de NATO karargahında toplandı. Toplantıya Gürcistan, Finlandiya, İsveç ve Avrupa Birliği de katıldı.

NATO savunma bakanları, Donbas bölgesinde Rusya karşısında güçlük yaşayan Ukrayna’ya destek vermek ve NATO müttefiklerinin Rusya’ya karşı güvenliğini sağlamak için uzun vadede ittifakın Doğu kanadını daha da güçlendirme kararı aldı.

Toplantıda, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı çekincelerinin giderilmesi için yoğun mesai harcandı; ancak uzlaşma sağlanamadı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin de katılacağı Madrid zirvesinde, NATO’nun işleyişini ve hedeflerini yeniden belirleyen bir yol haritası niteliğindeki “Stratejik Konsept” de görüşülerek kabul edilecek.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’ın haberine göre, toplantının ardından basın toplantısı düzenleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Madrid’de yapılacak NATO Zirvesi’nin hazırlıklarını tamamladıklarını belirtti.

Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi sonrası yaşanan savaşın NATO’nun tepkisini daha uzun vadeli olarak belirlemesi gereğini ortaya koyduğunu dile getirdi.

NATO Genel Sekreteri, “Daha tehlikeli ve daha rekabetçi bir dünyada NATO’yu daha güçlü ve daha etkin hale getirmek için kararlar alacağız. Madrid Zirvesi’nin dönüştürücü bir zirve olacağına inanıyorum. En az beş kilit alanda, daha güçlü caydırıcılık ve savunma yaratabilmek için önemli kararlar alacağız” dedi.

“Stratejik Konsept” ile NATO’nun savaşın ardından ortaya çıkan zorluklar ve ilk kez Çin konusundaki tutumlarının belirleneceğini de kaydeden Stoltenberg, bu bağlamda zirveye, Asya-Pasifik ülkeleri liderlerinin de davet edildiğini belirtti.

Stoltenberg, zirvede NATO ittifakı içinde “daha iyi bir yük paylaşımı ve kaynak sağlanması” konusunu da ele alacaklarını kaydetti. Son olarak üyelik başvurusu yapan Finlandiya ve İsveç’in tarihi üyelik başvurularını ele aldıklarını kaydeden Genel Sekreter, “Dün ve bugün Brüksel’de yapılan toplantımızda, bu alanların çoğunda ilerleme kaydettik” dedi.

“Yakın müttefikimiz Ankara”

Gazetecilerin, “İlerleme kaydettik diyorsunuz ama Türk Dışişleri, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik hedeflerine ilişkin gönderdiği belgelerin Türk hükümetinin beklentilerini karşılamadığını söyledi” hatırlatması üzerine, Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar ile de görüşen Stoltenberg, şu yanıtı verdi:

“Birçok müttefik, Finlandiya ve İsveç’in bu tarihi kararına desteklerini ifade ettiler. Ama aynı zamanda, önemli bir müttefik olan Türkiye, terörle ilgili belirli konularda endişelerini dile getirdiğinde, ben ve müttefikler elbette bunu ciddiye alıyoruz. Biz de bu endişeleri gideriyoruz, Türkiye’nin evet demesi için, kaygılarını nasıl giderebileceğimizi araştırıyoruz. Türkiye’nin de NATO’nun ‘açık kapı’ politikasından yana olduğunun ve tüm müttefiklerin yıllardır gerçekleşen NATO genişlemesinin değerini gördüğünün altını çiziyorum. Ancak bazı özel konular var ve yakın müttefikimiz Ankara ile Finlandiya ve İsveç ile istişarelerde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile düzenli temas halindeyim. Yani bu aktif olarak üzerinde çalıştığımız bir konu ve amacım en kısa zamanda çözmek.”

Bir başka gazetecinin “Bir ay önce bunun birkaç hafta içinde gerçekleşeceğini söylüyordunuz. Burada NATO için bir itibar sorunu var mı?” sorusuna da Stoltenberg, “NATO, birçok konuda farklı görüşlere sahip, hükümette farklı taraflara sahip 30 farklı müttefikten oluşan bir ittifaktır. Farklılıklar olduğunda her zaman yaptığımız gibi, istişare etmek, tartışmak, farklı görüşleri uzlaştırmanın yollarını aramak zorundayız. Bu biraz zaman alır, ancak bu aynı zamanda NATO’nun gücüdür. Dolayısıyla NATO’nun itibarı konusuna gelince, asıl itibar fikir birliği gerektirdiğinde de kararlar alabilmemizdir” yanıtını verdi.

ABD Savunma Bakanı Llyod Austin da Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine başvurma yönündeki “tarihi kararı” överek, tartışmaların olumlu bir şekilde ilerlemeye devam edeceğine dair umutlu olduklarını dile getirdi.

Yeni bir askeri güç modeli

Savunma bakanları toplantısında, Rusya ile savaşta kısa ve uzun vadeli önemli kararlar da alındı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, kısa vadede Donbas’ta zorlanan Ukranya ordusunun “hızlı bir şekilde ağır silahlar, uçaksavar sistemleri ve uzun menzilli sistemlerle donatılması gerektiğini” söyledi; müttefiklerin bunu sağlamaya hazır olduğunu belirtti.

Stoltenberg, “NATO müttefikleri ve ortakları Ukrayna’ya eşi görülmemiş bir destek sağlıyor. Müttefikler artık çok ihtiyaç duyulan ağır silahlar ve uzun menzilli sistemler de dahil olmak üzere ek yardım duyurdular. Ukrayna’yı daha uzun vadede destekleme planlarını da görüştük. Ukrayna için kapsamlı bir NATO yardım paketi hazırlıyoruz” dedi.

NATO’nun Doğu kanadındaki muharebe gruplarını daha fazla güçlendirme, hava, deniz ve siber savunmanın yanı sıra önceden konumlandırılmış ekipman ve silah stoklarını artırma kararı aldıklarını belirten Stoltenberg, “hazır durumda daha fazla kuvvet içeren ve belirli müttefiklerin savunmasına önceden atanmış, belirli kuvvetler içeren yeni bir askeri güç modeli” oluşturmayı da planladıklarını açıkladı.

NATO Genel Sekreteri, bu yeni askeri güç modelini, “Burada üç unsur var, daha fazla ileri varlık, daha fazla ileri önceden konumlandırılmış teçhizat ve belirli bir bölgenin sorumluluğu ile önceden atanmış kuvvetler. Bu birliklerin tamamı ileri konuşlandırılmayacak, ancak bir kısmı ileri konuşlanacak ve bir kısmı kendi ülkesinde olacak. Gerekirse hızlı hareket etmeye hazır güçler olacak. Bu, tüm İttifak genelinde caydırıcılık ve savunma duruşumuzun önemli ölçüde güçlendirilmesi anlamına gelecek” diye detaylandırdı.

Stoltenberg, zırhlı araçların, erzakın ve mühimmatın taşınmasının çok zaman aldığını “önceden konumlandırılmış teçhizat” konusunun çok önemli olduğunu söyledi.

NATO’nun caydırıcılık ve güvenlik gücünü arttırmak için hala yapması gereken çok şey olduğunu belirten Stoltenberg, bu kararlara kaynak sağlamanın da önemine işaret etti; “Beşinci nesil uçaklar ve gelişen teknolojiler dahil olmak üzere, daha üst düzey yeteneklere yatırım yapmak gerekiyor. Son yedi yılda askeri yatırımlar hep artan bir ivme gösterdi. Şimdi bu ivmeyi korumalıyız” dedi.

Gıda güvensizliği

Türkiye’nin de BM şemsiyesi altında çözüm için çalıştığı Ukrayna tahılının ülkeden çıkarılamaması nedeniyle yaşanan gıda güvensizliği sorununun “ciddi bir endişe” olduğunu belirten Genel Sekreter, konuya ilişkin bir soruya, “Bunun küresel güvenlik sonuçlarını çok yakından takip etmemiz gerekiyor. Müttefiklerin tahılı Ukrayna’dan farklı yollarla çıkarmanın yollarını bulmaya yönelik çabalarını da memnuniyetle karşılıyorum. Ayrıca dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüm ve Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna’dan tahıl çıkarmak için bir çözüm bulmaya ve bunun sonucunda gıda fiyatlarında yaşanan ciddi artışa karşı bir şeyler yapma çabalarını gerçekten takdir ediyorum” dedi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin da müttefikleri Ukrayna’ya destek vermeleri konusunda yeniden motive etmek için NATO bakanları toplantısı öncesinde, NATO üyesi ülke ve 20 kadar davetli ülkenin katılımıyla Ukrayna Destek Temas Grubu’nu topladı. Austin toplantı sonrası ABD’nin Kiev’e 1 milyar dolarlık yeni bir yardım paketi hazırlığı içinde olduğunu söyledi.

Toplantıda Amerikalı yetkililer müttefiklerini Ukrayna’yı desteklemek için “daha fazlasını ve daha hızlı yapmaya” çağırdılar. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, ABD’nin yapmayı planladığı ve çatışmanın başlangıcından bu yana en büyük yardım dilimini temsil eden bir sonraki teslimatları detaylandırarak, yardımın, “uzun menzilli Harpoon gemisavar füzeleri ve fırlatıcıları, 155 mm obüsler, kurtarma tankları, tanksavar silahları, çoklu roketatarlardan oluştuğunu” kaydetti.

Lloyd Austin, Amerika’nın Avrupa genelindeki güçlerini konumlandırmasındaki herhangi bir değişik konusunda ayrıntı vermeyi reddetti; ancak ABD ve müttefiklerinin gerekirse birlikleri hızla konuşlandırmak için adımlar atacağını söyledi. Bu değişiklik Stoltenberg’in de açıkladığı gibi, bölgeye daha fazla ekipman yerleştirmeyi ve birlikleri daha yüksek düzeyde alarma geçirmeyi içeriyor.

Paylaşın

NATO’dan Türkiye Ve Yunanistan’a Çağrı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ve Yunanistan’ı Ege Denizi’ndeki ayrılıklarını güven ve dayanışma ruhu içerisinde çözmeye çağırdıklarını söyledi.

Stoltenberg Yunan haber ajansı ANA’ya verdiği röportajda, NATO müttefikleri arasında zaman zaman güçlü anlaşmazlıkların yaşanmasına şaşırmamaları gerektiğini ifade ederek, Yunanistan ve Türkiye’nin en aciliyet gerektiren güvenlik sorunlarıyla başa çıkmada diğer 28 müttefikle birlikte yıllardır NATO’da birlikte çalıştığını söyledi.

Akdeniz’in NATO açısından çok önemli bir bölge olduğuna işaret eden Stoltenberg, geçmişte bu bölgede Yunan ve Türk güçlerinin dahil olduğu kazaların yaşandığını ve gelecekte bu tür kaza risklerini düşürmek için ellerinden ne geliyorsa yapmaları gerektiğini, bunun herkesin çıkarına olduğunu vurguladı.

Stoltenberg, “Yunanistan ve Türkiye’yi Ege Denizi’ndeki ayrılıklarını güven ve dayanışma ruhu içinde çözmeye çağırıyoruz. Bu da itidal ve ılımlılık, gerilimi tırmandırıcı her türlü eylem ve söylemden kaçınmak anlamına geliyor. Putin’in Ukrayna’ya açtığı savaşın Avrupa’da barışı bozduğu bir zamanda müttefiklerin bir arada durması daha da önemli hale geldi” diye konuştu.

“Tüm müttefikler Türkiye’nin meşru kaygılarını ciddiye almalı”

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin muhalefetiyle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Stoltenberg, bu iki ülkenin NATO’ya üyelik başvurusunu tarihi olarak niteleyerek, “Türkiye’nin terör örgütü PKK’ya ilişkin ciddi kaygıları da dahil olmak üzere şimdi tüm müttefiklerin güvenlik kaygılarını ele almamız ve ileriye dönük bir yol bulmamız gerekiyor” ifadesini kullandı.

Stoltenberg, Türkiye’nin PKK terörünün acılarını üzücü şekilde yaşadığını ve müttefikler arasında terörden en fazla acı çeken ülke olduğunu belirterek, “Dolayısıyla Türkiye’nin meşru kaygıları bulunuyor ve tüm müttefikler bunu ciddiye almalı” dedi.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye’nin endişelerini ele almak ve Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya katılımı konusunda ilerleme sağlamak için Türkiye, Finlandiya ve İsveç temsilcileriyle yakın temas halinde olduklarını ekledi.

Stoltenberg Çavuşoğlu’yla görüştü

Bu arada Stoltenberg’in bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla telefon görüşmesi yaptığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, görüşmede NATO’nun genişlemesi konuları ele alındı.

Paylaşın

The Guardian: Rusya, NATO’nun Kalkanını Kırdı

NATO ile Rusya arasındaki gerilim her geçen gün biraz daha artarken The Guardian yazarlarından Simon Tisdall, dikkat çeken bir analiz kaleme aldı. Tisdall, Ukrayna’daki durumun, NATO’nun zayıflığını ve ‘kalkanındaki’ çatlağı gözler önüne serdiğini belirtti.

NATO’nun, ilk bakışta göründüğünden daha az uyumlu, güçlü ve organize bir örgüt olduğu ortaya çıktığını yazan Tisdall, “İttifakın önemli Avrupalı üyeleri, daha önce ihmal ettikleri birliğin arkasına gizleniyor. Moskova’yı kızdırabilecek, Kiev karşısındaki maliyetli taahhütlerden kaçınmaya çalışıyorlar” ifadesini kullandı.

Bu kadar büyük bir organizasyonda, tam siyasi görüş birliğini beklemenin gerçekçi olmadığının altını çizen Tisdall, “Her bir NATO üyesinin, askeri güç açısından saçmalık derecesinde eşitsiz olmalarına rağmen eşit söz hakkına sahip olması, hızlı ve cesur karar almayı engelliyor” diye yazdı.

İttifak içinde, ABD’ye olan aşırı bağımlılığa da işaret edilen yazıda, ABD’nin onayı olmadan hiçbir şey yapılmadığına ve “geride kalanların” ABD’nin gücü arkasına gizlenerek “bu yolun gidiş ücretini ödemeyi reddettiğine” dikkat çekiliyor.

NATO’nun örgütsel ve askeri olarak her yerde olduğunu belirten Tisdall, “İtalya, Hollanda ve ABD’de olmak üzere üç ortak komuta merkezi var. Ancak birliğin baş generali Belçika’da bulunuyor. Farklı ülkelerin silah sistemleri arasında operasyonel uyum yok” ifadesini kullandı.

Ukrayna’daki savaşın devam etmesi halinde, NATO’nun uzun süredir dikkatlerden kaçan zayıflıkları ve açıklarının daha da belirgin ve tehlikeli hale geleceğini kaydeden Tisdall, “Ama ya kalkan kırıksa veya temelde kusurluysa?” diye sordu.

Paylaşın

NATO: İsveç, Türkiye’nin Talepleri Doğrultusunda Adımlar Attı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’a üyelik başvurusunda bulunan İsveç’in, Türkiye’nin taleplerini yerine getirmek için “önemli adımlar attığını” dile getirdi.

Resmi ziyaret amacı ile gittiği İsveç’in başkenti Stockholm’da, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile bir araya gelen Stoltenberg, görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Finlandiya ile birlikte İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı çıkan Türkiye’nin talepleri ile ilgili iki noktada Stockholm’ün çalışmalarda bulunduğunu dile getiren Stoltenberg, bu bağlamda İsveç’in terörle mücadele yasasında değişiklikler yapmaya başladığını ve ayrıca silah ihracatı ile ilgili olarak, gelecekte bir NATO üyesi olduğunda müttefiklerine karşı edineceği yeni sorumluluklar doğrultusunda yeni bir yasal çerçeve hazırlandığını ifade etti.

Andersson: Türkiye’nin kaygılarını çok ciddiye alıyoruz

Stoltenberg, “Bunlar, Türkiye tarafından dile getirilen kuşkuların giderilmesi adına önemli iki adım” derken, İsveç Başbakanı Andersson, ülkesindeki terörle mücadele yasalarının geçen yıllar içinde değiştirildiğini ve değiştirilmeye de devam edileceğini ifade etti. Andersson açıklamasında, “Türklerin kaygılarını ve özellikle terörizmle mücadele ile ilgili güvenlik kaygılarını çok ciddiye alıyoruz” söyleminde bulundu.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “tarihi karar” olarak nitelendirdiği İsveç’in başvurusunun ardından, şu an itibarıyla çok sayıda NATO üyesinin bu ülkeye güvenlik garantisi verdiğini ve İsveç’e yönelik olası bir saldırıda NATO müttefiklerinin buna kayıtsız kalacağını düşünemediğini belirtti.

NATO, Rusya’nın Ukrayna’yı 24 Şubat’ta işgale başlamasının ve İsveç’le Finlandiya’nın başvurularının ardından bu iki ülkeyi mümkün olan en kısa sürede üye olarak görmek istiyor. NATO zirvesi 28-29-30 Haziran’da İspanya’nın başkenti Madrid’de yapılacak.

Şu ana kadar NATO’da, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine karşı çıkan tek ülke Türkiye.Türkiye, İsveç ve Finlandiya’yı “terörle mücadeleye destek vermemekle” suçluyor ve iki ülkenin de PKK üyelerine ev sahipliği yaptığını savunuyor.

Ankara özellikle İsveç’in, “PKK’nın Suriye’deki kolu” olarak gördüğü YPG’ye askeri ekipman ve mali destek vermesinden rahatsız. Türkiye ayrıca “PKK üyesi ya da Gülen yapılamasına mensup oldukları” gerekçesiyle İsveç’ten 21, Finlandiya’dan da 12 kişinin iadesini istiyor.

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Türkiye’nin Endişeleri Meşru

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bugün Finlandiya’ya yaptığı ziyarette, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik başvurularına karşı çıkarken dile getirdiği güvenlik endişelerinin meşru olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Stoltenberg, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto ile Finlandiya’nın Naantali kentindeki yazlık Cumhurbaşkanlığı konutunda düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bunlar meşru endişeler. Bu terörizmle ilgili, silah ihracatıyla ilgili” dedi.

Sorunun mümkün olan en kısa sürede çözülmesini istediğini ifade eden NATO Genel Sekreteri, “Bu nedenle bu sorunları çözmek için NATO müttefikimiz Türkiye ve ayrıca Finlandiya ve İsveç ile birlikte sıkı bir şekilde çalışıyoruz. Başka hiçbir NATO müttefikinin Türkiye’den daha fazla terör saldırısına uğramadığını anlamalı ve hatırlamalıyız” diye konuştu.

İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında geçen ay Batı’nın savunma ittifakına katılmak için başvurmuştu. Ancak bu iki ülke, kendilerini Kürt militanları ve terörist olarak kabul ettiği diğer grupları desteklemek ve barındırmakla suçlayan Türkiye’nin muhalefetiyle karşılaştı.

İsveç’ten “Türkiye’ye silah ihracatı” açıklaması

Öte yandan İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ülkesinin NATO üyeliği ve Türkiye’nin itirazları ile ilgili İsveç’in STV kanalına konuştu.

Dışişleri Bakanı Linde, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine izin vermesi halinde Türkiye’ye silah satışına onay verilebileceği mesajı verdi.

Linde “Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun kalkıp kalkmayacağına” ilişkin bir soru üzerine, bunun için ilk önce Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesi gerektiğini ima etti:

Biz dünyanın en katı silah ihracatı kurallarına sahip ülkesiyiz. Yasada bir çok uyulması gereken kriterin dışında İsveç’in dış, savunma ve güvenlik politikasının da göz önüne alınması ile ilgili konular var. NATO üyesi olursak bunlar da değişecek.
Ann Linde ayrıca İsveç’in “Türkiye de içinde olmak üzere NATO’nun tam güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacağını” ifade etti.

İsveç hükümetinin Kürdistan İşçi Partisi’ni (PKK) “terör örgütü” olarak tanımladığını kaydeden Linde, ülkesinin “son 30 yıldır terörle mücadelede en katı kurallara sahip ülkelerden biri olduğunu” söyledi.

Finlandiya: Görüşmeler sürecek

Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö de Türkiye ile müzakerelerde herhangi bir gelişme olup olmadığına ilişkin soruya yanıt verdi.

“İlerleme, diyalog kanallarımızın açık olması, görüşmelere devam etmemiz olarak düşünülebilir” diyen Niinistö, “ülkesinin, Türkiye’nin endişeleriyle ilgili diğer NATO ülkelerinden farklı bir tutumu olmadığını, neden özellikle bu konuda hedef gösterildiklerini anlamakta zorlandığını” söyledi.

Türkiye’nin ‘İsveç ve Finlandiya’ itirazları

Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte NATO’ya üyelik başvurusu yapıp yapmayacakları merak konusu olan Finlandiya ve İsveç, “süreci el ele yürütmeye” karar vererek 18 Mayıs’ta NATO üyeliğine başvurdu.

30 üyeli Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) genişlemesiyle ilgili kararların üyelerin oybirliğiyle alınması gerekiyor.

Fakat Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuyla ilgili ilk defa 13 Mayıs’ta bir açıklama yaparak İsveç ve Finlandiya’nın muhtemel NATO üyelik başvurusu konusunda “olumlu bir düşünce içinde” olmadıklarını açıklamış, iki ülke için “terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye’nin itirazları karşısında İsveç ve Finlandiya heyetleri Türkiye heyeti ile 25 Mayıs’ta Ankara’da istişarelerde bulundu.

Heyetin başkanlığını yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, İsveç ve Finlandiya heyetleriyle yaptığı görüşmenin ardından medyaya yaptığı açıklamada “Türkiye’nin güvenlik kaygılarının, somut adımlarla belli bir takvim çerçevesinde karşılanmadığı takdirde, sürecin ilerleyemeyeceğine dair mesajımızı çok net bir şekilde ifade ettik” dedi.

İsveç’in Expressen gazetesi, Türkiye’nin İsveç’ten NATO üyeliğine “Evet” demek için beş temel talepte bulunduğunu hatırlatıyor: “Teröre siyasi desteğe son verilmesi; terörü finanse eden kaynakların ortadan kaldırılması; PKK ve PYD’ye silah desteğinin durdurulması; Türkiye’ye yönelik ambargo ve yaptırımların kaldırılması; teröre karşı küresel işbirliği.”

Paylaşın

Türkiye NATO Pazarlığında Nasıl Bir Strateji İzliyor, Hedefler Neler?

İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) katılımına ilişkin başta Ankara ve Brüksel olmak üzere NATO başkentlerinde yoğun diplomatik pazarlıklar sürüyor.

Türkiye, bu süreçte iki ayaklı bir strateji yürütüyor: İki İskandinav ülkesinin PKK ve YPG’ye desteklerini kesmesi durumunda ittifaka girme koşulunu devam ettiren Türkiye, terörle mücadeleye dönük hassasiyetinin Madrid’de düzenlenecek zirvede kabul edilecek olan Stratejik Konsept 2023 belgesine daha güçlü ve net bir şekilde yer almasına da çalışıyor.

Ankara, daha çok Doğu sınırlarından gelen Rus tehdidine yoğunlaşan konsept belgesine ittifakın güney sınırlarını koruyan Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı “terör tehdidini” de açık bir şekilde sokmayı hedefliyor.

İspanya’nın başkenti Madrid’de 29-30 Haziran günlerinde gerçekleşecek olan NATO Liderler Zirvesi’nin iki hedefi bulunuyor:

İttifakın Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonucu değişen küresel güvenlik ortamı ve Rusya’nın olası tehditlerine karşı hazırlanmakta olan Stratejik Konsept 2030 belgesini kabul etmek ve yine buna bağlı olarak İskandinav ülkeleri İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularını oybirliğiyle onaylamak ve böylece süreci resmen başlatmak.

Türkiye’nin her iki süreçle de ilgili önemli itirazları ve talepleri bulunuyor ve bunlara ulaşmak için kapsamlı bir dış politika ve iletişim politikası izliyor.

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılımına ilişkin olumsuz yaklaşımı, 13 Mayıs’ta Cuma namazı çıkışında soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dünyaya ilan edildi.

Her iki ülkenin terör örgütlerine desteklerini gündeme getiren Erdoğan’ın bu açıklamasından bir gün sonra Berlin’de gerçekleştirilen NATO dışişleri bakanları toplantısıyla birlikte Ankara-Stockholm-Helsinki hattında görüşmeler başladı.

Her iki ülkenin cumhurbaşkanlarının Erdoğan’la temas kurduğu bu sürecin en önemli toplantısı, 25 Mayıs’ta Ankara’da gerçekleşti.

Bu toplantıda, daha önce kamuoyu ve basın aracılığıyla İsveç ve Finlandiya’ya yöneltilen eleştiriler ve talepler yazılı olarak taraflara iletildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politika başdanışmanı İbrahim Kalın’ın, 4 Haziran’da Anadolu Ajansı’na “Henüz karşı taraftan bu yönde bize gelmiş somut, bizim endişelerimizi tatmin edici bir geri dönüş olmadı,” açıklaması, Ankara’nın da tutumunu değiştirmediğini gösterdi.

NATO’nun güney sınırı vurgusu

Türkiye’nin NATO’da müzakere ettiği ikinci önemli konu ise ittifakın önümüzdeki 10 yılda karşılaşacağı tehdit ve sınamalara karşı alacağı askeri ve siyasi önlemlerin belirlendiği Stratejik Konsept 2030 belgesi.

NATO’nun her 10 yılda bir güncellediği Stratejik Konsept belgesinin Madrid Zirvesi’nde tüm liderlerden onay alması ve böylece yürürlüğe sokulması öngörülüyor.

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan süreç, Stratejik Konsept belgesi üzerindeki çalışmaların yeniden değerlendirilmesine ve özellikle artan Rus saldırganlığı tehdidine nasıl yanıt verileceğine odaklanılmasına yol açtı.

Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinin olası bir Rus tehdidine karşı korunması amacını öncelemesi beklenen belgenin, bu nedenle ağırlıklı olarak Doğu sınırlarına vurgu yapması öngörülüyor.

Belgenin, NATO’nun Güney sınırlarıyla ilgili de yeni tehdit değerlendirmelerini içermesi bekleniyor ancak Türkiye’nin özellikle Suriye ve Irak sınırlarından kendisine dönük artan terör tehdidine vurgu yapılmasına çalıştığı kaydediliyor.

Türkiye’nin kastettiği ise hiçbir müttefik tarafından terör örgütü olarak görülmeyen, hatta ABD’nin başını çektiği IŞİD karşıtı koalisyonun yerel ortağı olan YPG’nin bir şekilde vurgulanması.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da 27 Mayıs’ta yaptığı bir açıklamada, Stratejik Konsept belgesinin terörün her türüyle mücadele kararlılığını vurgulaması gerektiğini kaydetmiş ancak ayrıntı vermemişti.

Türkiye 2019’da da talep etmişti

Türkiye, 2019 sonunda Londra’da düzenlenen NATO Zirvesi öncesinde de benzer bir konuyu gündeme getirmiş ve YPG’den kaynaklanan terör tehdidinin Türkiye’yi ilgilendiren savunma planlarında yer verilmemesi nedeniyle Polonya ve Baltık ülkeleri için hazırlanan savunma planını veto edeceğini açıklamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde bu konuyla ilgili olarak, “Türkiye’nin başta YPG olmak üzere terörle mücadele konusunda müttefiklerden istediği destek ve dayanışma gelene kadar” bu tür planlara onay vermeyeceğini söylemişti.

Ancak Londra’da yapılan temaslar sonunda Türkiye, planı veto etmemişti.

Ortak deklarasyon, terörle mücadeleye atıfta bulunmuş ancak Türkiye’nin istediği gibi Suriye’den kaynaklanan tehdit ifadesine yer vermemişti.

Ankara pazarlık gücü artırmaya çalışıyor

Türkiye bir yandan NATO’da müzakerelerini sürdürürken, pazarlık gücünü artıracak bir politikaya da hız verdi. Sadece İsveç ve Finlandiya’nın değil tüm önde gelen NATO ülkelerinin Türkiye’yi hedef alan teröre karşı duyarsız olduğunu, hatta destekler bir tavır izlediğini vurgulayan Türkiye, aynı hafta içinde Fransa, Almanya ve Yunanistan’ın Ankara büyükelçilerini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı ve topraklarında gerçekleşen terör örgütü faaliyetlerinden dolayı nota verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) grubunda 1 Haziran’da yaptığı konuşmanın büyük çoğunluğu Avrupa’nın teröre verdiği desteğe ayırdı ve uzun bir videoyu da milletvekillerini izlettirdi. Başta Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu olmak üzere Ankara’nın bu söylemi Madrid Zirvesi’ne kadar sürdürmesi bekleniyor.

Bu söylem yoğunluğuna ek olarak Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde YPG kontrolünde olduğu belirtilen Tel Rıfat ve Münbiç’e askeri operasyon kararlılığını vurgulaması da ilk aşamada Madrid Zirvesi’ni hedefliyor.

Diplomatik kaynaklar, askeri olarak bir hareketlilik gözlenmediğini ve Türkiye’nin ay sonunda yapılacak zirve öncesinde harekete geçmesinin beklenmediğini kaydediyorlar. Böyle bir adımın atılmasının Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde ciddi bir kırılmaya yol açacağı da diplomatik kaynakların yaptığı değerlendirmeler arasında.

Türkiye, bölgeye son askeri operasyonun 2019 sonbaharında gerçekleştirmiş ve hem Rusya hem de ABD ile mutabakat muhtıraları imzalamıştı.

YPG’nin bu protokollerde yer aldığı şekilde Türkiye sınırından 30 kilometre derinliğe çekilmediğini, tam tersine sınıra yakın bölgelerden Türkiye’ye karşı saldırı ve tehditlerine devam ettiklerini vurgulayan Türkiye, Washington ve Moskova’nın yükümlülüklerini yerine getirmesi çağrısını yapıyor.

Her iki başkentte de olası bir Türk operasyonuna karşı çıktıklarını açıkladılar. Konu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 8 Haziran’da Ankara’ya yapacağı ziyaret sırasında gündemde olacak.

Ankara hem Avrupa’nın teröre verdiği destek hem de operasyon konusunu Türk kamuoyunun da sürekli gündeminde tutarak NATO’daki pazarlık sürecinde elini güçlendirmeyi hedefliyor.

NATO ile pazarlıklar yoğunlaşıyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sürdüğü ve küresel güvenlik ortamının derinden etkilendiği bir dönemde Moskova’ya karşı en güçlü ve etkin şekilde durmak isteyen NATO açısından Madrid Zirvesi’nin sorunsuz geçmesi çok büyük önem taşıyor.

Erdoğan’ı başdanışmanı İbrahim Kalın’ın da zirveyle ilgili değerlendirmeleri zirvenin öneminin Ankara tarafından da algılandığını gösteriyor:

“Zirve son derece önemli. Tabii ki bu yeni konjonktür içerisinde Ukrayna savaşı ve diğer gelişmeler çerçevesinde NATO Zirvesi’nin başarılı geçmesi, İttifak’ın kendi iş birliğini ve dayanışmasını güçlendirmesi son derece önemli.

“Tam da bundan dolayı Türkiye’nin dile getirdiği terörle ilgili kaygılarının dikkate alınması, önemsenmesi İttifak’ın gücünü tahkim etmesi açısından da son derece önemli.”

Ancak Kalın, İsveç ve Finlandiya’nın durumuyla ilgili olarak Türkiye’nin kendisini “NATO Zirvesi gibi bir zaman sınırlaması” içinde görmediğini de vurguluyor. Başta NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg olmak üzere ABD ve diğer önde gelen üyeler ise her iki ülkenin üyeliğiyle ilgili onayın Madrid’de verilmesini istiyorlar.

Stoltenberg’in NATO savunma bakanları toplantısının yapılacağı 15-16 Haziran tarihine kadar ilerleme görmek istediği, sorunun mutlaka Madrid öncesi çözülmesine çalıştığı kaydediliyor. İsveç ve Finlandiya, hem savunma bakanları hem de Madrid Zirvesi’nin özel davetlileri olarak katılacaklar.

Ankara’da yapılan değerlendirmelerde, zorlu müzakerelerin büyük olasılıkla Madrid Zirvesi’ne kadar süreceği öngörüsü öne çıkıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’den ‘Türkiye’ açıklaması

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile başkent Kopenhag’da bir araya geldi; ikili, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği başvuruları ve Türkiye’nin itirazlarına da değinen Stoltenberg, “NATO’da anlaşmazlık olması yeni değil, sorunlar çözülür. Türk yetkililerle diyalog halindeyiz” dedi.

Türkiye için “önemli bir müttefik” ifadesini kullanan Stoltenberg, NATO’nun böyle bir müttefikinin “güvenlik endişelerini dile getirdiğinde bu konuda harekete geçmesi ve endişelerini gidermesi gerektiğini” söyledi:

“Tüm müttefiklerin güvenlik endişeleri dikkate alınmalıdır. İsveç ve Finlandiya’nın NATO katılmaları konusunda ortak bir karara kısa sürede varacağımıza inanıyorum.

“Türkiye’nin ifade ettiği endişeleri ele alıyoruz. Türkiye gibi önemli bir müttefik güvenlik endişelerini gündeme getirdiğinde bunu halletmenin tek yolu ortak bir zemin bulmak için oturup konuşmak.”

Stoltenberg, NATO’nun 30 müttefiki arasında bazen farklılıklar olabildiğini ancak bunların konuşularak aşılabileceğini belirtti.

Stoltenberg, iki ülkenin NATO’ya katılmaları durumunda Avrupa Birliği (AB) nüfusunun yüzde 96’sının NATO içinde olacağını belirterek, NATO ve AB’nin Batı Balkanlar, Ukrayna, siber güvenlik gibi konularda her zamankinden daha yakın iş birliği içinde olduğunu kaydetti:

“AB’nin savunma çabalarını memnuniyetle karşılıyorum. Doğru yönde yapılırsa bunlar hem NATO’yu hem de AB’yi güçlendirecektir.”

Tüm üyelerin onayı gerekiyor

Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte NATO’ya üyelik başvurusu yapıp yapmayacakları merak konusu olan Finlandiya ve İsveç, “süreci el ele yürütmeye” karar vererek 18 Mayıs’ta NATO üyeliğine başvurdu.

30 üyeli Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) genişlemesiyle ilgili kararların üyelerin oybirliğiyle alınması gerekiyor.

Fakat Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuyla ilgili ilk defa 13 Mayıs’ta bir açıklama yaparak İsveç ve Finlandiya’nın muhtemel NATO üyelik başvurusu konusunda “olumlu bir düşünce içinde” olmadıklarını açıklamış, iki ülke için “terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın