Altı Genel Başkanın Gündemi: Ekonomik Söylemde Birliktelik

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasını tamamlayan ve ortak metne imza atan 6 muhalefet partisinin lideri, bir aylık aranın yeniden bir araya geliyor. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde Pazar akşamı düzenlenecek çalışma yemeğinde konuşulacak konular merak konusu olurken, gözler bir yandan da buluşma sonrasında yapılacak açıklamaya çevrildi.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Toplantıda AKP ve MHP’nin Seçim Yasası teklifinin gündeme geleceğine dair yorumlar yapılsa da, muhalefet partilerinin yetkilileri bu konunun kapsamlı bir şekilde gündeme gelmeyeceğini belirtiyor. Yetkililerin bu konudaki gerekçesi ise, teklifin henüz TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilip yasalaşmamış olması.

“İttifak, en fazla iki partiden oluşabilir diyebilirler”

DEVA Partisi Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, yasanın görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu’nda değişiklikler olabileceğini bu nedenle de toplantıda bu konunun kapsamlı bir şekilde gündeme gelmesinin beklenmediğini söyledi. Seçim Yasası teklifinin 6’lı masayı etkileyecek bir yanı olmadığını ifade eden Şahin, “Resmi Gazete’de yayınlanmadan onun değerlendirmesi liderler tarafından yapılmaz” dedi. Teklifin bir buçuk senedir görüşmelerinin sürdüğünü hatırlatan Şahin, “Örneğin komisyonda değişikliklere uğradı. Bir buçuk senedir bunu öngörmemişler miydi? Mayınlı bir iki konu var. Onlarda da değişiklik olabilir. Mesela, ‘İttifak en fazla iki partiden oluşabilir’ diyebilirler” ifadesini kullandı.

Söylem birlikteliği için iş birliği

Toplantının gündem maddeleri arasında ittifakın ilke ve esasları ile seçim süreci ve sandık güvenliği bulunuyor. Bununla birlikte vatandaşı doğrudan ilgilendiren konularda da yürütülecek iş birlikleri de toplantının gündem maddeleri arasında bulunuyor. Partilerin ekonomik programları ve vaatlerini vatandaşa anlatırken, temel konularda söylem birlikteliği yakalanması adına kurulacak iş birliği için bir yol haritası oluşturması da bekleniyor.

“Öncelikli gündemimiz, yangın yerine dönen ekonomi”

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, toplantıda gündem maddelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Şahin, “En başta ekonomide yaşananlar, kur korumalı mevduat uygulamasının ülkeye kaybettirdikleri, Ramazan sofralarındaki pahalılık, Rusya-Ukrayna krizi, NATO görüşmeleri mutlaka değerlendirilir” dedi. Olası bir ittifak halinde ilkeler ve değerlerin ne olacağı konusunu gündemlerine aldıklarını belirten Şahin, her partinin öncelikleri olacağını ama ağırlıklı olarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le ilgili geçiş sürecinin yol haritasını konuşacaklarını söyledi.

Şahin, “Bizim için öncelik, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinde yol haritası, bununla ilgili hangi adımlar atılacak, yürütmede Cumhurbaşkanının yetkileri nasıl kullanılacak gibi konular ve bununla birlikte, yangın yerine dönen ekonomi” ifadesini kullandı. Toplantı sonrasında bir ortak metin de paylaşılacağını kaydeden Şahin, ortak metinde bundan sonraki süreç içerisinde seçim ve seçim güvenliğine yapılabilecek iş birliği esaslarının yer almasının beklendiğini kaydetti.

Enginyurt: Vaatlerimizi masaya yatıracağız

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt’un verdiği bilgiye göre de liderler, Pazar günü vatandaşa yönelik seçim vaatlerini masaya yatıracak. Enginyurt, “Bu toplantılar artık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem toplantısı olmaktan çıkacak. Topluma ne anlatacağımızın konuşulacağı toplantılar olacak” ifadesini kullandı. İşsizlik ve yoksulluğun giderek arttığını belirten Enginyurt, “Biz kendi adımıza millete olan vaatlerimizi masaya yatıracağız ve bunları nasıl anlatacağımızı planlayacağız” dedi.

Pazar günü bu iş birliğinin yol haritasının çizilmesini beklediklerini ifade eden Enginyurt, Millet İttifakı ile ilgili de dikkat çekici ifadeler kullandı. CHP’nin ittifakın ana merkezi olduğunu belirten Enginyurt, “6 partinin kurmuş olduğu bu ittifak Türk milletine umut olmuştur. CHP, bu birlikteliğin ana vagon görevini görmektedir” dedi. İttifakın bozulmaması gerektiğini kaydeden Enginyurt, “Bu ittifakı bozacak olan bedelini çok ağır öder. Bu ittifakı bozmaya, millete zulmetmeye kimsenin hakkı yoktur” diye konuştu.

Yamalı: Geçiş sürecidir, ilkelerle ilgili konudur

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nedim Yamalı da Millet İttifakı’nın yerel seçimlerdeki başarısına dikkat çekerek, ittifakı başarılı bulduklarını ve iş birliği yollarının araştırılmasını istediklerini söyledi. 28 Şubat’ta yapılan toplantının öncesinde açıklanan sonuç bildirgesini hatırlatan Yamalı, iş birliği içinde bulunan partilerin sağlıklı bir ittifak oluşturabilme çabası göstermesi konusunda karar aldığını vurguladı. Bu kapsamda her ay toplantı yapılmasının kararlaştırıldığını da hatırlatan Yamalı, “Bu bir geçiş sürecidir, ilkelerle ilgili konudur” dedi.

“Ekonominin yol haritası gündeme gelebilir”

Toplantıda “popüler siyasi konuların” gündeme geleceğini kaydeden Yamalı, ittifak ile ilgili “Genel seçimler için de daha da genişletilmesi, içinin daha da doldurulması ve her kesimi kuşatır hale gelmesini ve sadece bir seçim ittifakı ile sınırlı kalmamasını istiyoruz” ifadesini kullandı. Yamalı, seçim sonucunu da yönetecek bir süreç için programların şimdiden çalışılmasını istediklerini kaydetti. Gündem maddeleri ile ilgili “Ekonominin yol haritası, anayasa değişiklikleri için yol haritası, adalet ve yargı konuları ile ilgili çalışmalar gündeme gelebilir” diyen Yamalı, toplantıda çalışma gruplarının da oluşturulabileceğine dikkat çekti.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan ‘Basın Özgürlüğü’ Mesajı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Basın Konseyi’nin kuruluşunun 35’nci yılı nedeniyle gerçekleştirilen etkinlikte yaptığı konuşmada, “Anayasa’da gayet açık bir hüküm var: ‘Basın hürdür, sansür edilemez’. Bu kadar basit ama sansür ediliyor. Hürlüğü kalmadı ve şu anda basın gerçekten ciddi bir risk altında. Gazeteciler cidden büyük bir risk altında.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında, “Olması gereken aslında basına yönelik sağlıklı ve tutarlı bir kültür oluşturmak. Her görüşten gazetecinin özgürce yazabildiği, siyaset kurumunu rahatlıkla eleştirebildiği bir ortama, bir kültüre ihtiyacımız var. İngiltere’de yazılı bir Anayasa yok ama hiç kimse İngiltere’de demokrasi yok demiyor. Tam tersine demokrasinin beşiği olarak kabul ediliyor.” dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasını, “O zaman biz bu kültürü hangi görüşten olursak olalım bu kültürü yerleştirmek zorundayız. Sağcısı, solcusu, ortacısı, çağdaşı, çağdaş olmayanı neyse ama bu kültürün olması lazım. Bu kültürü yerleştirdiğimiz zaman Anayasa’da şu yazıyor ya da bu yazıyor diye düşünmeyeceğiz. Evet, burada bir haksızlık var ve bu haksızlığın bir şekilde giderilmesi lazım.” sözleriyle sürdürdü.

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonuna doğru gençlere de değinerek, “Bu ortak görevi yerine getirdiğimiz zaman özellikle kaderi değiştirecek olan da 6 milyon 300 bin genç yeni seçmen, yani gençler. Gençlerin umutları var, onların özgürlüğe ihtiyaçları var. Onlar özgürce yazmak, Özgürce konuşmak istiyorlar ve onlara büyük bir umut bağladığımı da ifade etmek isterim. Çünkü, Türkiye’de demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi için onlar kendi özgür iradeleri ile var olan otoriter bir yapıyı değiştirecekler. Buna da yürekten inanıyorum.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da Basın Konseyi’nin 35. Kuruluş Yıl Dönümü kutlamasına katıldı. Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:

“Ciddi sorunlarımız var, hepiniz bunları biliyorsunuz. Şunu ifade etmek isterim hayatım boyunca hiç umutsuz olmadım. Türkiye güzel, dinamik bir ülke, dolayısıyla bütün sorunlarını çözebilecek yetkinliğe sahip bir ülke biz bunu yapak zorundayız. Ama demokratik kurallar içerisinde yapmak zorundayız. Biliyorum hapiste gazeteciler var, biliyoruz doğru haberlerin bile mahkeme kararıyla internet sayfalarından kaldırıldığı var. Bunları da biliyoruz.

Doğru habere ulaşmanın yasaklandığı bir ülkeden geçiyoruz, her ne kadar Anayasa, ‘basın sansür edilemez’ dese de aslında Anayasa’nın da gerçekten askıda olduğunu da biliyoruz. Bazen yasalar ile belli şeyleri düzeltmeye çalışıyoruz veya Anayasa değişiklikleri ile belli şeyleri güvence altına alabilir miyiz alamaz mıyız diye çaba harcıyoruz. Dediğim gibi Anayasa’da gayet açık bir hüküm var: ‘Basın hürdür, sansür edilemez’. Bu kadar basit ama sansür ediliyor. Hürlüğü kalmadı ve şu anda basın gerçekten ciddi bir risk altında. Gazeteciler cidden büyük bir risk altında.

“Haksızlık var ve bu haksızlığın bir şekilde giderilmesi lazım”

Bu kültürü oluşturmak da hepimizin ortak görevi. Özellikle bizleri yazılarıyla, haberleriyle aydınlatan medyanın görevi. Medya bu konuda elinden geleni yapıyor, biliyorum ama o kadar ciddi bir ayrışma var ki… Bir grup, bizim havuz medyası diye tanımladığımız, iktidar ne yaparsa yapsın onları hep haklı çıkarmaya çalışıyor. Burada da doğal olarak vatandaşın kafası karışıyor, acaba hangisi doğrudur diye.

Bütün gazetecilere, köşe yazarlarına, habercilere elbette bir çağrıda bulunmak isteriz; haklının yanında, adaletin yanında durmak, doğru haberin peşinde koşmak, toplumu aydınlatmak onların görevi. Hiçbir politikacı şunu unutmasın. Bir politikacının en büyük avantajı özgür medyanın olmasıdır, bağımsız medyanın olmasıdır. Özgür ve bağımsız bir medya, bizim göremediğimizi görür; bizim yanlış yaptığımızı hatırlatır ve bizim yanlışları tekrar etmememize yol açar. Medya bu kadar önemliyken, biz medyayı doğru haber yaptığı için cezalandırıyoruz. Bu yüzden de buradan da artık Türkiye’nin çıkması lazım. Şunu ifade edeyim, az kaldı, inşallah hep beraber, hep birlikte demokratik yöntemlerle sandığa giderek, özgür irademizi kullanarak Türkiye’yi bir kabustan çıkarmak zorundayız. Bu hepimizin ortak görevidir.

“Buna da yürekten inanıyorum”

Bu ortak görevi yerine getirdiğimiz zaman özellikle kaderi değiştirecek olan da 6 milyon 300 bin genç yeni seçmen, yani gençler. Gençlerin umutları var, onların özgürlüğe ihtiyaçları var. Onlar özgürce yazmak, Özgürce konuşmak istiyorlar ve onlara büyük bir umut bağladığımı da ifade etmek isterim. Çünkü, Türkiye’de demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi için onlar kendi özgür iradeleri ile var olan otoriter bir yapıyı değiştirecekler. Buna da yürekten inanıyorum.

Basın konseyi 35. Yılını kutluyor. 35 yıl önemli bir süreç, dolayısıyla 35 yıl içinde basının sorunlarını aktarmak ve o sorunların çözümü için mücadele etmek son derece değerlidir. Bütün basın çalışanlarına hepinizin huzurunda teşekkür etmek benim için temel bir görevdir.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Çiftçinin İktidardan 211 Milyar Lira Alacağı Var

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anlalya, Kumluca Toptancı Hali’nde düzenlenen “Kumluca Expo İhtisas Domates Fuarı”nın açılışında yaptığı konuşmada, çiftçinin kazanmasının toplumun her kesimi için kazanç olduğunu söyledi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Tarım artık stratejik sektördür, pandemi bize gerçeği gösterdi ki tarımı olmayan, tarımı gelişmemiş bir ülke bir şekliyle açlığa mahkum olabilir. Tarım ürünlerini dışarıdan getirmek zorunda kalabilir” diye konuştu.

Türkiye’nin toprağı, güneşi, suyu ve çalışkan insanlarının olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, buna rağmen arpa, mercimek, pamuk, et ve canlı hayvanın dışarıdan alındığını dile getirdi.

Tüm üreticilerin neden yurt dışından ithalat yapıldığını düşünmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Değerlerimiz, imkanlarımız, bereketli topraklarımız, çalışan insanımız var, evet o zaman neden dışarıdan getiriyoruz. Neden bir açlık, yoksulluk kriziyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunu hepinizin düşünmesini isterim. Çözümü var, çözümsüz bir sorun yoktur. Sorunu çözmekte samimiyseniz sorunu yaşayanı, çiftçiyi dinleyeceksiniz” dedi.

Gübre, yem, naylon, ilaç ve elektriğe yapılan zamları herkesin bildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Nasıl aşacağız, çözeceğiz? Çözümün adresi siyaset kurumudur. Siyaset çözecek bunu. Siyaset de akılla, bilgiyle birikimle bunu çözecek” ifadesini kullandı.

Planlamasız hep beraber domates, soğan ekildiği için ertesi yıl herkesin iflas ettiğini savunan Kılıçdaroğlu, devletin havza bazlı planlama yapması gerektiğini ifade etti.

Planlama yapılırsa herkesin üretim yapıp alın teri dökeceğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“O zaman dışarıdan almaz, ürettiğimiz ürünleri dünyanın her yerine ihraç ederiz. Herkes çalışıyor, biz gidiyoruz ‘Hep birlikte Afrika’da arazi kiralıyoruz. Afrika’da üreteceğiz.’ Türkiye, bizim vatanımız değil mi, bizim bayrağımız yok mu? Bu ülkede ekip biçmeyecek miyiz, kazanmayacak mıyız? Bunun olması lazım. İşin özeti maliyet artı makul kar eşittir taban fiyat.”

“Rusya ve Ukrayna’ya 80 milyonu alamadık”

Üretilen ürünün daha çok Rusya ve Ukrayna’ya ihraç edildiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, orada savaş çıktığını, ihracatçının alacağı olan 80 milyon doları alamadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, iktidarın devreye girmesi, üreticinin hakkını ve hukukunu koruması gerektiğini ifade etti.

Ukrayna, Rusya ilişkilerinin sürdürülmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Eskiden karşılığını dolar olarak alıyordunuz, şimdi savaştan dolayı ruble vereceğiz diyor. Ruble dolar karşısında sürekli değer kaybediyor. Değer kaybetmesi üreticinin hakkını alamaması demektir” dedi.

“Çiftçinin iktidardan 211 milyar lira alacağı var”

Kılıçdaroğlu, Ziraat Bankası, kamu bankaları, hatta tüm bankaların devreye girerek üreticiye en az iki yıl faizsiz kredi açması, “Sen al, üret, ihraç et.” demesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir devlet olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “CHP var ya, hep eleştiriyor.’ diyorlar. Sorunun nasıl çözüleceğini üç öneri olarak paylaştım. ‘Paramız yok’ diyorlar. Bu siyasi bir tercihtir. Elin oğluna dünyanın parasını veriyorsunuz, çiftçiye gelince vermiyorsun. Arabanız, buzdolabınız, çamaşır makineniz, evde koltuğunuz da olmayabilir ama günde üç sefer yemek yemek, karnınızı doyurmak zorundasınız. Onun için tarım sektörüne önem vermek lazım.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, milli gelirin en az yüzde 1’inin çiftçiye verilmesi gerektiğinin yasalarla belirtildiğini, çiftçinin iktidardan 211 milyar lira alacağı olduğunu söyledi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Ekonomi Açısından Büyük Sıkıntılarımız Var

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde muhtarlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, muhtarların kendine ait bir bütçesi olması gerektiği görüşünü bir kez daha dile getirerek, “Bana bütçeyi nereden bulacaksınız? diye soruyorlar. Bu kardeşinize güvenin, 27,5 yılımı kamuda geçirdim” dedi.

Haber Merkezi / “Seçim Kanunu’nda muhtarlık için birleşik oy pusulası önergesi verin dedim” diyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sandığa gidiyorsunuz kabine giriyorsunuz kabinde bakıyorsunuz oy vereceğiniz muhtarın pusulası yok. Biri almış götürmüş. Niye sizin birleşik oy pusulanız olmasın? Diğerleri var olan sizin için niye yok. Bu muhtarlığa verdiğimiz değer, göstermesi için de önemlidir” ifadelerini kullandı.

“Ekonomi açısından büyük sıkıntılarımız var. Toplumun her kesimi sıkıntı içinde. Türkiye kendi kendine yeten bir ülkeydi. Şimdi nohuttan, mercimeğe, canlı hayvandan ete her şey dışardan geliyor. Kim yaptı? Sizin sorgulamanız lazım. Neden gidip yalvarıyoruz? El avuç açıyoruz? Buradan Türkiye’yi çıkarmak zorundayız” diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Ben muhtarların sorunlarını değil, nasıl sorunları çözeceğimi anlatacağım. Muhtarların haklarını savunmak önce muhtarların sonra bizlerin görevi. Siyasette eleştiri olur, eleştirinin dozu biraz sert olur anlarım ama siyasette iftira, haksızlık olmaması lazım. Mansur başkanı aday gösterdiğimizde ‘Seçerseniz bütün sosyal yardımlar kesilir’ diyorlardı. Kesilmedi. ‘Oy verirseniz faturalarını teröristler toplayacak’ diyorlardı. Beni sevindiren olay Ankaralıların Mansur beye duydukları güven.

Bu topraklarda yapılan ilk seçim 1833 yılında Kastamonu Taşköprü’de yapılan bir muhtarlık seçimidir. O nedenle biz muhtarları demokrasinin temel taşı olarak tanımlıyoruz. Bugün geldiğimiz nokta muhtarlara hak ettikleri yetkileri teslim ettik mi? Hayır. 82 kanunda ‘muhtar’ adı geçer. Bir ‘Muhtarlık Yasası’na ihtiyacımız var. Bu konuda bir çalışma yaptık. TBMM’ye sunduk. Çıkmadı, reddedildi ama sizlerin oylarıyla iktidara geldiğimizde bu kanunu çıkaracağız.

Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılıyor. Muhtarlar için ‘Birleşik Oy Pusulası’ önergesi verin dedim. Diğerleri için var olan sizin için neden yok? Muhtarlık Evi’ni söylediğim zaman çok sayıda itiraz geldi. Bizim belediye başkanlarımızın büyük bir kısmı bağımsız konutlar yaptılar muhtarlıklar için. Bunu normalde iktidarın yapması gerekiyor. Köy Tüzel Kişiliklerinin yeniden iade edilmesi lazım. Muhtarların bir bütçesi olsun dedim buna da itiraz ettiler. Vatandaş en rahat muhtara ulaşır. Vatandaşın derdini anlatacağı ilk kişi muhtardır.

Muhtarlık bir kamu kurumu olarak kabul edilmemiştir. Kamu kurumu olarak kabul edilmediğiniz için belediye başkanı sizlerle özel proje geliştiremez. Bu kanunun da değişmesi lazım. Sizin ödenekleriniz yani aylıklarını var. İzin aldığınızda kesilir. Niye size aylık verilirken kesiliyor? Size maaş ödenmesi lazım. Kadın muhtarlar doğum yaptıklarında kesilir, izin verilmesi lazım. Türkiye Muhtarlar Birliği’nin kurulması lazım. Bunlar muhtarlarla ilgili söylediklerim.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu biliyoruz. Devlet adamı kimliği… Hakkı teslim etme, insanı incitmeme, üretiyorsa destekleme. Biz şu anda neredeyiz? Ayrışan bir topluma dönüştük. Daha düne kadar komşumuzun kimliğini sorgulamazdık şimdi inancını, kimliğini, yaşam tarzını sorgulamaya başladık. Bu çok tehlikeli bir şeydir. Kimlik sorgulanır mı? Ben anne babamı seçme özgürlüğüne sahip miyim? Hayır. İki konu CHP açısından kırmızı çizgidir. Biri bayrak diğeri vatan. Onun dışında hepimiz kardeşiz.

‘Ekonomi açısından büyük sıkıntılarımız var’

Ekonomi açısından büyük sıkıntılarımız var. Toplumun her kesimi sıkıntı içinde. Türkiye kendi kendine yeten bir ülkeydi. Şimdi nohuttan, mercimeğe, canlı hayvandan ete her şey dışardan geliyor. Kim yaptı? Sizin sorgulamanız lazım. Neden gidip yalvarıyoruz? El avuç açıyoruz? Buradan Türkiye’yi çıkarmak zorundayız.

Düne kadar gitmeyen evlatlarımız niye bugün gitmek istiyor? Yanlış yönetim var, hatalar var. Bunları saymayacağım. Bir örnek vereceğim. Pandemide esnaf büyük sıkıntılar çekti. Yardım yaptılar. Şimdi diyorlar ki bu yardımlar vergiye tabi, bunun vergisini ödeyeceksiniz. Hadi diyelim kanun öyle vergiye tabi tuttun. Arkadan Kur Korumalı Mevduat getirdiler. Tefeciye faiz vereceksin vergiye tabi tutmayacaksın, esnafa yardım vereceksin vergiye tabi tutacaksın. 14 milyarı tutmuyorsun, 4 milyarı vergiye tutuyorsun. Devlet böyle mi yönetilir? Devlet böyle yönetilmez. Devletin omurgasını bürokrasi oluşturur. Siz devleti yönetirken liyakatle ve adaletle yöneteceksiniz. İşi ehline teslim etmezseniz böyle olaylar çıkar karşına. Asla umutsuz değilim. Ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Bu milletin vicdanı var. Eğriyi, doğruyu oturup tartacak. Kararını sandığa gidince vermiş olacak.

Zamlar. Henüz işin baharındasınız. Bir yıl önce ‘gıda kriziyle karşılaşacağız’ dediğimde nasıl biliyordum? Rakamlara bakıyorsunuz, bu iş böyle yürümez diyorsunuz ama bakmıyorlar. Bir devlet günlük yaşamaz arkadaşlar. Devletler planlar yapar. Biz de bu kalktı, o nedenle bugün bu haldeyiz. Bu halden hep beraber çıkacağız. Millet İttifakı olarak çıkacağız.

Bazen, ‘6 benzemez bir araya geldi’ diye kızıyorlar. 6’mız da demokrasi konusunda birbirimize benziyoruz. Hepimizde memleket sevgisi, yurt sevgisi var. Türkiye’yi içinde bulunduğu badireden çıkarmamız lazım. Türkiye’nin ikinci yüzyılına giriyoruz. Ankara büyük bir köye dönüştü. Ankara başkenttir, bir yıldız gibi parlaması lazım.”

“İktidarın o amirallere teşekkür etmesi lazım”

Kılıçdaroğlu, muhtarlarla bir araya gelmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Emekli amirallerin Montrö konusunda yaptıkları açıklamaların ne kadar doğru, ne kadar gerçekçi ve öngörülebilir olduğunu Ukrayna- Rusya savaşı bize gösterdi. Amirallere tek tek ulaşıp o bildiriyi yayımladıkları için teşekkür edilmesi gerekiyor. Bir gerçeği iktidardan çok daha önce gördüler ve toplumun önüne koydular.

İktidarın da o amirallere teşekkür etmesi lazım. Yargı aşamasının bitmesi ve hepsinin beraat etmesi lazım. Açılan dava zaten yersiz bir davaydı. Amirallerin zaten temel görevi budur. Montrö antlaşmasının ne kadar önemli olduğunu, Türkiye açısından, Rusya açısından, Akdeniz, Karadeniz açısından ne kadar önemli olduğunu.

Onlar zaten bütün hayatlarını bu işe veriyorlar, bu konularda araştırma yapıyorlar. Onlar kalkıp ‘Boğazdan başka gemiler geçecek, kanaldan başka gemiler geçecek’ diye konuşurken, amiraller büyük bir tehlikeye dikkati çektiler. Bugün onlar tamamen haklılar. Onlara yürekten teşekkür ederim.”

Paylaşın

CHP, Seçim Hazırlıklarını Masaya Yatırıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında düzenlenen “Büyük Örgüt Buluşması”yla seçim hazırlıklarını masaya yatırıyor. Antalya’nın Belek ilçesindeki bir otelde bugün başlayan ve yarın da Kılıçdaroğlu’nun konuşması ile devam edecek buluşmaya Parti Meclisi üyeleri, il ve ilçe başkanları ile il kadın ve gençlik kolları başkanları katılıyor.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; CHP yetkilileri, yaklaşık bin 300 parti üyesinin katılım gösterdiği buluşmanın CHP tarihinde ilk olduğuna dikkat çekiyor. Parti yetkilileri, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Seçim Yasası teklifiyle ittifakların durumu tartışmaya açılırken, örgüt buluşmasının daha önemli hale geldiğini ve seçim hazırlığına yön vereceğini vurguluyor.

Kılıçdaroğlu, uyarılarda bulunacak

Antalya Büyükşehir Belediyesi Muhittin Böcek’in ev sahipliğini yapacağı iki günlük etkinlikte Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tüm örgüte, “Seçime hazır olun ve vatandaşla sık sık bir araya gelerek dertlerini dinleyin, CHP’nin çözüm önerilerini anlatın” talimatı vermesi bekleniyor. Kılıçdaroğlu ayrıca seçim yasası değişiklik teklifinin ardından diğer partilerle yapılacak iş birliklerinin daha önemli olduğunu belirterek, parti üyelerinden yerel siyasette daha dikkatli olmalarını isteyecek.

Genel başkan yardımcıları sunum yapacak

Toplantılarda ayrıca genel başkan yardımcılarının da örgüte sunum yapması bekleniyor. Bu kapsamda Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın, seçim hazırlıklarının yanı sıra ittifak üyesi partilerin teşkilatlarıyla yapılacak iş birliklerinin kapsamına dair sunum yapacağı belirtiliyor. Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel de, sunumunda seçim güvenliğine yönelik yapılan hazırlıklara ve örgütün dikkat etmesi gereken noktalara değinecek.

Sosyal medya kullanımı masaya yatırılacak

Adıgüzel, yapacağı sunumda örgüt üyelerinin sosyal medya kullanımı ve parti politikalarının sosyal medya üzerinden aktarımına ilişkin bilgiler de verecek. Bunun yanı sıra, sunumda sandık görevlisi, mahalle sorumlusu, okul sorumlusu gibi atamalarda örgüt üyelerinin dikkat etmeleri gereken noktalar üzerinde de durulacak. Parti üyelerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e ilişkin de bilgi verilecek. Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’in yapacağı sunumda 6 partinin hazırlamış olduğu ortak metinle ilgili detaylar anlatılırken, parti üyelerinin merak ettiği sorular da yanıtlanacak. Ayrıca hazırlanan kitapçık parti üyelerine dağıtılacak.

Sürpriz konuk Hacer Foggo

Antalya’daki buluşmanın bir de sürpriz katılımcısı olacak. Yoksulluk üzerine önemli araştırmalar yürüten Derin Yoksulluk Ağı’nın Kurucusu Hacer Foggo, Antalya’daki toplantılarda örgüte kapsamlı bir sunum yapacak. Sunumda, yoksul mahallelerdeki seçim çalışmalarının önemine ve yoksul vatandaşların oy verme eğilimlerine değinilecek.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan İktidara Çağrı: Seçim Sandığını Getirin

Şehit Aileleri ve Gaziler Buluşması’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, iktidara çağrıda bulunarak, “Bu ülke için bizim de bir çabamız olsun’ diyorlarsa bir an önce seçim sandığını getirsinler” dedi.

Haber Merkezi / İktidarın bir avuç kişiye çalıştığını ve Londra’daki tefecilerle kur korumalı mevduat hesabı ile kaynakların aktarıldığını diğer taraftan vatandaşı net kuyruğunda beklediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, asgari ücretin 6. ayda yeniden belirlenmesine yönelik tartışmalar hakkındaki soru üzerine de,” Orada da çok karışık şeyler söyleniyor. Güncellenmesi lazım zaten. Asgari ücret asgari ücret olmaktan çıktı. Açlık sınırının altında asgari ücret mi olur? Bari açlık sınır ücreti desinler, onun bile altına düştü. Hemen güncellenmesi lazım. Normali de bu” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakan Nureddin Nebati’nin “Türk Lirası en düşük seviyede vatandaş rahat olsun” şeklindeki açıklaması sorulan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Matematiği galiba iyi değil. En düşük seviyede diyor. TL o seviyenin de altına inecek.  Görmüyor mu o kişi? Ekonomiden bu kadar kopuk, gerçeklerden bu kadar kopuk bir kişiyi hiç düşünemiyorum ama maalesef bunlar söylendiği zaman gülüp geçiyorum. Bunlar gerçekten de devleti yönetemiyorlar” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ayrıca, ‘Şehit Aileleri ve Gaziler Buluşması’nda açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun burada yaptığı açıklamalarından öne çıkan bölümler ise şöyle;

“Şehitlerimiz ve aileleri için acaba siyaset kurumu bana göre elinden geleni yapmadı. Yapılması lazım. Şehidimiz elbette ki baş tacımızdır. Devlet töreni ile uğurluyoruz ama geride bir aile, evlatlar kalıyor. Aileye, evlatlara gerekli özeni gösteriyor muyuz? Bu konuda başarılı değiliz. Sorun, siyaset kurumunun olayları biraz sıcaklık geçtikten sonra zamana terk etmesi. Çok sayıda şehit ailemiz var. Zaman zaman yasalar çıkarıyoruz. Gazilerimiz var aynı şekilde. Yaşıyorlar ama bedenlerinden bir parça veriyorlar. Onların haklarını, hukuklarını gerçekten teslim ediyor muyuz?

Bir başka acı tablo daha. Şehit şehittir aralarında ayrımcılık olmaz. Gazi gazidir ayrımcılık olmaz. Bütün bunların tamamının belli bir çerçeve içinde ele alınıp sorunun çözülmesi lazım. Biz bunu yapabilirsek görevimizi yerine getirmiş oluruz. Ankara’da oturup kanun teklifi vermekle bu sorun çözülmez. Önce sorunu yaşayanı dinlemeniz lazım. Bugüne kadar pek çok kanun çıktı ama söylediğim yöntem izlenmediği için her seferinde çıkan kanunda bir eksiklik, yanlışlık oldu. Her çıkan kanun bir grubun sorununu çözerken diğer grupları mağdur etti. Bu konuda biz çaba harcadık. Hazırladığımız kanun teklifini bütün derneklere gönderdik. Kanun teklifimiz kabul etmedi ama arkasını bırakmış değiliz.

Şehitler ve gaziler için 8 maddelik çözüm paketi

Şehit aileleri, gaziler yakınıyor biliyorum. Şimdi size 8 maddeden oluşan bir çözüm paketi sunacağım. Bizim devlette bir muhatabımız yok diyorlar. Bizim bir merkezimin olması lazım diyorlar. Bunun için Şehit Yakınları ve Gaziler Yüksek Kurulu’nun kurulması lazım. O kurul görüşecek ve size cevap yazacak. Birinci nokta önce devletin içinde bağımsız çalışan bir kurumun oluşturulmasıdır.

İkincisi şehit yakınları ve gaziler arasında ayrımcılık var. Bunun kalkması lazım. Kore gazileri var. Kore’ye gittiler, bu ülke için. Üçüncü sınıf evlat muamelesi görüyoruz diyorlar. Ayrımcılık yaparsanız toplumu ayrıştırırsınız. Ayrımcılığa son veren kanun teklifini hazırladık. Parlamentoda reddedildi. Benim boynuma borçtur ben bunu yapacağım.

Alınan aylıklar var. 121 lira mı ne bir aylık veriyorlar bir polis şehidimizin ailesine verilen aylık. İnanır gibi değil. Anne ve babalara bağlanan aylıkların en düşük memur aylığına eşitlenmesi lazım. Bunun kural olarak uygulanması lazım. 18 yaşından büyük olan ve öğrenci olmayan şehit evlatları var. Şehidimiz, gazimiz var. Onların evlatları var. İşsiz ve biz onlara sahip çıkmıyoruz devlet olarak. Bu devletin ayıbıdır. Niye 1-2 kişi? Milyonlarca çalışan var devlette. Şehidimizin, gazilerimizin evlatları varsa ve işsizse devletin alıp istihdam etmesi lazım. Bu insanlar bu ülkenin bekası için mücadele ettiler.

Eğitim konusunda da, eğer 18 yaşından küçük çocuk okuyorsa eğitimin bütün süreçlerinde şehit yakınlarının ve gazilerin evlatlarının masraflarının devlet tarafından karşılanması lazım. Eğitim masrafı dediğiniz milyarlarca para değil. Gaziye bir protez vermişler bir süre sonra bozuluyor. Yenisini alacak 50 dereden su getiriyorlar. Bu insan gazi ya, sıradan bir insan değil. Bu ülkenin bayrağı, vatanı için mücadele etti. Bir devlet bu kadar çaresiz olamaz. O zaman devletin, ‘En iyi sağlık imkanlarını milletvekiline sağlanıyor aynı imkanı şehit yakınları ve gazilere de sağlamamız lazım’ demesi lazım. Benim sizden ricam bunları talep edin.

Başka bir acı olay daha var. Malul sayılmayan gaziler. Birine ‘tırnağında bir şey olursa gazi yapacağım’ diyorsunuz, öbürü vücudunda mermi taşıyor ‘Hayır sen gazi değilsin’ diyorlar. Niye değil? Bu işin objektif kuralını koymamız lazım.

Siyaset kurumunun günahı çok. Beşiktaş’ta terör saldırısı oldu 39’u polis 47 şehidimiz vardı. Kampanya açıldı paralar toplandı. Bir süre sonra bunlar unutuldu. Bu kardeşiniz unutmadı. Bir baktık paralar ödenmemiş. Bu siyaset kurumunun en büyük ayıplarından birisidir. Aynı şekilde 15 Temmuz gazileri için de paralar toplandı, vakıflar kuruldu. Vakfı bulamadık önce. Paralar nerede diye sorduk, hala paraların ne kadar olduğunu kimse bilmiyor. Siz dertlisiniz biliyorum ama ben de dertliyim. Çözeceğiz inşallah, birlikte çözeceğiz.

Ben helalleşmeden söz ettim. Artık kutuplaşmanın, kavga etmenin hiçbir faydası yok. Bu güzel ülkede hepimiz barış ve huzur içinde yaşayabiliriz. Kavga etmeden, ayrıştırmadan yapabiliriz. Herkesin huzur içinde yaşayabileceği bir Türkiye’yi inşa edebiliriz. Az önce masada sitem de dinledim. ‘CHP bugüne kadar bize yeterli ilgiyi göstermedi’ dediler. Haklılar. Her insanın hatası olduğu gibi her kurumun da hatası olabilir.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Haklısın, Biz Ali Cengiz Oyunlarını Bilmeyiz…

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin bugünkü grup toplantısında yaptığı konuşmanın bir bölümünü içeren videoyu “Haklısın, Biz Ali Cengiz Oyunlarını Bilmeyiz…” notuyla sosyal medya hesabından paylaştı.

Haber Merkezi / Paylaşılan videoda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yap-işlet-devret modeliyle yapılan projelerle ilgili geçmiş yıllarda ve geçtiğimiz gün yaptığı konuşmalar karşılaştırıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiş yıllardaki konuşmalarında, devletin tek kuruş ödemeden yap-işlet-devret projelerine imza attığı ifadeleri yer alırken, 1915 Çanakkale Köprüsü açılışı sırasında ise Erdoğan’ın, “Eğer buradan aldığı aylık ve yıllık bedel, yüklenici firmanın aleyhineyse, farkı kim ödeyecek; onu devletin kasasından biz ödeyeceğiz” sözleri yer aldı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun paylaştığı videodaki konuşması ise şöyle:

Yıllar yılı bu millete yalan söyleyip, oy devşirip, yıllar geçtikten sonra benim söylediğim noktaya gelip, ‘evet biz bunu devletin kasasından ödeyeceğiz’ deyip itiraf eden adamın o koltukta bir saniye dahi oturmaması lazım. Efendim diyor ki ‘Bay Kemal’in kafası bu işlere basmaz’ diyor. Vallahi basmaz. Biz böyle Ali Cengiz oyunlarını nereden bilelim? Şeytana pabucu ters giydiriyorlar.

Sormak benim hakkım değil mi?

Yalan söylemek; devletin en tepesinde oturan kişinin yıllar yılı, ‘devletin cebinden beş kuruş çıkmayacak, milletin cebinden beş kuruş çıkmayacak’ diye yalan söylemesi ve hala dönüp o koltukta oturması ve en sonunda da ‘arada faiz çıkarsa onu da devletin bütçesinden biz ödeyeceğiz’ demesi, ‘niye oturuyorsun arkadaş sen orada’ diye sormak benim hakkım değil mi? Bu milletin hakkını hukukunu savunmak varken, milletin cebinden parayı alıp da götürüp bir avuç beşli çeteye tahsis etmek; hangi hukukta, hangi ahlakta, hangi edepte vardır?

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan Ve Bahçeli’ye Sert Sözler

Partisini TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Bahçeli’yi sert sözlerle eleştirerek, “İktidar ülkeye huzur getirmedi, zengin olan Türkiye’nin bütün kaynaklarını ağırlıklı olarak başta Londra’daki bir avuç tefeciye arından içerideki tefecilere tahsis etti” dedi.

Haber Merkezi / Yap-işlet-devret modeliyle yapılan projelerin maliyetleri üzerinden konuşan Kılıçdaroğlu, “Bu kadar büyük paralar sadece beşli çeteye bırakılacak para değil. Buradan nasiplenenler var. Size sözüm söz o nasiplenenlerin tamamını çıkaracağım ortaya. Paralarını Londra’ya götürdüler o oligarklar o paraların da tamamını getireceğim buraya. Beşli çetenin hamisi ve pazarlamacısının adı Recep Tayyip Erdoğan’dır, kimse kusura bakmasın” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Alpaslan Kuytul’un kurucusu olduğu kapatılan Furkan Vakfı’nın destekçilerinin polis tarafından darp edilmesine tepki göstererek, “Furkan Vakfı’nı seversiniz sevmezsiniz, onlar da yürüyüş yapmak istiyor. Orantısız güç kullanıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez başörtülü kadınlar bu kadar ağır zulme maruz kaldı” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin tepki çeken, “Bir problem mi yaşadınız? Rahat olun. Bize hemen ulaşırsınız. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun” ifadesi üzerinden de Bahçeli’ye seslenen CHP lideri Kılıçdaroğlu, “E yarın Nebati diyecek ki ‘Biz Bahçeli’yi de alaşağı edeceğiz’ diyecek. Ne diyeceksin peki sen?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, “Devletin omurgası bürokrasidir değerli arkadaşlarım” ifadelerini kullandı.

Öte yandan CHP lideri konuşmasında dün görülen Boğaziçi Üniversitesi davasına da değindi. 14 öğrencinin yargılandığı davada öğrencilerin avukatının salondan çıkarılmak istenmesini, hâkimin salonu terk etmesini “garabet” olarak değerlendirdi; Boğaziçi Üniversitesi yönetimine ve iktidara şöyle seslendi:

“Tepeden inme hukuksuz bir şekilde üniversitedeki bütün demokratik atmosferi yok ediyorsanız ve öğretim üyeleri 21. yy.’da biz bu yönetimi istemiyoruz diye aylardır gösteriyorlarsa bütün yeni açtıkları fakülteleri, programları iktidara geldiğimizde tamamıyla kapatacağız. Boğaziçi Üniversitesi gerçek anlamda Boğaziçi Üniversitesi olacak. Haksız hukuksuz bir şekilde belli makamlara gelenlerin de görevlerine son vereceğiz kardeşim. Eski yerlerinize  tıpış tıpış gideceksiniz. Burası sıradan bir okul değil burası Türkiye’nin göz nuru Boğaziçi Üniversitesi diyeceğiz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis’teki grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“”Bu kez hiçbir ayrım yapmadan CHP grubunda bulunan bütün vatandaşlarla birlikte televizyonları başında sosyal medyada bizi dinleyen bütün vatandaşlara sevgimizi saygımızı gönderiyoruz. Barışa, huzura, beraber yaşamaya ihtiyacımız var. Bu güzel coğrafyada kucaklaşmaya, yani Nevruz’un gereğini yapmaya ihtiyacımız var.

Beni sever sevmez CHP’ye oy verir vermez ama bütün vatandaşların bu ülkede huzur içinde yaşamaları için çaba göstermek benim boynumun borcudur. Beraber yapacağız kucaklaşacağız helalleşeceğin güzel bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Eğer orman yangınını söndürmeyi dahi beceremiyorsanız e sizin herhalde vicdanınızın sızlaması lazım.

Haksız hukuksuz bir şekilde avukatlar çıkarıldı öğrenciler çıkarıldı hakim terk etti tam bir garabet yalandı. Başarılı öğrencilerin yurt dışına gitmesi lazım. Yurt dışındaki bazı özel üniversitelerden bunlar kabul edilmişler onların yurt dışı yasakları da halen devam ediyor.

Boğaziçi Üniversitesi’nin bütün yönetimine ve iktidara seslenmek isterim tepeden inme hukuksuz bir şekilde üniversitedeki bütün demokratik atmosferi yok ediyorsanız ve öğretim üyeleri 21. yy.’da biz bu yönetimi istemiyoruz diye aylardır gösteriyorlarsa bütün yeni açtıkları fakülteleri , programları iktidara geldiğimizde tamamıyla kapatacağız.

Boğaziçi Üniversitesi gerçek anlamda Boğaziçi Üniversitesi olacak. Haksız hukuksuz bir şekilde belli makamlara gelenlerin de görevlerine son vereceğiz kardeşim. Eski yerlerinize tıpış tıpış gideceksiniz. Burası sıradan bir okul değil burası Türkiye’nin göz nuru Boğaziçi Üniversitesi diyeceğiz.

Furkan Vakfı’nı seversiniz sevmezsiniz yürüyüş yapmak istiyorlar. Orantısız güç kullanıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez başörtülü kadınlar bu kadar ağır bir zulümle karşı karşıya kaldılar. Buradan onlara da söz veriyorum. İktidarımızda göreceksiniz herkesin düşüncesine, inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı göstereceğiz.

Geçen hafta çöküşten söz etmiştim. Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulların hiç de iyi olmadığını örnekler vererek açıklamaya çalışmıştım. Orada ‘Uyuşturucu baronları, bakın dedim küçük adamların hepsi hapislerden baronlardan kimse yok’ demiştim. Hemen İçişleri Bakanlığı açıklama yapmış. Bunu söylemek polislerin emeğini görmezlikten gelmektir diye bir açıklama yaptılar ve beni kınadılar. Ya benim dediğimi anlamıyor yukarıdaki zat.

Arkadaş benim söylediğim şu. Uyuşturucu baronlarını yakalayan kim? Polis. Savcılığa teslime den polis. Yargılayan kim, hakim. Hapse atan kim, hakim. Serbest bırakan kim, hakim. Peki sen niye alınıyorsun kardeşim? Polis üzerinden bizim üzerimize gelmek istiyor. Polis kardeşlerim beni de çok iyi bilirler Soylu’yu da çok iyi bilirler benim de karakterimi çok iyi bilirler, onun da karakterini bilirler. Benim uyuşturucu konusunda ne kadar hassas olduğunu bütün herkes bilir o zat da bilir. Polis üzerinden sözce bizi eleştirecekler.

Bir yönetmelikleri çıktı polis kardeşlerimizin son derece rahatsızlar. Sürekli bunlar yer değiştirecekler. İki seferdi şimdi 4’e çıkarıyorlar, aile düzenleri bozuluyor. Eşi özel sektörde çalışıyorsa kendi gidecek eşi ne olacak? Çoluk çocuğu var okula gidiyor, bu çocuğun hakkı hukuku yok mu? Güzel bir atasözü öndermişler polis kardeşlerim üç taşınma bir yangına bedeldir. Bunlar üç değil defalarca taşınacaklar. bir yangına değil yangınlara bedeldir. Polis kardeşlerime söz verdim bunları düzelteceğiz.

“Hep beraber ödüyoruz”

İktidar ülkeye huzur getirmedi, zengin olan Türkiye’nin bütün kaynaklarını ağırlıklı olarak başta Londra’daki bir avuç tefeciye arından içerideki tefecilere tahsis etti. O kadar büyük faiz ödüyoruz ki defalarca söyledim. Sonra dayanamadı biz faizi indireceğiz dedi. Faizi indirdi ama öbür taraftan vatandaşın sırtına daha ağır faiz bindirdi. Hiçbir banka faiz indirmedi. Buyurun gidin herhangi bir bankaya bir kredi çek bakalım sana faiz kaç uygulayacaklar. Yüzde 14 ise çok güzel. Kim ödüyor faizi? Hep beraber ödüyoruz.

Bu kadar bürokrasi emniyet de dahil olmak üzere bu kadar bürokrasi eleştirilirken, alaşağı edeceğiz diyorlar. E yarın Nebati diyecek ki ‘Biz Bahçeli’yi de alaşağı edeceğiz’ diyecek. Ne diyeceksin peki sen? Devletin omurgası bürokrasidir değerli arkadaşlarım. Dünyada bürokrasi olmayan bir devlet olur mu. Hiç bakmayın istediğimizi yaparız diyor. Akıl alacak şey değil. Yabancı ona rağmen niye gelmiyor? Yalvarıyor yakarıyor. Ona rağmen gelmiyor. Çünkü sizin ülkenizde can mal güvenliği yok kardeşim. Sizin istediğiniz gibi mevzuatı değiştiririz diyorsan yarın ir başkası gelir sen hiç meraklanma ben o mevzuatı da değiştiririm dersin. Önce istikrar olması lazım.

Yıllar yılı bu millete yalan söyleyip oy devşirip yıllar geçtikten sonra benim söylediği noktaya gelip evet biz bunu devletin kasasından ödeyeceğiz deyip itiraf eden adamın o koltukta bir saniye dahi oturmaması lazım. Vallahi benim kafam bu işlere basmaz biz böyle alicengiz oyunlarını nereden bilelim. Şeytana pabucunu ters giydiriyorlar!

“TC devletinde 84 milyon bir avuç kişinin sömürü alanı haline getirilemez”

AKP veya MHP’ye oy vermiş kardeşlerim ellerini vicdanların a koyup beni dinlesinler. Şehir hastaneleri güzel. Kaça mal ettiniz, yükümlülükler nedir bilmiyoruz. Yapım maliyeti 10 milyar 200 milyon lira. Taahhüt edilen para 82 milyar 500 milyon lira. 10 milyara yapıyor 80 milyar ödeyeceğiz. Altına da imza atmışlar yetkili olarak da Londra mahkemeleri diyorlar iktidar değişirse bize dokunmasın kimse. Bir de gidip sigorta yapmışlar Onların tamamını alacağız. TC devletinde 84 milyon bir avuç kişinin sömürü alanı haline getirilemez.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü, yağım maliyeti 3 milyar 300 milyon lira Hazine garantisi 9 milyar lira! Erdoğan’ın baştan dediği neydi? Devletin kesesinden bir kuruş çıkmayacak. Şimdi 9 milyar lira çıkacak! Bunlar sıradan rakamlar değil. Ve bunlar sadece beşli çeteye bırakılacak kadar da küçük rakamlar değil. Eğer önümüzdeki seçimlerde hâlâ ben gidip de AK Parti’ye MHP’ye oy vereceğiz diyorsanız bu soygunun tarafı olursunuz hiç kusura bakmayın.

Bakın dedim ya bu kadar büyük para sadece beşli çeteye bırakılacak para değil. Buradan nasiplenenler var. Size sözüm söz o nasiplenenlerin tamamını çıkaracağım ortaya. Paralarını Londra’ya götürdüler o oligarklar o paraların da tamamını getireceğim buraya. Beşli çetenin hamisi ve pazarlamacısının adı Recep Tayyip Erdoğan’dır, kimse kusura bakmasın. Keşke mahkemeye verse götürüp de kendi imzaladığı yazılarla onaylarla her birisini hakimin önüne koyacağım. Nasıl ihalesiz verdiklerini hepsini koyacağım.

“Sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin?”

Erdoğan, ‘Suriyelileri göndermeyeceğim’ diyor, bu ne demek, ben onlara vatandaşlık vereceğim, benim için oy kullanacaklar demek. Devleti tek başına yöneten bir kişi kendi halkının iradesine değil de Suriyelilerin iradesine güvenip koltuğunu koruyorsa bilin ki artık onun bu memlekete vereceği hiçbir şey yoktur. Bahçeli bugünkü grup toplantısında, ‘Eğer köprüden geçmem diyorsanız buyurun denize atlayıp yüze yüze karşıdan karşıya gidip gelebilirsiniz’ demiş. Tek bir sorum olacak sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin?”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Saray, Bu Ülkenin Bereketini Kaçırdı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından, “Toplumun tüm kesimlerini dinlemeye devam ediyorum. Minibüs esnafının dertleri de ortada. Saray bu ülkenin bereketini kaçırdı, biz ise o bereketi yeniden sağlamaya talibiz. Yapacağız bunu.” notuyla yeni bir video paylaştı.

Haber Merkezi / Videoda minibüs esnafının sorunlarını dile getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı;

“Esnaf öyle bir hale geldi ki, umutları kayboldu, sorunları çoğaldı. Mazotunu alamaz, parçasını alamaz hale geldi. Bankalara borcunu ödeyemez hale geldi.

2017 yılında biliyorsunuz, kendi minibüsümüzü kendimiz yapalım dedik. Bir minibüsü 140 bin liraya mal ediyorduk. O minibüs bugün 950 bin lira oldu. O zamanlar biz 600-700 lira para kazanırken, bugün 200 lira, 250 lira para kazanıyoruz. Soruyorum size, biz 100 yıl çalışsak bu minibüsü yenileyebilir miyiz?

Şu anda depolar dolmuyor. Şoförler çalışmıyorlar. Arabaların arkasında satılık yazıyor, kimse almıyor…Öyle bir duruma geldik.

1982’den beri bu işi yapıyorum. 40 yılımı bitirdim. Ama şu iki senedir yaşadığımız akıl tutulması… Arkadaşlar hep dile getirdiler. Eskiden hakikaten dörtte biri bile mazot olmazdı. Ama bugün dörtte üçü mazot oldu. KDV’siz, ÖTV’siz araç alımı temin etsinler. Bugün aldığımız aracın üzerinde 150 bin lira vergi var. Aldığımız mazotun yarısı vergi.

4.45’de kalkıyorum ben. Sabahın köründe kalkıyorum. Ne için kalkıyorum? Para kazanmak için kalkıyorum. Ama para kaybediyorum. Bize yüzde 36 zam verildi. Zam verildiği gün 1 lira 30 kuruş olan yakıta zam geldi. Ben Temmuz ayında 6,37’den yakıt alıyordum, şimdi 23 lira oldu. Yani biz bu minibüsleri çeksek İstanbul duracak aslında. Ama biz yine hizmet vermeye çalışıyoruz.

Benim bu millete sözüm var. Bu milletin bütün dertlerini, bütün sıkıntılarını çözeceğim. Bu memlekete barışı, huzuru, herkesin evine ekmeğini, alın terinin hakkını vereceğim.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Cumhuriyetimizi Demokrasi İle Taçlandırmak İstiyoruz

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Güç Sende, Senin Elinde” Gençlik Çalışması Lansmanı’nda yaptığı konuşmada, “Bu yüzyılda artık cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırmak istiyoruz. Bunu yapacak olanlar gençler. Sizler değiştireceksiniz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kemal Kılıçdaroğlu, “Birileri sizin gücünüzden korkuyor. Korktuğu için şunu söylüyor: ‘Giderlerse gitsinler.’ Ama sizin şunu söylemeniz gerekiyor: ‘Hayır; biz gitmeyeceğiz, seni göndereceğiz’ demeniz gerekiyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Güç Sende, Senin Elinde” Gençlik Çalışması Lansmanı’nda konuştu. Kılıçdaroğlu’nun satırbaşlarından öne çıkanlar:

“Uzun yıllardır ilk kez CHP toplumun bütün sorunlarına eğildi ve sağlıklı çözümler üretti. Gençler için 6 vaadimiz saydı arkadaşlarımız.

Yüzyıl içinde bu ülkede başbakanlar, bakanlar, fidan gibi gençler asıldı. Bu yüzyılda artık cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırmak istiyoruz. Bunu yapacak olanlar gençler. Sizler değiştireceksiniz.

Birileri sizin gücünüzden korkuyor. Korktuğu için şunu söylüyor: ‘Giderlerse gitsinler.’ Ama sizin şunu söylemeniz gerekiyor: ‘Hayır; biz gitmeyeceğiz, seni göndereceğiz’ demeniz gerekiyor.’

Ekonomiyi yönetemediklerini de önceden gördük. Sorumlu bir muhalefet yaptık. Önceden gördük ve uyardık. Nasıl çözüleceğini de anlattık. Ama onlar yapmadılar. ‘Hayır, siz bilmiyorsunuz’ dediler. Geldiğimiz tabloda Türkiye’nin tüm sorunlarını bildiğimizi ve çözümler ürettiğimizi de artık tüm dünya biliyor.

“Eleştiri, hatayı tekrar etmeme açısından son derece önemlidir”

Şunu unutmayın, her biriniz politik arenanın içindeyseniz eleştiriden korkmayacaksınız. Bir politikacının alkıştan çok eleştiriye ihtiyacı vardır. Benim görmediğimi başkası görebilir, benim duymadığımı başkası duyabilir. Eleştiri, hatayı tekrar etmeme açısından son derece önemlidir.

Siz alanda çalışırken CHP’ye ilişkin eleştiriler de gelecektir. Hemen itiraz etmeyin. Bizim katılmayacağımız bir şey olsa da ‘haklısın’ demeniz lazım. Eksiğimiz var mı? Evet var. Vatandaş bizi eleştiriyorsa ve bizim inanmadığımız bir eleştiri geliyorsa kabahat bizde. Biz ona kendimizi anlatmadık.”

Paylaşın