Kılıçdaroğlu, Akar’ı makamında kabul etti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve beraberindeki heyeti, CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Yaklaşık bir saat süren görüşmede CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Başkan Yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı, Bülent Kuşoğlu ve Ünal Çeviköz eşlik etti.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, Suriye’nin kuzeydoğusunda yürütülen Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin bilgi verdiğini ve CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun görüşlerini dinlediğini söyledi.

Bakan Akar, açıklamasının devamında, “Biz başından beri ifade ettiğimiz gibi Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bizim burada yapmaya çalıştığımız tek şey, 82 milyon halkımızın, ülkemizin, hudutlarımızın güvenliğini sağlamak, bu amaçla çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na linç girişimi raporu açıklandı!

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Linç Girişimini Araştırma Komisyonu üyeleriyle birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Düzenlenen basın toplantısında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde gerçekleştirilen linç girişimine ilişkin hazırlanan rapordan bilgiler verildi.

CHP Grup Başkanvekili Özkoç, basın toplantısında, olay yerindeki bütün görüntü kayıtlarını, fotoğraf ve tanık ifadelerini incelediklerini, devlet töreni yönetmelik, yönerge ve teamüllerini araştırdıklarını, mevcut tablo ile olması gerekeni karşılaştırdıklarını anlattı.

Rapor çalışmamıza paralel olarak Kılıçdaroğlu’nun tören alanına girdiği andan, evden çıkarıldığı dakikaya kadar her adımını kesit analizleriyle ortaya koyan bir belgesel hazırladıklarını ve önümüzdeki hafta yayımlanacağını bildiren Özkoç, raporun içeriğine ilişkin şu bilgileri verdi:

“Rapordaki somut delil ve tespitler ile belgeseldeki açık görüntüler, Genel Başkanımıza yönelik planlı bir linç girişiminin gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır.

İlk olarak, şehidimiz Yener Kırıkçı için cenaze namazının, 20 Nisan Cumartesi günü, ikindi namazını müteakip Çubuk Merkez Cami’nde kılınması kararlaştırılmıştı. Daha sonra Valilik tarafından cenaze namazı; “garip bir tesadüf” oluştaracak şekilde; İstanbul Maltepe’deki Halk Buluşmasıyla aynı gün ve saate, 21 Ağustos günü öğle namazına çekilmiş, yeri de Merkez Cami’nden 3 bin nüfuslu küçük bir köy olan Akkuzulu Köyü’ne alınmıştı.
10 binden fazla insanın katıldığı cenaze töreni için Ankara’nın çeşitli merkezlerinden taşıma yapıldı.

“15 şüpheli belediyede şöfor”

Gözaltına alınan şüphelilerden 15 tanesi’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde şoför olarak görev yapıyor olması, taşımayı kimlerin, ne şekilde organize ettiğini göstermektedir.

Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu dahil, Milli Savunma Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, emniyet genel müdürü ve çok sayıda milletvekilinin katılacağı bilinen bir cenaze töreni için, yönergelerde bulunması gereken güvenlik koridorları oluşturulmamış, güzergah ve yol trafiğe açık tutulmamamıştır.
Genel Başkanımızın cenaze törenine katılmasıyla birlikte başlayan provokasyona, imamın defalarca cemaate çağrı yapmasını gerektirecek açık tabloya rağmen müdahale edilmemiş, cenaze namazı bile zorlukla kılınabilmiştir.

“Bakanlar, şehidi selamlamadan alandan ayrıldı”

Cenaze namazının ardından da devlet töreni yönetmelik ve yönergelerine göre, şehidinin naaşının konulduğu top arabasını takip etmesi ve son kez selamlaması gereken protokol, tam ters istikamette güvenlik şeridi içinde tören alanını terk etmiştir.

Genel Başkanımız, koruma ekibine çizilen güzergahı takip etmiş ve açık bir şekilde kontrolsüz kalabalığın içine sürüklenmiştir.

“Taş ve sopalar da görüntülerde açıktır”

Genel Başkanımızın yönlendirildiği güzergahta ve top arabasının arkasında hiçbir güvenlik koridoru yer almamıştır.
Hem kitapta hem de belgeselde açık bir şekilde görüleceği üzere, Genel Başkanımız kalabalığın içine itildikten sonra aynı yüzler, belli bir organizasyon içinde; kortejin önünde kolkola girerek basınç yaratmak, işaretle birbirlerine genel başkanın yerini göstermek, duvar üzerinde birbirlerini yönlendirmek yoluyla linci gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Taş ve sopalar da görüntülerde açıktır.

Genel Başkanımız ve beraberindekilerın sığındıkları eve; Savcılık kayıtlarına göre bölgede bulunan 700’den fazla güvenlik görevlisinin, 1,5 saat müdahalede bulunmaması, evin etrafında güvenlik çemberinin dahi oluşturulamaması, hiçbir şekilde açıklanabilir bir tablo değildir.

Emniyet Genel Müdürü’nün açıklamaları

Buradaki bir diğer dayanağımız; dönemin Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya’nın olaydan bir gün sonra verdiği röportajdır.

Uzunkaya bizzat kendi ifadesiyle jandarmanın evin önündeki kalabalığa müdahale etmediğini ve kendisinin devreye girmek zorunda kaldığını belirtmiştir.

Uzunkaya’nın ardından, 1 saat 15 dakika Köy Konağı’nda bekledikleri anlaşılan, Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin, Genel Başkanımızın bulunduğu evin önüne gelerek, süreci noktaladı.

Akar’ın o hadsiz konuşmasının ardından Genel Başkanımız evden çıkarıldı. Jandarma bölgesinde, Emniyet zırhlı aracıyla güvenli bir alana götürüldü.

“İşlenmiş 11 suç var”

Aktardıklarım; açık Linç girişimi, raporumuzda belgeler ve somut dayanaklarla, belgeselde de tartışmaya yer bırakmayacak görüntülerle ortaya konulmuştur.

Ortaya koyduğumuz deliller üzerinden, bir iddia değil, hukuki tespit olarak söyleyebiliriz; 21 Nisan 2019 günü Çubuk’un Akkuzulu Köyü’nde şu suçlar işlenmiştir;

– Öldürmeye Tam Teşebbüs (TCK 82/g) suçu
– Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik (TCK 216/1) suçu
– Kasten Yaralama (TCK 86/2-3d) suçu
– Hakaret (TCK 125/3a,b-4) suçu
– Mala Zarar Verme (TCK 152/1f,g) suçu
– Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma (TCK 109/2-3b,c) suçu
– Siyasi Hakların Kullanılmasının Engellenmesi (TCK 114/2 ve 119/1c)
– İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasının Engellenmesi (TCK 115-119),
– Memura Etkin Direnme (TCK 265),
– Görevi Kötüye Kullanma (TCK 257)
– Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma/Örgüte Üye Olma (TCK 220)

Bu açık tabloya rağmen bugün Genel Başkanımıza yönelik linç girişimiyle ilgili yargılama sürecinde, tutuklu tek bir sanık yoktur. Yumruk atan Osman Sarıgün dahil.

“Soylu için suç duyurusunda bulunduk”

Biz, Çubuk Cumhuriyet Başsavcısına tüm şüphelilerin tutuklanması talebiyle başvuruda bulunduk. Sonuç alamadık. Hakimler Savcılar Kurulu’na şikayette bulunduk. Sonuç yok.

Olay günü görevli İl Jandarma Komutanı, İl Emniyet Müdürü ve tüm görevlilerle ilgili suç duyurusunda bulunduk. Hala bekliyoruz. Ve bizce en önemlisi, sorunun, toplumsal gerilimin zeminini yaratan söylemleri nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için suç duyurusunda bulunduk.

CHP’li il başkanlarını şehit cenazesine almayın talimatından başlayarak tehdit ve hakaretlerini sıraladık ve Bakan’ın yargılanmasını istedik. Halkı kin ve nefrete alenen tahrik gerekçesiyle yaptığımız suç duyurusuna, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan verdiği yanıt, ülkemizin içinde bulunuğu tablonun özeti niteliğindedeydi.
Başsavcılık, “Müracaata konu olayın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bakanlık göreviyle ilgili işlerden kaynaklandığı, Bakanlar hakkında görevlerinden kaynaklanan isnatlara ilişkin soruşturma yetkisinin TBMM’de olduğu” gerekçesiyle soruşturma ve kovuşturmaya yetkim yok dedi.

Yani, yargı, Soylu’nun “çirkef”, “düzenbaz”, “boğazına ne takacağız o görecek” sözlerini, şehitlerimizin cenazesine siyaset sokmasını, İçişleri Bakanı’nın görevi saydı.

Biz, bu yanıtı Anayasa Mahkemesi’ne götürdük, bekliyoruz. 6 ay geçti ortada iddianame yok, bekliyoruz.

“Failler, tarih önünde hesap verecekler”

Türkiye Cumhuriyeti Hukuk devletinde, yargı basamaklarında beklemekten, haksızlıktan, zorbalıktan yılmayacağız.
Biz, hakikati ortaya koymaktan geri durmayacağız. Biliyoruz ki, iktidarlar yargıyı ele geçirebilir ancak hukuku ortadan kaldıramazlar. Tarih, bizi bir kez daha haklı çıkaracak, failler, tarih önünde hesap verecekler.

Ülkemiz üzerine karanlık emelleri olanlara hatırlatırız ki; Cumhuriyet Halk Partisi ve onun ayrılmaz bütünü olan liderliği, cumhuriyeti kuran Kuvayi Milliye ruhunun bugünkü ve yarınki temsilcileridir. Çanakkale’de kefensiz yatan şehitlerimizden bu yana bu topraklar için, bu millet için, cumhuriyet için bağımsızlık ve demokrasi için şehit düşenler, sadece toprağa değil, bizim yüreğimize gömülürler. Onları asla unutmaz ve unutturmayız.

“Bu ülkede hiç kimse kendini güvende hissedemez”

Biz, hiçbir karanlık elin sergileyeceği korku senaryosundan etkilenmeyiz.

Şehitler bizimdir, onların cenazelerinde, ailelerinin yanında yer almak ödevimizdir. Bizi bundan hiçbir alçaklık geri döndüremez. Biz bu milletin harcıyız, hizmetkârıyız. Biz, milletimizin ta kendisiyiz. Hiç kimse şehitlerimiz üzerinden gerçekleştireceği provokasyonlarla bizi yolumuzdan döndüremez.

Ortaya koyduğumuz bu rapor, masumiyeti linç etmeye çalışan, kardeşliğimize, birlik ve beraberliğimize, ulusumuza, devletimize ve demokrasimize kasteden alçaklığın, sorumluları, azmettiricileri ve tetikçileri, hukuk önünde cezalandırılıncaya kadar olayın peşini bırakmayacağımızın en açık dayanağıdır.

Raporda altını çizdiğimiz 22 karanlık nokta aydınlığa kavuşturulmadan bu ülkede hiç kimse kendini güvende hissedemez.”

‘Linç Girişimi Raporu’nun tamamı için tıklatın

Paylaşın

Kılıçdaroğlu, Akşener’i Ziyaret Etti: İstanbul’da Seçimi Alacağız

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ne olursa olsun İstanbul’da seçimi alacağı” dedi.

Kılıçdaroğlu, YSK’nın CHP ve İYİ Parti’nin İstanbul seçimlerinin tümüyle iptal edilmesi istemini oybirliği ile reddedmesine ise, “Farklı bir karar beklemiyorduk. YSK kendisini reddeden bir kurul” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu; beraberinde Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Genel Başkan Yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı ve Seyit Torun ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret etti.

Ziyaret sonrası iki lider İYİ Parti Genel Merkezinde düzenledikleri ortak basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:

Kemal Kılıçdaroğlu: Değerli basın mensupları, Türkiye’yi biliyorsunuz, bizlerin izlediği gibi sizler de yakından izliyorsunuz. Ekonomide ciddi sorunlarımız var, iç politikada ciddi sorunlarımız var, dış politikada ciddi sorunlarımız var. Dolayısıyla bu sorunları karşılıklı görüşmek, fikir alışverişini de yapmak bir siyaset geleneği olarak sürdürülmesi gereken bir olaydır. Sadece Türkiye’ye özgü değil; bütün dünyada da üç aşağı beş yukarı önemli olaylar olduğunda, bir ülke çok zor durumla karşı karşıya geldiğinde, siyaset insanlarının bir araya gelip konuşmaları, çıkış yolu aramaları kadar doğal bir şey yoktur.

Bu bağlamda Sayın Genel Başkanı ziyaret ettim arkadaşlarıyla beraber. Daha sonra kısa bir süre baş başa görüşme olanağımız oldu. Türkiye’nin iç sorunlarını, dış sorunlarını, ekonomiyi ve son günlerde yaşadığımız gazetecilere ve siyaset insanlarına yönelik şiddeti ve bu şiddetin artıp artmayacağı konusundaki endişelerimizi karşılıklı paylaştık.
Bu vesileyle son olarak ölümle karşı karşıya kalan, sopalarla saldırılan gazeteci arkadaşımız Demirağ da gündeme geldi, ona da acil şifalar diliyoruz, inşallah kısa süre içerisinde kendisi sağlığına kavuşur ve yeniden kalemiyle buluşur. Bu dilekleri de Sayın Genel Başkanla paylaştık.

Meral Akşener: Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun ziyaretiyle ilgili olarak kendilerine teşekkür ediyorum. Bahsettikleri gibi Türkiye’yi ve Türkiye’ye yönelik Türkiye’den dünyaya bakış, dünyadan Türkiye’ye bakışı konuştuk. Adalet, hukuk ve demokrasiyi konuştuk ve tabi İstanbul’da bir seçim yenilenmesi var, bu seçim yenilenmesine yönelik de biz İYİ Parti olarak görüşlerimizi ifade ettik. Biliyorsunuz bizim İstanbul’da adayımız yoktu ve gene olmayacak. Dolayısıyla da Sayın Ekrem İmamoğlu’nu dün desteklemiştik, bugün de elimizdeki tüm imkanları kullanarak destekleyeceğiz ve inşallah seçimi bu defa açık ara ve herhangi bir tereddüde mahal vermeyecek bir sonuçla kazanma yönünde çalışma yapacağız.

Kendilerine ziyaretleri nedeniyle bir kere daha arkadaşlarına ve Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum. Önemli bir söz söyledi, liderler arasında bu tür görüş alışverişlerinin olması lazım geldiğini.

Ben bu arada Cumhur İttifakının büyük ve küçük ortağına da buradan seslenmek isterim. Hadi toplumu ikiye böldünüz, diğer kanatla görüşmüyorsunuz da bari arada bir bi raraya gelin de hatlar karışmasın. Basın üzerinden görüşüp hepimizi germeyin.

Soru: Yüksek Seçim Kurulu kararını verdi başvurunuzla ilgili olarak. İstanbul’un ilçelerindeki seçiminde yenilenmesine ilişkin olarak ret kararı verdi efendim nasıl değerlendirirsiniz? Az önce karar çıktı.

Kemal Kılıçdaroğlu: Farklı bir karar zaten beklemiyorduk. Niçin beklemiyorduk onu da söyleyeyim. Yüksek Seçim Kurulu önce kendisini reddeden bir kurul. Kendisini reddeden bir kuruldan farklı bir karar beklemek zaten mümkün değildi.

Şimdi düşünün, sandık aynı sandık, heyet aynı heyet, seçmenler aynı seçmenler, geliyorlar oy kullanıyorlar, kullandıkları oyları aynı zarfa koyuyorlar, 4 pusulayı aynı zarfa koyuyorlar Yüksek Seçim Kurulu diyor ki, “bu zarflardan çıkan oyları kabul ediyorum ama birisini doğru bulmuyorum.” Hangi oyu doğru bulmuyorsun? “Efendim Büyükşehir Belediye Başkanlığı dolayısıyla kullanılan oyları doğru kabul etmiyorum.” Niçin? “Burada yanlışlık yapıldı.” Neye göre, hangi gerekçeye göre?

Yani bunu bırakın hukuk fakültesini bitirmiş bir yargıcı, bırakın yıllarını mahkemelerde geçirmiş bir yargıcı, ilkokuldan mezun olan sıradan hatta hiç okuma yazması olmayan ama sağduyu sahibi olan bir kişiye sorsanız burada bir sakatlık var, burada bir yanlışlık var der. Yanlışlığı yargı kararı olarak bizim önümüze koyuyorlar, bunu kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz.

Zaten söyledim, bir daha söyleyeyim, Yüksek Seçim Kurulunda yedili bir çete var. Bunlar talimatla iş yapıyorlar, talimatla karar veriyorlar. Aynı talimatlarla karar verilmiştir ama bu bizi asla umutsuzluğa sevk etmemeli, asla! Biz ne olursa olsun, neyi yaparlarsa yapsınlar, hangi baskıyı kurarlarsa kursunlar İstanbul’da seçimi alacağız. Niçin? 16 milyon İstanbullunun sağduyusuna güveniyorum. 16 milyon İstanbullunun vicdanına güveniyorum ve dolayısıyla Ekrem İmamoğlu bu saatten sonra sadece artık CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkanı adayı değildir, 16 milyon İstanbullunun Belediye Başkanıdır. Bu kadar haksızlık yapılamaz. Bu kadar haksızlık karşısında da hiç kimse susamaz, çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Soru: Efendim ortak miting yapacak mısınız? Yani tekrar Millet İttifakı olarak giriyorsunuz seçime bu noktada daha önceki yani 31 Mart seçim öncesinde…

Kemal Kılıçdaroğlu: Nasıl çalışma yapacağımızı Sayın Genel Başkanla konuştuk. O konuda bilmiyorum izin verirseniz daha sonra onları kendi aramızda biraz daha netleştirmiş oluruz.

Soru: Efendim AK Parti kanadından yenilenme kararından bu yana sürekli “oylar çalındı” gibi bir çalma sözleri var. Bu yönde mi acaba, AK Partinin yeni propagandası bu mu olacak, siz ne düşünüyorsunuz? Bir de Sayın Devlet Bahçeli hafta sonu yaptığı açıklamada “Öcalan avukatlarıyla görüşebilmeli” dedi. Hem bu açıklamayı, hem de bugün HDP’den bir açıklama geldi “CHP ve İYİ Parti MHP’nin söylediğini bu konuda söyleyemeyecek mi” şeklinde bir açıklama oldu.

Meral Akşener: Ben önce birinci sorunuza cevap vereyim. Dervişin fikri neyse zikri oymuş. Biz milli iradeden bahsediyoruz, arkadaşlar çalmadan bahsediyor. Dolayısıyla uzmanlık alanları olduğu için böyle bir propaganda yöntemi tespit etmişler, bu ilginç.

Diğer mesele, Sayın Bahçeli çok ilginç bir savrulma içinde. Yıllarca bebek katili, İmralı canisi dediği terörist başına birden bire Öcalan demeye başladı. Bir sonraki adım sanıyorum tırnak içi Sayın Öcalan olacak. Ve bu savrulmanın MHP’ye gönül veren, oy veren, Türkiye’de yaşayan her seçmen açısından çok dikkate değer bulunup, değerlendirileceğine inanıyorum. Dolayısıyla biz durduğumuz yerde duruyoruz, bize PKK’lı dediler Sayın Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’e, Sayın Temel Karamollaoğlu’yla birlikte bize PKK’lı dediler. Hatta Sayın Temel Karamollaoğlu’yla benim İçişleri Bakanı olan zat tarafından Kandil’le sözleşme imzaladığımız iftirası atıldı. Ama bugün görülüyor ki Kandil’le kim ahbap ve yeni bir açılım, yeni bir saçılımın gündeme getirildiğini ve bizatihi Sayın Bahçeli’nin diliyle ortaya konduğunu şaşkınlık, hayret, ibretle görmüş durumdayız.

Kemal Kılıçdaroğlu: Oyların çalındığı söyleniyor değil mi? 280 bin kişiyi kim görevlendirdi? Erdoğan. Nerede görevlendirdi? İstanbul’da sandıklarda. Ve Erdoğan bir konuşma yaptı dedi ki, “elimizde görüntüler var.” Konuşmanın yapıldığı tarihten bu yana görüntüleri görmedik. Şimdi o hırsızın görüntülerini ben merak ediyorum. Eminim bütün medya merak ediyor. Kim o, görüntüler kimde? O görüntüleri versin bakalım, kim hırsızlık yapmış biz de görelim bakalım. Ama bir hırsızlık var ortada, doğru. Ne?Milli irade hırsızlığı yapılmıştır. Nerede yapılmıştır? Kapalı kapılar ardında yapılmıştır. Hangi adreste yapılmıştır? Yüksek Seçim Kurulunda yapılmıştır. Milli iradeye darbe söz konusudur ve milli irade, İstanbulluların iradeleri çalınmıştır orada.

Dolayısıyla kendisine tekrar yeniden açık ve net bir çağrıda bulunuyorum Sevgili Erdoğan’a; “oyların çalındığına ilişkin görüntüler var” dediniz, o görüntüleri ben de merak ediyorum, 81 milyon da merak ediyor. Eğer bunu açıklarsan eyvallah diyeceğim, şapka çıkaracağım. Açıklamazsan seni Türk milletine emanet ediyorum o zaman. Hakkından onlar gelecektir.

 

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye Sert Sözler: Şimdi Kimin Gölgesindesin

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisine ve partisine yönelik eleştirilerine yanıt verdi. 

Kılıçdaroğlu, konuşmasında, CHP’ye ve kendisine yönelik eleştirilerde bulunan ve “Sayın Kılıçdaroğlu ve çevresi unutmasın, biz de gericiyiz” diyen Bahçeli’ye yanıt vererek, “Ülkücü kardeşlerime sözüm var. Onların bayrak, vatan, insan sevgisi benim yüreğimde de aynen vardır. Biz hiç kimsenin gölgesine sığınmaz, medet ummayız” dedi.

Konuşmasında, MHP Lideri Bahçeli’nin, 2014’te “Her vatan evladı cumhurbaşkanı olabilir ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz” dediğini hatırlatan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sayın Bahçeli, şimdi kimin gölgesindesin?” diye sordu.

Konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Hiç kimseyi özel olarak suçlamadım hiç kimseyi! Ne bir siyasal parti lideri, ne de bir başka kişiyi özel olarak suçlamadım. Eğer bir yanlışı varsa, yanlışını hatırlattım. Özellikle bir şeye de özen gösteririm; muhalefet partilerini eleştirmem, çünkü muhalefet partilerinin, onların da hedefinin iktidar olması lazım, iktidarın yanlışlarını söylemesi lazım” diyen Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Bahçeli’ye hatırlatmak istiyorum”

“Eğer muhalefet partileri birbirlerini eleştirirlerse, zaten en büyük avantajı sağlamış olurla iktidara karşı. Bugün Sayın Bahçeli beni eleştirmiş, partimizi eleştirmiş. Sayın Bahçeli’ye hiçbir şey söylemiyorum, hiçbir şey! Sadece şunu söylüyorum, onun ağzından söylüyorum, ben demiyorum. Şimdi okuyacağım sözler bana ait değil, Sayın Bahçeli’ye ait, ona hatırlatmak istiyorum. 8 Nisan 2014’de şunları söylüyor: “Türklüğü reddeden, TC’yi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olmayacaktır.” Devam ediyor:“Tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da cumhurbaşkanı olmaz.” Devam ediyor: “Her vatan evladı cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz” diyor. Kim diyor? Sayın Bahçeli diyor.

“Biz hiç kimsenin gölgesine sığınmayız”

Sayın Bahçeli, şimdi kimin gölgesindesin, ben sana ne söyleyeyim şimdi? Ne söyleyeyim ben sana? Ben sana bir şey söylemiyorum, senin sözlerini sana hatırlatıyorum o kadar. Ama ülkücü kardeşlerime sözüm var, ülkücü kardeşlerimin bayrak sevgisi, ülkücü kardeşlerimizin vatan sevgisi, ülkücü kardeşlerimizin insan sevgisi benim gönlümde ve benim yüreğimde de aynen vardır. Vatan sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisi aynen vardır.

Biz hiç kimsenin gölgesine sığınmayız, hiç kimsenin! Hiç kimseden medet ummayız. Bizim sevgimiz vatan sevgisidir, bizim sevgimiz bayrak sevgisidir, bizim sevgimiz insan sevgisi. Birilerinin önünde diz çöküp yalvarmayıp yakarmayız, biz ayrıyız. O nedenle ülkücü kardeşlerim bilsinler, onlara hiçbir sözüm yok, onların benim başımın üstünde yeri var. Ama partisine sahip çıkmayanları, kusura bakmayın onun sözleriyle vurmak zorunda kaldım.”

 

Paylaşın

Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan seçilen Akşener’i kutladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeniden İYİ Parti Genel Başkanı seçilen Meral Akşener’i arayıp kutladı. Akşener, kurultayda geçerli 881 oyun tamamını alarak yeniden genel başkan seçilmişti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i aradı. Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’i İYİ Parti 2. Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden Genel Başkan seçilmesinden dolayı kutladı.

Meral Akşener, İYİ Parti’nin 2. Olağanüstü Kurultayı’nda geçerli 881 oyun tamamını alarak yeniden genel başkan seçilmişti.

Paylaşın