DP Lideri Uysal’ın ‘Kriterleri’ Altılı Masada Kriz Yarattı

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın sosyal medya hesabından cumhurbaşkanı adaylığı için açıkladığı üç kriterin altılı masada kriz yarattığı öne sürüldü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 12 Şubat’taki davetinden sonra Millet İttifakı üyesi altı partinin katıldığı yemekte, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın Cumhurbaşkanı adaylığı için sıraladığı ölçülerin masada krize neden olduğu öne sürüldü.

Gültekin Uysal, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı:

“1) 20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak,

2) Seçilebilirlik,

3) Seçim sonrası 20 yılda AKP tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan T.C. Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!”

T24 yazarı Murat Sabuncu; Gültekin Uysal’ın bu tweet’inde cumhurbaşkanı adayı olmayacak olsalar bile altılı masada yer alan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun hedef alındığını ifade etti.

Bu tweet ile ilgili altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biriyle görüştüğünü kaydeden Sabuncu şunları yazdı:

“Bu tweet ve yaşananlarla ilgili görüş almak istediğim altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biri ile aramızda şöyle bir diyalog geçti:

– Gültekin Bey’in tweet’i ile ilgili bir rahatsızlık oldu mu?

– Nasıl olmasın Murat Bey?

– Telefonla bir görüşme yapıldı mı?

– Hayır.

– Bu tweet ile ilgili rahatsızlık 24 Nisan’daki Demokrat Parti’nin ev sahipliğindeki yemekte gündeme gelecek mi?

– Bakalım her lider yemeğe gidecek mi?

Altılı masanın 24 Nisan’a kadar özellikle kurucu iki lider Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener tarafından bir arabuluculuğa ihtiyacı var gözüküyor.

Bu arada tweet’teki ikinci madde yani ‘seçilebilirlik’ ile Kılıçdaroğlu ima ediliyor da olabilir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu memleketin bu zor durumunda bunu göz ardı edebilecek bir isim.”

Paylaşın

Millet İttifakı Adayını Açıklamak İçin Neden Seçim Kararını Bekleniyor?

Altı muhalefet partisinin oluşturduğu Millet İttifakı içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki açıklaması, muhalefetin adayının kim olacağı tartışmasını bir kez daha gündemin ön sıralarına taşıdı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İktidar kanadından gelen “Adayını açıkla” baskılarına karşın muhalefet, adayını seçim kararı alınana kadar açıklamamakta kararlı. Ancak ortak adayın CHP’den bir isim olacağı neredeyse kesin.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “en güçlü aday” olarak görülse de; adaylık konusunun gündemlerinde olmadığı açıklamalarına karşın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, adaylık denkleminden çıkmış değil.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda, muhalefete “Bizim adayımız bellidir. Sizin çürük adayınız ne zaman ortaya çıkacaktır? İlan edin adayınızı da boyunuzun ölçüsünü görelim” çıkışı yaptı.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı konusunda birden fazla isim konuşulurken, son olarak gazeteci Nihat Genç, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın muhalefetin ortak adayı olacağını iddia etti.

Muhalefet kulislerinde aday tartışmaları ve aday belirme sürecinde izlenecek stratejiye ilişkin şu değerlendirmeler yapılıyor:

‘Haşim Kılıç aklımızın ucundan geçmez, aday CHP’li olmalı’

CHP ve İYİ Parti kaynakları, Haşim Kılıç’ın adaylığı iddialarına “Zerre gündemimizde değil, aklımızın ucundan geçmez” sözleriyle tepki gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, “dışarıdan” bir adayın başarı şansının zaten mümkün olmayacağı belirtilirken, CHP’li bir parti yöneticisi, adaylık kriterlerini şöyle açıklıyor:

“Aday CHP’li olmalı. İkincisi siyasetçi olmalı. Elbette belediye başkanları da siyasetçi kriteri içindedir. Ama bize göre kuvvetle muhtemel, genel başkan aday olacaktır. Dışarıdan bir adayla seçimi kazanmaya sistem müsait değil. Kaldı ki kazansak bile, ülkeyi yönetemeyiz. Çünkü 6’lı masayla bu seçime gidiyoruz. Bu seçimden çıkacak kişi sadece ittifakları değil, iktidarı ülkeyi yönetecek birisi olmalı.”

Seçim sürecinin bir anlamda, gerek iktidar kanadı, gerekse muhalefet açısından “sinir harbi” niteliğine dönüşebileceği savunularak, “Muhalefetin adayına yönelik kıştırtıcılık yapılacak, sinir uçlarına dokunulacak. Bu süreçte dayanıklılık testini kim geçerse, süreci kim iyi yönetirse o kazanacak. O nedenle bizim adayımız, seçim takvimi ile birlikte açıklanır” yorumu yapılıyor.

İYİ Parti kurmayları da “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin yürürlükte olduğuna ve adayın da partili olacağına işaret ediyor.

Adaylık için Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin konuşulduğuna dikkat çeken İYİ Parti kaynakları, “Evet, hiç tanınmayan bir isim olursa adayı açıklamakta gecikmiş olunur. Ama konuşulan isimler aday olursa geç kalınmış olmaz, zaten kamuoyu bu isimler üzerinden aday tartışıyor. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde de zaten partisiz aday olmaz” görüşünü dile getiriyor.

Yavaş ve İmamoğlu, adaylık denkleminden çıktı mı?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, adaylık için “göreve çağırdığı” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, “Ben kamu görevlisiyim ve kendimi siyasetin içinde görmüyorum” açıklaması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” şeklindeki sözleri CHP’de memnuniyet yarattı.

Ancak gerek CHP, gerekse İYİ Parti’de bu açıklamalara karşın, iki büyükşehir belediye başkanı, adaylık denklemi dışına çıkmış değil.

Adaylık konusunda en güçlü isim olarak görülen Kılıçdaroğlu’nun ise hesabını “seçimi farklı kazanma” üzerine yaptığı, “kazanamayacağını görmemesi halinde aday olmayacağı”, iki belediye başkanının adaylığının gündeme gelebileceği ifade ediliyor.

Muhalefetin, birden çok aday seçeneği olması ise “handikap değil, zenginlik” olarak görülüyor.

‘Kriz yok, ilgi var’

CHP kulislerinde, muhalefetin adayının kim olacağının bu kadar tartışılmasının nedenleri olarak şunlar dile getiriliyor: “Bu seçim, Millet İttifakı’nın seçimi olacak. İktidar kanadı, bunu görüyor ve ittifakı bölmeye dönük arayış içinde. Bunu da en rahat yapabileceği zemin olarak aday tartışması görülüyor.

İkinci bir neden aday tartışmasının alıcısı, izleyicisi çok. Kaldı ki adayı erken açıklasak da bu tartışma bitmeyecek, ‘Şu neden olmadı, daha çok oy alabilirdi’ denilecek. Elbette belediye başkanlarımız da aday olmak isteyebilir. Ama bu tartışmanın tarafı değiller. Toplumsal karşılıkları olması bizim avantajımız.

Oysa Cumhur İttifakı’nın Erdoğan dışında bir alternatifi yok. Sürece yönetme konusunda bizim açımızdan bir risk yok. O nedenle Millet İttifakı’nda da bir adaylık krizi yok, ilgi var.”

Aday açıklamak için neden seçim takvimi bekleniyor?

Muhalefet partileri içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

‘Akşener, yükü üstleneceğini gösterdi’

Yeni seçim yasası değişikliğine göre ittifakta yer alacak siyasi partilerin milletvekili sayısı, seçim çevrelerinden aldıkları oy oranına göre hesaplanacak. Bu durum, küçük partilerin milletvekili çıkarma olasılığını zayıflattığı için muhalefet partileri, parlamento seçimlerinde en fazla milletvekili çıkarmaya dönük simülasyonlar üzerinde çalışıyor.

Seçeneklerden birisi de barajı aşamayacak partilerin CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime girmesi. Bu durumda, her iki parti içinde de “liste krizi” yaşanması olası.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Başkanlık Divanı’nda yaptığı değişiklik, kısa süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bülent Tezcan’ı Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) alarak parti yönetimini güçlendirmesi, olası krizlere yönelik bir önlem ve “yükü paylaşma” olarak görülüyor.

CHP kulislerinde, İYİ Parti’de yapılan değişiklik, Akşener’in önümüzdeki süreçle ilgili “yükü üstlenmeye hazır olduğu” mesajı olarak yorumlanıyor.

Kılıçdaroğlu’nun da seçime giderken, parti yönetiminde dar kapsamlı değişikliğe gidebileceği, bu kapsamda bir veya yeni iki ismi MYK’ya taşıyabileceği konuşuluyor. MYK’ya yeni girecek isimler arasında Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un adı geçiyor.

HDP, muhalefet masasında nasıl yer alacak?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 6’lı masada yer almayan HDP’nin tutumu da belirleyici olacak. İYİ Parti’nin mesafeli tutumu nedeniyle, HDP’nin parlamenter sistem masasında yer alması beklenmiyor. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde, HDP’nin desteğinin alınabileceği düşünülüyor.

CHP kulislerinde, “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hem İYİ Parti, hem de HDP’yi rahatlatır. Genel Başkan, bir araya gelemeyenlerin ortak destekleyeceği bir isim olur. HDP bu süreçle ilgili sorunlu değil, sorumlu bir siyaset yürütüyor” yorumu yapılıyor.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Elektrik Faturamı Ödemedim, Ödemiyorum

Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’de 3.5 milyon hanenin elektrik faturasını ödeyemediğini belirterek, “Bilinçli olarak elektrik faturamı ödemedim ve ödemiyorum” dedi.

Haber Merkezi / Et ve Süt Kurumu’na alınmamasına ilişkinde konuşan Kılıçdaroğlu, “Her anne baba evladının karnının doymasını ister. Yeterli beslenme bir haktır. Bir anne çocuğuna süt veremiyorsa et veremiyorsa bir kurumun başındaki kişi kuyrukları bitirmek için ete zam yaptık diyorsa bunu sıradan bir basın toplantısıyla kamuoyuna anlatamazsınız. Oraya gidip önünde açıklamalısınız. Haksızlığın ne olduğunu söylemelisiniz. Kapıyı açarlar veya açmazlar ben evlatlarımızın hakkını korumak için oraya gittim” ifadelerini kullandı.

Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişikinde değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, “İstanbul’da Suudi Konsolosluğu’nda bir cinayet işlendi. Ses kaydı bütün dünyaya servis edildi. Cinayetin burada olduğu belli. Suudi yönetimi dosyanın devredilmesini istedi, reddettiler. Sonra dosyanın Suudi Arabistan’a devrine karar verdiler. Enayi diyordu onlara, şimdi kimin enayi olduğu ortaya çıktı. Egemenlik hakkını vereceksin, sen yargıla diyeceksin. Bahçeli de buna evet diyecek, nasıl milliyetçiyse. Bir ülkenin egemenlik hakkı başkasına devredilir mi?” dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonuna doğru, “Allah’ın izniyle iktidara geldiğimizde israfa son vereceğiz. Bir numaralı genelge bu. Adrese teslim ihaleleri bitireceğiz. 5-6 yerden maaş alanları bitireceğiz. Bir genelge; kim israf yaparsa kapının önüne konulacak. Döviz garantili işlerin tamamını Türk Lİrası’na çevireceğiz.” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Biz sadece sorunları dile getiren bir parti değiliz bunun ötesinde her soruna akılcı çözümler üreten bir partiyiz. Bizim akılcı çözümlerimizi anlattığınız sürece halk bizi iktidara getirecek. Halk biliyor ki artık artık zaman CHP zamanıdır. Bazı anketlerde kararsızlar olduğu da söyleniyor. Kararlılığımızı sevgiyle, hoşgörüyle onlara anlatacaksınız.

Karşıdaki kişi şunu hemen fark etmeli; Evet bunlar kararlı, sorunları çözme konusunda hazırlıklı, evet ülkeyi biz artık teslim edebiliriz. Çünkü varolan sorunların tek çözüm adresi halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi diyeceklerdir. Çünkü memleketin iyi yönetilmediğini, her kafadan bir sesin çıktığını, bir bakanın söylediğini bir başka bakanın yalanladığını, fiyatlara egemen olmadıklarını görüyorlar.

O zaman bu ülkeyi gerçekten de ülkenin çıkarlarını savunan, vatandaşları arasında ayrım yapmayan, kavgalı bir dil yerine barışçıl bir dil kullanan bir iktidara ihtiyaç var. O iktidarın adı, Millet İttifakı ve Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

Ortalama 3 milyon 500 bin hanede elektrik yok. Vatandaş elektriğe gelen zamları görüyor. Bir insan gönüllü ‘ben faturamı ödemiyorum’ diyemez. Fakat elektrik faturasını dahi ödeyemeyecek noktaya bu ülkeyi getiriyorlarsa vatandaş bunu yaşayarak görüyor.

Ben 3 milyon 449 bin 344 hanede elektrikler kesildi onların sözcüsü olarak, onların temsilcisi olarak, onların yaşadıkları sıkıntıları yaşamak için bilinçli olarak elektrik faturamı ödemedim ve ödemiyorum. Ülke böyle bir noktaya gidiyorsa hepimizin tarihi bir sorumluluğu var. Her mağdurun yanında olmak bizim görevimiz, namus borcumuz bunu yapacağız.”

İşsizlik, talimat veriyorlar ‘işsizlik azaldı’ diye… Siz onu benim külahıma anlatın ne azalması? Biz de gidiyoruz bir yerlere ceplerimiz kağıtlarla dolu. Üniversite bitirdim işsizim diyor. Onlara göre Türkiye’de iş var ama birileri iş beğenmiyor. Halka böyle söylüyorlar ama gerçekler öyle değil. Yönetemiyorlar, yönetme kapasiteleri yok. Hazır parayla idare ettiler. Malları mülkleri sattılar, fabrikaları, bankaları, sigorta şirketlerini, hazine arazilerini sattılar aldıkları paralarla idare ettiler. Deniz bitti şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar satacak bir şey kalmadı ama şimdi Türkiye’nin itibarını satıyorlar.

Et ve Süt Kurumu ziyareti

Milyonlarca işçi, memur, emekli enflasyon rakamına göre maaş alacak. Talimat veriyorlar rakamı düşük göster diye. Düşük göster ki aylıkları az verelim… TÜİK’e gittim ve açıklama yaptım. Böylece o kurumda namuslu bürokratlar seslerini çıkarttılar neredeyse üst düzey yönetici kalmadı. Bazıları da istifa ettiler. Milli Eğitim Bakanlığı sınav yapıyor. KPSS’de torpil yok. Türkiye’de dereceye giriyorlar sözlü sınavda hakları yeniliyor. Yüzbinlerce haksızlığa uğrayan, sözlüde elenen genç arkadaşların hakkını, hukukunu aramak için Milli Eğitim Bakanlığı’na gittim.

Her anne baba evladının karnının doymasını ister. Yeterli beslenme bir haktır. Evrensel bir haktır. Bir anne çocuğuna süt veremiyorsa, et veremiyorsa, bir kurumun başındaki kişi ‘Kuyrukları bitirmek için ete zam yaptık’ diyorsa bunu sıradan bir basın toplantısı yaparak kamuoyuna anlatırsanız bu doğru olmaz. Oraya gitmelisiniz. Onun önünde açıklamalısınız. Haksızlığın ne olduğunu söylemelisiniz. Bazı enteller var ‘Kılıçdaroğlu gitti kapılar kapandı’ diyor. Ben kapılar açılsın diye değil, evlatlarımızın hakkını ve hukukunu korumak için oradayım.

Bakandan randevu talep etseydi diyorlar. Benim muhatabım bakan değil, Et ve Süt Kurumu. Devletteki çürüme, bürokrasideki korku görülsün. Hesap veren bir bürokrasi yok. Talimat alan bir bürokrasi var. Bürokrasi gerçekten namusluysa, hesap veriyorsa bütün kapılarını açar. Siz bunu yapmazsanız AK Parti iktidarının devlette yarattığı çürümeyi anlatamazsınız. Et ve Süt Kurumu’na gitmem, çocukların beslenme hakkını savunmam ciddi olumlu bir tepki doğurdu. Bunu da bütün arkadaşlarımın bilmesini isterim.”

Rize’ye gittim herkes şikayetçi. Çay Kanunu hazırladık. TBMM’de görüşülecekken AK Parti ve MHP ret oyu verdi. Rizeli kardeşlerime söylüyorum. Kesintisiz oy veriyorsunuz, sizin alın terinizi başkalarınıza peşkeş çekiyor. Kilolarca değil tonlarca kaçak çay geliyor.

Ben Rize’de söz verdim, Allah nasip eder onların da oyuyla iktidar olduğumuzda o kaçak çayları Rize meydanında yakacağım. Bu milletin hakkını, hukukunu savunacağız. Yeni bir dönemin başladığını herkes bilmeli. Kendilerine söyledik. Kabul etmiyorsanız, siz kanun getirin biz destek vereceğiz. Onu da getirmiyorlar niçin? Daha soygun bitmedi.

Cemal Kaşıkçı cinayeti

İstanbul’da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işlendi. Ses kaydı alındı, bütün dünyaya servis edildi, cinayetin burada olduğu belli. Her şey açık ve meydanda. Suudi’ler ‘Davayı bize devredin’ dediler. Erdoğan, ‘Bunlar insanları enayi zannediyorlar’ Suudi yöneticilerine söylüyor. ‘Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için, bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir.’ Doğru mu doğru. Destek verdik mi? verdik. Ne oldu? Bu davayı aldı Suudi Arabistan’a havale etti. Ben AK Parti’ye, MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum.

Türkiye’de işlenen cinayeti, Türk milleti adına karar vermesi gereken mahkemenin itibarını, egemenlik hakkını Suudi Arabistan’a devrediyorsun. ‘Enayi’ diyordu onlara, şimdi enayinin de sözünde durmayanın da kim olduğu ortaya çıktı. Devletin egemenlik hakkını Suudi Arabistan’a kimlerin devrettiği ortaya çıktı. Biz bu milleti kurarken, mücadele ederken para için mi yaptık? Egemenlik hakkını vereceksin, sen yargılaya diyeceksin. Ben yargılamıyor muyum? Para var işin ucunda. Bahçeli de buna evet diyecek. Nasıl milletçiyse ben anlayabilmiş değilim. Bir devletin egemenlik hakkı başka ülkeye devredilir mi ya?

“MHP’ye gerçekten üzülüyorum”

Sayın Bahçeli bugünkü grup toplantısında ‘Zamlar, hayat pahalılığı hepsi geçicidir. Müslümana karamsarlık haramdır’ demiş. İslam alemine fetva veriyor. Aslında utanmasalar ‘Bize oy vermemek haramdır’ diyecekler. Bu beylere göre çalmak, yolsuzluk yapmak, 128 milyarı hiç etmek haram değil ama karamsarlık haram. MHP’ye gerçekten üzülüyorum. Böyle bir pozisyona düşmemeliydi.”

Paylaşın

Millet İttifakı’nda Adaylık Bilmecesi

Seçim yaklaştıkça muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına yönelik tartışmalar da alevlendi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu her fırsatta vurgularken, gözler Millet İttifakı’nın adayının kim olacağına çevrilmiş durumda.

Birgün’de yer alan analiz habere göre; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmaları için aynı masada buluşan CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Parti aday ismiyle ilgili bugüne kadar renk vermedi. Liderler, her fırsatta adayın belirlenmediğini, henüz isim telaffuz etmeyeceklerini, sandık yaklaştığında ortak adayı açıklayacaklarını ifade ediyor.

Millet İttifakı’nın adayının CHP’li bir isim olacağı ise neredeyse kesin. İYİ Parti Lideri Meral Akşener, daha önce aday olmayacağını, hedefinin parlamenter sisteme dönüldükten sonra başbakanlık koltuğuna oturmak olduğunu açıkladı. Adaylık konusunda üç isim ön plana çıkıyor: CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş.

Kemal Kılıçdaroğlu

Kılıçdaroğlu’nun uzun süredir ortak aday olmak için çalışma yürüttüğü söylenebilir. Dolar kurunun kontrolden çıkmasının ardından Merkez Bankası’na giden Kılıçdaroğlu, kapı siyasetini devam ettirdi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, TÜİK ile Et ve Süt Kurumu’na alınmadı. “Milletin Sesi” mitinglerine de başlayan Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından zaman zaman video paylaşarak bürokratlara sesleniyor. Kılıçdaroğlu’nun seçime yönelik vaatleri de afişler aracılığıyla birçok ilde yankı buldu. Kılıçdaroğlu, geçen aralık ayında katıldığı bir programda adaylıkla ilgili ise “İttifak kabul ederse sorun yok” dedi. Ortak aday olmak için stratejisini yürüten CHP Lideri için 6’lı masadan net bir onay çıkmış değil.

Mansur Yavaş

Mansur Yavaş, adaylıkla ilgili son günlerin konuşulan ismi. İYİ Parti’den ayrılarak Zafer Partisi’ni kuran Ümit Özdağ da Yavaş’ın aday olmasını istediklerini ifade etti. Yavaş ise dün önce İYİ Parti Lideri Akşener’i, ardından da CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Adaylıkla ilgili tartışmalara dair ise “Bu tür şeylere yorum yapmıyorum. Bir belediye başkanı seçildiği andan itibaren sadece işini yapmalı” yanıtını verdi. Adaylıkla ilgili tartışmalara kapıyı tamamen kapatmadığı görülen Yavaş’ın bu gündemden kendisini uzak tutmaya çalıştığı dikkat çekiyor. Yavaş’ın doğru zamanda, kamuoyunun da baskısıyla adaylığa yönelik hamle yapma olasılığı yüksek.

Ekrem İmamoğlu

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için konuşulan İmamoğlu, Yavaş’ın aksine siyasi polemiklere girmekten çekinmiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla sık sık tartışmalara giren İmamoğlu, yeri geldiğinde Erdoğan’ı da hedef alıyor. Ancak İmamoğlu’nun kriz döneminde ulaşıma zam yapması eksi puan olarak görüldü. İBB Başkanı, “Aday olmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna son olarak, “Benim adayım Kılıçdaroğlu’dur” yanıtını verdi. Kamuoyu anketlerine göre İmamoğlu’nun kazanma ihtimali yüksek. Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu’ya yönelik ziyaretlerde bulunan, miting benzeri toplantılar düzenleyen İmamoğlu’nun adaylık için tüm şartları zorladığı kulislerde konuşuluyor.

Abdullah Gül

Bu isimler dışında çeşitli alternatifler de kamuoyunun gündeminde sıkça tartışılıyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül o isimlerden birisi. Gül’ün adaylığı 2018’deki seçimlerde de gündeme geldi. Akşener’in ortak aday önerisine sıcak bakmaması üzerine bu teklif rafa kaldırıldı. Son dönemlerde Gül’e yakın isimlerin yeniden nabız yokladığı dikkat çekiyor. Örneğin gazeteci Fehmi Koru, 28 Mart’taki “Altı liderin buluştukları masada bir eksiklik vardı…” başlıklı yazısında, “Muhafet cephesinin buluşmaları ardından yayınlanan açıklamaların hedef kitleyi etkilemesi için bir arada bulundukları masanın takviye edilmesi gerekiyor” diye yazdı. Koru’nun bu yazısı, Gül’ün de bir şekilde 6’lı masaya dahil olma isteği olarak yorumlandı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Ülke Yolgeçen Hanına Döndü

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Jandarma Genel Komutanlığı’nın “Her İnsan Bir Göç, Her Göç Bir İnsan. Göç İdaresi Başkanlığının kuruluş yıl dönümü kutlu olsun” paylaşımına tepki gösterdi.

Jandarma Genel Komutanlığı’nın açıklamasını “Bu, şiirlerle romantize edilecek bir mesele değildir” diyerek eleştiren Kılıçdaroğlu, “Ülke yolgeçen hanına döndü, Göç İdaresi’ne milletimiz adına gitmem gerekiyor ama sonucun ne olacağını herkes biliyor” dedi.

Kılıçdaroğlu Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Sığınmacılar kaçak yollarla hala ülkemize geliyor. Ülke yolgeçen hanına döndü! Göç İdaresi’ne milletimiz adına gitmem gerekiyor ama sonucun ne olacağını herkes biliyor. Zincirler, teller; şimdi kum torbası koyarlar herhalde” değerlendirmesini yaptı.

Kılıçdaroğlu paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Milletimiz adına Göç İdaresi’ne soruyorum:

  • Sığınmacıların eski kimlik bilgileri elinizde mevcut mu?
  • Kaçına vatandaşlık verdiniz ve hangi güvenlik soruşturmalarından geçirdiniz?
  • Sınırlarımızın delik deşik edilmesini neden izliyorsunuz? Amaç ne? Neyin hazırlığındasınız?

Göç İdaresi’nden randevu talep etmeden önce, milletimiz adına sabırla bu soruların yanıtlarını bekleyeceğim. Bu arada şiir yazmayı bırakın, işinizi yapın!”

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisi Yol Haritası İçin Komisyon Kurdu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi, genel başkanlarının güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş hedefine yönelik çalışmayı yapacak komisyon kurulması kararının ardından 6 parti yetkililerinin yer aldığı çalışma grubu oluşturuldu.

Euronews’in edindiği bilgilere göre, sürecin yol haritasını belirleyecek komisyonda, CHP adına Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti adına Seçim İşleri Başkanı Şenol Sunat, Saadet Partisi adına Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya, Demokrat Parti adına Genel Sekreter Serhan Yücel, DEVA Partisi adına Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ve Gelecek Partisi adına İnsan Hakları Başkanı Serap Yazıcı yer alıyor.

Komisyonun çalışması

Çalışma kapsamında öncelikle her parti Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecine ilişkin kendi yol haritasını belirleyecek. Daha sonra 6 parti yetkilisinden oluşan komisyon bir araya gelerek geçiş sürecinin hangi dönemi ihtiva edeceğini istişare edecek, parlamenter sisteme geçiş sürecinde yapılması gerekli anayasal ve yasal düzenlemeleri masaya yatıracak.

Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ile kabineyle çalışma şeklini de ele alacak komisyon, Meclis İçtüzüğü, Siyasi Partiler ve Siyasi Etik kanunlarını çalışacak.

24 Nisan’da bir araya gelecekler

Altı muhalefet partisi lideri Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde 24 Nisan’da yeniden bir araya gelecek. Altı muhalefet partisi lideri, son olarak DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde bir araya gelmişlerdi. Son toplantı sonrası yapılan açıklamada, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme vurgu yapılmış ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturdukları bilgisi verilmişti.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Cumhurbaşkanı Adayı İçin İsim Telaffuz Edilmeyecek

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde T24’ten Tolga Şardan ve Gökçer Tahincioğlu’nun sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı adayının ne zaman açıklanacağı konusunda 6 muhalefet liderinin yeni bir karar aldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şu aşamada isim telaffuz edilmeyeceğini ifade etti.

Seçim Yasası düzenlemesine ilişkin de konuşan CHP Lideri, “Yeni seçim düzenlemesi tümüyle ittifakımızı yıpratmaya yönelik bir çalışma, ikincisi de ‘koltuğu koruma’ çabası” dedi.

Cumhurbaşkanı adayı

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi hususunda Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının, parlamenter demokrasiye geçiş mutabakat metnine imza atan altı parti liderinin oluşturduğu masa tarafından belirleneceğini, bu yönde ortak bir karar aldıklarını söyledi.

“Henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan adaylığını açıklamadı. Niye bize ısrarla soruluyor” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, “Biz altı lider şu kararı aldık. Altı liderin belirlediği aday, tüm partilerin adayı olacaktır. Beraber belirleyeceğiz. Daha da ötesini söyleyeyim; adayımız, halkın adayı olacaktır. Dolayısıyla bir çatlak olmayacaktır. Biz bir karar daha aldık. Asla isim telaffuz edilmeyecek, bu konuda soru geldiğinde cumhurbaşkanı adayımızın niteliklerini anlatacağız” dedi.

İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylıkları

Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı’na Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı aday göstermesine dair de şu açıklamalarda bulundu:

“İttifakımıza yönelik bir hamle olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki öyle bile olsa, Millet İttifakı sağlam temeller üzerine, demokrasiyi inşa etmek üzere kurulmuş bir ittifaktır. Şunu söylemek isterim, Mansur Bey değerli belediye başkanlarımızdan biridir. “Cumhurbaşkanlığı Seçimi” denildiğinde akla, aday olarak bir CHP’linin gelmesi, bizi memnun ediyor. Burada kırmızı çizgimiz 6’lı masadır. Adayımıza, Millet İttifakı’nın liderleri karar verecek.”

Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ya da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aday gösterilmeleri ya da gösterilmemelerinin bir çatlağa yol açıp açmayacağı konusunda da “Altı liderin ortaklaştığı aday niye çatlak yaratsın” yorumunu yaptı.

Sokak ve ekonomik gidişat

Muhalefet ve CHP’nin özellikle sokağa çıkılmaması, dikkatli olunması uyarıları hatırlatılan Kılıçdaroğlu, “Etkin muhalefet farklı, sahaya inmek farklı… Adım adım sandığa giderken, Sarayın provoke edeceği durumlardan kaçınmak gerekir” dedi.

Kılıçdaroğlu, enflasyon ve pahalılık karşısında iktidar olmaları halinde yapacaklarına dair de “Biz altı ayda nefes aldırırız topluma” dedi ve şunları ekledi:

“Bürokraside hala son derece nitelikli ve konusunu iyi bilen kişiler var ama bir köşeye atılmış durumdalar. Bunları süratle yetkilendirmek gerekiyor. Merkez Bankası’na, Hazine’ye, BDDK’ye, Maliye Bakanlığı’nda keza. Hızlı biçimde Stratejik Planlama Teşkilatı kurmak ve yetkilendirmek gerekiyor. Altı ayda taşlar yerine oturur.

“Dış ve iç politikada da neler yapacağınızı kamuoyu ile paylaşırsınız. Topluma güven verirsiniz. İlk yapacağınız işlerden biri israf genelgesi çıkartmaktır. Müthiş bir israf var. Anlamı şu; çok büyük tasarruf sağlanacak anlamında söylemiyorum ama oy veren vatandaşla, yetkilendirdiği siyasetçi arasındaki güveni pekiştirecektir. Bunlar israf yapmıyor, yolsuzluk da yapmazlar inancını vermektir.”

Röportajın tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Et Ve Süt Kurumu’na Alınmadı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Et ve Süt Kurumu’nun Ankara’daki binasına alınmadı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda kurumdan randevu talep ettiğini ancak talebine karşılık bir geri dönüş alamadığını paylaşmıştı.

Haber Merkezi / Et ve Süt Kurumu ziyaretinde Kılıçdaroğlu’nun CHP’li kadın milletvekillerinin yanı sıra Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo da eşlik etti. Kılıçdaroğlu, kurumun önünde yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Daha önce TÜİK’e gitmiştim, emeklilerin, asgari ücretlilerin haklarını savunmak için. Çünkü TÜİK enflasyonu düşük göstererek milyonlarca insanın düşük zam almasına neden oluyordu. Buna dikkat çekmek için TÜİK’e gittim.

Daha sonra sözlü sınavda hakları yenen gençlerin sesini kamuoyuna duyurmak için MEB’e gitmiştim. KPSS’de dereceye giren birçok genç sözlüde torpili olmadığı için elenmişti. Buna da dikkat çekmiştim

Bugün Et ve Süt Kurumu’nun önündeyim; burada olmamın temel nedeni çocukların haklarını savunmak. Kadın milletvekilleri ile beraberim, tüm anneler çocuklarının iyi beslenmesini isterler. İyi beslenme bir haktır, bunu sağlayacak olan sosyal devlettir. Bütün çocukların yeterli beslenmeleri gerekir.

Tarım Bakanı dün katıldığı bir programda “Türkiye’de aç ve açıkta kimse yok” diyor. Tarım Bakanı’nın dünyadan, Türkiye gerçeklerinden haberi yok. İzin verirseniz Türkiye’deki derin yoksulluğu uzun yıllardır araştıran Hacer Foggo’ya bu konudaki düşüncelerini aktarması için söz vereyim.”

Kılıçdaroğlu, daha sonra Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo’ya söz verdi. Foggo yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Et değil mücevher sanki”

“Yapılan bir araştırmada çocuklarda kansızlık çıktı, geçen hafta açıklandı. Bu ne demek, yetersiz beslenme demek. Bütün çocuklar bununla mücadele ediyor. Daha dün bir anne ile görüştüm “Çocuklarla beraber sahurda patates kızartması yedik, iftarda ise çorba içtik” dedi. Bir kasabın önünden geçerken yaşlı bir adam bana dedi ki “Kızım eskiden kuyumcu vitrinine bakardık, et değil mücevher sanki” dedi.

Güneydoğu’da çocukların çoğu bodur, bu da yetersiz beslenme demek. Yoksulluk ve açlık yok demek, bunu inkar etmek yanlış. Yoksulluğun olmaması benim temel hedefim, ben böyle bir dönem görmedim. Her girdiğim evde beslenme yetersizliği yüzünden gelişim bozukluğu olan çocuklar var.

Cep telefonunu soracağınıza fakir mahallelerdeki çocukların kaç yaşında olduğunu sorun. Açlık var arkadaşlar, ben Türkiye’nin her yanında geziyorum ve siz de bu sokaklarda olun. Ya da gelin birlikte gezelim. Sayın Genel Başkanım’ın sözleri ile buradayım “Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek” ve biz o son çocuğu bulana kadar çalışacağız.”

“Milletin artık gücü kalmadı”

Hacer Foggo’nun ardından tekrar söz alan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

Saray’a açık bir çağrı yapıyorum; beşli çeteye verilen dolarların en azından binde birini yoksul ailelerin çocukları için harcasalar hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Sözler bana ait değil, 22 saat önce söylenen sözler şöyle; “Damızlık hayvanlar, süt inekleri kesiliyor. Kesile kesile nereye kadar gidecek? Damızlık hayvanlar bittiğinde et sıkıntısı, süt sıkıntısı yaşanacak. Üreticinin sırtındaki yükün inmesi lazım, milletin artık gücü kalmadı.”

Bu bir siyasetçinin değil bir üreticinin sözleri. Süt üreticileri perişan, markete gittiğiniz zaman bir kutu sütü 15 liradan alıyorsunuz, bir kilo kıyma 98 lira oldu. Hangi asgari ücretli kıyma alabilecek? Hangi asgari ücretli aile çocuğuna düzenli süt alabilecek? Bu nedenle daha önce yaptığımız gibi bayramdan sonra Millet’in Sesi Mitingleri’ne yeniden başlayacağız. Saray ne kadar duyar bilmiyorum ama benim yaptığım çağrı bu halkın refahı içindir, siyaset kurumunun halkın gözünde saygın olmasını sağlamak içindir. Ben Türkiye’nin itibarını ve saygınlığını korumak istiyorum.

Et ve Süt Kurumu çiftçi ve üreticinin yanında olmalı. Bu nedenle çağrımı yineliyorum: Beşli çeteye sağlanan imkânların binde birini üreticiye verirseniz bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmez.”

Kılıçdaroğlu daha önce enflasyon verilerindeki tartışmalar nedeniyle Türkiye İstatistik Kurumu’nu ve öğretmen atamalarındaki sözlü mülakat tartışması nedeniyle de Milli Eğitim Bakanlığı’nı ziyaret etmişti. CHP lideri her iki kuruma da alınmazken, faiz artırımları konusuyla ilgili olarak Merkez Bankası ziyaretinde bankanın başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüşebilmişti.

Paylaşın

Muhalefette ‘Cumhurbaşkanı Adayının Açıklanması Gerektiği’ Konuşuluyor

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ için birlikte ilerleyen altı muhalefet partisinde bugünlerde, seçime yaklaşık bir yıl kaldığına dikkat çekilerek, “cumhurbaşkanı adayının açıklanması gerektiği” değerlendirmeleri yapılıyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre; iktidar kanadı, muhalefet blokuna “Henüz adayınız bile yok” eleştirilerini getirirken muhalefette de “2023’te cumhurbaşkanı adayının kim olacağına yönelik görüşmelerin hızlandığı” belirtiliyor. AKP ve MHP’nin hazırladığı ve Meclis’te kabul edilen Seçim Yasası’nı “tuzak” olarak değerlendiren muhalefet kanadında, “İktidarın her türlü hamlesine karşı elimiz güçlenmeli. Artık cumhurbaşkanı adayı kamuoyuna açıklanmalı, Erdoğan karşısında sahada olmalı ve halka projelerini anlatmalı” değerlendirmeleri yapılıyor.

Özellikle muhalefetin üzerinde çalıştığı “güçlendirilmiş parlamenter sistem ile neyin amaçlandığı, neden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkıldığı, tarafsız cumhurbaşkanlığının önemi” gibi konuların muhalefet açısından “kritik olduğu” belirtiliyor. Bu konuların artık bizzat cumhurbaşkanı adayınca anlatılması gerektiğine de işaret ediliyor. Seçime yaklaşık bir yıl kaldığına dikkat çekilerek, “Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili süreç hızlanmalı. Çünkü muhalefet partilerinin bir araya gelmesi, üzerinde uzlaşılan bir adayın belirlenmesi zaten başlı başına bir süreç olacak. Adayın en kısa sürede sahaya inebilmesi için görüşmelerin bir an önce başlaması gerekiyor” yorumları yapılıyor.

Altı lider ’24 Nisan’da tekrar bir araya geliyor!

Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde 24 Nisan’da yeniden bir araya gelecek.

Altı muhalefet partisi lideri, son olarak DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde bir araya gelmişlerdi. Son toplantı sonrası yapılan açıklamada, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme vurgu yapılmış ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturdukları bilgisi verilmişti. Ayrıca, “Birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk” denilmişti. Toplantıda derinleşen ekonomik kriz de ele alınmıştı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na ‘Disiplin Hapis Cezası’ Tartışılıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik “5’li çetenin tahsildarı” ifadesini kullanmayı sürdürmesi üzerine atacağı yeni adım merak konusu oldu.

Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, DW Türkçe’den Alican Uludağ’a yaptığı açıklamada Kılıçdaroğlu’nun mahkemenin bu ifadeleri kullanmaması yönünde aldığı tedbir kararına uymadığı gerekçesiyle hakkında “disiplin hapsi cezası” için mahkemeye başvurmayı değerlendirmeye aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine “5’li çetenin tahsildarı” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde 1 milyon TL’lik tazminat davası açmıştı. Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın’ın başvurusu üzerine, Kılıçdaroğlu’nun benzer ifadeler kullanmaması yönünde, bundan sonraki süreçte daha dikkatli olması için ihtiyati tedbiren uyarılmasına karar vermişti.

Kılıçdaroğlu geri adım atmadı

Mahkemenin kararının yankıları sürerken, CHP lideri Kılıçdaroğlu geri adım atmadı. Önce Twitter hesabından yayımladığı videoda, ardından ise partisinin grup toplantısında  yaptığı konuşmada “5’li çete” demeyi sürdüren Kılıçdaroğlu, “Ben bunlara 5’li çete dediğim için de beyfendi üzülmüş, incinmiş. Gücenmiş beyfendi. Evet sen ‘5’li çeteye’ hizmet ediyorsun. Bir daha dava açmazsan namertsin” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın avukatı: Disiplin hapsini değerlendiriyoruz

Gözler bu nedenle Erdoğan cephesinin nasıl bir hamle yapacağına çevrildi. Davayı açan Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın’a, Kılıçdaroğlu’nun benzer ifadeleri kullandığını anımsatarak tedbir kararına uyulmaması durumunda uygulanan disiplin hapsi ile ilgili mahkemeye başvuru yapıp yapmadıklarını sordu.

Konuyu gündemlerine alan Avukat Aydın, “Başvuruda bulunma hususunda henüz bir karar vermedik. Konuyu değerlendiriyoruz” yanıtını verdi. Erdoğan’ın avukatları, değerlendirme sonucunun ne olduğuna veya mahkemeye bu yönde bir başvuru yapıp yapmadıklarına ilişkin açıklama yapmadı.

Disiplin hapsi nedir?

Disiplin hapsi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 398. maddesinde düzenleniyor. Buna göre, mahkemeler tedbir kararlarına uymayan veya aykırı hareket eden kişiler hakkında 6 aya kadar disiplin hapsi verebiliyor. Ancak bu hapis cezası yalnızca şikayet üzerine alınabiliyor.

Mahkeme, şikayetin ardından karşıdakinin savunmasını almak zorunda. Daha sonra mahkeme, tedbire uyulup uyulmadığını bizzat araştırdıktan sonra talebi karara bağlıyor.

Ancak Kılıçdaroğlu’nun yasama dokunulmazlığı olduğu için böyle bir kararın verilmesi veya uygulanması  şimdilik mümkün değil. Mahkeme, bunun için Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının sona ermesini beklemek zorunda.

Paylaşın