AİHM’den Eski HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş Ve Yüksekdağ İçin ‘Hak İhlali’ Kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ “cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemelerinden ve avukatlarıyla paylaştıkları belgelere el koymalarından” şikâyetçi olmuştu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıkları gerekçesiyle yaptığı başvuruyu karara bağladı.

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmeden AİHM, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz süreçleriyle ilgili ‘hak ihlaline’ uğradıkları kararı verdi.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın “özellikle cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemelerinden ve avukatlarıyla paylaştıkları belgelere el koymalarından şikâyet ettiği” bildirilmişti.

Söz konusu bu tedbirlerin 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından çıkarılan bir kararname kapsamında uygulandığının belirtildiği açıklamada, “Başvuranlar, Sözleşme’nin 5. maddesinin 4. fırkasına (tutukluluğun hukuka uygunluğunun hızlı bir şekilde incelenmesi hakkı) dayanmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Selahattin Demirtaş kimdir?

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Selahattin Demirtaş, siyaset öncesi serbest avukatlık ve İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmıştır. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfının kurucuları arasındadır.

2007’de DTP’de grup başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP’nin kapatılması sürecinde yeni kurulan Barış ve Demokrasi Partisine geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde genel başkan seçildi. BDP’nin Halkların Demokratik Partisine katılması sürecinde 2014 yılında yapılan 2. Olağanüstü Kongre’de Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP eş genel başkanlığına seçilmiştir.

2007 Türkiye genel seçimlerinde Diyarbakır, 2011 Türkiye genel seçimlerinde Hakkâri ve Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Meclise girdi.

4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP’li milletvekili ile birlikte “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.

Mayıs 2023 seçimlerinden sonra aktif siyaseti bıraktığını açıklamıştır.

Figen Yüksekdağ kimdir?

Figen Yüksekdağ, çiftçilikle uğraşan bir ailenin 10 çocuğundan dokuzuncusu olarak 9 Kasım 1971 tarihinde Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Lise çağlarında sosyalist hareketle ilgilenmeye başladı ve İşçinin Yolu dergi çevresine katıldı. 18 yaşında bir sokak gösterisinde tutuklandı ve gözaltında kaldı. Sonrasında öğrenci evlerinde kaldı. 8 ay sonra İstanbul’a gelerek Özgür Gençlik grubuna katıldı.

Atılım gazetesinde birlikte çalıştığı Sedat Şenoğlu ile, Şenoğlu cezaevindeyken evlendi. Uzun yıllar kadın haklarıyla ilgili konularla ilgilendi. Atılım gazetesinde yayın kurulu üyesi olarak çalıştı ve Sosyalist Kadın dergisinin editörlüğünü yaptı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin (ESP) genel başkanlığını da yapan Yüksekdağ, Haziran 2014’te HDP II. Olağan Kongresi sonunda partinin eşbaşkanı olarak seçildi.

Haziran 2015’teki ve akabinde gerçekleştirilen Kasım 2015’teki milletvekili genel seçimlerinde Van milletvekili seçildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü terör soruşturması kapsamında, daha önce çağrılmasına rağmen ifadeye gitmediği gerekçesiyle 4 Kasım 2016’da Ankara’daki evinde gözaltına alınan ve Diyarbakır’a gönderilen Yüksekdağ, burada çıkarıldığı 2. Sulh Ceza Hakimliği’nce aynı gün tutuklandı ve Kocaeli F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.

Hakkındaki kesinleşmiş hapis cezası gerekçesiyle 21 Şubat 2017 tarihinde milletvekilliği düşürüldü, 9 Mart 2017’de ise siyasî partiler kanununun “terör eyleminden mahkûm olanların siyasi partilere üye olamayacaklarına” dair hükmü gereği parti üyeliği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düşürüldü. HDP milletvekilleri, Yüksekdağ’ın parti üyeliği ve eş genel başkanlık görevinin düşürülmesi kararını tanımadıklarını açıkladılar.

Yüksekdağ, “terör örgütü yöneticiliği”, “terör örgütü propagandası”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamalarından dolayı Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklu olarak yargılanmaya devam etmektedir.

Paylaşın

Pervin Buldan Ve Mithat Sancar’dan Kongre Açıklaması: Aday Olmayacağız

14 Mayıs seçimlerine ilişkin değerlendirme yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Biz de çok büyük umutlarla seçim çalışması yaptık. Bunlar gerçekleşmeyince de kendi içimizde yaptığımız tartışmalar ve kurullarımızla yapacağımız toplantılardan sonra kongre sürecini başlatacağız. Ben kendi adıma söyleyeyim kongrede görev almayacağım” dedi ve ekledi:

“Eleştirileri göz önünde bulunduruyorum. Bu eleştirilerin bir kısmı kötü niyetli, ama yapıcı ve bana güç katan eleştiriler de var. Kongrede eş genel başkanlık görevini başka bir arkadaşa devretmekten mutluluk duyacağım. Karar alma sürecinde de yer almayacağımı söylemek isterim.”

HDP Eş Genel Başkanı Sancar’da, “Demokratik siyasetin tasfiye edilmesi için her şey yapıldı. Bizi seçime sokmamak üzerine bir senaryo vardı. Aldığımız oy oranı istediğimiz oranda değil ama bir yenilgi yok” dedi ve ekledi: Hemen seçimin ertesi günü çok açık söyledik. Biz kongre ve konferans sürecini başlatıyoruz; bu süreçteki bütün eksikliklerin masaya yatırılacağı bir süreci başlatıyoruz dedik. Ben de aynı karardayım.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Prof. Dr. Mithat Sancar, Medya Haber’in konuğu oldu.

Gazeteciler Kenan Kırkaya, Nezahat Doğan ve Eyyüp Demir’in sorularını yanıtlayan Buldan ve Sancar, seçim sürecine dair özeleştirel konuştu, önümüzdeki sürece dair önemli mesajlar verdi.

“Hedefimizi tutturamadık”

Buldan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “Önemli bir seçim süreci yaşadık. Türkiye açısından önemli bir seçim süreç. Hep tarihi bir seçim olarak değerlendirdik. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçim dönemiydi.

Bir buçuk ayda Yeşil Sol Partiyi seçmenimize tanıtmak önemli bir faktördü. Hedefimizi tutturamadık, bunu ifade etmek isteriz. Kampanya sürecini iyi yönetemedik. Bizim dışımızdaki çevrelere gidemedik. Genişleyemedik, büyümedik. HDP fikriyatını bütün kesimlere ulaştıramadık. Ermeni, Ezidi ve engelli temsiliyetinin olmaması bizim için büyük bir eksikliktir.

Bir de şunu yapamadık; il ve ilçe örgütlerimizin aday belirleme sürecine dahil olmasını engelledik. İl ve ilçe örgütlerimiz öneri sunmak zorundalar, ancak Aday Belirleme Komisyonumuz bunu çok dikkate almadı.

Seçimin hemen ertesi günü partiyi kongreye götüreceğimizi ilan ettik. Elbette her partide seçim sonuçları o partide yol haritasını belirler.

Biz de çok büyük umutlarla seçim çalışması yaptık. Bunlar gerçekleşmeyince de kendi içimizde yaptığımız tartışmalar ve kurullarımızla yapacağımız toplantılardan sonra kongre sürecini başlatacağız. Ben kendi adıma söyleyeyim kongrede görev almayacağım.

Eleştirileri göz önünde bulunduruyorum. Bu eleştirilerin bir kısmı kötü niyetli, ama yapıcı ve bana güç katan eleştiriler de var. Kongrede eş genel başkanlık görevini başka bir arkadaşa devretmekten mutluluk duyacağım. Karar alma sürecinde de yer almayacağımı söylemek isterim.”

Mithat Sancar da şöyle dedi:

“Toplumda bir değişim isteği var. Bütün bu şartlara rağmen toplumun yarısı değişim isteğini ortaya koymuştur. Hem manipülasyonlar, yalan propagandalar işledi hem de sandığa gitmeyen seçmen durumu söz konusu. Çaresizlik duygusu sandığa gitmelerini engellemiş olabilir. Ancak toplumun yarısından fazlası bu rejimin değişmesini istiyor.

İkincisi; bizler Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime girdik. Hedeflediğimiz oy oranına ulaşamadık. Bunun sebepleri var ama bütün sorumluluğu bu sebeplere yüklemek doğru olmaz. Kendi sorumluluğumuz da var. Bir bütün olarak sorumluluğumuz var. Hedeflerimize ulaşmak açısından başarısız sayıyoruz kendimizi.

Demokratik siyasetin tasfiye edilmesi için her şey yapıldı. Bizi seçime sokmamak üzerine bir senaryo vardı. Aldığımız oy oranı istediğimiz oranda değil ama bir yenilgi yok.

“Görevi bırakacağım”

Hemen seçimin ertesi günü çok açık söyledik. Biz kongre ve konferans sürecini başlatıyoruz; bu süreçteki bütün eksikliklerin masaya yatırılacağı bir süreci başlatıyoruz dedik. Ben de aynı karardayım.

Demirtaş çok değerli bir arkadaşımız, yoldaşımızdır. Niyetini sorgulamak doğru bulduğumuz bir şey değil. Bütün arkadaşlarımızla uyum içinde partimizi nasıl güçlendirebiliriz kaygısı dışında herhangi bir faktörü esas almadık. Demirtaş’ı ziyaret ettik, hukuki engeli olduğunu söyledi, sonra basına da açıkladı.

Ardından Kandıra’ya gidip Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ın da önerilerini aldık. Aday çıkarılacaksa kadın aday olmalıdır önerisinde bulundular. Bu önerileri kurullarımızda tartıştık. Son noktada eğilim kadın aday yönünde oluştu. Bu, Demirtaş’a da iletildi ve kendisi de bu fikri desteklediğini söyledi.

HDP başkanlar partisi değildir; kolektif irade ile yönetilen bir partidir. Yaptıklarım da yapamadıklarım da sorumluluğum. Partiyi daha güçlü bir noktaya getirmek için kongrede görevi bırakacağımı net olarak ifade ediyorum. Amaç partiyi daha ileri bir noktaya götürmektir.”

Paylaşın

HDP’li Garo Paylan’dan Türkiye İşçi Partisi’ne Sert Sözler

TİP’in ayrı bir liste olarak seçime girmesini hata olarak gördüğünü söyleyen HDP’li Garo Paylan, TİP’in ‘HDP’den ayrı girersek alabileceğimiz oylar var’ dediğini belirterek “Eğer siz o oyları ikna edemiyorsanız HDP’yle yürüme konusunda, o zaman başarınız nerede?” diye sordu.

HDP’nin ‘Kürt halkının da özgürlüğünü, eşitliğini talep eden bir parti’ olduğunu ifade eden Paylan, “Kürt’le mesafeli gibi durursam daha fazla oy alırım” bakışının yanlış olduğunu kaydetti.

HDP’li siyasetçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonuçlarını da gördük… Belki TİP yüzde 1,7 oy aldı, dört milletvekili kazandı ama mesele 4, 5, 7 milletvekili kazanmak değildi; rüzgarı arkamıza almaktı… Barış, demokrasi ve emeğe inanan, emeğin haklarına inanan Emek ve Özgürlük Hareketi’nin bu mücadeleden başarılı çıkmasıydı. Başarı ölçütümüz yüzde 15 oydu toplam olarak ve 100 milletvekiliydi. 65 milletvekilinde kaldık. Bu da bir başarısızlıktı.”

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bileşenlerinden Türkiye İşçi Partisi (TİP), 14 Mayıs’taki seçimde daha öncekinin aksine Halkların Demokratik Partisi (HDP) çatısında değil, kendi amblemiyle pusulada yer almıştı. Seçimde HDP 65, TİP ise dört vekil kazanmıştı. Seçim sürecinde TİP’in parti olarak pusulada yer alma konusu tartışma konusu olmuştu.

Halk TV yayınına katılan HDP’li Garo Paylan, TİP’in ayrı bir liste olarak seçime girmesini hata olarak gördüğünü kaydetti. Paylan, TİP’in ‘HDP’den ayrı girersek alabileceğimiz oylar var’ dediğini belirterek “Eğer siz o oyları ikna edemiyorsanız HDP’yle yürüme konusunda, o zaman başarınız nerede?” diye sordu.

HDP’nin ‘Kürt halkının da özgürlüğünü, eşitliğini talep eden bir parti’ olduğunu ifade eden Paylan, “Kürt’le mesafeli gibi durursam daha fazla oy alırım” bakışının yanlış olduğunu kaydetti.

HDP’li siyasetçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonuçlarını da gördük… Belki TİP yüzde 1,7 oy aldı, dört milletvekili kazandı ama mesele 4, 5, 7 milletvekili kazanmak değildi; rüzgarı arkamıza almaktı… Barış, demokrasi ve emeğe inanan, emeğin haklarına inanan Emek ve Özgürlük Hareketi’nin bu mücadeleden başarılı çıkmasıydı. Başarı ölçütümüz yüzde 15 oydu toplam olarak ve 100 milletvekiliydi. 65 milletvekilinde kaldık. Bu da bir başarısızlıktı.”

Paylan, Kürt seçmende sol bileşenlere karşı bir ön yargı oluştuğunu aktararak, seçmenlerin “Neden biz bunlarla birlikteyiz? Bunlar bize kaybettiriyor” diye bir duyguyla karşı karşıya kaldığını aktardı.

“TİP konfor alanı yarattı”

HDP’li siyasetçi, bu düşüncenin yanlış olduğunu belirterek “Bizler yoldaşız. Türk sosyalistleri, Kürt sosyalistleri diye bir ayrım oldu, bu doğru değil. Sosyalizm enternasyoneldir” dedi. Paylan, HDP’nin sosyalistlerin, demokratların, ekolojistlerin ve feministlerin birlikte mücadelesi üzerine kurulduğunu aktararak şöyle devam etti:

“Halkların eşitliği iddiası üzerine kurduk partimizi. Burada bir ayrı gayrı söz konusu oldu, bu duygudan dolayı da kaybettik. Batıda bize stratejik veya duygusal olarak destek veren seçmenler için bir konfor alanı yarattı TİP. ‘Bak işte biz Kürtlerle, HDP’yle ayrıyız, bize daha rahat oy verebilirsiniz’ diye bir duygu yarattı. Bu da kötüydü. Sanki HDP kriminal bir vakaymış, biz daha legal bir partiyiz gibi’ algılandı. Bu da ciddi bir hata.”

Paylaşın

HDP’nin Meclis Grup Yönetimi Belli Oldu

HDP’nin TBMM Grup yönetiminde yer alacak isimler belirlendi. Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç’un grup başkanvekilliğine devamı yönünde karar verilirken, Meclis Başkanvekilliğini İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Meclis İdare Amirliği görevini ise Siirt Milletvekili Tuncer Bakırhan’ın yürütmesi kararlaştırıldı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis Grubu, yaz aylarında siyasi perspektifi tartışacakları bir kamp gerçekleştirmeye de karar verdi.

Gazete Duvar’dan Ceren Baya’ın haberine göre, HDP, milletvekilleri ilk toplantısını gerçekleştirdi. Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın ile HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın başkanlık ettiği tanışma ve yeni dönemi değerlendirme toplantısında partinin grup yönetimi de belirlendi.

Önceki dönem grup başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç’un grup başkanvekilliğine devamı yönünde karar verildi. Meclis İdare Amirliği görevini Siirt Milletvekili Tuncer Bakırhan, Meclis Başkanvekilliğini ise İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in yürütmesi kararlaştırıldı.

Meclis içtüzüğüne göre siyasi partiler milletvekili sayısına Meclis Başkanlık Divanı’na üye veriyor. Bu kapsamda HDP’nin Meclis Başkanvekili olarak belirlenen Sırrı Süreyya Önder üç haftada bir Meclis’i yönetecek vekillerden biri olacak.

HDP Meclis grubu yaz aylarında siyasi perspektifi tartışacakları bir kamp gerçekleştirmeye de karar verdi.

Meclis açılıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 14 Mayıs milletvekili seçimlerinin kesin sonuçlarının açıklanmasının ardından açılıyor. Yeni oluşan Meclis’te sağ partilerin ağırlığının yanı sıra, eski bakanların varlığı ile muhalefet liderlerinin yokluğu dikkat çekiyor.

14 Mayıs’ta düzenlenen milletvekili seçiminin kesin sonuçlarına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu kararı 30 Mayıs’ta Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanmıştı.

TBMM Genel Kurulu Meclis İçtüzüğüne göre kesin sonuçların resmen yayımlanmasının ardından üçüncü gün olan bugün saat 14.00’te çağrısız toplanacak. 28. yasama döneminin ilk oturumuna en yaşlı üye sıfatıyla 1948 doğumlu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli başkanlık edecek.

Bugünkü oturumda yeni dönemin milletvekilleri alfabetik sırayla, seçim çevresi ve isimlerine göre kürsüye gelerek yeminlerini edecek. İlk yemin edecek kişi Bahçeli olacak.

Milletvekilleri Anayasa’da yer alan “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyet’e ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” şeklindeki yemini ederek görevlerine başlayacak.

Meclis’te bugün yapılacak yemin töreninin ardından sıra TBMM Başkanlık Divanı ve beş siyasi parti grubunun yönetimlerinin belirlenmesi için yapılacak seçimlere gelecek.

TBMM’nin yeni başkanının seçim süreci de yemin töreniyle başlayacak. 5 gün boyunca adaylık başvuruları alınacak ve son olarak gelecek hafta çarşamba günü seçim yapılacak.

Şu ana kadar adaylar arasında Fuat Oktay, Numan Kurtulmuş ve Bekir Bozdağ’ın isimleri geçiyor. Siyasi partilerin Meclis grupları da yeni yönetimlerini belirleyecek.

Sandalye dağılımı nasıl?

Meclis’te sağ partilerin ağırlığı hissedilirken, önümüzdeki dönemde yeni grupların oluşmasına ise kesin gözle bakılıyor.

Milletvekili seçimi kesin sonuçlarına göre Adalet ve Kalkınma Partisi 268, Cumhuriyet Halk Partisi 169, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi 61, Milliyetçi Hareket Partisi 50, İYİ Parti 43, Yeniden Refah Partisi 5, Türkiye İşçi Partisi 4 milletvekili kazandı.

Ancak ittifaklar sistemi nedeniyle bazı küçük partilerin büyük partilerin listelerinden seçime girmeleri nedeniyle aslında Meclis’te 16 parti temsil edilecek. Bu partiler şöyle sıralanıyor:

Cumhur İttifakı çatısı altındaki AKP, MHP, DSP, Yeniden Refah Partisi (YRP), HÜDA-PAR; Millet İttifakı çatısı altındaki CHP, İYİ Parti, DEVA, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti; Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altındaki Yeşil Sol Parti, TİP, TÖP, EMEP; seçime CHP listesinden giren Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi.

Meclis’te bu yasama döneminde kadın milletvekili sayısı her ne kadar Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıksa da ancak beşte bir oranında olacak.

Kesin sonuçlara göre toplam 600 milletvekilinin 121’ini kadınlar oluşturacak. Böylece kadın temsil oranı geçmiş dönemdeki yüzde 17’den yüzde 20’ye yükselmiş oluyor.

Seçimlerden önce kadın hakları ile ilgili söylemleri ve vaatleri nedeniyle eleştirilen HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin TBMM’ye girmesi ve Meclis’in sağ eğiliminin ağır basması toplumun bir kesimindeki endişeleri artırmış durumda.

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılması tartışmaları da devam etmekte.

Paylaşın

HDP’li Günay’dan Seçim Açıklaması: Hatalarımızdan Ders Çıkaracağız

Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Günay, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Eleştiri de özeleştiri de kurumsal sorumluluk temelinde yapılacaktır. Bu yüzden bireysel kararlarla ve bireysel inisiyatiflerle bu dönem karşılanamaz, var olan yetersizlikler aşılamaz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Tüm partili arkadaşlarımıza da çağrımız şudur: Bu dönemin karşılıklı muhasebesini yapmak için sahici ve onarıcı bir eleştiri ve özeleştiri sürecinden geçip siyasete taşıdığımız tüm iradeyle yeniden buluşarak, yüksek bir moralle Büyük Kongre’ye yürüyelim. Hedefimiz budur.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin yeniden yapılanma sürecine ve netleşen takvime ilişkin HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Selahattin Demirtaş’ın açıklamaların yorumlayan Günay, “Elbette ki kendisi önceki dönem eş genel başkanımız ve biz bu süreçte tartışmaları ve çalışmaları yürütürken, parti kurullarımızla, siyaseten hdp içindeki cezaevindekiler aktörlerle tartışma süreci yürüttük. Bütün parti ve seçim stratejisini kurullarla tartışarak yürüttük.

Bu konu ve bu konu üzerinden yapılan spekülatif söylemlere Demirtaş’ın kendisi aslında birçok konuda gerekli cevapları verdi. Kendisinin cumhurbaşkanlığı adaylığı hukuki durumu nedeniyle ilgili kurullarmızda değerlendirilmedi. Kendisiyle bu konuyla ilgili yapılan istişarelerde bir kadın cumhurbaşkanı adayı önerisi vardı” dedi.

Partinin seçim sonrası yeniden yapılanma sürecine ilişkin basın toplantısı düzenleyen Günay şöyle devam etti:

“Seçimler sonrası biz de değerlendirme süreçlerimizi başlattık. Bu toplantılarda, seçim sonrası değerlendirme sürecinin hangi başlıklarla ve yöntemlerle yapılacağı konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Meclis grubumuz bugün ilk kapalı grup toplantısını gerçekleştirecek. Yine 2 Haziran’da Merkez Karar Yürütme kurulumuzu toplayacağız. Ardından, 4,5,6 Haziran’da da kadın meclisimiz, parti meclisimiz ve il eş başkanları toplantımız gerçekleşecek. Süreç bütün yönleriyle tartışılacaktır.

Tüm bu hazırlıkların temel iki amacı var. Birincisi seçim dönemi öncesi yaşanmış olan eksiklikler ve yetersizlikleri gidermek, bir eleştiri ve özeleştiri sürecini işleterek, yanlışlarımızdan hatalarımızdan dersler çıkartmak. İkincisisiyse, hiçbir gerekçe ve mazerete sığınmadan, yapılan muhasebenin gereklerini yerine getirmek için hem politikalar hem de örgütsel yapı açısından yenilemek, yeni muhasebenin örgütsel sonuçlarını yaratmaktır. Tüm partili arkadaşlara çağrımız şudur;:

Bu dönemin karşılıklı muhasebesini yapmak için sahici ve onarıcı bir özeleştiri sürecinden geçip, siyasete taşıdığımız tüm iradeyle yeniden buluşarak, yüksek bir moralle büyük kongreye yürüyelim. Yeni sürecin öznesi olmak isteyne tüm partililerimizi, emektar arkadaşlarımızı. eleştiri ve özeleştiri ve yeniden yapılanma sürecine katkı sunmaya, katılmaya, ve yeniden yapılanmaya çağırıyoruz.”

Paylaşın

HDP’de Değişim Tartışmaları Hız Kazandı

Yeşil Sol Parti kongre sürecini erkene çekerek yaz aylarında kongreye gitmeyi planlıyor. Kongreye gidilmeden önce partinin il örgütleriyle derinlemesine görüşmeler, illerde konferanslar, toplantılar yapılacak ve yapısal sorunlara birlikte çözüm aranacak. Tüm bu süreçler sonucunda alınan öneriler doğrultusunda yeniden yapılanmaya gidilecek.

Bu yeniden yapılanma hem politik düzeyde olacak hem de yapısal değişiklikler içerecek. HDP’nin bileşen yapısı dahil tüm süreçlerin gözden geçirileceği bu dönemin sonunda Yeşil Sol Parti’nin kongresi gerçekleşecek. 1 Ekim’den önce gerçekleşmesi beklenen kongrede HDP’nin eş genel başkanları dahil tüm yönetim kadrolarında ciddi değişim olması bekleniyor.

Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, geride bırakılan seçim sürecinde Selahattin Demirtaş’la sürekli iletişim halinde olunduğunu anlatan HDP’liler, avukatlar aracılığıyla her gün mesajlaşıldığını, seçime dair atılan neredeyse tüm adımların birlikte planlandığını, Demirtaş’ın her önerisinin değerlendirildiğini kaydetti.

Seçimden sonra yapılan toplantılarda, görüşmelerde MYK üyelerinin bir kısmının istifaya hazır olduklarını söylediğini de kaydeden HDP yöneticileri, “ortada bir başarısızlık varken sorumluluktan kaçmak doğru olmaz” görüşünün ağır bastığını ve özeleştiri süreci ile birlikte yeni dönemin hızlıca planlanmaya başlandığını aktardı.

Edinilen bilgilere göre kapatma davasının sonucunun ne olacağına bakılmaksızın ve davanın bitmesini beklemeden Meclis’te Yeşil Sol Parti grubu kurulacak. Eş genel başkanların da aralarında bulunduğu birkaç isim sembolik olarak HDP’de kalacak ancak diğer tüm milletvekili ve yöneticiler Yeşil Sol Parti’de siyaset yürütecek.

Yeşil Sol Parti’de isim değişikliğini de tartışan HDP yönetiminin, seçmenin daha kolay sahipleneceği, Kürt siyasetinin geçmiş partilerinin isimlerini hatırlatan bir isimle yola devam etmeyi de gündeme aldığı da ifade ediliyor.

Yeşil Sol Parti kongre sürecini de erkene çekerek yaz aylarında kongreye gitmeyi de planlıyor. Kongreye gidilmeden önce partinin il örgütleriyle derinlemesine görüşmeler, illerde konferanslar, toplantılar yapılacak ve yapısal sorunlara birlikte çözüm aranacak. Tüm bu süreçler sonucunda alınan öneriler doğrultusunda yeniden yapılanmaya gidilecek.

Bu yeniden yapılanma hem politik düzeyde olacak hem de yapısal değişiklikler içerecek. HDP’nin bileşen yapısı dahil tüm süreçlerin gözden geçirileceği bu dönemin sonunda Yeşil Sol Parti’nin kongresi gerçekleşecek. 1 Ekim’den önce gerçekleşmesi beklenen kongrede HDP’nin eş genel başkanları dahil tüm yönetim kadrolarında ciddi değişim olması bekleniyor.

Paylaşın

Demirtaş: Emek Ve Özgürlük İttifakı Kağıt Üzerinde Kaldı

14 Mayıs seçimlerinde hedeflenen başarıya ulaşılamamasını değerlendiren Demirtaş, “Emek ve Özgürlük İttifakı’nı aslında ayrı bir başlıkta ele almak gerekir. Kuruluş amacı, ilkeleri ve hedefleriyle heyecan verici olmasına rağmen, ne yazık ki kağıt üzerinde kaldı” dedi ve ekledi:

“Bazı bileşenler böyle bir ittifak yokmuş gibi ta başından beri ayrı davrandılar, ayrı çalıştılar. İş gidip gelip adaylıklara ve ayrı liste tartışmalarına kilitlendi. O süreçler de iyi yönetilemediği için son derece yıpratıcı tartışmalarla hem motivasyon kaybına hem de çok değerli zamanların kaybına yol açtı.”

Demirtaş, değerlendirmesinin devamında, “İttifak fikri de stratejisi de çok değerli, çok önemli olmasına rağmen bütün taraflar süreç yönetimindeki başarısızlık nedeniyle ciddi derecede zararlara yol açtılar. Bu konuda herkesin sağlıklı bir özeleştiri yapması ve bu olumsuz deneyimden dersler çıkarması gerekiyor.

Ayrıca Kürt partileriyle ittifak da yeterince önemsenmedi ve orada da önemli bir sonuç elde edilemedi. Oysa Kürt ulusal ittifakı da stratejik önemdedir ve HDP’nin temel ilişki ağlarından biridir. Bu alanlardaki eksiklerin de mutlaka giderilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’ın sorularını yanıtladı.

Aktif politikayı bıraktığını açıklayan Demirtaş, “Bundan sonra siz ne yapacaksınız? Nasıl bir siyaset yürüteceksiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Aylar önce Genel Merkezimize, sonuçlar ne olursa olsun seçimlerden sonra aktif siyasi çalışma yürütmeyeceğimi belirtmiştim. Halen aynı düşüncedeyim. Dışarıda canla başla mücadele eden tüm yoldaşların, bu süreci özgücümüzle ve başarıyla tamamlayacağına inanıyorum ve bu konuda hepsine güveniyorum. Partimize yönelik eleştiri ve önerilerim tümüyle iyi niyetli, yapıcı ve katkı sunma amaçlıdır. Hiç kimse, eleştirilerimi HDP’yi yıpratmak için kullanmaya kalkmasın. Ben HDP’liyim ve öyle de kalmaya devam edeceğim. Bunu herkesin iyi bilmesini istiyorum.”

Demirtaş’ın Artı Gerçek’e verdiği söyleşinin bir kısmı şöyle:

28 Mayıs sonrası genel kanaat, iktidarın Kürt siyasetine yönelik baskılarının hiç olmadığı kadar sert olacağı yönünde. Sizce iktidar, elindeki araçlarla bundan sonra ne yapabilir?

Doğrusu uygulanmayan bir tek toplu katliamlar kaldı, herhalde onu da göze alacak değiller. Fakat kaba şiddetin yanına seyreltilmiş kültürel soykırımı da ekleyeceklerdir. Özellikle HÜDA PAR aracılığıyla toplumun hücrelerine kadar nüfuz etmeye odaklanacaklardır. Kürtlerin de buna her zamankinden çok direnmeyle ve ideolojik mücadeleyle yanıt vermeleri gerekecek.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilememesinin kısa, orta ve uzun vadede Türkiye açısından sonuçları ne olur?

Daha fazla otoriterleşen, yoksullaşan, kamplaşan, dışarıya daha da bağımlı bir Türkiye göreceğiz.

“Mucize formülüm yok”

Dışarıda olsaydınız mevcut tablo karşısında nasıl bir muhalefet stratejisi izlerdiniz?

Benim bir mucize formülüm yok, bir kurtarıcı da değilim ama tabanımızın önüne somut hedefler koyup kitleleri heyecanlandırarak ayağa kaldırmakta katkılarım olabilirdi. Cezaevinden ancak sosyal medya ve diğer medya aracılığıyla katkı sunabiliyorum. Bu da eksiklere, yetersizliklere yol açabiliyor. Biri de bunu sosyal medya fenomenliği olarak tanımlayabiliyor, sanki amacım buymuş ve elimde başka imkan varmış gibi!

Peki size yönelik “popülist siyaset yapıyor” eleştirilerine yanıtınız nedir?

Popülist siyasetle HDP’nin ilkelerini görünmez hale getirdiğim eleştirilerine saygıyla yaklaşıyorum. Popülerlik ile popülistliği birbirine karıştıranları bir kenara bırakarak tüm bu eleştirilere anlam biçiyorum. Kendi açımdan bu saatten sonra zorlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Arkadaşlarım bunu ısrarla söylüyorlarsa bir bildikleri vardır ve artık kendilerinden üstün bir performans beklemek de hepimizin hakkıdır.

Bundan sonra siz ne yapacaksınız? Nasıl bir siyaset yürüteceksiniz?

Aylar önce Genel Merkezimize, sonuçlar ne olursa olsun seçimlerden sonra aktif siyasi çalışma yürütmeyeceğimi belirtmiştim. Halen aynı düşüncedeyim. Dışarıda canla başla mücadele eden tüm yoldaşların, bu süreci özgücümüzle ve başarıyla tamamlayacağına inanıyorum ve bu konuda hepsine güveniyorum. Partimize yönelik eleştiri ve önerilerim tümüyle iyi niyetli, yapıcı ve katkı sunma amaçlıdır. Hiç kimse, eleştirilerimi HDP’yi yıpratmak için kullanmaya kalkmasın. Ben HDP’liyim ve öyle de kalmaya devam edeceğim. Bunu herkesin iyi bilmesini istiyorum.

“Muhalefetin seçim akşamı verdiği dağınık görüntüye öfkelendim”

Yeşil Sol Parti’nin TBMM’de 61 milletvekili olacak. Sizce etkin bir muhalefet için bu vekiller ne yapmalı, nasıl yapmalı?

Partimiz bu konularda belli bir deneyime ve hafızaya sahip, dolayısıyla en iyisini kendileri zaten yapacaktır. Fakat Meclis’i etkin kullanmakla birlikte, mücadeleyi Meclis ile sınırlı tutmamaları çok önemlidir.

Son zamanlarda Twitter’da sık sık HADEP döneminden fotoğraflar paylaşılıyor. O dönemin seçim kampanyalarından, mitinglerinden, toplantılarından fotoğraflar bir nostaljiye işaret ediyor sanki. Eğer bu paylaşımlar, o zorlu döneme dair bile bir özleme işaret ediyorsa, bazı Kürtlerin mevcut HDP siyasetinde kendilerini bulamadıkları anlamına geliyor mu?

Evet, bence de bu anlama geliyor ama hata HDP çizgisinde değil, pratiktedir. Eleştiri HDP paradigmasına değil, yanlış uygulamalardadır. Vazgeçmemiz gereken de HDP değil eksiklerimiz, yanlışlarımızdır.

14 Mayıs akşamı seçim sonuçları netleşmeye başladığında ne hissetmiş ne düşünmüştünüz?

Tam olarak o sonuçları beklemiyordum. Yeşil Sol Parti’yi de Kılıçdaroğlu’nu da daha yüksek bekliyordum. Sonuçlara hem üzüldüm hem de muhalefetin seçim akşamı verdiği dağınık görüntüye öfkelendim.

“Kılıçdaroğlu seçimi kazandı aslında”

Peki 28 Mayıs akşamında?

Sonuç çok şaşırtıcı değildi. Kılıçdaroğlu seçimi kazandı aslında. Fakat başta hileler, sonra da yurt dışı oyları ve sonradan vatandaş yapılanların oyları gibi faktörler eklenince bu tarihi seçimi resmi olarak Erdoğan almış oldu. Yaşananların seçimle, demokrasiyle, halk iradesinin sonuçlara yansımasıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Olanlar tümüyle bir operasyondu.

Ekonomik sorunlardan otoriter rejime, gençlerin vaziyetinden yoksul kitlelerin haline, deprem enkazından dış ilişkilere kadar, Türkiye’nin durumu malum. Sizce bu tabloya rağmen AKP nasıl oldu da yüzde 35 oy alabildi? Özellikle muhalefetin Z kuşağına dair beklentileri çok yüksekti ama bu beklenti de tam karşılanmış görünmüyor. 14 Mayıs sonuçlarını tüm bu vaziyeti göz önüne alarak nasıl açıklıyorsunuz?

Bu seçim daha en başından eşitsiz, adaletsiz ve gayrimeşru bir zeminde yürüdü. AKP devletin tüm olanaklarını yalan, iftira, karalama, baskı, engelleme için kullandı, sandıklarda şaibeli müdahaleler oldu. Son yedi yılı tam bir otoriterizmle geçirmiş Türkiye’de demokratik bir yarışın koşulları zaten yoktu. Dolayısıyla ortaya çıkan sonucun meşruiyeti hep tartışmalı olacak.

Muhalefet, bu gerçeği bilmesine rağmen hep karşısında normal bir iktidar varmış gibi davranarak, rejimi meşrulaştırarak büyük hatalar yaptı. Yine, HDP’nin kriminalize edilmesini peşinen kabul ederek iktidarın değirmenine adeta su taşıdı. Karşınızdaki, olağan dışı yöntemler kullanarak seçim yerine operasyon yaparken siz ancak söylemde ve pratikte buna karşı olağanüstü yöntemlerle mücadele ederek başarı sağlayabilirsiniz.

“Emek ve Özgürlük İttifakı kağıt üstünde kaldı”

Peki bunun için ne yapılabilirdi?

Mücadeleyi de toplumsallaştırarak seçime kadar getirmek gerekiyordu. Yoksa son bir-iki ayda yapılacak seçim kampanyasıyla yedi yıllık toplumsal mühendislik operasyonunu alt etmek mümkün değil. Aslında halkın çoğunluğu değişimden yanaydı fakat bu değişim isteği bir toplumsal harekete dönüştürülemedi, siyasi partilere sıkıştırılıp oradan sonuç alınmak istendi.

14 Mayıs seçimlerinde Yeşil Sol Parti’nin elde ettiği sonuç HDP Eş Genel Başkanları tarafından da başarısızlık olarak değerlendirildi. Bu sonucun arkasında üç temel unsur olduğu söyleniyor. HDP’ye yönelik baskılar, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın iki ayrı parti olarak seçime girmesi ve Yeşil Sol Parti’nin milletvekili aday listeleri. Siz bu değerlendirmeye katılıyor musunuz? Bu sonuç engellenebilir miydi?

Öncelikle şunu belirteyim, dünkü yazımda ve bu röportajda yaptığım eleştirileri daha önce defalarca partimizle paylaştım. Yani ilk defa şimdi ifade etmiyorum. Elbette HDP’ye çok yönlü saldırılar, büyük baskılar var. Bunlar her dönemde oldu.

En rahat olduğumuz düşünülen 7 Haziran 2015 seçimlerinde Adana ve Mersin il örgütlerimize eş zamanlı bombalı saldırılar düzenlendi, mitinglerimize organize saldırılar yapıldı, Diyarbakır mitingimiz bombalandı, arkadaşlarımız katledildi. Kıyaslamak için değil, böyle bir hakikat de olduğu için hatırlatıyorum sadece.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nı aslında ayrı bir başlıkta ele almak gerekir. Kuruluş amacı, ilkeleri ve hedefleriyle heyecan verici olmasına rağmen, ne yazık ki kağıt üzerinde kaldı. Bazı bileşenler böyle bir ittifak yokmuş gibi ta başından beri ayrı davrandılar, ayrı çalıştılar.

İş gidip gelip adaylıklara ve ayrı liste tartışmalarına kilitlendi. O süreçler de iyi yönetilemediği için son derece yıpratıcı tartışmalarla hem motivasyon kaybına hem de çok değerli zamanların kaybına yol açtı. İttifak fikri de stratejisi de çok değerli, çok önemli olmasına rağmen bütün taraflar süreç yönetimindeki başarısızlık nedeniyle ciddi derecede zararlara yol açtılar.

Bu konuda herkesin sağlıklı bir özeleştiri yapması ve bu olumsuz deneyimden dersler çıkarması gerekiyor. Ayrıca Kürt partileriyle ittifak da yeterince önemsenmedi ve orada da önemli bir sonuç elde edilemedi. Oysa Kürt ulusal ittifakı da stratejik önemdedir ve HDP’nin temel ilişki ağlarından biridir. Bu alanlardaki eksiklerin de mutlaka giderilmesi gerekiyor.

Söyleşinin tamamını BURADAN okuyabilirsiniz.

Paylaşın

Demirtaş, “Aktif Politikayı Bıraktığını” Duyurdu

Sosyal medya hesabından “aktif politikayı bıraktığını” duyuran Selahattin Demirtaş, “Hepinize yoldaşça selam, sevgilerimi gönderiyor, hepinizi hasretle kucaklıyorum. Özgür günlerde görüşebilmek dileğiyle” dedi.

Haber Merkezi / Demirtaş, ayrıca, “Ben kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum. Pratikteki çabalarımla bu eksiklikleri giderme sözü veriyorum. Ayrıca, bana yönelik yapıcı eleştirilere teşekkür ediyorum. Eleştirilerden yararlanmaya çalışacağım” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında aktif politikayı bıraktığını duyurdu.

Demirtaş, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Merhabalar. Yarın Artı Gerçek’te yayımlanacak röportajımdan iki paragrafı sizlerle paylaşıyorum:

‘Ben kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum. Pratikteki çabalarımla bu eksiklikleri giderme sözü veriyorum.

Ayrıca, bana yönelik yapıcı eleştirilere teşekkür ediyorum. Eleştirilerden yararlanmaya çalışacağım. Mücadeleyi cezaevinden her yoldaşım gibi dirençle sürdürürken, aktif politikayı bu aşamada bırakıyorum.’

Hepinize yoldaşça selam, sevgilerimi gönderiyor, hepinizi hasretle kucaklıyorum. Özgür günlerde görüşebilmek dileğiyle.”

Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek’te kaleme aldığı yazısında, seçim sonuçları üzerinden partisine eleştiriler yöneltmişti.

Demirtaş, Kürt siyasi hareketinin seçim çalışmalarına çok geç ve dağınık yüklendiğini, Kürt halkındaki değişimi de okuyamadığını belirterek, “Bir yöre derneğinin seçim çalışması gibi amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız” ifadelerine yer vermişti.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Demirtaş, siyaset öncesi serbest avukatlık ve İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmıştır. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfının kurucuları arasındadır.

2007’de DTP’de grup başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP’nin kapatılması sürecinde yeni kurulan Barış ve Demokrasi Partisine geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde genel başkan seçilmişti.

BDP’nin Halkların Demokratik Partisine katılması sürecinde 2014 yılında yapılan 2. Olağanüstü Kongre’de Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP eş genel başkanlığına seçilmiştir.

2007 Türkiye genel seçimlerinde Diyarbakır, 2011 Türkiye genel seçimlerinde Hakkâri ve Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Meclise girmişti.

4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP’li milletvekili ile birlikte “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürülmüştü.

Paylaşın

Demirtaş’tan HDP’ye Seçim Eleştirileri: Yöre Derneğinin…

14 Mayıs seçimine Yeşil Sol Parti listesinden giren HDP’nin aldığı sonucunu değerlendiren Selahattin Demirtaş, “63 milyon seçmenin olduğu bir ülkede ‘Milletvekilliği seçiminde yüzde 15’i aşacağız, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefet adayının yüzde 50’yi geçmesini sağlayacağız’ diyorsanız seçime bir ay kala başlattığınız ve profesyonellikten uzak, bir yöre derneğinin seçim çalışması gibi amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız” dedi.

Büyük bir yenilenme hamlesinin gerekli olduğunu belirten Demirtaş, Slogancılıkla kimse daha fazla ilerleyemez. Kapitalist moderniteye bu kadar maruz kalmış bir halka demokratik moderniteyi anlatamaz ve kurumlarıyla birlikte alternatif, güzel, onurlu yaşamı sunamazsanız toplumsal çöküş kaçınılmaz olur.

Sonuçta her şeye rağmen halen çok büyük emek, fedakarlık ve bedelle yürüyen zorlu bir mücadele var. Bu mücadeleye zarar verecek yaklaşımlardan uzak durup büyük bir yenilenme hamlesiyle sürece cevap verileceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 14 Mayıs seçimine Yeşil Sol Parti listesinden giren HDP’nin aldığı sonucu Artıgerçek’e değerlendirdi.

Demirtaş’ın “HDP açısından TBMM seçimi: Neden böyle oldu?” başlığıyla yayınlanan yazısından öne çıkanlar şöyle:

“Devleti ele geçirmiş olan bir grup, devletin tüm olanaklarını sınırsız şekilde kullandı, hiçbir ahlaki değer gözetmeden büyük bir karalama kampanyası yürüttü, sandık oyunları yaptı. Ne var ki partimizin milletvekili seçimlerinde yeterince başarılı olamamasını sadece bunlara bağlamak kolaycılık olur.

Kürt siyasi hareketi için seçimler bir varlık ya da yokluk meselesi değildir elbette. Bununla birlikte, geride bıraktığımız seçimler her bakımdan çok önemli olmasına rağmen Kürt siyasi hareketi bunu çok geç fark etti veya çok geç bilince çıkardı. Bunu yaptığında da iş büyük oranda işten geçmişti. Partimiz, oylama gününe bir ay kala seçim çalışmasına yüklendi, o da yarım yamalak ve dağınık bir çalışma şeklinde olabildi ancak. AKP-MHP iktidarı ise 2014 yılından yani çöktürme planının hayata geçirilmeye başlandığı günden bu yana uygulanan stratejinin parçası olarak özellikle son beş yıldır bir tür mühendislik yapıyor.

“Yöre derneğinin seçim çalışması gibi…”

Genel durum böyleyken eğer 63 milyon seçmenin olduğu bir ülkede ‘Milletvekilliği seçiminde yüzde 15’i aşacağız, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefet adayının yüzde 50’yi geçmesini sağlayacağız’ diyorsanız seçime bir ay kala başlattığınız ve profesyonellikten uzak, bir yöre derneğinin seçim çalışması gibi amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız.

Bu vesileyle bazı konulara açıklık getirmekte yarar görüyorum. Son beş yıldır HDP Genel Merkezi’ne yazdığım mektuplarla, gönderdiğim mesajlarla ve makalelerimle bu gerçeği anlatmaya çalışıyorum fakat her seferinde, sesim yankılanıp bana geri dönüyor.

Yaşanan birçok şey var ve bunları halka yansıtmayı doğru bulmadığım için kurumları işletmeye gayret ediyorum. Ne yazık ki çoğu zaman da kurumlar işlemiyor.

Bize önyargıyla bakan tüm toplumsal kesimlere ulaşabilmek için cezaevinden olağanüstü çaba sarf ettim. Yaklaşık beş bin kişiye mektup ve kart yazdım, binlerce tweet, yüzlerce makale ve röportaj ile HDP’ye kendi imkanlarımla alan açmaya çalıştım. Çünkü çok büyük bir boşluk vardı ve kimse de bu boşluğu doldurmayı denemiyor ya da denese bile başaramıyordu.

Ancak bizim mahalleden bazı arkadaşlar bu çabaları anlamaya çalışmak yerine ‘kendini öne çıkarıyor’ düşüncesiyle linç etmekle uğraştılar. Oysa varsa eksiklikler, yetmezlikler ancak eleştiriyle, öneriyle giderilebilir, vefasızca saldırmakla değil…

Demokratik Kürt siyasi hareketi, genel Türkiye toplumunda yaşanan sosyolojik kırılmaları iyi analiz edemediği gibi, Kürt halkındaki değişim ve kırılmaları da doğru okumaktan uzak bir pratik sergiliyor.

Bizim artık toplumun mikro düzeydeki sorunlarından makro düzeydeki sorunlarına kadar her başlığı ana gündem yapıp örgütlenme ve çözüm politikaları üretmemiz gerekiyor.

“Büyük bir yenilenme hamlesi”

Slogancılıkla kimse daha fazla ilerleyemez. Kapitalist moderniteye bu kadar maruz kalmış bir halka demokratik moderniteyi anlatamaz ve kurumlarıyla birlikte alternatif, güzel, onurlu yaşamı sunamazsanız toplumsal çöküş kaçınılmaz olur.

Sonuçta her şeye rağmen halen çok büyük emek, fedakarlık ve bedelle yürüyen zorlu bir mücadele var. Bu mücadeleye zarar verecek yaklaşımlardan uzak durup büyük bir yenilenme hamlesiyle sürece cevap verileceğine inanıyorum.”

Paylaşın

HDP Ve YSP: Hedeflediğimiz Başarının Altındayız

HDK, DTK, HDP, YEŞİL SOL PARTİ, DBP, seçim sonuçlarına ilişkin yaptıkları ortak açıklamada, “Seçim sonuçları itibariyle hedeflediğimiz başarının altındayız ve bu durumu kabul ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Ortak açıklamanın devamında, “Ancak Kürt halkının özgürlük ve Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinin belirleyiciliğini sandık matematiği üzerinden zayıflattığını düşünenlere bir kez daha sesleniyoruz: Bizler hep siyasal olarak var olduk ve ezilenler için umut olduk.

Yeni mücadele döneminde de örgütsel, politik ve toplumsal olarak kader tayin edici rolümüz devam edecektir. Bu rolümüzü en çok da ‘devlet aklıyla’ hareket ettiğini ifade edenler biliyor. İnatla ve ısrarla; demokrasi mücadelesindeki rolümüzü daha fazla büyüteceğiz ve daha güçlü bir özgürlük çıkışının öncüsü olacağız” denildi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşil Sol Parti (YSP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Sözcüleri/ Eş Genel Başkanları bir araya gelerek seçim sonuçlarını ve önümüzdeki döneme dair yapılacak çalışmaları değerlendirdi.

Beş maddelik açıklama şöyle:

1. Kürt Siyasal Hareketine yönelik Çökertme Planı karşısında çetin ve sert bir mücadele dönemini hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz. Kürt halkının özgürlük ısrarı karşısında devreye konulan süreklileşmiş darbe politikalarına en net yanıt 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde Kürdistan’da verilmiştir.

Statüsüzlük ve rejimin inkar/imha politikaları karşısında özgürlük duruşunda ısrar eden Kürt halkının, başta seçim süreci olmak üzere ortaya koyduğu destansı direnişinin ve zulüm iktidarına karşı sandığa yansıttığı tavrının önünde saygıyla eğiliyor; önümüzdeki dönem bu kararlı duruşa doğru, etkili ve sonuç alıcı yoldaşlık yapacağımızın sözünü yineliyoruz.

2. Aynı şekilde her türden komploculuğu, hileyi, yalanı ve dezenformasyonu devreye sokan ve devletin bütün olanaklarını kullanan faşist iktidar karşısında Türkiye halklarının gösterdiği tutumu da selamlıyoruz. Toplumdaki iki kişiden birinin Saray rejimine rıza göstermediği gerçeği, bizler açısından yeni dönemde demokratik-devrimci toplumsal mücadeleyi büyütme gerekçesidir.

3. Seçim sonuçları itibariyle hedeflediğimiz başarının altındayız ve bu durumu kabul ediyoruz. Ancak Kürt halkının özgürlük ve Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinin belirleyiciliğini sandık matematiği üzerinden zayıflattığını düşünenlere bir kez daha sesleniyoruz: Bizler hep siyasal olarak var olduk ve ezilenler için umut olduk.

Yeni mücadele döneminde de örgütsel, politik ve toplumsal olarak kader tayin edici rolümüz devam edecektir. Bu rolümüzü en çok da ‘devlet aklıyla’ hareket ettiğini ifade edenler biliyor. İnatla ve ısrarla; demokrasi mücadelesindeki rolümüzü daha fazla büyüteceğiz ve daha güçlü bir özgürlük çıkışının öncüsü olacağız.

“Moralsizliğe, yılgınlığa kapılmadan…”

4. Demokrasi ve özgürlük mücadelemizin büyük değerlerine; zindanlarda, sürgünde, mücadelenin her alanı ve aşamasında yer alan, bedel ödeyen, emek veren her arkadaşımıza, yoldaşımıza zafer sözümüzü tekrarlıyoruz.

5. Moralsizliğe, yılgınlığa asla kapılmadan ve herhangi bir algı operasyonuna prim vermeden önümüzdeki günlerde gerek bileşenlerimizle ve kurumsal yapılarımızla gerekse de halkımızla ortaya çıkan tabloyu etraflıca değerlendireceğiz. Gerekli sonuçları çıkararak emek, barış, demokrasi, özgürlük, doğa, gençlik ve kadın düşmanı bu rejime karşı bir adım dahi geri atmadan mücadelemizi daha da ileriye taşıyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.”

Paylaşın