Ahmet Hamdi Tanpınar kimdir?

23 Haziran 1901’de İstanbul’da dünyaya gelen Ahmet Hamdi Tanpınar, 24 Ocak 1962’de geçirdiği bir kalp rahatsızlığı sonucu vefat etmiştir. Rumeli Hisarı’nda çok sevdiği dostu ve hocası Yahya Kemal’in yanına defnedilmiştir.

Haber Merkezi / İlkokulu İstanbul’da Ravaz-i Maarif İbtidaisi’nde, Ortaokulu Sinop ve Siirt rüşdiyelerinde, liseyi, Vefa, Kerkük ve Antalya sultanilerinde tamamladı. Baytar Mektebi’nden ayrılarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne devam etti. Mezun olduktan sonra, Erzurum, Konya ve Ankara liseleriyle, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Güzel Sanatlar Akademisi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı.

İstanbul Üniversitesi’ne Yeni Türk Edebiyatı Profesörü oldu. Bir dönem Maraş Milletvekili seçildi. Milli Eğitim Müfettişliği ve bir süre Güzel Sanatlar Akademisinde çalıştıktan sonra İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne yeniden döndü.

Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in öğrencisi olan Tanpınar yazın yaşamına şiirle başladı. İlk şiirleri, Dergâh, Milli Mecmua, Hayat, Görüş dergilerinde yayımlandı. Şiirlerini hece ölçüsüyle yazdığı halde döneminin hececilerinden farklıdır.

Batı edebiyatından Paul Valery ile Marcel Proust’u örnek alan şairin şiirlerinde Ahmet Haşim ve Yahya Kemal’in sentezciliği, yoğunlaşma kaygıları, Haşim’in soyutlama eğilimleri görüldüğü gibi, halk şiir estetiğindeki alışılmış söyleyiş özelliklerine de rastlanır. Sonraki yıllarda Varlık, Görüş, Ağaç Oluş, Ülkü, İstanbul dergilerinde yayımlanan şiirlerinde olgun ve verimli dönewmini görürüz.

Yazın yaşamına şiirle başlamasına ve şiir tutkusuna karşın asıl başarısını düzyazı ürünlerde göstermiştir. Şiirlerinde bir imaj ve müzik kaygısı taşıdığı, hikaye ve romanlarında da, başta zaten tema’sı olmak üzere, psikolojik anları, bilinçaltını aradığı, yansıttığı görülür. ‘Bursa’da Zaman’ şiiri ile tanınan şair sağlığında altmış kadar şiirinden otuz yedisi ile, tek şiir kitabını yayımladı.

Yapıtları;

Şiir; Şiirler (1961) Bütün Şiirleri adıyla genişletilmiş olarak basılmıştır

Öykü; Abdullah Efendinin Rüyaları, Yaz Yağmuru, Hikâyeler

Roman; Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler, Mahur Beste, Aydaki Kadın

Deneme; Beş Şehir, Yahya Kemal, Edebiyat Üzerine Makaleler, Yaşadığım Gibi

Monografi; XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi

Anı; Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Başbaşa

Paylaşın

Ahmet Güntan kimdir?

Ahmet Güntan, 21 Mayıs 1955’te İzmir’de dünyaya geldi. İlhame Hanım ile tüccar Abdülkadir Güntan’ın oğlu olarak İlköğretimini İzmir Müdafa-i Hukuk İlkokulunda, ortaokulu ise İzmir Bornova Maarif Kolejinde tamamladı. Üniversite eğitimi için Ankara’ya gelen Güntan eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünde eğitim gördü.

Haber Merkezi / 2009 yılına kadar Efe Murad ile Cehd; Ömer Şişman ve Osman Çakmakçı ile birlikte Mahfil dergisini çıkardı ve bu dergilerde şiirlerini yayımladı. 1977 yılında ilk şiirlerini Birikim dergisinde yayımlayan Güntan sonraki yıllarda düz yazı sahasına da adım attı. Bu eserleri Yeni İnsan ve Defter dergilerinde yayımlanmaya devam etti.

Kendisinin yayımladığı Köpüklü Bir Kan, Bir Duman kitapçılarda basılmayarak yaklaşık iki yüz kişiye postalandı. Çevirmenlik yönü de bulunan yazar Marcel Proust’tan Kayıp Zamanın İzinde ve Cervantes’den Don Kişot kitaplarından da çeviriler yapmıştır. Şiir ve denemeleriyle edebiyat dünyasında ismini duyuran Ahmet Güntan hayatına İstanbul’da devam etmektedir.

Edebiyat sahasında şair kimliği ile ön plana çıkmış sanatçılarımızdan Ahmet Güntan’ın ilk şiirleri Birikim dergisi tarafından yayımlanmıştır. Şiirlerini çoğunlukla aşk ve yalnızlık gibi temalar etrafında yazan şair, kendine özgü bir duyarlık ve yenilikçi bir şiir diliyle şiirlerini yazmıştır. Açık, yalın ve somut bir şiir yapısı kurduğu ifade edilmiştir. Ada, şairin İkili Tekrar adlı kitabı için “kili Tekrar yirmi iki (22) şiir. Yirmi iki ‘güzel’ ikili tekrar. Her ‘güzel’ tekrar ikili dörtlük. Yo yo ne eksik ne fazla. Tastamam üç dörtlük. Her dörtlük bir tamam şiir cümlesi. Büyük harfle ilk mısra başından çıkıp nokta ile son mısranın en sonuna ulaşan” değerlendirmesini yapmıştır.

Voyıcır 2 (1990) Lale Müldür’ün “Sarartı/Safran”, Ahmet Güntan’ın “Nezle” adlı bölümlerde topladığı şiirlerinden oluşmaktadır. Kitap yayımlandığında dönemin şiir kitaplarına egemen olan baskın ve sıkıcı havayı olumlu etkilemiştir. Halk şiirine de bağlılığı bilinen Ahmet Güntan’ın, Voyıcır 2’deki şiirlerinde de bu izler görünmektedir. Cem Uzungüneş, onun şiir anlayışı için “Ahmet Güntan şiiri hem psikolojik hem felsefi bir kaygının şiiridir. Dolayısıyla ister istemez zeki bir şiir. Fakat dille kurduğu ilişki ile bu zekâyı gizleyebilen de bir şiir.” değerlendirmesini yapmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ahmet Günbaş kimdir?

30 Ocak 1953’te İzmir’de dünyaya gelen Ahmet Günbaş, ilk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra, Ege Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan 1976’da mezun oldu. 1976’dan itibaren Besin-İş ve Tekgıda-İş Sendikalarında çeşitli görevlerde bulundu.

Haber Merkezi / Aynı yıl Yürüyüş adlı şiiri sebebiyle, İzmir Bornova Sulh Ceza Mahkemesi’nde “Halkı isyana teşvik” iddiasıyla yargılandı ve beraat ederek, bu davadan aklandı. 1999’da Tekel İdaresi’nden emekli oldu.

İlk yazısı 1973’te Demokrat İzmir gazetesindeki “Düşünmeye Alışmak” başlıklı denemesidir. Sanatçının yazıları arkadaşlarıyla birlikte Mart 1976’dan itibaren çıkarmaya başladığı Dönemeç dergisi ile kurucuları arasında yer aldığı Agora, Ünlem ve Ardıçkuşu dergileri ile Kıyı, Damar, Edebiyat Gündemi, Dize, Cumhuriyet Kitap, Dünya Kitap dergilerinde yayımlanmıştır.

1979’da Hasan Tahsin Şiir Yarışması’nda “Bir Hasan Tahsin” adlı şiiri ile mansiyon ödülüne lâyık görüldü. 1982’de Yarın dergisi tarafından düzenlenen “Gençlik Ödülleri”nin şiir eleştiri dalında ve Enver Gökçe ile ilgili olarak kaleme aldığı bir yazısıyla da başarı ödülü kazandı. 1998’de İbrahim Yıldız Şiir Ödülü’nde mansiyon, 2000’de Mülkiyeliler Birliği Vakfı Şinasi Özdenoğlu Şiir Yarışması ile 2002’de Bursa Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen “Bursa” konulu Ahmet Hamdi Tanpınar Şiir Yarışması’nda üçüncülük ödülüne lâyık görüldü. 2003’te Aşk Boyu Sürgün kitabıyla Behçet Aysan Ödülü’nü, Tevfik Taş ile paylaştı.

Edebiyatçılar Derneği üyesi Ahmet Günbaş, eserlerinde; kendisinden, yaşadığı kent ve çevresinden, dostlarından, Zonguldak Kömür işçilerinden, Marmara depreminden, Kosova’dan, Sivas Faciasından bahsederek çok geniş bir yelpazedeki, daha çok da hüzünlü sosyal nitelikli olayları, insanlar arasındaki iletişimsizliği, insanlarım giderek yalnızlaşmasını, aşksız ve sevgisiz hayatın mümkün olamayacağını ele almıştır. Şiirlerinde kendini çok üzen ve etkileyen acı olaylara, gözlemlerine ağırlık veren Günbaş, Sulardan Sonra kitabındaki şiirlerini daha ümitli, hayat dolu bir tonda kaleme almıştır.

Yapıtları; Evren Mapushanesi, Gecenin Neresindesin?, Göçkün, Sulardan Sonra, Mustafa Kemal’ler Erken Büyür, Aşk Boyu Sürgün, Miço Diye Biri, Çağlaçakır, İpek Yarası, Ölüme Direnen Şiirler (Ender Sarıyatı’nın şiirleri), Sevgi Notları (Rıza Ertan’ın düzyazıları), Erken Ölümlü Şairler Antolojisi

Ödülleri; 1979 – Hasan Tahsin Şiir Yarışması (mansiyon), 1982 – Yarın Dergisinin Gençlik Ödülü ( ‘Şiir Eleştirisi’ dalında başarı ödülü), 1998 – İbrahim Yıldız Şiir Ödülü’nde (mansiyon), 2000 – Şinasi Özdenoğlu Şiir Yarışması (üçüncülük), 2000 – Ahmet Hamdi Tanpınar Şiir Yarışması’nda (üçüncülük), 2002 – Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü (birincilik), 2003 – Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışması (ikincilik), 2004 – Dionysos Şiir Ödülü, 2007 – KYÖD Şiir Ödülü

Paylaşın

Ahmet Gök kimdir?

1967’de Kayseri’de dünyaya gelen Ahmet Gök, Salih Avgın Paşa İlkokulu ve Sümer Ortaokuluna gitti. Kartal Endüstri Meslek Lisesi Makine Ressamlığı bölümünde lise öğrenimini tamamladı. 1993’te Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / 1996’da Yerel Televizyon Yayıncıları Platformunun oluşmasında katkı sağladı 1997-1999 yıllara arasında Türkiye Radyo Televizyon Yayıncıları Birliği Yönetim Kurulunda genel sekreter sıfatıyla görev yaptı. 2001’de Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliğinin kurulmasında kurucu genel sekreter olarak görev yaptı. Gök, İstanbul’da çalışmalarını sürdürmektedir.

Ahmet Gök’ün ilk şiirleri, 1988’de Kültür Bakanlığı Gençliğin Sesi ve İlhan İrem tarafından hazırlanan Yalnızlık Penceresi’nde yayımlanmıştır. Üniversite yıllarında tiyatro ile ilgilenen Gök, Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğunda oyuncu olarak görev almıştıır. Ege Üniversitesi Ş-Şiir Topluluğu’nun kurulmasına öncülük etmiştir. Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Bireylikler, Mühür, Şiiri Özlüyorum gibi dergilerde, gazetelerde ve kitap eklerinde yayımlanmıştır. Şiirlerinden bir bölümü Farsçaya çevrilerek İran’da yayımlanmıştır.

İzmir Radyo Aktif ‘de doğaçlama öyküler anlattığı düş yolu adlı radyo programını hazırlamış ve sunmuştur. 1990- 1993 yılları arasında Ş-Şiir Bülteni, Sirius, İzmir Sanat Güncesi ve yerel medya sektörünün ilk dergisi olan Yerel Medya Dergisi gibi dergileri yayına hazırlamıştır. İlk şiir kitabı İns-i Nü adıyla 1992’de yayımlanmıştır. Uzun yıllar aradan sonra bu şiir kitabını Sessiz Aşk Çığlıkları (2005), Ortaya Karışık (2009) ve Su Şiirleri Aşkın Su Hali (2009) adlı şiir kitapları izlemiştir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ahmet Cemil kimdir?

1880 yılında İzmir’de dünyaya gelen Ahmet Cemil, 1920 yılında aşırı içki tüketiminin yol açtığı bir hastalıktan 40 yaşlarındayken doğduğu şehir olan İzmir’de hayata gözlerini yumdu. Eski İzmir Vilayet Muhasebe mümeyyizlerinden Rifat Efendi’nin oğludur.

Haber Merkezi / İptidai, rüşdi ve i’dadi eğitimini İzmir’de tamamladı. İstanbul’da Mekteb-i Hukuk’a başladı. Ancak eğitimini tamamlayamadan İzmir’e döndü ve Vilayet Yazı İşlerine mektubi müsevvidi olarak tayin edildi. 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra vilayetteki görevinden ayrılarak basın hayatına atıldı. Meşrutiyetin ilk aylarında resmiyetteki adı  İstikbal olan siyai, ilmi, edebî, musavver Osmanlı gazetesini çıkardı.  Haftada iki gün çıkan bu gazete kısa bir süre sonra kapandı.

Daha sonra 18 Kasım 1908’de İbiş adlı mizahi bir gazete çıkardı. Ahmed Cemil’in tanınmasına vesile olan bu gazete de fazla uzun ömürlü olmadı. Şen şakrak ve esprili bir yaradılışa sahip olan Ahmed Cemil İbiş gazetesinin kapanmasından bir müddet sonra gazeteciliği bırakarak 1910 Şubatı’nda tekrar memuriyete geçmiş ve memuriyet hayatının büyük bir kısmını Aydın vilayetinin çeşitli nahiyelerinde, Bergama’ya bağlı Kilise (Reşadiye) nahiyesinde, Torbalı nahiyesinde, Marmara (Göl Marmara-Manisa) nahiyesinde Nahiye Müdürü olarak geçirdi. 1919 yılında vilayet merkezi olan İzmir’e döndü ve burada yine vilayet müsevvidliği görevinde bulundu.

Ancak devlet memuriyetine geçmeden önce İstikbal gazetesini çıkarırken Mahmud Nedim Bey’in açtığı Menba-ı Füyuzat adlı özel okulda bir süre öğretmenlik yaptı. Balkan savaşı sırasında veya bundan kısa bir süre önce askere alınmış ve bir müddet İstanbul’da kalmıştır. Ahmed Cemil İzmir’in işgal altında bulunduğu bir sırada yani 1920 yılında aşırı içki düşkünlüğünün yol açtığı bir hastalıktan 40 yaşlarındayken İzmir’de vefat etti.

Daha çok bir gazeteci olarak tanınan Ahmet Cemil, kendi çıkardığı İstikbal ve İbiş ile Zilal, Mecmu’a-i Edebiyye, İzmir, Edeb Yahu gibi gazete ve dergilerde imzasız şiirler ve yazılar, muhavereler yazmıştır. Duygulu ve içli bir şairdir. Yazdığı “Bahar” şiiriyle Nef’i’ye benzetilmiş, hatta Zamanın Nef’i’si olarak da adlandırılanlar olmuştur.

Arkadaşı Nuri Sıdkı’nın kanaatine göre bir işret kurbanı olan Ahmed Cemil, “hayatında ney, mey, hey hey ve İbiş’ten başka bir şey düşünmemiş” rind meşrebli bir şairdi. Ahmed Cemil, Servet-i Fünun edebiyatının son yıllarında şiirleriyle kendini tanıtmış olmakla beraber esasen II. Meşrutiyet’ten sonra bir mizah şairi ve yazarı olarak ün kazanmış, ancak içkiden genç yaşta ölümü yüzünden fazla eser verememiş bir şair olarak görünmektedir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ahmet Erhan kimdir?

08 Şubat 1958’de Ankara’da dünyaya gelen Ahmet Erhan, 4 Ağustos 2013’te tedavi gördüğü hastanede hayata veda etti. Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Akdeniz temalı mezar taşını heykeltıraş Filinta Önal yaptı. Ahmet Erhan’ın asıl adı Erhan Bozkurt’tur.

Haber Merkezi / Çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları Akdeniz’in çeşitli kentlerinde geçti. Yüksekögrenim için yeniden Ankara’ya döndü. Çalışarak okumak zorunda kaldığı için öğrenimini Ankara’da bir gece lisesinde tamamladı. O zamanki adıyla Gazi Egitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Bir süre Adanademirspor’da futbol oynadıysa da sakatlığı nedeniyle devam edemedi. Ankara ve İstanbul’da öğretmenlik yaptı.

Militan dergisinde yayımlanan ilk şiiriyle dikkati çekti. Sonra Doğrultu, Dönemeç, Türk Dili, Sanat Emeği, Yusufçuk, Gösteri dergilerinde yazdı. İlk kitabı Alacakaranlıktaki Ülke’yle 22 yaşında Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı. Şiirleri günümüzde birçok dergide yayımlanmaktadır.

Söylemini, imgelerini, temalarini yaşamın kendisi kadar çeşitlendirebilen bir şair. Siiri o yüzden devingendir: Zamana, duyarliliğa, sevgiye, acılara, doğaya, gelişmeye yürür, anlatici bir şiirdir. Bu nedenle sözlüğü genişletir. Şiirlerinde hemen hemen her kelimeye rastlayabilirsiniz. İzlekleri belli, daha doğrusu belirli olsa da konu zenginliğiyle insanı şaşırtır.

Ahmet Erhan şiirinde toplumcu duyarlılık ve toplumsal sıkıntılar, nostalji duygusu, ölüm ve yaşam, yalnızlık ve acı, taşra ve kentin görünüm ve etkileri, aşk, aile ilişkileri (bilhassa babası ve oğlu ile ilişkisi) sıkça yer alan temalardır. Atasözleri, deyimler, kalıplaşmış kullanımlar ve argo ifadelerin özellikle ironik anlatımı kuvvetlendirme amacıyla kullanımı söz konusudur.

Yapıtları; Alacakaranlıktaki Ülke, Yaşamın Ufuk Çizgisi, Akdeniz Lirikleri, Kuş Kanadı Kalem Olsa, Ölüm Nedeni Bilinmiyor, Deniz Unutma Adını, Öteki Şiirler, Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi, Köpek Yılları, Resimli ‘Ahmetler’ Tarihi, Ankara-İstanbul Karatreni, Bugün De Ölmedim Anne, Ne Balık Ne De Kuş, Kaybolmuş Bir Köpek İlanı, Şehirde Bir Yılkı Atı, Buz Üstünde Yürür Gibi

Ödülleri; 1981 Behçet Necatigil Şiir Ödülü, 1992 Yunus Nadi Şiir Ödülü, 1998 Cemal Süreya Şiir Ödülü, 1999 Halil Kocagöz Şiir Ödülü, 2004 Yunus Nadi Şiir Ödülü, 2006 TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü, 2008 Melih Cevdet Şiir Ödülü

Paylaşın

Ahmet Cemil Akıncı kimdir?

1914 yılında Filistin’in bir sahil şehri olan Akka’da dünyaya gelen Ahmet Cemil Akıncı, 1 Ocak 1984’te İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur. Anne ve babası eğitimli kişiler olan Ahmet Cemil’in baba tarafından ataları Rumeli sipahilerindendir. Bu sebeple Sipahizâde lakabı ile bilinen aile, soyadı kanunundan sonra Akıncı soyadını alır.

Haber Merkezi / Babası Abdürrahim Hilmi Bey, Suriye, Hicaz ve Mısır’da maarif müfettişliği ve çeşitli yerlerde sultanî müdürlükleri yapmıştır. Annesi Fatma Hanım ise Arabistan’da çeşitli rüştiye müdireliklerinde görev almıştır. 1919 yılında ailesiyle birlikte Maraş’a gelen Ahmet Cemil, burada derinden etkilendiği Maraş muharebesine tanıklık etmiştir.

Eğitim hayatına Kayseri’de başlayıp Adana’da devam eden yazar, 1929’da Kuleli Askerî Lisesi’nde başlayan askerî eğitim hayatını, Harbiye ve Topçu Atış Okulu’nda tamamlar. 1934’te topçu teğmeni olarak orduda görev alan Ahmet Cemil, yirmi altı yıl çeşitli kademelerinde görev yaptığı orduda albaylığa kadar yükselir. 1960 yılında albay rütbesiyle emekli olan yazar, 1 Ocak 1984’te İstanbul’da ölmüştür.

Ahmet Cemil Akıncı’nın roman, hikâye ve şiire karşı küçük yaşlarda başlayan merakı, hayatının ilerleyen yıllarında onu edebî çalışmalara yöneltmiştir. Çok sayıda dinî ve millî roman kaleme alan yazar, birçoğu seri romanlardan oluşan yetmiş altı esere imza atmıştır.

Onun ilk eseri 1963 yılında yayımlanan Asil Düşman adlı millî bir romandır. Kâbe’ye Doğru (Büyük Kısas-ı Enbiya/Peygamberler Tarihi) adlı yirmi yedi ciltten oluşan eserin her bir cildinde yirmi yedi peygamberin hayatı ayrı ayrı anlatılmaktadır. Hz. Âdem’le başlayan bu roman serisi Hz. İsa’yla son bulur. Hz. Muhammed’in hayatı bu seri içinde yer almamış, on beş ciltlik ayrı bir seri olan Kabe’den Fışkıran Nur (Büyük Kısas-ı Enbiya-Sevgili Peygamberimiz) adlı çalışmada ele alınmıştır.

Yazarın yirmi yedi ciltlik Kâbe’ye Doğru serisinde Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’dan alıntılar yapılmış, yer yer halk arasında ve eski peygamber kıssalarında anlatılanlardan yararlanılmış, İsrailiyat türünden bilgilere yer verilmiştir. Roman kurgusu, dil, üslup ve benzeri özellikler bakımından zayıf eserler kaleme alan Ahmet Cemil’in romanlarını edebî açıdan olgun bir yerde görmek güçtür. Doğru ve muteber kaynaklara dayanarak bu kaynaklar ışığında tutarlı, gerçek veya gerçeğe en uygun kurguya erişme açısından, tarihî, dinî veya biyografik türden roman yazmanın diğer roman türlerine nispetle daha zor olduğunu söylemek mümkündür.

Ahmet Cemil’in eserlerini de söz konusu roman türleri arasında değerlendirmek mümkün olmakla beraber bahsedilen zorluğu aştığı söylenemez. Hem dil ve üslup hem de kurgu açısından oldukça rahat ve basit bir tarz benimseyen yazarın birçok eserinde güvenilir olmayan kaynaklara dayandığı görülmektedir. Bunlara rağmen, serbest, akıcı, rahat, basit ve anlaşılır denilebilecek tarzdaki bu eserler geniş bir kesime ulaşabilmeyi başarmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ahmet Cemil kimdir?

1966’da Tunceli’de dünyaya gelen Ahmet Cemil, ilk ve Orta öğrenimini doğduğu ilde yaptı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nde lisansını tamamladı. Halen eşi ve çocuğuyla Tunceli’de emeğini pazarlayarak yaşamını sürdürüyor.

Haber Merkezi / Bir süre arıcılık ile uğraştı. Bölge koşulları nedeniyle arıcılık hayatı kısa sürdü. Enerji Sanayi Maden Kamu Emekçileri Sendika aktif üyesi Tüm Ener-Sen İl Temsilciliği ve Genel Kurul Delegeliği, Enerji Yapı Yol Sen İl Temsilciliği görevinde bulundu. Halen eşi ve çocuğuyla Tunceli’de emeğini pazarlayarak yaşamını sürdürüyor.

Yazı ve şiirleri Dersimde İklim, Dersim Hayat, Munzur Haber, Tunceli Emek, Munzur, Munzur Etnografya ve Halk Bilim, Yaba, Esmer (Web) ve İnsancıl gibi dergi gazetelerde lerde yayımlandı. Üçü yayımlanmış, biri yayıma hazır şiir kitapları var.

Yapıtları: Sansürlü Ülke, Çığ Gibi, Va… , Aşk-Sağır ve Karanlık

“Adı saklı”

Sürülür kağnılar yüreğimize
Hengamesini dörtnala yaşadığımız
Gecenin sevdası gizlenir ay ışığında
Adı saklı dağlarda çoğalır yıldızlar
Efkarımın köpüklü çayını yudumlarken
Hüzünlü bir ben kaldı geride

Kağnıların sahibi olmak istedik
Kağnısız gidersek yarınlara
Çökecektir ölüm
Bahar saçlı dağlara

Paylaşın

Ahmet Bozkurt kimdir?

11 Eylül 1977 Erzincan’ın Tercan İlçesi’nde dünyaya gelen Ahmet Bozkurt, halen İstanbul’da yaşamakta ve bir yayınevinde editör olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bokurt, Ortaöğrenimini babasının memuriyetinden dolayı Göle, Sarıkamış ve Erzincan’da tamamladı. 

Haber Merkezi / Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümünden mezun oldu. 1998-1999 yılında arkadaşlarıyla birlikte Erzincan’da yayımlanan Taşra dergisinin yayın kurulunda yer aldı. 2000 yılında yine Erzincan’da Türk edebiyatında yerellik-merkez ve taşra kavramlarının hararetle tartışıldığı bir zeminin ateşleyicisi olan Le poète travaille (şair çalışıyor) dergisini çıkartmaya başladı. Resim ve şiir üzerine yazdığı yazılar pek çok ortak kitapta yer aldı. Edebiyat ve şiir sempozyumlarına konuşmacı olarak katılarak bildiriler sundu. Le poète travaille dergisi, Cumalı-Seferis Gökyüzü Derneği ve PEN üyesidir. Hâlen İstanbul’da yaşamakta ve bir yayınevinde editör olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Edebiyat dünyasında eleştirmen ve şair kimliğiyle adını duyuran Ahmet Bozkurt’un şiirleri ve yazıları Ayraç, Birikim, Cey Sanat, Düşünen Siyaset, Edebiyatta Üç Nokta, Est&Non, Etken, Geceyazısı, Hayalet Gemi, Hece, Hürriyet Gösteri, İle, Karayazı, Kirpi Şiir, kitap-lık, Le poète travaille, Mimesis, Özgür Edebiyat, Sanat Cephesi, Sınırda, Skala, Tezkire, Toplum ve Bilim, Virgül ve Yaratım gibi süreli yayınlarda yer almıştır.

Bozkurt’un ilk şiir kitabı Ku’yu adıyla 2018’de yayımlanmıştır. Çok sayıda deneme ve elştiri-inceleme kitabı yayımlayan yazar, Orpheus’un Bakışı (2014)’nda, temsilin aporetik iz’i olarak adlandırdığı bir kavramsallaştırmanın Batı düşüncesinde yerleşikleşmiş bir ilişkisiz ilişkinin söylem sicillerini, yazının felce uğratılmış dil bilgisel köklerini açığa çıkarır. Yazının söylem sicillerini oluşturan tarihsel-toplumsal imgelem alanını ıskalamadan dışarının çağrısının taşıdığı bir başkalık bilgisinin koridorlarında yürüyen Orpheus’un Bakışı psikanaliz, trajik, yerlilik, modernizm, sinema, şiirsel imgelem ve yapısökümcü söz-yazı karşıtlığı içerisinde dolayımlanmış bir kurucu estetiğin imkânlarını sorgulamaktadır.

Eleştirinin, her şeyden önce bir disiplin olarak kavramsal yapısına egemen olan estetik ve felsefi bağlamı ıska geçmeden yazı, zaman, bellek ve unutma edimleri üzerinden kuramsal çerçevesini oluşturan Ahmet Bozkurt; edebiyat kuramı, eleştiri ve estetik odağında ilerleyerek kendi tekil perspektifini kuran Unutma Zamanı adlı kitabında; Auerbach, Derrida, Lukacs, Heidegger, Sartre, Foucault, Lévinas, Sollers, Badiou, Kristeva, Barthes, Ricœur ve Blanchot gibi pek çok ismin eserleri aracılıyla ördüğü “ben” ve “başkası” olma durumuna okurunu davet etmektedir.

Yazarın Mum Lekesi (2016) adlı eleştiri kitabı yazının tüm olabilirlik sınırlarını ifşa eden, dil estetiğini sınırın sınırsızlığında hatırlatan yeni bir yazı ayracı niteliğindedir. Ahmet Bozkurt, Şiir-Fragmanlar’da bir uç-yazı’nın iç-yazı’ya evrildiği, soluk aldığı koridorlarda tüm nedensellikleri tüketerek bir labirent-metin kurar. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Yapıtları; Şair Çalışıyor, (Deneme), Şiirin Dışında Üşürsünüz, (Edisyon), Necmi Zekâ Şiiri, (Edisyon), Amerika Unutulur mu?, (Edisyon), Penetratum: Ne İçimdesin Ne Dışımdasın, (Edisyon), Bir Şiiri Okumak, (Edisyon)

Paylaşın

Ahmet Altümsek kimdir?

1915 yılında Aydın’ın Söke İlçesi’nde dünyaya gelen Ahmet Altümsek, 6 Kasım 1989’da hayata gözlerini yumdu. İzmir Öğretmen Okulu’ndan mezun olan Altümsek, yükseköğrenimini Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde tamamladı.

Haber Merkezi / Rize, Çayeli, Ağrı, Sivas, Sinop, Edirne ve Seferihisar’da öğretmenlik; Balıkesir’de Milli Eğitim Müdürlüğü yapan Ahmet Altümsek, Mektupla Öğretim ve Teknik Yayınlar Genel Müdürlüğü’nde şube müdürü, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı olarak Ankara’da bulundu.

Şiirleri, Varlık. Dost, Yelken, Çağrı dergilerinde yayımlandı. Etkili şiirleriyle öğretmen yazarlar arasına katıldı. Şiirlerini ‘Aralık Kapı’ (1959) adlı yapıtında topladı.

Yapıtları: Aralık Kapı (Bütün şiirleri, 1959)

“Aralık Kapı”

Hani aralıktı kapı içeri girmiştim.
Hırsız gibi gizliden, konuk gibi çekingen değil.
Kırk yıllık tanıdık gibi ellerim, ayaklarım özgür
Aralıktı kapı vurmadan girmiştim.

Eşiğinden tut, ne varsa içinde hep bildiğim
Elimle konmuşcasına her şey düşündüğüm gibi
Pencereler açıktı, perdeler yarı inik
Loşluğunda bir süre gezinmiştim.

Her şey aman ne güler yüzle karşılamıştı beni,
Tanrı’nın gönderdiği beklenen miydim neydim?
Yüce mağaralar örneği el, ayak değmemiş evde
Perdeleri çekmiştim, ışıklar dolmuştu içeri.

Birden değişmişti her şey ev, eşya, bahçe
Yediveren gülleri açmıştı kat kat ve renk renk
Duvarlar daha bir beyaz olmuştu, aydınlık
Bir şenlik dolaşmıştı ortalıkta bir süre.

Unutulmuş mutluluklar dirilmişti bir bir
Simsiyah yaşamalar yerine ak umutlar.
Her şey Tanrı eliyle konmuştu düzene
Tanrı diliyle söylenmişti bağlandığımız şiir.

Aralık kapıdan girmişti müziği
Uçsuz bucaksız sevilerin geleceklere bakan
Akla gelmez, bir gün hangi el hoyrat,
Aralık kapıyı kapatmağa deyesi.

Paylaşın