Halkların Demokratik Partisi: İktidar, Halk İradesini Tanımıyor

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Patnos Belediye Eş Başkanları Müşerref Geçer ve Emrah Kılıç ile belediyenin İnsan Kaynakları Müdürü Uğur Laçin gözaltına alındı. Gözaltılara tepki gösteren HDP, “İktidar, halk iradesini tanımıyor” açıklamasında bulundu.

Müşerref  Geçer kent merkezinde, Emrah Kılıç ise İstanbul’da gözaltına alındı. Gözaltı gerekçeleri öğrenilemeyen eş başkanlar ile Laçin, Patnos İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde tutuluyor.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “İktidar Kürt halkının iradesine saldırılarını sürdürüyor” dediği açıklaması şöyle:

“2016 yılından bugüne kayyım siyaseti ile halkın iradesini gasp eden iktidar, bugün de Patnos Belediyemize yönelik gerçekleştirdiği operasyonla, bir kez daha halk iradesini tanımayacağını göstermiştir.

Patnos Belediye Eş başkanlarımız Müşerref Geçer ve Emrah Kılıç’ın da aralarında olduğu birçok belediye çalışanı arkadaşımız bu sabah hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Gerçekleştirilen bu gözaltılar siyasi soykırım operasyonlarının bir devamıdır.

Seçim dönemi boyunca halk iradesini nasıl keyfi bir şekilde gasp ettiklerini anlatanlar, seçimden sonra da bu hukuksuzluğu devam ettirme gayreti işine girmişlerdir. Halk iradesini gasp etmeye devam eden politikalarla suç işlemeye devam edeceklerini açıkça beyan etmişlerdir.

Bu saldırılar kayyımlar eliyle gerçekleştirilen yolsuzluk ve usulsüzlükleri onaylayan politikaların yeni dönemde de sürdürüleceğinin göstergesidir. Kürt ve kadın düşmanlığına devam etme yöntemlerinin bir üst aşamaya geçilmesidir.

Gözaltına alınan eş başkanlarımız ve belediye çalışanı arkadaşlarımızdan tek biri dahi ifadeye çağrılmadan evleri basılarak gözaltına alınmıştır. Algı operasyonları oluşturarak Kürt halkının iradesini bir kez daha gasp etmeyi hedefleyenler, şunu bilsin ki halkımız sonuna kadar iradesine sahip çıkacaktır.

Gözaltılar, baskılar ve tutuklamalarla bu halkı sindiremeyeceksiniz. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet ilkelerimizle irademize sahip çıkmaktan bir adım dahi geri durmayacağız. Gözaltına alınan belediye eş başkanlarımız ve belediye çalışanı arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Halk iradesini gasp etme politikalarınıza karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.”

Ne olmuştu?

HDP, 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerde 65 belediye kazanmış, bunlardan 48’ine kayyum atanmıştı.

6 belediye başkanının mazbatası seçimlerin hemen ardından KHK gerekçesi ile alınırken, 4 belediye başkanı ise ihraç ya da istifa yoluyla ayrılmış, ittifakla seçilen 1 belediye başkanı da kendi partisine geçmişti.

HDP’de 4’ü ilçe, 2’si belde olmak üzere toplam 6 belediye kalmıştı:

Ağrı Patnos Belediyesi
Adıyaman Kömür Belde Belediyesi
Diyarbakır Çınar Belediyesi
Erzurum Karaçoban Belediyesi
Şırnak Balveren Belde Belediyesi
Şırnak Silopi Belediyesi

Paylaşın

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden Kavala Ve Demirtaş İçin “Son Uyarı”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını uygulamadığı için Türkiye hakkında “ihlal prosedürü” başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, iş insanı Osman Kavala ile eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın derhal serbest bırakılmaları çağrısında bulundu.

“İlave önlemler almadan önce Türk makamlarını bir kez daha, Komite ile en yüksek seviyede yakın ilişkiye geçmeye şiddetle çağırıyoruz” diyen Bakanlar Komitesi, Kavala ve Demirtaş dosyalarına ilişkin ek adımların, 19-21 Eylül 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan bir sonraki özel toplantıda ele alınacağı uyarısı yaptı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi,, 5-7 Haziran tarihlerinde Strasbourg’da yaptığı toplantıda, Türkiye’den Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Cem Vakfı’nın da aralarında olduğu 5 dosyayla birlikte, 19 ülkeyi ilgilendiren 38 karar aldı. Komite ayrıca, 78 hüküm ve kararla ilgili 16 farklı ülkeyi ilgilendiren 31 adet nihai karara da imza attı.

Komitesi, kararlar konusunda bir açıklama yaptı. Daha önce Kavala ile ilgili “ihlal süreci” başlatan ve AİHM’den aldığı ihlal sürecinin devamıyla ilgili mütalaanın ardından iş insanın serbest bırakılması için Türkiye’ye uyarılarını yineleyen Bakanlar Komitesi’nin son kararında, Ankara’ya yönelik ihtarın  dozunun sertleştiği görüldü.

Avrupa Konseyi Sekreteryası’na Kavala kararına uyulmaması konusunda Türkiye’ye karşı alınacak önlemlerle ilgili seçenekler konusunda 12 Temmuz’daki toplantıya kadar hazırlık yapma talimatı verildiği belirtilen açıklamada, iş insanın eylül ayına kadar serbest bırakılmaması halinde bu önerilerin masaya yatırılacağı aktarıldı. Kararda, Avrupa Konseyi organlarından ve üye ülkelerden Kavala’nın serbest bırakılması için Türkiye nezdinde temaslarını sürdürmeleri istendi.

Demirtaş için “ihlal süreci” başlayabilir

Bakanlar Komitesi, Demirtaş ile ilgili aldığı kararında ise daha önce Kavala’da olduğu gibi eski HDP Eş-Başkanı’nın davasında da Türkiye aleyhine “ihlal süreci” başlatılabileceği uyarısında bulundu. Kararda, Anayasa Mahkemesi’nin Demirtaş ile ilgili hükmünün  gecikmesinden de “derin üzüntü duyulduğu” kaydedildi.

Figen Yüksekdağ’ın da AİHM kararı uyarınca serbest bırakılmasın isteyen Bakanlar Komitesi, eylül ayındaki toplantıda bu iki kişinin serbest bırakılmaması halinde Türkiye aleyhine alınacak önlemlerin gözden geçirileceğini bildirdi.

AİHM’in hak ihlali kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ın başvurularına dair kararı, 6 yargıcın lehte, Türk yargıç Saadet Yüksel’in ise aleyhte oyu ile oy çokluğuyla alındı.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Paylaşın

HDP’den Demirtaş Ve Yüksekdağ Açıklaması: Türkiye’ye Yaptırım Uygulanacak

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, hakkında hak ihlali kararı vermişti.

Haber Merkezi / HDP, AİHM’in hak ihlali kararı verdiği Yüksekdağ ve Demirtaş’ın Eylül ayına kadar serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını duyurdu.

HDP’nin Twitter hesabından yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeler ve üyesi olduğu kurumların tüm uyarılarına rağmen AKP yargısı önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve rehin tutulan arkadaşlarımızı serbest bırakmıyor.

Şimdi de Eylül ayına kadar serbest bırakılmamaları durumunda Türkiye yeni yaptırımlarla karşı karşıya kalacak. Rehine siyasetinden vazgeçin arkadaşlarımızı serbest bırakın!”

AİHM’in hak ihlali kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ın başvurularına dair kararı, 6 yargıcın lehte, Türk yargıç Saadet Yüksel’in ise aleyhte oyu ile oy çokluğuyla alındı.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Paylaşın

Demirtaş, “Yasaklanan Newroz” Davasından Beraat Etti

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partinin 20 Mart 2016’da Batman’da düzenlemek istediği ancak valiliğin yasakladığı Newroz etkinliğine katıldığı gerekçesiyle yargılandığı davada beraat etti.

Medyascope’tan Ferit Aslan’ın haberine göre, Batman 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Selahattin Demirtaş hakkında, çıkan olaylar nedeniyle ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkında kanuna muhalefet ettiği’ gerekçesiyle dava açmıştı.

Davada bugün karar açıklandı. Mahkeme heyeti, isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Demirtaş’ın beraatına karar verdi.

Ayrıca, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ın başvurularına dair kararı, 6 yargıcın lehte, Türk yargıç Saadet Yüksel’in ise aleyhte oyu ile oy çokluğuyla alındı.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Kararın ardından HDP’den açıklama geldi.

Partinin resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, “AİHM rehin tutulan önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile ilgili bir kez daha hak ihlali kararı verdi. Yargı kararlarını uygulamadığınız her gün suç işliyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “AİHM kararlarını uygulayın, başta Demirtaş ve Yüksekdağ olmak üzere rehin olan bütün arkadaşlarımızı serbest bırakın!” çağrısında bulunuldu.

Paylaşın

YSP Eş Sözcüsü Akın: Sarayı Kurtarmak İçin Yürütülen Politikalar İflas Etti

HDP ve Yeşil Sol Parti’nin Parti Meclisleri toplantısında konuşan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, “Şu bir haftalık durum değerlendirildiğinde bile Saray rejiminin, bu tek adam rejiminin yarattığı tahribatlar her şeyiyle açık açık ortaya dökülmeye başladı. Bakanlar Kurulu açıklandı ve arkasından Türkiye’deki mevcut ekonominin iflas ettiği açığa çıktı” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Türkiye tarihinde görülmemiş şekilde kurda rekor düzeyde bir yükseliş yaşandı. Bunların faturasını halka tahvil etmeye çalışan Saray rejimine sesleniyoruz; bunu asla kabul etmeyeceğiz. Kendinizi kurtarmak için, saraylarınızı kurtarmak için yürüttüğünüz talan politikası iflas etti. Bu iflasın faturasını emekçilere, halka ödetmelerini kabul etmeyeceğiz. Türkiye’nin özgürlüğü, eşitliği ve adaleti için mücadeleyi daha güçlü şekilde nasıl yürüteceğimizi bugünkü tartışmalarla ortaya koyacağımız politik hatla belirleyecek ve muhalefetin ve toplumun sözcülüğünü sürdüreceğiz.”

Akın, konuşmasının devamında, “Seçim sonrası tartışmalarımızı diğer partilerden farklı olarak, şeffaf bir şekilde ortaya koyacağımızı ve bütün kurullarımızda kolektif bir şekilde ortaya koyacağımızı açıklamıştık. Eş Genel Başkanlarımızla beraber ilk günden itibaren yürüttüğümüz tartışmalarla ortaya koyduğumuz tutumumuz ile açıkça Türkiye halkına ve halklarımıza seslenmiş olduk.

Sandıktan uzaklaşmaları için her şey yapılmasına rağmen özellikle Kürdistan coğrafyasındaki halklarımızı, Kürt halkını onurlu direnişleri ve partimize gösterdikleri ilgi için selamlamak istiyorum. Bütün baskılara rağmen, seçim dönemindeki her türlü saldırıya rağmen Saray’a kaybettirme kararımıza gösterdikleri tutumdan dolayı da halkımızın önünde saygıyla eğiliyoruz” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Yeşil Sol Parti’nin Parti Meclisleri, seçim sonuçlarını, yenileme ve dönüşüm sürecini değerlendirmek ve politik mücadele hattını belirlemek üzere Ankara Dünya Ticaret Merkezinde toplandı.

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, toplantının açılışında konuştu. Akın, şunları söyledi:

Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Türkiye halkları olarak iki aşamalı seçimi birlikte yaşadık. Hepinize teşekkür etmek ve bütün halkımızı buradan bir kez daha selamlamak hepimizin görevidir. Hoş geldiniz. Sevgili arkadaşlar biraz önce söylediğim gibi Türkiye tarihinin en önemli seçimlerini geride bıraktık. Hem seçimin sonuçları hem de bizim açımızdan olan boyutları üzerine yoğun bir tartışma süreci içerisine girdik, bu süreci birlikte götürüyoruz. Bir şeyin altını çizmek isterim; Türkiye tarihinde görülmemiş anti demokratik, adaletsiz, hukuksuz, kuralsız bir seçim süreci ile karşı karşıya kaldık.

Devletin bütün olanakları partimize karşı harekete geçirildi. Partimiz ve bileşenlerimiz ağır bir saldırı altındaydı. Biz bunların her türlü saldırganlığına karşı tedbirlerimizi almaya çalıştık. Ama sonuç itibariyle, ortaya koyduğumuz siyasal hedeflerimiz bakımından eksiklerimizle ve zaaflarımızla da yüzleşmemiz gerekir. Saray rejimini değiştirmek için elimizden geleni yapmamıza rağmen bir bütün olarak muhalefetin başarısızlığı ve kendi hanemize düşen başarısızlığı kabul ediyoruz.

Aynı zamanda iddia ettiğimiz başka bir şey vardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı nedeniyle daha demokratik bir hayatın inşa edilmesi, Demokratik Cumhuriyetin ortaya çıkarılması hedefimiz vardı. Güçlü bir şekilde parlamentoda yer almak istemiştik. Bu konuda kısmen başarılı olmamıza rağmen bir başarısızlık ortaya çıktı. Ama bütün bunlara rağmen şunları ifade etmek isteriz. Bunların altında kalacak bir durum da söz konusu değildir. Halkımıza şunu söylemek isterim; Türkiye’deki bu kadar eşitsiz ve adaletsiz seçim koşullarına rağmen değişim isteyen, iddiasını ortaya koyan iki kişiden birinin itiraz ettiği bir seçim gerçekleşti. Halkımızın yüzde 50’si -sandıklara gitmeyenlerle birlikte daha fazlası- bu rejimi değiştirmek için kararlı bir şekilde mücadele sahasında bulundu ve bulunmaya devam ediyor.

“Sarayı kurtarmak için yürütülen politikalar iflas etti, bunun halka fatura edilmesine izin vermeyeceğiz”

Şu bir haftalık durum değerlendirildiğinde bile Saray rejiminin, bu tek adam rejiminin yarattığı tahribatlar her şeyiyle açık açık ortaya dökülmeye başladı. Bakanlar Kurulu açıklandı ve arkasından Türkiye’deki mevcut ekonominin iflas ettiği açığa çıktı. Türkiye tarihinde görülmemiş şekilde kurda rekor düzeyde bir yükseliş yaşandı. Bunların faturasını halka tahvil etmeye çalışan Saray rejimine sesleniyoruz; bunu asla kabul etmeyeceğiz. Kendinizi kurtarmak için, saraylarınızı kurtarmak için yürüttüğünüz talan politikası iflas etti. Bu iflasın faturasını emekçilere, halka ödetmelerini kabul etmeyeceğiz. Türkiye’nin özgürlüğü, eşitliği ve adaleti için mücadeleyi daha güçlü şekilde nasıl yürüteceğimizi bugünkü tartışmalarla ortaya koyacağımız politik hatla belirleyecek ve muhalefetin ve toplumun sözcülüğünü sürdüreceğiz.

Seçim sonrası tartışmalarımızı diğer partilerden farklı olarak, şeffaf bir şekilde ortaya koyacağımızı ve bütün kurullarımızda kolektif bir şekilde ortaya koyacağımızı açıklamıştık. Eş Genel Başkanlarımızla beraber ilk günden itibaren yürüttüğümüz tartışmalarla ortaya koyduğumuz tutumumuz ile açıkça Türkiye halkına ve halklarımıza seslenmiş olduk. Sandıktan uzaklaşmaları için her şey yapılmasına rağmen özellikle Kürdistan coğrafyasındaki halklarımızı, Kürt halkını onurlu direnişleri ve partimize gösterdikleri ilgi için selamlamak istiyorum. Bütün baskılara rağmen, seçim dönemindeki her türlü saldırıya rağmen Saray’a kaybettirme kararımıza gösterdikleri tutumdan dolayı da halkımızın önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bir başka konu da kendi sürecimizi, kaderimizi belirleme konusunda yürüteceğimiz tartışmaları sürdüreceğiz. Biz bütün halkımızla ve dışarıda ve cezaevlerinde bulunan arkadaşlarımızla birlikte bu tartışmaları kolektif olarak yürütmeye kararlıyız. Hiçbir şeyin gizli kalmasını, üstünün örtülmesini istemiyoruz. Bu konuda açık bir tartışmanın yürütülmesinden yanayız ama altını çizerek şunu ifade etmek isterim; bizim altımızı oymak için, bizi birbirimize düşürmek için yürütülen tartışmalara da pirim vermeyeceğiz. Kolektif tartışma yürütmek, ortak akılla hareket etmek ve kurumsal yapımız konusunda bizi destekleyen desteklemeyen herkesin görüşünü almak konusunda hiçbir sorunumuz yok.

Ama bu tartışmaların bizi yıpratacak, muhalefetin sözcüsü olma iddiamızı bertaraf etmeye çalışacak bir yöne evrilmesine de izin vermeyeceğiz. Hem Kürt halkını birbirine düşürmeye çalışanlara hem Türkiye muhalefetinin sözünü söylememizi engellemeye ve terörize etmeye çalışanlara karşı daha güçlü ve iddialı duracağımızı ifade etmek isterim. Kongremiz öncesi en büyük kurulumuz olan Parti Meclisimizin de bu tartışmaları kolektif olarak yürütüp toplumla buluşturmasını sağlayacağız. Önümüzdeki sürecin yeniden inşası konusunda, güçlenerek iktidara yürümek için yürüteceğimiz çalışmalar konusunda şimdiden toplantımızın iyiliklere, güzelliklere ve barışa vesile olmasını diliyorum. İyi ki varsınız. Tekrar hoş geldiniz. “

Paylaşın

AİHM’den Eski HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş Ve Yüksekdağ İçin ‘Hak İhlali’ Kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ “cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemelerinden ve avukatlarıyla paylaştıkları belgelere el koymalarından” şikâyetçi olmuştu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıkları gerekçesiyle yaptığı başvuruyu karara bağladı.

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmeden AİHM, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz süreçleriyle ilgili ‘hak ihlaline’ uğradıkları kararı verdi.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın “özellikle cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemelerinden ve avukatlarıyla paylaştıkları belgelere el koymalarından şikâyet ettiği” bildirilmişti.

Söz konusu bu tedbirlerin 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından çıkarılan bir kararname kapsamında uygulandığının belirtildiği açıklamada, “Başvuranlar, Sözleşme’nin 5. maddesinin 4. fırkasına (tutukluluğun hukuka uygunluğunun hızlı bir şekilde incelenmesi hakkı) dayanmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Selahattin Demirtaş kimdir?

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Selahattin Demirtaş, siyaset öncesi serbest avukatlık ve İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmıştır. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfının kurucuları arasındadır.

2007’de DTP’de grup başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP’nin kapatılması sürecinde yeni kurulan Barış ve Demokrasi Partisine geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde genel başkan seçildi. BDP’nin Halkların Demokratik Partisine katılması sürecinde 2014 yılında yapılan 2. Olağanüstü Kongre’de Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP eş genel başkanlığına seçilmiştir.

2007 Türkiye genel seçimlerinde Diyarbakır, 2011 Türkiye genel seçimlerinde Hakkâri ve Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Meclise girdi.

4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP’li milletvekili ile birlikte “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.

Mayıs 2023 seçimlerinden sonra aktif siyaseti bıraktığını açıklamıştır.

Figen Yüksekdağ kimdir?

Figen Yüksekdağ, çiftçilikle uğraşan bir ailenin 10 çocuğundan dokuzuncusu olarak 9 Kasım 1971 tarihinde Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Lise çağlarında sosyalist hareketle ilgilenmeye başladı ve İşçinin Yolu dergi çevresine katıldı. 18 yaşında bir sokak gösterisinde tutuklandı ve gözaltında kaldı. Sonrasında öğrenci evlerinde kaldı. 8 ay sonra İstanbul’a gelerek Özgür Gençlik grubuna katıldı.

Atılım gazetesinde birlikte çalıştığı Sedat Şenoğlu ile, Şenoğlu cezaevindeyken evlendi. Uzun yıllar kadın haklarıyla ilgili konularla ilgilendi. Atılım gazetesinde yayın kurulu üyesi olarak çalıştı ve Sosyalist Kadın dergisinin editörlüğünü yaptı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin (ESP) genel başkanlığını da yapan Yüksekdağ, Haziran 2014’te HDP II. Olağan Kongresi sonunda partinin eşbaşkanı olarak seçildi.

Haziran 2015’teki ve akabinde gerçekleştirilen Kasım 2015’teki milletvekili genel seçimlerinde Van milletvekili seçildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü terör soruşturması kapsamında, daha önce çağrılmasına rağmen ifadeye gitmediği gerekçesiyle 4 Kasım 2016’da Ankara’daki evinde gözaltına alınan ve Diyarbakır’a gönderilen Yüksekdağ, burada çıkarıldığı 2. Sulh Ceza Hakimliği’nce aynı gün tutuklandı ve Kocaeli F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.

Hakkındaki kesinleşmiş hapis cezası gerekçesiyle 21 Şubat 2017 tarihinde milletvekilliği düşürüldü, 9 Mart 2017’de ise siyasî partiler kanununun “terör eyleminden mahkûm olanların siyasi partilere üye olamayacaklarına” dair hükmü gereği parti üyeliği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düşürüldü. HDP milletvekilleri, Yüksekdağ’ın parti üyeliği ve eş genel başkanlık görevinin düşürülmesi kararını tanımadıklarını açıkladılar.

Yüksekdağ, “terör örgütü yöneticiliği”, “terör örgütü propagandası”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamalarından dolayı Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklu olarak yargılanmaya devam etmektedir.

Paylaşın

Pervin Buldan Ve Mithat Sancar’dan Kongre Açıklaması: Aday Olmayacağız

14 Mayıs seçimlerine ilişkin değerlendirme yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Biz de çok büyük umutlarla seçim çalışması yaptık. Bunlar gerçekleşmeyince de kendi içimizde yaptığımız tartışmalar ve kurullarımızla yapacağımız toplantılardan sonra kongre sürecini başlatacağız. Ben kendi adıma söyleyeyim kongrede görev almayacağım” dedi ve ekledi:

“Eleştirileri göz önünde bulunduruyorum. Bu eleştirilerin bir kısmı kötü niyetli, ama yapıcı ve bana güç katan eleştiriler de var. Kongrede eş genel başkanlık görevini başka bir arkadaşa devretmekten mutluluk duyacağım. Karar alma sürecinde de yer almayacağımı söylemek isterim.”

HDP Eş Genel Başkanı Sancar’da, “Demokratik siyasetin tasfiye edilmesi için her şey yapıldı. Bizi seçime sokmamak üzerine bir senaryo vardı. Aldığımız oy oranı istediğimiz oranda değil ama bir yenilgi yok” dedi ve ekledi: Hemen seçimin ertesi günü çok açık söyledik. Biz kongre ve konferans sürecini başlatıyoruz; bu süreçteki bütün eksikliklerin masaya yatırılacağı bir süreci başlatıyoruz dedik. Ben de aynı karardayım.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Prof. Dr. Mithat Sancar, Medya Haber’in konuğu oldu.

Gazeteciler Kenan Kırkaya, Nezahat Doğan ve Eyyüp Demir’in sorularını yanıtlayan Buldan ve Sancar, seçim sürecine dair özeleştirel konuştu, önümüzdeki sürece dair önemli mesajlar verdi.

“Hedefimizi tutturamadık”

Buldan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “Önemli bir seçim süreci yaşadık. Türkiye açısından önemli bir seçim süreç. Hep tarihi bir seçim olarak değerlendirdik. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçim dönemiydi.

Bir buçuk ayda Yeşil Sol Partiyi seçmenimize tanıtmak önemli bir faktördü. Hedefimizi tutturamadık, bunu ifade etmek isteriz. Kampanya sürecini iyi yönetemedik. Bizim dışımızdaki çevrelere gidemedik. Genişleyemedik, büyümedik. HDP fikriyatını bütün kesimlere ulaştıramadık. Ermeni, Ezidi ve engelli temsiliyetinin olmaması bizim için büyük bir eksikliktir.

Bir de şunu yapamadık; il ve ilçe örgütlerimizin aday belirleme sürecine dahil olmasını engelledik. İl ve ilçe örgütlerimiz öneri sunmak zorundalar, ancak Aday Belirleme Komisyonumuz bunu çok dikkate almadı.

Seçimin hemen ertesi günü partiyi kongreye götüreceğimizi ilan ettik. Elbette her partide seçim sonuçları o partide yol haritasını belirler.

Biz de çok büyük umutlarla seçim çalışması yaptık. Bunlar gerçekleşmeyince de kendi içimizde yaptığımız tartışmalar ve kurullarımızla yapacağımız toplantılardan sonra kongre sürecini başlatacağız. Ben kendi adıma söyleyeyim kongrede görev almayacağım.

Eleştirileri göz önünde bulunduruyorum. Bu eleştirilerin bir kısmı kötü niyetli, ama yapıcı ve bana güç katan eleştiriler de var. Kongrede eş genel başkanlık görevini başka bir arkadaşa devretmekten mutluluk duyacağım. Karar alma sürecinde de yer almayacağımı söylemek isterim.”

Mithat Sancar da şöyle dedi:

“Toplumda bir değişim isteği var. Bütün bu şartlara rağmen toplumun yarısı değişim isteğini ortaya koymuştur. Hem manipülasyonlar, yalan propagandalar işledi hem de sandığa gitmeyen seçmen durumu söz konusu. Çaresizlik duygusu sandığa gitmelerini engellemiş olabilir. Ancak toplumun yarısından fazlası bu rejimin değişmesini istiyor.

İkincisi; bizler Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime girdik. Hedeflediğimiz oy oranına ulaşamadık. Bunun sebepleri var ama bütün sorumluluğu bu sebeplere yüklemek doğru olmaz. Kendi sorumluluğumuz da var. Bir bütün olarak sorumluluğumuz var. Hedeflerimize ulaşmak açısından başarısız sayıyoruz kendimizi.

Demokratik siyasetin tasfiye edilmesi için her şey yapıldı. Bizi seçime sokmamak üzerine bir senaryo vardı. Aldığımız oy oranı istediğimiz oranda değil ama bir yenilgi yok.

“Görevi bırakacağım”

Hemen seçimin ertesi günü çok açık söyledik. Biz kongre ve konferans sürecini başlatıyoruz; bu süreçteki bütün eksikliklerin masaya yatırılacağı bir süreci başlatıyoruz dedik. Ben de aynı karardayım.

Demirtaş çok değerli bir arkadaşımız, yoldaşımızdır. Niyetini sorgulamak doğru bulduğumuz bir şey değil. Bütün arkadaşlarımızla uyum içinde partimizi nasıl güçlendirebiliriz kaygısı dışında herhangi bir faktörü esas almadık. Demirtaş’ı ziyaret ettik, hukuki engeli olduğunu söyledi, sonra basına da açıkladı.

Ardından Kandıra’ya gidip Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ın da önerilerini aldık. Aday çıkarılacaksa kadın aday olmalıdır önerisinde bulundular. Bu önerileri kurullarımızda tartıştık. Son noktada eğilim kadın aday yönünde oluştu. Bu, Demirtaş’a da iletildi ve kendisi de bu fikri desteklediğini söyledi.

HDP başkanlar partisi değildir; kolektif irade ile yönetilen bir partidir. Yaptıklarım da yapamadıklarım da sorumluluğum. Partiyi daha güçlü bir noktaya getirmek için kongrede görevi bırakacağımı net olarak ifade ediyorum. Amaç partiyi daha ileri bir noktaya götürmektir.”

Paylaşın

HDP’li Garo Paylan’dan Türkiye İşçi Partisi’ne Sert Sözler

TİP’in ayrı bir liste olarak seçime girmesini hata olarak gördüğünü söyleyen HDP’li Garo Paylan, TİP’in ‘HDP’den ayrı girersek alabileceğimiz oylar var’ dediğini belirterek “Eğer siz o oyları ikna edemiyorsanız HDP’yle yürüme konusunda, o zaman başarınız nerede?” diye sordu.

HDP’nin ‘Kürt halkının da özgürlüğünü, eşitliğini talep eden bir parti’ olduğunu ifade eden Paylan, “Kürt’le mesafeli gibi durursam daha fazla oy alırım” bakışının yanlış olduğunu kaydetti.

HDP’li siyasetçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonuçlarını da gördük… Belki TİP yüzde 1,7 oy aldı, dört milletvekili kazandı ama mesele 4, 5, 7 milletvekili kazanmak değildi; rüzgarı arkamıza almaktı… Barış, demokrasi ve emeğe inanan, emeğin haklarına inanan Emek ve Özgürlük Hareketi’nin bu mücadeleden başarılı çıkmasıydı. Başarı ölçütümüz yüzde 15 oydu toplam olarak ve 100 milletvekiliydi. 65 milletvekilinde kaldık. Bu da bir başarısızlıktı.”

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bileşenlerinden Türkiye İşçi Partisi (TİP), 14 Mayıs’taki seçimde daha öncekinin aksine Halkların Demokratik Partisi (HDP) çatısında değil, kendi amblemiyle pusulada yer almıştı. Seçimde HDP 65, TİP ise dört vekil kazanmıştı. Seçim sürecinde TİP’in parti olarak pusulada yer alma konusu tartışma konusu olmuştu.

Halk TV yayınına katılan HDP’li Garo Paylan, TİP’in ayrı bir liste olarak seçime girmesini hata olarak gördüğünü kaydetti. Paylan, TİP’in ‘HDP’den ayrı girersek alabileceğimiz oylar var’ dediğini belirterek “Eğer siz o oyları ikna edemiyorsanız HDP’yle yürüme konusunda, o zaman başarınız nerede?” diye sordu.

HDP’nin ‘Kürt halkının da özgürlüğünü, eşitliğini talep eden bir parti’ olduğunu ifade eden Paylan, “Kürt’le mesafeli gibi durursam daha fazla oy alırım” bakışının yanlış olduğunu kaydetti.

HDP’li siyasetçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonuçlarını da gördük… Belki TİP yüzde 1,7 oy aldı, dört milletvekili kazandı ama mesele 4, 5, 7 milletvekili kazanmak değildi; rüzgarı arkamıza almaktı… Barış, demokrasi ve emeğe inanan, emeğin haklarına inanan Emek ve Özgürlük Hareketi’nin bu mücadeleden başarılı çıkmasıydı. Başarı ölçütümüz yüzde 15 oydu toplam olarak ve 100 milletvekiliydi. 65 milletvekilinde kaldık. Bu da bir başarısızlıktı.”

Paylan, Kürt seçmende sol bileşenlere karşı bir ön yargı oluştuğunu aktararak, seçmenlerin “Neden biz bunlarla birlikteyiz? Bunlar bize kaybettiriyor” diye bir duyguyla karşı karşıya kaldığını aktardı.

“TİP konfor alanı yarattı”

HDP’li siyasetçi, bu düşüncenin yanlış olduğunu belirterek “Bizler yoldaşız. Türk sosyalistleri, Kürt sosyalistleri diye bir ayrım oldu, bu doğru değil. Sosyalizm enternasyoneldir” dedi. Paylan, HDP’nin sosyalistlerin, demokratların, ekolojistlerin ve feministlerin birlikte mücadelesi üzerine kurulduğunu aktararak şöyle devam etti:

“Halkların eşitliği iddiası üzerine kurduk partimizi. Burada bir ayrı gayrı söz konusu oldu, bu duygudan dolayı da kaybettik. Batıda bize stratejik veya duygusal olarak destek veren seçmenler için bir konfor alanı yarattı TİP. ‘Bak işte biz Kürtlerle, HDP’yle ayrıyız, bize daha rahat oy verebilirsiniz’ diye bir duygu yarattı. Bu da kötüydü. Sanki HDP kriminal bir vakaymış, biz daha legal bir partiyiz gibi’ algılandı. Bu da ciddi bir hata.”

Paylaşın

HDP’nin Meclis Grup Yönetimi Belli Oldu

HDP’nin TBMM Grup yönetiminde yer alacak isimler belirlendi. Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç’un grup başkanvekilliğine devamı yönünde karar verilirken, Meclis Başkanvekilliğini İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Meclis İdare Amirliği görevini ise Siirt Milletvekili Tuncer Bakırhan’ın yürütmesi kararlaştırıldı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis Grubu, yaz aylarında siyasi perspektifi tartışacakları bir kamp gerçekleştirmeye de karar verdi.

Gazete Duvar’dan Ceren Baya’ın haberine göre, HDP, milletvekilleri ilk toplantısını gerçekleştirdi. Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın ile HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın başkanlık ettiği tanışma ve yeni dönemi değerlendirme toplantısında partinin grup yönetimi de belirlendi.

Önceki dönem grup başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç’un grup başkanvekilliğine devamı yönünde karar verildi. Meclis İdare Amirliği görevini Siirt Milletvekili Tuncer Bakırhan, Meclis Başkanvekilliğini ise İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in yürütmesi kararlaştırıldı.

Meclis içtüzüğüne göre siyasi partiler milletvekili sayısına Meclis Başkanlık Divanı’na üye veriyor. Bu kapsamda HDP’nin Meclis Başkanvekili olarak belirlenen Sırrı Süreyya Önder üç haftada bir Meclis’i yönetecek vekillerden biri olacak.

HDP Meclis grubu yaz aylarında siyasi perspektifi tartışacakları bir kamp gerçekleştirmeye de karar verdi.

Meclis açılıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 14 Mayıs milletvekili seçimlerinin kesin sonuçlarının açıklanmasının ardından açılıyor. Yeni oluşan Meclis’te sağ partilerin ağırlığının yanı sıra, eski bakanların varlığı ile muhalefet liderlerinin yokluğu dikkat çekiyor.

14 Mayıs’ta düzenlenen milletvekili seçiminin kesin sonuçlarına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu kararı 30 Mayıs’ta Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanmıştı.

TBMM Genel Kurulu Meclis İçtüzüğüne göre kesin sonuçların resmen yayımlanmasının ardından üçüncü gün olan bugün saat 14.00’te çağrısız toplanacak. 28. yasama döneminin ilk oturumuna en yaşlı üye sıfatıyla 1948 doğumlu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli başkanlık edecek.

Bugünkü oturumda yeni dönemin milletvekilleri alfabetik sırayla, seçim çevresi ve isimlerine göre kürsüye gelerek yeminlerini edecek. İlk yemin edecek kişi Bahçeli olacak.

Milletvekilleri Anayasa’da yer alan “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyet’e ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” şeklindeki yemini ederek görevlerine başlayacak.

Meclis’te bugün yapılacak yemin töreninin ardından sıra TBMM Başkanlık Divanı ve beş siyasi parti grubunun yönetimlerinin belirlenmesi için yapılacak seçimlere gelecek.

TBMM’nin yeni başkanının seçim süreci de yemin töreniyle başlayacak. 5 gün boyunca adaylık başvuruları alınacak ve son olarak gelecek hafta çarşamba günü seçim yapılacak.

Şu ana kadar adaylar arasında Fuat Oktay, Numan Kurtulmuş ve Bekir Bozdağ’ın isimleri geçiyor. Siyasi partilerin Meclis grupları da yeni yönetimlerini belirleyecek.

Sandalye dağılımı nasıl?

Meclis’te sağ partilerin ağırlığı hissedilirken, önümüzdeki dönemde yeni grupların oluşmasına ise kesin gözle bakılıyor.

Milletvekili seçimi kesin sonuçlarına göre Adalet ve Kalkınma Partisi 268, Cumhuriyet Halk Partisi 169, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi 61, Milliyetçi Hareket Partisi 50, İYİ Parti 43, Yeniden Refah Partisi 5, Türkiye İşçi Partisi 4 milletvekili kazandı.

Ancak ittifaklar sistemi nedeniyle bazı küçük partilerin büyük partilerin listelerinden seçime girmeleri nedeniyle aslında Meclis’te 16 parti temsil edilecek. Bu partiler şöyle sıralanıyor:

Cumhur İttifakı çatısı altındaki AKP, MHP, DSP, Yeniden Refah Partisi (YRP), HÜDA-PAR; Millet İttifakı çatısı altındaki CHP, İYİ Parti, DEVA, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti; Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altındaki Yeşil Sol Parti, TİP, TÖP, EMEP; seçime CHP listesinden giren Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi.

Meclis’te bu yasama döneminde kadın milletvekili sayısı her ne kadar Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıksa da ancak beşte bir oranında olacak.

Kesin sonuçlara göre toplam 600 milletvekilinin 121’ini kadınlar oluşturacak. Böylece kadın temsil oranı geçmiş dönemdeki yüzde 17’den yüzde 20’ye yükselmiş oluyor.

Seçimlerden önce kadın hakları ile ilgili söylemleri ve vaatleri nedeniyle eleştirilen HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin TBMM’ye girmesi ve Meclis’in sağ eğiliminin ağır basması toplumun bir kesimindeki endişeleri artırmış durumda.

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kaldırılması tartışmaları da devam etmekte.

Paylaşın

HDP’li Günay’dan Seçim Açıklaması: Hatalarımızdan Ders Çıkaracağız

Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Günay, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Eleştiri de özeleştiri de kurumsal sorumluluk temelinde yapılacaktır. Bu yüzden bireysel kararlarla ve bireysel inisiyatiflerle bu dönem karşılanamaz, var olan yetersizlikler aşılamaz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Tüm partili arkadaşlarımıza da çağrımız şudur: Bu dönemin karşılıklı muhasebesini yapmak için sahici ve onarıcı bir eleştiri ve özeleştiri sürecinden geçip siyasete taşıdığımız tüm iradeyle yeniden buluşarak, yüksek bir moralle Büyük Kongre’ye yürüyelim. Hedefimiz budur.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin yeniden yapılanma sürecine ve netleşen takvime ilişkin HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Selahattin Demirtaş’ın açıklamaların yorumlayan Günay, “Elbette ki kendisi önceki dönem eş genel başkanımız ve biz bu süreçte tartışmaları ve çalışmaları yürütürken, parti kurullarımızla, siyaseten hdp içindeki cezaevindekiler aktörlerle tartışma süreci yürüttük. Bütün parti ve seçim stratejisini kurullarla tartışarak yürüttük.

Bu konu ve bu konu üzerinden yapılan spekülatif söylemlere Demirtaş’ın kendisi aslında birçok konuda gerekli cevapları verdi. Kendisinin cumhurbaşkanlığı adaylığı hukuki durumu nedeniyle ilgili kurullarmızda değerlendirilmedi. Kendisiyle bu konuyla ilgili yapılan istişarelerde bir kadın cumhurbaşkanı adayı önerisi vardı” dedi.

Partinin seçim sonrası yeniden yapılanma sürecine ilişkin basın toplantısı düzenleyen Günay şöyle devam etti:

“Seçimler sonrası biz de değerlendirme süreçlerimizi başlattık. Bu toplantılarda, seçim sonrası değerlendirme sürecinin hangi başlıklarla ve yöntemlerle yapılacağı konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Meclis grubumuz bugün ilk kapalı grup toplantısını gerçekleştirecek. Yine 2 Haziran’da Merkez Karar Yürütme kurulumuzu toplayacağız. Ardından, 4,5,6 Haziran’da da kadın meclisimiz, parti meclisimiz ve il eş başkanları toplantımız gerçekleşecek. Süreç bütün yönleriyle tartışılacaktır.

Tüm bu hazırlıkların temel iki amacı var. Birincisi seçim dönemi öncesi yaşanmış olan eksiklikler ve yetersizlikleri gidermek, bir eleştiri ve özeleştiri sürecini işleterek, yanlışlarımızdan hatalarımızdan dersler çıkartmak. İkincisisiyse, hiçbir gerekçe ve mazerete sığınmadan, yapılan muhasebenin gereklerini yerine getirmek için hem politikalar hem de örgütsel yapı açısından yenilemek, yeni muhasebenin örgütsel sonuçlarını yaratmaktır. Tüm partili arkadaşlara çağrımız şudur;:

Bu dönemin karşılıklı muhasebesini yapmak için sahici ve onarıcı bir özeleştiri sürecinden geçip, siyasete taşıdığımız tüm iradeyle yeniden buluşarak, yüksek bir moralle büyük kongreye yürüyelim. Yeni sürecin öznesi olmak isteyne tüm partililerimizi, emektar arkadaşlarımızı. eleştiri ve özeleştiri ve yeniden yapılanma sürecine katkı sunmaya, katılmaya, ve yeniden yapılanmaya çağırıyoruz.”

Paylaşın