HDP’de Değişim Tartışmaları Hız Kazandı

Yeşil Sol Parti kongre sürecini erkene çekerek yaz aylarında kongreye gitmeyi planlıyor. Kongreye gidilmeden önce partinin il örgütleriyle derinlemesine görüşmeler, illerde konferanslar, toplantılar yapılacak ve yapısal sorunlara birlikte çözüm aranacak. Tüm bu süreçler sonucunda alınan öneriler doğrultusunda yeniden yapılanmaya gidilecek.

Bu yeniden yapılanma hem politik düzeyde olacak hem de yapısal değişiklikler içerecek. HDP’nin bileşen yapısı dahil tüm süreçlerin gözden geçirileceği bu dönemin sonunda Yeşil Sol Parti’nin kongresi gerçekleşecek. 1 Ekim’den önce gerçekleşmesi beklenen kongrede HDP’nin eş genel başkanları dahil tüm yönetim kadrolarında ciddi değişim olması bekleniyor.

Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, geride bırakılan seçim sürecinde Selahattin Demirtaş’la sürekli iletişim halinde olunduğunu anlatan HDP’liler, avukatlar aracılığıyla her gün mesajlaşıldığını, seçime dair atılan neredeyse tüm adımların birlikte planlandığını, Demirtaş’ın her önerisinin değerlendirildiğini kaydetti.

Seçimden sonra yapılan toplantılarda, görüşmelerde MYK üyelerinin bir kısmının istifaya hazır olduklarını söylediğini de kaydeden HDP yöneticileri, “ortada bir başarısızlık varken sorumluluktan kaçmak doğru olmaz” görüşünün ağır bastığını ve özeleştiri süreci ile birlikte yeni dönemin hızlıca planlanmaya başlandığını aktardı.

Edinilen bilgilere göre kapatma davasının sonucunun ne olacağına bakılmaksızın ve davanın bitmesini beklemeden Meclis’te Yeşil Sol Parti grubu kurulacak. Eş genel başkanların da aralarında bulunduğu birkaç isim sembolik olarak HDP’de kalacak ancak diğer tüm milletvekili ve yöneticiler Yeşil Sol Parti’de siyaset yürütecek.

Yeşil Sol Parti’de isim değişikliğini de tartışan HDP yönetiminin, seçmenin daha kolay sahipleneceği, Kürt siyasetinin geçmiş partilerinin isimlerini hatırlatan bir isimle yola devam etmeyi de gündeme aldığı da ifade ediliyor.

Yeşil Sol Parti kongre sürecini de erkene çekerek yaz aylarında kongreye gitmeyi de planlıyor. Kongreye gidilmeden önce partinin il örgütleriyle derinlemesine görüşmeler, illerde konferanslar, toplantılar yapılacak ve yapısal sorunlara birlikte çözüm aranacak. Tüm bu süreçler sonucunda alınan öneriler doğrultusunda yeniden yapılanmaya gidilecek.

Bu yeniden yapılanma hem politik düzeyde olacak hem de yapısal değişiklikler içerecek. HDP’nin bileşen yapısı dahil tüm süreçlerin gözden geçirileceği bu dönemin sonunda Yeşil Sol Parti’nin kongresi gerçekleşecek. 1 Ekim’den önce gerçekleşmesi beklenen kongrede HDP’nin eş genel başkanları dahil tüm yönetim kadrolarında ciddi değişim olması bekleniyor.

Paylaşın

Demirtaş: Emek Ve Özgürlük İttifakı Kağıt Üzerinde Kaldı

14 Mayıs seçimlerinde hedeflenen başarıya ulaşılamamasını değerlendiren Demirtaş, “Emek ve Özgürlük İttifakı’nı aslında ayrı bir başlıkta ele almak gerekir. Kuruluş amacı, ilkeleri ve hedefleriyle heyecan verici olmasına rağmen, ne yazık ki kağıt üzerinde kaldı” dedi ve ekledi:

“Bazı bileşenler böyle bir ittifak yokmuş gibi ta başından beri ayrı davrandılar, ayrı çalıştılar. İş gidip gelip adaylıklara ve ayrı liste tartışmalarına kilitlendi. O süreçler de iyi yönetilemediği için son derece yıpratıcı tartışmalarla hem motivasyon kaybına hem de çok değerli zamanların kaybına yol açtı.”

Demirtaş, değerlendirmesinin devamında, “İttifak fikri de stratejisi de çok değerli, çok önemli olmasına rağmen bütün taraflar süreç yönetimindeki başarısızlık nedeniyle ciddi derecede zararlara yol açtılar. Bu konuda herkesin sağlıklı bir özeleştiri yapması ve bu olumsuz deneyimden dersler çıkarması gerekiyor.

Ayrıca Kürt partileriyle ittifak da yeterince önemsenmedi ve orada da önemli bir sonuç elde edilemedi. Oysa Kürt ulusal ittifakı da stratejik önemdedir ve HDP’nin temel ilişki ağlarından biridir. Bu alanlardaki eksiklerin de mutlaka giderilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’ın sorularını yanıtladı.

Aktif politikayı bıraktığını açıklayan Demirtaş, “Bundan sonra siz ne yapacaksınız? Nasıl bir siyaset yürüteceksiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Aylar önce Genel Merkezimize, sonuçlar ne olursa olsun seçimlerden sonra aktif siyasi çalışma yürütmeyeceğimi belirtmiştim. Halen aynı düşüncedeyim. Dışarıda canla başla mücadele eden tüm yoldaşların, bu süreci özgücümüzle ve başarıyla tamamlayacağına inanıyorum ve bu konuda hepsine güveniyorum. Partimize yönelik eleştiri ve önerilerim tümüyle iyi niyetli, yapıcı ve katkı sunma amaçlıdır. Hiç kimse, eleştirilerimi HDP’yi yıpratmak için kullanmaya kalkmasın. Ben HDP’liyim ve öyle de kalmaya devam edeceğim. Bunu herkesin iyi bilmesini istiyorum.”

Demirtaş’ın Artı Gerçek’e verdiği söyleşinin bir kısmı şöyle:

28 Mayıs sonrası genel kanaat, iktidarın Kürt siyasetine yönelik baskılarının hiç olmadığı kadar sert olacağı yönünde. Sizce iktidar, elindeki araçlarla bundan sonra ne yapabilir?

Doğrusu uygulanmayan bir tek toplu katliamlar kaldı, herhalde onu da göze alacak değiller. Fakat kaba şiddetin yanına seyreltilmiş kültürel soykırımı da ekleyeceklerdir. Özellikle HÜDA PAR aracılığıyla toplumun hücrelerine kadar nüfuz etmeye odaklanacaklardır. Kürtlerin de buna her zamankinden çok direnmeyle ve ideolojik mücadeleyle yanıt vermeleri gerekecek.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilememesinin kısa, orta ve uzun vadede Türkiye açısından sonuçları ne olur?

Daha fazla otoriterleşen, yoksullaşan, kamplaşan, dışarıya daha da bağımlı bir Türkiye göreceğiz.

“Mucize formülüm yok”

Dışarıda olsaydınız mevcut tablo karşısında nasıl bir muhalefet stratejisi izlerdiniz?

Benim bir mucize formülüm yok, bir kurtarıcı da değilim ama tabanımızın önüne somut hedefler koyup kitleleri heyecanlandırarak ayağa kaldırmakta katkılarım olabilirdi. Cezaevinden ancak sosyal medya ve diğer medya aracılığıyla katkı sunabiliyorum. Bu da eksiklere, yetersizliklere yol açabiliyor. Biri de bunu sosyal medya fenomenliği olarak tanımlayabiliyor, sanki amacım buymuş ve elimde başka imkan varmış gibi!

Peki size yönelik “popülist siyaset yapıyor” eleştirilerine yanıtınız nedir?

Popülist siyasetle HDP’nin ilkelerini görünmez hale getirdiğim eleştirilerine saygıyla yaklaşıyorum. Popülerlik ile popülistliği birbirine karıştıranları bir kenara bırakarak tüm bu eleştirilere anlam biçiyorum. Kendi açımdan bu saatten sonra zorlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Arkadaşlarım bunu ısrarla söylüyorlarsa bir bildikleri vardır ve artık kendilerinden üstün bir performans beklemek de hepimizin hakkıdır.

Bundan sonra siz ne yapacaksınız? Nasıl bir siyaset yürüteceksiniz?

Aylar önce Genel Merkezimize, sonuçlar ne olursa olsun seçimlerden sonra aktif siyasi çalışma yürütmeyeceğimi belirtmiştim. Halen aynı düşüncedeyim. Dışarıda canla başla mücadele eden tüm yoldaşların, bu süreci özgücümüzle ve başarıyla tamamlayacağına inanıyorum ve bu konuda hepsine güveniyorum. Partimize yönelik eleştiri ve önerilerim tümüyle iyi niyetli, yapıcı ve katkı sunma amaçlıdır. Hiç kimse, eleştirilerimi HDP’yi yıpratmak için kullanmaya kalkmasın. Ben HDP’liyim ve öyle de kalmaya devam edeceğim. Bunu herkesin iyi bilmesini istiyorum.

“Muhalefetin seçim akşamı verdiği dağınık görüntüye öfkelendim”

Yeşil Sol Parti’nin TBMM’de 61 milletvekili olacak. Sizce etkin bir muhalefet için bu vekiller ne yapmalı, nasıl yapmalı?

Partimiz bu konularda belli bir deneyime ve hafızaya sahip, dolayısıyla en iyisini kendileri zaten yapacaktır. Fakat Meclis’i etkin kullanmakla birlikte, mücadeleyi Meclis ile sınırlı tutmamaları çok önemlidir.

Son zamanlarda Twitter’da sık sık HADEP döneminden fotoğraflar paylaşılıyor. O dönemin seçim kampanyalarından, mitinglerinden, toplantılarından fotoğraflar bir nostaljiye işaret ediyor sanki. Eğer bu paylaşımlar, o zorlu döneme dair bile bir özleme işaret ediyorsa, bazı Kürtlerin mevcut HDP siyasetinde kendilerini bulamadıkları anlamına geliyor mu?

Evet, bence de bu anlama geliyor ama hata HDP çizgisinde değil, pratiktedir. Eleştiri HDP paradigmasına değil, yanlış uygulamalardadır. Vazgeçmemiz gereken de HDP değil eksiklerimiz, yanlışlarımızdır.

14 Mayıs akşamı seçim sonuçları netleşmeye başladığında ne hissetmiş ne düşünmüştünüz?

Tam olarak o sonuçları beklemiyordum. Yeşil Sol Parti’yi de Kılıçdaroğlu’nu da daha yüksek bekliyordum. Sonuçlara hem üzüldüm hem de muhalefetin seçim akşamı verdiği dağınık görüntüye öfkelendim.

“Kılıçdaroğlu seçimi kazandı aslında”

Peki 28 Mayıs akşamında?

Sonuç çok şaşırtıcı değildi. Kılıçdaroğlu seçimi kazandı aslında. Fakat başta hileler, sonra da yurt dışı oyları ve sonradan vatandaş yapılanların oyları gibi faktörler eklenince bu tarihi seçimi resmi olarak Erdoğan almış oldu. Yaşananların seçimle, demokrasiyle, halk iradesinin sonuçlara yansımasıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Olanlar tümüyle bir operasyondu.

Ekonomik sorunlardan otoriter rejime, gençlerin vaziyetinden yoksul kitlelerin haline, deprem enkazından dış ilişkilere kadar, Türkiye’nin durumu malum. Sizce bu tabloya rağmen AKP nasıl oldu da yüzde 35 oy alabildi? Özellikle muhalefetin Z kuşağına dair beklentileri çok yüksekti ama bu beklenti de tam karşılanmış görünmüyor. 14 Mayıs sonuçlarını tüm bu vaziyeti göz önüne alarak nasıl açıklıyorsunuz?

Bu seçim daha en başından eşitsiz, adaletsiz ve gayrimeşru bir zeminde yürüdü. AKP devletin tüm olanaklarını yalan, iftira, karalama, baskı, engelleme için kullandı, sandıklarda şaibeli müdahaleler oldu. Son yedi yılı tam bir otoriterizmle geçirmiş Türkiye’de demokratik bir yarışın koşulları zaten yoktu. Dolayısıyla ortaya çıkan sonucun meşruiyeti hep tartışmalı olacak.

Muhalefet, bu gerçeği bilmesine rağmen hep karşısında normal bir iktidar varmış gibi davranarak, rejimi meşrulaştırarak büyük hatalar yaptı. Yine, HDP’nin kriminalize edilmesini peşinen kabul ederek iktidarın değirmenine adeta su taşıdı. Karşınızdaki, olağan dışı yöntemler kullanarak seçim yerine operasyon yaparken siz ancak söylemde ve pratikte buna karşı olağanüstü yöntemlerle mücadele ederek başarı sağlayabilirsiniz.

“Emek ve Özgürlük İttifakı kağıt üstünde kaldı”

Peki bunun için ne yapılabilirdi?

Mücadeleyi de toplumsallaştırarak seçime kadar getirmek gerekiyordu. Yoksa son bir-iki ayda yapılacak seçim kampanyasıyla yedi yıllık toplumsal mühendislik operasyonunu alt etmek mümkün değil. Aslında halkın çoğunluğu değişimden yanaydı fakat bu değişim isteği bir toplumsal harekete dönüştürülemedi, siyasi partilere sıkıştırılıp oradan sonuç alınmak istendi.

14 Mayıs seçimlerinde Yeşil Sol Parti’nin elde ettiği sonuç HDP Eş Genel Başkanları tarafından da başarısızlık olarak değerlendirildi. Bu sonucun arkasında üç temel unsur olduğu söyleniyor. HDP’ye yönelik baskılar, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın iki ayrı parti olarak seçime girmesi ve Yeşil Sol Parti’nin milletvekili aday listeleri. Siz bu değerlendirmeye katılıyor musunuz? Bu sonuç engellenebilir miydi?

Öncelikle şunu belirteyim, dünkü yazımda ve bu röportajda yaptığım eleştirileri daha önce defalarca partimizle paylaştım. Yani ilk defa şimdi ifade etmiyorum. Elbette HDP’ye çok yönlü saldırılar, büyük baskılar var. Bunlar her dönemde oldu.

En rahat olduğumuz düşünülen 7 Haziran 2015 seçimlerinde Adana ve Mersin il örgütlerimize eş zamanlı bombalı saldırılar düzenlendi, mitinglerimize organize saldırılar yapıldı, Diyarbakır mitingimiz bombalandı, arkadaşlarımız katledildi. Kıyaslamak için değil, böyle bir hakikat de olduğu için hatırlatıyorum sadece.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nı aslında ayrı bir başlıkta ele almak gerekir. Kuruluş amacı, ilkeleri ve hedefleriyle heyecan verici olmasına rağmen, ne yazık ki kağıt üzerinde kaldı. Bazı bileşenler böyle bir ittifak yokmuş gibi ta başından beri ayrı davrandılar, ayrı çalıştılar.

İş gidip gelip adaylıklara ve ayrı liste tartışmalarına kilitlendi. O süreçler de iyi yönetilemediği için son derece yıpratıcı tartışmalarla hem motivasyon kaybına hem de çok değerli zamanların kaybına yol açtı. İttifak fikri de stratejisi de çok değerli, çok önemli olmasına rağmen bütün taraflar süreç yönetimindeki başarısızlık nedeniyle ciddi derecede zararlara yol açtılar.

Bu konuda herkesin sağlıklı bir özeleştiri yapması ve bu olumsuz deneyimden dersler çıkarması gerekiyor. Ayrıca Kürt partileriyle ittifak da yeterince önemsenmedi ve orada da önemli bir sonuç elde edilemedi. Oysa Kürt ulusal ittifakı da stratejik önemdedir ve HDP’nin temel ilişki ağlarından biridir. Bu alanlardaki eksiklerin de mutlaka giderilmesi gerekiyor.

Söyleşinin tamamını BURADAN okuyabilirsiniz.

Paylaşın

Demirtaş, “Aktif Politikayı Bıraktığını” Duyurdu

Sosyal medya hesabından “aktif politikayı bıraktığını” duyuran Selahattin Demirtaş, “Hepinize yoldaşça selam, sevgilerimi gönderiyor, hepinizi hasretle kucaklıyorum. Özgür günlerde görüşebilmek dileğiyle” dedi.

Haber Merkezi / Demirtaş, ayrıca, “Ben kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum. Pratikteki çabalarımla bu eksiklikleri giderme sözü veriyorum. Ayrıca, bana yönelik yapıcı eleştirilere teşekkür ediyorum. Eleştirilerden yararlanmaya çalışacağım” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında aktif politikayı bıraktığını duyurdu.

Demirtaş, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Merhabalar. Yarın Artı Gerçek’te yayımlanacak röportajımdan iki paragrafı sizlerle paylaşıyorum:

‘Ben kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum. Pratikteki çabalarımla bu eksiklikleri giderme sözü veriyorum.

Ayrıca, bana yönelik yapıcı eleştirilere teşekkür ediyorum. Eleştirilerden yararlanmaya çalışacağım. Mücadeleyi cezaevinden her yoldaşım gibi dirençle sürdürürken, aktif politikayı bu aşamada bırakıyorum.’

Hepinize yoldaşça selam, sevgilerimi gönderiyor, hepinizi hasretle kucaklıyorum. Özgür günlerde görüşebilmek dileğiyle.”

Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek’te kaleme aldığı yazısında, seçim sonuçları üzerinden partisine eleştiriler yöneltmişti.

Demirtaş, Kürt siyasi hareketinin seçim çalışmalarına çok geç ve dağınık yüklendiğini, Kürt halkındaki değişimi de okuyamadığını belirterek, “Bir yöre derneğinin seçim çalışması gibi amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız” ifadelerine yer vermişti.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Demirtaş, siyaset öncesi serbest avukatlık ve İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmıştır. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfının kurucuları arasındadır.

2007’de DTP’de grup başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP’nin kapatılması sürecinde yeni kurulan Barış ve Demokrasi Partisine geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde genel başkan seçilmişti.

BDP’nin Halkların Demokratik Partisine katılması sürecinde 2014 yılında yapılan 2. Olağanüstü Kongre’de Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP eş genel başkanlığına seçilmiştir.

2007 Türkiye genel seçimlerinde Diyarbakır, 2011 Türkiye genel seçimlerinde Hakkâri ve Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Meclise girmişti.

4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP’li milletvekili ile birlikte “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürülmüştü.

Paylaşın

Demirtaş’tan HDP’ye Seçim Eleştirileri: Yöre Derneğinin…

14 Mayıs seçimine Yeşil Sol Parti listesinden giren HDP’nin aldığı sonucunu değerlendiren Selahattin Demirtaş, “63 milyon seçmenin olduğu bir ülkede ‘Milletvekilliği seçiminde yüzde 15’i aşacağız, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefet adayının yüzde 50’yi geçmesini sağlayacağız’ diyorsanız seçime bir ay kala başlattığınız ve profesyonellikten uzak, bir yöre derneğinin seçim çalışması gibi amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız” dedi.

Büyük bir yenilenme hamlesinin gerekli olduğunu belirten Demirtaş, Slogancılıkla kimse daha fazla ilerleyemez. Kapitalist moderniteye bu kadar maruz kalmış bir halka demokratik moderniteyi anlatamaz ve kurumlarıyla birlikte alternatif, güzel, onurlu yaşamı sunamazsanız toplumsal çöküş kaçınılmaz olur.

Sonuçta her şeye rağmen halen çok büyük emek, fedakarlık ve bedelle yürüyen zorlu bir mücadele var. Bu mücadeleye zarar verecek yaklaşımlardan uzak durup büyük bir yenilenme hamlesiyle sürece cevap verileceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 14 Mayıs seçimine Yeşil Sol Parti listesinden giren HDP’nin aldığı sonucu Artıgerçek’e değerlendirdi.

Demirtaş’ın “HDP açısından TBMM seçimi: Neden böyle oldu?” başlığıyla yayınlanan yazısından öne çıkanlar şöyle:

“Devleti ele geçirmiş olan bir grup, devletin tüm olanaklarını sınırsız şekilde kullandı, hiçbir ahlaki değer gözetmeden büyük bir karalama kampanyası yürüttü, sandık oyunları yaptı. Ne var ki partimizin milletvekili seçimlerinde yeterince başarılı olamamasını sadece bunlara bağlamak kolaycılık olur.

Kürt siyasi hareketi için seçimler bir varlık ya da yokluk meselesi değildir elbette. Bununla birlikte, geride bıraktığımız seçimler her bakımdan çok önemli olmasına rağmen Kürt siyasi hareketi bunu çok geç fark etti veya çok geç bilince çıkardı. Bunu yaptığında da iş büyük oranda işten geçmişti. Partimiz, oylama gününe bir ay kala seçim çalışmasına yüklendi, o da yarım yamalak ve dağınık bir çalışma şeklinde olabildi ancak. AKP-MHP iktidarı ise 2014 yılından yani çöktürme planının hayata geçirilmeye başlandığı günden bu yana uygulanan stratejinin parçası olarak özellikle son beş yıldır bir tür mühendislik yapıyor.

“Yöre derneğinin seçim çalışması gibi…”

Genel durum böyleyken eğer 63 milyon seçmenin olduğu bir ülkede ‘Milletvekilliği seçiminde yüzde 15’i aşacağız, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefet adayının yüzde 50’yi geçmesini sağlayacağız’ diyorsanız seçime bir ay kala başlattığınız ve profesyonellikten uzak, bir yöre derneğinin seçim çalışması gibi amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız.

Bu vesileyle bazı konulara açıklık getirmekte yarar görüyorum. Son beş yıldır HDP Genel Merkezi’ne yazdığım mektuplarla, gönderdiğim mesajlarla ve makalelerimle bu gerçeği anlatmaya çalışıyorum fakat her seferinde, sesim yankılanıp bana geri dönüyor.

Yaşanan birçok şey var ve bunları halka yansıtmayı doğru bulmadığım için kurumları işletmeye gayret ediyorum. Ne yazık ki çoğu zaman da kurumlar işlemiyor.

Bize önyargıyla bakan tüm toplumsal kesimlere ulaşabilmek için cezaevinden olağanüstü çaba sarf ettim. Yaklaşık beş bin kişiye mektup ve kart yazdım, binlerce tweet, yüzlerce makale ve röportaj ile HDP’ye kendi imkanlarımla alan açmaya çalıştım. Çünkü çok büyük bir boşluk vardı ve kimse de bu boşluğu doldurmayı denemiyor ya da denese bile başaramıyordu.

Ancak bizim mahalleden bazı arkadaşlar bu çabaları anlamaya çalışmak yerine ‘kendini öne çıkarıyor’ düşüncesiyle linç etmekle uğraştılar. Oysa varsa eksiklikler, yetmezlikler ancak eleştiriyle, öneriyle giderilebilir, vefasızca saldırmakla değil…

Demokratik Kürt siyasi hareketi, genel Türkiye toplumunda yaşanan sosyolojik kırılmaları iyi analiz edemediği gibi, Kürt halkındaki değişim ve kırılmaları da doğru okumaktan uzak bir pratik sergiliyor.

Bizim artık toplumun mikro düzeydeki sorunlarından makro düzeydeki sorunlarına kadar her başlığı ana gündem yapıp örgütlenme ve çözüm politikaları üretmemiz gerekiyor.

“Büyük bir yenilenme hamlesi”

Slogancılıkla kimse daha fazla ilerleyemez. Kapitalist moderniteye bu kadar maruz kalmış bir halka demokratik moderniteyi anlatamaz ve kurumlarıyla birlikte alternatif, güzel, onurlu yaşamı sunamazsanız toplumsal çöküş kaçınılmaz olur.

Sonuçta her şeye rağmen halen çok büyük emek, fedakarlık ve bedelle yürüyen zorlu bir mücadele var. Bu mücadeleye zarar verecek yaklaşımlardan uzak durup büyük bir yenilenme hamlesiyle sürece cevap verileceğine inanıyorum.”

Paylaşın

HDP Ve YSP: Hedeflediğimiz Başarının Altındayız

HDK, DTK, HDP, YEŞİL SOL PARTİ, DBP, seçim sonuçlarına ilişkin yaptıkları ortak açıklamada, “Seçim sonuçları itibariyle hedeflediğimiz başarının altındayız ve bu durumu kabul ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Ortak açıklamanın devamında, “Ancak Kürt halkının özgürlük ve Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinin belirleyiciliğini sandık matematiği üzerinden zayıflattığını düşünenlere bir kez daha sesleniyoruz: Bizler hep siyasal olarak var olduk ve ezilenler için umut olduk.

Yeni mücadele döneminde de örgütsel, politik ve toplumsal olarak kader tayin edici rolümüz devam edecektir. Bu rolümüzü en çok da ‘devlet aklıyla’ hareket ettiğini ifade edenler biliyor. İnatla ve ısrarla; demokrasi mücadelesindeki rolümüzü daha fazla büyüteceğiz ve daha güçlü bir özgürlük çıkışının öncüsü olacağız” denildi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşil Sol Parti (YSP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Sözcüleri/ Eş Genel Başkanları bir araya gelerek seçim sonuçlarını ve önümüzdeki döneme dair yapılacak çalışmaları değerlendirdi.

Beş maddelik açıklama şöyle:

1. Kürt Siyasal Hareketine yönelik Çökertme Planı karşısında çetin ve sert bir mücadele dönemini hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz. Kürt halkının özgürlük ısrarı karşısında devreye konulan süreklileşmiş darbe politikalarına en net yanıt 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde Kürdistan’da verilmiştir.

Statüsüzlük ve rejimin inkar/imha politikaları karşısında özgürlük duruşunda ısrar eden Kürt halkının, başta seçim süreci olmak üzere ortaya koyduğu destansı direnişinin ve zulüm iktidarına karşı sandığa yansıttığı tavrının önünde saygıyla eğiliyor; önümüzdeki dönem bu kararlı duruşa doğru, etkili ve sonuç alıcı yoldaşlık yapacağımızın sözünü yineliyoruz.

2. Aynı şekilde her türden komploculuğu, hileyi, yalanı ve dezenformasyonu devreye sokan ve devletin bütün olanaklarını kullanan faşist iktidar karşısında Türkiye halklarının gösterdiği tutumu da selamlıyoruz. Toplumdaki iki kişiden birinin Saray rejimine rıza göstermediği gerçeği, bizler açısından yeni dönemde demokratik-devrimci toplumsal mücadeleyi büyütme gerekçesidir.

3. Seçim sonuçları itibariyle hedeflediğimiz başarının altındayız ve bu durumu kabul ediyoruz. Ancak Kürt halkının özgürlük ve Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinin belirleyiciliğini sandık matematiği üzerinden zayıflattığını düşünenlere bir kez daha sesleniyoruz: Bizler hep siyasal olarak var olduk ve ezilenler için umut olduk.

Yeni mücadele döneminde de örgütsel, politik ve toplumsal olarak kader tayin edici rolümüz devam edecektir. Bu rolümüzü en çok da ‘devlet aklıyla’ hareket ettiğini ifade edenler biliyor. İnatla ve ısrarla; demokrasi mücadelesindeki rolümüzü daha fazla büyüteceğiz ve daha güçlü bir özgürlük çıkışının öncüsü olacağız.

“Moralsizliğe, yılgınlığa kapılmadan…”

4. Demokrasi ve özgürlük mücadelemizin büyük değerlerine; zindanlarda, sürgünde, mücadelenin her alanı ve aşamasında yer alan, bedel ödeyen, emek veren her arkadaşımıza, yoldaşımıza zafer sözümüzü tekrarlıyoruz.

5. Moralsizliğe, yılgınlığa asla kapılmadan ve herhangi bir algı operasyonuna prim vermeden önümüzdeki günlerde gerek bileşenlerimizle ve kurumsal yapılarımızla gerekse de halkımızla ortaya çıkan tabloyu etraflıca değerlendireceğiz. Gerekli sonuçları çıkararak emek, barış, demokrasi, özgürlük, doğa, gençlik ve kadın düşmanı bu rejime karşı bir adım dahi geri atmadan mücadelemizi daha da ileriye taşıyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.”

Paylaşın

Selahattin Demirtaş’tan “İdam” Çağrılarına Yanıt

Selahattin Demirtaş “Hileli ve sahte bir zaferin sarhoşluğuyla, lüks sarayının balkonundan gırtlağını yırtarcasına iftira, tehdit ve hakaretlerini sürdüren yaşlı kral ve karşısında yalanlardan, hazdan başı dönmüş bir linç güruhu, hep beraber ‘idam’ diye bağırıyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Olay, bir zamanların Fransa’sında geçmiyor. Sene 2023, yer Ankara. ‘Siz benim ceketimi bile asamazsınız’ diyeceğim ama buna bile değmezsiniz.”

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, balkon konuşmasında kendisini hedef alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sosyal medya hesabı üzerinden yanıt verdi.

Selahattin Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:

Hileli ve sahte bir zaferin sarhoşluğuyla, lüks sarayının balkonundan gırtlağını yırtarcasına iftira, tehdit ve hakaretlerini sürdüren yaşlı kral ve karşısında yalanlardan, hazdan başı dönmüş bir linç güruhu, hep beraber “idam” diye bağırıyor.

Olay, bir zamanların Fransa’sında geçmiyor. Sene 2023, yer Ankara.

“Siz benim ceketimi bile asamazsınız” diyeceğim ama buna bile değmezsiniz. Sadece şunu söyleyeyim:

Ben, adını aldığım Kudüs fatihi büyük Kürt Komutan Selahaddin Eyyubi’nin torunuyum. Günü geldiğinde, hepinize adil davranacağıma söz veriyorum.

Ne olmuştu?

Yeniden cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, 28 Mayıs akşamı balkon konuşmasında, “Ne diyordu? Selo’yu dışarı çıkarmak istiyorsanız oyu bana vereceksiniz diyordu. Benim sevgili milletim ne dedi? Milletim iyi biliyor… Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bu terörist Selo’dur.

Hak ve hukukun egemen olduğu Türkiye’de sen 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan Selo’yu istediğin gibi dışarı çıkaramazsın. Bizim iktidarımızda böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değildir” ifadelerini kullanmıştı.

Bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinleyen kalabalığın içinden “Selo’ya idam” sesleri duyulmuştu.

Paylaşın

HDP Ve YSP’den İlk Açıklama: Demokratik Siyaseti Büyüteceğiz

Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına ilişkin açıklama yapan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, “Türkiye siyasetinin öncelikli görevi, tıkandığı açık olan, toplumun kutuplaşmasına yol açan ve demokrasi zeminini ortadan kaldıran mevcut sistemi değiştirmektir. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, sivil ve demokratik bir anayasayı hep birlikte bu anlayışla yapmamız elzemdir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bizler buradayız. Hem Meclis’te hem de hayatın bütün alanlarında değişim için demokratik mücadelenin öncülüğünü sürdüreceğiz, demokratik siyaseti büyüteceğiz. Bu yoldan dönmeyeceğiz, toplumu esas alarak birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Açıklamada konuşan Akın, tek adam rejiminin baskıları karşısında eşit ve adil olmayan bir seçim süreciyle karşılaştıklarını ifade etti.

Erdoğan’ın seçim sürecinde devletin tüm imkanlarını kullandığına dikkat çeken Akın, “Aynı zamanda seçim dönemi boyunca Saray’ın propaganda aygıtı tarafından doğrudan fonlanan ve sosyal medyada trol orduları tarafından yürütülen manipülasyonlar; üretilen bilgi kirliliği ve montajlı videolar, seçimlerin adil olmadığını açıkça gösteren en çarpıcı örneklerden bazılarıdır” dedi.

Akın, şöyle konuştu: “Bu seçimlerde aslolanın rejimi değiştirmek olduğunu başından beri dile getirdik ve savunduk. Otoriterlik veya demokrasi tercihi ile karşı karşıya bırakılan topluma gerçekçi vaatler sunarak demokrasiye açılacak kapının daha fazla aralanması için çaba harcadık.  Bu stratejimiz ve buna uygun olan mücadelemizle Erdoğan’ı ilk turda durdurduk. İkinci turda da aynı stratejimizi rejimi değiştirme hedefiyle sürdürdük.

Sandık verileri de gösteriyor ki, seçmenlerimiz partimizin politikalarına ve hedeflerine kararlı bir şekilde sahip çıkmış, iradesini bu yönde güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları 16 bölge ilinde Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik oy tercihi 14 Mayıs’a göre aynen sürmüştür. Bütün baskılara ve kirli propagandalara rağmen halkımız geri adım atmamıştır.

Değişim ve demokrasi tercihinde ısrar eden ve parti politikalarına uygun davranan Kürt halkına ve tüm seçmenlerimize en içten ve yürekten teşekkür ediyoruz, bu duruşlarını ve mücadelelerini selamlıyoruz.  Seçim sonuçlarının temel sebeplerini sahici bir biçimde görmek ve eksikleri en doğru yöntemlerle aşmak zorundayız.

Bu bizim halkımıza ve mücadele geleneğimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Sıcağı sıcağına bir kez daha söyleyelim ki, Cumhur İttifakı özellikle 2015 yılından bu yana devreye koyduğu toplumu kuşatma ve baskı kurma stratejisinde ısrar ederse, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik, sosyal ve siyasal boyutları da olan çoklu kriz büyük bir çöküşe kapı aralayacaktır.

Bizler bu politikalara ve uygulamalara karşı tüm gücümüzle toplumu ve haklarını savunmaya, her alanda mücadeleye devam edeceğiz. Her bir vekilimizle parlamento çatısı altında demokrasi, barış, adalet, eşitlik, özgürlük ilkelerini savunmayı, Demokratik Cumhuriyet mücadelemizi bir üst aşamaya taşımayı sürdüreceğiz.

Sonuçlar açıkça göstermiştir ki, bu ülkedeki her iki kişiden birinin değişim talebi vardır. O nedenle Türkiye siyasetinin öncelikli görevi, tıkandığı açık olan, toplumun kutuplaşmasına yol açan ve demokrasi zeminini ortadan kaldıran mevcut sistemi değiştirmektir. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, sivil ve demokratik bir anayasayı hep birlikte bu anlayışla yapmamız elzemdir.

“Birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız”

Bizler buradayız. Hem Meclis’te hem de hayatın bütün alanlarında değişim için demokratik mücadelenin öncülüğünü sürdüreceğiz, demokratik siyaseti büyüteceğiz. Bu yoldan dönmeyeceğiz, toplumu esas alarak birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız.”

Paylaşın

Selahattin Demirtaş: Yenilmedik, Mücadeleye Devam

Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına ilişkin açıklama yapan Demirtaş, “Aslında bir seçim değil, büyük bir operasyon yapıldı. Seçim süreci çok büyük eşitsizlikler, baskılar, inanılmaz yalanlar, iftiralar ve karalamalarla geçti” dedi.

Haber Merkezi / “Bunlara rağmen halk değişimi kesinlikle onayladı ama tüm süreç manipüle edildi” ifadelerini kullanan Demirtaş, “Yenilmedik. Yenilmediğimiz için de sakın kimse umutsuz olmasın. Asla teslim olmak yok. Mücadeleye devam, devam, devam…”

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı seçim sonucuna ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu.

Oy vermek için sandığa gidenlere teşekkür eden Demirtaş, “Devleti ele geçirmiş olan devasa bir operasyon gücüne karşı ilkeli, ahlaklı bir seçim çalışmasıyla bu oy oranına ulaşmak bile mucize sayılır. Aslında bir seçim değil, büyük bir operasyon yapıldı.

Seçim süreci çok büyük eşitsizlikler, baskılar, inanılmaz yalanlar, iftiralar ve karalamalarla geçti. Bunlara rağmen halk değişimi kesinlikle onayladı ama tüm süreç manipüle edildi. Yenilmedik. Yenilmediğimiz için de sakın kimse umutsuz olmasın. Asla teslim olmak yok. Mücadeleye devam, devam, devam…” dedi.

“Demokratik siyaseti büyüteceğiz”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Açıklamada konuşan Akın, tek adam rejiminin baskıları karşısında eşit ve adil olmayan bir seçim süreciyle karşılaştıklarını ifade etti.

Erdoğan’ın seçim sürecinde devletin tüm imkanlarını kullandığına dikkat çeken Akın, “Aynı zamanda seçim dönemi boyunca Saray’ın propaganda aygıtı tarafından doğrudan fonlanan ve sosyal medyada trol orduları tarafından yürütülen manipülasyonlar; üretilen bilgi kirliliği ve montajlı videolar, seçimlerin adil olmadığını açıkça gösteren en çarpıcı örneklerden bazılarıdır” dedi.

Akın, şöyle konuştu: “Bu seçimlerde aslolanın rejimi değiştirmek olduğunu başından beri dile getirdik ve savunduk. Otoriterlik veya demokrasi tercihi ile karşı karşıya bırakılan topluma gerçekçi vaatler sunarak demokrasiye açılacak kapının daha fazla aralanması için çaba harcadık.  Bu stratejimiz ve buna uygun olan mücadelemizle Erdoğan’ı ilk turda durdurduk. İkinci turda da aynı stratejimizi rejimi değiştirme hedefiyle sürdürdük.

Sandık verileri de gösteriyor ki, seçmenlerimiz partimizin politikalarına ve hedeflerine kararlı bir şekilde sahip çıkmış, iradesini bu yönde güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları 16 bölge ilinde Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik oy tercihi 14 Mayıs’a göre aynen sürmüştür. Bütün baskılara ve kirli propagandalara rağmen halkımız geri adım atmamıştır.

Değişim ve demokrasi tercihinde ısrar eden ve parti politikalarına uygun davranan Kürt halkına ve tüm seçmenlerimize en içten ve yürekten teşekkür ediyoruz, bu duruşlarını ve mücadelelerini selamlıyoruz.  Seçim sonuçlarının temel sebeplerini sahici bir biçimde görmek ve eksikleri en doğru yöntemlerle aşmak zorundayız. Bu bizim halkımıza ve mücadele geleneğimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir.

Sıcağı sıcağına bir kez daha söyleyelim ki, Cumhur İttifakı özellikle 2015 yılından bu yana devreye koyduğu toplumu kuşatma ve baskı kurma stratejisinde ısrar ederse, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik, sosyal ve siyasal boyutları da olan çoklu kriz büyük bir çöküşe kapı aralayacaktır.

Bizler bu politikalara ve uygulamalara karşı tüm gücümüzle toplumu ve haklarını savunmaya, her alanda mücadeleye devam edeceğiz. Her bir vekilimizle parlamento çatısı altında demokrasi, barış, adalet, eşitlik, özgürlük ilkelerini savunmayı, Demokratik Cumhuriyet mücadelemizi bir üst aşamaya taşımayı sürdüreceğiz. Sonuçlar açıkça göstermiştir ki, bu ülkedeki her iki kişiden birinin değişim talebi vardır.

O nedenle Türkiye siyasetinin öncelikli görevi, tıkandığı açık olan, toplumun kutuplaşmasına yol açan ve demokrasi zeminini ortadan kaldıran mevcut sistemi değiştirmektir. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, sivil ve demokratik bir anayasayı hep birlikte bu anlayışla yapmamız elzemdir.

Bizler buradayız. Hem Meclis’te hem de hayatın bütün alanlarında değişim için demokratik mücadelenin öncülüğünü sürdüreceğiz, demokratik siyaseti büyüteceğiz. Bu yoldan dönmeyeceğiz, toplumu esas alarak birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız.”

Paylaşın

Demirtaş’tan “Kılıçdaroğlu’na Oy Verin” Çağrısı

28 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimlere ilişkin açıklama yapan Demirtaş, “Yarın dünyanın sonu değil ama demokrasinin de ekonominin de sonu olabilir. Yarın kıyamet günü değil ama son seçim olabilir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Türkiye’ye barış ve refah sözü veriyoruz; kardeş eli uzatıyoruz. Bu eli havada bırakmayın kardeşlerim. Kılıçdaroğlu’na oy verin, Türkiye nefes alsın.”

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Kılıçdaroğlu’na oy verin” çağrısı yaptı.

Selahattin Demirtaş, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Yarın dünyanın sonu değil ama demokrasinin de ekonominin de sonu olabilir. Yarın kıyamet günü değil ama son seçim olabilir. Türkiye’ye barış ve refah sözü veriyoruz; kardeş eli uzatıyoruz. Bu eli havada bırakmayın kardeşlerim. Kılıçdaroğlu’na oy verin, Türkiye nefes alsın.”

YSP ve HDP

Öte yandan, Yeşil Sol Parti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçim sonrası ilk MYK toplantısını gerçekleştirmişti. Seçim sonuçlarının muhasebesinin kapsamlı bir şekilde yapıldığı toplantıda Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ikinci tur yarışında tıpkı ilk turda olduğu gibi destek verme kararı çıkmıştı.

Yeşil Sol Parti ve HDP yönetimi, 28 Mayıs seçimlerine giden süreçte önceliğin bu seçim olduğu konusunda fikir birliğine varmıştı.

Tüm enerjinin 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tura aktarılması gerektiği ve seçimi muhalefetin kazanması için çalışılması gerektiği konusunda fikir birliğine varılan toplantıda parti örgüt ve yöneticilerinin tüm gücüyle sahada olacağı ve seçmeni ikinci turda da sandığa gitmesi için motive etme odaklı çalışmalar yürüteceği belirtilmişti.

Yeşil Sol Parti’nin ikinci tura giden süreçteki tavrının birinci turdan farklı olmayacağı kaydedilirken sadece yöntemsel olarak bir farklılaşma olacağı ve kalabalık mitinglerden ziyade hedef odaklı toplantı ve buluşmalar organize edileceği ifade edilmişti.

Öncelik 28 Mayıs

Mevcut seçim sonuçlarını, partinin oylarındaki düşüşü ve gelen eleştirileri de kapsamlı bir şekilde değerlendiren HDP ve Yeşil Sol Parti yöneticileri, bu konudaki tartışmaları cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun tamamlanmasından sonra derinleştirerek sürdürmeye karar vermişti.

Paylaşın

Demirtaş’tan Kılıçdaroğlu’na Oy Verin Çağrısı

Sosyal medya hesabından Kılıçdaroğlu’na destek çağrısı yapan Demirtaş, “Sandıktan değişim çıkmazsa ekonomide ve demokraside felaket olacak. Artık bu işin üçüncü turu da yok! Sayın Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapalım, Türkiye nefes alsın” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Sandığa gidin, 1 nefes için 1 oy verin.”

Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 4 Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerine ilişkin Twitter hesabından paylaşımda bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek çağrısı yapan Demirtaş, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Sandıktan değişim çıkmazsa ekonomide ve demokraside felaket olacak. Artık bu işin üçüncü turu da yok! Sayın Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapalım, Türkiye nefes alsın.

Sandığa gidin, 1 nefes için 1 oy verin.”

HDP ve Yeşil Sol Parti de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuyla ilgili görüş ve tavırlarını dün Ankara’da düzenledikleriortak basın toplantısında açıklamıştı.

Basın toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanlarından Pervin Buldan, 14 Mayıs seçimleri için belirledikleri tercihlerinde bir değişikliğe gitmediklerini belirtirken ilk turda olduğu gibi yine isim vermedi ama Kılıçdaroğlu’nu işaret etti. Buldan “Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda kendisine destek vermesi için anlaştığı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile imzaladığı yedi maddelik protokol sonrası HDP’nin 28 Mayıs’taki tutumunun ne olacağı merak konusuydu.

Protokolde özellikle kayyum atanan belediyelerle ilgili olduğu anlaşılan “Terörle mücadele çerçevesinde, terörle bağlantısı hukuki kanıtlarla sabit olan mahalli idare yöneticileri yerine devlet görevlileri ataması uygulamasına yargı kararı çerçevesinde devam edilecektir” maddesi tartışmalara neden olmuştu.

Buldan bu konuyla ilgili olarak “Israrla vurguluyoruz. Kürtlerin politik iradesine kayyumlar yoluyla ipotek koyanlar aynı zamanda bütün Türkiye halklarının haklarına ve özgürlüklerine de ipotek koyanlardır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü toplumun çıkarına değildir. Bu çözümsüzlük oyunu bozulmadan cumhuriyet, demokrasi ile bütünleşemeyecektir” demişti.

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar da konuşmasında yeniden başlayan kayyum tartışmalarına değinerek “Kayyum üzerinden siyaset yürütenlere dün de cevap olduk bugün de cevap olacağız. Bu siyaseti şoven ve milliyetçi dilden arındıracağız” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın