Sümbülzade Vehbi Efendi Kimdir? Hayatı, Eserleri

Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Sümbülzade Vehbi Efendinin ölüm tarihi 1809’dur. Babası Sümbülzade ailesinden Raşid Efendi. Maraşta doğdu. İsminin konulmasına sebeb bir rivayet şöyledir: Doğduğu zaman babası Halep’te şair Seyyid Vehbî’nin yanındadır. Doğum haberi gelmiştir. Bunun üzerine şairin teklifi ile taşıdığı mahlas yeni doğan yavruya verilmiştir. Seyyid Vehbî ise Halep’te Nâiplik yapmaktadır.

Sümbülzade önce Maraş’ta okur. İlmiyye mesleğine girer, iyi bir tahsil görür. İlmini ilerletmek için İstanbul’a gider. Burada müderris olur. Kadılık vazifesi ile Rumeliye gönderilir. Uzun müddet Eflak ve Buğdan da görev yapar, İstanbul’a döner. Sultan III. Mustafa zamanında kendisine Hâceganlık tevdi edilir. Sultan I. Abdülhamid zamanında İran’a elçi gönderilir. Dönüşte Türk-İran hadiselerinde suçlu gördüğü Bağdad valisi Ömer Paşa ile araları açılır. Ömer Paşa atik davranır. Sünbülzadeyi Padişaha şikayet eder. Uygunsuz hareketlerini duyurur. Padişah idâmını emreder. Şair idamdan kurtulur fakat işsiz kalır. Daha sonra yeniden Sadrazam Halil Hamid Paşa tarafından kadılık görevine verilir. Rodos, Silistre, Eski Zağra kadılıklarında bulunur.

III. Selim zamanı da dahil Sümbülzade kadılıklarda bulunur. Ancak hayatı boyunca kadına ve eğlenceye düşkünlüğü sebebiyle sürekli başı ağrıya girer. Sümbülzade hayatı içinde müderris, kadılık, şairlik vs gibi çok şey yapar. Payı-ı tahtta tutunmasının bir sebebi şairliğidir. Şiirdeki mahareti onun birçok devlet görevine atanmasına yol açmıştır. Hâceganlık tevcihine sebeb olmuştur. Bu sıfat onun üstünde yedi sene kalmıştır.

İyi derecede Farsça bilmesi onun İran’a elçi olarak gönderilmesine vesîle oldu. Gitti, gezdi. Buna bağlı bağdad macerası yaşadı. Hakkında idam kararı çıktı. Bağdad’tan kaçtı. İstanbulu buldu. Padişaha yazdığı “Tannane” adlı kasidesiyle afvolundu. Böyle bir sıkıntıyı işrete düşkünlüğünün şikayeti sebebiyle yaşadı. “Tuhfe-i Vehbi”yi işsizlikten kendisini kurtaran Halil Hamid Paşa’nın çocukları için yazdı. Rodos’tayken de işrete düşkünlüğü sebebiyle sıkıntıda kaldı. Fakat Gazi Giray meselesinde gösterdiği dirâyet sebebiyle yerini korudu. Hatta daha sonra Balkanlarda uzun yıllar hizmet etti. Şiirde şair Sürûri ile sürekli takıştı. O onu, o da onu hicvetti. Sümbülzadenin en saltanatlı dönemi III. Selim’in padişahlığı dönemi oldu. Divanını ona takdim etti. O da onu her zaman ihsanlara boğdu. Sürekli görevde tuttu. Onun döneminde en son Bolu kadılığı yaptı. Sonra İstanbul da inzivâya çekildi. Bir mahareti de çeşme vs gibi şeyler için şiirler yazmak, tarih düşürmekti.

Ömrünün kalan kısmını da elinden geldiği kadar zevkle geçirdi. Nikristen iki yıl muztarip yattı. 90 yaşını aşmış olduğu halde 29 Nisan 1809 tarihinde vefat etti. Mezarının yeri tam olarak belli değildir. İhtilaflıdır. Vehbi döneminin “Sultanüş şuara”sıdır. Belki bir Nâbi bir Nedim kadar büyük şair değildir ama yine de büyük şairdir. Bir dîvan şairidir. Dîvan şiirine teknik yönden birçok şey kazandırmıştır. Vehbî şiirde geçmişi aşamamakla beraber günü korumuş ve seviyeyi tutturmuştur. Bir Nedîme nazîre yapabilmiştir. Şiire bilgisini katarak boşluklarını doldurmuştur.

Vehbi şiirinde mahalli dili kullanmıştır. Kimilerine göre o bir Nâbi devamıdır, kimilerine göre de “Sâbit”ın devamıdır. Kendi ifadesine bakılırsa o bir Sâbit devamıdır. Zaten Sâbit’e de nazire yapmıştır. Vehbi şiirine işrete olan düşkünlüğünü de girdirmiştir. Velhasıl Vehbi lisana hakim, asrını doldurmuş, çok iyi nazire yapabilen, şiirin teknik yönüne vakıf büyük bir şairdir.

Eserleri:

1- Divan (1837): Başında arapça kasideleri ile farsça divançesi yer alan bu eseri gayet hacimlidir. İçinde Türkçe şiirler de vardır. III. Selim’e sunulmuştur. Mısır Bulakta basılmıştır.

2- Lutfiyye-i Vehbî (1837): Oğlu Lutfullah için hayatta nasıl hareket etmesi lâzım geldiğini göstermek için yazdığı bir kitaptır. Kitap manzumdur. İçinde ahlâkî değerler işlenmiştir. Devrin sanatları ve diğer ictimâi konular işlenmiştir. Eser Nâbi’nin “Hayriyye”sine nazire yazılmıştır. Muhtelif tab’ları vardır. Türkçe basımını Süreyya Ali Beyzâdeoğlu yapmıştır.

3- Tuhfe-i Vehbi: Manzum bir Farsça lüğattir. Ondan sonra yakın tarihe kadar kitap talebe kitabı olmuştur. Farsça kelimelerin Türkçe karşılığı ile rahat öğrenilmesi amaçlanmıştır. Otuzun üzerinde baskısı vardır, şerhi de yapılmıştır. Üstüne şerh atılmıştır.

4- Nuhbe-i Vehbi: Arapça Türkçe manzum bir lüğattir. Yine çok sayıda baskısı yapılmıştır.

5- Şevk ‘engîz (1837): Ten hazlarıyla kadın ve erkek güzelliği üzerinde bir zenperest ile bir mahbubperest arasında cereyan eden bir münâzaradır. Sonunda mahbubperest kazanır. 779 beyit olup basılmıştır.

6- Münşeat: Eser bir yangın sonu yok olmuştur. Ancak içinden bazı parçalara başka eserlerde raslanmıştır.

Paylaşın

Rasim Özdenören Kimdir? Hayatı, Eserleri

1940 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen yazar Rasim Özdenören, İlkokula Maraş’ta başladı ise de babasının görevi gereği Malatya’da, ortaokulu Tunceli’de tamamladı. Liseyi Maraş’ta okurken mahalli gazetelerde ve okul dergisi olan Hamle’de hikayeler yazdı.

İlk hikayeleri; Varlık, Akarsu, Türk Sanatı ve Arayış gibi dergilerde yayınlandı. İ.Ü. İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünü ve İ.Ü. Hukuk Fakültesini bitirdi. Bu yıllarda Sezai Karakoç’la tanıştı. Bu tanışıklık sanat hayatı ve düşünce dünyasının şekillenmesinde etkili oldu. Devlet Planlama Teşkilatına uzman yardımcısı olarak girdi. Yüksek lisansını Amerika’da yaptı. Bir süre Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşaviri olarak görev yaptı ise de askerlik sonrası yeniden DPT’ye girdi.

Yeni İstiklal Gazetesinin sanat sayfasını yönetti. A.Gaffar Taşkın imzası ile köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı Hastalar ve Işıklar’ı 1967’de yayınladı.  Çok Sesli Bir Ölüm (1984) ve Çözülme (1973) adlı hikayeleri Tv filmi yapıldı. Prag’da yapılan Uluslar arası TV Filmleri Yarışmasında Jüri Özel Ödülü’nü kazandı.  Bir süre hikayeye ara vererek özellikle 1983’den itibaren düz yazıya yöneldi. D.P.T. Genel Sekreteri olarak görev yapmakta iken 2005’te emekli olduYeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.

Eserleri; Hastalar ve Işıklar (1967), Çözülme (1973), Çok Sesli Bir Ölüm (1974), Çarpılmışlar (1977), İki Dünya (1977), Gül Yetiştiren Adam (1979), Denize Açılan Kapı (1983), Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler (1985), Yaşadığımız Günler (1985), Ruhun Malzemeleri (1986), Yeniden İnanmak (1987), Çapraz İlişkiler (1987), Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı (1987), Müslümanca Yaşamak (1988), Red Yazıları (1988), Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti (1996), Ben ve Hayat ve Ölüm (1997), İpin Ucu (1997), Acemi Yolcu (1997), Kent İlişkileri (1998), Yüzler (1999), Köpekçe Düşünceler (1999), Kuyu (1999), Hışırtı (2000), Ansızın Yola Çıkmak (2000), Eşikde Duran İnsan (2000), Toz (2002), Yazı İmge ve Gerçeklik (2002), Aşkın Diyalektiği (2003), Düşünsel Duruş (2005)’dur.

Paylaşın

Nuri Pakdil Kimdir? Hayatı, Eserleri

1934 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen yazar ve şair Nuri Pakdil (Takma adı: Ebubekir Sonumut), 2019 yılında yaşamını yitirmiştir. 

Nuri Pakdil, Liseyi Kahramanmaraş’ta okudu. Bu yıllarda edebiyata büyük ilgi duyan Pakdil, okul yayın organı olarak Hamle dergisini çıkarttı. Yükseköğrenimini İ.Ü. Hukuk Fakültesinde tamamladı.

Hukuk müşavirliği ve DPT’de uzman olarak görev yaptı. İlk şiir ve denemeleri Maraş’ta yayınlanan Demokrasiye Hizmet ve kendisinin çıkardığı Hamle dergisinde yayınlandı. Yeni İstiklâl gazetesinde sanat sayfası düzenledi. Üniversite yıllarında Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi sanatçı, edebiyatçı ve düşünürlerle yakın ilişkiler kurdu. 1969’da Ankara’da yayınlamaya başladığı Edebiyat dergisi etrafında genç şair ve yazarları topladı ve çok sayıda yeni şair ve yazarın yetişmesini sağladı.

Edebiyat dergisinde yayınladığı deneme, oyun ve eleştiri türündeki yazılarıyla tanındı. Sanat anlayışı ve fikir cephesi, döneminin genç ediplerini etkiledi, kurmuş olduğu Edebiyat Dergisi Yayınlarıyla(1972) da kendisinin ve Edebiyat Dergisi yazarlarının eserlerini yayınladı.

Şiirleri: Sükût Suretinde (1997), Ahid Kulesi (1997), Osmanlı Simitçiler Kaside (1999) Denemeleri: Biat (I, 1973; II, 1977; III, 1981), Bağlanma (1979), Bir Yazarın Notları (I, II, 1980; III, 1981; IV. 1982), Edebiyat Kulesi (1984), Arap Saati (1997), Derviş Hüneri (1997), Klas Duruş (1997), Otel Gören Defterler I-Çarpışan Sesler (1999), Otel Gören Defterler 2-Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada (2000), Otel Gören Defterler 3-BüyükSorgu (2001), Otel Gören Defterler 4-Simsiyah (2002), Otel Gören Defterler 5- Ateş Hattında Harf Müfrezeleri (2003), Otel Gören Defterler 6-Yazmak Bir Mucize (2005)

Oyunları: Umut (1997), Put Yapımevleri (1980), Korku (1997), Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş (1982).

Paylaşın

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir? Hayatı, Eserleri

1905 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Necip Fazıl Kısakürek, 1983 yılında hayatını kaybetmiştir. Babası Fazıl Bey Annesi Meliha Hanımdır.

Dört-beş yaşlarındayken dedesinden okuma-yazmayı öğrendi. Annesinin teşvikiyle on iki yaşında şiir yazmaya başladı. İlköğrenimini çeşitli okullarda tamamladıktan sonra beş yıl devam ettiği fakat diploma alamayarak ayrıldığı Heybeliada’daki Bahriye Mektebi’nde Yahya Kemal, Hamdullah Suphi, gibi hocalardan ilk edebiyat zevkini aldı.

Fransız mektebinde, Robert Kolej’de, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde, Güzel Sanatlar Akademisi, Devlet Konservatuvarı gibi okullarda öğretmenlik yaptı. “1934 yılında tanıştığı Abdülhakim Arvasi, onun hayatının dönüm noktasını oluşturur.

O ana kadar tam anlamıyla bir ‘ben’ şairi olan, bireyin iç sıkıntılarım, korku, vehim gibi duygularını işleyerek edebiyat çevrelerinde ‘Kaldırımlar Şairi’ unvanıyla anılan Kısakürek, bu tarihten itibaren şiiri ve eylemiyle dindar-muhafazakâr kitlelerin sözcülüğünü yapacaktır.”

1942’den sonra basım-yayın hayatına atıldı ve ölümüne kadar geçimini yayıncılık ve yazılarıyla sağladı. Ağaç ve Büyük Doğu dergisi ile Büyük Doğu Yayınları’nın sahibi ve yazan olarak fıkra, makale ve şiirler yayınladı.

60 yıllık çileli bir yazı hayatı sürdürdü, hayâlindeki gençliği yetiştirmenin mücadelesini verdi; bu uğurda çeşitli sıkıntı, cefa ve ıstıraplara katlandı, yazılarından dolayı birçok kez mahkûm edildi.

Necip Fazıl, Cumhuriyet Dönemi Türk Şiir’ine damgasını vurmuş büyük bir şairdir. Şiirlerinde insanın evrendeki yerini araştırmış, madde ve ruh problemlerini, iç âlemin gizli duygu ve tutkularım dile getirmiştir. Oturmuş bir dile ve sağlam bir tekniğe sahiptir.

Necip Fazıl, tiyatro, hikâye, roman ve fikrî eserler vermiş çok yönlü bir sanatçıdır. Özellikle tiyatrolarında olmak üzere, hemen bütün eserlerinde şiirlerinde işlediği temalar üzerinde yoğunlaşmıştır.

Eserleri:

Şiir: Örümcek Ağı (1925), Kaldırımlar (1928), Ben ve Ötesi (1932), Sonsuzluk Kervanı (1955), Çile (1974), Şiirlerim (1969).

Tiyatro: Tohum (1935), Bir Adam Yaratmak (1938), Künye (1938), Sabır Taşı (1940), Para (1942), Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih (1948), Ahşap Konak (1964), Reis Bey (1964), Siyah Pelerinli Adam (1964), Ulu Hakan Abdülhamid Han (1969), Yunus Emre (1969), Kanlı Sarık (1970), Mukaddes Emanet, İbrahim Edhem (1978).

Roman: Aynadaki Yalan (1980), Kafa Kâğıdı (1984)

Hikâye: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil (1933), Ruh Burkuntularından Hikâyeler (1965), Hikâyelerim (1970) Meş’um Yakut (1928).

Necip Fazıl’ın bu eserlerden başka senaryo, otobiyografi, biyografi, hâtıra, dinî-tasavvufî, siyasî-tarihî, konferans, hitabe, fıkra vb. türlerinde elliden fazla eseri vardır.

Paylaşın

A. Erdem Beyazıt Kimdir? Hayatı, Eserleri

18 Aralık 1939 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen A. Erdem Beyazıt,  5 Temmuz 2008 yılında hayatını kaybetmiştir.

A. Erdem Beyazıt, ilk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamladı. Bir süre İstanbul ve Ankara Hukuk Fakültelerine devam etti. Öğrenimine ara vererek askere gitti. Asker dönüşü Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kayıt yaptırdı ve buradan mezun oldu.

Edebiyat öğretmenliği ve kütüphane müdürlüğü yaptı. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışırken 1987 milletvekili seçimlerinde Kahramanmaraş milletvekili oldu.

A. Erdem Beyazıt, Akabe Yayınevini kurdu ve Mavera Dergisi’nin yönetiminde de yer aldı. Şiirlerini Açı, Hamle, Yeni İstiklal, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim, Hece dergilerinde yayımladı.

Adil Erdem Beyazıt’ın ilk şiir kitabı Sebep Ey 1972 yılına aittir. Afganistan gezisi izlenimlerini topladığı İpek Yolundan Afganistan’a (1981) adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü İkinci şiir kitabı Risaleler (1987) ile de Türkiye Yazarlar Birliğince 1987’de yılın şairi seçildi. Üçüncü şiir kitabı ise Gelecek Zaman Risalesi (1998) adını taşımaktadır.

Paylaşın

A. Cahit Zarifoğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1940 yılında Ankara’da dünyaya gelen Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli şairlerinden A. Cahit Zarifoğlu, 7 Haziran 1987 tarihinde hayatını kaybetmiştir.

Edebiyata ilgisi Kahramanmaraş’ta lise yıllarında beraber okuduğu Alaaddin Özdenören, Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt ve Mehmet Akif inan grubuyla başladı. Şiirleri Yeni Dergi, Türk Dili, Diriliş, Edebiyat, Papirüs, Soyut, Yönelişler dergilerinde yayımlandı. Adı geçen arkadaşlarıyla birlikte Mavera dergisini çıkarttı. Şiir anlayışı bakımından Sezai Karakoç ve Necip Fazıl çizgisinde yer alır.

A. Cahit Zarifoğlu, öncesiz ve sonrasız bir şiir ortaya koymuştur. Onun şiirleri, içerdiği hüzün bakımından İkinci Yenicilerden Turgut Uyarla, düşünce yapısı açısından Sezai Karakoç’la, imge bakımından Alman şair Rilke ile ilişkilendirilirse de, tekil bir şiirdir.

Bu kendine özgü oluş, şiirlerinin genellikle kapalı ve anlaşılmaz bulunmasına neden olduğu kaynaklarda belirtilir. Daha çok “Diriliş” “Edebiyat”, “Mavera” dergilerinde çıkan şiir, hikâye, günlük ve eleştirileriyle tanındı. Son dönemlerinde ise çocuk edebiyatına yöneldi. Çocuklar için yazdığı kitaplardan Yürekdede ile Padişah adlı eseriyle 1984’te Türkiye Yazarlar Birliğince yılın yazarı seçildi.

Eserleri:

 Şiir: işaret Çocukları (1967), Yedi Güzel Adam (1973), Menziller (1977), Korku ve Yakarış (1986), Şiirler (Bütün şiirleri-1989); Hikâye türündeki eserleri: İns (1974); Çocuk hikâyeleri: Serçekuş (1983), Katırarslan (1983), Ağaçkakanlar (1983), Yürekdede ile Padişah (1984), Gülücük (1989), Ağaç Okul (1990), Küçük Şehzade (1987), Motorlu Kuş (1987), Kuşların Dili (1988); Roman: Savaş Ritimleri (1985); Günlük: Yaşamak (1980); Deneme: Bir Değirmendir Bu Dünya (1987), Zengin Hayâller Peşinde (2006); Tiyatro: Sütçü İmam (1987).

Paylaşın

Bahaettin Karakoç Kimdir? Hayatı, Eserleri

Şair bir ailenin üyesi ve Abdurrahim Karakoç’un abisi olan Bahaettin Karakoç, 1930 yılında Kahramanmaraş’ın Ekinözü ilçesinde dünyaya geldi.

88 yaşında hayatını kaybeden Bahaettin Karakoç’un beş erkek, dört kız çocuğu vardır. İlköğrenimini köyünde tamamlamıştır. Adana-Düziçi Köy Enstitüsü’nde okudu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nden mezun oldu.

İlk şiiri 1942 yılında Yurt Gazetesi’nde yayınlandı. 1983 yılında “Bir Çift Beyaz Kartal” adlı kitabıyla şiir dalında Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü aldı. 1986 yılında çıkarmaya başladığı Dolunay Sanat ve Edebiyat Dergisi ve Dolunay Şiir Şölenleriyle şiiri ayağa kaldırmaya soyundu ve vermek istediği mesaj Türkiye geneline yayıldı.

Kurmuş olduğu Dolunay Yayınlan ile de yazarlık ve şairlik damarı olan gençleri edebiyat dünyasına kazandırmayı amaçladı. Kendisine 2004 yılında Karacaoğlan Onur Ödülü, 2008 yılında ESKADER ödülü, 2009 yılında Kahramanmaraş İl Özel İdaresi Sanat Ödülü, 2011 yılında Evliya Çelebi Ödülü, 2011 yılında İLES AM Üstün Hizmet ve Başarı Ödülü verildi. 2014 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi tarafından fahri doktorluk unvanı verildi. Ve daha birçoğu…

Eserleri: Mevsimler ve Ötesi (1962), Seyran (1973), Sevgi Turnaları (1975), Ay Şafağı Çok Çiçek (1983), Kar Sesi (1983), Zaman Bir Beyaz Türküdür (1984), İlk Yazda (1984), Bir Çift Beyaz Kartal (1986), Menzil (1991), Uzaklara Türkü (1991), Güneşe Uçmak İstiyorum (1993), Şiir Burcunda Çocuk (Müşterek antoloji 1993), Beyaz Dilekçe (1995), Güneşten Öte (1995), Dolunay Şiir Güldestesi (Antoloji-1996), Leyi ü Nehar Aşk (1997), Aşk Mektupları (1999), Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman Ay Işığında Serenatlar (2001), Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri (2004), Ben Senin Yusuf un Olmuşum (2006), Gündemde Yine Aşk Var (2008).

Paylaşın

Alaeddin Özdenören Kimdir? Hayatı, Eserleri

20 Mayıs 1940 tarihinde Kahramanmaraş’ta doğan Alaeddin Özdenören, 26 Temmuz 2003 tarihinde hayatını kaybetmiştir.

Hikâyeci Rasim Özdenören’in ikiz kardeşi olan Alaeddin Özdenören, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdikten sonra çeşitli okullarda öğretmen olarak görev yaptı. 1991 yılında Kültür Bakanlığı Müşavirliğine atanan Özdenören bu görevindeyken emekli oldu.

 Lise yıllarında ikiz kardeşi Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Erdem Beyazıt ile Maraş’ta çıkardıkları Hamle dergisi ve mahalli gazeteler için hazırladıkları edebiyat sayfalarında, edebiyata başlayan Alâeddin Özdenören daha sonraları bazı dergiler yazıp, dergilerde eserleri yayınlanmıştır.

 1996 yılında Yalnızlık Gide Gide adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliğinin şiir ödülünü aldı. Alaaddin Özdenören’in Güneş Donanması (1974), Yalnızlık Gide Gide (1996), Şiirler/Bütün Şiirleri (1999) adlı şiir; İnsan ve İslâm 1982; Batılılaşma Üzerine (1983), Devlet ve İnsan (1986),

Paylaşın

Abdurrahim Karakoç Kimdir? Hayatı, Eserleri

7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş’ın Ekinözü İlçesi’nde dünyaya gelen Abdurrahim Karakoç, 07 Haziran 2012 tarihinde Ankara’da hayatını kaybetmiştir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Halk şiirinin en güçlü şairlerinden biri olan Abdurrahim Karakoç, ilkokulu köyünde okudu ve dört yılda bitirdi. Daha sonra okula gitmedi fakat çok kitap okuyarak kendini yetiştirdi.

1984 yılında sanat hayatını sürdürmek ve çocuklarım okutmak için Ankara’ya taşındı. Yazılarında ülke ve dünya gündemine ait sosyal, kültürel, sanatsal ve siyasî konularla ilgili düşüncelerini eleştirel bir üslupla kaleme aldı. Abdurrahim Karakoç’un edebiyatla ilgisi daha ilkokul yıllarında dedesinin ve babasının şiirlerim okuyup dinlemekle başladı. O, babasından Köroğlu destanım, Kerem ile Aslı hikâyesini; Yunus’un, Karacaoğlan’ın, Dadaloğlu’nun ve Seyrani’nin şiirlerini dinleyerek, ezberleyerek yetişti. Karakoç’un yayınlanan ilk şiiri bir taşlama olup bu şiir 1950 yılında Elbistan Kaymakamlığının çıkardığı “Engizek” dergisinde yayınlandı.

 Şiirleriyle çağdaşı olan şairleri etkilemiş olan Karakoç’un 100’ün üzerinde bestelenmiş şiiri vardır. Bunlardan Musa Eroğlu tarafından bestelenen “Mihriban”, “Unutursun Mihriban’ım”, “Omuzumda Sevda Yükü”, Bayram Bilge Tokel tarafından bestelenen “Dağ ile Sohbet”, Ekrem Çelebi tarafından bestelenen “Sultanım” adlı şiirler Türk Halk müziğimize taze bir kan kazandırmıştır.

Abdurrahim Karakoç’un şiir türündeki ilk eseri Hasan’a Mektuplar adıyla 1965 yılında yayınlandı. Diğer eserleri şunlardır: El Kulakta (1969), Vur Emri (1973), Kan Yazısı (1978), Suları Islatamadım (1983), Dosta Doğru (1984), Beşinci Mevsim (1985), Gökçekimi (1991), Akıl Karaya Vurdu, (1994), Yasaklı Rüyalar (2000), Gerdanlık -1 (2000), Parmak İzi (2002), Gerdanlık-II (2002), Gerdanlık III (2005)

Nesir türündeki düşünce, sohbet, mektup ve röportaj türündeki yazılan da Düşünce Yazılan (1990) ve Çobandan Mektuplar (1997) adlı kitaplarında topladı.

Paylaşın

Asaf Yahya Adalı Kimdir? Hayatı, Eserleri

Şair Asaf Yahya Adalı (Yahyazâde Asaf Efendi) 1879/1880 yılında Antakya’da doğdu. Yahya Efendi’nin oğludur.

İlk tahsilini Antakya Rüşdiyesinde tamamladı. Sonra medreseye devam etti, Arapça ve Farsça öğrendi. Babasından sarf ve nahiv, Antakya’nın seçkin hocalarından mantık, maani, bedi, beyan ve tefsir okudu.

Kendi kendini yetiştirmeye çalıştı, bu arada piyano, ney, keman, ud çalmayı öğrendi. Çiftçilikle uğraştı, kendi arazisini işletti, bir ara değirmen işletmeciliği de yaptı. Bir yandan da ilim ve edebiyatla ilgilendi, Yeni Mecmua’da şiirleri yayınlandı.

Asaf Yahya olarak anılırken, 1939’dan sonra “Adalı” soyadını aldı. Asaf efendi’nin şiire karşı sevgisinde ve şiir yeteneğinde babasının büyük etkisi  olmuştur. Seviyeli ve usta, edebi kültürü güçlü bir şairdir. Şiirlerinde hemen hemen her tür ve vezni denemiştir.

Tarih düşürmede ve ebced hesabı ile esami düzenlemede özel bir yeteneğe sahiptir. Şiirlerinde yaşadığı şehrin günlük hayatı, aşk, tabiat, halkın sıkıntıları, milli konular, çeşitli konularda eleştiriler mısralara dökülmüştür.

Asaf Yahya  Adalı 1971 yılında vefat etmiştir. Hayatı, sanatı ve şiirleri Dr.Hüseyin Güfta tarafından hazırlanan “Antakyalı Şair Yahyazâde Asaf- Hayatı, Edebi kişiliği ve Şiirleri” adlı kitapta incelenmiştir.

Paylaşın