Ahmet Gök kimdir?

1967’de Kayseri’de dünyaya gelen Ahmet Gök, Salih Avgın Paşa İlkokulu ve Sümer Ortaokuluna gitti. Kartal Endüstri Meslek Lisesi Makine Ressamlığı bölümünde lise öğrenimini tamamladı. 1993’te Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / 1996’da Yerel Televizyon Yayıncıları Platformunun oluşmasında katkı sağladı 1997-1999 yıllara arasında Türkiye Radyo Televizyon Yayıncıları Birliği Yönetim Kurulunda genel sekreter sıfatıyla görev yaptı. 2001’de Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliğinin kurulmasında kurucu genel sekreter olarak görev yaptı. Gök, İstanbul’da çalışmalarını sürdürmektedir.

Ahmet Gök’ün ilk şiirleri, 1988’de Kültür Bakanlığı Gençliğin Sesi ve İlhan İrem tarafından hazırlanan Yalnızlık Penceresi’nde yayımlanmıştır. Üniversite yıllarında tiyatro ile ilgilenen Gök, Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğunda oyuncu olarak görev almıştıır. Ege Üniversitesi Ş-Şiir Topluluğu’nun kurulmasına öncülük etmiştir. Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Bireylikler, Mühür, Şiiri Özlüyorum gibi dergilerde, gazetelerde ve kitap eklerinde yayımlanmıştır. Şiirlerinden bir bölümü Farsçaya çevrilerek İran’da yayımlanmıştır.

İzmir Radyo Aktif ‘de doğaçlama öyküler anlattığı düş yolu adlı radyo programını hazırlamış ve sunmuştur. 1990- 1993 yılları arasında Ş-Şiir Bülteni, Sirius, İzmir Sanat Güncesi ve yerel medya sektörünün ilk dergisi olan Yerel Medya Dergisi gibi dergileri yayına hazırlamıştır. İlk şiir kitabı İns-i Nü adıyla 1992’de yayımlanmıştır. Uzun yıllar aradan sonra bu şiir kitabını Sessiz Aşk Çığlıkları (2005), Ortaya Karışık (2009) ve Su Şiirleri Aşkın Su Hali (2009) adlı şiir kitapları izlemiştir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ahmet Cemil kimdir?

1880 yılında İzmir’de dünyaya gelen Ahmet Cemil, 1920 yılında aşırı içki tüketiminin yol açtığı bir hastalıktan 40 yaşlarındayken doğduğu şehir olan İzmir’de hayata gözlerini yumdu. Eski İzmir Vilayet Muhasebe mümeyyizlerinden Rifat Efendi’nin oğludur.

Haber Merkezi / İptidai, rüşdi ve i’dadi eğitimini İzmir’de tamamladı. İstanbul’da Mekteb-i Hukuk’a başladı. Ancak eğitimini tamamlayamadan İzmir’e döndü ve Vilayet Yazı İşlerine mektubi müsevvidi olarak tayin edildi. 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra vilayetteki görevinden ayrılarak basın hayatına atıldı. Meşrutiyetin ilk aylarında resmiyetteki adı  İstikbal olan siyai, ilmi, edebî, musavver Osmanlı gazetesini çıkardı.  Haftada iki gün çıkan bu gazete kısa bir süre sonra kapandı.

Daha sonra 18 Kasım 1908’de İbiş adlı mizahi bir gazete çıkardı. Ahmed Cemil’in tanınmasına vesile olan bu gazete de fazla uzun ömürlü olmadı. Şen şakrak ve esprili bir yaradılışa sahip olan Ahmed Cemil İbiş gazetesinin kapanmasından bir müddet sonra gazeteciliği bırakarak 1910 Şubatı’nda tekrar memuriyete geçmiş ve memuriyet hayatının büyük bir kısmını Aydın vilayetinin çeşitli nahiyelerinde, Bergama’ya bağlı Kilise (Reşadiye) nahiyesinde, Torbalı nahiyesinde, Marmara (Göl Marmara-Manisa) nahiyesinde Nahiye Müdürü olarak geçirdi. 1919 yılında vilayet merkezi olan İzmir’e döndü ve burada yine vilayet müsevvidliği görevinde bulundu.

Ancak devlet memuriyetine geçmeden önce İstikbal gazetesini çıkarırken Mahmud Nedim Bey’in açtığı Menba-ı Füyuzat adlı özel okulda bir süre öğretmenlik yaptı. Balkan savaşı sırasında veya bundan kısa bir süre önce askere alınmış ve bir müddet İstanbul’da kalmıştır. Ahmed Cemil İzmir’in işgal altında bulunduğu bir sırada yani 1920 yılında aşırı içki düşkünlüğünün yol açtığı bir hastalıktan 40 yaşlarındayken İzmir’de vefat etti.

Daha çok bir gazeteci olarak tanınan Ahmet Cemil, kendi çıkardığı İstikbal ve İbiş ile Zilal, Mecmu’a-i Edebiyye, İzmir, Edeb Yahu gibi gazete ve dergilerde imzasız şiirler ve yazılar, muhavereler yazmıştır. Duygulu ve içli bir şairdir. Yazdığı “Bahar” şiiriyle Nef’i’ye benzetilmiş, hatta Zamanın Nef’i’si olarak da adlandırılanlar olmuştur.

Arkadaşı Nuri Sıdkı’nın kanaatine göre bir işret kurbanı olan Ahmed Cemil, “hayatında ney, mey, hey hey ve İbiş’ten başka bir şey düşünmemiş” rind meşrebli bir şairdi. Ahmed Cemil, Servet-i Fünun edebiyatının son yıllarında şiirleriyle kendini tanıtmış olmakla beraber esasen II. Meşrutiyet’ten sonra bir mizah şairi ve yazarı olarak ün kazanmış, ancak içkiden genç yaşta ölümü yüzünden fazla eser verememiş bir şair olarak görünmektedir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ahmet Erhan kimdir?

08 Şubat 1958’de Ankara’da dünyaya gelen Ahmet Erhan, 4 Ağustos 2013’te tedavi gördüğü hastanede hayata veda etti. Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Akdeniz temalı mezar taşını heykeltıraş Filinta Önal yaptı. Ahmet Erhan’ın asıl adı Erhan Bozkurt’tur.

Haber Merkezi / Çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları Akdeniz’in çeşitli kentlerinde geçti. Yüksekögrenim için yeniden Ankara’ya döndü. Çalışarak okumak zorunda kaldığı için öğrenimini Ankara’da bir gece lisesinde tamamladı. O zamanki adıyla Gazi Egitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Bir süre Adanademirspor’da futbol oynadıysa da sakatlığı nedeniyle devam edemedi. Ankara ve İstanbul’da öğretmenlik yaptı.

Militan dergisinde yayımlanan ilk şiiriyle dikkati çekti. Sonra Doğrultu, Dönemeç, Türk Dili, Sanat Emeği, Yusufçuk, Gösteri dergilerinde yazdı. İlk kitabı Alacakaranlıktaki Ülke’yle 22 yaşında Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı. Şiirleri günümüzde birçok dergide yayımlanmaktadır.

Söylemini, imgelerini, temalarini yaşamın kendisi kadar çeşitlendirebilen bir şair. Siiri o yüzden devingendir: Zamana, duyarliliğa, sevgiye, acılara, doğaya, gelişmeye yürür, anlatici bir şiirdir. Bu nedenle sözlüğü genişletir. Şiirlerinde hemen hemen her kelimeye rastlayabilirsiniz. İzlekleri belli, daha doğrusu belirli olsa da konu zenginliğiyle insanı şaşırtır.

Ahmet Erhan şiirinde toplumcu duyarlılık ve toplumsal sıkıntılar, nostalji duygusu, ölüm ve yaşam, yalnızlık ve acı, taşra ve kentin görünüm ve etkileri, aşk, aile ilişkileri (bilhassa babası ve oğlu ile ilişkisi) sıkça yer alan temalardır. Atasözleri, deyimler, kalıplaşmış kullanımlar ve argo ifadelerin özellikle ironik anlatımı kuvvetlendirme amacıyla kullanımı söz konusudur.

Yapıtları; Alacakaranlıktaki Ülke, Yaşamın Ufuk Çizgisi, Akdeniz Lirikleri, Kuş Kanadı Kalem Olsa, Ölüm Nedeni Bilinmiyor, Deniz Unutma Adını, Öteki Şiirler, Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi, Köpek Yılları, Resimli ‘Ahmetler’ Tarihi, Ankara-İstanbul Karatreni, Bugün De Ölmedim Anne, Ne Balık Ne De Kuş, Kaybolmuş Bir Köpek İlanı, Şehirde Bir Yılkı Atı, Buz Üstünde Yürür Gibi

Ödülleri; 1981 Behçet Necatigil Şiir Ödülü, 1992 Yunus Nadi Şiir Ödülü, 1998 Cemal Süreya Şiir Ödülü, 1999 Halil Kocagöz Şiir Ödülü, 2004 Yunus Nadi Şiir Ödülü, 2006 TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü, 2008 Melih Cevdet Şiir Ödülü

Paylaşın

Ahmet Cemil Akıncı kimdir?

1914 yılında Filistin’in bir sahil şehri olan Akka’da dünyaya gelen Ahmet Cemil Akıncı, 1 Ocak 1984’te İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur. Anne ve babası eğitimli kişiler olan Ahmet Cemil’in baba tarafından ataları Rumeli sipahilerindendir. Bu sebeple Sipahizâde lakabı ile bilinen aile, soyadı kanunundan sonra Akıncı soyadını alır.

Haber Merkezi / Babası Abdürrahim Hilmi Bey, Suriye, Hicaz ve Mısır’da maarif müfettişliği ve çeşitli yerlerde sultanî müdürlükleri yapmıştır. Annesi Fatma Hanım ise Arabistan’da çeşitli rüştiye müdireliklerinde görev almıştır. 1919 yılında ailesiyle birlikte Maraş’a gelen Ahmet Cemil, burada derinden etkilendiği Maraş muharebesine tanıklık etmiştir.

Eğitim hayatına Kayseri’de başlayıp Adana’da devam eden yazar, 1929’da Kuleli Askerî Lisesi’nde başlayan askerî eğitim hayatını, Harbiye ve Topçu Atış Okulu’nda tamamlar. 1934’te topçu teğmeni olarak orduda görev alan Ahmet Cemil, yirmi altı yıl çeşitli kademelerinde görev yaptığı orduda albaylığa kadar yükselir. 1960 yılında albay rütbesiyle emekli olan yazar, 1 Ocak 1984’te İstanbul’da ölmüştür.

Ahmet Cemil Akıncı’nın roman, hikâye ve şiire karşı küçük yaşlarda başlayan merakı, hayatının ilerleyen yıllarında onu edebî çalışmalara yöneltmiştir. Çok sayıda dinî ve millî roman kaleme alan yazar, birçoğu seri romanlardan oluşan yetmiş altı esere imza atmıştır.

Onun ilk eseri 1963 yılında yayımlanan Asil Düşman adlı millî bir romandır. Kâbe’ye Doğru (Büyük Kısas-ı Enbiya/Peygamberler Tarihi) adlı yirmi yedi ciltten oluşan eserin her bir cildinde yirmi yedi peygamberin hayatı ayrı ayrı anlatılmaktadır. Hz. Âdem’le başlayan bu roman serisi Hz. İsa’yla son bulur. Hz. Muhammed’in hayatı bu seri içinde yer almamış, on beş ciltlik ayrı bir seri olan Kabe’den Fışkıran Nur (Büyük Kısas-ı Enbiya-Sevgili Peygamberimiz) adlı çalışmada ele alınmıştır.

Yazarın yirmi yedi ciltlik Kâbe’ye Doğru serisinde Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’dan alıntılar yapılmış, yer yer halk arasında ve eski peygamber kıssalarında anlatılanlardan yararlanılmış, İsrailiyat türünden bilgilere yer verilmiştir. Roman kurgusu, dil, üslup ve benzeri özellikler bakımından zayıf eserler kaleme alan Ahmet Cemil’in romanlarını edebî açıdan olgun bir yerde görmek güçtür. Doğru ve muteber kaynaklara dayanarak bu kaynaklar ışığında tutarlı, gerçek veya gerçeğe en uygun kurguya erişme açısından, tarihî, dinî veya biyografik türden roman yazmanın diğer roman türlerine nispetle daha zor olduğunu söylemek mümkündür.

Ahmet Cemil’in eserlerini de söz konusu roman türleri arasında değerlendirmek mümkün olmakla beraber bahsedilen zorluğu aştığı söylenemez. Hem dil ve üslup hem de kurgu açısından oldukça rahat ve basit bir tarz benimseyen yazarın birçok eserinde güvenilir olmayan kaynaklara dayandığı görülmektedir. Bunlara rağmen, serbest, akıcı, rahat, basit ve anlaşılır denilebilecek tarzdaki bu eserler geniş bir kesime ulaşabilmeyi başarmıştır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Ahmet Cemil kimdir?

1966’da Tunceli’de dünyaya gelen Ahmet Cemil, ilk ve Orta öğrenimini doğduğu ilde yaptı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nde lisansını tamamladı. Halen eşi ve çocuğuyla Tunceli’de emeğini pazarlayarak yaşamını sürdürüyor.

Haber Merkezi / Bir süre arıcılık ile uğraştı. Bölge koşulları nedeniyle arıcılık hayatı kısa sürdü. Enerji Sanayi Maden Kamu Emekçileri Sendika aktif üyesi Tüm Ener-Sen İl Temsilciliği ve Genel Kurul Delegeliği, Enerji Yapı Yol Sen İl Temsilciliği görevinde bulundu. Halen eşi ve çocuğuyla Tunceli’de emeğini pazarlayarak yaşamını sürdürüyor.

Yazı ve şiirleri Dersimde İklim, Dersim Hayat, Munzur Haber, Tunceli Emek, Munzur, Munzur Etnografya ve Halk Bilim, Yaba, Esmer (Web) ve İnsancıl gibi dergi gazetelerde lerde yayımlandı. Üçü yayımlanmış, biri yayıma hazır şiir kitapları var.

Yapıtları: Sansürlü Ülke, Çığ Gibi, Va… , Aşk-Sağır ve Karanlık

“Adı saklı”

Sürülür kağnılar yüreğimize
Hengamesini dörtnala yaşadığımız
Gecenin sevdası gizlenir ay ışığında
Adı saklı dağlarda çoğalır yıldızlar
Efkarımın köpüklü çayını yudumlarken
Hüzünlü bir ben kaldı geride

Kağnıların sahibi olmak istedik
Kağnısız gidersek yarınlara
Çökecektir ölüm
Bahar saçlı dağlara

Paylaşın

Ahmet Bozkurt kimdir?

11 Eylül 1977 Erzincan’ın Tercan İlçesi’nde dünyaya gelen Ahmet Bozkurt, halen İstanbul’da yaşamakta ve bir yayınevinde editör olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bokurt, Ortaöğrenimini babasının memuriyetinden dolayı Göle, Sarıkamış ve Erzincan’da tamamladı. 

Haber Merkezi / Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümünden mezun oldu. 1998-1999 yılında arkadaşlarıyla birlikte Erzincan’da yayımlanan Taşra dergisinin yayın kurulunda yer aldı. 2000 yılında yine Erzincan’da Türk edebiyatında yerellik-merkez ve taşra kavramlarının hararetle tartışıldığı bir zeminin ateşleyicisi olan Le poète travaille (şair çalışıyor) dergisini çıkartmaya başladı. Resim ve şiir üzerine yazdığı yazılar pek çok ortak kitapta yer aldı. Edebiyat ve şiir sempozyumlarına konuşmacı olarak katılarak bildiriler sundu. Le poète travaille dergisi, Cumalı-Seferis Gökyüzü Derneği ve PEN üyesidir. Hâlen İstanbul’da yaşamakta ve bir yayınevinde editör olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Edebiyat dünyasında eleştirmen ve şair kimliğiyle adını duyuran Ahmet Bozkurt’un şiirleri ve yazıları Ayraç, Birikim, Cey Sanat, Düşünen Siyaset, Edebiyatta Üç Nokta, Est&Non, Etken, Geceyazısı, Hayalet Gemi, Hece, Hürriyet Gösteri, İle, Karayazı, Kirpi Şiir, kitap-lık, Le poète travaille, Mimesis, Özgür Edebiyat, Sanat Cephesi, Sınırda, Skala, Tezkire, Toplum ve Bilim, Virgül ve Yaratım gibi süreli yayınlarda yer almıştır.

Bozkurt’un ilk şiir kitabı Ku’yu adıyla 2018’de yayımlanmıştır. Çok sayıda deneme ve elştiri-inceleme kitabı yayımlayan yazar, Orpheus’un Bakışı (2014)’nda, temsilin aporetik iz’i olarak adlandırdığı bir kavramsallaştırmanın Batı düşüncesinde yerleşikleşmiş bir ilişkisiz ilişkinin söylem sicillerini, yazının felce uğratılmış dil bilgisel köklerini açığa çıkarır. Yazının söylem sicillerini oluşturan tarihsel-toplumsal imgelem alanını ıskalamadan dışarının çağrısının taşıdığı bir başkalık bilgisinin koridorlarında yürüyen Orpheus’un Bakışı psikanaliz, trajik, yerlilik, modernizm, sinema, şiirsel imgelem ve yapısökümcü söz-yazı karşıtlığı içerisinde dolayımlanmış bir kurucu estetiğin imkânlarını sorgulamaktadır.

Eleştirinin, her şeyden önce bir disiplin olarak kavramsal yapısına egemen olan estetik ve felsefi bağlamı ıska geçmeden yazı, zaman, bellek ve unutma edimleri üzerinden kuramsal çerçevesini oluşturan Ahmet Bozkurt; edebiyat kuramı, eleştiri ve estetik odağında ilerleyerek kendi tekil perspektifini kuran Unutma Zamanı adlı kitabında; Auerbach, Derrida, Lukacs, Heidegger, Sartre, Foucault, Lévinas, Sollers, Badiou, Kristeva, Barthes, Ricœur ve Blanchot gibi pek çok ismin eserleri aracılıyla ördüğü “ben” ve “başkası” olma durumuna okurunu davet etmektedir.

Yazarın Mum Lekesi (2016) adlı eleştiri kitabı yazının tüm olabilirlik sınırlarını ifşa eden, dil estetiğini sınırın sınırsızlığında hatırlatan yeni bir yazı ayracı niteliğindedir. Ahmet Bozkurt, Şiir-Fragmanlar’da bir uç-yazı’nın iç-yazı’ya evrildiği, soluk aldığı koridorlarda tüm nedensellikleri tüketerek bir labirent-metin kurar. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Yapıtları; Şair Çalışıyor, (Deneme), Şiirin Dışında Üşürsünüz, (Edisyon), Necmi Zekâ Şiiri, (Edisyon), Amerika Unutulur mu?, (Edisyon), Penetratum: Ne İçimdesin Ne Dışımdasın, (Edisyon), Bir Şiiri Okumak, (Edisyon)

Paylaşın

Ahmet Altümsek kimdir?

1915 yılında Aydın’ın Söke İlçesi’nde dünyaya gelen Ahmet Altümsek, 6 Kasım 1989’da hayata gözlerini yumdu. İzmir Öğretmen Okulu’ndan mezun olan Altümsek, yükseköğrenimini Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde tamamladı.

Haber Merkezi / Rize, Çayeli, Ağrı, Sivas, Sinop, Edirne ve Seferihisar’da öğretmenlik; Balıkesir’de Milli Eğitim Müdürlüğü yapan Ahmet Altümsek, Mektupla Öğretim ve Teknik Yayınlar Genel Müdürlüğü’nde şube müdürü, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı olarak Ankara’da bulundu.

Şiirleri, Varlık. Dost, Yelken, Çağrı dergilerinde yayımlandı. Etkili şiirleriyle öğretmen yazarlar arasına katıldı. Şiirlerini ‘Aralık Kapı’ (1959) adlı yapıtında topladı.

Yapıtları: Aralık Kapı (Bütün şiirleri, 1959)

“Aralık Kapı”

Hani aralıktı kapı içeri girmiştim.
Hırsız gibi gizliden, konuk gibi çekingen değil.
Kırk yıllık tanıdık gibi ellerim, ayaklarım özgür
Aralıktı kapı vurmadan girmiştim.

Eşiğinden tut, ne varsa içinde hep bildiğim
Elimle konmuşcasına her şey düşündüğüm gibi
Pencereler açıktı, perdeler yarı inik
Loşluğunda bir süre gezinmiştim.

Her şey aman ne güler yüzle karşılamıştı beni,
Tanrı’nın gönderdiği beklenen miydim neydim?
Yüce mağaralar örneği el, ayak değmemiş evde
Perdeleri çekmiştim, ışıklar dolmuştu içeri.

Birden değişmişti her şey ev, eşya, bahçe
Yediveren gülleri açmıştı kat kat ve renk renk
Duvarlar daha bir beyaz olmuştu, aydınlık
Bir şenlik dolaşmıştı ortalıkta bir süre.

Unutulmuş mutluluklar dirilmişti bir bir
Simsiyah yaşamalar yerine ak umutlar.
Her şey Tanrı eliyle konmuştu düzene
Tanrı diliyle söylenmişti bağlandığımız şiir.

Aralık kapıdan girmişti müziği
Uçsuz bucaksız sevilerin geleceklere bakan
Akla gelmez, bir gün hangi el hoyrat,
Aralık kapıyı kapatmağa deyesi.

Paylaşın

Ahmet Ada kimdir?

20 Mayıs 1947’de Adana’da Ceyhan İlçesi’nde dünyaya gelen Ahmet Ada, Nazire Ada ile Ahmet Ada’nın oğludur. İlk ve ortaokulu Ceyhan’da okudu. Devlet Su İşleri Ceyhan Şubesi, Marangozlar İstihlak Kooperatifi ve otomobil ticareti ile uğraşan bir şirkette çalıştıktan sonra emekli oldu.

Haber Merkezi / TYS üyesi.2002 yılında Mersin’e yerleşti. İlk şiiri “Tabuttur Kitaplar” 1966’da Soyut dergisinde çıktı. Sanat ve edebiyat dergilerinde çok sayıda şiir ve yazısı yayımlandı. Bazı şiirleri Fransızcaya, Almancaya, İngilizceye, Kürtçeye çevrildi. 1980’li yıllar şiirinin önemli bir temsilcisi olarak tanındı. Şiirlerinin İkinci Yeni şiir havzasından beslendiği gözlense de kendine özgü lirik bir şiir kurdu.

Gerçekçi tutumlardan beslenen, destansı, lirik, hüzünlü ve incelikli şiirler yazdığı eleştirmenlerce kabul edildi. Son dönem yazdığı şiirlerle, modern şiirin biçimselliği ile modern dünya tasarımına felsefi derinlik katan yeni bir döneme girdi. Uzun ve epik özellikler barındıran şiirlerinde, göç, savaş gibi olgulara insanî bir perspektiften bakarak çok sesli bir şiire yöneldi. Şiirin kavram ve terimlerinin oluşturulmasında çaba gösterdi.

“Şiir Okuma Durakları” (2004) adlı kitabı modern şiire ilişkin şiir bilgisi içeren bir elkitabı olarak değerlendirildi. Şiirin sorunları ve İkinci Yeni üstüne eleştirel, çözümleyici yazılarıyla da dikkati çekti. 2006 yılında, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü ile Eğitim Fakültesi Felsefe Grubu Eğitimi Anabilim Dalı tarafından ortaklaşa düzenlenen sempozyumla “40 Sanat Yılında Ahmet Ada’nın Şiiri” çeşitli yönleriyle ele alındı. Sempozyum bildirileri “Ahmet Ada’nın Şiirine Bakışlar” adıyla yayımlandı, (2009).

2008 yılında, Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü “İki Şair Bir Kent” adlı belgeselinde Ahmet Ada ile Celal Soycan kent kültürünü ve şiiri konuştular. Bu söyleşi DVD olarak yayımlandı. 2009 yılı 21 Mart Dünya Şiir Günü Mersin’de, 43.sanat yılı nedeniyle, Ahmet Ada’nın Şiiri odağında kutlandı. Ahmet Ada’nın “Göründü Göğün Faytonu” başlıklı şiir bildirisi okundu.

Şiir Kitapları; Gün Doğsun Gül Üstüne (1980), Acıyla Akran (1983), Yaz Kırlangıcı Olsam (1985), Aşk Her Yerde (1990), Vakit Yok Hüzünlenmeye (1992), Günyenisi Lirikler (1992), Yitik Anka (ilk üç kitabının toplu basımı, 1993), Taş Plak Gazelleri (1995), Küçük Bir Anmalık (1996), Begonyalı Pencere (1998), Denize Atılan Çiçek (1999), Gökyüzünün Fıskiyesi (2003), Denizin Uykusu Üstümde (2004), Kantolar (2006), Yeni Kantolar (2007), Sonsuz At (Seçme Şiirler) 2009, Sözcükler Denizi, 2009, Taşa Bağlarım Zamanı, 2009

Poetik Kitapları; Şiir Okuma Durakları (2004), Şiir İçin Boş Levhalar (2006), Modern Şiir Üzerine Yazılar (2008)

Ödülleri; 1981 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü Gül Doğsun Gül Üstüne ile (Ali Cengizkan ve Adnan Azar’la paylaştı), 1991 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Aşk Her Yerde ile, 1993 Yunus Nadi Şiir Ödülü Vakit Yok Hüzünlenmeye ile, “‘Onlar İçin Minibüs Şarkısı’ Üzerine Gözlemler” adlı incelemesiyle 1999 E Dergisi İnceleme Ödülü.

Paylaşın

Ahmed Arif kimdir?

21 Nisan 1927’de Diyarbakır’ın Hançepek semtinde dünyaya gelen ve asıl adı Ahmed Önal olan Ahmed Arif, 2 Haziran 1991’de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara’da vefat etmiştir. Mezarı, Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’ndadır. Ahmed Arif, Kerküklü bir baba ile Diyarbakırlı bir annenin çocuğudur.

Haber Merkezi / Annesi Sâre Hanım’ın, Ahmed Arif iki yaşındayken vefat etmesi üzerine babası Arif Hikmet Bey, Arife Hanım ile evlenmiştir. Şair, babasının memuriyetinden dolayı birçok şehir gezmiş, ortaokulu Urfa’da, liseyi Afyon’da yatılı bir okulda tamamlamıştır. Çocukluğundan itibaren şiire ilgi duyan Ahmed Arif’in ilk şiiri “Gözlerin”, 1942’de şair lise yıllarındayken Afyon Halkevi Dergisi’nde yayımlanmıştır. Askerliğini İstanbul Riva’da yapan şair, 1947 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde felsefe bölümüne başlamış; ancak ilki 1950’de, ikincisi 1952-1953’te olmak üzere iki kez hapse girdiği için eğitimini tamamlayamamıştır.

38 ay tutuklu kalan Ahmed Arif, hapisteyken babası Arif Hikmet Bey’i kaybetmiştir. Ekim 1954’te tahliye edilmiştir. Çeşitli gazete ve dergilerde düzeltmenlik yapmıştır. Şiirleri Pazar Postası başta olmak üzere birçok dergide yayımlanmıştır. 1967’de Aynur Hanım ile evlenmiş, bu evlilikten Filinta isimli oğlu dünyaya gelmiştir. 1968 yılında ilk ve tek şiir kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim yayımlanmıştır. Bu kitabıyla geniş kitlelere ulaşma imkânı bulmuştur.

Ahmed Arif’in şiirlerinin ana eksenini, toplumcu gerçekçilik ve Marksist estetik oluşturur. Sosyal meselelere, siyasî gelişmelere duyarlılığın, şairanelik ve sanatla bileşimi Ahmed Arif’in poetikasının özetidir. Nazım Hikmet, Ahmed Arif’in en çok beğendiği ve etkilendiği şairdir. Marksist estetiğin vazgeçilmezleri olan işçi ve köylülerin sıkıntıları, eşitlik ve adalet arayışı, haksızlığa karşı mücadele ve özgürlük arzusunun yanı sıra özlem, umut, aşk, sevgi ve tabiat, Ahmed Arif’in şiirlerinde en çok işlediği temalardır.

2003 yılında yayımlanan Yurdum Benim Şahdamarım adlı kitap, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim kitabında yer almayan, fakat çeşitli dergilerde yayımlanan; ayrıca şairin yayımlamayı düşündüğü, ancak ömrünün vefa etmediği ikinci şiir kitabı için hazırladığı şiirleri içermektedir.  Şiir kitabının yanı sıra Ahmed Arif’in Cemal Süreya’ya yazdığı mektuplar 1992 yılında, Leyla Erbil’e yazdığı mektuplar 2013 yılında yayımlanmıştır.

Paylaşın

Afşar Timuçin kimdir?

31 Mayıs 1939’da Manisa’nın Akhisar ilçesinde dünyaya gelen Afşar Timuçin, Manisa’nın Akhisar ilçesinde dünyaya geldi. Kökenleri Bakü ve Batum’a dayanan Timuçin, baba tarafından Azeri, anne tarafından ise Gürcü asıllıdır. TCDD’de memur olan babasının görevi nedeniyle birkaç yılda bir il değiştirerek öğrenimini sürdürdü.

Haber Merkezi / 1945’te Gaziantep Fevzipaşa’da ilkokula başladı, üçüncü ayda okuma yazmayı öğrendiği için ikinci sınıfa geçti. İlkokulu burada başarılı bir biçimde bitirdi. Fevzipaşa’da ortaokul yoktu. Bunun için ortaokula İslâhiye’ye gitmesi gerekiyordu. O da her gün trenle gidip gelerek öğrenimini sürdürdü. 1951’de babası emekli olunca Adana’ya yerleştiler. Tepebağ Ortaokulunda okuduktan sonra liseye başladı. Bu kez İstanbul’a taşınınca İstanbul Erkek Lisesi’ne yazıldı. Burayı 1959-1960 ders yılında bitirdi.

Bu yıllarda muhasebeci kâtipliği, çığırtkanlık, tezgahtarlık, çevirmenlik ve düzeltmenlik gibi işler yaptı. Sıra üniversitesi eğitimine geldiğinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenimine başladı. Bölümünün bitmesine az kalmışken 1967 yılında Kanada’ya gitti ve Montreal üniversitesinin felsefe bölümünden mezun oldu.

Montreal’ de evlendi ve bir oğlu oldu. Yurda dönüşünde Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Fransızca okutmanlığına başladı. 1971 – 1972 yılları arasında Meydan Larousse’ da redaktörlük yaptı. Bu sırada Descartesçi Bilgi Kuramının Temellendirilmesi adlı doktora çalışmasını bitirdi ve doktor olmaya hak kazandı. 1982 yılında ise çalışmalarına yoğunluk verdi. Descartes Felsefesine Giriş adlı çalışmasıyla doçent, 1992 yılında ise profesör oldu.

Eray Canberk ile birlikte Kavram Yayınevini kurdu. 1977 yılında ise Felsefe dergisinin sahipliğini ve yayın yönetmenliğini üstlendi. Burada felsefik yazılarına ve çalışmalarına ağırlık veren Timuçin aynı zamanda Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda öğretim üyeliği yaptı. Burada estetik üzerine verdiği derslerden sonra estetik kavramı üzerine birkaç eser de kaleme aldı. 2001’de bölüm başkanlığı yaptığı Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümünden 2006 yılında emekliliğe ayrıldı.

İmzasını atmış olduğu eserlerle birçok ödüle layık görülen yazar Ayrılıkta Söylenmiş Bir Aşk Türküsü şiiriyle 1970 TRT Başarı Ödülü’nü, Nâzım Hikmet’in Şiiri’yle 1979 TDK Eleştiri Ödülü’nü; 1997 Truva Ödülleri Şiir Ödülü’nü kazanmıştır. Afşar Timuçin günümüzde de yazmış olduğu altmışı aşkın eserlerine yenilerini eklemeye devam etmektedir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Yapıtları; Çöl (1968), Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz (1974), Savaşçı Türküleri (1980), Ey Benim Güzel Sevdalım (1984), Bu Sevda Böyle Gider (1992), Akşam Türküleri (1996)

Ödülleri; TRT Sanat Başarı Ödülü (1970)

Paylaşın