Kılıçdaroğlu’ndan ‘Borsada Manipülasyon’ Çıkışı: Notunu Alıyorum

Borsadaki manipülasyonlara dikkat çeken CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Borsada yaptığınız manipülasyonları izliyorum ve notumu alıyorum. Küçük yatırımcının çaldığınız parasını size ödeteceğim. Vallahi de ödeyeceksiniz! Erdoğan şürekası, göreceğim sizi” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından, “Borsada yaptığınız manipülasyonları izliyorum ve notumu alıyorum” paylaşımında bulundu.

28 Ağustos tarihinde yayınladığı mesajı alıntılayan Kılıçdaroğlu, “Küçük yatırımcının çaldığınız parasını size ödeteceğim. Vallahi de ödeyeceksiniz! Erdoğan şürekası, göreceğim sizi” dedi.

Kılıçdaroğlu, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Merkez Bankası faiz kararları ile ilgili olarak 22 Ağustos’ta yaptığı şu açıklamayı alıntılayarak paylaşımda bulundu:

“Borsada dolandırılan küçük yatırımcının uğradığı zararın telafisi meselesini açayım. Muteber borsa sermayedarlarını hariç tutarak, beni asıl ilgilendiren meseleye geliyorum. Borsada küçük yatırımcı sadece SPK’nın yolsuzluk mekanizmasıyla soyulmadı.

İçeriden bilgi alarak, manipülasyonla küçük yatırımcıyı soyan çeteler var. Bunu hisse grafiklerinden de çok net izliyorum. Örneklerini TCMB faiz kararlarında ve sosyal medyada çıkartılan bazı dedikodular sürecinde de gördüm, notlarımı aldım.

SPK ve Borsa İstanbul bu konudaki şikayetleri görmezden geliyor. Nedenini biliyoruz… Buradan kimlerin nemalandığını da iktidar değişikliğinden sonra ortaya çıkaracağız. Dolayısıyla ekonomi derken, sadece ilk 100 günlük planlar vs. ile bu ülkenin toparlanmayacağını biliyorum.

Bu urları, tefecileri, simsarları, çantacıları temizlemeden; yani devlete nefes aldırmadan, milletin de nefes alamayacağını biliyorum. Devletin nefes borularına yapışmış mikropların hepsini temizleyeceğim.

Dolandırılan küçük yatırımcıların zararlarının telafisi, bu mikropların ve beslediklerinin parası ile telafi edilecek. Konunun bu boyutunu da uzun zamandır takip ediyorum, kimse merak etmesin.”

Paylaşın

3 Yılda 796 Bin Taşınmaz Bankalar Tarafından İpotek Edildi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2019 yılından 2022 yılının ağustos ayına kadar 796 bin 968 taşınmazın (konut, arsa, tarla) özel ve kamu bankalarınca ipotek edildiğini açıkladı.

Manisa’da 36 bin 944, İzmir’de 28 bin 151, Denizli’de 26 bin 97, Aydın’da 24 bin 685, Afyon’da 23 bin 990, Antalya’da 23 bin 683, Yozgat’ta 21 bin 866 taşınmaz ipotek edildi.

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ekonomik krizin ülkemizde giderek derinleşmesi her kesimi ciddi ölçüde etkileyip mağdur etti. Dar ve sabit gelirliler ile gelir gider dengesi bozulan kesimlerin elde avuçta olanı tüketmesi, taşınmazlarının da borç ya da icra yoluyla elden çıkmasına yol açtı” dedi.

Emeğiyle yaşayan yurttaşar geçim sıkıntısı nedeniyle bankalara yönelirken, ipotek verileri de ekonomik krizi ortaya koydu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2019 yılından 2022 yılının ağustos ayına kadar 796 bin 968 taşınmazın (konut, arsa, tarla) özel ve kamu bankalarınca ipotek edildiğini açıkladı. Manisa’da 36 bin 944, İzmir’de 28 bin 151, Denizli’de 26 bin 97, Aydın’da 24 bin 685, Afyon’da 23 bin 990, Antalya’da 23 bin 683, Yozgat’ta 21 bin 866 taşınmaz ipotek edildi.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre, bu sayı Ankara’da 19 bin 451, İstanbul’da 9 bin 994 oldu. Cebri satış ile el değiştiren taşınmaz sayısı da 35 bin 828 oldu. Öte yandan, aynı tarihlerde 8 bin 985 arsa, tarla, 171 bin 914 adet konut ve iş yeri yabancılar tarafından satın alındı.

Genelde ipotek tesis edilen taşınmazların incir, zeytin, fidan, kavak, meyve, sebze, çay, narenciye, elma, sera, fındık, fıstık, pamuk, tütün, pirinç, çeltik gibi alanları kapsadığını söyleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ekonomik krizin ülkemizde giderek derinleşmesi her kesimi ciddi ölçüde etkileyip mağdur etti. Dar ve sabit gelirliler ile gelir gider dengesi bozulan kesimlerin elde avuçta olanı tüketmesi, taşınmazlarının da borç ya da icra yoluyla elden çıkmasına yol açtı” dedi.

Paylaşın

‘Altılı Masa’da Krizin Nedeni Yürütülen ‘Hükümet’ Pazarlığı Mı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ‘Altılı Masa’nın kurmayları anket çalışmalarını yürütürken iki önemli sonuçla karşılaştılar.

Bunlardan birisi Millet İttifakı’nı bozan parti büyük oy kaybına uğruyor. İkincisi ise yürütmeden (hükümetten) sorumlu olacak partinin oy oranlarında büyük bir sıçrama yaşanıyor.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kuvuncu’nun “sahada Mansur Yavaş adı öne çıkıyor” açıklamasıyla başlayan ve CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri ile tırmanan İYİ Parti-CHP krizi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun Hürriyet Gazetesine yaptığı “Kılıçdaroğlu dışında bir aday çıkarsa 6’lı masa dağılır” açıklamasıyla yeni bir aşamaya geçti.

Kısa Dalga’dan Mahmut Aydın’ın aktardığına göre, yaşanan krizin ardında CHP ile İYİ Parti arasında yürütülen “hükümet” pazarlığının yattığı bildirildi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 2021 yılında “ben cumhurbaşkanı adayı değilim ben başbakan olacağım” açıklamasının ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kaldırılan Başbakanlığın nasıl geri getirileceği uzun süre tartışıldı. İlk yorumlarda “Millet İttifakı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi sağlayacak böylece Akşener de başbakan olacak” görüşü dile getirildi.

Ancak süreç ilerledikçe İYİ Parti kurmayları medyaya “Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olacak Akşener de cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacak ve fiili başbakanlık yapacak. Kabineyi Akşener kuracak, bakanları Akşener atayacak. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinde de yürütme öne çıkacak ve fiilen parlamenter sistem uygulanacak. Anayasa buna müsait” açıklaması yaptılar.

Bu modelde, seçilirse Kılıçdaroğlu sembolik bir cumhurbaşkanı olacak, yürütmenin başında ise Meral Akşener bulunacak. Bu durum seçimden önce yapılacak bir koalisyon protokolü ile kamuoyuna açıklanacak. Kısacası İYİ Parti kurmayları CHP’lilere “cumhurbaşkanlığı sizde hükümet de bizde olacak” teklifini iletti.

“Birinci parti olacağız”

Görüşmeler sırasında CHP kurmaylarının bu duruma itiraz ederek, kabinenin seçimlerde alınacak oy oranına göre belirlenmesini önerdiği bildirildi. Buna göre, CHP kurmayları, İYİ Parti’nin birinci parti olmasının mümkün olmadığını, olsa bile mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde bu modelin uygulanamayacağını söyledi. CHP kurmaylarından birisi de “ya büyük bir anlaşmazlık çıkarsa ve cumhurbaşkanı kabineyi feshederse o zaman ne olacak? Sorusunu yöneltti.

Süreç ilerledikçe Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamuoyu anketlerinde oyları artmaya başladı. İYİ Parti sözcülerin kamuoyu açıklamalarında Akşener’in Başbakanlığına ve İYİ Parti’nin birinci olacağı vurgusunu artırmaya başladı. Ancak kulislere yansıyan bilgilere göre, CHP ve İYİ Parti bakanlıkların paylaşımında anlaşamadı.

İki ilginç anket

6’lı masayı oluşturan partilerin kurmayları anket çalışmalarını yürütürken iki önemli sonuçla karşılaştılar. Bunlardan birisi Millet İttifakı’nı bozan parti büyük oy kaybına uğruyor. İkincisi ise yürütmeden (hükümetten) sorumlu olacak partinin oy oranlarında büyük bir sıçrama yaşanıyor. Yapılan simülasyonlara göre, yürütme CHP’de kalırsa CHP’nin oy oranı yüzde 32’ye çıkıyor. Yürütme İYİ Parti’de kalırsa da oy oranları yüzde 26’ya kadar yükseliyor. Kaynağım, İYİ Parti’nin birinci parti olma iddiasının da buradan kaynaklandığını söyledi. İki parti kurmaylarının bakanlıkların paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklarının halen giderilmediği ifade edildi.

Kriz nasıl başladı

6’lı masanın 21 Ağustos toplantısında tamamlanan ilk turundan sonra liderler 2 Ekim’de CHP’nin ev sahipliğinde buluşmak üzere alanlara çıktı. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kuvuncu Habertürk Tv’de katıldığı programda “sahada en çok Mansur Yavaş’ın adını duyuyoruz. Ben ve teşkilatlarımız Meral Akşener’in en doğru kişi olduğuna inanıyoruz” sözleriyle işaret fişeğini yaktı.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de TV100’de kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlarken “HDP’ye elbette bakanlık verilebilir” açıklamasında bulundu. Tekin’e ilk tepki İYİ Parti kurmaylarından geldi. Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Tekin’i açıklamalarıyla “iktidarın elini güçlendirmekle” suçladı.

Gürsel Tekin’e tepki

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ise Tekin’e Twitter’dan “kime sordunuz da kime neyi veriyorsunuz? Biz böyle bir şeye asla razı olmayız” yanıtını verdi. İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu de sosyal medyadan Gürsel Tekin’e tepki gösterdi. Dervişoğlu, “Gürsel Tekin Beyfendi kendi namı hesabına verecek bir şeyi varsa kime isterse ona versin. Densizliğin, hadsizliğin ve ilkelerimize saygısızlığın bir anlamı yok. Kime ve neye hizmet ettiği belli olan bu açıklamaya bizden önce ses çıkarması gerekenler de sükut etmesin” açıklamasını yaptı.

Gazeteci Fatih Altaylı Habertürk’teki köşesinde “CHP’de Köstebekler mi var” başlığı ile kaleme aldığı yazıda Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığını eleştirerek, “tüm CHP kitlesinin bile tam olarak içine sindiremediği bir Kemal Kılıçdaroğlu’nu Türkiye’nin içine sindiremezsiniz” ifadesini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Yeniçağ Tv’de Gürsel Tekin’in sözlerine tepki göstererek, “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Tekin, CHP’nin kilit taşlarından bir tanesi. Böyle bir cümle kurduğuna göre partisinin görüşlerini iletiyor” dedi. CHP sözcüleri aynı gün Tekin’in sözlerinin “şahsi görüşü olduğunu ve CHP’yi bağlamadığını” açıkladı.

Kılıçdaroğlu’ndan sert açıklama

Bu süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da twitter üzerinden çok sert açıklamalar yaparak isim vermeden bazı gazetecileri de suçladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması şöyle:

“Bir grup konuşmamda söylediğimi yeniden hatırlatma ihtiyacı duydum. Bu sefer daha net söyleyeyim… Son zamanlarda kerameti kendinden menkul bazı kişiler bir anda muhalif yazar oldular. 20 yıllık yandaşlıktan sonra, bir baktık oluvermişler işte.

Bunların bazıları köşe yazarı, bazıları araştırmacı formatında önümüze çıkıyorlar; muhalefet nasıl yapılır, kelle koltukta mücadele eden bana öğretmeye kalkıyorlar. Defalarca suikast teşebbüsüne uğramış bana, köşelerinde ders vermeye kalkıyorlar.

Bunu çok iyi bilsinler ki biz daha ölmedik. Onların da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, televizyonlarda konuşmayan, ‘Alo Holdinglerin’ medyası bana ders vermeyi bıraksın, ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar. Bu böyle biline.”

Bülent Kuşoğlu’nun açıklaması

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu da Hürriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi Hande Fırat’a “Kılıçdaroğlu dışında bir aday çıkarsa 6’lı masa dağılır” açıklamasını yaptı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aynı gün parti kurmaylarının 6’lı masa hakkında konuşmasını yasaklayan bir genelge yayımladı. CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak da cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 6’lı masayı oluşturan Genel Başkanlar dışında hiç kimsenin açıklama yapma yetkisi bulunmadığını açıkladı.

Aynı gün (16 Eylül 2022) İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in CHP Disiplin Kuruluna sevk edilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı ziyaret etmesi dikkati çekti.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Parti Yöneticilerine ‘Adaylık’ Uyarısı: Konuşmayın

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu ‘Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, konuya ilişkin dikkat çeken bir açıklama da CHP’li Öztrak’tan geldi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, altılı masa ve onu meydana getiren partilerin Sayın Genel Başkanları dışında hiç kimsenin açıklama yapma yetkisi yoktur.” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun bir gazetede “Kemal Bey olmazsa masa dağılır” başlığı ile yayınlanan açıklaması parti içinde ve Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu ‘Altılı Masa’da tartışma konusu oldu.

Kuşoğlu’nun açıklaması ilgili parti yöneticileri değerlendirme yapmazken, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, “Milletvekillerine ve genel başkan yardımcılarına, 6’lı masanın karar verdiği, vereceği konular, yani 6 genel başkanın görüşeceği kararlar ile ilgili değerlendirmede bulunulmaması talimatı verdiği” öğrenildi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak da sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, altılı masa ve onu meydana getiren partilerin Sayın Genel Başkanları dışında hiç kimsenin açıklama yapma yetkisi yoktur.” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Kürt Kökenli Seçmenler ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ Olarak Kimi İstiyor?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu ‘Altılı Masa’nın cumhurbaşkanlığı için ortak aday olarak kimi çıkartacağının henüz belli olmadığı bir dönemde Kürt seçmenlerin ve HDP’nin seçim denklemindeki önemi de çok tartışılan konular arasında.

Uzmanlar Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının bir adayın seçilebilmesinde farklı açılardan önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Erkene alınmaması durumunda Haziran 2023’de düzenlenecek olan seçimlerde CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masanın adayı ile ilgili CHP’de ağır basan eğilim Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Masanın diğer ağır ortağı İYİ Parti ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığına açık bir şekilde itiraz etmezken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ismini ön plana çıkartıyor.

Muhalefetin adayı ile ilgili Kürt seçmenlerin ve HDP’nin oylarının kritik önemde olduğu da dikkat çekilen bir başka nokta.

Peki “Kürt seçmenler” derken yüzde kaçlık bir orandan bahsediliyor, bu seçmen kitlesinin profili nasıl ve Kürt seçmen cumhurbaşkanı adayı olarak kimi istiyor?

Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Direktörü Ulaş Tol, Kürt seçmenlerin de her seçmen kategorisi gibi “yekpare ve homojen” olmadığını söyleyerek, mesela dindar Kürtlerin de çoğunluğunun HDP’ye oy verdiğini belirtiyor. Tol, AKP sadece dindar Kürtlerden destek bulduğu için, sanki dindar olanlar AKP’ye oy verir gibi bir yanılgı bulunduğuna dikkat çekerek, son yıllarda Kürt seçmen profilinin de değişmekte olduğunu şu sözlerle aktarıyor:

“Kürt seçmenler arasındaki iki kutuplu seçmen davranışı yerini görece çeşitlenen bir fotoğrafa bırakıyor. Bugün listede iki yerine birçok parti adı var. Hatta aynı hane içinde farklı eğilimler söz konusu. 2018 verilerine göre kabaca anlatmak gerekirse, Türkiye’de eğer 100 Kürt yaşıyor olsa, daha doğrusu oy kullanan 100 Kürt varsa yaklaşık 30’unun AKP’ye, 10-11 tanesinin CHP’ye, 55-60’ının da HDP’ye oy verdiğini tahmin ediyoruz.”

Tol, Kürt seçmenin beklentisinin “maksimalist” olmadığını, siyasetten bir anda tüm sorunlarını çözmesini beklemediğini söyleyerek, Kürtlerin daha çok reel siyaseti izlediğini ve tek başına ekonomiye ya da demokratik değerlere bakarak hareket etmediğini ifade ediyor.

Kürt seçmenlerin esas beklentisini “sorunların tekrar konuşulabilir olduğu, çözülebileceğine dair adımların atılmaya başlandığı bir iklime geçilmesi” olarak gözlemlediklerini belirten Tol, şöyle konuşuyor:

“İkinci olarak da Türkiye’nin başta ekonomi, eğitim gibi en temel sorunlarının çözümünde ne kadar ümit vaat ettiğine bakıyor. Öte yandan çoğunluğu için bugün iktidarın değişmesi tüm bu faktörler için ana koşula dönüşmüş durumda. Ancak iktidar değişirse Türkiye değişebilir ön kabulü belirleyici.”

AK Parti’nin Kürtlerdeki oy kaybı ne kadar?

Bu arada araştırmalarda görünen 2018’den beri Kürtlerin oy davranışlarında ciddi bir değişim olduğu yönünde.

Ruhavioğlu’na göre AKP’nin Kürt seçmenden 2018’de aldığı 30 puan, bugün 18-19’lara, hatta belki 16’lara kadar gerilemiş durumda. “Yani AKP Kürt seçmende üçte birden fazla destek kaybetmiş” diyen Ruhavioğlu, buna karşılık CHP’nin ise oylarını ikiye katladığını belirtiyor.

Ruhavioğlu, tüm bu oranlardan bahsederken Türkiye genelindeki Kürt seçmenler için konuştuğunu, yani sadece doğu ve güneydoğu olarak düşünülmemesi gerektiğini de sözlerine ekliyor.

Bu arada CHP’nin oluşturduğu Doğu Masası, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın başkanlığında bölgedeki ikinci turunu sürdürüyor. CHP’li yetkililer son dönemde Kürt seçmenler nezdinde oylarını artırdıklarını kendilerinin de sahada bizzat gördüklerini belirterek, ismi “doğu” olmakla birlikte bu etkinin yurt geneline yayılmasını beklediklerini kaydediyorlar.

Kürt seçmen neden önemli?

Uzmanlara göre partiler arası oy geçişlerinde Kürt seçmenin önemi daha iyi anlaşılabiliyor.

Ruhavioğlu, son yıllarda Kürt seçmenlerde “AKP’den CHP’ye doğru bir akış” bulunduğunu ve bunun en başta AKP için büyük risk olduğunu belirterek, bu saptamasının ayrıntılarını şöyle anlatıyor:

“Çünkü Türkiye’de seçmen grupları içinde AKP’den en fazla kopan grup Kürtler. Yaklaşık yüzde 30-35 oranında bir kopuş var. Bu elbette ki AKP için çok büyük bir şey. Öbür taraftan CHP gibi oyunu iki katına çıkarmış herhangi bir demografik grup yok Türkiye’de. Yani CHP’ye de oy desteği taşıyan gruplar arasında en büyük grup Kürt seçmen. Dolayısıyla bunlar da Kürt seçmeni Türkiye’de önemli bir aktöre dönüştürüyor.”

Ruhavioğlu ayrıca genç seçmenlerin yaklaşan seçimlerde önemini hatırlatarak, alttan yeni seçmen geldikçe Kürt seçmenin oranının arttığını, “Bugün yetişkin nüfusta Kürt seçmenler yüzde 20 ise, genç seçmenler içinde yüzde 25’ten fazla” diyor.

TEAM Direktörü Tol da “genç Kürt seçmenin” önemini şu sözlerle aktarıyor:

“2023 seçimlerinde yüzde 10’un üzerinde bir oranda seçmen ilk kez oy kullanacak. Yeni seçmenin iktidara desteği belirgin düzeyde daha düşük. Kürt seçmenler arasında ise hem yeni seçmen oranı Türkiye ortalamasından daha yüksek hem de iktidar desteği daha da düşük. Dolayısıyla Kürtler arasında genelde gençler özelde de yeni seçmenler iktidarın oy kaybının önemli unsurlarından.”

HDP’siz denklem mümkün mü?

Öte yandan, son dönemde HDP’siz cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaya yönelik bazı olası denklemlerin konuşulduğu da göze çarpıyor. Peki bu matematik olarak mümkün mü?

Ruhavioğlu, HDP’nin oyunun sadece HDP oyu demek olmadığını söyleyerek, bu hususu şöyle açıklıyor:

“(HDP’nin 12 puanı gelmesin, Mansur Yavaş Erdoğan’ı yine de geçer) demek yanlış; çünkü HDP’nin Yavaş karşısında yaratacağı sinerji ya da oraya doğru gelecek bir rüzgarı kesmesi bir sürü başka yeri etkiler. Örneğin Türkiye’de Yavaş’ı sevmeyen solcular HDP desteğiyle oy verebilecek iken, HDP karşısında kaldığında onların da gelmesi zorlaşır.”

HDP’siz denklemlere ilişkin HDP’li üst düzey bir yetkili “Denemesi bedava, ama faturası yüklü olur” sözlerini sarf ediyor.

Tol ise HDP’li seçmenlerin önemli bir çoğunluğunun eğiliminin kolektif kararı izlemek olduğunu söyleyerek, bunun önemini Ankara yerel seçimini hatırlatarak şöyle anlatıyor:

“Yerel seçim öncesi Ankara’da saha araştırmalarımızda HDP’li seçmenlerin ağırlığı Yavaş’a oy vermeyeceğini, oy kullanmayacağını söylüyordu. Ancak muhtemelen Demirtaş’ın bağra taş basma çağrısının karşılık bulmasıyla büyük çoğunluğu Yavaş’a oy verdi. Bugün ise tersi bir kolektif tutum sadece HDP’lileri değil, AKP’den kopan Kürtleri de etkiler. Zira onların kopuş motiflerinde iktidarın milliyetçi söylemleri de önemli bir etken oldu.”

Bu arada HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, partisinin tutumunu dün Muş’ta yaptığı açıklamada “6’lı masa ile bir ittifakımız yok, yapmayı da düşünmüyoruz. Parlamento seçimlerinde bizim kendi ittifakımız var, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise müzakereye açığız. Müzakere ederlerse konuşuruz, etmezlerse başımızın çaresine bakarız, kendi adayımızı çıkarırız” sözleriyle özetledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

8 Ayda 60 Bin Dükkan Kepenk Kapattı

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), verilerine göre 2022’nin ilk 8 ayında kapanan dükkan sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 arttı ve 60 bine yükseldi.

TESK verilerine göre, 2022’nin ilk 8 ayında 60 bin esnaf faaliyetlerini sonlandırdı. 2022’nin ilk 8 ayında kapanan dükkan sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artış göstererek 60 bine ulaştı. 2021 yılının ilk 8 ayında 49 bin 506 esnaf kepenk kapatmıştı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, 2022’de her ay ortalama 7 bin 500 esnafın kepenk indirdiğine işaret ederek, “Pandemi döneminin ardından normalleşmeye geçilmesiyle birlikte toparlanmaya çalışan esnaf ne yazık ki ayakta kalamıyor. Ne bayramlar, ne düğün sezonu ne de okulların açılması esnafın işlerini düzeltti” dedi.

350 bin KOBİ icra takibinde

Pandemi döneminden bu yana taşıdıkları borç yükünü hafifletemeyen KOBİ’lerin bankacılık sektörüne olan borçlarının, temmuz ayında önceki aya göre 42,3 milyar TL daha artarak bir trilyon 615 milyar TL’ye yükseldiğini söyleyen Başevirgen, “Masraflar çevrilebilir olmaktan çıktı. Tek çareyi bankalardan kredi kullanmakta bulan KOBİ’lerin borcu, bu yılın ilk 7 aylık döneminde 484 milyar TL arttı. Bu borcun 61 milyar TL’lik kısmı ise KOBİ’lerin bankalara vadesinde ödeyemedikleri bu nedenle de takibe alındıkları borçlardan kaynaklanıyor” bilgisini paylaştı.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre CHP’li Başevirgen, “Temmuz ayı itibarıyla  toplam 350 bin KOBİ, ödeyemedikleri kredi borçları yüzünden bankaların icra takibinde bulunuyor” ifadelerini de kullandı.

Paylaşın

“Altılı Masa’da Çatlak Var” İddialarına Kılıçdaroğlu’ndan Yanıt

“Altılı Masa’da çatlak var” iddialarına yanıt veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile arasında herhangi bir sorun olmadığını söyledi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Altılı Masa’nın ortak cumhurbaşkanı adayının kimin olacağı konusunda ise, “Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını 6’lı Masa kararlaştıracak” dedi.

CHP ve İYİ Parti arasında ‘HDP’ye bakanlık’ tartışması ve ‘Mansur Yavaş’ın adaylığına ilişkin tartışmalardan çatlak olduğu iddia edilmişti.

“Ülkede yaşamsal sorunlar var”

Bu iddiaların ardından Halk TV yazarı Fikret Bila, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “İYİ Parti lideri Meral Akşener ile veya diğer liderlerle aranızda bir sorun var mı?” diye sordu.

Bila, Kılıçdaroğlu’nun “Hayır. Saray’ın beslemesi olanlar sürekli sorun varmış gibi yazıp, çizip, konuşuyorlar. Hayır bizim aramızda sorun yok. 6’lı masada bir çatlak yok. Sayın Akşener de bunu söyledi. Zaten bizim birbirimizle kavga etmek lüksümüz de yok. Ülkenin temel sorunlarını çözmek, Türkiye’ye güçlendirilmiş parlamenter sisteme taşımak konusunda kararlıyız. Ülkede yaşamsal sorunlar var. Demokrasi sorunu var. Ekonomi sorunu var. Adalet sorunu var. Bu sorunlar 85 milyonu ilgilendiren sorunlar. Biz 6 lider olarak bu soruları çözmeyi ortak hedef olarak görüyoruz. Bu hedefe kilitlenmiş durumdayız” dediğini ifade etti.

Bila’nın yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Kılıçdaroğlu’na, 6’lı Masa’da ortak cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunun konuşulup konuşulmadığını da sordum.

Bu soruma da “Hayır” yanıtını verdi, “Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda isim konuşulmadı. Ancak cumhurbaşkanı adayının taşıması gereken özellikler konuşuldu. Bizde bunu zaten kamuoyuna açıkladık. Cumhurbaşkanı adayının hangi niteliklere sahipolması gerektiğini duyurduk ama isim hiç konuşmadık. Daha önce de ifade ettiğim gibi cumhurbaşkanı adayının kim olacağını 6’lı Masa kararlaştıracak.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

‘Altılı Masa’da İkinci Tur Görüşmeleri: Can Alıcı Konular Gündemde

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ‘Altılı Masa’nın ikinci tur görüşmelerinde cumhurbaşkanı adaylığından kabinedeki görev dağılımına, geçiş sürecinden ittifak stratejisine kadar birçok ‘can alıcı’ konunun karara bağlanacağı belirtildi.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimine bir yıldan az süre kala siyasi partilerin bu konuda atacağı adımlar merak ediliyor. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin bir araya geldiği altılı masanın ikinci tur görüşmelerinde adaylıktan kabinedeki görev dağılımına kadar birçok maddenin gündeme geleceği belirtiliyor.

Habertürk gazetesi yazarı Bülent Aydemir, ‘Dananın kuyruğu kopuyor ‘ başlıklı yazısında görüşmelerin 2 Ekim’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde başlayacağını hatırlattı. Hangi toplantılarda hangi konuların konuşulacağını, hangi kararların alınacağını ilgililerle konuştuğunu dile getiren Aydemir, şu bilgileri verdi:

Geçiş dönemi

“CHP’nin ev sahipliğinde yapılacak 2 Ekim tarihli toplantının gündeminde, parlamenter sisteme geçiş döneminde yapılacak işler var. Kurulan ortak komisyon çalışmasını tamamlayıp raporunu hazırlamıştı. Liderler kendi partilerinin görüş ve yaklaşımlarını gündeme getirecek.

DEVA Partisi, bu konuda özellikle ısrarcı olan ve bunu çok sık gündeme getiren partilerden biriydi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ülkenin seçimden sonra de facto parlamenter sistemle yönetilmesini önermişti. Babacan, “Beş yıl komple bir paketi sunalım. Vatandaş da bir daha mı seçim demesin, kafası karışmasın” hassasiyetini ortaya koymuştu. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının seçilmesi durumunda geçiş döneminde cumhurbaşkanı, 6 partinin de hassasiyetlerini idrak ederek görev yapacak.

Adayın 6’lı masanın dışından bir isim olması durumunda, 6’lı masa neyi savunuyor, değerleri neler, o tarihe kadar neler görüşüldü ve mutabakatlar neler? Bunları bilerek görev yapması sağlanacak. “İki yıl geçiş dönemi olsun” yaklaşımı da bu toplantıda karara bağlanacak.

İyi Parti’nin geçiş döneminde yürütmenin, yani bakanlıkların nasıl olacağı, iş bölümünün nasıl yapılacağı konusunu masaya getirmesi bekleniyor. Kim, hangi bakanlıkları üstlenecek, görev paylaşımı nasıl olacak? Çözüm bekleyen konular bunlar… Hemen belirteyim, oy potansiyeli açısından küçük partilerin yürütmeye talip olmama yönünde bir yaklaşımları var. Onlar diğer büyük partilerin listesinden gireceği için azami sayıda milletvekili çıkarmayı planlıyor. Seçim tarihi yaklaştığı için 6’lı masa buluşmaları daha dar aralıklarla yapılacak. Bundan sonraki gündem liderlerin karar vereceği konular olduğu için teknik çalışma komisyonlarından ziyade liderler daha fazla mesai yapacak. Geçiş dönemi konusu; CHP, DEVA ve Demokrat Parti’nin ev sahipliği yapacağı dönemde konuşulup karara bağlanacak.

Adaylık konusu

En can alıcı mesele; cumhurbaşkanı adaylığı… Aday 6’lı masadan mı çıkacak, dışarıdan bir isim mi olacak? “Seçilebilecek isim” ne demek? Adaylık kriterleri neler olmalı? İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener net bir şekilde, “Ben aday değilim, olmayacağım” demişti. Buna rağmen kendisine adaylık teklifi gelir mi? Bilemiyorum.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, “aday ol” diye bir teklif gelir mi? Yanıtı merak edilen sorular bunlar… Tabii ki cevaplarını şu anda veremeyiz ancak yaklaşımı şöyle özetleyebilirim: Kamuoyu araştırmaları, teknik veriler üzerinden hareket edilecek. Parti kurullarının görüşleri doğrultusunda bir yaklaşım sergilenecek. İdeal ve demokratik olanı, her parti liderinin alternatif isimler önermeleri…

Bu bölümdeki kritik konu; masadaki dört lider evet derse, önerilen ismin kabul görüp görmeyeceği… Yoksa tam ittifak, yani 6’da 6 oy mu aranacak? Bir isim üzerinde tam ittifak çıkmazsa ne olacağı bilinmiyor ancak 6’lı masanın ülke sorumluluğu gereği, somut verilere bakarak bir karar vereceğini düşünüyorum. İyi Parti, CHP’nin önereceği adayı destekleme yönünde eğilim gösterirse, yürütme kısmında, yani bakanlık sayısında bazı avantajlar sağlayabilir. Adaylık başlığı Gelecek Partisi’nin ev sahibi olacağı toplantıda gündeme gelecek.

İttifak stratejisi

Saadet Partisi ve İyi Parti’nin ev sahipliği yapacağı son iki toplantıda ittifaklar meselesi görüşülecek. 6’lı masada; Millet İttifakı’nın TBMM’de çoğunluğu sağlayacağı en iyi yöntemle seçime girme iradesi bulunuyor. En fazla milletvekili çıkarılacak yöntem belirlenecek; buna göre listeler oluşturulacak.

Öncelikli hedef küçük partilerin yüzde 3 barajını aşmaları ve Hazine yardımı alabilmeleri. 87 seçim bölgesinin her birinde ayrı bir senaryo üzerinde çalışılacak. En fazla milletvekili nasıl çıkarılacaksa partiler bütün enerjilerini oraya odaklayacak. Bunun çok zor bir mesele olduğunun altını çizmek isterim…

Bu takvim, seçimin zamanında yapılmasına göre oluşturuldu. Herhangi bir nedenle seçim öne alınırsa ya da baskın seçim olursa, partiler gündem başlıklarının kritik olanlarını öne çekme ya da takvimi sıkıştırma hazırlıkları da yapıyor. Bu üç başlığın ardından son iş olarak 6’lı masa ortak propaganda mekanizması oluşturacak.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’da Görüşme Trafiği Hızlanıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’da görüşme trafik hızlanıyor. Kılıçdaroğlu, CHP ev sahipliğinde gerçekleşecek olan zirveye davet ve gündem maddelerinin belirlenmesi için lider ziyaretlerine başlıyor.  

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözlerinin ardından başlayan gerilim gözleri Altılı Masa’ya çevirdi.

Milli Gazete’den Bünyamin Güler’in haberine göre; Altılı Masa, 2’nci tur ilk görüşmesi için yoğun bir hazırlık yapılıyor. 2 Ekim’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde toplanacak olan masa için hummalı bir çalışma başlatıldı.

Önümüzdeki hafta liderler ziyaretine başlayacak olan Kılıçdaroğlu, masadaki genel başkanlarla toplantının ana gündem maddelerini belirleyecek. Toplantıya kadar bütün komisyonların çalışmalarını tamamlaması talimatı verilirken, 2’nci tur ilk toplantısında ‘6’lı Masa dağılıyor’ algılarına karşı net ve somut mesajların verileceği öğrenildi.

Liderleri ziyaret edecek

Altılı Masa 2’nci tur ilk toplantısı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ev sahipliğinde 2 Ekim’de toplanıyor. Zirve öncesi yoğun bir çalışma başlatılırken, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ise masadaki liderleri hem davet etmek hem de gündem maddelerini belirlemek için önümüzdeki hafta ziyaret edeceği öğrenildi. Ziyarette masanın ana gündem maddelerinin belirleneceği belirtilirken, komisyonların da çalışmalarını 2 Ekim’e yetiştirmesi talimatı verildiği öğrenildi.

İlk turdaki kararlar somutlaştırılacak

Ciddi çalışmaların yapıldığı zirve öncesi ilk turda kararlaştırılan maddelerin artık somutlaştırılacağı öğrenildi. Son dönemlerde yapılan “6’lı Masa dağılıyor” algılarına karşı da ciddi hazırlıkların yapıldığı belirtilirken, zirvenin ardından ilk tur görüşmelerinden farklı bir deklarasyon açıklanacağı bekleniyor.

Toplantıda hem anayasa çalışmaları hem de Cumhurbaşkanı adayının ne zaman belli olacağıyla ilgili de bir yol haritası paylaşılacağı ifade ediliyor.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan ‘Altılı Masa’ Eleştirilerine Yanıt

Partisinin Sakarya’da gerçekleştirdiği grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ‘Altılı Masa’ya yönelik eleştirilere yanıt vererek, “Altı lider bir aradayız. Altı partinin liderleri demokrasi konusunda anlaştık” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Türkiye’nin huzuru konusunda, Türkiye’nin üretmesi gerektiği konusunda anlaştık. Türkiye’de devletinde liyakatin ve adaletin olması gerektiği konusunda anlaştık. Her birimiz tek tek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bozulan çarklarını yeniden onaracağız. O çarklar zamanı doğru gösteren bir saat gibi çalışacak. ‘Altında başka parti var mı?’ diye sorarlar… Bunların tamamı açık ve net söylüyorum safsata.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, iki yıl önce Sakarya Hendek’teki havi fişek fabrikasında yaşanan yangın sonucu 7 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, “Bu kardeşiniz nerede bir haksızlık varsa haksızlığın karşısında dimdik duracaktır, kim adalet istiyorsa yanında olacaktır. Hiç meraklanmayın, sonuna kadar yanınızdayız. Denetimi yapmayanlar, siyasi otoriterden talimat alıp denetimden kaçanlar hepsinin burnundan Allah nasip eder iktidar olduğumuzda fitil fitil getireceğim.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sakarya’da gerçekleştirdiği bir dizi ziyaretin ardından grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Bugün 13 Eylül. Bugün Sakarya Meydan Savaşı’nın 101. yılı. 101 yıl önce bu topraklarda bayrağımız ve vatanımız için, ülkemizin bağımsızlığı için 22 gün 22 gece bir savaşı yaşadık. Bu savaş bizim kurtuluş mücadelemizin en önemli savaşlarından bir tanesiydi. Düşman püskürtüldü. Arkasından 9 Eylül’e kadar süren bir safhayı hep birlikte yaşadılar. Sakarya Meydan Savaşı’nın Milli Kurtuluş Tarihi açısından önemi bunun kilit bir savaş olmasıydı. Mutlaka başarmamız gereken bir savaştı ve başarıldı.

O nedenle bu topraklarda yaşayan şehitlerimiz, gazilerimize çok şey borçluyuz. Onlar bize güzel bir ülke bıraktılar. Huzur içinde yaşayalım, birisinin gölgesi üzerimize düşmesin diye. Eğer bir gölge düşecekse o gölge al bayrağımızın gölgesi olmalıydı bunun mücadelesini verdiler onlar. Havai Fişek fabrikasında mağdur olan ailelerin yanına gittim sabahleyin. O fabrikada çalışan 7 kişi hayatını kaybetti, 128 kişi yaralandı. Onlar adalet istiyorlardı. Bu kardeşiniz ve CHP, kim adalet istiyorsa hep onun yanında olduk. Kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmadık bir mağduriyet, haksızlık varsa onun yanında durma felsefesini bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk öğretti.

Olay iki yıl önce oldu. Sahipleri kendilerini daha güçlü hissediyorlardı. ‘İstediğimiz kararı aldırtırız’ diyorlardı. Baskılar kuruyorlardı ama bizim milletvekili arkadaşlarımız, gönüllü avukatlar bu haksızlık karşısında susmadılar, onlara sahip çıktılar. Aileler hala haklarının teslim edilmesi gerektiğini söylüyorlar. ‘Devlet dediğiniz kurum adalet üzerine inşa edilir’ dedim. Adaleti sağlamak zorundayız. O insanlar ‘Hala adalet gelmedi’ diyorlar. Fabrikanın denetiminin yapılması lazım. Mahkeme tutanakları var, denetim yapılmadı. Denetim yapmayan kimlerse onlardan hesap sorulmalıdır. Bugüne kadar tek bir kişinin önüne denetim yapılmadı diye çıkarılmadı.

Bu kardeşiniz nerede bir haksızlık varsa haksızlığın karşısında dimdik duracaktır, kim adalet istiyorsa yanında olacaktır. Hiç meraklanmayın, sonuna kadar yanınızdayız. Denetimi yapmayanlar, siyasi otoriterden talimat alıp denetimden kaçanlar hepsinin burnundan Allah nasip eder iktidar olduğumuzda fitil fitil getireceğim. Evliya Çelebi ‘Ağaç denizi’ olarak tanımlamış Sakarya’yı. Ağacın olduğu yerde huzur, bereket, hayat vardır. Sakaryalı çalışkandır. Üretkendir, toprağıyla, insanıyla barışıktır. Çok sayıda farklı kültürlerden gelen Sakaryalı kardeşlerim var, tamamı barış içinde yaşıyorlar.

Birbirlerine saygı duyuyorlar. Kültürlerini kavga nedeni değil, zenginlik olarak görüyorlar. Bütün Türkiyelilerin yeri gelirse Sakaryalıları örnek alması lazım. Sakarya bir tarım, sanayi, üniversite, kültür kenti. Sakarya aynı zamanda Milli Kurtuluş Savaşı sırasında en kanlı mücadelenin verildiği bir kenttir. Bu kadar bereketli topraklar üzerine kurulu bir Sakarya ve alın teri döken Sakaryalılar. Sakaryalılar memnun mu? Ayvayı satacak yer yok şu anda. Devlet sahip çıkmıyor. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda çiftçi ürettiğiniz her ürünün karşılığını alacak. Altılı masanın taahhüdüdür bu.

“Kim haksızlığa uğruyorsa onun yanında olmak zorundayız”

Ferroro diye bir İtalyan şirketi geldi. Fındık bahçeleri satın alıyor, fındık taban fiyatını belirliyor. Yani tekel konumunda. Tekelleri kırmak bu kardeşinizin görevidir. Hiçbir tekel, çiftçinin alın terini sömürmeyecektir. Geleceksin dışardan burada fındık bahçeleri satın alacaksın, taban fiyatı belirleyeceksin, çiftçinin alın terini sömüreceksin bunu da Bay Kemal seyredecek. Yemezler. Seyretmem, yakalarım hesabını sorarım. Fındığı tekellerden kurtaracağız, üreticiye hakkını teslim edeceğiz. Bu ülkenin kaderini değiştirecek olan sizlersiniz. 7.5 milyon genç ilk kez sandığa gidecek oy kullanacak.

7.5 milyon genç bu ülkeye demokrasiyi mutlaka ve mutlaka getirecek. Sizin hayalleriniz benim hedefim olacaktır. Hep beraber motorları maviliklere süreceğiz. Bu ülkeye barışı, huzuru getireceğiz. Kimse kimsenin inancıyla, yaşam tarzıyla kavga etmeyecek. Gençler bu ülkenin geleceğini sizler belirleyeceksiniz. O nedenle tek isteğim sandığa gidin. Sakın ola umutsuzluğa kapılmayın. Adalet soylu bir kavramdır. Devletin dini adalettir, adaleti savunmak zorundayız. Kim haksızlığa uğruyorsa onun yanında olmak zorundayız. Adaletsizliğe uğrayan kişiye insan olarak bakmamız onun hakkını, hukukunu sağlamamız lazım.

EYT’liler hiç meraklanmayın sizin sorununuzu ısrarla dile getirdim. ‘Çözeceğiz’ dediler. Bakalım bekliyorum. Çözmezlerse anahtarı bize vereceksiniz, çözeceğim. 20 yılda yurt sorununu çözemediler. Yapamadılar 20 yılda. Sakarya’dan söz veriyorum bir yılda yurt sorununu çözeceğiz. Gençler üniversiteyi kazandığında hiçbir anne baba ‘Oğlum/kızım nerede kalacak’ diye düşünmeyecek. Biz, anne ve babaların gözü arkada kalmasın istiyoruz. Yapmadılar, yapamadılar biz yapacağız.

Bir yıl içerisinde bitireceğiz. ‘Tank Palet Vatandır Satılamaz’ yazmışsınız. Güzel. 20 milyar dolarlık bir yatırımdır tank palet büyük bir üretim üssüdür. Tank ürettik ya birisinin hoşuna gitmedi. Tank Palet fabrikasını aldı Ethem Sancak’a verdi. Ethem Sancak tank üretir mi? ‘Ben yaparım ama param yok. Katar’ı ortak edin’ dedi. Katar da tank üretmiyor. Buradan açık ve net söylüyorum. İktidar olduğumuz bir hafta içerisinde o tank palet fabrikasını alıp şanlı ordumuza aynen iade edeceğim. Eğer siz önemli fabrikanızı bu hale getirirseniz bunun vatan severlikle bir ilgisi yoktur.

“Süleyman Şah Türbesi toprağımıza gidecek, bayrağımız yeniden dalgalanacak”

Biziz milliyetçi. Bizim milliyetçiliğimiz sorgulanamaz. Biz Mustafa Kemal’in, Ecevit’in yolundan ilerliyoruz. Bizim milliyetçiliğimizi soracak olursanız Akdeniz’in sularına CHP’nin milliyetçiliğini yazdık biz. Beşparmak dağlarında bizim milliyetçiliğimizi göreceksiniz. Biz bunlar gibi ‘Geleceğim, bir sabah gelirim’ değil. Ecevit ne dedi? ‘Ordumuz şu anda Kıbrıs’tadır’ dedi. Adalar işgal ediliyor dedim. Lozan’a aykırı dedim tık çıkmadı. Şimdi gündem ekonomi ya, millet perişan vaziyette ya oturuyor ‘vay ben bir gece gelirim’ Sana davetiye mi göndersinler? Yüreğin, cesaretin varsa gidersin. Bunlar ‘Biz milliyetçiyiz’ diyor ya. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir hükümet kendi toprağından kaçtı, kendi bayrağını indirdi ve Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdı. Şimdi bana dönüp ‘Biz milliyetçiyiz siz değilsiniz’ diyorlar. Biz olsak bayrağımız orda dalgalanırdı, gerekirse hepimiz canımızı verirdik. İktidar olduğumuzda ilk bir hafta içinde ne pahasına olursa olsun Süleyman Şah Türbesi toprağımıza gidecek, bayrağımız yeniden dalgalanacak.

“Bunların tamamı açık ve net söylüyorum safsata”

Altı lider bir aradayız. Altı partinin liderleri demokrasi konusunda anlaştık. Türkiye’nin huzuru konusunda, Türkiye’nin üretmesi gerektiği konusunda anlaştık. Türkiye’de devletinde liyakatin ve adaletin olması gerektiği konusunda anlaştık. Her birimiz tek tek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bozulan çarklarını yeniden onaracağız. O çarklar zamanı doğru gösteren bir saat gibi çalışacak. ‘Altında başka parti var mı?’ diye sorarlar… Bunların tamamı açık ve net söylüyorum safsata.”

Paylaşın