CHP PM Bildirisi: YSK Üyeleri İstifa Etmeli

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından, milletvekillerinin de katılımı ile yapılan olağanüstü CHP Parti Meclisi (PM) toplantısı sona erdi.

Toplantıda boykot yerine 23 Haziran’da yenilenecek seçime katılma kararı alındı. Toplantının ardından CHP PM bildirisi de yazılı olarak paylaşıldı.

“Eğer sandık kurullarında şaibe varsa, 16 Nisan Anayasa Referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili Seçimleri ve 31 Mart’ta Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı kıstasla yenilenmelidir” denilen bildiride şu ifadelere yer verildi:

“6 Mayıs 2019 ülkemizin demokrasi tarihine kara bir gün olarak geçmiştir. Bu tarih hiç unutulmayacaktır. Hukukun, adaletin, temiz siyaset ve ekonomik istikrarın tek bir kişinin şahsi korku ve hırsına bu şekilde feda edildiği başka bir örnek tarihimizde yoktur. Halkın açık tercih ve talimatını ayaklar altına alan demokrasi düşmanları, sivil darbe sürecinde bir adım daha atmışlar ve bilerek, isteyerek, planlı bir hukuk cinayeti işlemişlerdir.

“Ülkemizde tuz artık kokmuştur”

6 Mayıs darbesinin azmettiricisi, yargısız infazcısı ve şakşakçısı alenen ortadadır. İsimleri bundan böyle sadece lanetle anılacaktır. Demokrasimiz açısından esas acı olan, seçim güvenliğini sağlamakla görevli hakimlerin de bu kirli darbeye iştirak etmesidir.

Demokrasinin olmazsa olmazı sayılan Meclis denetimi, bağımsız yargı, tarafsız medya ve sivil toplum katılımı ne yazık ki zaten tarihe karışmıştır. Demokratik meşruiyetin elde kalan son kalesi ve namusu olan sandık, o namusu korumakla görevli olanların eliyle, millet iradesine kast edenlerin emellerine teslim edilmiştir.

Ülkemizde tuz artık kokmuştur. Demokrasinin temelini oluşturan ‘hukukun üstünlüğü’, ‘kuvvetler ayrılığı’, ‘seçme ve seçilme hakkı’ bu kararla açıkça ortadan kaldırılmıştır. Ülkemizin rotasını çağdaş uygarlıktan, Ortadoğu’nun başarısız diktatörlükleri düzeyine düşüren bu kararın azmettirici ve sorumluları, elbette tarih huzurunda ve millet vicdanında hak ettikleri sonu bulacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, ülkemize çok partili demokratik yaşamı getiren Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyeleri olarak ülkemize dayatılan bu rota değişikliğini reddediyoruz.

Ülkemizin 180 yıllık çağdaşlaşma, 73 yıllık demokrasi yürüyüşüne ve kurucu Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği ‘çağdaş uygarlığı yakalama ve geçme’ hedefine bir kez daha kuvvetle sahip çıkıyoruz.

Hem partinin, hem de devletin başına aynı kişiyi oturtan partili cumhurbaşkanlığı sisteminin, iktidar partisi ile devlet arasındaki sınırları yok ettiği kısa sürede görülmüştür. Mülkiye müfettişleri, polisler, savcılar iktidarın seçimi yeniletmeye dönük çalışmalarında sahaya sürülmüş, devlet memurlarına siyasi amaçlar doğrultusunda talimatlar verilmiş, baskılar yapılmıştır. Başa geçen parti ile devlet arasındaki sınırları ortadan kaldıran bu sistem, demokrasimizin önündeki en büyük tehdit olduğunu göstermiştir.

Ülkemizde ekonomik sıkıntılar artık taşınamaz hale gelirken, huzursuzluk her geçen gün artarken, içeride ve dışarıda güvenlik riskleri giderek belirginleşirken, buna bir de bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yönetimde meşruiyet krizi eklenmiştir.

“YSK üyeleri seçmene karşı işledikleri suç sebebiyle topluca istifa etmelidir”

Meşruiyet krizinin aşılabilmesi ve sandığın namusunun bihakkın korunması için Cumhuriyet Halk Partisi’nin Parti Meclisi üyeleri ve Milletvekilleri olarak aşağıdaki adımların atılmasını gerekli görüyoruz:

1- Eğer sandık kurullarında şaibe varsa, 16 Nisan Anayasa Referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili Seçimleri ve 31 Mart’ta Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı kıstasla yenilenmelidir.

2- Seçim kurullarında bir hata varsa sorumlusu sadece ve sadece YSK’dır. YSK’nın kusuru seçmene yüklenemez, seçmen cezalandırılamaz. YSK üyeleri seçmene karşı işledikleri suç sebebiyle topluca istifa etmelidir.

3- İçişleri ve Adalet Bakanlarının seçim dönemlerinde tarafsızlığını sağlayacak düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.

Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, seçme ve seçilme hakkının tam güvence altında olmasından yana olduğumuzu, milletimiz ve tarih huzurunda ilan ediyoruz.

Gücümüzü milletten alarak demokratik mücadelemizi artan bir azim ve güçlü bir kararlıkla sürdüreceğimizi açıkça taahhüt ediyoruz.

Türkiye’nin karşılaştığı bu yol ayrımında demokrasiye inanan, hak, hukuk ve adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun, tüm yurttaşlarımıza elimizi uzatıyoruz. Bu uzatılan elin 23 Haziran’da kuvvetli bir şekilde tutulacağına, demokratik mücadelemize güç katacağına ve 31 Mart’tan çok daha büyük bir zafere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz.”

Paylaşın

Seçimde ‘Şaibe Var’ İddialarına İmamoğlu’ndan Yanıt: Gülerim Buna

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kadıköy Belediyesi’ni ziyaret ederek başkan seçilen Şerdil Dara Odabaşı’nı tebrik etti.

Tebrik ziyaretinin ardından belediye binası önünde halka hitap eden İmamoğlu, seçimlerde şaibe var iddialarını eleştirerek, “Aynı zarfa atılan oyda ilçe belediye başkanının oyları pırıl pırıl, meclis üyelerine verilen oylar pırıl pırıl ama sıra büyükşehire gelince “Şaibe var” gülerim buna. Bu millet bizi sevdi, sevdi kardeşim. Derdiniz ne?” dedi.

Konuşmasında, Çamlıca Camii’nin açılışına davet edilmemesini de değerlendiren İmamoğlu, konuya ilişkin, “Her açılış bizim açılışımızdır. Bu milletin parasını çarçur etmeden hizmet edeceksiniz. Bizi bin defa davet etmeseler de biz onları bin defa davet edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında, 16 milyon insanı kucaklayacaklarını tekrarlayan İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

İstanbul son yıllarda gördüğü en güzel ramazan bayramını yaşayacak. İstanbul bu milletin bir araya gelişinin, ayağına kalkışının 100. yılında 19 Mayıs’ta Atasını anacak. Dolayısıyla yanıltılanlara sesleniyorum. Artık yanılmayın. Bu millet kararını vermiştir. 16 milyon insanımızı kucaklamaya geldik.

İnsanına lütuf buyuran değil görevini yapan belediye başkanı olacağım.

Bütün bu politikalarımızı faaliyetlerimizi İstanbul’da en güzel şekilde hayata geçireceğiz. Şeffaf olacağız. İstanbul meclisimizi açığa çıkardık. Neymiş İBB meclisinde çoğunluktalarmış. İstanbulun çoğunluğu halk, vatandaş.

Aynı zarfa atılan oyda ilçe belediye başkanının oyları pırıl pırıl, meclis üyelerine verilen oylar pırıl pırıl ama sıra büyükşehire gelince “Şaibe var” gülerim buna. Bu millet bizi sevdi, sevdi kardeşim. Derdiniz ne?

“Biz kimseden talimat almayız”

Biz kimseden talimat almayız. 16 milyon insandan alırız. Dolayısıyla şeffaflığa devam edeceğiz. Katılımcı demokrasiyi göstereceğiz. İstanbul’un gelmiş geçmiş en demokrat belediye başkanı olacağım göreceksiniz. Birileri bu şehrin yaşayanlarını ayırmaya çalışsa da biz birleşeceğiz.

Efendim beni Çamlıca Camii’nin açılışına davet etmediler. Biz bu memlekete bizi yönetsin diye insanlar seçiyoruz. Biz bu şehirlere bizin işlerimizi yoluna koysunlar diye belediye başkanları seçiyoruz. Kimse kendi cebinden bu şehirlere ve ülkeye yatırım yapmıyor. Her açılış bizim açılışımızdır. Bu milletin parasını çarçur etmeden hizmet edeceksiniz. Bizi bin defa davet etmeseler de biz onları bin defa davet edeceğiz.

“Çok güzel işler yapacağız”

İstanbul’un yaşayanları kadınları, gençleri, sanatçısı, işçisi, emeklisi, iş insanı fark etmiyor. Herkes bu şehrin gönüllüsü olacak. Suyun gönüllüsü olacak, suyunu koruyacak bu memleketin. Bu şehrin sokak canlılarını koruyacak. Bu şehrin trafik gönüllüsü olacak. Okulların önünde çocukların geçişine yardımcı olacak. Hep beraber bu şehri ayağa kaldıracağız. Her yerde festivaller olacak. Festivallerin gönüllüleri olacaklar. Biz neyi ispat edeceğiz? Biz belediye başkanı seçtik bizi bir araya getiriyor diyeceğiz.

Ben 10 yıldır 5 yıldızlı sofralara gitmiyorum. Size ve bu şehrin belediye başkanlarına da tavsiye ediyorum; bu şehrin evlerinde iftara gideceğiz. Ramazanın ilk günü Sultanbeyli’de rastgele bir evin kapısını çalacağım.

Kadıköy belediye başkanımızla birlikte çok güzel işler yapacağız. Kimsenin hakkını yemeyiz ve ama hakkımızı da yedirmeyiz.

Paylaşın

CHP’li Özel: Bu Ülkenin Beka Sorunu 1923’te Çözüldü

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel, Halk TV’de “Serhan Asker ile Siyaset Kültürü” programında beka tartışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Özgür Özer, beka tartışmalarına tartışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, “29 Ekim 1923’te bu ülkenin beka sorunu çözüldü. Beka sorunu var diyenlerin partilerinin beka sorunu var. Recep Tayyip Erdoğan’ın, Devlet Bahçeli’nin beka sorunu var.

Cumhuriyet değerlerine sahip çıkıldıkça, ay yıldızlı al bayrağa ihanet edilmedikçe, bir siyasi çıkar uğruna olmadık mihraklarla işbirliğine gidilmedikçe, bu ülkede Atatürk ve devrimleri tartışmaya açılmadıkça bu ülkenin beka sorunu olmadı, bundan sonra da olmayacak. Kendi bekasını, ülkenin bekasına endeksleyenler, özgüveni olmayanlar, gece korkudan uyku uyumayanlar, 3 belediye giderse bu ülke çökecek gibi gösteriyorlar. Bunu yapmaya kimsenin haddi yoktur” dedi.

CHP’li Özel, konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında, “14 Mayıs 1950 seçimlerine gidilirken İsmet İnönü, ‘Benim yerime Demokrat Parti gelirse, beka sorunu ortaya çıkar’ demedi. Adnan Menderes, 1954’te ‘Kore’de bir tugay askerimiz savaşıyor, bana oy vermezseniz, yandınız’ demedi. Bülent Ecevit ne Kıbrıs Barış Harekatı sürecinde, ne de 1998’de Suriye ile savaşın eşiğine gelmişken, ‘Bu seçimler beka seçimidir’ demedi.

Turgut Özal, 1991’de Körfez Savaşı’nı bahane edip bir beka seçimiyle karşı karşıyayız demedi. Süleyman Demirel ne sokak hareketlerini ne ekonomik krizi bahane etmedi. Kendi bekasını, ülkenin bekasına endeksleyenler, özgüveni olmayanlar, gece korkudan uyku uyumayanlar, 3 belediye giderse bu ülke çökecek gibi gösteriyorlar. Bunu yapmaya kimsenin haddi yoktur” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

CHP’li Özel: Demokrasi Varsa Genelkurmay Başkanları Tartışılır

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu’nda Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile yaşanan gerginlik ve AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın açıklamalarına yanıt verdi.

Özgür Özel, açıklamasında, “İfade etmek gerekir ki bir ülkede demokrasi varsa o ülkede genelkurmay başkanları, onun görevini nasıl yaptığı tartışılabilir, eleştirilebilir” dedi.

“CHP’nin askeri vesayete itirazını ortaya koyuyor”

“Kaldı ki bugün Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir gecede partili bir bakana dönüşmüş olan birinden bahsediyoruz” diyen Özel, “Genelkurmay Başkanı’yken üzerindeki üniformayla aktif siyasete müdahil olmuş, belirlenecek cumhurbaşkanı adayı konusunda kendi vehimlerinden yola çıkarak, adaylık için adı geçen birisine baskı yapacak kadar ileri gitmiş olan birisinin tutumunun eleştirilmesinden bahsediyoruz. ‘Askeri vesayetle mücadele ediyoruz’ diyen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bugün ‘Geçmiş bir genelkurmay başkanını nasıl eleştirirsiniz, Milli Savunma Bakanı’na nasıl eleştiri getirirsiniz’ hezeyanlarıyla karşı karşıyayız. İyi ki ana muhalefet partisi, ilk kez yaşanmış bir biçimde bir partili genelkurmay başkanını ve milli savunma bakanını eleştirebilmektedir. Bu, CHP’nin muhalefetteki kararlılığını, cesaretini, demokrasiye saygısını ve askeri vesayete itirazını ortaya koyarken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin maskelerini düşürmüş durumdadır” ifadelerini kullandı.

Özel, açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Hulusi Akar, yaptığımız eleştirilerin hiçbirisine sağlıklı cevap vermemiştir. Sanki 15 Temmuz akşamı takındığı tutum eleştirilmiş gibi kendisinin kahramanlık hikayelerini anlatmaya sığınmıştır. Balyoz davasındaki tutumuna yönelik eleştirilere cevap vermemiş, bir askeri cezaevine yaptığı ziyareti sanki Balyoz davası sanıklarıyla dayanışmış gibi göstermiştir. Oysa ki 3. Kolordu Komutanı’yken yapması zorunlu olduğu ve kendisine bağlı olan bir askeri cezaevini ziyaret etmiştir. Bizimle temas eden çok sayıda silah arkadaşı, sivil cezaevlerine de başka yerlerdeki askeri cezaevlerine ziyaretlerde bulunmadığını, kendilerini sahipsiz bıraktığını ifade etmektedir. Eğer bir şahitliğe başvurulacaksa, kamuoyunun önünde Balyoz sanıkları ve hayatını kaybetmiş Balyoz ve Ergenekon sanıklarının yakınlarının tanıklığına kameralar önünde başvurmayı Hulusi Akar’a teklif edebiliriz.

“Atatürk düşmanlarına yaptığı ziyaretleri deşifre ediyoruz”

Atatürk ile hiçbir zaman bağ kuramamış bir partiden bahsediyoruz. Genel başkanının, Diyanet İşleri Başkanı’nın ve Milli Savunma Bakanı’nın Atatürk düşmanlarına yaptığı ziyaretleri deşifre ediyoruz. O konuda bir kelime söyleyemiyorlar. Hulusi Akar’ın Mehtap Yılmaz ile yaptığı açıklama trajikomiktir. ‘Hastanenin 7’nci katından başladım, başhekim eşim tedavi oluyor diye beni soktu’ demektedir. Tesadüfen yapılan bu ziyaretin fotoğrafını kendi internet sitesine neden koydun? Halen Mehtap Yılmaz’a ya da Nuri Pakdil’e yaptığı ziyaretten pişmanlığını ifade edememektedir. Cevap vermekten özenle kaçındığı 2013 Şura’sında kendisinin teamüllere aykırı biçimde önünün açıldığı gerçekleri de ortadadır. Bülent Turan’ın yaklaşımı tamamen kendi içinde bulundukları ve cevaplayamadıkları durumu örtmeye yöneliktir. Bir FETÖ suçlaması vardır. O, FETÖ’nün yaptığı atamaların altındaki bütün imzalar kendi genel başkanlarına, dönemin başbakanına aittir.”

 

Paylaşın

CHP’li Öztrak: Krizin Faturası Emekçilere Ciro Ediliyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Sözcüsü Faik Öztrak, 2018 yılı üçüncü çeyrek rakamların ilişkin yaptığı açıklamada, “Ekonomide başlayan sert yavaşlama ve durgunluğun maliyeti ise emekçilere ciro ediliyor” dedi.

CHP’li Öztrak, yılın üçüncü çeyreğinde Türkiye ekonomisinin mevsim ve takvim etkilerinden arınmış rakamlarla yüzde 1.1 küçüldüğünü belirttiği açıklamasında, “Türkiye, ekonomik durgunluğa ilk adımını resmen attı” ifadelerini kullandı.

2018’in üçüncü üç ayında geçen yılın ayını dönemine göre makine ve teçhizat yatırımlarının yüzde 8,5, inşaat yatırımları ise yüzde 1,8 gerilediğini ifade eden Öztrak, “Aynı dönemde toplam yatırımlardaki gerileme ise yüzde 3,8 oldu. Böylece yatırım harcamaları 34 çeyrek sonra ilk kez düştü” dedi.

Faik Öztrak, 2018 yılı üçüncü çeyrek büyüme rakamlarıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şunları belirtti:

Ekonomik durgunluğa resmen ilk adım

2018’in üçüncü üç ayına ilişkin büyüme verileri, Türkiye ekonomisinin sert bir yavaşlama sürecine girdiğini ve ekonomide durgunluğun başladığını gösteriyor. Piyasalar 2018’in üçüncü üç ayında yüzde 2 büyüme beklerken, gerçekleşen büyüme yüzde 1,6 oldu. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış milli gelir rakamlarına göre ise yılın üçüncü üç ayında ekonomi, bir önceki üç aya göre, yüzde 1,1 daraldı. Böylece Türkiye ekonomisi ekonomik durgunluğa ilk adımını resmen attı.

Yatırım harcamaları 34 çeyrek sonra ilk kez geriledi

Özellikle yatırım harcamalarındaki sert daralma önümüzdeki günler için parlak bir tablo ortaya koymuyor. Yatırım harcamaları, 2009 krizinden bu yana ilk kez bu yılın üçüncü üç ayında daraldı. 2018’in üçüncü üç ayında, geçen yılın ayını dönemine göre makine ve teçhizat yatırımları yüzde 8,5, inşaat yatırımları ise yüzde 1,8 geriledi. Aynı dönemde toplam yatırımlardaki gerileme ise yüzde 3,8 oldu. Böylece yatırım harcamaları 34 çeyrek sonra ilk kez geriledi.

Sadece yatırım harcamalarında değil, hane halkı tüketim harcamalarında da sert bir yavaşlama olduğu dikkati çekiyor. Hane halkı tüketim harcamaları üçüncü üç ayda sadece yüzde 1,1 artarken, özellikle dayanıklı tüketim malı harcamalarında yüzde 23,9; yarı dayanıklı tüketim malı harcamalarında yüzde 4,5 daralma olması, tüketicinin zaruri harcamaları dışında harcamalarını kestiğini gösteriyor.

Sanayide çok sert fren; İnşaat sektörü resmen durdu

Gerek yatırım gerekse dayanıklı tüketim malları harcamalarında yaşanan sert yavaşlamanın üretim cephesinde, özellikle sanayi üretimini olumsuz etkilediği görülüyor. Nitekim, sanayi katma değeri yılın üçüncü üç ayında, geçen yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 0,3 artış gösterdi, mevsim ve takvim etkilerinden arınmış sanayi katma değeri ise bir önceki üç aya göre yüzde 1,8 daraldı.

İnşaat sektöründe mevsim ve takvim etkisinden arınmış katma değer, ikinci üç aydaki yüzde 0,4’lük daralmanın ardından, üçüncü üç ayda da yüzde 0,9 daraldı. Böylece inşaat sektörü iki çeyrek üst üste gerilemeyle resmen resesyona (durgunluğa) girdi.

Krizin faturası emekçiye

Ekonomide başlayan sert yavaşlama ve durgunluğun maliyeti ise emekçilere ciro ediliyor. 2018’in üçüncü üç ayında işgücünün milli gelirden aldığı payın geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse bir puan gerilediği ve yüzde 31,6’ya düştüğü dikkati çekiyor.

Milli gelir 2011 seviyelerine indi

Yaşanan kur şoku ve ekonomik durgunluk dolar cinsinden milli geliri de aşağıya çekiyor. 2018’in üçüncü üç ayında 12 aylık dolar cinsinden GSYH 833 milyar dolar ile 2011 seviyelerine kadar indi.

En kötüsü geçmedi, önümüzde duruyor

Açıklanan yılın üçüncü üç ayına ilişkin veriler Türkiye ekonomisinde durgunluğun resmen başladığını teyit ediyor. Ekonomide yaşanan kur şokunun esasen 2018’in son çeyreğinde etkisini göstereceği dikkate alındığında Türkiye ekonomisi için en kötünün geçmediği, tersine tam önünde durduğu anlaşılıyor.

Saray algı yönetimini bıraksın, işini yapsın

Saray idaresi ise durumun ciddiyetini görmezden gelerek, algı yönetimi ve ardı gelmeyen aspirin cinsinden tedbirlerle seçimlere kadar durumu idare etmeye çalışıyor. Yaşanan krizin ağır yükünü ise başta emekçiler olmak üzere 81 milyon beraberce ödüyoruz. Saray İdaresinin atladığı ve görmek istemediği gerçeği biz kendilerine hatırlatalım: Milletimiz sağlam ferasetiyle, faturayı millete kesenlere, acı reçeteyi 81 milyona bölüştürmek isteyenlere Mart seçimlerinde okkalı bir tokat atmaya hazırlanıyor.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye Sert Sözler: Şimdi Kimin Gölgesindesin

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisine ve partisine yönelik eleştirilerine yanıt verdi. 

Kılıçdaroğlu, konuşmasında, CHP’ye ve kendisine yönelik eleştirilerde bulunan ve “Sayın Kılıçdaroğlu ve çevresi unutmasın, biz de gericiyiz” diyen Bahçeli’ye yanıt vererek, “Ülkücü kardeşlerime sözüm var. Onların bayrak, vatan, insan sevgisi benim yüreğimde de aynen vardır. Biz hiç kimsenin gölgesine sığınmaz, medet ummayız” dedi.

Konuşmasında, MHP Lideri Bahçeli’nin, 2014’te “Her vatan evladı cumhurbaşkanı olabilir ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz” dediğini hatırlatan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sayın Bahçeli, şimdi kimin gölgesindesin?” diye sordu.

Konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Hiç kimseyi özel olarak suçlamadım hiç kimseyi! Ne bir siyasal parti lideri, ne de bir başka kişiyi özel olarak suçlamadım. Eğer bir yanlışı varsa, yanlışını hatırlattım. Özellikle bir şeye de özen gösteririm; muhalefet partilerini eleştirmem, çünkü muhalefet partilerinin, onların da hedefinin iktidar olması lazım, iktidarın yanlışlarını söylemesi lazım” diyen Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Bahçeli’ye hatırlatmak istiyorum”

“Eğer muhalefet partileri birbirlerini eleştirirlerse, zaten en büyük avantajı sağlamış olurla iktidara karşı. Bugün Sayın Bahçeli beni eleştirmiş, partimizi eleştirmiş. Sayın Bahçeli’ye hiçbir şey söylemiyorum, hiçbir şey! Sadece şunu söylüyorum, onun ağzından söylüyorum, ben demiyorum. Şimdi okuyacağım sözler bana ait değil, Sayın Bahçeli’ye ait, ona hatırlatmak istiyorum. 8 Nisan 2014’de şunları söylüyor: “Türklüğü reddeden, TC’yi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olmayacaktır.” Devam ediyor:“Tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da cumhurbaşkanı olmaz.” Devam ediyor: “Her vatan evladı cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz” diyor. Kim diyor? Sayın Bahçeli diyor.

“Biz hiç kimsenin gölgesine sığınmayız”

Sayın Bahçeli, şimdi kimin gölgesindesin, ben sana ne söyleyeyim şimdi? Ne söyleyeyim ben sana? Ben sana bir şey söylemiyorum, senin sözlerini sana hatırlatıyorum o kadar. Ama ülkücü kardeşlerime sözüm var, ülkücü kardeşlerimin bayrak sevgisi, ülkücü kardeşlerimizin vatan sevgisi, ülkücü kardeşlerimizin insan sevgisi benim gönlümde ve benim yüreğimde de aynen vardır. Vatan sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisi aynen vardır.

Biz hiç kimsenin gölgesine sığınmayız, hiç kimsenin! Hiç kimseden medet ummayız. Bizim sevgimiz vatan sevgisidir, bizim sevgimiz bayrak sevgisidir, bizim sevgimiz insan sevgisi. Birilerinin önünde diz çöküp yalvarmayıp yakarmayız, biz ayrıyız. O nedenle ülkücü kardeşlerim bilsinler, onlara hiçbir sözüm yok, onların benim başımın üstünde yeri var. Ama partisine sahip çıkmayanları, kusura bakmayın onun sözleriyle vurmak zorunda kaldım.”

 

Paylaşın

CHP’den TÜİK’in Açıkladığı Enflasyon Rakamlarına Tepki!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kurmayları, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamlarına tepki gösterdi. Öztrak, “Bu düşüşün arkasında ne var? Bir kere her şeyden önce ekonomideki yavaşlama var öyle anlaşılıyor” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına tepki gösterdiler.

Öztrak, “Bu düşüşün arkasında ne var? Bir kere her şeyden önce ekonomideki yavaşlama var öyle anlaşılıyor” ifadelerini kullanırken, Erdoğdu ise, “ÜFE’nin yüzde 41 olduğu yerde, TÜFE’de aylık düşüş gerçekçi değil. Bu tamamen ücretlerdeki artışı düşük tutmak için bir oyun” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK sonrası yaptığı açıklamada konuya ilişkin özetle şu ifadeleri kullandı:

“Kasım’da tüketici fiyatlarındaki düşüş beklentilerin de ötesinde gerçekleşti. Tüketici fiyatlarında piyasalar yüzde 0,6 civarında bir gerileme beklerken, gerçekleşme bunun iki katına çıktı ve Kasım ayında tüketici fiyatlarındaki düşüş yüzde 1,44 oldu. 12 aylık enflasyon ise Kasım’da yüzde 21,6 olarak gerçekleşti. Bir önceki 12 aylık enflasyon yüzde 25,2’ydi. Peki bu düşüşün arkasında ne var? Bir kere her şeyden önce ekonomideki yavaşlama var öyle anlaşılıyor. İthalat verilerinden, diğer göstergelerden de ekonomide gerçekten ani duruş diyebileceğimiz ölçüde hızlı bir yavaşlama dikkati çekiyor. Bu da tabi fiyatların aşağı doğru gitmesine neden oluyor.

İkincisi, yapılan çeşitli vergi indirimleri var. Yine ulaştırma fiyatlarında, kurdaki gerilemeyle birlikte akaryakıt fiyatlarında yapılan indirimler var. Bunlarında etkili olduğu gözüküyor. Çünkü gerçekten indirimin en fazla göze çarptığı alan ulaştırma fiyatları. Ve birde tabi en önemlisi TÜİK’te değişen bir Başkan Yardımcısı var. Tüm bu gelişmeler enflasyonu Kasım ayında aşağıya çekmiş gözüküyor.

“Hala enflasyonu en yüksek 10. ülkeyiz”

Ancak Kasım ayında yüzde 21,6 enflasyon ile Türkiye hala daha dünyada enflasyonu en yüksek 10 ülkeden biri, 10. Ülke. Peki enflasyonu bize yakın kimler var diye baktığımız zaman işte Zimbabve, Liberya, Sierra Leone gibi ülkeler yer alıyor. Dolayısıyla enflasyonu G-20’de en yüksek ikinci ülke Arjantin’den sonra Türkiye gözüküyor. Kasım’da da üretici fiyatları yüzde 2,5 düşmüş, yıllık üretici enflasyonu yüzde 38,5 olmuş. Üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında makasın daha hala çok açık olduğunu görmek mümkün. Ama özellikle dar gelirlinin enflasyon sepetinde ağırlığı olan temel gıda ürünlerinde fiyat artışlarının hala çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. Kuru soğanın fiyatı bir ayda yüzde 51 artmış. Patatesin fiyatı yüzde 15 artmış, kuru fasulyenin fiyatı % 14 artmış. Listeyi böyle uzatıp götürmek mümkün. Vatandaşın mutfağında yangının devam ettiğini bu fiyatlar gösteriyor. Kaldı ki ürün sepetine baktığımızda öyle tüm mallara yaygın bir fiyat düşüşü olmadığını aslında düşüşün büyük ölçüde ulaştırma sektöründen kaynaklandığını biraz önce ifade etmiştim. 261 kalem ürünün fiyatı artmış, 28 kalem ürünün fiyatı değişmemiş, sadece 108 kalem üründe fiyatlar düşmüş.

“TÜİK’in açıkladığı bu enflasyon rakamlarına zerrece güvenmiyoruz”

Erdoğdu ise, geçtiğimiz ay açıkladığı enflasyon rakamı beğenilmediği için TÜİK Başkan Yardımcısı Enver Taştı’nın görevden alındığını hatırlatarak şunları söyledi:

“Başkan Yardımcısı görevinden alındıktan sonra enflasyon gerçeklerden uzak şekilde düşük açıklandı. Üretici fiyatlarının yıllık yüzde 41’lerde olduğu bir ülkede, enflasyonun düştüğünü söylemek, ekonominin temel ilkelerine ve hayatın gerçeklerine aykırı bir durum. Herhalde dünyada fiyatlar artarken enflasyonu düşen tek ülkeyiz. Kağıt üzerinde enflasyonu istediğiniz gibi düşürebilirsiniz ama vatandaş, marketlerde, elektrik ve doğalgaz faturalarında, ödediği vergilerde enflasyonun düşüp düşmediğini yaşayarak görüyor. Market rafları, faturalar bu verinin tam tersi rakamlarla dolu. Daha önce de milli gelir hesaplarında hile yapan TÜİK’in açıkladığı bu enflasyon rakamlarına zerrece güvenmiyoruz.”

“Ücretlilerin hakkı hükümetin üzerinde”

Enflasyonun düşük gösterilmesindeki amacın ücretlilere yapılacak zammı düşük tutmak olduğunu vurgulayan Erdoğdu şöyle devam etti:

“Bugün açıklanan rakamlar, ücretlilere yapacakları maaş artışını düşük tutmak için yaptıkları bir matematik oyunu. Muhtemelen Aralık’ta biraz daha düşürecekler. İşçiye, memura ve emekliye o rakamdan zam yapacaklar. Yani ücretlilerin zamlarını yaşanan gerçek enflasyonun altında bırakacaklar. Ücretlilerin hakkı, hükümetin talimatı doğrultunda enflasyon rakamını düşüren TÜİK ve bu kurumun başkan yardımcısını görevden alarak yandaşını atayan hükümetin üzerindedir.”

“Yaptıkları zamları geri alsınlar”

Hükümetin, TÜİK’in açıkladığı rakamları doğrultusunda elektrik ve doğalgaz ile vergilerde indirim yapması gerektiğini ifade eden Erdoğdu, “Eğer enflasyon düşüyorsa hükümet Ağustos ve Eylül aylarında doğalgaz ve elektriğe yaptığı fahiş zamları geri almalı, trafik cezaları ile vergilerdeki Yeniden Değerleme Oranlarını da bu rakamları baz alarak güncellemelidir. Aksi halde açıkladıkları enflasyon rakamlarına kendilerinin de inanmadığını ortaya koymuş olurlar” diye konuştu.

Paylaşın

CHP’den MHP’ye ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ Eleştirisi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu’nda emeklilikte yaşa takılanlara yönelik oylama sırasında MHP’nin tavır değişikliğini Medyascope’a değerlendirdi.

Özel, emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözmek amacıyla TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada MHP’nin tavır değişikliğine ilişkin olarak, “Emeklilikte yaşa takılanlar sorununun çözümü için önemli bir adımda MHP, U dönüşü yapmış oldu. Siyasi açıdan MHP, verdiği sözü tutmamış oldu. Bunun bedelini seçmeni ve EYT’liler arasında görecektir. Emeklilikte yaşa takılanlar, dostunu düşmanını görmüş oldu” diye konuştu.

Özel, “Yeni Meclis kompozisyonunda AKP çoğunluğunu kaybetmişti. Bir yandan da Cumhur ittifakıyla ilgili tutumlar ortadaydı. CHP olarak siyasetin gereği bir tarama yapmıştık. AKP’nin dışındaki siyasi partilerin ortaklaştığı kanunları çalıştık. İlk gözümüze çarpan ağustos ayının başında emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili 4 partinin kanun teklifi vardı. O günden beri bunu gündemde tutuyoruz. Tüm partiler de sözlerinin arkasında olduğunu söylemişlerdi. İYİ Parti’nin bir grup önerisi vardı. Mevcut Parti Meclisi toplantımızı da erken bitirerek, genel başkanımızın talimatıyla, genel başkanımız dışında genel merkezde bir tek yönetici bırakmadan neredeyse tüm milletvekillerimizle Genel Kurul’da bu önergeye destek verdik” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, şunları kaydetti:

“EYT için çalışmaya devam ediyoruz”

“Madem ki bu iş siyaset üstü bir iştir, önerge İYİ Parti’den gelmiş, bir başka partiden gelmiş diye bakılmaz. Önergenin en öne alınarak görüşmelerine hemen başlanması kabul edilmiş oldu. Büyük bir sevinç yaşandı, televizyonlar altyazı verdi. Ancak ikinci ve esas oylamada maalesef ki o iki saat içinde Milliyetçi Hareket Partisi, Grup Başkanvekili Erhan Usta’yı görevden aldı. Emeklilikte yaşa takılanlar sorununun çözümü için önemli bir adımda MHP, milletvekillerine oy kullandırmamak suretiyle U dönüşü yapmış oldu. Siyasi açıdan MHP, verdiği sözü tutmamış oldu. Bunun bedelini seçmeni ve EYT’liler arasında görecektir. Buna bizim bir şey dememiz çok anlamlı değil. Ancak siyasi bir sonuç doğurdu. Bir grup başkanvekilinin görevden alınması çok sık rastlanılan bir şey değildir. Buna da çok üzüldük, kıymetli bir mevkidaşımızı kaybettiğimiz için. Ama biz umudumuzu kaybetmedik. Bundan sonra her adımda EYT için çalışmaya devam ediyoruz. MHP’ye de şunu söylüyoruz: Sizin öneriniz geldiğinde de ayrım yapmaksızın destekleyerek bunu kanunlaştırmak ya da bu komisyonları kurmak bizim boynumuzun borcudur. Emeklilikte yaşa takılanlar dostunu, düşmanını açıkça görmüş oldu. Beklenti yönetimi yapanların, kanun teklifimiz var diyenlerin iki saatte sözlerinden nasıl çark ettiğini hep birlikte gördük.”

Paylaşın

CHP’nin 105 Belediye Başkanı Adayı Belli Oldu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP Parti Meclisi toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, 105 belediye başkan adayının belli olduğunu söyledi.

Torun, genel merkezde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu:

MYK ve Parti Meclisi toplantımızın ardından 105 değerli Belediye Başkanı adayımızın ismini açıklıyoruz. Bu 105 isim arasında yola devam etmek istediğimiz mevcut Belediye Başkanlarımız da var. 105 Belediye Başkanı adayımızın hepsi de örgütümüzün ve yereldeki tüm kesimlerin üzerinde mutabık oldukları isimlerdir.

Aralık ayına kadar büyükşehirlerin de aralarında olduğu adaylık sürecini netleştirmiş, adaylarımızı büyük ölçüde açıklamış olacağız. 2019 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerinin sayısını artırıp huzur, bereket ve refahı ülkemizin her yanına yayacağız.

Üzerinde uzlaştığımız, bütün kesimlerin ittifakıyla aday gösterilen isimleri bugün kamuoyu ile paylaşıyoruz. Biz parti olarak başından beri sandıkta, ittifakı yani halkın ittifakını savunuyoruz. Bugün açıkladığımız adaylarımızın tümü de zaten herkesin üzerinde anlaştığı, herkesin ittifakı ile ortaya çıkmış adaylardır. Ben adaylarımızı tek tek tebrik ediyor, bu zorlu süreçte kendilerine başarılar diliyorum.

Soru – Cevap

Soru– “Mevcut Belediye Başkanlarından da devam ettiklerimiz oldu” dediniz. Bunların bir sayısı var mıdır, nedir onları paylaşır mısınız?

Cevap– 35’in üzerinde.

Soru– Bundan sonra aday belirleme nasıl olacak?

Cevap– Bundan sonra aday belirleme yöntemlerimiz tabi eğilim yoklaması, anketlerle beslenecek, gene heyetler illeri ziyaret edecek, genel raporlama yapacak. Ayrıca tabi ki önseçimde olacak daha sonraki süreçte.

Soru– Efendim büyükşehirlerde Aralık ayını işaret ettiniz, önseçim mesajı da verdiniz şimdi ama Sayın Muharrem İnce’nin İstanbul’la ilgili bir önseçim çağrısı oldu “önseçim olursa aday olurum” diye. Ankara’da yine Mansur Yavaş ismi konuşuluyor. Bu iddialarla ilgili ya da bu konuşulanlarla ilgili nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

Cevap– Aday tespit yöntemleri ve aday konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Bugün burada açıkladığımız, daha önce de söylediğim gibi üzerinde uzlaşılan, hemfikir olunan adaylardı. Bundan sonra aday tespit yöntemlerimizi ve aday adaylarımızı mutlaka değerlendireceğiz.

Soru– Efendim büyükşehirler var mı belli olan?

Cevap– Hayır yok, şu anda yok. Ama önümüzdeki günlerde büyükşehir, il ve ilçe belediyelerimizden de mutlaka tespit ettiklerimiz olacak. Onları da sürekli paylaşacağız belli bir periyotta.

Soru– Efendim Parti Meclisi toplantısında bu noktada biraz tartışmalı geçti deniliyor, henüz adaylık süreci tamamlanmadı, o noktada erken bir açıklama diye yorumlar da geldi bizim edindiğimiz bilgilere göre. Bunları nasıl değerlendirirsiniz?

Cevap– Tabi tekrar üstüne basarak ifade ediyorum, bu açıkladığımız adaylar tamamen uzlaşı içerisinde ve birçoğu tek aday olan yerler. O anlamda zaten süreç tamamlansa dahi farklı bir aday durumu ortaya çıkmayacak yerler. O yüzden sürenin uzamasıyla ilgili bir alakası yok.

Soru– Üç büyük il için özellikle İstanbul, Ankara, İzmir diğer partilerle seçim işbirliği yapılacak mı?

Cevap– Biz bu konudaki görüşlerimizi açıkladık arkadaşlar. Bildiğiniz gibi biz halk ittifakı, millet ittifakından bahsediyoruz, sandık ittifakından bahsediyoruz. Sonuçta tabandaki ittifaktan bahsediyoruz. Bu sürecimiz de devam ediyor.

 

Paylaşın

CHP’li Ağbaba: OHAL Bitti, Komisyonu Kaldı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Veli Ağbaba, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kamudan ihraçlardaki mağduriyetleri gidermek için kurulan ‘OHAL Komisyonu’ hakkında açıklamada bulundu.

Ağbaba, “OHAL bitti yıkıcı etkileri devam ediyor. 4 ay sonra görev süresi dolacak OHAL Komisyonun önünde 88 bin dosya bekliyor. Her 15 kişiden 14’ünün başvurusu reddediliyor. Bu şartlarda adalet beklemek saflık olur” dedi.

OHAL’in ilan edilmesinden yaklaşık 6 ay sonra 23 Ocak 2017 tarihinde kurulan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, 22 Mayıs 2017 tarihinde dosyaları incelemeye başladı. Komisyon KHK’lerde adı geçen ve başta ihraç edilenler olmak üzere kamu çalışanlarının başvurularını incelemeyi sürdürüyor. OHAL İnceleme Komisyonun son açıkladığı verilere göre 118 bin 660 başvurudan 30 bin dosyanın incelendiği, bin 900 kişinin göreve iade edildiği, 28 bin 100 dosyanın reddedildiği, 88 bin 660 müracaatın incelenmesine devam edildiği belirtilmişti.

“OHAL komisyonunun kendisi OHAL kadar mağduriyet yaratmaktadı”

Haksız hukuksuz yere kamudan ihraç edildiklerini söyleyen yüz bini aşkın insanın hayalleri ile oynamanın kimsenin hakkı olmadığını belirten Ağbaba, “OHAL komisyonunun kendisi OHAL kadar mağduriyet yaratmaktadır. AKP Hükümeti binlerce kişinin AİHM’e başvuru yapacağını bildiği için bu komisyonu mağdurların iç hukuk yollarını tüketmesini engellemek için kurduğu bir gerçektir. Süreç uzadıkça mağduriyetler de artmakta, geri dönüşü olmayan yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Bu şartlarda adalet beklemek saflık olur”

“OHAL bitti yıkıcı etkileri devam ediyor” diyen Ağbaba, 4 ay sonra görev süresi dolacak OHAL Komisyonun önünde 88 bin dosya bekliyor.Bu gidişle komisyonun görev süresi defalarca uzatılacak. 2 yılda her 4 dosyadan biri incelendi. Her 15 kişiden 14’ünün başvurusu reddedildi. Bu şartlarda adalet beklemek saflık olur.”dedi.

“Kağnı hızında ilerleyen bu süreç…”

Ağbaba, OHAL Komisyonunun ağzından kerpetenle laf alındığını belirterek, alınan kararlar sadece başvurulan kişilere gönderiliyor. Kabul veya ret kararlarının nasıl verildiğini, hangi kriterlere göre değerlendirildiğini ne mağdurlar ne de avukatları göremiyor. Uzmanlar başvurusu reddedilenlerin önünde idari yargı, istinaf, Danıştay, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gibi uzun bir yargı yolu olduğunu, en son ihraç edilen kişinin AİHM’ye kadar önünde en az 10 yıl olduğunu belirtiyor. Kağnı hızında ilerleyen bu süreç zaten hukuksuz olan binlerce ihraç mağdurları ve ailelerinin hukuka inançlarının yitirilmesine sebep oldu” ifadelerini kullandı.

Paylaşın