İmamoğlu, Yavaş Ve Soyer’den Kılıçdaroğlu’na Destek

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de gerçekleşen CHP Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grubu tarafından düzenlenen 27. Dönem 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nda partililere seslendi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, buradaki konuşmasında, “Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun sorusuna, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve bir çok partiliden destek geldi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından “Her koşulda Sayın Genel Başkanımızın #yanındayım” dedi.

ABB Başkanı Yavaş, sosyal medya hesabından, “Adil yarınlar, huzurlu bir gelecek için her zaman yanınızdayım” ifadelerini kullandı.

İBB Başkanı Soyer ise, sosyal medya hesabından, “Umut, barış ve adalet dolu bir Türkiye için Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun yanındayım” dedi.

Kılıçdaroğlu ne demişti?

“Ben sürekli yürümeye ve ilerlemeye kararlıyım ve hiçbir şey beni inandığım yoldan geri çeviremez. Bu ülkeyi seven insanların, gerçek vatanseverlerin umutları ve duaları her yerde bizimle birlikte yürüyor buna inanın. Ve yine buna inanın bu mücadelede halk düşmanlarını birlikte yeneceğiz ve özgürlük, doğruluk, adalete susamış halkımıza kurtuluşu beraber getireceğiz.

Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Artık karar verin. Bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz? Benimleyseniz, benimle olduğunuzu artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan ‘SPK’ya Sert Sözler: Burnunuzdan fitil fitil getireceğim

Partisinin İzmir’de düzenlediği bir etkinlikte konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) sert sözlerle yüklenerek, “Bakınız Türkiye tarihinin en büyük borsa manipülasyonlarına şahit oluyoruz hep beraber. Küçük yatırımcı soyuldu, soyuluyor. Bir SPK yetkilisi, ‘Sistematik risk yok’ diyor. SPK yalan söyler mi? Söylüyor. Bakın uyardım, daha önce uyardım. İzliyorum, notumu alıyorum derken blöf yapmadığımı ifade ediyorum.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Küçük yatırımcıyı soyanları isim, isim biliyorum. Hepsini bir kez daha uyarıyorum. Bu çaldığınız kütük, küçük yatırımcıların paralarıdır. Bu paraları burnunuzdan fitil, fitil getireceğim. SPK aklını başına alsın.”

Dün faiz indirimi kararı alan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCBM) eleştirilerini de dile getiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu “Bir garabete imza attılar. Attıkları imzayı sürdürüyorlar. Merkez Bankası’nın bankalara verdikleri paranın faizini 13’den 12’ye indirdiler. Gidin bir bankaya, kredi çekmek istiyorum deyin. Bakın bakalım size yüzde 12 faizle veriyorlar mı? Vermeyecekler. Yüzde 12 ile faiz alan bankalar ne yapıyorlar? Bankaların karı yüzde 500’ün üzerinde artış gösterdi.” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Var olan iktidar faiz ayaklarına yatıp, dini kullanarak bir avuç azınlığa milyarlarca lirayı aktarıyor. Biz Allah nasip eder iktidar olduğumuzda herkes görecek demokrasinin, saydam devletin, dürüst çalışmanın, liyakatin ve adaletin ne olduğunu göstereceğiz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de gerçekleşen CHP TBMM Grubu tarafından düzenlenen 27. Dönem 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışına katıldı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan kısımlar şöyle;

“Merkez Bankasının görevini yerine getirmediğini farkındayız. Hayat pahalılığını biliyoruz. ‘128 milyar dolar nerede’ diye afişler asmıştık ve geniş kitlelerin dikkatini çekmeye çalışmıştık. Yılbaşından bu yana 75 milyar dolar buharlaştı. Artık sormamız gereken soru 203 milyar dolar nerede ve kimlere verildi?

‘Biz faize karşıyız’ diyorlar. Faize karşı olmadıklarını tam tersine bu süreçte cumhuriyet tarihinde görülen bir olağanüstü olumsuz olaya imza attıklarının farkında olmamız lazım. Alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına kaynak aktarıyorlar. Gerçeği herkese anlatmak zorundayız.

Bir garabete imza attılar. Attıkları imzayı sürdürüyorlar. Merkez Bankası’nın bankalara verdikleri paranın faizini 13’den 12’ye indirdiler. Gidin bir bankaya, kredi çekmek istiyorum deyin. Bakın bakalım size yüzde 12 faizle veriyorlar mı? Vermeyecekler. Yüzde 12 ile faiz alan bankalar ne yapıyorlar? Bankaların karı yüzde 500’ün üzerinde artış gösterdi. Var olan iktidar faiz ayaklarına yatıp, dini kullanarak bir avuç azınlığa milyarlarca lirayı aktarıyor. Biz Allah nasip eder iktidar olduğumuzda herkes görecek demokrasinin, saydam devletin, dürüst çalışmanın, liyakatin ve adaletin ne olduğunu göstereceğiz.

Bu ülkeyi seven insanların, gerçek vatanseverlerin umutları ve duaları her yerde bizimle birlikte yürüyor buna inanın. Ve yine buna inanın bu mücadelede halk düşmanlarını birlikte yeneceğiz ve özgürlük, doğruluk, adalete susamış halkımıza kurtuluşu beraber getireceğiz. Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Artık karar verin. Bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz, yenmeyecek miyiz?

Son bir konu, son bir uyarı yapacağım. Bakınız Türkiye tarihinin en büyük borsa manipülasyonlarına şahit oluyoruz hep beraber. Küçük yatırımcı soyuldu, soyuluyor. Bir SPK yetkilisi, ‘Sistematik risk yok’ diyor. SPK yalan söyler mi? Söylüyor. Bakın uyardım, daha önce uyardım. İzliyorum, notumu alıyorum derken blöf yapmadığımı ifade ediyorum. Küçük yatırımcıyı soyanları isim, isim biliyorum. Hepsini bir kez daha uyarıyorum. Bu çaldığınız kütük, küçük yatırımcıların paralarıdır. Bu paraları burnunuzdan fitil, fitil getireceğim. SPK aklını başına alsın.”

Paylaşın

8 Ayda İşsizlik Ödeneğine Başvuran Sayısı 1.1 Milyonu Aştı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Utanmadan sıkılmadan işsizlik var diyorlar” dese de yılın ilk 8 ayına ilişkin veriler Erdoğan’ı yalanladı. Öyle ki bu yılın ilk 8 ayında çalışırken işten atılan ve işsizlik ödeneğine başvuran kişi sayısı 1 milyon 105 bin 947 oldu. Böylece 8 aylık dönemde her ay 138 bin 243 kişi, her gün ise 4 bin 608 kişi işten atılmış oldu.

Konu hakkında açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Bakan Nebati her ne kadar Türkiye’nin büyüdüğünü, istihdamın arttığını söylese de resmi veriler bunun tam tersini iddia etmeye devam ediyor. Sadece temmuz ve ağustos ayında yani bir aylık dönemde işten çıkartılanların sayısı ise 140 bin 889 kişi oldu” dedi.

Bu yıl şu ana kadar en çok işten atılmaların olduğu şehrin 236 bin 400 kişi ile İstanbul olduğunu anlatan Ağbaba, “İstanbul’u 73 bin 440 kişi ile Ankara ve 58 bin 121 işten atılmayla İzmir izledi. Sanayinin yoğun olduğu Bursa ‘da 47 bin 84 kişi işten atılırken, Kocaeli’de bu yıl içerisinde işten atılanların sayısı ise 30 bin 718 olarak kayıtlara geçti” diye konuştu.

İşsiler kaderlerine terk ediliyor

Ocak-ağustos ayları arasında 1 milyon 105 bin 947 kişi işten atıldığı için işsizlik ödeneğine başvuru yaparken, başvuru yapanların sadece 538 bin 798’i ödenek almaya hak kazandı. Bu durumda işten atılanların neredeyse yarısı ödenek almaya hak kazanamadı. Türkiye’de işsizlik sigorta fonu işsizlerden çok işverenlere ve yandaş sermayeye kaynak olarak aktarılırken, işsizler ve işten atılanlarda bizzat iktidar tarafından kendi kaderlerine terk ediliyor.

Paylaşın

“Kılıçdaroğlu’nun Aday Olması Halinde İki Formül Gündemde” İddiası

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’nın 2 Ekim’deki toplantısı öncesi Millet İttifakı’nın adayına ilişkin tartışmalar yeniden alevlendi.

Kulis bilgilerine göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde iki formül üzerinde duruluyor.

Milliyet’ten Mehtap Gökdemir‘in haberine göre Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde seçimi kazanacağını ifade eden CHP’li kurmaylar, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları’nın isimlerinin çeşitli çevrelerce ön plana çıkarılmasına karşı “Adı geçen belediye başkanlarının sahada Kemal Bey için oy istediğini düşünün. Bir de böyle bir politik ortam olacak” değerlendirmesini yapıyor.

Parti kulislerinde iki formül üzerinde duruluyor. Birinci seçeneğe göre; Kılıçdaroğlu’nun ortak cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi halinde partiyi Genel Başkanvekili yönetecek. Genel Başkanvekili, vekillik ettiği sürede Genel Başkan’ın yetkilerini kullanacak.

Kılıçdaroğlu’nun, adaylığını açıkladığı gün parti rozetini çıkaracağı, Genel Sekretere seçimin ertesi gününe ilişkin partiden ayrılacağına dair bir dilekçe vereceği ifade ediliyor.

İkinci seçeneğe göre ise Kılıçdaroğlu, kurultaya kadar partinin başında duracak. Bu formülü savunanlar seçimden sonra olağan kurultay sürecinin başlatılması ve kurultaya kadar da Genel Başkan’ın görevde kalması gerektiğini belirtiyor.

CHP tüzüğü, Genel Başkanlık makamının boşalması halinde, Parti Meclisi’nin (PM) yeni Genel Başkanı seçmek için kurultayı en geç (45) gün içinde toplantıya çağırmasını, bu süre içinde Genel Başkanlık görevlerinin PM’de belirlenen Genel Başkan Yardımcısı tarafından yürütülmesini öngörüyor.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: ‘Altılı Masa’da Kriz Yok

Basının bir kesiminde körüklendiğinin tersine altılı masada bir kriz olmadığını söyleyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Hiç kriz yaşamadık, böyle bir şey olmadı, olsa zaten meydana çıkar” dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ayrıca, anketlerden memnun olduğunu, partisinin oylarının istikrarlı bir şekilde arttığını kaydetti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anadolu’daki son grup toplantısını yaptığı Elazığ’da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’e konuşan Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Erdoğan, Şangay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) tam üyeliğin hedeflendiğini söyledi. Bu savrulmaya yorumunuz nedir?
Dış politika milli olmak zorundadır. Kişiselleştiremezsiniz. Bir kişinin talebi ve beklentileri üzerinden dış politika oluşturamazsınız. Dış politika oluştururken iktidar ve muhalefet birlikte hareket etmeli. Dış politika, iç politikaya benzemez. Aynı zamanda dış politikanın bürokraside de aktörleri farklıdır. Büyükelçilerdir bunlar, dış politika konusunda yorum yapan uzmanlar var. Erdoğan, devlet yönetimini kişiselleştirdiği için düşündüğü bir şeyi, nasıl sonuçlar çıkaracağını hesap etmeden rahatlıkla dile getirebiliyor. Ne yapacağını bilmiyor ve etrafında bunu söyleyecek kişi de kalmadı. Aslında Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakılmasa böyle bir konuşma yapacağı kanısında değilim.

“Devlet saydamlığı kaybetti”

– Meral Akşener, Cumhurbaşkanı adayını halkın belirleyeceğini söyledi. Halk hangi yöntemle belirleyecek?

6’lı masada böyle bir şey gündeme gelmedi. Böyle bir şey yok.

2 Ekim toplantısının gündemi belli mi?

Neler yapacağımız konusunda her toplantıda önemli aşamalar katediyoruz. Toplantıların özelliği bir karar verildikten sonra genel başkan yardımcıları bu kararla ilgili alt bilgileri oluşturuyorlar. Belli bir olgunluğa ulaştırdıktan sonra genel başkanlara sunuyorlar. Genel başkanlar da “evet” dediğinde 6’lı masa karar açıklıyor. Toplanıyoruz, bir karar alıyoruz ve altını dolduruyoruz. Bunu da genel başkan yardımcıları uzun uzun tartışarak, çalışarak, görüş birliği oluşturarak yapıyor.

Dışarıdan gelen kaynağı belirsiz parada artış var, durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle 2018 sonrası devlet saydamlığını kaybetti. Vatandaşın ödediği vergilerin nereye gittiğini bilmediğimiz gibi kaç hanenin elektriğinin kesildiğini de bilmiyoruz. Bütün bunların hepsi demokrasinin kan kaybettiğini, otoriter bir yapının kendi beklentilerine uygun topluma bilgi verdiğini, kendini rahatsız eden bilgileri gizlediğini gösteriyor.

“Tartışma siyasetin doğası”

Akşener’in ve diğer partililerin açıklamalarına bir yorumunuz var mı?

Sayın Akşener’le görüşüyoruz zaten. Zaman zaman tartışmalar olur, bu siyasetin doğasında vardır. O tartışmalarda bizim açımızdan önemli olan genel başkanların söyledikleridir. Genel başkan yardımcıları düşüncelerini ifade edebilir. Önemli olan genel başkanların görüşleridir. Genel başkan dışındaki parti yetkililerinin açıklamalarını dinleriz, saygı duyarız ama bunu altılı masada kriz olarak düşünmeyiz. Hiçbir lider de düşünmüyor benim gördüğüm.

Masada kriz var mı?

Kriz yaşamadık, hiç böyle bir şey olmadı. Olsa zaten meydana çıkar. Geçen İstanbul’daydım Sabah gazetesi bir tweet atmış. “Ali Babacan’la Kılıçdaroğlu gizlice görüştü.” Ne gizlisi, görüşürüz zaten. Ki benden sonra Sayın Babacan diğer liderlerle de görüştü. Ben İstanbul’da uzun süre kalacaktım o yüzden ilk benimle görüştü. Sanki çok özel bir görüşme de gizliyoruz. Aklın alacağı şey değil. Altı lider bir aradayız ve her zaman görüşüyoruz.

CHP iktidarında başörtüsü sorunu olur mu?

Başörtüsünde asla sorun yaşanmaz. Hiç endişe etmesinler. Böyle bir sorun ne bizim önümüze ne halkın önüne gelir.

“Adalar konusu işine geliyor”

Kıbrıs’ta son gelinen durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ın mezarına bile doğru dürüst bakamadılar. Bize bırakın, biz bakalım. Dış politikayı iç politika malzemesi yaparsanız çıkmaza girersiniz. Yunanistan’ın adaları Lozan’a aykırı silahlandırdığı yıllardır söyleniyor. Dün söylenmedi ki. Şimdi kahraman kesildi. Erdoğan’ın da karşı tarafın da işine geliyor. İkisi de değişecek pozisyonda ve halk ikisine de güvenmiyor. Şimdi ikisi kayıkçı kavgasıyla iktidara tutunur muyuz hesabında ama halk bunların hepsini biliyor.

“Oyumuz istikrarlı artıyor”

Anketleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Anket sonuçları memnun ediyor. Oyumuz kararlı bir yükselişte. Bu güzel bir şey. Ciddi bir kararsız kitle olduğuna inanmıyorum. Olanlar da yerini buluyor zamanla.

6’lı masanın en güçlü ve zayıf yanları neler sizce?

Altılı masanın en güçlü yanı, altı liderin demokrasiye ve adalete olan bağlılığı. Bu olmadığı takdirde varlık nedenimiz tartışılabilir. Zayıf yanını görmüyorum. Aynı kararlılıkla hareket ediyoruz. Bizim arzumuz Türkiye’yi huzura kavuşturmak. 6 partiyi yüz yıllık bir çınarın dalları gibi görüyorum. Bir kökü var. Farklı dallar aynı kökten geliyor. Bu nedenle güçlü bir yapının ortaya çıkacağına inanıyorum.

“Parti olayı olmaktan çıktı”

Partide ön seçim yapacak mısınız?

Hiç düşünmedik. Çünkü henüz seçim sathına girmedik ve örgütler gerçekten çalışıyor. Seçim sathına girersek bunu parti meclisinde konuşmamız lazım. Zaten büyük bir bölümde belki ön seçim hiç yapılmayacak. Parti meclisinin, örgütlerin nabzını tutarız. Ona göre karar verilir. Bunu yaparken ittifakları da düşünmemiz lazım. Ama bunları altılı masada konuşmadık. İller bazında anket yapılırsa daha sağlıklı sonuçlar elde edilir. Bir ilde hangi parti elde ediyor diye. Bir parti diyebilir ki biz burada daha öndeyiz. O orada olur. Oturulur, konuşulur. Olay bir parti olayı olmaktan çıktı. Bir Türkiye olayı. Her bir lider bu sorumlulukla hareket ediyor. Türkiye’yi bu içinde bulunduğu girdaptan çıkaralım, sonrası konuşulur. Altı parti birbirinin rakibi parti sonuçta.

Partilerin bazı illerde ortak listeden girmesi gündemde mi?

Kendi içimizde bir iç çalışma yapıyoruz. Seçim Kanunu’nu esas alıyoruz. Her parti 41 ilde seçime girmek zorunda. Onun dışında diğer illerde ittifaklar olabilir. Ama bizim yaptığımız çalışma diğer partileri bağlamıyor, diğerlerinin çalışması bizi bağlamıyor. Belli bir olgunluğa geldikten sonra gelinir, konuşulur. Akademik dünyadan da böyle çalışmalar yapanlar var. Gelip bize bilgi verdiler. Biz diğer partilere de aynı bilgiyi vermelerini istedik. Yani çalışmalar yapılıyor.

Paylaşın

CHP İle İYİ Parti Arasındaki Gerilim ‘Altılı Masa’ya Nasıl Yansıyacak?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa, 2 Ekim’de CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde en kritik toplantılarından birini gerçekleştirecek.

Bir süredir cumhurbaşkanlığı adaylığı ve “HDP’ye bakanlık” tartışmaları; son olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun “Kılıçdaroğlu aday olmazsa masa dağılır” açıklaması nedeniyle CHP ile İYİ Parti arasında yaşanan gerilimin altılı masa toplantısına nasıl yansıyacağı merak konusu.

İYİ Parti  kulislerinde Genel Başkan Meral Akşener’in, aday tartışması üzerinden partisine yüklenilmesinden son derece rahatsız olduğu, sorunlu başlıkların masaya gelmesinin sürpriz olmayacağı konuşuluyor.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi liderleri yaklaşık 1.5 ay sonra, 2 Ekim’de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde bir araya gelecek.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakatını, “Yarının Türkiyesi’ni kurma” vaadiyle açıklayan altı siyasi parti ilk tur görüşmelerin tersine, ikinci tur görüşmelere “kriz ve çatlak” söylentilerinin gölgesinde başlıyor.

Gerilimin nedenleri

Bu söylentilerin temel nedeni ise masanın iki büyük partisi; CHP ile İYİ Parti arasında hem cumhurbaşkanı adayı, hem de HDP ile ilişkiler konusunda yaşanan görüş ayrılığı iddiaları oluşturuyor.

Son olarak Kılıçdaroğlu’nun en yakın kurmaylarından Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun, “Kılıçdaroğlu aday olmazsa masa dağılır” açıklaması iki parti arasındaki gerilimi tırmandıran gelişmeler oldu.

Akşener ve Kılıçdaroğlu son gelişmelerden sonra, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın düzenlediği etkinlikte yan yana görüntü verdi.

Başta Akşener olmak üzere İYİ Parti yönetimi ise adaylık ve HDP tartışmaları üzerinden partisinin “kriz üreten parti” olarak yansıtılmasından ve bu yönde yapılan yorumlardan rahatsız.

İYİ Parti kurmayları, Akşener’in “Türkiye’nin geleceğinin kişisel beklentilerle zora sokulmaması” gerektiği açıklamalarını anımsatarak, cumhurbaşkanı adaylığı yarışından vazgeçmesinin de bunun en önemli göstergesi olduğunu ifade ediyorlar.

Akşener, dün de Ankara Keçiören’de esnaf ziyareti sırasında bir yurttaşın, “Boşuna bir araya gelmediğinizi düşünüyoruz, bir şey çıkması lazım” diyen bir  vatandaşa, “Ben kişisel olarak her şeyden feragat ettim” karşılığını vermişti.

Akşener’in yakın çevresine yaptığı değerlendirmelerde de, “Ben üzerime düşen fedakarlığı yaptım. Kendim için hiçbir şey talep etmiyorum. Ama sürekli tartışılıyorum, saygısızlık görüyorum.  Gerçekten bir değişim isteniyorsa böyle bir tavır olmaz.  Kendini altılı masanın icracısı gören ‘kanaat önderleri’ reyting uğruna bir sistemi yıkıyorlar”  sözleriyle tepki gösterdiği belirtiliyor.

İYİ Parti kaynakları  bu tartışmalar nedeniyle altılı masanın dağılmayacağını ancak süreç iyi yönetilmezse seçimi kaybetme riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini, Akşener’in rahatsızlığının asıl nedeninin de bu ihtimal olduğuna dikkat çekiyorlar.

‘Kullanılan dil tahribat yaratıyor’

Akşener’in altılı masa dışında bir alternatif aradığı iddialarına da tepkili olan İYİ Partililer, “Türkiye Masası” fikrini ilk ortaya atanın Akşener olduğunu anımsatıyorlar.

Parti kulislerinde Akşener’in AKP ile yan yana durmayacağını dile getirirken, “Ben gidersem seçmen beni döver” dediği anımsatılarak, “Bunu AKP’ye gidilir anlamında söylemiyoruz ama bizi eleştirenler  İYİ Parti seçmenini araştırıyorlar mı? Bir araştırsınlar da bu dilin İYİ Parti seçmeninde yarattığı tahribatı görsünler” görüşü dile getiriliyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

CHP’li Özel’den ‘Aday’ Açıklaması: Kemal Kılıçdaroğlu’nu İsteriz

Katıldığı bir programda gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan CHP’li Özel, “Malumun ilamı başka bir şey değil. İmamoğlu, CHP ilçe başkanlığından geliyor. Geldiğimiz noktada, CHP için Özgür Özel ne kadar heyecan duyuyorsa o da o kadar heyecan duyuyor. Bize sorarsanız biz aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu isteriz” ifadelerini kullandı.

Özgür Özel, açıklamasının devamında “Çünkü bir parti yürütmenin başına genel başkanını getirirse iktidar olursunuz ama bugün ittifak siyasetine bir ihtiyaç var. Seçmen sandığa giderken bir kucaklaşmaya, birleşmeye oy verecek. Yüzde 60’ın belki yüzde 70’in üstünde bir onayla gelecek bir Cumhuriyet iktidarından bahsediyoruz” dedi ve ekledi;

“Ekrem beyin de gönlünde, ilk günden beri bu ittifaka gönül, gayret veren, her türlü fedakarlığı gösteren genel başkanımızın 6’lı masadan aday olarak çıkmasını ister. Bunu dile getiriyor. Genel başkanımızın bize çizdiği bir çerçeve var. ‘6’lı masanın tam mutabakatı’ ve ’13. cumhurbaşkanı altılı masadan’ diye.

Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur kesinlikle demiyoruz. 6’lı masa gösterirse onur duyarım demişti genel başkanımız, o noktadayız. 6’lı masadan kesin karar çıkana kadar pozisyonumuzu koruyoruz. Özgür Özel’in de kişisel görüşü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Elazığ’da o okulu açtığında gitmesinde cumhurbaşkanı olarak gitmesidir.”

CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah’ın konuğu oldu. Özel, gündeme dair açıklamalar yaptı. Cumhuriyet’in haberine göre Özel’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“2019 yılı çok iyi geçmişti. Bu sabah kalkınca bu yıl inşallah iyi bir yıl olsun, iktidar değişsin, CHP iktidar olsun, herkesin yüzü gülsün.

Tam bir rezalet. Ülkenin geldiği durumu göstermek açısından böyle turnusol kağıdı gibi. Öncesinde, sırasında ve sonrasında olanlar bir bütün. Öncesinde Süleyman Soylu, valilere ‘CHP’lileri şehit cenazelerine sokmayın’ diye sözlü talimat verdi. Bu nasıl bir provokasyondur? Esasında bir bütün halinde baktığınızda bu işin başlangıç noktası Soylu’nun provokasyonu, hedef göstermesi ve doğrudan göstermeden talimat vermesiyle başladı.

Tuğla gibi kitabımız var bu linç girişimiyle ilgili. O davadan savcının bile bulmadığı sanıkları numaralandırarak yazdığımız… Kemal beye uğultular başladığında birileri çatıdan tahta dağıtmaya başlıyor millete. Bir çatıya gidip tahta alıyorlar, demir çubuklar istiflenmiş, bir köşede taşlar istiflenmiş. Kemal bey gidiyor, AKP yöneticileri, AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatih bey neden elini sıkmamış? Cenaze bu ya, şehit cenazesi… Atmosferde bir şey var. Atmosferi germek istiyor. Hangi şehit cenazesinde Kemal beyin eli havada kalmış da bugün kalmış? Bunu görmek lazım.

Yumruk atmaya çalışıyorlar, arabası kullanılmaz hale gelmiş. Genel başkan içinde diye düşünerek kayalar atılıyor. Eve gidiyor, ‘Yakın bu evi’ diye bağıran bir kadın. ‘O sen misin’ diye sorulmamış, mahkemede de ses kaydı incelemesi… Mahkeme şüpheye düştük, ses bu kadına mı ait diye… Görüntüde var, bütün Türkiye biliyor. O yüzden sanık lehine yorumlayıp ceza vermiyorlar. Kadın bu çağrıyı yapmamış gibi… Yumruk atan kişi için de basit yaralama kastı deniliyor.

Adımı Özgür olduğunu bildiğim kadar, Ağrı Dağı kadar gerçek bir şeyden bahsediyoruz. Planlı, hazırlıklı ve önceden hazırlanarak yollandılar. Sen ülkenin siyasetçisini, ana muhalefet liderini öldürmeye çalışıyorlar. Siyasilerden nasıl mesajlar gelmesi lazım? Bahçeli ‘Senin ne işin var orada’ diyor. Soylu, ‘Her yere gidilmez, bende bazı yerlere korkup gitmiyorum. O da gitmesin’ diyor. Hedefi gösteren sensin. Erdoğan’dan samimi bir geçmiş olsun telefonu beklersin, televizyondan bile demediler. Neredeyse Kemal beyi suçladılar.

O gün olay olduğunda Milli Savunma Bakanı, ‘Arkadaşlar’ diyor. Oradaki gözü dönmüş güruh arkadaş olabilir mi? Ona arkadaşsa o bakan da bu memleketten, hepimizden uzak dursun. ‘Arkadaşlar mesajınızı verdiniz artık dağılın’ diyor. Bu mesaj olabilir mi?

Kemal beyin davasında bu kararı veren hakim şöyle bir noktada. Öncesinde İçişleri Bakanı bunu diyorsa, olay olurken oradaki bakan, vekiller böyle davranıyorsa, sonrasında Cumhur İttifakı’nın iki lideri Kemal beyi suçluyorsa benim vereceğim karar belli diyor. Yumruk atan kişinin elini öpmek için sıraya girmişti bazı AKP’liler. Hakim böyle bir psikoloji ile bu kararı vermiş. Süleyman Soylu günü gelince bunun hesabını verecek ama bu kararı verenlerde verecek. Böylesi bir linç davasında hiçbir kusur yok, hazırlık yok diyen adam bunun hesabını verecek. Bir soruşturma ile bunun hesabını verecek.

Ekrem İmamoğlu davası

İmamoğlu, yurt dışında bir uluslararası birliğin toplantısında kendisine verilen kürsüde İstanbul seçimleriyle ilgili ‘Seçimi önce kazandık, iptal ettirdiler. Tekrar seçim oldu kazandık’ diye konuştu. Türkiye’ye döndü. Dönünde İçişleri Bakanı Soylu, Ekrem İmamoğlu’nu hedef alarak, ‘Gitmiş yurt dışında Türkiye’yi şikayet ediyor….’ diye hakaret etti. Onun üstüne Ekrem beye sordular. Ekrem bey, Soylu’nun ifadesini tekrar etti.

Bunun üzerine YSK, seçimi kendi iptal ettiği için o laf bana söylendi diye dava açmış. İmamoğlu, Soylu’nun ağır tahriki altında kendisine yapılan hakarete aynı kelimeyle cevap veriyor. Ama dava açtılar. Ceza kesinleşirse, İmamoğlu siyasetten men edilecek. Şiir okudu diye 4 ay hapiste tutulan bir kişinin daha sonra parti kurup başına geçip başbakan, cumhurbaşkanı olduğu bir parti nasıl böyle bir akıl tutulmasına tutuluyor ki, şimdi kendi siyasi rakiplerini içeri attırıyor.

Cesaret ederlerse yedikleri demokrasi tokadının 10 katını yerler. Bu millet böyle şeyleri affetmez. Ben cesaret edebileceklerini zannetmiyorum.

Geçen gün Süleyman Soylu mahkemeye başvurmuş. ‘Ben o zaman bir şey demedim ama o laf bana da söylenmiş bir laftır. Ben de şikayetçiyim’ diyor. Biz zaten bu laf sana söylenmiş diyoruz, YSK’ya ne oluyor?

‘Soylu siyaseti bırakacak’ iddiası

Bu milletin canını yakan her olayda madden ve manen mücadele etmesi gerekirken bir bakıyorsunuz o pisliğin içinde. En azından fotoğraf çektirmiş. Normal bir gün duramaz. ‘Ben Erdoğan varsa varım yoksa yokum’ diyor. ‘İlk uçakla kaçmam lazım’ mantık bu. Bunu böyle söyleyemeyip tersinden söylüyor. Tayyip Erdoğan kazanırsa, kaybederse onla devam edeceğim diyerek Erdoğan’a, ‘Beni görevden almayı düşünüyormuşsun, senin kara gün dostun benim kazanırsan da ben artık yokum’ diye vatandaşa temiz bir kişiymiş gibi…

Süleyman Soylu, Recep Tayyip Erdoğan iktidarı kaybettiği gün bu ülkeden kaçmaya kalkar.

Seçimi gününden 3 gün önce yapalım deseler biz ona da evet deriz. Biz seçime dünden razı, bugünden hazırız. 56 gün sonra seçime yapalım derlerse biz bunu istiyoruz. Bahçeli bir, iki kere denedi. Dönem tartışması var, ancak seçimler öne alınırsa aday olabilir… CHP, ‘Öne alınamazsa aday olunamaz’ desin. Cumhurbaşkanımızın önünü kesmeye çalışıyorlar, YSK’ya soralım’ falan filan.. Biz iktidara Recep Tayyip Erdoğan’ı yenerek geleceğiz. Kendi aday olmaz ‘Ben emekliyim’ falan derse bilmeyiz. Er meydanından kaçanı millet görür. Erdoğan’ı seçimle yenerek iktidarın değiştiğini tüm dünyaya göstereceğiz.

‘Biz aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu isteriz’

Malumun ilamı başka bir şey değil. İmamoğlu, CHP ilçe başkanlığından geliyor. Geldiğimiz noktada, CHP için Özgür Özel ne kadar heyecan duyuyorsa o da o kadar heyecan duyuyor. Bize sorarsanız biz aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu isteriz. Çünkü bir parti yürütmenin başına genel başkanını getirirse iktidar olursunuz ama bugün ittifak siyasetine bir ihtiyaç var. Seçmen sandığa giderken bir kucaklaşmaya, birleşmeye oy verecek. Yüzde 60’ın belki yüzde 70’in üstünde bir onayla gelecek bir Cumhuriyet iktidarından bahsediyoruz.

Ekrem beyin de gönlünde, ilk günden beri bu ittifaka gönül, gayret veren, her türlü fedakarlığı gösteren genel başkanımızın 6’lı masadan aday olarak çıkmasını ister. Bunu dile getiriyor.

Genel başkanımızın bize çizdiği bir çerçeve var. ‘6’lı masanın tam mutabakatı’ ve ’13. cumhurbaşkanı altılı masadan’ diye. Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur kesinlikle demiyoruz. 6’lı masa gösterirse onur duyarım demişti genel başkanımız, o noktadayız. 6’lı masadan kesin karar çıkana kadar pozisyonumuzu koruyoruz. Özgür Özel’in de kişisel görüşü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Elazığ’da o okulu açtığında gitmesinde cumhurbaşkanı olarak gitmesidir.

Elazığ’daki provakasyon

Doğu’da, Güney Doğu’da CHP hem kendinden kaynaklı hem kendisi dışında sorunlar nedeniyle önemli bir güç elde edememişti. Hem Kemal beyin samimi duruşu, hem CHP’nin şeffaf pozisyonu, kimseyi ayırmayan tavrıyla, ittifak siyasetinin iklimiyle şimdi Türkiye’de bambaşka rüzgarlar esiliyor. Elazığ’da sokakta yürüyemedik. Genel başkanımız esnaf ziyareti diye çıktı, mitinge döndü. Partimiz birlik, beraberlik içinde. Elazığ’da nereye gittiysek CHP’den memnunlar. İki vekil garanti, üçe bakın diyorlar.

40 yıl sonra bir milletvekili çıkmış, ikincisi gelir mi umuduyla soruyorum. ‘İki garanti siz üçe bakın’ diyor. Birileri biz Elazığ’a gittiğimiz gece billboardlara provokatif şeyler yaptılar. ‘Ben AK Partiliyim ama Kemal beyden özür dileriz. O yapılan terbiyesizlik’ diyorlar.

Sağlıkçılara söz verildi ama adımın Sağlık Bakanlığı tarafından atılması lazım. Kılavuz yayınlanmadı ve ciddi bir panik var. 2020 KPSS puanları yanabilir. Bu konuda Fahrettin Koca zaman geçirmeden adım atmalıdır. Bu işin her gün takipçisi olacağız.

EYT’yi çözeceğiz

Kimseyi ayırmadan çözeceğiz. EYT’liler var. Bir de Emeklilikte MHP’ye takılanlar var. CHP, İYİ Parti, MHP, HDP ‘EYT’yi çözeceğiz’ diye söz verdik. Meclis’te İYİ Parti önerge verdi, MHP de oy verdi. Erhan Usta o zaman MHP Grup Başkanvekili. İlk oylamada geçti. O aradaki ikinci oylamada Erhan Usta’yı görevden aldı Devlet Bahçeli ve EYT’ye ‘hayır’ oyu verdiler.

(HDP’liler ile yan yana görünmemek için ‘hayır’ dedi iddiası) 1 Ekim günü sayın Bahçeli Meclis’e gelecek 60 HDP’li vekil yan tarafta oturuyor. Nasıl yan yana görünmeyecek? Millet oturdu onları yan yana. MHP, İYİ Parti, CHP, HDP yan yana imza attığı danışma kurulu tutanakları var… Meclis çalışmaz yoksa kardeşim.

MHP getirsin biz oy verelim dedik. O yüzden bunlar samimi değil. Şimdi laf oyunlarıyla ‘formül’ diyorlar. Ayrımsız, kimseyi dışardan bırakmadan EYT’yi çözeceğiz.

Sosyal konut projesi

Sosyal konut, sosyal demokrat bir partinin karşı çıkacağı bir şey değil. Temelde sosyal konut denilince biz destekleriz. Bu projeyi de destekliyoruz ama 1 Ekim tarihinde bir kanun teklifimiz olacak.

Eve geçene kadar 5.500 lira alan asgari ücretli parayı nasıl ödeyecek? Eve geçmeden taksitler başlamasın, peşinat olmasın, 6 ayda bir zam gelmesin, düşük bir faiz oranı gelsin diyoruz. 1 Ekim’den sonra Meclis’te oylayacağız. Şu anki durum tamamen bir kurmaca.

Ben dedim ki 5 milyon kişi başvurur. Çünkü Türkiye’de en az 5 milyon kişinin başka türlü ev alma ümidi yok. Başvuran 20 kişiden 1’inin ihtiyacı karşılanıyor bu ‘büyük’ projeyle.

Kötü haber şu. TOKİ’nin 2018 yılında teslim etmediği ve davalık olduğu ev sayısı 55 bin. Evler maalesef çok kalitesiz. İyi haber var. İktidar değişiyor. Bu projeye girin, devlette devamlılık esastır. Halkın yararına bir iş yapılmaya çalışıyorsa biz bunun kusurlarını gidererek, iktidarımızda teslim edeceğiz.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Bu Millet Kavgadan Bıktı

İstanbul Büyüşehir Belediye’sinin (İBB) Elazığ’da yaptırdığı okulun temel arma törenine katılan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, “Bu millet kavgadan bıktı. Neden kucaklaşmıyoruz? Adalet konusunda neler düşündüğümü 85 milyon değil dünyada aklı yerinde herkes biliyor” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Adalet olmadan bu evlatlarımızın iş bulamayacağını biliyoruz. Matematikte Türkiye 7’incisi mülakatta eleniyorsa bir sorunumuz vardır. Bunları bitireceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Birlikte bu ülkeye adaleti demokrasiyi getirmek temel görevimiz” dedi ve ekledi:

“Gençler meraklanmayın bu okulda güzelce okuyacaksınız, anılarınız olacak. Bizler gelip gidiyoruz ama Türkiye’yi yönetecek olan sizlersiniz. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Tek isteğim var, umutsuzluğa kapılmayın kucaklaşın. Demokrasiyi getirecek olanlar sizlersiniz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gazi Meslek Teknik Anadolu Lisesi temel atma törenine katıldı. Törene, Kılıçdaroğlu genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan sonra CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bir konuşma yaptı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Türkiye’nin geleceği adına güzel bir şey yapıyoruz. Gençlerin daha iyi yetişmeleri, daha iyi koşullarda okumaları için güzel bir şey yapıyoruz.

Bütün gençliğim burada geçtiği için Elazığ benim hayatımda unutulması zor kentlerden birisi. Burası kadim bir kent.

Keşke burada Elazığ’ı yöneten vali düzeyinde insanlar da olsaydı. Ama baskıdan ve korkudan gelemiyorlar. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda ne iktidar ne muhalefet diyeceğiz herkesi kucaklayacağız.

Bu millet kavgadan bıktı. Neden kucaklaşmıyoruz? Adalet konusunda neler düşündüğümü 85 milyon değil dünyada aklı yerinde herkes biliyor. Adalet olmadan bu evlatlarımızın iş bulamayacağını biliyoruz.

Matematikte Türkiye 7’incisi mülakatta eleniyorsa bir sorunumuz vardır. Bunları bitireceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Birlikte bu ülkeye adaleti demokrasiyi getirmek temel görevimiz. Gençler meraklanmayın bu okulda güzelce okuyacaksınız, anılarınız olacak.

Bizler gelip gidiyoruz ama Türkiye’yi yönetecek olan sizlersiniz. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Tek isteğim var, umutsuzluğa kapılmayın kucaklaşın. Demokrasiyi getirecek olanlar sizlersiniz.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’da İkinci Turun İlk Üç Gündemi Belirlendi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’nın ikinci tur görüşmelerini ilk gündemi Siyasi Ahlak Yasası, İstanbul sözleşmesi ve Strateji Planlama Teşkilatı olacak…

Meclis’in 1 Ekim günü açılmasının ardından 2 Ekim’de de CHP’nin ev sahipliğinde 6’lı masanın 2. tur görüşmeleri başlayacak.

Sözcü’den Emin Özgönül’ün haberine göre, Alt komitelerin masaya getirecekleri konular da netleşiyor. Meclis çoğunluğu elde edilirse ilk bir hafta içinde “Siyasi ahlak yasası, İstanbul Sözleşmesi ve Strateji Planlama Teşkilatı’”yasaları çıkarılacak.

Göçmenler, Dış politika, Tarım, Sanayi ve Eğitimde atılacak adımlar için de planlamalar yapıldı. TBMM’de elde edilecek çoğunluğa göre Anayasal değişiklikler devreye sokulacak.

Kılıçdaroğlu’nun ismi ön planda

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismi giderek kuvvet kazanırken, adayın kim olacağı alt komitelerde yapılacak ön çalışmalar sonucu masaya getirilecek. Bu çalışmada aday ismi belirtilmeyecek ancak 13. Cumhurbaşkanının seçimi kazanabilmesi için hangi kriterlere sahip olması, hangi kesimlerde oy potansiyelinin bulunması gerektiği, halkın güven duygusu gibi maddeler vurgulanacak. Adayın seçim kampanyasında yürütmesi gerekli strateji de belirlenecek. Altı siyasi partinin hangi seçim çevresinde listeler üzerinde işbirliği yapacağı ve ortak adaylar konusu da değerlendiriliyor.

CHP ev sahipliği yapacak

Meclis’in 1 Ekim günü açılmasının ardından 2 Ekim’de de CHP’nin ev sahipliğinde 6’lı masanın 2. tur görüşmeleri başlayacak. Güçlendirilmiş parlamenter sistem de bu turun önemli ayağını teşkil edecek. Yeni sisteme geçilene kadar çıkarılacak yasalar ve KHK’lar için çalışmalar da yapıldı. Seçimlerde TBMM’de elde edilecek çoğunluğa göre Anayasal mevzuat değişiklikleri de devreye sokulacak. Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılırsa KHK’lar öne çıkacak. TBMM çoğunluğu elde edilirse de çıkarılacak yasalar ön planda olacak.

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Liderleri Arasında Sürpriz Görüşme!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’nın 2 Ekim’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde başlayacak ikinci tur öncesi liderler arasında gerçekleşecek görüşme trafiği kulisleri hareketlendirdi.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın aktardığına göre, Ortak Cumhurbaşkanı adayı tartışmalarıyla ilişkilendirilen temas trafiğinin aslında daha önce de yapılan ama kamuoyuna çok yansımayan liderler arası temas trafiği olduğu öğrenildi.

Ankara kulislerine ilk olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in DEVA ve Gelecek Partisi Genel Başkanları ile bir görüşme yapacağı yansıdı. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in “HDP’li bakan olabilir” sözleri ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun “Kemal Bey aday olmazsa masa dağılır” açıklamalarının ardından kulislere yansıyan bu görüşmeler adaylık tartışması ile ilişkilendirildi. Ancak kaynaklar bunu doğrulamadı.

Altılı Masa’da yer alan partilerin kurmaylarından edinilen bilgiye göre liderlerden söz konusu görüşme ile ilgili randevu talebi Akşener’den değil DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan geldi. Babacan masadaki beş liderden ayrı ayrı randevu talep etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşme geçen hafta gerçekleşti. Bugün akşam da Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile görüşecek. Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile de çarşamba günü bir araya gelecek.

Edinilen bilgiye göre görüşmede gündem maddeleri Altılı Masa’yı oluşturan partilerin üzerinde çalıştığı konular olacak. Seçimin kazanılması durumunda vaat edilen parlamenter sisteme geçişe kadar Türkiye’nin nasıl yönetileceğini içeren Geçiş Sürecinin Yol Haritası, seçim güvenliği ve iletişim komisyonu gibi çalışmaların değerlendirilmesi için bu randevunun talep edildiğini anlatan kurmaylar, “Aslında liderler arasında böyle görüşmeler yapılıyor. Sayın Babacan da yürütülen çalışmalarla ilgili bir istişare görüşmesi yapıyor. DEVA Partisi çalışma alanlarında ev ödevlerini büyük ölçüde tamamladı. Bunları liderlerle paylaşıyor. Bu liderlere de sunulan çalışmalar kapsamında kendi içlerinde değerlendirme yapma imkanı sunuluyor. Bir istişare görüşmesi olarak değerlendirmek mümkün. Görüşmeler bu çerçevede yapılıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Söz konusu görüşme taleplerinin geçen hafta Kuşoğlu’nun açıklamalarından önce alındığına dikkat çeken kurmaylar, Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşmede de adaylık konusunun ele alınmadığını söyledi.

Amaç ‘Altılı Masa’yı güçlendirmek

Kurmaylar söz konusu görüşmelerin “Altılı Masa’da kriz var”, “Altılı Masa çatlıyor” şeklinde yansıtılan tartışmalarla kesinlikle ilişkisi olmadığını, tersine Altılı Masa’yı güçlendirme amacı taşıdığını savunuyor. Görüşmeler için, “DEVA Partisi kendi çalışmalarını ve sonuçlarını liderlerle paylaşıyor. 2 Ekim’de yapılacak toplantı öncesi Sayın Kılıçdaroğlu da gündemi belirlemek için gelecek hafta liderlere bir ziyaret gerçekleştirecek. O ziyaretlerin ardından bir gündem netleşecek. Babacan’ın görüşmeleri de bu gündemi, toplantı sonrası açıklanacak bildiriyi zenginleştirecek bir amaç taşıyor. Masa’nın dağılması değil masanın daha da güçlenmesi için bu çalışmalar yapılıyor” deniliyor.

Liderlerin açıklamasına göre Altılı Masa geçiş sürecinin yol haritasında uzlaşma olmadan ortak aday konusunu gündeme almayacak. Bu şekilde yapılan ikili görüşmelerin de bu süreci hızlandırmaya katkı sunabileceği kaydediliyor.

Paylaşın