ABD Ve Birleşik Krallık “Çin’le Savaş” Konulu Gizli Görüşme Yaptı

ABD ve Birleşik Krallık’ın (BK), Tayvan yüzünden Çin’le savaşma ihtimalini azaltmak ve acil durum planlarını konuşmak için görüştüğü iddia edildi. BK merkezli Financial Times’ın konu hakkında bilgisi olan kaynaklara dayandırdığı habere göre görüşmeye, üst düzey isimler katıldı.

Adı açıklanmayan kaynaklar, Beyaz Saray Hint-Pasifik Koordinatörü Kurt Campbell ve ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Çin’den sorumlu ismi Laura Rosenberg’ün, BK yetkilileriyle martta görüştüğünü öne sürdü. Tayvan görüşmesinin, ülkelerin Hint-Pasifik stratejisine dair iki günlük toplantılarının bir parçası olduğu yazıldı.

Üç kaynak Washington’ın, Tayvan konusunda farkındalık oluşturmak için BK gibi Avrupalı müttefiklerle işbirliğini artırmak istediğini ifade etti.

Bir yetkili, Londra’nın Taipei’yle diplomatik açıdan daha fazla neler yapabileceğinden Asya’da caydırıcılığın artırılmasına kadar toplantının pek çok noktayı kapsadığını söyledi. Görüşmede ayrıca ABD’nin, Tayvan yüzünden Çin’le savaşa girmesi halinde BK’nin ne tür bir rol oynayacağının da ele alındığı öne sürüldü.

İddiaya göre ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Tayvan hakkında yabancılarla paylaşılması yasak olan istihbaratı, müttefiklerine sağlıyor. Britanyalı bir yetkili, söz konusu gizli görüşmenin iki ülke arasında Tayvan üzerine şu ana kadar yapılan “en üst düzey ve en önemli” toplantı olduğunu söyledi.

FT’nin ulaştığı ABD’li ve Britanyalı yetkililer, konu hakkında yorum yapmadı. Üst düzey bir Tayvanlı yetkili, ABD’nin Taipei planlarına daha fazla müttefikini dahil etme çabalarının farkında olduklarını söyledi.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Tayvan uzmanı Ryan Hass, “Ukrayna’da yaşananlar göz önüne alındığında, hem savaş ihtimalini azaltmak hem de muhtemel bir çatışmaya hazırlanmak için Taipei üzerine yapılan istişareleri artırmak akıllıca” dedi.

Çin-Tayvan gerginliği

II. Dünya Savaşı sonrasında Çin’de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti’nin zaferiyle sonuçlandı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan’a sığındı. Soğuk Savaş nedeniyle Batı’yla ilişkilerini koparan Çin’i 1970’lerin başına kadar Birleşmiş Milletler’de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil etti.

BM’nin 1971’de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşıdı. Kararın ardından Tayvan, BM’den çıkarıldı.

Pekin yönetimi, “tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Buna göre Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan’ın ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor. Tayvan ise o günden bu yana bağımsızlık arayışını farklı biçimlerde sürdürüyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Rusya Konusunda Daha Fazla ‘Tarafsız’ Kalamaz

Bloomberg, Türkiye’nin Ukrayna-Rusya savaşında takınmaya çalıştığı ‘tarafsız’ konumun sürdürülemez olduğunu yazdı. Rusya, 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgale girişti. Batılı ülkeler Rusya’ya karşı yaptırımlara başlarken, Türkiye sadece Birleşmiş Milletler kararlarına uyacağını açıkladı.

Türkiye, Ukrayna’ya silahlı insansız hava araçlarını satmaya devam ederken diğer yandan Rus sermayesinin ülkeye gelmesine de sıcak bakılıyor. Yaptırımlardan kaçan bazı Rus zenginler süper yatları Türkiye’ye demirledi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da Rusya’nın işgaline karşı eleştirilerinin hafif olduğu görülüyor. Belarus’tan sonrası Türkiye’ye taşınan Rusya-Ukrayna görüşmelerinde iktidar ‘tarafsızlık’ imajını parlatmaya çalışsa da bu sanıldığı kadar uzun sürmeyebilir.

Diken’in Bloomberg’den aktardığı analize göre savaşın devam etmesi Türkiye’nin bu pozisyonunu zora sokuyor. Erdoğan’ın savaşın başındaki hesabı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le dostluğunu Batı’yla bir koz olarak kullanması üzerineydi. Erdoğan bu yolla ‘iletişim’ için aracı olabilir belki de ABD’yle S-400 gibi sorunlu meseleleri de çözebilirdi.

İktidar ayrıca Ukrayna’da Ruslara karşı Türk askeri insansız hava araçlarının kullanılmasının, ‘işgalci’ Rusların yanında yer aldığı imajını kırabileceğini düşündü ve NATO’ya silah ambargosunu sona erdirmesi çağrısında bulundu. ABD ve ittifakın diğer üyeleri bu konuda sessiz kaldılar çünkü Türkiye, Batı’nın uzlaşısına katılmış değil.

Analize göre Almanya’nın Rusya’ya karşı ‘pasifist’ duruşunu terk ettiği, İsviçre’nin bile yaptırımlara katıldığı bir ortamda Türkiye’nin Rus zenginlere kapısını açması Ankara için iyi bir görüntü değil. Diğer yandan analizde Rusya’nın Türkiye’deki nükleer santral projesinin de yaptırımlar nedeniyle zora girdiğine yer verildi.

Paylaşın

Rusya, Batı’nın Yaptırımlarını Çin’le Aşabilir Mi?

Rusya, Ukrayna’yı işgalinden sonra bazı ülkeler tarafından getirilen ekonomik yaptırımların etkisini sınırlamaya yönelik ittifak arayışlarına girdi. Rusya Lideri Vladimir Putin, enerji ihracatlarını “hızla gelişen pazarlara” yönlendireceklerini söyledi.

Krizde tarafsız görünmeye özen gösteren Çin, Rusya’nın işgalini kınamadı ve Batı’nın yaptırımlarını eleştirdi. Çin’in açıkladığı gümrük verilerine göre, Rusya ile ikili ticaret bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 28 arttı.

Mart ayındaki artış ise yüzde 12’den fazla oldu. Rusya, Ukrayna’yı işgaline 24 Şubat’ta başlamıştı. 2021’de Çin’in Rusya’nın ihracatındaki toplam payı yaklaşık 147 milyar dolarla yüzde 18’e ulaştı.

Putin, Kış Olimpiyatları için Şubat’ta Pekin’i ziyaret etmişti. Bu ziyarette iki ülke liderleri toplam ticaret hacimlerini 2024’e kadar 250 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini açıkladı.

Bununla birlikte bir blok olarak Avrupa Birliği açık ara Rusya’nın en büyük ticaret ortağı. 2021’de Rusya ile AB arasındaki ticaretin hacmi Çin’in Moskova’yla ticaret hacminin neredeyse iki katı kadardı.

Ama şimdi bu durum değişiyor.

Ticari konularında uzman ekonomist Dr. Rebecca Harding, “Yaptırımlardan sonra AB ile Rusya arasındaki ticaret kaçınılmaz olarak azalacak. Mevcut kriz, Avrupa Birliği’ni tedarik kaynaklarını çeşitlendirme arayışına itti” diyor.

Çin daha fazla Rus enerjisi alabilir mi?

Çin, Rus petrolü, gazı ve kömürü için en büyük pazarlardan biri. Ukrayna’nın işgalinden sadece bir hafta önce iki ülke# değeri 20 milyar doları aşan yeni bir kömür anlaşması imzalamıştı.

Putin ayrıca Çin’le 117,5 milyar dolar değerinde bir petrol ve gaz anlaşması açıklamıştı. İki ülke yeni bir doğalgaz boru hattı inşa etmeyi planlıyor (Sibirya’nın Gücü-2).

Mevcut boru hattının inşaatına 2019’da başlanmış ve 30 yıllık için 400 milyar dolarlık bir anlaşma imzalanmıştı. Bununla birlikte Rusya’nın en büyük enerji pazarı hâlâ Avrupa Birliği.

Rusya, AB’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 40’ını ve petrol ihtiyacının yüzde 26’sını karşılıyor. Dr. Harding, “Son beş yıldır, Rusya’nın Çin’e petrol ve doğalgaz ihracatı yılda yüzde 9 artıyor. Bu çok hızlı bir büyüme ama bu durumda bile Çin, Rus petrolü için AB’nin yarısı kadar büyük bir pazar” diyor.

Ukrayna’nın işgalinden sonra AB Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltma kararı aldı. Avrupa Birliği Rusya’dan gaz ihracatını üçte iki oranında azaltacağını açıkladı.

Rus gazının ana ihracat noktalarından bir olan Almanya, Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattını askıya alacağını duyurmuştu. Rusya ile Çin arasında planlanan yeni doğalgaz boru hattının kapasitesi, Kuzey Akım-2’ninkinin beşte biri civarında olacak. Sibirya’dan gazın ne zaman pompalanmaya başlanacağı da henüz bilinmiyor.

Çin sera gazı emisyonları hedeflerine ulaşabilmek için kömüre bağımlılığını azaltmaya çalışıyor. Bu kapsamda Rusya’dan gaz ithalatını artırabileceği belirtiliyor.

Ancak 2022’nin ilk iki ayında Rusya’dan petrol ihracatı yüzde 9 azaldı. Devlete ait petrol rafinerilerinin bu konuda ihtiyatlı olduğu ve halihazırda Rusya’yla petrol sözleşmesi imzalamadığı belirtiliyor.

Çin Rusya’yı askeri açıdan destekleyebilir mi?

ABD medyasına göre, Ukrayna’yı işgali sürecinde Rusya Çin’den askeri teçhizat istedi. Fakat Rusya bu haberleri “dezenformasyon” diye niteledi.

Son yıllarda, silah ticareti ters yöndeydi. Çin uzun bir süre silahlı kuvvetlerinin modernizasyonu için Rusya’ya bağımlıydı. ABD ve Avrupa Birliği 1989’daki Tiananmen katliamından sonra Çin’e silah ambargosu koymuştu.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) verilerine göre, Çin 2017-2021 yılları arasında silah ithalatının yüzde 80’ini Rusya’dan gerçekleştirdi. Rusya toplam silah ihracatının yüzde 21’ini Çin’e yapıyor. Çin, Rusya’nın en büyük ikinci küresel müşterisi.

Fakat Çin aşamalı olarak kendi askeri teçhizat üretim kapasitesini geliştiriyor.Çin halihazırda dünyada en fazla silah ihraç eden dördüncü ülke.

SIPRI’den Siemon Wezeman “Çin çok gelişmiş silahlar üretiyor. Rusya Çin’in ürettiği insansız hava araçlarına ilgi gösterebilir” diyor. Wezemen şimdiye kadar Rusya’nın insansız hava aracı satın aldığına dair bir kanıt bulamadıklarını söylüyor.

Çin Rusya’ya mali destek verebilir mi?

Bazı Rus bankanları uluslararası ödeme sistemi Swift’ten çıkarıldı. Bu nedenle Çin şirketleri Rusya’dan alımları durdurmaya başladı. Son yıllarda hem Rusya hem de Çin, alternatif ödeme yöntemlerini özendirmeye çalışıyor.

Rusya’nın STFM (System for Transfer of Financial Messages – Mali Mesajlar Transfer Sistemi) ve Çin’in de CIPS (Cross-Border Interbank Payment System – Sınır-Ötesi İnterbank Ödeme Sistemi) var. İki sistem de yerel paralar üzerinde işlem yapıyor.

Fakat Swift küresel ticaret ağındaki finansal işlemlerde hakim konumunu koruyor. Rusya’nın yaptırımlardan sonraki rezervleri altın ve Çin Yuan’ından oluşuyor.

Rus istatistiklerine dayandırılan haberlere göre Rusya ile Çin arasındaki ticaretin yaklaşık yüzde 17’si Yuan üzerinden yapılıyor. 2014’te bu oran yüzde 3,1 düzeyindeydi.

İki ülke arasındaki enerji ticareti ise hâlâ büyük ölçüde dolar üzerinden yapılıyor. Ancak bazı Çin şirketlerinin Mart’ta Rusya’dan Yuan’la petrol ve kömür satın aldığına işaret ediyor.

Çin, Rusya’dan gıda ithalatını artırabilir mi?

Rusya dünyanın en büyük tahıl üreticilerinden biri. Çin de Rusya’dan en fazla buğday ve arpa alan ülkeler arasında.

Çin, hastalık endişesiyle son dönemde Rusya’dan ithal edilen buğday ve arpaya sınırlama getirmişti. Ama bunların hepsi Rusya’nın Ukrayna işgalini başlattığı gün kaldırıldı.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

ABD Genelkurmay Başkanı: Rusya Ve Çin Dünya Düzenini Değiştirmek İstiyor

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Rusya ve Çin’in mevcut dünya düzenini değiştirmek için uğraştıklarını söyledi. Milley ayrıca bu iki ülke nedeniyle büyük uluslararası çatışmalarda bir artış olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde konuşan ABD Genelkurmay Başkanı Milley, “Şu anda her ikisi de önemli askeri yeteneklere sahip olan ve mevcut dünya düzeninin kurallarını temelden değiştirmeyi amaçlayan iki dünya gücüyle, Çin ve Rusya ile uğraşıyoruz” diye konuştu. Dünyanın giderek daha istikrarsız bir hale geldiğini ifade eden Milley, “Büyük güçler arasında ciddi uluslararası çatışmaların potansiyeli azalmak yerine artıyor” dedi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusunda görüşlerini ifade eden Milley, bu savaşı 42 yıllık askeri kariyeri boyunca “barış ve güvenliğe yönelik Avrupa’da, belki de tüm dünyada en büyük tehdit” olarak nitelendirdi. Milley bu işgalin küresel barış ve istikrarı baltaladığını söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle ABD’nin Kiev’e daha fazla nasıl yardım edebileceği ve özellikle Rusya karşısında endişe yaşayan NATO partnerleri için Avrupa’da güvenliği ne şekilde artırabileceği konusunda soruları da yanıtlayan Milley, Doğu Avrupa’ya daha fazla birlik gönderilmesi gerektiğini, ancak bir bölgeye kalıcı birlikler konuşlandırmak yerine askerlerin ihtiyaca göre rotasyonla yerlerinin değiştirilmesinin uygun olacağını söyledi.

Çin’den Rusya ile diyalog çağrısı

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusunda Çin’den de bir açıklama geldi. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını kınamayan ve ABD öncülüğündeki Batılı devletlerin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını eleştirerek bu yaptırımlara katılmayan Çin, Ukrayna’daki savaş konusunda Batılı ülkelere Rusya ile diyalog çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde konuşan Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, ABD, NATO ve Avrupa Birliği’ne Rusya ile kapsamlı diyalog kurmaları yönünde çağrıda bulundu. Büyükelçi ayrıca Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların Ukrayna’daki krizi çözme konusunda etkili olmadığını, bunun yerine savaşın ekonomik etkilerini daha da artırdığını söyledi.

ABD geçen yıl dış politikayla ilgili strateji belgesinde Çin’i hasım olarak ilan ederken, İngiltere de benzer bir strateji belgesinde Çin’in iddiasını artırması nedeniyle Pekin’e karşı dengeli bir yaklaşım benimseyeceklerini ifade etmişti.

Bu kapsamda hem ABD hem İngiltere Asya-Pasifik’teki ilişkilere daha fazla öncelik verileceğini belirterek Eylül 2021’de Avustralya ile bu ülkenin nükleer denizaltılarla donatılmasını da içeren AUKUS ittifakını kurmuşlar, bu durum Çin ile Rusya’nın tepkisine neden olmuştu. ABD, Çin’in Asya-Pasifik’te giderek artan askeri iddiasından, Çin de ABD ve müttefiklerinin bölgedeki nüfuz çabalarından endişe duyuyor.

AUKUS’dan yeni iş birliği alanı: Hipersonik füze

Salı günü bir açıklama yapan AUKUS ittifakı, Avustralya için konvansiyonel silahlı, nükleer güç ile çalışan denizaltı programının ilerleyişinden memnun olduklarını, bunun yanı sıra hipersonik füze yapımı için de birlikte çalışacaklarını belirtti.

ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison’ın Salı günü yaptıkları görüşme sonrasında üç lider tarafından yayınlanan ortak açıklamada, “hipersonik füzeler, hipersonik füzelere karşı savunma sistemleri ve elektronik harp yetenekleri konusunda yeni üçlü işbirliğine başlanacağı, ayrıca liderlerin bilgi paylaşımını genişletmeye ve savunma yenilikleri konusundaki işbirliğini derinleştirmeye kararlı oldukları” aktarıldı.

Sesten beş kat daha hızlı giden hipersonik füzeleri geliştirme konusunda hem ABD hem Çin hem de Rusya istekli. ABD Genelkurmay Başkanı Milley geçen Ekim ayında yaptığı açıklamada Çin’in hipersonik silah sistemini test ettiğini söyleyerek, bu durumu “çok endişe verici” olarak nitelendirmişti. Rusya da Ukrayna’da bazı hedefleri vururken hipersonik füze kullandıklarını açıklamıştı.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Çin’e Dolaylı Tehdit

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’ya destek vermesi halinde bunun Çin’in Avrupa’daki saygınlığına büyük zarar vereceğine dikkat çekerek,  “Rusya’nın savaşı sürdürmesi için verilecek desteği hiç bir Avrupa vatandaşı kabul edemez” dedi. 

AB ile Çin arasında bugün iki yıl sonra ilk kez düzenlenen liderler zirvesine Rusya’nın Ukrayna işgali ve bunun Avrupa ile Çin arasındaki olası etkileri damgasını vurdu.

Videokonferans yoluyla gerçekleşen zirvede AB liderleri, Pekin yönetiminden Ukrayna’ya destek vermesini ve Rusya’ya mesafe koymasını talep etti. Pekin yönetimi ise Ukrayna’da barışın sağlanmasına destek olmak için “kendi bildiği yolda” çaba göstereceğini duyurdu.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen,  AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, zirve kapsamında önce Çin Başbakanı Li Kıçiang, daha sonra da Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştü.

AB’den “mali ve askeri yardım” uyarısı

Zirve sonrasında açıklama yapan AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB ve Çin’in Ukrayna’daki savaşın küresel güvenliği ve dünya ekonomisini tehdit ettiği konusunda mutabık olduklarını söyledi.

“Yaptırımları baypas edecek her girişim ve Rusya’ya yapılacak yardım savaşın daha uzun sürmesine yol açar” diyen Michel, Rusya’ya yapılacak olası mali ve askeri yardımlar konusunda “teyyakuzda olacaklarını” açıkladı.

“Yaptırımlarımıza müdahale etmemesi gerektiğini Çin’e çok net bir şekilde ilettik” bilgisini paylaşan Michel, Çin’in savaşın sona erdirilmesi için atacağı adımların ise hem Avrupalılar hem de uluslararası toplum tarafından memnuniyetle karşılanacağını söyledi.

Dolaylı tehdit

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise, Rusya’ya destek vermesi halinde bunun Çin’in Avrupa’daki saygınlığına büyük zarar vereceğine dikkat çekerek,  “Rusya’nın savaşı sürdürmesi için verilecek desteği hiç bir Avrupa vatandaşı kabul edemez” dedi.

Von der Leyen, ayrıca Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sadece Avrupa kıtasının geleceğini belirlemeyeceğini, aynı zamanda Avrupa’nın dünyanın geri kalanı ile ilişkilerinin geleceğini de tayin edeceğini vurguladı.

Pekin “ABD’den bağımsız politikalar” talep etti

Çin devlet televizyonu CCTV’ye göre ise Çin tarafı, görüşmede AB’ye “ABD’den bağımsız” hareket etmesi yönündeki beklentisini iletti.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, AB’den Çin ile görüşlerini “bağımsız” bir şekilde oluşturmasını beklediklerini aktardığı belirtildi. Şi’nin ayrıca AB liderlerine Ukrayna krizi konusunda birlikte çalışmayı, krizin başka alanları etkilemesini önlemeyi önerdiği bildirildi.

Başbakan Li’nin ise yaklaşık iki saat süren görüşmesinde AB liderlerine Ukrayna’da barışın sağlanmasına destek olmak için ülkesinin “kendi bildiği yolda” çaba göstermeye devam edeceğini söylediği açıklandı.

Çin devlet televizyonu CCTV’ye göre Li, ülkesinin barışı desteklediğini, müzakereleri teşvik ettiğini, ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ve uluslararası hukuka bağlı kalınmasından yana olduğunu vurguladı.

“Taraf tutmaya zorlanmayı reddediyoruz”

Zirve öncesinde açıklama yapan Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijan ise Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırım politikalarını eleştirdi.

Soğuk Savaş yaklaşımları ile bloklaşmalara direnilmesi gerektiğini söyleyen sözcü, Çin’in sorunlara yaptırımlar yoluyla çözüm bulunması arayışına karşı olduğunu, taraf tutmaya zorlanmayı da reddettiklerini vurguladı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi Çin, Batı’nın eleştirilerine rağmen bugüne kadar Rusya’nın Ukrayna işgalini kınamayarak Rusya- Ukrayna ihtilafına taraf olmayacağını ifade ediyor.

Paylaşın

Rusya Ve Çin’den ‘Yeni Dünya Düzeni Kurma’ Mesajı

Rusya Dışişişleri Bakanı Sergey Lavrov, Çin’de düzenlenen Afganistan’a Komşu Ülkelerin Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi Çinli mevkidaşı Vang Yi ile bir araya geldi. Lavrov ve Vang’ın görüşme sonrasında düzenledikleri ortak basın toplantısında, ilişkileri  daha da geliştirerek bir üst düzeye taşıma mesajı öne çıktı.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Uluslararası ilişkiler tarihinde çok ciddi bir aşamadan geçiyoruz. Sizler ve benzer görüşteki diğer halklarla çok kutuplu, adil ve demokratik bir dünya düzenine doğru hep birlikte ilerleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi de, ikili ilişkileri geliştirmekteki kararlılıklarının daha da arttığına vurgu yaparak “Devlet başkanlarının vardığı mutabakatın rehberliğinde Çin-Rusya ilişkilerini yeni bir çağda bir üst düzeye taşımak üzere birlikte çalışmak istiyoruz” dedi.

Çinli bakan Ukrayna’da yaşananların “Batı’nın Soğuk Savaş mantalitesi”nden kaynaklandığını belirterek Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların meşruiyetinin bulunmadığı ve yapıcı olmadığı eleştirisinde bulundu.

Görüşme sonrasında Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da  Çin ve Rusya arasında işbirliğinin sınır tanımadığı belirtilerek “Sınırları olmayan barış için, sınırları bulunmayan güvenlik için çalışıyoruz. Hegemonyayı reddediyoruz” ifadesine yer verildi.

Rusya’nın kilit mütefiki konumundaki Çin, Ukrayna işgalinin başlangıcında taraflara itidal ve diyalog çağrısı yapmış, ancak Rusya’nın “özel askeri operasyon” söylemine bağlı kalarak Ukrayna’daki işgali “savaş” ya da “işgal” olarak telaffuz etmekten kaçınmış, Rusya’ya yönelik yaptırımlara da karşı çıkmıştı.

Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler, Rusya’ya desteğini kesmesi için Çin üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. ABD Başkanı Joe Biden Çin’i, Rusya’ya askeri destek vermemesi için uyarmış ve aksi durumda bunun sonuçlarının olacağı tehdidinde bulunmuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Taliban, Çin Yatırımlarını Çekmek İçin ‘Buda Heykellerini’ Korumaya Aldı

Afganistan’da Taliban dünyanın en büyük bakır rezervi olduğu düşünülen vadideki madenleri işlemesini umduğu Çin’le arasını iyi tutmak için; put olarak tanımladığı tarihi Buda heykellerinin korunacağını açıkladı.

Taliban 20 yıl önce iktidara ilk geldiklerinde ülkenin başka bir noktasında bulunan Buda heykellerinin pagan sembolleri olduğunu söyleyerek havaya uçurmuştu.

Fakat Mes Aynak vadisindeki Buda heykellerini bizzat Taliban’ın silahlı güçleri koruyor. Tarihi sit alanının güvenlik şefi Hakumullah Mubariz milattan sonra birinci yüzyıldan kalma heykellerin korunmasının milyar dolarlık Çin yatırımları için kilit öneme sahip olduğunu belirtti. Mubariz “Bu heykellerin korunması hem bizim hem de Çinliler için çok önemli,” ifadelerini kullandı.

Mubariz daha öncesinde bölgedeki dağlarda ABD destekli Afgan ordusu ile savaşırken Taliban’ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından hemen heykellerin olduğu bölgeye geçmiş. Mubariz bunu “Bunların ülke için çok önemli olacağını biliyorduk,” ifadeleriyle anlattı.

Afganistan’da daha önceki yönetimler de değerinin 1 trilyon dolar olduğu tahmin edilen madenleri işleyerek ülke ekonomisine katmak istemiş fakat bölgedeki savaş ve şiddet olayları yüzünden bunda başarılı olamamıştı. Şimdi ise Taliban bu zengin madenin sunacağı olanakların cazibesine kapılmış gibi görünüyor. Zira Çin’in yanı sıra İran, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler yatırımları ile ABD’nin ayrlması ile oluşan otorite boşluğundan faydalanmaya çalışıyor.

Fakat Çin açık ara önde görünüyor. Mes Aynak’ta Taliban sonrası ilk büyük projeyi alan ülke olacak gibi görünüyor.

2008 yılında Başkan Hamid Karzai döneminde Çinli ortak girişim MCC ile yüksek kaliteli bakırı çıkarmak için 30 yılık bir anlaşma imzalanmıştı. Yapılan çalışmalarda bölgede 12 milyon ton mineral olduğu tespit edildi. Fakat proje lojistik ve hukuki sorunlar nedeniyle ilerleyemedi. Son olarak MCC personeli şiddet olayları nedeniyle 2014 yılında bölgeden ayrıldı.

Taliban yönetimi ise MCC personelinin geri gelmesini ikna etmek için çalışmalara başladı. MCC ekibinin önümüzdek haftalarda Kabil’e giderek sözleşmeyle ilgili yeniden pazarlık etmesi bekleniyor. Sözleşmede heykellerin yeni bir yere taşınması kilit öneme sahip ve Çinliler daha önce yüzde 19,5 olarak anlaşılan Afganistan’a ödenecek payı yarı yarıya da azaltmak istiyor.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

ABD’den Çin’e ‘Rusya’ Uyarısı

Çin’in mali yaptırımların kıskacındaki Rusya’ya yardım etmesinin önüne geçmek isteyen Washington yönetimi, Pekin’i yaptırımlar nedeniyle ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmaması, Moskova’nın ihracat kontrollerinden kaçmasına destek olmaması ve yasaklı finansal işlemleri yürütmesine yardımcı olmaması konusunda uyardı.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, G7 ülkelerinin Rusya’nın, Çin veya başka herhangi bir ülkenin yardımıyla Ukrayna işgali nedeniyle uygulanan yaptırımlardan kaçmasını engellemek için ortak bir adım atacağını dile getirdi.

ABD Başkanı Joe Biden’ın katılacağı NATO toplantısına eşlik etmek üzere Brüksel’e gidişinde gazetecilere Ukrayna gündemini değerlendiren Sullivan, “Bu sadece Çin’e mahsus değil. Her önemli ekonomi ve bu ekonomilerden herhangi birinin uygulamaya koyduğumuz yaptırımları kasıtlı ve aktif bir şekilde baltalamak ya da zayıflatmak için alacağı kararlar için de geçerli olacak.” dedi.

Amerikan hükümetinin bu mesajı Çin’e ilettiğini belirten Sullivan, “Avrupa Birliği ve diğer Avrupa ülkelerinden de benzer adımlar bekliyoruz.” ifadesini kullandı.

Geçen hafta Biden’la Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in görüşmesinin ardından Pekin, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını kınayarak, “Kapsamlı ve ayrım gözetmeyen yaptırımların sadece insanlara acı çektireceği ve durumun daha fazla tırmandırılmaması” gerektiğini açıklamıştı.

ABD’nin ihracat kısıtlamaları, Rusya’nın ticari elektronik, bilgisayar ve uçak parçaları gibi kritik ürünlere erişimini engellemeyi amaçlıyor.

Washington, Çin’in ticaret kısıtlamalarını ihlal ederek Rusya’nın bu ürünlere erişmesine yardımcı olabileceğinden endişe duyuyor. Sullivan, ABD hükümetinin bunun olmamasını sağlayacak araçlara sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo Reuters’e verdiği demeçte, ABD’nin yarı iletkenler gibi ürünlere getirilen ihracat kontrollerini ihlal eden tüm şirketleri cezalandıracağını söylemişti.

“Çin’in Rusya’ya Ukrayna’da askeri destek sağladığını görmedik”

Bu arada Jake Sullivan, Çin’in Ukrayna’daki savaş için Rusya’ya askeri destek sağladığını görmediklerini ya da ellerinde böyle bir delil olmadığını söyledi.

Sullivan, bir soru üzerine, “Çin’den, Rusya’ya Ukrayna’da kullanılmak üzere askeri ekipman sağlandığını görmedik ya da buna dair elimizde bir delil yok ancak bu durumu yakından takip ediyoruz.” diye konuştu.

Pekin’in Moskova’ya olası bir askeri destek vermesi durumunda bunun ne tür sonuçlar doğuracağı konusunda Çinli yetkililere net mesajlarını ilettiklerini de kaydetti.

Rusya’ya yeni yaptırımlar açıklanacak

Öte yandan Sullivan, 24 Mart’ta Brüksel’de yapılacak görüşmelerde Rusya’ya yönelik yeni yaptırımların açıklanacağını, bu kapsamda çok sayıda Rus yetkilinin yaptırım listesine ekleneceğini belirtti.

Ukrayna’ya ne gibi savunma desteklerinin verileceği konusunun da görüşmelerde ele alınacağını vurgulayan Sullivan, G7 zirvesinde ise küresel enerji ve gıda politikalarının kapsamlı şekilde değerlendirileceğini söyledi.

Paylaşın

Joe Biden İle Şi Jinping Ukrayna Krizini Görüştü

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Joe Biden, Kasım’dan bu yana ilk defa görüştü. Beyaz Saray’dan verilen bilgiye göre video konferans şeklinde yapılan görüşme iki saate yakın sürdü, ancak görüşmenin ayrıntılarıyla ilgili henüz açıklama yapılmadı.

Çin Şinhua haber ajansı, Şi’nin görüşmede Biden’a dünya barışı için iki ülkenin birlikte çalışması yönünde çağrıda bulunduğu aktarıldı. Habere göre Şi, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ve dünyanın en büyük iki ekonomisi olarak bizler sadece Çin-ABD ilişkilerinin doğru yolda ilerlemesine eşlik etmekle kalmayıp aynı zamanda uluslararası sorumluluklarda üzerimize düşen payı  yüklenmek ve dünya barışı ile huzuru için çalışmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’daki savaşın da konuşulduğu görüşmede Şi, Ukrayna’daki gelişmelerin ülkelerin muharebe meydanında karşı karşıya gelmemesi gerektiğini bir kez daha gösterdiğini belirterek, “Ukrayna krizi görmek istediğimiz bir şey değil” dedi. Çatışma ve gerilimin kimsenin çıkarına olmadığını vurgulayan Çin Devlet Başkanı, uluslararası toplumun en fazla barış ve güvenliğe değer vermesi gerektiğini ifade etti.

İki liderin görüşmesi öncesinde bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Pekin’i Rusya’ya olası askeri yardımlar konusunda sert bir biçimde uyarmıştı. Pekin’in Rusya’ya silah yardımı yapmasından endişe duyduğunu ifade eden Blinken, Çin’in böyle bir adım atması durumunda bedelini ödeyeceği tehdidinde bulunmuştu.

Birleşmiş Milletler verilerine göre işgalin başladığı 24 Şubat’tan bu yana en az 618 sivil hayatını kaybetti ve 3 milyondan fazla insan ülkesini terk etti.

Çin’in denge politikası

Biden ile Şi arasındaki görüşme, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Çin Komünist Partisi’nin üst düzey yetkililerinden Yang Jiechi’nin bu hafta Roma’da yaptığı yedi saatlik kapsamlı toplantının ardından geldi.

İki ülke arasındaki ilişkiler ticari anlaşmazlıklar ve Tayvan konusundaki görüş ayrılıkları yüzünden gergin. Şi ile Putin ise Şubat ayında Pekin’deki kış olimpiyatlarının açılışında ortak fotoğraf vererek, aralarındaki yakın ilişkileri bir kez daha vurgulamışlardı.

Putin, Pekin olimpiyatlarından kısa süre sonra Ukrayna’yı işgal etti. Çin o zamandan beri Rusya’yı kınamayı reddediyor, gerginlikten ABD ve NATO’yu sorumlu tuttuklarını belirtiyor. Çinli yetkililer de Rusya gibi işgale “savaş” demiyor.

Ancak Pekin bununla birlikte, Ukrayna’nın egemenliğini desteklediğini de açıkladı. Eski ABD Başkanı Barack Obama’ya Çin konusunda danışmanlık yapan Ryan Hass, Çin’in birbirleriyle çelişkili öncelikleri arasında tercih yapması gerekeceğini belirtiyor.

Hass Moskova ile yakınlığına rağmen, ABD ve batı ekonomisine sıkı sıkıya bağlı olduğunu, ayrıca dünyada liderlik rolü oynamak istediğini söylüyor: Çin ile Rusya’nın çıkarları aynı doğrultuda değil. Putin uluslararası sistemi kundaklıyor, Şi ise bu sistemi iyileştiren biri olarak görülmek istiyor. Şi, önceliklerini dengelemeye çalışıyor. Rusya ile ortaklığa çok değer veriyor ve ülkesinin Batı ile olan ilişkilerini de baltalamak istemiyor.”

Paylaşın

ABD’den Çin’e ‘Rusya’ Uyarısı: Bedelini Ödersiniz

Washington, ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in gerçekleştireceği telefon görüşmesi öncesi Pekin’e sert bir şekilde uyardı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Perşembe günü yaptığı açıklamada, Biden’ın görüşmede Şi’ye Çin’in Rus saldırılarını desteklemesi halinde karşı karşıya kalacağı sonuçların altını çizeceğini ifade etti.

Pekin’in Ukrayna’yı işgali için Rusya’ya silah yardımı yapmasından endişe duyduğunu ifade eden Blinken, ABD’nin böyle bir durumda Çin’e bedelini ödetmekten çekinmeyeceğini belirtti. Blinken, Pekin’in Putin üzerindeki etkisini kullanarak, onu uluslararası hukuka uygun davranmaya çağırma sorumluluğu bulunduğunu; ancak Çin’in şu ana kadar aksi yönde hareket ettiğini savundu.

Blinken’dan “savaş suçu” açıklaması

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Moskova’nın Ukrayna’da sivilleri hedef alarak savaş suçu işlediğini savundu. Blinken, Başkan Biden’ın Çarşamba günü Ukrayna’da savaş suçu işlendiğine yönelik sözlerine ilişkin, “Şahsen (Başkana) katılıyorum” dedi. Bilinçli biçimde sivilleri hedef almanın savaş suçu olduğunu söyleyen Blinken, “Geçen haftalarda yaşanan tüm yıkımı gördükten sonra Rusların başka bir şey yaptığını söylemek güç” diye konuştu.

Hastane ve okul saldırıları gibi örnekler veren Bakan, ABD’li uzmanların Ukrayna’da bir savaş suçu işlenip işlenmediğini tespit etmek için raporları değerlendirdiğini, “sorumluların hesap verebilmesi için” sonuçların Washington tarafından uluslararası araştırmacılarla paylaşılacağını ifade etti.

Blinken, Moskova’yı Ukrayna’yla yürütülen barış müzakerelerini ciddiye almamakla da suçladı. Bakan, Ukrayna tarafının bombardıman altında olmasına karşın her defasında müzakere masasına dönmesine karşın, Rus tarafından savaşı diplomatik yollarla sonlandırma yönünde ciddi bir çaba göremediğini söyledi. Blinken, “Diplomasi iki tarafın da gerginliği düşürme yönünde iyi niyetli çabasını gerektirir. Putin’in durmaya hazır olduğunun işaretlerini görmüyorum” diye konuştu.

Paylaşın