A. Hicri İzgören kimdir?

Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde dünyaya gelen A. Hicri İzgören, 1972 yılında Ziya Gökalp Lisesi’ni, ardından da Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler bölümünü bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı.

Haber Merkezi / 1999 yılında emekliliğe ayrıldı. Diyarbakır’da yaşayan şair, 1980’lerden beri çeşitli dergilerde şiirlerini yayımlamayı sürdürüyor. PEN, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği üyesi olan şair 1999 yılında Ceyhun Atuf Kansu Ödülü’nün sahibi olmuştur.

A. Hicri İzgören’in 1980’li yıllarda başlayan şairlik serüveni politik gelişmelerden bağımsız değildir. Diyarbakırlı şair yaşadığı dönemin şiddet ortamını lirik ve imgeci bir anlatımla şiire taşımış ve oldukça akıcı bir şiir inşa etmiştir. En bireysel şiirlerinde dahi politik gündeme gönderme yapmaktan vazgeçmeyen şair, Türk şiirindeki siyasal eğilimin modern dönemdeki en güçlü örneklerinden birini vermiştir.

Bu özelliğiyle de Ahmed Arif, Arif Damar ve kısmen Cemal Süreya’nın açtığı yoldan ilerlediği iddia edilebilir. Hicri İzgören’in şiirlerinde yaralanmış, gündelik hayatı kesintiye uğramış ve kabuğuna çekilmiş toplumsal kesimlerin hikâyesi anlatılır. Bu açıdan şairin oldukça aktüel bir poetikaya sahip olduğu söylenebilir. Şiiri estetik ve aktivist çizgilerin bir kesişimi olarak kurgulayan İzgören, Türk şiirindeki toplumsal çizgiye yerleşir.

Yapıtları; Acıyla Diri, 1981; Sessizliğin Sağanağı, 1984; Verilmiş Sözdür, 1987; Bedeli Ödenmiştir, 1992; Ve Öteki (İlk 4 kitabından seçmeler), 1998, Suç Duyurusu, 1999

Ödülleri; Tansaş “9 Eylül Şiir Yarışması” Üçüncülük Ödülü (1989), Tayad “Şiirler Yaşamımızdır Yarışması” Üçüncülük Ödülü (1989), Petrol-İş “İnsan Hakları-Ekmek Barış Özgürlük” Şiir Birincilik Ödülü (1989), Mavi Derinlik-Kuşadası Belediyesi Kültür Etkinlikleri Şiir İkincilik Ödülü (1991), 21. Yarımca Altın Kiraz Festivali Şiir Birincilik Ödülü (1992), İsveç Hümanist Enternasyonal (Efos Universal Cul-ture House) Şiir İkincilik Ödülü (1992).

 

Paylaşın

Ertan Mısırlı kimdir?

Eski Islık ve Ölüm Beyaz Gölge şiirlerinin yazarı Ertan Mısırlı, 17 Eylül 1958’de Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi’nde dünyaya geldi. Tam adı Mehmet Ertan Mısırlı. Şair ve yazar Ziya Mısırlı’nın oğludur.

Haber Merkezi / İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’da tamamlayan Ertan Mısırlı, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İktisat Bölümü mezunudur. Çeşitli yerel basın-yayın organlarında muhabirlik ve düzeltmenlik, bir fabrikada yardımcı muhasebecilik yaptı. 2008’de emekli oldu.

Arkadaşlarıyla Eski’z dergisini çıkardı (1992-93). Argos, Varlık, Cumhuriyet Kitap dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlanmıştır. Babası Ziya Mısırlı’nın şiir kitabından ismini alan Görenkalp Yayınları’nda babasının eserlerinin tashihlerini de yapan sanatçı, sanat hayatına halen devam etmektedir.

Ölüm Beyaz Gölge kitabıyla 2003’te TTB’nin düzenlediği Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü; Ölümsüzler Günü’yle 2012’de Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü; tüm kitapları değerlendirilerek 2015’te Özkan Mert Şiir Ödülü’nü aldı.

Edebiyata ilgisi, görme engelli bir edebiyat adamı olan babası Ziya Mısırlı’nın yazdıklarını okuyarak başladı. 1970’lerde Dağlarca’nın şiirleriyle karşılaştı ve hiç kopmadı. İlk şiiri 1991’de Argos’ta yayımlandı. İlk şiir kitabı Eski Islık’ın isim babası, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır.

1983 yılında tanıştığı ve “Şiirin Pisagor’u” olarak tanımladığı Dağlarca’dan hiç ayrılmamış, onunla ilgili belgeleri, el yazısıyla ilk şiirleri, yazışmaları, Cemal Süreya, Talat Halman, Enis Batur gibi sanatçılarla mektuplaşmalarını ve 1983-1999 arasındaki anıları Dağlarca Günlüğü adlı eserde toplamıştır

 

Paylaşın

Erol Demiröz hayatını kaybetti; Demiröz Kimdir?

Beyaz Melek, Güneşi Gördüm ve Mucize başta olmak üzere pek çok sinema filminde de boy gösteren usta oyuncu Erol Demiröz, 81 yaşında hayatını kaybetti.

Haber Merkezi / Tiyatro sanatçısı ve oyuncu Erol Demiröz, 81 yaşında tedavi gördüğü hastanede vefat etti. Demiröz’ün vefatını Ankara Sanat Tiyatrosu duyurdu.

Erol Demiröz, Beyaz Melek, Güneşi Gördüm, Mucize e Yılmaz Güney’in Sürü başta olmak üzere pek çok sinema filminde de boy göster.

Erol Demiröz kimdir?

Tiyatro ve sinema oyuncusu (D. 29 Mayıs 1940, Diyarbakır – Ö. 18 Nisan 2021, İstanbul). İlkokul (1952), ortaokul ve liseyi (1958) Ziya Gökalp okullarında okuyarak bitirdi. Yükseköğrenimini Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi (Gazi Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi)’inde tamamladı. Askerliğini kısa süreli olarak İzmir Gazi Emir’de yaptı.

Erol Demiröz, 1961 yılında Halkevleri Genel Merkezi’nde tiyatro çalışmalarına başladı. 1968 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu (AST)’nda oyuncu ve yönetmen kadrosunda yer alarak yüzlerce oyunda rol aldı, onlarca oyunu sahneye koydu. Ayrıca, Yılmaz Güney’in “Sürü” filmi başta olmak üzere on beş kadar sinema filmde rol aldı.

Türkiye’de ilk televizyon çocuk dizisi olan “Harun” başta olmak üzere, birçok senaryoya da imza attı. “Babalar ve Oğullar” adlı televizyon dizisinde rol aldı. Mahsun Kırmızıgül’ün senaryolarını yazıp yönettiği ”Beyaz Melek” ile ”Güneşi Gördüm” adlı filmlerde de önemli roller üstlendi. Sanat yaşamını İstanbul’da sürdüren Erol Demiröz, 1977 yılında, “Ulvi Uraz En İyi Yönetmen Ödülü”nü almıştır.

Paylaşın

Aşık Tahiri Kimdir? Hayatı, Eserleri

Türk edebiyatına eserleri ile önemli katkı sunan Aşık Tahiri; 1812 yılında Ortaköy’de (Altunhisar) doğmuştur. Öz adı Mehmet, mahlası Tahiri’dir. 

İlk öğrenimini mahalle mektebinde yaptıktan sonra Bor ve Kayseri medreselerinde okuyarak kültürünü artırmıştır. Köyünde tarım işleriyle meşgul olan Tahirî sırasında imamlık ve vaizlikte yapmıştır.

Ozanlığın yanında koşmalar ve destanlar söyleyen Tahirî edebî kişilğini ve şöhretini “halk edebiyatı” çevresinde bulmuş ve ünlü halk şairleri arasında sayılmaya hak kazanmıştır.

Aşarın hükümet adına alındığı 1881 yılında Tahirî, Ulukışa’nın Ali Hoca, İlifkin, Horoz köylerinin öşürlerini yazmak için görevlendirilmiş, görevi esnasında hastalanmış ve hayatını kaybetmiştir.

Tarihî, yaşamını yitireceğini anladığı son günlerde: “Bir büyük taş dikin kabrimin üstüne, Belki devir döner belirsiz olur.” demiştir.

Horoz köyü mezerlığına defnedilen Tahirî’nin kabri 100 yıl sonra Altunhisalılar tarafından bulunarak ilçeye taşınmış ve vasiyeti üzerine büyükçe bir taş’ın dikildiği kabre defnedilmiştir.

 

Paylaşın

Sümbülzade Vehbi Efendi Kimdir? Hayatı, Eserleri

Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Sümbülzade Vehbi Efendinin ölüm tarihi 1809’dur. Babası Sümbülzade ailesinden Raşid Efendi. Maraşta doğdu. İsminin konulmasına sebeb bir rivayet şöyledir: Doğduğu zaman babası Halep’te şair Seyyid Vehbî’nin yanındadır. Doğum haberi gelmiştir. Bunun üzerine şairin teklifi ile taşıdığı mahlas yeni doğan yavruya verilmiştir. Seyyid Vehbî ise Halep’te Nâiplik yapmaktadır.

Sümbülzade önce Maraş’ta okur. İlmiyye mesleğine girer, iyi bir tahsil görür. İlmini ilerletmek için İstanbul’a gider. Burada müderris olur. Kadılık vazifesi ile Rumeliye gönderilir. Uzun müddet Eflak ve Buğdan da görev yapar, İstanbul’a döner. Sultan III. Mustafa zamanında kendisine Hâceganlık tevdi edilir. Sultan I. Abdülhamid zamanında İran’a elçi gönderilir. Dönüşte Türk-İran hadiselerinde suçlu gördüğü Bağdad valisi Ömer Paşa ile araları açılır. Ömer Paşa atik davranır. Sünbülzadeyi Padişaha şikayet eder. Uygunsuz hareketlerini duyurur. Padişah idâmını emreder. Şair idamdan kurtulur fakat işsiz kalır. Daha sonra yeniden Sadrazam Halil Hamid Paşa tarafından kadılık görevine verilir. Rodos, Silistre, Eski Zağra kadılıklarında bulunur.

III. Selim zamanı da dahil Sümbülzade kadılıklarda bulunur. Ancak hayatı boyunca kadına ve eğlenceye düşkünlüğü sebebiyle sürekli başı ağrıya girer. Sümbülzade hayatı içinde müderris, kadılık, şairlik vs gibi çok şey yapar. Payı-ı tahtta tutunmasının bir sebebi şairliğidir. Şiirdeki mahareti onun birçok devlet görevine atanmasına yol açmıştır. Hâceganlık tevcihine sebeb olmuştur. Bu sıfat onun üstünde yedi sene kalmıştır.

İyi derecede Farsça bilmesi onun İran’a elçi olarak gönderilmesine vesîle oldu. Gitti, gezdi. Buna bağlı bağdad macerası yaşadı. Hakkında idam kararı çıktı. Bağdad’tan kaçtı. İstanbulu buldu. Padişaha yazdığı “Tannane” adlı kasidesiyle afvolundu. Böyle bir sıkıntıyı işrete düşkünlüğünün şikayeti sebebiyle yaşadı. “Tuhfe-i Vehbi”yi işsizlikten kendisini kurtaran Halil Hamid Paşa’nın çocukları için yazdı. Rodos’tayken de işrete düşkünlüğü sebebiyle sıkıntıda kaldı. Fakat Gazi Giray meselesinde gösterdiği dirâyet sebebiyle yerini korudu. Hatta daha sonra Balkanlarda uzun yıllar hizmet etti. Şiirde şair Sürûri ile sürekli takıştı. O onu, o da onu hicvetti. Sümbülzadenin en saltanatlı dönemi III. Selim’in padişahlığı dönemi oldu. Divanını ona takdim etti. O da onu her zaman ihsanlara boğdu. Sürekli görevde tuttu. Onun döneminde en son Bolu kadılığı yaptı. Sonra İstanbul da inzivâya çekildi. Bir mahareti de çeşme vs gibi şeyler için şiirler yazmak, tarih düşürmekti.

Ömrünün kalan kısmını da elinden geldiği kadar zevkle geçirdi. Nikristen iki yıl muztarip yattı. 90 yaşını aşmış olduğu halde 29 Nisan 1809 tarihinde vefat etti. Mezarının yeri tam olarak belli değildir. İhtilaflıdır. Vehbi döneminin “Sultanüş şuara”sıdır. Belki bir Nâbi bir Nedim kadar büyük şair değildir ama yine de büyük şairdir. Bir dîvan şairidir. Dîvan şiirine teknik yönden birçok şey kazandırmıştır. Vehbî şiirde geçmişi aşamamakla beraber günü korumuş ve seviyeyi tutturmuştur. Bir Nedîme nazîre yapabilmiştir. Şiire bilgisini katarak boşluklarını doldurmuştur.

Vehbi şiirinde mahalli dili kullanmıştır. Kimilerine göre o bir Nâbi devamıdır, kimilerine göre de “Sâbit”ın devamıdır. Kendi ifadesine bakılırsa o bir Sâbit devamıdır. Zaten Sâbit’e de nazire yapmıştır. Vehbi şiirine işrete olan düşkünlüğünü de girdirmiştir. Velhasıl Vehbi lisana hakim, asrını doldurmuş, çok iyi nazire yapabilen, şiirin teknik yönüne vakıf büyük bir şairdir.

Eserleri:

1- Divan (1837): Başında arapça kasideleri ile farsça divançesi yer alan bu eseri gayet hacimlidir. İçinde Türkçe şiirler de vardır. III. Selim’e sunulmuştur. Mısır Bulakta basılmıştır.

2- Lutfiyye-i Vehbî (1837): Oğlu Lutfullah için hayatta nasıl hareket etmesi lâzım geldiğini göstermek için yazdığı bir kitaptır. Kitap manzumdur. İçinde ahlâkî değerler işlenmiştir. Devrin sanatları ve diğer ictimâi konular işlenmiştir. Eser Nâbi’nin “Hayriyye”sine nazire yazılmıştır. Muhtelif tab’ları vardır. Türkçe basımını Süreyya Ali Beyzâdeoğlu yapmıştır.

3- Tuhfe-i Vehbi: Manzum bir Farsça lüğattir. Ondan sonra yakın tarihe kadar kitap talebe kitabı olmuştur. Farsça kelimelerin Türkçe karşılığı ile rahat öğrenilmesi amaçlanmıştır. Otuzun üzerinde baskısı vardır, şerhi de yapılmıştır. Üstüne şerh atılmıştır.

4- Nuhbe-i Vehbi: Arapça Türkçe manzum bir lüğattir. Yine çok sayıda baskısı yapılmıştır.

5- Şevk ‘engîz (1837): Ten hazlarıyla kadın ve erkek güzelliği üzerinde bir zenperest ile bir mahbubperest arasında cereyan eden bir münâzaradır. Sonunda mahbubperest kazanır. 779 beyit olup basılmıştır.

6- Münşeat: Eser bir yangın sonu yok olmuştur. Ancak içinden bazı parçalara başka eserlerde raslanmıştır.

Paylaşın

Rasim Özdenören Kimdir? Hayatı, Eserleri

1940 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen yazar Rasim Özdenören, İlkokula Maraş’ta başladı ise de babasının görevi gereği Malatya’da, ortaokulu Tunceli’de tamamladı. Liseyi Maraş’ta okurken mahalli gazetelerde ve okul dergisi olan Hamle’de hikayeler yazdı.

İlk hikayeleri; Varlık, Akarsu, Türk Sanatı ve Arayış gibi dergilerde yayınlandı. İ.Ü. İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünü ve İ.Ü. Hukuk Fakültesini bitirdi. Bu yıllarda Sezai Karakoç’la tanıştı. Bu tanışıklık sanat hayatı ve düşünce dünyasının şekillenmesinde etkili oldu. Devlet Planlama Teşkilatına uzman yardımcısı olarak girdi. Yüksek lisansını Amerika’da yaptı. Bir süre Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşaviri olarak görev yaptı ise de askerlik sonrası yeniden DPT’ye girdi.

Yeni İstiklal Gazetesinin sanat sayfasını yönetti. A.Gaffar Taşkın imzası ile köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı Hastalar ve Işıklar’ı 1967’de yayınladı.  Çok Sesli Bir Ölüm (1984) ve Çözülme (1973) adlı hikayeleri Tv filmi yapıldı. Prag’da yapılan Uluslar arası TV Filmleri Yarışmasında Jüri Özel Ödülü’nü kazandı.  Bir süre hikayeye ara vererek özellikle 1983’den itibaren düz yazıya yöneldi. D.P.T. Genel Sekreteri olarak görev yapmakta iken 2005’te emekli olduYeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.

Eserleri; Hastalar ve Işıklar (1967), Çözülme (1973), Çok Sesli Bir Ölüm (1974), Çarpılmışlar (1977), İki Dünya (1977), Gül Yetiştiren Adam (1979), Denize Açılan Kapı (1983), Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler (1985), Yaşadığımız Günler (1985), Ruhun Malzemeleri (1986), Yeniden İnanmak (1987), Çapraz İlişkiler (1987), Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı (1987), Müslümanca Yaşamak (1988), Red Yazıları (1988), Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti (1996), Ben ve Hayat ve Ölüm (1997), İpin Ucu (1997), Acemi Yolcu (1997), Kent İlişkileri (1998), Yüzler (1999), Köpekçe Düşünceler (1999), Kuyu (1999), Hışırtı (2000), Ansızın Yola Çıkmak (2000), Eşikde Duran İnsan (2000), Toz (2002), Yazı İmge ve Gerçeklik (2002), Aşkın Diyalektiği (2003), Düşünsel Duruş (2005)’dur.

Paylaşın

Nuri Pakdil Kimdir? Hayatı, Eserleri

1934 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen yazar ve şair Nuri Pakdil (Takma adı: Ebubekir Sonumut), 2019 yılında yaşamını yitirmiştir. 

Nuri Pakdil, Liseyi Kahramanmaraş’ta okudu. Bu yıllarda edebiyata büyük ilgi duyan Pakdil, okul yayın organı olarak Hamle dergisini çıkarttı. Yükseköğrenimini İ.Ü. Hukuk Fakültesinde tamamladı.

Hukuk müşavirliği ve DPT’de uzman olarak görev yaptı. İlk şiir ve denemeleri Maraş’ta yayınlanan Demokrasiye Hizmet ve kendisinin çıkardığı Hamle dergisinde yayınlandı. Yeni İstiklâl gazetesinde sanat sayfası düzenledi. Üniversite yıllarında Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi sanatçı, edebiyatçı ve düşünürlerle yakın ilişkiler kurdu. 1969’da Ankara’da yayınlamaya başladığı Edebiyat dergisi etrafında genç şair ve yazarları topladı ve çok sayıda yeni şair ve yazarın yetişmesini sağladı.

Edebiyat dergisinde yayınladığı deneme, oyun ve eleştiri türündeki yazılarıyla tanındı. Sanat anlayışı ve fikir cephesi, döneminin genç ediplerini etkiledi, kurmuş olduğu Edebiyat Dergisi Yayınlarıyla(1972) da kendisinin ve Edebiyat Dergisi yazarlarının eserlerini yayınladı.

Şiirleri: Sükût Suretinde (1997), Ahid Kulesi (1997), Osmanlı Simitçiler Kaside (1999) Denemeleri: Biat (I, 1973; II, 1977; III, 1981), Bağlanma (1979), Bir Yazarın Notları (I, II, 1980; III, 1981; IV. 1982), Edebiyat Kulesi (1984), Arap Saati (1997), Derviş Hüneri (1997), Klas Duruş (1997), Otel Gören Defterler I-Çarpışan Sesler (1999), Otel Gören Defterler 2-Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada (2000), Otel Gören Defterler 3-BüyükSorgu (2001), Otel Gören Defterler 4-Simsiyah (2002), Otel Gören Defterler 5- Ateş Hattında Harf Müfrezeleri (2003), Otel Gören Defterler 6-Yazmak Bir Mucize (2005)

Oyunları: Umut (1997), Put Yapımevleri (1980), Korku (1997), Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş (1982).

Paylaşın

Necip Fazıl Kısakürek Kimdir? Hayatı, Eserleri

1905 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Necip Fazıl Kısakürek, 1983 yılında hayatını kaybetmiştir. Babası Fazıl Bey Annesi Meliha Hanımdır.

Dört-beş yaşlarındayken dedesinden okuma-yazmayı öğrendi. Annesinin teşvikiyle on iki yaşında şiir yazmaya başladı. İlköğrenimini çeşitli okullarda tamamladıktan sonra beş yıl devam ettiği fakat diploma alamayarak ayrıldığı Heybeliada’daki Bahriye Mektebi’nde Yahya Kemal, Hamdullah Suphi, gibi hocalardan ilk edebiyat zevkini aldı.

Fransız mektebinde, Robert Kolej’de, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde, Güzel Sanatlar Akademisi, Devlet Konservatuvarı gibi okullarda öğretmenlik yaptı. “1934 yılında tanıştığı Abdülhakim Arvasi, onun hayatının dönüm noktasını oluşturur.

O ana kadar tam anlamıyla bir ‘ben’ şairi olan, bireyin iç sıkıntılarım, korku, vehim gibi duygularını işleyerek edebiyat çevrelerinde ‘Kaldırımlar Şairi’ unvanıyla anılan Kısakürek, bu tarihten itibaren şiiri ve eylemiyle dindar-muhafazakâr kitlelerin sözcülüğünü yapacaktır.”

1942’den sonra basım-yayın hayatına atıldı ve ölümüne kadar geçimini yayıncılık ve yazılarıyla sağladı. Ağaç ve Büyük Doğu dergisi ile Büyük Doğu Yayınları’nın sahibi ve yazan olarak fıkra, makale ve şiirler yayınladı.

60 yıllık çileli bir yazı hayatı sürdürdü, hayâlindeki gençliği yetiştirmenin mücadelesini verdi; bu uğurda çeşitli sıkıntı, cefa ve ıstıraplara katlandı, yazılarından dolayı birçok kez mahkûm edildi.

Necip Fazıl, Cumhuriyet Dönemi Türk Şiir’ine damgasını vurmuş büyük bir şairdir. Şiirlerinde insanın evrendeki yerini araştırmış, madde ve ruh problemlerini, iç âlemin gizli duygu ve tutkularım dile getirmiştir. Oturmuş bir dile ve sağlam bir tekniğe sahiptir.

Necip Fazıl, tiyatro, hikâye, roman ve fikrî eserler vermiş çok yönlü bir sanatçıdır. Özellikle tiyatrolarında olmak üzere, hemen bütün eserlerinde şiirlerinde işlediği temalar üzerinde yoğunlaşmıştır.

Eserleri:

Şiir: Örümcek Ağı (1925), Kaldırımlar (1928), Ben ve Ötesi (1932), Sonsuzluk Kervanı (1955), Çile (1974), Şiirlerim (1969).

Tiyatro: Tohum (1935), Bir Adam Yaratmak (1938), Künye (1938), Sabır Taşı (1940), Para (1942), Nâm-ı Diğer Parmaksız Salih (1948), Ahşap Konak (1964), Reis Bey (1964), Siyah Pelerinli Adam (1964), Ulu Hakan Abdülhamid Han (1969), Yunus Emre (1969), Kanlı Sarık (1970), Mukaddes Emanet, İbrahim Edhem (1978).

Roman: Aynadaki Yalan (1980), Kafa Kâğıdı (1984)

Hikâye: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil (1933), Ruh Burkuntularından Hikâyeler (1965), Hikâyelerim (1970) Meş’um Yakut (1928).

Necip Fazıl’ın bu eserlerden başka senaryo, otobiyografi, biyografi, hâtıra, dinî-tasavvufî, siyasî-tarihî, konferans, hitabe, fıkra vb. türlerinde elliden fazla eseri vardır.

Paylaşın

A. Erdem Beyazıt Kimdir? Hayatı, Eserleri

18 Aralık 1939 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen A. Erdem Beyazıt,  5 Temmuz 2008 yılında hayatını kaybetmiştir.

A. Erdem Beyazıt, ilk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamladı. Bir süre İstanbul ve Ankara Hukuk Fakültelerine devam etti. Öğrenimine ara vererek askere gitti. Asker dönüşü Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kayıt yaptırdı ve buradan mezun oldu.

Edebiyat öğretmenliği ve kütüphane müdürlüğü yaptı. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışırken 1987 milletvekili seçimlerinde Kahramanmaraş milletvekili oldu.

A. Erdem Beyazıt, Akabe Yayınevini kurdu ve Mavera Dergisi’nin yönetiminde de yer aldı. Şiirlerini Açı, Hamle, Yeni İstiklal, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim, Hece dergilerinde yayımladı.

Adil Erdem Beyazıt’ın ilk şiir kitabı Sebep Ey 1972 yılına aittir. Afganistan gezisi izlenimlerini topladığı İpek Yolundan Afganistan’a (1981) adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü İkinci şiir kitabı Risaleler (1987) ile de Türkiye Yazarlar Birliğince 1987’de yılın şairi seçildi. Üçüncü şiir kitabı ise Gelecek Zaman Risalesi (1998) adını taşımaktadır.

Paylaşın

A. Cahit Zarifoğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1940 yılında Ankara’da dünyaya gelen Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli şairlerinden A. Cahit Zarifoğlu, 7 Haziran 1987 tarihinde hayatını kaybetmiştir.

Edebiyata ilgisi Kahramanmaraş’ta lise yıllarında beraber okuduğu Alaaddin Özdenören, Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt ve Mehmet Akif inan grubuyla başladı. Şiirleri Yeni Dergi, Türk Dili, Diriliş, Edebiyat, Papirüs, Soyut, Yönelişler dergilerinde yayımlandı. Adı geçen arkadaşlarıyla birlikte Mavera dergisini çıkarttı. Şiir anlayışı bakımından Sezai Karakoç ve Necip Fazıl çizgisinde yer alır.

A. Cahit Zarifoğlu, öncesiz ve sonrasız bir şiir ortaya koymuştur. Onun şiirleri, içerdiği hüzün bakımından İkinci Yenicilerden Turgut Uyarla, düşünce yapısı açısından Sezai Karakoç’la, imge bakımından Alman şair Rilke ile ilişkilendirilirse de, tekil bir şiirdir.

Bu kendine özgü oluş, şiirlerinin genellikle kapalı ve anlaşılmaz bulunmasına neden olduğu kaynaklarda belirtilir. Daha çok “Diriliş” “Edebiyat”, “Mavera” dergilerinde çıkan şiir, hikâye, günlük ve eleştirileriyle tanındı. Son dönemlerinde ise çocuk edebiyatına yöneldi. Çocuklar için yazdığı kitaplardan Yürekdede ile Padişah adlı eseriyle 1984’te Türkiye Yazarlar Birliğince yılın yazarı seçildi.

Eserleri:

 Şiir: işaret Çocukları (1967), Yedi Güzel Adam (1973), Menziller (1977), Korku ve Yakarış (1986), Şiirler (Bütün şiirleri-1989); Hikâye türündeki eserleri: İns (1974); Çocuk hikâyeleri: Serçekuş (1983), Katırarslan (1983), Ağaçkakanlar (1983), Yürekdede ile Padişah (1984), Gülücük (1989), Ağaç Okul (1990), Küçük Şehzade (1987), Motorlu Kuş (1987), Kuşların Dili (1988); Roman: Savaş Ritimleri (1985); Günlük: Yaşamak (1980); Deneme: Bir Değirmendir Bu Dünya (1987), Zengin Hayâller Peşinde (2006); Tiyatro: Sütçü İmam (1987).

Paylaşın