Başörtüsü Teklifi: CHP Ve İYİ Parti Önerge Verdi AK Parti Reddetti

CHP ve İYİ Parti’nin TBMM Anayasa Komisyonu’nda Anayasa’nın 24. Maddesinde değişikliği içeren madde üzerinde verdiği değişiklik önergesi, AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Bunun üzerine İYİ Partili ve CHP’li üyeler komisyonu terk etti.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, “Şu andan itibaren komisyonda kalmanın manası kalmamıştır” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da “Bu saatten sonra bu oyunun parçası olmayacağız” ifadelerini kullandı.

Komisyonda, önergenin ilk maddesi Cumhur İttifakı’nın oylarıyla kabul edildi.

CHP ve İYİ Parti, başörtüsü teklifi görüşmelerinde Anayasa Komisyon’a ortak önerge sunmuştu. Önergede 24’üncü maddeye eklenmesi öngörülen “dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve…” ibaresinin “başını örtmesi ya da örtmemesi de dahil olmak üzere“ şeklinde değiştirilmesi öngörüldü. Gerekçe olarak, dini inanç ibaresine bağlı kalmaksızın tüm kadınların başını örtme ya da örtmeme özgürlüğünün anayasal güvence altına alınması gerektiği belirtildi.

24’üncü maddenin son cümlesinin de “Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda ise devlet kadının başını örtmesini engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alır” şeklinde değiştirilmesi istendi. Bu değişikliğe gerekçe olarak kamusal görevin gerektirdiği şekilde giyinme hususundaki tereddütlerin giderilmesi gerektiği gösterildi.

Tek maddede değişiklik istediler

AK Parti-MHP ortak teklifinde Anayasa’nın 24. maddesine, “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz.

Hiçbir kadın, dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme seçilme siyasi faaliyette bulunma kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yaralanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamaz.

Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir” eklemesi yapılıyor.

Teklifte başka ne var?

AK Parti ve MHP, başörtüsüne anayasal güvence getirilen ve ailenin yeniden tanımlandığı anayasa değişikliği teklifini 9 Aralık’ta Meclis’e sunmuştu. Teklife göre, Anayasa’nın 24. ve 41. maddelerinde değişiklik öngörülüyor.

Teklifin başörtüsüne güvence getiren değişikliğe ilişkin gerekçe bölümünde, önceki dönemlerde dini inancı nedeniyle başlarını örten kadınların haksızlığa uğradıkları ancak Anayasa ve kanunlara aykırı bu haksız yasakların kaldırıldığı ifade edilerek, “Türkiye’de başörtüsü yasağı ve bundan kaynaklanan herhangi bir hak mahrumiyeti yoktur. Ancak dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalarla, insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasa’ya aykırı, ayrımcı ve çağ dışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları amacıyla Anayasal güvence getirilmektedir” denildi.

AK Parti 24. maddede değişikliğin yanı sıra ayrıca aileye dair de teklifte düzenleme öngörüyor. Anayasa’nın 41. maddesinde değişiklik öngören düzenlemeye göre de, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” ifadesi değiştirilerek, “eşler” ibaresinin yalnızca bir kadın ve bir erkek arasında kurulan evlilik birliğini kapsadığı belirtiliyor. Madde gerekçesinde, “Türk toplumunun temeli olan aile yapısını korumak ve aileye yönelik her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı tedbir almanın devletin asli görevleri arasında” olduğu kaydediliyor.

Referanduma gider mi?

AK Parti, MHP ve BBP oyları ile yani 336 imza ile sunulan teklifin Meclis’ten geçmesi için en ay 400 milletvekilinin “evet” oyu gerekiyor. 360-400 aralığında ise referandum gündeme geliyor. CHP ve İYİ Parti kendi teklifleri kabul edilmemesi halinde mevcut teklife “evet” demeyecek.

HDP de oylamaya katılmayacak. Bu durumda teklif, 336-340 gibi bir oy aralığında kalacak ve yasalaşamadan gündemden düşmüş olacak. Teklife “evet” diyen milletvekili sayısı 360’ı aşarsa referanduma gidilebilecek.

Paylaşın

Erdoğan’ın “Yeter Söz Milletindir” Sözüne Kılıçdaroğlu’ndan Sert Tepki

Partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “Yeter söz milletindir” sözlerini anımsatarak, “Sanki beyefendi 20 yıldır hiç yok. Kazanmak için bütün tuşlara basmış durumda. Aklına ne geliyorsa onu yapıyor, söylüyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Şehit Menderes’i bile malzeme yapmaktan çekinmiyor. Bak Erdoğan; bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Bu konuda haklısın. Ey Erdoğan, yeterse senin saraylarına yeter. Yeterse senin çocuklarının milyar dolarlık vakıflarına yeter. Yeterse senin beşi çetelerine, mafya babalarına, uyuşturucu baronlarına, pudra şekercilerine yeter.”

Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında, “Yeterse Sinan Ateş’i öldürttüğünüz torbacılara yeter. Her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanlara yeter. Yeterse, ülkeye soktuğun milyonlarca kaçağa yeter. Yeterse senin kadınlara küfreden diline yeter. Yeter’se gençlere kan ağlatan torpillerine, hırsızlıklara, SADAT’a yeter. Yeter, söz milletindir. Söz Millet İttifakı’nındır. Yeter be yeter artık.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık grup konuşmasında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“YSK ile söylediğim bir şey tartışılıyor. YSK’ya güvenmediğimi Mısır’daki sağır sultan duydu. YSK’nın hangi olaylarda nasıl karar vereceğini hepimiz biliyoruz. Sanki biz başvuracağız da YSK gelip Anayasa’ya uygun karar verecek. Akıl var mantık var, iradesini saraya ipotek eden adama hakim mi denir? Hala bunu öğrenmediniz mi? Hangi kararları alacaklar biliyorum. Eğer YSK’ya güvenseydik sandık güvenliği için çalışmazdık. Yargıya, YSK’ya güvenmiyoruz.

Bozulma o kadar büyük alanlara yansıdı ki Meclis’te de bozulma olduğunu görüyoruz. Ayakkabı yalayıcılığını savunan milletvekili gördünüz mü hiç? Bu vekil Ordu’da nasıl geziyor? Alsın eline Erdoğan’ın ayakkabısını, yalayarak gezsin. Ahlak bozulursa Türkiye bu noktaya geliyor. O vekil, Orduluların vekili değildir. Sarayın oraya gitsin ya da AK Parti’nin genel merkezine gitsin, önüne onun bir heykelini yapsınlar. ‘Erdoğan’ın heykelini yalamaktan söz eden ve onur duyan milletvekili’ diye yazsınlar. Bir insan aklını kiraya verirse sonuç bu noktaya gelir.

Erdoğan sonunda çıktı konuştu, ‘Yeter söz milletindir’ dedi. Kazanmak için bütün tuşlara basmış durumda. Atıyor, tutuyor, her şeyi söylüyor. Acizliğinden şehit Menderes’i bile malzeme yapıyor. Bak Erdoğan, bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. Bu konuda haklısın, yeter, söz milletindir. Yeterse senin saraylarına yeter. Yeterse senin çocuklarının milyar dolarlık vakıflarına yeter.

Yeterse senin 5’li çetelerine yeter. Yeterse senin mafya babalarına, senin uyuşturucu baronlarına yeter. Yeterse senin pudra şekercilerine yeter. Yeterse Sinan Ateş’i öldürttüğünüz torbacılara yeter. Yeterse her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanına yeter. Yeterse ülkeye soktuğun milyonlarca kaçağa yeter. Yeterse senin o kadınlara küfreden diline yeter. Yeterse gençlere kan ağlatan torpillilere yeter. Evet, yeter, söz milletindir. Söz Millet İttifakı’nındır.”

Paylaşın

Metabolik Bozukluk Nedir? Bilinmesi Gereken Her Şey

Metabolik bozukluk, vücudun metabolizmasının düzgün çalışmadığı durumdur. Metabolizma, yiyecekleri, proteinler, karbonhidratlar (veya şekerler) ve yağlar gibi daha basit bileşenlere ayırma işlemidir. Süreçteki herhangi bir aksama, metabolik bir bozukluğa yol açar.

Haber Merkezi / Birçok farklı metabolik rahatsızlık türü vardır. Bunlardan bir kısmını ebeveynlerden miras kalabilirken, diğerleri ise yaşam tarzıyla edinilir. Metabolik bozukluk, altta yatan neden tedavi edildiği zaman sorun çözülür.

Yaygın metabolik bozukluklar

500’den fazla metabolik bozukluk vardır, biz burada sıkça görülen metabolik bozukluklara bakacağız.

Tip 1 diyabet

Bu otoimmün durum, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla insülin üreten pankreas hücrelerine saldırması ve onları yok etmesi sonucu gelişir. Sonuç olarak, tip 1 diyabetli hastalar kan şekerlerini kontrol altına almak için günlük insülin iğneleri yapmaları gerekir.

Tip 2 diyabet

Tip 2 diyabet çok daha yaygın bir metabolik bozukluktur. Bu durumda vücut insülini gerektiği gibi kullanamaz. Sağlıksız beslenme gibi belirli yaşam tarzı seçimlerinin oluşturduğu bir sağlık sorunudur ve herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir.

Gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti)

Bazı kadınlar bunu hamilelik sırasında yaşarlar ve bu genellikle bebek doğduktan sonra geçer. Ancak gebelik diyabetinden sonra tip 2 diyabet riski artabilir. 

Hemokromatoz

Hemokromatoz olarak bilinen bozukluk, vücudun demiri emme gücüne müdahale eder. Bu durum, yorgunluk veya kronik kas zayıflığı, eklem ağrıları, mide ağrıları ve daha koyu bir cilt gibi semptomlara neden olarak demir birikmesine yol açabilir.

Gaucher Hastalığı

Gaucher hastalığı, glukoserebrosidaz üretimini kısıtlayan genetik bir mutasyondan kaynaklanan nadir görülen kalıtsal bir metabolik bozukluktur. Bu enzimin yetersiz seviyesi, yağ bileşiklerinin (lipitler) birikmesine neden olur.

Fenilketonüri (PKU)

Fenilketonüri veya PKU, vücutta amino asit fenilalaninin birikmesiyle sonuçlanan nadir görülen kalıtsal bir metabolik bozukluktur. Fenilalanin hidroksilaz (PAH) geni PKU’da değiştirilir.

Mitokondriyal bozukluklar

Mitokondriyal bozukluklar, mitokondrilerin hücrelerin normal çalışması için yeterli enerjiyi oluşturmasını engelleyen bir grup koşuldur.

Nedenleri

  • Organ disfonksiyonu
  • Genetik
  • Mitokondriyal disfonksiyon

Metabolik bozuklukların diğer nedenleri şunlardır:

  • Diüretik
  • Alkol
  • Gut
  • Sepsis
  • Böbrek yetmezliği
  • Solunum yetmezliği veya pnömoni

Teşhis ve tedavisi

Genetik metabolik bozukluklar, spesifik kan ve DNA testleri kullanılarak belirlenebilir. Hasta için daha etkili olacak bir tedavi geliştirmek için doktorların hastalığın genotipini bilmesi gerekir.

Tedavi yaklaşımı spesifik metabolik bozukluğa bağlıdır.

Kalıtsal metabolik bozuklukları çeşitli şekillerde tedavi edilebilir:

  • Enzim replasman tedavisi
  • Gen tedavisi
  • Ağrıyı azaltmak veya hafifletmek için ilaçlar veya ameliyat
  • Mineral takviyesi
  • Beslenme danışmanlığı
  • Kemik iliği nakli
  • Fizik Tedavi
  • Düşük kan şekeri için ilaçlar
  • Vitamin takviyesi

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Ziraat Türkiye Kupası’nda Eşleşmeler Belli Oldu

Ziraat Türkiye Kupası çeyrek finalin turunda Fenerbahçe, Kayserispor’la eşleşirken, Trabzonspor ise Ankaragücü ile eşleşti. Galatasaray, Başakşehir ile eşleşirken kupadaki son şampiyon Demir Grup Sivasspor ise Gaziantep FK ile eşleşti.

Haber Merkezi / Tek maç eleme usulüne göre oynanacak olan çeyrek final müsabakaları 28 Şubat, 1 ve 2 Mart’ta oynanacak.

Ziraat Türkiye Kupası’nın çeyrek ve yarı final eşleşmeleri, yapılan kura çekimiyle belli oldu. Eşleşmeler şöyle:

Çeyrek final:

  • Fenerbahçe – Kayserispor
  • Demir Grup Sivasspor – Gaziantep FK
  • MKE Ankaragücü – Trabzonspor
  • Galatasaray – Başakşehir

Yarı final:

  • Demir Grup Sivasspor – Gaziantep FK / Fenerbahçe –  Kayserispor
  • Galatasaray – Başakşehir / MKE Ankaragücü – Trabzonspor

Tek maç eleme usulüne göre oynanacak olan çeyrek final müsabakaları sonucu tur atlayan takımlar, çift maç eleme usulüne göre yapılacak yarı final müsabakalarına katılmaya hak kazanacak.

Çeyrek final müsabakaları 28 Şubat, 1 ve 2 Mart’ta, yarı final ilk maçları 4, 5 veya 6 Nisan, rövanş maçları ise 25, 26 veya 27 Nisan tarihlerinde oynanacak.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Büyükekşi, kura çekiminde konuşma yaptığı. Büyükekşi yaptığı konuşmada, “Bugün, Ziraat Türkiye Kupası Çeyrek ve Yarı Final kura çekiminde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. 148 takımla başladığımız Ziraat Türkiye Kupası’nda çeyrek finale çıkma başarısı gösteren 8 takımı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi ve ekledi:

“Ziraat Türkiye Kupası, futbolumuzun en önemli markalarından biri. En alt ligden en üst lige kadar tüm Türkiye’yi kucaklayan bir organizasyon. Türkiye Kupası’na sponsor olan ve büyük katkılar sağlayan Ziraat Bankası bu yıl tam 160 yaşında. Federasyonumuz ise 100 yıllık koca bir çınar. 8 takımımızdan biri, şanlı Cumhuriyetimizin kuruluş yılında Ziraat Türkiye Kupası’nı alacak ve UEFA Avrupa Konferans Ligi 2. Ön Eleme Turu’na katılım hakkı kazanacak. Heyecan dorukta.”

Konuşmasının devamında, sahalarda oynanan futbolun güzelliğinin yanı sıra centilmenlik olgusunun da ön plana çıkmasının gerekliliğini vurgulayan Büyükekşi, “Dileğimiz, son karşılaşmaların da Fair Play ruhuyla oynanması. Pozisyonlarıyla hafızalara, centilmenlikte gönüllere kazınan karşılaşmalar olması” şeklinde konuştu.

Paylaşın

HDP Eş Başkanı Sancar: Bu Seçim Bir Rejimi Oylama Seçimi

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Bu kez iktidarın atı alıp Üsküdar’ı geçmesi o kadar kolay olmayacak. Atı da Üsküdar’ın yolunu da bulamayacaklar. Önümüzdeki seçimler bir seçimin ötesinde anlama sahiptir” dedi ve ekledi:

“Bunun iktidar da farkında. Sadece bir parlamenter ve cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak. Yaşamak istediğimiz ortak geleceğin belirlenmesi seçimi olacaktır. Bu seçim bir rejimi oylama seçimi olacaktır.”

Konuşmasında seçim tarihinin “aşağı yukarı” netleştiğini aktaran Sancar, “AKP genel başkanı 14 mayıs olarak açıkladı. Bugüne kadar zamanında olacak diyordu her sözü gibi bundan da caydı. Bizler HDP ittifaklarımız halkımız hangi tarihte yapılırsa yapılsın bu seçime hazırız. Bu seçim kararının açıklandığı an cumhurbaşkanının görevden affını isteme anına dönüşecektir” ifadeleri kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis’teki grup konuşmasında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu.

Emek ve Özgürlük İttifakı partilerinin genel başkanları, eş başkanları ve parti sözcüleri de kapatma davası ve hazine yardımı blokesine karşı HDP’nin Meclis Grup Toplantısı’na katıldı.

Sancar’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Zorlu olduğu kadar umutların ve heyecanın da giderek yükseldiği bir atmosferde seçim sürecine hazırlanıyoruz. Hayatımızı umudumuzu geleceğimiz ekmeğimizi ve sabrımızı tüketmek isteyen bu iktidar düzeninin, bu rejimi bir an önce gönderecek olmanın hayali bile o kadar güzel ki. Gidişlerinin nasıl muhteşem olacağını anlatmaya bile gerek yok.

Milyonlar hak ve özgürlük meşalelerini yakmışlar o güzel günü bekliyorlar. Kutsal bir yürüyüş bu ve başarıyı mutlaka getirecek güçlü bir irade bu. Seçim tarihi aşağı yukarı netleşti. AK Parti genel başkanı 14 Mayıs olarak açıkladı. Bugüne kadar zamanında olacak diyordu her sözü gibi bundan da caydı.

Bizler HDP ittifaklarımız halkımız hangi tarihte yapılırsa yapılsın bu seçime hazırız. Bu seçim kararının açıklanacağı an cumhurbaşkanının görevden affını isteme anına dönüşecektir. Seçimlerde de halk en büyük kararı verecek ve bu düzene noktayı kalın bir şekilde koyacaktır.

Bu kez iktidarın atı alıp Üsküdar’ı geçmesi o kadar kolay olmayacak. Atı da Üsküdar’ın yolunu da bulamayacaklar. Önümüzdeki seçimler bir seçimin ötesinde anlama sahiptir. Bunun iktidar da farkında. Sadece bir parlamenter ve cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak. Yaşamak istediğimiz ortak geleceğin belirlenmesi seçimi olacaktır. Bu seçim bir rejimi oylama seçimi olacaktır.

Bizler için geleceği kurma, mücadeleyi büyütme meselesidir. Sadece sandıkla sınırlı bir olay değil. Bugünden itibaren sandığa kadar, sandıktan sonra geleceğin her anını birlikte belirleyeceğimiz bir süreçtir bu. Bizler en büyük demokrasi ittifakıyla, Emek ve Özgürlük İttifakı ile yürüyoruz bu süreci.

Bu ittifakı daha da büyütüp bütün ezilenleri, bütün mazlumları bir araya getirmek istiyoruz. Onların seçiminde halk yok, yoksullar, kadınlar, gençler yok. Bu ülke yok aslında onların seçimlerinde. Sadece bir tek şey var, kendi saltanatı. Halkın üzerine karabasan gibi çöktükleri kötülük düzenini sandıktan da çıkartmak istiyorlar. Bu seçimler çok çetin bir mücadeleye sahne olacaktır. Biz her türlü zorluğa hazırız.

“Cumhur İttifakı, sanki seçimlere değil savaşa hazırlanıyorlar”

Bu seçimlere hukukun demokrasini askıda olduğu ağır bir siyasi tecrit koşullarında giriyoruz. HDP başta olmak üzere tüm demokratik toplumsal muhalefet her gün yeni saldırılarla karşı karşıya bırakılıyor. Cumhur İttifakı, sanki seçimlere değil savaşa hazırlanıyorlar.

Kampanyalarını seçim değil bir savaş kampanyası gibi yürütüyorlar. Çünkü korkuları büyüktür. Çünkü kaybederlerse sonucun ne olacağını hepimizden çok daha iyi biliyorlar. İşte hakkımızda açılan kumpas davaları, yürümekte olan kapatma davası, Hazine yardımına bloke konması kararı, muhalefete yönelik siyasi yasak kuşatması, medya üzerinden yürütülen tetikçilik faaliyeti, bunların her biri bu rejimin seçim kampanyasının araçları olarak karşımıza çıkıyor.

Çünkü bu karanlık ittifakın halka sunabileceği herhangi bir olumlu vaadi kalmamıştır. Siyasi bir meseleleri yoktur. Bu ülke için bu karanlıktan başka bir gelecek tahayyülleri de yoktur. Çünkü çözümün değil sorunların odağı olan bir iktidar olarak bir varlık meselesi mücadelesi yürüttüklerini biliyorlar o nedenle ellerinde kalan baskı, yasak, hukuk dışılık dışında herhangi bir aracı yöntemi kullanacak durumda değiller. Bu ülkenin etrafına cezaevi duvarları örmeye çalışıyorlar. Bunların seçim kampanyası kelepçe siyasetidir, cendere siyasetidir, kuşatma siyasetidir.

Emekliden emekçiden dar gelirliden yoksullardan EYT’lilerden esirgenen kaynaklar nereye gidiyor biliyoruz, işte bu düzenin yalan ve kara propagandasına harcanıyor. Troller ordusuna ve en büyük kalem savaş politikasına harcanıyor. Bu iktidar savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Savaş politikalarıyla toplumsal muhalefet güçleri arasına nifak sokmaya çalışıyor.  En savaş karşıtı ittifakı oluşturmak demokrasi yürüyüşünün en önemli hedeflerindendir. Hep birlikte açık ve gür bir sesle bağırıyoruz; savaşa hayır.

“Yargıya bundan daha açık tehdit olabilir mi?”

Bugün iktidarın küçük ortağı esti, gürledi yine. Anayasa Mahkemesi’ni tehdit etti. Açık ve net bir şekilde şantaj yaptı. Artık Anayasa diye bir şey kalmadı. Anayasa’yı ayaklar altına almak konusunda en ufak bir çekinceleri yok. Çünkü kurtuluşları zorbalıktadır. ‘Eğer bu kararı derhal HDP aleyhine almazsanız hainsiniz’ diyor. Yargıya bundan daha açık tehdit olabilir mi? Bu sadece MHP’nin söylemi olarak anlaşılmamalıdır.

Bu iktidarın, rejimin politikasıdır. O yüzden yapılan her şey birlikte yapılmaktadır. Hesabını da halka birlikte verecekler. İktidar kanadında kalan muhalefet partilerine de sesleniyoruz: Bu kadar açık Anayasa ihlalleri, bu zorbalık karşısında sessiz kalamazsınız. Sessiz kaldığınız her zorbalığın pratiği, eninde sonunda ülkeye egemen kılınmak istenen sistemin bir aynasıdır. Bu planları hep birlikte bozalım. Bu hepimizin halka karşı tarihi sorumluluğudur.

‘HDP’nin kapısına kilit vurulsun’ diyor. Yahu ‘Biz anahtar partiyiz’ diyoruz, onlar kilitten söz ediyor. Tonlarca kilit getirseniz hepsini açarız. Bu ülkede kilit üreticileri sizin taleplerini karşılayacak üretimi bile yapamazlar. Öyle anahtarlar var ki elimizde, koyduğunuz her kilidi çatır çatır açacağız. Bu kararlılık seçimlerde, en fazla 4 ay sonra sizin kapınıza halkın kilit vurduğu tarih olacaktır.

Bizler bir cumhurbaşkanı adayı çıkaracağımızı ilan ettik. Diyoruz ki bu topraklarda yaşayan tüm halkların adayını tartışıyoruz. Böyle bir aday çıkarmak istiyoruz. Alın teri dökenlerin, kadınların, gençlerin temsilcisi olacak. Meclisi en geniş katılımla, tüm renklerin, halkların temsil edildiği bir platforma çevirmek istiyoruz.

Yani halkların demokratik meclisini yaratmak istiyoruz. Buna gücümüz var. Gücümüze inanıyoruz, kararlıyız, hepimiz buna odaklanmış durumdayız. 14 Mayıs halkların miladı olacaktır. Gün bizim, güneş bizim. Göğsümüzde ateş bizim. El ele olduğumuz bu güzel ülke bizim. Dün bizim, yarın bizim. İnşa edeceğimiz yeni yaşam bizim. Hasrete vurduğumuz mayısta, haziranda gülmek bizim.”

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’den Erdoğan’a İsveç Tepkisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Stockholm’deki Kuran yakma eylemi sonrası İsveç’in NATO üyeliğini engelleme açıklamasına Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jans Stoltenberg, tepki gösterdi.

Alman Die Welt televizyon kanalına açılama yapan Stoltenberg, aşırı sağcı siyasetçinin eylemini eleştirirken, eyleme izin verdiği için Ankara tarafından sert bir şekilde eleştirilen İsveç hükümetine üstü kapalı destek verdi.

Jans Stoltenberg, “İfade özgürlüğü, fikir özgürlüğü İsveç’te ve diğer tüm NATO ülkelerinde değerli bir ilke. Bu nedenle bu uygunsuz eylemler otomatik olarak yasa dışı sayılmaz.” dedi.

İsveç hükümetinin bu eylemi açık bir şekilde kınadığını kaydeden Stoltenberg, kendisinin de Stockholm sokaklarında yaşanan, başka insanların görüş ve inançlarına yönelik bu tür hakaretlere kesinlikle karşı olduğunu ifade etti.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, son gelişmelere rağmen Türkiye’nin şu ana kadar NATO üyeliğiyle ilgili tartışmada ittifakla önemli ölçüde işbirliği içinde olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, abine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, İsveç’te Cumartesi günü gerçekleşen Kuran yakma eylemine tepki göstermiş ve Stockholm’ün NATO üyelik başvurusuna destek verilmeyeceğini söylemişti.

Finlandiya, NATO’ya İsveç’le birlikte girme kararını gözden geçiriyor

Öte yandan Finlandiya haber ajansı YLE’ye konuşan Dışişleri Bakanı Haavisto, kendileri için ilk seçeneğin hala NATO’ya birlikte girme stratejisi olduğunu ancak İsveç’in başvurusunun daha da ertelenmesi halinde bu kararı gözden geçireceklerini söyledi.

Reuters haber ajansına da konuşan Haavisto, Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasındaki iki İskandinav ülkesinin NATO’ya katılma planlarına ilişkin müzakerelere birkaç haftalık ara verilmesi gerektiğini söyledi:

“Üçlü müzakerelere dönmeden önce ara vermemiz ve son yaşananlardan sonra sular durulduğunda nerede olduğumuzu görmemiz gerekiyor, yani hemen bir sonuca varılmamalı… Birkaç haftalık bir duraksama olacağını düşünüyorum.”

Macaristan Şubat ayında onaylayacağını açıklamıştı

NATO’nun 30 üyesinden 28’i Rusya’nın Ukrayna işgalinden sonra NATO üyeliği başvurusunda bulunan İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılımına kendi parlamentolarında onay vermiş durumda.

Türkiye ve Macaristan henüz onay sürecini tamamlamamış olan iki NATO üyesi. Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, Şubat ayında Meclis toplandığında İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini onaylayacaklarını belirtmişti.

Paylaşın

Seçim Tarihi Netleşmeye Başladı; CHP Çalışmalarına Hız Verdi

CHP’de seçim için il başkanlıkları bünyesinde kurulacak seçim ofislerinin yanı sıra 30 seçim ofisi daha kurulması kararlaştırıldı. Bu seçim ofisleri bölge bazlı çalışacak. O bölgenin sorunları, hassasiyetleri ve öncelikleri belirlenecek.

Seçim çalışmaları da bu kapsamda gerçekleştirilecek. Partinin enerjisi özellikle oy oranının düşük olduğu yerlere kanalize edilecek.

Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) seçim stratejisi toplantısı gerçekleştirildi. Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri, grup başkanvekilleri ile CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanları Tuncay Özkan ile Erdoğan Toprak’ın da katıldığı toplantıda seçim çalışmaları değerlendirildi.

Habertürk’ten Mahir Kılıç’ın haberine göre, son yapılan anketlerin masaya yatırıldığı toplantıda bundan sonra anketlerin daha sık ve daha düzenli değerlendirilmesi görüşü benimsendi.

Seçim için il başkanlıkları bünyesinde kurulacak seçim ofislerinin yanı sıra 30 seçim ofisi daha kurulması kararlaştırıldı. Bu seçim ofisleri bölge bazlı çalışacak. O bölgenin sorunları, hassasiyetleri ve öncelikleri belirlenecek. Seçim çalışmaları da bu kapsamda gerçekleştirilecek. Partinin enerjisi özellikle oy oranının düşük olduğu yerlere kanalize edilecek.

Erdoğan: Seçim 14 Mayıs’ta

Kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs’ta seçim yapılması için meclisten gerekli çoğunlukla karar alınmasını memnuniyetle karşılayacaklarını, aksi durumda yetkisini kullanarak süreci başlatacağını söylemişti.

Normal seçim tarihinin 18 Haziran olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Ancak tarihi, hem Kurban Bayramı arifesine, Hac dönemine hem sınav takvimine hem de ilk ve orta öğretim tatiline denk gelmesi sebebiyle güncelleme ihtiyacı duyduk. Milletin talebini karşılama yanında, milli iradenin en yüksek katılımla ve en ideal şartlarda tecellisini sağlamakla sorumluyuz” demişti.

Paylaşın

Trafiğe Kayıtlı Taşıt Sayısı 26 Milyonu Aştı

Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı aralık ayı sonu itibarıyla 26 milyon 482 bin 847 oldu. Bu taşıtların yüzde 53,9’unu otomobil, yüzde 16,2’sini kamyonet, yüzde 15,6’sını motosiklet, yüzde 7,9’unu traktör, yüzde 3,5’ini kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,8’ini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Haber Merkezi / Aralık ayında 1 milyon 106 bin 203 adet taşıtın devri yapıldı. Devri yapılan taşıtların yüzde 69,1’ini otomobil, yüzde 16,3’ünü kamyonet, yüzde 5,4’ünü motosiklet, yüzde 4,2’sini traktör, yüzde 2,5’ini kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,5’ini otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Motorlu Kara Taşıtları Aralık 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, 2022 yılında bir önceki yıla göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 10,1 artarak 1 milyon 269 bin 912 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı yüzde 17,1 azalarak 35 bin 585 adet oldu. Böylece 2022 yılında trafikteki toplam taşıt sayısında 1 milyon 234 bin 327 adet artış gerçekleşti.

Aralık ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 41,2’sini otomobil, yüzde 37,2’sini motosiklet, yüzde 12,2’sini kamyonet, yüzde 6,4’ünü traktör, yüzde 2,1’ini kamyon, yüzde 0,5’ini minibüs, yüzde 0,3’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Aralık ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette yüzde 37,6, traktörde yüzde 12,0, minibüste yüzde 2,3, otomobilde yüzde 1,9 artarken otobüste yüzde 18,9, kamyonda yüzde 17,2, kamyonette yüzde 5,2 ve özel amaçlı taşıtlarda yüzde 1,7 azaldı.

Aralık ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı motosiklette yüzde 264,2, otomobilde yüzde 91,2, minibüste yüzde 84,0, kamyonette yüzde 43,2, traktörde yüzde 26,3, otobüste yüzde 24,3, kamyonda yüzde 16,9 artarken özel amaçlı taşıtlarda yüzde 19,7 azaldı.

Aralık ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 53,9’unu otomobil, yüzde 16,2’sini kamyonet, yüzde 15,6’sını motosiklet, yüzde 7,9’unu traktör, yüzde 3,5’ini kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,8’ini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Aralık ayında devri yapılan taşıtların yüzde 69,1’ini otomobil, yüzde 16,3’ünü kamyonet, yüzde 5,4’ünü motosiklet, yüzde 4,2’sini traktör, yüzde 2,5’ini kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,5’ini otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Aynı dönemde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 14,5’i Fiat, yüzde 13,9’u Renault, yüzde 7,2’si Toyota, yüzde 6,1’i Volkswagen, yüzde 6,0’ı Hyundai, yüzde 5,4’ü Opel, yüzde 4,3’ü Kia, yüzde 4,3’ü Mercedes-Benz, yüzde 4,1’i Peugeot, yüzde 3,9’u Dacia, yüzde 3,7’si BMW, yüzde 3,7’si Honda, yüzde 3,5’i Citroen, yüzde 3,4’ü Skoda, yüzde 2,9’u Audi, yüzde 2,4’ü Nissan, yüzde 2,2’si Ford, yüzde 1,7’si Seat, yüzde 1,4’ü Volvo, yüzde 1,2’si Suzuki ve yüzde 4,3’ü diğer markalardan oluştu.

Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 566 bin 280 adet otomobilin yüzde 70,1’i benzin, yüzde 18,0’ı dizel, yüzde 8,5’i hibrit, yüzde 2,0’ı LPG ve yüzde 1,4’ü elektriklidir. Aralık ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 14 milyon 269 bin 352 adet otomobilin ise yüzde 36,9’u dizel, yüzde 35,1’i LPG, yüzde 26,8’i benzin, yüzde 0,9’u hibrit ve yüzde 0,1’i elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(2) otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir.

Aynı dönemde trafiğe kaydı yapılan 566 bin 280 adet otomobilin yüzde 31,0’ı 1300 ve altı, yüzde 27,2’si 1401-1500, yüzde 24,4’ü 1301-1400, yüzde 9,3’ü 1501-1600, yüzde 5,8’i 1601-2000, yüzde 0,8’i 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.

Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 566 bin 280 adet otomobilin yüzde 39,6’sı beyaz, yüzde 28,8’i gri, yüzde 11,3’ü mavi, yüzde 7,7’si siyah, yüzde 7,2’si kırmızı, yüzde 2,5’i turuncu, yüzde 1,5’i yeşil, yüzde 0,7’si kahverengi ve yüzde 0,6’sı sarı renklidir.

Trafiğe kayıtlı taşıtların ortalama yaşı 14,8

2022 yılı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 26 milyon 482 bin 847 adet motorlu kara taşıtı için ortalama yaş 14,8 olarak hesaplandı. Ortalama yaş otomobillerde 14,0, minibüslerde 15,5, otobüslerde 15,4, kamyonetlerde 13,3, kamyonlarda 17,8, motosikletlerde 13,3, özel amaçlı taşıtlarda 14,3 ve traktörlerde 24,4’tür.

2022 yılında devri yapılan 9 milyon 563 bin 925 adet motorlu kara taşıtı için ortalama yaş 13,2 olarak hesaplandı. Devri yapılan otomobillerin ortalama yaşı 14,1, minibüslerin 12,9, otobüslerin 11,3, kamyonetlerin 11,6, kamyonların 14,3, motosikletlerin 5,8, özel amaçlı taşıtların 15,4 ve traktörlerin 19,5’tir.

Paylaşın

Cezaevleri Toplam Nüfusu 340 Bini Aşarak Rekor Kırdı

Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesi 289 bin 974 kişi ama Ocak 2023 sonu itibariyle cezaevlerinde 341 bin 497 kişi bulunuyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, bu kişilerin 298 bin 975’i hükümlü, 42 bin 522’si tutuklu.

Cezaevi nüfusunun 325 bin 009’ü erkeklerden, 13 bin 977’i kadınlardan, 2 bin 511’i ise çocuklardan oluşuyor. 2021 yılında cezaevlerinde 272 bin kişi olduğu dikkate alındığında toplam cezaevi nüfusunun 2022 sonu itibariyle 69 bin kişi arttığı görüldü.

Sözcü’nün Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 1 Ocak 2023 itibariyle Türkiye’de; 279 kapalı, 89 açık, 10 kadın kapalı, 8 kadın açık, 9 çocuk kapalı, 4 çocuk eğitimevi olmak üzere toplam 399 ceza infaz kurumu bulunuyor. Bu kurumların toplam kapasitesi 289 bin 974 kişi.

Son 17 yılda 378 ilçe cezaevini kapatan AK Parti iktidarı, 2016 yılından bu yana yeni ve büyük cezaevlerinin yapımını hız verdi. 2006 – 2022 yıllara arasında 269 yeni cezaevi açılırken bunlarla 216 bin 607 kişilik ilave kapasite yaratıldı.

Özellikle 15 Temmuz’un ardından hükümlü ve tutuklu sayısında yaşanan artış nedeniyle hız verilen cezaevi inşaatlarına son 7 yılda 30 milyar liradan fazla harcama yapıldığı belirtiliyor.

Türkiye’deki cezaevlerinin toplam kapasitesi 289 bin 974 kişi ama Ocak 2023 sonu itibariyle cezaevlerinde 341 bin 497 kişi bulunuyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre, bu kişilerin 298 bin 975’i hükümlü, 42 bin 522’si tutuklu.

Cezaevi nüfusunun 325 bin 009’ü erkeklerden, 13 bin 977’i kadınlardan, 2 bin 511’i ise çocuklardan oluşuyor. Cezaevlerindekilerin 118 bin 738’i açık infaz kurumu, 222 bin 759’u kapalı ceza infaz kurumunda bulunuyor.

2021 yılında cezaevlerinde 272 bin kişi olduğu dikkate alındığında toplam cezaevi nüfusunun 2022 sonu itibariyle 69 bin kişi arttığı görüldü.

Paylaşın

MHP Lideri Bahçeli, HDP’yi Hedef Aldı: Vakit Kaybetmeden Kapatılmalıdır

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Bahçeli, HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin “Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin talebi ile, kapatma davasının seçim sonrasına bırakılmasını görüşecek olması adalet ilkelerine aykırıdır. Bu neyin arayışı? AYM şehitlerimizin dökülen kanlarını seçim sonrasına bırakmayı da görüşecek mi? HDP vakit kaybetmeden kapatılmalıdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu bölücü ve terör yatağı kurutulmalı, hukuken defteri dürülmeli, kapısına kilit asılmalıdır. HDP’nin isteğiyle AYM’nin davayı sulandırması doğru değildir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup konuşmasında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Milletine yabancılaşmış, tarihine sırt çevirmiş, kimliğinden uzaklaşmış bir zevatın bağımsızlığı hakkıyla savunması, eşyanın tabiatına aykırıdır. Ne garip ne tuhaf bir tecellidir ki tarih tekrar etmektedir. Bu gerçek dikkatli ve uyanık hiçbir gözden kaçmış değildir. Bir hususu tarih kayıtlarında not etmek gerekir ki medeniyetler mücadelesi sürdüğü sürece, ders ve ibret alınsa bile tarihin tekerrürü kaçınılmazdır. Kapanmamış yaraları bulunanlar, nefret nöbetine girenler yine üzerimize geleceklerdir.

“HDP kapatılmalıdır hem de vakit kaybetmeksizin”

Anayasa Mahkemesi’nin “Halkın Demokrasi Partisi’nin” talebiyle 25 Ocak 2023 tarihinde kapatılma davasının seçim sonrasına bırakılmasını görüşecek olması, adalet ilkeleriyle tamamıyla aykırıdır. Bu neyin görüşmesi, neyin arayışı, neyin hazırlığıdır? AYM, şehitlerimizin dökülen kanlarını da seçim sonrasına bırakmayı görüşecek midir? HDP kapatılmalıdır hem de vakit kaybetmeksizin. Bu bölücü ve terör yatağı kurutulmalı, hukuken defteri dürülmeli, kapısına kilit asılmalıdır. HDP’nin isteğiyle AYM’ni davayı sulandırması doğru değildir.

İsveç’te geçen cumartesi günü bir sapık, bir manyak, bir şeytan piyonu, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde tüm uyarılara rağmen yüce kitabımızı yakmıştır. Bu azgın provokasyonu ifade ve düşünce özgürlüğü diyenler de suç ortağıdır. İsveç ve Finlandiya gibi İskandinav ülkeleri ABD’nin dublör ülkeleridir. Viking mantığı, ABD’nin kovboy aklıyla bir ve beraberdir.

Bir alçağın eline çakmak tutuşturup Kuran-ı Kerim’in yakışmasını kışkırtanlar, bunu da Türkiye büyükelçiliği önünde yaptıranlar çok sinsi bir siyasetin tasarımcılarıdır.  Bu saatten sonra İsveç’in NATO’ya üyeliği, suya yazılmış yazı kadar güncel bir konudur. Viking uzantıları ardında efendilerini alsa da Türkün töresini İslam’ın sancağını zedelemeye güç getiremeyecektir. Türkiye’nin NATO üyeliğini tartışmaya açmak isteyenler varsa buyursun açsınlar. NATO’yla doğmadık, NATO’suz da çok şükür ölmeyiz.

Gördüğümüz kadarıyla zillet ittifakı çok tehlikeli sularda kulaç atmaya devam etmektedir. Milletimizin iradesinden korkanlar PKK’ya zeytin dalı uzatacak kadar kökünden ve değerlerinden uzaklaşmıştır. İP Başkanı’nın geçtiğimiz günlerde, partisinin Diyarbakır 2’inci Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşma hiçbir vatansever vicdanın, hiçbir vatan evladının kabul edemeyeceği bir çirkinliktedir.

Bu konuşma kötülüğün ve teslimiyetçiliğin manifestosudur. Demiş ki, “Ben buraya rızanızı almaya geldim.” Demiş ki, “İYİ Parti’yi Türkler, Kürtler, Zazalar kurdu.” Demiş ki, “Mesele silahlara veda, kan dökmeye tövbe etmekse, mesele her türlü musibetin karşısında çelikten sarsılmaz biz olmaksa, biz varız.” İstisnaları ayrı tutuyorum, bir vesileyle siyasi ayrılık yaşadığımız, İP’te görev yapan bazı isimler bu sözleri nasıl hazmedeceklerdir?  PKK’ya el uzatan bu zulüm planına nasıl onay vereceklerdir?

“Zillet ittifakı, İp Başkanı eliyle PKK’yla mütareke mesajı vermiştir”

Silahlara veda ne demektir? Vedayı edecek kimdir? Bu şuursuzluğun esin ve ilham kaynağı kimlerdir? PKK mı, yoksa Türk askeri mi silahı bırakacaktır? Teröre boyun mu eğelim, bölücülere teslim mi olalım? Milliyetçiyim diyen hangi şahsiyet sahibi bu yıkıma, bu hıyanete, bu rezalete sessiz duracaktır? Akılları çelinip aramızdan kopartılanları aşama aşama PKK’nın kuyruğuna takmayı amaçlayanları kul affetse de Allah affeder mi? Şehitlerimiz affeder mi? Milletimiz hoş görür mü?

İP Başkanı’na silahlara veda sözlerini kullandıran, bu siparişi veren hangi mihraklardır? Türk milletinin etnik kimliklerden oluşan kabile formatına dönüştürmenin neresi iyiliktir? Neresi temizliktir? Neresi milliliktir? Zillet ittifakı, İp Başkanı eliyle PKK’yla mütareke mesajı vermiştir. Kılıçdaroğlu’nun Türk ordusuna hakaretinden sonra İP Başkanı’nın bu ihanet açılımını seslendirmesi tesadüf değildir. Her dalda mendili, her tarlada ayak izi, her partide kötü hatırası bulunanların gerçek yüzü, gerçek niyeti, gerçek hedefi ayan beyan ortaya çıkmıştır.”

Paylaşın