Ticaret Bakanlığı’ndan Sıfır Araç Satışlarına İlişkin Yeni Adım

Ticaret Bakanlığı tarafından İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte değişiklik yapıldı. Yetki belgesi iptaline yönelik bölüme yeni bir madde eklendi.

Buna göre, araç satışından kaçınan, üretici fiyatları veya distribütör tarafından tavsiye edilen fiyatın üzerinde fiyat talep eden, tüketiciyi aksesuar almaya veya takas yapmaya zorlayan ya da takas fiyatını piyasa fiyatının altında belirleyen firmaların yetki belgeleri iptal edilecek.

Ticaret Bakanlığı, sıfır araç satışlarında yaşanan problemlere yönelik dikkat çekici bir adım attı. İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte değişiklik yapıldı. Yetki belgesi iptaline yönelik bölüme yeni bir madde eklendi.

Buna göre, araç satışından kaçınan, üretici fiyatları veya distribütör tarafından tavsiye edilen fiyatın üzerinde fiyat talep eden, tüketiciyi aksesuar almaya veya takas yapmaya zorlayan ya da takas fiyatını piyasa fiyatının altında belirleyen firmaların yetki belgeleri iptal edilecek.

Bakanlıktan konuya ilişkin yapılan açıklamada üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin piyasada darlık yaratıcı ve tüketicilerin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerinin, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da “stokçuluk” kabul edilerek yasaklandığı anımsatıldı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi: “İşletmelerin bu yasağa uyumu Bakanlığımızca yakından takip edilmekte ve aykırı uygulamalarda bulunan işletmeler hakkında ağır idari para cezaları uygulanmaya devam edilmektedir. Son dönemde, ilk tescil motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal eden yetkili bayilerin, tüketicinin ilk tescil motorlu kara taşıtlarına ulaşmasını zorlaştırıcı birtakım faaliyetlerde bulunarak haksız kazanç elde ettiği yönünde gerek sosyal medya platformlarında paylaşımlar yapılmakta gerekse Bakanlığımıza şikayet başvurularında bulunulmaktadır”

Bayiler ifşa edilecek

Açıklamada, bu faaliyetlerin engellenmesine yönelik Bakanlığa ulaşan talepler ile konuya ilişkin kamuoyu beklentilerinin karşılanması için yönetmelikte değişiklik yapıldığına işaret edilerek, şu ifadeler kullanıldı:

“Diğer taraftan, Bakanlığımızın stokçulukla mücadeleye yönelik faaliyetleri kapsamında, söz konusu aykırılıkların her biri stokçuluk kabul edilecek ve her bir aykırılık için ayrı ayrı olacak şekilde yetkili bayiler hakkında 4 milyon 458 bin 600 liraya kadar idari para cezası uygulanacaktır. Ayrıca, bu yetkili bayiler, Bakanlığımızın internet sitesinde ifşa edilecektir.”

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduatta Yeni Rekor!

16 hafta üst üste artış yaşanan Kur Korumalı Mevduat (KKM) geçtiğimiz hafta 2 trilyon lirayı aşarak rekor kırdı. 28 Nisan haftasında KKM hesaplarında 137 milyar 798 milyon liralık artış yaşandı.

Haber Merkezi / KKM’de 31 Mart’ta faiz üst sınırı kaldırılmış, alınan kararla KKM’lerde asgari faiz oranı politika faiz oranında olmaya devam ederken, üst sınırı bankalar belirlemeye başlamıştı. Bu karardan önce yüzde 11.5 olan KKM faizi ortalama yüzde 20’nin üzerine çıktı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 28 Nisan haftasına ilişkin bankacılık verilerini açıkladı.

Buna göre şubatın ilk haftasında 1 trilyon 455 milyar TL olan mevduat hesaplarının toplamı 2 trilyon 117 milyar 590 milyon liraya ulaşarak yeni zirvesini gördü. 28 Nisan haftasında KKM hesaplarında 137 milyar 798 milyon liralık artış yaşandı.

Son verilerle beraber KKM hesaplarında 16 hafta üst üste artış yaşanmış oldu.Söz konusu 16 haftada hesaplarda 747 milyar 581 milyon liralık artış yaşandı.

KKM’de 31 Mart’ta faiz üst sınırı kaldırılmış, alınan kararla KKM’lerde asgari faiz oranı politika faiz oranında olmaya devam ederken, üst sınırı bankalar belirlemeye başlamıştı.

Bu karardan önce yüzde 11.5 olan KKM faizi ortalama yüzde 20’nin üzerine çıktı. Bu kararın da etkisiyle nisan genelinde KKM’deki artış 416 milyar 527 milyon lirayı buldu.

Bakan Nebati’den Kur Korumalı Mevduat açıklaması

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, NTV canlı yayınında enflasyon, döviz kurlarındaki gelişmeler, faizler, emekli ve memur zamları gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Nebati, dövizle ilgili dedikoduların gerçeği yansıtmadığını belirterek, seçim sonrası rallinin söz konusu olmadığını söyledi. Nebati ayrıca kur korumalı mevduat uygulamasının bu sene sonlandırılamayacağını belirtti.

Nebati şöyle konuştu:

TÜİK’i beklemiyoruz. Kendi ekibimizi kurduk. Piyasa oynaklığını takip etmek için sahayı takip ediyoruz. Artık enflasyon baz etkisiyle düşüyor kısmını geçti. Aldığımız tedbirler, lojistik maliyetlerinin düşmesi gibi etkenler baskıyı azalttı. Motorin geçen yılki fiyatın altında. Gübre fiyatları düştü. Bunun etkisini hissedilir bir şekilde göreceğiz. Enerji maliyetlerinin aşağı yönlü gitmiş olması ve dövizin belli seviyede gitmesi enflasyona olumlu yansıyor.

Vatandaşlarımızın beklentileri enflasyon hedeflemelerimiz doğrultusunda yapmasını, sağa sola bakmadan ona göre pozisyon alması gerektiğinin altını çiziyorum. OVP’deki hedeflerimize (2023 yıl sonu için enflasyon hedefi yüzde 24,9, 2024 için yüzde 13,8, 2025 için yüzde 9,9) bağlıyız. Depremin enflasyona etkisinin sınırlı kalacağınız gördük.

Döviz kurlarındaki rallinin tekrar gerçekleşeceği dedikoduları gerçeği yansıtmıyor. Dövizdeki ikili fiyatın oluşması dedikoduları güçlendirse de ralli olması söz konusu değil. Birileri yüksek faiz bekliyor olabilir, gerçekleşmeyecek. Muhalif kanattan hiçbir ekonomi yöneticisi ben faizleri artıracağım demedi. Faizi artıracak mısınız, artırmayacak mısınız? Muhalif taraftaki parlatmaya çalıştıkları kim varsa faizleri artıracağım diyemez.

Piyasa faiz artırımı noktasında net bir duruşu sergilemiş durumda. Bu adımın çok farklı travmalara sebep olacağını karşı tarafın da bizim de bildiğimizi ifade edeyim. Kur korumalı geçici olarak getirildi ve bu yılın sonuna kadar uygulanması öngörüldü. Şu anda 2 milyon kullanıcı var. Türkiye’deki kullanıcı tarafından o kadar kabul edilen bir araca dönüştü ki, bununla ilgili çıkış senaryoları bu yıl olmaz.”

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Rekor Seviyede Altın Alımı

Dünya Altın Konseyi, Türkiye’nin külçe ve sikke formunda altın yatırımının yılın ilk çeyreğinde 50 ton ile rekor seviyeye ulaştığına dikkat çekti. Bir önceki çeyreğe göre ise altın talebinde yüzde 32’lik artış izlenirken toplamda talebin 3 milyar dolara ulaştığı görüldü.

Dünya Altın Konseyi, TCMB’nin ocak ve şubatta 45 ton altın alımı gerçekleştirdiğini ancak iç talebi karşılamak için mart ayında 15 ton altın satışı gerçekleştirdiğini belirtti.

Dünya Altın Konseyi, 2023’ün ilk çeyreğine ilişkin raporunu açıkladı. Açıklanan verilere göre; merkez bankalarının altın talebindeki rekor seyir ilk çeyrekte de devam etti.

T24’de yer alan habere göre, merkez bankaları, ilk çeyrekte 228 ton altın satın alarak 2013’te kırılan bir önceki rekorun yüzde 34 üzerine çıktı. İlk çeyrekteki altın alımları yıllık bazda ise yüzde 176 arttı.

2022 yılında merkez bankaların altın talebi son 50 yılın zirvesine çıkarak 1078 tona ulaşmıştı.

Konsey, dört merkez bankasının rekor seviyeye çıkan altın alımlarını domine ettiğin vurguladı. Singapur 69 tonla ilk sırada yer alırken Çin’in merkez bankası 57,8 ton altın alımı gerçekleştirdi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) ise ilk çeyrekte 30,2 ton altım alımı ile üçüncü olurken dördüncü sırada 7,2 ton ile Hindistan yer aldı.

Raporda, TCMB’nin ocak ve şubatta 45 ton altın alımı gerçekleştirdiği ancak iç talebi karşılamak için yapılan mart ayında 15 ton altın satışı gerçekleştirdiği belirtildi.

Konsey ayrıca Türkiye’nin külçe ve sikke formunda altın yatırımı yılın ilk çeyreğinde 50 ton ile rekor seviyeye ulaştığına dikkat çekti.

Bir önceki çeyreğe göre ise altın talebinde yüzde 32’lik artış izlenirken toplamda talebin 3 milyar dolara ulaştığı görüldü.

Paylaşın

Bitcoin 29 Bin 200 Doların Üzerinde; Solana Ve Dogecoin Sert Düştü

Bitcoin (BTC) 29 bin 230 dolara yükselirken, Ethereum (ETH) bin 900 dolar seviyesinin üzerinde. XRP, Solana Ve Dogecoin ise yatırımcısına kaybettiren kripto para birimler arasında yer aldı.

Haber Merkezi / Kripto para piyasaları haftanın son işlem gününde de dalgalı seyrini devam ettirdi.

Dünyanın en büyük kripto para birimi Bitcoin (BTC) yüzde 0,29 artışla 29 bin 230 dolara yükseldi.

Bitcoin (BTC) hacmi, son 24 saatte yüzde 14,90 düşüşle yaklaşık 16,57 milyar dolar olurken, Bitcoin’in (BTC) piyasa değeri ise 565 milyar dolar civarında oldu.

Dünyanın en büyük ikinci kripto para birimi Ethereum (ETH) ise yüzde 0.02 bin 902 dolar seviyesinde işlem görüyor.

Küresel kripto para piyasasının değeri, son 24 saatte yüzde 0,02 düşerek yaklaşık 1,20 trilyon dolar civarında oldu.

Tüm stabilcoinlerin hacmi ise, 24 saatlik toplam kripto piyasası hacminin yüzde 89,89’u olan 30,49 milyar dolar.

Bazı kripto para birimlerinde son durum ise şöyle:

Bitcoin 29,230 dolar, değer kazancı yüzde 0.29

Ethereum 1,902 dolar, değer kazancı yüzde 0.02

Tether 1.00 dolar, değer kazancı yüzde 0.03

BNB 325 dolar, değer kaybı yüzde 0.46

XRP 0.4637 dolar, değer kazancı yüzde 0.27

Cardano 0.3908 dolar, değer kaybı yüzde 0.98

Dogecoin 0.07869 dolar, değer kaybı yüzde 0.96

Polygon 0.9881 dolar, değer kaybı yüzde 1.03

Solana 21.76 dolar, değer kaybı yüzde 2.17

Polkadot 5.73 dolar, değer kaybı yüzde 0.33

Shiba Inu 0.000009947 dolar, değer kaybı yüzde 1.05

Litecoin 88.07 dolar, değer kaybı yüzde 0.60

Tron 0.06967 dolar, değer kazancı yüzde 0.54

Paylaşın

Avrupa Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 3,75’e Yükseltti

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 3 temel politika faizini 25 baz puan artırdı. ECB’nin faiz artırım hamlesi, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün politika faizini 25 baz puan artırarak 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5-5,25 aralığına yükseltmesinin ardından geldi.

Haber Merkezi / Euro Bölgesi’ndeki enflasyon oranı, önceki aylarda yaşanan düşme eğiliminin aksine Nisan ayında, Mart ayına göre yüzde 0,1’lik artışla yüzde 7’ye yükselmişti.

AMB’den faiz artırımına ilişkin yapılan açıklamada, güncel tahminlere göre Euro Bölgesi’ndeki enflasyonun “Daha uzun süre yüksek seviyelerde kalacağı” ifade edilerek, “Toplam enflasyon geçen aylarda düştü ancak buna sebep olan fiyat baskısı gücünü koruyor” denildi.

Faiz oranları ile ilgili bundan sonra atılacak adımlara ilişkin herhangi bir açıklama yapmayan AMB, “Enflasyonun orta vadeli hedef olan yüzde 2 seviyelerine zamanında inmesi için gerekli kararların alınacağını” bildirdi.

Banka ayrıca, yüksek faiz oranlarının, “gerektiği süre boyunca bu seviyede tutulacağını” belirtti. Faizlerin yükseltilmesi enflasyonla mücadelede etkin bir araç olarak görülse de, bu uygulama diğer yandan ekonomik büyüme üzerinde yavaşlatıcı bir etki yapıyor.

Banka, refinansman faizini yüzde 3,75’e, mevduat faizini yüzde 3,25’e ve marjinal fonlama faizini de yüzde 4’e yükseltti. Banka, 3 temel politika faizini son 3 toplantıda 50 baz puan artırmıştı.

Faiz artırımı beklentiler doğrultusunda

Para piyasaları, çoğunlukla 25 baz puanlık faiz artırımını fiyatlarken, önceki faiz artışlarının ekonomide etkisini göstermeye başlamasına karşın ECB’nin faiz oranlarını artırması dikkati çekti.

ECB’nin faiz artırım hamlesi, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün politika faizini 25 baz puan artırarak 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5-5,25 aralığına yükseltmesinin ardından geldi.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Eksi 29 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bugün yayımladığı verileri derleyen Londra merkezli haber ajansı Reuters, bankanın net döviz rezervlerinin 6,3 milyar dolara düştüğünü yazdı.

Bu, son 20 yılın en düşük seviyesine çok yakın. Rezervler en son Temmuz 2022’de 6,07 milyar dolara düşerek rekor kırmıştı. Ajansa göre swap harici net döviz rezervleri ise eksi 29 milyar dolar civarında.

Merkez Bankası’nın (TCMB) net rezervi 28 Nisan haftasında 6,3 milyar dolara gerileyerek Temmuz 2022 sonrası en düşük seviyeyi gördü.

TCMB verilerine göre, 28 Nisan haftasında brüt rezerv 116,1 milyar dolardan 114,8 milyar dolara geriledi. Merkez Bankası’nın döviz rezervi geçen hafta 1,5 milyar dolar artarak 68,4 milyar dolara yükseldi.  Altın rezervlerindeki düşüş ise devam etti. Merkez Bankası’nın altın rezervi 49,2 milyar dolardan 46,4 milyar dolara geriledi.

TCMB’nin net uluslararası rezervi ise 8,2 milyar dolardan 6,3 milyar dolara kadar gerileyerek Temmuz 2022 sonrası en düşük seviyeye geldi. Swap hariç net rezerv ise 3,2 milyar dolar daha gerileyerek eksi 52,7 milyar dolar oldu.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın 2023 Yıl Sonu Enflasyon Tahmini Yüzde 22,3

Ankara’da Enflasyon Raporu 2023 – II Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan Merkez Bankası (MB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, enflasyonu bu yılın sonuna yüzde 22,3 olarak tahmin ettiklerini, gelecek yıl için de yüzde 8,8 olarak öngördüklerini ifade etti.

Haber Merkezi / Şahap Kavcıoğlu, “Enflasyon gerilemeye devam etmekle beraber önceki enflasyon raporunda sunulan tahmin aralığının üzerinde gerçekleşmiştir” dedi.

“Yükselen küresel enflasyon ve finansal koşullardaki sıkılaşma gelişmiş ülkelerde finansal sistem üzerindeki risklerin artmasına yol açmıştır” diyen Kavcıoğlu, Türk bankacılık sektörü uyguladığımız bütüncül stratejinin desteğiyle güvenli ve sağlam görünümünü sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.

Kavcıoğlu, “GSYH, 2021 yılındaki güçlü performansını 2022 yılında da sürdürerek yüzde 5,6 oranında büyüme kaydetmiştir. Her iki dönemde de Türkiye ekonomisi, küresel ölçekte en yüksek büyüyen ekonomiler arasında yerini almıştır” dedi ve ekledi: Ülkemiz sanayi üretiminde gelişmekte olan ülkeler ortalamasının üç katına yakın artış kaydetmiştir.

Cari dengelenmenin bir güçlendiği dönem yaşadıklarını belirten Kavcıoğlu, “2022 yılında savaş ve küresel talepteki azalmaya karşın gücünü koruyan ihracatımız, 2023 yılında talep koşullarında devam eden zayıflık ve deprem felaketine rağmen, ürün ve ülke düzeyindeki çeşitlendirilmiş yapısı ile dayanıklılığını kanıtlamaya devam etmektedir.

2023 yılının geri kalanı cari dengelenmenin güçlendiği bir dönem olacaktır.

Yüksek teknoloji, enerji, yer altı zenginlikleri ve turizmin kapasitesini artırmaya yönelik yatırımlarımızın geri dönüşüyle birlikte, 2030 yılına kadarki süreçte cari dengeye birikimli olarak yaklaşık 289 milyar dolarlık katkı sağlanacağı tahmin edilmektedir.

Enflasyonun ana eğilimine yönelik göstergelerimiz, fiyat artış oranlarındaki belirgin yavaşlamayı teyit etmektedir. Son dönemde çekirdek göstergeler Ekim 2021’den bu yana kaydedilen en düşük seviyelere gerilemiştir” ifadelerini kullandı.

Konuşmasının devamında, kredi faizlerinin azaldığını vurgulayan Şahap Kavcıoğlu, “TL ticari kredi faizleri 2022 yılı Temmuz ayından itibaren politika faizimizle uyumlu olarak 18 puan civarında azalmıştır. 10 yıl vadeli TL menkul kıymet faizleri de 2022 yılı Mart ayından bu yana gerileyerek 15 puana yakın düşüş göstermiştir.

Kararlılıkla yürüttüğümüz hedefli kredi politikamızın etkinliği sayesinde 2021 yılının ilk çeyreğinde TL firma kredisi kullandırımlarının yüzde 40’ının altında olan KOBİ payı, 2022 yılının ilk çeyreğinde yüzde 43’e, 2023’te ise yüzde 62’ye yükselmiştir.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) BaşkanI Şahap Kavcıoğlu’nun “Enflasyon Raporu 2023-II”nin Tanıtımına İlişkin Bilgilendirme Toplantısında konuştu. Kavcıoğlu’nun konuşması şu şekilde:

“2023 yılının ikinci Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’na hoş geldiniz. Bugün toplantımıza katılan sizleri ve ekranları başında bizleri takip eden izleyicileri saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce Asrın Felaketi 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyor; deprem sonrası milletçe gösterdiğimiz yardımlaşma ve dayanışma ruhunun artarak devam etmesini temenni ediyorum.

Konuşmamda, ilk olarak bir önceki Enflasyon Raporu’ndan bu yana açıklanan veriler ışığında ekonomik gelişmelere dair değerlendirmemizi ve para politikası uygulamalarımızı sizlerle paylaşacağım. Sonrasında, orta vadeli enflasyon tahminlerimizi açıklayarak ilerleyen döneme ilişkin değerlendirmelerimizi sunacağım.

Yükselen küresel enflasyon ve finansal koşullardaki sıkılaşma gelişmiş ülkelerde finansal sistem üzerindeki risklerin artmasına yol açmıştır. Söz konusu gelişmenin beklentilerde oluşturduğu belirsizliğe rağmen, 2023 yılının ilk çeyreğinde küresel iktisadi faaliyet tahminlerimizle uyumlu olarak güçlenmiştir. Takip ettiğimiz yüksek frekanslı göstergeler, 2023 yılında küresel büyümeye ilişkin daha olumlu bir görünüme işaret etmektedir. Ülke ekonomilerinin finansal koşullara beklenenden daha çok dayanıklılık göstermesi ve Çin’in pandemi sonrası açılma süreci nedeniyle küresel talep güçlü seyrederken, küresel arz kısıtları gevşemektedir. Bununla uyumlu olarak, ticaret ortaklarımızın 2023 yılı büyüme tahminleri önceki Rapor dönemine göre yukarı yönlü güncellenmiştir.

2022 yılında, başta enerji olmak üzere, emtia fiyatlarındaki artış nedeniyle yükselen enflasyon, fiyatların gerilemesiyle birlikte küresel çapta aşağı yönlü bir eğilim göstermektedir. Küresel enflasyonun önemli belirleyicilerinden olan doğal gaz fiyatları, tedarik endişelerinin ortadan kalkmasıyla tarihsel ortalamalara yaklaşmıştır. Petrol fiyatları ise 2022 yılındaki yüksek seviyelerine kıyasla düşüş gösterse de tarihsel ortalamaların üzerinde ve jeopolitik riskler nedeniyle dalgalı seyretmeye devam etmektedir.

Bununla birlikte, küresel çekirdek enflasyondaki düşüş daha yavaş gerçekleşmektedir. Yüksek enflasyonun fiyatlama davranışları üzerindeki ikincil etkileri ve talep koşullarının destekleyici olmaya devam etmesi küresel enflasyondaki yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.

Son dönemde, bankacılık sektörü kaynaklı sıkıntılar, gelişmiş ülkelerde finansal risklerin artmasına yol açmıştır. Bu durum, merkez bankalarının finansal istikrarı önceliklendirmesine sebep olmaktadır. Bu doğrultuda, gelişmiş ülke merkez bankalarının sağladığı likidite destekleri nedeniyle bilanço büyüklüklerindeki düşüş eğilimi sekteye uğramış ve bilançolarında belirgin bir artış gözlenmiştir. Bunun yanı sıra, gelişmiş ülke merkez bankaları arasındaki para takası anlaşmalarının çerçevesi likiditeyi artırmak amacıyla önemli ölçüde genişletilmiştir.

Bu durum, finansal kırılganlıkları gözetmeyen para politikası uygulamalarının sürdürülebilirliğini gündeme getirmektedir. Türk bankacılık sektörü ise uyguladığımız bütüncül stratejinin de desteğiyle güvenli ve sağlam görünümünü sürdürmektedir. Temel bankacılık göstergeleri olan aktif ve özkaynak kârlılığı, likit varlıkların kısa vadeli yükümlülükleri karşılama oranı, sermaye yeterliliği, tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranını da içeren çeşitli kriterler bankacılık sektörünün sağlamlığını teyit etmektedir.

Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmelerden bahsedecek olursak, güçlü politika çerçevemizin ekonomimizin dayanıklılığına sunduğu katkı yatırım, istihdam, üretim ve ihracat gelişmeleriyle net bir şekilde görülmektedir. Ayrıca, ülkemizin güçlü büyümesinin yanında artan verimliliğine ve sanayi üretimi içindeki yüksek teknoloji alanlarındaki ivmelenmeye dikkatinizi çekmek istiyorum.

Gayrisafi Yurtiçi Hasılamız, 2021 yılındaki güçlü performansını 2022 yılında da sürdürerek yüzde 5,6 oranında büyüme kaydetmiştir. Her iki dönemde de Türkiye ekonomisi, küresel ölçekte en yüksek büyüyen ekonomiler arasında yerini almıştır.

Uluslararası kuruluşların yayımladığı verilere göre, ülkemiz başarılı büyüme performansıyla 2022 yılında G20 ve OECD ülkeleri arasında üst sıralarda bulunmaktadır. Buna ek olarak, Türkiye diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, son yıllardaki çalışan başına katma değer artışıyla da öne çıkmaktadır. Bu çerçevede, ülkemiz yüksek büyümesini verimlilik artışlarıyla bir arada ilerletmeyi başarmıştır. Son dönemdeki yüksek istihdam artışları ile birlikte düşünüldüğünde, yüksek verimlilik artışları ekonomimizin üretim kapasitesindeki, inovasyon alanındaki ve teknoloji adaptasyonundaki gelişiminin boyutunu yansıtmaktadır. Böylelikle, uluslararası refah karşılaştırmalarında doğru ölçüt olan satın alma gücü paritesiyle bakıldığında, Türkiye ekonomisi kişi başına düşen milli gelirde gelişmiş ülke seviyelerine güçlü şekilde yakınsamaktadır.

Enerji ve emtia fiyatlarındaki artışın olumsuz etkilerine rağmen, ülkemizin bu ekonomik başarıyı ortaya koyabilmesi, finansal kaynaklarını verimli kullanarak üretim kabiliyeti ve kapasitesini sürekli geliştirmesiyle mümkün olmuştur.

Sanayi üretiminde dış talepteki yavaşlamanın etkileri 2022 yılının ikinci yarısında hissedilirken, yılın son aylarında toparlanma gözlenmişti. 2023 yılı ocak ayında sanayi üretimindeki güçlenme sürmüş ve yıllık artış oranı yüzde 7,1’e yükselmiştir. Yaşadığımız deprem felaketi sonucunda şubat ayında sanayi üretimi yüzde 8,2 gerilemiştir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında ise ocak-şubat ortalamasında önceki çeyreğe göre yüzde 0,4 ile sınırlı düşüş gözlenmiştir.

Tarihimizdeki en büyük felaketlerden birinin yaşandığı ilk çeyrekte sanayi üretiminin nispeten yatay seyretmesi, ekonomimizin dayanıklılığı ve dinamizminin bir göstergesidir. Öncü göstergeler, afet sonrası toparlanmanın gerçekleşmesi ile birlikte sanayi üretimindeki kayıpların güçlü ve hızlı bir şekilde telafi edilmekte olduğuna işaret etmektedir.

Daha geniş bir perspektiften bakıldığında ise ekonomimizin üretim odaklı gelişimi açık şekilde görülmektedir. Sanayi üretim endeksi, son iki yılda yüzde 23,7 artmıştır.

Gelişmiş ülkeler, sanayi üretimlerini pandemi sonrasında uyguladıkları genişletici politikalara rağmen belirgin şekilde artıramamış ve finansal koşulların sıkılaşmasıyla sınırlı kazanımlarını da kaybetmişlerdir. Öte yandan, gelişmekte olan ülkeler bu süreçte daha başarılı bir performans sergileyerek hızlı bir toparlanma gerçekleştirmiştir.

Ülkemiz ise daha da başarılı bir görünüm ortaya koyarak sanayi üretiminde gelişmekte olan ülkeler ortalamasının üç katına yakın artış kaydetmiştir.

Sanayi üretimindeki ivmelenmeye ek olarak sanayi yapımızda da belirgin bir gelişim gözlenmektedir. Sanayi üretim endeksi son iki yılda orta-ileri ve yüksek teknoloji sektörlerinde sırasıyla yüzde 33 ve yüzde 37 artmıştır. Bu çerçevede, yüksek teknoloji üretimimiz verimlilik artışlarına da katkı sunan istikrarlı ve kayda değer bir gelişim göstermektedir.

Üretim yapımızdaki dönüşüme ekonominin dinamik yapısındaki gelişim de eşlik etmektedir. Yerli şirketlerin patent başvuruları 2020 yıl sonundan bu yana yüzde 10 artmış; yerli marka, faydalı model ve tasarım başvuruları ile kurulan şirket sayılarına da yansıyan ve birçok ekonomiyi geride bırakan bir dinamizm ortaya çıkmıştır.

2022 yıl sonu itibarıyla makine-teçhizat yatırımları yıllık bazda on üç çeyrektir büyüyerek, 2022 yılında büyümeye 1,4 puanlık katkı sağlamıştır. Böylece, makine-teçhizat yatırımlarının milli gelir içindeki payı yüzde 13,1’e yükselmiştir. Net ihracat ile birlikte bu iki önemli bileşenin milli gelir içerisindeki payı 2022 yılında yüzde 17,3 ile tarihi zirvesine ulaşmıştır.

Söz konusu güçlü performans, 2022 yılında gözlenen büyük negatif arz şoklarına ve yılın ikinci yarısında küresel iktisadi faaliyetin gerilemesine rağmen elde edilmiştir.

2023 yılında küresel talebin toparlanmasıyla birlikte büyümenin güçlü seyrini devam ettireceğini öngörüyoruz.

Yaşadığımız felaketin ekonomimiz üzerindeki etkilerini kapsamlı olarak değerlendirmeye devam ediyoruz. Konuşmamın bu bölümünde depremin iktisadi faaliyet üzerindeki ilk etkilerine dair değerlendirmelerimizi yüksek frekanslı verilere dayanarak sizlerle paylaşacağım.

Deprem sonrasında toparlanma gerek afet bölgesinde gerekse ülke genelinde hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir.

Afet bölgesindeki tüketim harcamalarına ilişkin öncü göstergeler deprem sonrasında düşüş göstermiş olsa da yakın zamanda deprem öncesi seviyelerini aşmıştır. Bu durum, deprem genelinde oldukça güçlü bir toparlanma eğilimine işaret etmektedir.

Deprem sonrası toparlanmanın gücüne ilişkin anket göstergeleri de olumlu sinyaller vermektedir. İktisadi Yönelim Anketi verilerine göre gelecek üç aya ilişkin talep beklentisi yükselmiştir. İl bazında incelendiğinde, afet bölgesinin ekonomik ağırlığı yüksek merkezlerinde de üretim ve talep beklentilerinin arttığı görülmektedir.

Afet bölgesinden yapılan ihracat ise, depremi takip eden ilk haftalarda gerilemekle birlikte, nisan ayı itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemindeki seviyelerine yaklaşmıştır. Diğer illerdeki güçlü ihracat sonucunda toplam ihracatımız deprem öncesi seviyesine ulaşmıştır.

2022 yılının ikinci yarısında iktisadi faaliyette dış talep kaynaklı ivme kaybına rağmen, öngörülü şekilde aldığımız faiz kararlarının da etkisiyle, deprem öncesindeki dönemde işgücü piyasası sağlıklı gelişimini sürdürmüştür.

Mevsimsellikten arındırılmış istihdam, 2019 yıl sonuna kıyasla toplam 3,3 milyon kişi artarak 2022 yılı sonunda 31,5 milyon kişiye ulaşmıştır. Aynı dönemde işgücüne katılım oranı 1,3 puan artarak yüzde 53,9’a çıkmıştır. İşgücüne katılımdaki artışa karşın yüksek istihdam kazanımları neticesinde, bu dönemde işsizlik oranı 3,1 puan düşerek yüzde 10,3’e gerilemiştir.

Son iki yılda istihdam güçlü şekilde yükselirken, toplam istihdam birikimli olarak yüzde 15 oranında ve 4 milyon kişiden fazla artmıştır. Böylece, Türkiye son iki yılda istihdamını en çok artıran ülkeler arasında yer almıştır.

Ocak ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdam 351 bin kişi artarken, şubat ayında depremin etkisiyle 361 bin kişi azalarak 31,5 milyon kişiye gerilemiştir. Depremin işgücü piyasası üzerindeki etkilerinin tam olarak değerlendirilebilmesi için veri akışının tamamlanması gerekmektedir.

Öte yandan, iktisadi faaliyet ile açık iş ve iş başvurularına ilişkin yüksek frekanslı veriler, depremin işgücü piyasası üzerindeki etkilerinin ülke genelinde sınırlı kalacağını göstermektedir.

2022 yılında hizmet sektörü büyümesi ve istihdamını destekleyen ve cari dengeye yüksek katkı veren turizm sektörü, güçlü seyrini 2023 yılında da sürdürmektedir. Mart ayında 12 ay birikimli turizm gelirleri 48,6 milyar dolara ulaşarak şimdiye kadarki en yüksek değerine çıkmıştır. Benzer şekilde, toplam ziyaretçi sayısı 53 milyonu aşarak tarihi zirvesine yükselmiştir.

Küresel turizm talebi pandemi öncesi seviyelerine ulaşırken, turizmdeki rekabetçi yapımızın da desteğiyle, önümüzdeki dönemde turizm gelirlerindeki artışın ve cari dengeye katkısının yılın tüm aylarına yayılarak süreceğini öngörüyoruz.

2022 yılında savaş ve küresel talepteki azalmaya karşın gücünü koruyan ihracatımız, 2023 yılında talep koşullarında devam eden zayıflık ve deprem felaketine rağmen, ürün ve ülke düzeyindeki çeşitlendirilmiş yapısı ile dayanıklılığını kanıtlamaya devam etmektedir.

Yükselen dış ticaret açığımızda tüm dünyada olduğu gibi 2022 yılında enerji fiyatları temel belirleyici olurken, 2023 yılında seviye olarak halen yüksek olmakla birlikte enerji fiyatlarındaki gerilemenin olumlu etkileri ithalatımıza yansımaya başlamıştır. Diğer taraftan, altın ve tüketim malları ithalatı yüksek seyretmiştir. Bununla birlikte, Nisan ayı geçici dış ticaret verileri, altın ithalatının, zirve yaptığı 2023 yılı ocak ayının yaklaşık dörtte birine indiğini göstermektedir.

2023 yılının geri kalanı cari dengelenmenin güçlendiği bir dönem olacaktır. Enerji fiyatları ve altın ithalatındaki normalleşmeye ek olarak küresel talepteki toparlanmanın sürmesinin ihracat üzerindeki etkileriyle birlikte dış ticaret dengesinde yıllık bazda iyileşme beklenmektedir. Turizm gelirlerinin güçlü seyri sonucunda yılın ikinci yarısında cari dengenin korunacağını öngörüyoruz. Buna ek olarak, mevcut değerlendirmelerimize göre yüksek teknoloji, enerji, yer altı zenginlikleri ve turizmin kapasitesini artırmaya yönelik yatırımlarımızın geri dönüşüyle birlikte, 2030 yılına kadarki süreçte cari dengeye birikimli olarak yaklaşık 289 milyar dolar katkı sağlanacağı tahmin edilmektedir.

Enflasyon ekim ayındaki zirve noktası olan yüzde 85,5’ten yaklaşık 42 puan gerileyerek nisan ayı itibarıyla yüzde 43,7’ye ulaşmıştır.

Enflasyondaki düşüş sürecinde etkin politikalarımız sonucu oluşan kur istikrarı, beklentilerdeki iyileşme ve küresel emtia fiyatlarındaki yavaşlama belirleyici rol oynamaktadır.

Enflasyondaki düşüş süreci, önceki Enflasyon Raporu’nda ilan ettiğimiz patikadan bir miktar daha yavaş gerçekleşmiştir. Bu sapmada işlenmemiş gıda piyasasındaki sorunlar nedeniyle et ve süt ürünleri temel rol oynamıştır. Ayrıca, ücret artışları, emeklilik düzenlemeleri ve kredilerdeki ivmelenmenin aynı anda gerçekleşmesi sonucunda güçlenen tüketim talebi ve deprem nedeniyle özellikle konut piyasasında ortaya çıkan arz-talep uyumsuzlukları da bu gelişmede etkili olmuştur.

Enflasyonun ana eğilimine yönelik göstergelerimiz, fiyat artış oranlarındaki belirgin yavaşlamayı teyit etmektedir. Çekirdek ve medyan enflasyon göstergeleri ocak ayındaki zamana bağlı fiyat ve ücret ayarlamaları kaynaklı artış dışında istikrarlı azalış eğilimini sürdürmektedir. Son dönemde çekirdek göstergeler Ekim 2021’den bu yana kaydedilen en düşük seviyelere gerilemiştir. Enflasyonun sadece ana eğilimine değil, yayılımına ilişkin göstergeler de gerilemektedir. Fiyatı artan kalemlerin fiyatı azalan kalemlere oranına ilişkin bilgi sunan yayılım endeksi, özellikle üçüncü çeyrekten itibaren enflasyonda gerçekleşen hız kaybını doğrulamaktadır.

Enflasyondaki yavaşlama beklentilere de yansımıştır. 12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri eylül ayından itibaren gerilemeye başlayarak, nisan ayı itibarıyla sırasıyla 11,0 ve 6,8 puan azalmıştır. Tüketici Güven Endeksi ve İktisadi Yönelim Anketi verileri de hane halkı beklentilerinde ve şirket maliyetlerinde iyileşmeye işaret etmektedir.

2021 yılının son çeyreğinden itibaren yükselen ve jeopolitik gelişmelerle ivmelenen Türk lirası cinsinden ithalat birim değer endeksi, son dönemde yıllık bazda gerilemiştir. Bu gelişmede uluslararası fiyatlarda süregelen normalleşme ve döviz kurundaki istikrarlı seyir önemli rol oynamıştır. Böylelikle, enflasyon üzerindeki maliyet baskıları son dönemde büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.

2022 yılı boyunca toparlanma gösteren yurt içi tedarikçi teslimat süresi, eylül ayından itibaren belirgin olarak iyileşmiştir. Özellikle ekim ayında tarihsel açıdan iyi olarak nitelendirilebilecek bir düzeye ulaşmış ve aralık ayında bu düzeyi de aşarak olumlu görünümünü güçlendirmiştir. Şubat ayında yaşadığımız deprem nedeniyle yurt içi teslimat süresinde sınırlı oranda gerileme görülmekle birlikte, bu gerileme geçici olup teslimat süresi hızla toparlanmaya başlamıştır.

Petrol ve ana metal hariç imalat sanayi fiyat artışları eylül ayından beri kademeli olarak azalmaktadır. Bu çerçevede, söz konusu ürünlerdeki yıllık fiyat artışı oranı eylül ayındaki zirve noktası olan yüzde 127,1’den, nisan ayı itibarıyla yüzde 55,1’e gerileyerek 72 puan azalmıştır.

Para Politikası

Enflasyona ilişkin değerlendirmelerimizin ardından para politikası uygulamalarımızdan bahsetmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi son bir yıldır bütüncül bir perspektifle uyguladığımız para politikamızı “Liralaşma Stratejisi” adıyla özetliyoruz. Liralaşma Stratejisi çerçevesinde yatırım, istihdam, üretim ve ihracat kapasitemizi artıracak reel sektör faaliyetlerinin uygun finansman olanaklarıyla buluşmasını amaçlamaktayız. Bu kapsamda, 2022 yılının ikinci yarısında küresel büyümeye yönelik artan belirsizlikler karşısında finansal koşulların destekleyici olması gerektiğini değerlendirerek politika faizini ön alıcı bir yaklaşımla 500 baz puan indirdik. Yaşadığımız felaket sonrasında da depremin ekonomik etkilerinin en aza indirilmesi ve deprem sonrası toparlanma sürecinin desteklenmesi amacıyla politika faizini 50 baz puan daha aşağıya çekerek yüzde 8,5 seviyesine getirdik.

Ticari kredi faizleri ve uzun vadeli faizlerin parasal aktarımı güçlendirecek şekilde oluşması amacıyla uyguladığımız hedefli politikalarla, finansman maliyetleri önemli ölçüde aşağı çekilmiştir. TL ticari kredi faizleri 2022 yılı temmuz ayından itibaren politika faizimizle uyumlu olarak 18 puan civarında azalmıştır. 10 yıl vadeli TL menkul kıymet faizleri de 2022 yılı mart ayından bu yana gerileyerek 15 puana yakın düşüş göstermiştir.

Uyguladığımız politika çerçevesinde finansman maliyetlerinin düşmesinin yanı sıra üretim ve cari fazla kapasitemizi artırmak amacıyla kredilerin verimli alanlarda kullanılması da önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, kararlılıkla yürüttüğümüz hedefli kredi politikamızın etkinliği sayesinde 2021 yılının ilk çeyreğinde TL firma kredisi kullandırımlarının yüzde 40’ının altında olan KOBİ payı, 2022 yılının ilk çeyreğinde yüzde 43’e, 2023’te ise yüzde 62’ye yükselmiştir.

Diğer taraftan, son dönemde firmaların döviz cinsi kredileri gerilemekle birlikte, tüketici kredilerindeki belirgin ivmelenme sonucunda toplam kredi büyümesi artış kaydetmiştir. Hedefli kredi politikamızın başarısı için kredilerin büyüme hızı, kompozisyonu ve kullanım amaçlarına ilişkin tüm politika araçlarını hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.

Liralaşma Stratejisi çerçevesinde uyguladığımız etkin politikalarla bankacılık sektörü mevduat yapısında önemli oranda liralaşma sağladık. Bu kapsamda, TL mevduat oranı yükselerek 2022 yılı ocak ayındaki yüzde 35,6 seviyesinden, halihazırdaki yüzde 59,7 seviyesine ulaşmıştır. Aynı zamanda teminat yapısında sabit getirili TL cinsinden kıymetlerin ve sistemin fonlanmasında Türk lirasının payı yükselmiştir. Bankacılık sektörü ile paralel şekilde firmaların ve hane halkının varlık ve yükümlülüklerinde Türk lirasının payındaki artış sürmektedir. Finansal sistemin kalıcı bir şekilde liralaşması hedefimize, finansal istikrarı da gözeterek, sağlam adımlarla ve aynı kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz.

Orta Vadeli Tahminler

Şimdiye kadar özetlediğim ve tahminlerimizin başlangıç noktasını teşkil eden iktisadi görünümün ardından sizlerle orta vadeli tahminlerimizi paylaşacağım.

Tahminlere baz teşkil eden temel varsayımlarla ilgili olarak emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü seyri dikkate aldık.

İthalat fiyatlarında 2023 yılı için aşağı yönlü beklentimiz güçlenmiştir. Bir önceki rapor dönemine göre küresel büyümenin bölgesel olarak daha dengeli ve hızlı toparlandığını, arz kısıtlarının ve tedarik koşullarının tahmin ettiğimizden daha güçlü iyileştiğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla enerji ve emtia fiyatlarının bir önceki raporda beklediğimizden daha olumlu gerçekleşeceğini varsayıyoruz.

Küresel koşulların ve artan yerli tedarikin desteğiyle enerji fiyatlarının tüketicilere yılın başına kıyasla daha uygun şekilde yansıtılacağını tahminlerimize dahil ettik.

Küresel gıda fiyatları oldukça önemli ölçüde geriledi. Diğer taraftan, yılın başında kuraklıkla ilgili gündeme gelen kaygılar son iki aydaki yağışlarla büyük ölçüde giderildi. Yurt içinde başta et fiyatları kaynaklı olmak üzere iç piyasa sorunlarından dolayı tahminimizden yüksek bir gıda enflasyonu geldi. Yılın geri kalanında gıda piyasasında fiyat istikrarı ve arz odaklı tüm tedbirlerin alınarak yurt içi gıda fiyatlarının uluslararası gıda fiyatlarıyla daha uyumlu bir seyir izleyeceğini tahminlerimize yansıttık.

Küresel büyüme rakamları tahminlerin üzerinde gerçekleşmiş ve resesyon endişeleri azalmıştır. Buna bağlı olarak küresel büyüme tahminlerimizi önceki Rapor dönemine göre sınırlı oranda yukarı yönlü güncelledik. Küresel finansal koşullardaki mevcut sıkılığın ise krediler yoluyla süreceğini değerlendiriyoruz.

Uyguladığımız politika bileşiminin tahmin döneminde parasal istikrarı güçlendirmesini bekliyoruz. Bu kapsamda, Liralaşma Stratejisinin tüm unsurlarıyla uygulandığı ve finansal koşulların enflasyonda öngördüğümüz düşüş süreciyle uyumlu oluştuğu bir görünümü esas aldık.

Tahminler üretilirken, fiyatlama davranışlarını ilgilendiren tüm yapısal konularda gereken tedbirlerin alınacağı, fiyat istikrarı odaklı bütüncül bir yaklaşımın kararlılıkla uygulanacağı bir görünüm esas alınmıştır.

Şimdi, sizlerle, anlattığım bu çerçeve dâhilinde ürettiğimiz enflasyon tahminlerimizi paylaşmak istiyorum. Enflasyon tahmin aralığımızın orta noktaları, 2023 yılı sonunda yüzde 22,3; 2024 yılı sonunda yüzde 8,8 seviyelerine tekabül etmektedir.

Enflasyon gerilemeye devam etmekle birlikte önceki Enflasyon Raporu’nda sunulan tahmin aralığının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, işlenmemiş gıda fiyatlarında öngörülerin üzerinde gerçekleşen artışlar önemli bir rol oynamıştır. Buna karşın, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde de ifade ettiğimiz gibi enflasyon tahminlerimizi bir ara hedef olarak değerlendiriyoruz. Liralaşma Stratejimizin tüm araçlarını tahminlerimizle uyumlu bir enflasyon patikasını desteklemek için kullanmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla, tahminlerimizde herhangi bir değişikliğe gitmeyerek 2023 yıl sonu tahminimizi yüzde 22,3; 2024 yıl sonu tahminimizi de yüzde 8,8’de sabit tuttuk.

Güncellemelere baktığımızda Türk lirasındaki istikrarlı seyrin devamıyla birlikte TL cinsi ithalat fiyatları, tahminlerimize 2,3 puanlık düşürücü etkide bulundu.

Gıda fiyatları, yukarıda bahsettiğim olumlu etkilere ek olarak, gerçekleşmenin etkisinden dolayı tahminlerimizi 1,5 puan yukarı çekti. İç talebin ise tahmin ettiğimizden güçlü seyretmesi nedeniyle 0,2 puanlık bir katkısı oldu.

Fiyat istikrarı odaklı bütüncül politikaların tüm paydaşlarca en etkin şekilde uygulanacağı enflasyon ile mücadele stratejimizi kararlılıkla izleyeceğiz. Mevcut politika çerçevemiz içerisinde enflasyondaki düşüş süreciyle uyumlu kredi koşulları ile istikrarını koruyan döviz kurlarının, enflasyonun ana eğiliminde bir önceki rapor tahminlerimizden daha güçlü bir iyileşme sağlayacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla gıda ve deprem kaynaklı olarak oluşan tahmin sapmasının ana eğilimdeki düzeltmeyle büyük oranda dengelenerek 2023 yılı tahminleri üzerinde 0,6 puan yukarı yönlü etkisi oldu.

Konuşmamın sonuna gelirken, sizlere para politikası uygulamalarımız çerçevesinde önümüzdeki döneme ilişkin genel değerlendirmemizi sunmak istiyorum.

Küresel ekonomide yaşanan periyodik krizlere karşın, enflasyonun ve faizlerin on yıllardır düşük seyrettiği, kamu açıklarının ve merkez bankası bilançolarının hızla genişlediği dönem, pandemi ve savaş sonucundaki arz şoklarının enflasyonist etkileri ile birlikte sona ermiştir. Arz şoklarının ilk etkileri ortadan kalkarken, çekirdek enflasyon göstergelerinin yüksek olduğu, finansal koşulların sıkılaştığı, borçlanma maliyetlerinin arttığı ve finansal sistem üzerindeki belirsizliklerin yüksek seyrettiği bir geçiş dönemindeyiz. Bu konjonktürde, birbirini tamamlayan araçlarla ve sürdürülebilirlik anlayışıyla oluşturduğumuz para politikası çerçevemiz olan Liralaşma Stratejisi Türkiye ekonomisinin potansiyelini gerçekleştirme kabiliyetini ve dayanıklılığını artırmaktadır.

Geçtiğimiz iki yılda, pandeminin etkileri henüz tam anlamıyla ortadan kalkmamışken, yakın bölgemizdeki savaş ve yüksek küresel enflasyonun yol açtığı çok yönlü negatif şoklar karşısında uyguladığımız politika çerçevesinin sunduğu sağlam yapı ekonomimizin başarıyla güçlenmeye devam etmesini sağlamıştır.

Jeopolitik ve küresel finansal koşulların zorlayıcı etkilerine rağmen, 2022 yılında Türkiye ekonomisi tüm beklentilerin üzerinde bir performans sergileyerek, milli gelirini yüzde 5,6; makine-teçhizat yatırımlarını yüzde 11,7; ihracatını yüzde 12,9 ve istihdamını ise yüzde 6,8 oranında artırarak dayanıklılığını kanıtlamıştır.

Uyguladığımız etkin politikalar, yaşadığımız büyük deprem felaketiyle olan mücadelemizde de yaraların mümkün olan en hızlı şekilde sarılmasına katkıda bulunmaktadır.

Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir ve kalıcı fiyat istikrarı perspektifiyle oluşturulan Liralaşma Stratejisi kararlılıkla uygulanmaya devam edecektir. Politika faizlerimizi, ekonominin içinde bulunduğu dengeyi ayrıntılı olarak analiz ederek üretim kapasitesinin gelişimini sağlayacak düzeyde belirlerken, hedefli kredi politikası ve likidite araçlarımızla da amaçladığımız parasal aktarımın sağlıklı şekilde işlemesini sağlayacağız.

Uyguladığımız çerçeveyi, bir taraftan yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın gelişimi doğrultusunda, diğer taraftan finansal kaynakların bu amaçları engelleyen talep yönlü etkilerini en aza indirecek şekilde geliştireceğiz. Arz kapasitesini yükseltecek finansal koşulları oluşturarak cari dengemizi kalıcı fiyat istikrarıyla uyumlu bir yapıya kavuşturacağız.

Liralaşma adımlarımız ve çeşitlendirilmiş rezerv yönetimimiz sonucunda rezervlerimizin dayanıklılığını önemli ölçüde yükselttik. Döviz piyasalarındaki oynaklıkların azalmasında da önemli bir çıpa vazifesi gören güçlü rezerv yapımızı koruyacağız.

Önemle vurgulamak istediğim bir diğer nokta uyguladığımız politikaların enflasyonu düşürme gücüne sahip olduğudur. Küresel şokları daha yoğun hissettiğimiz bir coğrafyada olmamıza rağmen, yüksek bir ekonomik performansla eş anlı olarak enflasyonumuzun düşüyor olması bunun en büyük göstergesidir. Ülke ve dünya ekonomisine dair gelişmeleri güncel ve geniş kapsamlı veri setimizle sürekli olarak izlemekte; gerek reel sektör gerekse finansal sektöre ilişkin sahadan anlık olarak edindiğimiz bilgilerin de katkısıyla söz konusu gelişmeleri titizlikle değerlendirmekteyiz. Bu çerçevede, Türkiye ekonomisinin sahip olduğu dinamizm ile dayanıklılığa ve reel sektör ile bankacılık sektörü göstergelerinin gücüne hep birlikte şahit olmaktayız. Bu sayede, deprem felaketinin açtığı yaraları da hızla sarmaktayız.

Önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş süreci devam ederken, aynı anda üretim ve cari fazla kapasitemizin gelişeceğini, finansal kaynakların en verimli şekilde kullanılmasının sağlanacağını ve afet bölgesinin ihyasına yönelik faaliyetlerin başarıyla süreceğini öngörüyoruz. Geliştirdiğimiz politikaların sunduğu araçlarımızla, bu öngörünün gerçekleşmesine engel teşkil edecek olan unsurları ortadan kaldırmaya ve enflasyondaki düşüş sürecini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.

Konuşmama son verirken, başta Para Politikası Kurulu üyelerimiz ve Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü çalışanlarımız olmak üzere Rapor süreci ve basın toplantısıyla ilgili hazırlıklarda görev alan tüm çalışma arkadaşlarıma huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz üzere İstanbul Finans Merkezindeki binamızın yapım sürecinde son aşamaya ulaştık. İlerleyen dönemde toplantılarımızı yeni binamızda düzenlemek ve sizleri orada ağırlamaktan büyük mutluluk duyacağımızı belirtmek isterim.”

Paylaşın

Bitcoin 29 Bin Doların Üzerinde; Ethereum Ve Polygon Sert Yükseldi

Bitcoin (BTC) 29 bin 152 dolara yükselirken, Ethereum (ETH) bin 900 dolar seviyesinin üzerinde. Ethereum ve Polygon’da yatırımcısına kazandıran diğer kripto para birimler arasında.

Haber Merkezi / Kripto para piyasaları haftanın üçüncü işlem gününde de dalgalı seyrini devam ettirdi.

Dünyanın en büyük kripto para birimi Bitcoin (BTC) yüzde 2,44 artışla 29 bin 152 dolara yükseldi.

Bitcoin (BTC) hacmi, son 24 saatte yüzde 20,54 artarak yaklaşık 19,5 milyar dolar oldu. Bitcoin’in piyasa değeri ise 563 milyar dolar civarında.

Dünyanın en büyük ikinci kripto para birimi  Ethereum (ETH) yüzde 2,14 artışla bin 901 dolar seviyesinde işlem görüyor.

Tüm stabilcoinlerin hacmi, 38.99 milyar dolar ve bu, toplam kripto pazarının 24 saatlik hacminin yüzde 90.76’sı.

Küresel kripto para piyasalarının değeri ise, son 24 saatte yüzde 2 artışla 1,20 trilyon dolar civarında.

Bazı kripto para birimlerinde son durum ise şöyle:

Bitcoin 29.157 dolar, değer kazancı yüzde 2,45

Ethereum 1.901 dolar, değer kazancı yüzde 2,14

Tether 1,00 dolar, değer kazancı yüzde 0,01

BNB 326 dolar, değer kazancı yüzde 1,12

XRP 0,4628 dolar, değer kazancı yüzde 0,72

Cardano 0,3946 dolar, değer kazancı yüzde 2,12

Dogecoin 0,0794 dolar, değer kazancı yüzde 1,26

Polygon 0,9976 dolar, değer kazancı yüzde 2,80

Solana 22,23 dolar, değer kazancı yüzde 1,74

Polkadot 5,76 dolar, değer kazancı yüzde 1,46

Shiba Inu 0,00001006 dolar, değer kazancı yüzde 1,0

Litecoin 88,47 dolar, değer kazancı yüzde 0,49

Tron 0,06934 dolar, değer kazancı yüzde 0,28

Paylaşın

Goldman Sachs’dan Müşterilerine “Türk Bankaları” Uyarısı

Müşterilerine gönderdiği bir yazılı bildiride, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Türk bankalarına karşı “temkinli” olduklarını söyleyen Goldman Sachs, ükümetin Kasım ayından itibaren faizde düşüş yönünde sürdürdüğü ekonomik politikalarının ardından bankaların olası faiz artışlarına karşı daha savunmasız olduğu belirtti.

Goldman Sachs, faizde yapılan düşüşlerin ardından bankaların daha kısa vadeli borç vermeye başladığını ve kendilerini böylece koruduğunu söyledi.

ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs, Türk bankalarına karşı ihtiyatlı olunması gerektiğini ve seçim sonrası olası faiz artışının halka açık banka hisselerini diğer hisse senetlerine göre daha savunmasız hale getirebileceğini belirtti.

Ekonomim’in haberine göre müşterilerine yolladığı notta Türkiye’de bulunan bankalara karşı ‘ihtiyatlı’ yaklaşılması gerektiğini tavsiye eden Goldman Sachs analistleri, 14 Mayıs seçimlerinin ardınından olası bir faiz artırımı sonrası, halka açık banka hisselerinin diğer hisse senetlerine göre daha savunmasız olabileceğini ifade etti.

Goldman Sachs, müşterilerine yazdığı notta, Türk bankalarının tarihsel olarak yüksek faiz oranlarından yararlandığını, ancak hükümetin düşük faiz oranlarını tercih ederek politika değişikliğine gitmesinin ardından, bankalara piyasaya düşük orandan borç vermeleri için yeni kurallar getirildiğini ve dolayısıyla yeni getirilen bu kuralların bankaların dinamik ve geleneklerinde bozulmaya yol açtığı belirtildi.

Türkiye’de bankaların son gelişmelerle birlikte kısa vadeli borç vermeye daha istekli olduklarının altını çizen Wall Street bankası, Kur Korumalı Mevduat hesaplarındaki faiz üst sınırının kaldırılmasına rağmen bankaların olası bir faiz etkisinden etkilenme riskini artırdığını söyledi.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Gelir Dağılımındaki Bozulma Arttı

TÜİK tarafından yapılan en son araştırma sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,014 puan artış ile 0,415 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,487, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edildi.

Haber Merkezi / Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir.

Gini katsayısı hesabında hanenin ve fertlerin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hanehalkı kullanılabilir geliri kullanılmaktadır.

Daha önceki yıllarda eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri üzerinden hesaplanan Gini katsayısı; yapılan sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkisini görmek amacıyla tüm sosyal yardımlar hariç ve emekli ve dul-yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transferler hariç tutularak iki farklı yöntemle de ayrıca hesaplandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Gelir Dağılımı İstatistikleri 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak yüzde 48’e çıkarken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak yüzde 6’ya geriledi.

Gelir dağılımındaki bozulma arttı

Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,014 puan artış ile 0,415 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,487, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edildi.

Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7,6’dan 7,9’a, gelirden en fazla pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 13,7’den 14,2’ye yükseldi.

Türkiye’de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri yüzde 28,3 artarak 2022 yılı anket sonuçlarına göre 98 bin 416 TL oldu. Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre yüzde 30,1 artarak 37 bin 400 TL’den 48 bin 642 TL’ye yükseldi.

En yüksek gelir tek kişilik hanelerde

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirlerinde en yüksek gelir, geçen yıla göre 13 bin 257 TL artarak 62 bin 554 TL ile tek kişilik hanehalklarının oldu.

Çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 60 bin 696 TL iken tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarında bu değer 49 bin 902 oldu.

En düşük yıllık ortalama eşdeğer kullanılabilir hanehalkı fert gelirine sahip hanehalkı tipi ise 36 bin 210 TL ile en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalkları oldu.

Toplam gelir içerisinde en yüksek payı, yüzde 46,2 ile bir önceki yıla göre 0,9 puan azalan maaş ve ücret geliri aldı.

İkinci sırayı yüzde 21,0 ile önceki yıla göre 3,5 puan artan müteşebbis geliri alırken üçüncü sırayı yüzde 20,2 ile önceki yıla göre 3,7 puanlık azalış gösteren sosyal transfer geliri oluşturdu.

Tarım gelirinin müteşebbis geliri içindeki payı yüzde 19,8 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı ise yüzde 89,8 olarak gerçekleşti.

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla yükseköğretim mezunlarında 87 bin 451 TL, lise ve dengi okul mezunlarında 62 bin 835 TL, lise altı eğitimlilerde 46 bin 916 TL, bir okul bitirmeyenlerde 34 bin 755 TL ve okur-yazar olmayan fertlerde 25 bin 406 TL olarak hesaplandı.

Geçen yıla göre yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 34,1 ile bir okul bitirmeyen, en düşük artış ise %28,1 ile okur-yazar olmayan fertlerde oldu.

Esas iş gelirleri sektörel ayrımda incelendiğinde; en yüksek yıllık ortalama gelirin 66 bin 072 TL ile hizmet sektöründe, en düşük yıllık ortalama gelirin ise 46 bin 106 TL ile tarım sektöründe olduğu görüldü.

Bir önceki yıla göre; yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 41,3 ile tarım sektöründe gözlenirken, bunu yüzde 35,5 ile inşaat sektörü izledi. Diğer taraftan sanayi sektöründe yüzde 32,1, hizmet sektöründe ise yüzde 29,1 artış gözlendi.

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla işverenlerde 220 bin 482 TL, kendi hesabına çalışanlarda 58 bin 697 TL, ücretli maaşlılarda 56 bin 899 TL ve yevmiyelilerde 25 bin 632 TL olarak hesaplandı.

Geçen yıla göre en yüksek artış yüzde 61,8 ile işverenlerde, en düşük artış ise yüzde 21,5 ile ücretli maaşlılarda oldu.

Gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu şehirler

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre P80/P20 oranı Türkiye’de 7,9 iken, bu değerin en düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri 4,5 ile TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) ve TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın) olurken bu bölgeleri 4,9 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi izledi.

P80/P20 oranının en yüksek olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 8,1 ile TR10 (İstanbul), 7,9 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) ve 7,4 ile TR52 (Konya, Karaman) oldu.

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasının panel bir çalışma olması nedeni ile ilk defa bu yıl yıllar itibarıyla geçiş istatistikleri üretildi.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı yüzde 10’luk gelir grupları itibarıyla fertlerin bir önceki yıla göre yüzdelik geçişleri incelendiğinde; bir önceki yılda birinci %10’luk grupta olan fertlerin 2022 yılında yüzde 55,4’ünün, son yüzde 10’luk grupta olan fertlerin ise yüzde 70,5’inin gelir grubu değişmedi.

Ayrıca 2021 yılında birinci yüzde 10’luk grupta olan fertlerin yüzde 23,7’sinin 2022 yılında gelir grubu birden fazla yükseldi. Son yüzde 10’luk grupta olan fertlerin ise yüzde 8,3’ünün gelir grubu birden fazla düştü.

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması panel veriden elde edilen sonuçlara göre 2021 yılında işsiz olan fertlerin yüzde 45,4’ü 2022 yılında çalışmaya başladı.

Faaliyet durumu 2021 yılında çalışan olarak belirlenen fertlerin 2022 yılında yüzde 90,5’i çalışma hayatına devam etti. Bir önceki yıl işgücüne dahil olmayan fertlerin ise yüzde 11,4’ü işgücüne katıldı.

Paylaşın